Los Angeles Lakers’ın süperstarı LeBron James, oğlu Bronny James ile aynı sahayı paylaşmanın “gerçek gibi gelmediğini” söyledi.
Los Angeles Lakers’ın süperstarı LeBron James, oğlu Bronny James ile aynı sahayı paylaşmanın “gerçek gibi gelmediğini” söyledi.
LeBron ve Bronny ikilisi, Lakers’ın Arcisure Arena’da Phoenix Suns’a karşı 118-114 mağlup olduğu hazırlık maçında, bir NBA karşılaşmasında birlikte oynayan ilk baba-oğul olarak tarihe geçti.
Tarihi an, ikinci çeyreğin başında, 20. yaş gününü kutlayan Bronny’nin oyuna girip babasına sahada katılmasıyla yaşandı.
LeBron, oğluyla oynaması hakkında duygularını şu sözlerle ifade etti:
“Bir baba için bu çok büyük bir şey. Çocukluğunda böyle bir imkana sahip olmamış biri için, çocuklarınız ve oğlunuz üzerinde böyle bir etkiye sahip olmak oldukça değerli. Oğlunuzla birlikte anlar yaşayabilmek ve nihayetinde beraber çalışabilmek… Bence bu, bir babanın umut edebileceği veya isteyebileceği en büyük şeylerden biridir.
Maça normal bir maçmış gibi hazırlandım. Ama moladan çıkmamızdan sonraki bir an yanyana durduk ve ona baktığımda ‘Matrix’te falan mıyız?’ olmuştum. Gerçek gibi gelmedi.”
39 yaşındaki LeBron, geçtiğimiz Cuma günkü hazırlık maçında forma giymedikten sonra geçtiğimiz geceki maça ilk beş başladı ve ilk yarıda LA’e 19 sayıyla liderlik ettikten sonra ikinci yarıda oynamadı.
“SAHADA TAKIM ARKADAŞIM”
Bronny, 13 dakika süre alarak sayı bulamayıp dört top kaybı yaptığı karşılaşma sonrası, babasıyla beraber aynı sahada bulunmakla ilgili düşüncelerini şu şekilde aktardı:
“Babam olduğu için, her zaman aklımda ‘O benim babam’ düşüncesi vardı. Ama sahaya çıkıp oynadığımda aklımdaki tek şey yalnızca takım arkadaşım olduğu. Şu anda tek odaklandığım, her gün çalışmaya devam etmek ve bunun için motivasyon bulabilmek. JJ (Redick) savunma tarafında baskı yapmam konusunu çok vurgulamıştı. Benim de sahada odaklandığım şey bu.”
22. sezonuna giren baba James, birkaç yıldır büyük oğluyla birlikte oynama isteğinden bahsediyordu ve Lakers ise, geçtiğimiz Haziran ayında 55. sıradan Bronny’yi draft ederek kendisinin bu isteğini gerçekleştirmiş oldu
Her bir medeniyet ve o medeniyetin insanları, şüphesiz birbirinden farklı geleneklere ve alışkanlıklara sahiptir. Antik Romalı kadınlar da tıpkı Orta Çağ kadınları gibi bambaşka geleneklere sahipti.
Antik Roma kadınlarının güzellikten evliliğe, çocuk sahibi olmaktan boşanmaya kadar şimdiye kadar hiç duyulmamış yaklaşımları vardı.
Gelin Antik Roma kadınlarının hayatına daha yakından bakalım.
Antik Roma kadınlarının çocukluk dönemi, oldukça kısa sürerdi.
Çünkü kız çocuklarının erkenden evlenmesi gerektiği düşünülüyordu. Ortalama 12-13 yaşına geldiklerinde evlenmeleri için teşvik edilir, kısa sürede çocuk sahibi olmaları beklenirdi. Bunun en önemli sebebi, o dönemde bebek ölüm oranlarının çok yüksek olmasıydı.
Antik Romalıların düşünce tarzlarına göre bir kadın ne kadar erken evlenirse o kadar çok çocuk yapabilirdi ve böylece nüfus artardı.
Doğum yapan varlıklı Antik Roma kadınlarının emzirmesine, ilginç bir şekilde müsaade edilmezdi.
Bunun yerine köle olarak görülen ya da sütanneliği yapan herhangi bir kadın, çocuğu emzirebilirdi. Bu uygulamanın nedeni de annenin, emzirdiği zaman bitkin düşeceği endişesiydi.
Fakat bir diğer tarafından dönemin filozofları, anne sütünün çocuğun sağlığı ve ahlaki karakteri için en iyisi olduğunu öne sürüyordu. Çünkü onlara göre sütannelerin veya kölelerin kötü karakteri, emzirme sırasında bebeğe geçebilirdi.
Ancak filozoflar böyle düşünse de zengin Romalı kadınlar, bebeklerini emzirme taraftarı değildi.
Boşanma durumunda ise çocukların velayetini anneleri değil babaları alırdı.
Antik Roma’da boşanmak tahmin edilenenin aksine oldukça basit ve yaygındı. Boşanmak için yasal bir prosedür yoktu. Evlilik, erkek veya kadının “Senden boşanıyorum” demesi ile fiilen sona ererdi.
Babalar, evlilikten sonra da kızları üzerindeki yasal velayete sahip oldukları için boşanma işlemlerini kadınların babaları yürütürdü. Ayrıca bu düzenleme ile kadınların çeyizleri, tekrar baba evine dönebiliyordu.
Ne yazık ki kadınların kendi çocukları üzerinde hiçbir yasal hakkı yoktu. Bu sebeple boşanmanın ardından babalar, doğrudan velayetin sahibi olurdu.
Antik Roma kadınları maalesef sınırlı bir eğitim düzeyine sahipti.
Çünkü bu dönemde kadınların eğitim alması oldukça tartışmalı bir konuydu. Roma’nın üst ve orta sınıflarındaki kız çocuklarının çoğu, temel okuma ve yazma becerilerine sahipti. Bazı aileler ise özel hocalar tutarak kızlarının eğitimini biraz daha ileri bir seviyeye taşıyabilirdi.
Ancak yine de kadınların fazla eğitimli olması, eşleri ve çevre tarafından pek hoş karşılanmazdı. Bu sebeple kadınların eğitimi sınırlandırılırdı.
Bu dönemin kadınları için güzel görünmek, en önem verdikleri şeydi.
Çünkü bu dönemde kadının dış görünüşünün, erkeğin yansıması olduğu düşünülürdü. Bu sebeple kadınlar, iyi görünmek uğruna birçok güzellik trendi geliştirmişti. Yani kadınlar oldukça baskı altındaydı.
Kendi güzellikleriyle eşlerini en iyi şekilde temsil etmek istiyorlardı. Bu nedenle Antik Roma’da hızlı gelişen bir kozmetik endüstrisi vardı. Örneğin bal ve gül yaprakları, cilt bakımının vazgeçilmeziydi.
Sivilceler için önerilen tedaviler arasında tavuk yağı ve soğan vardı. Öğütülmüş istiridye kabukları da peeling olarak kullanılırdı. Yine ezilmiş solucanlar ve yağ karışımının gri saçları kamufle ettiği düşünülürdü. Hatta bazı araştırmacılar, timsah dışkısının bir tür allık olarak kullanıldığından da bahsetmişti.
Yer aldığı yapımlarda gösterdiği oyunculuk performanslarının yanı sıra albüm çalışmalarıyla da sık sık gündeme gelen ünlü oyuncu Taner Ölmez, bu kez verdiği bir röportaj üzerine dikkatleri üzerine topladı. Geçtiğimiz aylarda ikinci kez baba olmanın sevincini yaşayan ünlü oyuncu, ilk kez açıkladı., bahisnow, betist, Tumbet, Turkbet, Ultrabet, Vdcasino, Vegabet, Venusbet, Vforbahis, Wcasino, Wettenbet, Winxbet, Wonodds, Wsbets, Prizmabet,
Yer aldığı yapımlarda gösterdiği oyunculuk performanslarının yanı sıra albüm çalışmalarıyla da sık sık gündeme gelen ünlü oyuncu Taner Ölmez, bu kez verdiği bir röportaj üzerine dikkatleri üzerine topladı. Geçtiğimiz aylarda ikinci kez baba olmanın sevincini yaşayan ünlü oyuncu, ilk kez açıkladı.
Mucize Doktor dizisindeki ‘Ali Vefa’ rolü ile izleyicilerin beğenisini kazanan ünlü oyuncu Taner Ölmez, geçtiğimiz akşam yakın arkadaşı Serkan Keskin ile bir alışveriş merkezinde görüntülendi. Mekan girişinde basın mensuplarının sorularını yanıtlayan ünlü oyuncu, ikinci kez baba olmanın heyecanını paylaştı.
Taner Ölmez kızı ve oğlu
28 Haziran 2021 tarihinde meslektaşı Ece Çeşmioğlu ile dünyaevine girmişti. 2022’nin mart ayında ilk çocukları Zeynep’i kucaklarına alarak ilk kez anne baba olmanın mutluluğunu yaşayan ünlü çift, geçtiğimiz mart ayında da ikinci çocuklarını kucaklarına almıştı. Ünlü çiftin oğulları için seçtiği Hazar ismi de oldukça konuşulmuştu.
Taner Ölmez ve kızı
“KIZ ÇOCUĞU BAŞKA BİR ŞEY”
Açıklamaları sırasında kız ve erkek çocuğu arasındaki farklara dikkat çeken ünlü oyuncu; “Kız çocuğu başka bir şey. Babaya daha düşkün oluyorlar evet ama kız çocuğu başka bir şey yani. Tabi ki ikisi de benim evladım gözümde kız erkek diye bir farkları yok ama kız çocuğu olan olmayan herkesin bildiği gibi işte… Kız ile baba arasında ayrı bir bağ oluyor. Bir de kız çocuğu kendini ayrı bir sevdiriyor zaten.” şeklinde konuştu. Kısa süre içerisinde hızla yayılan röportaj sosyal medyada adeta yorum ve beğeni yağmuruna tutuldu.
Bebeğin gelişiyle yeni aileye uyum sürecinde bazı zorluklar yaşanabilir. Bu olası zorluklar hakkında önceden bilgi sahibi olmamız ise, zorlukların üstesinden gelmemizi kolaylaştırabilir.
Bebekten sonra eşleri neler bekliyor?
İlişki terapistleri John&Julie Gottman’ın yaptığı araştırmalara göre;
Hem anne hem baba ne kadar çaba gösterse de takdir görmüyormuş gibi hissediyor.
Bebek doğduktan sonraki ilk yılda ilişkideki çatışmaların sıklığı ve yoğunluğu artıyor.
Annenin cinsel isteğinin doğumdan sonra aşırı derecede düşmesi ve ilk yıl boyunca düşük kalması normaldir ama sonuç olarak seks belirgin şekilde azalmaktadır.
Anneler genelde bebekle çok ilgilidir ama yorgun düştükleri için eşlerine duygusal olarak pek bir şey sunamazlar.
Anne ve babalar kişisel kimliklerinde büyük değişimler deneyimlerler, değer yargıları ve hayattaki amaçları değişir.
Anne baba için bebeğin hayatında ilk kez yapacağı şeyler onlar için dünyadaki en önemli şeyler olur.
Anne babalar kendi anne babalarından daha iyi anne babalık sergilemek isterler ama bu kimi zaman büyük bir strese neden olur.
Bebek doğduktan hemen sonra bir çok kadın akraba ve dost, anneye ve bebeğe yardımcı olmak için onların çevresinde toplanır ama bu kadın topluluğu yeni babaları dışlayabilir. Kimi zaman babalar bu durumda evden ve anne ile bebekten uzak durarak tepki gösterebilirler.
Bebek de eşiyle mutsuz ilişki yürüten babadan duygusal olarak uzaklaşır ama mutsuz anneden uzaklaşmaz. Babadan uzaklaşma bebek için trajik sonuçlar doğurabilir.
Bebek doğduktan sonra neler yaşayacağımıza dair gerçekçi beklentilerimizin olmaması, daha ziyade tatlı hayallerimizde yaşıyor olmak ya da destek istememek yaşanma ihtimali yüksek olan sorunlar için gerekli zemini oluşturabilir. Annedeki hormonal değişimler, her iki ebeveyn için de artan sorumluluklar, maddi zorluklar, değişen yaşam koşulları ve daha pek çok şey bebeğin varlığına uyum sürecini zorlaştırabilir.
Ama yine de bebek sahibi olduktan sonra yaşanan şeyler sadece bunlar olsaydı doğum oranımız gittikçe düşerdi elbette. Neyse ki tüm hikaye bu değil. Bebek sahibi olmak çok özel ve çok güzel anlar deneyimlemektir!💚
Eski manken Deniz Akkaya’nın babası Muzaffer Akkaya yaşamını yitirdi. Deniz Akkaya, uzun süredir kızının velayeti konusunda babasıyla tartışmalıydı.
Deniz Akkaya’nın babası Muzaffer Akkaya yaşamını yitirdi. Türkiye Denizcilik İşletmeleri ve Deniz İşletmeciliği ve Tankerciliği A.Ş.’nin genel müdürlüğünü yapan Muzaffer Akkaya’nın vefatıyla ilgili Deniz Akkaya, bir açıklama yaptı.
Deniz Akkaya, X hesabından yaptğı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“Yakışıklılar yakışıklısı babam… Kalabalık ailesinde bir tek okumayı becerebilmiş, üst düzey bürokrat olmuş, işini hepimizden çok sevmiş olan babam. İşine olan aşkından ismimi Deniz koydun, ablamın ismini kaptanların kılavuzu bir yıldızın ismini koydun. Kendi ailenin en büyüğü, kaptanı, tek starı oldun. Sonra emekli oldun, sen içine kapandıkça kızın Türkiye’de kitleleri etkileyen başarılı bir genç kadına dönüştü. Maalesef, o günden beri yıldızımız seninle hiç barışmadı.
Sen artık bana kızın gibi değil rakibin olarak bakmaya başladın. Kazandığımız onca başarı bir yana, kız çocukları sadece babadan takdir görmek ister. Seninle son yemeğe gittiğimiz gün, senelerdir gittiğin balıkçıda, sahibinin önce bana selam verip tokalaşması nedeniyle yemek yemeden kalktık.
Sevgili babacığım beni son senelerde çok üzdün. Üzdün, kırdın ama ben kırıldığım yerden ikinci doğumumu yaşıyorum. Bu hayatta baba – kız olduk, bir başka hayatta çok isterim adil şartlarda rakip olmayı. Sevgisini gösteremeyen ama çok başarılı bir babanın kızı olarak bundan sonra bayrağı senden devraldığımı ve şu ana kadar yaptıklarımın yapacaklarımın teminatı olarak gösteriyor ve yukarıdan bana bakarken hâlâ rekabetimizin devam ettiğini sana hatırlatmak istiyorum. Nurlar içinde uyu… Umarım huzur bulursun annemin yanında.”
Muzaffer Akkaya’nın cenazesi yarın öğle namazına müteakip kılınacak cenaze namazının ardından Şakirin Camii’nde son yolculuğuna uğurlanacak.
Deniz Akkaya’nın annesi Dinemis Akkaya da 2019’da hayatını kaybetmişti.
“ANNEMİ ÖLDÜRDÜN, SIRA BANA GELDİ” DEMİŞTİ
Deniz Akkaya kızının velayetini alma sürecinde babasının kendisine destek vermediğini söylemişti. Akkaya, kendi babasının eski eşi Efe Önbilgin’in tarafını tuttuğunu öne sürerek; “Senelerce babamın bana uyguladığı şiddeti, anneme yaşattığı travmaları kapatarak yaşadık. Annemi öldürdün sıra bana geldi belli ki…. Buna izin vermeyeceğim” demişti.
KIZI TARAFINDAN DARP EDİLDİĞİNİ İDDİA ETMİŞTİ
Emekli manken Deniz Akkaya, Efe Önbilgin’den dünyaya gelen kızı Ayşe Özbilgin tarafından darp edildiğini ve evinin balkonuna kilitlendiğini öne sürmüştü.
Bu olayın ardından devlet korumasına alınan Ayşe Özbilgin, ifadesinde annesinin termosla kendisine vurduğunu belirtmişti. Bunun üzerine Deniz Akkaya hakkında soruşturma başlatılmıştı.
Soruşturmayı tamamlayan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Deniz Akkaya hakkında, ‘Alt soya karşı kasten yaralama’ suçundan 4 yıl 6 aya kadar hapis istemiyle dava açmıştı.
İddianamede, Deniz Akkaya’nın silahtan sayılan, içinde demir termos bulunan çantayı ve kablosuz kulaklığı, kızı Ayşe Özbilgin’e fırlattığı, tekme ve tokat atıp boğazını sıkarak yaraladığı öne sürülmüştü.
Mahkeme, Deniz Akkaya’ya ‘Alt soya karşı kasten yaralama’ suçundan 4 ay 27 gün hapis cezası verdi. Mahkeme, daha önce de başka bir suçtan sabıkasının bulunması ve suça meyilli kişiliğini göz önünde bulundurarak Deniz Akkaya’nın cezasını ertelemedi.
Türk arabesk müziğinin efsane ismi Ferdi Tayfur ile kızı Tuğçe Tayfur, bir süredir karşılıklı suçlamalarla gündemde yer alıyorlardı.
Türk arabesk müziğinin efsane ismi Ferdi Tayfur ile kızı Tuğçe Tayfur, bir süredir karşılıklı suçlamalarla gündemde yer alıyorlardı. Ferdi Tayfur, kızı Tuğçe Tayfur’un yeğeni olan Şirin Gözalıcı ile yaşadığı tartışmaya reaksiyon vererek, “Sevgili dostlar, zamanında neden bırakıp gittiğimi anladınız mı?” gibi bir söylemde bulunmuştu. Bu sözlerin ikilinin arasını bozmaya neden olmuştu. Sosyal medyada karşılıklı paylaşımlar yapan baba-kız arasındaki gerilim giderek yükselirken, Ferdi Tayfur’dan soyadı konusunda bir hamle geldi.
Kısa süre önce Muhammet Aydın ile tanışan ve ardından nikah masasına oturan, şimdi ise ikinci çocuğunun doğumuna gün sayan Tuğçe Tayfur’un, evlilik sonrası babasıyla aralarının bozulduğu ve artık görüşmedikleri iddiaları ortaya atıldı. Gözlerden uzak bir yaşam süren Ferdi Tayfur, kızının düğününe dahi katılmazken sosyal medya üzerinden isim vermeden kızı Tuğçe’yi hedef alan paylaşımlarda bulunmuştu.
Birkaç ay önce, kızı Tuğçe Tayfur’un menajeri Şirin Gözalıcı ile yaşadığı kavgaya tepki gösteren Ferdi Tayfur, “Sevgili dostlar; zamanında neden bırakıp kaçtığımı anladınız mı?” şeklinde kafa karıştıran bir mesaj paylaştı.
“BENİM MUHATABIM SEN DEĞİLSİN”
Tuğçe Tayfur, bu mesajın babası tarafından değil, basın danışmanı Şirin Gözalıcı tarafından yazıldığını iddia ederek tepki gösterdi. Ferdi Tayfur’un paylaşımını yanıtsız bırakmayan Tuğçe Tayfur, “Şirin Hanım’a demişsin ki ‘kim ne yaparsa kendine yapar’ yaz, o da yazmış ‘anladınız mı yıllar önce neden kaçıp gittiğimi.’ Ancak ben laf dalaşına girecek değilim. Annem bana güzel bir edep ve saygı öğretti. Bu konuda muhatabım sen değilsin zaten. “Aynen dediğin gibi, bu hayatta kim ne yaparsa kendine yapar.” İnsan haddini ve yerini bilecek; bilmiyorsa da ona öğretirim. Aramıza girmesine izin vermeyeceğim; istediği kadar video çeksin, istediği kadar arkamdan konuşup ‘o bizim ailemizden değil’ desin,” dedi.
“HERKES KENDİ YAPTIĞINDAN SORUMLUDUR!”
Olayın ardından Ferdi Tayfur, Instagram hesabından mesajın kendisine ait olduğunu açıkladığı bir video yayınlayarak: “Az önce bir yazı yayınlattım. Şirin’e yazdırdım. Söylediğim de şu; Kim ne yaparsa kendine yapar, hem bu dünyada hem ahirette… Hepinizi gözlerinizden öpüyorum” dedi.
AYLAR SONRA AÇTI AĞZINI YUMDU GÖZÜNÜ
Babası Ferdi Tayfur ile arası bozulan Tuğçe Tayfur, sosyal medyada bazı kullanıcıların “Babanı üzme” gibi yorumlarına sessiz kalmayarak tepkisini gösterdi. Şirin Gözalıcı’ya öfkesi dinmeyen Tuğçe, sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımlarda, “Bu olayı kullanarak babamı da bu duruma dâhil etti” diyerek tepkisini dile getirdi. Babasının “Zamanında neden bırakıp gittiğimi anladınız mı?” mesajının Gözalıcı tarafından yazıldığı konusunda ısrarcı olan Tuğçe Tayfur, bu duruma kırgın olduğunu belirtti.
Tuğçe Tayfur, babası Ferdi Tayfur’un kendisine destek olmadığını belirterek, “Babam beni adeta harcadı” diyerek sitemde bulundu.
FERDİ TAYFUR’DAN SUÇ DUYURUSU ADIMI
Kızının “kırgınım” açıklaması sonrası adım atması beklenen Ferdi Tayfur’dan şaşırtıcı bir hamle geldi. Ünlü sanatçı, avukatı aracılığıyla sosyal medyada bir açıklama yaparak kızına soyadını kullanmaması ve ticari faaliyetlerinde isim hakkı talep ettiğini bildirdi.
İSİM HAKKI TALEBİ
Ferdi Tayfur’un avukatı tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Müvekkilim Sn. Ferdi TAYFUR ile kızı Tuğçe AYDIN arasında yaşanan bazı özel sebeplerden ötürü, müvekkilimizin ‘TAYFUR’ soyadının Tuğçe AYDIN tarafından gerek görsel gerek işitsel olarak ticari amaçlarla kullanılmasına rızası bulunmamaktadır. Ayrıca müvekkilimizin eserlerinin Tuğçe AYDIN tarafından sosyal medya, dijital platformlar ve sahnelerde okunmasına onay vermemekteyiz. Tuğçe AYDIN’ın işlettiği ‘Tuğçe Tayfur Store’ isimli mağazadan kaynaklı olarak müvekkilimizin isim hakkı alacağı bulunmaktadır. Müvekkilimiz Sn. Ferdi TAYFUR, yeğenleri ve akrabaları hakkında sosyal medya ve dijital platformlarda herhangi bir açıklama yapılmaması konusunda Tuğçe AYDIN’ı bilgilendiriyor ve bu açıklamayı kamuoyuna duyuruyoruz. Yapılan açıklamalara itibar edilmemesi durumunda, Tuğçe AYDIN ve onunla birlikte hareket eden kişi veya şirketler hakkında tüm yasal haklarımızı saklı tutarak Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunacağımızı saygıyla bildiririz.”
“BABAMSIN YA, ONDAN TAYFUR BENİM SOYADIM!”
Ferdi Tayfur’un gösterdiği bu tutum karşısında büyük bir şaşkınlık yaşayan Tuğçe Tayfur, “Tayfur soyadını bana leylekler getirmedi. Babamsın ya, o yüzden Tayfur benim soyadım. İsim hakkı talep etmişsiniz. Eğer paranızın bittiğini bilseydim, eşimle birlikte size yardımcı olurdum. Siz ne dediyseniz ben yaptım, ama yine kötü ben oldum. Allah var, gam yok. Bu işin bir de inanmadığın ahiret tarafı var be baba! Sorun değil, Tuğçe Aydın olarak devam ederim” şeklinde tepki gösterdi.
DAMAT MUHAMMET AYDIN OLAYA DAHİL OLDU
Olayların ardından Tuğçe Tayfur’un eşi Muhammet Aydın da duruma dahil oldu. Sosyal medya hesabından video paylaşan Aydın, “Herkese baba oldun da, bize baba olamadın. Ben eşimi koruyorum,” sözleriyle Ferdi Tayfur’a seslendi.
İstanbul’da 6 yaşında evlendiren genç kadının davası Türkiye gündemine oturmuştu. Çocuğun istismarına yönelik mahkemenin tutuklulara verdiği cezalar bozularak sanıklar yeniden yargılanırken, merakla beklenen davada kararın bugün açıklanacak.
İstanbul’da Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G. 6 yaşında evlendirildiğini söyleyerek babası ve eski eşinden şikayetçi olmuştu. 29 yaşında, 6 yaşındaki H.K.G. ile evlenen eski eş Kadir İstekli hakkında 67 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası istenirken, baba ve anne hakkında 22 yıl 6 ay hapis cezası istenmişti.
Türkiye’nin takip ettiği davada verilen cezalar istinaf mahkemesince tek bir suçtan cezalandırma yapıldı gerekçesiyle bozulmuş ve sanıklar yeniden yargılanmıştı.
Eski eş ve baba yeniden hakim karşısında çıkacak, anne firari
Bir önceki duruşmada mütalaasını tekrar eden Cumhuriyet savcısı, Kadir İstekli’nin “zincirleme şekilde çocuğun cinsel istismarı” ve “zincirleme şekilde eşe karşı cinsel saldırı” suçlarından 52 yıl 6 aya kadar hapis cezası ile cezalandırılmasını talep etmişti. Baba Yusuf Ziya Gümüşel’in “zincirleme şekilde çocuğun cinsel istismarı” suçundan 47 yıl 3 aya kadar hapsi istenen mütalaada, firari anne Fatıma Gümüşel’in ise dosyasının ayrılması istenmişti.
Merakla beklenen davada karar duruşması bugün görülecek.
Ne olmuştu?
Babası tarafından henüz 6 yaşındayken, 29 yaşındaki Kadir İstekli ile evlendirilen H.K.G.’nin yıllarca tecavüze uğradığı, baba Yusuf Ziya Gümüşel’in kızının evliliğini sürdürmesi için baskı uyguladığı ortaya çıkmıştı.
İstanbul’da 6 yaşında evlendiren genç kadının davası Türkiye gündemine oturmuştu. Sanıklara verilen cezalar istinaf mahkemesince bozularak baba, anne ve eski eş yeniden yargılanırken, merakla beklenen davada karar açıklandı.
İstanbul’da Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G. 6 yaşında evlendirildiğini söyleyerek babası ve eski eşinden şikayetçi olmuştu. 29 yaşında, 6 yaşındaki H.K.G. ile evlenen eski eş Kadir İstekli hakkında 67 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası istenirken, baba ve anne hakkında 22 yıl 6 ay hapis cezası istenmişti.
Türkiye’nin takip ettiği davada verilen cezalar istinaf mahkemesince tek bir suçtan cezalandırma yapıldığı gerekçesiyle bozulmuş ve sanıklar yeniden yargılanmıştı.
Karar belli oldu
Bir önceki duruşmada mütalaasını tekrar eden Cumhuriyet savcısı, Kadir İstekli’nin “zincirleme şekilde çocuğun cinsel istismarı” ve “zincirleme şekilde eşe karşı cinsel saldırı” suçlarından 52 yıl 6 aya kadar hapis cezası ile cezalandırılmasını talep etmişti. Baba Yusuf Ziya Gümüşel’in “zincirleme şekilde çocuğun cinsel istismarı” suçundan 47 yıl 3 aya kadar hapsi istenen mütalaada, firari anne Fatıma Gümüşel’in ise dosyasının ayrılması istenmişti.
Merakla beklenen davada karar verilirken baba Gümüşel 18 yıl 9 ay, Kadir İstekli ise 36 ay hapis cezasına mahkum edildi.
Ne olmuştu?
Babası tarafından henüz 6 yaşındayken, 29 yaşındaki Kadir İstekli ile evlendirilen H.K.G.’nin yıllarca tecavüze uğradığı, baba Yusuf Ziya Gümüşel’in kızının evliliğini sürdürmesi için baskı uyguladığı ortaya çıkmıştı.
İlk duruşmanın ardından İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesi, Kadir İstekli hakkında 2004-2013’te çocuğun nitelikli cinsel istismarı, 2020’de ise eşe karşı nitelikli cinsel saldırı suçlarından 2 ayrı ceza verilmesi gerekirken, tek bir suçtan cezalandırma yapıldığını belirtmişti.
Müşteki H.K.G’nin annesi Fatıma Gümüşel ve babası Yusuf Ziya Gümüşel hakkında verilen hapis cezalarında ise anne ve baba olmaları nedeniyle yasa gereğince artırım yapılması gerektiğini kaydetmişti.
İstanbul’da 6 yaşında evlendiren genç kadının davası Türkiye gündemine oturmuştu. Sanıklara verilen cezalar istinaf mahkemesince bozularak baba, anne ve eski eş yeniden yargılanırken, merakla beklenen davada karar açıklandı.
İstanbul’da Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G. 6 yaşında evlendirildiğini söyleyerek babası ve eski eşinden şikayetçi olmuştu. 29 yaşında, 6 yaşındaki H.K.G. ile evlenen eski eş Kadir İstekli hakkında 67 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası istenirken, baba ve anne hakkında 22 yıl 6 ay hapis cezası istenmişti.
Türkiye’nin takip ettiği davada verilen cezalar istinaf mahkemesince tek bir suçtan cezalandırma yapıldığı gerekçesiyle bozulmuş ve sanıklar yeniden yargılanmıştı.
Karar belli oldu
Bir önceki duruşmada mütalaasını tekrar eden Cumhuriyet savcısı, Kadir İstekli’nin “zincirleme şekilde çocuğun cinsel istismarı” ve “zincirleme şekilde eşe karşı cinsel saldırı” suçlarından 52 yıl 6 aya kadar hapis cezası ile cezalandırılmasını talep etmişti. Baba Yusuf Ziya Gümüşel’in “zincirleme şekilde çocuğun cinsel istismarı” suçundan 47 yıl 3 aya kadar hapsi istenen mütalaada, firari anne Fatıma Gümüşel’in ise dosyasının ayrılması istenmişti.
Merakla beklenen davada karar belli oldu. Kadir İstekli “zincirleme şekilde çocuğun cinsel istismarı” suçundan 21 yıl hapis, “nitelikli cinsel saldırı” suçundan ise 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Baba Yusuf Ziya Gümüşel’e ise “zincirleme şekilde çocuğun cinsel istismarı” suçundan 18 yıl 9 ay hapis cezası verildi. Firari anne Fatıma Gümüşel hakkında ise tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarıldı.
Ne olmuştu?
Babası tarafından henüz 6 yaşındayken, 29 yaşındaki Kadir İstekli ile evlendirilen H.K.G.’nin yıllarca tecavüze uğradığı, baba Yusuf Ziya Gümüşel’in kızının evliliğini sürdürmesi için baskı uyguladığı ortaya çıkmıştı.
İlk duruşmanın ardından İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesi, Kadir İstekli hakkında 2004-2013’te çocuğun nitelikli cinsel istismarı, 2020’de ise eşe karşı nitelikli cinsel saldırı suçlarından 2 ayrı ceza verilmesi gerekirken, tek bir suçtan cezalandırma yapıldığını belirtmişti.
Müşteki H.K.G’nin annesi Fatıma Gümüşel ve babası Yusuf Ziya Gümüşel hakkında verilen hapis cezalarında ise anne ve baba olmaları nedeniyle yasa gereğince artırım yapılması gerektiğini kaydetmişti.
Galatasaray’da 23. şampiyonluğun sevinci yaşanırken, bu başarı teknik direktör Okan Buruk ve ailesi için özel bir anlam ifade ediyor. Okan Buruk, Galatasaray’ın başında şampiyonluk yaşayarak oğlu Ali Yiğit’in hayalini gerçekleştirerek verdiği sözü tutmanın gururunu yaşadı.
Galatasaray’da 23.şampiyonluğun mimarlarından Okan Buruk, sarı-kırmızılıların başında şampiyonluk yaşayarak oğlu Ali Yiğit’e verdiği sözü tuttu ve en büyük hayalini gerçekleştirdi.
Okan Buruk, 2021 Ocak ayında Başakşehir’deki görevinden ayrıldıktan sonra kendini oğlunun yakalandığı talihsiz hastalığı atlatması için mücadele etmeye adadı ve Fransa – Türkiye arası mekik dokudu. Buruk, bu süreçte birçok teklif almasına rağmen reddetti.
Bu süreçte tek motivasyon kaynakları Galatasaray oldu. Ali Yiğit babasının Galatasaray’ın başına geçip şampiyonluk yaşamasının hayalini kuruyordu. Okan Buruk, bu düşüncelerini paylaşan Ali Yiğit’e şampiyonluğun sözünü o gün verdi.
DOĞUM GÜNÜNDE İMZA
Tarih 18 Haziran 2022’yi gösterdiğinde Okan Buruk ilk kez 11 yaşında girdiği kulüpten teknik direktörlük görevi için teklif aldı. Okan hoca hiçbir şart öne sürmedi ve para konuşmadı. 24 Haziran’da oğluna verdiği sözün ilkini tuttu ve doğum gününde Galatasaray’a imzayı attı.
FRANSA’DAN MAÇLARA GELDİ
Zor günleri atlatan Ali Yiğit adeta takımın bir parçası oldu. Galatasaray maçlarında günübirlik yurt dışından gelip gitti. Galatasaray, onun geldiği maçlarda galibiyet serisi yakaladı. Ali Yiğit maçlardan sonra sahaya girip takımla birlikte tezahüratlar yaptı ve adeta takımın neşe kaynağı oldu.
Galatasaray kaleci antrenörlerinden Can Okuyucu, Ali Yiğit için çok özel bir isim tedavi sürecinde de yanında bulunan Okuyucu, Florya’da da onun en yakın arkadaşı oldu.
”KALBİM KÜT KÜT ATTI”
Galatasaray’ın 6.haftada Kasımpaşa’yı 3-2 yendiği maçtan sonra Sarı-Kırmızılı taraftarlar Ali Yiğit’i tribüne çağırıp birlikte tezahürat yaptılar. Ali Yiğit o anları verdiği röportajda şöyle anlatmıştı; ”Çok mutlu oldum beni üçlüye çağırdılar, çok güzel şeyler hissettim kalbim küt küt attı. Babama güveniyorum inşallah şampiyon olacağız” ifadelerini kullanmıştı.
VE SÖZÜNÜ TUTTU…
Hastalığını yenen ve rutin kontrolleri süren Ali Yiğit için kazanılması gereken bir zafer daha vardı o da Galatasaray şampiyonluğu…
Florya’da idmanlardan sonra futbolcularla top oynayan babası ve Erden Timur’a transfer için bilgi veren hatta Mertens’i öneren Ali Yiğit; Ankaragücü maçı sonrası soluğu sahada aldı. Baba ve oğlunun gözyaşları içinde birbirlerine sarılması aslında yaşadıkları sürecin dışa vurumuydu. Çünkü o sarılma geçmişte yaşadıkları günlerin ardından bir babanın evladına verdiği sözü tutmanın bir fotoğrafıydı.