Depresyon Vücudunuzu Nasıl Etkiler?

Depresyon için bilgi mi arıyorsunuz? Depresyon Vücudunuzu Nasıl Etkiler? makalesine göz atın ve Depresyon hakkında daha fazla bilgi edinin

Depresyon çok fazla duygusal ıstıraba yol açabilen bir beyin hastalığıdır.
Beyninizin çalışma şeklindeki değişikliklerin de vücudunuz üzerinde büyük bir etkisi olabilir. O
halde size şu soruyu sorabilirim. Depresyonun kalbinizden bağışıklık sisteminize kadar her şeyi
etkileyen çok çeşitli fiziksel sorunlara katkıda bulunmasında şaşılacak bir şey var mı?

Depresyon yalnızca fiziksel belirtilere neden olmaz; ayrıca belirli fiziksel hastalık veya
durumlar için riski artırabilir veya kötüleştirebilir. Buna karşılık, bazı hastalıklar da depresyonu
tetikleyebilir.

Depresyon aynı zamanda fiziksel belirtilere de neden olur. Bu belirtilerin bazılarından
bahsetmek istiyorum. İlk olarak depresyonu olan her üç kişiden ikisinde artan ağrılar
meydana gelir. Ayrıca kronik yorgunluk, sekse olan ilginin azalması, iştah azalması,
uykusuzluk, derin uyku eksikliği veya fazla uyumada sıkca görülen fiziksel belirtilerdendir.

Depresyon Fiziksel Hastalık Riskinizi Artırır

Depresyon, örneğin kortizol veya adrenalin gibi stres hormonlarının düzeylerini
yükselterek bir dizi hastalığa ve diğer durumlara yakalanma riskinizi artırır. Depresyon
bağışıklık sistemini etkileyerek vücudunuzun enfeksiyonla savaşmasını zorlaştırabilir. Zona
aşısı gibi bazı aşılar, depresyonu olan yaşlı erişkinlerde daha az etkili olabilir. Depresyon
ayrıca kalp hastalığı ve madde bağımlılığı riskinin artmasıyla da ilişkilendirilmiştir.

Depresyon ve Tıbbi Hastalıklar: Bir Kısır Döngü

Uykusuzluk veya derin uyku eksikliği gibi depresyonun neden olduğu birçok fiziksel
değişikliğin bağışıklık sisteminizi zayıflattığı düşünülmektedir. Bu mevcut hastalıkları daha da
kötüleştirebilir. Buna karşılık, depresyon veya kronik hastalığın neden olduğu fiziksel
değişiklikler, depresyonu tetikleyebilir veya kötüleştirebilir. Tüm bu değişiklikler, hem
depresyon hem de diğer hastalıklar için tedavi olmaksızın kırılması zor bir kısır döngüye yol
açabilir.

Birçok ciddi hastalık veya durum depresyonla bir arada bulunur. Bunlar;

  • Kalp krizi
  • Koroner arter hastalığı (kalp krizi olmadan)
  • Parkinson hastalığı
  • Multipl skleroz veya lupus gibi otoimmün hastalıklar
  • HIV/AIDS
  • Felç
  • Kanser
  • Diyabet
  • Böbrek hastalığı
  • Artrit

Depresyon, bu hastalıkların bazılarının riskini artırır, ancak her zaman değil. Örneğin,
depresyonun kansere yol açtığı fikrini destekleyen hiçbir kanıt yoktur, ancak ikisi sıklıkla bir
arada bulunur. Aynı zamanda, depresyonun kanser ve HIV gibi ciddi hastalıkların kaçınılmaz
bir sonucu olmadığını veya yönetilemeyeceğini bilmek önemlidir.

Hastalandığınızda, depresyon hastalığın seyrini nasıl etkiler? Birincisi, komplikasyon
geliştirme olasılığınız daha yüksektir. Bu doğru olabilir çünkü depresyon beyninizdeki ve
vücudunuzdaki fiziksel değişiklikleri büyütür. Halihazırda kalp hastalığınız varsa, örneğin,
yüksek seviyedeki stres hormonları vücudunuzun gerekli doku onarımını yapmasını
zorlaştırabilir.

Depresyon ayrıca talimatları izlemeyi, ilaç almayı veya bir tedavi rejiminin diğer
yönlerine bağlı kalmayı zorlaştırabilir. Depresyonda sık görülen ağrı, depresyon tedavisini de
zorlaştırabilir. Bu, kronik ağrısı olan kişilerin daha kötü depresyon sonuçlarına sahip olma
eğiliminde olduğu anlamına gelir.

Depresyon Tedavisi ve Sağlığın İyileştirilmesi

Tedavi süreci için her şeyden önce alanında bir uzman ile görüşmeniz faydalı
olabilir. Eğer depresif bir duygu durumu içerisindeyseniz tedavi hakkında uzmanınız ile
konuşabilirsiniz. Antidepresanlar ve konuşma terapisine ek olarak egzersiz de yardımcı olabilir.

Son çalışmalar, egzersizin hafif ila orta şiddette depresyon için etkili olabileceğini göstermektedir.
ve elbette, diğer birçok hastalığa yardımcı olur. Bitkisel ilaçlar almayı düşünüyorsanız, bunu
önce uzman ile konuştuğunuzdan emin olun.

Ergenlik Döneminde İletişim

Ergenlik Dönemi için bilgi mi arıyorsunuz? Ergenlik Döneminde İletişim makalesine göz atın ve Ergenlik Dönemi hakkında daha fazla bilgi edinin

Ergenlik dönemi 11-12 yaşlarında başlayıp yirmili yaşların başlarına kadar devam eder, hızlı bedensel, zihinsel ve duygusal değişiklikleri içeren dönemdir.

Bu dönemde;

  • Duygulardaki hızlı değişimler dolayısıyla iniş çıkışlar olabilir.
  • Dikkat dağınıklığı olabilir.
  • Dış görüşüne ve diğer insanların düşüncelerine önem verebilir, dış dünyadan çabuk etkilenebilirler.
  • Kimlik oluşturmaya çalıştıkları için birbirinden farklı kimlikleri seçebilirler.
  • Fikirleri hızlı değişebilir, sevdikleri beğendikleri şeyler de hızla değişebilir.
  • Otoriteye başkaldırma olabilir.
  • Ebeveyne karşı gelme görülebilir. Fikirsel çatışmalar görülebilir. Kurallara karşı gelme ve kendi kurallarını oluşturma çabası olabilir.
  • Birey olma çabası içindedirler, bağımsız olmaya çalışırlar.
  • El kol koordinasyonları zayıftır bu yüzden sakarlık olabilir. Ayrıca sakarlığın bir sebebi de zihin bedeni gerçek uzunluğundan algılayamaz.
  • Ben merkezlidir ve herkesin içinde ön plana çıkma arzusu içindedir.
  • Aynı zamanda arkadaşlar aileden önemli gelebilir ve arkadaşlar birbirlerine benzeyebilir
    arkadaşlarına karşı korumacıdır, arkadaşlıklarına müdahale edilmesine tahammül edemez.

Temel olarak ergenlerle iletişimde bulunurken, hoşgörüyü bırakmamak gerekir. Kişiyi yargılamadan, suçlamadan ve iğnelemeden, sen dili yerine ben dilini kullanarak iletişime geçmek önemlidir. Yargılayıcı, küçümseyici, sorgulayıcı ifadelerden kaçınmak gerekir. Birey olma çabalarına saygı duymalı ve müdahale etmemek gerekir. İlişkide birey olma çabasına saygı duymalı ve bireysel sınırlara özen göstermeli. Aile içi kurallarda aşırı baskıcı bir tutum sergilemek yerine birlikte konuşup onların fikirlerini dinleyerek ortak bir karar almak çocuğun fikirlerinin değer ve saygı görüldüğünü hissetmesini sağlar. Alınan kararlarda ve koyulan kurallarda tutarlı davranmak, kararların gerekçelerini açıklamak önemlidir. İletişimde güvenmek ve güvendiğini belli etmek, güven vermek kadar önemlidir. Artık çocuk olmadıklarını unutmamak gerekir. Bu dönemde gencin sinirliliğinin, zorluklarının, üzüntülerinin üzerine çok gitmemek, ona bütün bunları atlatacağını söyleyerek, sakin bir tavırla yaklaşmak gerekir. Anne babalar çocuklarına istedikleri zaman yanlarında oldukları mesajını vermelidirler. Başkalarının yanında eleştirmemeye, şikayet etmemeye, utandırmamaya özen göstermeli. Düzeltilmesi gereken bir davranışı olduğunu düşünüyorsanız bunu mutlaka baş başayken konuşmalı. Arkadaşlarını tanımak, baskıcı bir şekilde kontrolde tutmak yerine daha ılımlı yaklaşarak tanımak ve kabul edici yaklaşmak önemlidir. Olumlu hareketleri desteklemek gibi olumlu arkadaşlıkları desteklemek önemlidir. Son olarak anne ve baba olarak çocuklarınızdan beklentilerinizin çocuğun beceri ve istekleri doğrultusunda olması gerektiğini unutmamak gerekir. Bununla birlikte her kişi farklıdır, tanımak ve ihtiyacına göre davranmak en sağlıklı olanıdır.

Epistaksis (Burun Kanamaları)

Burun Kanaması için bilgi mi arıyorsunuz? Epistaksis (Burun Kanamaları) makalesine göz atın ve Burun Kanaması hakkında daha fazla bilgi edinin

Burun kanamaları çoğunlukla can sıkıcıdır. Ancak bazen korkutucu
ve yaşamı tehdit edici boyuttadır. Uzmanlar burun kanamalarını iki
gruba ayırmaktadırlar.

  • Ön burun kanamaları burun ön kısmından gelen kanamalardır.
  • Ayakta duran yada oturan kişide burun deliğinden akan kanama
    şeklinde kendini gösterir.
  • Arka kanama: Burun arkasından olan kanamadır. Kanama
    genize doğrudur. Otururken veya ayakta dururken bile kanama
    boğaza doğru olur. Hasta sırt üstü yattığında ön kanama bile
    olsa her iki yönde kanama olabilecektir. Kanamalarının tanınması oldukça önemlidir.
  • Burunun arka kısmından olan kanama tipi bir uzmanın takibini
    gerektirmektedir.
  • Burunun arka kısmından olan kanama tipi çoğunlukla yaşlı kişilerde görülür.
  • Bu hasta grubu genellikle yüksek kan basıncı (tansiyon) olan
    kişiler yada travma geçirmiş kişilerdir.
  • Burun kanamaları çocuk yaş grubunda genellikle ön kanama tipinde olmaktadır.
  • Kuru hava veya kış aylarında görülen kabuklanmalar kanamaya neden olmaktadır.;

Bundan korunmak için nemlendirici bir kremi burun orta bölmesine parmak ucu ile
sürmek faydalı olacaktır. Günde üç defa kullanılması önerilir. Ancak gece yatmadan önce sürülmesi yeterlidir. Burun kanaması sık tekrarlıyorsa uzmana gözükmeniz tavsiye edilebilir.

ÖN KANAMALARIN DURDURULMASI

Siz ya da çocuğunuzda ön burun kanaması varsa şunları uygulayabilirsiniz:
Burunun ucundaki yumuşak kısmını başparmağınızla diğer iki parmağınız arasına alınız.
Burunu parmakla sıkıştırılmış olarak yüzünüze doğru bastırın.
Beş dakika böyle bekleyiniz. (Saat tutunuz.)

Başınızı kalbinizden daha yüksek tutmaya dikkat ediniz. Bu nedenle
oturmanız yada başınız daha yukarda uzanmanınız önerilir.
Burun ve yanağınıza buz tatbik ediniz. (Bir plastik torba içine buz
doldurarak. )

KANAMA DURDUKTAN SONRA YENİDEN KANAMAYI ÖNLEMEK

Sümkürmemeye dikkat ediniz.
Yerden ağır bir şey kaldırmak yada buna benzer zorlayıcı hareketler
yapmayınız.
Başınızı mutlaka göğsünüzden daha yukarda tutmaya çalışınız.

TEKRAR KANAMA OLURSA

Burun içindeki tüm pıhtıları sümkürerek temizleyiniz.
3, 4 defa her iki burun deliğine dekonjestan burun spreyi sıkınız.
Tekrar en baştaki 1. ve 3. basamaktaki gibi buruna baskı yaparak
sıkınız.
– Eğer kanama durmuyorsa veya yeniden kanamaya eğilim
gösteriyorsa;
– Eğer kanama nedeniyle yorgunluk ve halsizlik hissediliyorsa.
– Eğer kanamanız burun önüne kanamadan çok boğaz arkasına
doğru oluyorsa bir uzmana gözükmeniz tavsiye edilebilir.

Öğrenme Güçlüğü ve Oyun Terapisi

Oyun Terapisi için bilgi mi arıyorsunuz? Öğrenme Güçlüğü ve Oyun Terapisi makalesine göz atın ve Oyun Terapisi hakkında daha fazla bilgi edinin

Öğrenme güçlüğü yaşayan öğrencilerin zekâ düzeyi, normal ya da normalin
üstündedir. Çok hareketlidirler, el ve ayakları devamlı kıpırdar, yerlerinde
duramazlar. Veya hipo aktiftirler yani bazısı çok yavaş hareket eder. Dikkatleri kısa
sürelidir, kolayca dağılır. Motor koordinasyonları zayıftır. Sakarlık ve beceri zayıflığı
görülür. El-göz koordinasyonları zayıftır. Görsel ayrımlaştırma yetenekleri zayıftır.
Öğrenme güçlüğü tanısı almış çocukların büyük bir kısmında okul veya aile
hayatında yaşanmış travmatik anılar vardır. Küçük yaş çocuklarında yaşanan
travmatik anılar çocukta pek çok olumsuz etki bırakır. Çünkü 0-6 yaş arası çocukları
tehlikeyi fark etmekte ve kendini korumada diğer yaştaki çocuklara göre daha
zayıftırlar. Bu yaşlarda çocuklar somut düşünce döneminde olduklarından yaşadığı
acı verici olaylardan kendini ve anne babasını sorumlu tutar, Aynı zamanda
yaşadığı travma karşısında duygularını düşüncelerini sözcüklerle dile getiremezler.
Bu yüzden zeka düzeyleri, hafıza, motor, dil becerileri olumsuz olarak etkilenir.
Travma yaşayan çocuklar bilişsel, davranışsal, psikolojik, fizyolojik tepkiler
gösterirler.

  • Bilişsel tepkiler; öğrenme sorunları, düşük yetenek gelişimi, dikkat, hafıza
    problemleri, tekrarlayan olumsuz düşünceler, olaya ait görüntülerin zihne gelmesi.
  • Psikolojik tepkiler; şok olma, korku hissi, öfke, yas, suçluluk utanç hisleri,
    çaresizlik ümitsizlik, sevgi şefkat gördüğünde bunun farkına varamama, depresyon,
    kaygı.
  • Davranışsal tepkiler; çabuk irkilme, hırçın ve öfkeli olma, saldırgan davranışlar,
    heyecanlı ve üzüntülü olma, kendini suçlama, aşırı susma, aşırı ağlama içe
    kapanma, ebeveynlerinden ayrılma korkusu.

Öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklar bireysel özel eğitim desteğinin yanı
sıra oyun terapisi görebilir. Oyun terapilerinde çocuk okulla ilgili olumsuz
yaşantılarını terapinin ilerleyen seanslarında, uzman ile güvenli bir ilişki kurduktan
sonra oyunlarında sahneler. Böylece kaybettiği gücünü onurunu özgüvenini tekrar
kazanır. Bu iyilik hali ders başarısına ve sosyal ilişkilerine olumlu bir şekilde yansır.

Hemoroid (BASUR) Nedir?

Basur için bilgi mi arıyorsunuz? Hemoroid (BASUR) Nedir? makalesine göz atın ve Basur hakkında daha fazla bilgi edinin

Halk arasında basur olarak da bilinen hemoroid, kalın bağırsağın son kısmında, anal kanal içerisindeki toplardamarların genellikle zorlanma sonucu şişerek, memeye benzer bir görünüm alıp, makattan dışarı çıkmasıdır.
Damarların varisleşmesi olarak da tanımlanabilen hemoroid, genellikle makattaki basının artması
nedeniyle görülmektedir.

Hemoroid (Basur) Kimlerde Görülür?

Genellikle orta ve ileri yaşta sık görülmekle birlikte, son zamanlarda beslenme alışkanlıklarının
bozulması ile gençlerde de görülebilmektedir. Her iki cinsiyette de benzer oranlarda görülür.

Hemoroid (Basur) Neden Olur?

Hemoroid hastalığı, gündelik yaşam konforunu olumsuz etkileyen birden fazla nedene dayalı olarak ortaya çıkan makat hastalıklarının başında yer almaktadır. Hemoroid rahatsızlığında hastalarda ortak görülen belli başlı nedenler bulunmaktadır. Bu hemoroid nedenleri şu şekilde sıralanabilir:

  • Bağırsak alışkanlıklarında değişiklik (kronik kabızlık ya da ishal atakları),
  • Günlük su ihtiyacının yeterli düzeyde karşılanmaması,
  • Hareketsiz yaşam,
  • Gebelik-doğum,
  • Ağırlık kaldırmak (spor veya ağır iş kolları),
  • Alkol kullanımı,
  • Aşırı kilo,
  • Genetik yatkınlık,
  • Anal bölge tümörleri.

Hemoroid (Basur) Çeşitleri

Hemoroid hastalığı iç hemoroid ve dış hemoroid olarak değerlendirilir.

İç Hemoroid ve Dereceleri

İç hemoroidler en çok şikâyete sebep olan hemoroid çeşididir. Anal kanal içerisinde yer alırlar ve
hastalık evresi ilerledikçe makattan dışarı sarkarak, ağrı-kanama, tuvaleti zorlaştırma şeklinde sorunlar yaratırlar.

1.Derece Hemoroid:
Normalde herkeste bulunan hemoroidal yastıkçıklarda belirgin bir büyüme yoktur. Genellikle başka
nedenlerle yapılan endoskopik incelemelerde görülürler.

2.Derece Hemoroid:
Hemoroid yastıkçıklarında hafif büyüme meydana gelmektedir. Hasta makatta dolgunluk hissi ve
tuvalette makat kenarında şişlik hisseder. Tuvalet bitiminde hemoroidler kendiliğinden anal kanala
içeri girer.

3.Derece Hemoroid:
Hemoroid pakeleri oldukça büyümüştür. Ikınma ile dışarı çıkar ve ancak elle itilerek içeri
gönderilebilirler. Kanama-ağrı gibi şikâyetler artmaktadır.

4.Derece Hemoroid:
Hemoroid pakeleri sürekli anal kanaldan dışarıda dururlar ve içeri itilemezler. İtilse bile kolayca dışarı çıkmaktadır. Günlük yaşamı da oldukça zorlaştırmaktadır.

Dış Hemoroid

Dış hemoroidler anal kanalı çevreleyen cildin altına yerleşmiştir. Ikınma ile belirginleşirler. Bazen iç
hemoroid ile birlikte olurlar ve buna mixt tip denir. Tromboze olursa (içindeki kan pıhtılaşır) hastaya
şiddetli ağrı hissettirmektedir.

Hemoroid (Basur) Belirtileri

İç hemoroid ve dış hemoroid belirtileri, birbirlerinden farklılık gösterse de genellikle hemoroid
hastalarının yaşadığı şikâyetler ve belirtileri şu şekilde sıralamak mümkündür:

  • Makatta kaşıntı,
  • Tuvaleti takiben kanama,
  • Makatta yanma hissi,
  • Ele gelen şişlik,
  • Tuvaleti yapmaya rağmen rahatlama hissi,
  • Tuvalette ve sonrasında ağrı.

Panik Atak Nedir?

Panik Atak için bilgi mi arıyorsunuz? Panik Atak Nedir? makalesine göz atın ve Panik Atak hakkında daha fazla bilgi edinin

Panik hayatımızın herhangi bir döneminde karşımıza çıkabilecek bir durumdur. Araştırmalara
her 25 kişiden birinin hayatının bir döneminde panik ile ilgili ciddi sorunlar yaşayabildiğini
gösterir. Peki bu kadar sık yaşanabilecek bir durumken, panik atak nedir?

Panik, ortada vücut bütünlüğümüzü tehdit eden bir durum yokken, öngörülebilir bir şekilde
kişinin yoğun korku belirtilerini tecrübe etmesidir. Bu korku belirtileri beklenmedik
zamanlarda ortaya çıkabilir. Bunları uzmanlar olarak ‘Yanlış Alarm’ olarak değerlendiririz.
Yangın olmadığı halde çalan yangın alarmı, hırsız tarafından çalınmaya çalışılmadan çalmaya
başlayan araba alarmı gibi düşünülebilir. Panik atak geçiren kişi bu yanlış alarmlara karşı
yoğun bir korku yaşar ve çeşitli bedensel belirtiler tecrübe eder. Bu nedenle, panik ataklar
beklenilmeyen aniden ortaya çıkan bir dizi bedensel belirti ve bu belirtilerden korku duyma
veya paniğe kapılma şeklinde tanımlanabilir.

Panik atak esnasındaki bir takım fiziksel belirtiler nasıl yaşanır. Panik atak geçirmiş
danışanlardan sıkça;
‘Kalbim çok hızlı atıyordu’
‘Nefes almam zorlaştı’
‘Kalp krizi geçirdiğimi düşündüm’ şeklinde ifadeler duyabiliriz. Bunların sebebi* yanlış alarm
vermiş olmamızdır.

Beynimiz çevrede bir tehlike algıladığında veya tehlike olabileceğini öngördüğünde ‘Otonom
Sinir Sistemi’ adı verilen kısma uyarı gönderir. Burada bilinmesi gereken önemli nokta, bunun
amacı sizi korumaktır, size zarar vermek değildir. Otonom sinir sistemi; kaçma ve savaşma
tepkilerinden sorumlu olan Sempatik Sinir Sistemi ile gevşeme ve dinlenmeden sorumlu olan
Parasempatik Sinir Sisteminden oluşur.

Organizma korunmak istendiğinde, beyin, kaçma ve savaşma tepkisinden sorumlu Sempatik
Sinir Sistemi (SSS) aktif hale getirir. SSS, ‘ya hep ya hiç’ ilkesiyle çalışan bir sistemdir. Başka bir deyişle, aktif değilken hiçbir belirti yaşanmaz
(vücudunuzda panik atakla ilgili hiçbir tepki hissetmezken), fakat aktif olduğu zaman
vücudunuzda birçok fiziksel belirtiyi yaşarsınız. Örneğin; kalbin çok hızlı çarpması, terleme,
titreme, nefes almakta zorluk vb.

Vücudun sadece belirli kısımlarda değişikli olup geri kalanda herhangi bir fiziksel belirti
olmaması çok nadir görülen bir durumdur.

CHOPARD, COUTURE KOLEKSİYONUNU TANITACAK

İsviçreli lüks marka Chopard, mücevherlerini tamamlayan tasarımlardan oluşan yeni couture serisini bir defileyle sunacak.

Chopard, yıllarca en ünlü kadınların boyunlarını mücevherleriyle süsledikten sonra, kırmızı halı için tasarımlardan oluşan bir couture giyim serisi sunacağını duyurdu.

Chopard’ın başkan yardımcısı ve sanat yönetmeni Caroline Scheufele, 50 görünümden oluşacak serinin arkasındaki fikir kişisi. Marka, tasarımları Cannes Film Festivali sırasında bir podyum gösterisi ile sunacak. “Caroline’s Couture” adı verilen koleksiyon, takıları tamamlaması amaçlanan silüetlerle tasarlandı.

Scheufele, modacılardan oluşan bir ekiple çalışarak koleksiyonun geliştirilmesine öncülük etti. Parçaların zaman içinde koordine edilmesi ve birlikte çalışması amaçlanıyor. Scheufele, couture lansmanı için ilham kaynağı olarak koleksiyonluk, ömür boyu kullanılacak ve sonraki nesle aktarılacak mücevher ilkelerini kullandığını söyledi.

Koleksiyon ayrıca sürdürülebilirlik göz önünde bulundurularak tasarlandı. Scheufele, modası bir sezondan fazla sürecek klasik şekilleri tercih etti ve temel parçalar birden fazla sezon için sipariş üzerine mevcut olacak.

Evin sosyal ve çevresel taahhütlerinin bir parçası olarak çizgi, Hindistan’daki el işleme zanaatının korunmasına adanmış kar amacı gütmeyen bir eğitim merkezi olan Kalhath Enstitüsünde işleniyor.

Marka, bu koleksiyon ile lüks seviyede de söz konusu olan fast fashion kavramına karşı bir duruş sergilediğini söylüyor. “Moda endüstrisinin ilkeleri, moda evleri tarafından yılda dört ila 10 kez sunulan koleksiyonların ritmi nedeniyle sistematik olarak programlı eskimeye mahkum kıyafetlerin üretilmesini gerektirirken, Caroline Scheufele takı için kullanılan tekniğin aynısını benimsiyor.” şirket bir açıklamada söyledi.

Kumaşlar, özellikle şifon, tafta, düşes saten, ipek ve dantel olmak üzere tercih edilmiş. Jakarlar ve boncuk işlemeler de koleksiyonun dikkat çeken detayları arasında…

“Caroline’s Couture” koleksiyonu salı günü Cannes’da görücüye çıkacak.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Prostat Kanserinde Erken Tanı

Prostat Kanseri için bilgi mi arıyorsunuz? Prostat Kanserinde Erken Tanı makalesine göz atın ve Prostat Kanseri hakkında daha fazla bilgi edinin

Prostat kanserinde erken tanı hayat kurtarır
Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Şevket Tolga Tombul, pek çok hastanın prostat taraması sırasında yapılan muayene nedeniyle üroloji hekimine başvurmaktan kaçındığına dikkat çekti. Doç. Dr. Tombul, prostat kanserinin her zaman belirti vermediğini belirterek, “Tanı geç konulursa, hastalık evre atlayıp tedavisi daha zor aşamalara gelebilir. Bu nedenle rutin kontrol çok önemli” dedi.

Erkeklerde akciğer kanserinden sonra en sık görülen kanser türü prostat kanseri olarak biliniyor. Bu konuya dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmak için sağlık gündeminde yer alan “Prostat Kanseri Farkındalık Ayı” nedeniyle konuşan Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Şevket Tolga Tombul, hiçbir semptom olmamasına rağmen kişinin prostat kanseri olabileceğini söyledi.

“ERKEN DÖNEMDE TANI VE TARAMA ÇOK ÖNEMLİ”

Yaşla birlikte ileri evrelerde hastanın yaşam beklentisinin azalmasından dolayı erken dönemde tanı ve taramanın çok önemli olduğunu belirten Doç. Dr. Tombul, “Erkeklerde yaşla birlikte prostat dokusu erkeklik hormonunun da etkisiyle yavaş yavaş büyüyor. Fiziksel büyüklüğü arttıkça da idrar problemlerine yol açıyor” dedi. Günümüzde çoğu hastanın, bu idrar problemleri ortaya çıkınca doktora başvurduğunu anımsatan Doç. Dr. Tombul, “Bizler diyoruz ki, prostat kanseri her zaman belirti vermez, sadece idrarla ilgili semptomlar değil, hiçbir semptom olmadan da sadece PSA yüksekliği ya da prostat muayenesinde tespit edilecek sertliklerle de tanı koyulabilir. Bu nedenle hiçbir semptom vermeyen hastalarımızda bile özellikle ailesinde prostat kanseri riski olan ya da ailesel meme ve yumurtalık kanseri hikayesi olan kişilerde 45, olmayan hastalarda ise 50 yaşından sonra bu tür ürolojik kontrolleri öneriyoruz” diye konuştu.

“MUAYENEDEN ÇEKİNİP HEKİME BAŞVURMUYORLAR”

Hastaların hekime başvurmasındaki en büyük engelin “prostat taraması sırasında yapılan muayene” olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Tombul, “Parmakla muayene olmasından dolayı muayeneden kaçınılıyor. Ancak hastalarımız bundan korkmasınlar. Bu kaçınmaların neticesinde hastalık evre atlayıp tedavisi daha zor aşamalara gelebilir” ifadelerini kullandı.

“PROSTAT KANSERİ ÇIKMASA DAHİ RUTİN KONTROLLERE DEVAM EDİN”

Yapılan testler sonucunda prostat kanseri çıkmasa bile vatandaşların rutin kontrollerine devam etmeleri gerektiğini dile getiren Doç. Dr. Tombul, “Normal süreç içerisinde taramalarımızı, PSA kan testiyle ve makattan parmakla muayene ile yapıyoruz. Bunlarda şüpheli bir durum tespit ettiğimizde hastalarımızın çekilecek olan prostat MR’ı ile prostatında kanser şüphesi olan lezyonun olup olmadığını araştırıyoruz. Eğer ki herhangi bir lezyon tespit edilirse yeni nesil gelişen MR füzyon teknolojileriyle bu hastamızdan biyopsi alarak prostat olup olmadığını araştırıyoruz.

Prostat kanseri çıkmadığı zaman takibimize rutin aralıklarla muayene ile devam ederken, prostat kanseri çıktığı zaman hastalığın evresine göre cerrahi, radyoterapi, hormonel ya da kemoterapi tedavileri uygulayabiliyoruz. Erken evrede tanı aldığımız zaman tedaviyi cerrahi ya da radyoterapi ile yapabiliyoruz. Cerrahiyi ise açık, laparoskopik ya da laparoskopi yardımlı robotik cerrahi yöntemlerinden biri ile gerçekleştirebiliyoruz” diye konuştu.

Erken evrede tanı almış bir prostat kanseri hastasının ister cerrahi tedavi ister radyoterapi almış olsun 10 yıllık yaşam beklentisinin yüzde 90’ların üzerine çıkabildiğinin altını çizen Doç. Dr. Tombul, sözlerine şu şekilde devam etti:

“Ancak tanıda geç kalındığında hastalar bazen patolojik kemik kırıklarıyla idrar yapamama, idrarında kanama şikayetleri ya da başka yerlere sıçrama nedeniyle oluşabilecek şikayetler yaşayabiliyor. Bu durumda da tedaviler çok değişik boyutlara varıyor. Öyle ki hormonel tedavilerin yanında radyoterapi ve kemoterapi de gerekebiliyor. Hasta bu süreç içerisinde tanıda geç kaldığı zaman yayılmanın getirdiği komplikasyonlarla uğraşmak zorunda kalıyor. Belirti vermesini beklemeye gerek yok. Hemen çekinmeden doktor kontrolünün yapılması, prostat kanserinin erken tanısında çok önemli rol oynayabiliyor.”

Panik Atak Hakkındaki Mitler

Panik Atak için bilgi mi arıyorsunuz? Panik Atak Hakkındaki Mitler makalesine göz atın ve Panik Atak hakkında daha fazla bilgi edinin

Panik atak hakkında bazı yanlış bilinen/düşünülen durumlara ve bunlarla ilgili açıklamalara
aşağıdan ulaşabilirsiniz.

1. ‘Kalp krizi geçiriyorum.’

Panik atak esnasında kişilerin kalp krizi geçirdiğini düşünmesi yaygın bir durumdur. Eğer
doktor kontrolünden geçtiyseniz ve doktorunuz fiziksel bir problem olmadığını söylediyse
yaşadığınız durum kalp krizi değil panik atak olabilir. Panik atak herhangi bir durumda ortaya
çıkabilecekken, kalp hastalıkları efora bağlı olarak ortaya çıkar. Bir başka deyişle kişi ne kadar
çok fiziksel olarak hareket ederse o kadar çok kalp hastalıklarına bağlı belirti ile karşılaşır. Bu
belirtiler kişi dinlenmeye başlıktan sonra ortadan kalkar.

2. ‘Panik atak geçirirsem ölürüm’

Panik atak geçirirken karşılaşabileceğiniz en kötü senaryo kendinizden geçmenizdir. Fakat
kendinden geçme ve geri gelme birkaç saniye içinde meydana gelir.

3. ‘Panik ataklar bedenime zarar veriyor’

Panik ataklar kişinin bedenine zarar vermek için değil, korumak amaçlı olan sempatik sinir
sistemi aktivasyonudur. Sistem bir süre sonra kapanır ve beden kendini normal haline geri
getirir. Panik ataklar kişinin bedenine zarar verecek boyutta değildir. Fakat kronik olarak
stres ve kaygı yaşıyorsanız, yıllar içerisinde fiziksel ve hormonal dengesizlikler ile bedeninizde
rahatsızlıklar hissedebilirsiniz. Kronik olarak stresli ve kaygılıysanız ve nasıl baş edebileceğinizi
de bilmiyorsanız, uzmana danışmanızı önerebiliriz.

4. ‘Ömrümün sonuna kadar panik atak geçireceğim’

Panik ataklar bir döngü içinde meydana gelir. Bedende oluşan bazı değişiklikler kişi
tarafından korku ile karşılanır ve bu değişikliklere felaket içerikli anlamlar yüklenir (örneğin;
kalp krizi geçiriyorum veya ölüyorum gibi). Kişi yüklediği bu anlamlar ile daha da korkar ve
korktuğu için belirtilerin şiddeti artar. Böylelikle panik atak döngüsü oluşur. Eğer fizyolojik bir
probleminiz yoksa, yaşanan durumun size zarar vermediğine ve belirtilerin tehlikeli
olmadığına tamamen inandığınızda panik ataklar ortadan kalkacaktır.

5. ‘Panik atak geçirirken başkasına zarar verebilirim’

Kişi panik atak esnasında kendini dehşet içinde ve ne yapacağını şaşırmış hissedebilir. Fakat
şimdiye kadar panik atak geçirirken herhangi bir kişinin çevreye zarar verdiği kaydedilmiş bir
durum değildir.

Astım Hastalarında Uyulması Gereken Kurallar

Çocuk Astımı için bilgi mi arıyorsunuz? Astım Hastalarında Uyulması Gereken Kurallar makalesine göz atın ve Çocuk Astımı hakkında daha fazla bilgi edinin

1. Çocuğunuzu sigara içilen ortamlarda bulundurmayın, sigara ev dışında (balkonda),
açık havada içilmelidir. Ancak açık havada bile çocuğun yanında sigara içilmemelidir.
Mutfakta aspiratör altında, banyoda ya da başka bir odada içilen sigara ev içi hava kirliliğine
neden olur.
2. Çocuğunuzu toz, duman, egzoz, sinek ilacı, çamaşır suyu, deodorant, parfüm, saç
spreyi ve boya-badana kokusu olan ortamlardan uzak tutalım.
3. Çocuğunuzu hava kirliliğinin fazla olduğu dönemlerde mümkün olduğunca evden
dışarı çıkarmayın.
4. Çocuğunuzu üst solunum yolu enfeksiyonu (nezle, grip) olan kişilerle temas
ettirmeyin. Aileden biri grip olduğunda mümkün olduğunca temas etmemesini, sık ellerini
yıkamasını ve maske kullanmasını sağlayın.
5. Üst solunum yolu enfeksiyonlarının (nezle, grip, sinüzit) astım yakınmalarını
tetikleyeceğini unutmayın, erken dönemde atak tedavisine başlayın.
6. Atak dışında çocuğunuzun oyun oynamasını ve spor yapmasını kısıtlamanıza gerek
yoktur.
7. Doktorunuz tarafından önerilmedikçe herhangi bir yiyecek ve içecek kısıtlaması
yapılmasına gerek yoktur.
8. Astımın kontrol altında olduğu dönemde egzersiz yapılabilir.
9. Egzersiz;
a. Isınma hareketleri ile başlanmalıdır.
b. Yavaş yavaş sonlandırılmalıdır.
10. Soğuk hava, polen ve hava kirliliğinin yoğun olduğu dönemlerde egzersiz sırasında
hırıltı, nefes darlığı ve öksürük gibi şikayetlerin olması durumunda egzersiz sonlandırılmalıdır
ve kurtarıcı astım ilacı kullanılmalıdır.
11. Astımlılar için önerilen sporlar: yürüyüş, bisiklet, jimnastik, yoga, pilates, masa tenisi
ve yüzmedir.
12. Alerjik rinit ve astımın nedeni polenler (ot, çayır, ağaç), ev tozu akarları, küf
mantarları, kedi, köpek ve kuşlardan kaynaklanan alerjenler olabilir. Alerji testlerinde bu
maddelere karşı alerji saptanan hastaların uyması gereken kurallar sıralanmıştır.

EV TOZU AKARLARINDAN (MİTE) ALLERJİSİ KORUNMA

Ev tozu akarı (mite) mikroskopla görülebilen küçük canlılardır.Günlük yaşantımızda ev içi
ortamda sıklıkla bulunurlar. Özellikle sıcak ve nemli ortamlarda hızla çoğalırlar. İnsanlarda
alerjiye neden olan akarlar sıklıkla dermatophagoides pteronyssinus ve dermatophagoides
farine dir. Akarlar sıklıkla zeminde çökmüş halde bulunur, hareketle kolayca havaya karışır.
Kuru havada özellikle nem oranı %50 in altına indiğinde akarlar yaşayamaz. Nemi azaltmak
için oda sık sık havalandırılmalı, buhar makineleri kullanılmamalıdır.

1. Çocuğunuzun tüm yatak takımı (nevresim takımı) haftada bir değiştirilmeli ve
yıkanmalıdır.
2. Çocuğunuzun kullandığı yatak, yastık, yorganların yün ve kuş tüyü olmaması
gerekmektedir. Pamuklu veya elyaf olabilir. Önerilirse yatak, yastık ve yorganlara akarları
geçirmeyen özel kılıflar kullanılabilir.
3. Çocuğunuzun odasında halı bulundurmayın, gerekirse küçük ince pamuklu bir kilim
kullanılabilir.
4. Çocuğunuzun odasında mümkün olduğunca az eşya bulundurun. Toz tutabilecek
kumaş döşemeli mobilya, minder bulundurmayın, toz tutan kapalı eşyaları (kitap gibi) kapalı
dolaplarda saklayınız.
5. Evde nem oranını %50 in altında tutmak gerekmektedir. Çatı, banyo, lavabo, tuvaletler
ve tüm camlarda gerekli izolasyon önlemlerini alın. Evin içinde çamaşır kurutmayın, Buhar
yapmayın, kaloriferlerin üstüne ıslak bez, su kabı koymayın. Evin en nemli yeri banyodur,
çocuğunuzun banyoda kalış süresini kısaltın.
6. Haftada en az bir kez yüksek vakumlu HEPA filtreli elektrik süpürgesi ile oda
temizlenmelidir. Elektrik süpürgesini çocuğunuzun yanında çalıştırmayın, çocuğun yanında
temizlik yapılmamalıdır.
7. Perdeler kolay yıkanabilir olmalı veya kumaş perde yerine mümkünse ince tül ya da
stor kullanılmalıdır.
8. Tüylü, peluş ya da kumaş kaplı oyuncaklar yatak odasından çıkarılmalıdır, yanından
ayrılamadığı oyuncağı varsa haftada bir yıkanmalıdır.

POLEN ALLERJİSİNDE KORUNMA

Polenler (çiçek tozları) çiçekli bitkilerin çoğalmasını sağlayan protein yapısında maddelerdir.
Polen taneleri gözle görülemeyecek kadar küçüktür, rüzgar ile kolayca taşınabilirler. Her bitki
her yıl belirli bir mevsimde uygun sıcaklık ve nemde polenlerini çevreye (atmosfere)
bırakırlar. Polen mevsimleri ve yoğunlukları bölgenin bitki örtüsü, o yıl aldığı yağışlar ve
sıcaklık gibi hava durumuna bağlı olarak değişmektedir. Bu nedenle polen yoğunluğu
bölgesel olarak farklılık gösterebilmektedir.

• Ağaç polenleri çoğunlukla kış sonu ilkbahar başında (Mart-Nisan),
• Çayır (çimen, ot) ve tahıl polenleri ilkbahar ve yaz başında (Nisan-Mayıs-Haziran),
• Yabani ot polenleri yaz mevsiminde (Haziran-Temmuz) atmosferde daha yoğun olarak
bulunurlar.

Polenler gün içinde özellikle sabah ve öğle saatlerinde yoğundur. Akşam saatlerinde polen
yoğunluğu azalmaktadır. Ayrıca yağmur yağdıktan sonraki birkaç saatte polen yoğunluğu
azalmakta, rüzgarlı havalarda artmaktadır.
1. Nisan-Mayıs-Haziran aylarında (polen dönemi) çocuğunuzu ağaç ve otların
(yeşilliğin) yoğun olduğu yerlere (piknik, park) götürmeyin.
2. Sabah ve öğlen saatlerinde mümkünse dışarıya çıkılmamalı ve pencereler
açılmamalıdır. Bu zamanlar polenlerin en yoğun olduğu zamandır. Evinizi akşam saatlerinde
havalandırın.
3. Dışarda vakit geçirilecekse şapka, gözlük, uzun kollu ve bacaklı giysiler giyilmesi
önerilmektedir. Dışardan eve gelindiğinde bu kıyafetler değiştirilmeli, el ve yüz bol suyla
yıkanmalı ya da mümkünse duş alınmalıdır.
4. Polen döneminde açık hava aktivitelerinden kaçınılmalı spor faaliyetleri için kapalı
alanlar tercih edilmelidir.
5. Çamaşırlar ev içinde ya da kurutma makinesinde kurutulmalı dışarıya asılmamalıdır.
6. Polen filtreli klimalar bu dönemde evde ve arabada kullanılabilir.

KÜF ALLERJİSİNDE KORUNMA

Havada gözle görülmeyen sporları olan küçük mantarlardır. Çoğalmak için uygun sıcaklık ve
neme gereksinimleri vardır. Hem ev içinde hem de dış ortamda bulunabilirler. Evde daha çok
güneş görmeyen nemli yerlerde (banyo, mutfak) dış ortamda çürüyen bitkiler üzerinde ve
havada bulunabilir. Havanın sıcak ve nemli olduğu yaz sonunda yoğunluğu fazladır. Çok
çeşitli küf mantarları vardır. Allerjiye neden olanlar sıklıkla Alternaria, Aspergillus ve
Cladiosporium dur.

1. Evde nem oranını %50’ in altında tutmak gerekmektedir. Ev sık havalandırılmalıdır.
2. Ev içinde küfle kaplı eşyaları çıkarın, Saksı bitkileri küf tutabileceği için ev içinde
bulundurmayın.
3. Çatı, banyo, lavabo, tuvaletler ve tüm camlarda gerekli izolasyon önlemlerini alın.
Sızıntı yapan musluk ve su boruları ve tesisat varsa onarılmalıdır.
4. Evin içinde çamaşır kurutmayın, Buhar yapmayın, kaloriferlerin üstüne ıslak bez, su
kabı koymayın.
5. Evin en nemli yeri banyodur, çocuğunuzun banyoda kalış süresini kısaltın.
6. Duvarların ve camların küflenmesini önlemek için gerekli temizliği yapın. Küf mantarı
olan duvarlar ya da yüzeyler (sıklıkla banyoda olur) sirkeli su ile silinip durulanmalıdır.
7. Dış ortamda çürümüş bitki ve yapraklardan küf mantarı içerebileceğinden uzak
durulmalıdır.

EVCİL HAYVAN ALLERJİSİNDE KORUNMA

En sık alerjiye neden olan evcil hayvanlar kedi ve köpektir. Hayvanların sadece tüyünde değil
salyasında, tükürüğünde, derisinde ve idrarına karşı alerjik bulgu gelişebilir. Alerjik
bulguların gelişmesi için mutlaka hayvana dokunmak gerekmez, havada asılı kalan bu
alerjenler hava yolu ile de bulgulara yol açabilir.

Evcil hayvan ortamdan uzaklaşsa bile alerjenleri havada asılı, mobilya ve kıyafetlere yapışmış
olacağından belirtiler devam edebilir.

1. Eve alerjisi olduğu hayvanı almayın, olduğu yerlere götürmeyin.
2. Yatak odasına alınmamalı ve yatak odasının kapısı kapalı tutulmalıdır.
3. Hayvanın tüyleri evin dışında alerjisi olmayan bir kişi tarafından düzenli olarak
fırçalanmalıdır.
4. Havada asılı kalan alerjenleri temizlemek için HEPA filtreli hava temizleyiciler
kullanılabilir.
5. Halılar ve kumaşla kaplı mobilyalar mümkünse kaldırılmalıdır.

HAMAM BÖCEĞİ ALLERJİSİNDE KORUNMA

1. Duvar ve yer döşemelerinde hamam böceğinin girebileceği çatlak ve delikleri kapatın.
2. Kapı, pencere gibi hamam böceğinin girebileceği alanları kontrol edin.
3. Yatak odasında yiyecek bulundurulamamlıdır.
4. Dışarda yiyecek bulundurmayın, kapak ya da naylon streçle ile kapatın.
5. Açıkta çöp bırakılmamalıdır, mutlaka kapalı kaplarda olmalıdır.
6. Evde nem oranını %50 in altında tutmak gerekmektedir. Çatı, banyo, lavabo, tuvaletler
ve tüm camlarda gerekli yalıtım önlemlerini alınmalıdır
7. Evinizi hamam böceklerine karşı ilaçlayın.