İktidarını koruma konusunda hayli mesafe almış görünen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, adıyla anılacak büyük bir ekonomik krizi önlemek için kendinden beklenmeyen bir adım atması hâlâ gündemde mi bilmiyorum ama ekonomimizi büyük bir çıkmaza sürükleyen düşük faiz takıntısında ısrar etmesi halinde çok boyutlu bir krize sürükleneceğimiz kesin görünüyor.
Faizleri aşağı çekme konusundaki inadın sürdürülmesi ve ekonominin her gün değişen keyfi düzenlemelerle şaşkına çevrilmesi ekonominin bütün oyuncularını bıktırmış durumda. Herkes acemi doktorun yeni fiyaskosunu bekliyor ve ne yapacağını bilmiyor. Yanlış yanlışı doğuruyor ve riskler büyüyor.
Sorular soruları doğuruyor
Bu ortamda hemen akla geliveren sorular şunlar:
Toplam faturası 200 milyar doları aşan KKM hesapları ne olacak? Burada bir Ponzi oyunu mu söz konusu?
Cari açığımız rekor kırıyor.
Bir yılda ödenecek dış borç 200 milyar doların üzerinde.
TCMB rezervi ise eksi 78 milyar dolar.
Bütçe açığı müthiş bir rekor kırdı, Hazine tamtakır.
Seçim sonrasında vergi yağacak, seçim rüşveti geri alınacak.
Bankaların faiz yükü arttı, KKM faizi yükü 40 milyar dolar.
Erdoğan’ın görevde kalması dış kaynak girişini sınırlayacak.
Türkiye’nin risk primi her gün rekor kırıyor
Enflasyon pusuda bekliyor, 200.00 TL. paramızın yeni birimi oldu.
Döviz arzında yaşanan kıtlık reel sektörü zorluyor.
TL’nin üzerindeki gölgeler artıyor, her gün yeni tahmin yapılıyor.
Bu ortamda yeni yatırım beklemek daha da zorlaşıyor.
Ekonomiye ve finans sistemine günlük müdahaleler karar almayı zorlaştırıyor.
Sözün bittiği yerdeyiz galiba
Bu ortamda her soru yeni bir soruyu doğuruyor. Kendisi gibi düşünmeyen herkesi sürekli olarak aşağılamaktan zevk duyan bir liderin iktidarını korumaya yakın göründüğü bir ortamda biraz da zorlanarak yazdım bütün bunları. Aslında sözün bittiği yerdeyiz sanki. En azından ben, kemale ermiş yaşımda bunu fazlasıyla hissediyorum.
Yazarın T24.com.tr’de yayınlanan “Ekonomide Erdoğan krizine doğru” başlıklı makalesinden alıntıdır