Ay: Nisan 2023

Tutuksuz sanık Orhan’ın yargılanması sürerken, toplumsal medyadan yaşananlara reaksiyon yağdı. Oyuncu Ezgi Mola da 20 Ağustos 2020’de toplumsal medya hesabından paylaşım yaptı. Musa Orhan’ın avukatı Mehmet Erkan Akkuş’un, Ezgi Mola’nın paylaşımı yaptığı hata duyurusunun akabinde Ankara 31’inci Asliye Ceza Mahkemesi, geçen 24 Mayıs’ta Ezgi Mola’ya hakaret kabahatini işlediği kanaatiyle 87 gün isimli para cezası karşılığı 6 bin 960 lira para cezası verdi.

Oyuncu Hazal Kaya ise bu süreçte Ezgi Mola’ya dayanak emelli reaksiyon paylaşımında bulundu. Akkuş, bu paylaşımı nedeniyle Kaya hakkında Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na cürüm duyurusunda bulundu.

“Mektubu Tekraren Okudum”

Soruşturmanın tamamlanmasının akabinde Kaya hakkında, ‘Sesli yazılı yahut imajlı bir mesaj ile alenen hakaret’ kabahatinden 2 yıl 4 aya kadar mahpus cezası istemiyle iddianame hazırlandı.

İddianamede Kaya’nın tabirine de yer verildi. Sözünde, 18 yaşındaki genç bir bayan olan İpek Er’in intiharının herkes üzere kendisini de etkilediğini belirten Kaya’nın, “Kamu vicdanını yaralayan bir olaydı. Bu vahim olay sonrasında gerek isimli tip raporları gerek evrak içeriğiyle bu cinsel istismar tezi desteklendi ve buna karşın Musa Orhan’ın özgür dolaşması herkes gibi benim de adalete olan inancımı sarstı. Oyuncu arkadaşım Ezgi’nin hakaret cürmünden yargılanacağı duyurulmuştur. Ben de bu duruma isyan ederek şikayete mevzu olan tweeti attım. İpek’in ‘Ben 18 yaşında köyde yaşıyorum. Musa o hayallerimi, hayatımı, umutlarımı yaktı, beni kirletip dünyamı yıktı’ diye başladığı ve detaylı olarak uğramış olduğu cinsel istismarı anlattığı mektubunu tekraren okudum. Buna sebep olan, devletin kendisine sağlamış olduğu mevki ve nüfusu kullanarak bir genç kızın hayata dair tüm umutlarını elinden alan ve onu mevte sürükleyen bir insanın erdem ve haysiyete dair bu kadar hassas ve kırılgan olması ne o tweeti attığım gün ne de artık anlayabileceğim bir şey değil. Tecavüzcüye tecavüzcü demenin de hata olduğu bir hukuk sistemine dahil olduğumu düşünmüyorum” dediği belirtildi…

“Böyle Bahislerde Her Vakit Sesimi Duyurmaya Çalışıyorum”

Musa Orhan’a Siirt 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ‘Cinsel saldırı’ hatasından 10 yıl mahpus cezası verildiğini ve istinaf mahkemesinde de bu cezanın onandığına da tabirinde dikkati çeken Hazal Kaya’nın, “Tüm bu yargı kararları, isimli tip raporları, merhum bir genç bayanın gerisinde bıraktığı intihar mektubuna karşın masumiyet karinesine sığınarak bir de bu durumdan menfaat devşirmeye çalışılması tepkimde haklı olduğumu gösteriyor. Bayana yönelik şiddet, cinsel istismar ve cinsel şiddetin önüne geçmek için mevcut kanunların en tesirli biçimde uygulanması gerektiği üzere bu bahiste kamuoyu baskısı oluşturulmasının değerini de biliyor ve bir oyuncu olarak bu türlü bahislerde her vakit sesimi duyurmaya çalışıyorum. Bayana yönelik şiddetin ve faillerin değil faillere gerekeni söyleyenlerin ceza aldığı bir sisteme yönelik sitemimin yargılama konusu olduğunu düşünmüyorum” tabirleri de iddianamede yer aldı…

Hazal Kaya “Suçlamayı Kabul Etmiyorum”

Hazal Kaya ‘nın tabiri iddianamede ayrıyeten şu biçimde yer aldı; “Musa Orhan ‘a yönelik sözlerim Türk mahkemelerinin, isimli tıp kurumlarının kanıt ve dokümanlar sonucu söz ettiklerinin kaba bir özeti olarak kıymetlendirilebilir. TCK, hakaret cürmünü bir kimseye onur, gurur ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil yahut olgu isnat eden yahut sövmek suretiyle bir kimsenin onur, gurur ve saygınlığına saldıran kişi” sözüyle betimliyor. Ben bu tanıma uyduğumu düşünmüyorum. Musa Orhan’ın toplumdaki onur, erdem ve saygınlığına dair bilinenlerin ötesinde hiçbir şey söylemediğim için atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Toplumsal medya hesabı da bana aittir.”

‘Adil Yargılanma Hakkı’

İddianamede yer alan uzlaştırmacı raporuna nazaran tarafların uzlaşamadıkları da vurgulandı. Mevzuyla ilgili açıklamada bulunan Musa Orhan’ın avukatı Mehmet Erkan Akkuş, “Her kime yapılırsa yapılsın tweet atarak hakaret etmek, linç etmek anayasal fikir özgürlüğü değildir. Masumiyet karinesi ve adil yargılanma hakkı hepimize lazım olan, korunması gereken, popülizme meze edilemeyecek kutsal değerlerdir” dedi…