Modern Dünyanın Gizli Tehdidi: Güneş Fırtınası Her Şeyi Alt Üst Edebilir!

Güneş fırtınalarının modern teknolojiye zarar verme potansiyeli ve tarih boyunca meydana gelen etkileri inceleniyor.

Yapılan son araştırmalar güneş fırtınalarının modern teknolojik altyapıya ciddi zararlar verebileceğini gösteriyor. Geçmişte yaşanan devasa güneş fırtınaları, günümüzde karşılaşabileceğimiz tehditlerin boyutunu anlamamıza yardımcı oluyor.

Bilim insanları, ağaç halkalarında bulunan radyokarbon seviyelerini inceleyerek, tarih boyunca meydana gelen güneş fırtınalarını tespit etti. Bu fırtınalar, Dünya’nın manyetik alanında büyük bozulmalara yol açarak, uydu sistemleri ve elektrik şebekeleri üzerinde yıkıcı etkilere sahip olabilir.

Radyokarbon analizleriyle Güneş fırtınalarını keşfetmek

Uzmanlar bu fırtınaların neden olduğu değişimlerin ağaçların radyokarbon emme oranlarını etkilediğini belirtiyor. Bu konuda dikkat çeken bir örnek, 1859 yılında gerçekleşen Carrington Olayı. O dönemde Avrupa ve Kuzey Amerika’daki telgraf sistemleri çalışmadı, bazıları kıvılcımlar çıkartarak yangınlara neden oldu.

Bilim insanları, ağaç halkalarında bulunan radyokarbon seviyelerini analiz ederek, tarih boyunca meydana gelen aşırı güneş fırtınalarının izlerini sürdü. Yapılan çalışmalar 774 yılı gibi bazı dönemlerde meydana gelen güneş fırtınalarının, Carrington Olayı’ndan çok daha güçlü olduğunu gösteriyor. Bu tür olaylar Dünya’nın manyetik alanını etkileyerek uydu sistemlerini ve elektrik şebekelerini olumsuz yönde etkileyebilir.

Güneş fırtınalarının potansiyel tehditleri göz önüne alındığında, bu tür olayların gelecekteki etkilerini öngörmek adına bilim insanları tarafından daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir.

Pirelli, 2040’a Kadar Net Sıfır Emisyon Hedefine Ulaşmayı Planlıyor! (SBTi Tarafından Doğrulandı)

Pirelli, SBTi’nin onayıyla 2040 yılına kadar net sıfır emisyon hedefine ulaşmayı planlıyor.

Pirelli, sera gazı emisyonlarını azaltma hedefiyle dikkat çekiyor. Bilim Temelli Hedefler girişimi (SBTi), Pirelli’nin Mart ayında duyurduğu ve 2040 yılına kadar mutlak sera gazı emisyonlarını %90 oranında azaltmayı hedefleyen planını onayladı. Lastik üreticileri arasında en iddialı tarih olarak öne çıkıyor.

SBTi, Pirelli’nin kısa vadeli hedeflerini de doğruladı. 2030 yılına kadar Kapsam 1 ve 2 emisyonlarını %80, Kapsam 3 emisyonlarını ise %30 oranında azaltmayı öngören bu hedefler, şirketin sera gazı emisyonlarını azaltma yolundaki kararlılığını gösteriyor. Pirelli Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Marco Tronchetti Provera, SBTi’nin doğrulamasının, şirketin sürdürülebilirlik yol haritasının bilimsel olarak sağlam olduğunu vurguladığını belirtti.

Pirelli’nin emisyon azaltma hedefleri 

Pirelli, belirlediği bu hedeflerle çevresel sürdürülebilirliğe katkı sağlamayı amaçlıyor. Şirket, 2018 baz yılını referans alarak Kapsam 1, 2 ve 3 emisyonlarını büyük ölçüde azaltmayı planlıyor. SBTi’nin onayı, Pirelli’nin bu hedeflere ulaşma yolunda doğru bir yolda olduğunu gösteriyor.

Pirelli’nin hedefleri, sera gazı emisyonlarını azaltma yönünde önemli bir adım olarak öne çıkıyor. Şirket çevresel sürdürülebilirliğe katkı sağlamak amacıyla belirlediği hedeflerle sektördeki diğer oyunculara da örnek olmayı hedefliyor.

Yapay Zekânın iPhone’u mu Geliyor? Efsane Apple Tasarımcısı Jony Ive, OpenAI ile Gizemli Bir Cihaz Geliştirmeye Başladı

Efsane Apple tasarımcısı Jony Ive, OpenAI ile birlikte bir yapay zekâ cihazı geliştiriyor. Bu gizemli cihaz hakkındaki detaylar şimdilik çok az.

Jony Ive, uzun yıllar boyunca dünyanın en büyük şirketi Apple’da görev alan bir tasarımcıydı. İngiliz tasarımcı, 2019’da görevinden ayrılmadan önce ilk iPhone da dahil birçok sevilen ürünün tasarımında büyük rol oynamıştı. Hatta şirkette kaldığı süreçte Apple’daki en önemli iki üç kişiden biri olarak nitelendiriliyordu. Ancak son 5 yıldır kendisi hakkında çok fazla haber almamıştık.

Şİmdi ise bu durum değişti. The New York Times tarafından yayımlanan yeni bir rapor, ünlü tasarımcının kendi imparatorluğunu kurmaya hazırlandığını gösterdi. Bunun için de dünyanın en önde gelen yapay zekâ şirketi OpenAI ile çalıştığı paylaşıldı.

Jony Ive, OpenAI ile bir “yapay zekâ cihazı” geliştiriyor

Jony Ive tarafından da doğrulanan The New York Times raporuna göre ünlü tasarımcı, şu anda bir cihaz geliştiriyor. Bunun için de ChatGPT geliştiricisi OpenAI ve CEO’su Sam Altman ile iş birliği yapıyor. Bu ortaklık, ilk olarak geçen sene iddia olarak ortaya çıkmıştı. Şimdi ise doğrulanmış oldu.

Proje hakkında maalesef şu an için çok fazla detay yok. Ancak yıl sonuna kadar 1 milyar dolar civarında fon toplayabileceği aktarılmış. Şu anda 10 kişilik bir ekibi olduğu da gelen bilgiler arasında. Bunlardan ikisi ilk iPhone’da Ive ile birlikte kilit rol oynayan isimlerden olan Tang Tan ve Evans Hankey.

Ive’ın şirketi LoveFrom, cihazın tasarımını şu anda geliştiriyorlar. Ekibin ABD’nin San Francisco’da bir ofiste çalıştığı da eklenmiş. Cihazın detayları konusunda ise şimdilik bir şey söyleyemiyoruz. Ancak yapay zekâya odaklanmış bir donanım olacağını belirtmek mümkün. Geçen yıl çıkan sızıntılar dokunmatik ekran teknolojileri ve orijinal iPhone’dan esinlenebileceğini öne sürmüştü.

Aslında yapay zekâ cihazları yeni değil. Daha önce bu tarz donanımlar geldiğini birçok kez görmüştük. Ancak pek başarılı değillerdi. Tam bir fiyasko çıkan Humane AI Pin bunun en büyük örneği. Aynı şekilde hiç beğenilmeyen Rabbit R1 isimli bir başka yapay zekâ cihazı da. Jony Ive ve OpenAI’ın bunu değiştirip değiştirmeyeceklerini, yapay zekâ cihazları için bir “iPhone” anı yaratıp yaratmayacaklarını bekleyip göreceğiz. Ive’ın dünyanın en önemli tasarımcılarından olması, OpenAI’ın da yapay zekâ alanına öncülük etmesi, cihaz için heyecanı artıran detaylar.

Her Gün Düzenli Olarak Çikolata Yediğinizde Vücudunuzda Neler Olur? (Etkileri Sizi Epey Şaşırtacak!)

Çikolata, çoğumuzun çok sevdiği ve sık sık tükettiği yiyecekler arasındadır. Ancak düzenli tüketimde, vücudumuzda nasıl etkiler yaratacağı kafaları karıştırır. Sizce yararı mı daha fazla yoksa zararı mı?

Çikolata; bitter, beyaz ve sütlü olmak üzere üç ana türe sahiptir. Her birinin vücutta gösterdiği etkiler de farklılık gösterir.

Gelin, her gün düzenli olarak birkaç parça çikolata yediğimizde vücudumuzda neler olacağına bakalım. 

Bitter ve sütlü çikolata, kalp sağlığı üzerinde olumlu etkilere sahiptir.

Bitter çikolata sütlü çikolataya göre daha yüksek oranda kakao içerdiği için flavonoidler açısından zengindir. Bu flavonoidler, kalp damar sağlığını destekleyen antioksidanlardır. 

Ayrıca bazı araştırmalar, düzenli olarak ve küçük miktarlarda bitter çikolata tüketmenin kan basıncını ve kolesterol seviyelerini iyileştirebileceğini gösterir. 

Yine 2018 yılında yapılan bir araştırma, her iki günde bir birkaç kare bitter çikolata tüketiminin, lipid seviyelerini düzenlediğini öne sürer. Ancak bu bulguları doğrulamak için elbette daha fazla araştırma gereklidir.

Bitter çikolatanın içerdiği yüksek magnezyum oranı, kasların gevşemesine yardımcı olabilir.

Bu sebeple bitter çikolatanın, adet sancılarını hafifletme noktasında etkili olduğu düşünülür. 50 gram bitter çikolata, her insanın günlük ihtiyacı olan magnezyum ihtiyacının %35’ini karşılar. Sütlü çikolatada ise bu oran %16’dır.

Ayrıca demir eksikliği, oldukça yaygın olan bir problemdir. Fakat bitter çikolata, bu soruna lezzetli bir çözüm üretebilir. Bitter çikolatanın 50 gramı, yaklaşık 6 miligram demir içerir ve bu da günlük demir ihtiyacının bir kısmı demektir.

Sütlü çikolata ise bitter çikolataya göre daha düşük bir demir oranına sahiptir. Bu sebeple doğru seçim, bitter çikolata olacaktır. 

Bitter çikolata şaşırtıcı bir şekilde beynin bilişsel fonksiyonlarını iyileştirebilir.

Bundan 5 yıl önce yapılan bir çalışma, 1 ay boyunca düzenli bitter çikolata tüketen kişilerin bilişsel işlevlerinde iyileşme gözlemlemiştir. Araştırmacılar bu etkiyi, çikolatanın içerdiği teobromin ve kafein benzeri bileşenlere bağlar.

Ancak bu yiyeceğin insan vücuduna bazı olumsuz etkileri de vardır. Kötü kolesterol, bunlardan biridir. Şöyle ki beyaz ve sütlü çikolatanın içerdiği yüksek miktarda doymuş yağ ve şeker, kalp sağlığı için risk oluşturabilir.

Fazla doymuş yağ ve şeker tüketimi, yüksek kolesterol ve kardiyovasküler hastalık riskini artırabilir. Bu sebeple çikolatayı aşırıya kaçmadan tüketmek oldukça önemlidir. 

Öte yandan 2022’de yapılan bir araştırma, bazı bitter çikolata markalarının kurşun ve kadmiyum gibi zararlı metaller içerdiğini öne sürmüştür. Bu metaller de uzun süreli tüketim durumunda çeşitli sağlık problemlerine sebep olabilir. Bu sebeple bitter çikolatayı düzenli olarak tüketirken dikkatli olmakta ve aşırıya kaçmamakta fayda var. 

Kaynaklar: Live Strong, Eating Well

İddialı Özelliklere Sahip Bütçe Dostu Telefon TECNO Spark 30 Tanıtıldı: Türkiye’ye de Gelebilir

TECNO, Türkiye’de de görebileceğimiz Spark 30 modelini tanıttı. Bütçe dostu sınıfında bir telefon olan Spark 30, dikkat çeken özelliklere sahip.

Türkiye’de de satış yapan uygun fiyatlı telefonlarıyla tanıdığımız TECNO, dün Spark serisinin yeni üyesi Spark 30’u resmen tanıttı. Telefon, bütçe dostu olmasına rağmen iddialı özelliklere sahip olmasıyla dikkat çekti.

TECNO, şu anda Türkiye’de Spark serisini satıyor. Bu nedenle yeni Spark 30’un da Türkiye’ye gelme ihtimalinin yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Peki nasıl özellikleri var? Gelin bir bakalım.

TECNO Spark 30 neler sunuyor?

TECNO Spark 30’a baktığımızda ön tarafta delikli bir ekran tasarımı görüyoruz. Arkada ise dairesel bir kamera adası bulunuyor. Cihazda FHD+ çözünürlük ve 90 Hz yenileme hızına sahip 6,78 inçlik bir ekran olduğunu belirtelim. Ekranda 800 nit maksimum parlaklık sunuyor.

Spark 30, çok beklentisi olmayan kullanıcılar için uygun Helio G91 işlemciden güç alıyor. Bu işlemci, 8 GB’lık RAM ile eşleştirilmiş. 128 ve 256 GB depolama seçenekleri sunulduğunu da unutmayalım.

Telefonun arkasında 64 MP’lik Sony IMX682 ana kamera var. Diğer kameraları hakkında ise bir açıklama yapılmadı. Ön tarafta ise 13 MP’lik, deliğe yerleştirilmiş bir selfie kamerası bulunuyor.

Cihazın en dikkat çeken kısımlarından biri de bataryası. Bütçe dostu segmentine girecek olsa da 5000 mAh’lik bir bataryaya sahip. Bu batarya 18W hızlı şarj desteğiyle geliyor. Cihaz, kutudan Android 14 ile çıkacak. Bunlar dışında IP64 dayanıklılık, siyah ve beyaz renk seçenekleri, NFC, USB-C gibi özellikleri var.

TECNO Spark 30 teknik özellikleri

Ekran 6,78 inç, 90 Hz, FHD+
İşlemci MediaTek Helio G91
RAM 8 GB
Depolama 128/256 GB
Arka Kamera  64 MP ana sensör, diğerleri açıklanmadı
Ön Kamera 13 MP
Batarya  5000 mAh (18W)
İşletim Sistemi  Android 14

TECNO Spark 30 fiyatı

TECNO Spark 30’un fiyatı henüz açıklanmadı.

God of War Ragnarök’ün Yeni Çıkan PC Sürümü, Steam’de Eleştiri Yağmuruna Tutuldu! İşte Hak Vereceğiniz Nedeni

Steam kullanıcıları, God of War Ragnarök’ün yeni çıkan PC portunu eleştiri yağmuruna tuttu. Nedeni ise PSN hesabı zorunluluğu.

En sevilen PlayStation oyunlarından olan God of War serisinin 2022’de çıkan çıkan oyunu God of War Ragnarök, geçtiğimiz günlerde resmen PC için çıkış yapmıştı. Yapım, Steam’de 49,99 dolara, Epic games’te ise 1.499 TL’ye satılıyordu.

God of War Ragnarök son yılların en başarılı oyunlarından biri olsa da çıkar çıkmaz Steam’de kötü yorum bombardımanına tutuldu. Bunun nedeni ise oyunun kötü olmasından çok Sony’nin politikaları.

Oyunseverler, PSN hesabı zorunluluğunu protesto ediyor

Bilindiği üzere Sony, son zamanlarda PC tarafındaki oyunlara PlayStation hesabı zorunluluğu getirmesiyle eleştiri altındaydı. Bu durum, birçok oyuncunun oyunları deneyimlemesinin önüne geçebiliyordu. Hatta bazı ülkelerde direkt olarak oyuna erişim sağlanamıyordu.

God of War Ragnarök’te de benzer bir yaklaşım sergilendi. Kullanıcıların, oyunun PC portunu oynaması için PSN hesabı gerekiyor. Bu da hâliyle eleştiriliyor. Şu anda Steam’de binlerce yorum var. Oyunun incelemesi ise “Karışık”. Kullanıcıların %30’udan fazlası olumsuz incelemelerde bulunmuş.

Bunun en büyük nedeni ise oyunu oynamak için gereken PSN zorunluluğu. Birçok kişi, sadece tekli oyuncu modu bulunan bu tarz bir oyunda PlayStation hesabı gerekmesine büyük tepki koymuş.

Tabii ki olumsuz yorumlar sadece PSN için de değil. Bazı oyuncular, Ragnarök’ün PC portunda görsel hatalar, çok düşük FPS, ses problemleri, oyunu açmada sorunlar gibi hatalar yaşandığını da bildirmişler. Henüz bu tepkilere ilişkin Sony’den bir açıklama gelmediğini belirtelim.

 

Olimpik Eskrimciler Neden Elektrik Kablolarına Bağlıdır? (Hayır, Güvenlikleri İçin Değil!)

Her bir sporun farklı kuralları, kıyafetleri ve materyalleri vardır. Ancak eskrimcilerin elektrikli bir kabloya bağlanması oldukça dikkat çekicidir. Sizce bunun sebebi nedir?

Elektrikli kabloya bağlanmış bir eskrimci gördüğümüzde aklımıza gelen ilk şey, bu kablonun sporcuların hareketlerini engelleyip engellemediği olur. Ayrıca elektrik de herhangi bir sağlık problemine yol açmaz mı?

Gelin, bunun sebebine bakalım.

Eskrimcilere takılan kablolar, vücut kordonu veya vücut teli olarak bilinen yere bağlıdır.

Bu kablo genellikle skorun, şüphelere fırsat verilmeden net bir şekilde takip edilebilmesi için oradadır. Eskrim, iğne benzeri bıçakları ve hızlı vuruşlarıyla, hakemin skoru yalnızca izleyerek takip etmesi için oldukça zor bir spordur.

Bu sebeple stratejik olarak yerleştirilmiş kablolar aracılığıyla iletilen elektrik akımları, her dokunuşu kaydeder. Eskrimciler, bu elektrik kablolarını genellikle ceketlerinden yukarı geçirerek kılıçlarına takarlar.

Ayrıca epe kılıcıyla yapılan eskrim çeşidinde hedef alan, baş ve ayaklar da dahil olmak üzere tüm vücuttur.

Bu sebeple temasın nerede gerçekleştiğini ayırt etmek çok gerekli değildir. Ancak flore ve sabre eskrimlerinde temas oldukça ayırt edicidir. Ek olarak eskrimciler, müsabakalar sırasında bu elektrikli kabloyu doğrudan, lame olarak bilinen ve elektriksel olarak iletken olan bir cekete bağlamak durumundadır.

Ayrıca lameleri elektrikli bir maskeye bağlayan, maske kordonlarından da faydalanırlar. Toparlayacak olursak eskrimcilerin elektrikli bir kabloya bağlanmasının sebebi, kablodan geçen elektrik akımının oyuncuların hareketlerini kaydetmesidir.

Bu da hakemlerin puanlama yapmasını oldukça kolaylaştırır. Yine tahmin edilenin aksine bu kablolar, sporcuların hareketlerini engellemeyecek biçimde tasarlanmıştır.

Kaynaklar: IFL Science, Mental Floss

Sivilcelerinizi Patlatınca Cildinizde Neler Olduğunu Öğrenince Onlara Bir Daha Dokunmak İstemeyeceksiniz!

Yakın çevremiz veya alanında uzman kişiler söz konusu sivilceler olduğunda, sıkmak şöyle dursun genellikle onlara dokunmamamız gerektiğini söyler. Peki sivilcelerle oynamak ve patlatmak, cildimize nasıl zarar verir?

Vücudumuzda kıpkırmızı ve şiş bir sivilce gördüğümüzde yapmak istediğimiz tek şey onu sıkmak ve ondan kurtulmak olur. Üstelik bu davranış, psikolojik olarak bizi oldukça rahatlatır.

Gelin, bu davranışın sebep olduğu olumsuzluklara bakalım.

Sivilce; aşırı sebum yani yağ, ölü deri hücreleri ve bakteriler, bir gözenekte sıkıştığında oluşur.

Bu da uçlarında beyaz irin bulunan kırmızı ve hassas şişliklerin oluşmasına neden olur. Sivilce oluştuğunda o gözenek şişmiş ve çok fazla baskı altında demektir. Ayrıca gözeneklerdeki bakteriler, iltihaplanmayı da beraberinde getirebilir.

Sivilce sıkmak içgüdüsel olarak bizi rahatlamış hissettirse de onları patlatmak, ciddi anlamda yanlıştır. Çünkü sıkma hareketiyle gözeneklerden çıkan döküntüler, biz farkında olmasak da daha derinlere itilebilir.

Bu, cildin folikül duvarının yırtılmasına neden olurken sivilce çevresinde kızarıklık, şişlik ve ısının artmasıyla birlikte o bölgede, iltihaplanmanın daha da artış göstermesine sebep olabilir. 

Derinin yapısındaki bozulma, aynı zamanda enfeksiyona teşvik edebilir.

Bu da daha büyük bir sivilcenin oluşmasına veya patlattığınız sivilcenin hemen yanında yeni bir sivilcenin çıkmasına yol açabilir. Sıkılmış bir sivilcenin yakınında yeni bir sivilcenin oluşmasına ek olarak, yara izi ve renk değişikliği gibi diğer cilt değişikleri de görülebilir.

Ayrıca henüz ucu gözükmeyen bir sivilceyi patlatmaya çalışmak da cildin daha fazla irin toplamasına sebep olur. Bu, kabuk oluşumunu ve genel itibarıyla cildin koyulaşmasını beraberinde getirir.

Yine sivilceli bölgeleri sık sık sıkmak, daha derin dokularda sertleşmiş akne lezyonlarının veya çıbana benzeyen irin dolu lezyonların oluşmasına neden olur. Yine kişiden kişiye değişmekle birlikte bir sivilce sıkıldığında, doku kaybı görülebilir.

Bu şekilde de çökük veya çukur sivilce izleri oluşur. Özetle sivilceleri sıkmak, ciddi anlamda yanlış bir davranıştır. İrin ve şişkinlikten kurtulma amaçlı yapılan bu davranış, sonrasında daha büyük cilt problemlerine neden olur. 

Kaynaklar: very well health, Mashable

X’ten Brezilya’daki Yasak Konusunda Geri Adım: Mahkemenin Emirlerine Uymaya Başladı!

X, temsilci atamadığı ve istenilen hesapları kaldırmadığı nedeniyle Brezilya’da yasaklanmıştı. Platform, başta yasakla mücadele edeceğini söylese de ülkenin isteklerine uymaya başladı.

X, eylül başında Brezilya ile arasındaki gerginlikle gündeme gelmişti. Ülkedeki yetkililer, temsilci aramayı reddetmesi ve dezenformasyon yaydığı için kaldırılması gereken hesapları kaldırmaması nedeniyle platformu yasaklamıştı. X’in sahibi Elon Musk da bu kararı eleştirmiş ve mücadele edeceklerini belirtmişti.

Ancak gelen yeni haberler, sosyal medya devinin karara olan yaklaşımını değiştireceğini ortaya koydu. The New York Times’a (NYT) göre X, Brezilya Yüksek Mahkemesi’nn emirlerine uymaya başladı.

X’in temsilci atadığı ve bahsi geçen hesapları kaldırdığı söyleniyor

NYT’nin X’in avukatlarının açıklamalarına dayandırdığı raporuna göre şirket, Brezilya’nın istediği şeyleri yerine getirdi. Teknoloji devinin ülkede bir temsilci atadığı, yetkililerin belirlediği dezenformasyon yayan hesapları kaldırdığı ve verilen para cezalarını ödediği ifade edildi.

Ancak hâlâ her şeyin tamamlanmadığı da aktarıldı. Buna göre X’in hâlâ Brezilya Yüksek Mahkemesi’ne sağlaması gereken belgeler var. Bunun için de 5 gün civarı süresi bulunuyor. Belgelerden birinin, X’in temsilci atadığına dair bir resmî belge olduğu söyleniyor. Yani temsilci atanmış ancak atandığına dair resmî bir belge mahkemeye verilmemiş.

Elon Musk ve X, en başta bu kararı “sansür” olarak nitelendirmiş ve mücadele edeceklerini söylemişlerdi. Ancak Brezilya’nın günlük 1 milyon dolara kadar çıkabilecek ceza ve yasağı kaldırmama tehditleri, platformun geri adım atmasını sağladı. Gerekli belgeleri sağladıklarında ülkede yakında yeniden faaliyetlerine başladıklarını görebiliriz.

40 Yıl Düşünseniz Aklınıza Gelmez: Uzaydan Bile Görülebilen Bu Dışkı Hangi Hayvana Ait?

“Uzaydan bile görünen bir şey.” dendiğinde herkesin aklına ilk gelen “Çin Seddi” olur ancak bundan ötesi var: penguen kakaları. İyi ama nasıl?

Uyduları; hava durumu takibi, bilimsel araştırmalar, navigasyon ve GPS gibi amaçlarla kullanıyoruz. Peki ya penguen kakalarını görmeye ne dersiniz?

Evet, bu uydular sayesinde penguenlerin kakaları taa uzaydan bile görünebiliyor. Bunun nasıl mümkün olduğuna ve avantajlarına birlikte bakalım.

Penguenler, koloniler hâlinde yaşıyor.

Penguenler, bizden çok uzak diyarlarda, Antarktika’da yaşıyor. Üstelik yaşadıkları bölge, -50 dereceye kadar ulaşabiliyor. Hâliyle onları takip etmemiz, araştırmamız epey zor.

Bu yüzden onları uydularla takip edebiliyoruz ancak tabii ki bireysel olarak değil. Uydudan, tek bir pengueni göremeseniz de koloniler hâlinde yaşayan hayvanlar olduklarından bir şekilde takip edebilirsiniz. Hem de kakaları sayesinde…

Uydudan, penguenlerin kakaları görünebiliyor.

Dünya’nın yörüngesinde dönen Sentinel-2A ve 2B tarafından çekilen fotoğraflarda, Antarktika’daki penguen dışkılarını (guano), büyük kahverengi lekeler olarak görebiliyoruz. 

Hatta bu kahverengi lekelerle penguenleri takip etme araştırması sayesinde 11 yeni koloni bile ortaya çıktı. Güncel olarak Antarktika’da en az 60 penguen kolonisi olduğunu biliyoruz.

Sentinel 2A ve 2B, iklim değişikliğinin etkilerini gözlemlemek için de kullanılıyor ve ne yazık ki penguenler iklim krizinden epey etkileniyor. Bu da demek oluyor ki onları korumak için en yakın zamanda harekete geçmemiz gerekiyor.

Kaynaklar: ESA, NASA

İlginizi çekebilecek daha fazla içerik: