ABD Yönetimi, Çin’den gelen bağlantılı otomobilleri, yazılımları ve donanımları doğrudan yasaklamayı planlıyor.
ABD Ticaret Bakanlığı’nın pazartesi günü Çin menşeli yazılım, donanım ve bağlantılı araçlara yönelik bir yasaklama teklif edeceği iddia edildi. Reuters’a konuşan iki yetkili, bu talebin nedeninin ise ulusal güvenlik çekinceleri olduğunu ifade etti.
Biden yönetimi, daha önce de Çinli firmaların ABD’deki aktivitelerinde veri topladığına dair ciddi çekinceleri olduğunu ifade etmişti. ABD’li yetkililere göre Çinli üreticiler, internete ve navigasyon sistemine bağlı araçların da yabancı güçler tarafından manipüle edilebileceğini belirtti. Konuyla ilgili olarak Ticaret Bakanı Gina Raimondo, ABD’deki bağlantılı araçlarda bulunan Çin menşeli yazılım ve donanımların büyük risk oluşturduğunu ifade etmişti.
Yazılımların bir anda durma riski bulunuyor
Raimondo daha önce yaptığı açıklamada, “Teorik olarak yaşanabilecek en yıkıcı şeylerden biri, yollardaki birkaç milyon araç yoldayken bir anda yazılımlarının devre dışı bırakılması” ifadesini kullanmıştı. ABD Başkanı Biden ise şubat ayında Çinli bağlantılı otomobillerin oluşturduğu güvenlik riskine yönelik bir soruşturma yapılması talebinde bulunmuştu.
Ticaret Bakanlığı, yasa taslağına son şeklini vermeden önce kamuya 30 günlük bir süre verecek. ABD yollarındaki çoğu yeni otomobilde bağlantılı sistemler bulunuyor. Bu araçlar üzerinde internet erişimi sağlayan sistemler bulunuyor. Bu sistemler hem araç içi hem de araç dışı bilgiler toplayabiliyor.
Ticaret Bakanlığı, yazılım yasağının 2027’de, donanım yasağının ise 2029 yılında ya da 2030 model araçlarda geçerli olmasını talep edecek.
ABD’deki Kaspersky kullanıcıları, aniden bilgisayarlarına otomatik olarak yüklenen “UltraAV” yazılımı karşısında büyük panik yaşadı. Üstelik Kaspersky yazılımı da ortadan kaybolmuştu. Peki bu yaşanan olayın ardında yatan neydi?
Rusya merkezli siber güvenlik devi Kaspersky, geçtiğimiz Haziran ayında ABD hükümeti tarafından yasaklandı. Bunun sonucunda şirketin ABD’de çalışan personeli işten ayrılmak zorunda kaldı.
Eylül ayına geldiğimizde ise, yaklaşık 1 milyon Kaspersky ABD müşterisinin Pango Group’un UltraAV’sine transfer edildiği bildirdi. Axios’un haberine göre bu hamle, artık ABD müşterilerine hizmet veremeyeceği açık bir şekilde belli olan Kaspersky’nin müşterilerinin bir şekilde güvenlik güncellemeleri almaya devam etmelerine yardımcı olmak için bu karar alındı.
UltraAV’nin web sitesinde belirttiği üzere, şirket ABD merkezli ve herhangi bir coğrafi sınırlama ile bağlı değil. Ancak UltraVPN, şirketin kullanıcıları için en yüksek mahremiyet ve güvenlik seviyesini sunduğunu iddia ettiği şekilde Panama merkezli bir şirket olarak çalışıyor.
UltraAV, Kaspersky’den geçiş ile ilgili verdiği bilgilerde Windows kullanıcıların herhangi bir işlem yapmalarının gerekmediğini ve Kaspersky müşterilerinin Eylül ayının ortasına kadar Windows masaüstü cihazlarında Ultra AV ve Ultra VPN’ye erişimlerinin olacağını ve tüm premium özelliklerden faydalanabileceklerini belirtti. Mac ve Android kullanıcılarının ise alacakları bir e-postadaki talimatları takip ederek cihazlarına yüklemeyi gerçekleştirmeleri veya Kaspersky ürünündeki talimatları takip etmeleri gerekecek.
UltraAV’nin yaptığı açıklamalara göre 30 Eylül itibariyle ABD’de Kaspersky hizmetlerine erişim kesilecek ve aylık veya yıllık faturalar Ekim ayında UltraAV tarafında aynı ödeme planlarıyla devam edecek.
SSS sayfasında ayrıca kullanıcıların ürünün hizmetinden ve performansından memnun kalmamaları durumunda UltraAV aboneliklerini iptal edebilecekleri de hatırlatılıyor. Bunu yapmak için kullanıcıların destek ekibiyle iletişime geçmesi gerekiyor.
Yunanistan’ın saygın gazetelerinden Kathimerini, Amerika Birleşik Devletleri’nin Türkiye’ye yeni bir teklif sunduğunu yazdı. Bu teklife göre, Türkiye’nin Rusya’dan aldığı S-400…
Yunanistan’ın saygın gazetelerinden Kathimerini, Amerika Birleşik Devletleri’nin Türkiye’ye yeni bir teklif sunduğunu yazdı. Bu teklife göre, Türkiye’nin Rusya’dan aldığı S-400 hava savunma sistemleri, ABD’nin kontrolünde İncirlik Üssü’ne yerleştirilirse, Türkiye yeniden F-35 programına dahil edilebilecek. Teklifin, Türkiye’nin Rusya ile olan anlaşmasını ihlal etmeyeceği de belirtildi.
Son dönemde Türkiye’nin gündemine tekrar oturan S-400’ler, ABD ile yapılan F-35 pazarlığının merkezinde yer alıyor. Türkiye, Rusya’dan 2,5 milyar dolar ödeyerek satın aldığı ve şu anda depoda beklettiği bu savunma sistemlerini, ABD ile yeni bir anlaşma çerçevesinde kullanabilir.
Kathimerini’nin haberine göre, ABD’nin önerisi iki tarafça da olumlu karşılanıyor. Haberde, bu teklifle Türkiye’nin F-35 programına geri dönme ihtimalinin güçlendiği ifade ediliyor.
Eski ABD Savunma Bakanlığı yetkilisi Michael Rubin, Kathimerini’ye yaptığı açıklamada, teklifin Temmuz 2024’te üst düzey Türk yetkililere sunulduğunu belirtti. Rubin, Beyaz Saray ve Pentagon’dan Celeste Wallander ve Michael Carpenter’ın Türkiye’yi ziyaret ederek, F-35 programına yeniden katılma karşılığında S-400’lerin İncirlik Üssü’nde ABD’nin kontrolüne verilmesi talebinde bulunduğunu aktardı.
Pentagon’dan Açıklama
Pentagon Sözcüsü Javan Rasnake ise müzakerelerin gidişatıyla ilgili yaptığı açıklamada, 2019’dan bu yana Türkiye’ye S-400 sistemini satın almanın sonuçları ve bu konuda ABD mevzuatındaki yaptırımların açıkça iletildiğini söyledi. Rasnake, ABD’nin tutumunda herhangi bir değişiklik olmadığını vurguladı.
Görüşmelerin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantıları sırasında devam etmesi bekleniyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 24 Eylül’de BM Genel Kurulu’na hitap etmesi planlanıyor. Ancak Erdoğan’ın ABD Başkanı Joe Biden ile bir görüşme yapıp yapmayacağı henüz belirsiz. Fakat bazı haber kaynaklarına göre, Erdoğan’ın ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris ile görüşmek istediği ifade ediliyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler 79. Genel Kurulu için önceki akşam geldiği New York’ta resmi temaslarını sürdürüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan,…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler 79. Genel Kurulu için önceki akşam geldiği New York’ta resmi temaslarını sürdürüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Amerikan Yönlendirme Komitesi’nin(TASC), onuruna düzenlediği akşam yemeğinde yaptığı konuşmada, Gazze’de devam eden savaşta İsrail’i soykırım yapmakla küresel kurum ve kuruluşları da İsrail’in katliamını engelleyecek hiçbir adımı atmamakla suçladı.
Erdoğan, New York’taki resmi temaslarının ilk gününde ayrıca Amerikalı düşünce kuruluşu temsilcileriyle, Türkevi’nde yuvarlak masa toplantısında bir araya geldi. Erdoğan yaptığı konuşmada, “Milli güvenliğimizi ilgilendiren bazı konularda Amerikan yönetimiyle görüş ayrılıklarımız halen devam ediyor” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuçiç ve Arnavutluk Başbakanı Edi Rama’yı da Türkevi’nde kabul etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’de yaşayan Türk vatandaşlarıyla da TASC’ın düzenlediği akşam yemeğinde bir araya geldi. ABD’deki Türklerin ülkelerini, değerlerini tanıtmak amacıyla Amerika’nın dört bir yanında düzenledikleri Türk günü yürüyüş ve festivallerini takdirle yakından takip ettiğini belirten Erdoğan, “Bu etkinlikleriniz ülkemizin Amerikalı dostlarına tanıtılmasına yardımcı oluyor. Birlik ve beraberliğiniz Türk toplumunun çıkarlarının yerel ve federal bakımdan ilerletilmesi için büyük önem taşıyor. Biz entegrasyona sonuna kadar varız, asimilasyona ise aynı derecede karşıyız” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’deki Türklerden, Türkiye karşıtı her operasyona gönüllü figüranlık yapan örgüt mensuplarına karşı teyakkuz halinde olmalarını beklediğini ifade ederek “Türkiye olarak vatandaşlarımızın yaşadığı ülkelerdeki aşırı sağcı akımları ve nefret söylemlerini yakından takip ediyoruz. Irkçılığın olduğu gibi İslam düşmanlığının da bir suç olarak tasnif edilmesi ve yasal yaptırıma tabi tutulması gerektiğini savunuyoruz. Son yıllarda Batılı ülkelerde bilhassa Avrupa’da İslam ve yabancı düşmanlığı, vatandaşlarımızın da huzurunu tehdit eden büyük bir salgına dönüştü” dedi.
“İsrail’in Lübnan’a yönelik son saldırısı savaşı bölgeye yayma çabasıdır”
Erdoğan, Gazze’de devam eden savaşta İsrail’i soykırım yapmakla küresel kurum ve kuruluşları da İsrail’in katliamını engelleyecek hiçbir adımı atmamakla suçladı. Erdoğan, İsrail’in Gazze’de dünyanın gözleri önünde bir soykırım sürdürdüğünü belirterek, ”Bugüne kadar 1,9 milyon insan evlerini terk etmek zorunda kaldı. Bu insanlar ellerinde, avuçlarında ne kaldıysa onunla yetinerek hayatta kalma mücadelesi veriyor. İsrail’in başta Gazze olmak üzere Filistin topraklarında uyguladığı soykırım bölgemizin barışını da tehdit etmektedir” diye konuştu.
Erdoğan, İsrail’in Lübnan’a yönelik son saldırılarını savaşı bölgeye yayma çabası olarak değerlendirerek “Küresel sistem artık tüm etkinliğini, tüm inandırıcılığını kaybetmeye başladı. Görevi barış ve güvenliği sağlamak olan kurumlar, çok açık bir ahlaki çöküş içerisindedir. Küresel kurum ve kuruluşlar, Gazze’deki zulmü durduracak, İsrail’in katliamını engelleyecek hiçbir etkili adım atmadı. Lübnan’a karşı gerçekleştiren son saldırılar ve İsrail tarafından yapılan son açıklamalar, savaşı bölgeye yayma çabalarının açık tezahürüdür. Liderlerle gerçekleştireceğim temaslarda kalıcı ateşkesin tesisi için siyonist İsrail’e her mecrada baskıyı artırmamız gerektiğine dikkat çekeceğim. Savaşın durması için elimizden geleni yapıyoruz. Ve yapmaya devam edeceğiz” dedi.
“ABD ile ilişkilerimiz seçim sonuçlarına göre değişmeyecek”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, düşünce kuruluşları temsilcileriyle yaptığı konuşmasında da Türkiye ile Amerika ilişkilerinde son dönemde yaşanan olumlu havadan memnuniyet duyduklarını, ABD ile geçtiğimiz yıl ticaret hacminin 30 milyar doları geçtiğini vurgulayarak “Biz bu rakamı 100 milyar dolar seviyesine çıkarabileceğimiz kanaatindeyiz dedi. ABD ile ilişkilerin seçim sonuçlarına göre değişmeyeceğini vurgulayan Erdoğan, ”Milli güvenliğimizi ilgilendiren bazı konularda Amerikan yönetimiyle görüş ayrılıklarımız halen devam ediyor. Başkan kim olursa olsun Amerika’ya bakışımız ve ilişkilerimizdeki üst düzeyli diyaloğumuz değişmeyecektir” diye konuştu.
ABD, Çin ve Rus teknolojisinin internet bağlantılı elektrikli araçlara girmesini yasaklıyor. Karar Çin’de tepkiyle karşılandı. ABD Ticaret Bakanlığı, ulusal güvenlik…
ABD, Çin ve Rus teknolojisinin internet bağlantılı elektrikli araçlara girmesini yasaklıyor. Karar Çin’de tepkiyle karşılandı.
ABD Ticaret Bakanlığı, ulusal güvenlik riskleri gerekçesiyle Çin ve Rus teknolojisini kullanan internet bağlantılı otomobillerin satışını yasaklamak üzere harekete geçti.
Önerilen yeni kanun, Başkan Joe Biden’ın dünyanın ikinci büyük ekonomisine yönelik sert politika yaklaşımının bir parçası. Bu kuralın konma kararı Şubat ayında otomobillerdeki Çin teknolojisinin oluşturduğu güvenlik risklerine ilişkin bir soruşturma duyurusunun ardından alındı.
Çin yapımı elektronik aksamlar, kişisel cihazlara, diğer araçlara, ABD altyapısına ve elektrikli otonom araçlar da dahil olmak üzere üreticilerine bağlanabilen modern arabalara giderek daha fazla entegre ediliyor.
Ticaret Bakanlığı’nın pazartesi günü açıkladığı kural, araçları dış dünyaya bağlayan yazılım ve donanımı kapsıyor. Bakanlığın Sanayi ve Güvenlik Bürosu, alınan önlemleri duyuran bir bildiride, “Bu sistemlere kötü niyetli erişim, saldırganların en hassas verilerimize erişip toplamasına ve Amerikan yollarındaki araçları uzaktan kontrol etmesine olanak tanıyabilir” dedi. Bakanlık, bilgisayar korsanlarının elektrikli araçlar hareket halindeyken kontrolü ele geçirmesi gibi korkutucu bir ihtimali gündeme getirdi.
Hükümet, kuraldan hangi üreticilerin veya modellerin etkilenmesinin muhtemel olduğunu belirtmedi.
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lin Jian, çıkan haberlere ilişkin soru üzerine, “Çin, ABD’nin ulusal güvenlik kavramını genişletmesine ve Çinli şirketlere ve ürünlere yönelik ayrımcı eylemlere karşı çıkıyor.” dedi.
Biden yönetimi bu ay Çin’den ithal elektrikli araçlara yüzde 100 gümrük vergisi ve milyarlarca dolar değerinde başka tarife artışları duyurdu.
Her iki hamle de Pekin’den sert tepkilere yol açtı. Bugün ABD’de satışta Çin markalı araç bulunmuyor.
Yeni haftada kripto para piyasasını yakından ilgilendiren birçok ekonomik gelişme ve altcoin etkinliği yatırımcıların radarında olacak.
Yeni haftada kripto para piyasasını yakından ilgilendiren birçok ekonomik gelişme ve altcoin etkinliği yatırımcıların radarında olacak. Ayrıca bu gelişmeler, piyasadaki dalgalanmaları ve fiyat hareketlerini doğrudan etkileyecek. Kriptokoin.com olarak haftanın en önemli gelişmelerini derledik. İşte gün gün, saat saat takip edilmesi gereken kritik olaylar.
23 Eylül Pazartesi: Kripto Duruşmaları ve FOMC Konuşması
Pazartesi günü, ABD Temsilciler Meclisi’nde kripto paralarla ilgili önemli duruşmalar olacak. Bununla birlikte uzmanlar bu duruşmaların, düzenleyici kurumların kripto paralara olan yaklaşımını şekillendireceğini ve bu nedenle yatırımcılar için kritik öneme sahip olduğunu düşünüyorlar. Özellikle, ABD hükümetinin kripto paralar üzerindeki düzenleme politikalarını netleştirmesini bekliyorlar.
Aynı gün, 20:00’de FOMC üyesi Kashkari’nin yapacağı konuşma dikkatle takip etmek gerekiyor. Bununla birlikte Kashkari’nin ekonomik duruma dair yapacağı yorumlar, piyasada volatiliteye yol açacaktır. Özellikle faiz oranları ve ekonomik büyüme hakkında yapacağı değerlendirmeler, kripto paralara olan talebi etkileyecektir.
24 Eylül Salı: LSK Oylaması Başlıyor
Salı günü, kripto para birimi Lisk (LSK) topluluğu için önemli bir gün olacak. 100 milyon LSK tokeninin yakılması için oylama başlayacak. Bu gelişme, arzı azaltacağı için fiyat üzerinde pozitif bir etki yaratacak. Yatırımcılar, oylamanın sonucunu yakından izlemeli.
Oylamanın yanı sıra, genel piyasa koşulları da yatırımcıların dikkatinde olacak. Kripto paralarda arzın azalması genellikle fiyat üzerinde olumlu bir etki yapar. Bu nedenle, Lisk topluluğundaki bu oylama, piyasa genelinde de dikkat çeken bir gelişme olarak ön plana çıkıyor.
25 Eylül Çarşamba: Bu Kripto Paralara Dikkat, EOS Hardfork ve THETA Lansmanı
Çarşamba günü EOS ağında bir hardfork gerçekleşecek. Bu hardfork, EOS ağının daha hızlı ve güvenli hale gelmesini amaçlıyor. Yatırımcılar, ağdaki bu büyük değişikliklerin EOS fiyatına olan etkisini yakından takip etmeli. Ayrıca, ağdaki kullanıcılar için yeni fırsatlar yaratacak.
Aynı gün, THETA için de önemli bir etkinlik var. Android cihazlar için Edge Node lansmanı olcak. Bu lansman, popüler kripto para birimi THETA kullanıcılarının mobil cihazlarıyla daha aktif bir şekilde katılım göstermesine olanak sağlayacak. Bu gelişme, THETA’nın kullanım alanlarını genişleterek talebi artıracaktır.
26 Eylül Perşembe: Ekonomik Veriler ve FED Konuşmaları
Perşembe günü, birçok ekonomik veri ve önemli konuşmalar gerçekleşecek. ABD Gayri Safi Yurtiçi Hasılası (GSYH) verisi saat 15:30’da açıklanacak. Beklenen büyüme oranı %3 civarında. Bu veri, ABD ekonomisinin performansına dair önemli bir gösterge olacak. Aynı saatlerde açıklanacak ABD İlk İşsizlik Başvuruları da yatırımcıların dikkatini çekiyor. Bu açıklamalar de kripto para yatırımcılarının dikkatle takip ettiği olaylardan biri.
Ayrıca, gün boyunca FED Başkanı Jerome Powell ve diğer FOMC üyelerinin konuşmaları gerçekleşecek. Özellikle Powell’ın faiz politikalarına yönelik yapacağı açıklamalar, piyasadaki likiditeyi etkiler. Aynı gün SEC Başkanı Gensler’ın konuşması da kripto yatırımcıları için kritik olacaktır.
27 Eylül Cuma: Popüler Kripto Para NMR Geçişi ve ABD Ekonomik Verileri
Cuma günü, Numeraire (NMR) tokeni V4 versiyonundan V5 versiyonuna geçiş yapacak. Ayrıca bu geçiş, tokenin işlevselliğini ve kullanımını artırmayı amaçlıyor. Bu tür geçişler, genellikle token fiyatlarında dalgalanmalara neden olur. Yatırımcılar, bu geçişin sonuçlarını yakından takip etmeli.
Ayrıca, ABD Çekirdek Kişisel Tüketim Harcamaları (PCE) Fiyat Endeksi de aynı gün açıklanacak. Hem aylık hem de yıllık bazda açıklanacak bu veriler, enflasyon baskılarına dair önemli bir gösterge olacak. Bununla birlikte kripto para piyasaları bu verilere de güçlü bir tepki verecektir.
2024 ABD başkanlık seçimlerine hazırlanan Kamala Harris, kripto para gibi yenilikçi teknolojilere yönelik destekleyici açıklamalarda bulundu.
2024 ABD başkanlık seçimlerine hazırlanan Demokrat Parti’nin adayı ve mevcut Başkan Yardımcısı Kamala Harris, New York’ta gerçekleştirilen bir bağış toplama yemeğinde kripto para ve yapay zeka (AI) gibi yenilikçi teknolojilere yönelik destekleyici açıklamalarda bulundu. Harris, seçilmesi durumunda kripto para sektörüne yatırım yapılmasını teşvik edeceğini belirtti. Ayrıca bu teknolojilerin ABD’nin gelecekteki rekabet gücü için kritik olduğunu vurguladı. Bloomberg’in haberine göre, Harris’in açıklamaları özellikle kripto para endüstrisinde yankı uyandırdı.
Kamala Harris’in kripto para açıklamaları
New York’taki Cipriani Wall Street’te düzenlenen bağış yemeğinde Harris, Amerikan ekonomisini güçlendirme isteğini açıkladı. Ayrıca yenilikçiliği teşvik etmek adına kripto para ve yapay zeka gibi teknolojilerin desteklenmesi gerektiğini belirtti. Harris, konuşmasında şunları söyledi:
İş gücünü, küçük işletme sahiplerini, yenilikçileri ve büyük şirketleri bir araya getireceğiz. Amerika’nın rekabet gücüne, geleceğine yatırım yapmak için birlikte çalışacağız. Yapay zeka ve dijital (kripto) varlıklar gibi yenilikçi teknolojileri teşvik edeceğiz ve bunu yaparken tüketicileri ve yatırımcıları koruyacağız. Şeffaf ve tutarlı kurallar oluşturarak güvenli bir iş ortamı yaratacağız.
Harris’in bu açıklamaları, kripto para yatırımcıları ve sektördeki önemli isimler tarafından olumlu karşılandı. Uniswap Labs CEO’su Hayden Adams, Harris’in açıklamalarını X’te paylaştığı bir dizi mesajla destekledi. Adams, “Evet, Biden dönemi kripto için zorlayıcı oldu. Ancak ilerleme bir yerden başlamak zorunda ve teşvik edilmesi gerekiyor,” ifadelerini kullandı. Böylece Harris’in daha yenilikçi bir yaklaşım sergileyeceğine inandığını belirtti.
Harris ile Trump’ın kripto yaklaşımı nasıl?
Kripto para politikaları, 2024 ABD başkanlık seçimlerinde önemli bir tartışma konusu haline gelmiş durumda. Demokrat aday Kamala Harris’in kripto para sektörüne yönelik açıklamaları, rakibi Trump’ın bu alandaki adımlarıyla kıyaslanıyor. Trump, kısa süre önce New York’ta kripto temalı bar PubKey’de Bitcoin (BTC)’le burger satın almıştı. Dolayısıyla bu hareketi kripto topluluğunda dikkat çekmişti. Ayrıca, Trump ailesi, Dünya Özgürlük Finansmanı (World Liberty Financial) isimli DeFi projesini kampanya sürecinde tanıtıyor. Trump’ın kripto politikalarına yönelik ilgisi, kripto medyası platformu Rug Radio’da yaptığı açıklamalarla da gündeme gelmişti.
Ancak Harris, bu alanda henüz somut bir adım atmadı. Yine de kripto endüstrisinden önemli destekçiler kazanmaya başladı. Özellikle SkyBridge Capital kurucusu ve yönetici ortağı Anthony Scaramucci, Harris’in kripto politikalarını geliştirmesine yardımcı olacağını açıkladı. Scaramucci, geçtiğimiz Temmuz ayında yaptığı bir açıklamada, konuya dikkat çekmişti. Özellikle, Demokratlar’ın kripto üzerindeki baskıcı politikalarının büyük bir hata olduğunu söylemişti.
Kripto politikasında “demokrat” çatışması
Harris’in kripto para sektörüne yönelik olumlu açıklamaları, dikkat çekiyor. Zira Demokrat Parti içerisindeki farklı görüşleri de gözler önüne seriyor. Özellikle Massachusetts Senatörü Elizabeth Warren, kripto endüstrisini hedef alan düzenleyici adımlarıyla bilinmekte. Warren, kripto dostu bankaları sıkı düzenlemelere tabi tutmasıyla gündemde. Özellikle Silvergate Bank’ın iflasında pay sahibi olmakla suçlanıyor. Kripto endüstrisi, Warren’ı, Biden yönetimi altında gerçekleşen “Operasyon Choke Point 2.0″ın arkasındaki isim olarak görüyor. Bu operasyon, kripto endüstrisini hedef alan bir dizi düzenleyici hamleyi içeriyor. Dolayısıyla kripto yatırımcıları tarafından yoğun eleştiriler alıyor.
Custodia Bank CEO’su Caitlin Long, Warren liderliğindeki düzenleyici baskının, kripto odaklı birçok bankanın ya kapanmasına ya da operasyonlarını geri çekmesine neden olduğunu belirtirken, Custodia Bank’ın ise bu baskılara rağmen ayakta kaldığını ifade etti. Kripto topluluğunun önde gelen isimlerinden biri olan Coinbase’in baş politika sorumlusu Faryar Shirzad ise, Biden dönemindeki düzenleyici baskının sona erdiğine dair Harris’in açıklamalarının önemli bir sinyal olduğunu dile getirdi. Shirzad, şunları söyledi:
Başkanlar, Washington’da bir yön verir, ister iyi olsun ister kötü. Joe Biden, Elizabeth Warren’ın finansal düzenlemeleri kontrol ettiğini açıkça gösterdi ve ABD inovasyonuna karşı yıkıcı bir savaş başlattı. Kamala Harris’in kriptoya dair yaptığı bu açıklama, Biden/Warren döneminin sona erdiğine dair açık bir mesaj olmalıdır.
Seçim yarışında kripto para tartışmaları devam ediyor
2024 başkanlık seçimleri yaklaştıkça, hem Demokratlar hem de Cumhuriyetçiler arasında kripto para politikalarına yönelik tartışmaların artması beklenmekte. Kamala Harris’in sektöre yönelik destekleyici açıklamaları, kripto dünyasında umut verici olarak değerlendiriliyor. Ancak Harris’in, partisi içindeki kripto karşıtı sesleri nasıl dengeleyeceği ve bu alanda somut adımlar atıp atmayacağı merak konusu.
Öte yandan, Cumhuriyetçi aday Donald Trump’ın kripto dostu adımları, özellikle merkeziyetsiz finans projelerine olan ilgisi, bu alandaki rekabetin seçim sürecinde de devam edeceğini gösteriyor. Hem Harris’in hem de Trump’ın kripto politikalarının, önümüzdeki aylarda daha fazla gündeme gelmesi ve ABD’deki kripto düzenlemelerine dair önemli ipuçları vermesi beklenmekte.
BAE ve ABD yapay zeka ve teknoloji ortaklığı için görüşecek
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), ikili ilişkileri geliştirmek adına önemli bir adım atarak Pazartesi günü Beyaz Saray’da Başkan Joe Biden ile görüşmelerde bulunacak.
Görüşmelerin, ABD’yi endişelendiren ve aynı zamanda Çin’in de ilgisini çeken BAE’nin yapay zeka (AI) ve teknoloji planlarına odaklanması bekleniyor.
Petrol zenginliği ile tanınan ve ABD’nin uzun süredir güvenlik müttefiki olan BAE, kendi ileri teknoloji endüstrisini geliştirmek için Amerikan teknolojisine daha fazla erişim elde etmeye çalışıyor.
Devlet destekli teknoloji şirketi G42 bu yönde önemli adımlar atmış, Microsoft’tan (NASDAQ:MSFT) 1,5 milyar dolarlık yatırım almış, çip üreticisi Nvidia (NASDAQ:NVDA (NASDAQ:NVDA)) ile işbirliği yapmış ve Cerebras Systems tarafından üretilen süper bilgisayarları kullanmaya başlamıştır.
Ancak ABD, BAE’nin Çin ile olan dostane ilişkilerinden endişe duymuş ve BAE ile diğer Orta Doğu ülkelerine belirli Amerikan teknolojilerinin ihracatına kısıtlamalar getirmiştir.
Bu önlemler, teknolojinin Pekin’e aktarılabileceği korkusundan kaynaklanmaktadır. Biden yönetiminin baskısına yanıt olarak G42, Microsoft’un büyük yatırımından önce Çin donanımı ve yatırımlarından uzaklaşma adımları atmıştır.
BAE Cumhurbaşkanı’nın diplomatik danışmanı Anwar Gargash, bu teknolojik işbirliğinin önemini vurgulayarak, “Bu tür teknolojik atılım dalgasının yanımızdan geçip gitmesine ve bir şekilde onunla ortaklık kurmamamıza izin veremeyiz” dedi.
Beyaz Saray, Biden ile BAE Cumhurbaşkanı Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan arasındaki görüşmelerin ileri teknoloji, AI, yatırımlar ve uzay araştırmaları gibi alanlarda işbirliğini derinleştirmeyi kapsayacağını belirtti.
Bu, bir BAE cumhurbaşkanının Beyaz Saray’a ilk ziyareti olacak, ancak Şeyh Muhammed daha önce veliaht prens olarak ziyaret etmiş ve eski ABD Başkanları Barack Obama ve Donald Trump’ın yanı sıra 2022’de Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde Başkan Biden ile görüşmüştü.
BAE cumhurbaşkanı, Başkan Biden ile görüşmesinin yanı sıra Başkan Yardımcısı Kamala Harris ve Amerikan iş dünyası liderleriyle de bir araya gelecek.
BAE, OpenAI’nin ChatGPT’sine benzer Arapça ve Hintçe dil sohbet bot uygulamalarının geliştirilmesi de dahil olmak üzere AI’ya büyük yatırımlar yapmaktadır. Şeyh Muhammed’in stratejik araştırma ve ileri teknoloji danışmanı Faisal Al Bannai, BAE’nin yeni bilgi ve teknoloji çağında kilit bir ülke olma ve AI alanında küresel olarak rekabet etme potansiyeline olan güvenini dile getirdi.
Emirlik yetkilileri ayrıca, BAE’nin AI teknolojisi üzerinde kontrole sahip olmasının, performansına herhangi bir dış müdahaleyi veya algoritmalarında değişiklik yapılmasını önlemek açısından önemini vurguladılar.
ABD, BAE’nin Çin ile olan ilişkileri konusunda temkinli davranmaya devam ederken, bazı ABD yetkilileri daha yakın ABD-BAE teknoloji bağlarının geliştirilmesini Pekin’in etkisine karşı koymak için bir fırsat olarak görüyor. BAE’nin Yapay Zeka Devlet Bakanı Omar Sultan Al Olama, ABD ile daha fazla etkileşim ihtiyacını kabul etti ve şeffaf ve ortaklık odaklı bir yaklaşım taahhüt etti.
Öte yandan Çin, BAE’yi değerli bir uzun vadeli teknoloji ortağı olarak görüyor ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Şeyh Muhammed’in Mayıs ayında Pekin’e yaptığı ziyaret sırasında AI işbirliğinin güçlendirilmesini savundu. ABD yaptırımlarıyla karşı karşıya kalan SenseTime ve Terminus Group dahil olmak üzere Çinli AI şirketleri BAE’de aktif olarak faaliyet gösteriyor.
ABD hükümetinin çekincelerine rağmen, BAE’nin AI araştırmalarını finanse etme kabiliyeti ve hükümetin teknolojik ilerlemeye olan bağlılığı, Amerikan endüstrisi için çok önemli. Cerebras’ın CEO’su Andrew Feldman, BAE’yi alanında lider olarak tanıdı ve AI gelişiminin ön saflarına ulaşmaya hazır olduğunu belirtti.
Reuters bu makaleye katkıda bulundu.
Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.
Dünya film piyasasına olan hakimiyetiyle ünlü Amerika’da, bu kez film olmayan ancak film senaryolarına taş çıkartacak bir kayıp hikayesi yaşandı. Henüz 6 yaşındayken 1951 yılında kaçırılan bir kişi, 73 yıl sonra bulundu.
ABD’de yaşanan bir hikaye, ülke endüstrisinin lokomotifi olan film senaryolarına bile taş çıkarttı. 1951 yılında henüz 6 yaşındayken kaçırılan Luis Armando Albino 73 yıl sonra sağ olarak bulundu.
ABD’nin Oakland kentinde 73 yıl önce kaçırılan Luis Armando Albino sağ olarak bulundu. Şu anda 79 yaşında olan Albino, kardeşi ile bir araya geldi.
KAYBOLUŞ YILI: 1951
Tarihler 1951 yılını gösterdiğinde ABD’nin Oakland kentinde 6 yaşında bir çocuk parkta oynarken bulundu. Kardeşiyle parkta oynarken kaybolan Luis Armando Albino’yu bulmak için polis ekipleri seferber olsa da hiçbir sonuç çıkmadı.
ANNE ÇOCUĞUNU ARARKEN ÖLDÜ
Albino’nun annesi çocuğunu bulmak için yıllarca çabaladı. Kayıplar için başvurulan polis merkezine sürekli giden kadın yıllarca hiçbir haber alamasa da çocuğunu bir gün bulabileceğine inanıyordu. Ancak talihsiz kadın çocuğunu bir daha göremeden 2005 yılında hayatını kaybetti.
NEW YORK’TA BAŞKA BİR AİLE BÜYÜTMÜŞ
Kaçırılan çocuğun New York’a götürülerek başka bir aile tarafından büyütüldüğü öğrenildi. Aradan geçen yıllarda soruşturma açık kalmaya devam ederken Albino’nun yağeni Alida Alequin büyük ısrarla amcasını bulmaya çalıştı.
Davada asıl gelişme, bu yılın başlarında Albino’nun ısrarcı yeğeninin gerçeği araştırmak için DNA testi ve gazete kupürlerinden elde edilen bilgileri kullanmasıyla yaşandı. Adalet Bakanlığı ve FBI’ın da devreye girmesiyle birlikte Albino yıllardır göremediği ailesine kavuştu.
İTFAİYECİLİK VE ASKERLİK YAPMIŞ
ABD basınına yansıyan bilgilere göre Albino kaçırıldıktan sonra başka bir hayat yaşamaya başladı. 79 yaşındaki adam bir dönem itfaiyecilik yaparken ABD’nin Vietnam’ı işgalinde asker olarak görev yaptı. Albino, kendisini arayıp bulan yeğenine sarılarak teşekkür etti.
KANSER TEŞHİSİ KONDU, 79 YAŞINDA ÖLDÜ
Uzun yıllar sonra geçen haziran ayında kardeşi ile bir araya gelen Albino’ya bulunmasından kısa bir süre önce kanser teşhisi kondu. 73 yıl aradan sonra ailesi ile bir araya gelen 79 yaşındaki adam ağustos ayında hayatını kaybetti.
Barry Silbert, bir altcoin projesinden bahsederek ABD piyasasına girmesine yönelik beklentilerini açıkladı. İşte detaylar…
Kripto para dünyasında son zamanlarda yankı uyandıran olaylar, Digital Currency Group (DCG) CEO’su Barry Silbert ve Gemini Trust Co.’nun kurucularından Cameron Winklevoss arasında giderek büyüyen bir gerilimi gözler önüne seriyor. İkili arasında uzun süredir devam eden bu anlaşmazlık, kripto sektöründeki büyük şirketler arasındaki çatışmaların ve yasal süreçlerin nasıl ciddi sonuçlar doğurabileceğini gösteriyor. Özellikle DCG’nin bir yan kuruluşu olan Genesis Global Capital’in iflası, bu çatışmanın fitilini ateşleyen başlıca sebeplerden biri oldu. Bu sırada Silbert, bir altcoin projesinden bahsederek ABD piyasasına girmesine yönelik beklentilerini açıkladı. İşte detaylar…
Silbert’ın odağında altcoin TAO var
Son günlerde Barry Silbert, Twitter’da Bitcoin ile olan geçmişini ve yeni token TAO ile yaşadığı zorlukları dile getirdi. Bitcoin’e erken dönemde erişimin ne kadar zor olduğundan bahseden Silbert, bugünlerde aynı zorlukları TAO’yu edinme sürecinde yaşadığını belirtti. Silbert’e göre, TAO token’ının potansiyeli oldukça yüksek ve Coinbase gibi büyük borsalarda listelenmesi, hem piyasadaki görünürlüğünü hem de likiditesini artırarak oyunu tamamen değiştirebilir. TAO, zaten Kraken ve Binance gibi dev borsalarda yer alıyor, ancak Coinbase gibi ABD merkezli bir platformda yer almak, özellikle ABD pazarında ciddi bir etki yaratabilir.
Silbert’in Bitcoin ile olan bu yolculuğu, 2013 yılında Grayscale Bitcoin Trust’ı kurmasına kadar uzanıyor. Grayscale, kripto paraları daha geniş kitlelere ulaştırmak ve yatırımcılara kolay erişim sağlamak için önemli bir adım oldu. Benzer bir stratejiyi TAO için de uygulamak isteyen Silbert, bu token’ın altcoin dünyasında ön plana çıkacağına inanıyor.
Genesis iflası ve yasal soruşturmalar
Ancak, Silbert’in ve şirketi DCG’nin üzerindeki baskılar sadece TAO’nun geleceğiyle sınırlı değil. Genesis Global Capital’in iflası ve bu süreçte yaşananlar, Winklevoss kardeşlerin Silbert ve DCG’yi dolandırıcılıkla suçlamasına yol açtı. Özellikle Gemini Earn adlı programın çöküşü, bu suçlamaların merkezinde yer alıyor. Genesis, kullanıcılarına %8’e varan getiri sağlayan bir yatırım programı sunuyordu. Ancak, 2022’nin ortalarında yaşanan kripto para piyasasındaki büyük dalgalanmalar, Genesis’in bilançosunda milyarlarca dolarlık bir boşluk oluşturdu.
Bu boşluk, özellikle hedge fonu Three Arrows Capital’in çöküşünden ve ardından gelen FTX skandalından kaynaklanıyordu. Üçüncü taraf şirketlerin iflasları ve dolandırıcılık iddiaları, Genesis’in bu boşluğu kapatamamasına neden oldu ve şirketin iflas başvurusunda bulunmasıyla sonuçlandı. Winklevoss kardeşler, bu süreçte Silbert ve DCG’nin mali durumu yanlış yönlendirdiğini iddia ediyorlar ve bu suçlamalar şu anda ABD’nin çeşitli yasal kurumları tarafından mercek altına alınmış durumda.
SEC ve FBI’ın soruşturmaları: Silbert’in geleceği?
Winklevoss, DCG ve Genesis’in mali işleyişiyle ilgili şikayetlerini, ABD’nin doğu yakasındaki Brooklyn Savcılığına taşıdı. Bu süreçte ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC) ve FBI da olaya dahil oldu. Genesis’in iflası ve Gemini Earn programının kullanıcılarına sunduğu yüksek getirilerin kaynağının sorgulanması, SEC’in Genesis ve Gemini’ye kayıt dışı menkul kıymet satışı yaptıkları gerekçesiyle dava açmasına yol açtı. Cameron ve Tyler Winklevoss kardeşler, bu iddiaları kesin bir dille reddederken, Barry Silbert ve DCG de herhangi bir yasadışı faaliyette bulunmadıklarını savunuyorlar.
Ancak, federal kurumların Silbert ve DCG üzerindeki baskısı artarak devam ediyor. Henüz Silbert’e veya DCG’ye yönelik resmi bir suçlama yapılmamış olsa da, soruşturmaların büyüklüğü ve kapsamı, bu sürecin ne kadar ciddi olduğunu gösteriyor. Özellikle kripto sektöründe bu kadar büyük çaplı bir soruşturma, sektördeki diğer oyuncuların da endişeyle takip ettiği bir durum. DCG’nin, işleyişinin tamamen yasal olduğunu savunmasına rağmen, yaşanan bu gelişmeler Silbert’in geleceğini belirsiz bir hale getiriyor.