Kategori: Ekonomi

“Ekonomi” kategorisi, bir haber sitesinde ekonomi dünyasıyla ilgili haberleri, ekonomi politikalarını, finansal gelişmeleri, iş dünyası haberlerini ve diğer ekonomiyle ilgili konuları içerebilir. Ekonomi kategorisine dair örnek kategoriler aşağıdaki gibi olabilir:

Ekonomi Haberleri: Ekonomi dünyasındaki güncel haberler, ekonomik veriler, ekonomik göstergeler, ticaret savaşları, piyasa analizleri, ekonomik raporlar ve diğer ekonomi haberlerine yer verilebilir.

Finans Haberleri: Finansal piyasalar, borsa haberleri, döviz kurları, hisse senetleri, tahvil ve bono piyasaları, kripto paralar ve diğer finansal gelişmelere dair içerik sunulabilir.

İş Dünyası Haberleri: Şirket haberleri, şirketlerin finansal performansı, iş dünyasındaki anlaşmalar, yatırımlar, girişimcilik, iş dünyası liderleri ve diğer iş dünyası haberlerine yer verilebilir.

Ekonomi Politikaları: Ülkelerin ekonomi politikaları, mali politikalar, merkez bankası politikaları, bütçe açığı ve borç yönetimi, ekonomik reformlar ve diğer ekonomi politikası haberlere dair içerik sunulabilir.

Sektörel Haberler: Farklı sektörlerdeki gelişmeler, endüstri haberleri, tarım, enerji, ulaşım, teknoloji, turizm ve diğer sektörlere dair haberlere yer verilebilir.

Uluslararası Ekonomi: Dünya genelindeki ekonomik gelişmeler, küresel ekonomi haberleri, uluslararası ticaret, küresel finansal piyasalar ve diğer uluslararası ekonomi konularına dair içerik sunulabilir.

Kişisel Finans: Bireysel mali yönetim, tasarruf ve yatırım, kredi kartları, emeklilik planlama, bütçe yönetimi ve diğer kişisel finans konularında haberler ve tavsiyeler içerebilir.

Ekonomi kategorisi, okuyuculara ekonomi dünyasıyla ilgili güncel haberler, finansal gelişmeler, iş dünyası haberleri ve diğer ekonomi konuları hakkında bilgilendirici içerik sunabilir ve okuyucuların ekonomik gelişmeleri takip etmelerine yardımcı olabilir.

Avusturya’da Özgürlük Partisi genel seçimlerde önde

Önemli bir gelişme olarak, Avusturya’nın Özgürlük Partisi (FPO) Pazar günü yapılan genel seçimlerden zaferle çıktı. Herbert Kickl liderliğindeki aşırı sağ parti, şimdi İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana görülmemiş bir şekilde potansiyel olarak koalisyon hükümeti kurma konusunda güçlü bir konumda.

Tahminlere göre, FPO oyların %29,1’ini alarak, %26,2 oy alan Şansölye Karl Nehammer’in Avusturya Halk Partisi’ni (OVP) ve %20,4 oy alan merkez sol Sosyal Demokratları geride bıraktı. Bu rakamlar, sandıkların kapanan tahminler saat 17:00’de (1500 GMT) açıklandı.

FPO’nun liderliği onları koalisyon oluşturmada ön plana çıkarsa da, partinin başarısı lideri Herbert Kickl’ın tartışmalı doğası nedeniyle engellenebilir.

55 yaşındaki Kickl, Avusturya siyasetinde bölücü bir figür olmuş ve diğer parti liderleri onun liderliği altında görev yapmaya isteksizliklerini dile getirmişlerdir. Bugün itibariyle Kickl, FPO’nun bir sonraki hükümete liderlik etmesi için gerekli olabilecek bir adım olan istifa etme konusunda herhangi bir isteklilik göstermemiştir. Seçimin nihai sonucu ve potansiyel koalisyonlar, resmi sonuçlar onaylandıkça daha net hale gelecektir.

Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.

Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Avustralya, Fiyat Düşüşleri Nedeniyle Emtia Kazanç Tahminini Düşürdü

Avustralya, düşen emtia fiyatları ve güçlenen Avustralya doları nedeniyle kaynak ve enerji ihracat kazançları tahminini aşağı yönlü revize etti. Bu durum, hükümet gelirlerinin önemli bir kaynağını etkiliyor. Ülke şimdi, 30 Haziran 2025’te sona erecek yıl için kazançların, Haziran ayında öngörülen 380 milyar Avustralya dolarından yaklaşık %10 düşüşle 372 milyar Avustralya dolarına (256 milyar ABD doları) gerilemesini bekliyor. Bu, geçen yıl kaydedilen 415 milyar Avustralya dolarından bir düşüşü işaret ediyor.

Emtia ihracat gelirlerindeki düşüş eğiliminin gelecek yıl da devam etmesi bekleniyor ve 30 Haziran 2026’da sona erecek yıl için tahminler 354 milyar Avustralya doları olarak belirlendi. Rapor, emtia fiyatlarındaki düşüşü, gelişmiş ülkelerdeki daha yüksek faiz oranlarının neden olduğu yavaş ekonomik büyümeye ve çelik ve diğer emtiaların önemli bir tüketicisi olan Çin’den gelen talebin zayıflamasına bağlıyor.

Rapor, Avustralya’nın en büyük ihracat kalemi olan demir cevherinin, Çin’in gayrimenkul sektöründeki yavaşlamadan önemli ölçüde etkilendiğini ve fiyatların bu yıl yaklaşık üçte bir oranında düştüğünü vurguluyor. Demir cevheri ihracat gelirinin, geçen yılki 138 milyar Avustralya dolarından, 30 Haziran 2026’da sona erecek yıl için 99 milyar Avustralya dolarına düşmesi öngörülüyor.

Demir cevherinin yanı sıra, nikel ve lityum gibi yenilenebilir enerji geçişi için kritik öneme sahip metaller de dahil olmak üzere diğer emtiaların fiyatları da düştü. Endonezya’dan gelen arz artışı, nikel fiyatlarının düşmesine neden oldu ve bu durum Avustralya’daki bazı nikel madenlerinin kapanmasına yol açtı.

Raporlama sırasındaki döviz kuru 1 ABD doları 1,4550 Avustralya dolarına eşitti.

Bu makaleye Reuters katkıda bulunmuştur.

Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

2024 seçimleri öncesinde Cumhuriyetçiler yasal mücadelelere hız veriyor

5 Kasım’da gerçekleşecek başkanlık seçimleri öncesinde, eski Donald Trump danışmanı Stephen Miller tarafından kurulan America First Legal Foundation, Arizona’da bir dava açtı. Bu dava, yerel yetkililerin “başarısızlıkları veya düzensizlikleri” nedeniyle hakimlerin seçim sonuçlarını geçersiz saymasına yol açabilecek bir yasal teoriyi savunuyor.

Şubat ayında Yavapai County mahkemesinde açılan dava, bir hakimin seçim sonuçlarını geçersiz kılmasını ve Arizona’nın iki ilçesinde yeniden oy kullanılmasını talep ediyor. Arizona, şu anda anketlerde Demokrat aday Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in Trump’ın biraz önünde gösterildiği bir eyalet.

Cumhuriyetçi Ulusal Komitesi (RNC), 26 eyalette 120’den fazla davaya müdahil oldu. Bazı hukuk uzmanları ve oy kullanma hakkı grupları bunu seçim sistemine olan güveni zayıflatma stratejisi olarak yorumluyor. RNC ise bu yasal eylemlerin yasadışı oy kullanımını önleyerek seçim bütünlüğünü güçlendirmeyi amaçladığını iddia ediyor.

Cumhuriyetçilerin bu agresif yasal kampanyası, proaktif bir yaklaşım olarak görülüyor ve Trump’ın kaybını tartışmaya açan 60’tan fazla girişimin mahkemeler tarafından reddedildiği 2020 seçimlerinin ardından gelen reaktif dava sağanağıyla tezat oluşturuyor.

Arizona’daki dava, Maricopa, Yavapai ve Coconino ilçelerindeki yetkililerin geçmiş seçimlerde bir dizi “hata ve yasadışılık” yaptığını iddia ediyor ve kamu güvenini yeniden kazanmak için mahkeme müdahalesinin gerekli olduğunu öne sürüyor.

Maricopa County prosedürel gerekçelerle davadan çıkarılmış olsa da, şikayet, vakfın seçim yasalarının yorumlanmasını uygulamak ve hataları düzeltmek için 24 emir talep ediyor. Bu, potansiyel olarak sonuçların geçersiz kılınmasını ve yeni oy turlarının uygulanmasını içeriyor.

Hukuk uzmanları ve seçim avukatları, bu kadar kapsamlı bir talebin kabul edilmesinin pek olası olmadığını düşünüyor, ancak bir hakimin sonuçları geçersiz kılma kararının önemli bir karışıklığa neden olabileceğini kabul ediyorlar.

Diğer eyaletlerde Cumhuriyetçiler çeşitli yasal stratejiler izliyor. Michigan’da seçmen kaydı erişiminin genişletilmesini engellemeyi, mobil oy kullanma yerlerini sınırlamayı ve posta ile oy kullanma için daha sıkı doğrulama uygulamayı amaçlıyorlar. Nevada’daki çabalar, seçimden önceki sistematik temizleme için son tarih geçmiş olmasına rağmen, seçmen listelerini iddia edilen uygun olmayan seçmenlerden ve vatandaş olmayanlardan temizlemeyi hedefliyor.

Pennsylvania Cumhuriyetçileri, posta ile oy kullanma için daha katı kurallar konusunda başarılı oldular. 13 Eylül’de eyaletin en yüksek mahkemesi, yanlış tarihli posta oylarının sayılmayacağına hükmetti.

Harris kampanyası bu yasal manevralara yanıt vererek, Cumhuriyetçileri demokrasiyi baltalamaya çalışmakla suçladı ve her türlü zorluğa hazır olduklarını belirtti. Kampanya, tüm uygun seçmenler için özgür ve adil bir seçim sağlama konusundaki kararlılığını vurguluyor.

Bu yasal mücadeleler arasında, Cumhuriyetçi seçmenlerin önemli bir kısmı, kanıt eksikliğine rağmen Trump tarafından sürdürülen yaygın seçmen sahtekarlığı iddiasına inanmaya devam ediyor. Bu inanç, Ağustos ayında yapılan bir Reuters/Ipsos anketinde kendini gösteriyor; ankete göre kayıtlı Cumhuriyetçi seçmenlerin %71’i seçmen sahtekarlığının yaygın bir sorun olduğundan şüpheleniyor. Bu inanç, bağımsızların veya Demokratların çoğunluğu tarafından paylaşılmıyor.

Hukuk uzmanları ve oy kullanma hakkı savunucuları, Cumhuriyetçilerin yasal stratejisinin sadece anlık seçim sonucunu etkilemekle kalmayıp, aynı zamanda nihai sonuçları etkileyebilecek siyasi manevralara izin verecek kadar şüphe yaratmayı amaçladığını öne sürüyor.

Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.

Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

Freeport, endüstri satın almaları arasında bakır üretimini artırıyor

Önde gelen bakır üreticisi Freeport-McMoRan (NYSE:FCX), üç kıtada bakır üretimini önemli ölçüde artırıyor ve mevcut madencilik endüstrisi satın alma trendine katılmama kararı aldı. Bu strateji, Uluslararası Enerji Ajansı’na göre 2050 yılına kadar en az %60 artması beklenen bakır talebindeki öngörülen artıştan yararlanmayı hedefliyor. Jefferies analistleri, önümüzdeki iki yılda bakır fiyatında %40’ın üzerinde bir artış öngörüyor.

Mükemmel elektrik iletkenliği ve şekillendirilebilirliği nedeniyle elektronik, inşaat ve otomotiv gibi çeşitli sektörlerde yaygın kullanımı, bakırın küresel ekonomideki önemini pekiştirdi. Ancak, çevreciler, yerli gruplar ve yerel toplulukların direnci nedeniyle yeni bakır madenleri kurmak giderek zorlaşıyor.

Bakır üretimlerini artırmak için aktif olarak satın alma arayışında olan BHP, Rio Tinto ve Glencore gibi rakiplerinin aksine, Freeport mevcut madenlerini genişletmeye odaklanıyor. Haziran ayından bu yana Freeport’un CEO’su olan Kathleen Quirk, şirketin satın almalara aşırı harcama yapmadan mevcut varlıklarının değerini maksimize etmeye odaklandığını vurguladı.

Phoenix merkezli ve dünya bakır arzının %9’undan sorumlu olan Freeport, ABD’deki madenlerinde atık kayaların liçlenmesi yoluyla 2027 yılına kadar yıllık 800 milyon pound bakır üretmek için yenilikçi bir yaklaşım uyguluyor. Bu yöntemin geleneksel sert kaya madenciliğinden üçte bir daha ucuz olması ve işleme için bir izabe tesisi gerektirmemesi bekleniyor. Şirket, bunun yeni bir madene 10 milyar dolar yatırım yapmaktan daha uygun maliyetli bir alternatif olacağına inanıyor.

Liçleme projesine ek olarak, Freeport’un yıllık üretimine 1 milyar poundun üzerinde bakır ekleyebilecek dört genişleme projesi daha var. Bu, sadece ABD’de 2025 yılına kadar 500 milyon poundun üzerinde bir artışı içeriyor. Şirket ayrıca, gelecek Endonezya cumhurbaşkanı ile müzakere etme ve Yönetim Kurulu Başkanı Richard Adkerson’ın katılımıyla 2041’in ötesinde Endonezya’daki madencilik haklarını uzatmayı planlıyor.

Şili’de Freeport, düzenleyici belirsizlik döneminin ardından El Abra madeninin genişletilmesi için başvuru yapmaya hazırlanıyor. CEO Quirk, Başkan Gabriel Boric yönetiminde iyileşen yatırım ortamı konusunda iyimser olduğunu ifade etti.

Freeport’un hisse senedi, yatırımcıların şirketin büyüme planlarına olan güvenini yansıtarak son bir yılda %30 değer kazandı. Güçlü analist desteğiyle Freeport, Optica Rare Earths & Critical Materials ETF’den Derek Bone gibi yatırımcılar tarafından olumlu karşılanıyor.

Endüstri işçi alımında zorluklarla karşılaşırken, Freeport ABD’de otonom kamyonlar kullanarak uyum sağlıyor. Quirk, geleceğin ekonomisinde metallere artan ihtiyacı vurgulayarak, endüstriye en iyi yetenekleri çekmeyi umuyor.

Freeport’un stratejisi, bakır kullanımlarını artıran müşterilerinin ihtiyaçlarıyla uyumlu. Örneğin, Nvidia Mart ayında AI veri merkezleri için bakır kablolar kullanacağını duyurdu, bu da bakır talebi için olumlu bir trend gösteriyor.

Genel olarak, Freeport’un mevcut operasyonları genişletmeye ve yenilikçi üretim yöntemlerinden yararlanmaya odaklanması, şirketi temiz enerji geçişi için gerekli olan bakıra yönelik artan talepten faydalanmak için konumlandırıyor.

Reuters bu makaleye katkıda bulundu.

Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

Tata Fabrikasındaki Yangın Hindistan’da iPhone Bileşeni Soruşturmasına Yol Açtı

Hindistan’ın Tamil Nadu eyaletindeki yetkililer, Cumartesi günü Apple Inc’in iPhone’ları için bileşenler üreten bir Tata Electronics tesisinde meydana gelen yangınla ilgili adli soruşturma başlattı. Bir itfaiye yetkilisine göre, Hosur şehrinde bulunan fabrikadaki yangın kimyasalların depolandığı bir alanda başladı. Bölge idari yetkilisi K.M. Sarayu, yangının söndürüldüğünü ve dumanların kesildiğini bildirdi.

Olay nedeniyle hastaneye kaldırılan iki çalışanın bugün taburcu edilmesi bekleniyor. Konuya aşina kaynaklara göre, Pazar günü haftalık tatilini gözlemleyen fabrikanın Pazartesi günü devletten faaliyetlerine devam etme izni alması beklenmiyor.

Soruşturma, eyalet başkenti Chennai’den gönderilen adli ekibin olay yerine ulaşmasıyla devam edecek. Sarayu, “Artık içeri girip soruşturma yapabiliriz,” dedi. Bu olay, ABD’li teknoloji devinin tedarik zincirini genişlettiği bir ülke olan Hindistan’da Apple’ın tedarikçilerini etkileyen bir dizi olayın en sonuncusu oldu.

Yangının, yıl sonuna kadar iPhone montajına başlaması planlanan komşu binaları etkileyip etkilemediği henüz belirsiz. Ne Tata Electronics ne de Apple, mesai saatleri dışında yangınla ilgili yorum yapmadı. Daha önce Tata Electronics, nedenini araştırdığını ve işgücünü ve paydaşlarını korumak için önlemler alacağını doğrulamıştı.

Reuters bu habere katkıda bulundu.

Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

LME, Elektrikli Araç Batarya Metalleri Ticaretinde Geride Kalıyor

Londra Metal Borsası (LME), elektrikli araç (EV) bataryaları için gerekli olan lityum ve kobalt gibi batarya metallerinin ticaretinde rakiplerinin gerisinde kalmakta zorlanıyor. 147 yıllık bir kurum olan ve bakır ve alüminyum gibi endüstriyel metaller için önde gelen bir pazar olan LME, karmaşık vadeli işlem yapısı ve rakiplerine kıyasla daha düşük profilli pazarlama çabaları nedeniyle zorluklarla karşı karşıya.

ABD merkezli CME Group (NASDAQ:CME), lityum ve kobalt ticaret hacimleri açısından LME’nin önüne önemli ölçüde geçmiş durumda. CME’nin lityum hidroksit kontrat hacimleri, 2024’ün ilk sekiz ayında geçen yılın aynı dönemine göre %759 artış gösterdi. Buna karşılık, LME’nin lityum kontratı bu yıl hiçbir ticaret aktivitesi görmedi.

Çin’de, Guangzhou Vadeli İşlemler Borsası da Temmuz 2023’te başlattığı lityum karbonat vadeli işlemlerinde büyüme yaşadı. Ancak, yabancı katılımı belirli engellerle karşı karşıya.

Broker Tullett Prebon’un batarya metalleri başkanına göre, piyasa LME’nin sunduğu ürünlere CME’nin kontratlarında görülen ilgiyi göstermiyor. Tüccarların, borsadan bağımsız olarak en doğru riske karşı korunma ve verimli işlem yerini aradığını belirtiyor.

LME’nin Genel Müdürü Matthew Chamberlain, LME’nin piyasa yapısının karmaşıklığının likidite eksikliğine katkıda bulunan bir faktör olabileceğini söylüyor. Çoğu vadeli işlem borsasının aylık kontratlar için tek bir vade sonu tarihi olmasının aksine, LME fiziksel kullanıcıların anlaşmalarını metal teslimatlarıyla senkronize etme ihtiyacını karşılamak için her günün ticaretine izin veriyor. Chamberlain, daha standartlaştırılmış bir piyasa yapısının daha geniş bir piyasa katılımcısı kitlesini çekmeye yardımcı olabileceğini kabul ediyor.

Elektronik ticareti ve likiditeyi artırmak için LME, bu ayın başlarında bir dizi öneri sundu. Ayrıca, Mayıs ayında borsa, piyasa aktivitesini teşvik etmek amacıyla kobalt ve lityum ticareti için ücret muafiyetleri açıkladı.

Lityum ticaretinde sabit fiyatlı kontratlardan vadeli işlem ticaretine geçiş, on yıl önce demir cevheri ticaretinde görülen değişimi yansıtıyor. Analistler, lityumun gelecekte önemli vadeli işlem piyasası hacimlerine sahip olma potansiyeline sahip olduğuna inanıyor. Benchmark Mineral Intelligence’ın fiyatlar ve veri direktörü, lityum fiyatlarının önemli bir volatilite yaşadığını, Mayıs 2022’ye kadar olan 12 ayda %500 artış gösterdiğini, ardından yeni madencilik üretimi ve beklenenden düşük EV satışlarının aşırı arz yaratmasıyla keskin bir düşüş yaşadığını belirtiyor.

Benchmark Mineral Intelligence, lityum riske karşı korunmasının 2030 yılına kadar üç katından fazla artarak, muhafazakar tahminlere göre yılda 1 milyon metrik tona ulaşabileceğini öngörüyor. Riske karşı korunmanın yakın vadede düşük seviyede kalması bekleniyor; madencilerin ve EV üreticilerinin 2026’da küresel arzın ortalama %10’unu, 2035’e kadar potansiyel olarak %40’ını riske karşı koruyacağı tahmin ediliyor.

Lityumdan daha küçük olan kobalt piyasasında, CME ayrıca LME’yi geride bıraktı; CME’deki kobalt metal vadeli işlem hacimleri bu yılın başından beri LME’dekinin 20 katı oldu. LME’nin kobalt hacimleri bu yıl mütevazı bir artış gösterse de, Chamberlain bunu borsanın sorumlu tedarik yönergelerine bağlıyor.

LME, fiziksel bazlı kobalt kontratına dayalı depo teslimatları gördü ve bu da piyasanın aşırı arzının bir kısmını çekti. Endüstri kaynakları, daha fazla kobalt markasının LME’de listeleme arayışına gireceğini ve bunun gelecekte likiditeyi iyileştirebileceğini bekliyor.

Reuters bu makaleye katkıda bulundu.

Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

Family Dollar mağazalarının kapanması SNAP yararlanıcılarını derinden etkiliyor

ABD genelinde düşük gelirli ve erişimi kısıtlı mahallelerde yaşayanlar, Tamamlayıcı Beslenme Yardımı Programı’nı (SNAP) kullananlar için uygun fiyatlı gıda ve ev ihtiyaçlarının kritik bir kaynağı olan yakınlardaki Family Dollar mağazalarının kaybıyla mücadele ediyor.

Toplam 8.200 mağazadan yaklaşık 1.000’inin kapatılması, zincirin ana şirketi Dollar Tree’nin karlılığı artırmak için stratejik bir hamlesi oldu. Ancak bu karar, günlük ihtiyaçları için bu mağazalara güvenen topluluklar üzerinde önemli bir etki yarattı.

Nashville’de, altı çocuk annesi ve şehrin konut kurumunun çalışanı olan Latrina Begley, evine yakın Family Dollar mağazasının kapanmasıyla karşı karşıya kaldığı zorlukları dile getirdi. Mağazanın kapanması, bir mil içinde uygun fiyatlı alışveriş seçeneklerini azalttı ve Begley’i ek destek için annesine güvenmeye ve gıda bankalarına başvurmayı düşünmeye itti.

Family Dollar’ın kapanışları, Walmart gibi diğer düşük maliyetli perakendecilerin rekabet ettiği alanlarda yoğunlaşmış olsa da, etki en çok bir mil yarıçapında sadece bakkal ve eczanelerin bulunduğu, yüksek yoksulluk oranlarına sahip kentsel mahallelerde hissediliyor. HSA Consulting’e göre, Family Dollar’da harcanan her 100₺’nin 11₺’si SNAP alımlarından geliyor, bu da bu mağazaların SNAP yararlanıcıları için önemini vurguluyor.

Kapanışlar, ABD Tarım Bakanlığı (USDA) tarafından zaten bu tür seçeneklere düşük erişime sahip olarak tanımlanan alanlarda uygun fiyatlı, sağlıklı gıdaya erişim zorluklarını artırıyor. Politika uzmanları ve topluluk liderleri, yüksek enflasyon döneminin ardından gelen kapanışların, yoksul topluluklarda market erişimini daha da kötüleştireceği konusunda uyarıyor.

Family Dollar, tarihsel olarak düşük gelirli bireyler için uygun fiyatlı özel markalı ürünlerin daha geniş bir yelpazesini sunan, uygun bir alışveriş destinasyonu olarak hizmet vermiştir. Perakendecinin ana şirketi Dollar Tree, 3 Ağustos’ta sona eren altı ayda 4,6 milyar₺ brüt kar rapor etti ve Family Dollar için potansiyel bir satış veya ayrılma dahil olmak üzere seçenekleri araştırıyor.

Dollar Tree’nin bir sözcüsü, şirketin uzun vadeli başarıya olan bağlılığını belirtti ve müşterilerin Family Dollar’dan sipariş vermek için Instacart teslimat uygulamasında SNAP yardımlarını kullanabileceklerini, ancak bunun mağaza içi alışverişten daha yüksek maliyetli olduğunu belirtti.

Kapanışlar, Nashville’de yaşayan bir gazisi ve SNAP yararlanıcısı olan Stanley Chase gibi sakinleri uygun fiyatlı gıda satın almak için sınırlı seçeneklerle bıraktı. Chase şimdi, güvendiği Family Dollar mağazası kapandığı için bir süpermarkete ulaşmak için bir saatlik otobüs yolculuğuyla karşı karşıya.

Family Dollar’ın yaklaşık yirmi yıl önce gıda yardımlarını kabul etme kararı karlı oldu, 2008 resesyonu sonrası ve COVID-19 pandemisi sırasında satışlar arttı. Yine de şirket, önümüzdeki altı ay içinde yaklaşık 600 mağazanın ve kiraların sona ermesiyle birlikte 370 mağazanın daha kapanacağını duyurdu, Şubat başından Ağustos başına kadar 657 mağaza zaten kapanmıştı.

Columbus, Ohio’da yaşlı sakin Felicia Manns da yerel bir Family Dollar’ın kapanmasının etkisini hissediyor. Arabası olmayan ve sıklıkla tekerlekli sandalye kullanan Manns, sınırlı ve daha pahalı alışveriş seçenekleriyle baş başa kaldı, bu da mağazanın kapanmasından bu yana toplumunda bir ihmal duygusu yaratıyor.

Family Dollar mağazalarının kapanması, SNAP yararlanıcıları ve düşük gelirli aileler için önemli bir zorluk teşkil ediyor, uygun fiyatlı gıda ve temel ihtiyaçlara erişimlerini azaltıyor ve daha az ekonomik alternatiflere olan bağımlılıklarını artırıyor.

Reuters bu makaleye katkıda bulundu.

Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

Japonya’nın Gelecek Başbakanı Gevşek Para Politikasının Devamını Savunuyor

Japonya’nın yönetici Liberal Demokrat Parti’sinin (LDP) yeni seçilen lideri ve ülkenin gelecek başbakanı olması beklenen Shigeru Ishiba, ülkenin para politikasının destekleyici kalması gerektiğini vurguladı. Pazar günü konuşan Ishiba, ekonomik istikrarı korumak için Japonya Bankası ile hükümet arasındaki işbirliğinin önemini vurguladı.

Ishiba’nın yorumları, merkez bankasının faiz oranlarına yaklaşımının inceleme altında olduğu bir dönemde geliyor. Olası faiz artışları konusuna değinen Ishiba, “Bu, fiyat istikrarını sağlamakla görevli olan Japonya Bankası’nın hükümetle yakın çalışarak karar vereceği bir konudur,” dedi.

Gelecek başbakan, hükümetin para politikası konusundaki duruşunu net bir şekilde ifade ederek, “Mevcut ekonomik koşullar göz önüne alındığında, para politikasının genel eğilim olarak destekleyici kalması gerekiyor,” dedi. Bu duruş, son yıllarda Japonya’nın ekonomik stratejisinin karakteristik özelliği olan gevşek para politikalarının devam edeceğine işaret ediyor.

Ishiba’nın bu açıklamaları, 27 Eylül 2024 tarihinde gerçekleşen LDP liderlik seçimindeki zaferinin ardından Japonya’nın kamu yayıncısı NHK’ya verdiği röportaj sırasında yapıldı. Parti liderliği yarışındaki bu zaferi, onu mevcut başbakanın halefi olmaya hazırlıyor ve partinin Japonya’nın ekonomik ve siyasi geleceğine yönelik vizyonuna olan güvenini yansıtıyor.

Reuters bu habere katkıda bulunmuştur.

Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

Çin devlet şirketlerinin kârı Ocak-Ağustos döneminde düştü

ŞANGHAY – Çin’deki devlet şirketlerinin kârları, Ocak-Ağustos döneminde geçen yılın aynı dönemine göre %2,1 oranında azaldı. Bu bilgi, Maliye Bakanlığı’nın bugün web sitesinde yayınladığı açıklamada yer aldı ve bu şirketlerin sekiz aylık dönemdeki performansında bir düşüş olduğunu gösterdi.

Kârlardaki düşüş, devlet sektörünün çeşitli ekonomik baskılar altında karşılaştığı zorlukları vurguluyor. Maliye Bakanlığı, bu şirketlerin kârlılığındaki azalmaya katkıda bulunan faktörler hakkında spesifik detaylar vermedi.

Çin’deki devlet şirketleri, ülke ekonomisinin önemli bir parçasını oluşturuyor ve genellikle stratejik endüstriler ve hizmetlerde kilit bir rol oynuyor. Bu firmaların performansı, Çin’in genel ekonomik sağlığı ve istikrarının bir göstergesi olarak yakından takip ediliyor.

Maliye Bakanlığı’ndan gelen rapor, kamu sektörünün finansal sağlığı konusunda politika yapıcılar ve yatırımcılar için bir ölçüt görevi görüyor. Bu kâr azalmasının daha geniş ekonomi üzerindeki etkisi ve devlet şirketlerini desteklemek için gelecekteki hükümet önlemleri üzerindeki etkisi henüz belirsizliğini koruyor.

Reuters bu habere katkıda bulundu.

Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

UBS başkanı İsviçre’nin sermaye artırımı planını eleştiriyor

UBS Yönetim Kurulu Başkanı Colm Kelleher, İsviçre hükümetinin ülkenin büyük bankaları için sermaye gereksinimlerini artırma önerisine ilişkin endişelerini dile getirdi. Geçen yıl Credit Suisse’in çöküşünün ardından finans sektörünün sağlamlığını artırmayı amaçlayan hükümet girişimi, Kelleher tarafından ihtiyatla karşılandı.

İsviçre gazetesi SonntagsBlick’e verdiği röportajda Kelleher, hükümetin 22 önerisinin çoğuna katıldığını belirtti ancak önerilen sermaye gereksinimlerinin artırılmasına itiraz etti. Kelleher, “batmayacak kadar büyük” raporuna atıfta bulunarak, “Gerçekten büyük sorun yaşadığım konu sermaye gereksinimlerinin artırılması. Bu hiç mantıklı değil” dedi.

Kesin sermaye gereksinimleri açıklanmamış olsa da, Maliye Bakanı Karin Keller-Sutter Nisan ayında UBS’in 15 milyar ila 25 milyar dolar ek sermayeye ihtiyaç duyabileceğini öne sürmüştü. Autonomous Research analistleri bu aralığı makul bularak, 10 milyar ila 15 milyar dolar ek sermayenin gerekli olabileceğini tahmin etmişti.

Kelleher spesifik rakamlar vermedi ancak aşırı katı sermaye gereksinimlerinin bankanın rekabet gücünü zayıflatabileceğini ve müşteriler için bankacılık ürünlerinin fiyatlandırmasının daha az avantajlı hale gelebileceğini savundu. Odak noktasının bunun yerine likidite yönetimi ve bankaların başarısız olmaları durumunda tam olarak çözüme kavuşturulabilmelerini sağlamak olması gerektiğini öne sürdü.

UBS dahil olmak üzere İsviçre bankaları, İsviçre’nin yıllık ekonomik çıktısının iki katı büyüklüğünde bir bilançoya sahip olan UBS’in de içinde bulunduğu İsviçre bankalarının, ülkenin önde gelen küresel bir finans merkezi olarak konumunu korumasında çok önemli bir rol oynamaktadır. Ancak Kelleher, UBS’in sermayesini önemli ölçüde artırmaya zorlanması durumunda bunun ülkenin finansal konumuna zarar verebileceği konusunda uyardı. UBS’in İsviçre mirasına derinden bağlı olduğunu ve artan sermaye talepleri olasılığına rağmen İsviçre’den ayrılma niyetinde olmadığını vurguladı.

Kelleher, UBS’in İsviçre ekonomisi için oluşturduğu riskleri küçümseyerek, bankanın rakiplerinden “önemli ölçüde daha fazla” sermayeye sahip olduğunu ve varlık yönetimi ile İsviçre iç pazarına odaklanan iş modelinin düşük riskli olduğunu belirtti.

UBS başkanı, hükümetin önerilerini tartışmaya açık olduğunu ve yetkililerle diyalog kurmaya hazır olduğunu belirtti. Kelleher’in yorumları, İsviçre’nin Lüksemburg ve Singapur gibi finans merkezlerinden artan rekabetle karşı karşıya kaldığı ve ülkenin finans sektörünü etkileyebilecek kararların öneminin arttığı bir dönemde geldi.

Reuters bu habere katkıda bulundu.

Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.