Uzayda Mahsur Kalan NASA Astronotunun Duyduğu Ürkütücü ‘Kalp Atışı’ Sesinin Kaynağı Ne?

Uzayda neredeyse 4 aydır mahsur kalan astronotlar, uzay gemisinden ürkütücü sesler duyduklarını söylemişlerdi. Astronot Butch, “nabız” sesine benzer bir sesi tasvir etmişti. Peki bu sesin kaynağı neydi?

Geçtiğimiz haziran ayının başında, Astronot Butch Wilmore ve Suni Williams, 1 hafta kalmayı planlayarak Uluslararası Uzay İstasyonu’na gönderilmişti ancak Starliner mekiğindeki takımların arızalanıp helyum sızıntılarının oluşması sebebiyle dönüş tarihleri 2025’e uzatıldı.

Astronot Butch Wilmore, Boeing Starliner uzay aracından garip sesler duyduğunu, hatta bu seslerden bazılarının kalp atışına benzediğini söylemişti. NASA’nın, sesin kaynağına bir açıklaması var.

Astronotun duyduğu kalp atış sesi neydi?

Astronot Butch Wilmore’un kapsülden duyduğu kalp atış sesi, NASA’ya göre, pek çok farklı gemiyi birbirine bağlayan uzay gemisinin ses sisteminden gelen bir geri bildirimdi. Şu şekilde açıklamışlardı:

“ISS’teki NASA Astronotu Butch Wilmore tarafından duyulan Boeing Starliner uzay aracındaki bir hoparlörden gelen titreşim sesi durdu. Hoparlörden gelen geri bildirim, uzay  istasyonu ve Starliner arasındaki ses konfigürasyonunun sonucuydu.”

Yani endişe edilecek veya üzerinde komplo teorileri yazılacak bir durum yoktu.

Peki astronotlar ne zaman dönecek?

NASA’nın açıklamasına göre, 5 Haziran tarihinden beri uzayda olan astronotlar en az 5 ay daha orada kalacaklar. 2025 senesinde, SpaceX Dragon aracıyla dönecekler.

Ayrıca SpaceX; daha fazla kargo ve kişisel eşya gibi şeyleri taşıyabilecek şekilde yeniden yapılandırılacak. Yani gittikleri araçla değil, başka araçla geri dönecekler.

Kaynaklar:

Tesla, İstanbul’da “Pop-Up” Mağaza Açıyor: İşte Detaylar

Tesla Türkiye, İstanbul’da bir pop-up mağaza açmak için hazırlıklarını tamamladı.

Elektrikli otomobil devi Tesla, Türkiye’de bir pop-up mağaza daha açmaya hazırlanıyor. Daha önce de pop-up mağazalar açan firmanın bu defa adresi Vadi İstanbul AVM olacak. Tesla Türkiye tarafından açılan bu mağazada iki showroom aracı bulunacak ve mağaza üç ay boyunca açık olacak.

Bu pop-up mağazası, Tesla Türkiye’nin İstanbul Anadolu yakasında açtığı ilk pop-up mağaza olmayacak. Firma ilk pop-up mağazasını 2023 yılında Akasya AVM’de açmıştı. Yeni mağazayı ziyaret edenler, Tesla otomobilleri ilk elden deneyimleme fırsatı da bulabilecekler. Tesla daha önce Ankara’da ve İstanbul’da pop-up mağazalar açmıştı. 

3 ay boyunca açık kalacak

Tesla Türkiye Satış Müdürü Berk Tezveren tarafından yapılan paylaşımda, “1 Ekim Salı günü itibariyle Tesla Türkiye, 2 showroom aracıyla 3 ay boyunca Vadi İstanbul AVM’de! Yüksel teknolojik araçlarımızı yakından keşfetmek ve Sürüş deneyimi elde etmek için sizleri İstanbul Avrupa Yakası’ndaki bu ilk pop-up mağazamıza bekliyoruz! #tesla” ifadesi kullanıldı. 

Elektrikli otomobil pazarının öncüsü konumunda bulunan Tesla için son dönemde işler pek de istendiği gibi gitmiyor. Çinli firmaların piyasaya girişi ve elektrikli araç pazarında daha fazla firmanın aktif olması, Tesla açısında rekabeti arttıran bir etmen olarak karşımıza çıkıyor. 

Tesla’nın pop-up mağazası 1 Ekim’den itibaren ziyaret edilebilir olacak. 

Antarktika Buzullarının Altındaki “Ölüm Parmakları” İsmi Verilen Bu Yapılar Aslında Neyin Nesi?

Canlılar için Antarktika buzullarının altında yaşam, o habitata alıştıkları için yeterince konforludur. Ancak ansızın beliren ölüm parmakları, onların yerleşim yerlerinde oldukça endişelendirir. Peki bu ölüm parmakları neyin nesidir?

Verilen isimden de anlaşılacağı üzere bu yapılar, Antarktika denizlerini ve buzullarını olumsuz anlamda etkiler. Öyle ki bu yapılar, alışılmadık bir yapıdadır.

Gelin, ölüm parmaklarına dair ayrıntılara bakalım.

Araştırmacılar, Antarktika buzullarının altındaki bu ürkütücü ölüm parmaklarının, deniz tabanına doğru sürünerek ilerlediğini ve dokunduğu her şeyi dondurduğunu tespit etti.

Bu ölüm parmakları, uzun parmaklı uzaylı istilasını konu alan bir filmle aynı hissiyatı verse de neyse ki burada dünya dışı bir aktivite söz konusu değil. Bu, birkaç saat içinde büyüyen ve içinde tuzlu su bulunan bir buz küpü. Yani brikinül.

Deniz buzu oluştuğunda, deniz suyundaki tuzlar yapının bir parçası hâline gelmez. Bunun yerine, buzun içinde yüksek tuz içeriği sebebiyle donmayan, soğuk ve tuzlu su cepleri oluştururlar.

Eğer alttaki suya kaçma şansı verilirse, bu tuzlu batar. 

Yani bu tuz içeriği onu, içine girdiği sudan çok daha yoğun bir hâle getirir. Tuzlu su akışı alçaldıkça da etrafındaki deniz suyunu dondurur ve böylece tuzlu su birikintileri yani ölüm parmakları oluşmuş olur. 

Ayrıca buz sarkıtı olarak da bilinen tuzlu su sarkıtları yani brikinüller, deniz tabanına ulaştığında yayılmaya devam ederek zemini ve üzerindeki her şeyi dondurabilir. Bu oluşuma ölüm parmakları denmesinin sebebi de budur.

Kaynaklar: IFL Science, Meteo Giornale

Çalınan 20 Milyon Liralık Ferrari, AirPods Sayesinde Bulundu

Yaklaşık 20 milyon dolarlık bir Ferrari, araçta bulunan AirPods sayesinde bulundu.

Apple’ın cihazlarının uzaktan bulunabilmesini sağlayan “Find My” teknolojisi sık sık değerli eşyaların kaybolmasını önlüyor. ABD’de Connecticut’ta yaşanan vaka ise bu özellik sayesinde çalıntı bir Ferrari bulundu. 2023 model lüks spor otomobilin değeri ise 575 bin dolar yani yaklaşık olarak 19,7 milyon TL. 

Waterbury, Connecticut’ta yaşanan olayda kimliği belirlenemeyen bir şahıs, bir Ferrari’yi çalmayı başardı. Öte yandan bu esnada aracın içinde yer alan AirPods kulaklığı araçtan çıkarmadı. Sonrasında da devreye Apple’ın Find My özelliği girdi. Bu özellik sayesinde aracın sahibi ve polisler otomobili takip edebildi. 

Araç hırsızı çevirmede kaçtı

Olayla ilgili polis raporuna göre Ferrari, Greenwich adı verilen bölgede çalındı. Daha sonra polisler çalıntı aracı tespit etti ve durdurdu. Bunun üzerine aracı çalan kişi, otomobili kenara çektikten sonra kaçarak kayıplara karıştı. AirPods’ları takip eden polis ekipleri, aracı bir benzinlikte bulmayı başardı.

Yaklaşık 20 milyonluk bir aracın çalındıktan sonra 9 bin 250 liralık kulaklıklar sayesinde bulunması ilginç bir durum oldu. Öte yandan bu durumdan çıkarılabilecek dersler de var. Araçların daha korumalı olması ya da çalındıkları durumda daha kolay bulunabilmesi için AirTag tarzı teknolojiler de tercih edilebilir. Apple ve Samsung gibi firmaların bu amaçla kullanılabilecek ürünleri bulunuyor. 

Rupert Stadler’in, Audi’nin CEO’su Olmaktan Hapis Cezasına Çarptırılmaya Uzanan Skandallarla Dolu Öyküsü

2018 yılında yaşanan Volkswagen Emisyon Skandalı dünya otomotiv endüstrisini derinden sarsmıştı. Bu içerikte, Audi’nin CEO’su Rupert Stadler skandallarla dolu öyküsünü anlatacağız.

Uzun yıllar boyunca sektörün zirvesinde yer alan Rupert Stadler, Volkswagen Grubu’nu büyük bir skandala sürükleyen ve Dieselgate olarak bilinen dizel emisyon skandalının merkezinde yer alıyordu.

Şaşkınlık yaratan bu olay, sadece Almanya’da değil, tüm dünyada büyük yankı uyandırmış ve birçok aracın geri çağrılmasıyla sonuçlanmıştı.

Her şey 2015 yılında Volkswagen Grubu’nun bazı dizel motorlara yerleştirdiği hileli yazılımın ortaya çıkmasıyla başlamıştı.

Bu yazılım, araçların testlerde olduğundan daha az zararlı gaz salıyor gibi görünmesini sağlıyordu ancak gerçek çok daha farklıydı.

Araçlar, yol koşullarında çevreye çok daha fazla zararlı gaz salıyordu ve bu gerçek söz konusu hileli yazılım ile gizlenmişti.

Bu gerçeğin ortaya çıkmasıyla büyük bir skandal yaşandı ve dünya çapında soruşturmalara, para cezalarına ve marka açısından büyük itibar kaybına yol açtı.

Audi de bu skandalın parçası olan markalardan biriydi ve Rupert Stadler de o dönem Audi’nin başındaydı.

Stadler, ilk olarak bu hileyi durdurmak için yeterince çaba göstermemekle suçlanmıştı.

Skandalın ardından Alman yetkililer, Stadler hakkında soruşturma başlattı.

2018 yılında Münih savcıları, Stadler’in dizel motorlardaki manipülasyon hakkında bilgi sahibi olduğunu ve delil karartma riskine karşı müdahale etmediğini iddia etti.

Bunun üzerine Stadler, 18 Haziran 2018’de tutuklandı. Onun tutuklanması, Dieselgate skandalında bir dönüm noktasıydı.

Çünkü, söz konusu skandalla ilgili suçlanan en üst düzey yöneticilerden biriydi ve tutuklanan ilk yöneticiydi.

Stadler, yargılama sürecinde suçlamaları ilk olarak reddetmiş ve bir ilgisi olmadığını iddia etmişti.

Stadler gözaltına alındığında, suçlamalar delil karartma riski ve dolandırıcılık üzerine odaklanıyordu.

Mahkeme süreci başladığında, Stadler suçlamaları şiddetle reddederek Audi’nin CEO’su olarak görevini dürüstlükle yerine getirdiğini savunmuştu.

Ancak Alman yetkililer, onun bu skandaldan haberdar olduğuna ve dolandırıcılığı durdurmak için gerekli adımları atmadığına inanıyordu.

Stadler’ın tutuklanması sonrasında Audi üzerindeki baskı da iyice artmıştı.

Haziran 2018’de tutuklanan Stadler, Almanya’da yaklaşık 4 ay boyunca gözaltında kaldı ve bu süreçte şirket, şirket içindeki sistemleri yeniden gözden geçirip, daha sıkı denetimler ve düzenlemeler yapmaya başladı.

Mahkeme süreci 2019’da başladı ve oldukça uzun sürdü.

Stadler başlangıçta suçlamaları kabul etmeyip, konu ile ilgili bilgisi olmadığını belitse de bu süreçte kamuoyunun baskısı çok büyüktü.

Bir süre sonra, mahkeme Stadler’ın doğrudan hileli yazılımını emretmediğini, ancak bunu bilmesine rağmen harekete geçmediğini kabul etti.

Yargıçlar, Stadler’ın hapis cezasından kaçınmak için itirafta bulunmasına yönelik bir anlaşma teklif etti ve bu teklifle suçunu kabul eden Stadler itirafının ardından 21 ay ertelenmiş hapis cezası aldı ve 1,1 milyon euro para cezasına çarptırıldı.

Stadler, emisyon sahtekârlığını durdurmak için yeterince hızlı hareket etmediğini kabul etti. Stadler’ın avukatları, onun doğrudan suça karışmadığını, ancak ihmalkâr davrandığını vurguladılar.

Tabii, bu kadar uzun süren sürecin ardından gelen itiraf, Stadler’ın yalnızca hapis cezasından kaçınmak için bu itirafta bulunduğunu ve gerçeklerin bir kısmının yine saklandığına ilişkin sert eleştirilere de sebep oldu…

Kaynak: CNN, BBC

Eski İlgiyi Görmeyen Flört Uygulamaları, Arkadaşlık Uygulamalarına Dönüşme Hazırlığında

Uzun zamandır eskisi kadar ilgi görmeyen flört uygulamaları yavaş yavaş arkadaşlık uygulamalarına dönüşmeye başladı, en azından kısmen.

Küresel çapta “flört uygulaması tükenmişliği” adı verilen bir fenomen, bu pazardaki büyük oyuncuları yeni pazarlar bulmaya itiyor. Özellikle pandemi dönemi ve sonrasında popüler olan bu platformlara olan ilgi zaman içerisinde azalmıştı. Ayrıca insanlar “organik yöntemlerle” bulduklarından daha iyi partnerler bulduklarını da düşünmüyordu. Konuyla ilgili olarak Forbes tarafından yapılan bir araştırma, flört uygulamalarının tarz değişikliğine gitmeye başladığını gösterdi.

Yapılan çalışmanın sonuçlarına göre katılımcıların yüzde 78’i flört uygulamalarını kullanırken bir noktada uygulamalardan yorulduklarını hissettiklerini belirtti. Hatta bu uygulamalardaki yorgunluk ve hayal kırıklığı yaratan görüşmeler nedeniyle kişilerin aşkı bulmaktan yana umudununun kaybolduğu belirtildi.

Yeni hedef arkadaşlıklar kurmayı sağlamak

Kullanıcıların yaşadığı tıkanmışlığı aşmak için flört uygulamalarının alternatifler bulmaya çalışması yeni değil. Daha önce Bumble gibi uygulamaların geliştiricileri de “zaman içerisinde para kazanma yöntemlerini farklılaştırmayı planladıklarını” ifade etmişti. 

Öte yandan analizlere göre insanlar, arkadaşlık edecekleri birilerini bulmak için para ödemeye pek de istekli değiller. Öte yandan ücretsiz arkadaş bulma özellikleri en azından insanların uygulamalarda daha fazla zaman geçirmesini sağlayabilir. Böylece kullanıcılar daha sonra romantik bir ilişki aradıklarında uygulamayı kullanabilirler. 

Flört uygulamaları hakkında siz ne düşünüyorsunuz? Daha önce bu tarz bir uygulama kullandınız mı? Yorumlarınızı bekliyoruz.

Tesla Cybertruck’a “Gözetimli Tam Otonom Sürüş” Özelliği Geldi

Tesla’nın bu ayın sonunda geleceğini söylediği otonom sürüş özelliği Cybertruck’lara geldi.

Tesla, Cybertruck modelleri için firmanın otonom sürüş teknolojisi olan FSD (Full Self Driving – Tam Otonom Sürüş) için eylül sonunu işaret etmişti. Eylül ayının son gününde bu özellik, Tesla “süper hayranlarına” açıldı. Özelliğin videoları da ortaya çıkmaya başladı. 

Cybertruck Sahipleri Kulübü (Cybertruck Owners Club) üyeleri, araçlarına FSD sistemini sunacak güncellemeyi aldıklarını ifade ediyor. Tesla’nın bu gelişmiş sürüş sistemi, aracın direksiyonunda birinin olmasını gerektiriyor. Otonom sürüşün aktif olarak kullanılabilmesi için sürücünün direksiyonu tutması gerekiyor. Böylece gerekli durumlarda sürücü aracın kontrolünü tekrar kendi kontrolüne alabiliyor. 

Tesla’nın otonom sürüş teknolojisi sürücüleri izleyecek

Tesla’nın en son FSD versiyonu olan 12.5.5 ile birlikte firma, sürücünün dikkat durumunu takip etmek için araç içi kamerayla izleyeceğini söylüyor. Hatta bu teknoloji, sürücü gözlük taksa bile çalışmaya devam edecek kapasiteye sahip olacak. 

Bir diğer Tesla hayran hesabı olan Whole Mars Catalog da X platformu üzerinden bir deneme videosu paylaştı. Videoda sürücünün otonom sürüş teknolojisini denediğine şahit oluyoruz. Bu videoda ayrıca sürücünün, aracın refüje çarpmasını engellemek için müdahale etmesinin gerektiği bir an da karşımıza çıkıyor. 

Cybertruck’ın FSD özelliğini almasının ardından gözler Tesla’nın robotaksi konseptine döndü. Bu konseptin de iki hafta içerisinde tanıtılması bekleniyor. Bu araçlar tamamen otonom olarak hareket edebilecek ve yolcu taşımacılığı gerçekleştirecek. Weymo da benzer bir taksi hizmeti sunuyor.

Epic Davasında Yargıç, Apple’ın Yalan Söylediğini İma Etti

Epic ile Apple arasındaki davaya bakan yargıçlar, Apple’ın yalan söylediğini ima ederek temyiz talebini reddetti.

Apple ile Epic Games, uygulama mağazalarında satış kısıtlamaları yüzünden mahkemelik olmuştu. Sonrasında tekel tartışmaları nedeniyle dava büyüdükçe büyümüş, en sonunda Apple’ın bazı bölgelerde App Store dışında mağazalara da izin vermesiyle sonuçlanmıştı. Apple dava boyuncu güvenlik ve mahremiyet üzerinden savunma yapmış ancak sonuç alamamıştı. 

Uzun dava sürecinin sonunda Apple, mahkemenin farklı ödeme araçlarının kullanılmasına izin verme kararını kabul etmiş ancak yine de kendi komisyonundan vazgeçmemişti. Bunun üzerine Epic de tekrar mahkemeye giderek bu duruma itiraz etmişti. Davayı inceleyen ikinci yargıç, Apple’ın ek süre talebini “basitçe inanılmaz” olarak nitelendirdi.

Apple’ın talebi reddedildi

Mahkemede iki taraf, incelenmesi gereken anahtar kelimeler üzerinde anlaşmış ve Apple da 650 bin dokümanın incelenmesi gerektiğini ifade etmiş ve ona göre süre istemişti. Mahkeme de bu talebi kabul etmişti. Son tarihe sadece dört gün kala Apple, “aslında 1,3 milyon belge olduğunu” söyleyerek daha çok zaman istedi. Mahkeme ise bu talebi “basitçe inanılmaz” buldu ve reddetti.  

Yargıç Hixson kararında, Apple’ın bu durumu keşfetmek için çok zamanı olduğunu, firmanın raporlarının iyi görünmediğini ve bu durumu zaman kazanmak adına gizlediklerini, Apple’ın durumu sürüncemede bırakarak kötü niyetli davranış sergilediğini, firmanın istemesi durumunda bu evrakları yetiştirebileceğini ifade etti. 

Apple’dan konu ile ilgili bir açıklama gelmezken yaşanan durumun Apple’ın mahkeme gözünde güvenilirliğini kaybettiği anlamına gelebileceği ifade edildi.

Diğer Bayrakların Aksine İsviçre Bayrağı Neden Kare?

İsviçre bayrağı, kare şekliyle diğer bayraklardan ayrılıyor ve bunun sebebi, 1800’lere kadar uzanıyor.

Kırmızı arka planın üstünde beyaz bir haç olan İsviçre bayrağının dikkat çeken özelliklerinden ilki, şeklinin kare olması.

Diğer bayraklar dikdörtgen şeklindeyken İsviçre bayrağı neden kare? Bu soruyu cevaplamamız için biraz tarihe bakmamız gerekiyor.

İsviçre bayrağının kökeni, net bir tarihe dayanmıyor ancak 14. yüzyıla kadar uzandığı biliniyor.

Bir İsviçre efsanesine göre, 1339’da Laupen Savaşı’ndaki İsviçreli askerler, kendilerini sembol olarak kırmızı bir haç kullanan Avusturyalı rakiplerinden ayırt etmek için kıyafetlerine beyaz bir haç yapıştırdılar. Böylece tüm farklı kantonlardan gelen askerler de aynısını yapmaya karar verdiler.

Kırmızı arka plan üzerindeki beyaz haç sonunda İsviçre ile ilişkilendirildi ve 19. yüzyılda resmî olarak ülkenin bayrağı kabul edildi.

Gelelim şekline.

1804’ten itibaren haç ve kırmızı kare, İsviçre ordularının tabur birliklerinin sembolleriydi. Taburda kullanılan bayraklar da kare şeklindeydi. Buradan yola çıkarak, günümüzdeki resmî bayrakları kare şeklinde oldu. Şu anda Birleşmiş Milletler’de kare şeklinde bayrağa sahip tek ülke.

Hatta başta BM yönetmeliğine uymadığı için ortaya problemler çıkmıştı ancak yönetmelikte değişikliğe giderek bu sorunu çözdüler ve İsviçre bayrağı, diğer dikdörtgen bayrakların arasında kare şekliyle dalgalandı.

İstisnalar var.

İsviçre bayrağı her zaman kare olarak kullanılmıyor aslında. Mesela Olimpiyat oyunları için dikdörtgen bayrak kullanılıyorlar çünkü Uluslararası Olimpiyat Komitesi bunu mecburi tutuyor.

Aynı şekilde, deniz taşıtlarındaki İsviçre bayrakları da diğer bayraklar gibi kare şekle sahip.

Kaynaklar: Unacademy, Together in Switzerland

Bunlar da ilginizi çekebilir:

PlayStation Network Çöktü! Ne Hesaba Girilebiliyor Ne de Oyun Oynanabiliyor

PlayStation ağı, sabaha karşı saatlerden beri ciddi sorunlarla karşı karşıya. Oyuncular, hesaplara giriş yapmadan ve multiplayer oyunlar oynamada problem yaşıyor. Sony ise sorunu düzeltmeye çalıştığını söylüyor.

PlayStation, bu sabaha karşı çok geniş çaplı bir problemle gündeme geldi. Dünya çapından birçok kullanıcı PlayStation 5 başta olmak üzere Sony’nin tüm oyun platformlarında büyük bir bağlantı sorunuyla karşı karşıya kaldı.

PSN’deki sorun, Sony tarafından da yaşandığı sırada buradaki bağlantıdan ulaşabileceğiniz resmî site üzerinden doğrulandı. Etkilenen platformların PS5, PS4, PS3, PS Vita ve Web olduğu ifade edildi.

Oyuncular, giriş yapamıyor veya multiplayer oyunları oynayamıyor

Sony tarafından yapılan açıklamada hesap yönetimi, oyun oynama ve sosyal hizmet ve PlayStation Store’da sorunlar yaşanabileceği aktarıldı. Problemlerin, bugün sabaha karşı TSİ 04.21 sularında başladığı ve çözülmeye çalışıldığı da ifade edildi. Çözüldüğüne dair ise henüz bir açıklama yok. Yani devam ediyor olabilir.

Sorun nedeniyle oyuncular, hesaplarına giriş yapamıyorlar veya multiplayer oyunları oynayamıyorlar. Aynı zamanda giriş yapmaları istenen tekli oyunculu oyunlarda da sorunlar yaşanıyor. Ancak offline çalışan oyunlarda herhangi bir problem olmadığını belirtmek gerekiyor. İnternet bağlantısı olanlar dışındakiler düzgün şekilde çalışmaya devam ediyor.

Neyin bu büyük soruna neden olduğuna dair henüz bir açıklama yok. Ne zaman çözüleceği de hâlâ belli değil. Yeni açıklama geldiğinde sizleri bilgilendireceğiz.