Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu

DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), dikkat dağınıklığı, aşırı hareketlilik ve dürtüsellik gibi belirtilerle birlikte bireyin yaşamında olumsuz etkileri bulunan bir davranışsal bir bozukluktur. İlkokul yaşlarından itibaren sıklıkla rastlanan dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunda özellikle çocuklarda verilen ödev ve görevlerden çabucak sıkılma, hayallere dalma, eşyaları kaybetme, oturduğu yerde uzun süre kalamama, sıra bekleyememe, çevreden gelen uyaranlarla kolayca dağılma gibi belirtiler gözlenirken; yetişkin dönemde dikkat eksikliği, odaklanma sorunları, karar almada ve sürdürmede zorluk, yapılacakları ve zamanı organize etmede güçlük yaşama gibi belirtiler görülür.

DEHB üçe ayrılır:

1)Hiperaktivite baskın tip: Bu tipte sorun yaşayan bireylerde genelde yerinde duramama, yüksek enerji, huzursuzluk, aşırı hareketlilik, bulunduğu ortama uyum sağlayamama gibi belirtiler gösterir. Bu tip insanlar düşünmeden konuşma, başkalarının sözünü kesme gibi davranışlar sergileyebilirler.

2) Dikkat Eksikliği baskın tip: Söz konusu dikkat eksikliği baskın olan bireylerde odaklanmada güçlük, uzaklara dalıp gitme, kişinin herhangi bir işi yapma ya da o işi sürdürmedeki zorluk ve dağınık davranışlar gözlemlenir.

3)Birleşik tip: Belki de bu bozukluğun en zoru olan birleşik tipteki insanlar hem hiperaktivite hem de dikkat eksikliğinde bahsettiğimiz belirtileri görmek mümkündür.

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğunun Nedenleri ve Etki Eden Risk Faktörleri

Odaklanamama, uygun olmayan tepkileri engelleyememe gibi belirtilerle ortaya çıkan Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu, beyinde hem yapısal hem de nörokimyasal düzeyde yaşanan farklılıklar nedeniyle ortaya çıkan bir bozukluktur.

DEHB’nin etkisine bakıldığında genetik ve çevresel faktörlerden etkilenme söz konusudur. DEHB oluşumunda genetiğin rolü %80-90 civarındadır. Sanıldığının aksine anne-babanın çocuğuna hatalı davranması gibi nedenlerle DEHB oluşmaz; anne-babanın hatalı tutumları DEHB belirtilerinde artışa veya DEHB’ye başka psikolojik sorunların eklenmesine yol açabilir. Kişiye aktarılan genetik miras onun ileride DEHB olup olmayacağı konusunda önemli bir unsurdur. Ancak kalıtım dışında bazı biyolojik faktörler de genetik yapıyla etkileşime girerek DEHB’nin ortaya çıkıp çıkmamasında etkili olurlar. Bu etkenler arasında en önemlisi annenin hamilelik sürecinde sigara, kurşun gibi bazı zehirli maddelere maruz kalmasıdır.

Genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerin birbiriyle etkileşimi DEHB oluşturacak düzeyde olduğunda bebeğin beyninde bazı bozukluklar oluşmaya başlar. Bu bozukluklar beynin ön bölgesi (frontal lob) ve onunla yakın ilişkide olan beyin bölgelerinde (striatum ve beyincik) normalden eksik bir gelişime yol açar. Doğum sırasında ve doğum sonrası bebeğin ilk birkaç yaşında beyindeki bu bozukluklar artma veya azalma eğilimi gösterebilir. Örneğin sağlıklı bir doğum ve doğumdan sonra toksinlerle karşılaşmama, beyindeki bu bozukluğun daha artmasını engeller ve ileriki yıllarda DEHB’nin çok daha az şiddetli olmasını sağlayabilir. Diğer yandan doğum sırasında beyin zedelenmesi olması veya doğumdan sonra çocuğun kurşun sigara gibi zehirli maddelere maruz kalması beyindeki bu bozuklukların çok daha artmasına ve ileride DEHB belirtilerinin çok daha şiddetli olmasına yol açabilir.

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğunun Tedavisi

Net tanı konulabilmesi için çocuğun okul dönemine gelmesini beklemek gerekir. Belirtiler altı ay kadar süreyi geçtiği halde devam ediyorsa ebeveynler DEHB’den şüphe edebilir. Psikoterapi sürecinde, akademik ve sosyal beklentilerin karşılanabilmesi için çocukla sosyal beceri eğitimi çalışılmaktadır. Bilişsel Davranışçı Terapi odaklı uygulamalar ile akran iletişimi, davranış kontrolü, öfke yönetimi, hareketlilik ve dürtüselliğin azalması yönünde müdahalelerde bulunulmaktadır. Çocuğun olumlu yöndeki davranışı pekiştirilerek özdenetim kurması amaçlanmakta; aile ile psikoeğitim uygulamaları gerçekleştirilmektedir. Hiperaktivite testi olarak nöropsikolojik testlerden de yararlanılır. Hastanın nörolojik olarak incelenmesi de gerekir. Ayrıca çeşitli kan tahlillerine de ihtiyaç vardır. Teşhis için EEG uygulaması yapılabilir. Tedavi sürecinde psikolojik terapilerin yanı sıra hiperaktivite ilaçları kullanılması da gerekebilir. Davranışçı tedavilerin etkileri yeterli olmadığı takdirde ilaç kullanımına başlanır. DEHB ilaçları, hiperaktiviteye bağlı olarak ortaya çıkan aşırı hareketlilik, dikkat dağınıklığı gibi belirtileri kontrol altına almakta son derece etkilidir. Belirtileri ciddi boyutlarda olan hastalarda ise merkezi sinir sistemi ve vücudun aktivitesini artıranlar da dahil olmak üzere birçok ilaç grubunun adı olarak bildiğimiz psikostimülanlar kullanılır. Aileler ilaç kullanımı konusunda genellikle çekingen davransa da hekimin tavsiyelerini dinlemek ve uzmanlığına güvenmek, olumlu sonuçlar elde edilmesi açısından önemlidir. Tedavi sürecinde ilaçlar ve terapiler kadar aile desteği de önemlidir.

Sevgilerimle

Stajyer Psikolog Muhammed Mustafa Kozak

Uzman Psikolog Mustafa Cem Oğuz

DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), dikkat dağınıklığı, aşırı hareketlilik ve dürtüsellik gibi belirtilerle birlikte bireyin yaşamında olumsuz etkileri bulunan bir davranışsal bir bozukluktur. İlkokul yaşlarından itibaren sıklıkla rastlanan dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunda özellikle çocuklarda verilen ödev ve görevlerden çabucak sıkılma, hayallere dalma, eşyaları kaybetme, oturduğu yerde uzun süre kalamama, sıra bekleyememe, çevreden gelen uyaranlarla kolayca dağılma gibi belirtiler gözlenirken; yetişkin dönemde dikkat eksikliği, odaklanma sorunları, karar almada ve sürdürmede zorluk, yapılacakları ve zamanı organize etmede güçlük yaşama gibi belirtiler görülür.

DEHB üçe ayrılır:

1)Hiperaktivite baskın tip: Bu tipte sorun yaşayan bireylerde genelde yerinde duramama, yüksek enerji, huzursuzluk, aşırı hareketlilik, bulunduğu ortama uyum sağlayamama gibi belirtiler gösterir. Bu tip insanlar düşünmeden konuşma, başkalarının sözünü kesme gibi davranışlar sergileyebilirler.

2) Dikkat Eksikliği baskın tip: Söz konusu dikkat eksikliği baskın olan bireylerde odaklanmada güçlük, uzaklara dalıp gitme, kişinin herhangi bir işi yapma ya da o işi sürdürmedeki zorluk ve dağınık davranışlar gözlemlenir.

3)Birleşik tip: Belki de bu bozukluğun en zoru olan birleşik tipteki insanlar hem hiperaktivite hem de dikkat eksikliğinde bahsettiğimiz belirtileri görmek mümkündür.

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğunun Nedenleri ve Etki Eden Risk Faktörleri

Odaklanamama, uygun olmayan tepkileri engelleyememe gibi belirtilerle ortaya çıkan Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu, beyinde hem yapısal hem de nörokimyasal düzeyde yaşanan farklılıklar nedeniyle ortaya çıkan bir bozukluktur.

DEHB’nin etkisine bakıldığında genetik ve çevresel faktörlerden etkilenme söz konusudur. DEHB oluşumunda genetiğin rolü %80-90 civarındadır. Sanıldığının aksine anne-babanın çocuğuna hatalı davranması gibi nedenlerle DEHB oluşmaz; anne-babanın hatalı tutumları DEHB belirtilerinde artışa veya DEHB’ye başka psikolojik sorunların eklenmesine yol açabilir. Kişiye aktarılan genetik miras onun ileride DEHB olup olmayacağı konusunda önemli bir unsurdur. Ancak kalıtım dışında bazı biyolojik faktörler de genetik yapıyla etkileşime girerek DEHB’nin ortaya çıkıp çıkmamasında etkili olurlar. Bu etkenler arasında en önemlisi annenin hamilelik sürecinde sigara, kurşun gibi bazı zehirli maddelere maruz kalmasıdır.

Genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerin birbiriyle etkileşimi DEHB oluşturacak düzeyde olduğunda bebeğin beyninde bazı bozukluklar oluşmaya başlar. Bu bozukluklar beynin ön bölgesi (frontal lob) ve onunla yakın ilişkide olan beyin bölgelerinde (striatum ve beyincik) normalden eksik bir gelişime yol açar. Doğum sırasında ve doğum sonrası bebeğin ilk birkaç yaşında beyindeki bu bozukluklar artma veya azalma eğilimi gösterebilir. Örneğin sağlıklı bir doğum ve doğumdan sonra toksinlerle karşılaşmama, beyindeki bu bozukluğun daha artmasını engeller ve ileriki yıllarda DEHB’nin çok daha az şiddetli olmasını sağlayabilir. Diğer yandan doğum sırasında beyin zedelenmesi olması veya doğumdan sonra çocuğun kurşun sigara gibi zehirli maddelere maruz kalması beyindeki bu bozuklukların çok daha artmasına ve ileride DEHB belirtilerinin çok daha şiddetli olmasına yol açabilir.

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğunun Tedavisi

Net tanı konulabilmesi için çocuğun okul dönemine gelmesini beklemek gerekir. Belirtiler altı ay kadar süreyi geçtiği halde devam ediyorsa ebeveynler DEHB’den şüphe edebilir. Psikoterapi sürecinde, akademik ve sosyal beklentilerin karşılanabilmesi için çocukla sosyal beceri eğitimi çalışılmaktadır. Bilişsel Davranışçı Terapi odaklı uygulamalar ile akran iletişimi, davranış kontrolü, öfke yönetimi, hareketlilik ve dürtüselliğin azalması yönünde müdahalelerde bulunulmaktadır. Çocuğun olumlu yöndeki davranışı pekiştirilerek özdenetim kurması amaçlanmakta; aile ile psikoeğitim uygulamaları gerçekleştirilmektedir. Hiperaktivite testi olarak nöropsikolojik testlerden de yararlanılır. Hastanın nörolojik olarak incelenmesi de gerekir. Ayrıca çeşitli kan tahlillerine de ihtiyaç vardır. Teşhis için EEG uygulaması yapılabilir. Tedavi sürecinde psikolojik terapilerin yanı sıra hiperaktivite ilaçları kullanılması da gerekebilir. Davranışçı tedavilerin etkileri yeterli olmadığı takdirde ilaç kullanımına başlanır. DEHB ilaçları, hiperaktiviteye bağlı olarak ortaya çıkan aşırı hareketlilik, dikkat dağınıklığı gibi belirtileri kontrol altına almakta son derece etkilidir. Belirtileri ciddi boyutlarda olan hastalarda ise merkezi sinir sistemi ve vücudun aktivitesini artıranlar da dahil olmak üzere birçok ilaç grubunun adı olarak bildiğimiz psikostimülanlar kullanılır. Aileler ilaç kullanımı konusunda genellikle çekingen davransa da hekimin tavsiyelerini dinlemek ve uzmanlığına güvenmek, olumlu sonuçlar elde edilmesi açısından önemlidir. Tedavi sürecinde ilaçlar ve terapiler kadar aile desteği de önemlidir.

Sevgilerimle

Stajyer Psikolog Muhammed Mustafa Kozak

Uzman Psikolog Mustafa Cem Oğuz