Kış Uykusuna Yatan Hayvanlar Alarmları Çalmış Gibi Ne Zaman Uyanacaklarını Nereden Anlıyor?

Kış uykusuna yatan hayvanlar, belli bir süre sonra kendiliğinden uyanıyor. Peki uyanacakları bu zamanı tam olarak nasıl anlıyorlar?

Kış uykusuna yatan tüm hayvanlar aynı anda uyanmıyor; uykunun uzunluğu, hayvanın türüne ve yaşam alanına göre değişiyor. Yine de aynı yaşam alanındaki aynı türlerin, birlikte uyandığı aşikâr.

Nasıl oluyor da alarmları çalmış gibi kış uykusunun bittiğini anlayarak uyanıp hayatlarına devam ediyorlar?

Uyanma sinyalleri, içlerinden geliyor.

Biyolojik saat, hayvanlarda da var. Bu biyolojik saat, pek çok şeyi anlayabiliyor. Mesela günlerin uzadığını, kısaldığını; hava değişikliğini algılıyor. Böylece hayvanların metabolik faaliyetleri düzenleniyor. Kış uykusunun ne zaman biteceğini belirliyor.

Metabolizmanın etkisi büyük.

Tahmin edebileceğiniz üzere kış uykusuna yatan hayvanların metabolizması ile vücut ısısı normaldeki gibi kalmıyor. İkisi de epey düşüyor. Hatta vücut ısıları sıfır dereceye kadar inebiliyor. 

Bahar ayları gelip de sıcaklık arttığında, vücut ısıları ve metabolizmaları da yükseliyor. Bir nevi alarmları çalıyor ve uyanıyorlar.

Zamanla evrimsel adaptasyon da geçirmiş olabilirler.

Kimi hayvan türünün kış uykusu, genetik yapısına bağlı olarak belli bir zamanda sona eriyor. Bu, evrimsel adaptasyon olarak, çevresel koşulların uygun olduğu zamanda uyanmalarını sağlıyor. Mesela dağ sıçanları, kış uykusuna yattıktan 180 gün sonra uyanıyor.

İşte tüm bu faktörler, hayvanların kış uykusundan ne zaman uyanacaklarını belirliyor.

Kaynaklar: Earth Sky, CBC

Bunlar da ilginizi çekebilir:

Intel’in Satılacağı Yönündeki Haberler Gerçeğe Dönüştü: İlk Teklif Arm’dan Geldi!

Intel’in son yıllardaki finansal problemleri ve başarısızlıkları üzerine belli başlı bölümlerinin satılacağı iddiaları gerçeğe dönüştü.

Son zamanlarda teknoloji dünyasında Intel’in satın alınma söylentileri hızla dolaşmakta. Öyle ki geçtiğimiz günlerde Qualcomm’un Intel’in bazı kısımlarını satın alabileceği konuşulmuştu. Bugün ise aynı konuyla ilgili olarak Intel’in en büyük rakiplerinden biri olan Arm’ın adı geçiyor.

Bloomberg’in haberine göre Arm, Intel’in kapısını çalarak şirketin çip tasarım işini satın alma teklifinde bulundu. Arm, Intel’in üretim tesisleriyle ilgilenmektense, çip tasarımı bölümünü hedefliyordu ancak iddialara göre Intel bu teklifi reddetti. Bu haberin doğruluğunu teyit etmek zor olsa da söylentilerin çıkmasının altında yatan sebepler o kadar da şaşırtıcı değil.

Intel, Arm’ın teklifini reddetti

Intel uzun zamandır ciddi zorluklarla karşı karşıya. Şirket hem finansal anlamda zor günler geçiriyor hem de üretim tarafında sıkıntılar yaşıyor. Intel’in özellikle son nesil işlemcilerinde yaşadığı başarısızlıklar, firmanın pazardaki konumunu da ciddi oranda sarstı.

u süreçte şirketin birçok farklı bölümünün satılacağı iddiaları üzerine Arm’ın bu alanda teklif yaptığı ancak reddedildiği ortaya çıktı. Yine de görüşmeler şu aşamada sadece Arm ile sınırlı olmayabilir.

Intel’in satılması ABD yasalarına göre mümkün olmayabilir

Öte yandan Intel gibi stratejik bir ABD şirketinin tamamen ya da kısmen satılması, antitröst yasaları kapsamında ciddi bir incelemeye tabi olabilir. ABD hükûmeti, özellikle çip üretimi konusunda kendi teknolojik yetkinliklerini korumak istiyor. Bu nedenle yabancı bir yatırımcının Intel’in herhangi bir kısmını satın almasına sıcak bakılmayabilir.

Intel’in geleceği belirsizliğini bir süre daha korumaya devam edecek ancak antitröst endişeleri nedeniyle Qualcomm gibi ABD merkezli bir şirketin, Intel’i satın alarak Amerikan teknolojisinin ABD sınırları içerisinde kalmasını sağlayabileceği söyleniyor. Bu süreçte neler olacağını görmek için biraz daha beklemek gerekecek.

Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi aşağıdaki yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.

Yatırımcılarını Bir Gecede Milyoner Yaparken, Bir Gecede de Fakirleştiren Shiba Inu Bunu Nasıl Başardı?

Yakın geçmişe doğru bir yolculuk yapalım. 2021 yılı, kripto para dünyasında pek çok kişi için unutulmaz bir yıl olmuştu. Bitcoin ve Ethereum gibi devler dikkatleri üzerine çekerken hiç beklenmedik bir kripto para, Shiba Inu nasıl yatırımcılarına bir gecede milyonlarca dolar kazandırdı? Gelin anlatalım.

2020 yılında piyasaya giriş yapan Shiba Inu, özellikle Reddit ve X gibi platformlarda dikkat çekmiş ve viral olmayı başarmıştı.

Bir tür meme coin olan Shiba Inu’nun değerinin bu içeriğe konu olacak kadar artması ise kimse beklemiyordu…

“Dogecoin Katili” sloganıyla piyasaya sürülen Sihba Inu, Dogecoin’e bir alternatif olarak pazarlanıyordu.

Başlangıçta düşük bir değere sahip olan Shiba Inu, hem Dogecoin’in başarısından esinlenmesi hem de meme kültürünü kullanması sebebiyle hızla popülerleşmeye başladı.

Shiba Inu’yu başarıya ulaştıran en büyük itici güçler, meme kültürü ve sosyal medyanın inanılmaz gücüydü.

Kripto para dünyasında, belirli projelerin geniş kitlelere ulaşmasının en önemli yollarından birinin de Reddit gibi platformlarda viral hale gelmesi olduğunu düşünürsek Shiba Inu’nun hızla popülerleşmesinin ardında yatan sebep açıkça görünüyor.

Özellikle Reddit’te, toplulukların kripto paraları tartıştığı forumlarda Shiba Inu kısa sürede önemli bir konu haline geldi.

Shiba Inu’nu hakkında yapılan yorumlar yatırımcıların söz konusu kripto varlığa ısınmasını sağlamıştı.

Bu forumlarda yapılan toplu alımlar da Shiba Inu’nun fiyatında ani yükselişlere neden oldu.

Ek olarak, Elon Musk gibi ünlü isimlerin Dogecoin’e olan desteği, Shiba Inu’nun da Dogecoin’e benzer yapısı nedeniyle dikkat çekmesine sebep oldu.

Bu da birçok kişinin Shiba Inu’ya yatırım yapmasıyla sonuçlandı.

Ve 2021 yılında beklenen an gelerek, Shiba Inu’nun fiyatında inanılmaz bir yükseliş yaşandı.

Ocak 2021’de SHIB’in değeri neredeyse yok denecek kadar düşükken, Mayıs 2021’de %2.000’den fazla bir artış yaşadı.

Bu yükseliş, erken yatırımcıların inanılmaz kazançlar elde etmesini ve bazı kişilerin gerçekten de bir gecede milyoner olmasını sağladı.

Özellikle küçük yatırımlarla büyük kazançlar elde edenlerin hikâyeleri, medyada geniş yer buldu.

Örneğin, 1.000 dolarlık bir yatırımın birkaç ay içinde milyonlarca dolara dönüştüğü bildirildi.

Ancak bu ani yükseliş, aynı zamanda bir balonun patlama riskini de beraberinde getiriyordu.

Shiba Inu, 2021’deki hızlı yükselişinin ardından büyük bir düşüş yaşandı ve bu durum yüksek miktarda Shiba Inu almış birçok yatırımcının ellerinde büyük zararlarla ortada kalmasına neden oldu.

Shiba Inu’nun büyük başarı hikâyesi, birçok kişi için milyoner olma fırsatı yaratmış olsa da piyasanın dengesiz yapısı göz önünde bulundurulduğunda, büyük kazançların her zaman aynı hızla kayıplara dönüşebileceğinin de unutulmaması gerektiğini gösterdi.

Kaynak: Watcher.guru

Bilgisayardan Giyilebilir Teknolojiye Amazon’da En Çok Talep Edilen Ürünler

Amazon’da En Çok Talep Edilenler kapsamında bugünün öne çıkan ürünlerini sizler için bir araya getirdik.

Bilgisayardan giyilebilir teknolojiye birçok farklı kategoride karşımıza çıkan ürünleri incelemek ve sepetinize eklemek isterseniz içeriğimize göz atabilirsiniz.

”Bu içerik 27.09.2024 tarihinde oluşturulmuştur, bu içeriğe erişim sağladığınız zamana göre listelenen ürün fiyatlarında değişiklikler olmuş olabilir.”

Satın aldığınız ürünlerde satıcılardan kaynaklanan sorunlardan Webtekno sorumlu değildir.
Bu içerik marka iş birliği içeriyor.

Ürünler:

  • Acer Nitro 5 AN515-58-544K Dizüstü Oyuncu Bilgisayarı
  • MSI Force GC30 V2 Kablosuz PC Oyun Kumandası
  • MSI 27″ PRO MP273A Kurumsal Monitör
  • JBL Quantum 350 Gaming Kulaklık
  • Logitech G G402 Hyperion Fury Kablolu Oyuncu Mouse
  • Apple Watch Series 10 Akıllı Saat

Acer Nitro 5 AN515-58-544K Dizüstü Oyuncu Bilgisayarı

Hibrit mimariye sahip 12. Nesil Intel® Core™ i7 işlemci1 ile NVIDIA® GeForce RTX™ 30 Serisi GPU’ların güçlerini birleştirerek tasarlanan Acer Nitro 5, 32 GB’ye kadar DDR4 3200 RAM’e sahip. Bilgisayar, ışın İzleme teknolojisi sayesinde ışığın gerçek dünyadaki halini taklit ederek gerçekçi grafikler sunuyor. Cihaz, 165 Hz yenileme hızı ve 3 ms2 tepki süresiyle oyunlarda da tercih ediliyor.

Kullanıcı yorumu:

Ürünü Amazon’dan satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.

MSI Force GC30 V2 Kablosuz PC Oyun Kumandası

PC ve Android uyumlu olan MSI gamepad, 8 saatlik uzun kullanım süresi sunan Li-ion pili, çift vibrasyon motoru ve yüksek hareket hassasiyetiyle dikkat çekiyor. Force GC30 ile cihazlarınıza ister kablolu ister kablosuz bağlanabilir, oyun sırasında deneyiminiz kesintiye uğramadan bu modlar arasında geçiş yapabilirsiniz.

Kullanıcı yorumu:

Ürünü Amazon’dan satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.

MSI 27″ PRO MP273A Kurumsal Monitör

27 inç ekran boyutuna sahip olan monitör, 1080p çözünürlüğü, 75Hz yenileme hızı ve FreeSync özelliği ile ön plana çıkıyor. Ayrıca monitörün 1ms tepki süresi bulunuyor.

Kullanıcı yorumu:

Ürünü Amazon’dan satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.

JBL Quantum 350 Gaming Kulaklık

Kablosuz USB bağlantısı ile kesintisiz oyun deneyimi yaşayabileceğiniz Quantum 350, 115 dB ses basıncına sahip. Ayrıca kulaklığın 22 saatlik pil ömrü ve hafızalı köpük özellikli hafif kulak yastıkları sayesinde uzun saatler oyun oynayabilirsiniz.

Kullanıcı yorumu:

Ürünü Amazon’dan satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Logitech G G402 Hyperion Fury Kablolu Oyuncu Mouse

Hyperion Fury, Logitech Delta Zero teknolojisiyle üretilmiş optik algılayıcıyı, özel Fusion Engine™ hibrid algılayıcıyla birleştirerek 500 IPS’in üzerinde tarama hızına ulaşıyor. Ayrıca Mouse, 8 programlanabilir G tuşuyla özelleştirilebiliyor.

Kullanıcı yorumu:

Ürünü Amazon’dan satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Apple Watch Series 10 Akıllı Saat

En çok tercih edilen saatler arasında olan Apple Watch Series 10; 46 mm boyuta, EKG uygulamasına, uyku takibine, sıcaklık algılamaya ve suya dayanıklı bir tasarıma sahip. Bu akıllı saat, normal kullanımda 18 saate kadar, Düşük Güç Modu’nda 36 saate kadar kullanımıyla da dikkat çekiyor.

Ürünü Amazon’dan satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

The Day Before Geliştiricileri Oyunculardan “İkinci Bir Şans” İstiyor (Bu Senaryo Tanıdık Geldi Sanki…)

The Day Before’un arkasındak ekip Fntastic, geliştirdiği yeni oyunu için Kickstarter kampanyası başlattı.

The Day Before geliştiricileri, uzun süreli sessizliğin ardından geri dönerek yeni oyun projesini duyurdu ve “ikinci bir şans” istediklerini açıkladı.

Oyun dünyasında büyük bir ilgi uyandıran ve Steam’in istek listesinde zirveden inmeyen The Day Before, piyasaya sürülmesinin ardından dört gün boyunca yayında kaldıktan sonra aniden kaldırılmış ve geliştirici ekip Fntastic’in kapanışı gündeme gelmişti. Şimdi ise geliştirici ekip, geri dönüş yapma niyetini açıkça ortaya koyarak hatalarını kabul etti ve yeni bir başlangıç yapmayı planladıklarını duyurdu.

The Day Before’da neler olmuştu?

Aylar süren etkileyici tanıtımların ardından tüm oyun sektörünün ana odağı hâline gelen The Day Before, piyasaya sürüldüğünde hiç de tanıtıldığı gibi bir oyun çıkmamıştı. Pek çok açıdan sorunlu olan oyunun sunucularında da ciddi problemler yaşanmıştı.

Bunun üzerine oyunu iade etmek isteyen kullanıcılar başta iade problemleriyle de karşılaşsa da geliştirici ekip Fntastic, oyunun sunucularının kapatılacağını ve herkese iade gerçekleştirileceğini açıklamıştı.

X üzerinden yeni projelerine ve geri dönüşlerine istinaden bir açıklama yayınlayan Fntastic ekibi, geçmişteki hatalarından ders çıkardıklarını ve gelecekte daha iyi işler yapmayı hedeflediklerini belirtti. Şirket bunu ispatlamak için oyunculardan ikinci bir şans istiyor ve bu ikinci şansı yeni bir oyunla süslemenin peşinde.

Fntastic ekibi bu yeni dönemi “Fntastic 2.0” adını verdiği bir plan ile yönetmeyi amaçlıyor. Bu plan; dürüstlük, şeffaflık ve profesyonellik gibi ilkelere dayanarak şirketin yeniden yapılanmasını ve uzun yıllar sevilecek oyunlar yaratmayı hedefliyor.

Ekibin yeni oyunu Escape Factory neler sunuyor?

Fntastic ekibinin bu süreçteki yeni projesi olan Escape Factory, fizik tabanlı çok oyunculu bir oyun olacak. Oyuncular, garip yaratıklar ve zorlu bulmacalarla dolu mekanik tuzaklarla bezeli bölümlerden kaçmaya çalışacaklar.

Şirket ek olarak Kickstarter kampanyasının başarılı olmaması durumunda Fntastic’in geri dönüşünün mümkün olmayacağını söylüyor.

Peki siz Fntastic’in söylemlerine inanıyor musunuz? Düşüncelerinizi aşağıdaki yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.

Açık Metin Olarak Depolanan 600 Milyon Facebook ve Instagram Şifresi Ele Geçirilebilir Durumda!

Meta, 600 milyon Facebook ve Instagram şifresinin açık metin olarak saklandığını duyurdu ve güvenlik ihlaline yol açtı.

Meta, 600 milyon Facebook ve Instagram parolasının açık metin olarak saklandığını açıklayarak büyük bir güvenlik ihlali yaşadığını duyurdu.

İlgili parolaların bazıları 2012 yılından bu yana korunmasız bir şekilde depolanıyordu ve 20.000’den fazla Meta çalışanı tarafından erişilebilir durumdaydı. Güvenlik açığı, 2019 yılında keşfedilmiş olmasına rağmen, yedi yıl boyunca devam etti. O dönem bir üst düzey çalışan, Krebs on Security’e yaptığı açıklamada, bu olayın 600 milyona kadar parolayı etkilediğini belirtmişti.

Kullanıcı verileri için ciddi güvenlik ihlali tespiti!

İrlanda Veri Koruma Komisyonu (DPC), Meta’nın GDPR kurallarını ihlal ettiğini tespit etti. Şirket, kullanıcı parolalarının açık metin olarak depolanmasını düzenleyiciye bildirmedi ve bu ihlali belgelemekten de kaçındı. DPC, Meta’nın parolaların güvenliğini sağlamak için gerekli teknik önlemleri almadığını da vurguladı.

Meta bunların neticesinde 101 milyon dolarlık bir ceza aldı. Bu kadar büyük bir ihlal için oldukça düşük bir rakam olarak değerlendiriliyor. Kullanıcı e-posta adresleri ve parolalarının kötüye kullanılması, büyük bir tehlike oluştururken, Avrupa’nın GDPR yasaları çerçevesinde daha ciddi yaptırımların uygulanması gerektiği ortaya çıkıyor.

Dünya Üzerindeki Tüm Pasaportların Neden Yalnızca “Dört” Renkten Oluştuğunu Öğrenince Biraz Şaşırabilirsiniz

Bir ülkenin kimlik kartı yerine geçen pasaportlar, her ülkede farklı renklere sahip. Ancak temel bir kıstas var: Hepsinin de yalnızca dört renkten oluşması.

Sizce neden dünyanın tüm ülkelerinde de pasaportlar, yalnızca bu dört renkten oluşuyor?

Baştan söyleyelim, tahmin edilmesi biraz güç bir sebebi var!

Dünya üzerinde pasaportlar, siyah, mavi, kırmızı ve yeşilden oluşuyor.

Ülkelerin kullandığı pasaportlarda, bu renkler dışında bir renk görmek imkânsız. Çünkü oldukça mantıklı sebepleri var. Öyleyse gelin, bu sebepler neymiş bir öğrenelim.

Öncelikle Avrupa Birliği üyesi ülkelerin ortak bir özelliği var, fark ettiniz mi? Hepsi de bordo pasaport kullanıyor. Karayipler Topluluğu ise tam tersi, maviyi.

İyi ama bu renkler neye göre belirleniyor?

Aslında sebebi pek de uzakta aramamak gerek. Çünkü iki temel sebebi var: Siyasi tarih ve coğrafi konum. Genel olarak birtakım kalıplara göre hareket edildiği için bu, pasaport renklerine de yansımış görünüyor. Komünist geçmişe sahip ülkeler kırmızı tonlarını kullanırken, Kuzey ve Güney Amerika ülkeleri, okyanusun simgesi olarak maviyi kullanıyor.

Ancak din de bu kullanımlarda önemli bir etken. Çünkü İslam ülkelerinin birçoğunun pasaportta renk tercihi, yeşil oluyor. Siyah pasaport ise yaygın olmamakla birlikte diplomatik ya da özel durumlarda kullanılıyor.

Kullanılan renkler, kolay tanınırlığı sağlıyor.

Gümrük ve sınır kontrollerinde farklı renk pasaportlar, diplomatik statüleri kolayca belli ettiği için aslında belirli kalıpta renk kullanımı yaygın. Ayrıca pasaportların üretimi ve tasarımı sırasında kullanılan özel malzemeler ve baskı teknikleri, belirli renklerde daha etkili ve güvenli hâle geliyor. İşte bu yüzden de renk skalası olabildiğince sınırlı tutuluyor.

Türkiye’nin de bordo pasaporta geçmesinin bir Avrupa Birliği ülkesi olma yolunda ilerlediğinin göstergesi olarak kabul ediliyor.

Kaynaklar: NDTV, Travel Leisure

LG ve Razer’dan Yeni Kontrol Cihazı Geliyor: Sadece 1 Milisaniyelik Gecikmeye Sahip!

LG ve Razer, bulut tabanlı hizmetlerde kullanmak adına yeni bir kontrol cihazı geliştiriyor.

LG, GeForce NOW gibi bulut tabanlı oyunlar oynarken yaşanan gecikme sorunlarını en aza indirmek amacıyla Razer ve MediaTek ile iş birliği yaparak yeni bir Bluetooth tabanlı kontrol cihazı geliştirdi.

LG ve Razer’ın yeni kontrol cihazını bugün webOS Zirvesi’nde tanıttı. Yeni kontrol cihazını ön plana çıkaran en önemli özellik, Ultra Düşük Gecikmeli (ULL) Bluetooth teknolojisini kullanılıyor olması ve LG ile Razer’ın geliştirdiği kontrol cihazı bu teknolojiyi kullanan ilk cihaz konumunda.

LG’nin yaptığı açıklamaya göre tanıtım sırasında FPS, dövüş ve yarış oyunları gibi hızlı tepki gerektiren bulut oyunlarında ULL teknolojisinin sunduğu düşük gecikme süresi ve yüksek hassasiyet ön plana çıkarıldı.

ULL Teknolojisi nedir?

ULL teknolojisi, kablosuz kontrol cihazlarının kablolu kontrol cihazları kadar hızlı ve duyarlı olmasını sağlamayı hedefliyor. Özellikle bulut tabanlı oyunlarda giriş gecikmesi oyuncu deneyimini büyük ölçüde etkileyen bir unsur. LG’nin yeni ULL teknolojili kontrol cihazı tam da bu sorunu ortadan kaldırmayı amaçlıyor.

Bluetooth kontrol cihazlarındaki gecikme, modele ve çevresel faktörlere göre değişiklik gösterebiliyor ancak ideal olan, gecikme süresinin 10-20 milisaniyenin altında olmasıdır. Kablolu kontrol cihazları genellikle daha düşük gecikme süreleri sunuyor ve bu nedenle rekabetçi oyuncular için daha cazip hâle geliyor. LG’nin yeni ULL Bluetooth kontrol cihazı ise sadece 1 milisaniyelik bir giriş gecikmesi ile “oyunun kurallarını değiştiren” bir performans sunmayı hedefliyor.

LG ve Razer’ın yeni kontrol cihazı ne zaman çıkacak?

ULL Bluetooth desteği, LG’nin 2025’te piyasaya sürmeyi planladığı 120Hz OLED ve mini-LED TV’lerde de kullanılacak. Ayrıca LG, ULL teknolojisini destekleyen üçüncü parti kontrol cihazlarının webOS akıllı TV’lerle sorunsuz çalışmasını sağlayacak bir sertifika programı başlatmayı planlıyor ve Razer bu sertifikayı alan ilk şirket olacak.

LG ile Razer’ın ürettiği kontrol cihazının fiyatı, çıkış tarihi ve adı henüz belli değil ancak Ocak 2024’te düzenlenecek CES etkinliğinde yeni kontrol cihazı ve LG’nin ULL destekli TV’leri hakkında daha fazla bilgi edinme şansı bulacağız.

Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi aşağıdaki yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.

Eski Telefonların Aksine Neden Yeni Telefonların Arka Kapağı ‘Çıkarılamayacak’ Şekilde Tasarlanıyor?

Günümüzde neredeyse tüm akıllı telefonların arka kapağı, çıkarılamayacak şekilde tasarlanıyor. Peki bunun altında hangi sebepler yatıyor?

Eski telefonları düşünün… Kapağını çıkarır, pilini istediğimiz zaman değiştirebilir ya da başka işlemler yapabilirdik.

Artık günümüzdeki telefonlarda böyle bir şansımız yok. Tabii ki yeni telefonların bu şekilde tasarlanmasının bazı sebepleri var.

İlki, telefonun su ve toz dayanıklılığı.

Günümüzdeki çoğu telefon, suya ve toza dayanıklı olacak şekilde tasarlanıyor. Buradaki dayanıklılığı simgeleyen ‘IP sertifikası’ da arka kapağın sızdırmaz şekilde kapatılmasını gerektiriyor. 

Daha ince bir tasarım yapmak da sebeplerden biri. 

Akıllı telefon üreticileri, telefon tasarımlarının daha ince bir hâle getirmek için uğraşıyor. İşte bu noktada kapalı bir tasarım, cihazın iç parçalarının da daha kompakt yerleştirilmesine olanak tanıyor. 

Bunlarla birlikte artık telefonların bataryalarının ömrü ve kapasitesinin artması, çıkarılabilir batarya ihtiyacını da rafa kaldırdı.

Ancak bir de işin pazarlama boyutu var.

Arka kapağın çıkarılamaz ve müdahale edilemez olması, garanti kapsamını da düşündüğümüz zaman sizi telefonun tamiri ve batarya değişimi için servise mecbur bırakıyor. Bu da firmanın servis gelirlerini artırması demek. 

Ayrıca yeni bir batarya alıp telefonu kullanmaya devam etmek eskisi kadar pratik olmadığı için daha üst bir modele geçme isteğimiz de artıyor.

Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Apple, AirPods Pro 3 ve yeni Powerbeats Pro Modellerinin Kalp Atışını Ölçebilmesi İçin Çalışmalara Başladı!

Apple, AirPods Pro 3 ve Powerbeats Pro ile kalp atışını ölçme özelliği üzerinde çalışmalara başladı.

Apple, kalp hastalığını tespit etmeye yönelik olacağını duyurduğu yeni özelliğini geliştirmek için çalışmalara başladı. Bu özellik önümüzdeki AirPods Pro 3 ve Powerbeats Pro modellerinde kullanılacak.

Apple, gelecekteki AirPods modellerinin kalp atışını ölçebilmesi için çalışmalara başladı. Yeni özelliğin çalışmaları iOS 18’de görüdü.

Apple, AirPods Pro 3 ile kalp sağlığını takip etme imkanı sunacak

Henüz çalışması yapılan bu yeni özellikle birlikte kullanıcılar, egzersiz yaparken her iki kulaklığı da takarak kalp atış hızlarını takip edebilecek ve bu verileri Apple Sağlık uygulamasına aktarabilecek.

Apple’ın patent başvurusu ise, kulaklıklar aracılığıyla kalp hastalığını tespit edebilmek için mikrofonların kullanılacağını ortaya koyuyor. Patent mikrofon sinyallerinin işlenmesiyle kalp aktivitesinin izlenebileceğini ve bu verilerin analiz edilerek kalp patolojisi tespitinde yardımcı olabileceğini gösteriyor. Böylelikle anormal kalp ritmi gibi çeşitli kalp hastalıklarının tespitini mümkün kılacak.

AirPods Pro 3 ve yeni Powerbeats Pro’nun piyasaya sürülmesiyle, kullanıcılar sağlık verilerini takip etme imkanına sahip olacak.