Alzheimer Genç Yaşta Başlarsa Ne Olur?

Genç yaşta başlayan Alzheimer daha agresif olabilir! Fiziksel aktivite ve diyet seçimleri genç yaşta Alzheimer riskini düşürebilir!  

Genç yaşta başlayan Alzheimer daha agresif olabilir! Fiziksel aktivite ve diyet seçimleri genç yaşta Alzheimer riskini düşürebilir!

Genç yaşta başlayan Alzheimer hastalığını, genellikle 65 yaşından önce başlayan ve genetik faktörlerin rol oynadığı bir Alzheimer hastalığı formu olarak tanımlayan uzmanlar, genç yaşta başlayan hastalığın, Alzheimer’ın klasik belirtilerinin erken yaşta görülmesine ve daha hızlı ilerlemesine neden olduğunu söylüyor.  Bazı nadir vakalarda 30’lu yaşlarda belirtilerin görülebildiğine dikkat çeken Nöroloji Uzman Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Tanı anında daha az bilişsel bozukluğa sahip olsalar da, çalışmalar genç başlangıçlı Alzheimer hastalığıyla yaşayanların beyinlerinde daha hızlı değişiklikler olduğunu göstermiştir. Bu, durumun geç başlangıçlı Alzheimer hastalığından daha agresif olabileceğini gösterir.” dedi. Prof. Dr. Sultan Tarlacı ayrıca bazı araştırmalara göre, genetik olarak Alzheimer riski altında olanların daha aktif olarak ve beslenme şekline dikkat ederek genç yaşta Alzheimer hastalığına yakalanma riskini düşürebileceklerini ifade etti. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Nöroloji Uzman Prof. Dr. Sultan Tarlacı, genç yaşta başlayan Alzheimer hakkında bilgi verdi.

ALZHEİMER TEDAVİ EDİLEBİLİR Mİ ? 

Dikkat azlığı ve mekânsal farkındalıkta azalma genç yaşta başlayan Alzheimer’ın ilk belirtileri olabilir!

Genç yaşta başlayan Alzheimer hastalığı hakkında bilgi birikimi artmış olsa da, bu hastalığın altında yatan mekanizmalar hakkında hâlâ birçok soru olduğuna işaret eden Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Genç yaşta Alzheimer hastalığı, genellikle 65 yaşından önce başlayan ve genetik faktörlerin rol oynadığı bir Alzheimer hastalığı formudur. Bu hastalık, Alzheimer’ın klasik belirtilerine erken yaşta yol açar ve genellikle daha hızlı ilerler.” diye konuştu.  Takip ettikleri Alzheimer hastaları arasında şu anda 44 yaşında bir kadın hasta olduğunu dile getiren Prof. Dr. Sultan Tarlacı, şöyle devam etti,  “40 yaşlarında başlamış ve oldukça yıkıcı bir duruma gelmiş. Öncelikle belirtiler çok daha erken başlayabilir. Bazı nadir vakalarda 30 kadar erken yaşlarda bile görülebilir, ancak genellikle 50-64 yaşları arasında teşhis edilir. Alzheimer hastalığı olan kişilerde hastalığın ilk belirtisi olarak hafıza kaybı sıklıkla görülürken, genç yaşta başlayan Alzheimer hastalığı olan kişilerde daha az dikkat, el hareketlerini taklit etme becerisinde azalma ve mekânsal farkındalıkta azalma gibi başka belirtiler de görülme eğilimi vardır. Araştırmalar, duyusal ve hareketle ilgili bilgileri işlemekle görevli beyin bölgelerinin (parietal korteks olarak adlandırılır) daha fazla hasar belirtisi gösterdiğini bulmuştur. Ayrıca, öğrenme ve hafızada önemli bir beyin bölgesi olan hipokampüste geç başlangıçlı Alzheimer’a kıyasla daha az hasar vardır”

Genç başlangıçlı Alzheimer hastalarının beyinlerinde daha hızlı değişiklikler oluyor… 

“Tanı anında daha az bilişsel bozukluğa sahip olsalar da, çalışmalar genç başlangıçlı Alzheimer hastalığıyla yaşayanların beyinlerinde daha hızlı değişiklikler olduğunu göstermiştir.” diyen Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Bu, durumun geç başlangıçlı Alzheimer hastalığından daha agresif olabileceğini gösterir. Ayrıca erken başlangıçlı Alzheimer hastalığı olan kişilerin geç başlangıçlı olanlara göre yaklaşık iki yıl daha kısa bir yaşam beklentisine sahip olmalarının nedenini de açıklayabilir” dedi.

Daha sağlıklı bir yaşam tarzıyla hastalığa karşı dayanıklılık güçlendirilebilir…

Demans aile geçmişi olan veya riskleri konusunda endişe duyan kişilere genetik test yaptırabileceğine değinen Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Bu, hatalı genlerin varlığını doğrulayacaktır. Bu testler, semptomlar gösterenler veya gelecekteki prognozlarını bilmek isteyenler için yapılabilir” şeklinde konuştu. Bazı araştırmaların, daha fazla risk altında olan kişilerin, genetiği değiştirmek mümkün olmasa da, daha sağlıklı bir yaşam tarzıyla hastalığa karşı dayanıklılığını güçlendirebileceği fikrini desteklediğine dikkat çeken Prof. Dr. Sultan Tarlacı, şöyle devam etti, “Bir çalışma , genetik olarak erken başlangıçlı Alzheimer’a yatkın olan kişilerin haftada iki buçuk saatten fazla egzersiz yaptıklarında, fiziksel olarak daha az aktif olanlara göre hafıza testlerinde daha iyi puan aldıklarını buldu. Daha aktif olmanın yanı sıra, diyet seçimleri genç yaşta Alzheimer riskini de düşürebilir. Yüksek düzeyde sebze, kuru meyve ve çikolata tüketen kişiler daha düşük riske sahiptir. Genç demanslarda depresyon sıktır ve tedavi edilmelidir. Bilişsel rehabilitasyon programları, hastaların bellek ve diğer bilişsel işlevlerini güçlendirmeyi hedefler. Bu programlar genellikle özel egzersizler ve stratejiler içerir. Hastalar ve aile üyeleri için destek grupları, psikolojik danışmanlık ve eğitim programları, hastalığın duygusal ve sosyal yönleriyle başa çıkmalarına yardımcı olabilir. Düzenli fiziksel egzersiz, genel sağlık durumunu iyileştirebilir ve bilişsel fonksiyonları destekleyebilir. Ayrıca, egzersiz sosyal etkileşimi teşvik edebilir. İlaçlar tek başına, hafıza ve bilişsel işlevlerin korunmasına yardımcı olabilir, ancak genellikle hastalığın ilerlemesini durdurmazlar. Etkileri kişiden kişiye değişebilir”

On vakadan birinin sorumlusu genetik… 

Genç yaşta ortaya çıkan Alzheimer hastalığının risk faktörleri ile geç yaşta ortaya çıkan Alzheimer hastalığının risk faktörlerinin benzer olduğunun altını çizen Prof. Dr. Sultan Tarlacı, sözlerini şöyle tamamladı: “Genç başlangıçlı Alzheimer hastalığının yaklaşık on vakasından birinde genetiğin rol oynadığı biliniyor. Şimdiye kadar, üç gen ( APP, PSEN1 ve PSEN2 ) genç başlangıçlı Alzheimer hastalığıyla ilişkilendirilmiştir. Genç Alzheimer hastalarının genetik özellikleri ve hastalığın biyolojik mekanizmaları üzerine yapılan araştırmalar, tedavi stratejilerinin kişiselleştirilmesine ve hedeflenmesine olanak tanıyabilir. Özellikle genetik mutasyonları hedefleyen tedavi yöntemleri geliştirilmesine katkıda bulunabilir. Genç yaşta Alzheimer hastalığının patofizyolojik mekanizmalarını anlamak, Alzheimer hastalığının genel patofizyolojisini daha iyi kavrayabilmemizi sağlar. Bu bilgi, hastalığın erken dönemlerini, ilerleyişini ve nasıl önlenebileceğini anlamak için önemli olabilir” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Biyopsi ile Erken Tanı Tiroid Kanserinde Hayat Kurtarabilir

Biyopsi ile erken tanı, tiroit kanserinde hayat kurtarabilir. Uzmanlar, tiroit kanserinin erken tanı ile iyi bir şekilde tedavi edilebileceğini açıkladı.

Biyopsi ile erken tanı, tiroit kanserinde hayat kurtarabilir. Uzmanlar, tiroit kanserinin erken tanı ile iyi bir şekilde tedavi edilebileceğini açıkladı.

Tiroit hastalıkları içinde tiroit kanserinin, son yıllarda hızla artarak en sık görülen ilk 5 kanserden biri olduğunu belirten Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Faruk Kutlutürk, “Tiroit kanserlerine biyopsi ile erken tanı konulabilmesi, hastalığın en iyi tedavi edilebilen kanser türleri arasına girmesine sebep olmuştur” dedi.  Kutlutürk, tiroit hastalıkları tanısında kullanılan tanı yöntemlerinden tiroit biyopsisi hakkında bilgilendirmede bulundu.

Troid En Çok Görülen 5 Kanser İçinde

Tiroit hastalıklarının oldukça sık görülmekte olup toplumda neredeyse her üç kişiden birini etkilediğine değinen Prof. Dr. Kutlutürk, “Tiroit hastalıkları içinde tiroit kanseri, son yıllarda hızla artarak en sık görülen ilk 5 kanserden biri olmuştur. Tiroit kanseri tanısı konulan hastaların artmasında radyasyona maruziyet gibi etkenler olduğu kabul edilmekle birlikte ultrasonografi gibi görüntüleme tekniklerinin yaygın kullanımı ve tiroit biyopsi uygulamalarının yaygınlaşması da etkili olmuştur” diye konuştu.

Triod Kanseri Erken Belirti Vermeyebilir

Tiroit kanserlerinin çoğunlukla tesadüfen tespit edildiğini söyleyen Prof. Dr. Kutlutürk, “Nadir görülen bazı formları (anaplastik, medüller tiroit kanseri gibi) hariç tiroit kanserlerinin çoğu hızlı büyümez ve erken belirti vermez. Tiroit kanserlerinin erken belirti vermemesi, sessizce büyümesine ve bir süre sonra da kitle etkisine bağlı olarak nefes darlığı, çarpıntı, daralma hissi gibi şikâyetlerin ortaya çıkmasına neden olur” dedi.

İyot Eksikliği, Radyasyon ve Genetik Faktörler Etkili

Risk faktörlerinden bahseden Prof. Dr. Kutlutürk, “Tiroit kanseri risk faktörleri arasında radyasyona maruziyet (Çernobil gibi), tiroit bölgesine radyasyon uygulanması, iyot eksikliği, ailesel yatkınlık ve genetik faktörler sayılabilir. Tiroit kanseri tanısı tespit edilen nodüllere biyopsi yapılması ile konulur. Tiroit nodülleri, tiroit bezi içerisinde tespit edilen büyüklükleri, sayıları, karakterleri farklı (solid/kistik, hipo/hiperekoik, şekli) iyi ve kötü huylu olabilen oluşumlardır. Tiroit nodüllerinin yüzde 90’ından fazlası iyi huyludur. Biyopsi ile nodülün iyi huylu olduğunun anlaşılmasıyla gereksiz ameliyatlar önlenir” diye konuştu.

Erken Tanı Önemli 

Tiroit biyopsisinin, poliklinik veya servis ortamında ultrasonografi eşliğinde yapıldığını aktaran Prof. Dr. Kutlutürk, “Ultrasonografi eşliğinde tiroit biyopsisi; şüpheli nodülden örnek alınmasına olanak sağlar ve kanama gibi istenmeyen durumların oluşmasını önler. Biyopsi sonrası hasta günlük aktivitelerine devam edebilmektedir. Tiroit biyopsisi sonrası alınan materyal patoloji uzmanları tarafından değerlendirmektedir. Biyopsi sonucunda patoloji raporu iyi huylu, şüpheli, kuvvetli kanser şüphesi veya kanser olarak gelebilir” dedi. Tiroit kanserlerine biyopsi ile erken tanı konulabilmesinin, hastalığın en iyi tedavi edilebilen kanser türleri arasına girmesine sebep olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kutlutürk, “Biyopsi ile erken tanı konulan ve etkili tedavi yapılan tiroit kanseri hastaları hayatlarına sağlıklı olarak devam edebilmektedir. Boyun bölgesinde ağrı, şişlik, nefes darlığı, ses kısıklığı, yutkunma güçlüğü olan hastalar tiroit açısından değerlendirilmeli ve nodül tespit edildiğinde biyopsi ile tanı ve tedavisi düzenlenmelidir” dedi. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Bayraklı Şehir Hastanesi’nde AVM Hizmeti Veriliyor!

SES İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Başak Edge Gürkan, Sağlık Bakanlığı’nın Şehir Hastanelerinde AVM hizmeti vermeye başladığını savundu! 

İZMİR Bayraklı Şehir Hastanesinde Neler Oluyor ? Bayraklı Şehir Hastanesi’nde AVM Hizmeti Veriliyor!

SES İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Başak Edge Gürkan, Sağlık Bakanlığı’nın Şehir Hastanelerinde AVM hizmeti vermeye başladığını savundu!

Bayraklı Şehir Hastanesi AVM mi oluyor? Kozmetikten sonra Fast Food da geliyor!

Ulaşım güçlüğü, 10 yılı aşan inşaatı süresi, işçi ücretlerinin ödenmemesi, depreme dayanıklılığı gibi konularla sık sık gündeme gelen İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi bu kez, “Hastane AVM mi oluyor”, “Obezite ile mücadele eden Sağlık Bakanlığı Şehir Hastanesinde Fast Food Zinciri mi kuruluyor?” sorularıyla karşı karşıya .  SES İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Başak Edge Gürkan, bu konular hakkında Bilim ve Sağlık Haber Ajansı’na (BSHA) önemli açıklamalarda bulundu. “Şehir hastaneleri sağlık hizmeti üretmeli hastalık değil” diyen Gürkan, “Sağlık Bakanlığı bünyesinde kurulan İzmir Bayraklı Şehir Hastanesinde bir fast food açılması akıl alır bir durum değildir. Şehir Hastanelerini özel şirket mantığı ile işletmeye çalışan Sağlık Bakanlığı,  Şehir Hastanelerini AVM mantığıyla yönetmeye çalışmaktadır. Bakanlık birçok özel işletmeye kamusal alanı peşkeş çekmektedir. Sağlık Bakanlığı bünyesinde bir obezite birimi kuran bakanlık yetkilileri nasıl olur da obezite düşmanı bir fast food markasının İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi bünyesinde açılmasına izin vermektedir. Bakanlığır bu saatten sonra “Obezite ile Mücadele Et, Sağlıklı Yaşa” gibi sloganları ve politikalarının inandırıcı olması beklenemez. Bakanlık bir an önce bu karardan geri dönmelidir” dedi.

AVM’de Fast Food’a Yol Veren Sağlık Bakanlığı Obezite ile Mücadelede Samimi Değildir

“AVM ismiyle birçok özel firmaya hastane kapılarını açarak, sağlık hizmeti verilmesi gerekirken AVM hizmeti vermeye başlamıştır” diyen Gürkan, “12’den fazla hastalığın kaynağı olan obezite ile mücadele halk sağlığı açısından çok önemlidir. Hal böyleyken obeziteye savaş açtığını söyleyen Sağlık Bakanlığının Bayraklı Şehir Hastanesinde fast food açılmasına izin vermesi akıl alır bir iş değildir. Bu durum Sağlık Bakanlığı’nın obezite ile mücadelede samimi olmadığının da bir göstergesidir” dedi.

Sağlık Bakanlığının Asli Görevi Sağlık Hizmeti Vermektir, AVM Açmak Değil

Gürkan sözlerine şöyle devam etti, “Sağlık Bakanlığının asıl görevi sağlık hizmeti vermektedir, AVM açmak değil. İzmir Bayraklı Şehir Hastanesinde fast food açılmasının duyulmasının ardından yurttaşlarımız da Sağlık Bakanlığını arayarak tepkilerini dile getirmiştir. Sendikamız da Sağlık Bakanlığının sadece sağlık hizmeti vermesi için her platformda mücadelesine devam edecektir. Sağlık Bakanlığını aklını başına almaya davet ediyor, sağlık kurumları müşteri garantili şehir hastanesi de olsa  hastaneler sağlık hizmeti üretmeli hastalık değil ,bu uygulamayı kabul edilemez buluyoruz” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Küçükçekmece Belediyesi’nin düzenlediği ikinci Kitap Günleri başladı.

Küçükçekmece Belediyesi tarafından ikinci kez düzenlenen Kitap Günleri, Sefaköy Atatürk Parkı’nda kitapseverlere kapılarını açtı. 9 sün sürecek ve yaklaşık 70’e yakın yazarı ağırlayacak kitap günlerinin açılışına Küçükçekmeceliler yoğun ilgi gösterdi.

Küçükçekmece Belediyesi tarafından ikinci kez düzenlenen Kitap Günleri, Sefaköy Atatürk Parkı’nda kitapseverlere kapılarını açtı. 9 sün sürecek ve yaklaşık 70’e yakın yazarı ağırlayacak kitap günlerinin açılışına Küçükçekmeceliler yoğun ilgi gösterdi.

Yayıncılar Kooperatifi (YAYKOOP) işbirliğiyle gerçekleşen Kitap Günleri’nin açılışı, onur konuğu Yazar Emre Kongar’ın söyleşisi ile başladı. Açılış programına Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi, başkan yardımcıları, CHP Küçükçekmece İlçe Başkanı Burak Ergin, STK temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı.

 

Kemal Çebi: Kitap günlerini geleneksel hale getirmek istiyoruz 

 

Yazar Emre Kongar ile fuar alanını gezen Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi, ‘’Kitap günlerinin ikincisini yapıyoruz ve bunu geleneksel hale getirmek istiyoruz. Kitap günleri ile Küçükçekmecelileri bir araya getirmek, kitap kokusunu hissettirmek, kitap almalarını sağlamak ve böylece kitap okuma alışkanlıklarını geliştirmeyi hedefliyoruz. Kitap okumak bir ülkenin gelişmişlik düzeyinin en önemli etkenlerinden birisidir. Gençler kitap okuyarak bizim tarihimizi, edebiyatımızı öğrenmiş olacak. Bugün burada ‘Askıda Kitap’ uygulamasını başlattık böylece ihtiyacı olan alıp okuyabilecek’’dedi.

 

Emre Kongar: İşçi sınıfı olmadan demokrasi olmuyor

 

Kitap günlerinde ‘Kitapların Işığında, Cumhuriyet’in İzinde’ konulu söyleşiyle vatandaşlarla bir araya gelen Yazar Emre Kongar, ‘’Dünyanın hiç bir yerinde burjuva demokrasiyi kurmamış. Burjuva toprak ağalarıyla savaşmış ve onların gücünü yok etmiş ama arkadan işçi sınıfı geldiği için onların baskısıyla demokratik haklar ve demokrasi rejimi yükselmiş. Sermaye sınıfı ve işçi sınıfı olmadan demokrasi olmuyor’’ dedi. 

 

Kongar: Küçükçekmece’de anılarım var, ben de buraların çocuğuyum 

 

Kongar, Küçükçekmece’deki anılarını anlatırken de, ‘’Ben aslında buraların çocuğuyum. Eskiden yaz aylarında ailecek Küçükçekmece’ye gelirdik. Biz denize girerdik annem ve teyzelerim ise hindiba toplarlardı sonra onları eve götürüp salata yapardık.’’ dedi. 

Söyleşi sonunda Başkan Kemal Çebi, Emre Kongar’a Atatürk tablosu ve Küçükçekmece Belediyesi’nin kültür yayınlarından hediye etti. 

Emre Kongar’ın söyleşisinin ardından; Yönetmen ve Senarist Kazım Öz, Siyasetçi Zeynep Altıok ve Yazar Eren Aysan düzenlenen söyleşilerle vatandaşlarla bir araya geldi.

 

 ‘Askıda Kitap’la hiçbir okur, kitapsız kalmayacak

 

‘Küçükçekmece’de Kitap, Kitapta Hayat Var’ sloganıyla düzenlenen ikinci Kitap Günleri’nde kitaplar; sadece fuar alanında değil metrobüste, parklarda ve ağaçlarda vatandaşlar için yerini aldı. Başlatılan ‘Askıda Kitap’ projesiyle hiçbir okurun kitapsız kalmaması hedeflendi.

Ünlü isimler, okurlarla bir araya gelecek

6 Ekim’e kadar devam edecek Kitap Günleri’nde; İlber Ortaylı, Merdan Yanardağ, Serhan Kansu, Murat Menteş, Veli Ağbaba, Tansu Özcan, Serhan Asker, Barış İnce, Adnan Özyalçıner, Şeyhmus Diken, Mehmet Erte, Betül Kanbolat, Zülal Kalkandelen gibi ünlü isimler Küçükçekmecelilerle bir araya gelecek. Ayrıca fuarda; çocuklar için birbirinden farklı ve eğlenceli ‘Çocuk Atölye Etkinlikleri’ ve kitapseverler içinde ‘İmza Günü Etkinlikleri’’ olacak.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Cüneyt Arkın beni hastanelik etti

Türk Sineması’nın emektar oyuncularından Yavuz Karakaş, yıllar sonra habercaddesiTv’den gazeteci Habib Babar’a itirafta bulundu.

Türk Sineması’nın emektar oyuncularından Yavuz Karakaş, yıllar sonra habercaddesiTv’den gazeteci Habib Babar’a itirafta bulundu.

Cüneyt Arkın’ın filmlerinde pek oynamak istemediğini söyleyen 87 yaşındaki oyuncu Yavuz Karakaş, ‘Cüneyt’n filmlerinden teklif geldiğinde dayak var mı diye soruyordum. Yapımcıların var demesi üzerine teklifi kabul etmiyordum’dedi. Ünlü aktörün bir filminde kazaen oynadığını dile getiren Karakaş, ‘Bir yapımcı beni resmen kandırdı. Film için gittiğim şirkette Cüneyt Arkın’ı görünce teklifi geri çeviremedim. Eve gittiğimde ağrıdan yatamaz duruma geldim. Doktora gittim doktor bana ‘Kamyon mu çarptı’diye sordu. Ben de gülümseyerek Cüneyt Arkın’ çarptı demiştim.

İYİ Kİ KEMAL SUNAL’IN FİLMLERİNDE OYNAMIŞIM

Bugüne kadar 300 sinema filmi 200 bölüm dizide oynadığını söyleyen Karakaş, ‘İnsanlar beni Kemal Sunal’ın filmleriyle daha çok tanıdı. İyi ki Kemal’in filmlerinde oynamışım’dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Karşıyaka Belediyesi’nden ‘Hoş Geldin Bebek’ paketi

Sosyal belediyecilik ilkesi çerçevesinde çalışmalarını sürdüren Karşıyaka Belediyesi, ‘Hoş Geldin Bebek’ paketiyle yeni çocuk sahibi olmuş çiftlerin mutluluğuna mutluluk katıyor.

Sosyal belediyecilik ilkesi çerçevesinde çalışmalarını sürdüren Karşıyaka Belediyesi, ‘Hoş Geldin Bebek’ paketiyle yeni çocuk sahibi olmuş çiftlerin mutluluğuna mutluluk katıyor. Yaklaşık 5 ayda 220 ailenin yararlandığı hizmet çerçevesinde evlere tebrik ziyareti gerçekleştirilerek içinde bebek bakım ürünleri olan bir çanta hediye ediliyor. Başkan Yıldız Ünsal, “Yeni anne babaların bu tatlı heyecanını paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz” dedi. 

 

İlçede yaşayan her yaştan ve kesimden vatandaşların yaşamına dokunacak çalışmalar üreten Karşıyaka Belediyesi, anne-baba olmanın sevinci yaşayan çiftleri de bu özel dönemlerinde yalnız bırakmıyor. Belediye Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürlüğü tarafından yürütülen ‘Hoş Geldin Bebek’ projesi kapsamında, Karşıyaka’da yaşayan ve yeni bebek sahibi olan ailelere tebrik ziyaretleri gerçekleştiriliyor. 

 

HEM MADDİ HEM MANEVİ DESTEK

Belediye Başkanı Yıldız Ünsal’ın göreve geldiği günden bu yana geçen yaklaşık 5 aylık süreçte 220 aileye ulaşılan bu hizmetten Karşıyaka’da yaşayan ve yeni bebek sahibi olan tüm çiftler, Karşıyaka Belediyesi’nin resmi internet sitesinden başvuruda bulunduktan sonra ücretsiz olarak yararlanabiliyor. Belediye ekipleri tarafından evlere gerçekleştirilen tebrik ziyaretlerinde içinde bebek alt açması, bebek bezi, şampuan, ıslak mendil ve zıbın olan çantalar ailelere takdim ediliyor. Ayrıca çiftler Karşıyaka95 projesi hakkında da bilgilendiriliyor, talepleri olursa projeye katılımları sağlanıyor. Vatandaşlar hem maddi hem de manevi destek niteliğinde olan hizmetten duydukları memnuniyeti ifade ediyor. 

 

İNSAN ODAKLI PROJELER SÜRECEK

Karşıyaka Belediye Başkanı Yıldız Ünsal, “Hoş Geldin Bebek projesi kapsamında sürdürdüğümüz ziyaretlerde çocuk sahibi olma heyecanını yaşayan çiftlerimizi tebrik ediyor, yeni doğan bebeğin ihtiyaçlarının karşılanması için küçük de olsa bir katkı sunmaya çalışıyoruz. Bundan sonra da vatandaşlarımızın yaşamını kolaylaştıracak insan odaklı proje ve çalışmalarımızı yoğun bir şekilde sürdüreceğiz” diye konuştu. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Konya Büyükşehir Taşkent’e İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi Kazandırıyor

Konya Büyükşehir Belediyesi, Taşkent’te yapımını sürdürdüğü ileri biyolojik atıksu arıtma tesisi inşaatında yüzde 60 seviyesine ulaştı.

Konya Büyükşehir Belediyesi KOSKİ Genel Müdürü Ahmet Demir, Taşkent Atıksu Arıtma Tesisi’nin inşaat sahasını denetledi.

Taşkent Belediye Başkanı Mehmet Acar’ın da katıldığı incelemede tesisin teknik özellikleriyle ilgili bilgi veren Demir, son teknolojiyle donatılarak inşa edilen tesisin önemine dikkat çekti.

TAŞKENT’TE FARKLI BİR PROSES ORGANİZASYONU VAR

Demir, “Buradaki arıtma sistemi diğer bölgelere göre daha farklı bir proses organizasyonuna sahip. Bölgedeki arazi sıkıntılarından dolayı dar bir alanda iki katlı bir atıksu arıtma tesisi inşa ediyoruz. Şu andaki fiziki gerçekleştirme oranı yüzde 60. Tesisimiz, toplamda 2.400 kişiye hizmet edecek, günlük 400 metreküp atık suyu arıtmış olacak. Dere yataklarından gelen kaynak sularının kirlenmesini engellemek, çevreye vereceği zararı minimize etmek için burada ileri biyolojik atıksu arıtma tesisinin önemi daha fazla öne çıkıyor. Bu proses içerisinde azot ve fosfor olmak üzere; bütün parametreleri uluslararası standartlarda deşarj noktasına götürecek tarzda dizayn edilmiştir” dedi.

KONYA’NIN BÜTÜN İLÇELERİNDE ATIKSU ARITMA TESİSİ OLACAK

Konya’nın bütün ilçelerinde atıksu arıtma tesislerinin tamamlanması için Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’ın talimatı olduğunu dile getiren Demir, “Bu doğrultuda şu ana kadar 31 ilçenin 29’unda atıksu arıtma tesislerini tamamladık. Zaten merkezde atıksu arıtma tesisimiz var. Tamamlanmayı bekleyen İki atıksu arıtma tesisimiz kaldı. Konya’daki üretilmiş tüm atık suyun yüzde 92’sine kadar arıtmış olacağız. Bu da önemli bir gelişme. Çevreyi koruma açısından arıtılmış suyun yeniden kullanılması açısından önemli bir proje. Burası 48 milyon liraya mal olacak. Taşkent’imize ve Konya’mıza şimdiden hayırlı olsun” ifadelerini kullandı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Şadi Özdemir: Sokak hayvanlarını toplamayacağız

“Serbest Dolaşan Hayvanlar, Sorumlu Sahiplik ve Yerel Yönetimler Çalıştayı”nın kapanışında konuşan Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, “Sokaktaki hayvanları toplamayı düşünmüyoruz ve istemiyoruz” dedi.

“Serbest Dolaşan Hayvanlar, Sorumlu Sahiplik ve Yerel Yönetimler Çalıştayı”nın kapanışında konuşan Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, “Sokaktaki hayvanları toplamayı düşünmüyoruz ve istemiyoruz” dedi.

Bursa Veteriner Hekimler Odası öncülüğünde, Bursa Büyükşehir Belediyesi, Mudanya, Osmangazi, Nilüfer, Gemlik ve İnegöl Belediyelerinin desteğiyle düzenlenen “Serbest Dolaşan Hayvanlar, Sorumlu Sahiplik ve Yerel Yönetimler Çalıştayı” gerçekleştirildi. İki gün süren çalıştayın ilk gününde, Mudanya Taş Mektep Akademi’de belediyelere bağlı veterinerler, gerçekleştirdikleri çalışmaları ve yeni yasa ile ilgili çözüm önerilerini paylaştılar. Etkinliğin ilk gününe CHP Bursa Milletvekili Prof. Dr. Kayıhan Pala, Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, Bursa Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Emin Direkçi, Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Zerrin Güleş, Bursa Veteriner Hekimler Odası Başkanı Melike Baysal ile belediyelere bağlı veteriner hekimler katıldı.

Çalıştayda konuşan Nilüfer Belediyesi Veteriner İşleri Müdürü Sanem Çetiner, Nilüfer Belediyesi’nin bu alandaki örnek uygulamalarına dikkat çekti. Hayvan refahı konusunda öncü bir rol üstlendiklerini vurgulayan Çetiner, “5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu yürürlüğe girmeden önce tesisimizi kurduk. 2003 yılında kurulan tesisimiz, donanımıyla birçok belediyeye örnek oldu” ifadelerini kullandı.

Yeni yasanın getirdiği zorluklara dikkat çeken Çetiner, “Sahiplendirilene kadar hayvanları barındırmak zorunda olduğumuz için, tehlike her geçen gün büyüyor. Kısırlaştırma çalışmalarını sürdüremiyoruz çünkü kapasitemiz doldu ve hasta hayvanları almama şansımız yok” diye konuştu.

Nilüfer Belediyesi olarak hayvan refahı ve veteriner hizmetleri konusunda öncü çalışmalarına devam edeceklerini belirten Çetiner, tüm paydaşları ortak çözümler üretmeye davet etti.

 

RAPOR PAYLAŞILDI

 

Çalıştayın ikinci gününde düzenlenen değerlendirme toplantısında, ilk günkü çalışmanın raporu kamuoyuyla paylaşıldı. Düzenlenen basın toplantısına Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir de katıldı.

Toplantıda konuşan Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, hayvanları toplamaktan yana olmadıklarını dile getirdi. Başkan Özdemir, durumun mali tarafına da dikkat çekerek şunları söyledi: “Sokak hayvanları için çalışmaların devam ettiği büyük bir alanımız var. Buraya bir ameliyathane yapılması lazım. Nilüfer Belediye Meclisi Hayvan Hakları Komisyonumuz ile bu konudaki projeleri paylaştık ve bağışçılarla bu işi çözebilir miyiz diye bakıyoruz. 100 milyon TL gibi bir rakam lazım. Çözüm bulmaya çalışıyoruz. Şu konuda netiz; biz hiçbir şekilde sokak hayvanlarını toplamayı düşünmüyoruz ve istemiyoruz”.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Mikro Kara Delikler, Mars ile Mesafenin Kaymasına Neden Olabilir!

Yeni araştırmalar, mikro kara deliklerin Mars’ın yörüngesindeki sallantılara neden olabileceğini ortaya koyuyor.

Yeni bir araştırma, mikro kara deliklerin Güneş Sistemi’nden yaklaşık her on yılda bir geçiş yapabileceğini ortaya koydu. Bu kara deliklerin Mars’ın yörüngesindeki sallantıları izleyerek tespit edilmesi mümkün.

Bilim insanları, “birincil kara delikler” (PBH’ler) adı verilen, Big Bang sonrası yoğun madde ceplerinin çökmesiyle oluşmuş olabilecek varsayımsal nesneleri inceliyor. Araştırmaya göre, bir PBH, asteroid kütlesini tek bir atom boyutundaki bir alanda yoğunlaştırmış halde, iç Güneş Sistemi’nden her on yılda bir geçebilir. Ekip, bir PBH’nin Mars’a yaklaşık 450 milyon kilometre kadar yaklaşması durumunda, gezegenin yörüngesinde algılanabilir bir sallantı yaratacağını tespit etti.

Kara deliklerin gizemi aydınlatılabilir mi?

10 yılda yalnızca 1 metre kadar olsa da, Mars’ın Dünya’dan mesafesinde algılanabilir bir değişim yaşanacak. MIT’den astrofizikçi Tung Tran, bir PBH’nin yanından bir metre mesafede geçmesi durumunda, kişinin yaklaşık 6 metre uzağa fırlatılabileceğini belirtti. Bu senaryo pek olası olmasa da, araştırma ekibi, PBH’lerin gezegenler ve uydular üzerindeki etkilerini simüle etmeye karar verdi. Sonucunda en net sinyaller Mars’tan alındı ve dikkatle gözlemlenmeye başlandı. 

Kara deliklerin varlığı henüz kesin olarak kanıtlanmamış olsa da, astronomlar bu çalışmalar sayesinde Mars’taki sallantıları gözlemleyerek hakkında fazla bilgi edinme şansına sahip olacaklar.

Binance Kurucusu Changpeng Zhao Serbest Bırakıldı! Peki Sırada Ne Var?

Changpeng Zhao, dört aylık hapis cezasını tamamlayarak serbest kaldı ve Binance’deki etkisi yatırımcılar için büyük önem taşıyor.

Kripto para dünyasının önemli figürlerinden biri olan Binance’in kurucusu Changpeng Zhao (CZ), dört aylık hapis cezasını tamamlayarak serbest bırakıldı. Zhao’nun serbest bırakılması, hem yatırımcılar hem de kripto borsaları için önemli bir gelişme olarak değerlendiriliyor.

Zhao, ABD’deki soruşturmanın sonucunda dört ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Soruşturma Binance’in kara para aklama yasalarını ihlal ettiğini ortaya koydu. Zhao, Adalet Bakanlığı’nın suçlamalarını kabul ederek 50 milyon dolarlık bir para cezası ödemeyi ve bir daha borsa yönetiminde görev almama taahhüdünde bulunmayı kabul etti. 

Dünyanın en zengin 25. insanı Zhao

Binance ise, hükümetle 4.3 milyar dolarlık bir uzlaşmaya giderek, geçmişteki ihlalleri için önemli bir ceza ödemeyi kabul etmiş oldu. Zhao, şu anda hala Binance’in %90 oranındaki hissesine sahip ve bu durum onu dünyanın en zengin 25. kişisi konumuna getiriyor.

Serbest kaldıktan kısa bir süre sonra Zhao, yeni girişimi Giggle Academy’i duyurdu. Zhao, projenin gelişimi için ekip kurma çalışmalarına başladı. Giggle Academy’nin amacı, kripto para alanında eğitim vererek farkındalık yaratmak. Zhao’nun kariyerinde yeni bir başlangıç yapması bekleniyor.