Kategori: Teknoloji

“Teknoloji” kategorisi, bilim ve teknolojinin tarihçesi, teknolojik gelişmeler, icatlar, yenilikler, bilgi teknolojileri, iletişim teknolojileri, endüstriyel devrim, dijital dönüşüm, yapay zeka, robotik, uzay keşifleri, enerji teknolojileri, ulaşım teknolojileri, sağlık teknolojileri, çevre teknolojileri gibi konuları içerebilir. “Teknoloji” kategorisine dair örnek alt kategoriler aşağıdaki gibi olabilir:

Bilim ve Teknolojinin Tarihçesi: Bilim ve teknolojinin tarihi gelişimi, antik çağlardan modern çağlara, endüstriyel devrimden dijital dönüşüme kadar olan süreç, bilimsel keşifler, icatlar ve yenilikler hakkında içerikler sunulabilir.

Bilgi Teknolojileri: Bilgisayarlar, yazılım, donanım, veri analitiği, yapay zeka, blok zinciri, internet, sosyal medya, siber güvenlik gibi konular, bilgi teknolojileri alanındaki gelişmeler, trendler, kullanım alanları, etkileri hakkında içerikler sunulabilir.

İletişim Teknolojileri: Mobil iletişim, kablosuz iletişim, ağ teknolojileri, telekomünikasyon, telekomünikasyon altyapısı, haberleşme teknolojileri, internet protokolleri gibi konular, iletişim teknolojileri alanındaki gelişmeler, tarihi ve çağdaş uygulamaları hakkında içerikler sunulabilir.

Endüstriyel ve Üretim Teknolojileri: Endüstriyel üretim süreçleri, otomasyon, robotik, 3D baskı, yapay zeka uygulamaları, lojistik ve tedarik zinciri yönetimi gibi konular, endüstriyel ve üretim teknolojileri alanındaki gelişmeler, verimlilik artışları, etkileri hakkında içerikler sunulabilir.

Uzay ve Havacılık Teknolojileri: Uzay keşifleri, roket teknolojileri, uydular, uzay araştırmaları, uzay mekikleri, havacılık teknolojileri, insansız hava araçları gibi konular, uzay ve havacılık teknolojileri alanındaki gelişmeler, keşifler, uygulamalar hakkında içerikler sunulabilir.

Enerji ve Çevre Teknolojileri: Yenilenebilir enerji kaynakları, enerji depolama teknolojileri, enerji verimliliği, sürdürülebilir çevre teknolojileri, at

İçerik üreticisi olmanın cazibesi artıyor

Özellikle genç yaş grubu arasında cazip bir meslek olarak yükselişe geçen içerik üreticiliği, yeni bir gelir elde etme modeline dönüştü. Yapılan araştırmalar, iki kişiden birinin içerik üreticisi olmak amacıyla halen sürdürdüğü işten ayrılmayı planladığını ortaya koyuyor.

Küresel salgının tetiklediği Büyük İstifa ve Sessiz İstifa gibi akımlar, çalışma kültürünü dönüştürdü. Daha esnek çalışma düzenlerine sahip olmak ve kariyerlerine tutkularının peşinden giderek yön vermek isteyenler sayesinde, “dijital içerik üreticisi” kavramı ortaya çıktı.

Pandeminin rüzgarını arkasına alarak büyüyen bu kavram, adeta bir mesleğe ve gelir elde etme modeline dönüştü. Güncel bir araştırma, 2 kişiden birinin içerik üreticisi olmak için, mevcutta çalıştığı işten ayrılmayı düşündüğünü gösterdi.

Küresel salgını takiben başlayan ve başta ABD olmak üzere pek çok ülkenin işgücü piyasasında dönüşümlere sebep olan Büyük İstifa ve Sessiz İstifa gibi kavramlar, içerik üreticilerinden yeni bir ekonomik sınıf oluşmasına sebep oldu. Mastercard tarafından yürütülen bir araştırma, 2 kişiden birinin içerik üreticisi olmak için tam zamanlı işleri bırakmayı değerlendirdiğini gösterirken, 5 içerik üreticisinden birinin içerik üreticiliğini tam zamanlı bir iş olarak gördüğü tespit edildi.

Konuyla ilgili değerlendirmelerini paylaşan dijital içerik pazaryeri Accessland’in Kurucusu Nihal Temur Ocak, “İnternetin platform çağına geçişi, yeni iş modellerini beraberinde getirdi. Daha esnek bir çalışma düzeni isteyen ve tutkularını hayatlarını idame ettirmek için kullanmayı hedefleyen kişiler, içerik üreticiliğine büyük ilgi duyuyor” dedi.

Z kuşağının hedefi içerik üreticisi olmak

Söz konusu araştırmada, Z ve Y kuşaklarına mensup dört kişiden üçünün (yüzde 73) geleneksel ve kurumsal işte çalışmaktansa yaratıcı ekonomiye dahil olmak istediğini, girişimci veya küçük işletme sahibi olmayı planladığını söylediği görüldü.

Bu kişilerin yüzde 21’inin halihazırda kendisini dijital içerik üreticisi olarak tanımladığı tespit edilirken, yüzde 60’ının içerik üreticisi olmayı değerlendirildiği ortaya çıktı. İnternetin bilgiyi herkes için erişilebilir kıldığını belirten Accessland Kurucusu Nihal Temur Ocak, “Bu durum, belirli bir konuda bilgi birikimine sahip kimseleri bildiklerini anlatmaya ve bu şekilde kendi dijital içerik markalarını oluşturmaya teşvik ediyor.

Platformlar da gig ekonomisi çatısı altında sayılabilecek içerik üreticiliğini destekleyen gelir modelleri geliştiriyor. ABD’de dört içerik üreticisinden birinin yıllık 50 bin dolar kazanç elde etmeyi başararak mikro işletme eşiğini aştığı biliniyor. İçerik üreticiliği yadsınamayacak bir iş kolu ve sektör” diye konuştu.

Dijital içerik harcamaları 1,36 trilyon doları bulacak

İçerik üreticilerinin oluşturduğu bu ekonominin büyümesinin arkasında giderek yükselen içerik tüketme talebi olduğunu dile getiren Nihal Temur Ocak, “Dijital içerik servisleri pek çok insanın vazgeçilmez günlük rutinine dönüşüyor. Yazılı, sesli, çoklu medya içeriklerine yönelik her gün yükselen bir taleple karşı karşıyayız.

Tahminler, 2026’ya kadar dijital medya ve içerik pazarının yüzde 13 büyüyeceğini gösteriyor. Abonelik harcamalarının da hesaba katıldığı senaryoda, medya ve dijital içerikler için yapılacak tüketici harcamaları 1,36 trilyon dolarlık bir ekonomi oluşturacak. Eğlencenin ve bilgiye ulaşmanın mobil cihaz ekranlarına sığdığı bir çağda, yetkinliklerini kalıcı ve nitelikli içeriklere dönüştüren herkes bu ekonomiden pay alabilsin diye yeni nesil dijital içerik pazaryeri Accessland’i kurduk” ifadelerini kullandı.

Üretici ve tüketicileri bir araya getiren dijital içerik

İnternetin kendini geliştirmek ve kariyerine yön vermek isteyenler için sınırları ortadan kaldıran bir araç olduğunu savunan Accessland Kurucusu Nihal Temur Ocak, değerlendirmelerini şu ifadelerle sonlandırdı: “Online öğrenme oyunun kurallarını bozan bir gelişme ve trend oldu. Ekim 2021’den bu yana faaliyet gösteren yeni nesil dijital içerik pazaryerimiz Accessland.live, içerik üreticileri ile içerik tüketicilerini bir araya getiriyor.

Ziyaretçiler, sertifika almayı sağlayan birebir veya grup online eğitimlere katılarak geleceklerine yatırım yapabiliyor. Accessland.live platformunda ücretsiz hesap açan dijital içerik üreticileri de interaktif canlı yayın, podcast, video, konferans gibi araçlarla içeriklerini ön ödemeli olarak satışa açarak gelir elde edebiliyor.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

PlayStation Plus’ın Mayıs ayı oyunları kütüphaneye eklendi #prizmabet

Mayıs ayı içerisinde Extra ve Premium abonelere özel sunulacak oyunlar dün itibarıyla kütüphaneye eklendi.

Sony Interactive Entertainment tarafından kullanıcılara sunulan Playstation Plus abonelik hizmetine her ay yeni oyunlar dahil oluyor. Bu kapsamda Mayıs ayı içerisinde Extra ve Premium abonelere özel sunulacak oyunlar dün itibarıyla kütüphaneye eklendi. Yeni içerikler Oyun Kataloğu ve Klasik Katalog (Premium aboneler için) seçeneklerinde yer alıyor.

PlayStation Plus Ekstra ve Premium | Oyun Kataloğu

PlayStation Plus Premium | Klasik

– Syphon Filter: Logan’s Shadow | PS4, PS5
– Blade Dancer: Lineage of Light | PS4, PS5
– Pursuit Force | PS4, PS5
– Ghostbusters: The Video Game Remastered | PS4

Bu ayın ücretsiz oyunları

– GRID Legends (PS5/PS4)
– Chivalry 2 (PS5/PS4)
– Descenders (PS4)

Ethereum Briefly Stopped Finalizing Transactions. What Happened? #prizmabet

The loss in finality meant that blocks could have been tampered with, and while it isn’t supposed to affect end-user experiences, it did lead to some inconveniences for some applications.

The Ethereum blockchain suffered two brief episodes last week where blocks weren’t finalizing – an unwanted bout of instability that presents risks to the blockchain’s security but isn’t considered dire.

There was a lot of confusion in terms of what the delay in “finality” meant for the functionality of the blockchain, prompting discussions about security concerns. So, it bears unpacking a bit.

You’re reading The Protocol, our weekly newsletter exploring the tech behind crypto, one block at a time. Sign up here to get it in your inbox every Wednesday.

The cause of the temporary loss of block finality remains under investigation, though Prysm, a provider of client software used to run a node on the blockchain, just released a new version, describing it as “the first full release following the recent mainnet issues,” with “critical fixes.”

When data blocks don’t finalize, there isn’t supposed to be any downtime or difference in end-user experience. That said, a loss in finality can lead to some security issues like reorgs.

Reorgs occur when a blockchain produces more than one block at the same time, usually because of a bug or an attack. This means that a validator node temporarily creates a new version of a blockchain, which makes it difficult to properly verify if a transaction has been successful, while the old version of the blockchain continues to exist.

However, snowball effects from this incident led to some end-user jolts. DYdX, a leading crypto exchange platform, had to temporarily pause deposits because of one of last week’s incidents, and Polygon’s zkEVM also experienced some delays with deposits.

So how does finalization work?

In a proof-of-stake blockchain like Ethereum’s, validators first have to propose a block that contains transactions. Once those are proposed, other validators have to sign off on the block to permanently add it to the blockchain, which takes about 15 minutes. Once it is approved, or “attested,” by two-thirds of validators, the block eventually becomes finalized.

Thus, finality is the point where transactions on a blockchain are considered immutable. Finality is supposed to guarantee that transactions within a block cannot be altered.

If finality cannot be guaranteed, the blockchain enters an emergency state called the “inactivity leak,” where validators receive penalties for not reaching finalization. When the state is triggered, it acts as a way to incentive the blockchain to start finalizing again. The incident last week triggered Ethereum’s first-ever inactivity leak.

The Ethereum community has acknowledged that the current timeframe for blocks to be finalized is too long.

“Having a delay between a block’s proposal and finalization also creates an opportunity for short reorgs that an attacker could use to censor certain blocks or extract MEV,” the Ethereum website shared in a blog.

Ethereum co-founder Vitalik Buterin was writing about finality seven years ago, an indication of just how important an issue it is.

When the first loss of finality occurred on May 11, developers immediately shared it over Twitter, saying they were going to deploy extra help to figure out what was going on. After 25 minutes, the issue seemed to have been resolved and the chain resumed finalizing.

Roughly 24 hours later, the chain stopped finalizing again for about an hour, which caused outages for some infrastructure providers.

In the past, finalization has temporarily stopped because of bugs in client software used to run the blockchain. Ethereum has multiple clients in the event that there is a flaw or glitch in the software, so there are other options, and the activity on the blockchain can keep running.

How did this affect the applications?

Tim Beiko, protocol support lead at the Ethereum Foundation, told CoinDesk the incident is “definitely significant, but it’s not something where Ethereum’s security or soundness is at risk or compromised.”

“Within minutes, things were corrected and within like a day or two clients had software patches to make sure that this specific case did not come up again,” he said.

The developers are still looking to understand what caused the blockchain to stop finalizing, and are expected to discuss a post-mortem report in their upcoming Consensus Layer call.

Beiko told CoinDesk that the incident did not get to a point “where we began to test the very extreme fallbacks in the protocol to deal with this stuff.”

The incidents did affect several applications that run on top of the Ethereum blockchain.

Jordi Baylina, technical lead at Polygon, said that the finality stoppage meant that deposits onto the Polygon zkEVM chain were delayed, and since the chain relied on Infura, an infrastructure provider which also temporarily had an outage as a result of the loss in finality, issues for individuals using the zkEVM compounded.

“You need to wait for the finality in layer 1 deposit to be available in layer 2,” Balyina said. “So until you don’t have finality, you cannot use [the chain] or you have the risk of double spending in layer 2.”

DYdX paused its deposits temporarily today due to the lack of Ethereum finality and said it was “continuing to monitor and investigate this issue.”

Despite this, Ethereum developers emphasize that the network did not go down.

Recommended for you:

Crypto Adds Unsavory Footnote to Dreadful 2022: Year of the Rug Pull
Banks Will Dominate Stablecoins, and 2 Other Predictions About the Future of Money
What Fat Tails and Revolutionary Ages Mean for Digital Assets

“Today’s incident has been a great fire drill. It looks like two or three issues came together (as is often the case). The chain recovered gracefully and we discovered a few other issues that could be improved to make Ethereum more resilient,” tweeted Marius van der Wijden, a developer at the Ethereum Foundation.

Edited by Bradley Keoun.

Dinozor çağında konutunuz tam olarak neredeydi? Bu harita karşılığı veriyor… #prizmabet

Dinozorlar çağında yaşasaydınız, konutunuz Dünya’nın neresinde olurdu? Merak ediyorsanız, karşılık bu haritada zımnî… Antik dünya haritası, kıtaların nasıl bölündüğünü ve yine şekillendiğini ortaya koyuyor. Kuzey Arizona Üniversitesi’nden yapılan araştırmalar kullanılarak oluşturulmuş.

Bildiğimiz formuyla Dünya’nın görünümü, yani kıtaların ve okyanusların yerleşim tertibi aslında nispeten yeni. Bugün gördüğümüz Avrasya, Amerika, Afrika, Antarktika ve Okyanusya’nın kara ve denizleri, birbirine benzeri formda yerleştirilmiş geniş tektonik levhaların eseri. Lakin bu yapboz kesimleri, çok yavaş da olsa hareket ediyor. Bir insan ömrü içinde bunu fark etmek mümkün değil lakin milyonlarca yıl ölçeğinde geri gidersek, Dünya’nın kara kütleleri onu bize büsbütün farklı bir gezegen üzere gösterebilir.

PALEOMAP Projesi’nden C. R.Scotese’nin levha tektoniği bilgileri ve paleocoğrafik haritalarının yardımıyla, eski bir Google mühendisi olana Ian Webster tarafından yeni bir uygulama oluşturuldu ve bu uygulama vakitte geriye gitmemize ve milyonlarca yıl evvel Dünya’nın nasıl göründüğüne göz atmanıza imkan veriyor.

Web uygulaması Pangea üstün kıtası çağında 240 milyon yıl öncesinden gezegenimizin bir görünümü ile açılıyor, lakin 750 milyon yıl öncesinden günümüze kadar olan görünümleri seçme imkanınız da bulunuyor. Masaüstü kullanıcıları için, sol ve sağ tuşları basılı tutarsanız klavye ile kıtaların parçalanmasını ve nihayetinde bugün bildiğimiz hali oluşturmasını bile izleyebilirsiniz.

Uygulamayı buradan açabilirsiniz.

Harita ayrıyeten, birinci omurgalılar, birinci homininler ve dinozorların yok oluşu üzere Dünya’daki ömür tarihindeki kıymetli anları görmenizi sağlayan seçeneklere de sahip. Web sitesi, aradığınız bölgede yakınlarda hangi dinozorların yaşadığını da gösteriyor. Örneğin, Eustreptospondylus, Jurassic periyodunda şu anda İngiltere olarak bilinen yerde yaşayan bir etoburdu.

Daha da ilginci, arama çubuğuna bir pozisyon girerek, milyonlarca yıl evvel pozisyonun nerede olduğunu da öğrenebiliyorsunuz. Örneğin oturduğunuz semti yazarak ve belirli bir vakit dilimi girerek, semtinizin dinozorlar çağında nerede olduğunu görme talihiniz var.

Simpsons’ın zeki karakteri Lisa Simpson hakkında farklı tespit: Otistik olabilir mi? #prizmabet

Simpsons çizgi dizisinin zeki küçük kızı Lisa Simpson hakkında şaşırtan bir tespit geldi. Üstelik bu tespitin tek kahramanı Lisa Simpson da değil…

Lisa Simpson, yani Simpsons ailesinin kızı, dünyanın en sevilen çizgi sinema karakterlerinden biri. Pekala, bu sekiz yaşındaki kız çocuğu otistik olabilir mi? Bu soru, kendisine de iki yıl evvel otizm teşhisi konan ünlü İngiliz muharrir Holly Smale tarafından gündeme getirildi. Smale, Geek Girl isimli kitabın da müellifi.

Smale, kitaplar, sinemalar ve televizyon dizilerinde otistik özellikleri fark edilmemiş pek çok karakter olduğunu düşünüyor. Smale’a nazaran, Lisa Simpson otistik olma ihtimali yüksek bir karakter. Çünkü Lisa, katı bir hakikat ve yanlış anlayışına sahip, çok zeki, pek arkadaşı olmayan ve ilgi alanlarına çok odaklanan bir kız. Lisa’nın caz müziği ve etraf hususlarına olan tutkusu da bu savını destekliyor.

Smale, Lisa Simpson üzere otistik olduğunu düşündüğü başka karakterleri de sıralıyor. Bunlar ortasında Amelie, Sherlock Holmes, Boo Radley, Forrest Gump ve Netflix gösterisi The Queen’s Gambit’te Anya Taylor-Joy’un canlandırdığı öksüz satranç dehası Beth Harmon var.

Smale, “Fransız sineması Amelie’nin baş karakteri, dünyayı duyusal olarak deneyimleme biçiminden dünyanın farklı yerlerindeki bir gnome’un fotoğraflarını toplamaya odaklanmasına kadar otistik olabilir. Daryl Hannah’ın Splash’taki deniz kızı karakteri bile, izolasyonunda ve kendini başka herkesten başka ve farklı hissetme biçiminde, otistik bir bayana çok benziyor” diyor.

Aynı varsayım, The IT Crowd’daki Maurice Moss ve The Girl’deki bilgisayar korsanı Lisbeth Salander için de yapılıyor..

Smale, bu karakterlerin varlığının otizmli bayanlar ve kızlar için değerli olduğunu söylüyor. Zira böylelikle kendilerini yalnız hissetmeyeceklerini ve kendilerini yansıttıkları karakterler görebileceklerini belirtiyor.

Bir Simpsons kısmında gizlenen latife, 30 yıl sonra birinci defa gün ışığına çıkartıldı

En çok kullanılan Windows sürümü hangisi? #prizmabet Windows’un Nisan 2023 karnesi yayınlandı

Statcounter, Windows kullanım oranlarını gösteren Nisan 2023 işletim sistemi raporunu yayınladı. Windows 11 yükselse de, Windows 10’un ezici liderliği devam ediyor.

Statcounter, web tarayıcı kullanım oranı raporlarının akabinde, Windows işletim sistemlerine ait Nisan 2023 raporunu da yayınladı.

Nisan 2023 raporuna nazaran Windows 11, Mart 2023’e kıyasla 2,06 puan artışla tüm vakitlerin en yüksek düzeyi olan %23,01’e ulaştı. Lakin, bu istikrarlı büyümeye karşın; %71,45’lik muazzam bir pazar hissesine sahip olan Windows 10’u geçmek, bilhassa Microsoft’un 2024’ün sonlarında Windows “12”yi piyasaya sürdüğüne dair söylentileri düşünülürse, Windows 11 için neredeyse ulaşılamaz bir amaç üzere gözükmeye devam ediyor.

Microsoft’un “büyük” Windows sürümlerini yayınlama yaklaşımındaki bir öteki çarpıcı değişiklik, Windows 10’un öteki bir Windows 7’ye dönüşmesiyle sonuçlanabilir. Microsoft, 22H2 sürümünün Windows 10 için son özellik güncellemesi olduğunu kısa bir müddet evvel doğruladı. Ancak kullanıcılar, kolay kolay Windows 10’dan vazgeçecek üzere görünmüyor.

Windows 10 ve 11, pazarın %94,46’sını elinde tutuyor ve Windows 7 ve 8 üzere artık yok olma yolundaki sürümlere %5’ten biraz daha fazla bir hisse bırakıyor. Hala tüm bilgisayarların %3,78’i (+0,05 puan) Windows 7 ve %0,85’i (-0,01 puan) Windows 8.1 kullanıyor. Şaşırtan olmayan bir halde, beşerler hala çeşitli Windows XP sürümlerini çalıştıran bilgisayarlardan internete erişiyor. Statcounter, pazarın yaklaşık %0,35’inin, Microsoft’un neredeyse on yıl evvel sonlandırdığı işletim sistemini çalıştırdığını söylüyor.

En çok kullanılan Windows sürümleri (Nisan 2023)

Windows 10 – %71,45 (-0,09 puan)
Windows 11 – %23,01 (+2,06 puan)
Windows 7 – %3,78 (-0,05 puan)
Windows 8.1 – %0,85 (+0,01 puan)
Windows 8 – %0,44 (-0,07 puan)

Google’ın katlanabilir telefonu Pixel Fold’un sızan #prizmabet yeni manzaraları, değerli ipuçları veriyor

Google Pixel Fold’a ilişkin olduğu tez edilen yeni imajlar, katlanabilir telefonun boşluksuz ve “şimdiye kadarki en sağlam” menteşeyi sunacağına işaret ediyor.

Google I/O aktifliğine iki haftadan kısa bir mühlet kala, Pixel sızıntıları süratli bir formda ortaya çıkmaya devam ediyor. The Verge aracılığıyla bildirildiği üzere, sızıntı kaynağı Evan Blass Pixel Fold’un iki 4K görüntülerini paylaştı. İmgelerin yepyeni olarak Google’dan geldiği neredeyse kesin üzere gözüküyor ve bu nedenle aygıta şimdiye kadarki en güzel bakışımızı sunuyorlar.

Ne yazık ki Blass, katlanabilir aygıtın ana ekranının manzarasını yayınlamadı, bu nedenle, en azından şimdilik, bu görselleri, sızıntı kaynağı Kuba Wojciechowski’nin 21 Nisan’da yayınladığı ve Pixel Fold’u gösterdiği söylenen görüntüsü ile karşılaştıramıyoruz. Ayrıyeten, Fold’un art kapağının imajı, kamera çıkıntısının ne kadar besbelli olduğu konusunda da bir fikir vermiyor. Lakin, daha evvelki sızıntılarda görünene nazaran daha şık bir aygıt gösteriyorlar.

Pixel Fold’un bu yıl 1.700 dolar fiyat etiketi ile satışa sunulacağı bildiriliyor. Yakın tarihli bir CNBC haberine nazaran aygıt, 7,6 inç katlanabilir ekrana ve 5,8 inç harici ekrana sahip olacak. Ayrıyeten bugüne kadarki tüm katlanabilir aygıtlar ortasında “en sağlam menteşeye” sahip olacağı da söyleniyor. Blass’ın paylaştığı imgeler de bu iddiayı destekliyor üzere gözüküyor.

Çin, Mars hakkında bildiklerimizi değiştiren yeni bir keşfe imza attı #prizmabet

Çin’in Mars’ta gezinen keşif aracı Zhurong , kızıl gezegen hakkında bugüne dek düşündüklerimizi büsbütün değiştirebilecek, kıymetli bir keşfe imzasını attı.

Çin’in Zhurong keşif aracından alınan yeni bilgilere nazaran, Mars’ta, 400.000 yıl öncesine kadar sıvı su, tahminen de kum doruklarında karın erimesi ile yaygın bir biçimde var olmuş olabilir.

Zhurong keşif aracı, 2021’in başlarında Kızıl Gezegene indiğinden beri Mars anlayışımızda kimi değişiklikler yaşandı. Mars’taki eski ırmakların ve sellerin varlığını on yıllardır biliyor olsak da, son kalan sıvıların yaklaşık üç milyar yıl evvel kuruduğu düşünülüyordu. Karşılaştırma için belirtmek gerekirse, bu vakit aralığı, Dünya’da birinci tek hücreli organizmaların fotosentez yapmaya başladığı vakitlere yakın bir periyoda işaret ediyor.

Ancak daha geçtiğimiz yıl, Zhurong keşif aracının gezegende 700 milyon yıl kadar yakın bir tarihte sıvı suyun mevcut olabileceğine dair kesin olmayan deliller keşfetmesi ile birlikte bu kestirimler değişmeye başladı.

Yine de, o sırada değişen iddialar bile, Mars’ta potansiyel olarak sıvı suyun bulunduğu vakit hakkındaki varsayımların artık ne kadar ileri taşındığına kıyasla neredeyse değersiz kalıyor. Zhurong, son birkaç yılını, Mars yüzeyindeki 3.300 kilometrelik genişliğiyle güneş sistemindeki en büyük çarpma havzasını oluşturan geniş bir ova olan Utopia Planitia’yı araştırarak, araziyi kaplayan rüzgârlı kumulların bileşimi hakkında bilgi toplayarak geçirdi.

Görev üzerinde çalışan Çin Bilimler Akademisi grubuna nazaran, bulduğu bilgiler “mevcut hayat belirtileri arayan gelecekteki keşif vazifeleri için kritik ipuçları sağlıyor.” Bilim insanları, bu kumulların ince, çatlamış kabuklar ve parçacık yığınlarıyla kaplı olduğunu buldu ve bu özelliklerin yalnızca yakın geçmişte sıvı suyun varlığıyla açıklanabileceğini söylüyor.

Çin Bilimler Akademisi bilim insanı ve bulgular üzerine yayınlanan yeni bir makalenin müelliflerinden biri olan Xiaoguang Qin, New Scientist ile yaptığı görüşmede “Kum zirveleri daha çağdaş bir yer şekli” dedi ve devam etti: “Kumulların yüzeylerindeki bu kabuklar, kum doruklarını katılaştırdı ve hareket etmelerini engelledi.”

Bu yeni ispat, sıvı suyun olmadığı milyarlarca yahut yüz milyonlarca yıl yerine, Kızıl Gezegenin 1,4 milyon ile 400.000 yıl evvel ortasında don yahut kar ceplerine mesken sahipliği yapmış olabileceğini gösteriyor. Bu da, arkaik insanların çoktan Avrupa’da dolaşmaya başladığı bir vakte karşılık gelen, şaşırtan derecede yeni bir vakit dilimine denk geliyor.

Değişen eksen eğriliği ile mümkün olabilir

Qin, bunun sadece Mars’ın değişen eksen eğikliği nedeniyle mümkün olduğunu belirtiyor. Birkaç milyon yıl evvel, gezegenin kutupları daha direkt güneşe dönüktü, bu da buzulların ekvatora daha yakın yerlerde kar olarak ağırlaşan yüksek ölçüde su buharı salmasına neden oldu. Qin, Space.com ile yaptığı görüşmelerde “Zhurong gezicisinde rastgele bir alet tarafından su buzu tespit edilmediğini”, lakin tekrar de bu modelin “Zhurong gezgininin indiği alçak enlemlerde don yahut kar oluşturmak için atmosferdeki buhar için bir yenileme sistemi sunduğunu” söyledi.

Bu kum zirvelerinin diğer bilinmeyen jeolojik süreçler tarafından yaratılmış olma mümkünlüğü hala olsa da, öteki araştırmacılar grubun teklifinin makul olduğunu bildiriyor. Bu teklifin yanlışsız olması, sadece Mars’ın jeolojik vakit çizelgesinin büyük oranda tekrar oluşturulması değil, tıpkı vakitte coğrafyasının da yine gözden geçirilmesi manasına geliyor. Kum zirveleri gezegenin her yerinde çok yaygın olduğundan ötürü, Mars’ta daha evvel bilinenden çok daha fazla çağdaş su ispatı olabilir.

Araştırmaya dahil olmayan, Florida Teknoloji Enstitüsü astrobiyoloji profesörü Manasvi Lingam, Space.com ile yaptığı görüşmede “Olgu bir yerde belgelendi” dedi ve ekledi: “Ancak, misal enlemlerde Mars yüzeyinin hayli büyük bir kısmına uygulanabilir olmalıdır.”

Keşif, Science Advances mecmuasında detaylı olarak yayınlandı.

HONOR Türkiye Yeni Aygıtlarını Tanıttı ve Gelecek Planlarını Anlattı #prizmabet

HONOR Türkiye gerçekleştirdiği aktiflikte yeni HONOR X9A, Magic serisi, genel eser kümeleri ve marka teknolojisini iştirakçilerin beğenisine sundu ve gelecek yatırımları ile planlarından bahsetti.

HONOR Türkiye, Raffles İstanbul’da gerçekleştirdiği aktiflikte yeni HONOR X9A, Magic serisi, genel eser kümeleri ve marka teknolojisini iştirakçilerin beğenisine sundu ve gelecek yatırımları ile planlarından bahsetti.

HONOR Türkiye Ülke Müdürü Jeffrey Sunjingfei, HONOR Türkiye Kurumsal İrtibat ve PR Müdürü Çınar Turhan ve HONOR Türkiye Eğitim Müdürü Kadir Çolpan’ın sunum gerçekleştirdiği aktiflikte markanın misyonu, stratejileri ve büyüme maksatlarıyla ilgili bilgi verildi.

HONOR Türkiye Ülke Müdürü Jeffrey Sunjingfei; “Henüz 2.5 yıl evvel bağımsız olmuş bir marka olarak küresel manada çok süratli formda büyümeye devam ediyoruz. Kullanıcıların beğenisine sunduğumuz yeni eserlerin yüksek talep görmesi hakikat yolda olduğumuzu gösteriyor. Küresel pazarda yakaladığımız bu başarıyı Türkiye pazarında da devam ettirmeyi arzuluyoruz. Her geçen gün Türkiye pazarında bulunan model sayımızı çeşitlendirerek, pazar hissemizi 3 yıl içerisinde önemli formda arttırmayı ve Türkiye’nin en çok tercih edilen 3 markası ortasında yer almayı hedefliyoruz” dedi.

HONOR ekosistemine ilişkin birçok eserin yer aldığı aktiflikte, üst seviye eser kümesine ilişkin olan Magic serisi de iştirakçiler tarafından ağır ilgi gördü. Aktiflik alanında bulunan HONOR Magic 5 incelemesini kısa bir müddette sizlerle paylaşacağız.

180 Gün Fiyatsız Değişim Garantisi

Etkinlikte; şirketin yeni modellerinden HONOR X9a’nın sağlamlığına da vurgu yapıldı. HONOR Türkiye Kurumsal Bağlantı ve PR Müdürü Çınar Turhan, X9a’nın ekran sağlamlığını tüm konuklar önünde yere düşürme testiyle gösterdi. HONOR’un Xi’an laboratuvarında geliştirilen X9a, ekran presleme testi, düşürme testi, yazılım kararlılık testi üzere 20’den fazla kalite testinden geçen bir model. HONOR, tüm bu testleri muvaffakiyetle geçen X9a’nın kalitesine duyduğu itimatla 14 Mayıs 2023 tarihine kadar alınan aygıtlarda 180 gün fiyatsız ekran değişim garantisi sunuyor.

Honor X9a incelemesine çabucak aşağıdan ulaşabilirsiniz.

550’den fazla çocuğun babası olduğu ortaya çıkan adama yasak geldi #prizmabet

Hollandalı bir adamın sperm bağışı nedeniyle 500’den fazla çocuğun babası olduğu ortaya çıktı. Jonathan ismiyle bir anda gündeme düşen bağışçı, artık “çok sevdiği bağış işini” yapamayacak.

Hollandalı bir adamın, dünya çapında 550’den fazla çocuğun babası olduğunun argüman edilmesinin akabinde, mahkemeler tarafından sperm bağışlamayı durdurması emredildi.

Basında Jonathan olarak isimlendirilen 41 yaşındaki adam, BBC News’in bildirdiğine nazaran 2007’den beri spermlerini doğurganlık kliniklerine bağışlıyor. 2017’de 100’den fazla çocuğu olduğu öğrenilince Hollanda’daki sperm kliniklerine bağış yapması yasaklandı. Fakat yakın tarihli bir hukuk davasının bulgularına nazaran, yurtdışındaki kliniklere, çevrimiçi reklam yoluyla tanıştığı insanlara ve memleketler arası hizmet sunan Hollanda sperm bankalarına bağış yapmaya devam etti.

Jonathan’ın avukatları, müvekkillerinin bu davranışının, çocuk sahibi olmak isteyen insanlara yardımcı olma isteğinden kaynaklandığını söylerken, mahkeme, artık “ailedeki çocukların, seçmedikleri yüzlerce üvey kardeşle büyük bir akrabalık ağının kesimi olduğu gerçeğiyle karşı karşıya kalan” aileler için bu bağışların makul bir formda olumsuz sonuçlara yol açabileceğini vurguladı.

Hollanda’da uygulanan yönergeler, sperm bağışçılarının en fazla 12 ailede en fazla 25 çocuk sahibi olmasına müsaade veriyor, lakin bağışçılar spermlerini milletlerarası olarak bağış yapabildiklerinde, bu sayıları denetim etmek zorlaşıyor. Bir bağışçıdan doğan çocukların haklarını müdafaayı amaçlayan bir vakfın açtığı hukuk davasındaki yargıçlara nazaran, Jonathan 550 ila 600 çocuk sahibi oldu ve yargıç, “geçmişte babası olduğu çocukların sayısı hakkında müstakbel ebeveynleri taammüden yanlış bilgilendirdiğini” belirtti.

Adamın artık sperm bağışı yoluyla daha fazla çocuk sahibi olması yasaklandı ve ihlal başına potansiyel olarak 100.000 Euro ölçüsünde para cezası alacağı açıklandı.

Jonathan bu mevzuda yalnız değil

İlginç bir halde, son yıllarda Hollanda’da buna benzeri şaşırtan sayıda olay yaşandı. Louis olarak bilinen öbür bir üretken sperm donörü, bilhassa sperminden gereğince bağış yaparsa çocuklarından birinin onu bulacağını umarak, sperm bağışı yoluyla 200’den fazla çocuğun babası oldu.

2018’de The Guardian’a “Bu biçimde 10 çocuğum olsaydı, muvaffakiyet talihim çok düşük olurdu” dedi ve ekledi: “Peki ya 100… yahut daha fazla çocuğum olsaydı?”

2019 yılında yapılan DNA tahlili, doğurganlık tabibi Jan Karbaat’ın bir Rotterdam Kliniğindeki işi aracılığıyla, donör spermi yerine gizlice kendi spermini kullanarak en az 49 çocuğun babası olduğunu buldu. 2017’de 89 yaşında ölmesine karşın, toplam sayının 60’a kadar çıkabileceğine inanılıyor.