Köpeklerin Hangi Sebeplerle Esnediğini Öğrenince Onlara Olan Bakış Açınız Değişecek!

Köpeklerin neden sık sık esnediğini hiç merak ettiniz mi? Yorgunluk ve uyku hâli, onların esnemesine elbette katkıda bulunabilir ancak bu davranışın arkasında birçok sebep var.

Köpekler, diğer hayvanlarla kıyaslandığında oldukça özel ve gizemli canlılardır. Bu sebeple onların hangi hareketi hangi amaçla yaptıklarını çözmek, çoğu zaman zorlayıcı olur. Tıpkı neden esnediklerini tahmin etmeye çalışmak gibi.

Peki köpekler neden esner?

Esnemeler genel itibarıyla gizemli olsa da köpeklerin bunu sık sık deneyimlemesinin önemli sebepleri vardır. 

Esneme, bir köpeğin kendini sakinleştirme mekanizması olabilir ve onlar, etraflarında olan bitenler yüzünden strese girdiklerinde sıklıkla esnerler. Köpekler genellikle yüksek seslerin olduğu ortamlarda bulunmaktan pek hoşlanmazlar çünkü bunlar aşırı uyarıcı olabilir. Yabancı insanlar, çocuklar ve diğer evcil hayvanlar da onları strese sokabilir ve bu sebeple esneyebilirler. 

Ayrıca köpeklerde esneme, onların belirli bir davranışa veya ortama katılmak istemediğini gösterebilir. Köpek eğer çevresinde bir tehlike hissederse, bundan kaçınmak isteyecek ve esnemeye başlayacaktır. 

Ya da bir köpeğin etrafındaki bir başka köpek endişeli görünüyorsa, esas köpek etkileşime girmemeyi tercih ettiğini belirtmek için esneyebilir. 

Esnemeler, insanlarda olduğu gibi köpekler için de bulaşıcıdır.

2013’te yapılan bir çalışma, köpeklerin sahiplerinden sonra esneme eğiliminde olduklarını fakat yabancıların esnemesinden etkilenmediklerini gösterir. Ayrıca bir köpek başka bir köpeği esnerken gördüğünde, genellikle kendisi de esnemeye başlar.

Öte yandan köpekler, tıpkı insanlar gibi bir şeylerle meşgul olmak isterler ve çevrelerinde onlarla ilgilenen ya da onların ilgisini çeken bir uyaran olmadığında canları sıkılabilir. 

Elbette köpek ırklarının sıkılma noktasında farklı eşikleri vardır. Bazıları günün büyük bir kısmında etrafta tek başına dolaşmaktan veya uyumaktan memnunken aslında çoğu daha fazla oyuna ve uyarana ihtiyaç duyar. Yani köpekler can sıkıntısı sebebiyle de esneyebilir.

Köpeklerin esnemesi, bazı zamanlar çeşitli tıbbi sorunlara da işaret edebilir.

Eğer köpek çene ağrısı, mide bulantısı veya yutma güçlüğünden muzdaripse bu şikâyetlerini gidermek için esnemeye bel bağlıyor olabilir. Ayrıca sık sık esneyen köpekler, yeterli oksijen alamıyor veya kalp rahatsızlığıyla mücadele ediyor olabilir.

Özetle köpeklerin esneme davranışlarının arkasında birçok sebep vardır. Köpeğinizin hangi sebeple esnediğini tespit edebilmek için onları dikkatli bir şekilde gözlemleyebilir veya veteriner bir hekimden yardım alabilirsiniz.

Kaynaklar: American Kennel Club, Dan’s Pet Care

Yeni Bir Süper Bilgisayar Projesi Geliyor! Japonya, 1000 Kat Daha Güçlü Bir Süper Bilgisayar İçin Kolları Sıvadı!

Japonya, mevcut süper bilgisayar Fugaku’dan bin kat daha güçlü Fugaku Next’i geliştirmek için 110 milyar Japon Yeni bütçe ayırdı.

Japonya, bilim alanındaki iddialı projeleriyle dikkat çekiyor. Ülke, mevcut süper bilgisayarı Fugaku’dan yaklaşık bin kat daha güçlü olacak Fugaku Nextadlı yeni bir süper bilgisayar geliştirmeye hazırlanıyor. Bu devasa makine zettaFLOPS seviyesinde işlem gücüne sahip olacak ve bilimsel araştırmalara büyük katkı sağlayacak.

Fugaku Next’in 2025 yılında yapımına başlanacak, 2030 yılında ise faaliyete geçmesi planlanıyor. 

Yeni süper bilgisayar ile araştırmalarda dönüşüm mümkün mü?

Japonya Eğitim, Kültür, Spor, Bilim ve Teknoloji Bakanlığı (MEXT) tarafından onaylanan projeye, hükümetin 110 milyar Japon Yeni (yaklaşık 780 milyon ABD Doları) bütçe ayırdığı belirtiliyor. Yeni süper bilgisayar, mevcut Fugaku’nun bazı görevlerini devralacak ve daha fazla işlem gücü ile çalışacak.

Bu süper bilgisayarın en dikkat çekici yönlerinden biri, yapay zeka uygulamalarındaki potansiyeli. Yapay zekâ hesaplamaları, özellikle büyük veri setleri ile çalışırken yüksek işlem gücüne ihtiyaç duyuyor. Fugaku Next, bu alandaki zorlukları aşarak daha hızlı ve doğru sonuçlar elde edilmesine olanak tanıyacak. Bilim insanları, süper bilgisayarların sağladığı bu avantajlarla kara deliklerin simülasyonu, yeni materyal keşifleri ve iklim değişikliği gibi karmaşık sorunları daha iyi anlayabilmeyi umuyor.

Eğer her şey planlandığı gibi ilerlerse Fugaku Next‘in bilim dünyasında yeni bir sayfa açması bekleniyor. Böylelikle araştırma ve simülasyon alanında önemli gelişmelere olanak sağlayabilir.

TECNO ve MediaTek, Ortak Yapay Zekâ Laboratuvarı Kurdu

TECNO, MediaTek ile birlikte Çin’de ortak yapay zekâ laboratuvarlarını hayata geçirdi.

TECNO ve MediaTek, yapay zekâ alanındaki teknolojik kaynaklarını bir araya getirerekiş birliklerinde yeni bir sayfa açtı. İki firma, yapay zeka alanındaki lider teknolojik kaynaklarını entegre ederek, akıllı terminallerde yapay zekâ teknolojisinin uygulanmasını ve yaygınlaştırılmasını hızlandırmayı ve dünya genelinde gelişmekte olan pazarlardaki kullanıcılar için daha akıllı ve daha kullanışlı bir mobil deneyim yaratmayı hedefliyor. 

Merkezin lansman etkinliğine TECNO TEX AI Merkezi Genel Müdürü Shi Tuanwei, TECNO’nun Global Kurumsal İletişim Lideri Liu Longzhi, MediaTek Bilgi İşlem ve Yapay Zeka Teknolojisi İş Birimi Genel Müdür Yardımcısı Dr. Lu Zhongli ve MediaTek Kablosuz Ürün Yazılım Geliştirme Departmanı Yardımcı Direktörü Li Shaoding katıldı.

Son yıllarda akıllı telefonlar, mobilite, geniş kullanıcı tabanı, kapsamlı uygulama ekosistemi ve güçlü bilgi işlem yetenekleri nedeniyle yapay zekâ uygulamalarına olan talep gittikçe arttı. Yeni yapay zekâ laboratuvarı, mobil cihazlarda büyük dil modelleri, akıllı özellikler, yapay zekâ asistanlar ve görüntülemeye dair inovasyon uygulamalarına odaklanacak. TECNO ayrıca pek çok dilde yapay zekâ sesli asistan teknolojilerini kullanmayı da mümkün kılacak. Firmanın yapay zekâ asistanı Ella, kullanıcıların günlük hayatlarını kolaylaştıracak.

TECNO TEX Yapay Zeka Merkezi Genel Müdürü Shi Tuanwei, “Yapay zeka teknolojisi, önümüzdeki yirmi yıl boyunca teknolojik gelişim dalgasına öncülük ederek akıllı telefonlar için yeni teknolojik inovasyon ve gelişim fırsatları sunacak. Bu ortak yapay zeka laboratuvarının kurulmasıyla TECNO ve MediaTek, akıllı terminal cihazlarının yapay zeka uygulama deneyimini daha da geliştirmek için model, algoritma, yazılım ve donanım kaynaklarını entegre ederek kullanıcılara yeni nesil yapay zekalı akıllı telefonlar sunacak” dedi.

MediaTek Bilgi İşlem ve Yapay Zeka Teknolojisi İş Birimi Genel Müdür Yardımcısı Dr. Lu Zhongli, “Üretken yapay zeka, çoklu model ve ajan zekası, yapay zekanın gelecekteki gelişiminin üç ana eğilimdir. MediaTek olarak buluttan terminale kadar yeni bir yapay zeka ekosistemini birlikte inşa etmek için daha fazla ekosistem ortağıyla çalışmayı umuyoruz. TECNO’nun algoritma avantajlarından ve MediaTek’in mobil bilgi işlem platformundan yararlanarak, AI ortak laboratuvarı, terminal uygulama ekosisteminde devrim yaratarak uç AI teknolojisinin gelişimini birlikte keşfedecek ve yönlendirecektir” diye konuştu.

Yapay zeka ortak laboratuvarının kurulması, TECNO ve MediaTek arasında yapay zeka alanında önemli bir iş birliğine işaret ederek akıllı telefonlarla yapay zekanın derin entegrasyonunu daha da teşvik ediyor. Böylece akıllı telefon endüstrisinin yapay zeka çağına doğru ilerleyişini hızlandırıyor ve kullanıcıların akıllı telefon deneyimlerini yeniden tanımlıyor. Bu iş birliği sayesinde TECNO, üretkenliği artırmak, daha pratik şekilde değer ortaya koymak ve daha kolay, daha yaratıcı eğlence yöntemleri sunmak için yapay zekayı küresel gelişmekte olan pazar için erişilebilir hale getirme konusundaki öncülüğünü ve liderliğini daha da derinleştirecek.

Apple, iPhone’ların Yapay Zeka Özelliklerini Türkiye’de Kullanıma Açmadı: Apple Intelligence Özelliklerini Nasıl Kullanabileceğinizi Adım Adım Anlattık

Apple, Apple Intelligence özelliklerini de içeren iOS 18.1’in ilk genel beta sürümünü yayımladı. Peki bu özellikleri Türkiye’den nasıl deneyebilirsiniz?

ABD merkezli teknoloji devi Apple, geçtiğimiz aylarda düzenlediği WWDC 2024 etkinliklerinde, iPhone’lara yapay zekâ desteği getirecek Apple Intelligence özelliklerini duyurmuştu. Apple, bu özelliklerin ilk aşamada sadece İngilizce destek vereceğini söyledi. Ayrıca Apple Intelligence özellikleri, önce ABD’deki tüketicilerin beğenisine sunulacaktı.

iOS 18.1‘in ilk genel beta sürümünü yayımlayan Apple, kullanıcıların Apple Intelligence özelliklerini kısmen de olsa denemelerine izin vermeye başladı. Böylelikle iPhone 15 Pro ve daha yeni bir model satın alan tüketiciler, Apple Intelligence özelliklerini deneyimlemeye başlamış oldular. Peki bu özellikleri Türkiye’de denemenin bir yolu yok mu?

Apple Intelligence Türkiye’de nasıl kullanılır?

Apple Intelligence özelliklerini Türkiye’de doğrudan kullanmanız için bir yol yok. Bu noktada iş tamamen Apple’ın insafına kaldı. Şirket ne zaman özelliklerin kapsamını Türkiye’de, Türkçe dil desteği sunacak olursa iPhone’ların yapay zekâ özelliklerini o zaman deneyimleme fırsatı yakalayacağız. Ancak dolambaçlı yolları denemek isterseniz bu özelliklere şimdiden ulaşmanın bir yöntemi var.

Eğer siz de Apple Intelligence özelliklerini Türkiye’de kullanmak istiyorsanız telefonunuzun bazı ayarlarını değiştirerek bunu yapmanız mümkün. Peki nasıl?

Apple Intelligence özelliklerini Türkiye’de kullanmak için yapılması gerekenler

  • Adım #1: Telefonda Siri’nin ve iPhone’un dilini ABD İngilizcesine çevirin.
  • Adım #2: iOS 18.1’in genel beta sürümünü yükleyin.

İşte bu iki adımı uygulamak, Türkiye’de Apple Intelligence özelliklerini kullanmanızı sağlayacaktır. Dil ve bölge seçeneğini Ayarlar uygulamasında “Genel” bölümü içerisinde bulabilirsiniz. Eğer bu işlem işe yaramaz ise telefonunuzu formatlamayı, ilk kurulum sırasında ABD ve İngilizce seçeneklerini seçmeyi tercih edebilirsiniz. Siri’nin dilini ise Ayarlar uygulamasında “Siri” bölümü içerisinde bulabilirsiniz.

Önemli not: Beta sürüm güncellemeleri, her zaman için çeşitli sorunlara ev sahipliği yapar. Yani Apple Intelligence özelliklerini test etme noktasında kararlıysanız bunu göze almanız gerekecek. Ayrıca telefonu formatlamak da kişisel verilerinizin kaybolmasına neden olacak. Bu yüzden; böyle bir karar almadan önce iyice düşünün.

Apple Intelligence özelliklerini destekleyen iPhone modelleri:

Apple’ın iPhone’lara getirdiği yapay zekâ özellikleri için:

Logitech, Alüminyum Gövdeli Yeni Faresi “G502 X Plus AL Edition”ı Duyurdu: Sınırlı Sayıda Üretilecek

Logitech, G502’nin 10. yılı şerefine özel bir çalışma yaptı. Şirket, alüminyum kasalı yeni faresi “G502 X Plus AL Edition”ı duyurdu. Sınırlı sayıda üretilecek fareyi parayla satın almak mümkün olmayacak.

Çevre birimleri sektörünün önemli isimlerinden Logitech, görünce hayran kalacağınız yeni bir fare üretti. Logitech’in en popüler oyuncu farelerinden G502’nin 10. yıl dönümüne özel olarak tasarlanan bu fare, alüminyum kasası ile bugüne kadar yaşamadığımız bir deneyim vadediyor.

Logitech’in “G502 X Plus AL Edition” olarak isimlendirdiği alüminyum kasalı fare, sınırlı sayıda üretilecek. Bu bağlamda; üretilecek her farenin üzerine, alüminyumun üzerine işlenmiş şekilde 1’den 502’ye kadar seri numarası yazılacak

Logitech G502 X Plus AL Edition

Logitech G502 X Plus AL Edition, tasarımı ile eşsiz olsa da özellikleri açısından bir fark yaratmıyor. Fare, piyasadaki “G502 X” modeli ile aynı teknik özelliklere sahip. Bu bağlamda; RGB aydınlatma, 25K DPI sensör ve kablosuz şarj gibi özellikler, Logitech G502 X Plus AL Edition’da bulunacak.

Logitech G502 X Plus AL Edition ile ilgili dikkat çekici bir husus daha var. Şirket, bu özel fareyi para ile satmayacak. Peki o zaman nasıl sahip olacaksınız? Bunun tek yolu Logitech’i ve iş ortaklarını sosyal medyadan takip etmek. Yapılan açıklamaya göre 502 adet üretilecek fareler, Logitech ve iş ortakları tarafından kullanıcılara hediye edilecek. Hatta Logitech, resmî “Logitech G” X hesabından 10 fareyi dağıtmış durumda.

Aynalar Hiç Keşfedilmeseydi Hayat Nasıl Olurdu? Sanattan Psikolojiye Kadar Pek Çok Alanda Etkisi Var!

Düşünsenize, bir sabah kalkıyorsunuz ve yüzünüzü yıkarken aynada kendinizi göremiyorsunuz. Hayır, vampir olmadınız! Aslında hiç ayna diye bir şey yok. Hayatımızdan aynaları çıkarıp attığımızda neler olurdu?

İlk akla gelenler, saçımızı nasıl tarardık ya da makyajımızı nasıl yapardık gibi gündelik kaygılar olabilir. Ancak aynaların yokluğu sadece kişisel bakım rutinlerimizi değil, sanattan psikolojiye kadar birçok alanı etkilerdi.

Gelin, aynalar hiç keşfedilmeseydi dünya nasıl olurdu bir hayal edelim.

Gündelik hayatımız nasıl değişirdi?

Bir sabah uyandığınızda kendinize bakamıyorsunuz. Gözleriniz şişmiş mi, saçlarınız dağılmış mı, hiçbir fikriniz yok! Kişisel bakım, aynalar sayesinde kendimizi dışarıdan nasıl göründüğümüzü anlamamızı sağlıyor.

Aynaların yokluğunda, belki birbirimize daha çok güvenmek zorunda kalırdık. Örneğin, makyaj yaparken arkadaşlarımızın ya da ailemizin geri bildirimlerine daha fazla ihtiyaç duyardık.

Kuaförlerdeki işler de oldukça zorlaşırdı çünkü saç kesimi sırasında “Nasıl olmuş?” sorusuna vereceğimiz yanıt bir muamma olurdu. Gözlerimizi kapatıp sonuç neyse ona razı olurduk belki de.

Mesele sadece kişisel görünümden ibaret değil.

Aynalar olmadan vitrin düzenlemeleri, dekorasyonlar, güvenlik kameraları bile büyük ölçüde farklılaşırdı. Özellikle mağazalar için ayna önemli bir araç; insanlar deneme kabinlerinde kıyafetlerini denedikten sonra aynaya bakarak karar veriyor. Aynalar olmasaydı alışveriş deneyimi büyük ölçüde değişirdi.

Sanat ve kültür üzerindeki etkileri neler olurdu?

Aynaların olmadığı bir dünyada sanatsal ifade biçimleri de farklı olurdu. Rönesans dönemini düşünelim. Sanatçılar kendi portrelerini çizerek kendilerini yeniden keşfettiler.

Aynalar sayesinde insan yüzünü ve anatomisini daha derinlemesine inceleme fırsatı buldular. Aynalar keşfedilmemiş olsaydı, belki de bu kadar detaylı ve realist sanat eserlerine sahip olamazdık.

Sanatçılar, insan figürünü bu kadar incelikle resmedemezdi ve “portre” sanatı, bildiğimiz formuyla var olmayabilirdi.

Aynalar aynı zamanda edebiyatın ve mitolojinin de vazgeçilmez bir parçası.

Özellikle Narcissus efsanesinde kendine hayran olan genç, su birikintisindeki yansımasına âşık olur. Aynalar bu tür hikâyelerde derin psikolojik ve felsefi anlamlar taşıyan simgeler hâline geldi.

Eğer aynalar olmasaydı, belki de insanlar kendileriyle yüzleşme fırsatını daha az bulur, içsel yolculuklarına farklı bir yoldan çıkarlardı.

Aynaların yokluğu, insan psikolojisini de etkilerdi.

Freud ve Lacan gibi ünlü psikologlar, aynaya bakmanın ve yansıma kavramının insan gelişiminde önemli bir rol oynadığını savunmuşlardı.

Lacan’a göre bebekler 6 ila 18 aylıkken kendilerini aynada tanımaya başlarlar ve bu deneyim onların benlik algısının oluşmasında kritik bir aşama.

Eğer hiç ayna keşfedilmeseydi, belki de bu gelişimsel süreç daha uzun sürebilirdi ya da farklı bir biçimde şekillenirdi. İnsanlar kendilerini “görsel” anlamda tanımadan büyüseler, öz güvenleri ve sosyal ilişkileri de etkilenebilirdi.

Aynalar olmadan bilimde de birçok keşif eksik kalırdı.

Optik, astronomi ve fizik alanlarında aynalar büyük bir öneme sahip. Örneğin, teleskoplar ve mikroskoplar, aynalar ve mercekler sayesinde gelişti.

Galileo’nun teleskopuyla gökyüzünü keşfetmesini bir düşünün; eğer aynalar olmasaydı, belki de evreni bu kadar detaylı inceleyemezdik.

Modern tıpta kullanılan pek çok optik cihaz da aynalar sayesinde mümkün hâle geldi. Hatta lazer teknolojisinin gelişimi bile aynalardan büyük ölçüde faydalandı.

Sonuç olarak aynasız bir dünya ne kadar karanlık olurdu?

Eğer aynalar hiç keşfedilmeseydi, hayatımızın birçok alanında büyük bir boşluk hissederdik. Gündelik yaşamdan sanata, bilimden psikolojiye kadar birçok alan derinden etkilenirdi.

Aynalar, sadece yüzümüzü görmek için değil, dünyayı ve kendimizi daha iyi anlamak için de önemli bir araç. Belki de bir dahaki sefere aynaya baktığınızda, onun ne kadar değerli bir icat olduğunu düşünmeden edemezsiniz.

Kaynaklar: Medium, Daily Sundial, Discover Magazine

Bunlar da ilginizi çekebilir:

Steam’de İndie Oyun Kampanyası Başladı: 400’den Fazla Oyunda İndirim Var!

Steam’in belli başlı dönemlerde başlattığı indirim süreçlerinden bir yenisi daha indie oyunlarla birlikte karşımızda.

Oyun fiyatlarının artık ciddi seviyelere ulaşması birçoğumuzun oyunlara erişimini de giderek zorlaştırdı. Bu nedenle birçoğumuzun kovaladığı indirimler, takibinde olduğumuz oyunları çok daha uygun fiyatlara satın almamıza olanak tanıyor. Kısa bir süre önce Steam’de başlayan Game Devs of Color Expo 2024 etkinliği de sayısız indie oyuna ev sahipliği yapıyor.

Steam’in Next Fest etkinliklerinde olduğu gibi yeni Game Devs of Color Expo 2024 etkinliği de gelecekte çıkacak birçok indie oyunun demosuna oynama olanağı tanıyor. Buradan ulaşabileceğiniz etkinlik sayfası bu sayede sayısız indirimin yanı sıra keşfedilebilecek yepyeni oyunlar da sunuyor.

İndirimlerde en dikkat çeken oyunlardan biri bu yıl EA’in piyasaya sürdüğü Tales of Kenzera: ZAU. %30 indirime giren oyun 19,99$ yerine 13,99$’a satılıyor. 1000XRESIST de 10,49$ yerine %20 indirimle 8,39$’a düşmüş durumda.

Steam Game Devs of Color Expo 2024 İndirimleri

  • OPUS: Echo of Starsong – Full Bloom Edition – %50 indirimle 12,49$ yerine 6,24$
  • MULLET MADJACK – %20 indirimle 10,49$ yerine 8,39$
  • 1000XRESIST – %20 indirimle 10,49$ yerine 8,39$
  • Wandering Sword – %12 indirimle 24,99$ yerine 21,99$
  • Virgo Versus The Zodiac – %50 indirimle 10,49$ yerine 5,24$
  • Venba – %40 indirimle 7,99$ yerine 4,79$
  • Knights and Bikes – %50 indirimle 10,49$ yerine 5,24$
  • Loddlenaut – %50 indirimle 8,99$ yerine 4,49$
  • Steel Assault – %50 indirimle 14,99$ yerine 7,49$
  • Tales of Kenzera ZAU – %30 indirimle 19,99$ yerine 13,99$
  • Anodyne – %60 indirimle 5,79$ yerine 2,31$
  • CorpoNation: The Sorting Process – %35 indirimle 7,29$ yerine 4,73$
  • Chessarama – %25 indirimle 7,99$ yerine 5,99$

Peki sizin indirimlerden dikkatinizi çeken oyun hangisi? Düşüncelerinizi aşağıdaki yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.

Farklı Benzin İstasyonlarından Aldığımız Yakıtlar Birbirinden Farklı mı? Öyleyse Ne Gibi Farkları Var?

Pek çok farklı benzin istasyonu bulunuyor. Peki her birinin yakıtı birbirinden gerçekten de farklı mı?

Farklı benzin istasyonlarından aldığımız yakıtların bir farkının olup olmadığı, varsa ne gibi farkının olduğu; otomobil sahiplerinin merak ettiği konular arasında.

Sahiden, yakıtlar istasyona göre değişiklik gösteriyor mu yoksa bu tamamen bir şehir efsanesi mi?

Ülkemizdeki istasyonlar, belli standartlara bağlı.

Türkiye’de bulunan akaryakıt şirketleri, EPDK yani “Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu” tarafından belirlenen standartlara tâbii. Yine de bu, her benzin istasyonunun kullandığı yakıtın aynı olduğu anlamına gelmiyor.

Katkı maddeleri ve yakıtın saflık derecesi değişiklik gösterebiliyor. Mesela Shell, Opet, BP gibi büyük markalar, yakıtlarına özel katkı maddeleri katarak daha verimli ve temiz bir yanma vadediyor. Karbon birikintilerini de azaltmayı hedefliyorlar. Elbette bu gibi istasyonlar özellikle uzun vadede çok daha faydalı.

Yakıt taşınırkenki sürecin de önemi var.

Yakıtın taşınması ve depolanması sürecinde su veya herhangi bir kirletici maddenin kontaminasyon (istenmeyen maddenin bulaşması) riski ortaya çıkabiliyor.

Kimi istasyonların depolama koşulları daha iyi olduğundan yakıtın saf kalması sağlanıyor ancak kimileri yakıtı iyi şartlarda muhafaza etmediğinden bulaşmış maddeler olabiliyor. Hâliyle motorun performansı ile verimliliği etkileniyor.

Çok bilinmeyen benzin istasyonlarının diğerleri gibi sundukları katkı maddeleri olmadığından ve onlar kadar güvenliğe dikkat etmediklerinden fiyatları da daha düşük oluyor. Kısacası evet, farklı istasyonlardan alınan yakıtlar arasında farklar var.

Kaynaklar: AAA, Cars

Otomobillerle ilgili daha fazla yararlı bilgi için:

Google Chrome’un Şifre Yöneticisine Biyometrik Veri Desteği Geliyor: Kullanıcı Güvenliği Tavan Yapacak

Google Chrome’un Android sürümüne, kullanıcı güvenliğini tavan yaptıracak bir özellik geliyor. Bu yeni özellik, şifre yöneticisini biyometrik verilerle destekleyecek.

Dünyanın en popüler internet tarayıcısı Chrome’un Android sürümünde, kullanıcı güvenliğini tavan yaptıracak bir özellik tespit edildi. Henüz Canary sürümde bulunan ve test aşamasında olan bu yeni özellik, otomatik şifre aracının güvenlik katmanını biyometrik verilerle destekleyecek.

Aslına bakacak olursak bu özellik, Edge gibi birkaç internet tarayıcısında çoktandır var. Kullanıcılar, tarayıcıya kaydettikleri şifreleri otomatik olarak doldurmadan önce yüz veya parmak izi taraması yapıyorlar. İşte bu özellik, çok yakında Google Chrome’un Android sürümüne gelecek.

Tüm kullanıcılara ne zaman geleceği belli değil

Google Chrome’un Canary sürümünde tespit edilen yeni özelliğin kararlı sürüme ne zaman ulaşacağı belli değil. Google, özelliğin ne zaman yayımlanacağına ilişkin bir şey söylemedi. Ancak parola yöneticisi için biyometrik güvenlik için bir süre daha bekleyebiliriz gibi görünüyor.

Google Chrome’un yeni özelliği ile ilgili aktarabileceklerimiz şimdilik bu kadar. Konuyla ilgili yeni bir gelişme yaşanması hâlinde sizleri yeniden bilgilendireceğiz.

İlk Kez Uzun Metrajlı Bir Film iPhone 15 Pro Max ile Çekildi (Tabii Sayısız Ekipmanı Saymazsak)

Daha önce pek çok belgesel ve kısa filmin çekiminde kullanılan iPhone telefonlar bu sefer uzun metrajlı bir filmin perde arkasında.

Sinema dünyasında özellikle de uzun metrajlı filmlerde profesyonel kameralar tercih edilse de bu kameralar genellikle büyük ve taşınması zor olabiliyor. Dahası artık telefonların kameralarının geldiği nokta göz önünde bulundurulduğunda birçoğu kısa film ya da belgesellerde kullanılabiliyor. Bugün ortaya çıkan detaya göre ise ilk kez uzun metraj bir filmde ünlü yönetmen Danny Boyle, yeni zombi filmi 28 Years Later çekimleri için bir akıllı telefon kullandı.

WIRED’ın haberine göre film geride bıraktığımız yaz boyunca iPhone 15 Pro Max kullanılarak çekildi. 75 milyon dolarlık bütçesiyle 28 Years Later, bugüne kadar akıllı telefonla çekilmiş en büyük film olma önemine de sahip. Filmin başrollerinde Jodie Comer, Aaron Taylor-Johnson ve Ralph Fiennes gibi isimler yer alıyor ve film, 2002 yapımı 28 Days Later ve 2007’de vizyona giren 28 Weeks Later’ın uzun zamandır beklenen devamı niteliğinde.

Yönetmenler neden iPhone 15 Pro Max’i tercih etti?

Boyle’a filmde görüntü yönetmeni olarak Anthony Dod Mantle eşlik ediyor. İkili daha önce Slumdog Millionaire ile Oscar kazanmıştı. Şimdi ise daha ilginç bir yola başvurarak böylesine bir filmde iPhone 15 Pro Max kullandılar. Tabii Boyle ve Mantle’ın iPhone 15’i tercih etmelerinin ardında bir teknoloji hikâyesi yatıyor.

İlk film olan 28 Days Later, Canon XL-1 ile çekilen ilk Hollywood filmlerinden biriydi ve bu dijital kamera, o dönem için teknolojinin öncüsü ürünlerden biri olarak kabul ediliyordu. Şimdi ise bu ikili sinema alanında iPhone 15’in uzun metrajlı bir filmde de kullanılabileceğini gözler önüne sermek istiyorlar.

Apple çekimlere ekipmanlarla destek verdi

Apple, yönetmenlerin bu kararına yalnızca iPhone 15 Pro Max’iyle değil, filme teknik destek sağlayarak da destek oldu. Filmin çekimlerinde sayısız ekstra ekipman kullanıldı ki bunları hemen üstteki görselden görebilirsiniz.

28 Days Later, Haziran 2025’te vizyona girecek ve belki de Apple’ın iPhone’lardaki kameralarda yarattığı devrimi beyazperdeye taşıma konusunda önemli bir ev sahipliği yapacak.

Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi aşağıdaki yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.