PrizmaBetGüncelGirişAdresiHızlıveGüvenilirErişim!

Apple, OpenAI’a Yatırım Görüşmelerini Sonlandırdı

Apple, yapay zekâ teknolojileri için OpenAI’a yatırım yapma fikrinden vazgeçmiş gibi görünüyor.

OpenAI, ChatGPT gibi modellerinin başarısının ardından teknoloji devlerinden ve yatırımcılardan büyük destekler almaya devam ediyor. Firma bir sonraki yatırım turunda 6,5 milyar dolarlık yatırım almayı planlıyor ve bunun için pek çok şirketle görüşmeler gerçekleştiriyor. Bu firmalar arasında yer alan Apple iddialara göre görüşmeleri sonlandırma kararı aldı.

Konuya yakın kaynaklara dayandırılan haberlere göre Apple, bu yatırım turunda OpenAI’a herhangi bir teklif sunmayacak ve görüşmelere de devam etmeyecek. Bilindiği üzere Apple, Apple Intelligence adını verdiği yapay zekâ modellerini yeni cihazlarda kullanıma sunmak için ciddi bir çalışma içerisinde. 

Microsoft bir kez daha OpenAI’a yatırım yapacak

Öte yandan Microsoft ve NVIDIA gibi firmaların ise OpenAI’a yatırım yapma kararlarının arkasında durdukları belirtiliyor. İddialara göre Microsoft, bir sonraki yatırım turunda yapay zekâ devine 1 milyar dolarlık kaynak sağlamayı planlıyor. Böylece OpenAI’ın piyasa değeri 100 milyar doları aşarken Microsoft’un yatırımı ise 14 milyar doları bulmuş olacak.

OpenAI, 2022 yılında ChatGPT ile karşımıza çıktığında yapay zekâ modellerinin geniş kitlelere ulaşmasını sağlamıştı. Ardından teknoloji devleri, rakiplerinin gerisinde kalmamak için bu alanda milyarlarca dolarlık yatırımlar yapmaya başlamıştı. Bu süreçte OpenAI ise sık sık yönetimdeki karışıklıklar ve işten ayrılmalar ile de gündeme gelmeye devam etmişti. 

Siz olsanız OpenAI’a bu aşamada yatırım yapar mıydınız? Yoksa alternatiflerinizi mi değerlendirirdiniz? Yorumlarınızı bekliyoruz.

Âdeta Rapunzel Diyarı: Huangluo Köyü’ndeki Kadınların, Saçlarını Hayatları Boyunca Yalnızca 1 Kez Kesmelerinin Nasıl Bir Sebebi Var?

Guangxi Zhuang Özerk Bölgesi’ndeki Huangluo Köyü’nde yaşayan kadınlar, saçlarıyla çok derin bir bağa sahip. Öyle ki bu köy, “Gerçek Hayattaki Rapunzeller” olarak tanınan kadınlarıyla ünlü.

Bu kadınlar şaşırtıcı bir şekilde, saçlarını hayatlarında yalnızca bir kez kesiyor. Hal böyle olunca da onların bu alışkanlığının sebepleri merak ediliyor.

Gelin, rapunzel kadınların hikâyesine bakalım.

Huangluo Köyü’ndeki kadınların saç uzunlukları, 2 metreye kadar ulaşıyor.

Hatta bu kadınlar, saçlarının bu uzunluğu sayesinde Guinness Rekorlar Kitabı’na bile girmiş durumda. Saçlarını hayatları boyunca yalnızca bir kez kesen kadınlar, bunu 18 yaşına geldiklerinde bir ritüel sırasında yapıyorlar.

Aslında Yao kadınları bunu, evliliğe hazır ve istekli olduklarını göstermek için yapıyor. Ayrıca kestikleri bu saçları hatıra amaçlı ve eğer özel bir gün varsa peruk amaçlı kullanmak için saklıyorlar.

Bu bölgede yaşayanlar, saç sağlığını ve rengini korumak için geleneksel bir temizleme rutinine sahip. Pirinç kabuğu, çay kepeği ve pomelo kabukları ile hazırladıkları doğal şampuanları, her banyo gününde saç derilerinden uçlarına kadar uyguluyorlar.

Bu gelenek, saçların güçlü ve sağlıklı kalmasını sağlıyor.

Tüm bu bakım rutinleri sebebiyle köydeki kadınların saçlarının, 80’li yaşlara kadar beyazlamadığı iddia ediliyor. Öte yandan onların saçlarının uzunluğu, şekli ve tarzı, medeni durumlarına ve yaşlarına göre değişim gösteriyor.

Örneğin evli olmayan bir kadın çoğunlukla başını siyah bir eşarp ile örtüyor. Çünkü saç, bu bölgede yaşayan insanlar için kutsal kabul ediliyor. Yine bir kadın eğer saçlarını başının etrafına sarmışsa bu, evli fakat çocuğunun olmadığı anlamına geliyor.

Eğer sarılmış saçın üzerinde 18 yaşında kestikleri saçtan bir topuz yapılmışsa bu da kadının, evli ve çocuk sahibi olduğunu gösteriyor. Huangluo Köyü’nde saçların bu kadar önemli olmasının arkasında ise derin bir kültürel anlam daha var. O da bu köyde saçın, güzelliğin ve uzun yaşamın simgesi olması. 

Kaynaklar: Business Insider, Mashable

Bitti Dememiş miydiniz?: Nokia Telefonlar Avrupa Pazarından Çekiliyor

HMD, Avrupa pazarında Nokia markasıyla satışa sunduğu telefonları listelerden kaldırmaya başladı.

Bir dönem cep telefonu pazarının en büyük ismi olan Nokia, akıllı telefonların gelişi ile birlikte pazardaki gücünü kaybetmiş ve en sonunda telefon tarafı Finli HMD’ye satılmıştı. Nokia markası ile akıllı telefonlar üretmeye devam eden HMD, bu yılın başında strateji değişikliğine giderek telefonlarını kendi markası altında çıkarmaya başlamıştı ancak Nokia cihazları satmaya da devam ediyordu. Görünüşe göre firmanın Avrupa stokları tükenmiş durumda.

HMD, Avrupa’da faaliyet gösteren resmî internet sitelerinden Nokia cihazlarını kaldırdı. Bununla beraber firmanın Asya, Afrika, Orta Doğu, Avustralya, Yeni Zelanda ve Latin Amerika’daki internet sitelerinde Nokia cihazlar yer almaya devam ediyor. 

Yazılım desteği devam ediyor

HMD’nin destek sayfaları hâlâ Nokia cihazlara ait makaleleri de barındırıyor ve bu cihazların yazılım desteğinin devam ettiği de belirtiliyor. Öte yandan bu desteğin süresi hakkında bir açıklama bulunmuyor. Yani HMD, elindeki stoklar bittikten sonra bu desteği devam ettirip ettirmeme konusunda bir açıklama yapmış değil. 

Öte yandan orijinal Nokia olan Nokia Corporation ağ altyapı pazarının hâlâ daha en güçlü aktörlerinden biri konumunda bulunuyor. Ayrıca firma teknoloji dünyasının en çok patent sahibi şirketlerinden biri ve Apple’dan Samsung’a pek çok firma ile bu patentler yüzünden mahkemelik de oldu. 

HMD’nin kararı hakkında siz ne düşünüyorsunuz? Nokia akıllı telefonları kullandınız mı? 

Huawei’nin 3’e Katlanan Akıllı Telefonunun 500 Bin Liralık Lüks Versiyonları Tanıtıldı (Şövalye Zırhı Gibi Kılıf Yapmışlar)

Caviar, iki defa katlanan ilk akıllı telefon Huawei Mate XT için özel kılıflar tasarladı.

Huawei, dünyanın üçe katlanan ilk akıllı telefonu olan Mate XT’yi 3000 dolar gibi yüksek bir fiyattan satışa sunmuştu. Bu hâliyle bile büyük dikkat çeken akıllı telefon, Caviar’ın yeni lüks kılıfları ile birlikte yarım milyon liralık değere ulaştı. 

Caviar, daha önceden de gördüğümüz üzere oldukça lüks bir tasarıma yöneldi. Bu kılıf da firmanın daha önceki kılıfları gibi 24 ayar altından imal edildi. Firmadan yapılan açıklamaya göre bu altın kılıf, Çinli demircilerin yıllar önce kılıç döverken kullandıkları yöntemle dövüldü. Caviar’ın tek özel kılıfı da bu değil.

“Ejderha pullu” kılıf da tanıtıldı

Caviar’ın diğer özel Mate XT kılıfı ise timsah derisinden yapılırken altın çerçeveli olarak karşımıza çıktı. Firmadan yapılan açıklamada bu malzemenin seçilmesinin nedeni olarak “Ejderha pullarını” andırması gösterildi. Siyah ejderha, Çin mitolojisinde durdurulamaz güce ve sorgulanamaz bir otoritenin sembolü olarak gösteriliyor. 

Elbette ki bu kılıflar hiç de ucuz değil. Altın kaplamalı Caviar kılıf 14 bin dolara (478 bin 795 TL) satılacak. Lüks telefon ekipmanları üreten firma, bu kılıflardan sadece 88 adet üretecek. Bu sayının seçilmesinin nedeni ise 88’in Çin’de uğurlu sayı kabul edilmesi oldu.

Caviar’ın yeni kılıfları hakkında siz ne düşünüyorsunuz?

Uzayda Mahsur Kalan NASA Astronotunun Duyduğu Ürkütücü ‘Kalp Atışı’ Sesinin Kaynağı Ne?

Uzayda neredeyse 4 aydır mahsur kalan astronotlar, uzay gemisinden ürkütücü sesler duyduklarını söylemişlerdi. Astronot Butch, “nabız” sesine benzer bir sesi tasvir etmişti. Peki bu sesin kaynağı neydi?

Geçtiğimiz haziran ayının başında, Astronot Butch Wilmore ve Suni Williams, 1 hafta kalmayı planlayarak Uluslararası Uzay İstasyonu’na gönderilmişti ancak Starliner mekiğindeki takımların arızalanıp helyum sızıntılarının oluşması sebebiyle dönüş tarihleri 2025’e uzatıldı.

Astronot Butch Wilmore, Boeing Starliner uzay aracından garip sesler duyduğunu, hatta bu seslerden bazılarının kalp atışına benzediğini söylemişti. NASA’nın, sesin kaynağına bir açıklaması var.

Astronotun duyduğu kalp atış sesi neydi?

Astronot Butch Wilmore’un kapsülden duyduğu kalp atış sesi, NASA’ya göre, pek çok farklı gemiyi birbirine bağlayan uzay gemisinin ses sisteminden gelen bir geri bildirimdi. Şu şekilde açıklamışlardı:

“ISS’teki NASA Astronotu Butch Wilmore tarafından duyulan Boeing Starliner uzay aracındaki bir hoparlörden gelen titreşim sesi durdu. Hoparlörden gelen geri bildirim, uzay  istasyonu ve Starliner arasındaki ses konfigürasyonunun sonucuydu.”

Yani endişe edilecek veya üzerinde komplo teorileri yazılacak bir durum yoktu.

Peki astronotlar ne zaman dönecek?

NASA’nın açıklamasına göre, 5 Haziran tarihinden beri uzayda olan astronotlar en az 5 ay daha orada kalacaklar. 2025 senesinde, SpaceX Dragon aracıyla dönecekler.

Ayrıca SpaceX; daha fazla kargo ve kişisel eşya gibi şeyleri taşıyabilecek şekilde yeniden yapılandırılacak. Yani gittikleri araçla değil, başka araçla geri dönecekler.

Kaynaklar:

Tesla, İstanbul’da “Pop-Up” Mağaza Açıyor: İşte Detaylar

Tesla Türkiye, İstanbul’da bir pop-up mağaza açmak için hazırlıklarını tamamladı.

Elektrikli otomobil devi Tesla, Türkiye’de bir pop-up mağaza daha açmaya hazırlanıyor. Daha önce de pop-up mağazalar açan firmanın bu defa adresi Vadi İstanbul AVM olacak. Tesla Türkiye tarafından açılan bu mağazada iki showroom aracı bulunacak ve mağaza üç ay boyunca açık olacak.

Bu pop-up mağazası, Tesla Türkiye’nin İstanbul Anadolu yakasında açtığı ilk pop-up mağaza olmayacak. Firma ilk pop-up mağazasını 2023 yılında Akasya AVM’de açmıştı. Yeni mağazayı ziyaret edenler, Tesla otomobilleri ilk elden deneyimleme fırsatı da bulabilecekler. Tesla daha önce Ankara’da ve İstanbul’da pop-up mağazalar açmıştı. 

3 ay boyunca açık kalacak

Tesla Türkiye Satış Müdürü Berk Tezveren tarafından yapılan paylaşımda, “1 Ekim Salı günü itibariyle Tesla Türkiye, 2 showroom aracıyla 3 ay boyunca Vadi İstanbul AVM’de! Yüksel teknolojik araçlarımızı yakından keşfetmek ve Sürüş deneyimi elde etmek için sizleri İstanbul Avrupa Yakası’ndaki bu ilk pop-up mağazamıza bekliyoruz! #tesla” ifadesi kullanıldı. 

Elektrikli otomobil pazarının öncüsü konumunda bulunan Tesla için son dönemde işler pek de istendiği gibi gitmiyor. Çinli firmaların piyasaya girişi ve elektrikli araç pazarında daha fazla firmanın aktif olması, Tesla açısında rekabeti arttıran bir etmen olarak karşımıza çıkıyor. 

Tesla’nın pop-up mağazası 1 Ekim’den itibaren ziyaret edilebilir olacak. 

Antarktika Buzullarının Altındaki “Ölüm Parmakları” İsmi Verilen Bu Yapılar Aslında Neyin Nesi?

Canlılar için Antarktika buzullarının altında yaşam, o habitata alıştıkları için yeterince konforludur. Ancak ansızın beliren ölüm parmakları, onların yerleşim yerlerinde oldukça endişelendirir. Peki bu ölüm parmakları neyin nesidir?

Verilen isimden de anlaşılacağı üzere bu yapılar, Antarktika denizlerini ve buzullarını olumsuz anlamda etkiler. Öyle ki bu yapılar, alışılmadık bir yapıdadır.

Gelin, ölüm parmaklarına dair ayrıntılara bakalım.

Araştırmacılar, Antarktika buzullarının altındaki bu ürkütücü ölüm parmaklarının, deniz tabanına doğru sürünerek ilerlediğini ve dokunduğu her şeyi dondurduğunu tespit etti.

Bu ölüm parmakları, uzun parmaklı uzaylı istilasını konu alan bir filmle aynı hissiyatı verse de neyse ki burada dünya dışı bir aktivite söz konusu değil. Bu, birkaç saat içinde büyüyen ve içinde tuzlu su bulunan bir buz küpü. Yani brikinül.

Deniz buzu oluştuğunda, deniz suyundaki tuzlar yapının bir parçası hâline gelmez. Bunun yerine, buzun içinde yüksek tuz içeriği sebebiyle donmayan, soğuk ve tuzlu su cepleri oluştururlar.

Eğer alttaki suya kaçma şansı verilirse, bu tuzlu batar. 

Yani bu tuz içeriği onu, içine girdiği sudan çok daha yoğun bir hâle getirir. Tuzlu su akışı alçaldıkça da etrafındaki deniz suyunu dondurur ve böylece tuzlu su birikintileri yani ölüm parmakları oluşmuş olur. 

Ayrıca buz sarkıtı olarak da bilinen tuzlu su sarkıtları yani brikinüller, deniz tabanına ulaştığında yayılmaya devam ederek zemini ve üzerindeki her şeyi dondurabilir. Bu oluşuma ölüm parmakları denmesinin sebebi de budur.

Kaynaklar: IFL Science, Meteo Giornale

Çalınan 20 Milyon Liralık Ferrari, AirPods Sayesinde Bulundu

Yaklaşık 20 milyon dolarlık bir Ferrari, araçta bulunan AirPods sayesinde bulundu.

Apple’ın cihazlarının uzaktan bulunabilmesini sağlayan “Find My” teknolojisi sık sık değerli eşyaların kaybolmasını önlüyor. ABD’de Connecticut’ta yaşanan vaka ise bu özellik sayesinde çalıntı bir Ferrari bulundu. 2023 model lüks spor otomobilin değeri ise 575 bin dolar yani yaklaşık olarak 19,7 milyon TL. 

Waterbury, Connecticut’ta yaşanan olayda kimliği belirlenemeyen bir şahıs, bir Ferrari’yi çalmayı başardı. Öte yandan bu esnada aracın içinde yer alan AirPods kulaklığı araçtan çıkarmadı. Sonrasında da devreye Apple’ın Find My özelliği girdi. Bu özellik sayesinde aracın sahibi ve polisler otomobili takip edebildi. 

Araç hırsızı çevirmede kaçtı

Olayla ilgili polis raporuna göre Ferrari, Greenwich adı verilen bölgede çalındı. Daha sonra polisler çalıntı aracı tespit etti ve durdurdu. Bunun üzerine aracı çalan kişi, otomobili kenara çektikten sonra kaçarak kayıplara karıştı. AirPods’ları takip eden polis ekipleri, aracı bir benzinlikte bulmayı başardı.

Yaklaşık 20 milyonluk bir aracın çalındıktan sonra 9 bin 250 liralık kulaklıklar sayesinde bulunması ilginç bir durum oldu. Öte yandan bu durumdan çıkarılabilecek dersler de var. Araçların daha korumalı olması ya da çalındıkları durumda daha kolay bulunabilmesi için AirTag tarzı teknolojiler de tercih edilebilir. Apple ve Samsung gibi firmaların bu amaçla kullanılabilecek ürünleri bulunuyor. 

Rupert Stadler’in, Audi’nin CEO’su Olmaktan Hapis Cezasına Çarptırılmaya Uzanan Skandallarla Dolu Öyküsü

2018 yılında yaşanan Volkswagen Emisyon Skandalı dünya otomotiv endüstrisini derinden sarsmıştı. Bu içerikte, Audi’nin CEO’su Rupert Stadler skandallarla dolu öyküsünü anlatacağız.

Uzun yıllar boyunca sektörün zirvesinde yer alan Rupert Stadler, Volkswagen Grubu’nu büyük bir skandala sürükleyen ve Dieselgate olarak bilinen dizel emisyon skandalının merkezinde yer alıyordu.

Şaşkınlık yaratan bu olay, sadece Almanya’da değil, tüm dünyada büyük yankı uyandırmış ve birçok aracın geri çağrılmasıyla sonuçlanmıştı.

Her şey 2015 yılında Volkswagen Grubu’nun bazı dizel motorlara yerleştirdiği hileli yazılımın ortaya çıkmasıyla başlamıştı.

Bu yazılım, araçların testlerde olduğundan daha az zararlı gaz salıyor gibi görünmesini sağlıyordu ancak gerçek çok daha farklıydı.

Araçlar, yol koşullarında çevreye çok daha fazla zararlı gaz salıyordu ve bu gerçek söz konusu hileli yazılım ile gizlenmişti.

Bu gerçeğin ortaya çıkmasıyla büyük bir skandal yaşandı ve dünya çapında soruşturmalara, para cezalarına ve marka açısından büyük itibar kaybına yol açtı.

Audi de bu skandalın parçası olan markalardan biriydi ve Rupert Stadler de o dönem Audi’nin başındaydı.

Stadler, ilk olarak bu hileyi durdurmak için yeterince çaba göstermemekle suçlanmıştı.

Skandalın ardından Alman yetkililer, Stadler hakkında soruşturma başlattı.

2018 yılında Münih savcıları, Stadler’in dizel motorlardaki manipülasyon hakkında bilgi sahibi olduğunu ve delil karartma riskine karşı müdahale etmediğini iddia etti.

Bunun üzerine Stadler, 18 Haziran 2018’de tutuklandı. Onun tutuklanması, Dieselgate skandalında bir dönüm noktasıydı.

Çünkü, söz konusu skandalla ilgili suçlanan en üst düzey yöneticilerden biriydi ve tutuklanan ilk yöneticiydi.

Stadler, yargılama sürecinde suçlamaları ilk olarak reddetmiş ve bir ilgisi olmadığını iddia etmişti.

Stadler gözaltına alındığında, suçlamalar delil karartma riski ve dolandırıcılık üzerine odaklanıyordu.

Mahkeme süreci başladığında, Stadler suçlamaları şiddetle reddederek Audi’nin CEO’su olarak görevini dürüstlükle yerine getirdiğini savunmuştu.

Ancak Alman yetkililer, onun bu skandaldan haberdar olduğuna ve dolandırıcılığı durdurmak için gerekli adımları atmadığına inanıyordu.

Stadler’ın tutuklanması sonrasında Audi üzerindeki baskı da iyice artmıştı.

Haziran 2018’de tutuklanan Stadler, Almanya’da yaklaşık 4 ay boyunca gözaltında kaldı ve bu süreçte şirket, şirket içindeki sistemleri yeniden gözden geçirip, daha sıkı denetimler ve düzenlemeler yapmaya başladı.

Mahkeme süreci 2019’da başladı ve oldukça uzun sürdü.

Stadler başlangıçta suçlamaları kabul etmeyip, konu ile ilgili bilgisi olmadığını belitse de bu süreçte kamuoyunun baskısı çok büyüktü.

Bir süre sonra, mahkeme Stadler’ın doğrudan hileli yazılımını emretmediğini, ancak bunu bilmesine rağmen harekete geçmediğini kabul etti.

Yargıçlar, Stadler’ın hapis cezasından kaçınmak için itirafta bulunmasına yönelik bir anlaşma teklif etti ve bu teklifle suçunu kabul eden Stadler itirafının ardından 21 ay ertelenmiş hapis cezası aldı ve 1,1 milyon euro para cezasına çarptırıldı.

Stadler, emisyon sahtekârlığını durdurmak için yeterince hızlı hareket etmediğini kabul etti. Stadler’ın avukatları, onun doğrudan suça karışmadığını, ancak ihmalkâr davrandığını vurguladılar.

Tabii, bu kadar uzun süren sürecin ardından gelen itiraf, Stadler’ın yalnızca hapis cezasından kaçınmak için bu itirafta bulunduğunu ve gerçeklerin bir kısmının yine saklandığına ilişkin sert eleştirilere de sebep oldu…

Kaynak: CNN, BBC

Eski İlgiyi Görmeyen Flört Uygulamaları, Arkadaşlık Uygulamalarına Dönüşme Hazırlığında

Uzun zamandır eskisi kadar ilgi görmeyen flört uygulamaları yavaş yavaş arkadaşlık uygulamalarına dönüşmeye başladı, en azından kısmen.

Küresel çapta “flört uygulaması tükenmişliği” adı verilen bir fenomen, bu pazardaki büyük oyuncuları yeni pazarlar bulmaya itiyor. Özellikle pandemi dönemi ve sonrasında popüler olan bu platformlara olan ilgi zaman içerisinde azalmıştı. Ayrıca insanlar “organik yöntemlerle” bulduklarından daha iyi partnerler bulduklarını da düşünmüyordu. Konuyla ilgili olarak Forbes tarafından yapılan bir araştırma, flört uygulamalarının tarz değişikliğine gitmeye başladığını gösterdi.

Yapılan çalışmanın sonuçlarına göre katılımcıların yüzde 78’i flört uygulamalarını kullanırken bir noktada uygulamalardan yorulduklarını hissettiklerini belirtti. Hatta bu uygulamalardaki yorgunluk ve hayal kırıklığı yaratan görüşmeler nedeniyle kişilerin aşkı bulmaktan yana umudununun kaybolduğu belirtildi.

Yeni hedef arkadaşlıklar kurmayı sağlamak

Kullanıcıların yaşadığı tıkanmışlığı aşmak için flört uygulamalarının alternatifler bulmaya çalışması yeni değil. Daha önce Bumble gibi uygulamaların geliştiricileri de “zaman içerisinde para kazanma yöntemlerini farklılaştırmayı planladıklarını” ifade etmişti. 

Öte yandan analizlere göre insanlar, arkadaşlık edecekleri birilerini bulmak için para ödemeye pek de istekli değiller. Öte yandan ücretsiz arkadaş bulma özellikleri en azından insanların uygulamalarda daha fazla zaman geçirmesini sağlayabilir. Böylece kullanıcılar daha sonra romantik bir ilişki aradıklarında uygulamayı kullanabilirler. 

Flört uygulamaları hakkında siz ne düşünüyorsunuz? Daha önce bu tarz bir uygulama kullandınız mı? Yorumlarınızı bekliyoruz.