Yetersizlik duygusu öğrenilen hatalı düşüncelerle gelir

Yetersizlik duygusunun bir noktaya kadar sağlıklı olduğunu belirten uzmanlar rahatsızlık verdiği noktada bir özgüven sorununa dönüşebileceğinin altını çiziyor.

Yetersizlik duygusunun bir noktaya kadar sağlıklı olduğunu belirten uzmanlar rahatsızlık verdiği noktada bir özgüven sorununa dönüşebileceğinin altını çiziyor. Yetersizlik duygusunun kökeninin çocukluğa kadar gittiğini söyleyen Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, aileleri uyarıyor: “Erişkin dönemde yetersizlik duygusunun gelişmemesi için çocukluk çağında ailelerin çocuklarından beklentilerini makul ölçülerde tutması, çocuğa yeterlilik hissini vermesi gerekir. Ancak bunun için ebeveynin de kendisini yeterli hissetmesi önemlidir.”

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Feneryolu Tıp Merkezi Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, yetersizlik duygusunun kişide nasıl geliştiğini açıkladı ve bu duyguyla başa çıkmak için önerilerini sıraladı.

Ebeveynler çocuklara yeterlilik hissini verebilmeli

Yetersizlik duygusunun bir noktaya kadar sağlıklı olduğunu söyleyen Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, “Ancak rahatsızlık veriyorsa bir özgüven ve bağımlılık sorunudur. Yetersizlik duygusunun kökeni çocukluğa kadar gider. Bir çocuk neyin yeterli, neyin yetersiz olduğuna dair bilgiye sahip değildir. Bu bilgi sosyal öğrenme ile elde edilir. Çocuk ebeveyninden nasıl yeterli hissedileceğini öğrenir. Ancak bunun için ebeveynin de kendisini yeterli hissetmesi gerekir.” şeklinde konuştu.

Çocuk, yaşının üzerinde bir sorumluluk aldıysa yetişkinlikte yetersiz hissedebilir 

Yetersizlik hissedildiğinde çocukluk dönemine bakılması gerektiğini belirten Candaş Demir, “Terapilerde çoğu zaman danışanın getirdiği yetersizlik hissinin gerçek bir yetersizlik olmadığını, öğrenilen ve hatalı düşünceler ile gelen bir duygu olduğunu görüyoruz.” dedi.

Yetersiz hisseden kişinin çocukluğunda kendisinin yapabileceğinden fazla bir talep ile karşı karşıya kalmış olduğunu sözlerine ekleyen Candaş Demir, “Kendine yetemeyen ebeveyn, öğretmen, aile üyeleri sıklıkla çocuktan büyük beklentiler içindedir. Çocuğun yaptığı şeyler onlara bir türlü yetmez. Klasik bir örnek olarak sınavdan 90 alır, neden 100 almadın derler. Çocuğa, gelişim sürecinde kendi yaşının üzerinde bir sorumluluk verildiyse, yetişkin olduğunda yetersiz hissetme ihtimali yüksektir. 6-7 yaşlarındaki bir çocuğa kardeşinin bakım sorumluluğunun verilmesi buna örnek olabilir. O yaşta bir çocuk kardeşine bakamaz ve doğal olarak yetersiz hisseder. Yetişkin olduğumuzda işte bu yetersizliği beynimiz bize hatırlatır.” açıklamasında bulundu.

Yetersiz hisseden kişiler aldığı kararların ilişkisini bozacağını düşünür

Yetersiz hisseden kişilerin özerklikle ilgili sorunları olduğuna değinen Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, “Bu kişilerin kendi başına bir şeyler yapabilme becerileri zarar görmüştür. Kendi geleceğini kendisinin belirleyemeyeceğini düşünür. Kendini bağımlı algılayabilir. Başarı potansiyelini düşük görür, güvensiz hisseder. Özerk olarak aldığı kararların ilişkisini bozacağını düşünür. Onay arayışı vardır.” diyerek yetersiz hisseden kişilerin özelliklerini sıraladı.

Çocuktan beklentiler makul seviyede tutulmalı

Yetersizlik duygusuyla başa çıkmak için önerilerini sıralayan Candaş Demir, öncelikle ailelere uyarıda bulundu:

“Bireyin erişkin dönemde yetersizlik duygusunun gelişmemesi için çocukluk çağında ailelerin beklentilerini makul ölçülerde tutması gerekir.”

Hissedilen duygunun ‘yetersizlik’ olduğunu kabul etmenin bu duygu ile başa çıkma noktasında önemli olduğuna vurgu yapan Candaş Demir, “Bu yetersizliğin ‘gerçek’ bir yetersizlik olup olmadığını değerlendirmek, sınırları belirlemek ve zaten kişinin yapamayacağı bir konuda kendisine koyduğu standartlarını gözden geçirmek gerekir.” dedi.

Kişi kendini yetersiz gördükçe yalnızlaşma eğilimi gösterir

Yapılan araştırmalarda yetersizlik duyguları yoğun olan kişilerin diğer insanları tehdit olarak algıladığının görüldüğünü ifade eden Candaş Demir, sözlerini şöyle tamamladı:

“Başkaları ile kıyas yapmamak, kendimize odaklanmak önemlidir. Yalnız kalmamak, sosyalleşmek gereklidir. Yine çalışmalara göre, yalnızlık ve yetersizlik arasında yüksek düzeyde pozitif korelasyon mevcuttur. Yani kişi kendini yetersiz gördükçe yalnızlaşma, kendini saklama eğilimi göstermektedir. Başkalarıyla birlikte olmak bu duygu ile daha kolay başa çıkabilmemizi sağlar. Tüm bunlara rağmen yaşanılan yetersizlik ile başa çıkılamıyorsa bireysel psikoterapi için bir uzmana başvurabilirsiniz.”

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Çocuklarda özgüven eksikliğini gidermek için ne yapılır?

Çocuklarda özgüven eksikliği konusunda neler yapılabileceğini anlatan yazımı mutlaka okuyun.

Özgüven, bir bireyin kendi yeteneklerine, değerine ve kendini kabul etmesine duyduğu inanç ve güvendir. Kendine güven, bireyin kendi kapasitesine, kararlarına ve eylemlerine güven duyması anlamına gelir. Özgüven sahibi insanlar, genellikle kendilerini ifade etme, risk alma, yeni deneyimlere açılma ve zorluklarla başa çıkma konularında daha başarılı olurlar.

Özgüven, kişinin kendi yeteneklerini doğru bir şekilde değerlendirmesi ve olumlu bir benlik algısına sahip olmasıyla ilişkilidir. Bu, kişinin başarılı olduğu alanlarda güven duyduğu gibi, hatalarını kabul edebilmesi ve gelişime açık olması anlamına da gelir. Özgüvenli insanlar genellikle olumlu bir tutum sergiler, başkalarıyla etkili iletişim kurar ve zorluklarla karşılaştıklarında kendilerine olan güvenleri sayesinde cesaretlerini kaybetmezler.

Özgüven, sosyal ilişkilerde de önemli bir rol oynar. Kendine güvenen insanlar, başkalarıyla daha sağlıklı ve olumlu ilişkiler kurarlar. Ayrıca, başkalarının eleştirilerine ve olumsuz yargılarına karşı daha dirençli olabilirler. Ancak, özgüven ile kibir veya kendini beğenmişlik arasındaki ince çizgiyi korumak önemlidir. Özgüven, diğer insanlara karşı saygılı olmayı ve başkalarının fikirlerini ve duygularını önemsemeyi gerektirir.

Özgüven, hayatın farklı alanlarında kazanılabilecek bir özelliktir. Başarılar elde etmek, kişisel hedeflere ulaşmak, olumlu deneyimler yaşamak, kendini geliştirmek ve olumsuz düşüncelerle mücadele etmek, özgüveni artırmaya yardımcı olabilir. Kendine güveni olan insanlar, hayatta daha mutlu, memnun ve tatmin olmuş hissedebilirler.

Çocuklarda özgüven eksikliği, onların duygusal ve sosyal gelişimini etkileyebilir. Bu nedenle, çocuklara özgüven kazandırmak için aşağıdaki yöntemleri deneyebilirsiniz:

1. Olumlu geri bildirim verin: Çocuğunuzun başarılarını fark edin ve takdir edin. Onlara olumlu geri bildirimlerde bulunarak güçlü yönlerini vurgulayın. Bu, çocuğun kendine güvenini artıracaktır.

2. Destekleyici bir ortam sağlayın: Çocuğunuzun duygularını ifade etmesine ve düşüncelerini paylaşmasına olanak tanıyan bir ortam yaratın. Onların fikirlerine değer verin ve kendilerini özgürce ifade etmelerini teşvik edin.

3. Sorumluluk verin: Çocuğunuza yaşına uygun sorumluluklar vererek başarabileceklerini gösterin. Bu, onların bağımsızlık duygusunu geliştirir ve kendi yeteneklerine güvenmelerini sağlar.

4. Hataları olumlu bir şekilde ele alın: Hataların bir öğrenme fırsatı olduğunu vurgulayın. Çocuğunuzun hatalardan korkmadan, hatalarını kabul ederek ve üzerinde çalışarak gelişebileceğini anlatın. Onlara, hatalarının onları değersiz yapmadığını ve herkesin hata yapabileceğini anlatın.

5. Yeteneklerini keşfetmelerine olanak tanıyın: Çocuğunuzun ilgi duyduğu alanları keşfetmesine izin verin ve bu alanlarda kendini geliştirmesine destek olun. Yeteneklerini keşfetmek ve geliştirmek, çocuğun kendine güvenini artırır.

6. Empati gösterin: Çocuğunuzun duygularını anlamaya çalışın ve onları anladığınızı gösterin. Empati, çocuğun kendini değerli hissetmesine yardımcı olur ve özgüvenini destekler.

7. Sağlıklı risk alma fırsatları sunun: Çocuğunuzun yeni deneyimler yaşamasına ve sınırlarını zorlamasına izin verin. Onlara sağlıklı risk alma fırsatları sunmak, kendilerine güvenmelerini ve başa çıkma becerilerini geliştirmelerini sağlar.

8. Olumsuz etiketlemekten kaçının: Çocuğunuzu olumsuz etiketlemek yerine, olumsuz davranışlarıyla ilgili olarak davranışlarından ayrı olarak ele alın. Onlara ne yapmaları gerektiğini göstermek ve yapıcı bir şekilde yönlendirmek önemlidir.

9. İlgisini çeken aktivitelere yönlendirin: Çocuğunuzun ilgi duyduğu alanlarda aktif olmasını teşvik edin. Spor, sanat, müzik gibi alanlarda faaliyetlere katılmalarını sağlayarak başarı deneyimleri yaşamalarına ve kendilerine olan güvenlerini artırmalarına yardımcı olun.

10. Rol model olun: Kendiniz özgüvenli davranışlar sergileyin. Kendi hatalarınızı kabul edip üzerine çalıştığınızı gösterin. Kendinize güveninizi göstererek, çocuğunuzun da kendine güvenmesine örnek olabilirsiniz.

11. Sınırları ve disiplini sağlayın: Çocuğunuzun sınırlarını ve kuralları öğrenmesini sağlayın. Disiplinli bir ortam, çocuğun kendine güven duymasını destekler. Ancak, sınırları koyarken sevgi ve anlayışla yaklaşmaya dikkat edin.

12. Olumsuz eleştirilerden kaçının: Çocuğunuzun özgüvenini zedeleme potansiyeline sahip olumsuz eleştirilerden kaçının. Bunun yerine, yapıcı geri bildirimler verin ve çocuğunuzun gelişimine odaklanın.

13. İletişimi güçlendirin: Çocuğunuzla etkili iletişim kurmayı öğrenin. Onları dinleyin, duygularını ve düşüncelerini ifade etmelerine fırsat verin. İletişim becerileri geliştikçe, çocuğunuzun kendine güveni artacaktır.

14. Destekleyici bir aile ortamı sağlayın: Aile içinde sevgi, destek ve kabulün olduğu bir ortam yaratın. Çocuğunuzun duygusal ihtiyaçlarını karşılamak için zaman ayırın ve onlara güven verin.

15. Profesyonel yardım alın: Çocuğunuzdaki özgüven eksikliği derin ve sürekli ise, bir uzmana danışmak faydalı olabilir. Bir çocuk pedagogu veya psikolojik danışmanı, çocuğunuzun özgüvenini artırmak için uygun stratejiler ve destek sunabilir.

Unutmayın ki her çocuğun kendine özgü bir kişiliği ve gelişim süreci vardır. Özgüvenin artması zaman alabilir, bu yüzden sabırlı olmak önemlidir. Çocuğunuza destek ve güven vererek, özgüvenlerini güçlendirebilir ve onların sağlıklı bir şekilde gelişmelerini sağlayabilirsiniz.