Yeni Bir Hücre Keşfedildi ( Varlığı 100 Yıldır Tahmin Ediliyormuş!)

Bilim insanlarının ‘EndoMac progenitörleri’ adı verdikleri yeni hücre keşfi, vücudun iyileşme sürecini önemli ölçüde etkileyebilir.

Avustralyalı bilim insanları, memeli canlıların iyileşme sürecine dair önemli bir keşfe imza attı. Araştırmacılar, farelerin aortunda bulunan yeni bir hücre türü keşfettiler. Bu hücre türü, bilim dünyasında uzun süredir varlığı tahmin edilen ancak şimdiye kadar doğrulanamamış bir hücreyi temsil ediyor.

Yeni keşfedilen hücrelere “EndoMac progenitörleri” adı verildi. Bahsi geçen hücrelerin, kan damarlarının büyümesini destekleyerek vücudun iyileşmesine katkıda bulunduğu anlaşıldı. Güney Avustralya Sağlık ve Tıbbi Araştırma Enstitüsü’nden (SAHMRI) tıp bilimcisi Sanuri Liyanage, bu hücrelerin yaralanma ya da kan akışındaki bozulmalar durumunda hızla harekete geçerek, iyileşme sürecine yardımcı olduğunu belirtti.

EndoMac progenitörleri neden bu kadar önemli?

Araştırma ekibi, EndoMac progenitör hücrelerini farelerden izole ederek laboratuvarda kültürledi ve hücre kolonileri oluşturdu. Bu hücreler, diyabetik farelere enjekte edildiğinde yara iyileşmesini önemli ölçüde hızlandırdı. Yani kısaca bu durum, hücrelerin iyileşme sürecinde ne kadar etkili olabileceğini gösterdi.

Bu hücrelerin işlevini anlamak için öncelikle makrofaj hücrelerini incelemek gerekiyor. Makrofajlar, embriyo tarafından üretilen ilk bağışıklık hücreleridir ve yaşam boyu vücutta kalmaya devam ederler ancak bilim insanları, bu hücrelerin yetişkinlik döneminde kök hücreler tarafından yenilendiğini düşünüyorlardı. Son araştırmalar ise bazı dokularda bu kök hücrelerin temelden var olabileceğini gösteriyor.

Araştırmacılar şimdi ise insan vücudunda da benzer hücrelerin bulunup bulunmadığını araştırıyorlar. Elde edilen bulgular, kronik yaraların tedavisinde devrim niteliğinde olabilir.

Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi aşağıdaki yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.

Neden Etrafımızda Bu Kadar Çok Kara Sinek Görüyoruz? Diğer Böcek Türlerinin Ölmesiyle Bir İlişkisi Var!

Böceklerin sayısını günbegün azalırken karasinek ve hamamböceklerinin sayısı her geçen gün artıyor. Çünkü bazı türler, kolay adaptasyon sağlarken bazıları o kadar da şanslı olmuyor.

Önümüzdeki 10 yıl içerisinde, kelebek ve arı dahil böcek türlerinin %40’ına elveda diyebiliriz.

Pek çok canlının yiyecek kaynağı olan türlerin yok olması demek, besin zincirini de önemli bir şekilde etkilemesi anlamına geliyor. Peki ama tüm bunların sebebi ne?

Böcek türlerinin sayısındaki azalma, günümüzde ekosistem dengesi açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor.

Yapılan araştırmalar, dünya genelinde böcek türlerinin yaklaşık %40’ının önemli ölçüde azaldığını ve arıların, karıncaların, kın kanatlıların memelilere ve kuşlara kıyasla çok daha hızlı bir şekilde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor.

Özellikle kalkınmış ülkelerde arıların ve diğer polinatörlerin sayısındaki düşüşün sebebi olarak iklim değişikliği, tarımsal uygulamalar, yoğun kentleşme görülüyor.

Hamamböcekleri ve karasinekler gibi bazı türlerin sayısı ise giderek artıyor.

Bu türlerin hızlı üreme yetenekleri ve çevresel değişikliklere kolayca uyum sağlayabilmeleri, onları diğer türlere göre daha dayanıklı hâle getiriyor. Ancak bu durum, ekosistemler için ciddi sonuçlar doğuruyor. Özellikle zararlı türlerin artışı, besin zincirindeki dengenin bozulmasına ve diğer hayvan türlerinin yok olmasına yol açabilir.

Böcekler, ekosistemlerin bel kemiğini oluşturuyorlar. Çünkü polinasyon, toprak sağlığı ve tarım zararlılarının kontrolü gibi kritik işlevleri yerine getiriyorlar. Araştırmalar, iklim değişikliği ve kimyasal kirlilik gibi faktörlerin; hamamböceği ve karasinek gibi dayanıklı türler dışında birçok yararlı türün ortadan kalkmasına sebep olduğunu da gösteriyor.

Böcek popülasyonundaki bu dengesizlik, yalnızca belirli türlerin yok olmasına değil, aynı zamanda ekosistem işleyişinin de bozulmasına neden oluyor. Uzmanlar, bu olumsuz eğilimleri tersine çevirmek içinse tarım ilaçlarından kaçınmamız gerektiğini vurguluyor.

Kaynaklar: Kehati, BBC

Kaliforniya’dan Tüm Dünyaya Örnek Olması Gereken Yasa: Platformlarda Satın Aldığınız Oyunları “Gerçekten Satın Almadığınız” Gözünüze Sokulacak

Kaliforniya’da 1 Ocak 2025’te yürürlüğe girmesi beklenen bir yasa, video oyun şirketlerine yeni bir zorunluluk getirecek. Bu zorunluluk, şirketlerin açık beyanlarından ibaret olacak. Yani sektörde şeffaflık artırılacak.

ABD’nin Kaliforniya eyaleti, aslında tüm oyunseverleri ilgilendiren bir yasa tasarısını onayladı. 1 Ocak 2025 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmesi beklenen yasa tasarısı, oyun şirketlerine yeni bir zorunluluk getiriyor.

Tüm oyunseverler, Steam, Epic Games, Microsoft Store, PlayStation Store veya Xbox mağazası gibi yerlerden oyun satın alıyorlar. Ancak burada bir oyunu tam anlamıyla satın almış olmuyoruz. Mesela Steam, bize bir oyuna erişim hakkı tanımlıyor. Olur da yayımcı şirket ile Steam arasında bir anlaşmazlık yaşanırsa ve oyunun Steam’den kaldırılmasına karar verilirse biz de oyuna erişim hakkımızı kaybetmiş oluyoruz. Hatırlayan okurlarımız vardır; Ubisoft, The Crew’in sunucularını kapatmış, oyuncuların aldıkları lisansları da iptal etmişti

Kaliforniya’da tartışılan yasa, tam olarak buna odaklanıyor

İşte Kaliforniya’da tartışılan yasa tasarısı, tam olarak bu meseleye odaklanıyor. Yasanın yürürlüğe girmesi ile video oyun şirketleri, dijital ortamda sattıkları şeyin oyunun kendisi değil, sadece erişim hakkı lisansı olduğunu açıkça belirtmek zorunda kalacaklar. Aksi takdirde oyunların satılması mümkün olmayacak. Yani video oyun şirketleri, artık daha şeffaf olmak zorunda olacaklar.

Tabii bu durum, satın aldığımız şeyin oyunun kendisi değil, erişim hakkı lisansı olduğu gerçeğini değiştirmeyecek. Yani video oyun şirketleri, lisans satmaya devam edecek. Ancak oyuncular, The Crew’de yaşananlar gibi bir durum yaşandığı zaman, bunun zaten bilincinde olmuş olacaklar

Twitch’in Popüler Emote’u Artık Kullanılamayacak (Tabii Hâlâ İhtimal Yok Değil)

The Binding of Isaac’in popüler Twitch emote’u, haklarının sona ermesi nedeniyle artık kullanılamayacak.

Twitch, yayınlarda yayıncıların kendi emote’larını oluşturmaya izin verse de bazı emote’lar artık Twitch ile özdeşleşmiş durumda ve ciddi derecede kullanılıyorlar. Bugün ise bunlardan birinin Twitch’ten kaldırılacağı ve artık kullanılamayacağı açıklandı.

Yakında Twitch’ten kaldırılmasıyla birlikte kullanıcılar artık The Binding of Isaac’ten çıkma BibleThump emote’unu kullanamayacaklar. Twitch’e göre 30 Eylül’de bahsi geçen emote’un kullanım hakları 10 yılı aşkın bir sürenin ardından bitecek.

BibleThump emote’u nereden geliyor?

BibleThump emote’u Edmund McMillen ve Florian Himsl tarafından yaratılan 2011 yapımı bir roguelike oyun olan The Binding of Isaac’ten geliyor. Oyunda katil annesinden kaçmak için iblisler ve canavarlarla savaşan prosedürel olarak oluşturulmuş zindanlarda yolunu bulması gereken Isaac’i yönetiyorsunuz.

İncil’deki aynı adlı hikâyeden uyarlanan oyunda Isaac sık sık bir topun içine kıvrılıp hıçkıra hıçkıra ağlıyor ve gözyaşları pembe yüzünden aşağı akıyor. Bu emote’un doğuşu da tam olarak böyle gerçekleşti. BibleThump isimli emote sık sık üzüntü veya hayal kırıklığını ifade etmek için 2013’ten beri Twitch’in en çok kullanılan emote’larından biriydi.

Oyunun yaratıcılarından McMillen sosyal medya hesabından “Emote’u korumak ya da değiştirmek için iyi bir çözüm bulma konusunda anlaşabiliriz.” ifadelerini kullandı. McMillen, Twitch ile telif üzerinde konuşabileceklerini söyledi ancak Twitch bu konuda ödeme yapmaya yanaşmayacak gibi görünüyor.

Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi aşağıdaki yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.

Gmail Şovunu Yaptı: Artık E-postalarınıza Sizin Yerinize Yapay Zekâ Yanıt Verecek

Google, Gmail’e yeni bir Gemini entegrasyonu ekledi. Yapay zekâ, bu entegrasyon sayesinde gelen bir e-postayı geniş kapsamlı olarak yanıtlayabilecek. Özellik, şimdilik sadece İngilizce dil desteğine sahip.

ABD merkezli teknoloji devi Google, I/O 2024 etkinliklerinde dikkat çeken bir duyuru gerçekleştirmişti. Bu duyuruya göre Gmail uygulaması, Google’ın yapay zekâsı Gemini ile desteklenecek. Böylelikle kullanıcılar, gelen e-postaları yapay zekâya yanıtlatabileceklerdi.

Şimdiyse bu konuyla ilgili önemli bir gelişme yaşandı. Google, Gmail’in yeni özelliğini resmen yayımladı. Şimdilik sadece İngilizce dil desteğine sahip olan özelliğin ne zaman geniş kapsama ulaşacağı belli değil.

Gmail’in yeni özelliği işte böyle görünecek

Gmail’e eklenen Gemini özelliği, oldukça geniş kapsamlı yanıtlar oluşturabilecek. Gelen e-postayı analiz edecek olan yapay zekâ, oluşturduğu metin üzerinde düzenleme yapmanıza da izin verecek. Böylelikle bir e-postayı yanıtlamak, hiç olmadığı kadar kolaylaşmış olacak.

Ancak Gmail’in yeni özelliği, şimdilik ücretsiz değil. Bu özelliği kullanmak isteyenlerin Google One AI Premium, Gemini Business, Enterprise, Education, Education Premium abonelik paketlerinden birini satın alması gerekecek

Durduk Yere Değil! Telefon Sinyallerinin Neden Bazen Kaybolduğunu ve Çözüm Yollarını Anlatıyoruz

Hiç en sevdiğiniz dizinin tam ortasında, arkadaşınızla önemli bir konuşma yaparken ya da GPS’e ihtiyaç duyduğunuz bir yolculukta telefon sinyalinizin tamamen kaybolduğu oldu mu? Hepimizin başına gelen bu sinir bozucu durumun birçok farklı sebebi var.

Bazı günler telefonunuz mükemmel çalışırken, diğer günler sinyal âdeta sırra kadem basabiliyor.

Peki, bu gizemli kayboluşların arkasında ne var?

Dağ ve bina gibi coğrafi engeller

Telefon sinyalleri, tıpkı radyo dalgaları gibi düz bir çizgide yol alıyor. Eğer bu yolculuk esnasında büyük engeller varsa sinyalin size ulaşması da zorlaşıyor.

Özellikle yüksek dağlar, yoğun ormanlar veya çok katlı binalar, telefon sinyalinin önüne büyük birer duvar koyuyor. Şehirlerde yüksek binaların arasında dolaşırken ya da kırsal alanlarda seyahat ederken sinyalinizin zayıflaması ya da tamamen kaybolması bu yüzden olabilir.

Çözüm: Eğer dağların arasındaysanız, yüksek bir noktaya çıkmayı deneyin. Şehirdeyseniz de daha açık bir alana geçmek sinyali geri getirebilir.

Kâbus gibi fırtınalı günlerin sebebi hava durumu

Hava durumu telefon sinyallerini düşündüğünüzden çok daha fazla etkiliyor. Özellikle yağmur, kar ve fırtınalar, telefon sinyallerini engelleyebiliyor ya da zayıflatabiliyor.

Hatta yoğun sis bile sinyal kaybına neden olabiliyor. Telefonunuzda o sırada sinyal yoksa bir göz atın; belki dışarıda fırtına kopuyordur!

Çözüm: Hava koşullarını kontrol edin ve mümkünse iç mekânlarda sinyale ulaşmayı deneyin. Ayrıca bazı durumlarda sinyalin tekrar gelmesi için bir süre beklemek gerekebilir.

Hizmet sağlayıcısının kapsama alanı

Bir telefon sinyali kaybolduğunda ilk suçlanan genelde operatörler olur ve bazen haklısınızdır. Her hizmet sağlayıcısının belirli kapsama alanları var ve özellikle kırsal bölgelerde ya da uzak yerlerde operatörünüzün çekim alanı dışında kalabilirsiniz.

Şehir merkezlerinde bu sorun daha az yaşanırken, seyahat sırasında ya da az nüfuslu bölgelerde sinyal kaybı sık karşılaşılan bir problem.

Çözüm: Kapsama haritalarını kontrol edin ve eğer sürekli sinyal kaybı yaşıyorsanız, hizmet sağlayıcınızı değiştirmeyi düşünebilirsiniz.

Kalabalık ve aşırı yoğunluk

Bazı zamanlar, özellikle konserler, spor etkinlikleri ya da büyük festivaller gibi yerlerde bulunurken telefon sinyaliniz tamamen yok olabilir. Bunun nedeni, aynı anda binlerce kişinin aynı ağ üzerinden bağlantı kurmaya çalışması.

Hücresel kuleler belirli bir kapasiteyle çalışıyor ve fazla talep aldıklarında sinyal gönderimi yavaşlıyor ya da tamamen durabiliyor.

Çözüm: Böyle durumlarda uçak modunu açıp kapatarak tekrar bağlanmayı deneyebilirsiniz. Ya da mümkünse Wi-Fi ağı kullanarak iletişim kurmaya çalışabilirsiniz.

Batarya seviyesi düşüklüğü

Telefonunuzun bataryası azaldığında sinyalin kaybolduğunu fark ettiniz mi? Telefonlar, düşük batarya durumunda enerji tasarrufu yapmaya çalışıyor ve bu da bazı özelliklerin yavaşlamasına ya da kapanmasına neden olabiliyor. Özellikle zayıf bataryayla, telefonun sinyal arama gücü de azalabiliyor.

Çözüm: Bataryanızın dolu olduğundan emin olun. Uzun süre dışarıdaysanız ve sinyal kaybı yaşıyorsanız, yanınızda bir powerbank bulundurmanız faydalı olabilir.

Telefonun anten kalitesi

Tüm telefonlar eşit yaratılmamıştır! Bazı telefon modellerinin antenleri diğerlerine göre daha iyi olabiliyor. Telefonunuzun yaşı, markası ya da modeli, sinyal kalitesini doğrudan etkileyebiliyor.

Eski bir telefon kullanıyorsanız, zamanla antenin performansı düşebilir ve bu da sinyal kaybına neden olabilir.

Çözüm: Telefonunuzun güncel olduğundan ve yazılımlarının düzgün çalıştığından emin olun. Eğer hâlâ sorun yaşıyorsanız, yeni bir telefon almayı değerlendirebilirsiniz.

SIM kart veya telefon ayarları

Telefonunuzda aniden sinyal kayboluyorsa, SIM kartınızın yerinden oynamış olabileceğini hiç düşündünüz mü?

Bazen basit bir yeniden başlatma ya da SIM kartı çıkarıp takmak tüm sorunu çözebilir. Ayrıca telefonun ağ ayarlarında bir sorun olabilir.

Çözüm: Telefonu yeniden başlatın, SIM kartı çıkarıp tekrar takın ya da ağ ayarlarını sıfırlayın.

Telefon sinyalinizdeki kaybolma için önemli olan, hangi durumda hangi yöntemi deneyeceğinizi bilmek. Telefon sinyaliniz kaybolduğunda panik yapmadan önce, bu maddelere göz atmayı unutmayın!

Kaynaklar: WilsonAmplifiers, NordVPN

Teknoloji ve İş Dünyası, Transformation NOW! 2024’te Bir Araya Gelecek

Teknoloji ve iş liderlerinden yoğun ilgi gören Transformation NOW! 2024, 5. buluşmasını 10 Ekim’de İstanbul’da gerçekleştirecek. Solutions Türkiye tarafından organize edilen ve geçtiğimiz yıl 1.700 kişinin katıldığı bu etkinlik, bu sene gerçekleşen ilk duyurusunun ardından da büyük ilgiyle karşılaştı.

NTT DATA Business Solutions Türkiye tarafından düzenlenen ve teknoloji ile iş dünyasındaki liderlerin yoğun ilgisini çeken Transformation NOW! 2024, 10 Ekim’de Volkswagen Arena’da gerçekleştirilecek. Yılın en büyük teknoloji ve inovasyon etkinliği olarak konumlanan bu buluşma, iş dünyasında dijital dönüşümün gerekliliklerini ele alacak.

“Ignite tomorrow, today” temasıyla hayata geçirilen etkinlik hakkında konuşan NTT DATA Business Solutions META Bölgesi’nden Sorumlu Başkan Yardımcısı Dr. Bahri Danış, etkinliğin felsefesine dair şu ifadeleri kullandı: “NTT DATA olarak vizyonumuzda daima yarın var. Müşterilerimizle birlikte, geleceğin ihtiyaçlarına yanıt verecek dijital çözümler tasarlıyoruz. Bugün attığımız adımlarla, yarının ateşini bugünden yakıyoruz. ‘Ignite tomorrow, today’ yaklaşımımızın temelini oluşturan insan, güven, sürdürülebilirlik, inovasyon, dönüşüm ve toplum gibi kavramlar, aynı zamanda geleceğimizin de yapı taşları. Bu etkinlikte ele alacağımız bu önemli başlıkların tüm katılımcılara ilham vereceğine inanıyorum.”

“Teknoloji yetkinliklerimizle müşterilerimizin işini büyütüyoruz”

Dönüşümde liderlik eden isimlerle birlikte başarı hikayelerini ve sektördeki en yeni trendleri paylaşacaklarını belirten Dr. Bahri Danış, NTT DATA Business Solutions Türkiye hakkında da şu bilgileri paylaştı:

Her yıl Ar-Ge’ye 3,6 milyar dolardan fazla yatırım yapan büyük bir grubun parçasıyız. Dijital dönüşümde iş dünyasının stratejik çözüm ortağı olarak, inovasyon ve uzman kadromuzla müşterilerimizin işlerini büyütmelerine yardımcı oluyoruz. Farklı endüstrilerin dijitalleşme ihtiyaçlarına yönelik en yenilikçi ve özelleştirilmiş çözümleri üretiyoruz.

Transformation NOW! 2024, finans, perakende, otomotiv ve üretim gibi birçok sektörde yapay zeka, üretken yapay zeka, inovasyon ve süreçlerin yeniden yapılandırılması üzerine derinlemesine oturumlar sunacak. Bu sektörlerin liderleriyle gerçekleştirilecek olan oturumlar, katılımcılara hem ilham verici hem de yenilikçi çözümler sunmayı amaçlıyor.

“Ignite tomorrow, today” temasıyla düzenlenen etkinlik, geleceğin iş dünyasını şekillendirecek önemli içgörüler sağlayacak. İnsan, güven, sürdürülebilirlik, inovasyon, dönüşüm ve toplum kavramlarını merkezine alan Transformation NOW! 2024, katılımcılara yarının gereksinimlerine yönelik dijital çözümler sunarken, bugünün iş kararlarını da dijital dönüşüm perspektifiyle desteklemeyi hedefliyor.

Samsung Galaxy Z Flip’e Bir Rakip Daha Geldi: Karşınızda Infinix Zero Flip

Çinli teknoloji şirketi Infinix, ilk katlanabilir ekranlı telefonu Zero Flip’i duyurdu. Dikkat çekici özelliklerle donatılan telefon, fiyatıyla da hiç fena değil.

Türkiye’de yoğun ilgi gören teknoloji şirketlerinden TECNO’nun kardeşi diyebileceğimiz Infinix, düzenlediği bir etkinlikte ilk katlanabilir ekranlı telefonu “Zero Flip”i duyurdu. Dikkat çekici özelliklere sahip olan telefon, Samsung’un Galaxy Z Flip serisine rakip olmaya çalışacak. Peki bu akıllı telefon tüketicilere neler vadediyor?

Infinix Zero Flip, 6.9 inç boyutunda FHD+ çözünürlük, 120 Hz tazeleme oranı ve 1.400 nit tepe parlaklık değeri sunan AMOLED ekranla donatıldı. Kapak tarafında ise 120 Hz tazeleme oranı ve 1.100 nit tepe parlaklık değerine sahip olan 3.64 inç boyutlu AMOLED ekranı görüyoruz. Telefonun selfie kamerası ise 50 MP çözünürlük sunuyor ve Samsung JN1 sensörüne sahip.

Karşınızda Infinix Zero Flip

Infinix’in katlanabilir ekranlı akıllı telefonu, MediaTek Dimensity 8020 işlemciden güç alıyor. Bu güç 8 GB RAM, 512 GB’ye kadar depolama alanı ile destekleniyor. 8 GB sanal RAM desteğine de sahip olan telefonda, 70W hızlı şarj destekli 4.720 mAh batarya bulunuyor. Android 14 tabanlı XOS 14.5 arayüzü ile çalışan telefon 2 yıl Android, 3 yıl güvenlik güncellemesi alacak.

Infinix Zero Flip, dikey olarak yerleştirilmiş ikili kamera kurulumuna sahip. Bu kamera kurulumunda 50 MP ana kamera ve 50 MP ultra geniş açılı kamera bulunuyor. 4K çözünürlükte 60 fps video çekimlerine imkân tanıyan kamera kurulumu, OIS desteği ile de vlog çekimlerini mümkün kılacak. Üstelik vlog’lar için oluşturulmuş bazı yapay zekâ özellikleri de bu akıllı telefonda bulunacak.

Infinix Zero Flip teknik özellikleri

Ekran
  • 6.9 inç, AMOLED, FHD+, 120 Hz, 1.400 nit
  • 3.64 inç, AMOLED, 120 Hz, 1.100 nit
İşlemci MediaTek Dimensity 8020
RAM 8 GB (+8 GB sanal)
Depolama 512 GB
Ön Kamera 50 MP
Arka Kamera 50 MP + 50 MP
Batarya 4.720 mAh (70W)
İşletim Sistemi Android 14 (XOS 14.5)

Infinix Zero Flip fiyatı:

Versiyon Fiyatı
8 GB + 512 GB 600 dolar

Havasız, Kauçuk Lastikler Varken Neden Hâlâ Havayla Doldurulan Lastikleri Kullanıyoruz? Öğrenince ‘Boşuna Değilmiş’ Diyeceksiniz

Lastiklerin içinin neden başka bir madde ile değil de hava ile doldurulduğunu hiç merak ettiniz mi? Emin olun bu sistem, hava eklenmeyen katı kauçuk lastiklere göre oldukça avantajlı.

Lastikler otomobilin en temel bölümlerinden biridir. Konforlu ve güvenli bir sürüş için lastiklerin içeriği büyük önem taşır.

Gelin hava ile doldurulan lastiklerin, katı kauçuk lastiklere göre hangi avantajlara sahip olduğuna bakalım.

20. yüzyılın başlarında sentetik kauçuk icat edildi ve lastikler, bu malzemeden yapılmaya başladı.

Ancak zaman içinde lastik tasarımları değişim gösterdi. Aslında lastik noktasında en önemli faktör, havanın sıkıştırılabilmesi ve hacmi katı bir malzemeden yapılmış bir şeyin aksine kolayca ayarlanabilme yeteneğidir.

Örneğin otomobille seyir hâlindeyken bir kaya veya yoldaki bir tümsek gibi küçük bir engele çarpmanız, hava ile doldurulmuş bir lastiğiniz varsa problem değildir. 

Oysa kauçuk bir lastiğiniz olsaydı, engele çarpmanın şoku emilir, otomobilin tamamına iletilir ve böylece son derece engebeli ve rahatsız bir sürüş ortaya çıkardı. 

Hava ile doldurulmuş bir lastik, 1 saniyede birden fazla deformasyon yaşasa da bu bir problem teşkil etmez.

Çünkü bu lastikler şoku emer ve sürücüler, küçük bir engele çarpmanın etkilerini büyük oranda hissetmez. Üstelik şişirilmiş kauçuk lastikler daha düşük yuvarlanma direncine sahiptir. 

Yani bu tür lastikler, lastik yuvarlanırken boşa harcanan enerjiyi en aza indirir. Bu da gereken yuvarlanma çabasını azaltır. Özetle lastikleri katı kauçuğa kıyasla hava ile doldurmanın başlıca faydası, hava ile doldurulmuş lastiklerin daha düşük yuvarlanma direnci sunmasıdır.

Yani yuvarlanmak için daha az enerji gerekirmesi ve dolayısıyla daha verimli bir performans sağlamasıdır. Ayrıca hava ile doldurulmuş lastikler, katı kauçuk lastiklere göre şoku daha etkili şekilde emer ve bu da daha konforlu bir sürüş sağlar.

Kaynaklar: IFL Science, Science ABC

“Dur” Levhası Neden Diğer Trafik Levhalarından Farklı Olarak Sekiz Köşeye Sahip? Hayır, Şekilli Olsun Diye Değil!

Yollarda en fazla gördüğümüz levhalardan birisi de “Dur” işareti. Genelde trafik levhalarının daire şeklinde olduğunu ele alırsak, dur işareti neden sekizgen bir şekle sahip olabilir?

Öylesine yapılmış bir tasarım olmadığını baştan belirelim. Çünkü bu şeklin arkasında uzun bir tarih yatıyor.

Öyle ki trafik kurallarının bile gelişmediği bir dönemden bahsediyoruz!

Dur işaretinin kökenleri, otomobilin ilk dönemlerine kadar uzanıyor.

O dönemde trafik kuralları henüz gelişmediği için yolculuklar son derece kaotikti. Bu karmaşayı önlemek için Amerikalı iş insanı William Phelps Eno, yol güvenliği için ilk kuralları önermişti. Dur işareti de bu kurallar çerçevesinde, yayaların güvenliğini sağlamak amacıyla tanıtılmış oldu.

1923’te, Mississippi Vadisi Eyalet Karayolları Daireleri Birliği tarafından oluşturulan yol işareti şemasında, dur işaretinin şekli sekizgen olarak belirlendi. Bu sistemde işaretler, tehlike seviyesine göre sıralandı; en yüksek tehlike daire, ardından sekizgen olarak belirlendi.

Sürücüler, tehlikeleri hızlı bir şekilde tanıyabilecekti.

Sekizgenin kendine özgü şekli, onu diğer işaretlerden ayırarak daha dikkat çekici bir hâle büründürüyor. Sekiz kenarlı yapı, sürücülerin bu tabelayı uzaktan tanımasını ve anlamasını kolaylaştırıyor. Böylece kavşaklarda sürücüler durmaları gerektiğini daha hızlı fark edebiliyorlar.

Ayrıca bu şekil, yol tabelalarının tipik formlarına uymadığı için de dikkat çekiyor. Arkadan bakıldığında da ayırt edilebilen şekle sahip dur levhası, sürücülerin hemen ayırt etmesini sağlayan önemli bir şekle sahip.

Siz hiç bu tabelanın şeklini bugüne dek fark etmiş miydiniz?

Kaynaklar: Technology,