Eşcinsellik Kavramı ve Her Ebeveynin Bilmesi Gerekenler
Öncelikle “eşcinsellik” nedir onu tanımlayalım: Eşcinsellik, kendi cinsiyetinden olan kişiye doğru hissedilen romantik ya da cinsel duyguları; davranışlar ve algıları içeren kalıcı bir durumdur. Eşcinsellik bir tercih değildir; nedeni tam olarak açıklanamamakla beraber genetik, çevresel, çocuğuna anne baba ile ilişkisi gibi pek çok faktörler etkilendiği düşünülmektedir.
Cinsel kimlik kavramı, bir kişinin kendini erkeklik veya dişilikle özdeşleştirmesidir. Kişinin “ben kadınım” ya da “ben erkeğim” şeklinde kimliğini tanımlamasıdır. Bu kavram genellikle 2 yaş sonlarında oturur, 4-5 yaş civarında ise netleşmeye başlar. Cinsel kimliğin gelişimi çevreden, okul ve arkadaşlardan, oynanan oyunlardan etkilenerek olgunlaşır.
Cinsel yönelim kavramı ise kişilerin karşı cinse (heteroseksüel), kendi cinsine (homoseksüel) ya da her iki cinse (biseksüel) karşı romantik veya cinsel çekim hissetmesine sebep olan kalıcı bir niteliktir. Bir hastalık ya da bir eksiklik – fazlalık değildir. Dolayısıyla “tedavi” edilmesi gereken bir durum da ortada yoktur. Eşcinsellik asla ve asla bir seçim değildir. Nasıl heteroseksüel bir birey kendi cinsine cinsel çekim hissetmeye kendini zorlayamazsa, aynı şey homoseksüel bir birey için de geçerlidir.
Her iki cinsiyetteki çocuklar da ilkokul sürecine kadar karşıt cinsin rolünü benimseyebilir (kız çocukların futbol, erkek çocukların bebekler ile oynamak istemesi gibi). Ancak bu durumun ilkokula başlandığı zaman (6/7 yas civarı) bitmesi, cinsel kimliğine uygun davranması beklenir. Eğer çocuğunuz ilkokul döneminde de karşı cinsin rollerine göre davranıp, sözlü olarak da bunu ifade ederse (kız çocuğunun erkek olmak istediğini söylemesi gibi) dikkat kesilmek, sakin olmak ve panik yapmamak gereklidir. Erken dönemde fark edilen bu konu için sağlıklı cinsel kimlik oluşturmak adına cocuk ile “doğru” iletişimi kurmak ve bir uzmandan yardım almak fayda sağlayabilir. Buna rağmen ilerleyen yaşlarda karşıt kimliğe göre yaşamaya devam eden birey için, aileler önce durumu kabul etmeli ve her şeyin önüne evlatlarının huzurunu ve mutluluğunu koyup; toplum baskısı ve dışlanma durumuna karşı her zaman yanında olduklarını göstermeleri en sağlıklı tepki olacaktır.