rizmabet, Author at Prizmabet

Şirketler geç bildirimler nedeniyle SEC ile 3,8 milyon dolarlık uzlaşmaya vardı

Aralarında Alphabet (NASDAQ:GOOGL) Inc. ve Goldman Sachs Group Inc.’in de bulunduğu önde gelen şirketler grubu, zamanında bildirim yapmadıkları gerekçesiyle ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC) ile toplam 3,8 milyon dolar ceza ödemeyi kabul ederek uzlaşmaya vardı. Bu cezalar, SEC’in şirketlerin ve yöneticilerin faydalanıcı sahiplik ve içeriden hisse senedi işlemleriyle ilgili açıklamalardaki gecikmeleri hedef alan yaptırım eylemlerinin bir parçası.

Google’ın ana şirketi Alphabet, 750.000 dolar ceza ödemeyi kabul etti. Goldman Sachs 300.000 dolar, Bank of Nova Scotia ve Bain Capital Credit Member ise sırasıyla 375.000 dolar ve 130.000 dolar ödeyecek. SEC bugün uzlaşmaları duyurarak, yatırımcı kamuoyuna yapılan açıklamaların zamanında ve şeffaf olmasının önemini vurguladı.

SEC’in yaptırım eylemleri, geç bildirimler nedeniyle ceza ödemeyi kabul eden bir dizi başka firmayı da kapsıyor. Bu firmaların cezaları şöyle: Sunbeam Management, LLC (40.000 dolar), TALANTA Investment Group, LLC (45.000 dolar), Grays Peak Ventures LLC (65.000 dolar), Stilwell Value LLC (75.000 dolar), BSC, LP (75.000 dolar), Fortress Investment Group olarak faaliyet gösteren FIG LLC (200.000 dolar), Adage Capital Management, L.P. (200.000 dolar), Essex Woodlands Management, Inc. (225.000 dolar), Oaktree Capital Management, L.P. (375.000 dolar), Legacy Housing Corporation (200.000 dolar) ve Celsius Holdings, Inc. (200.000 dolar).

Bu kuruluşlara ek olarak, on birey de geç bildirim ihlallerindeki rolleri nedeniyle ceza ödemeyi kabul etti. SEC, bu bireylerin isimlerini veya ödemeleri gereken tutarları açıklamadı.

Finans ve teknoloji alanındaki en tanınmış isimlerden bazılarını içeren uzlaşmaya dahil olan şirketler, SEC’in bulgularını kabul etmedi veya reddetmedi. Ancak, idari para cezalarını ödemeyi ve aynı nitelikteki gelecekteki ihlallerden kaçınmayı kabul ettiler.

Reuters bu habere katkıda bulundu.

Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Pfizer orak hücre tedavisi Oxbryta’yı piyasadan çekiyor

Önde gelen ilaç şirketi Pfizer Inc. (NYSE:PFE), bugün orak hücre hastalığı tedavisi Oxbryta’yı küresel olarak tüm pazarlardan gönüllü olarak geri çekme kararı aldığını duyurdu. Bu hamle, şirketin klinik verilerin bütününü değerlendirmesi sonucunda Oxbryta kullanımına bağlı risklerin artık faydalarından daha ağır bastığını göstermesi üzerine geldi.

Tedavi daha önce birçok pazarda onaylanmış ve vücuttaki hücrelere oksijen taşıyan kırmızı kan hücrelerindeki hemoglobin molekülünü etkileyen bir grup bozukluk olan orak hücre hastalığından muzdarip olanlar için bir tedavi seçeneği sunmuştu.

Pfizer’in ilacı geri çekme kararının şirketin yıllık finansal görünümünü etkilemesi beklenmiyor. Firma, Oxbryta’nın geri çekilmesinin 2024 tam yılı finansal rehberliği üzerinde bir etkisi olmayacağını belirterek genel portföyüne ve finansal planlamasına olan güvenini gösterdi.

Bu geri çekilmeden etkilenebilecek hastalar ve sağlık hizmeti sağlayıcılarının, tedavinin sonlandırılmasına ilişkin şirketten daha fazla bilgi alması muhtemel. Şu an için Pfizer, karara yol açan spesifik klinik veriler hakkında ek detaylar sağlamadı.

Şirketin Oxbryta’yı geri çekme konusundaki hızlı hareketi, hasta güvenliğine ve ilaç endüstrisini yöneten düzenleyici standartlara bağlılığını vurguluyor.

Reuters bu makaleye katkıda bulundu.

Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

American Eagle, Amazon’a karşı Aerie ticari markaları nedeniyle dava açtı

Son yaşanan hukuki bir gelişmede, tanınmış giyim ve aksesuar perakendecisi American Eagle Outfitters, online perakende devi Amazon’a karşı dava açtı. Manhattan federal mahkemesinde açılan davada, Amazon’un American Eagle’ın “Aerie” ve “Offline by Aerie” ticari markalarını ihlal ettiği iddia ediliyor. Şikayette özellikle, American Eagle’ın izinsiz kullanıldığını iddia ettiği Amazon platformundaki sponsorlu reklamlar ve arama sonuçlarına dikkat çekiliyor.

American Eagle, Amazon’un eylemlerinin kasıtlı olduğunu ve tüketicileri Aerie ürünlerinin Amazon’un web sitesinde satın alınabileceğine inandırmak için yanıltmayı amaçladığını iddia ediyor. Perakendeci, Amazon’un bu taktiği kendi platformuna trafik çekmek ve American Eagle’ın Aerie markalı ürünleri yerine rakip ürünlerin satışını teşvik etmek için kullandığını savunuyor.

American Eagle, iddia edilen ihlale yanıt olarak, mahkemeden Amazon’un Aerie ticari markalarını herhangi bir sponsorlu reklamda veya arama sonucunda kullanmasını derhal durdurmak için bir mahkeme kararı talep ediyor. İlave olarak, dava iddia edilen ticari marka ihlalleri için üç katı ve cezai tazminat ile diğer belirtilmemiş çözüm yollarını talep ediyor.

Bu hukuki eylem, geleneksel perakendeciler ile Amazon gibi genişleyen online pazaryerleri arasındaki süregelen gerilimi vurguluyor. Bu davanın sonucu, dijital perakende alanında ticari markaların nasıl korunacağı ve uygulanacağı konusunda etkilere sahip olabilir.

Reuters bu makaleye katkıda bulundu.

Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

ABD liman işçileri anlaşmazlığı geniş bir ürün yelpazesini etkileyebilir

ABD’nin Doğu ve Körfez Kıyıları boyunca önemli limanlarda çalışan yaklaşık 45.000 sendikalı işçiyi kapsayan potansiyel bir grev, ülkenin başkanlık seçimlerinden sadece haftalar önce geniş bir ürün yelpazesinin akışını kesintiye uğratma tehdidi oluşturuyor. Maine’den Teksas’a kadar işçileri temsil eden International Longshoremen’s Association (ILA) sendikası ile işveren grubu United States Maritime Alliance, ücret müzakerelerinde çıkmaza girdi. Mevcut altı yıllık sözleşme 30 Eylül geceyarısı sona erecek.

Grev gerçekleşirse, 1977’den bu yana ilk kez olacak ve ABD’nin okyanus ithalatının yaklaşık yarısını işleyen 36 limanı etkileyecek. Bu durum, muzdan giyime ve otomobillere kadar çeşitli ürünlerde kıtlığa yol açabilir ve limanlarda haftalarca süren birikimlere neden olabilir. Uzmanlar, grevin nakliye maliyetlerini artırabileceği ve bu artışın halihazırda konut ve gıda enflasyonuyla uğraşan tüketicilere yansıtılabileceği konusunda uyarıyor.

Araba sevkiyatında lider olan Maryland’deki Baltimore Limanı, etkilenebilecek limanlar arasında. 30 Haziran 2024’te sona eren 12 aylık dönemde, müzakere grubundaki limanlar 37,8 milyar ABD doları değerinde araç ithalatı gerçekleştirdi. Otomobil parçaları da, özellikle Avrupa’dan, önemli bir ithalat kalemi ve bu sevkiyatların yeniden yönlendirilmesi zorluklar yaratabilir. Bu limanlar ayrıca makine, işlenmiş çelik ve hassas aletlerin ithalatında da öne çıkıyor; bu ürünlerin ithalat değerleri sırasıyla 97,4 milyar ABD doları, 16,2 milyar ABD doları ve 15,7 milyar ABD doları.

Tarım ürünleri ve ilaçlar da önemli kesintilerle karşı karşıya kalacak. Ülkenin muz ithalatının yaklaşık dörtte üçü bu limanlar üzerinden gerçekleşiyor. Grev ayrıca soya fasulyesi ve diğer ürünlerin konteyner ihracatını ve soğutulmuş veya dondurulmuş et ve yumurta sektörlerini de etkileyebilir. U.S. Meat Export Federation, ABD domuz eti ve sığır eti ihracatının önemli bir kısmının ve kümes hayvanları eti ihracatının büyük bir yüzdesinin bu limanlardan geçtiğini vurguladı.

İlaç endüstrisi de bu limanlara büyük ölçüde bağımlı; ilaç ürünlerinin konteyner ithalatının %91’inden fazlası ve ihracatının %69’u buralarda işleniyor. Özellikle, hayat kurtaran ilaçları taşıyan konteynerlerin önemli bir kısmı Norfolk, Virginia’dan ayrılıyor ve Charleston, South Carolina üzerinden giriş yapıyor.

Tüketici malları da grevin etkilerinden kurtulamayacak. Tüm konteyner hacimlerinin yaklaşık yarısını oluşturan perakendeciler, tatil ürünlerinin sevkiyatını önceden hızlandırdı. Ülkenin giyim eşyası ithalatının yarısından fazlası ve mobilya ithalatının önemli bir kısmı bu limanlardan geçiyor.

Houston ve New Orleans’taki Körfez Kıyısı limanları üzerinden gerçekleşen petrol ve gaz sevkiyatlarının doğaları gereği büyük ölçüde etkilenmeyeceği beklenirken, nakliye maliyetleri ve gecikmeler üzerindeki daha geniş etki önemli olabilir. Sea-Intelligence’dan analistler, bir günlük grevin birikimini temizlemenin dört ila altı gün sürebileceğini tahmin ederken, işveren grubunun önemli bir üyesi olan ve önemli bir okyanus taşımacılığı sağlayıcısı olan Maersk, bir haftalık bir kapanmanın ardından toparlanmanın altı haftaya kadar sürebileceği ve önemli birikimler ve gecikmeler yaşanabileceği konusunda uyarıda bulunuyor.

Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.

Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

Tarım grupları liman grevi tehdidine karşı harekete geçilmesi için baskı yapıyor

Bir tarım örgütleri koalisyonu, ABD’nin Doğu ve Körfez Kıyısı limanlarında 1 Ekim’de başlayabilecek olası bir grevi önlemek için Beyaz Saray’a müdahale çağrısında bulundu. 1977’den bu yana ilk kez gerçekleşecek olan grev tehdidi, New York, New Jersey, Houston ve Savannah, Gürcistan gibi önemli limanlarda Uluslararası Liman İşçileri Birliği tarafından temsil edilen 45.000 işçiyi kapsıyor.

American Farm Bureau Federation, Renewable Fuels Association ve American Chemistry Council, sendika ile United States Maritime Alliance (USMX) arasında ücret konularında tıkanan müzakereler konusunda endişelerini dile getiren düzinelerce grup arasında yer alıyor. Mevcut sözleşmenin 30 Eylül’de sona ermesi planlanıyor ve son tarih yaklaştıkça ABD tedarik zinciri ve ekonomisinde aksamalar yaşanacağına dair korkular artıyor.

Cumhuriyetçi Senatör Ted Cruz, bir iş durmasının ekonomik sonuçları konusunda endişelerini dile getirdi ve bir liman grevinin ABD ekonomisine günde 5 milyar dolara kadar mal olabileceğini tahmin eden bir JPMorgan (NYSE:JPM) analizine atıfta bulundu.

Beyaz Saray, tarım gruplarından gelen mektuba doğrudan yanıt vermezken, durumun farkında olduğunu belirtti. Beyaz Saray sözcüsü Robyn Patterson, Salı günü yaptığı açıklamada, yönetimin “gerekirse limanlarımızdaki operasyonlarla ilgili ABD tedarik zincirlerine yönelik etkileri ele almak için potansiyel yolları izlediğini ve değerlendirdiğini” belirtti. Patterson ayrıca, herhangi bir aksamayı önlemek için karşılıklı yarar sağlayacak bir anlaşmaya yönelik müzakerelerin devam etmesi yönündeki teşviki vurguladı.

Başkan Joe Biden’ın yönetimi, başkanın grevi önlemek için Taft-Hartley Yasası’nı kullanmayı planlamadığını belirtti. Bu federal yasa, geçmişte ulusal sağlığı veya güvenliği tehlikeye atabilecek işçi anlaşmazlıklarında bir soğuma dönemi uygulamak için kullanılmıştı.

Grev tehdidi, ABD tarım sektörü üzerinde önemli etkilere yol açabilir, çünkü ABD’nin konteynerle taşınan tarım ihracatının yaklaşık %40’ı Doğu ve Körfez Kıyısı limanlarından geçmektedir. Olası aksama, tedarik zincirlerinin halihazırda baskı altında olduğu kritik bir dönemde geldiğinden, işçi anlaşmazlığının çözülmesi için acil bir durum olduğunu vurguluyor.

Reuters bu makaleye katkıda bulundu.

Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

EPA’ya Florürlü Su Düzenlemelerini Gözden Geçirme Emri Verildi

Kaliforniya’daki federal bir yargıç, ABD Çevre Koruma Ajansı’na (EPA) içme suyundaki florür düzenlemelerini yeniden değerlendirme talimatı verdi. Bu karar, florürün çocukların bilişsel gelişimine potansiyel zararları konusunda endişeler dile getirilmesinin ardından geldi. San Francisco’daki ABD Bölge Yargıcı Edward Chen, Salı günü ülke genelinde yaygın olan mevcut florür seviyelerinin çocuklar için makul olmayan bir risk oluşturabileceğine hükmetti.

Karar, Food & Water Watch dahil olmak üzere birkaç savunuculuk grubunun lehine verildi. Bu gruplar, EPA’nın kamu su kaynaklarında florürleme kimyasallarının yasaklanması talebini reddetmesinin ardından 2017’de ajansa karşı yasal işlem başlatmıştı. Gruplar, çürükleri önlemek için florür eklenmesinin çocukların beyin gelişimine zararlı olabileceğini savundu.

Jürisiz yapılan duruşmada, florürün çocuklarda daha düşük IQ seviyeleriyle ilişkili olduğu tespit edildi ve bu durum Toksik Maddeler Kontrol Yasası uyarınca düzenleyici bir yanıt gerektirdi. Eski Başkan Barack Obama tarafından atanan Yargıç Chen, tehlikenin kanıtlarını kabul etmekle birlikte, florürlü suyun kesin olarak halk sağlığı için bir tehlike olduğunu onaylamadığını açıkladı.

Karar, davacılar tarafından memnuniyetle karşılandı ve savunuculuk gruplarını temsil eden avukat Michael Connett, gelecekte florür standartlarının iyileştirilmesi konusunda iyimser olduğunu ifade etti. Bu arada, EPA şu anda mahkemenin kararını inceliyor.

ABD’de suyun florürle zenginleştirilmesi 1945’te başladı ve zamanla ayarlandı. Diş hasarı ve diğer riskleri azaltmak için şu anda önerilen florür seviyeleri litre başına 0,7 miligram. ABD nüfusunun yaklaşık %75’i florürlü suya erişebiliyor. Bu uygulama topluluklar için gönüllü olup, özellikle çocuklar için diş sağlığı yararları nedeniyle birçok sağlık profesyoneli tarafından destekleniyor. Bu uygulama, florürlü içme suyunun yaygın olmadığı Avrupa’daki uygulamadan farklılık gösteriyor.

Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.

Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

Biden Ukrayna’ya Desteği Hızlandıracak Önlemleri Açıklayacak

ABD Başkanı Joe Biden, önemli bir dayanışma gösterisi olarak, ABD’nin Perşembe günü Ukrayna’ya desteği hızlandırmak için önlemler açıklayacağını belirtti. Bu açıklama, Biden, Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelenskiy ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen dahil dünya liderlerinin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun yan etkinliklerinde bir araya gelmesiyle yapıldı.

Ortak çabalar, Ukrayna’nın Rusya’nın işgalinin neden olduğu yıkımdan kurtulmasına yardımcı olmayı amaçlıyor. Ukrayna’ya yardım etme taahhüdünü ifade eden Başkan Biden, “Ukrayna’ya eskisinden daha güçlü bir şekilde yeniden inşa etmesi için ihtiyaç duyduğu kaynakları sağlamaya kararlıyız… Bu mücadelede yalnız değilsiniz.” dedi. Biden bu sözleri Çarşamba günü Ukrayna’nın toparlanması ve yeniden inşası için ortak bir destek beyannamesi başlatırken söyledi.

G7 üyelerinin de aralarında bulunduğu 30’dan fazla ülke tarafından onaylanan destek beyannamesi, Ukrayna’nın yeniden inşa çabalarına yönelik küresel bir taahhüdü vurguluyor. Konuşmasında Başkan Zelenskiy, İkinci Dünya Savaşı sonrası ABD Marshall Planı ile bir benzetme yaparak, “Bugün benzer bir toparlanma mimarisi için temel atıyoruz.” dedi.

Beyaz Saray, beyannamenin bir kopyasını dağıtarak, uluslararası hukuk uyarınca Rusya’nın Ukrayna’ya verdiği zararları tazmin etme sorumluluğu taşıdığını vurguladı. Beyannamede şu ifade yer alıyor: “Yürürlükteki tüm yasalara ve ilgili yasal sistemlerimize uygun olarak, yargı alanlarımızdaki Rusya’nın egemen varlıklarının, Rusya saldırganlığını sonlandırana ve Ukrayna’ya verdiği zararı ödeyene kadar dondurulmuş kalacağını yeniden teyit ediyoruz.”

Ayrıca, Biden ve Zelenskiy arasında Perşembe günü Beyaz Saray’da bir görüşme planlandı. Bu buluşmanın ABD ve Ukrayna arasındaki ortaklığı daha da güçlendirmesi ve yeni destek önlemlerinin ayrıntılarını belirlemesi bekleniyor.

Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.

Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

Asya piyasaları teşvik etkilerinin azalmasıyla yavaşlamaya hazırlanıyor

Asya piyasaları, Çin’in önemli ekonomik teşvikinin ilk etkisinin azalmaya başlamasıyla birlikte bugün potansiyel bir yavaşlamaya hazırlanıyor. Bu durum, Çarşamba günü Wall Street’teki durgun performansın ardından geliyor. Yatırımcı coşkusu, yükselen ABD tahvil getirileri ve bir ayın en büyük artışını kaydeden güçlenen dolar nedeniyle azalmıştı.

Japon yeni baskı altında ve bugünkü seansa üç haftanın en düşük seviyesinde, dolar karşısında 145,00 civarında işlem görerek giriyor. Bu finansal ortam, belirsiz küresel büyüme ve politika görünümüyle de mücadele eden yatırımcıların temkinli yaklaşımına katkıda bulunuyor. Son zamanlardaki zayıf ABD tüketici güveni verileri, ülkenin sorunsuz bir ekonomik yörüngede olduğuna dair şüpheleri yeniden alevlendirdi.

Avrupa’da ekonomik durum yumuşuyor gibi görünüyor. HSBC ekonomistleri, Avrupa Merkez Bankası için tahminlerini revize ederek, Nisan 2025’e kadar her toplantıda 25 baz puanlık indirimler öngörüyor ve bu da gösterge mevduat faizini potansiyel olarak 2,25%’e düşürebilir.

Bu geniş çaplı endişelere rağmen, Çin hisse senetleri Çarşamba günü yükseldi ve hisseler iki ayın en yüksek seviyesine çıkarak 1,5% arttı, ancak günü düşük noktasına yakın kapattı. Hong Kong hisse senetleri dikkat çekici bir ralli yaşadı ve Hang Seng endeksi sadece iki haftada 15% yükseldi. MSCI Asya Japonya hariç endeksi ise Şubat 2022’den bu yana en yüksek seviyesine ulaştı. Ancak bu piyasaların yükseliş trendinde bir duraklamaya hazır olup olmadığı sorusu ortaya çıkıyor.

Avro’nun düşüşü ve ABD tahvil getirilerindeki artış, doların son zamanlardaki kayıplarının bir kısmını telafi etmesine yardımcı oldu ve dolar endeksi Çarşamba günü 0,4%’lük bir artışla bir ayın en büyük günlük artışını kaydetti.

Ancak, yeşil paranın gelişmekte olan piyasa para birimleri karşısındaki performansı karışıktı. Çin yuanı, dolar karşısındaki altı günlük yükselişini sürdürerek geçen yılın Ocak ayından bu yana en uzun kazanç serisini kaydetti. Offshore yuan da önemli bir hareket yaparak, geçen Ocak ayından bu yana ilk kez dolar karşısında 7,00 seviyesini kırdı.

Yuanın ABD doları karşısındaki bu değer kazanımı, 5 Ağustos’tan bu yana 3%’ü aşmış durumda ve bu durum, Çin’in genellikle döviz kuru üzerindeki sıkı kontrolü göz önüne alındığında özellikle önemli.

Önümüzdeki dönemde, Asya’dan bugünkü ekonomik göstergeler arasında Tayland’dan imalat verileri, Singapur’dan sanayi üretimi rakamları ve Hong Kong’dan ticaret istatistikleri yer alıyor. Politika içgörüleri de bekleniyor; Japonya Merkez Bankası 30-31 Temmuz politika toplantısının tutanaklarını yayınlayacak ve Avustralya Merkez Bankası Finansal İstikrar İncelemesi’ni yayımlayacak.

Bu gelişmeler ve veri açıklamaları, mevcut belirsizlik ve uyum ortamında Asya piyasalarına daha fazla yön verebileceği için yakından izlenecek.

Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.

Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

Hazine, eurobond ihracıyla 3,5 milyar dolarlık borçlanma gerçekleştirdi

Foreks – Hazine ve Maliye Bakanlığı eurobond ihracıyla 3,5 milyar dolarlık borçlanma gerçekleştirdi. Bloomberg’in haberine göre eurobond ihracında nihai getiri yüzde 6,75 oldu.

https://www.bloomberght.com/hazine-den-3-5-milyar-dolarlik-borclanma-2360992

“Beklentilerin farklılaşması fırsatçılara gün doğuruyor”

TCMB’nin beklenti anket sonuçlarını değerlendiren ASO Başkanı Seyit Ardıç, “12 ay sonrası için piyasa katılımcıları %27,5, reel sektör %53,8, hane halkı ise %73,1 enflasyon öngörüyor. Bu farklılaşma fiyatlama davranışlarını bozarken, enflasyon fırsatçılarına da gün doğuyor” dedi.

Ankara Sanayi Odası (ASO) Eylül Ayı Meclis Toplantısı’nda konuşan, ASO Yönetim Kurulu Başkanı Seyit Ardıç, enflasyonla mücadelede önemli faktörlerden birisinin güven tesisi, kamuoyu algısını doğru yönetmek ve yönlendirmek olduğunu söyledi.

TCMB’nin beklenti anketlerine göre 12 ay sonrası için piyasa katılımcıları %27,5, reel sektör %53,8, hane halkı ise %73,1 enflasyon öngördüğünü ifade eden Ardıç, “Bu farklılaşma fiyatlama davranışlarını bozarken, enflasyon fırsatçılarına da gün doğuyor, gerekenden fazla fiyat artışı yapılıyor ve ortaya, enflasyon fırsatçılığı durumu çıkıyor” açıklamasını yaptı.

“Umarım stagflasyon riski ile karşı karşıya kalmayız”

Türkiye’de en önemli gündem maddesinin arzu edilen hızda düşmeyen enflasyon olduğunu söyleyen ASO Başkanı Ardıç, “Temmuzda enflasyon yılık bazda düşerken aylık bazda ise bir ivmelenme ortaya çıktı. Ağustosta baz etkisiyle fiyatların artış hızı azalsa da alım gücünde ciddi tahribat yaşanmaya devam ediyor. Büyüme rakamları enflasyonda düşüşün devam edeceği sinyalini veriyor.

Ancak ekonominin yavaşlaması her zaman enflasyonun düşeceği anlamına gelmediği gibi stagflasyon riski de söz konusu. Önemli olan son iki ayda baz etkisi nedeniyle düşüş eğilimi gösteren enflasyonun, bu etkinin ortadan kalkmasından sonra nasıl bir seyir izleyeceği. Umarım hem yüksek enflasyon hem de düşük büyüme, yani stagflasyon riskiyle karşı karşıya kalmayız” diye konuştu.

Yüksek faizden en büyük zararı sanayici görüyor

Yüksek faizden en büyük zararı sanayicilerin gördüğünü belirten Ardıç, ABD Merkez Bankası FED’in 50 baz puanlık faiz indiriminin ardından Türkiye’de faiz indirimi beklentilerinin daha çok konuşulmaya başladığına dikkat çekerek “Enflasyonla mücadele için biz sanayiciler uzun bir süredir yüksek faiz ortamında büyük fedakârlıkta bulunuyoruz. Ama şunu da biliyoruz ki erken bir faiz indirimi, bugüne kadar ödediğimiz bedellerin boşa gitmesi anlamına gelecektir.

Bu konuda tek karar verici mercii olan Merkez Bankamızın alacağı kararlara güvenimizin tam olduğunu vurgulamak istiyorum” dedi. Enflasyonla etkin mücadele için maliye ve gelirler politikasının güçlü desteği gerektiğini vurgulayan Başkan Ardıç, “Kamu desteğinin sınırlı kaldığı bir enflasyonla mücadele politikası, faizlerin uzun süre yüksek kalmasına ve ekonomimizin daha fazla tahribata uğramasına neden olacaktır” dedi. Ardıç, enflasyon direncini kırmak için kamunun tasarrufunun şart olduğunu belirtti

Kalıcı düşüş için reel sektör güçlü kalmalı

Türkiye ekonomisinin yılın ikinci çeyreğindeki yüzde 2,5 büyümeye karşın sanayi sektörünün yüzde 1,8 daraldığına dikkat çeken Ardıç, “Doğal olarak bu durum, ekonominin istihdam ve katma değer yaratabilmesi açısından önemli bir risk unsuru olarak karşımızda duruyor. Büyümenin refah seviyesi üzerine yansıması ve özellikle de enflasyonda kalıcı düşüş için reel sektörün güçlü kalması gerektiğinin altını çizmek isterim. Yüksek faiz nedeniyle finansman erişiminde ve kullanımında büyük sıkıntı yaşayan KOBİ’ler için özel kredi destek mekanizmaları acilen devreye alınmalıdır” diye konuştu.

“Yüksek teknolojili üretim ve ihracat yapılmalı”

Gayrisafi milli hasıla içerisinde imalat sanayisinin payının 2023 yılında 21,3 seviyesine geldiğini, aynı dönemde imalat sanayiinde istihdam edilenlerin payının da %19,8’e gerilediğine dikkat çeken Ardıç, “İmalat sanayiinin hem toplam hasılada hem de istihdam içindeki payında kaydedilen bu daralma, Türkiye’nin sanayisizleşme eğiliminde olduğuna işaret etmektedir. Sanayisizleşme; ekonominin büyüme potansiyeli, istihdamın artırılması ve kaynakların etkin kullanımı hedeflerine ket vurduğu zaman, ekonomi açısından patolojik bir durum ortaya çıkmaktadır.

Sanayi sektörünün milli gelir içindeki payının %30’lar seviyelerine ulaşması bekleniyor. İddialı olan bu hedefe tutarlı, etkin politika ve destekler sayesinde ulaşılabilir” dedi. Türkiye’nin sınıf atlayıp devler liginde yer alabilmesinin tek yolu yüksek teknolojili üretim ve ihracattan geçtiğini belirten Ardıç, “İhracat rakamımız yükseliyor. Cumhuriyet tarihinin rekorlarını kırıyor. Bununla övünelim ama artık övüncümüzün asıl kaynağı yüksek teknolojili ihracatta yapacağımız artış ve ihracat kilogram değerimiz olmalıdır” dedi.