Bilim insanları yakın zamanda yaptıkları bazı çalışmalarla Pisagor teoreminin aslında Pisagor’a ait olmadığını keşfetmiştir.
Gelin, detaylara bakalım.
Araştırmacılara göre Babilliler, Pisagor teoremini aslında Pisagor’dan 1000 yıl önce keşfetmiştir.
Şöyle ki uzmanlar, bir dikdörtgenin içindeki bir köşegenin uzunluğunu çözmek için, Pisagor teoreminin kullanıldığı bir kil tablete ulaşır. Bu tablet, IM 67118 adıyla bilinir ve muhtemelen öğretim amaçlı kullanılmıştır.
Yapılan araştırmalara göre de bu kalıntı, MÖ 1900-1600 arasındaki Eski Babil dönemine aittir. Yani Pisagor’un MÖ 570 civarında doğmasından yüzyıllar önce.
MÖ 1800-1600 civarından kalma başka bir tablette ise içinde etiketli üçgenler bulunan bir kareye ulaşılır.
Bu işaretlerin antik Babilliler tarafından kullanılan ve bir sayma sistemine ait olan 60 tabanından çevrilmesi, bu insanların Pisagor teoremini ve diğer gelişmiş matematiksel kavramları bildiğini gösterir.
Yani Babilliler yüzyıllar öncesinden, bir karenin köşegeninin uzunluğu ile kenarı arasındaki ilişkiyi biliyorlardı. Peki eğer durum buysa o zaman bu teorem neden Pisagor’dan sonra isimlendirildi? diye sorabilirsiniz.
Bunun da iki farklı sebebi olabilir.
Eski insanlar, bilim insanlarına oldukça saygı duyarlardı ve kendilerine ait keşifleri, onlara atfetmekten çekinmezlerdi.
Ayrıca Babillilerin bu teoremi keşfettiği sıralarda bu bilgiyi yazılı bir materyal hâline getirmeleri neredeyse imkansızdı. Bu sebeple bu teorem, Pisagor’a yaşadığı dönem içinde sözlü bir şekilde aktarılmış olabilir.
Özetle bilim insanlarının ulaştığı kanıtlar, Pisagor teoreminin aslında Pisagor’a ait olmadığını gösterir. Ancak “Bu teorem eğer ona ait değilse neden onun ismiyle anılıyor?” sorusunun cevabı ise biraz karmaşıktır.