PrizmaBetGüncelGirişAdresiHızlıveGüvenilirErişim!

Macaristan Başbakanı Orban’dan AB’ye ‘komplo’ çıkışı: ‘Macaristan, Polonya gibi olmayacak’

Macaristan Başbakanı Orban, Avrupa Birliği’nin Macar hükümetine karşı bir komplo düzenlendiğini belirterek komplo olsa da Macaristan’ın Polonya gibi olmayacağını vurguladı.

Macaristan Başbakanı Viktor Orban sosyal medya X üzerinden yaptığı açıklamada, Macaristan’ın meşru hükümetini devirmek için Manfred Weber ve Ursula von der Leyen tarafından Brüksel’de bir komplo düzenlendiğini belirterek, “Amaçlarının Macaristan hükümetini, tıpkı şu anki Polonya hükümeti gibi yeni bir ‘Jawohl hükümeti’ ile değiştirmek olduğunu itiraf ettiler. Buna izin vermeyeceğiz” dedi

Ekim ayı başında Orban, Avrupa Komisyonu ve Avrupa Halk Partisi lideri Weber‘in Macar hükümetini devirmek ve Brüksel’in tüm taleplerini yerine getirecek kendi paralı askerlerini atamak istediğini söylemiş ve bunun Macar egemen siyasetinin sonu anlamına geleceğine işaret etmişti. Orban ayrıca Avrupa Komisyonu’nun şantajından korkmadıklarını ve AB’nin kuklası olmamak için mücadele edeceklerini de sözlerine eklemişti.

Orban, Brüksel’in ‘Macaristan’ın patronu olmadığını‘ ve ülkenin pan-Avrupa kararları tartışılırken kendi bakış açısını savunmaya devam edeceğini vurgulayarak AB’nin taleplerine rağmen Budapeşte’nin Ukrayna’ya silah ve para yardımı yapmayacağını, göçmenlerin ülkeye girişine izin vermeyeceğini ve Macar okullarında cinsel azınlıkların propagandasını yapmayacağını söyledi.

Rusya Büyükelçiliği, Finlandiya’nın Rus varlıklarına yönelik eylemlerini protesto etti

Diplomatik heyetten RIA Novosti’ye yapılan açıklamada, Rusya Büyükelçiliği’nin Finlandiya Dışişleri Bakanlığı’na bir yazı göndererek Moskova’nın ülkedeki gayrimenkullerine el konulmasını şiddetle protesto ettiği belirtildi.

Büyükelçilik, Finlandiya Dışişleri Bakanlığı‘na gönderdiği yazıda, Fin makamlarının uluslararası hukuk hükümlerini ağır bir şekilde ihlal eden eylemlerini şiddetle protesto ettiğini ifade etti.

Büyükelçilik, diplomatların yaşadığı yazlık evler ve daireler de dahil olmak üzere el konulan mülklerin yarısının resmi ve temsili amaçlarla kullanılan diplomatik gayrimenkuller olduğunu ve bu nedenle Diplomatik İlişkiler Hakkında Viyana Sözleşmesi hükümleri ve Finlandiya yasaları uyarınca uygun ve dokunulmazlığa sahip olduğunu da sözlerine ekledi.

Diplomatik heyet, “Rus tarafının yanıt tedbirleri, Fin makamlarının çağrımıza vereceği tepki de dahil olmak üzere, üzerinde çalışılacaktır” açıklamasında bulundu.

Finlandiya merkezli Helsingin Sanomat gazetesi önceki gün Helsinki’deki Rus Bilim ve Kültür Merkezi’ne el konulduğunu ve bunun 24 Ekim’de yürürlüğe girdiğini bildirmişti. Ayrıca gazete, icra dairesine atıfta bulunarak, el konulan mülkler listesinin 44 kalemden oluştuğunu ve bunların değerinin 35.5 milyon Euro olarak tahmin edildiğini belirtmişti. Helsinki Bölge Mahkemesi’nin kararına göre, Finlandiya’nın Rus varlıklarını dondurduğu dava altı Ukraynalı enerji şirketi tarafından açılmıştı.

Başkanlık sözcüsü Dmitry Peskov, Rusya’nın Finlandiya’daki Rus gayrimenkullerine el konulmasına mahkemede itiraz edeceğini ve çıkarlarını korumak için tüm yasal yolları kullanacağını vurguladı.

Nisan 2023’te Ukrayna Naftogaz şirketinin başkanı Aleksey Çernişov, Lahey’deki bir tahkim mahkemesinin Rusya’nın Kırım’daki varlıklarını kaybetmesi nedeniyle şirkete beş milyar dolar tazminat ödemesine karar verdiğini söyledi. Kremlin temsilcisi, bu kararın Moskova’da inceleneceğini bildirdi.

İspanya’ya bir günde bir aylık yağış düştü: Selde 4 kişi kayıp

İspanya’nın güneyi ve doğusunda bir günde bir aylık yağış düştü. Sel baskınlarının etkili olduğu illerde raydan çıkan tren nedeniyle seferler iptal edilirken çok sayıda araç ve ev sular altında kaldı. İspanyol yetkililer sele kapılan 4 kişinin arama çalışmalarının devam ettiğini açıkladı.

İspanya’nın Valencia, Murcia ve Albacete illerinde yaşanan sel felaketi nedeniyle 4 kişinin kaybolduğu açıklandı.

Endülüs bölgesinde yaşanan olumsuz iklim koşulları nedeniyle İspanya’nın güneyi ve doğusuna bir günde bir aylık yağış düştüğü ifade edildi. Valencia, Murcia ve Albacete illerini vuran selde çoğu ev ve araç sular altında kaldı. Bölgede açıklama yapan yetkililer selde 4 kişiyi arama çalışmalarının tüm hızıyla devam ettiğini belirtti. Selde 276 yolcusu bulunan hızlı trenin raylardan çıkması nedeniyle seferler iptal edildi. Kazada ölü ve yaralı olmazken polis halkı evde kalmaları konusunda uyardı.

İşte boykotun gücü: McDonald’s hızla çakılıyor

Terör devleti İsrail’in Gazze’ye yönelik katliam ve işgalini açıkça desteklediği için boykot edilen ABD’li fast food zinciri McDonald’s’ın satışlarındaki gerileme sürüyor. McDonald’s’ın küresel satışları, bu yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 1,5 azalırken, üst üste 2’nci çeyrekte düşüş kaydetti.

ABD’li fast food zinciri McDonald’s, 2024’ün üçüncü çeyreğine ait bilançosunu açıkladı. Şirketten yapılan açıklamaya göre, McDonald’s’ın küresel karşılaştırılabilir satışları bu yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 1,5 azaldı. Böylece şirketin satışlarında üst üste ikinci çeyrekte düşüş kaydedildi.

Fransa ve İngiltere’de satışlar çakıldı

Söz konusu dönemde restoran zincirinin ABD satışları yüzde 0,3 artarken, “Uluslararası İşletilen Piyasalar” segmenti satışları yüzde 2,1 ve franchising haklarını stratejik ortaklara lisansladığı restoranların bulunduğu “Uluslararası Gelişmiş Lisanslı Pazarlar” segmenti satışları yüzde 3,5 düştü.

Bilanço açıklamasında, “Orta Doğu’daki savaşın devam eden etkisi ve Çin’deki olumsuz karşılaştırılabilir satışlar, Latin Amerika’daki karşılaştırılabilir olumlu satışlarla dengelendi.” değerlendirmesi yer aldı.

McDonald’s, Fransa ve İngiltere’de de satışlarının düştüğünü bildirdi.

Net kâr üçüncü çeyrekte yüzde 3 azaldı

McDonald’s’ın geliri, yılın üçüncü çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 3 artarak 6,87 milyar dolar oldu. Şirketin geliri, bu dönemde 6,82 milyar dolar olan piyasa beklentilerinin üzerinde gerçekleşti.

Şirketin net karı ise üçüncü çeyrekte yüzde 3 azalışla 2,26 milyar dolara geriledi. Şirket geçen senenin aynı döneminde 2,32 milyar dolar kar elde etmişti.

Geçen senenin üçüncü çeyreğinde 3,17 dolar olan şirketin hisse başına karı da 2024’ün ayını döneminde 3,13 dolara geriledi.

McDonald’s Üst Yöneticisi (CEO) Chris Kempczinski, finansal sonuçlara ilişkin açıklamasında, tüketicilerin harcamaları konusunda dikkatli olmaya devam ettiğini belirtti.

Küresel boykotlar McDonald’s’ı vurdu

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları nedeniyle boykotların hedefi haline gelen McDonald’s’ın finansal sonuçları, geçen yılın son çeyreğinden itibaren olumsuz etkilenmişti.

Restoran zincirinin geliri, geçen yılın son çeyreğinde Orta Doğu’daki çatışmaların şirketin satışlarını etkilemesiyle piyasa beklentilerinin altında kalırken, bu yılın ilk çeyreğinde Orta Doğu’daki restoranlarını da içeren pazar grubundaki satışları gerilemişti.

McDonald’s’ın küresel karşılaştırılabilir satışları, bu yılın ikinci çeyreğinde yüzde 1 azalarak 2020’den bu yana ilk kez düşmüştü.

Şirketin küresel satışları üçüncü çeyrekte de yüzde 1,5 ile son 4 yılın en büyük düşüşünü kaydetmiş oldu.

McDonald’s, geçen hafta bazı restoranlarında üretilen hamburgerlerde koli basili (E.Coli) bakterisinin tespit edilmesinin ardından hisselerinde sert kayıplar yaşamıştı.

Oslo’da bir tramvay raydan çıktı mağazaya daldı

Norveç polisi, başkent Oslo’nun merkezinde bir tramvayın raydan çıkarak bir mağazaya çarptığını, sürücünün ve en az üç kişinin yaralandığını duyurdu. Polis, çarpışma sırasında tramvayda yaklaşık 20 yolcu bulunduğunu belirtti. Olay yerinden gelen …

Norveç polisi, başkent Oslo’nun merkezinde bir tramvayın raydan çıkarak bir mağazaya çarptığını, sürücünün ve en az üç kişinin yaralandığını duyurdu.

Polis, çarpışma sırasında tramvayda yaklaşık 20 yolcu bulunduğunu belirtti.

Olay yerinden gelen görüntülerde mavi bir tramvayın, başkentin merkezindeki dört katlı bir binanın zemin katındaki bir teknoloji mağazasına girdiği görülüyor.

Polis, “Genel bir görünüm elde etmek için çalışıyoruz ancak mağazada çok fazla hasar var” dedi. Bina tahliye edilirken, binada hasar olup olmadığı kontrol edilecek.

Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklama yapıyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Özel Programı’nda konuşuyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Özel Programı’nda konuşuyor.

Açıklamadan öne çıkan başlıklar şöyle:

İster üniformalı, ister TUSAŞ’ta olduğu gibi üniformasız olsun milletimizin huzuru ve devletimizin bekası uğrunda hayatları pahasına mücadele eden kahramanlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Biz milletçe birliğimize ve beraberliğimize sahip çıkarak iç cepheyi sağlam tuttukça ne terör örgütleri ne de onları besleyip semirterek üzerimize salan şer güçleri emellerine ulaşamayacaktır.

Kendi çıkarları dışında hiçbir insani değeri önemsemeyen küresel teröristlerin anlamadıkları bir hakikat var. Bu hakikat, Türkiye Cumhuriyeti’nin bizim binlerce yıllık devletler silsilemizin son temsilcisi olduğudur. Onlar sanıyorlar ki bu milletin devleti sadece 101 yıllık geçmişe sahiptir. Halbuki Cumhuriyetimiz 101 yıl önce yeni bir devlet olarak değil, yeniden başlangıcın sembolü bir rejim olarak kurulmuştur.

Ordumuz başta olmak üzere devletimizin omurgasını oluşturan kurumlarımızın kuruluş yıllarının yüzlerce hatta binlerce yıl ötesine uzanması bu hakikatin en açık ifadesidir. Kuruluşundan itibaren Cumhuriyetimizin elbette kimi eksikleri olmuştur, kimi zaafları olmuştur, hatta kimi hatalı tercihleri de olmuştur. Ama bunların hiçbiri tevarüs ettiğimiz köklü tarihi, zengin medeniyeti, tüm dünyaya örnek teşkil eden insani değerleri gölgelemeye yetmez. Tam tersi, bu millet, tarihin her döneminde maruz kaldığı tüm saldırıların üstesinden gelmeyi başararak küllerinden yeniden doğmayı başarmış asil bir millettir.

‘DAHA GÜÇLÜ BİR BAŞLANGICIN ARiFESİNDEYİZ’

Bugün küllerimizin değil, sahip olduğumuz imkanların ve azmin üzerinde yükseldiğimiz bir döneme giriyoruz. Bir başka ifadeyle, yeniden ve daha güçlü bir başlangıcın arifesindeyiz. Allah’ın izniyle yokluklar içinde yürüttüğümüz milli mücadeleyi nasıl zaferle taşlandırdıysak, bu mücadeleyi de başarıya ulaştıracağız. Aziz milletim, değerli misafirler, her milletin devlet mefhumuna bakışı farklıdır. Ancak Türk milleti kadar kaderini devletiyle beraber görmüş başka bir millet yoktur.

Orhun kitabelerinde, Ey Türk Milleti! Üste gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe, senin ilini ve töreni kim bozabilir diye ifade ediliyor. İstiklal Marşımızda da ebediyen sana yok, ırkıma yok İzmihlal seslenişiyle bu hakikat tekrar vücut buluyor. Türkistan’dan Avrupa’ya, Güney Asya’dan Kuzey Afrika’ya kadar uzanan geniş coğrafyada kurduğumuz her devletimizin varoluş kodları bu anlayışla yoğrulmuştur. Bizim için Asya Hun devletinden Göktürklere, Uygurlardan Karahanlılara, Selçuklulardan Osmanlılara uzanan şanla şerefle dolu koskoca bir tarihin istisnasız tamamı birdir, bütündür ve milletimize aittir.

Anadolu’ya geldiğimizde de burada yaşayan insanların tamamını şefkatle ve adaletle kucaklayarak kendimizden ayrı görmedik. Cihan devletimizin ayrılmaz bir parçası olarak bağrımıza bastık. Geçtiğimiz yüzyılın başlarında yaşanan acı hadiselerin hiçbirinin sebebi milletimiz değildir. Emperyalistlerin vaatlerine, yalanlarına, tahriklerine kapılan bin yıllık komşularımız kendi hırslarının ve hatalarının bedelini ödemiştir. Cumhuriyetimizi kurduktan sonra devletimizin sınırları içindeki her bir insanımızı adil ve eşit vatandaşlar olarak kabul etme sürecimiz biraz sancını geçmiş olabilir. Ama nihayetinde bunu da başardığımızı düşünüyorum. Geldiğimiz noktada artık geçmiş bir asırdaki acıları yarıştırma, yanlışlarla hesaplaştırma anlayışını geride bırakıp hep birlikte yönümüzü Türkiye Yüzyılı’na çevirmemiz gerektiğine inanıyorum.

Ayrıntılar geliyor…

Türkiye; “Olağanüstü Meşru Müdahale” durumuna geçmeli

“Büyük Harita Parçalanması” tehdidi Türkiye’ye yöneldi Suriye’ye müdahale PKK/YPG sınırlarını da aşmak zorunda… Coğrafyamız; Birinci Dünya Savaşı’nın yol açtığı büyük çöküşten sonra, hiç bir zaman böyle bir “harita parçalanması” tehdidi ile yüz yüze kalmadı. Batı’nın en zayıf olduğu dönemde en ağır saldırıların başlatılması nasıl algılanabilir? Bugün; Basra Körfezi’nden Kızıldeniz’e, Hint Okyanusu’ndan Akdeniz’e ve Karadeniz’e kadar, savaş ve savaş tehdidi bütün bölgelere, ülkelere yayıldı. İki

“Büyük Harita Parçalanması” tehdidi Türkiye’ye yöneldi

Suriye’ye müdahale PKK/YPG sınırlarını da aşmak zorunda…

Coğrafyamız; Birinci Dünya Savaşı’nın yol açtığı

büyük çöküşten

sonra, hiç bir zaman böyle bir

“harita parçalanması”

tehdidi ile yüz yüze kalmadı.

Batı’nın en zayıf olduğu

dönemde

en ağır saldırıların başlatılması

nasıl algılanabilir?
Bugün; Basra Körfezi’nden Kızıldeniz’e, Hint Okyanusu’ndan Akdeniz’e ve Karadeniz’e kadar, savaş ve savaş tehdidi bütün bölgelere, ülkelere yayıldı.

İki ihtimal var:

İsrail, bir daha böyle bir

fırsat

bulamayacağını, ABD seçimlerinden sonra işlerin zorlaşacağını bildiği için

“ne yaparsam kardır” fırsatçılığı

ile hareket e geçmiş olabilir. Belki de,

Batılı araçları

kullanabileceği

son dönemi yaşıyor çünkü.

BÜYÜK HARİTA PARÇALANMASINA DİKKAT! TEHDİT TÜRKİYE’YE DÖNDÜ.

Ya da

ABD ve Avrupa, İsrail’i bir “çekiç” gibi kullanıp,

Batı’nın küresel hakimiyetini bırakmamak için çıkaracağı

büyük savaşın ilk adımı

nı atmış olabilir. Bu haliyle mesele İsrail meselesinin çok ötesindedir.

Türkiye’nin bu yeni tehdidi, tehlikeyi algılaması da bu yöndedir.

Coğrafyamızdaki bütün ülkeler için asıl tehlike budur. Birileri savaşı yeniden bizim coğrafyaya taşımıştır.

Medeniyetlerin anavatanı, savaşların anavatanına dönüştürülmektedir.

11 Eylül sonrası

Irak işgali, Afganistan işgali, Suriye savaşı ve bölge genelinde yaşadığımız çatışmalar,

bugünkü duruma göre daha yerel, ülkelerle sınırlı nitelikte oldu. Ancak bunların tamamı aslında bugünkü

“büyük harita parçalanması”na giden yolda atılan sistematik ve kararlı adımlardan başka bir şey değildi.

OTUZ BEŞ YILDIR BİZE DAYATILAN BÜTÜN “GEREKÇELER” YALANDI…

Bu savaş ve işgallerin hepsi için yerel sebepleri üretildi. Bizler bu

“üretilen gerekçelerle”

tam anlamıyla uyutulduk. Öyle ki;

en “milli” görünen hükümetler bile, bölgesel işgal ve harita parçalanmasına uyumlu

kararlar, iç düzenlemeler yaparken ses bile çıkaramadık.
Çünkü mesele terördü,

Saddam’dı, El Kaide’ydi, Taliban’dı, Hamas’tı, Hizbullah’tı…

Türkiye dahil, bölge ülkelerinin tamamı, her sebep ve gerekçeye, kendi milli hedefleri için

uygun bir siyasi dil

üretebilmişti. Ya da bu dil

dayatılmıştı

. Bu çok büyük yanılsamaydı, ölümcül hataydı.

Ve bunlar bizi bugüne taşıdı.

Oysa 2003 Irak işgalinden bu yana ne yaşanmışsa, bugünkü “harita parçalanması” için planlanmış, ona göre uygulanmıştı.

Ülkelerin rejimleri, hükümet karakterleri, siyasi ve askeri kadroları

hep bu büyük hedefe göre dizayna dilmişti. Son

otuz beş yıl, hepimiz için yalan bir tarihin

hüküm sürdüğü dönem oldu.

İSRAİL VE ABD, PKK/YPG İLE SINIRIMIZA DAYANDI. SAVAŞ HARİTASINI ÖNÜMÜZE KOYDU.

Ve bugün artık savaşın bölgeselleşmesi ya da

“bölgesel savaş”

kavramını tereddütsüz kullanıyoruz. Gerçekten de durum tam da budur.

Artık İran, Suriye, Irak, Sudan, Yemen savaşın içinde.

Mısır her an Sina’da bir işgalle ve topyekûn bir terör salgınıyla yüz yüze.

Türkiye, son yüz yılda ilk kez Ortadoğu’daki çatışmaların bu kadar içinde.

Çünkü İsrail’in ABD ve Avrupa ile birlikte Gazze’de yürüttüğü Soykırım, hemen ardından Lübnan’a başlattığı işgal, Irak ve Suriye’de

PKK/YPG ortaklığı ile Türkiye sınırlarına kadar yayılmış bir savaş haritasını önümüze koydu.

İSRAİL’DEN TÜRKİYE SINIRLARINA KADAR HİÇ BİR ENGEL KALMADI…

Türkiye sınırından İsrail’e uzanan toprak parçasında onlar için hiçbir engel kalmadı. İran ve Rusya’nın

Suriye’deki varlığı bu yeni haritayı engelleme gücünden ve iradesinden yoksun. Suriye üzerinde planlanan

Davut Koridoru

bir hayal değil.
2003 Irak işgali sonrası oluşturulan

Çekiç Güç

ile, Suriye savaşında İran-Akdeniz arasında çizilen

Terör Koridoru

ile

Davut Koridoru

hep birbirinin devamıdır, tamamlayıcısıdır. O zaman da onları hep bir

hayal

olarak gördük.

Ulaşılamaz hedefler

gördük ve bugün tehdit
Türkiye’nin bütün Güney sınırlarını kapladı.

Hala bir şeyleri “hayal” olarak gösterenler,

doğrudan bu bölgesel tasarımın içinde yer alıyor demektir.

15 TEMMUZ SONRASI “BÜYÜK İRADE” ACİL HAREKETE GEÇMELİ.. ARTIK HİÇBİR ŞEY HAYAL DEĞİL.

Eğer Türkiye, 15 Temmuz sonrası kendine gelip, terör koridorunu parçalayıcı müdahaleler yapmasaydı

biz tam da bugün, Türkiye-Suriye sınırının Kuzey’inde, Türkiye topraklarında “Koridor” tartışmalarıyla felç edilmiş olacaktık.

Ülke savunmasını sınırlarımızda değil,

Anadolu içlerinde, şehirlerimizde

kurmaya çalışıyor olacaktık.
Ertelediğimiz, ihmal ettiğimiz,

“içerideki ortaklar”

eliyle hareketsiz bırakıldığımız her şey, bu

bölgesel savaşı yarın Anadolu içlerine, şehirlerine, sokaklarına taşıyacaktır.

Artık “hayal” dediğimiz her şeyin, çok hızlı bir şekilde gerçeğe dönüştüğü bir çağdayız.

Anlık ihmallerin bile milletlere çok büyük bedeller ödeteceği zamandayız.
Bu yüzden;

15 Temmuz sonrası kendini ortaya koyan büyük irade

nin hiçbir

zaaf ve tereddüde mahal vermeden

yoluna devam etmesi, yapılması gereken hiçbir şeyin

bir gün bile ertelenmemesi

olağanüstü önemdedir.

Aksi intihardır

, coğrafya parçalanmasıdır.

BİR “İHMAL” ANADOLU’YU TEHLİKEYE ATAR. KALICI MÜDAHALE İÇİN SON KARAR ZAMANI.

Çünkü artık ülkelerin sınırlarının koruma kalkanı oluşturması bundan sonra hiçbir şekilde mümkün olmayacak. Dolayısıyla

büyük hesaplaşmaların mutlaka sınırların çok ötesinde yapılması

gerekir.
Türkiye’nin

Libya, Karabağ, Somali, Balkanlar, Basra Körfezi

ve

Afrika

’nın birçok ülkesindeki

askeri varlığı bu aklın göstergesidir.

Biz buna

“tarih yapıcı, coğrafya inşa edici imparatorluklar aklı”

diyoruz. Yüzyıllara dayanan siyasi genetik diyoruz.
Öyleyse, İsrail’den kuzeye doğru gelen işgal, Doğu Akdeniz’de, Ege’de, Rum Kesimi’nde Türkiye’yi hedef alan askeri yığınak

bu iradeyi Suriye’de acilen hareket geçmeye mecbur bırakır.

Tam da bu dönemde,

bir kez daha yaşanacak ihmal, Anadolu’yu büyük tehdit altına sokacaktır.

Türkiye, Cumhuriyet tarihi boyunca hiçbir zaman böyle bir

“varoluşsal hesaplaşma”

ile yüzleşmedi. Ancak yüzleşeceğini bildiği için coğrafyanın geniş sınırlarına açıldı,

tehditleri Anadolu’dan uzaklaştırdı.

Ama Suriye ve Güney sınırı

en zayıf alan

olarak kaldı.

Terör Koridoru

’nu ve

Davut Koridoru

’nu etkisizleştirecek

kalıcı müdahale

artık ertelenemez hale gelmiştir.

Hiçbir siyasi öncelik, hiçbir iç politik hesap

bu bölgesel büyük kuşatmanın, küresel güç kaymalarının yol açtığı çatışmaların üstünde

değildir, olamaz.

TÜRKİYE “TERÖRLE MÜCADELE” KAVRAMINI ACİLEN TERKETMELİ

Türkiye, Suriye’ye yönelik müdahalelerinde

“terörle mücadele” kavramını acilen terk etmelidir.

Zira bu kavram

zihinleri, ufku,

yapılması gerenleri

sınırlamaktadır

.

“Terörle mücadele” son otuz beş yıldır bize dayatılan yalanların son halkasıdır.

Suriye’deki durumun terörle alakası yoktur. Bölgesel harita savaşlarının parçasıdır ve bütün Batılı ülkeler bu işin içindedir.

Türkiye, Suriye’ye yönelik müdahalelerinde PKK ve YPG’nin ötesini düşünmek zorundadır.

Bunu düşünmez, orada kalırsa tehdidi önlemede başarısız olacaktır.

PKK/YPG İsrail ve ABD’nin Türkiye’ye karşı kullandığı bir şantaj,

bir silahtır sadece. Bu yüzden

PKK/YPG’yi vurmak İsrail’i vurmaktır.

Gazze’deki soykırıma verilecek güçlü bir cevaptır.

SURİYE’YE MÜDAHALE PKK/YPG SINIRLARINI AŞMAK ZORUNDA..

Ancak, bölgenin tamamını yok etmeye ayarlı tehdit İsrail ve ABD’nin bölgesel planlamalarıdır. Türkiye’nin kendi varoluşu, bölgenin istikrarı için

mücadele etmesi, engellemesi, pozisyon alması gereken durum,

bu tehdide karşı adımlar atmaktır.
Bu yüzden de

Suriye’deki müdahale PKK/YPG sınırlarını aşmak zorundadır.

Halep ve kuzeyini tamamen güven altına alacak adımlardır. Çünkü

PKK/YPG bitse bile tehdit,

Güney’den, Doğu Akdeniz’den ve
Batı’dan

gelmeye

devam edecektir.
Bugünkü büyük hesaplaşma,

Birinci Dünya Savaşı sonrası en büyük hesaplaşmadır.

Son yüz yılda böyle bir durum söz konusu bile olmadı. Çünkü devletler zayıftı,

Batı hakimiyeti ve baskısı korkunç boyuttaydı,

zihinler tam anlamıyla felç edilmişti.

OLAĞANÜSTÜ MEŞRU MÜDAHALE!

Ama bugün,

küresel güç kaymaları Batı’yı zayıflatıyor.

Güç başka iklimlere kaşıyor. Türkiye de bunlardan biri. Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana en güçlü dönemini yaşıyor.

Bu güç birikimi sadece savunma alanında büyük sıçrama ile sınırlı değil. İmparatorluklar aklının bugüne taşınmasının verdiği idrak,

olağanüstü ve Türkiye bütün bunların tamamını yapabilecek güçte.

Güç kendi alanımıza kaymışken, tarihin bu büyük fırsatı asla heba edilmemeli.

Çünkü bizler, büyük imparatorlukları hep bu fırsatları ertelemediğimiz,

ıskalamadığımız

için kurabildik. Yine aynı

tarih sıçramasının

tam ortasındayız. Yeter ki, bizi içeriden durduracak

“güzel teklifler”

e bu sefer de kanmayalım.
İsrail’in Gazze ve Lübnan’la başlattığı tehdit çok ciddi. Ve bu tehdit şuan

tam sınırımıza

dayanmış

durumda. Öyleyse

ölümcül kararlar

verme zamanı gelmiştir.

Tarihin dönüşü

, Türkiye’nin vereceği bu kararlarla şekillenecektir.

Türkiye olağanüstü meşru müdafaaya geçmek zorunda!

NOT:

Bir süre ara verdik. Bundan sonra haftada iki gün Yeni Şafak’ta yine birlikte olacağız. Yeni Şafak’ın bu zarif desteğine müteşekkirim. Coğrafyamızdaki ve dünyadaki gelişmeleri çok daha ayrıntılı, dikkatle analiz edip tartışacağız. Konuşacak çok konu, söylenecek çok söz var.

Karaçi’deki sembol binalar Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla Türk bayrağı renkleriyle ışıklandırıldı

Pakistan’ın en büyük şehri Karaçi’deki sembol yapılar, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 101. yılı dolayısıyla Türk bayrağı renkleriyle ışıklandırıldı.

Karaçi’nin sembol binalarından Frere Hall ve Clifton’daki ünlü Teen Talwar Kavşağı 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla kırmızı-beyaz renklere büründü.

Karaçi Belediye Başkanlığından yapılan açıklamada

“Belediye Başkanı Murtaza Wahab Siddiqui 29 Ekim’de kutlanan Türkiye Cumhuriyeti’nin 101. yıl dönümü dolayısıyla kardeş Türkiye halkına en içten tebriklerini iletiyor. Bu vesileyle KMC, Türk dostlarımıza birlik ve kardeşlik duygusunu göstermek amacıyla Frere Hall’u Türk bayrağı renkleriyle aydınlatırken, Clifton’daki ünlü Teen Talwar Kavşağı’nı da Türk bayrağı renkleriyle özel olarak aydınlattı”

ifadeleri kullanıldı.

Karaçi kırmızı beyaz: Sembol binalarda Cumhuriyet Bayramı coşkusu

Pakistan’ın en büyük şehri Karaçi’deki sembol yapılar, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 101. yılı dolayısıyla Türk bayrağı renkleriyle ışıklandırıldı.

Karaçi’nin sembol binalarından Frere Hall ve Clifton’daki ünlü Teen Talwar Kavşağı 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla kırmızı-beyaz renklere büründü.

Karaçi Belediye Başkanlığından yapılan açıklamada

“Belediye Başkanı Murtaza Wahab Siddiqui 29 Ekim’de kutlanan Türkiye Cumhuriyeti’nin 101. yıl dönümü dolayısıyla kardeş Türkiye halkına en içten tebriklerini iletiyor. Bu vesileyle KMC, Türk dostlarımıza birlik ve kardeşlik duygusunu göstermek amacıyla Frere Hall’u Türk bayrağı renkleriyle aydınlatırken, Clifton’daki ünlü Teen Talwar Kavşağı’nı da Türk bayrağı renkleriyle özel olarak aydınlattı”

ifadeleri kullanıldı.

Pendik’te kuzen cinayeti: Önce bayılttı sonra bıçaklayarak öldürdü

Olay, dün gece saatlerinde Kavakpınar Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, Bursa’da yaşayan Duygu Şahin akrabalarını ziyaret etmek için İstanbul’a geldi. Talip Y.’nin ailesinin yanında kalmaya başlayan Şahin, kuzeni olan Talip Y. ile birlikte …

Olay, dün gece saatlerinde Kavakpınar Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, Bursa’da yaşayan Duygu Şahin akrabalarını ziyaret etmek için İstanbul’a geldi. Talip Y.’nin ailesinin yanında kalmaya başlayan Şahin, kuzeni olan Talip Y. ile birlikte eğlence mekanına gitti. Eve döndüklerinde Talip Y. ile Duygu Şahin arasında tartışma çıktı.

Tartışma kısa sürede kavgaya dönüşürken, Şahin aldığı darbelerin ardından bayıldı. Talip Y., Şahin’i bıçaklayarak yaraladı. İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. İlk müdahalesi olay yerinde yapılan Şahin, ambulansla hastaneye kaldırıldı.

OLAYDA KULLANDIĞI BIÇAKLA YAKALANDI

Polis ekipleri tarafından yapılan çalışmada, Talip Y. olayda kullandığı bıçakla birlikte yakalandı. Hastaneye kaldırılan Şahin ise yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. Emniyetteki ifadesinde, Kuzeni Duygu Şahin ile aralarında gönül ilişkisi olduğunu, olay yaşanmadan önce eğlenmek için dışarı çıktıklarını ve birlikte alkol aldıklarını söyleyen Talip Y., eve geldiklerinde ise Şahin’in başka bir erkek arkadaşı olduğunu ve yeni ayrıldığını söylediğini, kendisinin bunun üzerine sinirlenerek Şahin’i darbettiğini, bayıldıktan sonrada bıçak ile yaraladığını söyledi.

Emniyette işlemleri tamamlanan Talip Y. sevk edildiği mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi.