Dil nedir?

Dil; işitme, görme ve diğer duyu merkezlerinden gelen algıları birleştiren bir duyusal işlevle, konuşma ve yazma şeklinde dışa vuran bir motor işlevinin birleşimidir. Beyin, önceden belirlenmiş genetik bir programa göre gelişir ve doğum sonrası, konuşulan bir dilin varlığıyla çevresel etkileşime açılır, farklı bir dinamik kazanır ve beyinde dil örgütlenmesi gerçekleşir.

Dil; işitme, görme ve diğer duyu merkezlerinden gelen algıları birleştiren bir duyusal işlevle, konuşma ve yazma şeklinde dışa vuran bir motor işlevinin birleşimidir. Beyin, önceden belirlenmiş genetik bir programa göre gelişir ve doğum sonrası, konuşulan bir dilin varlığıyla çevresel etkileşime açılır, farklı bir dinamik kazanır ve beyinde dil örgütlenmesi gerçekleşir.

Dilin Gelişimi

Dil gelişimi; biyolojik, nörolojik, psikososyal, psikoseksüel ve bilişsel gelişim bir arada ve birbirini yakından etkileyerek oluşmaktadır. Dil gelişimi doğumdan itibaren hızla başlar ve bu da gelişim ve öğrenme sürecinin önemli bir parçasıdır. Tüm bebekler dili öğrenmeye öncelikle kullanılan dildeki sesleri öğrenmekle başlarlar.

Dil Gelişim Basamakları

Bebekler dil gelişimi için doğuştan donanımlı olup duymaya karşı son derece hassastırlar. Doğumdan sonraki birkaç gün içinde bombardıman şeklinde gelen tüm sesler arasından insan sesini hatta annelerinin sesini ayırt edebilirler. Yeni doğanın temel sesli davranışı olan ağlama, doğumdan sonraki ilk aydan başlayarak farklılaşır, ağrı ve açlık ağlamaları yaşamın ilk haftasında ayırt edilmeye başlar. Ağlama ve huzursuzluk seslerinin yanı sıra ilk bir ay içinde hoşnutluk sesleri belirmeye başlar. Ağlama şiddet ve sıklığı gelişim içinde giderek azalırken; bebeğin ses kalitesinde ilk bir yılda belirgin değişimler olur. Buna göre bebek doğumdan iki aylık döneme kadar olan zamanda öncelikle refleks ağlamalar ve geğirme, öksürme ve esneme gibi sesler üretir. Bebeğin ağlamasının onu duyan erişkin üzerinde etkisi olmasına karşın, bebek henüz erişkinlerin dikkatini çekmek amacıyla ağlamayı kullanmamaktadır. Bu dönemde ağlama daha çok açlık, soğuk ya da sıkıntı gibi içsel durumlara verilen içgüdüsel bir yanıttır.

2-5 aylar arasında bebek, konuşma ve iletişim düzeyinde önemli iki davranışı gösterir. Bunlardan biri öncelikle sosyal etkileşimde ortaya çıkan hoşnutluk ifade eden konuşma benzeri sesler olan “gıgıldama” sesleri, diğeri ise gülümsemedir.

4-8 aylardaki diğer dönem ses oyunu dönemi olarak belirtilir. Agulama dönemi olarak da bilinen bu dönemde bebek sesli ve sessiz harfler içeren tek heceler (ba-ba, de-de, ma-ma vb.) üretir. Bebek bu ses oyununu erişkinle iletişimini başlatmak ve yanıt olarak kullansa da genelde bu oyunu tek başına oynamayı tercih eder. Bu durum, bebeğin yeni ses üretme becerisinin bir pratiği olarak da değerlendirilebilir.

Yaklaşık 5 aylık iken sessiz harflerin kullanımı ve ses taklidi, 11. ayda ise kelimelerin taklit edilmesi başlar. Taklit etme davranışı bebeğin dil gelişimi ve sosyal becerileri kazanması için önemli bir belirleyicidir. Normal gelişim gösteren bebeklerin ilk anlamlı sözcük çıkarmayı öğrenmeden önce sesi taklit etme becerisine gereksinim duydukları belirtilmektedir.

İlk kelimeler 8-18 ay arasında ortalama 12. ayda çıkarken, 2. yaş ile çocuğun kelime haznesi 200’e ulaşmaktadır. Öncelikle isimler, sonra fiil, sıfat ve zarfların kullanımı başlar ve dili bir düzen içinde öğrenirler. Dil gelişimi sembolik oyunlar ve taklit ile iç içedir.

İlk yılın sonuna doğru çoğu bebek kelime kullanmaya başlar. Bebeğin kendine özgü olan ve 4 ya da daha fazla heceli, gerçek kelime içermeyen cümle benzeri sözler kullanır. Çok heceli kelimelerin çoğu, 18 aya dek tek heceler, tek heceli kelimeler şeklinde çıkar. Bu sınırlılık yalnız tek heceli kelime kullanma eğilimi ile açıklanamayan gelişimsel bir sınırlılıktır. Bu dönemde çocuklar çok heceli kelimeleri de tek hece ile (örneğin, piyano için po) ifade ederler. İki yaşına kadar kullandığı kelimelerin %70’i tek hecelidir.

Çocuğun bu ilk kelimesinin ardından hızlı bir dil gelişimi beklemek de yanlış olur. Çocuk bu aşamadan sonra da sesleri birbirinden ayırma, vurgulama, kelimelerin anlamlarını kavramaya başlama ve yeni kelimeler öğrenmeye devam edecektir. Konuşma seslerinin ayırıcı niteliklerini algılama yolundaki gelişmesine devam edecek belli seslerin akustik özellikleri açısından farklı olsalar bile aynı anlama geldiklerini anlayacaktır. Dil gelişimi ilerledikçe çocuk ister fısıldansın, ister yüksek sesle söylensin, ister erkek, kadın ve çocuk tarafından söylensin belli bir kelimenin hep aynı anlama geldiğini kavrar.

Çocuk söz dizimi kurallarını 2-3 yaşından itibaren kazanmaya başlar. 18 aylıktan itibaren görebildiği nesneler için kullanılan tek kelimeleri ya da adlandırmaları anlayabilse de çocuğun iki kelimenin ifade ettiği anlamı kavraması 2. yılı bulur, böylece örneğin “kamyonu it” denildiğinde o nesneye bir eylem uygulayacağını anlayabilir.

Dil gelişimindeki bu sıralama değişmezken bu gelişimin hızı fizyolojik ve genetik özellikler, cinsiyet, algısal, bilişsel ve nörolojik gelişim, sosyal çevre ve etkileşim, aile-çocuk arasındaki sözel iletişim düzeyi, sosyoekonomik ve sosyokültürel özellikler gibi etmenlerden etkilenebilmektedir.

Duyusal İşlemlemenin Dil Gelişimine Etkisi

Duyusal işlemleme, bedenden ve çevreden gelen uyarımları işlemleyip günlük yaşam içinde yanıt oluşturmanın temel basamağıdır. Takdil duyu (dokunma duyusu) ağız içi farkındalığında, jest ve mimik kullanımda etkin rol oynamaktadır. Proprioseptif duyu (vücut farkındalık duyusu) ses üretimi, oral motor gelişim ve ifade edici dil performansını etkilemektedir. Vestibüler duyu (denge, hareket hızı ve baş pozisyon duyusu) odaklanma, alıcı dil becerileri ve dikkat gelişim performansını etkilemektedir. İşitsel duyu ile sesin yönünü fark etme, sesi ayırt etme, tonlama, sesleri arka planda işlemleme sürecinde önemli rol almaktadır. Görme duyusu ile nesnelerin şeklini, rengini ve konumunu ayırt ederek isimlendirme ve yönerge alma becerine yardımcı olmaktadır. Duyusal ihtiyacı uygun giderilmeyen çocuklarda dil gelişimi için uygun katılım isteği sağlamakta güçlük çekmektedir. Sürekli hareket isteği olan çocuklarda yönerge almakta güçlük çekmektedir. Kalabalık ortamlardan rahatsız olan ve tek başına oyun isteği olan çocuklarda oyun becerilerinde sorun yaşadığından dolayı dil gelişimi için gerekli olan tekrar etme ve dili işlevsel kullanmada güçlük çekmektedir. İşitsel duyu hassasiyeti olan çocuklarda sesin yönünü, sesin şiddetini algılamakta güçlük çekebilmektedirler.

Dil gelişim sorunlarında dil konuşma terapistine ve ergoterapiste değerlendirme için başvurabilirsiniz.

Karacan, E. (2000). Bebeklerde ve çocuklarda dil gelişimi. Klinik Psikiyatri, 3(4), 263-268.

Çiftpinar, B. (2012). İkinci dil öğreniminde beyin temelli kurgusal yaklaşım. İlköğretim Online, 11(1), 107-117.

Dehb’nin akademik başarıya etkisi: tedavi edilmediği takdirde ne kadar olumsuzdır?

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite sorunlarıyla nasıl başa çıkarız, olumsuzlukları nelerdir?

DEHB’nin Akademik Başarıya Etkisi: Tedavi Edilmediği Takdirde Ne Kadar Olumsuzdır?

DEHB (Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu), özellikle çocuklarda görülen yaygın bir nörogelişimsel bozukluktur. Bu rahatsızlık, çeşitli semptomlarla kendini gösterir ve birçok yaşam alanına olumsuz etkiler yapabilir. Bu semptomlar arasında dikkat eksikliği, hiperaktivite, impulsivite, uyku problemleri ve öğrenme güçlükleri yer alır.

DEHB, özellikle okulda öğrenme sürecini etkiler. Çünkü çocukların derse odaklanma, bilgileri işleme ve hatırlama yeteneği azalabilir. Bu durum aynı zamanda sınavlarda da başarısızlıkla sonuçlanabilir. Eğer DEHB tedavi edilmezse, bu rahatsızlık olumsuz sonuçlara yol açabilir.

DEHB olan öğrenciler, öğrenme sürecinde çeşitli zorluklarla karşılaşırlar. Ders esnasında odaklanmakta zorlanan öğrenciler, verilen ödevleri yapmak veya testlerde başarılı olmakta da güçlük çekerler. Bu durum, öğrencilerin motivasyonlarının düşmesine ve okuldan kopmalarına neden olabilir. Ayrıca, öğrenme güçlükleri olan öğrenciler öğrenme bozukluğu ya da zeka geriliği ile karıştırılabilir.

DEHB tedavi edilmediği takdirde, olumsuz sonuçlar ortaya çıkabilir. Okulda başarısızlık, düşük özgüven, düşük sosyal uyum, iletişim problemleri ve davranış bozuklukları gibi sonuçlarla karşılaşılabileceği gibi, uyuşturucu ve alkol bağımlılığı gibi daha ciddi sonuçlar da olabilir. Öte yandan, uygun tedavi yöntemleriyle, DEHB’li bir öğrencinin başarılı olması mümkündür.

Sonuç olarak, DEHB’nin akademik başarıya etkisi oldukça yüksektir ve tedavi edilmediği takdirde olumsuz sonuçlara yol açabilir. Bu nedenle, DEHB olan öğrencilerin zamanında teşhis edilmesi ve uygun tedavi yöntemlerinin uygulanması oldukça önemlidir.

DEHB’nin Tanımı ve Belirtileri

DEHB, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olarak da bilinir ve çocuklarda sıkça görülen bir tıbbi durumdur. Bu bozukluğa sahip olan çocuklar genellikle davranışlarında hiperaktivite, dikkat eksikliği ve dürtü kontrolü problemleri yaşarlar.

DEHB’nin belirtileri arasında, dikkatsizlik, kolay sıkılma, sabırsızlık, konsantrasyon zorluğu, dürtüsellik, organizasyon problemleri ve unutkanlık yer alır. Bu belirtiler, özellikle okulda ve akademik başarıda büyük bir engel haline gelebilir.

DEHB’nin tanımı, DSM-5’te (Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı) açıklanmıştır. Tanı, bir dizi test, gözlem ve görüşmelerden sonra uzman bir doktor tarafından konulur.

DEHB’nin belirtileri genellikle 7 yaşından önce başlar ve çoğu zaman ergenlik dönemi boyunca devam eder. Tedavi edilmediği takdirde, DEHB çocukların akademik başarısını ve gelecekteki yaşamlarını etkileyebilir.

DEHB genellikle nedenleri tam olarak bilinmeyen bir durumdur, ancak beyindeki kimyasal dengesizliklerin rol oynayabileceği düşünülmektedir. Tedavi seçenekleri arasında, ilaç tedavisi, bilişsel davranış terapisi, ebeveynlik eğitimi ve öğretmen eğitimi yer alır.

DEHB, tedavi edilmediği takdirde çocukların akademik performansını olumsuz etkileyebilir. Bu, okulda düşük notlar almak, ödevleri tamamlamakta zorluk çekmek ve sınıf tekrarı yapmak gibi sonuçlar doğurabilir. Etkileri öğrencilerin sadece okul hayatını değil, aynı zamanda sosyal hayatlarını da etkileyebilir.

DEHB’nin Akademik Başarıya Etkisi

DEHB, birçok alanda olduğu gibi özellikle akademik başarı üzerinde de olumsuz etkileri olan bir rahatsızlıktır. Bu rahatsızlığı olan çocuklar, özellikle derse odaklanma ve bir işi sonuna kadar tamamlama konularında zorluk çekebilirler. Bu da eğitim sürecinde başarı oranlarının düşmesine sebep olur.

DEHB’nin akademik başarıya olan etkisi, özellikle dikkat eksikliği kaynaklı zayıf öğrenme becerileri nedeniyle ortaya çıkar. Bu çocuklar genellikle derslere odaklanamazlar veya okuma ve yazma becerilerinde zorluk çekerler. Ayrıca sınav sırasında ya da ödev sürecinde problem yaşayabilirler. Tüm bu faktörler, genel olarak düşük notlar ve başarısızlıkla sonuçlanabilir.

DEHB’nin akademik başarıya etkisi özellikle ilköğretim çağındaki çocuklarda daha belirgindir. Bu yaş grubundaki çocuklar öğrenme sürecinde birçok beceri kazanırlar ve bu rahatsızlık bu becerileri olumsuz yönde etkiler. Ancak çocuklar büyüdükçe, kendilerini daha iyi tanırlar ve DEHB’leriyle başa çıkmak için farklı yollar keşfedebilirler.

Bu nedenle, DEHB olan çocukların eğitim sürecinde daha fazla desteklenmeleri gerekmektedir. Özel eğitim programları, öğretmenler ve ebeveynlerin daha fazla işbirliği yaparak, bu çocukların akademik başarıları artırılabilir.

DEHB’si Olanların Eğitim Sürecinde Karşılaştığı Sorunlar

DEHB’si olan çocukların eğitim süreci, dikkat eksikliği, hiperaktivite ve dürtüsellik nedeniyle oldukça zordur. Bu durum, öğretmenlerin dikkatlerinin dağılmasına ve öğrenme sürecindeki hızlarının yavaşlamasına neden olabilir. Sınıf içi davranış problemleri yaşanabilir ve bu, diğer öğrencileri de olumsuz etkileyebilir.

DEHB’si olan çocuklar, ödevlerini tamamlama konusunda zorlanabilirler. Zira işin zor kısmı olan odaklanma ve dikkat süresini uzun tutma konusunda sıkıntı yaşayabilirler. Buna ek olarak, hiperaktivite sürecinde istemsiz kalkıp hareket etme ihtiyacı hissedebilirler ve bu da onların ödev yerine oynamayı seçmelerine neden olabilir.

DEHB’si olan çocukların öğrenme stilleri de oldukça farklıdır. Kimi öğrenciler, görsel materyaller ile öğrenirken, kimileri de diğerlerine göre daha fazla pratik yaparak öğrenirler. Öğretmenlerin bu farklı öğrenme stillerini anlamaları ve çocukların ihtiyaçlarına göre öğretim yöntemleri belirlemeleri gerekmektedir.

Sonuç olarak, DEHB’si olan çocukların eğitim sürecinde bir dizi sorunla karşı karşıya kalabilirler. Ancak, bu sorunların üstesinden gelmek mümkündür. Öğretmenlerin, çocukların ihtiyaçlarına göre öğretim yöntemleri belirlemeleri ve ailelerin desteği ile bu süreç daha kolay hale gelebilir.

DEHB’nin Olumsuz Etkileri

DEHB’nin olumsuz etkileri birçok alanda görülebilir. Özellikle de çocukların akademik başarısını olumsuz etkileyen bir durumdur. DEHB’si olan çocuklar, derslerine odaklanmakta zorluk yaşarlar ve ödevlerini tamamlama konusunda da sorun yaşayabilirler. Bunun yanı sıra, sınıf içinde dikkatlerini dağıtıcı davranışlar sergiledikleri için sınıf ortamında da problem yaşayabilirler.

DEHB, sosyal yaşamı da olumsuz etkileyebilir. Çocuklar arkadaşları ile iletişim kurmakta zorluk çekebilir ve arkadaşlık ilişkileri konusunda da sorunlar yaşayabilirler. Bu nedenle, DEHB’si olan çocukların psikolojik ve sosyal açıdan da desteklenmesi gerekmektedir.

DEHB’nin olumsuz etkileri sadece çocukluk dönemini değil, ilerleyen yaşlarda da görülebilir. DEHB’si olan çocuklar, yetişkinlik döneminde de sorunlar yaşayabilirler. Özellikle, iş yaşamında konsantrasyon problemi yaşayabilirler ve iş performansları olumsuz etkilenebilir.

DEHB’nin olumsuz etkileri konusunda farkındalık yaratmak önemlidir ve DEHB’si olan çocukların erken teşhis ve tedavi edilmesi gerekmektedir. DEHB’nin tedavi edilmediği takdirde ne kadar olumsuz sonuçlara yol açabileceği hakkında bilgi sahibi olarak, çocukların psikolojik ve sosyal açıdan desteklenmesi gerektiğini unutmamalıyız.

DEHB’nin Tedavisi

DEHB tedavisi genellikle uzman hekimler tarafından ilaç ve terapi yöntemleri kullanılarak yapılır. İlaç tedavisi, özellikle DEHB semptomlarına neden olan dopamin ve noradrenalin gibi sinir iletiminde rol oynayan kimyasalların düzenlenmesine odaklanır. İlaçlar genellikle çocukların öğrenme ve dikkatini artırmaya yardımcı olan uyarıcılar içerir. Ancak, ilaç tedavisi her zaman faydalı olmayabilir ve yan etkileri olabilir.

Bununla birlikte, terapi yöntemleri de DEHB tedavisinde önemli bir rol oynar. Kognitif davranışçı terapi, aile terapisi ve davranış terapisi, DEHB semptomlarını yönetmeye yardımcı olabilir ve çocukların sosyal ve akademik işlevselliğini artırabilir. Birçok ebeveyn, ilaç tedavisinin yanı sıra terapi seanslarına da katılmalarını önerir.

DEHB tedavisinin en iyi sonuçları, hastalığın erken tanısı ve tedaviye başlama ile elde edilir. Tedavi edilmeyen DEHB’nin, çocukların okul başarısını olumsuz yönde etkileyeceği ve diğer davranış problemlerine yol açabileceği bilinmektedir. Bu nedenle, DEHB’si olan çocukların tedavi için yardım alması ve uygun tedavi yöntemleri seçilmesi oldukça önemlidir.

İlaç Tedavisi

DEHB tedavisinde kullanılan ilaçlar, beyindeki kimyasal dengesizlikleri düzenleyerek belirtileri azaltmaya çalışır. Dikkat eksikliği, hiperaktivite, zayıf dürtü kontrolü veya anksiyete gibi belirtileri azaltmak için kullanılan birçok ilaç mevcuttur. Bunlar arasında stimülanlar ve non-stimülanlar yer alır.

Stimülanlar, ADHD tedavisinde en sık kullanılan ilaç sınıfıdır. Bu ilaçlar beyinde dopamin ve norepinefrin adı verilen kimyasalları arttırarak etki eder. Bu beyin kimyasalları, dikkatin toplanması, hiperaktivitenin düzenlenmesi ve dürtü kontrolünde yardımcı olur. Non-stimülanlar ise, dapoksetin gibi unutkanlık, dürtü kontrolünü arttırarak ve zayıf koordinasyon belirtilerini azaltarak etki eder.

İlaç tedavisi, DEHB belirtilerini büyük ölçüde azaltabilir. Aynı zamanda, ilaç tedavisi doğru şekilde kullanıldığında yan etki riski oldukça düşüktür ve faydaları belirtiler üzerinde hemen görülebilir. Bununla birlikte, her ilaçta olduğu gibi, ADHD tedavisinde kullanılan ilaçlar da bazı yan etkilere neden olabilir. Yorgunluk, iştah kaybı, mide bulantısı, baş ağrısı, uykusuzluk ve irritasyon gibi yan etkileri olabilir. Bu yan etkilerin hafifletilmesi için, ilaç dozu düşürülebilir veya tedavi edilmesi gereken başka bir tıbbi durum varsa, tedavinin adapte edilmesi gerekebilir.

İlaç tedavisi, DEHB’li bireylerde akademik başarıyı olumlu yönde etkileyebilir. İlaç tedavisine başlamadan önce, DEHB tanısı alan bir bireyin durumu hakkında mutlaka bir uzman ile görüşülmesi gerektiğini unutmayın.

Terapi

DEHB’nin tedavisinde terapi, en yaygın kullanılan tedavi yöntemlerinden biridir. Terapi, DEHB semptomlarının yönetilmesine yardımcı olurken aynı zamanda çocukların özgüvenlerinin artmasını sağlar. Terapi süreci, bir psikolog veya psikoterapist eşliğinde gerçekleştirilir ve hem bireysel hem de grup terapisi seansları içerebilir.

Bireysel terapide, çocuklar DEHB ile baş etmelerine yardımcı olacak öğrenme stratejileri öğrenirler. Ayrıca, çocuğun zihnindeki olumsuz düşünceleri ele alarak, daha olumlu bir bakış açısına yönlendirme konusunda yardımcı olunur. Grup terapisi seansları ise, DEHB gibi zorluklarla mücadele eden diğer çocuklarla bir araya gelmek için bir fırsat sunar. Böylece, çocuklar sorunlarını ve tecrübelerini diğerleriyle paylaşarak, birbirlerine destek olurlar.

Terapi tedavisi, DEHB tedavisinde ilaç tedavisine alternatif bir yöntem olarak kullanılabilir veya birlikte kullanılabilir. Hangi tedavi yönteminin kullanılacağı, doktor ile aile arasında yapılan bir değerlendirmeden sonra belirlenir. Terapi, DEHB’nin semptomlarını yönetmek ve olumlu bir akademik performans için gerekli olan becerileri öğrenmek için harika bir araçtır.

DEHB’nin Tedavi Edilmediği Takdirde Olumsuz Sonuçları

DEHB’nin tedavi edilmediği takdirde, çocukların öğrenme, dikkat ve davranış problemleri daha da artabilir. Bu durum, çocukların akademik başarılarını etkileyebilir ve okul başarısızlığına yol açabilir. Okul başarısızlığı, ilerleyen dönemlerde işsizlik, madde bağımlılığı, suçluluk duyguları ve depresyon gibi sorunlara yol açabilir.

DEHB’nin tedavi edilmediği takdirde, çocukların sosyal becerileri de olumsuz etkilenebilir. Çocuklar, arkadaşlık kurmakta zorluk çekebilir ve sosyal dışlanma ile karşılaşabilirler. Ayrıca, DEHB’si olan çocuklar, düzenli olarak öfke nöbetleri yaşayabilir ve böyle durumlarda kontrolsüz davranışlar sergileyebilirler.

DEHB’nin tedavisi mümkün olduğundan, tedavi yöntemleri erken yaşta uygulanarak çocukların ilerleyen yaşamlarında çok daha olumlu sonuçlar elde etmelerine yardımcı olabilir. İlaç tedavisi, bilişsel davranış terapisi, aile terapisi ve eğitim desteği gibi yöntemler, DEHB’li çocukların öğrenme, davranış ve sosyal becerilerini geliştirmeye yardımcı olabilir.

Sonuç olarak, DEHB’nin tedavi edilmediği takdirde olumsuz sonuçlara yol açabileceği açıktır. Olası olumsuz sonuçlardan kaçınmak için, erken tanı ve tedavi önemlidir. Bu çocukların daha olumlu bir geleceğe sahip olmalarını sağlayarak, olası sorunların önlenmesine yardımcı olabilir.

Okulda Başarısızlık

DEHB’si olan çocuklar, dikkat eksikliği, dürtüsellik ve hiperaktivite gibi belirtilerle karşı karşıyadır. Özellikle dikkat eksikliği, öğrenme sürecinde büyük bir etkiye sahip olabilir. Bu nedenle, DEHB’si olan çocukların zor zamanlar geçirdiği okulda başarısız olma olasılıkları oldukça yüksektir.

Bununla birlikte, DEHB’si olan çocukların sadece öğrenme sürecinde değil, aynı zamanda disiplinle ilgili sorunlarla da karşılaşabileceği unutulmamalıdır. Sınıf ortamına uyum sağlamakta zorlanırlar ve öğretmenlerin yönlendirmelerine uymakta güçlük çekebilirler. Bu davranışlar, okulda disiplinsizlikle sonuçlanabilir ve sonunda akademik başarısızlığa yol açabilir.

Ayrıca, DEHB’si olan çocuklar sınavlara hazırlanma sürecinde de zorlanabilirler. Dikkat eksikliği, odaklanma ve konsantre olmada zorluk çekerler ve bu da sınavlarda başarısızlıkla sonuçlanabilir. Bu durum daha yüksek öğrenim hayatları boyunca da devam edebilir.

Sonuç olarak, DEHB’si olan çocukların okulda başarısızlıkla karşılaşma olasılıkları oldukça yüksektir. Bunun için, erken tanı ve tedavi yöntemleri uygulanarak çocukların öğrenme süreçlerinde ve genel yaşamlarında daha başarılı olmaları sağlanabilir.

Uyuşturucu ve Alkol Bağımlılığı

DEHB olan çocuklar, diğer çocuklara göre uyuşturucu ve alkol bağımlılığıyla karşılaşma olasılıkları daha yüksektir. Bu durum DEHB’nin sosyal ve duygusal sorunları nedeniyle daha fazla stres ve kaygıya yol açmaktadır. Ayrıca DEHB, işlevsel becerilerdeki zayıflıklar nedeniyle gençlerin uygun kararlar vermesini zorlaştırabilir. Bu da yanlış davranışlar sergileme olasılıklarını arttırır.

Uyuşturucu ve alkol bağımlılığı, DEHB olan çocuklarda daha erken yaşlarda başlar ve daha ağır sonuçlara yol açabilir. Uyuşturucu ve alkol kullanımı, beyindeki kimyasal dengesizliği daha da kötüleştirebilir ve DEHB semptomlarını şiddetlendirebilir. Buna, dikkat eksikliği, hiperaktivite, öğrenme güçlükleri ve dürtüsellik dahildir.

DEHB olan çocukların uyuşturucu ve alkol bağımlılığına karşı riskini azaltmak için, uygun tedavi yöntemleri ve müdahaleler hayati önem taşır. Bu çocuklara yapılandırılmış aktivitelerin, öğrenme becerilerinin ve özgüvenlerinin güçlendirilmesine yardımcı olmak, sosyal ve duygusal becerilerini desteklemek ve ailelerine eğitim ve desteği sağlamak önemlidir.

Ayrıca, DEHB olan çocukların uyuşturucu ve alkol bağımlılığı konusunda farkındalık sahibi olmaları ve riskleri hakkında bilgi sahibi olmaları da önemlidir. Bu bilgi ve farkındalık, çocukların uygun seçimler yapmalarına yardımcı olabilir ve bağımlılıktan kaçınmalarına yardımcı olabilir.

Sonuç olarak, DEHB olan çocuklar uyuşturucu ve alkol bağımlılığına karşı daha yüksek risk altındadır. Bu nedenle, uygun tedavi ve destek sağlamak ve bilgi ve farkındalık düzeyini arttırmak büyük bir önem taşır.

Dünya psikologlar günü❤️

Mesleğini severek yapan, içtenliğiyle insanların yüreğinde iz bırakan, terapötik becerileriyle ışık saçan tüm meslektaşlarımın Dünya Psikologlar Günü kutlu olsun. ❤️

Mesleğini severek yapan, içtenliğiyle insanların yüreğinde iz bırakan, terapötik becerileriyle ışık saçan tüm meslektaşlarımın Dünya Psikologlar Günü kutlu olsun. ❤️
#10mayısdünyapsikologlargünü #10mayısdünyapsikologlargünümüzkutluolsun #yalovapsikolog #yalovapsikoloji #psikologcansugencmen #psikologlar

Laparoskopik cerrahi

Laparoskopi cerrahın cilt ve karın duvarında büyük bir kesi yapmadan, karın içini görmesini ve cerrahi işlerini yapabilmesini sağlayan bir cerrahi tekniktir. Anahtar deliği cerrahisi veya Minimal invazif cerrahi gibi isimler de söylenmiştir. Bir santimetrelik kesiden karına yerleştirilen laparoskop adı verilen ince tüp şeklindeki ışıklı kamera sistemi ile karın içinin görüntüsü bir televizyon monitöründe görülür.

Geleneksel açık cerrahi yöntemine üstünlükleri şunlardır:

  • Hastanede kalış süresi kısadır ve iyileşme hızlıdır
  • Ameliyatta görüş daha fazladır, kanama azalır, sonrasında ağrı azdır.
  • Skar dokusu (yara izi) oluşumu azdır.

Laparoskopi hem gerekli hallerde karın içini görüp tanı koymayı sağlar hem de gereken tüm cerrahi işlemlerin yapılmasını sağlar.

Laparoskopi genel anestezi ile yapılır, hasta ameliyatta bilinçli değildir ve ağrı duymaz.

İşlem için göbek deliği çevresindeki bir kesiden kamera ayrıca işleme göre 2 veya 3 adet yarım santimetrelik deliklerden de cerrahi aletler karına yerleştirilir. Kamera yerleştirilince karın içerisi karbondioksit gazı ile şişirilerek cerrahın etrafı görmesi ve işlem yapması kolaylaştırılır.

Çoğu hasta ertesi gün taburcu olur.

Laparoskopik cerrahi ile yaptığım işlemler

Tanısal işlemler

İnfertilite, kronik kasık ağrısı veya tanısı konulamayan yeni başlamış ağrı hallerinde görerek tanı koymak için laparoskopi yapılır

Tedavi için

  • Yumurtalık kistlerinin çıkarılması endometrioma(çikolata kisti, Dermod kist, kistadenomlar, paratubal kistler en sık görülenlerdir
  • Hidrosalpinks cerrahisi, tüp çevresi ve pelvisteki yapışıklıkların tedavisi
  • Önceden bağlanmış tüplerin açılması( tüp ligasyonu reversal)
  • Dış gebelik tedavisi
  • Miyomların çıkarılması( miyomektomi),
  • Rahimin( histerektomi) ve yumurtalıkların (ooferektomi) çıkarılması
  • Rahim sarkması cerrahisi :sakrokolpopeksi-sakrohisteropeksi (genç kadınlarda rahimi almadan asma işlemi) lateral süspansiyon, pektopeksi, uterosakral ligament plikasyonu
  • İdrar kaçırma ve vajen ön duvar sarkması ameliyatları (sistosel) Laparoskopik Burch, Para vaginal onarım
  • Rektosel ve enterosel ameliyatları (vajen arka duvar sarkmaları) Rektopeksi ,Culdoplasti
  • Servikal yetmezliği olanbazı hastalarda abdominal serklaj işlemi

Bu ameliyatların hepsi açık yöntemle de yapılabilir ancak laparoskopinin hastaya sağladığı konfor nedeniyle laparoskopi için ciddi risk taşıyan nadir hastalar dışında tümünü laparoskopi veya robot yardımlı yapmaktayım.

Robot yardımlı ameliyatlar da kapalı ameliyat türüdür. Burada hastanın karın duvarına 0.8 cm’lik deliklerden kamerayı ve 3 adet cerrahi aleti taşıyacak robot kollarını bağlamaktayız. Bu ameliyatta cerrah hastadan birkaç metre uzaktaki konsolda (üst resümde) ekrandaki görüntü üzerinden robot kollarını yöneterek işlem yapar . Laparoskopiye üstünlüğü görüş alanı daha geniştir, daha rahat el hareketi yapılabilir, deneyimli yardımcı gereği kalmaz. Dezavantajları hastaya bağlanma ve ayrılma işlemleri ameliyat süresini biraz uzatır. Hem cihaz hem de sarf malzemesi oldukça pahalıdır.

“bağımlılık”

“BAĞIMLILIK”

“BAĞIMLILIK”

İLETİŞİMİN VE BİLGİNİN ÖNEMİ

Bireysel deneyimler,

Kötü deneyimler, alışkanlıklar, arzular ,dürtüler …

İyi deneyimler, alışkanlıklar, arzular, dürtüler…

Bizi biz yapan şeylerden bahsediyorum aslında hatalarda dahil hatta sonrasında gelen pişmanlıklar bile

Kişiye göre her deneyimin etkisi, gücü, izi değişmektedir.

Bağımlılık açısından bakarsak ,

“Evet, bu benim için kötü bir deneyim oldu. Ders çıkarıp yola devam etmeliyim.” cümlesi kurulduğunda çok geç olmuş olabilecek bir deneyimdir. Çok geç olabilir demekteki amacım bağımlılığın gelişmiş ve kişide vücut bulmuş olmasıdır.

Bağımlılık tedavisi olan bir beyin hastalığıdır.

Yetişkinler deneyimleyeceği şeyi ayırt edebilirler. Avantaj ve dezavantajlarını fark edebilirler. Belki göze bile alırlar. Ama çocuklarımızda gençlerimizde aynı şey geçerli olmayabilir. Onlar bilişsel olarak gelişmekte olan varlıklardır.

Deneyimlemeye yeltendikleri şeyin avantaj ve dezavantajlarını ayırt edemeyebilirler. Burada iş yetişkinlere düşer. Ebeveynler dünyaya getirdiği bireyi en doğru şekilde korumak ister. Amacı korumak olsa da kişi her zaman en doğru yaklaşımı elde edemeyebilir. O noktada da kişi kendi çocukluk yıllarından, deneyimlerinden faydalanır.

İnsanız, olur. Olacaktır.

Ebeveynliği bir yetenek olarak ele almamızın yanlış olmayacağını düşünüyorum .

Geliştirilebilir

Gelişim için gerekli olan kriterler ise kişisel eleştri ve istektir.

Onları anlamaya yardımcı olabilecek en güzel soru ;

“ Benimle nasıl iletişim kurulsa etkili ve kalıcı olurdu? “

Çocuktaki kötü alışkanlıkları ortadan kaldırabilecek tek şey iletişimde olmayabilir. Onlar rol model alırlar yani örnek alırlar yetişkinleri ve gördüğü bir davranışı uygulamasını kesmek iletişim kurmaktan değil davranıştaki değişiklikten geçebilir.

Köşe yazılarımda sayfalarca yazabilsem keşke diye hayıflanmıyor değilim. Ama bana ayrılan köşenin bu hafta da sonuna geldik. Sizlere önemli iki konu hakkında bilgileri aktarıp bu haftaki yazımı sonlandıracağım.

Bağımlılığı Etkileyen Faktörler;

*Aileden örnek alma veya genetik geçiş ile bağımlılığa yatkınlık

*Arkadaş ortamı ( okul vs.)

*İnternetteki bağımlılığa özendirici bilgiler ( zevk ve hazzından bahseden videolar vs.)

Kötü alışkanların olduğuna dair gözlemler;

*Madde kullandığına dair fiziksel kanıtlar

*Duygu durum olarak aniden sinirlenmek ve kısa süre sonra normale dönmek

*Okul, ders gibi süreçlerle bağının zayıflaması ve ilgisizleşmesi

*Evden eşyaların eksilmesi, yalan söyleme alışkanlığı edinmesi

*Arkadaş ortamında sık değişimler

*Öz bakımın düşmesi

*Dikkat eksikliği ve konsantrasyon problemleri yaşaması

*Gözaltı morlukları, kan çanağı gözler, hızlı kilo kaybı

*Uyuma, yeme içme gibi alışkanlıklarında bozulmalar

Doğru olmayan yaklaşım kötü alışkanlıkları daha fazla tetikleyebilir.

Bağımlılık ile ilgili bilgileriniz artması adına önerdiğim iki kitabı sizlerle paylaşacağım. Bilmek, bilinçlenmek sadece kendi çocuğunuzda değil birçok çocuğu kurtarabilir.

Kitap Önerisi

-Bağımlı Aileleri İçin Rehber Kitap – Kültigin Ögel

-99 Sayfada Uyuşturucu Ve Gençlik – Kültigin Ögel

Unutmayalım ki ,

Bilgi, bölüşüldükçe artan hazinedir.

Bhartrihari

Sağlıklı günler

Hollanda’daki taraftarlarımızın dikkatine

Sevgili taraftarlarımızın dikkatine,

Sevgili taraftarlarımızın dikkatine,

UEFA Şampiyonlar Ligi İkinci Ön Eleme Turu’nda PSV Eindhoven ile deplasmanda oynayacağımız maça UEFA kuralları gereği deplasman taraftarı alınmayacaktır.

Hollandalı yerel otoritelerinin aldığı karar doğrultusunda ev sahibi veya deplasman tribünü fark etmeksizin herhangi bir Galatasaray materyali (forma, atkı vs.) ile stadyuma kabul edilmeyecek taraftarlarımızın şehir merkezinde, takım oteli önünde ve stadyum çevresinde toplu hareket etmemeleri önemle rica olunur.

Galatasaray Spor Kulübü

 

BOTAŞ’ın satın alınma iddialarına yalanlama…

Boru Hatları ile Petrol Taşıma A.Ş Genel Müdürlüğü (BOTAŞ), Rus petrol ve doğal gaz şirketi Gazprom tarafından devralınacağına dair sosyal medyada yer alan iddiaların asılsız olduğunu açıkladı

Rus enerji şirketi Gazprom, Boru Hatları İle Petrol Taşıma Anonim Şirketi (BOTAŞ) yönetimini devralmak için müzakereler yürütüldüğüne yönelik iddiaların gerçeği yansıtmadığını bildirdi.

Gazprom’dan yapılan yazılı açıklamada, Türk medyasında bazı basın yayın organlarında Gazprom ve BOTAŞ’la ilgili çıkan iddialar yalanlandı.

Gazprom’un BOTAŞ yönetimini devralmasına yönelik müzakereler yapıldığına dair iddiaların gerçeği yansıtmadığı vurgulanan açıklamada, “BOTAŞ’ın Gazprom yönetimine devredilmesine ilişkin iddia edilen müzakereler veya niyetler hakkında bazı Türk medyasında yer alan bilgiler tamamen gerçek dışıdır.” denildi.

BOTAŞ’tan da konuya ilişkin yapılan açıklamada, söz konusu iddialar yalanlanarak, “Türkiye’nin enerji sektöründeki öncü kamu kuruluşu olan BOTAŞ’ın Gazprom dahil olmak üzere herhangi bir ülke veya şirkete satılması veya devredilmesi iddialarının gerçeklikle uzaktan yakından ilgisi bulunmamaktadır.” ifadesi kullanılmıştı.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Divan Kurulu Temmuz Ayı Olağan Toplantısı gerçekleştirildi

Galatasaray Spor Kulübü Divan Kurulu Temmuz Ayı Olağan Toplantısı, Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Stadyumu’nda bulunan Özhan Canaydın Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.

Galatasaray Spor Kulübü Divan Kurulu Temmuz Ayı Olağan Toplantısı, Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Stadyumu’nda bulunan Özhan Canaydın Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.

Cumhuriyetimizin Kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, vatan için canını feda etmiş olan kahraman şehitlerimiz, kulübümüzün kurucusu ve 1 numaralı üyesi Ali Sami Yen ve arkadaşları ile yakın zamanda yaşamını yitirmiş olan üyelerimizin anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. 

Divan Kurulu üyelerimizden Ahmet Özdoğan, Sedat Doğan, Gürkan Eliçin, Tayfun Akçay, Burçin Tuncel, İbrahim Göknar, Hayri Kozak, Faruk Gürbüzer, Niyazi Yelkencioğlu, Cemil Dönmez ve Erdal Günsel sırasıyla kürsüye çıkarak görüşlerini ifade ettiler. 

Galatasaray Spor Kulübü Divan Kurul Başkanı Aykutalp Derkan açılış konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

“Değerli hazirun. Yoğun bir seçim tarihini geride bıraktık. 18 Haziran’da pandemi şartlarından ötürü ertelenmiş olan Divan Kurulu başkanlık seçimini, 19 Haziran Cumartesi günü ise Galatasaray Lisesi’nde, mektebimizde kulüp başkanlık seçimini icra. ettik. Birer gün arayla hem divan yönetimi hem kulüp yönetimi 2021-2024 dönemi için seçilmiş oldu. Malum Galatasaray’da seçimler şölen havasında geçer. Yeni divan yönetimi olarak ben ve çalışma arkadaşlarım, yeni kulüp yönetimimize Burak Elmas başkanlığında başarılar diliyorum.”

“Gördüğünüz gibi kulüp başkanlığı için yönetimle kaldığımız mutabakat çerçevesinde alışılmış üzere bir kulüp yönetim kurulu masası oluşturmadık. Sevgili Burak başkan ve çalışma arkadaşları divan üyelerinin arasında toplantılara katılmayı arzu ettiler. Biz de buna saygı duyduk.” 

“Pandemi şartlarında divan başkanlığımızın aylık toplantıları, gerek zoom ortamında telekonferans yöntemi ile online bir şekilde icra edildi. Yaklaşık 14 ay bu şekilde icra ettik. Seçim öncesi 12 Haziran’da stadımızda yüz yüzde toplanma fırsatı bulduk. Niye mektepte toplanmadığımızı soran üyelerimiz var. Temmuz ve Ağustos aylarında tarihi Tevfik Fikret Salonu’nda klima sistemi olmadığından,  sağlıklı bir çalışma imkanı olmadığından eylül ayından önce yapılacak tüm toplantıları stadımızda, rahmetli Özhan başkanımızın adını taşıyan bu toplantı salonunda icar etme kararı aldık… Eylül ayından itibaren, kulübümüz kurulduğu yuvamız Tevfik Fikret Salonu’na dönmeyi planlıyoruz. Divan toplantılarımızı her ayın ikinci çarşambası yapıyoruz. Bu ay uzun süren Kurban Bayramı tatili sebebiyle bayram sonrasına bıraktık. Niye çarşamba günü ve niye 13.30’da icra etmedik diye soranlar olabilir. Sportif A.Ş.’nin Olağanüstü Mali Genel Kurulu vardı saat 14.00’te. Saygıdeğer yönetimimiz Sevgili Burak Elmas başkanlığında büyük bir çoğunlukla oraya katılım yaptı. Burada hem geçmiş Sportif A.Ş. yöneticilerinin istifası hem de yerlerine yeni atanan yönetim kurulu üyelerimiz onaylandı. Dolayısıyla bu da çok önemli bir genel kuruldu. Dolayısıyla yönetimle yaptığımız mutabakat çerçevesinde toplantımızı saat 15.00’e alma kararı aldık.. Yarın da kritik bir rövanş maçımız var.  Yarın maç protokolü olacağı için, yönetimimiz de büyük bir çoğunlukla aramızda olma arzusundan dolayı toplantıyı salı gününe aldık.” 

Galatasaray Spor Kulübü Başkanı Burak Elmas, kürsüye gelerek şu açıklamayı yaptı:

“Sayın Divan Başkanım, saygıdeğer divan kurulu üyeleri. Hepiniz hoş geldiniz. Sayın Divan Başkanı ve Divan Kurulu. Bu bizim birlikte yaptığımız ilk divan kurulu toplantımız. Hepimiz için güzel bir çalışma dönemi olmasını diliyorum. Size de hayırlı olsun diyorum. Sizlerle birlikte, Galatasaray’a uygun şekilde başlattığımız Divan Kurulu – Galatasaray Spor Kulübü Yönetim Kurulu ilişkisinin de  dönemimiz boyunca devam edeceğinin taahhüdünü tarafımızdan sizlerle paylaşmak isterim. Biliyorsunuz göreve geleli kısa bir zaman oldu. Bu ilk divan kurulu toplantımız. Bize teveccüh gösteren tüm divan kurulu üyelerimize teşekkür ediyorum. Tercihini bizden yana kullanmamış olan üyelerimize de Galatasaray’ın Türkiye’ye örnek olan bu seçim sürecine katkılarından dolayı tekrar huzurunuzda teşekkür etmek istiyorum. Yolumuz, sizlerden aldığımız bu güç ve destekle aydınlanacak ve güçlü bir şekilde sizleri temsilen hareket etmeye devam edeceğiz. Tüm bunların yanında 29 Temmuz 1951 yılında vefat eden kurucumuz Ali Sami Yen’in 70. ölüm yıl dönümü   yaklaşıyor. Bu vesileyle kendisini de huzurlarınızda rahmetle anıyorum. Seçim süreci boyunca ve seçildikten sonra yürüttüğümüz birleştirici, ayrıştırmayan , Galatasaray’a yakışır üsluba devam ediyoruz. Bundan asla ödün vermeyeceğiz.” 

“200 ADET İYİLEŞTİRME ALANI TESPİT ETTİK”

“Biz Galatasaray’ı birleştirmek, aydınlık bir geleceğe taşımak, günlük kararların Galatasaray’ın geleceğini karartmadığı bir dönem geçirmesi için göreve talip olduk. Sizlere verdiğimiz taahhüdün sonuna kadar arkasındayız. Seçildikten sonra, dönem dönem tabii ki haklı olarak eleştiriler oldu. Bunları dinliyoruz. Kulübün gerçek sahiplerinin sizler olduğunu bilen, sizlerin adına bu görevi ifa ettiğimizin bilincinde olan bir yönetim kuruluyuz. Arkadaşlarımla beraber tüm eleştirilerinizi, tüm tavsiyelerinizi bugüne kadar çok ciddiye alarak dinlemeye, bu eleştirilerden, tavsiyelerden kendimize ders çıkarmaya, artı fikirler üretmeye devam edeceğiz. Galatasaray kürsülerinde, Galatasaray ortamlarında bize yapılacak olan her türlü tavsiye ve eleştiriye sonuna kadar açığız. Korumaya söz verdiğimiz Galatasaray değerleri de bunu gerektirir.  Göreve geldikten sonra arkadaşlarım ve ben ciddi bir gündemin içerisine girdik. Mevcut iş süreçleri, organizasyon yapısı, bilgi teknolojileri altyapılarını inceleyerek, gerçekleştirilen analiz çalışması sonucunda stratejik operasyonel ve organizasyonel, teknolojik alanlara dair 200 adet iyileştirme alanı tespit ettik. Bu iyileştirme alanlarını seçim dönemi sizlere vermiş olduğumuz, söz vermiş olduğumuz hareket planı çerçevesinde birleştirerek her alana belirli sorumlu ekipler atayarak bu sorumlulukların ifasını haftalık takibe başladık. Bunun yanında Galatasaray’da hepimizin şikayetçi olduğu kronik sorunları çözmeye çalışıyoruz. Bu sorunları çözerken her şeyi kendimizin bildiğini, en iyisini yapacağımızı asla iddia etmiyoruz. Dolayısıyla camiamızın bize vereceği her türlü desteğe, uzmanlarımızın bilgi birikimlerinden faydalanmaya her zaman açık olduğumuzu tekrar buradan paylaşmak isterim.” 

“TÜM HOCALARIMIZIN SONUNA KADAR ARKASINDAYIZ”

“Hepimizin gerçekten üzüldüğü bir PSV mağlubiyeti aldık. Bu mağlubiyet beni ziyadesiyle üzdü. Ben de bir taraftarım, siz de bir taraftarsınız. En çok da bir taraftar olarak üzüldüm. Geçmişte yapılan maç sonuçlarına bağlı panik hatalarla Galatasaray’ı geleceğini asla tehlikeye atmayacağız. Burada akıllı davranarak Galatasaray’ın gelecek yıllarını kurtaracak bir kadro yapılanmasını ve gerekli operasyonel altyapıyı kurma hedefimiz var. Bu tüm şubelerimiz için geçerli. Son zamanlarda yaptığımız transferlerle de gerek yaş ortalaması gerek bonservis ödemeleri açısında yapmaya çalıştığımız stratejik hamleyi ve kadro mühendisliğini sizler de fark etmişsinizdir. Aynı şey tüm şubelerimiz için de geçerli. Tüm şubelerimize yeni bir bakış açısıyla, beyaz sayfa stratejisi açarak, şubelerimizin kendi kendine yettiği, yarışmacı kimliğinden de vazgeçmediği, doğru sponsorlarla çalıştığı ve bu sponsorlarımızda şube yönetiminin içerisinde söz sahibi olduğu bir modeli söz vermiştik. Şubelerimizde bu modeli harekete geçirmeye başladık. Futbolda özellike son zamanlarda teknik direktörümüze yapılan biraz haksız, biraz da sertlik seviyesi gereğinden fazla olan eleştirileri görüyoruz. Hem futbolda hocamızın hem diğer şubelerde tüm hocalarımızın ve sporcularımızın sonuna kadar arkadasındayız. Onlara yapılan haksız eleştirilerin de sonuna kadar karşısında olacağımızı sizlerle paylaşmak isterim. Tüm teknik direktörlerimiz, sporcularımız Galatasarayımızın sporcularıdır. Onları korumak, eleştirirken Galatasaray’a zarar vermemeyi öncelik haline getirmek çok önemlidir.” 

“Sevgili üyemiz Sedat Doğan beyefendinin açıp kazandığı dava çok önemli bir davadır. Kendisiyle de bunu görüştük. Bu davanın gereğini de daha önceki yönetim kurulumuzun bize göre doğru olarak yapılmadığını düşünüyorum. Bize göre bu davanın itirazının TFF’ye değil, TFF Disiplin Kurulu’na yapılması gerektiği yönünde. Bu konuda gereğini yaparak TFF Disiplin Kurulu’na bu verilen dilekçedeki Sedat Doğan davası ve var olan benzer birçok davayı örnek göstererek kulübümüzün aleyhine geçmişte verilmiş kararlarla ilgili Disiplin Kurulu’na başvurumuzu yapmış bulunuyoruz.  Disiplin Kurulu’ndan gelecek olan herhangi bir ret ihtimaline karşı da aynı şekilde bu davayı Tahkim Kuruluna taşıyacağız. Bu yollar tüketilmeden bu konuyu başka bir merciye götürmek mümkün değil.” 

“TÜRKİYE’DE CAS MUADİLİ BİR YAPI KURULMASINI İSTİYORUZ”

“Yönetime geldikten sonra, yönetime gelemeden önce verdiğimiz taahhütler çerçevesinde Türk sporunda Galatasaray’ın masadaki ağırlığını hissettirme çabasını anında devreye koyduk. Kulüpler Birliği ile ve kulüpler arasında yaptığımız toplantıda bu kronikleşmiş problemlerin hallolması yolunda Galatasaray’ın güçlü iradesini masaya koyduk. Yarın TFF’nin Genel Kurulu var. Genel kurulda bir değişiklik önerisi var masada. Buradaki asıl problem TFF’deki yargı birimlerinin bağımsız olup olmaması prensibi. TFF getirdiği öneride, Tahkim Kurulunun, Disiplin Kurulunun, Çözüm ve Uyuşmazlık Kurulu Üyelerinin, başkan yerine yönetim tarafından atanması gerektiği maddesini getirmiş. Bunu dışında da bu beyefendilerin yemin etmesi zorunluluğu getirilmiş. Yemin ederlerse ve yönetim kurulu tarafından atanırlarsa, bu hukuk departmanlarının bağımsızlığa kavuşacağını düşünüyorlar. Diğer kulüplerle birlikte ciddi bir çalışma yaptık. Bizim de bir önerimiz var. Bu kurulların bağımsız seçilmesi, birkaç seçilmiş federasyon yönetimiyle beraber çalışması, bu kurullarının maaşlarının federasyondan değil, başvurular nezdinde kesilen cezalarla biriken havuzdan bağımsız şekilde ödenmesi şeklinde, çok kapsamlı, kulüplerin hemfikir olduğu bir tüzük önerisiyle yarın bu davanın esası olan yarın bağımsızlığının korunması açısından teklifimizi vereceğiz. Umuyorum ki yarın bu teklifimiz de TFF Genel Kurulu’ndan geçecektir. Ayrıca şu anda üzerinde çalışılan Türk spor yasasında da spor mahkemesi kurulması, Türkiye’nin CAS muadili, sporda federasyon ve yargı kurullarının aldığı ceza kararlarının bir üst mahkemeye taşınabilme olasılığını da Adalet Bakanlığı ile yaptığımız görüşmelerde, bu yasanın içerisine koyulmasını öngörüyoruz. Ciddi şekilde bu esas sorunu çözmek üzere hamlelerimiz var.”

“ŞEFFAF BİR YÖNETİMİZ”

“Galatasaray Spor Kulübü’nde biz şeffaf bir yönetimiz. Burada sizlerin adına bulunduğumuzun farkındayız. Kapalı kapılar ardında bir şey olmasını istemiyoruz. Saygıdeğer divanımız istediği her türlü komisyonu kurar. Divanda alınan her türlü karara da saygılıyız; fakat burada bir rol karmaşası var. Seçilmiş Genel Kurulumuzun tasdikiyle gelmiş bir denetleme kurulu var. Bu içeriklerin incelenmesi Denetleme Kurulunun görevi. Bu görevleri divanda kurulacak başka bir komisyona devretmeyi şahsen sakıncalı görüyorum. Bizim denetleme kurulumuz son derece açık. Arzu ettiğiniz her konuya dilekçe ile Denetim Kuruluna başvurursunuz. Divan Kurulumuz da dilekçe ile bilgi isteyebilir. Denetleme Kurulumuzun seçilme sebebi içerisinde bulunan yetkinliklerdir. Bu yetkinlikler içeride var. Denetim Kurulumuz bağımsız olarak hareket eden Divan Kurulumuza merak edilen hususlar hakkında cevap verir. Bir rapor sunar. Divan Kurulumuzda bu dilekçeyi verenlerin kafalarında hala bir soru işareti varsa tekrar başvururlar. Bu yol tüketilmeden direkt olarak burada bir komisyon kurup Denetleme Kurulunu by pass etmeyi şansım olarak Galatasaray için çok doğru bulmadığımı buradan paylaşmak isterim. Sizlerin alacağı her türlü karara sonuna kadar saygılıyız. Divan Kurulu toplantıları bizim için çok önemli. Yönetim kurulumuz olarak çok kalabalık bir katılım gösterdik. Divan Başkanımızın da belirttiği üzere, yüksek yerlerde oturmak yerine sizlerin arasında beraber oturmayı tercih ettik. Gerekli gördüğümüz zamanlarda kürsüye çıkarak sizlerin sorularına cevap vermeyi tercih ettik. Bundan sonraki divan toplantılarımızda da böyle yapacağız. Tekrar bize güvendiğiniz için, Bize bu görevi verdiğiniz için teşekkür eder, bize verdiğiniz görevlerin ağır sorumluluğunu üstümüzde fazlasıyla hissettiğimizi, Galatasaray için elimizden geldiğimiz her şeyi yapmaya devam edeceğimizi burada huzurlarınızda paylaşıyorum. Hepinize iyi haftalar dilerim. Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.” 

Galatasaray Spor Kulübü Başkanı Burak Elmas, sorulara cevap vermek için tekrar kürsüye gelerek  şu bilgilendirmeyi yaptı:

“Zaten dilekçeyi aldık, dilekçeyi okuduk. Allah’a şükür dilekçeyi anlayacak kadar da kapasitemiz var. Şimdi buradan Galatasaray açtığı davayı kazanmak zorunda. Galatasaray kaybetmek için dava açmaz. Dolayısıyla burada bu tavsiye kararını almanızın Divan Kurulu’nun desteğini biz zaten otomatik hissediyoruz. Biz ayrı değiliz ki. Destek istersek buraya gelir isteriz. Bu davayı inceleriz hukukçularımızla, camiamızın hukukçularından da destek alırız. Galatasaray çok önemli hukukçular yetiştiren bir camia… Bu eğer bir dava takibi kararıysa biz zaten takip ediyoruz. Yaptığımız bir iş konusunda bize tavsiye kararı alıyorsunuz demektir. Eğer davanın takip şekliyle ilgili bir kararsa bence burada ilk önce bu şeklin Divan Kurulu’nda hukukçular tarafından iyi anlaşılıp, artılarının eksilerinin anlaşılıp Divan Kurulu’nun tavsiye kararını çok doğru ve uzlaşılmış bir hukuki temele dayanması gerekir. Bunu Divan Kurulu dışında da yapabilirsiniz oturur buluşur, konuşuruz. Buradan verilmiş bir dilekçeyi tavsiye kararı almak yaparız yapmayız değil bizim görevimiz zaten bu. Galatasaray’ın hukuki olarak her türlü hakkının savunulması bizim görevimiz. Dolayısıyla bu konudaki görüşümüz budur.”

“Sevgili Burçin Bey, kendisi benimle sağ olsun çok açık, şeffaf bir şekilde bunu paylaştı. Ben de bunu yapmakla sorumlu bir Denetim Kurulumuzun seçildiğini söyledim. Tabii burada birkaç şey birbirine giriyor. Birincisi geçmişte doğru uygulanmamış sistemler sebebiyle doğru uygulanacak sistemlerin eskiye uyacağı öngörüsü. Bizim Denetleme Kurulumuzu biz göreve gelirken kendilerine bizim hakkımızdaki konular da dahil bağımsız olmalarını arzu ettiğimizi söyledik ve o çerçevede hareket edecekler. Dolayısıyla Divan Kurulu’nun herhangi bir konuda Denetleme Kurulumuzdan, Yönetim Kurulumuzdan bilgi isteyebilir. Bunda hiçbir negatif bir şey yok. Son derece her konuda saygılıyız. Geçmişte biliyorum sizlerle bilgi paylaşılmadı ama, o dönemdi. Galatasaray’ın doğrusu değildi. Şuna emin olabilirsiniz ki biz Galatasaray’ı Galatasaraylının adına yönettiğimiz için Galatasaraylılardan da Galatasaray’ın hiçbir bilgisini saklama veya paylaşmama niyetinde değiliz, şeffafça paylaşacağız. Burada tek bahsetmek istediğim şey şu: Divan Kurulu kendi içerisinde bir yetkinlik belirleyebilir. Yönetim Kurulu’ndan bir bilgi ister. Büyük bir keyifle Denetim Kurulumuzun hazırladığı hızlı da geri dönüş yaparak hangi konuysa o konu hakkında bilgi verir. Burada bahsetmiş olduğunuz birbirinden değerli isimler var. Hepsinin yetkinliklerine zaten şahidim ve inanıyorum. Ondan sonra Divan Kurulu içerisinde bu değerlendirilen birçok konu var ve bu konuların ne olduğunu bilmiyorum. Konu fark etmez. Her konuda Denetim Kurulumuz görevini yapar ondan sonra da bu görevi yaptıktan sonra da ilave Divan Kurulu içerisinde bir uzmanlar ekibinin görüşü olur ona göre de Denetleme Kuruluna verir Denetleme Kurulu da tekrar gözden geçirir veya karşı görüşünü söyler. Burada benim demek istediğim bu yoksa buradaki niyeti herhangi bir kötü niyet olduğunu veya başka bir niyet olduğu konusunda herhangi bir görüşüm yok sadece Denetleme Kurulumuzun görevini yapması gerekirse bu bir ekip şahsen de girebilir buradan bir tavsiye kararına gerek yok. Burada yer alan birbirinden değerli Galatasaraylılar her ne zaman Denetleme Kuruluna gelseler burada istedikleri konu hakkında bana da gelseler Yönetim Kuruluna da gelseler her türlü bilgiyi zaten vereceğiz. Bunun yapılmasını istemiyoruz, araştırılmasını istemiyoruz gibi bir şey yok. Ayrıca Denetleme Kurulu yapılan işlemlerin tüzüğümüze uygunluğunu inceleme mecburiyetinde. Bunun yılı belirtilmemiş yani kendi yılını denetler diye bir madde yok. Dolayısıyla direkt kendileriyle de görüşüp herhangi bir konuda araştırmalarını bizimle ilgili de bir konuda araştırma yapmalarını her zaman isteyebilirsiniz bu da buradan size taahhüdüm olsun. Sorularınızı sormanızda bu konularda Denetim Kurulu’ndan bilgi istemenize ve bu Denetim Kurulu’ndan aldığınız bilgilerde eksiklik varsa tekrar ilave bilgi talep etmenizde hiçbir mahsur görmüyorum. Sadece bunun işleyiş şekliyle ilgili söylemek istedim.”

Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Polat Kalafatoğlu ise kürsüye gelerek şu açıklamayı yaptı:

“Sayın Başkanım, değerli Divan Kurulu Başkanı, Divan Kurulu Üyeleri ve değerli Galatasaraylılar, hepinize iyi günler diliyorum. İlk defa bu kürsüye çıktığım için heyecanlıyım, o yüzden hata yaparsam kusuruma bakmayın. AİHM başvuruları ile alakalı birkaç noktaya ben aslında farklı bir görüş sunmak istiyorum. Şöyle de başlayabiliriz; tabii ki Galatasaray birçok önemli İnsan Hakları hukukçusu yetiştirmiştir ancak burada biz şu şekilde düşünüyoruz. Ali Rıza Türkiye’nin kararı sonrasında Sedat Doğan’ın kararı tabii ki çok önemli kararlar. O kararlarda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi evet Futbol Federasyonu’nun Tahkim Kurulu hatta diğer hukuk kurullarının bağımsız ve tarafsız bir hukuk kurulu olmadığını söyledi ve ondan sonra da hak ihlaline karar verdi. Bu hak ihlali sonucunda aslında sizin adil yargılanma hakkınızın ihlal edildiği sonucuna vardı ve bunun neticesinde bir tazminat hükmetti aslında. Bu karardan sonra ancak Türkiye Futbol Federasyonu tarafından veya Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu tarafından verilmiş tüm kararlar hükümsüz ve geçersiz demenin hukuken ben doğru bir yaklaşım olduğunu düşünmüyorum naçizane. 

“Yapılması gerekenin biz şu olmasını düşünüyoruz: evet AİHM kararları onu söylüyor zaten Ali Rıza kararıyla başladı ve sizin kararınızla da aslında doğrudan Ali Rıza Türkiye kararına atıfta bulundu. Türkiye Futbol Federasyonu kurullarının tarafsız, bağımsız olmadığını orada söyledi. Sizin ifade özgürlüğü hakkınızın ihlal edildiği sonucuna vardı. Ancak burada birincisi biz o davaların tarafı değildik kulüp olarak. İkincisi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi orada verilmiş tüm kararların hükümsüz ve geçersiz olduğuna dair bir sonuca varmadığını ben görüyorum. Biz ne şekilde değerlendirdik bu konuyu yönetim kurulumuz içerisinde tekrardan bu kararlara dayanarak sizin kararınızla Ali Rıza Türkiye kararıyla hatta Ombudsman’ın da verdiği bir tavsiye kararı var. Bu kararlara dayanarak Türkiye Futbol Federasyonu, Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu önünde bir yargılamanın iadesi başvurusunda Galatasaray Spor Kulübü açısından verilmiş cezalar için bu başvuruları yaptık ve dayanaklarımız az önce de söylediğim gibi AİHM’in vermiş olduğu kararlar ve Ombudsman’ın vermiş olduğu kararlardı. Biz bu kararlarda yine yargılamanın iadesi yolu tüketildikten sonra Türkiye Futbol Federasyonu’nun, Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’nun talebimizi reddetmesi durumunda gidilecek mercinin Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu olduğunu düşünüyoruz ve bu sebeple de aslında yine en başa dönersek verilen kararların AİHM kararı neticesinde Türkiye Futbol Federasyonu tarafından verilmiş tüm kararların hükümsüz ve geçersiz olduğu görüşüne maalesef katılamıyoruz.”

Başkan Yardımcısı Av. Dr. Rezan Epözdemir: “Uzlaşma kültürüyle sorunları çözelim”

Galatasaray Spor Kulübü Başkan Yardımcısı Av. Dr. Rezan Epözdemir, Türkiye Futbol Federasyonu Olağan Genel Kurulu’nda açıklamalarda bulundu.

Galatasaray Spor Kulübü Başkan Yardımcısı Av. Dr. Rezan Epözdemir, Türkiye Futbol Federasyonu Olağan Genel Kurulu’nda açıklamalarda bulundu.

Başkan Yardımcısı Av. Dr. Rezan Epözdemir’in TFF Genel Kurulu kürsüsünde yaptığı açıklama şu şekilde:

“Türk futbolunun vicdanı olan kıymetli delegelerimizden bu konuda hassasiyet bekliyorum çünkü çok önemli bir gündem maddesini konuşuyoruz. Sayın Divan Başkanım, kıymetli Divan Üyeleri, Türkiye Futbol Federasyonu’nun sayın başkanı, değerli yönetim kurulu üyeleri, Kulüpler Birliği Vakfı’nın Başkanı, değerli yönetim kurulu üyeleri, sayın başkanım, kıymetli başkanlarım, biraz önce söylediğim Türk futbolunun vicdanı olan çok kıymetli delegeler hepinizi saygıyla selamlıyorum. 

“TÜRK FUTBOLUNUN ÇOK ÖNEMLİ SORUNLARI VAR”

Bugün Türk futbolunun çok önemli sorunları var. Kulüpler Birliği Vakfı yakın zamanda bu konu hakkında Türkiye Futbol Federasyonu’na bir bildirimde bulundu. Sayın başkanımız da kısaca atıf yapmıştı, diğer başkanlarımız da atıf yaptılar. Lisans, vergi, limit, yayın hakları ve kurulların adaletli olması meselesi… Yayın hakları ile ilgili Kulüpler Birliği Vakfı’nın taleplerine karşı Türkiye Futbol Federasyonu bir uzlaşma kültürünü egemen kıldı ve bu konuda bizim de önerimiz buydu. Süper Lig A.Ş.’nin kurulması ve yayın haklarının Süper Lig A.Ş.’ye devri bir kanun değişikliğiyle mümkün ama umut ediyorum en kısa zamanda hem Kulüpler Birliği Vakfı hem Türkiye Futbol Federasyonu birlikte uzlaşı ve konsensüsle bu çözüm iradesini hayata geçirecek ve gerçekten bu yayın hakları konusunda bu sürecin tarafı olan fakat mevcut sistemde akdi ve hukuki tarafı olamayan kulüpler bu işin gerçek manada muhatabı olacaklardır. Bu önemli. Bir diğer husus bugünden maddesi ne olduğu, nasıl geliştiği, kronolojisi nedir? Federasyon geri çektiği önergede ne talep ediyordu? Kulüpler Birliği Vakfı ne istedi? Kısaca ona atıf yapmak istiyorum.” 

KURULLARIN ADİL OLDUĞU DÜŞÜNÜLMÜYOR”

“Bugün Türk futbolunda hiçbir paydaş, Türkiye’de hiçbir futbol aktörü, bir futbol paydaşı hukuk kurullarının adil olduğunu düşünmüyor. Bazen adil olmak kadar adil görünmek de önemlidir ama bu kurullar ne adil ne de adil görünüyor. Bugün Disiplin Kurulu ve Tahkim Kurulu başkanlarının arasındaki iş ilişkisi yakın zamanda kamuoyunun malumu. Birlikte eser yazmışlar. Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu Başkan Vekilinin bir kamu tüzel kişiliğinde çalıştığı biliniyor çok açık. Tartışmaya mahal vermeyecek kadar aşikar. Türkiye Futbol Federasyonu’nda yönetsel düzeyde ve kurullarda görev yapan birçok aktörün kamu tüzel kişiliğinde de çalıştığı ortada ve bütün bunlar futbol ailesini, futbol paydaşlarını rahatsız ediyor. Peki ne yapmalıyız? Biz tarafsız, bağımsız bir yargılama anlayışını hayata geçirebilmeliyiz. Mevcut sistemde Türkiye Futbol Federasyonu’nun sayın başkanı teklif ediyor, yönetim kurulu karar veriyor ve biz Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’nu, Tahkim Kurulu’nu ve Disiplin Kurulu’nu atıyoruz.” 

“ÇÖZÜM GENEL KURUL İRADESİNİ EGEMEN KILMAKTIR”

“Düşünün yönetim kurulu bir karar verecek kendi atadığı maaşını verdiği, huzur hakkını verdiği Tahkim Kurulu bu kararı kaldıracak. Bu hayatın olağan akışına, mantık, fizik kurallarına aykırı. Böyle bir tarafsız ve bağımsız yargılama olmaz. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 2021 başından sonra müteaddit kararlar verdi. Keza Ombudsman da bir karar verdi. Bizim Federasyonumuz biz özerkiz, özerk hukuk hükümlerine tabiiyiz 5894 sayılı kanuna göre, dolayısıyla Ombudsman kararının üzerimizde bir yaptırım gücü yok dedi ama Ombudsman da bu kararı tarihe not düşmüş oldu ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Ali Rıza ve diğerleri kararında, Doğan kararında, Mosturoğlu kararında hep şunu söyledi dedi ki; tarafsız ve bağımsız değil bu yargılama kurulları, Federasyon yönetiminin seçtiği yargılama kurullarının verdiği karar adil karar olamaz. Özlük, sosyal haklarını Federasyon karşılıyorsa adil olamaz. Peki çözüm nedir? Çözüm şüphesiz ki burada genel kurul iradesini egemen kılmaktır. Bugün geri çekilen önerge, bu kronolojiyi neden anlatıyorum kamuoyunda şöyle bir algı var bence çok rahatsız edici. Kulüpler Birliği Vakfı’nın hiçbir talebi kabul görmüyor. Kulüpler Birliği Vakfı’na haksızlık, Federasyona da haksızlık çünkü biz dün gece bir önerge verdik. Dedik ki Federasyonu’nun önergesinde Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı teklif etmeyecekti yeminle tarafsızlık ve bağımsızlık sağlanacaktı. Böyle bir yöntem doğru bir yöntem değil.” 

“UZLAŞMA KÜLTÜRÜYLE SORUNLARI ÇÖZELİM”

“Doğru yöntem şudur: gelin birlikte uzlaşma kültürüyle bu sorunu çözelim. Genel Kurul seçsin, Genel Kurul’a bu isimleri bir kurul göndersin dedik. Bu kurul da Kulüpler Birliği Vakfı, Türkiye Futbol Federasyonu, futbolcular, teknik heyet, teknik adamlar, hakemler, amatör kulüpler, 1.,2.,3. Lig’deki futbol kulüpleri vakfı buraya üye versin. Toplamda 13 kişi hukuk kurulları aday komisyonu buralara başvuru yapılsın, Uyuşmazlık Çözüm Kurulu ve Disiplin Kurulu’nda minimum 10 yıl, Tahkim ve Etik Kurulu’nda 15 yıl kıdemi olan hukukçulardan seçilsin, seçilen isimler hiçbir spor kulübüne üye olmasın, hiçbir şirket spor kulübünün iştirakı olan şirketin yönetim kurulu, denetim kurulu üyesi olmasın ve adil, hakkaniyetli uzlaşma kültürüyle bir düzenlemeyi egemen kılalım dedik. Dün gece Türkiye Futbol Federasyonu’nun sayın başkanı, değerli yönetim kurulu üyeleri, Kulüpler Birliği’nin sayın başkanı ve hazır bulunan başkanlarla uzlaşma kültürü buradan çıktı. Gece 2’ye kadar süren bir toplantı nihayetinde bir temek metinde uzlaştık. Bu temel metin zannediyorum bunun futbolun paydaşlarını mutlu edecek bir metin olacaktır yapısı itibariyle. Bugün bu statü değişikliği önerimiz tam anlamıyla şu: Disiplin Kurulu, Uyuşmazlık Çözüm Kurulu ve Tahkim Kurulu’nu Genel Kurul seçecek. Genel Kurul, yönetimlerin seçildiği Genel Kurul’da değil bir sonraki Genel Kurul’da bu kurullarımızı seçeceğiz. Sayın başkanın haklı olarak şöyle bir endişesi oldu haklı olarak ki isabetli bir endişeydi o. Yüzlerce insan başvurur, birçok hukukçu başvurur, biz bunu nasıl püskürteceğiz. Orada da bir ara formül olarak Hukuk Kurulları aday komisyonu belirleyelim dedik. Bu aday komisyonunda sadece Süper Lig ve Türkiye Futbol Federasyonu olmasın, futbolun diğer paydaşları bizim için çok önemli paydaşlar olan hakemler, eski futbolcular, teknik direktörler, amatör federasyonlarda bulunsun 13 kişilik bir kurul oluşsun. Bu 13 kişilik kurul, her bir kurul için Uyuşmazlık Çözüm Kurulu, Disiplin ve Tahkim için 39 üye belirlesin, bu 39 üye sizin onayınıza sunulsun, Genel Kurula sunulsun ve 39 üye arasından 6 asil, 6 yedek, 1 başkan toplam 13 kişi bu şekilde seçilsin dedik. Peki bunlar ücretlerini nasıl alacaklar, huzur haklarını? Ekonomik bağımsızlık, organik bağımsızlık ve fiziki bağımsızlık…” 

“DÜZENLEME SONRAKİ SEÇİM ÖNCESİNDE YÜRÜRLÜĞE GİRECEK”

“Burada da ödenen harç ve yargılama masraflarından bunlar alınsın, ayrı bir kalemden alınsın ki tamamen o ekonomik bağ da bertaraf edilsin istedik. Bir sonraki Genel Kurul’da bu oylansın ve seçilsin yargılama kurulları. Yargılama kurulları adil hakkaniyet zemininde bir karar vermezse en azından Federasyon çıkıp diyebilecek ki buyurun siz seçtiniz, sizin iradenizle egemen oldu. Buyurun onların verdiği kararlar. Ancak tarafsız ve bağımsız yargılama hakkını bu şekilde egemen kılarız dedik. Bu önerge ile statü değişikliğimizin temel konusu budur. 1/5 ile imzaladık, sunduk. Gündeme alınması kabul edildi. Fakat geldiğimiz noktada nitelikli çoğunlukla bunun kabul edilmesi lazım. Dün akşamki yapıcı tavrından ötürü ben hem Türkiye Futbol Federasyonu sayın başkan ve yönetim kuruluna, Kulüpler Birliği Vakfı başkanımıza, oradaki kıymetli başkanlarımıza, sabah saatlerine kadar bu düzenlemeyi yazdığımız Türkiye Futbol Federasyonu’nda çok ciddi çalışmalar yürüten oradaki hukuk müşaviri arkadaşımız Hazer Bey’in emeğine sağlık. Sabah 7’de bitirdik çünkü bu düzenlemeyi. Çok teşekkür etmek istiyorum.” 

“Ne zaman yürürlüğe girecek meselesi… Biz 5 ay diyorduk fakat 5 ay yetmiyor geldiğimiz bu noktada kurulların seçimi için. Bir sonraki seçim öncesinde yürürlüğe girecek bu düzenleme. Umut ediyorum adil, hakkaniyetli bir sürecin yaşanmasına vesile olur ve artık Türkiye’de futbol hukuk kurullarının adaletli, hakkaniyetli karar alma mekanizmasını işletmesiyle ilgili başka da kamuoyunda tartışma yaşanmaz. Dolayısıyla bu önergeye desteklerinizi bekliyoruz. Hepinize saygı ve selamlarımı sunuyorum.”

Başkan Yardımcısı Av. Dr. Rezan Epözdemir, Galatasaray TV’ye şu açıklamalarda bulundu:

“Bizim Galatasaray Spor Kulübü olarak uzun zamandır üzerinde durduğumuz bir mesele vardı. Uyuşmazlık Çözüm Kurulu, Disiplin ve Tahkim Kurulları’nın adil olmadığını düşünüyoruz. Tarafsız ve bağımsız yargılanma hakkını ihlal ettiğini düşünüyoruz. Nitekim İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nde yerleşmiş ve kemikleşmiş içtihatlarında bunu söyledi. Önce 2020 yılının başında Ali Rıza ve diğerleri kararında, sonra Sedat Doğan kararında söyledi. Ondan sonra Ombudsman’ın bir ihlal kararı var. Özetle şunu söylüyor: Türkiye Futbol Federasyonu’nun hukuk kurulları tarafsız ve bağımsız değildir. Adil yargılama hakkını ihlal eder. Bu kararlar çok net bir şekilde adil görünmediği gibi adil de değildir diyor.” 

“Buradaki temel problem şu ana kadar sistem şöyle işliyordu; Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı teklif edip yönetimi bu kurulları atıyordu. Özlük, huzur, sosyal haklarını ve maaşlarını da Türkiye Futbol Federasyonu’ndan alıyordu. Düşünün Türkiye Futbol Federasyonu bir karar veriyor, siz o karara karşı hukuka uygunluk denetimi yapıyorsunuz, hak arama özgürlüğünüzü kullanıyorsunuz, Tahkim Kurulu’na başvuruyorsunuz. Yani sizin kararınızı denetleyen Hukuk Kurulu, yargılama makamı hatta ve hatta Anayasa’nın 59.maddesine göre kararlarına karşı adli yargı yoluna başvurulamayan bir kurul Tahkim Kurulu. İçe dönük bir sistem işliyor ve sizin atadığınız, sizin görevlendirdiğiniz maaşını ve huzur hakkını sizin verdiğiniz bir kurul yargılama yapıyor. Bu hukuken ve fiilen kabul edilemez. Bakın Türkiye’de şu an Disiplin Kurulu ve Tahkim Kurulu Başkanı geçmişte birlikte çalışmış ve birlikte eserler yazmışlar. Biri karar veriyor. Biri inceliyor. Hukuka uygunluk denetimi yapıyor. Bugün TFF kurullarında kamu tüzel kişiliklerinde çalışan görev yapan aynı zamanda hem yönetim kademesinde Disiplin Kurulu’nda görev yapan isimler var. Aktörler var. Dolayısıyla bu kurulların adil olmadığı, adil bir görüntü çizmediği çok açık. Tartışmaya mahal vermeyecek kadar aşikar. Bunun en fazla mağduru olan kulüplerden bir tanesi de Galatasaray Spor Kulübü. Geçen yıl, önceki yıllarda hocamıza, yönetimimize ve kulübümüze verilen cezalar; o cezalara karşı itiraz mekanizmasını işlettiğimizde alınan kararlar çok ortada. Dolayısıyla biz geldiğimiz nokta itibarıyla dedik ki: ‘’İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin bu konuda kararları var. Türkiye Cumhuriyeti, tazminata mahkum bırakılıyor. Gelin bu kurulları tarafsız, bağımsız, adil ve hakkaniyetli hale getirelim ki rekabetçi bir spor anlayışı egemen olabilsin. Gerçekten adil bir yönetim anlayışı benimsenebilsin. Biliyorsunuz bununla ilgili öteden beri Galatasaray Spor Kulübü olarak bizim çalışmalarımız vardı. Hem Spor Kulüpleri Yasası’nda hem de TFF Statüsü’nde vardı. Fakat dün akşam itibarıyla baktık TFF, bir statü değişikliği için önerge hazırlamış. Bu önergeyi incelediğimizde Federasyon Başkanı’nın seçilmesi kalkmış, bu Hukuk Kurulları’nı Yönetim Kurulu seçiyor. Bu kurullar tarafsız ve bağımsız olacağına dair yazılı ve sözlü yemin ediyor. Bunu önerge haline getirip, Genel Kurul’dan geçirip sonra da kamuoyuna çıkıp bu kurulların tarafsız ve bağımsız hale getirdik. Adil yargılanma hakkını teminat altına aldık diyeceklerdi. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin kapsamında ona emsal olsun diye o kararlar doğrultusunda kararlar verdik ve futbol yargılama kurullarını adil hale getirdik diyeceklerdi. Biz Kulüpler Birliği Vakfı olarak buna itiraz ettik. Dün gece saat 02.30’a kadar süren toplantılar yapıldı. Önce Kulüpler Birliği Vakfı nezdinde toplantılar yapıldı. Sayın Başkanımız Burak Elmas ile iştirak ettik. Sonrasında hakeza TFF Başkanı ve Başkan Vekilleri, Yönetim Kurulu Üyeleri ile toplantılar yapıldı. Geldiğimiz noktada Kulüpler Birliği Vakfı’nın önerisi bugün itibarıyla gündeme gelmesi statünün değiştirilmesi noktasında çaba ortaya koyduk. Biz de kulübümüzü temsilen anlattık. TFF yetkilileriyle birlikte sabah 6-7’ye kadar kaleme aldık. Bugün burada onaylanacak ve esasa müessir önemli bir düzenleme gelecek. O da şu biz diyoruz ki: Yargılama kurulları tarafsız ve bağımsız olsun. Bu organik bağımsızlıktır. Ekonomik bağımsızlıktır. Fiziki bağımsızlıktır. Yani TFF Yönetimi seçmesin. TFF Başkanı seçmesin. Meşruiyetini oradan almasın. Genel Kurul’dan alsın diyoruz. Özlük sosyal hakları nasıl bir hakem sözleşmesinde Tahkim’e başvurduğunuzda harç ödüyorsunuz. Yargılama masrafları o harçlardan ödeniyorsa burada da huzur hakları ve ödenecek olan ücretlerin tamamı harçlardan ve yargılama masraflarından ödensin diyoruz. Fiziken de ayrı yerde konuşlandırılsın diyoruz. Bize göre tarafsızlık ve bağımsızlık algısı, ekonomik, fiziki ve organik olmalıdır diyoruz. Bu üçünü hayata geçirecek bir anlayışı egemen kılalım. 

Bununla ilgili temel değişikliklerimiz şöyle oldu: Bir bundan sonra UÇK, Tahkim ve Disiplin Kurulu’nu, TFF Genel Kurulu seçecek. Başkan ve Yönetim Kurulu seçmeyecek. Dün yoğun görüşmeler ve müzakereler sonucunda Kulüpler Birliği’nin önermiş olduğu, bizim kaleme almış olduğumuz bu düzenleme bugün itibarıyla önerge olarak gelecek ve 2/3’ün teveccühünü alırsa statüye göre statü değişikliği olacak. Peki herkes TFF Genel Kurulu’na başvurabilecek mi? Hayır. Hukuk Kurulları ile ilgili kurul oluşturulacak, bu kurula TFF, Kulüpler Birliği Vakfı, Amatör kulüpler, teknik adamlar, sporcular üye verecek. Seçici kurul 13 kişiden oluşacak. Bütün başvuruları alacak. Başvuruları toplarken Uyuşmazlık Çözüm Kurulu ve Disiplin Kurulları’nın en az 10 yıl kıdeminin olmasını aradık. Çünkü çok niteliksiz, vizyon ve altyapı olmadan alınan kararlar var. Biliyorsunuz şu an bu süre 5 yıl. Buradaki mesleki tecrübeyi 10 yıla çıkardık. Tahkim Kurulu ve Etik Kurulu’nda ise 15 yıla çıkardık bu süreleri. Çok daha vizyonu ve altyapısı olan isimler bu karar alma mekanizmasını işletsin. Adil ve hakkaniyetli kararlar ihdas edilebilsin diye bunu yaptık. Birincisi Genel Kurul seçecek ve komisyon kurulacak. O komisyon kendisine başvuranlar arasında her kurul için 39’ar tane isim bildirecek. İşte o 39 üye tarafından her bir kurul birebir oylama usulüyle her bir delege görev alacak olan üyeleri seçecek. Yani TFF’nin yargılama kurulları gerçek manada bağımsız olacak çünkü meşruiyetini Genel Kurul’dan almış olacak. TFF Başkanı ve Yönetim Kurulu güdümünde seçilen yargılama kurulları olmayacak. Bu da son derece önemli ve kıymetli. Çünkü sizi bir kurul seçtiği zaman, sizin kararlarınızın hukuka uygunluğunu o kurul yaptığı zaman sizin iradeniz doğrultusunda karar vermemesi, hayatın olağan akışına aykırı, fizik ve mantık kurallarına aykırı. Dolayısıyla burada en azından temelde şunu sağlamaya çalıştık: Federasyon Genel Kurulu bu seçimi yapsın. Kulüpler Birliği Vakfı, Amatör kulüpler, teknik adamlar, sporculardan oluşan bir kurul bu isimleri Genel Kurul’a önersin, Her bir kurul bakımından 39 isim arasından Genel Kurul’da orada görev yapacak olan 6 asil, 6 yedek ve 1 başkanı seçsin dedik. Bu kurulların görev süresi 4 yıl olacak. TFF Yönetim Kurulu ile ile aynı Genel Kurul’da seçilmeyecekler. Olağan Genel Kurul’dan bir sonraki Genel Kurul’da hakeza seçilecekler. Özlük, sosyal ve huzur haklarını da bizim başvuruları yaparken ödediğimiz harç ve yargılama masrafları ayrı bir kalem olacak. O kalemden karşılanacak. Yani federasyon birebir aslında kendisi birebir kurul üyelerine ödememiş olacak. Ekonomik olan bağı da ortadan kaldırıyoruz. Dolayısıyla biz hem adil hem adil görünen hukuk kurulları istiyoruz. Galatasaray Spor Kulübü olarak geçmişte bu kurullardan canımız çok yandı. Sonuna kadar da hukuki mücadelemizi verdik. TFF’nin getirdiği statüyü kabul edemeyeceğimizi ifade ettik. Kulüpler Birliği Vakfı üyeleri de önemli ölçüde böyle bir irade ortaya koydu ve biz kendi yazdığımız statü değişikliğini bugün burada oylatacağız.” 

“Kulüpler Birliği Vakfı’nın hazırlamış olduğu çalışmayı 1/5 imza ile Genel Kurul gündemine aldırdık. 1/5’ten sonra salt çoğunlukla gündeme alındı. 2/3’ü de bulabilirsek delege tam sayısını umut ediyorum buluruz. Bu statü değişikliğini yapacağız. Bu statü değişikliğiyle ilgili TFF, 3 ay içerisinde talimatlarını hazırlayacak. En geç 10 ay içerisinde de seçimli genel kurul yapılmak suretiyle adaylar belirlenecek. Bu hukuk kurullarının tamamı Genel Kurul tarafından seçilecek. Genel Kurul’a gönderilen listeler de bütün futbol aktörleri, futbol emekçileri, teknik adamlar, oyuncular, amatör kulüpler, TFF, Kulüpler Birliği Vakfı, 1.,2.,3. Lig’deki Kulüpler Birliği Vakfı’ndan her birinin temsilcisinin olduğu bu seçici kurul tarafından gönderilecek. Dolayısıyla bu kurulların biraz daha adil ve hakkaniyet zemininde karar vermesinin hukuken önünü açmış olacağız inşallah bu önerge geçerse. Yeterli imzayı bulduk. Gündeme alınmasına dair salt çoğunluğu da aldık. Şimdi son önerge olarak Genel Kurul gündeminin sonuna ekledik. Statüye göre orada oylayacağız. O oylamada 2/3’ü bulabilirsek çünkü TFF Statüsü’ne göre statü değişikliğinde 2/3’e ihtiyaç var. Yaklaşık 220 oy bulabilirsek ki ben bulabileceğimiz kanaatindeyim çok büyük bir sürpriz olmazsa bu hükmü değiştirmiş olacağız. 3 ay içerisinde talimatlar hazırlanıp, 10 ay içerisinde de seçici kurul hemen göreve başlayacak. Bu kurul üyelerini de tek tek Genel Kurul’a yollayacak. Genel Kurul da dikkat Yönetim Kurulu’nun seçildiği Genel Kurul’da değil; takip eden ilk Genel Kurul’da bu üyeleri TFF Genel Kurulu tarafından seçilecek. Daha çoğulcu ve uzlaşmacı, futbolun bütün paydaşlarının öncelendiği bir yaklaşım egemen alınmış olacak. Yani teknik adamlar da hakemler de, oyuncular da… Çünkü futbol bütün aktörleri ve paydaşlarıyla güzel. Kulüpler de, Kulüpler Birliği Vakfı da 2. Ve 3. Derece Kulüpler Birliği Vakfı da hepsinin iradesi aslında federasyondaki bu hukuk kurullarının yani disiplin, tahkim ve UÇK’nın oluşumunda belirleyici olacak. Bu kurullar meşruiyetini Genel Kurul’dan alacak. Dolayısıyla tarafsızlık ve bağımsızlık meselesiyle ilgili keskin bir çözüm bulmayı hedefliyoruz. Bir diğer mesele çok önemli olduğu için vurgulamak isterim: İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi şunu da söylemişti yani bu kurullar futbolcular, oyuncular ve teknik adamlar bakımından da karar veriyor. Hukuk hepimize lazım bumerang gibi atıyorsunuz gelip sizi vuruyor. Adaleti kendiniz için isterseniz bu bir taleptir. Adaleti başkası için isterseniz bu bir irade ve tavırdır. Bu Genel Kurul’da kulüplere oranla, oyunculara ve teknik adamlara ayrılan delege sayısı yetersiz demişti. Statü’nün 22.Maddesi ne yazık ki öyleydi. Bunu da değiştirmek lazım. Futbolun bütün paydaşlarını ve emekçilerini kucaklaşmayı egemen kılmak lazım. Oyuncu arkadaşlarımız, teknik adamlar, hakemler ve amatör federasyonlar bunların hepsinin eşit düzeyde temsilinin sağlandığı çoğulcu, adalet anlayışı içerisinde demokratik ve katılımcı, demokratik teamülleri egemen kılan bir Genel Kurul yapısını hayata geçirmemiz lazım. Galatasaray Spor Kulübü olarak bir sonraki Genel Kurul’da önerge çalışması yapacağız. Buna ilişkin bir çabamız olacak.”

Remzi Sanver: “Galatasaray’ın hakkını her zeminde, tereddütsüz ve tavizsiz arayacağız”

Galatasaray Spor Kulübü Yönetim Kurulu Sözcüsü Remzi Sanver, Galatasaray Spor Kulübü’nün haftalık olağan Yönetim Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulundu.

Galatasaray Spor Kulübü Yönetim Kurulu Sözcüsü Remzi Sanver, Galatasaray Spor Kulübü’nün haftalık olağan Yönetim Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulundu.

Önceki haftalarda yapmadığı basın açıklamaları hakkında Remzi Sanver, “Galatasaray Televizyonu’nun değerli mensupları, sizleri ve sizlerin vasıtanızla Türkiye’nin değerli kamuoyunu saygıyla selamlıyorum. Birkaç haftadır Yönetim Kurulu toplantımız sonrasında açıklamamızı yapamamıştık. İki hafta evvel bayram tatiliydi. Geçtiğimiz hafta da Divan Kurulunda başkanımızın açıklamaları ve değerlendirmeleri vardı. Ondan sonra açıklama yapmanın pratik bir anlamı olmamakla birlikte usülen de uygun olmazdı.” diye konuştu.

Alınan Yönetim Kurulu kararı uyarınca yapılan bazı görevledirmeleri arz eden Sanver, “İki tane Yönetim Kurulu kararını kamuoyunun bilgisine arz ediyorum. Bunalardan birincisi başkanımıza yapılan bazı danışmanlık atamalarıdır. Galatasaray Dijital A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanvekili Sayın Hande Başev, Galatasaray Spor Kulübü Başkanlığı Başdanışmanlığı görevine atanmıştır. Basketbol şubemizin sponsoru Nef’in Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Erden Timur ve Galatasaray’ın çok kıymetli sporcularından, sutopu ve voleybolda büyük emekleri olan Sayın Orkun Darnel de başkan danışmanı olarak görevlendirilmişlerdir. Almış olduğumuz ikinci karar Galatasaray yönetimindeki süreçlerin şeffaflığını destekleyici mahiyettedir. Denetim Kurulumuzun tüm süreçlerin denetiminde daha aktif olması, bizim için önemlidir. Şu anda futbol da dahil tüm şubelerde gerçekleşmekte olan transferlerin uygunluk denetimi açısından, denetim talep etmeksizin Denetim Kurulunun bilgisine sunulmasına, Yönetim Kurulumuz tarafından karar verilmiştir.” ifadelerini kullandı.  

“MANEN VE HUKUKÎ DESTEK İÇİN SPORCULARIMIZIN YANINDAYIZ”

Bir basın kuruluşunda yer alan, futbolcularımız Arda Turan ve Oğulcan Çağlayan’ın kişilik haklarını zedeleyici mahiyetteki habere yönelik Yönetim Kurulu Sözcüsü Remzi Sanver şu ifadeleri kullandı:

“Geçtiğimiz haftalar içerisinde yaşanan bazı olayları da değerlendirmek istiyorum. Bunlardan bir tanesi çok üzücü ve kamuoyuna yansıyan, çok ayıpladığımız bir gelişme oldu. Sadece kendimizle ilgili bir konu olsaydı burada dile getirmeye de utanırdık; ancak insan haklarıyla, özgürlüklerle ve özel hayatın dokunulmazlığıyla alakalı bir konu. İsmini zikretmek istemediğim bir medya kuruluşu tarafından, değerli sporcularımız Sayın Oğulcan Çağlayan ve Sayın Arda Turan’ın özel hayatlarına saldırı teşkil eden bir haber yapıldı. Tabir için başlayın. Her tarafından çirkinlik akan bu davranışı kınıyor, değerli sporcularımızın manen ve hukuki destek için yanında tereddütsüz yanlarında olduğumuzu söylemeyi dahi zaid addediyoruz. Daha önemlisi, bunu tekil bir mesele olarak görmediğimizi ifade etmek isterim. Galatasaray tarihin aktığı yönde yürüyen insanlar tarafından var edilmiş ve bugünlere getirilmiştir. Söz konusu yayın organının ahlâk adını verdiği, kim bilir hangi çağdan kalmış davranış normlarıyla, Galatasaray kültürünün insan ve vicdan merkezli ahlâk anlayışı arasında temel bir uyumsuzluk olduğu aşikârdır. Dolayısıyla Galatasaray camiasının fertleri şu ana kadar olduğu gibi bundan sonra da bu yayın organının uygunsuz bulduğu davranışlara devam edeceklerdir. 

“HER KULÜP KENDİ SPORCUSUNDAN MESULDUR”

Beşiktaş Jimnastik Kulübü’ne mensup bir sporcunun, hocamız Fatih Terim’e yönelik yaptığı çirkin paylaşıma yönelik Sanver, “Hazır ahlâktan bahsederken, bir sporcunun sosyal medyada Sayın Fatih Terim’i ima ederek kullandığı terbiye dışı ifadelere de değineceğim. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Türk aydınlanmasının önderi Mustafa Kemal Atatürk, “Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlâklısını severim” demiştir. Türk aydınlanmasının önde gelen bir kurumu olarak bu ifadeyi benimsiyor, sporcularımızı bedenen geliştirmenin yanı sıra ahlâken de olgunlaştırmanın sorumluluğunu taşıyoruz. Tabiatıyla Fatih hocamız kendi öğrencilerinden, Galatasaray Spor Kulübü de kendi sporcularından mesuldur. Dolayısıyla biraz evvel zikrettiğim bu sporcunun ahlâkî olgunlaşmasını, mensubu olduğu değerli rakibimiz Beşiktaş Jimnastik Kulübü’ne emanet ediyoruz.” dedi.

“GALATASARAY’IN HAKKINI HER ZEMİNDE, TEREDDÜTSÜZ VE TAVİZSİZ ARAYACAĞIZ”

TFF Genel Kurulunda, Türkiye Futbol Federasyonu Hukuk Kurullarının bağımsızlığı ve tarafsızlığı adına atılan tarihi adımı değerlendiren Sanver, konuya atfen şu açıklamaları yaptı:

“Bizi çok mutlu eden ve Türk futbolu için çok önemi bulduğumuz bir gelişmeye temas edeceğim. Aslında bu geçtiğimiz hafta içinde konuşuldu; ama o kadar heyecan verici buluyoruz ki, burada bir defa ele almak istedim. TFF’nin 28 Temmuz 2021 tarihli Genel Kurulunda yapılan statü değişikliği ile ilgili Uyuşmazlık Çözüm Kurulu, Disiplin Kurulu ve Tahkim Kurulu’nun TFF yönetiminden bağımsızlaşmaları yönünde kıymetli bir adım atılmıştır. Adalet dağıtan hukuk kurullarının, idareden bağımsız olmasının önemini anlatmaya hacet yoktur. Mesai arkadaşım, değerli hukukçu Sayın Rezan Epözdemir geçtiğimiz hafta Galatasaray Televizyonu’nda Türk futbolunu bu noktaya ulaştıran sürece dair tafsilatlı bilgi verdi. Konuyu kendisi kadar iyi ifade edebilmem mümkün değil. Dolayısıyla detaylara girmeyeceğim. Öte yandan Türk futbolu için böylesine önemli bir değişikliğin gerçekleşmesinde Galatasaray’ın oynadığı kıymetli rolün altını çizmek isterim. Elbette ki bu başarıyı tümüyle sahiplenme basitliğinde değiliz. Eriştiğimiz noktanın arkasında yıllar öncesine giden bir hukuk mücadelesi, bu mücadeleyi veren değerli hukukçular, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları vardır. Kulüpler Birliği’ndeki birçok rakibimizin ilkeli duruşları vardır. Diğer yandan ve her halükarda bu süreç Galatasaray’ın, ülkemizde sporun şekillenmesinde bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da merkezî rolü oynayacağını teyit etmiştir. Bunu sadece kulübümüz değil, Türkiye için de mutluluk verici olduğunu ifade etmek isteriz. Başkanımızın muhtelif vesilelerle ifade ettiği üzere, biz Galatasaray’ın hakkını her zeminde, tereddütsüz ve tavizsiz arayacağız; ama TFF ile kurduğumuz ilişkilerin bir ana ekseni de Türk futbolunun meselelerini çözmek, genelde Türk futbolunun yükselmesi ve yücelmesine katkıda bulunmaktadır.” 

“VİCDANIMIZIN İZİN VERDİĞİNİ YAPMAKTAN BAŞKA ENDİŞEMİZ YOK”

TFF Genel Kurulunda kulübümüzün, ibra konusunda çekimser oy kullanmasının eleştirilmesi hakkında Remzi Sanver şu değerlendirmeyi yaptı:

TFF’nin geçtiğimiz döneminin ibra oylamasındaki tavrımızdan da bahsetmek istiyorum. Türk hukuk sistemi içerisinde ve TFF statüleri uyarınca ibra, genel bir güven oyu olmaktan ziyade mali bir aklama olarak görülmektedir. Elimizde TFF’nin mali açıdan aklanmamasına dair bir bulgu olmadığından olumsuz oy kullanmadık. TFF’nin uygulamalarının bizde uyandırdığı sayısız memnuniyetsizlik ve adaletsizlik hissi içerisinde olumlu oy vermeye de elimiz varmadı. Neticede geçmiş dönemin değerlendirmesinde çekimser kaldık. Elbette ki bu tavrımız beğenilmeyebilir, eleştirilebilir; ama tavrımızın vicdani kanaatimizi aksettirdiğinden şüphe edilmemesini dileriz. Bu vesileyle, siyasî endişelerle olumsuz oy vermediğimiz yönündeki bazı beyanlardan duyduğumuz üzüntüyü de ifade etmek isteriz. Tabiatıyla neden böyle bir izlenim uyandırdığımızı dönüp kendimize de sormamız gerekir. Bu vesileyle bir hususun daha altını çizmek isterim. Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en önemli ive güçlü sivil toplum örgütlerinden biriyiz. Sözlerimizin ve davranışlarımızın toplumsal etkilerinin farkındayız. Bu etkilerin bize yüklediği toplumsal kuvvetin ve sorumluluğun da bilincindeyiz. Elbette hatasızlık iddiasında değiliz; ama iyi, doğru, güzel olanı, vicdanımızın izin verdiğini yapmaktan başka endişemiz olmadığını gerek spor kamuoyuna gerek siyaset kamuoyuna saygıyla ifade etmek isteriz.   

Tüzüğe göre Mayıs ayında yapılması gereken seçimin ertelenmesi kararı ile ilgili başlayan disiplin süreci hakkında bilgi veren Sanver,  “Değerli Galatasaraylılar, adalet dağıtan kurumlarına yönetimden bağımsızlığı meselesine değilmişken, bu konu hakkındaki kulübümüzdeki bir gelişmeden bahsetmek isterim. Tüzüklerimize göre Mayıs ayının sonunda yapılması gereken seçimin ertelenmesi kararına imza atan, geçen dönem başkanımız dahil olmak üzere yönetim kurulu üyelerimizin, bu davranışlarının Tüzüklerimize göre disiplin yaptırımı gerektirdiğini düşünen bazı üyelerimiz, Tüzüğün 110. maddesinin 1. fıkrasının kendilerine verdiği kişisel başvuru hakkına dayanarak disiplin kuruluna başvurmuştur. Aynı Tüzük maddesi gereği bu başvuru, Yönetim Kurulumuz aracılığıyla yapılmıştır. Yönetim Kurulumuz da, tüzüğümüzün 111. maddesinin kendisine getirdiği yükümlülükle başvuruyu Disiplin Kuruluna sevk etmiştir. Yani Yönetim Kurulumuz burada Tüzüğün emrettiği aracılığı yapmıştır. Dosyada şikayetçi konumunda değildir. Biraz önce adalet dağıtan hukuk kurullarının idareden bağımsızlığının önemine vurgu yaptık. Bu husus, her şeyden önce Galatasaray Spor Kulübü’nde geçerlidir. Söz konusu dosyanın değerlendirilmesi de Yönetim Kurulumuz değil, bizden bağımsız olarak karar verecek Disiplin Kurulumuz tarafından yapılacaktır.” açıklamasını yaptı.  

Başkan Burak Elmas, geçmiş dönem Divan Kurulu Başkanı Eşref Hamamcıoğlu ve üyemiz Cemal Özgörkey arasında gerçekleşen buluşmayla ilgili Sanver, “Kulübümüzün bünyesinde yaşanan mutluluk verici bir gelişmeden de bahsetmek istiyorum. Başkanımız, geçtiğimiz dönem Divan Kurulu Başkanımız Eşref Hamamcıoğlu’nu ve çok değerli Galatasaraylı Cemal Özgörkey’i birikimlerinden, fikirlerinden istifade etmek için davet ettiler. Kendileri de lütfettiler ve bu davete icabet ettiler. Birikimlerini ve projelerini bizlerle paylaştılar. Bu görüşmenin sonunda iletişim kanallarının karşılıklı olarak daima açık tutulmasında mutabık kalındı. Velhasıl aydınlık bir Galatasaray geleceği için son derece verimli bir toplantı gerçekleşti. Sayın Hamamcıoğlu ve Sayın Özgörkey’e her zaman olduğu gibi yine bize örnek oldukları için şükranlarımızı sunuyoruz.” dedi.

“GALATASARAY DEĞERLERİNDEN BİRİ, HZ. İBRAHİM’İN YANINDA ALEVLERE KARŞI DURMAYI BİLMEKTİR”

Galatasaray Spor Kulübü Yönetim Kurulu Sözcüsü Remzi Sanver, ülkemizin güneyi başta olmak üzere birçok yerde çıkan orman yangıları hakkında şu açıklamaları yaparak sözlerine son verdi:  

“Değerli Galatasaraylılar. Türkiye’nin değerli kamuoyu. Sonda zikredeceğim; ama önem itibarıyla başta gelen konu ise Türkiyemizin içinden geçtiği yangın felaketi. Büyük ıstırabımızı ifade etmek için hangi ifadeyi seçsem basmakalıp olacak. O yüzden bu çabaya girişmeyeceğim; ama sorumluluğumuzun farkında olduğumuzun ifade etmek isterim. Birey olarak ve kurum olarak farkındayız. Galatasaray camiası tüm bileşenleriyle yangının yaralarını sarmak için seferber oldu. Buna dair katkılarımızı ilgili zeminlerde duyurduk. Burada tekrar etmeyi ölçüsüzlük addederim. Facianın büyüklüğünün yanında yapabildiklerimizin pek mütevazi olduğunun da farkındayız. Hani Nemrut, Hz. İbrahim’i ateşe verir, bir serçe de ağacına aldığı bir damla suyu alevlerin üzerine bırakır. Serçeye sorarlar. Derler ki, ‘Sen küçücük bir serçesin. O bir damla su, bu alevlere ne yapar ki? Serçe de der ki, ‘Olsun. Maksat İbrahim’in yanında durduğum bilinsin.’  Zannediyorum Galatasaray değerlerinden bir tanesi de her zaman, her vesiyleyle İbrahim’in yanında alevlere karşı durmayı bilmektir. Dikkatiniz için çok teşekkür ediyorum. Hepinizi bir kere daha kalbî sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. Arz ediyorum.”