Korku Sevenler Buraya: Dead Space Oyunları Steam’de %80’e Varan Oranda İndirime Girdi

Steam, korku türünü sevenlerin kaçırmaması gereken bir kampanya başlattı. İkonik seri Dead Space’in oyunları, kısa süreliğine %80’e varan oranda indirime girdi.

Türkiye’de oyun fiyatları aldı başını gidiyor. Artık hangi platform olduğu fark etmeksizin oyunseverlerin bir oyunu almak için binlerce TL’yi gözden çıkarması gerekiyor. Durum böyle olunca da kampanyalar büyük önem taşıyor.

Şimdi ise Steam’de özellikle korku türünü sevenleri mutlu edecek bir indirim başladı. En ikonik korku serilerinden olan EA imzalı Dead Space’in oyunları büyük indirime girdi. 2023’te piyasaya sürülen ve büyük beğeni toplayan Dead Space Remake de dahil 4 oyunda %80’e varan kaçırılmaması gereken indirim var.

Dead Space oyunlarına gelen indirimin ardından oluşan fiyatlar şu şekilde:

Oyun Normal fiyatı İndirimli fiyatı
Dead Space Remake 59,99 dolar (2.046,71 TL) 20,99 dolar (716,13 TL) – %65
Dead Space 19,99 dolar (682,01 TL) 7,99 dolar (272,60 TL) – %60
Dead Space 2 19,99 dolar (682,01 TL) 3,99 dolar (136,13 TL) – %80
Dead Space 3 19,99 dolar (682,01 TL) 3,99 dolar (136,13 TL) – %80

Dead Space serisindeki indirim, 26 Eylül 2024 tarihine kadar devam edecek.

iPhone 16 Tanıtıldı: Peki iPhone 15 Hâlâ Alınır mı?

Apple, büyük bir heyecanla beklenen Glowtime isimli lansmanıyla teknoloji dünyasında büyük bir merak uyandırmış ve 9 Eylül akşamı gerçekleşen lansmanda yeni iPhone 16’yı tanıtmıştı.

Son etkinliğiyle iPhone 16’yı tanıtan Apple bazı kullanıcılarını tatmin etse de bazılarını edemedi. Bu noktada ise akıllara tek bir soru geldi. “Bir önceki modelden ne farkı var?”

Gelin, iPhone 15 ve iPhone 16 arasındaki farklara bakalım.

İlk olarak genel hatlarıyla iPhone 15’in sahip olduğu özellikleri hatırlayalım.

Ekran 6.1 inç tam ekran OLED
İşlemci A16 Bionic
RAM 6 GB
Depolama 128/256/512 GB
Ana Kamera 48 MP (26 mm, ƒ/1.6 diyafram, sensör bazlı optik görüntü stabilizasyonu, %100 Focus Pixels)
Ön Kamera 12 MP
Pil 3349 mAh
Boyut ve Ağırlık 71,6 x 147,6 x 7,80 mm / 171 gram

iPhone 15 modelinin arka kısmında parlak bir cam, kenarlarında da alüminyum malzeme kullanılıyor. Renk seçeneği ise mavi, pembe, sarı, yeşil ve siyah olmak üzere 5 adet. Dynamic Island özelliği yine devam ediyor.

Yine iPhone 15’te 2 kamera ve 1 LIDAR sensör bizi karşılıyor. Modelin IP68 sertifikası da bulunmakta. Yani cihazlar, toza ve suya karşı ekstra dayanıklı. 6.1 inç boyutunda olan iPhone 15, dışarıda 2000 nit parlaklığa kadar ulaşabiliyor. 

Bunun dışında cihazın çözünürlüğü 2556 x 1179 iken yoğunluğu, 460 ppi. Cihazın ana kamerasında optik görüntü sabitleyici bulunuyor ve böylece video ve fotoğraflar sabit kalıyor. Yine 2 kat optik uzaklaştırma, 2 kat optik yakınlaştırma ve 10 kata kadar dijital zoom imkanını belirtmeden geçmeyelim.

iPhone 15, 720p kalitede 30 FPS videolar çekebiliyor. Full HD, yani 1080p videolar çekmek istediğinde de 25, 30 ve 60 FPS’e kadar çıkabiliyor. 4K video çekiminde de seçeneklerin başına 24 FPS ekleniyor. Ağır çekimde ise seçenekler 120 ve 240 FPS.

Sarsılmaları en aza indiren hareket modunda çekim yapmak istendiğinde cihaz, 2,8K çözünürlüğe kadar 60 FPS çekim imkânı sağlıyor. Sinematik modda da 4K HDR sahneleri 30 FPS olarak yakalanabiliyor. 

Peki iPhone 15 hâlâ yeni bir model sayılırken, iPhone 16 almaya değer mi?

Söz konusu ekran boyutları ve ağırlık olduğunda bu iki model arasında çok az bir fark var. iPhone 16, tıpkı iPhone 15’te olduğu gibi 6.1 inç ekrana sahip. Ancak elbette bazı iyileştirmeler bulunmakta.

Bu iyileştirmeler arasında iPhone 16’nın hafif sivriltilmiş kenarlara sahip alüminyum çerçeveli tasarlanması var. Ayrıca arkada mat cam bir kaplama mevcut. Ancak iPhone 16 ile iPhone 15 modellerinin boyutları tamamen aynı.

71,6 mm genişlik, 147,6 mm yükseklik ve 7,8 mm kalınlık. Söz konusu ağırlık olduğunda ise yalnızca 1 gramlık bir fark var. iPhone 16, 170 gram iken iPhone 15, 171 gram.

Yani hafif sivriltilmiş kenarlı bir alüminyum çerçeve ve mat bir cam kaplama gözünüze hitap ederse, tercihinizi iPhone 16’dan yana kullanabilirsiniz. 

İşlemciler ne durumda?

iPhone 15’te A16 Bionic yonga mevcutken Apple, iPhone 16’da A18 çip ile kademe atlamış diyebiliriz. İkinci nesil 3nm teknolojisiyle üretilen A18 çip, performansta azımsanmayacak bir artış anlamına geliyor. 

Aynı zamanda A18 çip, günlük kullanımda hızlı işlem gücü, daha verimli enerji kullanımı ve yapay zekâ (AI)’da gözle görülür bir hızın kapılarını aralıyor.

Bunların yanı sıra iPhone 15’te 6 GB RAM mevcutken iPhone 16, 8 GB RAM ile karşımıza çıkıyor. Bu da genel sistem hızının artması, verilerin hızlı biçimde okunması, yazılması ve aktarılması bakımından artı sağlıyor.

Yani Apple, iPhone 16 ile performansı göklere çıkarmış durumda. Sanki biraz etkilendik öyle değil mi?

Batarya ve şarj, bir telefonun belki de en çok dikkat ettiğimiz özellikleri arasında.

iPhone 16, iPhone 15’e kıyasla video oynatma süresinde %10’luk bir artışa gitmiş. iPhone 15’te maksimum süre 20 saatti ancak iPhone 16’da bu süre 22 saate çıkıyor. Fakat söz konusu ses oynatma olduğunda bu iki model arasında bir fark yok.

Yani her iki modelde de 80 saatlik süre var. Ayrıca MagSafe şarj teknolojisi bir tık daha gelişmiş durumda. MagSafe ile şarjda 30W adaptör veya üzeri 25W’a kadar MagSafe kablosuz şarj imkânı bulunuyor.

Ek olarak iPhone 16 daha büyük bir batarya ile bize göz kırpıyor. iPhone 15’in bataryası 3349 mAh iken iPhone 16, 3561 mAh. Apple küçük de olsa iPhone 16’nın bataryasına yönelik bir iyileştirme yapmış diyebiliriz.

Gelelim kameralara.

iPhone 16 iPhone 15’ten farklı olarak, yeni makro desteğine sahip 12MP ultra geniş kameranın yanı sıra daha geniş bir diyafram sunuyor ve böylece düşük ışık koşullarında daha iyi performans sağlıyor.

Ayrıca iPhone 16, ilk kez makro fotoğrafçılığı destekleyen bir model olarak karşımıza çıkıyor. Bu özellik daha önceleri iPhone 14 ve 15’lerin Pro ve Pro Max modellerinde bulunuyordu. Artık baz bir modelde de bu yeniliğin olduğunu söyleyebiliriz. 

Ek olarak iPhone 16 kamerasındaki en ayırt edici yeniliklerden biri, Spatial Video desteği. Kullanıcılar bu özellikle birlikte Apple’ın Vision Pro kulaklığıyla 3D videoları izleme imkanı bulabilir. 

Ancak iPhone 16 kameralarının iPhone 15 ile aynı kalan bir özelliği var. O da 48MP ana kamera. Bu özellik iPhone 15 ile ilk kez karşımıza çıktı ancak Apple, iPhone 16’da bunu iyileştirmek yerine aynı bırakmayı tercih etti.

Eğer kamera ve fotğrafçılık bir telefonda benim olmazsa olmazım derseniz, bu noktada iPhone 16 cihaz seçiminizde bariz şekilde öne geçebilir.

Tasarımdan ne haber?

iPhone 16 tasarımının genel itibarıyla iPhone 15’e benzer bırakıldığını görüyoruz. Ancak Apple, küçük de olsa bir yenilik yapmayı unutmamış. iPhone 16, Kamera Denetimi Butonu ile karşımıza çıkıyor.

“Peki bu ne işe yarayacak?” derseniz bu buton, kamerayı daha hızlı açma ve kontrol etme olanağı sunuyor. Ayrıca portre modundaki arka plan bulanıklığını ayarlarken ya da zoom yaparken bu butondan destek alabilirsiniz.

Değişiklik küçük olsa da fotoğrafçılık deneyimini sanki arttırdı öyle değil mi? Ek olarak filtreler arasında hızlı geçiş yapabilme özelliğini de belirtmeden geçmeyelim.

İşte iPhone 16’yı, iPhone 15’ten farklı kılan o özellik: Yapay Zekâ (AI)

iPhone 16 ile birlikte Apple’ın yeni Apple Intelligence sistemi artık kullanıma sunuluyor. Bu yapay zekâ destekli sistem, kişisel deneyimin daha da artmasına olanak sağlıyor.

Örneğin Siri, Apple Intelligence sayesinde artık sorularınıza daha mantıklı ve net cevaplar verebilecek. Böyle bir özellik daha önce hiçbir iPhone’da bulunmuyordu. Bu özellikle birlikte Apple, iPhone 16 ile yeni bir maceranın kapılarını aralamış diyebiliriz.

Peki şimdi ne yapacağız?

Aslında iPhone 15 ile yola devam etmek veya iPhone 16’ya geçiş yapmak noktasında vereceğiniz karar, tamamen cihazdan ne beklediğinizle alakalı. Genel itibarıyla kullanıcılarla buluşacak iPhone 16’da yenilikler elbette bulunmakta. 

Bataryanın büyümesi, RAM’in artması ve A18 çip ile daha yüksek bir performansın yanı sıra yenilikler genellikle fotoğrafçılık ve yapay zekâ üzerinde yoğunlaşmış durumda. Eğer hâlihazırda iPhone 15’in makro fotoğrafçılık özellikleri sizi tatmin ediyorsa ve çok daha fazlasına “Bence ihtiyaç yok” diyebiliyorsanız, iPhone 15 ile yolunuza devam edebilirsiniz.

Aynı şekilde “Yapay zekâdaki yenilikler, beni cihaz yükseltecek kadar etkilemedi” diyenlerdenseniz, yine iPhone 15 kullanmaya devam edebilirsiniz. Ancak fotoğrafçılık ve yapay zekânın yanında batarya, RAM ve A18 çip ile yüksek verimliliğin sınırlarını zorlamak isterseniz, iPhone 16 sizi bekliyor!

Fiyatları da eklemeden bitirmeyelim:

  iPhone 15 iPhone 16
128 GB 56.999 TL 64.999 TL
256 GB 61.999 TL 69.999 TL
512 GB 71.999 TL 79.999 TL

Kendine Reset Atarak “Ölümsüz” Ünvanını Almış Bu Denizanası Türü Nasıl Oluyor da Sonsuza Kadar Hayatta Kalabiliyor?

Bir düşünün: sonsuz gençlik hayaliyle dolu dünyamızda, bir canlı var ki gerçekten de “ölümsüz” ünvanına layık görülmüş. Evet, doğru duydunuz!

Karayip Denizi ve Akdeniz’de yaşayan küçük bir denizanası türü olan Turritopsis dohrnii, diğer adıyla ölümsüz denizanası, bilinen biyolojik yapısıyla âdeta doğanın zaman makinesi gibi işliyor.

Peki, bu minik denizanası nasıl oluyor da yaşam döngüsünü başa sarabiliyor?

Biyolojik olarak ölümsüz kabul edilmesinin nedeni oldukça ilginç.

Bu denizanası türü; zarar gördüğünde, yaşlandığında ya da çevresel stres altındayken olağanüstü bir yetenek sergiliyor: kendini gençleştirebiliyor!

Normalde bir denizanası, yaşam döngüsünde polip evresinden medusa evresine geçer ve yaşamı bu şekilde sonlanır. Ancak Turritopsis dohrnii için bu döngü geri sarılabiliyor.

Yani yaşlı bir medusa, kendini polip aşamasına geri döndürüp yeniden genç bir denizanasına dönüşebiliyor. Bu süreç “transdifferentiation” adı verilen bir biyolojik mekanizmayla gerçekleşiyor.

Özetle, bu süreç hücrelerin kendini farklı bir tür hücreye dönüştürmesini sağlıyor ve denizanası âdeta “yeniden doğuyor.”

Gerçekten ölümsüz mü?

Her ne kadar bu muazzam biyolojik yetenek ona “ölümsüz” ünvanını kazandırsa da Turritopsis dohrnii’nin gerçek anlamda ölümsüz olup olmadığını söylemek zor.

Doğal düşmanlar, hastalıklar ya da çevresel tehditler bu denizanasının hayatını sona erdirebilir. Ancak biyolojik yaşlanmadan kaynaklı ölüm bu denizanası için pek de olası değil.

Hayatta kalma koşulları uygun olduğu sürece, bu küçük denizanası yaşamını yeniden ve yeniden başlatabilir.

Bilim insanları, bu inanılmaz yeteneği anlamak için yıllardır çalışıyorlar.

Farklı yaşam evreleri

Eğer bu denizanasının gençleşme mekanizması insanlar üzerinde de uygulanabilir hâle getirilebilirse, yaşlanmayı yavaşlatan ya da durduran yeni tedavi yöntemleri keşfedilebilir. Bu yüzden de bilim insanları hasarlı dokuyu yeniden onarmak ve yenilemek için yeni yollar arıyor.

Tabii ki bu, bilim kurgu filmlerinden fırlamış bir hikâye gibi görünebilir ama bilim, her geçen gün sınırlarını zorlamaya devam ediyor.

Kim bilir, belki bir gün bu denizanasının sırrı sayesinde insanlık da biyolojik yaşlanmayı kontrol altına alabilir.

Kaynaklar: American Museum of National History, National History Museum, The Biologist

Denizanaları hakkında daha fazlası için:

 

Türk Espor Tarihinin En Önemli Maçlarından Biri Bu Akşam Gerçekleştiriliyor! Türk Takım Eternal Fire ile NAVI Arasındaki ESL Pro League Finali Nasıl İzlenir?

CS turnuvası ESL Pro League Sezon 20’de finale kalan Türk espor ekibi Eternal Fire, bugün finalde NAVI ile karşılaşacak. Türk espor tarihinine en büyük maçlarından biri olarak karşılaşma, akşam saatlerinde gerçekleştirilecek.

Türkiye, espor konusunda önde gelen ülkelerden biriydi. Birçok farklı turnuvalarda ve oyunlarda Türk takımlarının mücadele ettiğini görüyorduk. Counter-Strike da bunlardan biriydi.

Ülkemizin önde gelen espor kulüplerinden olan Eternal Fire, en üst düzey Counter Strike 2 turnuvalarından olan ESL Pro League’in 20. sezonunda finale kaldı. Final maçı, bugün gerçekleştirilecek.

Eternal Fire, bu akşam NAVI ile karşılaşacak

Eternal Fire, dün akşam saatlerinde gerçekleştirilen yarı final maçında MIBR takımını 2-0 skorla mağlup ederek Sezon 20’nin büyük finaline yükseldi. Ekip, heyecanlı karşılaşmada Nuke’ta 13-7 ve Inferno’da 13-10’luk skorla galibiyeti aldı.

Bir diğer yarı final karşılaşmasında ise NAVI, G2 ile karşı karşıya geldi. Bu karşılaşmada NAVI, 2-1’lik galibiyetle kazanarak Eternal Fire’ın bu akşamki finaldeki rakibi oldu.

Nasıl izlenir?

Türkiye espor tarihinin en önemli maçlarından biri olacak final karşılaşması, bu akşam TSİ 18.00’de gerçekleştirilecek.  Maçı ESLCS’nin buradaki bağlantıdan ulaşabileceğiniz Twitch hesabından izleyebilirsiniz. Eternal Fire, şu ana kadar NAVI ile yaptığı maçları kaybetmişti. Umarız bu durum bugün bozulur ve kazanan Türk ekip olur. Biz de Webtekno olarak Eternal Fire’a başarılar diliyoruz.

Bu Haftanın Favorileri: En Çok Satan 10 Teknolojik Ürün

Bu hafta Amazon’da en çok tercih edilen, bolca satın alınan ürünleri sizin için listeledik.

Bu hafta interneti ele geçiren en popüler ürünleri listelediğimiz bu içerikte kulaklıktan dizüstü bilgisayara, dikey süpürgeden oyuncu monitörüne kadar pek çok ürün yer alıyor. 

Satın aldığınız ürünlerde satıcılardan kaynaklanan sorunlardan Webtekno sorumlu değildir.
Bu içerik marka iş birliği içeriyor.

Apple AirPods Pro 2 Kablosuz Kulaklık

Akktif Gürültü Engelleme özelliği sayesinde arka plan seslerini iki kata kadar daha fazla engelleyen Apple AirPods Pro 2 Kablosuz Kulaklık, her ortamda en iyi dinleme deneyimini sunuyor.

Ürünü incelemek için buraya tıklayın.

TP-Link UB500 USB Bluetooth

Geçen ay 1000 adetten daha fazla satın alınan TP-Link UB500 USB Bluetooth, bilgisayara takıldığında 5 metreye kadar bağlantı imkanı sağlıyor.

Ürünü incelemek için buraya tıklayın.

HP 15 Dizüstü Bilgisayar

Günlük kullanım için oldukça ideal bir seçenek olan HP 15 Dizüstü Bilgisayar, fiyat performans açısından bakıldığında kullanıcıların beğenisini topluyor. Bu haftanın en çok tercih edilen dizüstü bilgisayaları arasında ilk sırada yer alan bu ürün, ince ve hafif tasarımı sayesinde kolayca taşınabilir.

Ürünü incelemek için buraya tıklayın.

Sony Playstation 5 Slim Digital Sürüm Oyun Konsolu

Oyunları internet üzerinden indirip oynayabileceğiniz Sony Playstation 5 Slim Digital Sürüm Oyun Konsolu, haftanın en çok satan ürünleri arasında bulunuyor.

Ürünü incelemek için buraya tıklayın.

TP-Link Archer TX55E

Daha hızlı veri aktarımı ve daha geniş bir etki alanı ile kablosuz cihazlarla sorunsuz bağlantı imkanı sağlayan TP-Link Archer TX55E, birden fazla cihazın aynı anda veri alabilmesine olanak tanıyor.

Ürünü incelemek için buraya tıklayın.

Philips HD9243/90 Airfryer Fritöz

%50 daha hızlı pişirme ve %70 enerji tasarrufu sağlayabileceğiniz Philips HD9243/90 Airfryer Fritöz, sağlıklı yiyecekler hazırlamanıza yardımcı olur.

Ürünü incelemek için buraya tıklayın.

Philips XC7043/01 SpeedPro Max Kablosuz Şarjlı Dikey Süpürge

Güçlü performansının yanında pratik tasarımıyla ev temizliğini kolaylaştıran bir dikey süpürge olan Philips XC7043/01 SpeedPro Max; farklı başlıkları ile halı, sert zemin, köşeler ve mobilya temizliği için özelleştirilmiş çözümler sunar.

Ürünü incelemek için buraya tıklayın.

HyperX Cloud II Gaming Kulaklık

Rahat kullanımı ve ses kalitesi ile ön plana çıkan HyperX Cloud II Gaming Kulaklık, 7.1 sanal surround ses desteği sayesinde oyundaki detayları daha iyi duymanıza yardımcı olur. Ayrıca mikrofonu sayesinde takım arkadaşlarınızla net bir şekilde iletişim kurmak da oldukça kolay.

Ürünü incelemek için buraya tıklayın.

Logitech G G305 Lightspeed Kablosuz Oyuncu Mouse

6 adet ayarlanabilir makro tuşları ve 12000 DPI’a kadar mouse hassasiyeti sunan Logitech G G305, hem sağ hem de sol el ile kullanıma uygun bir ürün olarak karşımıza çıkıyor.

Ürünü incelemek için buraya tıklayın.

ASUS TUF VG27AQ1A Oyuncu Monitörü

170 Hz yenileme hızına sahip 27 inç WQHD (2560 x 1440) IPS oyuncu monitörü olan ASUS TUF, oyun oynayanların ilk tercihi olarak gözümüze çarpıyor. Ayrıca akıcı oynanış için gölgelenme ile hareket bulanıklığını daha da azaltan ASUS Extreme Low Motion Blur (ELMB) teknolojisi de bulunuyor.

Ürünü incelemek için buraya tıklayın.

Sizin için diğer önerilerimiz;

Sony’nin, 2 Haftada Sunucuları Kapanan Yılın En Başarısız Oyunu Concord’a Yüz Milyonlarca Dolar Harcadığı Ortaya Çıktı

Fiyasko gibi çıkış yaptıktan sonra sunucuları kapatılan Concord hakkında yeni iddialar ortaya çıktı. Buna göre Sony, 2 hafta bile dayanamayan yapıma 400 milyon dolar gibi inanılmaz bir para harcamış.

Firewalk Studios imzalı 8 yıldır geliştirilen FPS türündeki Concord, 23 Ağustos’ta piyasaya sürülmüştü. Ancak yapım, hiç ilgi görmedi ve satışları çok aşağı seviyede kaldı. Fiyasko çıkışının ardından ise satışları durduruldu ve 6 Eylül’de sunucuları kapandı. Yani sadece 2 hafta hayatta kalabildi.

Şimdi ise Concord hakkında yeni bilgiler geldi. Sacred Symbols isimli podcast’te paylaşılan ve oyunun geliştirilme sürecinde çalışan bir kişiden elde edildiği söylenen bilgilere göre Concord, PlayStation’a yüz milyonlarca dolara mal oldu.

2 haftada iptal edilen oyun için 400 milyon dolar harcanmış

İddiaya göre geliştirilme sürecinde Concord’a 400 milyon dolar gibi inanılmaz bir para harcanmış. Oyun, geliştirilirken “PlayStation’ın geleceği” ve “Star Wars benzeri potansiyele sahip” olarak nitelendiriliyormuş. Ancak hepimizin de gördüğü gibi böyle bir şey yaşanmadı ve neredeyse yarım milyar dolar boşa gitti.

Paylaşılan bilgilere göre oyunda çalıştığını söyleyen kişi, geliştirilme sürecinin düşünülenden çok daha kötü olduğunu da belirtmiş. Buna göre yetkililer, hiçbir önemli geri bildirimi umursamamış.

400 milyon dolar harcamanın sadece oyunun geliştirilme sürecini kapsayıp kapsamadığını bilmiyoruz. Bazı kaynaklar, bu miktarın içinde Sony’nin Firewalk’u satın alma bedelinin de dahil olduğunu söylüyor.

Ne olursa olsun bu kadar başarısız, 8 yıl boyunca geliştirilip bu yılın en kötü oyunlarından biri olmayı başaran ve yalnızca 2 hafta dayanabilen bir oyuna 400 milyon dolar harcamak gerçekten korkunç. Üstelik geliştirilme sürecinin de toksik olduğu iddiaları durumu daha da kötüleştiriyor.

Beynimiz Neden Tek Bir Parçadan Değil de İki Yarım Küreden Oluşuyor?

Hiç merak ettiniz mi, beynimiz neden iki yarım küreden oluşuyor? Peki bu durum bizim için ne ifade ediyor?

Beynin sol ve sağ yarım küresinin birbirinden farklı görevleri üstlenmesi aslında sandığımızdan çok daha heyecan verici!

Tek bir parçadan oluşmaması evrimsel sürecin de getirdiği bir detayken ikisin iletişimi ise ayrı bir uyum.

Beynimiz sol ve sağ yarım küre olmak üzere ikiye ayrılıyor.

Fakat bu iki yarım küre birbirinden bağımsız değil, aksine inanılmaz bir iş birliği içinde çalışıyor.

Sol yarım küre; daha analitik, mantıksal ve dil odaklı. Matematik problemleri çözmek, mantık yürütmek, kelimeleri seçmek gibi işler genellikle sol yarım kürenin kontrolünde.

Öte yandan sağ yarım küre daha yaratıcı ve görsel. Sanat, müzik, duygular ve uzaysal farkındalık gibi beceriler sağ yarım kürede yer alıyor. Örneğin, bir tabloya bakıp renkleri ve kompozisyonu anlamlandırmak sağ yarım kürenin uzmanlık alanı.

Peki bu iki yarım küre nasıl bu kadar uyumlu çalışıyor?

İşin sırrı, corpus callosum adı verilen bir sinir köprüsünde yatıyor. Bu yapı, sol ve sağ yarım küre arasında hızlı bilgi akışını sağlıyor.

Bir elinizle piyano çalarken, diğer elinizle nota tutmayı başarabiliyorsanız, bunu bu köprüye borçlusunuz! Beynimizin bu iki yarısı farklı becerileri üstlense de ortak çalışarak karmaşık görevleri yerine getirmemizi sağlıyor.

Peki iki ayrı yapıda olmasının avantajı ne?

Asıl sorumuzun cevabı ise karmaşık görevlerde ortaya çıkıyor. Belirli bir görevi yerine getirmekle yükümlü kısma iş düştüğünde, kişi bu görevi daha iyi yerine getiriyor. Yani işimiz aslında daha da kolaylaşıyor.

Yani konuşma eylemini gerçekleştirirken yüz tanıma gibi başka bir şeyle ilgilenmesi gereken bölge serbest kalıyor ve bu da beynin farklı işlevleri daha verimli gerçekleştirmesine yarıyor.

Pek çok insan sağ beyin mi sol beyin mi daha baskın sorusunu soruyor.

Hatta bu konuda çeşitli testler bile yapılıyor. Ancak araştırmalar gösteriyor ki herkesin beyni iki yarım küreyi de aktif bir şekilde kullanıyor.

Örneğin, dil öğrenirken sol yarım küre baskın olabiliyor ama yaratıcı bir çözüm bulmanız gerektiğinde sağ yarım küreniz devreye giriyor.

Kısacası, beyninizin her iki yarısı da bir orkestra gibi birlikte çalışarak en iyi performansı sergiliyor.

Sonuç olarak beynin iki yarım küreye ayrılması, insanın karmaşık düşünme yeteneğini geliştiren bir evrimsel avantaj. İster bir şarkı dinliyor olun ister matematik problemi çözün, beyninizin iki tarafı da hep iş başında!

Kaynaklar: Live Science, Scientifi American, MPG

Beynimizle alakalı daha fazla içerik için:

 

Samsung ve Google’ın Karma Gerçeklik Gözlüğü Yine Ertelendi: Apple Vision Pro Rakibi Olmayacak!

İddiaya göre Samsung, Google ve Qualcomm’un uzun süredir ortak geliştirdiği Android XR gözlükleri bir kez daha ertelendi. Şirketilerin cihazı farklı bir ürüne dönüştürmeyi planladığı da aktarıldı. Bu değişikliklerin nedeni ise Apple Vision Pro’nun düşük satışları. İşte detaylar…

Karma gerçeklik gözlükleri her geçen gün daha da yaygınlaşıyordu. Meta’dan Apple’a kadar birçok teknoloji devinden bu tarzda ürünler görüyorduk. Yakında bunlar arasında Samsung, Google ve Qualcomm katılacaktı. 3 şirket, uzun süredir ortak olarak Android genişletilmiş gerçeklik (XR) gözlüğü geliştiriyorlardı.

Ancak gelen yeni bilgiler, bu konuda bazı değişiklikler olabileceğini gösterdi. İddialara göre şirketler, XR gözlüklerini bir kez daha erteledi ve tamamen farklı bir ürünle karşımıza çıkma kararı aldı.

Samsung ve Google’ın fikir değiştirmesi, ertelemeye neden oldu

Kore’den gelen iddialarda, Samsung, Qualcomm ve Google’ın XR gözlüklerini bir kez daha erteleme kararı aldı. Geçtiğimiz yıl duyurulan başlık, daha önce de ertelenmişti. Kimse tam olarak ne zaman çıkacağını bilmiyordu ancak beklentiler 2024 sonuna doğruydu. Ancak yeni iddiaya göre bu olmayabilir.

Ertelemenin nedeninin ise Samsung ve Google’ın sürekli fikir değiştirmeleri olduğu belirtildi. Buna göre Apple’ın 3500 dolarlık Vision Pro modelinin düşük satışlarını gören şirketler, geri adım attılar. Ayrıca LG’nin kendi XR setini iptal etmesinin de etkisi var. LG, düşük satış ihtimalinden dolayı projeyi sonlandırmıştı. Google ve Samsung da aynı riske girmek istemediler.

*Meta Ray-Ban akıllı gözlük.

Bunun yerine Meta’nın gözlüklerine benzer bir ürünle karşımıza çıkmaya hazırlanıyorlar. Meta, Quest gözlüklerinin yanı sıra şu anda günlük kullanıma da uygun Meta Ray-Ban akıllı gözlükler sunuyor. İşte Google ve Samsung da buna benzer bir cihaza geçmek istiyor. Yani öyle Vision Pro gibi her yerde her zaman takabileceğiniz bir gözlük değil, onun yerine gündelik hayatta takılabilen ancak sınırlı işlevi olan bir gözlük görebiliriz.

Meta Ray-Ban gözlükleri görüntü kaydetme gibi işlevlere sahip. Ancak karma gerçeklik başlıkları gibi bir ekranla gelmiyor. Tüm bunlara rağmen oldukça iyi satıyorlar. Yüksek satış rakamları da Google ve Samsung’un ilgisini çeken kısım.

Samsung ve Google’ın ortak geliştirdiği gözlükleri hakkında bildiklerimiz bu kadar. Şu an için söyleyebileceğimiz tek şey, yakında gelmeyecek olmaları.

Gelecekte Pencerelerin Yerini Alacak Şeffaf Güneş Panellerinin Devrimsel Teknolojisi (Gökdelenler Birer Enerji Santraline Dönüşebilir!)

Yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş yapmak çevresel kaygıları azaltma konusunda büyük bir rol oynuyor. Gelecekte pencerelerin yerini alabilecek şeffaf güneş panelleriyse sürdürülebilir enerji kaynaklarına geçişi kökünden değiştirme potansiyeline sahip. Nasıl mı? Bu içerikte anlatıyoruz.

Düşünün ki sabahları odanızın penceresinden içeri süzülen güneş ışığı sadece iç mekanınızı aydınlatmakla kalmıyor, aynı zamanda evinizin enerji ihtiyacını da karşılıyor.

Bu fikir size bilim kurgu gibi gelse de devrimsel bir teknoloji olan şeffaf güneş panelleri sayesinde çok da uzak olmayan bir gelecekte bu gerçek olabilir.

Şeffaf güneş panelleri, Michigan State Üniversitesi’ndeki araştırmaların önderliğinde geliştirildi.

2014 yılında Richard Lunt’un şeffaf güneş hücreleri geliştirme fikri üzerinde çalışmaya başlamasıyla şeffaf güneş panellerinin ilk adımının atıldığı biliniyor.

Araştırma ekibinin, ultraviyole ve kızılötesi ışınları elektriğe dönüştürebilecek malzemeler üzerine yoğunlaştığı ve bu malzemelerin ışığın gözle görülmeyen kısımlarını emerek enerjiye çevirebildiği söyleniyor.

Günümüze kadar gelişerek devam eden çalışmalar sonucunda elde edilen şeffaf güneş panellerinin, Amerika merkezli Ubiquitous Energy firması tarafından ticari olarak üretmeye başlanması planlıyor.

Bu firma, gökdelenlerin tabanından tavanına kadar şeffaf güneş panelleri yerleştirmeyi hedefliyor.

Böylece, yüksek hacimli üretime geçildiğinde şehirlerdeki büyük binaların devasa enerji kaynaklarına dönüşmesi amaçlanıyor.

Dünyadaki milyarlarca metrekarelik cam yüzeyi düşündüğümüzde, şeffaf güneş panellerinin potansiyeli daha da ortaya çıkıyor.

Amerika’da, bu panellerin ülkenin enerji ihtiyacının %40’ını karşılayabileceği tahmin ediliyor ve bu oranın çatılardaki güneş panelleri ile birleştirildiğinde %100’e bile ulaşabileceği belirtiliyor.

Peki bu paneller nasıl çalışıyor?

Şeffaf güneş panelleri, sıradan cam gibi görünse de sıradan camlardan farkı, ultraviyole (UV) ve kızılötesi (IR) ışınları emerek bunları elektrik enerjisine dönüştürebilmesi.

Geliştirilen devrimsel teknolojiyle, şeffaf paneller âdeta bir cam gibi görünür ışığın büyük bir bölümünü geçirir ancak sıradan bir camın aksine enerjiyi arka planda toplar.

Bu teknoloji sayesinde, ışığın görünmeyen dalga boylarını kullanarak enerji üretmek mümkün hâle geliyor.

Özetle, şeffaf güneş panelleri, şehirlerin daha sürdürülebilir hâle gelmesi ve karbon ayak izlerini azaltması için kritik rol oynayacak bir teknoloji gibi görünüyor.

Kaynak:World Economic Forum

İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz:

Volkswagen, Polo’yu Artık Avrupa’da Üretmeyecek: İşte Yeni Üretim Yeri

Volkswagen, 40 yılın ardından Avrupa’da Polo üretimini sonlandırma kararı aldı.

Bugün herhangi birinden bildiği Volkswagen modellerini sayması istense ilk beşte sayacağı modellerden biri Polo’dur. Bu durum elbette boşuna değil, en uzun süredir üretilen serilerden biri olan Polo dünya çapında milyonlarca model satmayı da başardı. 40 yılın ardından modelin Avrupa’daki üretimi sona erdi.

Volkswagen bundan sonra Polo modellerinin üretimini ise firmanın Güney Afrika’da bulunan Kraiega fabrikasında üretmeye başlayacak. Bu da ülkemize gelecek modellerin de Avrupa’dan değil Güney Afrika’dan geleceğini gösteriyor. 

Gümrük vergisi olmayacak

Bilindiği üzere ülkemize gelen otomobillere hangi ülkeden geldiğine göre farklı vergiler uygulanıyor. Farklı vergilendirmeler sadece Türkiye’ye özgü de değil. Bu yüzden üretimin taşınması ile birlikte aracın fiyatının artabileceği de akıllara gelmişti. 

Volkswagen ise araçları kendisi alıp tüm pazarlara dağıttığı için ek bir gümrük vergisi söz konusu olmayacak. Alman devinin yine Afrika’da ürettiği Amarok da ülkemize ek vergi olmadan gelen modeller arasında yer alıyor. Daha önce Volkswagen’in Polo üretimi için kullandığı İspanya’daki fabrika ise küçük elektrikli SUV’lerin üretimi için kullanılacak. Burada hem Volkswagen hem de Skoda markalı araçların imalatı gerçekleştirilecek. 

Böylelikle Polo’nun 40 yıllık Avrupa’da üretilme macerası sona ermiş oldu. Volkswagen Polo hakkında siz ne düşünüyorsunuz? Bu segmentte bir araç alacak alsaydınız sizin tercihiniz hangisi olurdu?