PrizmaBetGüncelGirişAdresiHızlıveGüvenilirErişim!

Elon Musk duyurdu: İnternet uydu ağı Starlink Kosova’da hizmet vermeye başladı

Amerikalı milyarder Elon Musk, sahibi olduğu özel internet uydu ağı Starlink’in artık Kosova topraklarında faaliyete geçtiğini duyurdu.

Starlink uydu interneti, Kosova’da faaliyet göstermeye başladı.

Amerikan uzay şirketi SpaceX’in sahibi Musk, patronu olduğu X’te şunu yazdı: “Starlink artık Kosova’da da (aktif)”.

“STARLINK KRİTİK ANLARDA İLETİŞİM SAĞLANMASINDA ÖNEMİNİ KANITLADI”

Kosova Başbakanı Albin Kurti ise yaptığı açıklamada, Starlink’in gelişinin ülkedeki dijital altyapının ilerlemesinde önemli bir adım olduğunu söyledi.

Kurti, “Starlink, doğal afetler veya diğer ulusal acil durumlar sırasında kritik iletişimlerin sağlanmasında son derece önemli olduğunu kanıtladı” ifadelerini kullandı.

EKİM AYINDA DUYURULMUŞTU

Ekim ayında, Kosova’daki Elektronik ve Posta İletişimi Düzenleme Kurumu (ARKEP), Amerikan şirketi Starlink’e Kosova’daki herhangi bir yere İnternet erişimi sağlama yetkisi verdiğini duyurmuştu.

Starlink ile Kosova, istisnai durumlarda dahi ülkenin her köşesinde kesintisiz internetten yararlanabilecek.

ALÇAK YÖRÜNGEDE 6 BİN UYDUSU VAR

Starlink’in Dünya’dan yaklaşık 500 kilometre yüksekte, alçak Dünya yörüngesinde bulunan yaklaşık 6.000 uydusu var.

patronlardunyasi.com

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

2024’te Türkiye’nin makro gündemi enflasyon oldu

Türkiye’de 2024 yılında en çok takip edilen makroekonomik gösterge enflasyon oldu. Mayıs ayında zirveyi gören yıllık enflasyonda sıkılaşma ve baz etkisiyle ivme aşağı döndü. Büyüme tarafında ise yılın ikinci ve üçüncü çeyreğinde birbirini izleyen çeyreklik daralmalar öne çıktı. Cari denge verilerinde de toparlanma görüldü.

Türkiye ekonomisi 2024 yılının ilk çeyreğinde tüketimin etkisiyle yüzde 5,7 büyüme kaydetti. İkinci çeyrekte ise büyüme para politikasındaki sıkılaşmanın etkisiyle yavaşladı ve yıllık büyüme yüzde 2,5 seviyesinde beklentilerin altında kaldı. İkinci çeyrekte Türkiye ekonomisi çeyreklik bazda salgın yılından sonra ilk ke daraldı.

Üçüncü çeyreğe gelindiğinde ise Türkiye ekonomisi çeyreklik bazda üst üste ikinci kez daraldı. Ekonomi üçüncü çeyrekte yıllık yüzde 2,1 büyüdü. Üçüncü çeyrek verileri ise pandemi sonrası en düşük yıllık büyüme olarak kaydedildi.

Yılın üçüncü çeyreği yüksek enflasyonla mücadele eden Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın sıkı duruşunun etkisinin hissedildiği bir dönem oldu.

Enflasyonda zirve

Önceki yıllardaki gibi 2024 yılında da enflasyon Türkiye ekonomisinde en çok konuşulan konu olmaya devam etti. 2024 yılında artık para politikasındaki sıkılaşmanın etkisi ile enflasyonun tepe noktayı gördükten sonra düşüşe geçmesi bekleniyordu.

Mayıs ayında yıllık bazda Kasım 2022’den bu yana en yüksek seviyeye çıkarak yüzde 75,5 ile zirveye ulaştı.

Haziran ayında ise yıllık enflasyon sekiz ay sonra ilk kez düşüş kaydetti. Baz etkisinin de katkısıyla enflasyon Temmuz ve Ağustos ayında yavaşlama devam etti.

Enflasyonda düşüş ivmesi devam ederken, Eylül ayına gelindiğinde; 2023 yaz aylarından bu yana ilk kez yıllık enflasyonda yüzde 50’nin altı görüldü.

Devam eden aylarda enflasyon Ekim’de yüzde 48,58, Kasım ayında da yüzde 47,09’a gelerek düşüşünü sürdürdü. Enflasyonla birlikte enflasyon beklentilerinde de aşağı yönlü ivme görüldü.

Dış ticarette açıklar sürdü

2024 yılında dünya ekonomilerinin enflasyonla mücadelesi ve merkez bankalarının sıkı para politikalarının da etkisi ile birçok ekonomide yavaşlamalar görüldü. Türkiye’nin en büyük ihracat pazarı olan Avrupa’da da yaşanan yavaşlamanın izleri ise yılın başlarında rakamlara yansıdı.

Dış ticaret 2024’e 6,2 milyar dolar açıkla başladı. Ayrıca, bu ayda Cumhuriyet tarihinin en yüksek ocak ayı ihracat rekoru kırılmış oldu. Nisan ayında artış yaşandı ve dış ticaret açığı 9 milyar 863 milyon dolar oldu.

Mayıs ayında dış ticaret açığı yüzde 48 geriledi. Haziran’da tekrar artışa geçen dış ticaret açığı, Temmuz ve Ağustos aylarında tekrar geriledi. İki aylık hızlı daralmanın ardından Eylül ayında dış ticaret açığında artış görüldü. Ekim ayında ise 12 aylık dış ticaret açığı iki yılın en düşük seviyesini gördü.

Cari dengede yıl sonuna doğru iyileşme görüldü

Dış ticaret açığında daralmalar meydana gelirken, Türkiye’nin cari açığı geçen yılın başlangıcına göre daralarak yeni ekonomi politikaları ışığında ödemeler dengesinde iyileşmenin sürdüğüne işaret etti. Cari denge Ocak ayında 2,56 milyar dolar açık verdi.

Fakat yılın geri kalanında, Türkiye’de cari denge Şubat ayında 3,27 milyar dolar açık verdi. Böylelikle cari dengede 5,7 milyar dolarlık açık görülen Temmuz 2023’ten bu yana en yüksek açık rakamına ulaşıldı.

Nisan ayında ise 5,3 milyar dolarla dokuz ayın en yüksek aylık açığına ulaşılmış olundu. Mayıs ayına gelindiğinde ise cari açıkta kayda değer bir gerileme gerçekleşti. Haziran ayında ise ivme tersine dönerek cari denge 9 ay sonra fazla verdi. Kasım ayına kadar cari fazla serisi devam etti.

Sanayi üretimindeki daralma ivmesi öne çıktı

Sanayiye ilişkin göstergelere bakıldığında ise 2024 yılı sanayi sektörü için kolay bir yıl olmadı. Şubat 2023 yılında yaşanan büyük deprem ve parasal sıkılaşma sektörü etkiledi.

Sanayi üretimi yıla yavaş girerken, Şubat ayında baz etkisiyle birlikte çift haneli yıllık büyüme görüldü. Mayıs ayında sıkılaşma döngüsü içinde sanayi üretiminde aylık bazda yükseliş dikkat çekti. Nisan ayına gelindiğinde ise yıllık büyümenin yüzde 1’lere kadar çekildiği izlendi.

Haziran ayında yıllık yüzde 4,7 azalarak, deprem sonrası en sert daralma olarak kaydedildi.

Sanayi üretiminde Haziran ayının ardından Temmuz ayında da yıllık gerileme oldu. Ağustos ayında depremden bu yana en sert yıllık düşüş görüldü. Böylelikle sanayi üretiminde Haziran ayında başlayan yıllık gerileme serisi Ekim ayında da devam etmiş oldu.

İmalat göstergeleri dipten döndü

Satınalma yöneticileri endeksleri de 2024’te sanayiye ilişkin olumsuz görünüme işaret etti. İstanbul Sanayi Odası’nın açıkladığı verilere göre Ocak ve Şubat ayında endeks, eşik değer olan 50’nin üzerinde gerçekleşerek sanayide büyümeye işaret ederken yılın geri kalan aylarında daralmaya işaret etti.

Türk imalat sektörünün karşılaştığı zorlu talep ortamı, toplam yeni siparişlerde ve ihracatta yavaşlamanın sürmesiyle yıl boyunca devam etti. Buna bağlı olarak firmalar üretim ve istihdam düzeylerini azalttı.

Türkiye ekonomisinin imalat göstergelerinde daralma sinyalleri en kötüden dönülse de devam etti.

Eylül ayında endeks 44,3 ile salgın yılından bu yana en düşük seviyeyi işaret etmişti. Ekim ayında gösterge 45,8’e yükselerek, salgın yılından beri görülen en dip seviyeden döndü. Kasım ayında ise endeks eşik değerin altında kalmasına rağmen yükselerek 48,3 olarak geldi.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız! 

Serenay Sarıkaya’nın Kimler Geldi Kimler Geçti Çekimlerinden Set Pozları Ortalığı Yıktı Geçti!

Serenay Sarıkaya, hem kariyeriyle hem de özel hayatıyla dikkatleri üzerine çekmeye devam ediyor. Başarılı performanslarıyla adından sıkça söz ettiren Sarıkaya, sosyal medya paylaşımlarıyla da hayranlarını heyecanlandırmayı başarıyor. Bir süredir …

Serenay Sarıkaya, hem kariyeriyle hem de özel hayatıyla dikkatleri üzerine çekmeye devam ediyor. Başarılı performanslarıyla adından sıkça söz ettiren Sarıkaya, sosyal medya paylaşımlarıyla da hayranlarını heyecanlandırmayı başarıyor. Bir süredir şarkıcı Mert Demir ile yaşadığı aşk ve rol aldığı projelerle gündemde olan oyuncu, son olarak Kimler Geldi Kimler Geçti dizisinin ikinci sezon çekimlerinin tamamlandığını duyurdu. Setten samimi anları paylaşan Sarıkaya, ekibine teşekkür etmeyi ihmal etmedi. Bu paylaşımlar, hem dizi takipçilerini hem de oyuncunun hayranlarını sevindirdi.

Kaynak: https://www.instagram.com/p/DDz4zwWNw…

Son dönemde hem projeleri hem de özel hayatıyla sık sık gündeme gelen Serenay Sarıkaya, sosyal medya paylaşımlarıyla adından söz ettirmeye devam ediyor.

Bir süredir şarkıcı Mert Demir ile yaşadığı aşk nedeniyle magazin gündeminde olan Sarıkaya, son paylaşımıyla hayranlarına hem teşekkür etti hem de müjdeli bir haber verdi.

Başarılı oyuncu, rol aldığı Kimler Geldi Kimler Geçti dizisinin ikinci sezon çekimlerinin tamamlandığını duyurdu. Setten paylaştığı samimi karelerle takipçilerini sevindiren Sarıkaya, paylaşımına şu notu düştü:

“KGKG. Hepinizi çok seviyorum… Yarın dükkanı kapatıyoruz. Emeği geçen, yolu bu projeden geçen tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum, sarılıyorum öpüyorum… İyi ki…”

Fotoğraflarında Metin Akdülger, Hakan Kurtaş, Boran Kuzum, Ahmet Rıfat Şungar, Meriç Aral, Esra Ruşan, Efe Tunçer, Zeynep Tuğçe Bayat ve Fatih Artman gibi dizi ekibinden isimler de yer aldı.

Boran Kuzum, Sarıkaya’nın paylaşımına “İyi ki” yorumunu yaparken, Ahmet Rıfat Şungar ise “Mis gibi bir kalp kadın” sözleriyle duygularını dile getirdi.

Öte yandan, ünlü oyuncunun set arasında Mabel Matiz’in “Ya Bu İşler Ne” şarkısını söylediği anlar sosyal medyada büyük ilgi gördü. İşte Serenay Sarıkaya’nın ikinci sezon çekimlerinden paylaştığı sımsıcak kareler…

Yeni bölümü heyecanla bekleyenler burada mı? Yorumlarda bize yazmayı unutmayın…

Yengeç Sepeti Sendromu Nedir?

Yengeç Sepeti Sendromu iş dünyasında çok sık karşılaşılabilen davranışlar arasında yer alıyor. Uzmanlar, Yengeç Sepeti Sendromu hakkında bilgi verdi. 

Yengeç Sepeti Sendromu iş dünyasında çok sık karşılaşılabilen davranışlar arasında yer alıyor. Uzmanlar, Yengeç Sepeti Sendromu hakkında bilgi verdi.

Kurumsal kültürün gizli düşmanı “Yengeç Sepeti Sendromu”, çalışanların dolayısıyla da şirketlerin başarısını olumsuz etkiliyor. İş dünyasında başarı; bireysel çaba, ekip çalışması ve dayanışmanın ortak bir ürünü olarak ortaya çıkıyor. Fakat zaman zaman bireylerin ve ekiplerin potansiyelini kısıtlayan olumsuz davranışlarla karşılaşılabiliyor. Bu davranışlardan biri de “Yengeç Sepeti Sendromu”. Yengeç Sepeti Sendromu, bireylerin birbirlerinin yükselmesini ya da başarılı olmasını engelleme çabası olarak kendini gösteriyor. Bu sendrom, yalnızca bireylerin kariyerini değil, aynı zamanda ekiplerin verimliliğini ve iş yerindeki genel atmosferi de olumsuz etkiliyor.

Yengeç Sepeti Sendromu Nedir?

Acıbadem LifeClub Sağlık Hizmetleri’nden Uzm. Klinik Psikolog Cansu Karaman, günlük hayattaki ilişkilerde ve iş dünyasında kendini sıkça gösteren Yengeç Sepeti Sendromu hakkında şu bilgileri verdi, “Bu metafor, bir yengeç sepetine konulan yengeçlerin birbirlerini aşağı çekerek hiçbirinin dışarı çıkamaması durumundan ismini alır. İş yerinde bu durumun çoğunlukla fırsatların sınırlı olması, düşük özsaygı, yetersiz liderlik ya da zayıf bir iş birliği kültüründen kaynaklandığını söyleyebiliriz. Bazı çalışanlar, diğer çalışanların başarılarını tehdit olarak görebilir ve bunun yerine, kendi yükselmelerini gerçekleştirmek için birbirlerini engellemeye çalışabilirler. Bu durum, iş yerlerinde negatif durumlara yol açabilir.  Öncelikle, çalışanlar arasındaki verimli iş birliği bozulur, bu durum ise takım çalışmalarını olumsuz etkiler. Çalışanlar sadece kendi çıkarlarını gözetmeye başladığında ise şirketin genel verimliliği düşer. Kişilerde, moral bozukluğu ve tükenmişlik gibi duygusal sorunlar da ortaya çıkabilir. Bu durum kişilerin çalışma motivasyonunu, şirkete olan bağlılıklarını ve güven duygusunu zayıflatır dolayısıyla şirketin uzun vadeli başarısını etkiler”

Hem Bireye Hem Şirkete Zararlı

Uzm. Klinik Psikolog Cansu Karaman, Yengeç Sepeti Sendromunun olumsuz etkilerinden korunabilmek için yapılması gerekenleri ise şöyle anlattı: “Bu davranışları sergileyen kişinin durumun farkında olması gerekir. Kişi, kendi davranışlarını ve düşünce biçimlerini gözlemlemeli ve neden böyle davrandığını anlamaya çalışmalıdır. Kendi başarılarının başkalarına zarar vermemesi gerektiğini kavrayarak, iş birliği ve dayanışma kültürünü benimsemelidir. Çalışanlar, açık ve dürüst bir iletişim kurarak birbirlerine destek olmayı amaçlamalıdırlar. Bu, hem kendi gelişimlerini hem de ekip arkadaşlarının gelişimini teşvik etmek anlamına gelir. Ayrıca, olumsuz rekabeti bir kenara bırakıp, kolektif başarıyı ödüllendiren bir yaklaşım benimseyebilirler. Yengeç Sepeti Sendromuna karşı bireysel olarak korunmak isteyen bir çalışan, özsaygısını ve güvenini güçlendirmeye odaklanmalıdır. Kendi gelişimine yatırım yapmak, başkalarına yardım etmek ve başarılarını paylaşmak, hem profesyonel hem de kişisel tatmin duygusu sağlar. Çalışanlar, başka kişilerin başarılarını bir tehdit olarak değil de, bir motivasyon kaynağı olarak değerlendirmeyi öğrenmelidirler. Bu yaklaşım, hem kişisel hem de ekip şeklinde daha pozitif ve verimli bir çalışma ortamı oluşmasına katkı sağlayacaktır. Eğer bu konuda önlem alınmazsa, şirketin istihdam oranı düşer. Çünkü çalışanlar destek ve iş birliği bulamadıkları bir ortamda kalmak istemezler. Bu durum, şirketin başarılı personelini kaybetmesine ve yeni başarıları kendine çekme konusunda zorlanmasına neden olabilir. Bunun yanı sıra, sürekli çatışma ve olumsuz bir çalışma ortamı, müşteri memnuniyetsizliğine neden olabilir ve bu durum şirketin dışarıdaki itibarını uzun vadede zedeler.”

Çalışan Destek Programları Devreye Sokulmalı

Elkin de bu gibi sendromların kurumsal bağışıklığı ciddi anlamda zedelediğine dikkat çekerek: “Yengeç Sepeti Sendromu, iş dünyasında bireylerin ve ekiplerin potansiyelini baltalayan, dayanışmayı zedeleyen bir davranış modelidir. Bu durum, sadece bireyler arasında güvensizlik yaratmakla kalmaz, aynı zamanda organizasyonların sürdürülebilir büyüme kapasitesini de olumsuz etkiler. Bu sendromun etkilerini en aza indirmek ve kurum kültürünü pozitif bir zeminde inşa etmek için hızlıca harekete geçilmelidir. İş yerinde bu tür bir negatif davranışların üstesinden gelmenin en etkili yolu, kurumsal esenlik uygulamalarını hayata geçirmekten geçiyor. Modern kariyerlerin etkisi ve iş yerinde stres gibi olguların artışı, işverenlerin çalışanlarına kurumsal esenlik için daha fazlasını yapmaları gerektiği konusunu gündeme getirdi. İşverenler çalışan sağlığına önemli yatırımlar yapmış olsa da, yapılan araştırmalar çalışan destek programlarına daha fazla yapılması gerektiğini gözler önüne seriyor.

Zihin Sağlığını Güçlendirmek

Biz, LifeClub Corporate üyeliklerimiz ile, çalışan destek programı kapsamında 32 firmanın 10.000 çalışanına sağlık yönetimi hizmeti sunuyoruz. Esnek altyapımız sayesinde kurumun bütünsel sağlık yönetimi anlamında ihtiyacına göre üyeliklerimizi şekillendirebiliyoruz. Acıbadem LifeClub Hekimleri ile gerçekleştirilen birebir koçluk seanslarında çalışanlar önleyici tıp yaklaşımı ile sağlıklarını nasıl daha iyi yönetebileceklerine dair rehberlik alıyorlar.  LifeClub Corporate üyelikler kapsamında sunulan birebir online diyetisyen seansları ile çalışanlar ve hatta birinci derece yakınları, ideal kilolarına kavuşabiliyor. Zihin sağlığını güçlendirmek için uzman klinik psikologlarımız ile gerçekleştirilen birebir seanslar, fizyoterapi programları oldukça olumlu ve faydalı olarak değerlendiriliyor çalışanlar tarafından. Aldığımız geri dönüşlerden de anlıyoruz ki, çalışan destek programları, iş yerinde daha sağlıklı ve üretken bir ekosistem yaratmanın temel taşları arasında yer alıyor” diye konuştu.  (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Kış Mevsiminde Bağışıklığı Güçlendiren Besinler

Bağışıklığı güçlendiren besinler hakkında konuşan Uzm.Dyt. İrem Aksoy, kış mevsiminde bağışıklığı güçlendirmenin yollarını anlattı. 

Bağışıklığı güçlendiren besinler hakkında konuşan Uzm.Dyt. İrem Aksoy, kış mevsiminde bağışıklığı güçlendirmenin yollarını anlattı.

Uzm. Dyt. Aksoy, “Kış mevsiminde havaların soğumasıyla beraber hastalıkların yayılma hızı daha da artıyor. Kapalı ortamlara daha fazla maruz kalmak, iç ve dış ortamlardaki sıcaklık değişimleri gibi nedenler bağışıklık sistemi savunmasını olumsuz etkiliyor. Bu nedenle, bağışıklığı güçlendirmek ve hastalıklardan korunmak için dengeli ve mevsimine uygun beslenme tarzı benimsemek oldukça önemlidir. Bu dönemde en çok merak edilen hangi besinin bağışıklık için önemli olduğudur. Öncelikli olarak, bağışıklık sistemini destekleyen C vitamini açısından zengin portakal, mandalina, greyfurt, limon gibi narenciyeler, kivi, kuşburnu çayı, renkli biberler ve maydanoz gibi besinleri kış aylarında sofralarınızdan eksik etmemelisiniz. C vitamininin iyi kaynakları olan bu besinler, soğuk algınlığı ve grip gibi hastalıklardan korunmak için faydalıdır” dedi.

Soğuk Havalarda Vücudun Sıvı Dengesi

Bağışıklık savunması için önemli olan bir diğer besin bileşimi de antioksidan kaynağı olan renkli sebze ve meyvelerdir. Renkli sebze ve meyveler, hem bağışıklık sistemini güçlendirir, hem vücudun kışa bağlı olarak düşen enerji seviyesini artırır hem de vücudun ihtiyacı olan vitamin ve mineralleri sağlar. Ayrıca yoğurt ve kefir gibi probiyotiklerin de bağışıklık sistemine katkısı büyüktür. Uzm. Dyt. Aksoy,  soğuk havalarda vücudun sıvı dengesine dikkat çekerek ‘’Kış aylarında hava sıcaklığının düşmesine, terlemenin azalmasına bağlı olarak su tüketimi de genellikle azalır, ancak vücudun sıvı ihtiyacı yılın her döneminde devam eder. Dolayısıyla günde 2-2,5 litre su tüketimi, metabolizmanın düzgün çalışması ve toksinlerin atılması için önemlidir. Kışın su içmekte zorlananlar hastalıkları önleyici bitki çaylarını da tercih edebilirler. Düzenli ilaç kullananlar, kronik hastalığı veya besin alerjisi olanlar bitki çayı seçiminde daha dikkatli olmalıdır” dedi.

Tatlı Krizleri

Sonbaharla beraber hareketsizlik ve yüksek kalorili yiyeceklere yönelme, tatlı krizleri gibi davranışlar beraberinde fazla kiloyu da getiriyor. Enerji yoğunluğu yüksek, işlenmiş-paketli gıdalardan ve aşırı şekerli yiyeceklerden kaçınmak, vücudun savunma sistemi, kilo kontrolü ve genel sağlık açısından önemlidir. Bu gıdalar yerine tam tahıllı ürünler, ceviz, fındık, badem, avokado gibi sağlıklı yağlar, süt ürünleri, sebze ve meyveler tercih edilebilir. Antiinflamatuar özellikleri nedeniyle kış aylarında yiyecek ve içeceklerinize zencefil ve zerdeçal eklemeyi ihmal etmemelisiniz.

Kışın Beslenme Önerileri

Uzm. Dyt. Aksoy, sözlerine devam ederek beslenme konusunda önerilerde bulundu. ‘Kış aylarında sağlıklı bir beslenme planı, bağışıklığı güçlendirmekle kalmayıp aynı zamanda kış depresyonuna yakalanma riskini de azaltır. Mevsimsel sağlıklı besinlerle zenginleştirilmiş bir beslenme planı, hem sağlıklı hem de enerji dolu, ruha iyi gelen bir kış geçirmenizi sağlar. Mutluluk hormonu olarak da bilinen serotonin seviyesini artıracak muz, ananas, ceviz, fındık, badem, peynir, yumurta, et, balık gibi gıdalara da beslenmenizde yer vermelisiniz. Bu gıdaların tüketilmesi ve olabildiğince güneş ışığından yararlanmak, egzersiz yapıyor olmak da zihinsel sağlığa ve ruh haline destek olacaktır” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Kas ve İskelet Sistemi Sarkomlarının Tedavisi

Ortopedik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr Harzem Özger: “Kas ve iskelet sistemi sarkomlarında, yeni yöntemler sayesinde uzuv kaybı önlenebilmekte ve daha çok hasta

Ortopedik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr Harzem Özger: “Kas ve iskelet sistemi sarkomlarında, yeni yöntemler sayesinde uzuv kaybı önlenebilmekte ve daha çok hasta hayata yeniden tutunabilmektedir” dedi.

Kas ve İskelet Sistemi Tümörleri onkolojisinin farklı alanlarında çalışan uzmanlar, “Kas ve İskelet Sarkomlarında Yenilikler” Sempozyumu için bir araya geldiler. Sempozyumun Düzenleme Komitesi Başkanı Acıbadem Maslak Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği, Ortopedik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Harzem Özger, bir zamanlar “kötü kader” diye kabul edilen ve tümör nedeniyle bacak, kol, omuz ile omurga gibi önemli uzuvların feda edilip, buna rağmen hastaların ancak yüzde 3-5’inin hayatta kalabildiği  dönemlerin artık tarihe karıştığına dikkat çekti.  Ortopedik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Harzem Özger, son yıllarda protezler veya hastaların kendilerinden alınan dokularla uzuv kayıplarının önlenebildiğine ve hastaların yeniden hayata döndürüldüğüne işaret ederek, “Kas ve iskelet sistemi sarkomlarına yönelik yeni bilgileri paylaşmak üzere patolojiden radyolojiye, onkolojiden cerrahiye farklı disiplinleri bir araya getiren önemli bir sempozyum düzenledik. Önleyici ve tedavi edici başarının öncelikle bilgi, tanıma ve güvenme bilinciyle toplumsal farkındalık oluşturarak erken tanı ve doğru adresle mümkün olduğuna inanıyoruz. Bu toplantıyla en güncel tanı ve tedavi yöntemlerini, gelecekteki hedef ve hayallerimizi tartışarak meslektaşlarımızla paylaştık, elimizden geldiğince toplumsal farkındalığa ulaşabilmeye çalıştık” dedi.

Daha çok kurtarılan hayat, daha çok kurtarılan uzuv! 

Prof. Dr. Harzem Özger, kas ve iskelet sistemi sarkomlarının az bilinen, biraz karışık, farklı ve özellikli bir kanser türü olduklarını, ancak doğru zaman, doğru adres ve doğru uygulamayla tedavide çok başarılı ve fark yaratan sonuçlar alınmasının mümkün olduğunu söyledi. Kas ve iskelet sistemi sarkomlarının diğer kanserlere göre daha az ve 10-20 yaş grubunda daha çok görüldüğünü belirtti. Bu tümörlerin, tüm hareket sisteminin (kol, bacak, omurga) her tür dokusundan (kemik, kas, damar, sinir, yağ vb.)  kaynaklanabilen,  bu nedenle de çok çeşitli ve birbirinden farklı davranan tümörler olduğunu anlatan Prof. Dr. Harzem Özger, sözlerine şöyle devam etti: “Bu nedenle tanı ve tedavileri konusunda bilgi ve deneyim kısıtlı, buna sahip ve konuyla uğraşan kişilerin sayısı azdır. Dolayısıyla bu çeşitlilik, farklı tıp dallarının bir arada çalıştıkları ve tecrübenin biriktiği kişi ile merkezleri gerektirir. Tanısız tedavi olmaz. İlk düğmeyi doğru iliklemek  belirleyicidir”

Multidisipliner Yaklaşım

Hastayı ilk gören hekimin sahip olması gereken bilgi ve deneyiminin çok önemli olduğunu vurgulayan Ortopedik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Harzem Özger,  “Tanı ve tedavide, karar ve uygulamalarının birlikte tartışılıp belirlendiği, konularında deneyim ve güncel bilgiye sahip, ortak dili konuşabilen multidisipliner bir konsey, olmazsa olmazdır. Başarılı sonuç alınmasında en acil, bazen tartışmalı, sorunlara açık durumları da rahatlıkla göğüsleyebilecek bilgi, deneyim, teknoloji, kararlılık ve tutkuya sahip bir tedavi ekibi belirleyicidir. Hedefimiz doğru zaman, doğru adres, teşhis, yöntem ve tedaviyle ‘daha çok kurtarılan hayat, daha çok kurtarılan uzuv’dur” dedi.

Tedavide iki temel yöntem kullanılıyor 

Kas ve iskelet sistemi kanserlerinin tedavisinde en belirleyici işlemin, kötü huylu tümörün bulunduğu  tüm dokuların geride hiçbir tümör dokusu bırakmadan  geniş ve temiz sınırlarla çıkarılması olduğunu aktaran Prof. Dr. Harzem Özger, ancak bu işlem sona erdiğinde o bölgede  hayatiyet, yapı ve işlev olarak büyük bir boşluk ile eksiklik kaldığını söyledi. Prof. Dr. Harzem Özger, oluşan bu boşluğun yerini doldurmak amacıyla tıp dünyasında son yıllarda Nonbiyolojik (Modüler Tümör Protezleri) ve Biyolojik (Tercihen hastanın kendi dokularını kullanarak zaman içinde kendi dokusuna dönüşecek yöntemler; Hot-Dog) olmak üzere iki temel yöntem kullanıldığını söyledi.

Hot – Dog yöntemiyle hastaların uzuv kaybı önlenebiliyor! 

Prof. Dr. Harzem Özger, günümüzde insan vücudunu kalça, diz, dirsek, omuz gibi kemik ve eklemlerinin şekil ile işlevlerini aynen taklit eden, özel dizayn edilmiş protezlerle (Modüler Tümör Protezleri) onarmanın (Nonbiyolojik tamir) mümkün olduğunu belirtti. Hastaların hayat ve uzuvlarını kurtaran bu önemli gelişmeyi “Adeta biyonik insan yapabiliyoruz” olarak ifade eden Prof. Dr. Harzem Özger, “Biyolojik Tamir“ denilen yöntemi  ise şöyle anlattı : “Kemik ve iskelet sistemi tümörlerinin tedavisinde mümkün olabilen durumlarda hastanın kendi dokusunun kullanıldığı  ‘Hot-Dog’ yöntemini (biyolojik rekonstrüksiyon) tercih etmekteyiz. Son derece başarılı sonuçlar aldığımız bu yöntemde tümör çıkarıldıktan sonra geride kalan boşluk, hastanın tümörden temizlenen kendi kemiği ve kendisinden elde edilen başka bir canlı kemikle doldurulmaktadır. Amaç, bu dokuların zamanla kendi dokusuna dönüşmesini sağlamaktır. Mikrocerrahi gerektirebilen ve uygulaması oldukça zor bir yöntem olsa da insanın kendi dokusunun kullanılması sayesinde protezlerde zamanla yaşanabilen aşınma ve kırılma gibi sorunlar oluşmadığı için yenilemeye ihtiyaç da duyulmamaktadır.” Bu yöntemin protez rekonstrüksiyon yöntemine nazaran birçok avantajı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Harzem Özger, Hot – Dog yönteminde, istisnai durumlar dışında hastaların kanserden kurtulurken, uzuvlarını da kendi dokuları ile eskisi gibi kullanabildiklerini ifade etti.

Tümörlü kemiğin temizlenmesinde sıvı azot sistemi

Hot – Dog yöntemiyle gerçekleştirilen biyolojik rekonstrüksiyon yönteminde tümörlü bölge olması gereken temiz sınırlarla çıkarılıyor. Ardından tümörlü kemik 20 dakika boyunca -180 santigrat derecedeki sıvı azot içerisinde, 15 dakika oda havasında ve 10 dakika serum fizyolojik içinde bekletilerek donma ve çözülme sağlanıyor. Bu işlemde tümörlü hücrelerle birlikte sağlıklı kemik dokusunun da öldüğünü aktaran Prof. Dr. Harzem Özger, “Bu zamanla canlanabilecek, mekanik olarak güçlü, kullanıma hazır, eksik bölgeye tamamen uyan ve vücudun kendi parçası olan bir kemik. Ancak bu ölü kemiğin kendi kendine canlanması ve yük taşıyabilir hale gelmesi çok uzun zaman almaktadır. Bu kemiğin canlanması amacıyla önce içine bir kanal açılmaktadır. Ardından hastanın kendi bacağından damarlarıyla birlikte alınan canlı fibula kemiği (incik kemiği) bu kanalın içine mikrocerrahi yöntemlerle nakledilmektedir” dedi. Bu tablonun sosisli sandviçe benzetildiği için “Hot – Dog” olarak adlandırıldığına değinen Prof. Dr. Harzem Özger, “Fibula kemiğinin damarları en yakındaki bacak damarlarına bağlanarak kan dolaşımı sağlanmaktadır. Bu sayede ölü ama güçlü kemikle mekanik destek ve koruma oluşurken, içerideki canlı kemik dokusuyla bölgenin normal kemiğe dönüşümünü hızla sağlayacak canlılık getirilmiş olmaktadır” diye konuştu.

Teknolojinin, yapay zekanın, sanal gerçekliğin katkısı büyüyor

Toplantının bir amacı da özellikle zor ve riskli bölgelerde güvenilir sınırlarla tümörün çıkarılmasında önemli bir yenilik olan “Navigasyon”’ yöntemini detaylarıyla konuşmak olduğunu söyleyen Prof. Dr. Harzem Özger, sözlerine şöyle devam etti: “Navigasyon, 2010’lu yıllarda başlayan ancak son yıllardaki baş döndüren teknolojik yeniliklerle ayrı bir ivme ve farklılık kazanan bir yöntem. Teknolojinin, yapay zekanın, sanal gerçeklik kavramının en hızlı ve anlamlı katkıları sağlığın tanı ve tedavisinde oluyor. 3D navigasyondan, görüntüleme yöntemlerinin birleştirilip bunun hassas girişimlerde kullanılabilirliği, yapay zekadan karma gerçeklik teknolojisine uzanan teknolojik yenilikler yaşadık. Yaklaşık 10 yıl önce MR ve BT görüntülerini kombine edip 3D yazıcılardan aldığımız çıktılar üzerinde ameliyat planlaması yapabilmek navigasyon sayılırdı. Günümüzde karma gerçeklik teknolojisinin yardımıyla, 3D görüntülerin hologramlarını planlamak, ameliyat sırasında online bağlantı ile meslektaşlarımızdan yardım almak ve onları da ameliyata dahil etmek mümkün hale geldi.”

İntraoperatif navigasyon tümörün tamamen temizlenmesini sağlıyor

Sempozyuma katılan Tata Memorial Center’da Ortopedik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Ashish Gulia, intraopertif navigasyon hakkında şu bilgileri verdi: “Kemik ya da yumuşak doku tümörünü tamamen çıkarabilmemiz ve hastalara daha iyi bir rekonstrüksiyon sağlayabilmemiz için daha iyi ve kusursuz ameliyatlar yapmamıza yardımcı olan bir yöntem bu. Bunu Google maps gibi düşünün. Size yol göstermesinin yanı sıra cerrahi ekibe yol gösteren bir yöntem. Eğer tümörü tamamen çıkarmaz ve tümörün bir kısmını geride bırakırsanız, tümör bir süre sonra nüksedip vücuda yayılır ve sonuçta hastayı kaybedersiniz. Bu yüzden bu lezyonları çok dikkatlice ve tamamıyla çıkarmamız son derece önem arz etmektedir. Ameliyathanede, hastanın vücudunu ve kemik parçalarını okuyabilen ve aletlerinizi yönlendirmenize yardımcı olabilecek bir bilgisayarınız varsa, o zaman tümörü çıkarmak çok daha kolay ve daha kusursuz hale gelir. Tümörü tamamen çıkarmanın yanında, iyi bir rekonstrüksiyon yapmanıza da yardımcı olur. Ameliyatı planladığınız bu modeli oluşturmak için bilgisayara aktardığınız BT tarama görüntüleri ve MR görüntüleri, hastaya özel aletler ve hastaya özel implantlar yapmanıza yardımcı olabilir ve sonuçta daha iyi rekonstrüksiyon gerçekleştirmeniz mümkün olur. Dolayısıyla günümüz çağında intraoperatif navigasyona sahip olmanın  özellikle riskli vakalarda  fark yaratan bir yöntem olduğunu düşünüyorum” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Nöral Terapi Nedir?

Nöral terapi;  çeşitli hastalıkların ve özellikle ağrının lokal anestezik ilaçlar kullanılarak otonom sinir sistemi üzerinden tedavi edilmesidir.

Nöral terapi;  çeşitli hastalıkların ve özellikle ağrının lokal anestezik ilaçlar kullanılarak otonom sinir sistemi üzerinden tedavi edilmesidir.

Bu teknik ile tüm vücutta sinir iletiminde regülasyon yani düzenleme yapılması amaçlanır.  Nöral terapi enjeksiyonu ile o bölgede kan dolaşımı, lenf dolaşımı ve sinirsel iletim uyarılır. Bu uyarılarla dokunun kan dolaşımı artınca oksijenlenmesi artmış olur, lenf dolaşımı artınca doku zararlı maddelerden temizlenir, sinir iletisi düzelince de dokunun daha düzenli çalışması sağlanmış olur. Böylece beslenen temizlenen ve düzenli komut alan dokunun kendini iyileştirme kapasitesinde artış meydana gelir. Nöral terapi tüm bu özellikleri nedeniyle hastalığın hem yeni oluşma döneminde hem de ilerleyen dönemlerinde tedaviye katkı sağlamaktadır.

Nöral terapide lidokain veya prokain isimli lokal anestezik ilaçlar kullanılarak sıklıkla cilt altı, kas içi veya eklem içine enjeksiyon şeklinde uygulanır. Beklenen etki verilen ilaçtan değil, uygulanan bölge ve ilacın sinir uçlarını uyararak yarattığı etkiden sağlanır.

Nöral Terapi İşlemi Kaç Dakika Sürer?

İşlem ortalama 20-30 dakika sürer. İşlem sonrası hasta günlük yaşamına aynı şekilde devam edebilir. Etkisini 48-72 saat içerisinde gösterir. Bu sürenin sonunda hasta tekrar değerlendirilir, ihtiyaç halinde nöral terapi tekrar uygulanabilir. Seans sayısı hastanın klinik durumuna göre ayarlanarak haftada 1 veya 2 kez olacak şekilde toplam 3-6 seans şeklinde yapılabilir. Uygun tekniklerle, dikkatli bir şekilde ehil elde yapılan nöral terapide majör komplikasyon beklenmez. Kanama bozukluğu olanlarda kan sulandırıcı ilaç kullananlarda işlem sonrası kanama olabileceği derin enjeksiyon gibi bazı teknikler kullanılmaz. Nöral terapi programı hastaya özel planlanarak tek başına uygulanabileceği gibi fizik tedavi, ozon tedavisi, akupunktur gibi diğer tedavi yöntemleriyle kombine edilerek de uygulanabilir.

En Çok Bu Hastalıklara Uygulanıyor!

 Ağrı sendromları

Kronik dejeneratif hastalıklar (diz kireçlemesi gibi.)

Bel ve boyun fıtıkları

Omuz lezyonları (impingement sendromu, adeziv kapsülit.)

Fibromiyalji gibi yumuşak doku romatizmaları

Tenisci dirseği, golfçü dirseği gibi dirsek problemleri

Karpal tünel sendromu, priformis sendromu gibi sinir basısına bağlı durumlar

Fasial paralizi

Migren ve baş ağrıları

Huzursuz bacak sendromu

Trigeminal nevralji

Bu Hastalıklara Uygulanması Oldukça Riskli!

 Nöral terapi birçok hastalığın tedavisinde tercih edilebilir. Fakat bazı hastalıkların tedavisinde nöral terapi uygulanması riskli görülmektedir. Nöral terapinin uygulanmasının önerilmediği hastalıkları ise Uzm. Dr. Seval Akdemir Balta şu şekilde sıraladı:  Kardiyak ritim bozuklukları, dekompanse kalp yetmezliği ve bradikardi gibi kalp hastalıkları, Prokain ve lidokain isimli lokal anesteziklere karşı alerji durumlarında, Akut cerrahi endikasyonlar, Malign olaylar, Sepsis, Parkinson ve Multipl Skleroz, Pıhtılaşma bozukluğu olanlar, antikoagülan tedavi alanlar (derin enjeksiyonlar için) (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

MEB’ten Okullarda Yılbaşı Kutlaması Yasağı

Milli Eğitim Bakanlığı, okullarda yılbaşı etkinliklerini yasaklayarak yine çok tartışmalı bir karara imza attı. Eğitimciler karara tepki gösterdi. Yakında

Milli Eğitim Bakanlığı, okullarda yılbaşı etkinliklerini yasaklayarak yine çok tartışmalı bir karara imza attı. Eğitimciler karara tepki gösterdi.

Yakında İnsanların Ne İzleyeceklerine Bile Karışacaklar

Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, karara sert tepki gösterdi. Özbay, kamuoyuna yaptığı açıklamada, “Kendi çocuklarını yurt dışında okutanların yasak anlayışına bakın. Sanki her şey dört dörtlükmüş çtek sorun çocukların yılbaşında sınıflarını süslemesi, eğlenmesi kalmış. Biz kimsenin hayat tarzına karışmayız diyen bu anlayışın kendi değerlerini tüm topluma dayatmak istediğini görüyoruz. Sanırım yakında kimin nasıl yolda yüreceğine, ne izleyeceğine de karışacaklar.  Laiklik ilkesi gereği dini rütüellerin eğitim ortamlarında uygulanmaması gerektiğini söylüyorsanız tarikat ve cemaatlerin ve din görevlilerinin okullarda ne eşi var” dedi. Milli Eğitim Bakanlığı birimleri devlet ve özel okullara gönderdiği yazıda, “Yılbaşı etkinlikleri altında örf ve geleneklerimize uymayan etkinliklerin yapılmaması”Bazı yılbaşı, noel, cadılar bayramı çekiliş yapılmaması gerekmektedir” ifadesini kullandı. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Eklem Sağlığımızı Nasıl Koruruz?

Eklem Sağlığınızı Korumanın Yolları Nelerdir? Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Mehmet Akaçin, konu hakkında bilgi verdi. 

Eklem Sağlığınızı Korumanın Yolları Nelerdir? Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Mehmet Akaçin, konu hakkında bilgi verdi.

Eklemlerimiz, vücudumuzun hareket kabiliyetini sağlayan hayati yapılardır. Günlük yaşamda, farkında olmadan yaptığımız yanlışlar eklemlerimiz üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Mehmet Akaçin, eklem sağlığını korumanın önemine dikkat çekiyor ve basit yaşam tarzı değişiklikleriyle uzun vadeli bir sağlıklı hareket kabiliyeti sağlanabileceğini ifade ediyor.

Eklem Sağlığı Neden Önemlidir?

Op. Dr. Mehmet Akaçin’e göre, eklem sağlığı, günlük hareketlerin sorunsuz bir şekilde devam etmesi için büyük bir öneme sahip. Ancak yıllar içinde eklemlerde aşınmalar meydana gelebilir ve bu durum osteoartrit gibi rahatsızlıklara yol açabilir. “Eklemlerimizi korumak için yaşlanmayı durdurmamız mümkün değil, ancak yaşam tarzımızı düzenleyerek eklemlerimiz üzerindeki yükü azaltabiliriz.” Diyen Akaçin, bilinçli bir yaşam tarzının önemini vurguluyor.

Sağlıklı Eklemler İçin Yaşam Tarzı Önerileri

Dr. Akaçin, eklem sağlığı için dikkat edilmesi gereken noktaları şu şekilde sıralıyor:

  • Doğru Beslenme: Antioksidanlar, omega-3 yağ asitleri, E ve C vitamini gibi besinleri içeren bir diyetin eklem sağlığına katkı sağladığını belirten Akaçin, “Bu besinler iltihabı azaltır ve eklem dokularını güçlendirir.” diyor.
  • Egzersiz: Düşük etkili aerobik egzersizler ve direnç egzersizleri, eklemlerin esnekliğini artırırken kasları güçlendirir. Dr. Akaçin, egzersiz öncesi ısınmanın ve sonrası soğumanın eklemleri korumada kritik olduğunu hatırlatıyor.
  • Doğru Duruş: Günlük aktivitelerde doğru duruşu benimsemek, eklemlere gereksiz yük binmesini engeller. Özellikle ağır nesneler taşırken doğru tekniklerin kullanılması önemlidir.
  • Sağlıklı Kilo: Fazla kilonun eklemler üzerinde gereksiz bir yük oluşturduğunu vurgulayan Akaçin, ideal kiloda kalmanın eklem sağlığı için etkili bir önlem olduğunu söylüyor.

Su Tüketimi ve Zararlı Alışkanlıklar

Op. Dr. Mehmet Akaçin, eklem sıvısının korunması ve eklemlerin nemli kalması için yeterli su tüketiminin şart olduğunu belirtiyor. Günde en az 8 bardak su içilmesi, eklemlerin sağlıklı çalışmasına yardımcı olur. Ayrıca, sigara ve alkolün eklem sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olduğunu ifade eden Akaçin, bu alışkanlıkların bırakılmasının iltihaplanma riskini azaltacağını ve eklem dokularının daha iyi beslenmesine katkı sağlayacağını dile getiriyor.

Sağlıklı Hareketler İçin Uzman Desteği

Eklem sağlığını korumak için yaşam tarzı değişiklikleri yapmak herkes için mümkün. Ancak mevcut eklem rahatsızlıkları ya da uzun süredir devam eden ağrılar için bir uzmana başvurmak büyük önem taşır. (BSHA – Bilim gez Sağlık Haber Ajansı)

Uyku Apnesi Nedir?

Uyku Apnesi Nedir? Uykuda oluşan solunum problemleri hakkında bilgi veren uzman, önemli uyarılarda bulundu. 

Uyku Apnesi Nedir? Uykuda oluşan solunum problemleri hakkında bilgi veren uzman, önemli uyarılarda bulundu.

Kulak Burun Boğaz Uzmanı Op. Dr. Yalçın Tekinalp, uyku apnesi ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Özellikle horlama, gün içinde halsizlik ve uykuda solunum durmaları gibi belirtilerle kendini gösteren uyku apnesinin tedavi edilmediği takdirde kalp krizi, felç ve yüksek tansiyon gibi ciddi riskler oluşturduğunu söyledi.

Obstrüktif Uyku Apnesi

Uyku apnesinin en yaygın türü olan obstrüktif uyku apnesinin, üst solunum yollarındaki tıkanıklık nedeniyle ortaya çıktığını ifade eden Dr. Tekinalp, şöyle devam etti,  “Uyku sırasında solunumun tekrar tekrar durması, yalnızca uyku kalitesini değil, genel sağlığı da ciddi şekilde etkiler. Sabah yorgun uyanma, dikkat eksikliği, depresif ruh hali ve hafıza problemleri gibi günlük yaşamı zorlaştıran pek çok sorun, uyku apnesiyle ilişkilidir.”

Uyku Apnesi Tedavi Yöntemleri

Op. Dr. Tekinalp, uyku apnesinin tedavisinde kişiye özel yaklaşımların önemine dikkat çekerek, CPAP cihazlarının bu alandaki etkinliğini vurguladı. Bu cihazların, uyku sırasında hava yollarının açık kalmasını sağlayarak kesintisiz bir uyku sunduğunu belirtti. Ancak tedavide yalnızca cihazların yeterli olmadığını, hastaların yaşam tarzında da değişiklikler yapması gerektiğini ekledi: “Kilonun kontrol altına alınması, sigara ve alkol gibi alışkanlıkların bırakılması ve düzenli egzersiz, tedavi sürecini destekler. Bazı hastalar için ağız aparatları da etkili bir alternatif olabilir.”

Uyku Apnesi Tedavisinde Cerrahi Müdahaleler

Dr. Tekinalp, cerrahi müdahalelerin özellikle diğer yöntemlerin yetersiz kaldığı durumlarda devreye girdiğini belirtti. Geniz eti veya küçük dil gibi tıkayıcı dokuların çıkarılması ya da küçültülmesiyle hava yollarının daha açık hale getirildiğini ifade etti: “Cerrahi tedavi kararını verirken hasta detaylı bir şekilde değerlendirilir. Amacımız, hastalarımızın sağlıklı bir nefes almasını ve yaşam kalitelerini artırmalarını sağlamaktır.”

Erken Teşhis Hayat Kurtarır

Op. Dr. Yalçın Tekinalp, uyku apnesi belirtileri yaşayan bireylerin gecikmeden bir uzmana başvurmaları gerektiğini söyleyerek sözlerini tamamladı: “Uyku apnesi sadece bir uyku sorunu değil, tüm vücudu etkileyen ciddi bir sağlık problemidir. Batıgöz Sağlık Grubu olarak, Balçova Tıp Merkezi’nde uyku apnesi teşhis ve tedavisinde en güncel yöntemleri kullanıyoruz. Sağlığınız için belirtileri hafife almayın, erken teşhis hayat kurtarır.” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)