LG ve Razer’dan Yeni Kontrol Cihazı Geliyor: Sadece 1 Milisaniyelik Gecikmeye Sahip!

LG ve Razer, bulut tabanlı hizmetlerde kullanmak adına yeni bir kontrol cihazı geliştiriyor.

LG, GeForce NOW gibi bulut tabanlı oyunlar oynarken yaşanan gecikme sorunlarını en aza indirmek amacıyla Razer ve MediaTek ile iş birliği yaparak yeni bir Bluetooth tabanlı kontrol cihazı geliştirdi.

LG ve Razer’ın yeni kontrol cihazını bugün webOS Zirvesi’nde tanıttı. Yeni kontrol cihazını ön plana çıkaran en önemli özellik, Ultra Düşük Gecikmeli (ULL) Bluetooth teknolojisini kullanılıyor olması ve LG ile Razer’ın geliştirdiği kontrol cihazı bu teknolojiyi kullanan ilk cihaz konumunda.

LG’nin yaptığı açıklamaya göre tanıtım sırasında FPS, dövüş ve yarış oyunları gibi hızlı tepki gerektiren bulut oyunlarında ULL teknolojisinin sunduğu düşük gecikme süresi ve yüksek hassasiyet ön plana çıkarıldı.

ULL Teknolojisi nedir?

ULL teknolojisi, kablosuz kontrol cihazlarının kablolu kontrol cihazları kadar hızlı ve duyarlı olmasını sağlamayı hedefliyor. Özellikle bulut tabanlı oyunlarda giriş gecikmesi oyuncu deneyimini büyük ölçüde etkileyen bir unsur. LG’nin yeni ULL teknolojili kontrol cihazı tam da bu sorunu ortadan kaldırmayı amaçlıyor.

Bluetooth kontrol cihazlarındaki gecikme, modele ve çevresel faktörlere göre değişiklik gösterebiliyor ancak ideal olan, gecikme süresinin 10-20 milisaniyenin altında olmasıdır. Kablolu kontrol cihazları genellikle daha düşük gecikme süreleri sunuyor ve bu nedenle rekabetçi oyuncular için daha cazip hâle geliyor. LG’nin yeni ULL Bluetooth kontrol cihazı ise sadece 1 milisaniyelik bir giriş gecikmesi ile “oyunun kurallarını değiştiren” bir performans sunmayı hedefliyor.

LG ve Razer’ın yeni kontrol cihazı ne zaman çıkacak?

ULL Bluetooth desteği, LG’nin 2025’te piyasaya sürmeyi planladığı 120Hz OLED ve mini-LED TV’lerde de kullanılacak. Ayrıca LG, ULL teknolojisini destekleyen üçüncü parti kontrol cihazlarının webOS akıllı TV’lerle sorunsuz çalışmasını sağlayacak bir sertifika programı başlatmayı planlıyor ve Razer bu sertifikayı alan ilk şirket olacak.

LG ile Razer’ın ürettiği kontrol cihazının fiyatı, çıkış tarihi ve adı henüz belli değil ancak Ocak 2024’te düzenlenecek CES etkinliğinde yeni kontrol cihazı ve LG’nin ULL destekli TV’leri hakkında daha fazla bilgi edinme şansı bulacağız.

Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi aşağıdaki yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.

Eski Telefonların Aksine Neden Yeni Telefonların Arka Kapağı ‘Çıkarılamayacak’ Şekilde Tasarlanıyor?

Günümüzde neredeyse tüm akıllı telefonların arka kapağı, çıkarılamayacak şekilde tasarlanıyor. Peki bunun altında hangi sebepler yatıyor?

Eski telefonları düşünün… Kapağını çıkarır, pilini istediğimiz zaman değiştirebilir ya da başka işlemler yapabilirdik.

Artık günümüzdeki telefonlarda böyle bir şansımız yok. Tabii ki yeni telefonların bu şekilde tasarlanmasının bazı sebepleri var.

İlki, telefonun su ve toz dayanıklılığı.

Günümüzdeki çoğu telefon, suya ve toza dayanıklı olacak şekilde tasarlanıyor. Buradaki dayanıklılığı simgeleyen ‘IP sertifikası’ da arka kapağın sızdırmaz şekilde kapatılmasını gerektiriyor. 

Daha ince bir tasarım yapmak da sebeplerden biri. 

Akıllı telefon üreticileri, telefon tasarımlarının daha ince bir hâle getirmek için uğraşıyor. İşte bu noktada kapalı bir tasarım, cihazın iç parçalarının da daha kompakt yerleştirilmesine olanak tanıyor. 

Bunlarla birlikte artık telefonların bataryalarının ömrü ve kapasitesinin artması, çıkarılabilir batarya ihtiyacını da rafa kaldırdı.

Ancak bir de işin pazarlama boyutu var.

Arka kapağın çıkarılamaz ve müdahale edilemez olması, garanti kapsamını da düşündüğümüz zaman sizi telefonun tamiri ve batarya değişimi için servise mecbur bırakıyor. Bu da firmanın servis gelirlerini artırması demek. 

Ayrıca yeni bir batarya alıp telefonu kullanmaya devam etmek eskisi kadar pratik olmadığı için daha üst bir modele geçme isteğimiz de artıyor.

Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Apple, AirPods Pro 3 ve yeni Powerbeats Pro Modellerinin Kalp Atışını Ölçebilmesi İçin Çalışmalara Başladı!

Apple, AirPods Pro 3 ve Powerbeats Pro ile kalp atışını ölçme özelliği üzerinde çalışmalara başladı.

Apple, kalp hastalığını tespit etmeye yönelik olacağını duyurduğu yeni özelliğini geliştirmek için çalışmalara başladı. Bu özellik önümüzdeki AirPods Pro 3 ve Powerbeats Pro modellerinde kullanılacak.

Apple, gelecekteki AirPods modellerinin kalp atışını ölçebilmesi için çalışmalara başladı. Yeni özelliğin çalışmaları iOS 18’de görüdü.

Apple, AirPods Pro 3 ile kalp sağlığını takip etme imkanı sunacak

Henüz çalışması yapılan bu yeni özellikle birlikte kullanıcılar, egzersiz yaparken her iki kulaklığı da takarak kalp atış hızlarını takip edebilecek ve bu verileri Apple Sağlık uygulamasına aktarabilecek.

Apple’ın patent başvurusu ise, kulaklıklar aracılığıyla kalp hastalığını tespit edebilmek için mikrofonların kullanılacağını ortaya koyuyor. Patent mikrofon sinyallerinin işlenmesiyle kalp aktivitesinin izlenebileceğini ve bu verilerin analiz edilerek kalp patolojisi tespitinde yardımcı olabileceğini gösteriyor. Böylelikle anormal kalp ritmi gibi çeşitli kalp hastalıklarının tespitini mümkün kılacak.

AirPods Pro 3 ve yeni Powerbeats Pro’nun piyasaya sürülmesiyle, kullanıcılar sağlık verilerini takip etme imkanına sahip olacak.

Hayat Kurtarır: Fişten Çıkardığınız Cihazı Tekrar Takmadan Önce Neden 30 Saniye Beklemelisiniz?

Prize takılı elektronik cihazınızı çıkarttıktan sonra geri takmak için en az 30 saniye beklemeniz gerekiyor. Aksi takdirde istemeyeceğiniz sonuçlar doğurabilir.

Prizdeki bir fişi çekip hemen ardından yeni bir fiş takıyor musunuz? Cevabınız “Evet.” ise biraz riskli bir şey yapıyorsunuz demektir.

Elektronik cihazları fişten çektikten hemen sonra tekrar takmanın pek çok olumsuz etkisi var. Bunların neler olduğuna bir bakalım.

Elektronik cihazı fişten çıkardıktan sonra 30 saniye beklemek, 1900’lere kadar uzanan bir tedbir.

1800’lerin sonunda evlere elektriğin girip, 1900’lerin başında elektronik cihazların evlerde yaygınlaşmasıyla bir dizi güvenlik açıkları da ortaya çıktı elbette. Kısa devreler, elektrik çarpmaları, ufak çaplı da olsa yangınlar…

Tüm bunlar, elektroniklerle ilgili çeşitli güvenlik önemlerini yaygınlaştırdı. Özellikle üretici firmalar, ürünlerin kutularına birçok uyarı maddeleri yazdı. Science ABC’nin belirttiğine göre bir elektronik cihazın fişini çektikten sonra tekrar takmadan önce 30 saniye beklemek de bunların arasındaydı.

Peki 30 saniye beklemezsek ne gibi sonuçlar ortaya çıkabilir?

Elektronik devrelerdeki kapasitörler (güç kaynağı içinde bulunan devrelerdeki filtrelemeyi yapar, elektrik enerjisini depolar, kısa devre anında enerjiyi hızlıca boşaltır) cihaz aniden kapandığında bile enerjiyi bir süre depolayabiliyor.

Bu depolanan enerji, cihaz prize tekrar takıldığında sıfırlanmasını engelleyebiliyor ve gerilim sebebiyle elektrik çarpması gibi riskli sonuçlar meydana gelebiliyor.

Donanım hasarına da sebep olabilir.

Bazı elektronik bileşenler, ani elektrik kesilmesi ya da hızlıca prizden çıkarıp tekrar takma sırasında zarar görebiliyor. 30 saniyelik bekleme süresi, bu bileşenlerin güvenli bir şekilde kapanmasını sağlıyor.

Benzer şekilde kimi elektronik cihaz, kapatıldıktan sonra bir süre geçici hafızasında veri saklayabiliyor. Yeterince beklenmediğinde ise verilerde sorunlar ortaya çıkabiliyor.

Kısacası bir elektronik cihazı fişten çıkardıktan sonra tekrar takmadan önce 30 saniye beklemenizde fayda var…

Kaynak: Science ABC

İlginizi çekebilir:

Steam, Abone Sözleşmesini Güncelledi! (Hangi Maddeyi Kaldırdı?)

Steam, abone sözleşmesinde tahkim maddesini kaldırarak kullanıcılara mahkemeye başvurma maddesi ekledi

Valve, popüler oyun platformu Steam’in abone sözleşmesini (SSA) güncelleyerek önemli bir değişikliğe imza attı. Artık kullanıcılar, yaşadıkları uyuşmazlıkları çözmek için tahkim yerine mahkemeye başvurabilecekler.

Valve, Steam’in abone sözleşmesini (SSA) güncelleyerek tahkim maddesini kaldırdı. Şirketin yaptığı açıklamada kullanıcıların sorunları için Steam Destek ile iletişime geçmelerinin önerildiği belirtildi. 

Steam’de yeni dönem başlıyor

Ancak sorunların çözümü sağlanamazsa, artık mahkemeye başvurma imkânı bulunuyor. Ayrıca önceki sözleşmelerdeki toplu dava feragatleri ve masraf kaydırma hükümleri de kaldırıldı.

Değişiklik Avustralya, Avrupa Birliği, Yeni Zelanda, Quebec ve Birleşik Krallık gibi bazı bölgelerde sınırlı etkiye sahip olsa da ABD’de kullanıcıların Steam’e dava açabilme özgürlüğünü arttırdığı söylenebilir. Steam’in güncellenen yeni abone sözleşmesi, kullanıcıların yasal haklarını güçlendirirken platformun gelecekteki yasal süreçlerini de şekillendirecek bir değişim sunuyor.

Isıranların Hepsi Dişiymiş: Erkek Sivrisineklerin Bizi Hiç Isırmamasının Basit Ama Çok Mantıklı Sebebi

Neden erkek sivrisinekler dişiler gibi bizi ısırıp kanımızı emmezler? Altında yatan sebeplere bakıyoruz.

Özellikle yaz aylarında ortaya çıkan ve vücudumuzda kan bırakmayan sivrisineklerin hepsi aslında dişi.

Erkek sivrisineklerin ise bizi ısırmaya ve kanımızı emmeye ihtiyaçları yok.

Çünkü iki cins arasında beslenme alışkanlıkları ve ihtiyaçları arasında bir fark var. 

Dişi sivrisinekler için kan, çok zengin bir besin kaynağıdır. Her ne kadar bitki nektarlarını da tüketiyor olsalar bile, üreme döngülerini sürdürebilmek için kan emmeye ihtiyaç duyarlar. Yumurtalarının gelişmesi için özellikle protein ve demir gereklidir. Onlar da bu ihtiyaçlarını insanları ve diğer memelileri ısırarak giderir. 

Dişi sivrisinekler, kan emdikten sonra yumurtalarını su birikintilerine, göletlere veya nemli bölgelere bırakırlar. Yumurtalar suya bırakıldıktan sonra larva aşamasına geçer ve döngü bu şekilde devam eder.

Erkek sivrisineklerin beslenme alışkanlığı

Erkek sivrisineklerin böyle bir ihtiyacı olmadığı için kanla beslenmeleri gerekmez ve bu yüzden insanları veya diğer canlıları ısırmazlar. Onlar da polen ve çiçek nektarı gibi bitki bazlı şekerleri tüketerek beslenirler.

Kısacası erkek sivrisineklerin ana enerji kaynakları şekerdir.

Kaynaklar: ClevelandClinic, CDC

Facebook Milyonlarca Kullanıcısının Şifresini Çaldırdığı İçin Ödeyeceği Ceza Belli Oldu!

Meta, 2019’daki güvenlik ihlali nedeniyle 91 milyon Euro ceza aldı ve kullanıcı verilerini koruma yükümlülüğünü yerine getirmedi.

Meta, 2019 yılında meydana gelen bir güvenlik ihlali sonucunda 101.5 milyon dolarlık ceza ile karşı karşıya kaldı. İrlanda’nın Veri Koruma Komisyonu (DPC), Cuma günü yaptığı açıklamada belirlenen cezayı duyurdu. Olay Meta’nın (o dönemde Facebook olarak biliniyordu) milyonlarca kullanıcının şifrelerini sunucularında şifrelenmemiş bir biçimde sakladığının ortaya çıkmasıyla başladı.

DPC, bu güvenlik ihlalinin Avrupa Birliği’nin Genel Veri Koruma Yönetmeliği (GDPR) kapsamındaki yasal düzenlemeleri ihlal ettiğine dikkat çekti. Yapılan araştırma, Meta’nın kullanıcı verilerini koruma yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve şifrelerin güvenliğini sağlama konusunda ciddi bir eksiklik yaşadığını gösterdi. Güvenlik ihlali aynı zamanda kötü niyetli kişilerin sosyal medya hesaplarına erişim sağlama riskini de artırdı. 

Meta’nın 72 Saat içinde bildirim yapmaması eleştiriliyor

İhlal sonrasında Meta’nın durumu düzeltmek adına attığı adımlar olsa da DPC, Meta’nın bu durumu belirtilen süre içerisinde bildirmediğini de vurguladı. Yönetmelik gereği, ihlalin farkına varıldıktan sonraki 72 saat içinde bildirimde bulunulması zorunlu. Meta, bu ihlali doğru bir şekilde belgeleyemediği için de eleştiri aldı. DPC’nin ikinci başkanı Graham Doyle, kullanıcı şifrelerinin açık metin olarak saklanmasının ciddi güvenlik riskleri doğurduğunu belirtti. 

Meta, 2018’deki bir güvenlik ihlali nedeniyle 17 milyon Euro ceza almıştı. Ancak 2019’daki ihlalde etkilenen kullanıcı sayısının çok fazla olması, bu cezanın boyutunu ve şirketin veri güvenliği konusundaki zaaflarını bir kez daha ortaya koyuyor.

Tek İsteği Özgürlüktü: Yıllar Süren Ağır Eğitimlere Dayanamayıp En Sonunda Sirkten Kaçan Fil Tyke’in Trajik Hikâyesi

Sirkler, karşıdan bakıldığında eğlence mekânları olarak gözükse de aslında arka planlarında büyük trajediler yatıyor. Tyke isimli bir fil de sirklerde insanları eğlendirmesi için eğitilen ve bu uğurda hayatını kaybeden hayvanlardan biri.

Tyke’in hikâyesi, şüphesiz yürekleri burkacak ve sirke giderken defalarca düşünmenizi, hatta bir daha gitmemenizi sağlayacak türden.

Gelin, detaylara bakalım.

Tyke isimli filin Afrika’da normal bir hayatı vardı.

Ancak henüz küçük yaşlardayken ailesinden ve Afrika’dan koparılarak sirklerde gösteri yapması için eğitilmeye başlandı. Özgürlüğüne oldukça düşkün olduğunu hareketlerinden belli eden Tyke, kolayca söz dinlemediği için zaman zaman şiddete maruz bırakıldı.

Bu fil, 1993’te bir sirk performansı sırasında kaçmaya çalıştı ancak başaramadı. Birkaç ay sonra yine aynı davranışları sergilese de özgürlüğüne kavuşmasına izin verilmedi. 

Bir yıl sonrasında bir başka gösteriye çıkan 20 yaşındaki Tyke, birdenbire öfkelenmeye başlayarak seyircilerin gözü önünde birden hırçınlaştı.

Eğitmenleri Tyke’i sakinleştirmeye çalışsa da onun öfkesi bir türlü dinmiyordu. Şaşırtıcı bir şekilde beklenmedik bir hareketiyle eğitmeninin ağır yaralanmasına sebep oldu.

Sonrasında sirk alanından çıkarak sokaklarda koşmaya başladı. Karşısına çıkan arabalara büyük hasarlar verdi ve onu durdurmak isteyen insanlara saldırdı. En sonunda polis, Tyke’e ateş etmeye başladı. Açılan ateş sayısı 86’ydı.

Tyke, çeşitli zorluklarla eğitilen hayvanların âdeta sesi olmuştu. O dönem Tyke’in bulunduğu sirkteki 16 file el kondu ve onun gösterdiği direniş, toplumsal değişimleri de beraberinde getirdi. 

Kaynaklar: Listelist, Vegan Gazete

NASA: Dünya Bu Hafta Sonu İkinci Bir Ay’a Sahip Olacak

NASA, Dünya’nın bu hafta sonu 2024 PT5 adlı küçük bir asteroiti geçici olarak yörüngesine alacağını açıkladı.

NASA bilim insanlarına göre, Dünya bu hafta sonu küçük bir “ikinci ay” yakalayacak. Bu yeni ay aslında 2024 PT5 olarak adlandırılan küçük bir asteroit. Gezegenin yörüngesine geçici olarak girecek olan 2024 PT5, yaklaşık iki ay boyunca Dünya’nın çekim kuvvetine kapılacak ve nal şeklinde bir yol izleyerek hareket edecek. Ancak bu süre sonunda, tekrar güneş etrafındaki normal yörüngesine dönerek gezegeniden uzaklaşacak.

Universidad Complutense de Madrid profesörü Carlos de la Fuente Marcos, bu geçici sürecin 29 Eylül ile 25 Kasım arasında Dünya çevresinde döneceğini belirtti. 

Sadece teleskoplarla gözlemlenebilecek

Arjuna asteroid kuşağının bir parçası olan 2024 PT5, Dünya’ya ortalama 93 milyon mil mesafede bulunan ve yörüngeleri Dünya’nınkine çok benzeyen uzay kayalarından oluşan bir kuşakta yer alıyor. Marcos, bu asteroidin gezegenimize tehdit oluşturmadığını ve saatte yaklaşık 2,200 mil hızla hareket edeceğini belirtti. Ayrıca, 2024 PT5’in Dünya’dan yaklaşık 2.8 milyon mil uzaklıkta kalacağını ve bu mesafenin Ay ile Dünya arasındaki mesafenin yaklaşık 12 katı olduğunu ekledi.

Asteroidin küçük boyutu nedeniyle, sıradan gözlemciler tarafından görülemeyeceği ancak profesyonel astronomların teleskoplarıyla gözlemlenebileceği bildirildi. Geçmişte de benzer mini-aylar Dünya’nın yörüngesine girmişti; örneğin, 2022 NX1 asteroidi 1981 ve 2022 yıllarında Dünya’nın yörüngesinde bulunmuştu.

Kia Araçlarında Güvenlik Açığı Bulundu: Hackerlar Milyonlarca Aracı Uzaktan Kontrol Edebilir

Kia’nın web portalında bulunan güvenlik açığı, hackerların araçları uzaktan kontrol etmesine olanak tanıyor.

Bağımsız güvenlik araştırmacıları, Kia’nın web portalında ciddi bir güvenlik açığı buldu. Bulunan açık hackerların milyonlarca Kia aracını uzaktan kontrol etmesine olanak tanıyordu. 

Araştırmacılar, bu güvenlik açığını kullanarak araçların yerini takip edebilecek, kapılarını açabilecek ve motorlarını çalıştırabileceklerini belirttiler. Bu özellikle araç sahiplerinin güvenliği ve mahremiyeti açısından büyük bir tehdit oluşturuyor. Hackerlar, basit bir web açığını kullanarak, araçların kontrolünü kolayca ele geçirebiliyordu.

Araştırmacılardan uyarı geldi! Diğer otomobil markalarında da güvenlik açığı var

Neyse ki Kia bu durumu ciddiye aldı ve web portalındaki açığı hızla düzeltti. Ancak bu tür zafiyetlerin diğer otomobil üreticilerinde de bulunabileceği konusunda uyarılar yapıldı.

Araştırmacılar benzer güvenlik açıklarının Acura, Genesis, Honda, Hyundai ve Toyota gibi diğer markalarda da tespit edildiğini ifade etti. Araştırmacılardan Neiko “specters” Rivera, araçların web tabanlı güvenlik sistemlerinin zayıf olduğunu ve bu tür sorunların tekrar tekrar ortaya çıktığını belirtti. Sam Curry ise, bu güvenlik açıklarının çözümüne yönelik çalışmaların yetersiz kaldığını dile getirdi.

Kia’nın web portalında bulunan bu açık, araç sahiplerinin güvenliğini ciddi şekilde tehlikeye atmış durumda. Bu tür güvenlik zafiyetlerinin diğer otomobil üreticilerinde de olabileceği göz önünde bulundurularak, daha kapsamlı güvenlik önlemlerinin alınması gerektiği vurgulanıyor.  Araç sahiplerinin, bu tür tehditlere karşı daha dikkatli olmaları ve otomobil üreticilerinin de güvenlik önlemlerini sıkılaştırmaları önem arz ediyor.