Gözaltına alındığı iddia edilmişti: Erden Timur, Cumhuriyet’e konuştu

Galatasaray eski yöneticisi ve iş insanı Erden Timur’un Amerika Birleşik Devletleri’nde FBI tarafından gözaltına alındığı iddia edilmişti. Cumhuriyet’e konuşan Erden Timur, iddiaları yalanladı.

Galatasaray’ın eski yöneticisi Erden Timur’un New York’ta gözaltına alındığı iddia edildi.

Voice Of America muhabiri Mehmet Sümer, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda Erden Timur’un Amerika Birleşik Devletleri’nde gözaltına alındığını öne sürdü.

Mehmet Sümer sosyal medya hesabından şu paylaşımda bulundu:

“Brooklyn’de bir inşaat yatırımı olan Nef İnşaat şirketinin sahibi Erden Timur’la görüştüm. Kendisi iki gün önce New York’a geldiğinde FBI tarafından JFK havalimanı’nda gözaltına alınarak kendisine New York Belediye Başkanı Eric Adams’la ilgili ilgili sorular sorulduğunu doğruladı. Timur kendisine Adams’ın kampanyasına bağış yapıp yapmadığının sorulduğunu kendisinin de bağış yapmadığını soyledigini anlattı.”

ERDEN TİMUR İDDİALARI YALANDI 

İddiaların ardından Cumhuriyet yazarı Murat Ağırel’e açıklamalarda bulunan Erden Timur, iddiaları yalanladı. 

Timur, ABD’ye NEF orkestrasının konseri için gittiğini ve gözaltına alınmadığını açıkladı.

Timur polisin kendisine New York Belediye Başkanı Eric Adams’a ‘Bağış yaptınız mı?’ diye sorduğunu, kendisinin ise bağış yapmadığını ifade ettiğini söyledi. 

‘Serhat Akın’a saldırı talimatı Gürcistan’dan verildi’ iddiası

Eski Fenerbahçeli futbolcu Serhat Akın’a silahlı saldırı talimatını Gürcistan’da yaşayan H.Ş.’nin verdiği ve saldırganlara 250 bin lira ödeme yapıldığı öne sürüldü.

Eski Fenerbahçeli futbolcu Serhat Akın’ın yorumcu olarak katıldığı programın çıkışında İstanbul Beykoz’da uğradığı silahlı saldırıya ilişkin soruşturma devam ediyor.

Gözaltına alınan 5 kişinin emniyetteki işlemleri devam ederken, saldırı talimatının Gürcistan’da bulunan H.Ş. tarafından verildiği ve saldırganlara 250 bin lira ödeme yapıldığı iddia edildi.

Kavacık Mahallesi’nde cuma akşamı meydana gelen olayda, Milli Takım ve Fenerbahçe’nin eski futbolcusu Serhat Akın yaralandı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekipleri 5 kişiyi gözaltına aldı.

Yapılan çalışmalarda, saldırı sırasında silahı kullanan kişinin Ozan D. olduğu, onun kaçtığı motosikleti kullanan kişinin ise Osman M. olduğu tespit edildi.

‘GÜRCİSTAN’ İDDİASI

Talimatın Gürcistan’da yaşayan H.Ş. tarafından verildiği ve saldırının 250 bin lira karşılığında yapıldığı iddia edildi. Talimatı verdiği iddia edilen H.Ş.’nin kasten öldürmenin de aralarında bulunduğu 10 suç kaydının olduğu öğrenildi. Gözaltına alınan 5 kişinin emniyetteki işlemleri devam ediyor.

SERHAT AKIN ‘4 KİŞİNİN İSMİNİ VERDİ’ İDİDASI

Öte yandan gazeteci Emrullah Erdinç, saldırının ardından Serhat Akın’ın ilk ifadesinde kendisini hedef gösterdiğini belirttiği 4 kişinin ismini verdiğini öne sürdü.

Erdinç’in sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım şöyle:

“Serhat Akın vurulduktan sonra verdiği ilk ifadesinde 4 kişinin kendisini hedef gösterdiğini söyledi.

  • Ahmet Ercanlar
  • Murat Aşık
  • Rasim Ozan Kütahyalı
  • Can Arat

‘Beni hedef gösteren kişiler bunlardır. Bu kişiler yayınlarında beni hedef göstermiştir’ dedi.”

Komiserin yazışmalarında Sinan Ateş cinayeti

Sinan Ateş cinayetine ilişkin dava dosyasına hakkında soruşturma yürütülen bir komiserin yazışmaları girdi.

Sinan Ateş cinayeti davasının görülmesine 30 Eylül’de Ankara 32’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edilecek. 4 Ekim’e kadar sürecek duruşmalarda, 12’si tutuklu 22 sanık savcının esas hakkındaki mütalaasına karşı beyanda bulunacak.

Dava karar aşamasına yaklaşırken dosyaya önemli bir yazışmanın girdiği ortaya çıktı.

Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin açılan dava dosyasına hakkında soruşturma yürütülen Komiser Talha A.’nın yazışmaları girdi. Davanın sanıklarından Tolgahan Demirbaş’a cinayetin ardından bilgi notu gönderdiği belirtilen Talha A.’nın yazışmalarında tutuklu Avukat Serdar Öktem için “Çocukları bulan o” ifadesinin kullanıldığı öğrenildi.

Cinayetin işlendiği dönemde Ankara Emniyet Müdürlüğü Trafik Şube’de komiser olarak görev yapan Talha A.’nın el konulan telefonundan çıkan yeni yazışmaları Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından mahkemeye gönderildi.

Yazışmalarında Atalay’ın cinayetle ilgili bazı kişilerle mesajlaştığı tespit edildi. Belgeye göre Atalay, o dönem Serdar Öktem’in neden gözaltına alındığına ilişkin soruya “Avukat diye biliyorum. Çocukları bulan o. Çep’in avukatı” diye yanıt veriyor.

Davanın sanıklarından Doğukan Çep’in Sinan Ateş cinayetinin azmettiricisi olduğu iddia ediliyor.

Ülkü Ocakları Genel Bşakanı’nı işaret etti

Bir yazışmada da gözaltına alınan Emre Yüksel’in Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’ın özel kalemi olduğunu yazan Talha A., “Kim kaldı, kimi alırlar başka” sorusuna ise “AYY” diyerek Yıldırım’ı işaret ediyor.

Sinan Ateş cinayetinin ardından yaşanan gelişmeleri yakından takip ettiği anlaşılan Talha A.’nın “Dodo yakalanmış”, “Tolgahan hapı yuttu”, “Ceza alır”, “Yardım yataklıktan”, “İçerde dökülmüşler” şeklindeki mesajlar gönderdiği anlaşıldı.

Demirbaş’a bilgi notu göndermişti

Talha A.’nın Sinan Ateş cinayetinden bir gün sonra Tolgahan Demirbaş’a Emniyet’in bilgi notunu “Olaydan sonra geldi dün reis bu” diyerek attığı belirlenmişti. Yine Talha A.’nın cinayetten önce ve sonra Tolgahan Demirbaş’la telefonla görüştüğü tespit edilmişti.

Tolgahan Demirbaş, savcılık ifadesinde bu yazışma sorulduğunda “Atalay ile aynı camia içinde olmamız nedeniyle tanışırız. Sık görüşmem yoktur. Ateş cinayeti ile ilgili bilgi notu talebim olmamıştır. Beni bilgilendirmek için göndermiş olabilir. Bilgi notunu göndermesinin cinayetle ilgisi yoktur” demişti.

17 şüpheli arasında yer alıyor

Soruşturma kapsamında gözaltına alınan Talha A. serbest bırakıldı.

Talha A. halen Sinan Ateş cinayetine ilişkin soruşturması süren 17 şüpheli arasında yer alıyor. Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’ın arasında bulunduğu 17 kişiyle ilgili soruşturma henüz tamamlanmadı.

Savcılığın, bazı şüphelilerin el konulan dijitallerinin incelemesinin tamamlanmasını beklediği öğrenildi.

DW Türkçe’ye engelsiz nasıl ulaşabilirim?

Zelenskiy kendisini eleştiren Trump’la görüşecek

Birkaç ay sonra Beyaz Saray’a veda edecek Biden’den destek sözü alan Ukrayna lideri Zelenskiy bugün New York’ta Donald Trump’la görüşecek.

ABD’deki temaslarını sürdüren Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, dün Beyaz Saray’da bir araya geldiği ABD Başkanı Joe Biden ve Demokratların başkan adayı olan yardımcısı Kamala Harris’e “zafer planı” olarak adlandırılan önerilerini sundu.

Planında Batı’dan daha fazla destek isteyen Zelenski’ye mühimmat ve hava savunma sistemlerini kapsayan 8 milyar dolar hacminde yeni bir yardım paketi sözü veren Biden, 12 Ekim’de de Almanya’da uluslararası bir Ukrayna konferansı düzenlenmesi çağrısı yaptı. Biden’ın da 5 Kasım’daki başkanlık seçimleri öncesi belki de katılacağı bu son konferansa Ukrayna’yı destekleyen 50 kadar ülkenin hükümet ve devlet başkanının gelmesi bekleniyor.

Kasım ayındaki seçimlerden sonra ABD’nin Ukrayna’ya desteğinin bu şekilde devam edip etmeyeceği belirsiz. Cumhuriyetçiler, Ukrayna’ya yapılan bu yardımlara karşı çıkıyor. Zelenski de seçimi Demokratların kaybetmesi durumunda ABD’nin askeri desteğinin devam etmesini sağlamak için bugün de Cumhuriyetçilerin başkan adayı Donald Trump’la New York’ta görüşecek.

Trump: Herhangi bir plan şimdiki durumdan daha iyi

Ukrayna’ya yapılan yardımları eleştiren ve Zelenskiy’i de Rusya ile anlaşma yapmayı istememekle suçlayan Trump, kısa bir süre önce Kuzey Carolina eyaletindeki seçim etkinliğinde Zelenskiy’i aşağılayan ifadeler de kullanmıştı. “Anlaşmaya yanaşmayan bir adama milyarlarca dolar vermeye devam ediyoruz” diyen Trump, savaşı bitirmek için yapılacak herhangi anlaşmanın şimdiki durumdan daha iyi olacağını savunmuştu,

Cumhuriyetçiler, Zelenskiy’nin Pennsylvania eyaletinde mühimmat üretilen bir silah fabrikasını ziyaretinden de rahatsız. Cumhuriyetçilerin sözcüsü Mike Johnson, ziyareti organize eden büyükelçinin ABD’ye geri çekilmesini talep ederek bunun seçimleri etkileme çabası olduğunu söyledi.

Harris: Cumhuriyetçilerin önerileri Putin’in önerileri

Demokratların başkan adayı Kamala Harris ise olası bir seçim yenilgisinin Ukrayna açısından sonuçları konusunda uyarılarda bulundu. Harris, Trump’ın açıklamalarına atfen savaşın akıbetine ilişkin Ukrayna’nın dahil olmadığı bir karar verilmemesi gerektiğini ve bunu ABD’de isteyen bazı kişiler olduğunu söyledi.

Harris, onların planının Ukrayna’yı topraklarının büyük bir kısmından vazgeçirmeye ve başka ülkeler adına güvenliğinden feragat etmeye zorlamak olduğunu savundu. Bunların Putin’in önerileri olduğunu söyleyen Harris, “Bunlar tehlikeli teslimiyet önerileridir” dedi.

dpa / BÜ, HS

Çin’in nükleer denizaltısının battığı iddia edildi

ABD Savunma Bakanlığından bir yetkili, ordusunu modernize etmek için çalışan Çin’in yeni denizaltısının battığına dair uydu görüntülerine ulaştıklarını açıkladı.

ABD, Çin’in nükleer enerjiyle çalışan yeni denizaltısının inşa edildiği limanda battığını ortaya koyan uydu görüntüleri elde ettiklerini açıkladı.

ABD Savunma Bakanlığında çalışan üst düzey bir yetkilinin Perşembe günü yaptığı açıklamaya göre, denizaltının muhtemelen Mayıs-Haziran aylarında battığı tahmin ediliyor. Basına aktardığı bilgilerde kimliğini açıklamamayı tercih eden Pentagon temsilcisi, elde edilen uydu görüntülerinin bazılarında denizaltının denizin dibinden kaldırılması için kullanılan vinçlerin de görüldüğünü söyledi.

Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, konuyla ilgili Cuma günü kendisine yöneltilen bir soruya, konuyla ilgili bir bilgisi olmadığını ve bu konuda bilgi aktaramayacağını söyledi. Bu açıklamaya ilişkin fikri sorulan ABD’li yetkili ise Çin donanmasının konuyu örtbas etmeye çalışmasının “şaşırtıcı olmadığını” söyledi.

Denizaltının şu andaki durumuna ilişkin teyit edilmiş kesin bir bilgi henüz mevcut değil.

Haziran ayında söylentiler çıkmıştı

Söz konusu denizaltının battığına ilişkin ilk haberler, Temmuz ayında Wall Street Journal’da yer almıştı.

Haberde, ABD Deniz Kuvvetlerinden emekli bir denizaltı uzmanı olan ve çalışmalarını düşünce kuruluşu Yeni Amerika Güvenliği Merkezi’nde sürdüren Thomas Shugart, bir Çin denizaltısının battığını fark ettiğini söylemişti.

Öte yandan Haziran ayında sosyal medyada battığı iddia edilen bir Çin denizaltısının fotoğrafları dolaşıma girmişti. Yine Haziran ayında uydu görüntüleri konusunda uzmanlaşan ABD merkezli firma Planet Labs, Vuhan limanında batmış olabilecek bir denizaltının fotoğraflarını paylaşmıştı.

Çin donanmasını geliştirmek istiyor

Çin’in Zhou tipi ilk denizaltısının batması, donanmasını modernize etme ve giderek daha da güçlendirme hedefini güden Pekin için işlerin istendiği gibi gitmediğine delalet olarak yorumlandı.

370’ten fazla savaş gemisi olduğu belirtilen Çin, aynı zamanda dünyanın en büyük donanmasına sahip. ABD’de yayınlanan bir rapora göre, Çin geçen yıl balistik füze atan altı nükleer denizaltına nükleer enerjiyle çalışan altı saldırı denizaltısına ve dizelle çalışan 48 saldırı denizaltısı olmak üzere toplam 60 denizaltına sahipti. ABD hükümeti, Çin’in denizaltı filosunu 2025’e kadar 65’e, 2035’e kadar da 80’e yükseltmeyi planladığını düşünüyor.

Çin yönetiminin uluslararası ticaret açısından büyük önem taşıyan Güney Çin Denizi’nde izlediği politika, giderek daha iddialı bir hâle bürünüyor. Bunların paralelinde, Çin’in, komşuları Brunei, Malezya, Vietnam ve kendi toprağı olarak gördüğü Tayvan’la, deniz yetki alanlarına ilişkin uzun yıllardır süren anlaşmazlıkları mevcut.

ABD, Çin’i gelecekteki ana güvenlik endişelerinden biri olarak görüyor. Bölgedeki müttefikleriyle ilişkilerini güçlendirmek için çaba sarf eden ABD’nin bölgede navigasyon sefer hakkı mevcut olduğu argümanıyla zaman zaman gemilerini söz konusu sulara göndermesi de Pekin’i kızdırıyor.

Çin ayrıca Çarşamba günü Pasifik Okyanusu’nda bir kıtalararası balistik füze test ettiklerini açıklamıştı. Japonya ve Batı’nın tepkileri üzerine Çin, bunun rutin bir test olduğunu ve tamamen meşru ve makul şekilde” icra edildiğini savunmuştu.

Reuters, AP / BÜ, HS

DW Türkçe’ye engelsiz nasıl ulaşabilirim?

Soma’dan maden işçileri Ankara’ya yürüyor

AKP Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’na ait Fernas Madencilik işçileri güvenli çalışma koşulları ve ücretlerin artması talebiyle Soma’dan Ankara’ya yürüyüyor.

Riskli çalışma koşulları ve düşük ücretlere karşı bir aydır oturma eylemi yapan Fernas Madencilik işçilerinin muhattap bulmak için Soma’dan Ankara’ya başlattıkları yürüyüş üçüncü gününde.

Geceyi Manisa’nın Gölmarmara ilçesinde geçiren maden işçileri sabah saatlerinde tekrar yola çıktı.

Gölmarmara’da açıklama yapan işçiler, “Ankara’ya adım adım yaklaşıyoruz, güçlü bir şekilde varacağız. Muhatap arıyoruz, muhatapı yolda bulamazsak Ankara’da Meclis’te bulacağız” ifadelerini kullandı.

Fernas işçileri neden eylem yapıyor?

Manisa’nın Soma ilçesinde bulunan ve AKP Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’na ait Fernas Madencilik’te işçiler iş güvenliğinin sağlanması ve düşük ücretlerin düzeltilmesi için eyleme başlamıştı. Şirket ise sendikalı oldukları gerekçesiyle 7 işçinin işlerine son verdi.

İşçiler de protestolarına bir ay boyunca Fernas Madencilik genel merkezi önünde oturma eylemiyle başladı. Eylemin ilk günlerinde 25 işçi gözaltına alındıktan sonra serbest bırakıldı.

Eylemlerin 29’uncu gününde de Bağımsız Maden-İş Genel Başkanı Gökay Çakır ve Örgütlenme Uzmanı Başaran Aksu yolu kapattıkları gerekçesiyle gözaltına alındı ve ardından serbest kaldı.


Fernas Maden işçileri Soma’dan Ankara’ya yürüyüşün 3’üncü gününde.Fotoğraf: ANKA

Muhatap bulmak için yürüyüş başlattılar

İşçiler eylemlerinin 30’uncu gününde Fernas Madencilik’ten bir yetkiliyle görüşerek hak taleplerini iletme hedefiyle Manisa’dan Ankara’ya yürümeye başladı.

Bağımsız Maden İş Sendikası Genel Başkanı Gökay Çakır, işçilerin taleplerinin işten çıkarılan çalışanların tekrar işe dönmesi, iş sağlığı güvenliğine uygun bir çalışma düzeni ve işçilerin ücretlerinin Soma’daki madenlerdeki ortalama maaş rakamlarına ulaşması olarak özetledi.

Taleplerinin kabul edilmesi halinde eylemi hemen bitirebileceklerini aktaran Çakır, “İş sağlığı güvenliği kesinlikle olması gerekir. Zaten yasalarımızın çerçevesi içerisinde. İşçilerin, Soma’daki madenlerdeki ortlama seviyeyi buradaki işçi arkadaşlarımız arasından yüzde 25-30 bir fark var. Bunun ortasını bulursak başka da bir şey yok. Bir de banka promosyonu var. Banka promosyonu da işveren vermiyor, banka veriyor. Taleplerimiz net” diye konuştu.

Maden işçilerine destek

Maden işçilerinin eylemine siyaset ve sanat dünyasından pek çok isimden de destek geldi. CHP Manisa milletvekili Ahmet Vehbi Bakıroğlu, “Buradaki madenci arkadaşlarımızın talepleri çok net ama Allah’ın bir kulu siz eylem yapıyorsunuz niye diye sormadı” diye konuştu.

Oyuncu ve yönetmen Onur Saylak ve yazar Ahmet Ümit sosyal medya platformu X’te paylaştıkları videolarla Fernas Madencilik işçilerine destek verdi.

Ahmet Ümit videosunda Soma’da yaşanan maden faciasını hatırlatarak, “Daha önce 301 emekçi kardeşimiz öldü. Bu insanlar ölmesinler, güvenli şartlarda çalışsınlar. Haklarını alsınlar” diye konuştu.

Manisa’nın Soma ilçesi 13 Mayıs 2014’te Türkiye tarihinin en büyük maden faciasına sahne olmuştu. Soma Holding şirketlerinden Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. tarafından işletilen maden ocağında patlama yaşanmış 787 işçi patlama sırasında yer altında kalmış, 301 işçi hayatını kaybetmişti.

DW, ANKA / EÇ, HS

DW Türkçe’ye engelsiz nasıl ulaşabilirim?

AfD Thüringen’de skandal ile başladı

Thüringen eyalet parlamentosunda AfD’li geçici meclis başkanının tavrı Almanya çapında büyük tepkilere neden oldu. Bazı siyasetçiler bir kez daha AfD’nin kapatılmasını gündeme getirdi.

Almanya’nın Thüringen eyaletinde, seçimlerden sonra yeni yasama döneminin ilk meclis toplantısında yaşanan skandalın ardından, aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisine yönelik ağır eleştiriler ve hatta partinin kapatılmasına kadar giden talepler dile getiriliyor.


Mario VoigtFotoğraf: dts/IMAGO

Konuyu Thüringen Eyalet Anayasa Mahkemesi’ne taşıyan Hristiyan Demokrat Birlik’in (CDU) eyalet teşkilat başkanı Mario Voigt, Thüringen Eyalet Meclis Başkanı seçiminin gizli oylama ile yapılması talebine Mahkeme’nin Cumartesi gününe dek olumlu bir yanıt vereceğine inandıklarını ifade etti. Deutschlandfunk radyosuna konuşan Voigt, yapılan ilk oturumda milletvekillerinin haklarının ellerinden alındığını belirterek AfD’yi despotluk ve gücü kötüye kullanmakla suçladı.

Ne olmuştu?

1 Eylül’de yapılan ve AfD’nin aldığı yüzde 32,8 oy oranı ile birinci parti çıktığı Thüringen eyalet parlamento seçimlerinin ardından 26 Eylül’de yapılan ilk meclis oturumunda, parlamentonun en yaşlı üyesi sıfatı ile geçici olarak meclis başkanlığı koltuğuna AfD’li Jürgen Treutler oturdu. Ancak Treutler, genel kurulun meclis başkanlığı makamına vermek istediği dilekçelere ve yapılması gereken oylamalara izin vermeyerek oturumun yarıda kalmasına neden oldu.

Özellikle seçimlerde yüzde 23,6 oy oranı ile ikinci olan CDU ve yüzde 15,8 ile üçüncü olan Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW) milletvekillerinin meclis başkanı seçimi ile ilgili tüzük değişikliği oylama talebini kabul etmeyen Treutler, kendi partisi dışındaki milletvekilleri tarafından büyük tepki gördü.

AfD dışındaki partiler, talep ettikleri iç tüzük değişikliği ile Thüringen Eyalet Parlamentosu başkanlığına bir AfD’linin gelmemesi için, ilk turdan itibaren mecliste grubu bulunan tüm partilerin aday gösterebilmesinin yolunu açmaya çalışıyor. Şu an yürürlükte olan düzenleme ise ilk iki turda sadece, meclisin en güçlü grubunun aday göstermesine olanak sağlıyor. Thüringen Eyalet Parlamentosu, yeni meclis başkanı seçildikten sonra tam anlamıyla görevine başlamış sayılacak.


Manuela SchwesigFotoğraf: Bernd Elmenthaler/IMAGO

Schwesig: AfD sorumluluk taşıyan bir parti olmamalı

Eyalet Temsilciler Meclisi Dönem Başkanı ve Mecklenburg-Vorpommern Eyalet Başbakanı Manuela Schwesig, Thüringen parlamentosunda yaşanan olayların ardından yaptığı açıklamada, “Her vatandaşımız şunu bilmeli ki, AfD’nin yarattığı bu kaos, bu despotluk, AfD’nin hükümet sorumluluğunu üstlendiği yerlerde, hayatın her alanında, sağlıkta, eğitimde ve ekonomide olacak” dedi.

Perşembe günü Thüringen parlamentosunda meydana gelen hadisenin “sadece bir başlangıç” olduğunu dile getiren Sosyal Demokrat Partili (SPD) Schwesig, AfD’nin sorumluluk taşıyan bir parti olmaması gerektiğini vurguladı.

Wanderwitz: AfD yasaklanmalı


Marco WanderwitzFotoğraf: Ronka Oberhammer/DW

Federal hükümetin eski doğu eyaletleri sorumlusu, CDU’lu Federal Meclis milletvekili Marco Wanderwitz ise daha önce de dile getirdiği AfD’nin yasaklanmasına yönelik talebini yineledi. “Parlamenter demokrasinin ve kurumlarının bir kez daha AfD tarafından aşağılandığını” belirten Wanderwitz, “aşırı sağcı AfD bunu planlı bir şekilde yapıyor ve maalesef aldığı oylar sayesinde de etkili oluyor” dedi.

Alman Anayasası’nın 21. maddesi uyarınca AfD’ye karşı kapatma davası açılması gerektiğini ifade eden Wanderwitz, Federal Meclis’te AfD dışındaki partilerden milletvekilleri ile bu amaca yönelik yaptığı görüşmelerde “varış çizgisine yakın” olduğunu belirterek “Biz demokratlar kendimizi savunmalıyız” dedi.

AFD,dpa,epd / ET,HS

FAZ: Almanya binlerce Türk vatandaşını Türkiye’ye gönderecek

Frankfurter Allgemeine gazetesi, Almanya’da iltica başvurusu reddedilen Türk vatandaşlarının geri gönderilmesinde anlaşıldığını iddia etti. Buna göre, her hafta 500 Türk vatandaşı Türkiye’ye gönderilecek.

Alman basınında, Almanya’daki yüzlerce Türk vatandaşının Türkiye’ye geri gönderilmesi konusunda Berlin ile Ankara arasında anlaşmaya varıldığı iddia edildi.

Frankfurter Allgemeine Zeitung’da (FAZ) yer alan habere göre, iki ülke arasında aylardır süren müzakerelerin ardından, Almanya’da kalma hakkı bulunmayan yüzlerce Türk vatandaşının kademeli olarak Türkiye’ye geri gönderilmesinde mutabık kalındı. Varıldığı belirtilen anlaşmaya göre, Türkiye Almanya’dan her hafta 500 Türk vatandaşını geri kabul edecek.

Gazetenin Alman hükümet çevrelerinden edindiği bilgilere dayandırdığı haberine göre, ilk etapta 200 Türk vatandaşı, Almanya’nın çeşitli havalimanlarından tarifeli uçuşlarla Türkiye’ye gönderilecek. Gazeteye konuşan kaynaklar, bunun Almanya’da iltica başvurusu yapmış ve başvurusu reddedilmiş olan Türklerin sınır dışı edilmesi sürecinin başlangıcı olduğunu söyledi.

Hükümetler arasında geçen aylarda yapılan görüşmelerde Türkiye’nin, söz konuşu kişileri, özel bir uçağın kiralanıp işletilmesi anlamına gelen, tarifesiz “charter” uçuşlar ile geri kabul etmeyi reddettiği, ancak varılan anlaşmayla bu konuda bir formül üzerinde uzlaşıldığı belirtildi. Türkiye’nin, bir uçak dolusu sığınmacının geri gönderilmesini mümkün kılacak bu yöntemle olası bir imaj zedelenmesinden kaçınmak istediğini aktaran FAZ, Ankara’nın, söz konusu uçuşlara “charter” yerine “özel uçuş” adı verildiği takdirde gelecekte bu yöntemle de Türk vatandaşlarını kabul edebileceğini yazdı.


Almanya’daki Türk diplomatik temsilciliklerinin de süreçte önemli rol oynayacağı belirtiliyorFotoğraf: TOBIAS SCHWARZ/AFP

Makamlar arasında iş birliği

Resmi verilere göre, 2023 yılı sonu itibarıyla, Almanya’da oturma izni olmayan 13 bin 500’ü aşkın Türk vatandaşının ülkeyi terk etmesi gerekiyordu. Bunun karşısında 2023 yılında toplam 871 Türk vatandaşı sınır dışı edilmişti. 13 bin 500 kişinin yaklaşık 10 bin kişilik kısmının, “Müsamaha Belgesi” denilen, başvurusu reddedilen kişinin geçici olarak ülkede kalmasına olanak sağlayan belgeye sahip olduğu belirtiliyor. Bu kişilerin yüzde 25’lik kısmına Müsamaha Belgesi verilmesinin nedeni ise, kimlik ve seyahat belgesi eksikliğiydi.

FAZ’ın haberine göre, şimdi bu durum değişiyor. Almanya’nın kısa süre önce Türkiye’ye 200 isimden oluşan bir liste gönderdiğini yazan gazete, Türkiye’nin de bu kişileri geri kabul edeceğini teyit ettiğini iddia etti. Bunun ardından söz konusu listede adı geçen isimlerin belgelerinin, Almanya’nın çeşitli yerlerindeki yabancılar büroları ve Türk konsolosluklarının iş birliği içerisinde tamamlandığı veya yenilendiği belirtildi. Türkiye’nin Almanya’ya, konsolosluklarla Alman makamları arasındaki iş birliğinin “tamamen sorunsuz” biçimde sürdürüleceğini taahhüt ettiği öne sürüldü.

FAZ’ın haberinde, Türkiye’nin söz konusu kişileri geri kabul etmesi karşılığında, resmiyette “şaşırtıcı biçimde az” kazanım elde ettiği ifade edildi. Türk temsilcilerin, Alman temsilciler ile müzakerelerinde, nihai hedeflerinin vize serbestisi olduğunu ifade ettikleri belirtildi. Ancak Almanya, vize başvurularını değerlendirme sürecini hızlandırma konusunda çaba sarf edeceğini taahhüt etmekle yetindi.


Resimde, Brandenburg eyaletinde bulunan Eisenhüttenstadt kentindeki bir mülteci kabul merkezi görülüyor. Alman hükümeti, son yıllarda izlenen göç politikası nedeniyle baskı altındaFotoğraf: Patrick Pleul/dpa/picture alliance

Almanya “düzensiz göçü sınırlandırmak” istiyor

Almanya’da iltica başvurusu yapan Türk vatandaşlarının sayısı, son yıllarda yükselişte. 2023 yılında başvuru yapanların sayısı, 2022 yılına göre yüzde 150 arttı. Türkiye, vatandaşları Almanya’da iltica başvurusu yapan ülkeler arasında Suriye’nin ardından ikinci sıraya yükselmişti. Son dönemde başvuru yapanların sayısının düşüşe geçmesiyle birlikte, Türkiye Afganistan’ın ardından üçüncü sıraya geriledi.

Ağustos ayı sonunda Solingen’de düzenlenen terör saldırısı ve aşırı sağcı Almanya İçin Alternatif’in (AfD) ay başında Thüringen ve Saksonya ve geçen hafta sonunda Brandenburg eyalet seçimlerinde elde ettiği başarılarla birlikte, son dönemde Almanya’da göç tartışması kızışmış bulunuyor. Hükümet üzerindeki baskının artmasıyla, Almanya, 16 Eylül tarihinde sınır kontrollerine başlamıştı. İçişleri Bakanlığı, söz konusu tartışmalı uygulamayı, “düzensiz göçü sınırlandırmak” ve “iç güvenliği korumak” hedefleriyle gerekçelendiriyor.

DW / BÜ, BK

Almanya: Türkiye ile ekonomik ilişkilerimizi güçlendireceğiz

Alman Ekonomi Bakanı Habeck, Ticaret Bakanı Bolat ile görüşmesi sonrasında iki ülke ekonomik ilişkilerini güçlendirmeyi hedeflediklerini açıkladı.

Almanya Ekonomi ve İklim Koruma Bakanı Robert Habeck, bugün Berlin’de Türkiye Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ı ağırladı.

Aynı zamanda başbakan yardımcısı olan Habeck, Bolat ile ikili bir görüşme gerçekleştirdi, ardından iki bakan 5. Dönem Almanya-Türkiye Ekonomik ve Ticaret Ortaklık Komisyonu (JETCO) toplantısına başkanlık etti.

Habeck, Bolat ile görüşmesi ve JETCO toplantısı sonrasında yaptığı açıklamada iki ülke arasındaki ekonomik ilişkileri güçlendirmeyi hedeflediklerini duyurdu.

Habeck: İtici güç ticaret

Açıklamasına, “Almanya ve Türkiye tam bir asırdır diplomatik ilişkilerini sürdürüyor” sözleriyle başlayan Habeck, ticaretin iki ülke arasındaki ilişkilerdeki ağırlığına vurgu yaptı.

Çok sayıda Alman şirketinin Türkiye’de, Türk şirketinin de Almanya’da faaliyet gösterdiğine dikkat çeken Habeck, ticaretin çoğu zaman iki ülke arasındaki yoğun ilişkilerin “itici gücü” olduğunu söyledi.

Alman Bakan, Almanya ile Türkiye arasındaki ticaret hacminin geçen sene hiç olmadığı kadar artış kaydettiğini ve 55 milyar euroya ulaştığını belirtti, “AB ile Türkiye arasındaki ticari görüşmeler ve Türkiye’nin ‘Almanya Ortaklıkları’ programına katılımı buna daha da ivme kazandıracaktır” dedi.

Bolat: İş birliğini çeşitlendirmek kazanımlar sunar

Ticaret Bakanı Ömer Bolat ise sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada Habeck ile ikili görüşmede küresel gelişmeleri, karşılıklı yatırımları artırmayı ve ticaretin önündeki engellerin kaldırılmasını ele aldıklarını kaydetti.

Habeck ile ikili ticaret hacmini 60 milyar dolara çıkarma hedefini görüştüklerini aktaran Bolat, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye, Almanya ve 205 milyar dolarlık ticaret hacmine sahip olduğumuz Avrupa ülkeleri için üretim, yatırım, ihracat ve pazar büyümesinde önemli fırsatlar sunan güvenilir bir ortak olarak öne çıkmaktadır. Almanya ile iş birliği alanlarımızı çeşitlendirmek, Türkiye’nin AB tedarik zincirlerine olan yakınlığı ve entegrasyonu da dikkate alındığında, her iki taraf için de önemli kazanımlar sunmaya devam edecektir.”

Bolat, JETCO toplantısında ise endüstriyel işbirliğinin artırılması, dijitalleşmenin ilerletilmesi, ekonomik ilişkilerin çeşitlendirmesi ve geliştirilmesini hedefleyen “JETCO Protokolünü” imzaladıklarını açıkladı.

Bolat “Protokolün ikili iş birliğinin gelişimine önemli katkı sağlayacağına olan inancımız tamdır” sözlerini kaydetti.

AB ile Türkiye arasındaki ticaret hacminin dörtte birini Almanya ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi oluşturuyor.

JETCO ile ticaret, sanayi, turizm, enerji ve altyapı alanlarında ikili iş birliğinin geliştirilmesi, bunun önündeki engellerin bertaraf edilmesi ve ortak projelerin geliştirilmesi amaçlanıyor. Toplantılara iş dünyası temsilcileri de katılıyor.

İki bakanın imzaladıkları “Almanya Ortaklıkları” deklarasyonu da küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ’ler) için iş imkanlarını genişletmeyi ve yoğunlaştırmayı hedefliyor.

Cuma namazını Berlin’de kıldı

Bu arada Bakan Ömer Bolat, Cuma namazını da Berlin’deki Şehitlik Camii’nde kıldı.

Bolat, ayrıca Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’ne (DİTİB) bağlı camiyi ve DİTİB Kültür Evi’nin yerleşkesini gezdi.

DW/DA, JD

DW Türkçe’ye sansürsüz nasıl erişebilirim?

Lukaşenko: Belarus’a saldırı 3. Dünya Savaşı demektir

NATO’nun ülkesine saldırmak için planları olduğunu savunan Belarus lideri Lukaşenko, buna nükleer silahlarla karşılık vereceklerini ve Rusya’nın da Batı’ya karşı elindeki tüm nükleer silahları kullanacağını dile getirdi.

Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko, NATO’nun ülkesine yönelik somut saldırı planları olduğunu öne sürerek bunun yaşanması halinde, Rusya ile birlikte nükleer silahlarla cevap vereceklerini dile getirdi.

Belarus’un resmi haber ajansı Belta’nın aktardığına göre, başkent Minsk’te üniversite öğrencilerinin olduğu bir etkinliğe katılan Lukaşenko, burada yaptığı konuşmada “Belarus’a saldırı Üçüncü Dünya Savaşı anlamına gelir” dedi. Böyle bir durumda kesinlikle nükleer silah kullanacaklarını ifade eden Lukaşenko, “Putin, Rusya ve Belarus’a yönelik olası bir saldırıda nükleer silah kullanımının yolunu açacak şekilde nükleer doktrinini değiştirerek sözlerimi teyit etmiş oldu. Açıklamamın özü budur” dedi.

Belarus Devlet Başkanı, Devlet Bilişim ve Radyoelektronik Üniversitesi’ndeki konuşmasında, “Amerikalılar ve Polonyalılar sınıra dizildi, özellikle de Polonya sınırına. Polonya yönetiminin ellerini ovuşturmaya başladığını biliyoruz” ifadesini kullanarak her türlü duruma hazır olduklarını ve anında yanıt verebileceklerini bildirdi.

NATO’nun nükleer silahlara nükleer saldırılarla yanıt verebileceğini belirten Lukaşenko, böyle bir durumda Rusya’nın envanterindeki bütün atom bombalarını kullanacağını ancak Batı’nın bu tarz bir çatışmaya hazır olmadığını savundu.

Doktrin değişikliği için Putin’e teşekkür eden Lukaşenko, “Devlet sınırlarımız kırmızı çizgimizdir, oraya ayak basan cevabını alır” dedi.


Vladimir PutinFotoğraf: Gavriil Grigorov/Sputnik Kremlin/AP/dpa/picture alliance

Putin’in yeni nükleer doktrini

Rusya Devlet Başkanı Putin, iki gün önce yaptığı açıklamada ülkesinin askeri doktrinini, uluslararası güvenlik durumuna göre uygun bir biçimde değiştirdiğini duyurmuştu. 71 yaşındaki lider Ulusal Güvenlik Konseyi’ndeki açıklamasında, Rusya’nın caydırma amacı ile nükleer silahlarla yanıt vereceği askeri tehlikeler listesinin genişletildiğini vurgulamıştı.

Moskova’nın askeri doktrin değişikliği kararının, Batı tarafından Ukrayna’ya Rusya topraklarındaki hedeflerin uzun menzilli silahlarla vurulması yönünde izin verilmesi olasılığına karşı alındığı sanılıyor. Doktrin değişikliği ile, ABD ve Fransa gibi Batılı nükleer güçlerin, Ukrayna’nın Rusya’ya olası bir saldırısında Kiev’i desteklemeleri halinde, Rus nükleer silahlarına hedef olma riski artıyor.

Lukaşenko nükleer silahlar üzerinde söz sahibi değil

Kendine ait nükleer başlıklı silahları olmayan Belarus’a geçen yıl Moskova tarafından taktik nükleer silahlar konuşlandırıldı. Lukaşenko geçen Nisan ayında yaptığı bir konuşmada, ülkesinde onlarca nükleer başlıklı silah olduğunu dile getirmişti.

Rusya ayrıca Belarus’taki üslere, nükleer başlıklarla donatılma özelliğine sahip İskender füzeleri de gönderdi. Ayrıca Belarus Hava Kuvvetleri’ne ait Su-25 tipi savaş uçakları da, nükleer başlıklı bombaları taşıyabilecek şekilde elden geçirildi.

dpa / ET,BK