Malumun İlamı… ABD Hükûmeti, Sosyal Medya Şirketlerinin Tonla Kullanıcı Verisini Çaldıklarını Tespit Etti

ABD Federal Ticaret Komisyonu (FTC), sosyal medya şirketlerinin verilerimizi çaldıklarını ve milyarlarca dolar gelir elde ettiklerini tespit etti. Üstelik platformlar, istesek bile verilerimizi silmiyorlar.

ABD Federal Ticaret Komisyonu (FTC), sosyal medya platformlarıyla ilgili dikkat çeken bir rapor hazırladı. Bu raporda, sosyal medya şirketlerinin kullanıcı verilerini çaldıkları, çocuk ve gençleri koruma noktasında da yetersiz oldukları belirtildi. Aslında hepimizin bildiği bir husus, FTC’nin raporu ile doğrulanmış oldu.

FTC yetkilileri, rapor kapsamında 9 şirketten bilgi topladı. Bu şirketler; Facebook, WhatsApp, Twitch, YouTube, ByteDance, Reddit, Discord, X ve Snap’ti. Yani dünyanın en popüler sosyal ağlarıydılar. Toplanan bilgiler ise kişisel ve demografik bilgilerin nasıl toplandığı, izlendiği ve kullanıldığı ile ilgiliydi. Yapılan inceleme sonucunda, şirketlerin çok miktarda veri topladıkları ve bunları süresiz olarak saklayabildikleri tespit edildi. Üstelik firmalar, kullanıcıları olmayan bireylerin bile verilerini toplamışlardı.

Verilerimiz, şirketlere milyarlarca dolar para olarak geri dönüyor

Konuyla ilgili açıklama yapan isim, FTC Başkanı Lina M. Khan oldu. Lina M. Khan, yaptıkları incelemede sosyal medya şirketlerinin söz konusu veriler sayesinde milyarlarca dolarlık gelir elde ettiklerini söyledi. Ancak Lina M. Khan’a göre bu durum, özellikle de çocukları ve gençleri tehdit ediyor.

Bu arada; raporda çok ilginç bir detay var. FTC raporuna göre sosyal medya şirketleri, kullanıcılardan bildirim alsalar bile onlara ait verileri tam anlamıyla silmiyorlar. Ancak bu verilerin neler olduğuna ilişkin bir bilgi bulunmuyor. Yani siz, bir platformdaki varlığınızı sildiğinizi düşünseniz bile işin aslı pek de öyle olmuyor

Dünyanın En Eski Sporu Hangisidir? Binicilik Diyenler En Baştan Elendi!

Spor, her yaştan insanın günlük rutinleri arasında olması gereken hareketler bütünüdür. Şimdilerde neredeyse saymakla bitmeyecek sayıda spor çeşidi vardır. Ancak bir tanesi vardır ki dünyanın en eski sporudur ve vücuda olan yararları saymakla bitmez.

“Sizce dünyanın en eski sporu hangisidir?” Binicilik, güreş veya yüzme?

Gelin, bu sorunun cevabını verelim.

Koşu, binlerce yıldır varlığını sürdüren en eski spordur.

Öyle ki bu spor, bir zamanlar tek Olimpiyat etkinliğiydi ve bu spor, dört farklı türde koşu müsabakası içeriyordu.

Ayrıca insanlar, avlanmak ve hayatta kalmak için milyonlarca yıl önce koşma yeteneğini geliştirmek durumundaydı. 

Zaman içinde de koşu hem sporcular hem de sıradan insanlar için dünya çapında en popüler ve erişilebilir bir spor hâline geldi. 

Öte yandan koşu, tüm yaş gruplarında kardiyovasküler kondisyonu iyileştirmeye katkı sağlıyor.

Ayrıca bilim insanlarına göre; kemik yorgunluğuna, kilo yönetimine, kas gücünü ve koordinasyonu iyileştirmeye, stresi azaltmaya ve ruh sağlığını iyileştirmeye yardımcı oluyor. 

Koşunun en tutarlı şekilde incelenen faydası, kalp sağlığını iyileştirmesi. Çeşitli kardiyologlar koşunun kalbi güçlendirdiğini ve böylece kanın kalbe daha kolay pompalandığını ifade etmekte.

Koşu aynı zamanda kalp atış hızını azaltarak, solunum ve sindirim gibi istemsiz fizyolojik süreçleri düzenliyor ve otonom sinir sistemini de olumlu yönde etkiliyor. Yine koşu, akciğer kapasitesini ve performansını da iyileştirmede en iyi sporlardan biri.

Kaynaklar: National Geographic, Catawiki

Görüntüsü Bile Tüylerinizi Ürpertecek: Dünyada Yaşamış En Büyük Köpek Balığı Megalodon’un Fantastik Özellikleri

Milyonlarca yıl boyunca denizleri yöneten Megalodonların özellikleri, fantastik filmlerden fırlamış gibi. Dünyada yaşamış en büyük ve ürkütücü köpek balığını içeriğimizde daha yakından tanıyacağız.

Dünyada yaşamış en büyük köpek balığı türü Megalodonun boyu, düşününce bile sizi korkutabilecek cinstendi. Çenesi ise bizi tek lokmada yutmaya yetiyordu. 

Dünyanın her yerinde, 10 milyon yıldan uzun süre boyunca yaşayan ve okyanuslara korku salan bu inanılmaz hayvanın özelliklerini birlikte keşfedelim.

Megalodonun fantastik özellikleri

  • Boyu 18 metreye kadar çıkabiliyordu.
  • Nesli, 2.6 milyon yıl önce tükendi.
  • Balinalar dahil birçok canlıyı yiyorlardı.
  • Dünyanın her yerinde yaşamıştı.
  • Tüm zamanların en güçlü ısırığına sahip olabilir.

Boyu 18 metreye kadar çıkabiliyordu.

Tam bir fosile sahip olmasak bile fosillerin dişlerine bakarak boyları hakkında bilgi sahibi olabiliyoruz. Megalodonun dişlerini inceleyen bilim insanları da bu devasa köpek balığının boyunun 18 metreye varabildiğini tahmin ediyor. Ayrıca ağırlığı 50 ila 75 ton arasında olduğu düşünülüyor. Bu da onu, şimdiye dek dünyada yaşamış en büyük köpek balığı türü yapıyor.

Nesli, 2.6 milyon yıl önce tükendi.

Megalodon, Hollanda’dan Yeni Zelanda’ya kadar dünyanın her yerinde, en az 10 milyon yıl boyunca yaşadı. Nesli, 2.6 milyon yıl önce tükendi ancak sebebi tam olarak bilinmiyor. Acaba başka bir hayvan mı ortaya çıktı yoksa sadece çevresel koşullar mı?

Balinalar dahil birçok canlıyı yiyorlardı.

Megalodonlar; devasa boyutları, hızları ve güçlü ısırıklarıyla okyanuslardaki pek çok hayvan türünü tek lokmada midesine indirebiliyordu. Bu hayvanların arasında balinalar, diğer deniz memeleri, dev kaplumbağalar ve foklar vardı. Hatta günde 1133 kg yemek yediği tahmin ediliyor.

Dünyanın her yerinde yaşamıştı.

Megalodon fosilleri, Antarktika hariç her kıtada bulunmuştu. Yani dünyanın dört bir yanındaki tropikal ve subtropikal sularda yaşamışlardı, tek bir bölgede sabit kalmamışlardı.

Tüm zamanların en güçlü ısırığına sahip olabilir.

3 metre genişliğindeki ağzı ve bir insan eli boyutundan büyük dişleri onu, şimdiye kadar yaşamış hayvanlar arasında en güçlü ısırığa sahip olanı yapıyordu. Düşüncesi bile ürpermenize yetiyor, değil mi?

Kaynaklar: Florida Museum, Britannica

Bunlar da ilginizi çekebilir:

Samsung Galaxy S24 FE Bekleyenlere Müjde: Lansman Tarihi Ortaya Çıktı [Video]

Samsung Vietnam’ın bir sonraki Galaxy Unpacked etkinliği için hazırladığı bir video sızdırıldı. Bu video, merakla beklenen Galaxy S24 FE’nin ne zaman duyurulacağını gözler önüne seriyor.

Güney Koreli teknoloji devi Samsung, uzunca bir süredir Galaxy S24 FE isimli telefonuyla gündemde. Açık konuşmak gerekirse uygun fiyatlı olması beklenen telefonun zaten pek çok özelliği ortaya çıktı. Ancak Samsung, bugüne dek konuyla ilgili hiçbir açıklama yapmadı.

Şimdiyse Galaxy S24 FE ile ilgili heyecanı artıracak bir gelişme yaşandı. Samsung’un Galaxy S24 FE lansmanı için hazırlamış olabileceği bir video sızdırıldı. Bu video, lansman tarihini ortaya çıkarmış gibi görünüyor.

Samsung Galaxy S24 FE, 26 Eylül’de tanıtılabilir

Samsung Vietnam’a ait olduğu düşünülen videoya göre Samsung, bir sonraki Galaxy Unpacked etkinliğini 26 Eylül tarihinde gerçekleştirecek. Bu etkinlikte Galaxy S24 FE’nin yanı sıra Galaxy Tab S10 tabletler de duyurulabilir.

Tabii şu an için Samsung cephesinden yapılmış resmî bir açıklama olmadığı bilgisini de verelim. Sızdırılan videonun gerçeği yansıtmama olasılığı olduğunu da unutmamak gerek.

İşte Samsung Galaxy S24 FE lansmanı için sızdırılan video

Peki Samsung Galaxy S24 FE neler sunacak?

İtalya’da Bu Kasabanın “İnsan” Şekline Benzemesinin Kırk Yıl Düşünseniz de Aklınıza Gelmeyecek Sebebi

İtalya’nın bir kasabasının, kuşbakışı bakıldığında bir insan figürünü andırdığı görülüyor. Böyle bir kasaba gerçekten de var mı?

Varsa bile neden böyle bir yerleşim yeri tercih edilmiş olabilir?

Eminiz ki cevabını siz de tahmin edemeyeceksiniz.

Bu kasaba, Sicilya’da yer alıyor.

Tarihi M.Ö. 5. Yüzyıla kadar uzanan, Sicilya’nın kuzeybatısında, Simeto ve Dittaino nehirleri arasında yer alan Cennturipe Kasabası, mimarisiyle dikkat çekiyor. Yüksekliği 732 metreyi bulan bu köy, tepeden bakınca kol ve bacaklarını açmış bir adam figürünü andırıyor. Bazı insanlar ise bu şeklin insandan çok bir deniz yıldızına benzediğini savunuyor.

Bakıldığında ikisine de benzeyen bu figür, sizce hangisine daha yakın?

Biraz araştırma yapıldığında fotoğrafın fotoğrafçı Pio Andre Berry’e ait olduğu ortaya çıktı.

Fotoğrafçı Pio Andre Berry, köyün eşsiz görünümünü en iyi şekilde yansıtmak amacıyla drone ile bu ilginç kuşbakışı görüntüyü elde etti. Cennturipe’nin tasarımının ne kadar özenli ve ilginç bir şekilde planlandığını ortaya koyuyor.

Sebebi ise daha ilginç. Çünkü Cennturipe’nin bu şehir planlaması, ulaşımın kolaylaştırılmak için yapılmış. Polilobat (çok loblu) imar planı ile şekillenen köy, dağlık arazideki zorluklara karşı akıllıca bir çözüm sunuyor.

Merkezden uzanan yollar, köyü farklı yönlere bağlayarak sakinlerinin günlük hayatını kolaylaştırıyor. Siz de bu kasabanın şeklini merak ediyorsanız Google Earth üzerinden inceleyebilirsiniz.

Kaynaklar: Britannica, Life Beyond the Wire

Bir Dönem Belediye Dağıtmış Gibi Herkesin Bileğinde Olan Denge Bilekliklerine Ne Oldu?

Bir dönem belediye dağıtmamış gibi herkesin bileğinde olan denge bilekliklerine ne olduğunu anlattık. Gerçekten işe yarıyor muydu?

Bir zamanlar hangi ülkeye giderseniz gidin, hangi ünlünün veya sıradan bir kişinin bileğine bakarsanız bakın görebileceğiniz denge bileklikleri vardı. Belki sizin de bileğinizde bir tane vardı. 

O dönemleri kasıp kavuran, sokaklarda satılan bu bileklikler tam olarak neyin nesiydi ve bir anda nereye kaybolmuştu? 2000’li yılların başına doğru bir yolculuğa çıkalım… 

Temelden başlayalım: Denge bilekliklerini kim bulmuştu ve ne işe yarıyordu?

Troy ve Josh Rodarmel adlı iki kardeşin sahip olduğu “Power Balance” adlı şirketin 2007 senesinde ortaya çıkardığı denge bilekliklerinin iddiası, vücudun enerjisini dengelediğiydi.

Hatırlarsanız silikon bir bilekliğin üstünde hologramlı bir yuvarlak yerleştirilmişti. İşte bu hologramın o etkiyi yarattığı öne sürülüyordu ancak bilimsel bir kanıtı yoktu.

Ürün, kısa sürede büyük bir popülariteye ulaşmıştı ve sporculardan tutun sanatçıların ve sıradan insanların bileklerine kadar her yerde görebiliyordunuz. Tabii yollarda satılan çakmaları da cabası. Eğer siz de o dönem denge bilekliği aldıysanız muhtemelen çakmaydı.

Peki ne oldu da denge bileklikleri bu kadar popülerken bir anda silinip gitti?

2011 senesinde, Tüketici Koruma Komisyonu, şirket ve bileklikler hakkında bir inceleme başlattı ve tanıtımlara ilişkin ihlaller yaptıklarını, yanıltıcı iddialar ileri sürdüklerini ortaya koydu.

Power Balance’in internet sitesindeki bu iddiaların kaldırılmasını istediler ve şirket de durumu kabul ederek şöyle dedi: “İddialarımızı destekleyecek güvenilir bir bilimsel kanıt olmadığını kabul ediyoruz.”

Bu olayın ardından 57 milyon dolar gibi yüklü miktarda tazminat ödeyerek iflas ettiler ancak pes etmeyip şirketi yeniden canlandırmak için çalışmaya devam ettiler. Gerçekten hayret edilesi bir çaba…

Günümüzde hâlâ denge bileklikleri var.

Her ne kadar artık eski popülerliği kalmasa da, “Bunu kim alır?” diye düşünüyor olsak da Power Balance’in internet sitesinde satışı 30 dolardan devam ediyor ancak birçoğumuz bir silikon parçasının enerjimizi dengeleyeceğine inanmıyoruz…

Denge bilekliğini bileğinde görebileceğiniz bazı ünlüler:

Siz de bir dönem bu bilekliklerden kullanmış mıydınız? Yorumlara yazın!

Kaynaklar: NSS Mag, ESPN

Küçük Gibi Görünen Büyük Detay: Lastik Diş Derinliğinin Önemini Öğrendikten Sonra Lastiklerinizi Kontrol Etmeden Duramayacaksınız

Arabamıza binerken hepimiz motor gücünden, yol tutuşundan ya da tasarımından bahsederiz. Peki ya lastikler?

Dışarıdan bakıldığında basit ve sıradan görünen bu parçalar aslında aracın güvenliğini sağlayan en önemli unsurlardan biri. Hele ki lastiklerin diş derinliği… “Diş derinliği mi? Ne alaka?” diyorsanız güvenliğiniz için bilmeniz gerekenler var.

İster şehir içinde günlük kullanımda olsun, ister uzun yolculuklarda; lastiklerinizin durumu, bir kaza ile evinize sağ salim dönme arasındaki farkı yaratabilir.

Yol tutuş ve fren mesafesi

Diş derinliği, aracınızın yol ile temasını sağlayan en önemli faktörlerden biri. Özellikle ıslak zeminlerde diş derinliği yetersiz olan lastikler, yol tutuşunu kaybeder ve kayma riskiyle karşı karşıya kalırsınız.

Dişler, suyu lastikten uzaklaştırarak yolun kuru kalmasını sağlar. Bu da fren mesafenizi kısaltır ve ani durumlarda aracınızı durdurma kabiliyetinizi artırır.

Düşük diş derinliğine sahip lastikler ise ne yazık ki suyu yeterince tahliye edemez ve aquaplaning dediğimiz su üzerinde kayma durumu meydana gelir. Böyle bir durumda direksiyon hakimiyetini tamamen kaybetme riski oldukça yüksektir.

Yakıt verimliliği ve konfor

İyi durumda olan lastikler sadece güvenliğinizi değil, aynı zamanda cebinizi de korur! Diş derinliği azalmış lastikler, aracınızın yola olan direncini artırır. Bu da motorun daha fazla güç harcamasına ve dolayısıyla daha fazla yakıt tüketmenize sebep olur.

Diğer yandan, doğru diş derinliği hem sürüş konforunuzu artırır hem de aracınızın süspansiyon sistemine gereksiz yük binmesini engeller. Yani konforlu bir yolculuk için sadece aracınızın donanımlarına değil, lastiklerinize de dikkat etmelisiniz.

Yasal zorunluluklar

Birçok ülkede lastik diş derinliğiyle ilgili yasal düzenlemeler bulunuyor. Türkiye’de de minimum diş derinliği 1,6 mm olarak belirlenmiş durumda.

Yaz lastiğinde 3 mm, kış lastiğinde ise 4 mm olması gerekiyor. Kötü haber ki eğer diş derinliği 3 mm altında ise araç muayenesinden geçemiyorsunuz.

Sonuç olarak, araba lastiklerinde diş derinliği yalnızca bir detay gibi görünse de güvenli sürüşün vazgeçilmez bir parçası. Yola çıkmadan önce lastiklerinizi kontrol etmeyi bir alışkanlık hâline getirin ve hem sevdikleriniz hem de kendiniz için güvenle yolda olun!

Kaynaklar: Continental, Chapel Hill Tire, Tire Review

Lastikler hakkında daha fazlası için:

Galatasaray ve Fenerbahçe’den Sonra Beşiktaş’ın da EA ile Ortaklık Kurduğu İddia Edildi: Tüpraş Stadyumu EA Sports FC 25’e Eklenecek

Beşiktaş ile Electronic Arts’ın iş birliği yaptığı iddia edildi. Edinilen bilgilere göre Tüpraş Stadyumu, yetişmesi hâlinde EA Sports FC 25’e eklenecek.

Bundan birkaç ay önce sizlerle paylaştığımız bir haberimizde, video oyun dünyasının önemli isimlerinden Electronic Arts‘ın (EA), Fenerbahçe ve Galatasaray ile ortaklık kurduğundan bahsetmiştik. EA Sports FC 25 için kurulan ortaklıkta Beşiktaş’ın olmaması dikkatlerden kaçmamıştı.

Sonradan ortaya çıkan bilgiler, EA Sports FC 25 rakibi ücretsiz oyun olan UFL ile Beşiktaş arasında yapılan bir anlaşmanın, EA ile Beşiktaş’ın aynı masaya oturmasını engellediğini ortaya koymuştu. Gelen son haberler, bu durumun an itibarıyla değişmiş olduğunu gözler önüne seriyor.

Beşiktaş ile EA arasındaki anlaşmaya ilişkin açıklama:

Beşiktaş, EA FC ile partnerlik anlaşmasına vardı!

EA yetkilileri, İstanbul’a gelerek Tüpraş Stadyumu’nun çekimlerini gerçekleştirdi. Modelleme için çalışmalara başlanacak.

Tüpraş Stadyumu, yetişirse Ocak ayında gelecek güncellemeyle FC25 oyununa eklenecek. Yetişmezse önümüzdeki sene FC26 oyununda yer alacak.

Haber Kartalı tarafından “özel” etiketi ile paylaşılan bu haber hakkında henüz resmî bir açıklama bulunmuyor. Ancak bu durumun yakın bir gelecekte değişeceğini düşünüyoruz. Yapılacak açıklamalar, söz konusu anlaşma iddiasının gerçekliğini ortaya koyacaktır.

EA’nın Fenerbahçe ve Galatasaray ile yaptığı anlaşmanın detayları için:

iPhone 16 Pro Max DXOMARK’ın Kamera Testlerine Girdi: İşte Sonuçlar

DXOMARK, iPhone 16 Pro Max’in kamerasını test etti. Sonuçlar hiç fena değil ancak iPhone 16 Pro Max’i zirveye yerleştirmeye yetmedi. İşte detaylar…

ABD merkezli teknoloji devi Apple’ın yeni amiral gemisi telefonu iPhone 16 Pro Max, dünyanın en popüler kamera performansı testlerinden bir tanesine girdi. DXOMARK tarafından yapılan test, iPhone 16 Pro Max’in her şeye rağmen zirveye oturamadığını gözler önüne seriyor.

iPhone 16 Pro Max, ultra gelişmiş kamera özellikleriyle donatıldı. Açık konuşmak gerekirse bu akıllı telefonla profesyonel film çekimleri bile yapabilirsiniz. Ancak tüm bunlar, DXOMARK’ı ikna edemedi. Gelin hep birlikte iPhone 16 Pro Max’in DXOMARK test sonuçlarına bakalım.

iPhone 16 Pro Max, DXOMARK testlerinde 157 puan alabildi

Yapılan testlere göre iPhone 16 Pro Max’in genel DXOMARK puanı 157 olarak kayıtlara geçti. Fotoğraf kategorisinde 157, video kategorisinde ise 159 puan almayı başaran telefon, girdiği testlerde genelde başarılı oldu. DXOMARK ekibi, iPhone 16 Pro Max’i birkaç alanda eleştirdi. Bunlar şöyleydi:

  • Yakınlaştırma yaparken ayrıntı kalitesinin tutarsız olması. Ultra geniş açılı fotoğraflarda da ayrıntıların yetersizliği.
  • Dar alanda yapılan grup çekimleri, odakta olmayan nesneleri ön plana çıkarıyor.
  • Parlama ve gölge gibi istenmeyen durumlar.

iPhone 16 Pro Max ile çekilmiş fotoğraflar:

iPhone 16 Pro Max, bu sonuçlarla listenin 4. sırasına yerleşti

Marka Model DXOMARK Puanı
Huawei Pura 70 Ultra 163
Google Pixel 9 Pro XL 158
HONOR Magic6 Pro 158
Apple iPhone 16 Pro Max 157
Huawei Mate 60 Pro+ 157

iPhone 16 Pro Max’in kamerası neler sunuyor?

Masa Başında Sadece Beynimiz Yorulsa Bile Neden Maraton Koşmuş Gibi Fiziksel Yorgunluk da Hissediyoruz?

Hepimiz zaman zaman beyin yorgunluğu yaşıyoruz. Uzun bir çalışma gününün ardından koltuğa uzandığımızda, sanki saatlerce spor yapmış gibi hissedebiliyoruz. Ama aslında, gün boyu yalnızca bilgisayar karşısında oturmuş, mail’lerle boğuşmuş ve zihinsel işler yapmışızdır.

Peki, nasıl oluyor da bu kadar oturmak ve düşünmek, vücudu sanki maraton koşmuş gibi yorgun hissettiriyor?

Beyin yorgunluğu ile fiziksel yorgunluk arasındaki bu garip bağın ardında bilimsel açıklamalar yatıyor.

Beyin ve vücut arasındaki bağ: nörokimyasal dengeler

Zihinsel yorgunluğun fiziksel yorgunlukla karışmasının başlıca nedeni, beynin nörokimyasal işleyişinde yatıyor. Beynimiz, tüm gün boyunca düşünüyor, analiz ediyor ve problem çözerken enerji tüketiyor.

Bu süreçte en önemli kaynak, beynin başlıca yakıtı olan glikoz. Gün boyunca zihinsel çabalar arttıkça, beynin glikoz seviyeleri düşüyor ve bu durum nörotransmitterlerin (sinir hücreleri arasındaki mesaj ileticiler) etkinliğini azaltıyor.

Özellikle dopamin gibi “motivasyon hormonu” olarak bilinen nörotransmitterler azaldığında hem zihinsel hem de fiziksel yorgunluk kaçınılmaz hâle geliyor.

Bu noktada, beynimiz bir anlamda “enerji tasarrufu moduna” geçiyor ve kendimizi fiziksel olarak da tükenmiş gibi hissediyoruz.

Kaslar neden yoruluyormuş gibi hissediyor?

Zihinsel yorgunluk, bedenin kaslarına doğrudan sinyaller göndererek fiziksel yorgunluğu tetikleyebiliyor. Bu sinyaller de beynin sinir-kas iletişimini sağlayan motor nöronlardan geliyor.

Yoğun zihinsel çaba sırasında motor nöronların işlevleri de baskılanıyor ve bu da kaslarda bir ağırlık ve hâlsizlik hissine yol açıyor. Özellikle uzun süre masa başında çalışıyorsanız, kaslarınızı hareketsiz bırakmak bile bu durumu şiddetlendirebiliyor.

Araştırmalara göre zihin yorgunluğu sırasında prefrontal korteks (beynin karar verme ve plan yapma bölgesi) aşırı çalıştığında, vücutta kaslara gelen sinir sinyalleri zayıflıyor.

Bu da kasların gevşemesi ve dolayısıyla fiziksel ağırlık ve yorgunluk hissi yaratıyor. Sonuç olarak, zihinsel yorgunluk sadece beynimizi değil, vücudumuzu da etkiliyor.

Beyni ve vücudu şarj edin.

Beyin yorgunluğu fiziksel yorgunluk kadar gerçek ve yıpratıcı. Bu yüzden her ikisini de hafife almamak gerekiyor. Araştırmalar, yeterli dinlenme ve molalar verilmediğinde, beyin yorgunluğunun kronikleşebileceğini ve vücutta daha ciddi problemlere yol açabileceğini gösteriyor.

Meditasyon, düzenli egzersiz ve uyku düzeni hem zihinsel hem de fiziksel olarak toparlanmaya yardımcı oluyor.

Unutmayın, beyninizi dinlendirdiğinizde, aslında tüm vücudunuza bir iyilik yapıyorsunuz. Yani arada sırada bilgisayardan kalkıp, bir kahve içip, biraz nefes almak hiç de fena bir fikir değil!

Kaynaklar: National Library of Medicine, WebMD, The Scientist,