Stresle Baş Edebilme Becerisi Nasıl Kazanılır?

Stres için bilgi mi arıyorsunuz? Stresle Baş Edebilme Becerisi Nasıl Kazanılır? makalesine göz atın ve Stres hakkında daha fazla bilgi edinin

Stres faktörleri hayatımızın artık hemen hemen yerinde bulunmaya başladı ve insanların bu stres durumlarıyla baş edememesi hem toplumsal hem de bireysel olarak bizleri olumsuz yönde etkilemeye başladı. Hayatta meydana gelen pek çok olumsuz olayları kontrol edemiyor ve değiştiremiyoruz. Fakat stres faktörleri karşısında kendi tepkilerimizi ve ruhsal durumlarımızı kontrol edebiliriz. Bu yazıda stresle baş edebilme becerileri üzerine okuyucuya bilgi vermek amaçlanmıştır.

İnsanlar hayatta herhangi bir olumsuz olay yaşadığında bu duruma farklı tepkiler vermektedir. Bu tepkileri olgun ve olgun olmayan tepkiler olarak ikiye ayırabiliriz. Olgun olan tepkileri kişinin herhangi bir stres karşısında verdiği yapıcı tepkiler olarak tanımlayabiliriz. Örneğin, sınavdan kötü not aldığında ağlama krizlerine girmek yerine daha optimum bir düzeyde üzülüp, ‘’Bu hayatımın sonu değil, dünyada tek kötü not alan kişi ben değilim sonraki sınavlara odaklanacağım.’’ şeklinde tepki vermek stres karşısında verilen olgun bir tepkidir. Olgun olmayan tepkileri ise kişinin herhangi bir stres karşısında verdiği yıkıcı tepkiler olarak tanımlayabiliriz. Örneğin, işten kovulan birinin ağır depresyona girmesi ya da alkol alımı, aşırı yemek yeme, hızlı araç kullanma, eve kapanma gibi birtakım eyleme vurumları stres karşısında verilen olumsuz ve yıkıcı tepkilerdir. Olumsuz ve yıkıcı tepkilerin temelinde kişinin işlevselliğinin bozulması, içinde bulunulan durumun kişiye zarar vermesi ve ruhsal anlamda bir çöküntüye sebep olması yatar. Stres karşısında geçmişte ya da bugünde nasıl tepki verdiğinizi zihninizde taramaya çalışın. Sizin stres karşısında verdiğiniz tepkiler olgun- yapıcı tepkiler mi yoksa olgun olmayan yıkıcı tepkiler mi?

Stres karşısında olumsuz – yıkıcı tepkiler veren kişilerin benzer özelliklerinden biri, ‘’Bunu sadece ben yaşıyorum, bu durum benim başıma geliyor, bu yaşadığım stresli durum neden benim başıma geliyor.’’ gibi düşüncelere sahip olmasıdır. Stres faktörlerini ve benzer durumları aslında hemen hemen herkes yaşamaktadır fakat kişinin bu stresli durumu sadece kendisi yaşıyormuş gibi hissetmesi strese vereceği tepkiyi olumsuz yönde etkilemektedir. ‘’Bu durum herkesin başına gelebilir, eminim bunu dünyada sadece ben yaşamıyorum.’’ düşüncesi strese vereceğiniz tepkileri çok daha olumlu yöne çevirecektir.

Stresle Baş Edebilme Becerisi Nasıl Kazanılır?

1- Strese olumlu tepki verebilen insanların ortak özelliklerinden biri de yaşadığı olumsuz durumları espriye dökebilme becerileridir. Örneğin, yere düştüğünde öfkelenmek, sinirlenmek, rezil oldum diye düşünmek yerine bunu espriye döküp gülebilme hali. Stresli durumların espriye hatta dalga geçilebilir bir duruma dönüştürebilen kişi için can sıkıcı olaylar kişinin zihninde çok daha küçülür ve üstesinden gelme duygusunu hissetmesini sağlar.

2- Stresle baş edebilme kapasitemizi zayıflatan önemli etkenlerden biri de kişinin yaşamış olduğu olumsuz durum üzerine uzun süre sorgulama girişimidir. Hayatta sıklıkla stresli durumlar yaşarız ve her birini uzun uzun sorgulamak kişinin strese karşı dayanıklılığını zayıflatır. Örneğin, işten kovulan birinin haftalarca veya aylarca ‘’Neden kovuldum, nerede yanlış yaptım, benim suçum neydi, neleri eksik yaptım?’’ şeklinde ki sorgulamaları yaşanan olumsuz olayın etkilerini kişi üzerinde daha kalıcı olmasınaneden olur. Eğer stres karşısında dayanıklı olmak istiyorsak uzun süreli sorgulamalardan kaçınarak önümüze bakmaya devam etmeliyiz.

3- Pek çok kişi için acı yaşanılmaması gereken bir duygudur. Fakat hayatın içinde olmak her duyguyu yaşamak demektir. İnsanların büyük çoğunluğu olumsuz duygulardan kaçınmak için çaba gösterir, sürekli olumlu duygu ve hislerle hayata devam etmeyi arzular. Bu düşünce sistemi kişilerin stres karşısında zayıf hissetmesine sebep olur. Kişilerin ‘’Hayata sadece mutlu olmaya ya da iyi hissetmeye gelmedim hayatın içindeyim dolayısıyla olumlu duyguları hissettiğim gibi olumsuz duyguları da hissedeceğim.’’ şeklindeki düşüncesi onları stres karşısında çok daha güçlü kılar. Sıklıkla iyi hissetmeye çalışan ve bunun için büyük çaba harcayan kişilerin olumsuz olayların karşısındaki toleransı düşüktür. Her duyguyu yaşamanın normal olduğunu içselleştirmiş kişilerin negatif olaylara daha yapıcı tepkiler verdiği görülmektedir. Unutulmamalıdır ki her acı aynı zamanda içinde gelişimi barındırır. Dolayısıyla hayatta yaşadığımız stresli durumlar aslında bizi daha olgun bir yapıya götürür.

4- Hayatta amacı olan ve amaçları doğrultusunda yaşayan kişilerin stres karşısında daha güçlü olduğu görülmektedir. Uzun dönemli amacı olamayan kişilerin, daha çok günlük yaşayan kişilerin stresten çok daha fazla etkilenmeleri söz konusudur. Bu sebeple stresle baş edebilme becerisini arttırmanın bir yolu da hayatta kalıcı amaçlar edinebilmektedir. Örneğin, ‘’Hayatta başarılı bir kariyer elde edeceğim.’’ demek uzun dönemli bir hedeftir ve kişi bu amaca giden yolda pek çok olumsuzluklarla karşılaşacağının farkındadır.

5- Düzenli bir hayat tarzına sahip olmak daha az stresli yaşam olaylarına sahip olmayı ve stres karşısında daha dayanıklı olmayı sağlar. Her insanın kendisine ait bir yaşam tarzı ve düzeni vardır. Kişinin tüm insani ihtiyaçlarını düzenli bir şekilde karşılaması, kişiyi acıya karşı ruhsal olarak korumaktadır. Örneğin, belirli saatlerde uyumak ve uyanmak, belirli saatlerde yiyip-içme, belirli gün ya da saatlerde dinlenmek ve sosyalleşmek. Düzenli bir hayat tarzına sahip olmak kişiyi ruhsal olarak güçlendirir ve stresli durumlara karşı daha yapıcı tepkiler vermesine olanak sağlar.

6- İçinde bulunmuş olduğumuz insan ilişkileri stresle karşılaşma sıklığımızı belirleyen önemli unsurlardan biridir. Kişinin aile ilişkileri, sosyal ilişkileri, iş hayatındaki ilişkileri olumsuz halde şekillenmiş ise bu durum kişinin daha çok stresle karşılaşması anlamına gelmektedir. Daha çok stresle karşı karşıya gelmek ise kişinin stres karşısındaki dayanıklılığını azaltır. Bu sebeple negatif yönde şekillenmiş olan ilişkilere son vermek ya da sınır koymak, kişinin hayatında daha az stres yaşamasına olanak sağlar. Kötü ilişkilerin tersine iyi ilişkiler ise kişinin stres karşısında ki gücünü arttırır ve yıkıcı değil aksine yapıcı tepkiler vermesini sağlar. İnsan olarak hepimiz sosyal varlıklarız dolayısıyla iyi ilişkiler içinde olmak hayatımızı ve ruhsal yapımızı olumlu yönde şekillendiren önemli etmenler arasında yer almaktadır.

Psikoterapi ile Stresle Baş Edebilme Becerisi

Günlük hayatında sıklıkla stresle karşı karşıya kalan ve stres durumlarıyla baş etmekte zorluk yaşayan kişilere psikoterapi önerilmektedir. Psikoloğun uygulayacağı özel çalışma teknikleri ile kişi stresle baş edebilme becerisini süreç içinde kazanılabilmektedir. Terapiye gelen danışanın ihtiyacına göre çalışma tekniklerinin uygulanması danışan için önemlidir. Bazen kişinin stresle baş etme becerisinin önündeki engellerden biri de geçmişte yaşamış olduğu travmalardan kaynaklanmaktadır. Kişinin travmaları iyileştirildikçe, stresle baş edebilme becerisi de artar. Terapist, psikoterapiye gelen danışanın ayrıntılı öyküsünü aldıktan sonra danışanın da onayı ile beraber çalışma tekniklerini belirler ve süreç içinde uygular. Psikoterapi süresi danışandan danışana göre değişkenlik göstermektedir. Yaşın ilerlemesiyle beraber psikoterapi süreci daha uzun sürebilir fakat bazı durumlarda kısa da sürebilir. Bu yüzden psikoterapi kişiye özeldir ve süresi de kişiye göre farklılık göstermektedir.