Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Filistin diplomasisi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail-Filistin çatışmasının son bulması için yoğun diplomasi yürütüyor. Erdoğan, bu kapsamda Ürdün Kralı 2. Abdullah, Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile telefonla görüştü.

Türkiye, İsrail-Filistin gerginliğinin bölgedeki başka ülkelere de sıçramadan sonlandırılması ve taraflar arasında müzakerelerin başlatılması için çok yönlü diplomasi yürütüyor.

Bu kapsamda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, çatışmaların başladığı ilk andan itibaren pek çok liderle görüşme gerçekleştirdi.

Erdoğan, Ürdün Kralı 2. Abdullah ile görüşmesinde, çatışmaların bölge geneline yayılma ihtimaline karşı teyakkuzda olunması gerektiğini belirterek, Türkiye’nin, gerilimin sonlandırılması için arabuluculuk dahil her türlü desteğe hazır olduğunu ifade etti.

Daha sonra Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun ile görüşen Erdoğan, gerginliğin bölgedeki başka ülkelere de sıçramadan sonlandırılması ve adil bir barışa müzakereler yoluyla ulaşılması için bir yol açılmasının hedeflendiğini, bunun için Türkiye’nin samimi ve barışçıl çabalarına, başta bölge ülkeleri olmak üzere, uluslararası camianın desteğinin beklendiğini de dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile görüşmesinde ise Türkiye’nin saldırılardan etkilenen masum sivillere yardım ulaştırılması için çalışma başlattığını, sivil yerleşim yerlerinin bombalanmasının kabul edilemeyeceğini ve bölge ülkelerinin çatışmaların sona ermesi için yapıcı mesajlar vermesinin önemli olduğunu söyledi.

Öte yandan, Dışişleri Bakanlığı ve istihbarat birimleri de arabuluculuk ve esir takası konusunda çalışmalarını yoğunlaştırdı.

Bakan Fidan: İslam İşbirliği Teşkilatı’nın dışişleri bakanları olağanüstü toplanacak

Dışişleri Bakanı Fidan, “Filistin Devleti kurulmadıkça, bölgeye barış gelmeyecektir. Gazze’deki savaş sona ermeli.” dedi. Bununla birlikte Fidan, “İslam İşbirliği Teşkilatı’nın dışişleri bakanları yarın Cizre’de olağanüstü toplanacaktır.” açıklamasını yaptı.

Bakan Fidan, Lübnanlı mevkidaşı Abdallah Bouhabib ile birlikte açıklamalarda bulundu. Fidan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

(İsrail-Filistin) Bu savaştan daha büyük savaşlar çıkabileceği gibi tarihi bir barış da çıkabilir. Cumhurbaşkanımız tarihi bir barışın mümkün olduğuna inanıyor”
“Savaşın başta Lübnan, Mısır ve Ürdün olmak üzere bölge ülkelerinin istikrarsızlaşmasına yol açacak şekilde gelişmesini engellemek için elimizden geleni yapıyoruz”
“Birisinin toprağını işgal ediyorsunuz. Evine el koyuyorsunuz, dışarı atıyorsunuz, birini getirip oraya koyuyorsunuz, ‘yerleşimci’ diyorsunuz. Bunun adı hırsızlıktır”
“(İsrail-Filistin) Uzun yıllardır hegemonik güçlerin, medya gücüyle problemin gerçek tabiatını unutturduklarını görmekteyiz, artık buna bir son verme zamanı geldi”
“Türkiye, tarihi olan mazisi olan güçlü ve tecrübeli bir devlettir. Yaptığımız uyarılara lütfen kulak verin”
“1967 sınırlarına dayalı, iki devletli, Kudüs’ün başkent olduğu bir Filistin devleti konusunda artık uluslararası toplumun, ciddi adım atma zamanı gelmiştir”

Bakan Göktaş, özel halk otobüslerinin 4 gün sınırını değerlendirdi

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş, halk otobüslerinin her ayın 1’i ile 4’ü arası ücretsiz yolcu taşıma kararına ilişkin, “Esnafımızın mağduriyetini de göz önüne alarak gelir desteğinin iyileştirilmesine yönelik önümüzdeki yıl bir artış yapılması hususunda Hazine Bakanlığımız ile yakın çalışmalarımızı sürdürüyoruz.” ifadesini kullandı.

Tüm Özel Halk Otobüsleri Kooperatifleri Birliği (TÖHOB) Genel Başkanı Kurtuluş Kara ve otobüs esnafı, Türkiye genelinde her ayın yalnızca 1’i ile 4’ü arası ücretsiz yolcu taşınacağına yönelik kararı özel halk otobüsleri astı.

Bakan Göktaş, ücretsiz seyahat hakkından yararlanan 65 yaş ve üzeri kişiler ile yüzde 40 ve üzeri engelli raporu bulunan vatandaşların ayın sadece belirli günlerinde ücretsiz taşınacağına yönelik tartışmalara ilişkin açıklamalarda bulundu.

Engelli ve yaşlıları ücretsiz taşıyan şehir içi özel halk otobüsü ve deniz ulaşım aracı sahiplerine yönelik aylık gelir desteği ödemelerinin ilgili kanun çerçevesinde düzenlenerek 2015’ten beri sürdüğünü belirten Göktaş, ayın 1’i ile 4’ü arası ücretsiz yolcu taşıma kararının kanuna aykırı olduğunu ifade etti.

Bakanlık olarak 2023’te yaptıkları iki artışla destek ödemelerinin yüzde 100 artırıldığını hatırlatan Göktaş, “Son dönemlerdeki tartışmalarla birlikte esnafımızın mağduriyetini de göz önüne alarak gelir desteğinin iyileştirilmesine yönelik önümüzdeki yıl bir artış yapılması hususunda Hazine ve Maliye Bakanlığımız ile yakın çalışmalarımızı sürdürüyoruz.” ifadesini kullandı.

‘Esnafımızı rahatlatacak adil bir uygulama olacak’

Bakanlık ile Tüm Özel Halk Otobüsleri Birliği arasında ücretsiz seyahat kapsamında ödenen gelir desteğine ilişkin görüşmelerin devam ettiği bilgisini paylaşan Göktaş, şunları kaydetti:

“Görüşmelerimizde engelli ve yaşlı vatandaşlarımız başta olmak üzere her bireyin eşit, tam ve ayrımcılığa uğramadan toplumsal hayata katılımlarını desteklemek amacıyla iş birliğine açık ve duyarlı bir yaklaşım sergileyerek ciddi bir yol katettik. Geldiğimiz noktada, fiilen ücretsiz yolcu taşımasına rağmen ruhsatında ayakta yolcu taşıma izni olmaması nedeniyle gelir desteği ödemesinden yararlanmayan özel halk otobüslerinin de kapsama alınmasına ilişkin yönetmelik değişikliği çalışmalarında son aşamaya geldik. Gelir desteğinden yararlanmayan özel halk otobüslerinin de destekten yararlanacak olması esnafımızı rahatlatacak adil bir uygulama olacak. 65 yaş ve üzeri yaşlılarımız ile engelli vatandaşlarımızın şehir içi toplu taşımada ücretsiz taşınması uygulamasına destek olmaya devam edeceğiz.”

İran’dan İsrail’e bir uyarı daha: ‘Önümüzdeki saatlere dikkat’

İran Dışişleri Bakanı Abdullahiyan, İsrail’in Gazze’de her istediğini yapmasına izin vermeyeceklerini söylerken, “Önümüzdeki saatlerde İsrail’e karşı gerekirse her türlü önleyici tedbirler alınabilir” diye konuştu.

İran haber ajansı Fars’a konuşan İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Gazze Şeridi’ndeki direniş liderlerinin İsrail rejiminin Gazze’de her istediğini yapmasına izin vermeyeceğine vurgu yaparken, “Gazze konusunda ortalık sakinleştiğinde bölgedeki diğer direniş odaklarının peşine düşecekler. Önümüzdeki saatlerde her türlü önleyici tedbirin uygulanması beklenebilir” dedi.

Emir Abdullahiyan, direniş liderleri sözüyle sadece Hizbullah hareketini kastetmediğini vurgularken, “Ülkelerin bağımsızlığını korumak ve İsrail rejiminin tekrarlanan saldırganlık eylemlerine direnmek amacıyla son yıllarda bölge genelinde direniş grupları kendiliğinden örgütlendi. Savaşın direniş alanındaki ölçeğinin genişlemesi de kendiliğinden gerçekleşecektir. Bu durum da İsrail’in coğrafi haritasının değişmesine neden olacak bir tablo yaratıyor” uyarısında bulundu.

İran’ın çatışmaya girme olasılığından bahseden Abdullahiyan, bu konuda ‘her türlü olasılığın hayal edilebileceğini’ kaydederken, ayrıca ABD’ye ‘kadınlara, çocuklara ve sivillere yönelik savaş suçlarını’ durdurma çağrısında bulundu.

Türkiye’nin deniz yoluyla ithalatında Rusya ilk sırayı aldı

Eylül dönemine ilişkin denizcilik istatistiklerine göre Rusya, Türkiye’ye deniz yoluyla mal ihracatında lider olurken, tedarik hacmini yıl içinde yüzde 11’den fazla artırdı.

Sputnik, T.C. Ulaştırma Bakanlığına bağlı Türkiye Denizcilik İşletmeleri tarafından paylaşılan eylül istatistiklerini inceledi. Türkiye’nin ‘deniz yolu’ ile ithalatının yapısının ağırlıklı olarak petrol, dizel yakıt ve kömürden oluştuğu, tahılın ilk sıralarda yer almadığı ise dikkat çekti.

Toplamda, Türk limanları tarafından bu yılın eylül ayında elleçlenen yük miktarı 42 milyon 459 bin 19 ton olarak gerçekleşirken, bu hacimlerin Eylül 2022’ye göre yüzde 2.9 olduğu kaydedildi.

Yılbaşından bu yana elleçlenen yük hacmi de 2022 yılının aynı kıyasla yüzde 4.2 azalarak 391.8 milyon tonu aştı.

Hacimlerdeki düşüşte, Türkiye’nin en önemli limanlardan biri olan İskenderun Limanı’nın yıkıcı depremler sonrasında hizmet dışı kalması nedeniyle düşük şubat ayı değerleri etkili oldu.

İstatistiklere göre en yoğun limanlar ülkenin batısındaki Kocaeli ve İzmir bölgesindeki Aliağa olarak belirlendi.

Rusya ithalatta ilk sırada

Rusya, Türkiye’ye deniz yoluyla mal ihraç eden ülkeler arasında ilk sırada yer alırken, geçtiğimiz yılın eylül ayında 6.7 milyon tona ulaşan deniz yoluyla ihracat hacmini bu yıl 7.4 milyon tona yükseltti.

Bu hacmin yalnızca yüzde 4’ünden biraz daha azı Türk bayraklı gemiler tarafından taşınırken, Türkiye’ye deniz yoluyla ihracatta eylül ayı lideri Rusya’yı sırasıyla Mısır, ABD, Yunanistan ve Irak takip etti.

Bir yıl önce ihracatçılar listesinde beşinci sırada yer alan Ukrayna ise raporlama döneminde ilk beşin dışında kaldı.

Türkiye’ye yapılan ithalatın yapısında en büyük hacmin ham petrolden oluştuğu görülürken, Rusya’nın Türkiye’ye yaklaşık 1.5 milyon ton ham petrol tedarik ettiği, kömür ihracatının yaklaşık 1.7 milyon tona ulaştığı, dizel yakıt tedariklerinin ise 1.2 milyon tonu geçtiği belirlendi.

Rusya’dan bu dönemde deniz yoluyla ithal edilen hurda metal ve kok kömürü hacmi yaklaşık bir milyon tonu buldu.

Bir yıl önce, ilk beşte buğday ve meslin (buğday ve çavdar karışımı) tedariki bulunurken, o dönemde Rusya ve Ukrayna bu ürünlerden ayda neredeyse bir milyon ton tedarik ediyordu.

Türkiye’nin tahıl ithalatındaki düşüşün Karadeniz Tahıl Girişimi’nin sona ermesiyle ilişkilendirildiği gözlemlenirken, aynı zamanda Türkiye, eylül ayında deniz yoluyla en fazla ürünü İtalya’ya, ABD’ye, İsrail’e, Mısır’a ve İspanya’ya tedarik etti.

Ocak-eylül sonuçlarını değerlendiren Türkiye Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, bu yılın ocak-eylül döneminde limanlarda elleçlenen yük miktarının 391 milyon 801 bin 393 tona ulaştığını bildirmişti.

Türkiye’nin deniz ticaretinden daha fazla pay alması için çalışmalarını sürdürdüklerini ifade eden Uraloğlu, şu bilgileri verdi:

“Bu yılın eylül ayında limanlarımızda elleçlenen yük miktarı 42 milyon 459 bin 19 ton olarak gerçekleşti. Ocak-eylül döneminde limanlarımızda elleçlenen yük miktarı ise toplam 391 milyon 801 bin 393 tona ulaştı. Eylülde limanlarda gerçekleştirilen ihracat amaçlı yükleme miktarı 12 milyon 47 bin 178 ton olurken, ithalat amaçlı boşaltma miktarı ise bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2,2 artarak 19 milyon 977 bin 793 tona çıktı. Eylül ayında dış ticaret taşımaları ise 32 milyon 24 bin 971 tona yükseldi.”

Uraloğlu, eylülde limanlarda elleçlenen konteyner miktarının 1 milyon 63 bin 943 TEU’ya ulaştığına işaret ederek, ocak-eylül döneminde limanlardan elleçlenen konteyner miktarının da 9 milyon 369 bin 438 TEU’ya çıktığını belirtti.

Rusya’nın İsrail ve Gazze Şeridi’ne ilişkin karar taslağı BM Güvenlik Konseyi’nden geçmedi

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Rusya’nın ‘Gazze’de ateşkes’ ilan edilmesiyle ilgili karar tasarısını reddetti.

Belgede, ‘BM Güvenlik Konseyi’nin acil, sürdürülebilir ve tamamen karşılıklı saygı temelinde insani ateşkes çağrısında bulunduğu’ vurgulanırken, kararın gerekli 9 lehte oyu alamadığı, taslağın kabül edilmesi için 5 ülkenin lehte oy verdiği, 4 ülkenin ise karşı çıktığı kaydedildi.

Oylamaya katılan 6 ülke ise çekimser kaldı.

Rusya’nın BMGK’ya sunduğu taslak karar metni, insani ateşkes, tüm rehinelerin serbest bırakılması, yardım erişimi ve sivillerin güvenli bir şekilde tahliyesini içerirken, konseyin bir kararı kabul etmesi için, teklifin en az lehte 9 oy alması ve beş daimi üyesinden hiçbirinin veto etmemesi gerekiyor.

Karar tasarısı için Rusya, Çin, Gabon, Mozambik ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) evet oyu, Fransa, Japonya, İngiltere ve ABD ret oyu, Arnavutluk, Brezilya, Ekvador, Gana, Malta ve İsviçre çekimser oy kullandı.

Nebenzya: Oylamanın sonuçları, kimin çatışmadan yana olduğunu gösterdi

Oylamanın sonuçlarını değerlendiren Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vasiliy Nebenzya, “Sonuçlar, gerçekte kimin ateşkesten ve Gazze Şeridi’ndeki bombalamaya son verilmesinden yana olduğunu, kimin çatışmaları destekleyerek siyasi hedefleri adına bencilce çabaladığını gösterdi” ifadelerini kullandı.

Nebenzya, konsey üyelerine ret kararıyla ilgili hayal kırıklığını dile getirirken, bir kez daha Batı bloğu ülkelerinin bencil niyetlerinin ortaya çıktığını sözlerine ekledi.

ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Linda Thomas Greenfield ise, Rusya’nın karar tasarısının kabul edilemez olduğunu savundu.

Greenfield, “Hazırlanan bu tasarının insani krizin çözümüne yardımcı olma, Hamas’ı kesin bir şekilde kınama ve İsrail’in BM Şartı kapsamındaki meşru müdafaa hakkını yeniden teyit etme sorumluluğu vardır. Ne yazık ki Rusya’nın sunduğu karar bu sorumlulukların tamamını karşılamıyor” dedi.

Filistin Temsilcisi Riyad Mansour ise konsey üyelerine hitaben yaptığı konuşmada, İsrail’in Gazze Şeridi’nde 2 milyondan fazla Filistinliye acımasızca saldırdığını ancak tüm bunlara rağmen BM Güvenlik Konseyi’nin son on günde yaşanan saldırılara seyirci kaldığını vurguladı.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev: Karabağ konusu kapandı

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Füzuli’de halkla bir araya geldiği toplantıda birtakım açıklamalarda bulundu.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Füzuli’de halkla bir araya geldiği toplantıda, Karabağ ve Doğu Zengezur’a 2026 yılı sonuna kadar en az 140 bin kişi yerleşeceğini açıkladı.

Aliyev konuşmasında şu cümleye yer verdi:

Büyük Dönüş programının ilk aşamasının sonunda Füzuli bölgesinde 22 bin kişi, Karabağ ve Doğu Zengezur’un tamamında ise 140 bin kişi yaşayacak. Bu, söylememe izin verirseniz, asgari bir miktardır.

Aliyev, o zamana kadar Karabağ ve Doğu Zengezur’a daha fazla insanın geri döneceğinden emin olduğunu ifade etti. Bunu başaracak güçleri ve iradeleri olduğunu söyleyen Aliyev, “Büyük Dönüş” programının başarıyla uygulandığını belirtti.

Aliyev: Karabağ konusu kapandı

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Karabağ ihtilafı konusunun nihayet kapandığını söyledi.

Aliyev Karabağ’ın Füzuli’de yerleşimcilerle yaptığı toplantıda Karabağ Sorunu konusunun nihayet kapandığını belirterek, “Uzun yıllar boyunca Karabağ sorunumuzla ilgili gerçekleri dünya jamuoyuna anlatmaya çalıştığımızda bazı insanlar buna inanmadı. İnanmak istemeyenler vardı. Her şeyin yıkıldığını harap olduğunu biliyorduk fakat bu kadarını hayal edemezdik” sözlerini zikretti.

Ahmet Hakan: Metin Abi’cilik Erkan Baba’cılık

Ahmet Hakan, Metin Akpınar ve Erkan Can’a dair yapılan değerlendirmeleri eleştirdi. Ahmet Hakan, “Başkaları yapsaydı yorumlar çok farklı olurdu” diye ekledi.

Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan, Metin Akpınar’ın 35 yaşında ikiz kızlarının ortaya çıkmasına ve Erkan Can’ın da alkollü olarak araba kullanırken yakalanmasına ilişkin yorum yapanları eleştirdi.

Usta oyunculara sağduyu ile yaklaşanların, yaşananları başka isimlerin başına gelmesi halinde tepkilerinin çok başka olacağını öne sürdü.

Ahmet Hakan bugün kaleme aldığı yazısında şu noktalara dikkat çekti:

“Başkası yapsa yılansı, çıngıraklı dillerini çıkarıp alabildiğine çirkinleşmesi kesin olan tipler, söz konusu Metin Akpınar olunca şöyle konuşuyorlar: Yıllar önce bir gecelik ilişki yaşamış adamcağız. Olamaz mı? 80 küsur yaşında adam, babalığı nasıl benimsesin? Nasıl da zarif biçimde özür diledi. Daha ne istiyorsunuz? Metin Abi adamdır adam. Bütün suç annenin. Çocukları doğurup terk etmiş. Başkası yapsa “bu tam olarak cinayete teşebbüstür” diye ortalığı ayağa kaldırması kesin olan tipler, Erkan Can alkollü araç kullanınca şöyle diyorlar: Aman Erkan Baba. Korkuttun bizi. Yeter ki sana bir şey olmasın Erkan Baba. Keşke bir taksi tutsaydın. Trafik polislerine sorun çıkarmamış kral. Bir daha dikkat et Erkan Baba, sen bize lazımsın. “Şu hayatta en dayanamadığım 10 tip listesi” yap deseler… Bu tipler, yapacağım listenin ilk üçünde kesin yer alırlar.”

Ünlü oyuncu, sevgilisini darp ettiği iddia edilen ‘Yüzyüzeyken Konuşuruz’ gitaristi oğlunu savundu

Rock müziği grubu Yüzyüzeyken Konuşuruz grubunun solisti Kaan Boşnak’ın eşi Başak Ceylan Torun’u darp ettiği haberlerinin ardından bu kez gitarist Can Tunaboylu, eski sevgilisi Aybike Çelik tarafından ‘şiddet’ iddiasıyla suçlandı. Tunaboylu’nun oyuncu annesi, oğlunu savundu ve ‘iftira’ dedi.

Türk punk grubu Reptilians from Andromeda’nın eski vokalisti Aybike Çelik, eski sevgilisi olan Yüzyüzeyken Konuşuruz grubunun bas gitaristi Can Tunaboylu tarafından şiddet gördüğünü iddia etti.

Sosyal medya hesabından gözü mor, kolu sarılı halde fotoğraflarını paylaşan Aybike Çelik “3 Ağustos gecesi eski erkek arkadaşım olan şahıs tarafından darp edildim. 13 gün boyunca kırık kol, gözüm mor bir şekilde duygusal manipülasyonuyla evde tutuldum” dedi.

Can Tunaboylu da iddialara sosyal medya hesabından yanıt verdi:

“Konu yargıya taşınmış olduğundan, soruşturmaya zarar vermemek adına şimdilik sessizliğimi mazur görün. Fakat yargı süreci neticelendiğinde gerçeklerin anlatılandan çok farklı olduğundan tüm delilerle ortaya çıkacağını belirtmekle yetiniyor, iftiranın da suç olduğunu hatırlatmak istiyorum. Şiddet mağduru kadınların haklı mücadelesini suistimal eden bir vakanın öznelerinden biri olduğum için üzüntü duyuyorum. Son olarak yargı süreci sonuçlanıp hakkımdaki iftiralar neticeleninceye dek gruba da zarar vermemek için bir süre dinlenme kararı aldığımı bilgilerinize sunarım.”

‘Grubu dağıtmaya çalışıyorlar’

Can Tunaboylu’nun oyuncu olan annesi Ayşe Tunaboylu, oğlunun iftiraya uğradığını söyledi:

“Benim oğlum asla böyle bir şey yapmaz. İş yargı aşamasında. Onlar grup olarak da lince uğratılıyor. Grubu dağıtmaya çalışıyor.”

AYM’den evlat edinmede ‘arada 18 yaş farkı bulunması’ şartına ilişkin hak ihlali kararı

Anayasa Mahkemesi (AYM), annesinin evlendiği ikinci eşi tarafından evlat edinilmesi talebi, aralarındaki yaş farkının 18’den az olması nedeniyle reddedilen kişinin başvurusunda, aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verdi.

Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanan karara göre, 1984 doğumlu B.V, 2006’da evlendiği F.K’nin 2000 doğumlu kızı Y.C’yi evlat edinmek için dava açtı. Geçirdiği trafik kazası nedeniyle baba olmasının mümkün olmadığını belirten B.V, Y.C’nin küçük yaştan itibaren kendi yanında olduğunu ve her türlü ihtiyacını karşıladığını, annenin evlat edinmesine rıza gösterdiğini ifade etti.

Yargılama sonucu, “evlat edinilenin evlat edinenden en az 18 yaş küçük olması gerektiği” yönündeki yasal şart nedeniyle B.V’nin açtığı davanın reddine hükmedildi.

Karar üzerine evlat edinilmek istenen Y.C, hak ihlali iddiasıyla Yüksek Mahkeme’ye başvurdu.

AYM, Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine hükmetti. İhlalin kanundan kaynaklandığı tespitini yapan Yüksek Mahkeme, kararın TBMM’ye ve yeniden yargılama yapılmak üzere Balıkesir 1. Aile Mahkemesine gönderilmesine karar verdi.

Kararın gerekçesinden

AYM’nin kararında, başvurucunun çocukluk çağının büyük kısmını annesinin eşi olan B.V. ile geçirdiği, aralarında fiilen baba çocuk ilişkisi kurulduğu, başvurucunun B.V’yi ebeveyn olarak, B.V’nin de başvurucuyu çocuğu olarak benimsediği ifade edildi.

Bu iradenin aksine bir tespitin bulunmadığı ve aile hayatı anlamında bir bağ kurulduğuna işaret edilen kararda, başvurunun “aile hayatına saygı hakkı” kapsamında değerlendirilmesi gerektiği kaydedildi.

Evlat edinme davalarında arada en az 18 yaş bulunması şartının birçok ülkede ve Türkiye’de kural olarak benimsendiği aktarılan kararda, bazı hukuk sistemlerinde bunun istisnai durumlarda esnetilebileceğinin hüküm altına alındığı ancak Türkiye’de buna imkan tanınmadığı belirtildi.

Kararda, başvuruya konu olay kapsamında, yaş farkı konusunda hakime takdir yetkisi tanınması halinde aralarında makul bir yaş farkı bulunan tarafların fiilen var olan aile bağlarının hukuken de koruma altına alınabileceği değerlendirmesine yer verildi.

Bu türden bir korumanın mevcut kanuni düzenlemelerle mümkün olmayacağı belirtilen kararda, devlete yüklenen pozitif yükümlülükler kapsamında yasal düzenlemeye istisna getiren düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerektiği vurgulandı.

Yüksek Mahkeme’nin kararında, şu ifadeler yer aldı:

“Mevcut durumda kesin ve genel kuralın hiçbir istisna içermediği görülmektedir. Kuralın kesin olması ve bazı dezavantajlı ya da daha fazla korunmayı gerektiren durumda olanlar yönünden istisnai düzenlemelere yer verilmemesi somut olayda olduğu gibi çocuğun üstün yararının korunması ilkesine ve aile hayatı ilişkilerine zarar vermektedir. Başvuruya konu olayda da başvurucunun ayrıksı durumunu ve haklı taleplerini kapsam dışında bırakan eksik bir düzenlemenin bulunduğu, mevcut mağduriyetin 4721 sayılı Kanun’un 308. maddesinde yer alan hükmün istisna içermemesinden kaynaklandığı değerlendirilmiştir. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.”