Bize keyif ve mutluluk veren herhangi bir aktiviteyi yaptığımız sırada zaman oldukça hızlı geçer. Ancak spor gibi bizi yoran ve bir an önce bitmesini istediğimiz aktivitelerde bu durumun tam tersi söz konusudur.
Gelin, bunun sebeplerine bakalım.
Einstein’ın görelilik teorisine göre zamanın hızı sabit değildir.
Zamanı nasıl algıladığımız, referans çerçevesine ve yer çekiminin etkisine bağlı olarak değişiklik gösterir. Mesela hoşlanmadığımız bir şeyi yaparken zamanın neredeyse hiç geçmemesi ya da çok mutlu olduğumuz bir anın çabucak sona ermesi, zamanın hızının sabit olmadığının bir göstergesidir.
Bilim insanları da Einstein’ın bu teorisinden yola çıkarak, konu ile ilgili çeşitli araştırmalar yapmıştır. Onlara göre efor harcamak, zaman algısının bozulmasına ve zamanın normalden daha yavaş geçtiğini hissetmenize sebep olabilir.
Örneğin spor yaparken zamanın daha yavaş geçtiğini hissetmenize sebep olabilecek iki farklı unsur vardır.
Bunlardan ilki, beynin aşırı yorulması ikincisi ise vücut kimyasındaki değişimlerdir. İnsan beyni, spor sırasında vücuttan çok fazla bilgi alır. Bu da beynin aynı anda işlemesi gereken çok sayıda veri ile karşı karşıya kalmasına sebep olur.
Mesela vücudunuz, yorucu egzersizlerle mücadele ederken beyninizin nefes alma hızını takip etmesi, kas hareketlerini koordine etmesi, kalp atış hızını ayarlaması, ağrı veya yorgunluk hissini yönetmesi gerekir. Tüm bunlar da beyninizi, olağan zaman algısından uzaklaştırır.
Ayrıca vücut kimyasındaki değişimler de zaman algısının bozulmasına sebep olabilir.
Fiziksel efor sarf etmek, vücut kimyasında önemli değişiklikleri beraberinde getirir. Egzersiz yapmak vücuttaki ruh halini, uyarılmayı ve odaklanmayı etkileyen endorfin, adrenalin ve dopamin gibi nörotransmitterlerin salınımını artırır.
Bu da beynin kimyasındaki değişikliklere ve dolayısıyla zaman algısının farklılaşmasına sebep olur. Ek olarak yapılan bir araştırmaya göre de spor esnasında harcanan eforun fazla ya da az olması, zaman algısının değişimini etkilemez.