Uyumadan hemen önce sürekli bir şeyler yiyorsanız gece yeme sendromuna sahip olabilirsiniz. Diyetisyen Ece Geçili bu durumun kontrolsüz kilo alımına, uyku bozukluklarına ve obeziteye neden olabileceği konusunda uyarıyor.
Sağlıklı bir yaşam için uzmanlar uyumadan en az 2 – 3 saat önce yemek yemeyi kesmek gerektiğini belirtiyor. Gece uyumadan bir şeyler yemek istemek ve buna karşı koyamamak gece yeme sendromu olarak adlandırılıyor ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Özellikle sık görülen uyku bozuklukları ile birlikte gelişiyor.
Düşük benlik saygısı
Uyku düzensizliği, uykusuzluk, stres, depresyon, anksiyete, düzensiz beslenme alışkanlıkları ve düşük benlik saygısı bu sendromu tetikliyor. Bloom Psikoloji’den Diyetisyen Ece Geçili, “Gece yeme sendromunun nedeni tam olarak bilinmiyor. Yapılan araştırmalar gece yeme bozukluğu vakasına bağlı tek bir neden olmadığını, ancak birçok değiştirilebilir neden olduğunu gösteriyor. Bu nedenleri fizyolojik, biyolojik ve çevresel olarak sıralayabiliriz” diyor.
“Kontrolsüz kiloya neden oluyor”
Gece yeme sendromunun kontrolsüz kilo alımı ve obeziteye neden olabileceğini belirten Geçili : Gece yeme sendromu tedavi edilmediğinde çok ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Yapılan araştırmalar gece yeme sendromuna sahip bireylerin diyabet, obezite, hipertansiyon, kalp-damar hastalıkları açısından risk altında olduklarını gösteriyor.
Gece yeme sendromuna sahip olduğunuzu nasıl anlarsınız?
-Sabahları iştahsızlık
-Akşam yemeğinden sonra günlük gıda alımınız en az yüzde 25 veya daha fazla
-Akşam yemeği ve uyku arasında aşırı yeme dürtüsü
-Haftada dört veya beş gece uykusuzluk veya uykudan uyanma
-Uyumak veya tekrar uyumak için yemek yemenin gerekli olduğuna dair bir inanç
Gece yeme sendromu nasıl önlenir?
Gece yeme sendromunda ilk hedefin yeterli ve dengeli bir beslenme modeli olduğu belirtilirken kişinin ana öğünlerini atlamaması ve düzenli beslenmesinin oldukça önemli olduğuna dikkat çekiliyor. Kişiye özel hazırlanan beslenme programına ek olarak psikolojik ve farmakolojik bir tedavi yöntemi de önemli.
-Kişiyi bu duruma iten durumlar, stres faktörleri belirlenmeli
-Akşam öğünlerinde gereğinden fazla karbonhidrat tüketilmemeli
-Uykudan 2-3 saat önce sıvı alımı azaltılmalı
-Gün içerisinde yeterli protein alımına dikkat edilmeli
-Ara öğünlerde lifli besinler tüketilmeli
–Yatmadan en az 2-3 saat önce son öğün tüketilmiş olmalı
“Gece yeme sendromunun nedeni tam olarak bilinmiyor. Yapılan araştırmalar gece yeme bozukluğu vakasına bağlı tek bir neden olmadığını, ancak birçok değiştirilebilir neden olduğunu gösteriyor. Bu nedenleri fizyolojik, biyolojik ve çevresel olarak sıralayabiliriz.”
“Sevdiğimiz birine sen zaten mükemmelsin, başarılısın, kendine haksızlık ediyorsun demek yerine, yorulduğunu ve yıprandığını görüyorum. Senin için yapabileceğim bir şey var mı, nasıl hissediyorsun? demek en doğrusu.”
Son yılların en çok duyulan kavramından biri ‘mükemmeliyetçilik’, bazen kişinin kendine yakıştırdığı bazen ise başkalarına, titiz çalışmalarının tanımı olarak söylenen bir kelime. Peki doğru mu?
Çok çalışmak, işini iyi yapmak için gayret etmek bu tanımın içine girer mi? ‘Ben mükemmeliyetçiyim’ diyen biri kendine yönelik pozitif bir tanım yapmış olarak görünse de mutlak mükemmeliyetçilik hedefi mutluluk getiriyor mu?
Mükemmeliyetçiliğin farklı boyutları olduğunun altını çiziyor uzmanlar. Kendine odaklı, başkaları odaklı olarak ayrılabiliyor. Kavram ayrıca bireyden yüksek beklentileri de kapsıyor. Bu konuyla ilgili olarak sorularımızın cevaplarını psikolojik danışman, yazar Funda Nur Akay’dan öğreniyoruz.
Gerçekçi hedefler koymak önemli
Mükemmeliyetçilik nedir?
Mükemmeliyetçilik, mutlaka mükemmel olana ulaşmanın gerekli olduğu inancından beslenen duygu, düşünce ve davranış bütününe verilen addır. Kişi yaptığı hiçbir şeyin yeterince iyi olduğunu düşünmez.
Mükemmeliyetçilik yapabileceğinin en iyisini yapmakla karıştırılmamalıdır çünkü zaten amacımız yapabileceğimizin en iyisini yapmak olmalıdır. Kendimize hedefler, standardlar koymak harika bir şeydir ancak bu hedeflerin gerçekçi olması gerekir.
Mükemmeliyetçilerde ise hedefler zorlayıcı hatta bazen gerçekçi de değildir. Sonuç olumsuz olduğunda ise kendini ağır bir eleştirme durumu vardır. Bizim toplumumuzda genelde mükemmeliyetçilik dikkatli olmak, üretken olmak ve çalışkan olmak olarak algılanır. Oysa, tam anlamıyla kendini ihmal ve göz ardı etmektir.
Reddedilmemeye çalışmak
Kişiler neden mükemmeliyetçi olur?
Mutlaka bundandır diyememekle birlikte genellikle çocuklukta yüksek standartlarla, hata payı pek bırakmayan eleştirel ebeveynlerle büyümemizden kaynaklı olabilir.
Ebeveynlerini kendilerini sürekli eleştirirken gözlemlemekten kaynaklı da olabilir. Bu tutumlarla büyüyen çocuklar, genelde yapabileceğinin en iyisine odaklanmak yerine; başkalarının onayını almaya ya da reddedilmemeye çalışmaktadırlar. Aslında mükemmeliyetçilik, yetersizlik, değersizlik, sevilmeme, duyulmama, görülmeme gibi duygusal yaraları kapatan bir yara bandı gibidir.
Hata yapmaktan kaçınma vardır çünkü hata yapmakla ilgili olumsuz deneyimler vardır ve bu durumun oluşturduğu korkudan kaçınmak için kendileri ile bağlarını keserler. Mükemmeliyetçilik sayesinde güvenli, kontrollü ve rahat hissederler. Ta ki bir başarısızlıkta güvenli alanlarından çıkmış hissedene dek.
Beynimiz bize hikaye anlatıyor
Peki yardım almadan nasıl kendimize, çevremize yardım edebiliriz?
Öncelikle ilk aşama kabul aslında. Çevremize, bedenimize, duygularımıza ses verip ben yüksek beklentiler içindeyim diyebilmek. Farkındalık geliştiği noktada kişi kendisine şu anki duygum ne diye sormalı.
Bu kişiler genelde hep düşünce boyutunda kalırlar. Beyin aslında hikaye anlatıcı ve dinlenmek istiyor. Ancak bu hikayelerin bazıları gerçek, bazıları varsayımsal. Bizim görevimiz ise; beynin bize ne tür bir hikaye anlattığını fark etmek. Farkettiğimiz noktada ise şunu sormak: Beynim beni neden korumaya çalışıyor? Burada cevap aslında bir duygu olacaktır.
Bu şekilde de duygu fark edilmiş olur. Yine bir yöntem ise, kendi mükemmeliyetçiliğimiz ortaya çıktığında sevdiğiniz bir kişinin mükemmel olmayan yanlarına odaklanın ve deyin ki: Ben seni mükemmel olmayan yanlarınla, hatalarınla seviyorum çünkü ben de mükemmel değilim. Ve bu da çok normal. Bir kişiler anda kalmakta da zorlandığımdan nefes çalışmaları da faydalı olabilir ama o noktada zaman zaman nefesi de doğru alıyor muyum endişesi doğabilir.
Bu sebeple nefes egzersizini sadece olumsuz duygular geldiğinde değil, sürekli tekrarlıyor olmalarında fayda var. Sevdiğimiz birine ise sen zaten mükemmelsin, başarılısın, kendine haksızlık ediyorsun demek yerine, yorulduğunu ve yıprandığını görüyorum. Senin için yapabileceğim bir şey var mı, nasıl hissediyorsun demek en doğrusu.
Bilinç altı ve geçmişte yaşanılanlar önemli
Yardım almaları gerekli mi?
Eğer kişilerin kendilerine koydukları hedefler tümden gerçekçi olmaktan çıktı ise bu hedeflere ulaşmak adına kendini, sevdiklerini erteliyor ve yine de sonuçlardan tatmin olmuyorlarsa ve tükenmişlik sinyalleri varsa uzman yardımı alınması gerektiğini söyleyebiliriz. Bilişsel davranışçı yöntemler de kullanılmakla beraber; bilinçaltı ve geçmiş yaşantılarla mutlaka ilgilenilmelidir.
Mükemmeliyetçi kişi özellikleri
Sevgi isteği, onay ve kabul bekleme başarısızlık korkusu
Yaklaşık 6,5 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiren endüstriyel mutfak ve mutfak eşyaları sektörü, ABD pazarına odaklandı. ABD’de düzenlenen NRA Show Restaurant ve Otel Ekipmanları Fuarı’na, 31 Türk firması katıldı. İhracatçılar, “Bu pazardan yüzde 10 pay alabilirsek, ihracatımızı yüzde 150 büyütürüz” dedi.
Türk firmalar, ABD’deki mutfak pazarına çıkarma yaptı. ABD’nin Şikago kentinde düzenlenen NRA Show Fuarı’na, 18’i milli ve 13’ü bireysel olmak üzere toplam 31 Türk firması katıldı.
Endüstriyel Mutfak, Çamaşırhane, Servis ve İkram Ekipmanları Sanayicileri ve İş adamları Derneği (TUSİD) Başkanı Güçlü Kaplangı, “NRA Show Fuarı çok uzun yıllardır her yıl yapılan bir fuar. TUSİD olarak biz de İstanbul Maden ve Metaller İhracatçıları Birliği (İMMİB)’nin destekleri ile ikinci kez milli katılım organizasyonu düzenledik. ABD’ye gelen firmalarımızın hepsi Türkiye’de üretim yapan endüstriyel mutfak konusunda uzmanlar.
Fuar, ABD’nin yanı sıra tüm Amerika kıtasının en önemli fuarları arasında yer alıyor. Amerika pazarı bizim için çok önemli. Bu pazara da çok güzel bir şekilde hazırlandık ve Türk sanayisinin gücünü gösteriyoruz” dedi.
Türkiye’nin ihracatı 6,5 milyar dolar
Amerika Birleşik Devletleri’nin dünyanın en önemli tüketim pazarlarından biri olduğunu kaydeden Güçlü Kaplangı, “Türkiye, endüstriyel mutfak ve mutfak eşyaları sektöründe 40 yıllık geçmişiyle şu anda dünyanın 5 ekol ülkesinden biri. İhracat sıralamasında da dünyada beşinci sıradayız. İhracatta ilk sırada Çin geliyor, ikinci sırada ABD, üçüncü sırada Almanya ve dördüncü sırada ise İtalya yer alıyor.
Türkiye olarak tüm mutfak eşyaları ihracatımız 6,5 milyar dolar seviyesinde. Ancak, birinci sıradaki Çin’in ihracatı 147 milyar dolar. Çin, ihracatının yüzde 60’ını ABD’ye yapıyor. Biz de sektör olarak ABD pazarına odaklandık. Çin’in ABD’ye yaptığı ihracattan yüzde 10’luk bir pay almayı başarırsak, ihracatımızı yüzde 150 büyütebiliyoruz. İşte, bu yüzden ABD’de düzenlenen fuarlar ve etkinlikler bizim için çok değerli” diye konuştu.
Türkiye’nin dış ticaret açığını kapatma noktasında endüstriyel mutfak sektörünün büyük çaba sarf ettiğini dile getiren Güçlü Kaplangı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şu ana kadar yaptığımız ihracatı her yıl katlayarak, ülkemize daha fazla artı değer katacağımıza inanıyoruz. Ancak, daha gidecek çok yolumuz var. Çok büyük fırsatlar karşımızda. Sektör olarak bu fırsatları yakından takip ediyoruz.”
Kanada, Meksika ve Hindistan hedef pazarlar arasında
Sektörün ihracatının yüzde 51’inin Avrupa ülkelerine yapıldığını söyleyen Güçlü Kaplangı, “Ticaret Bakanlığı’nın belirlediği uzak ülkeler stratejisi doğrultusunda ABD’ye yoğunlaştık. Ancak, Amerika kıtasında Kanada ve Meksika da radarımızda. Latin Amerika ülkeleri de büyük pazarlar arasında yer alıyor. Amerika kıtasını bir bütün olarak görüyoruz. Amerika kıtası dışında uzak ülkeler stratejisi kapsamında Hindistan, Endonezya ve Malezya’ya da yoğunlaştık.
Bu ülkelerde de hem üretim hem de fuar çalışmaları yapacağız. Hep birlikte Türk endüstriyel mutfak ürünlerini tanıtacağız ve istediğimiz hedefe ulaşacağız” ifadelerini kullandı ABD pazarı ve ABD’deki sektörü de değerlendiren Güçlü Kaplangı, “ABD’de sektörümüzden üreticiler var. ABD’nin iç tüketimine üretim yaparken, ihracat da gerçekleştiriyorlar. İhracatta da bilinen meşhur zincirlere, otel ve fast food zincirlerine göre ürettikleri ürünler var.
Ancak, Türkiye’deki üreticiler de ABD’li üreticilerin ürünlerine alternatifler üretmeye başladı. Özellikle pişiricilerde bu ürünlerin alternatiflerini üretmiş durumdayız. ABD’li üreticilerin pazarlarına, Türk üreticiler olarak girmeye başladık. Türkiye’de ve Avrupa’da ürettiğimiz ürünler ilgi görmeye başladı” dedi.
Beyaz eşya satışları nisan ayında altı ana grupta yüzde 27 artarken, ihracat yüzde 54 oranında düştü. Yılın ilk dört ayında ise üretimde bir önceki döneme göre yüzde 5’lik daralma yaşandı.
Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği (TÜRKBESD) 4 ana ürünün ve 6 ana ürün grubunda nisan ayı üretim, iç satış, ihracat ve ithalatlarını karşılaştıran verileri yayımladı.
Beyaz eşyada Nisan’da iç satışlar 841 bin adetle yüzde 27’lik artış gösterirken dış satışlar 1 milyon 59 bin adetle yüzde 54 gerileme kaydetti. Söz konusu veri geçen yıl Nisan’da 2 milyon 301 bin adet olmuştu. Yılın ilk 4 ayının toplamına bakıldığında sektör olarak altı ana ürün grubundaki üretim bir önceki döneme göre yüzde 5’lik bir daralmayla 10 milyon 770 bin adet olarak gerçekleşti.
Yurt içi satışlar yüzde 14 artarak 3 milyon 179 adete ulaşırken, ihracat yüzde 24 daralarak 6 milyon 699 adete geriledi. Verileri değerlendiren TÜRKBESD Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Sığın, küresel ekonomik faktörlerin etkisiyle sektörün ihracat performansının zorlu bir süreçten geçtiğini ortaya koymakla birlikte esasında bilindiği üzere beklenen bir düşüş olduğunu dile getirdi.
Sığın, Rusya-Ukrayna savaşı sonrası enerji kaygıları, güvensizlik ve yüksek enflasyon ortamı sonucu rakamların bu senenin başında küçülmeye geçtiğini belirterek, “Avrupa’daki genel ekonomik çalkantılar ve resesyon sinyalleri nedeniyle ihracatımız açısından talep daralması riskinin sürdüğünü söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.
Türkiye ile Libya arasındaki ticari ilişkiler, her geçen gün farklı alanlarda ivme kazanırken, Türk firmalarının bu ülkedeki yatırımları da devam ediyor.
Bu kapsamda Türkiye’den Nobel Şirketler Grubu, başkent Trablus’taki Uluslararası Fuar Alanı’nın işletmesini 10 yıllığına üstlenme konusunda Libyalı yetkililerle mutabakat sağladı.
Nobel Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Erhan Çelik, İstanbul merkezli bir şirket olmakla birlikte Rusya, Amerika ve Almanya’da iştiraklerinin olduğunu, Türkiye’nin ihracatına katkı sunacak uluslararası fuarlar ve dış ticaret operasyonları yaptıklarını söyledi. “Arap dünyasına ilk kez Libya ile adım atıyoruz.” diyen Çelik, “Libya, Türkiye açısından stratejik öneme sahip ve Afrika’ya açılan kapı.
Türkiye’nin olmadığı bir Doğu Akdeniz ve Libya düşünülemez” ifadelerini kullandı. Libya’nın Türkiye açısından jeopolitik ve jeostratejik öneme sahip olduğunu vurgulayan Çelik, Libya ile tarihi ve kültürel birlikteliğe dikkati çekti. Çelik, Libya yönetiminin Trablus Uluslararası Fuar Alanı’nı işletmeye açma kararı aldığını ve haliyle bunu bir yabancı şirketin gerçekleştireceğini aktardı.
Bu çerçevede Libya Ticaret ve Ekonomi Bakanı Ali el-Huveyc’in Türkiye ziyareti esnasında konuyu gündeme getirdiğini anlatan Çelik, şöyle devam etti: “Bakanın çağrısı üzerine Libya’ya geldik. Görüşmelerimizi tamamlayarak bir mutabakata vardık. Söz konusu mutabakat önümüzdeki günlerde imza altına alınacak. Bu çerçevede planlanan 5+5 işletme garantisi ile hem Türkiye’nin ihracatına katkı verecek ve hem de iki ülke arasındaki ticari ilişkileri daha da güçlendirecek.”
İhracata 2 milyar dolar katkı
Libya Fuarlar Birliği’nin ikinci adımda diğer kentlerdeki fuar alanlarını da tek bir çatı altında toplamak istediğini belirten Çelik, “Biz Libya’daki tüm fuar alanlarının işletmesini devralarak tek bir çatı oluşturursak, mevcut ihracatımızın üzerine en az 2 milyar (Dolar) daha koyabileceğimizi düşünüyorum” diye konuştu.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ) Yönetmeliği’ne ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Varank, “Mikro, küçük ve orta ölçekli işletmeler hem KOSGEB desteklerinden hem bankalarımızın farklı faiz desteklerinden daha fazla istifade edebilecek” ifadesini kullandı.
Türkiye ekonomisinde KOBİ’lerin ağırlığının çok fazla olduğunu, bu değişikliği sektörün talep ettiğini söyleyen Varank, “KOBİ tanımını güncelleyerek daha fazla firmanın KOBİ desteklerinden faydalanabilmesini istiyordu işletmelerimiz. Biz de bunu dikkate aldık. Böylece mikro, küçük ve orta ölçekli işletmeler hem KOSGEB desteklerinden hem bankalarımızın farklı faiz desteklerinden daha fazla istifade edebilecek” dedi.
Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç da, KOBİ’lere ilişkin tanımlamada yapılan değişikliği olumlu karşıladıklarını belirtti. Ardıç, yaptığı açıklamada, KOBİ’lere ilişkin tanım değişikliyle ilgili taleplerinin kabul görmesinin, bu işletmelerin teşviklere erişimindeki sorunları çözeceğini kaydetti.
Bir süredir yüksek oranlı enflasyona bağlı olarak KOBİ’lerin bilançolarında hacim büyümesi yaşandığına dikkat çeken Ardıç, “Bu durum ise birçok KOBİ’nin tanım dışına çıkmasıyla, verilen desteklerden yararlanamamalarına yol açıyordu. Yeni düzenlemeyle KOBİ tanımındaki bilanço sınırının 250 milyon liradan 500 milyon liraya çıkarılmasıyla birçok şirket KOBİ tanımlarını koruyabilecekleri için teşvik ve desteklerden yararlanmaya devam edecekler. O yüzden bu kararı son derece olumlu karşılıyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
Özellikle genç yaş grubu arasında cazip bir meslek olarak yükselişe geçen içerik üreticiliği, yeni bir gelir elde etme modeline dönüştü. Yapılan araştırmalar, iki kişiden birinin içerik üreticisi olmak amacıyla halen sürdürdüğü işten ayrılmayı planladığını ortaya koyuyor.
Küresel salgının tetiklediği Büyük İstifa ve Sessiz İstifa gibi akımlar, çalışma kültürünü dönüştürdü. Daha esnek çalışma düzenlerine sahip olmak ve kariyerlerine tutkularının peşinden giderek yön vermek isteyenler sayesinde, “dijital içerik üreticisi” kavramı ortaya çıktı.
Pandeminin rüzgarını arkasına alarak büyüyen bu kavram, adeta bir mesleğe ve gelir elde etme modeline dönüştü. Güncel bir araştırma, 2 kişiden birinin içerik üreticisi olmak için, mevcutta çalıştığı işten ayrılmayı düşündüğünü gösterdi.
Küresel salgını takiben başlayan ve başta ABD olmak üzere pek çok ülkenin işgücü piyasasında dönüşümlere sebep olan Büyük İstifa ve Sessiz İstifa gibi kavramlar, içerik üreticilerinden yeni bir ekonomik sınıf oluşmasına sebep oldu. Mastercard tarafından yürütülen bir araştırma, 2 kişiden birinin içerik üreticisi olmak için tam zamanlı işleri bırakmayı değerlendirdiğini gösterirken, 5 içerik üreticisinden birinin içerik üreticiliğini tam zamanlı bir iş olarak gördüğü tespit edildi.
Konuyla ilgili değerlendirmelerini paylaşan dijital içerik pazaryeri Accessland’in Kurucusu Nihal Temur Ocak, “İnternetin platform çağına geçişi, yeni iş modellerini beraberinde getirdi. Daha esnek bir çalışma düzeni isteyen ve tutkularını hayatlarını idame ettirmek için kullanmayı hedefleyen kişiler, içerik üreticiliğine büyük ilgi duyuyor” dedi.
Z kuşağının hedefi içerik üreticisi olmak
Söz konusu araştırmada, Z ve Y kuşaklarına mensup dört kişiden üçünün (yüzde 73) geleneksel ve kurumsal işte çalışmaktansa yaratıcı ekonomiye dahil olmak istediğini, girişimci veya küçük işletme sahibi olmayı planladığını söylediği görüldü.
Bu kişilerin yüzde 21’inin halihazırda kendisini dijital içerik üreticisi olarak tanımladığı tespit edilirken, yüzde 60’ının içerik üreticisi olmayı değerlendirildiği ortaya çıktı. İnternetin bilgiyi herkes için erişilebilir kıldığını belirten Accessland Kurucusu Nihal Temur Ocak, “Bu durum, belirli bir konuda bilgi birikimine sahip kimseleri bildiklerini anlatmaya ve bu şekilde kendi dijital içerik markalarını oluşturmaya teşvik ediyor.
Platformlar da gig ekonomisi çatısı altında sayılabilecek içerik üreticiliğini destekleyen gelir modelleri geliştiriyor. ABD’de dört içerik üreticisinden birinin yıllık 50 bin dolar kazanç elde etmeyi başararak mikro işletme eşiğini aştığı biliniyor. İçerik üreticiliği yadsınamayacak bir iş kolu ve sektör” diye konuştu.
İçerik üreticilerinin oluşturduğu bu ekonominin büyümesinin arkasında giderek yükselen içerik tüketme talebi olduğunu dile getiren Nihal Temur Ocak, “Dijital içerik servisleri pek çok insanın vazgeçilmez günlük rutinine dönüşüyor. Yazılı, sesli, çoklu medya içeriklerine yönelik her gün yükselen bir taleple karşı karşıyayız.
Tahminler, 2026’ya kadar dijital medya ve içerik pazarının yüzde 13 büyüyeceğini gösteriyor. Abonelik harcamalarının da hesaba katıldığı senaryoda, medya ve dijital içerikler için yapılacak tüketici harcamaları 1,36 trilyon dolarlık bir ekonomi oluşturacak. Eğlencenin ve bilgiye ulaşmanın mobil cihaz ekranlarına sığdığı bir çağda, yetkinliklerini kalıcı ve nitelikli içeriklere dönüştüren herkes bu ekonomiden pay alabilsin diye yeni nesil dijital içerik pazaryeri Accessland’i kurduk” ifadelerini kullandı.
Üretici ve tüketicileri bir araya getiren dijital içerik
İnternetin kendini geliştirmek ve kariyerine yön vermek isteyenler için sınırları ortadan kaldıran bir araç olduğunu savunan Accessland Kurucusu Nihal Temur Ocak, değerlendirmelerini şu ifadelerle sonlandırdı: “Online öğrenme oyunun kurallarını bozan bir gelişme ve trend oldu. Ekim 2021’den bu yana faaliyet gösteren yeni nesil dijital içerik pazaryerimiz Accessland.live, içerik üreticileri ile içerik tüketicilerini bir araya getiriyor.
Ziyaretçiler, sertifika almayı sağlayan birebir veya grup online eğitimlere katılarak geleceklerine yatırım yapabiliyor. Accessland.live platformunda ücretsiz hesap açan dijital içerik üreticileri de interaktif canlı yayın, podcast, video, konferans gibi araçlarla içeriklerini ön ödemeli olarak satışa açarak gelir elde edebiliyor.
ABD Hazinesi’nin nakit seviyesi, borç limiti müzakereleri devam ederken 38,8 milyar dolarla 2017’den bu yana en düşük seviyeye geriledi.
ABD Hazine Bakanlığı, hazinenin nakit dengesine ilişkin verileri açıkladı.Buna göre, ABD Hazinesi’nin nakit seviyesi, perşembe günü itibarıyla 38,8 milyar dolara geriledi. Bu oran, bir önceki gün 49,5 milyar dolar seviyesindeydi.
Goldman Sachs da 19 Mayıs’ta ABD Hazine Bakanlığının nakit seviyesinin 8-9 Haziran’da 30 milyar doların altına düşeceği tahmininde bulunmuştu. Bu durumun federal hükümetin yükümlülükleri yerine getirme kapasitesini olumsuz etkileyebileceği belirtilmişti.
Hazine, borç limiti artırılmazsa 5 Haziran itibarıyla nakit sıkıntısı çekebilir
ABD, 19 Ocak’ta 31,4 trilyon dolarlık borç limitine ulaşmış ve ABD Hazinesi limiti aşmamak için olağanüstü önlemler almaya başlamıştı.
Hazine Bakanlığı, söz konusu olağanüstü önlemlerin haziran başında tükenebileceği uyarısında bulunmuştu.
ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, borç limitine ilişkin ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Kevin McCarthy’ye bugün gönderdiği mektupta, mevcut verilere dayanarak Kongrenin borç limitini, 5 Haziran’a kadar yükseltmemesi veya askıya almaması durumunda Hazine’nin yükümlülüklerini yerine getirmek için kaynaklarının yetersiz kalacağının tahmin edildiğini bildirdi.
Söz konusu tarihin yaklaşmasına rağmen Beyaz Saray ile Cumhuriyetçiler arasında bütçe limitinin artırılmasına yönelik müzakerelerde ilerleme kaydedilse de henüz bir anlaşmaya varılamadı.
Kamu alacaklarının tekrar yapılandırılmasına ait düzenlemeden yararlanmak için müracaat ve birinci taksit ödeme müddetlerinin bir ay uzatılması kararlaştırıldı.
Konuya ait Cumhurbaşkanı Kararı, Resmi Gazete’de yayımlandı. Kararla, 7440 sayılı Kimi Alacakların Tekrar Yapılandırılması ile Kimi Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun kararlarından yararlanmak için öngörülen mühletler ertelendi.
Buna nazaran, kanun kararlarından yararlanmak için vergi daireleri, gümrük müdürlükleri, Toplumsal Güvenlik Kurumu (SGK), belediyeler üzere alacakları yapılandırılan yönetimlere yönelik müracaat, bildirim ve beyan mühletleri 30 Haziran 2023’e kadar uzatıldı.
Söz konusu müddet 31 Mayıs’ta dolacaktı. Kararla; müracaat, bildirim ve beyana ait birinci taksit ödeme mühletleri ise 31 Temmuz 2023’e kadar uzatılmış oldu.
Yapay Zeka, Web3 ve Metaverse sektörleri, günden güne büyüyor, peki ya bu sektörlerin gelişimi, ilgili kripto paralara nasıl yansıdı?
Yapay Zeka, Web3 ve Metaverse sektörleri, günden güne büyüyor, peki ya bu sektörlerin gelişimi, ilgili kripto paralara nasıl yansıdı?
Yakın zamanda birçok şirket Yapay Zeka, Web3 ve Metaverse alanlarına olan yatırımlarını artırdı. Kripto paralarda da büyük bir söz sahibi olan bu alanlar, yükselişleri de beraberinde getirdi. Son bir aylık tabloya bakıldığında, Yapay Zeka, Metaverse ve Web3 bazlı kripto paralarda devasa artışlara şahitlik ettik. Bu gelişmeler, ilgili alanlardaki kripto paralara nasıl yansıdı? En çok hangi sektörle ilgili kripto paralar ön plana çıktı?
Yapay Zekada Neler Oldu?
Yapay zeka teknolojisi, global olarak neredeyse her alanda kullanılmaya başlandı. İnsanlara birçok açıdan kolaylık sağlayan bu teknoloji, şirketlerin yeni göz bebeği haline geldi. Diğer teknolojilere oranla çok daha fazla kullanım alanı ve kolaylığı sunan yapay zeka, kripto endüstrisinde de büyük bir pay sahibi oldu.
Geçtiğimiz günlerde Big Tech firması Microsoft’un başkanı olan Brad Smith, yapay zeka gelişimiyle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Smith, hükümetlere ve şirketlere yapay zeka konusunda çağrı yaparak, bu alandaki çalışmalarını artırmaları gerektiğini belirtti. Dünyanın önde gelen firmalarının yapay zekaya bu şekilde pozitif bakması, hem bireylere hem de kurumsallara bir kapı açar hale geldi.
Birkaç hafta önce de teknoloji devi Tesla, yapay zeka eğitimli robotlarını güncelledi. Yapay zeka sayesinde yürüyebilen, eşyaları toplayabilen ve nesneleri tanıyabilen robotlar, dünya çapında bir ilgi yarattı. Özellikle de Tesla’nın sahibinin Elon Musk olması, akıllara kripto paraları getirdi. Kripto paralar ile yakınlığıyla bilinen Musk, hem Tesla’da hem de sosyal medya gönderilerinde kripto taraflı paylaşımlarına devam ediyor.
Dünya devi Amazon, yapay zeka faaliyetlerini sıkılaştırdı. Ürün ve müşteri arasındaki mesafeyi en aza indirmek için yapay zeka teknolojisini kullandığını belirten Amazon, yapay zeka teknolojisine bir damga daha vurdu. Amazon’un Kuzey Amerika ve Avrupa Operasyon Hizmetleri Başkan Yardımcısı StefanoPerego’nun Amazon operasyonlarının çeşitli yönlerinde yapay zekanın rol oynadığını belirtmesi, bu alan ile ilgili yakın zamandaki en büyük gelişmelerden biri oldu.
Gelişmelerin Yapay Zeka Coin’lerine Yansıması
Kısa sürede böylesine bir gelişim gösteren yapay zeka teknolojisi, bu alanla ilgili kripto paraları adeta uçurdu. Bitcoin’e rağmen ayakta durarak değer kazanan yapay zeka coin’leri, yatırımcının ilgi odağı haline geldi. Ayrıca yapay zeka projeleri, genellikle de günün en çok değer kazanan kripto paralaları arasına girmeyi başardı.
Render Token (RNDR) ve SingularityNet (AGIX) Patlama Yaptı!
Yapay zeka bazlı coin’lerden öne çıkan isimler, Render Token (RNDR) ve SingularityNet (AGIX) oldu. RNDR’yi ele aldığımızda, bu kadar kısa zaman aralığında piyasada büyük bir yer kaplaması, yapay zeka coin’lerini öne çıkartan başlıca sebeplerden biri oldu. Yalnızca 11 gün içersinde yüzde 81’e yakın artış gösteren RNDR, yapay zekayla ilgili kripto paraları adeta sırtladı.
Bu alanda parlayan bir diğer isim SingularityNet (AGIX) odu. RNDR’a oranla daha önceden de bilinen AGIX, son zamanlardaki yapay zeka gelişmeleriyle birlikte alev aldı. Mayıs başında yüzde 43,58’lik bir yükselişe imza atan AGIX, Bitcoin’in geri çekilmesiyle birlikte biraz da olsa değer kaybetmişti. Fakat BTC’nin yukarı yönlü fitilini yakması, AGIX’i tetikleyerek saatler içersinde yüzde 24’e yakın bir yükselişe zemin hazırlamış oldu.
Metaverse’de Neler Oldu?
Bir zamanlar fırtınalar estiren metaverse, Mayıs ayındaki gelişmeler ile tekrardan gündeme geldi. Dünyanın önde gelen firmalarının metaverse destekli çalışmalar yapması, hükümetlerin metaverse destekli adımlar atması gibi birçok gelişme yaşandı. Bu gelişmelerden sonra metaverse’ün başlıca coin’lerinde de sıçramalar görüldü.
Metaverse ile ilgili gelişmelerin en çarpıcı olanı, Apple’dan geldi. Apple’ın artırılmış ve sanal gerçeklik teknolojilerinin birleşimi “karma” başlığının kesinleşmesi, metaverse teknolojisini yeniden sahneye çıkardı.5 Haziran’da karma başlığını piyasaya sürmeye hazırlanan teknoloji devi Apple, uzun zamandır sessizliğini koruyan ve popülaritesi giderek azalan metaverse‘ü adeta diriltti.
Hükümetlerden de destek almaya başlayan metaverse konusu, küresel olarak daha ciddi bir hal almaya başladı. Birkaç gün önce Çin’in doğusundaki Jiangsu eyaletinin başkenti Nanjing, Metaverse Teknoloji ve Uygulama Yenilik Platformu’nun açılışını yaptı. Nanjing metaverse’e yönelik bu hamlesini, ülke çapında metaverse teknolojisini benimseme ve geliştirmeye teşvik etmek şeklinde nitelendirdi.
Metaverse’ü üst sıralara taşıyan bir hamle de Çinli teknoloji devi Alibaba Cloud’tan geldi. Avalanche blockchain’i üzerinde Metaverse Launchpad oluşturulacağını belirten Alibaba Cloud, metaverse alanının en büyük destekçilerinden biri oldu. Şirket Cloudverse adlı geliştirme ortamını, şirketlerin müşterileriyle etkileşim kurmanın yeni yollarını denemek ve bulmak için metaverse alanlarını özelleştirmesi ve sürdürmesi için uçtan uca bir platform sağlamak üzere tasarladığını belirtti.
Metaverse furyasına dahil olan Apple, bir zamanlar milyonlarca oyuncuya ev sahipliği yapan Axie Infinity’i App Store’a dahil ettiğini açıkladı. Başta Latin Amerika ile Güney Asya’da kısıtlı bir kitleye açılan AxieInfinity, zamanla diğer ülkelerde de App Store’da aktif hale gelecek. Axie Infinity’nin yaratıcısı Sky Mavis şirketi, play to earn kripto oyununun bundan sonra Apple Store’da yer alacağını belirtti.
Metaverse Coin’leri, Sessizliğini Bozdu!
Apple, Ali Baba, hükümetler gibi etkenlerin son zamanlarda aktif rol aldığı metaverse, bu gelişmeleri ilgili coin’lerine de yansıttı. Uzun zamandır bir atak yapmayan metaverse coin’leri, yaşanan bu gelişmeler ile birlikte harekete geçti. Özellikle de Axie Infinity’nin (AXS) App Store’a eklenmesi, AXS coin’de devasa artışlar yarattı.
Axie Infinity’nin (AXS) ve Decentraland (MANA) Tekrardan Parladı
App Store’a dahil edilen AXS, sıçrama yaparak anlık 8,50 doları gördü. Yüzde 31,55’lik bir artış gösteren AXS, aynı zamanda uzun süredir düşen trendini kırdı. Temel ve teknik analiz bakımından metaverse coin’lerinin yükselişine öncülük eden AXS, kısa süre sonra bu haber etkisini kaybederek 6,84 dolara çekildi.
Metaverse denilince akla gelen ilk coin’lerden Decentraland (MANA), 0,54 dolara sıçrama yaparak yüzde 23,24 oranında değer kazanmıştı. Fakat haberlerin etkisini kaybetmesiyle geri çekilen metaversecoin’lerinin başında oldu. Güncel olarak 0,458 dolara gelen MANA, metaverse evrenindeki gelişmeler ile birlikte patlama fırsatı yakalamıştı.
Web3’te Neler Oldu?
Geçmiş dönemlerde patlama yapan Web3 konusu, yakın zamandaki yatırımlar ve yenilikler ile tekrardan güç buldu. Özellikle de oyunlar üzerindeki artı yönleriyle şirketlerin ilgisini çeken Web3, adından söz ettirmeye devam ediyor. Teknolojinin her dakika gelişmesi, oyun sektörünün canlılığı gibi unsurlar, Web3’e olan eğilimi daha da canlı kılıyor.
Web3’ün direkt olarak trend yakaladığı gelişme, Ripple tarafından geldi. Japonya’nın önde gelen finans firmalarından SBI Japan’in Web3 çalışmaları için Ripple ile çalışmaya başlaması, hem Ripple ekosistemi hem de Web3 için büyük bir adım oldu.SBI Japan, hem kripto endüstrisi hem de Web3 hizmetleri kapsamında yeni hamleler olduğunu belirmişti.
Ripple’ın önde gelen ortakları ve SBI Japan, Web3’e yönelik hizmetlerini güçlendirme yolunda çalışmalara başladı. İki tarafında ortak olarak yaptığı açıklama doğrultusunda bu hamle, Web3 ve Ripple aracılığıyla yapılan teklifler de dahil olmak üzere kriptoyla ilgili daha fazla kurumsal müşteriyi çekmeyi amaçlıyor.
Web3’le ilgili sıcak gelişmelerden biri, Polygon Kurucu Ortağı Sandeep Nailwal’dan geldi. Web3 oyunlarının kripto endüstrisinin benimsenmesinde büyük bir rol üstleneceğini belirten Nailwal, bu alandaki çalışmaların artırılması gerektiğini vurguladı. Web3 teknolojisinin oyunların gelişimi üzerinde etkileri yalnızca Polygon değil, pek çok ekosistem tarafından farkedilmeye başlandı.
Web3 Coin’lerinde Volatil Hareketler Yaşandı
Web3 bazlı coin’ler, diğer teknoloji alanlı kripto parala göre daha hareketli bir fiyat yapısı sergiledi. Zaman zaman anlık hareketleriyle dikkat çeken Web3 coin’leri, piyasadaki hacmin de kayda değe bir kısmına sahip. Web3 coin’leri arasında öne çıkan isimler Conflux (CFX) ve Stacks (STX) oldu.
Conflux (CFX) ve Stacks (STX), Web3 Coin’lerini Taşıdı
CFX’in Mayıs ayı ortalarında yüzde 53,25 oranında bir artış yaşayarak diğer Web3 coin’lerini tamamiyle solladı. 0,22 dolardan 0,35 dolara anlık olarak yükselen CFX, günler içersinde devasa bir fiyatlama yapmış oldu. Şu an için 0,30 dolardan işlem gören popüler Web3 coin’i, yüksek hacmini koruyor.
CFX’ten sonra parlayan bir diğer coin ise Stacks (STX) oldu. CFX kadar etki yaratamayan STX, yüzde 23,46 yükseldi. Hatta sert fiyat düşüşleriyle bilinen STX, Web3’teki bu gelişmelerden sonra ayağa kalkarak bir yükseliş ivmesi yakaladı. Haber değerlerinin azalmasıyla tekrardan arka plana düşen STX, güncel olarak 0,59 dolardan alıcı buluyor.
Hangi Taraf Zaferle Ayrıldı?
Yapay Zeka, Metaverse ve Web3, yakın zamandaki gelişmeleriyle kendi aralarında adeta savaşa girdi. Dünyanın en önemli şirketlerinin bu alanlara yatırım yapması, sektör bazlı kripto paraların fitilini ateşlemişti. Sekörleri karşılaştığımızda, hepsi birbirinden önemli desteklerde, söylemlerde ve faaliyetlerde bulundular.
Kripto paralar şeklinde konuyu değerlendirdiğimizde ise Yapay Zeka teknolojisiyle ilgili Çin’lerin daha çok yükseliş sergilediği, bu yükselişlerin daha da istikrarlı olduğu görülüyor. Metaverse ve Web3 furyasındaki coin’ler, haberlerin üstünden zaman geçmesiyle adeta çöküşe geçti. Fakat Yapay Zeka projeli coin’ler, daha iyi bir performans sergileyerek fiyatı yukarlarda tutmaya çalışıyor. Böylelikle de bu zorlu rekabetin kazananı “Yapay Zeka” oldu.