Multipl Skleroz Hakkında Doğru Sanılan 8 Hatalı Bilgi!

Multipl Skleroz, etkisini sinir sisteminde gösteren ve ataklarla gelişen kronik bir sinir sistemi hastalığı olarak tanımlanıyor.

Multipl Skleroz, etkisini sinir sisteminde gösteren ve ataklarla gelişen kronik bir sinir sistemi hastalığı olarak tanımlanıyor. Vücudu dışarıya karşı korumakla görevli olan bağışıklık sistemi kendi hücrelerini tanıma özelliğine sahip. Ancak bilinmeyen bir etken nedeniyle sistem bozulursa, bağışıklık sistemi özellikle sinir iletimini sağlayan beyin ve omurilikteki hücrelere karşı saldırı düzenliyor. Sinir hücreleri arasındaki iletimi sağlayan miyelin kılıfının hasarı sonucunda da Multipl Skleroz oluşuyor. MS hastalığının dünya çapında 2 milyondan fazla, ülkemizde de yaklaşık 50 bin kişiyi etkilediği tahmin ediliyor. Bu hastalık güçsüzlük, uyuşma, yürüme bozukluğu, dengesizlik ve görme bozukluğu gibi durumlara yol açtığı için hastaların günlük yaşamlarını olumsuz etkileyebiliyor. Aslında günümüzde erken teşhis, doğru tedavi, düzenli takip ve yaşam tarzında yapılan değişiklerle MS hastaları uzun ve kaliteli bir yaşam sürebiliyor. Acıbadem Altunizade Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Ezgi Yakupoğlu, ancak Multipl Skleroz ile ilgili toplumda doğru sanılan hatalı bilgilerin teşhis ve tedavi açısından gecikmelere yol açtığına dikkat çekerek, “Bu gecikme de hastaların günlük yaşam aktivitelerinin olumsuz etkilenmesine ve hastalığın daha kötü seyretmesine neden olabiliyor. Dolayısıyla MS hastalığının belirtilerini bilmek ve zamanında hekime başvurmak çok önemlidir” diyor. Nöroloji Uzmanı Dr. Ezgi Yakupoğlu, toplumda Multipl Skleroz hakkında doğru sanılan hatalı bilgileri anlattı; önemli öneriler ve uyarılarda bulundu! 

Multipl Skleroz erken dönemde teşhis edilemez. YANLIŞ!

DOĞRUSU: Multipl Skleroz, nöroloji hekimlerine doğru zamanda başvurulduğu takdirde, ayrıntılı bir hasta hikayesi ve muayene ile gerekli tetkikler sonrasında, erken dönemde rahatlıkla teşhis edilebiliyor. Kol ve/veya bacaklarda güçsüzlük ile uyuşma, dengesizlik, yorgunluk, çift görme ve görme bulanıklığı, konuşma bozukluğu gibi yakınmalar, Multipl Skleroz’un sık görülen belirtilerinden. Dolayısıyla bu yakınmalarda zaman kaybetmeden hekime başvurmak, hastalığın erken teşhis edilmesinde kilit rol üstleniyor. 

Kontrol altına alınamayan bir hastalıktır. YANLIŞ! 

DOĞRUSU: Toplumdaki yaygın inanışın aksine, Multipl Skleroz günümüzde ilaç tedavisiyle kontrol altına alınabiliyor. MS hastalığına yönelik, ataklar sırasında ve uzun dönem koruyucu olarak etki eden ilaç seçenekleri mevcut. Son yıllarda artan çalışmalar doğrultusunda, hastalığın seyrine veya hastanın bireysel özelliklerine göre çok sayıda ilaç seçeneklerinden yararlanılıyor. Nöroloji Uzmanı Dr. Ezgi Yakupoğlu, ilaçların enjeksiyon ve tablet formu olmak üzere iki gruba ayrıldıklarını belirterek, “Seçilecek olan ilaçlarda hastaya özgü bireysel özellikler ve tercihler göz önünde bulunduruluyor. Düzenli bir takiple birlikte ilaçlar arasında geçişler yapılabiliyor ve bu sayede yöntemler çok daha etkili olabiliyor” diyor. 

Her MS hastası tekerlekli sandalyeye mahkumdur. YANLIŞ!

DOĞRUSU: Multipl Skleroz; klinik izole sendrom, ataklarla seyreden ve ilerleyici seyreden olmak üzere temelde 3 alt gruba ayrılıyor. Klinik izole sendrom ile ataklarla seyreden MS iyi seyirli oluyor ve hastalarda yüzde 85 gibi yüksek bir oranda görülüyor. Kötü seyirli olan ilerleyici tip MS ise hastaların yüzde 15 oranını etkiliyor. Dolayısıyla uygun tedavi ve düzenli takiplerle çoğu hastanın bulguları rahatlıkla kontrol altına alınabiliyor. Böylece hastalar etkin tedaviyle günlük yaşamlarına sorunsuz bir şekilde devam edebiliyor.

Genetik geçişli bir hastalıktır. YANLIŞ!

DOĞRUSU: Ailesel bir geçiş söz konusu olsa da Multipl Skleroz’un genetik geçişli bir hastalık olduğu net olarak kanıtlanmamış. Genetik ve çevresel etkenler hastalığın gelişiminde birlikte rol alıyor. Ailesinde MS olan bir kişi normal popülasyona göre daha riskli olmakla birlikte bu durum hastalığın genetik geçişli olduğunu göstermiyor. Sigara, diyet, güneş ışığına fazla maruz kalmak, stres, D vitamini eksikliği ve geçirilmiş enfeksiyonlar çevresel etkenler arasında yer alıyor.

Multipl Skleroz hastaları yazın dışarı çıkmamalıdır. YANLIŞ! 

DOĞRUSU: Multipl Skleroz’un semptomları yoğun egzersiz veya ısı artışı durumlarında şiddetlenebiliyor. Nöroloji Uzmanı Dr. Ezgi Yakupoğlu,  ancak bu durumun hastaların yaz aylarında asla dışarı çıkamayacakları anlamına gelmediğine işaret ederek, “Hastalar, saunaya gitmemek veya tatillerde sıcakların çok yoğun yaşandığı ayları tercih etmemek gibi önlemlerle aşırı sıcak ortamlardan olabildiğince kaçınarak, günlük hayatlarına devam edebilirler. Günlük hayatın içinde olmak aynı zamanda psikolojik olarak da destek sağladığı için hastalığın tedavisinde de önem taşıyor.” bilgisini veriyor.   

MS hastası kadınların hamile kalmaları sakıncalıdır. YANLIŞ!

DOĞRUSU: Hormonal denge açısından farklı özellikler taşımak gibi bazı etkenler nedeniyle kadınlarda erkeklere nazaran iki kat fazla görülen MS, özellikle 20-40’lı yaşlar arasındaki doğurganlık çağında gelişiyor. Dolayısıyla MS hastası kadınların en büyük endişelerinden biri, anne olma şansını yitirmek oluyor. Nöroloji Uzmanı Dr. Ezgi Yakupoğlu, Multipl Skleroz’un hamile kalmaya ve doğum yapmaya kesinlikle engel oluşturmadığını vurgulayarak, “Hastalık aktivitesini kontrol altına alan ilaçlar sayesinde hastalar hem doğum yapabiliyor hem de emzirebiliyorlar. Bu noktada önemli olan asıl konu, hastaların hamilelik planlamalarını kendilerini takip eden nöroloji hekiminin kontrolünde yapmalarıdır.” bilgisini veriyor. 

Multipl Skleroz’da egzersiz yapmaktan kaçınılmalıdır. YANLIŞ! 

DOĞRUSU: Multipl Skleroz hastaları kendilerini diğer kişilere göre daha yorgun hissedebiliyorlar. Ancak bu sorunla başa çıkmak için yapılabilecek en önemli şey düzenli egzersiz yapmaktır. Zira egzersiz sağladığı faydaların yanı sıra hareketsiz kalmanın yol açabileceği pek çok sorunu önlemesi açısından da değer taşıyor. “Kaliteli bir yaşam için MS hastalarına düzenli egzersiz yapmaları, sağlıklı beslenmeleri ve sigara içmemeleri konusunda mutlaka gerekli bilgilendirmeler yapılıyor” diyen Dr. Ezgi Yakupoğlu, sözlerine şöyle devam ediyor: “Ancak egzersizin hem sıklığı hem de tipi açısından hasta ve doktor mutlaka iletişim halinde olmalıdır. MS hastaları için en ideal egzersiz türleri ise yürüyüş, yüzme ve bisiklet gibi aerobik egzersizleridir.” diyor. 

Multipl Skleroz hastaları çalışamaz. YANLIŞ!

DOĞRUSU: MS hastalarının çok büyük bir kısmı günlük yaşamlarına aynı şekilde devam edebiliyor ve işlerini rahatlıkla yapabiliyorlar. Nöroloji Uzmanı Dr. Ezgi Yakupoğlu, “Önemli olan, doktor ile hasta arasında güven içeren bir iletişimin kurulması ve düzenli takiplerin yapılmasıdır” diye konuşuyor. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Başkan Altay Türkiye’nin İlk Hac Kafilesini Uğurladı

Türkiye’nin 2023 yılındaki ilk hac kafilesi Konya’dan kutsal topraklara dualarla uğurlandı. Sultan Selim Camii’nde düzenlenen uğurlama programına katılan Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, böyle bir ana şahit olmaktan dolayı çok büyük bir mutluluk duyduğunu ifade ederek, sabırla bekleyen herkese bir an önce haccın nasip olmasını diledi.

Türkiye’nin 2023 yılındaki ilk hac kafilesi Konya’dan kutsal topraklara dualarla uğurlandı. Sultan Selim Camii’nde düzenlenen uğurlama programına katılan Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, böyle bir ana şahit olmaktan dolayı çok büyük bir mutluluk duyduğunu ifade ederek, sabırla bekleyen herkese bir an önce haccın nasip olmasını diledi.

Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Konya’dan uğurlanan Türkiye’nin 2023 yılındaki ilk hac kafilesi için düzenlenen programa katıldı.

Sultan Selim Camii’nde düzenlenen uğurlama programında önce Kur’an-ı Kerim tilavet edildi, ardından Konya İl Müftüsü Prof. Dr. Ali Öge hacı adaylarına kısa bir konuşma gerçekleştirdi. Prof. Dr. Öge, “Devletimiz, ülkemiz adına ilk gündeki faaliyete bizleri layık gören Rabbimize hamd, Efendimize salat-ü selam olsun. Yaklaşık 3.500 kardeşimizi hacca uğurlayacağız inşallah. Yolunuz açık olsun. İbadetiniz kabul olsun. Mebrur bir haccı Rabbim nasip etsin” dedi.

Hacı adaylarıyla bir araya gelen Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay ise böyle bir mutluluğa şahit olmaktan dolayı çok büyük mutluluk duyduğunu ifade etti. Altay, “Böyle hayırlı bir işe Türkiye Yüzyılı’nda başlangıç yapmak bizim için de büyük bir mutluluk. 2023 yılının ilk Hac Kafilesini Sultan Selim Camii’nden uğurladık. Hepsine hayırlı yolculuklar diliyorum. Sabırla Hacca gitmeyi bekleyen tüm vatandaşlarımıza da bir an önce nasip olmasını temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.

Daha sonra Türkiye’nin ilk Hac kafilesi Konya’dan dualarla uğurlandı.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Sabancı ARF Almost Ready to Fly ikinci dönem başvuruları başladı

Sabancı Topluluğu tarafından, girişimcilik ekosistemine ve açık inovasyona katkı sunma amacıyla geçtiğimiz yıl hayata geçirilen Sabancı ARF Almost Ready to Fly Girişim Hızlandırma Programı’nın ikinci dönem başvuruları başladı.

Sabancı Topluluğu tarafından, girişimcilik ekosistemine ve açık inovasyona katkı sunma amacıyla geçtiğimiz yıl hayata geçirilen Sabancı ARF Almost Ready to Fly Girişim Hızlandırma Programı’nın ikinci dönem başvuruları başladı.

“Enerji ve İklim Teknolojileri”, “İleri Malzeme Teknolojileri”, “Dijital Teknolojiler” ve “Sağlık Teknolojileri” olmak üzere 4 ana başlıktaki iş modellerinin değerlendirme kapsamına alınacağı başvuru süreci, 16 Haziran 2023 tarihine kadar devam edecek.

Türkiye’nin dört bir yanından girişimcilere ve Sabancı Topluluğu çalışanlarına açık olan programa başvurular, Sabancı ARF Almost Ready to Fly’ın internet sitesinde yer alan form üzerinden alınacak.

TÜM GİRİŞİMCİLERE 30 BİN DOLARLIK NAKİT DESTEK

Değerlendirme süreci sonunda programa kabul edilecek girişimciler, yaklaşık 2 haftalık bir oryantasyon sürecinin ardından eğitim ve mentorluk programlarına başlayacak. Ardından, 20 hafta boyunca Sabancı Holding’in İstanbul’daki merkezi Sabancı Center’da kendilerine özel olarak hazırlanan alanda çalışmalarına devam edecekler. Girişimlere ürün ya da hizmet prototiplerini geliştirmek, ilk müşteri bağlantılarını yapmak veya kestiği fatura sayısını artırmak için 30’ar bin dolarlık nakit destek imkânı da sağlanacak.

150 BİN DOLARLIK TOHUM YATIRIMI FIRSATI

Girişimler Aralık 2023’te düzenlenecek final gününde projelerini Yatırım Jürisi’ne sunma şansı elde edecek. Değerlendirmesi olumlu sonuçlanan girişimciler, 150 bin dolara kadar Sabancı ARF Almost Ready to Fly tohum yatırımına hak kazanacak. Geçtiğimiz yıl hayata geçirilen Sabancı ARF Almost Ready to Fly, ilk dönem mezunlarını geçtiğimiz ay içinde vermişti. Programa dahil olan 14 girişimin 8’i, tohum yatırımı almaya hak kazanırken, ilk faaliyet döneminde girişimlere verilen toplam ayni ve destek tutarı 60 milyon TL’yi bulmuştu.

“5-6 AY ÖNCE SADECE FİKİRLERİ VARDI, ŞİMDİ ‘ORTAĞIMIZ’ OLDULAR”

Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Sabancı Holding Strateji ve İş Geliştirme Grup Başkanı Gökhan Eyigün, Sabancı ARF Almost Ready to Fly programını, Türk girişimcilik ekosistemi için bir devrim olarak gördüklerini ifade ederken, “Bugün dünyada ‘fikir’ üzerine kurulmuş olan bir değer zinciri var. Bu zinciri güçlendirmek, ülkemizde bu fikirlerin yeşerebileceği uygun ortamı sağlamak Sabancı olarak en büyük önceliklerimizden bir tanesi. Sabancı ARF Almost Ready to Fly, sadece erken aşama girişimlere katkı sunan bir platform değil. Aynı zamanda Türkiye’nin girişimcilik alanında dünyanın sayılı merkezleri arasına girmesi için iş dünyasında örnek teşkil eden çok önemli bir sembol. Bu programımızın ilk dönem mezunlarını geçtiğimiz ay içinde verdik. Ve bundan 5-6 ay önce fikir veya ürün aşamasında olan girişimlerin 8 tanesini bugün ‘ortağımız’ olarak tanıtıyoruz. Önümüzdeki dönemde bu ‘ortaklarımızın’ sayısını daha da artıracağız. Sabancı Center’da gelişecek iş modelleri, Topluluk Vaadimiz’de olduğu gibi sürdürülebilir yaşama hizmet edecek. Orta ve uzun vadede, ülkemizin girişimcilik ekosisteminin geliştirilmesine katkı sunarken, küresel rekabette bizlere teknoloji odaklı çok önemli avantajlar sağlayacak. Bu doğrultuda, belirlediğimiz odak alanlarda fikri veya ürünü olan ve bunları geliştirmek isteyen tüm girişimcilerimizi Sabancı ARF Almost Ready to Fly programımıza davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

EÜ Gastronomi Akademisinin eğitimlerine Çeşme halkından yoğun ilgi

Ege Üniversitesi Çeşme Turizm Fakültesi Gastronomi Akademisi, Ege Üniversitesi tarafından benimsenen “Topluma Katkı” mottosuyla Çeşme halkına yönelik hizmetlerini sürdürüyor.

Ege Üniversitesi Çeşme Turizm Fakültesi Gastronomi Akademisi, Ege Üniversitesi tarafından benimsenen “Topluma Katkı” mottosuyla Çeşme halkına yönelik hizmetlerini sürdürüyor. Shipley-Altındağ Gastronomi Akademisinde “Feyza’nın Mutfağı” sosyal sorumluluk projesi kapsamında “Kıyı Ege Mutfağı” ve “Temel Barista Eğitimi” ücretsiz olarak gastronomi meraklılarına sunulmaya devam ediyor.

Eğitimlerin Çeşme halkı tarafından yoğun ilgi gördüğünü dile getiren Çeşme Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bilgehan Gültekin, “Gastronomi Akademimizin sunduğu ücretsiz eğitimlerin, yöre halkı tarafından yoğun ilgi görmesi bizleri mutlu ediyor. Kıyı Ege Mutfağı eğitimi kapsamında kursiyerlere bölgede yetişen birbirinden farklı otları tanıma ve mutfakta kullanma imkanı sağlıyoruz. Uygulamalı eğitim sınıfımızda bölgenin en seçkin pastane şeflerinden Metin Demirdağ tarafından gerçekleştirilen lor kurabiyesi yapımı eğitimi, oldukça ilgiyle karşılandı. Akademimizin kurulmasına destek veren Rektörümüz Prof. Dr. Necdet Budak’a, bağışçılarımıza ve emeği geçen eğitimcilerimize bir kez daha teşekkür ediyorum” diye konuştu.

Temel Barista eğitimine katılan kursiyerlerden Kaan Aydınoğlu ise Gastronomi Akademisinde verilen eğitimlerin bölge halkı için son yıllarda yapılan en önemli hizmetlerden biri olduğunun altını çizdi. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bergama’da “İstanbul’un Fethi” konulu konferans

İstanbul’un Fethi’nin 570. yıl dönümü nedeniyle Bergama’da konferans düzenlendi.

İstanbul’un Fethi’nin 570. yıl dönümü nedeniyle Bergama’da konferans düzenlendi.

Kültür Merkezi’nde düzenlenen konferansta, Payitaht Abdülhamid dizisinden tanıdığımız Tahsin Paşa rolünü başarılı bir şekilde samimiyetle oynayan sanatçı ve AK Parti Manisa Milletvekili seçilen Bahadır Yenişehirlioğlu konuşmacı olarak katıldı. “İstanbul’un Fethi” konulu konferansta Bahadır Yenişehirlioğlu kendine has anlatımıyla dinleyicilerden büyük alkış aldı.

Konferans sonunda Belediye Başkanı Hakan Koştu, sanatçı Bahadır Yenişehirlioğlu’na teşekkür ederek, Parşömen’den yapılan plaket verdi. Daha sonra sanatçı Yenişehirlioğlu sevenlerine kitap imzalayıp, hatıra fotoğrafı çektirdi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Sürdürülebilirlik odağında üretmeye devam ediyor

5 Haziran Dünya Çevre Günü kapsamında açıklamalarda bulunan Systemair Türkiye Genel Müdürü Ayça Eroğlu, gelecek nesillere sürdürülebilir bir yaşam bırakmak için çalıştıklarının altını çizdi

5 Haziran Dünya Çevre Günü kapsamında açıklamalarda bulunan Systemair Türkiye Genel Müdürü Ayça Eroğlu, gelecek nesillere sürdürülebilir bir yaşam bırakmak için çalıştıklarının altını çizdi

Yenilenebilir enerji kaynaklı iklimlendirme sistemleri hayata geçiren Systemair Türkiye, imza attığı bir dizi inovatif teknoloji ile hem sektöre hem müşterilerine hem de dünyaya sürdürülebilir ölçekte katma değer sağlamak için çalışmalarına aralıksız devam ediyor. Son dönemde düşük karbon çalışmalarını merkeze alan Systemair Türkiye, etkin kaynak yönetimiyle karbon ayak izini düşürmeyi ve gelecek nesillere sürdürülebilir bir yaşam bırakmayı hedefliyor. Bu hedefleri çerçevesinde 5 Haziran Dünya Çevre Günü kapsamında açıklamalarda bulunan Systemair Türkiye Genel Müdürü Ayça Eroğlu, 2025 yılına kadar tüm ofis ve üretim operasyonları ile lojistik süreçlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarını azaltmayı amaçladıklarını vurguladı.

 

Üretimde ve ofislerde oluşan atıkları kaynağında ayrıştırarak Sıfır Atık Belgesi alan Systemair Türkiye, operasyonel süreçlerde hem emisyonları azaltmak hem de kaynak sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla atık oluşum miktarlarını minimuma indiren eko tasarım ilkeleriyle hareket ediyor. Kaynakların verimli kullanılması adına Türkiye Döngüsel Ekonomi Platformu’na dahil olan şirket, gezegenin yaşadığı iklim sorunlarını minimize edebilmek, artan popülasyon ve sanayi faaliyetlerinin etkilerini azaltabilmek adına sorumlu üretim ilkelerinden taviz vermeden ilerliyor. Dünyayı korumayı küresel bir öncelik olarak gördüklerinin altını çizen Systemair Türkiye Genel Müdürü Ayça Eroğlu, 5 Haziran Dünya Çevre Günü kapsamında şirketin yaptığı çalışmaları ve geliştirdiği ürünleri anlattı. 

Ödüllü YDD projesi ile ürünlerin çevresel etkilerini hesaplayabiliyor

Yaşam Döngüsü Değerlendirme metodu ile Türkiye’de kendi sektöründe ürünlerinin yaşam döngüsü boyunca yarattığı etkileri belirleyen ilk firma olduklarını dile getiren Ayça Eroğlu; “Bu çalışmamız, veri merkezi soğutma cihazları üretim ve kullanım aşamalarında yüksek enerji ve ham madde gereksinimi olan süreçleri belirlemeye ve etkilerini hesaplamaya yardımcı oluyor. Türkiye Ar-Ge merkezinde uygulamaya aldığımız Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sayesinde veri merkezi soğutma cihazımız olan Geniox Tera başta olmak üzere Systemair Grup genelindeki birçok ürün ve üretim sürecinin çevresel etkilerini hesaplayabiliyoruz. Böylece üretim süreçlerinin iyileştirilmesi konusunda da ekolojik tasarıma destek olacak verilere ulaşıyoruz. Yakın bir zamanda projemiz sayesinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve İstanbul Teknik Üniversitesi ana desteğinde Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği’nin gerçekleştirdiği VIII. İstanbul Karbon Zirvesi’nde Düşük Karbon Kahramanı ödülü almanın da gururunu yaşıyoruz” diye belirtti.

2025 yılına kadar sera gazı emisyonlarını azaltmayı hedefliyor

Systemair Türkiye olarak güneş paneli yatırımı yaparak grup içerisinde bu konuya öncü olan ülkelerden biri olduklarını belirten Ayça Eroğlu, şu açıklamalarda bulundu; “Yapılan bu yatırım sonucunda fabrikamızın enerji ihtiyacının önemli bir kısmını, kurulan güneş panellerimiz ile karşılamayı hedefliyoruz. Bu yatırımın yanı sıra fabrikalardaki proseslerde kullandığımız makinelerin motorlarına, taşıma yaptığımız forkliftlerin elektrikli olmasına, ayrıca BMS sistemi ile yönettiğimiz fabrikamızın gereksiz enerji tüketimi yapmamasına da önem veriyoruz. “Türkiye’nin ‘Enerji ve Çevre Dostu Tasarımda Liderlik’ anlamına gelen LEED Gold Sertifikası’na sahip ilk klima santrali fabrikası” olan tesisimizde yağmur suyunun toplanması, su ve enerji tasarruflu ekipman kullanımı, verimli ısıtma ve soğutma sistemleri, ısı yalıtımı, atıktan ısı geri kazanım sistemleri gibi uygulamalar hayata geçiriyoruz. Bunlara ek olarak Türkiye ekibi olarak ofis ve fabrika alanlarında tüketilen içecek ambalajlarını RVM Systems makineleri ile toplayarak tekrar ham maddeye dönüştürülmesi için ileri dönüşüme gönderiyor, böylece her ay yaklaşık 10 bin adet plastik ambalajın denizleri kirletmesine engel oluyoruz. Ayrıca Dilovası’nda her gün yüzlerce kilogram ortaya çıkan atık metal sacların bir kısmını geri dönüşüme gönderiyoruz. İleri dönüştürebilecek metal saclardan ‘Atık Sacların Değerlendirilmesi’ projemiz kapsamında yeniden kullanılabilir objeler yaratıyoruz. Tüm bu çalışmalarımızla 2025 yılına kadar tüm ofis ve üretim operasyonları ile lojistik süreçlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarını azaltmayı planlıyoruz. Sürdürülebilirlik kavramını “çevrecilikten” ziyade bütünleşik bir perspektifte ele alıyor, hayatımızın ve iş süreçlerimizin içinde daimî olması gereken bir prensip olarak görüyoruz. Örneğin, düzenlediğimiz çocuk şenliğinde eğitici ve eğlendirici atölyelerin yanı sıra çocuklarımıza ileri dönüşüm heykel çalışması yaptırdık. Bir hafta boyunca kendi topladıkları pet şişeleri getirerek etkinlik sırasında dev bir heykel yapmalarını sağladık. Böylece etkinlik boyunca çocuklarımıza geri dönüşüm kadar ileri dönüşümün de önemini ve sürdürülebilirlik kavramını aktardık. Sürdürülebilirliğin en önemli noktalarından birinin de geleceğimiz olan çocuklarımıza bu önemli kavramları aktarmak olduğuna inanıyoruz.” 

Son olarak döngüsel ekonomiyi de desteklediklerinin altını çizen Eroğlu, Türkiye Döngüsel Ekonomi Platformu’nun oluşturduğu endüstriler arası malzeme alışverişine dijital bir alan sağlayan Türkiye Materials Marketplace’de yer alarak sınırlı kaynakların her daim ekonomi içinde tekrar kullanılarak değer kazanmasını amaçladıklarını sözlerine ekledi. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

DenizBank ile AXA Sigorta acentelik sözleşmesini uzattı

DenizBank ile AXA Sigorta arasında 12 yıldır devam eden münhasır acentelik sözleşmesi 2031 yılına kadar uzatıldı.

DenizBank ile AXA Sigorta arasında 12 yıldır devam eden münhasır acentelik sözleşmesi 2031 yılına kadar uzatıldı. AXA Sigorta’nın hayat dışı sigorta ürünlerinin dağıtım, pazarlama ve satışı, Türkiye’nin dört yanında milyonlarca müşteriye hizmet sunan DenizBank’ın satış ve dağıtım ağları aracılığıyla yapılmaya devam edilecek.

2011 yılında başlayan ve AXA Sigorta’nın hayat dışı sigorta ürünlerinin 15 yıl boyunca DenizBank satış ve dağıtım ağları üstünden pazarlanması ve satışı için yapılan iş birliği, 11 Mayıs 2023 tarihinde, DenizBank Finansal Hizmetler Grubu CEO’su Hakan Ateş ve AXA Sigorta CEO’su Yavuz Ölken’in, Madrid’de düzenlenen törende imzaladıkları anlaşmayla uzatıldı. Bu kapsamda, DenizBank ve Axa Sigorta arasında 2026 yılında tamamlanması öngörülen iş birliği, 2031 yılına kadar 5 yıl daha devam edecek. 

 

DenizBank Finansal Hizmetler Grubu CEO’su Hakan Ateş, imza töreninde yaptığı konuşmada, “DenizBank olarak her zaman ekosistem yaklaşımıyla hareket ediyor, güçlerimizi farklı paydaşlarımızla birleştirerek ülkemize sunduğumuz faydayı artırmayı önemsiyoruz. AXA gibi sigortacılıktaki köklü bilgi birikimine güvendiğimiz bir kurumla güven ilişkisi içinde tesis ettiğimiz iş birliğini sürdürülebilir hale getirmekten de mutluluk duyuyoruz. 2011 yılından bu yana uyum içinde ilerleyen, verimini hiç kaybetmeyen ortaklığımızın ve ekiplerimizin çalışmalarının karşılığını alıyoruz. İş birliğimizin yarattığı faydayı daha üst seviyelere taşımak adına, AXA Sigorta’nın hayat dışı sigorta ürünlerini, sayıları 650’yi aşan şubelerimiz ve dijital kanallarımız başta olmak üzere tüm kanallarımızla ülkemizin her köşesinde insanlarımıza ulaştırmaya devam edeceğiz. Önümüzdeki dönemin kurumlarımız için hayırlı olmasını diliyorum” dedi.

AXA Sigorta CEO’su Yavuz Ölken de imza töreninde yaptığı konuşmada şunları söyledi: “AXA Sigorta olarak, geniş yelpazedeki ürün ve hizmetlerimizi Türkiye’nin dört bir yanındaki müşterilerimize ulaştırmayı önemsiyoruz. AXA ile aynı değerlere önem veren kurumlar ile iş birlikleri yapmak bizim için çok anlamlı. DenizBank ile 2011 yılında başladığımız yolculukta hayat dışı sigorta ürünlerimizi çok daha geniş kitlelere sunma ve müşteri memnuniyetini en üst seviyede tutma hedeflerimiz açısından değer yarattık. Bu iş birliğini geleceğe taşıyarak kurumlara, müşterilerimize ve ekonomimize sürdürülebilir katkı sağlayacağımız için mutluyuz. Ortaklığımızın hem ülkemize, hem iki kuruma, hem de tüm paydaşlarımıza hayırlı olmasını dilerim.” 

İmza törenine ayrıca DenizBank Perakende Bankacılık Grubu Genel Müdür Yardımcısı ve İcra Kurulu Üyesi Ayşenur Hıçkıran, DenizBank Bireysel ve Özel Bankacılık Grubu Genel Müdür Yardımcısı Oğuzhan Özark, AXA Avrupa ve Latin Amerika CEO’su Antimo Perretta, AXA Madrid International Hub Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Nuria Fernandez Paris, AXA Sigorta Satış ve Pazarlama Başkanı ve İcra Kurulu Üyesi Firuzan İşcan, AXA Sigorta Hukuk, Uyum ve Kurumsal Sorumluluk Başkanı ve İcra Kurulu Üyesi Onur Koçkar ve AXA Sigorta Banka ve Finansal Kurumlar Direktörü ve Genişletilmiş İcra Kurulu Üyesi Feyza Hasırcılar katıldılar. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

STK’lar İçin Siber Güvenliğin 8 İlkesi

Dijital dönüşüm, sivil toplum kuruluşları (STK) dahil tüm sektörlere ulaştı.

Dijital dönüşüm, sivil toplum kuruluşları (STK) dahil tüm sektörlere ulaştı. Bu kuruluşlar programları sunma ve ölçeklendirme, ilişki kurma ve ihtiyaç sahibi kitlelere hızlı yanıt verme becerilerini geliştirmek için artık teknolojiye daha bağımlı hale geldi.

Bu dönüşüm STK’lar için birçok fayda sağlasa da onları siber suçlular için açık bir hedef haline getiriyor. 2023 Nonprofit Tech for Good Raporu’na göre dünya çapındaki kar amacı gütmeyen kuruluşların %27’si siber saldırıya maruz kalıyor. Bütünleşik siber güvenlik alanında küresel bir lider olan WatchGuard, STK’lar için siber güvenliğin 8 temel ilkesini paylaşıyor.

Savunmasız durumdaki kişiler hakkında hassas bilgiler ve finansal veriler olmak üzere yüksek hacimli içeriklere sahip olan STK’lar, saldırıya açık olduklarından siber saldırganlar tarafından en çok hedeflenen üçüncü sektör konumundadır. Kuruluşların karşı karşıya olduğu riskler göz artarken dünya çapındaki kar amacı gütmeyen kuruluşların %27’sinin siber saldırıya maruz kaldığı görülüyor. Bütünleşik siber güvenlik alanında küresel bir lider olan WatchGuard, STK’lar için siber güvenliğin 8 temel ilkesini paylaşıyor.

1. Güvenlik politikaları: STK’ların neyi nasıl koruyacaklarını bilmeleri için siber güvenlik politikası belirlemeleri gerekiyor. Daha sonra, kuruluşun tüm süreçlerini, sistemlerini ve personelini içeren izlenecek bir dizi önlem ve prosedür geliştirebilirler. Siber güvenliğin paylaşılan bir sorumluluk olduğunu hatırlamak önemli. Bu nedenle siber güvenliği kuruluş kültürünün bir parçası haline getirmek için çalışanlar ve BT personeli için düzenli bilinçlendirme programları yürütmek, bu politikaların bir parçası olmalıdır. 

2. Yazılım güncellemeleri: Güçlü siber güvenlik için yazılım güncellemeleri çok önemlidir. Sistemdeki güvenlik açıklarından kaynaklanan güvenlik ihlallerini önlemek için hem işletim sisteminin hem de uygulamaların güncel olduğundan ve en son yamalarla korunduğundan emin olmak gerekir. 

3. Güçlü şifreler: Parolalar, kullanıcıların kimlik bilgilerini koruyan kuruluşlar için ilk güvenlik bariyeri işlevi görür. Çalışanların parolalarının güçlü ve karmaşık olduğundan emin olması, parolaları düzenli olarak değiştirmesi ve tekrarlamaktan kaçınması gerekir. Çalışan ve STK üye kimlik bilgileri için ek bir güvenlik katmanı olarak MFA’nın (çok faktörlü kimlik doğrulama) uygulanması gerekir.

4. Yedekler: Düzenli yedeklemeler, bir güvenlik ihlali durumunda verilerin kurtarılabilmesini sağlayabilir. Etkili depolama için STK’ların, gerektiğinde geri yüklemeyi kolaylaştırdığından, kritik verilerin birkaç şifrelenmiş kopyasını depolamak gibi uygun politikalar ve teknik önlemler oluşturması gerekir.   

5. Eğitim ve farkındalık: Etkili insan riski yönetimi, tüm personelin siber güvenlik tehditleri konusunda eğitilmesini içerir. Bu sayede şiketler kimlik avı, sosyal mühendislik ve diğer tehditler gibi saldırıları tanıyabilir ve önleyebilir. 

6. Sınırlı erişim: Bir tehdit aktörü bir STK çalışanının kimlik bilgilerini ele geçirmeyi başarırsa, ağ içinde yanal hareketlerden kaçınmak için izinleri ve sistemlere erişimi meşru bir erişim ihtiyacı olan kullanıcılarla sınırlamak en iyisidir. Çoğu yazılım sistemi, yöneticilerin yetki düzeylerini her çalışanın işlevsel rollerine göre düzenlemesine izin verir. 

7. Risk değerlendirmesi: Sistemlerinizdeki ve süreçlerinizdeki güvenlik açıklarını belirlemek ve ele almak için düzenli siber risk değerlendirmelerine ihtiyaç vardır. Bu da zaaflarınızın farkında olarak siber saldırıları azaltmanızı sağlar.

8. İzleme ve izinsiz giriş tespiti: STK’lar, şüpheli veya kötü niyetli faaliyetleri tespit edebilmek ve bunlara yanıt verebilmek için sistemlerini proaktif olarak izlemelidir. Hassas verileri, sistemleri ve çalışanları korumak için güvenlik duvarları, izinsiz giriş tespit ve önleme sistemleri gibi çözümler kullanmaları gerekir. 

WatchGuard’ın Firebox’ı gibi bir güvenlik duvarı kullanmak, harici, güvenilir ağ üzerindeki trafiği kontrol etmeyi mümkün kılar. Kötü amaçlı yazılımların neredeyse üçte ikisinin şifrelenmiş trafikte gizlendiği düşünülürse bu oldukça önemli bir görevdir.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Gemlik’te yükseköğretimin kalitesi öğrenci merkeziyle artacak

Gemlik Belediyesi, Borusan Kocabıyık Vakfı ile birlikte Uludağ Üniversitesi Asım Kocabıyık yerleşkesine inşa ettiği öğrenci merkezi inşaatı tüm hızıyla sürüyor.

Gemlik Belediyesi, Borusan Kocabıyık Vakfı ile birlikte Uludağ Üniversitesi Asım Kocabıyık yerleşkesine inşa ettiği öğrenci merkezi inşaatı tüm hızıyla sürüyor.

Yapım çalışmaları kısa bir süre içinde bitmesi beklenen iki katlı öğrenci merkezi, 900 metrekare taban alanından oluşuyor. Merkezin içinde kafeterya, iki adet 250 kişilik anfi ve kütüphane bulunurken, barındırdığı manzarayla öğrencilere körfeze karşı ders çalışma imkânı sağlayacak.

“Eğitime katkılarımız sürecek”

Eğitime katkılarının devam edeceğini belirten Gemlik Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan, “Gemlik Belediyesi olarak ilçemizin eğitim hayatına katkımız üç yaşından başlayıp 20’li yaşlara kadar devam ediyor. Sosyal yaşam merkezimizde hayata geçirdiğimiz emsallerinden çok uyguna ve geniş alanıyla hizmet veren uğur böcekleri kreşimiz dün itibariyle tüm kayıtlarını doldurdu. Her yıl okula başlayan çocuklarımıza verdiğimiz kırtasiye destekleri sayesinde tüm çocuklarımız eşit bir şekilde eğitim ve öğretim hayatına adım atıyor. Liselerimizde spor sahaları yapıyoruz. Üniversitemiz için ise öğrenci merkezimizi inşa ediyoruz. Merkezimizin üniversite öğrencilerimize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum” dedi.

“Çağdaş Mimarisi ve Körfez Manzarasıyla Bu Merkez, Öğrencilerin Eğitim Hayatına Yeni Bir Soluk Kazandıracak”

Gemlik Asım Kocabıyık Kampüsü içerisinde yapılan öğrenci merkezi inşaatının teknik detaylarını da açıklayan Başkan Sertaslan, “Borusan Kocabıyık Vakfı ve belediyemizin ortak gayretleriyle proje haline gelen ve inşaat çalışmalarını aralıksız sürdürdüğümüz öğrenci merkezimiz 900 metrekare taban alanı ve 2100 metrekare inşaat alanından oluşuyor. İçerisinde 250 öğrenci kapasiteli iki anfi, öğrencilerin ihtiyaçlarını giderebileceği kafeteryası ve kütüphane alanı bulunuyor. Çağdaş mimarisi ve körfez manzarasıyla bu merkez, öğrencilerin eğitim hayatına yeni bir soluk kazandıracak” diye konuştu.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Sağlık deposu: Kekik çayı

Mutfakların en sevilen baharatlarından kekik, sağlık için de çok faydalı. Kekik çayının sağlık problemlerine karşı destekleyici olduğunu belirten Anadolu Sağlık Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Örnek, “Kekik çayı kalp ve damar sağlığı başta olmak üzere sağlık üzerine birçok faydası var.

Mutfakların en sevilen baharatlarından kekik, sağlık için de çok faydalı. Kekik çayının sağlık problemlerine karşı destekleyici olduğunu belirten Anadolu Sağlık Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Örnek, “Kekik çayı kalp ve damar sağlığı başta olmak üzere sağlık üzerine birçok faydası var. Yaklaşık 1 gram kekik içerisinde; K vitamini, kalsiyum, demir, manganez gibi önemli vitamin ve mineraller bulunuyor. Kekik çayının bu özellikleri, onu sağlık üzerinde olumlu etkiler gösteren bir bitki çayı haline getiriyor” açıklamasında bulundu.

Ballıbabagiller ailesine ait olan kekiğin yapılan araştırmalara göre 400’den fazla çeşidi bulunuyor. Kekik çayının, taze kekik dallarının veya kekik çiçeklerinin demlenmesi ile hazırlanan bir bitki çayı olduğunu söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Örnek, “Bir tutam kekik ve bir miktar sıcak su kekik çayı için yeterli. Kekik çayı yapılırken öncelikle yarım litre su bir çaydanlığa alınır ve kaynatılır. Ardından yaklaşık 1 tatlı kaşığı kuru veya taze kekik bardağa alınır ve üzerine kaynayan su eklenir. Üzeri kapalı bir biçimde 10-15 dakika demlenmeye bırakılır. Demlendikten sonra süzülerek tüketilir. İsteğe bağlı olarak bir çay kaşığı bal ve limon ilave edilebilir” dedi.

Kekik çayı bağışıklığı güçlendiriyor

Laboratuvar ortamında yapılan bazı çalışmalara göre kekiğin kan basıncını düşürmeye yardımcı olurken aynı zamanda da antioksidan bakımından oldukça zengin bir bitki olduğunu söyleyen Tuba Örnek, “Yapılan bilimsel araştırmalara göre kekiğin içerisinde antibakteriyel özelliklere sahip önemli bileşenler bulunuyor. Kekik çayı, sindirim sistemini rahatlatmaya ve hazımsızlığı gidermeye yardımcı olurken; bağışıklık sistemini güçlendirmeye, solunum yollarını rahatlatmaya, kilo kontrolüne ve stresi azaltmaya destek oluyor. Kekik çayı içeriğinde bulunan antioksidanlar sayesinde akne, mantar gibi cilt sorunlarına bağlı semptomların hafiflemesine de yardımcı oluyor” diye konuştu.

Hipertansiyon ve diyabeti olanlar kekik çayı tüketmemeli

Kekik çayının güzel kokusu ve güçlü antioksidan özellikleri nedeniyle eski zamanlardan bu yana pek çok insan tarafından tüketildiğini paylaşan Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Örnek, “Bazı kişiler için kekik çayı tüketimi zararlı olabilir. Bu kişilerin başında hipertansiyon, diyabet gibi kronik bir sağlık sorunu bulunan insanlar gelir. Bu kişiler kekik çayı tüketmesi kan basıncının veya kan şekerinin kontrolsüz bir biçimde düşmesine neden oluyor. Yapılan araştırmalara göre kekiğin kan dolaşımını hızlandırıcı özelliği bulunuyor. Özellikle kan sulandırıcı özelliği bulunan ilaç kullananların veya yakın zamanda cerrahi bir operasyon geçirecek olanların doktorlarına danışmadan kekik çayı tüketmesi önerilmez. Aynı zamanda bazı araştırmalar kekiğin vücutta östrojen gibi davranabileceğini gösteriyor. Bu nedenle hormon ilacı kullananlar da kekik tüketiminden uzak durmalı” dedi.

Hamilelik döneminde olan kadınlar kekik çayı tüketmeden önce doktora danışmalı

Hamilelik döneminde anne adayının rahmindeki fetusun plasenta aracılığıyla annenin tükettiği yiyecek ve içeceklerden faydalandığını söyleyen Tuba Örnek, “Bu süreçte annenin tükettiği faydalı besinler olduğu gibi zararlı besinler de bebeğe ulaşır. Hamilelikte kekik çayı tüketimi üzerinde yapılan yeterli bilimsel çalışma olmamakla birlikte hamile kadınların kekik ve kekik çayı tüketmeden önce doktorlarına danışmaları gerekir. Ayrıca kekik yağı tüketimi üzerine laboratuvar ortamında yapılan bazı araştırmalar, kekiğin hamile kadınlarda düşüğe ve erken doğuma neden olabileceğini gösteriyor” şeklinde konuştu.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı