Barbie filmin vücut imajı algısı ve benlik saygısı üzerindeki etkileri

Barbie karakteri yıllardır özellikle kız çocukların en çok tercih ettiği oyuncak ve büyüdüğünde onun gibi olma hayalleriyle büyümüşlerdir. İkonik bebeğin ana karakter olduğu Barbie film serisi dünya çapındaki izleyicileri büyüledi. Barbie bebekler saç, kıyafet, takılar aracılığı ile herkesin kendi üzerindeki uyarlamasının bir akım haline gelmesiyle, özellikle vücut imaj algılarında ve buna bağlı olarak benlik saygısında değişiklik yaratmada önemli bir psikolojik etki de taşırlar. Bu yazımda, Barbie filmin bireylerin, özellikle çocukların sosyal güzellik ve vücut imajı standartlarını nasıl algıladıkları bunlara bağlı olarak benlik saygı düzeylerin nasıl değişip bu durumları içselleştirdikleri üzerindeki potansiyel etkilerden bahsedeceğim

Hi Barbie, Hi Ken, Hi Barbie, Hi Barbie, Hi zıkkım J

Bu replikler sizlere tanıdık geliyor mu?Son zamanlarda en çok duyduğumuz replikler haline geldi. Hayatımızın her noktasında olan sosyal medya ve sürekli değişen trend akımlara ayak uydurmak zorunda hisseden kişiler diğer bir yandan; “Bu replikleri duymak istemiyorum. Bu akımları yapmak istemiyorum.” diye söylenirken bunları yapıyorken kendilerini buluyor olmalarının psikolojik açıklaması nedir? Bunların vücut imaj algımızı ve benlik saygımızı nasıl etkiliyor?

Barbie karakteri yıllardır özellikle kız çocukların en çok tercih ettiği oyuncak ve büyüdüğünde onun gibi olma hayalleriyle büyümüşlerdir. İkonik bebeğin ana karakter olduğu Barbie film serisi dünya çapındaki izleyicileri büyüledi. Barbie bebekler saç, kıyafet, takılar aracılığı ile herkesin kendi üzerindeki uyarlamasının bir akım haline gelmesiyle, özellikle vücut imaj algılarında ve buna bağlı olarak benlik saygısında değişiklik yaratmada önemli bir psikolojik etki de taşırlar. Bu yazımda, Barbie filmin bireylerin, özellikle çocukların sosyal güzellik ve vücut imajı standartlarını nasıl algıladıkları bunlara bağlı olarak benlik saygı düzeylerin nasıl değişip bu durumları içselleştirdikleri üzerindeki potansiyel etkilerden bahsedeceğim

Barbie’nin son derece uzun bacakları ve ince beli ile Barbie’nin vücut oranları, ortalama bir kadınınkinden önemli ölçüde farklıdır. En çarpıcı yönlerinden biri inanılmaz orantılı fiziğidir. Bir oyuncak bebek bağlamında tuhaf ve abartılı olması amaçlanan bu tasvir, istemeden de olsa genç izleyiciler için gerçekçi olmayan güzellik standartları yaratabilir. Bunun sonucunda bu tür vücut kriterlerine ulaşamayan kişilerde yoğun bir şekilde kendini çirkin görme, yetersiz hissetme, güzellik anlayışların dış etkenlere bağlı olabileceğini, değersiz hissetme ve benlik saygılarında düşüş yani kendini sevememe ve romantik ilişkiler başta olmak üzere kişisel hayatların birçok noktasında aksaklıklar ve olumsuzluklar başlayabilir.

Vücut İmajı Algısı üzerindeki etkileri ve değişen Benlik Saygıları

Vücut memnuniyeti: Kişiler ergenlik ve hatta orta yetişkinliğe kadar vücutlarıyla ilgili yoğun bir ilgilenme halindeyken Barbie ve buna benzer sosyal medyalarda kusursuz bir vücut imaj algısı oluşturmaya çalışan durumlar medyadaki figürüne maruz kalmak, özellikle ulaşılamaz bir güzellik standardına uyma konusunda baskı hissedebilecek genç kızlar arasında vücut memnuniyetsizliğine olumsuz katkıda bulunabilir..

Benlik saygısı üzerindeki etki: Barbie filmlerinin yaydığı ulaşılamaz güzellik standartları, benlik saygısını olumsuz etkileyerek, eğer bireyler sosyal güzellik beklentilerini karşılamadıklarını düşünürlerse yetersizlik veya değersizlik duygularına yol açabilir. Ve öz güven problemleri başta olmak üzere kendilik ilişkileri, sosyal ilişkileri ve romantik ilişkilerinde hepsinde problemler yaşamaya başlayacaktır.

İdealleştirilmiş güzellik standartları: Barbie’nin idealize edilmiş ve mükemmele yakın bir figür olarak tasvir edilmesi, izleyicileri gerçekçi olmayan güzellik ideallerini içselleştirmeye yönlendirebilir. Çocuklar bilinçdışında vücutlarını Barbie’ninkiyle karşılaştırabilir ve bebeğin oranlarına uymuyorsa, görünüşlerinden kendilerini yetersiz veya tatminsiz hissedebilirler.

Cinsiyet kalıp yargıları: Barbie filmleri, vücut imajıyla ilgili endişelerin ötesinde, güzellik ve görünümün bir kişinin kimliğinin ve yeteneklerinin diğer yönlerinden daha öncelikli olduğu geleneksel cinsiyet kalıp yargılarını güçlendirmeye yöneliktir.

Biliyorsunuz ki bu başlık aslında sadece ebeveynler için değil. Instagram, tiktok, gibi sosyal medya mecraları da artık yayınlanan fotoğraf veya videolarda filtre veya efekt var ise bunu görselde belirtiyor. Aslında bunun nedeni beden algısına dair kıyaslama sadece çocuklarda değil yetişkinlerde de fazlaca olduğu için yapılan bir güncellemedir.

Medya okuryazarlığı: Küçük yaşlardan itibaren medya okuryazarlığı öğretmek, çocukların medyanın güzelliği ve vücut imajını nasıl yansıttığına dair anlayışlı bir bakış açısı geliştirmelerine yardımcı olabilir. Hayal ile gerçek arasındaki farkı anlarken kurgusal karakterleri takdir etmeyi öğrenebilirler.

Çeşitli temsiller: Son yıllarda, daha geniş bir vücut tipi ve etnik köken yelpazesini yansıtmak için Barbie de dahil olmak üzere oyuncak bebeklerin tasvirini çeşitlendirmek için artan bir çaba var. Bu kapsayıcılık, daha gerçekçi ve kabul gören bir güzellik görüşünün desteklenmesine yardımcı olur. Daha az makyajlı, spor ve günlük kıyafetler giyen, ‘’0’’ beden olmayan Barbie çeşitlerinin de üretimi günümüzde oldukça yaygınlaşmaya başlamıştır.

Pozitif rol modeller: Çocukları, çeşitli vücut tiplerini ve başarıları temsil eden hem kurgusal hem de gerçek çeşitli rol modelleriyle tanıştırmak, güven ve kendini kabul etme konusunda ilham verebilir.

Barbie filmlerinin güzellik tasvirinin yarattığı potansiyel zorluklara rağmen, olumlu vücut imajını ve kendini kabulü teşvik etmek için fırsatları fark edecek ilişkiler içinde olmanızı tavsiye ediyorum.

SON OLARAK KENDİNİ SEVMEK DIŞARDAN TAMAMLANAN BİR ŞEY DEĞİLDİR. SEVMEK İÇERDEN DIŞARIYA YAYILIR.