Öfke kontrol sorunu ve tedavisi

Öfke, tehditlere karşı doğal ve içgüdüsel olarak gelişen, hayatta kalmamız için gerekli olan bir duygusal tepkidir. Öfke, ancak onu kontrol etmekte zorlandığınızda bir sorun haline gelir ve pişman olacağınız şeyler söylemenize veya yapmanıza neden olabilir. Kontrol edilemeyen öfke, fiziksel ve zihinsel sağlığınız için kötüdür. Hızla sözlü veya fiziksel şiddete dönüşerek size ve çevrenizdekilere zarar verebilir. Bazı öfke sorunları, başka bir sağlık probleminden veya ruhsal bozukluktan kaynaklanabilir. Öfkenin kendisi bir bozukluk olarak kabul edilmez, ancak öfke birçok akıl sağlığı durumunun bilinen bir belirtisidir. Altta yatan durumu tedavi etmek, kontrol edilemeyen öfkeyi azaltmaya yardımcı olur.

Öfke probleminin nedenleri nelerdir?

Stres, ailevi ve finansal sorunlar gibi birçok faktör öfkeyi tetikleyebilir. Bazı kişilerde öfke, altta yatan bir bozukluktan kaynaklanır. Bunlar; Depresyon, Obsesif-Kompulsif Bozukluk, Alkol Bağımlılığı, Hiperaktivite Bozukluğu, Bipolar Bozukluk, Yas ve bunlar arasında en çok görülen Aralıklı Patlayıcı Bozukluk’tur. Öfkenin kendisi bir bozukluk olarak kabul edilmez, ancak öfke birçok akıl sağlığı durumunun bilinen bir belirtisidir. Aralıklı patlayıcı bozukluk ciddi saldırganlık ve yineleyen saldırganlık dürtülerine karşı koymama atakları ile tanımlanan bir dürtü kontrol bozukluğudur. Aralıklı patlayıcı bozukluğu olan bir kişi, tekrarlayan agresif, dürtüsel veya şiddet içeren davranışlara sahiptir, çoğu zaman sinirli ve öfkeli hissedebilirler. Bir öfke atağından sonra pişmanlık duyabilir veya utanabilir. Öfke patlamaları 30 dakikadan az sürer ve uyarı vermeden başlayabileceği gibi herhangi bir öfke durumunda şiddetlenerek artar. Görülen bazı yaygın davranışlar şunlardır:

  • öfke nöbetleri
  • argümanlar
  • kavga etmek
  • fiziksel şiddet
  • bir şeyler fırlatmak

Öfke probleminin belirtileri nelerdir?

Kontrol edilemeyen öfke, fiziksel ve duygusal belirtilere neden olur. Ara sıra bu belirtileri yaşamak normal olsa da, öfke sorunları olan bir kişi bunları daha sık ve daha şiddetli bir şekilde yaşama eğilimindedir. Öfkenin fiziksel belirti ve semptomları:

  • artan kan basıncı
  • artan kalp atış hızı
  • karıncalanma hissi
  • kas gerginliği iken

Duygusal belirtileri:

  • sinirlilik
  • hayal kırıklığı
  • endişe
  • stres
  • bunalmış ve
  • suçluluk hissetmek olabilir.

Öfke problemi nasıl anlaşılır?

Şu durumları yaşıyorsanız öfke sorunlarınız olabilir:

  • sık sık kızgın hissediyorsanız,
  • öfkenizin kontrolden çıktığını hissediyorsanız,
  • öfkeniz ilişkilerinizi etkiliyorsa,
  • öfkeniz başkalarını incitiyorsa,
  • öfkeniz, pişman olacağınız şeyler söylemenize veya yapmanıza neden oluyorsa,
  • sözlü veya fiziksel şiddette bulunuyorsanız.

Öfke problemimi nasıl yönetebilirim?

Öfkenizin kontrolden çıktığına inanıyorsanız veya hayatınızı ya da ilişkilerinizi olumsuz yönde etkiliyorsa, bir akıl sağlığı uzmanından yardım almayı düşünün. Bir akıl sağlığı uzmanı, altta yatan, öfke sorunlarınıza neden olan ve tedavi gerektiren bir bozukluk olup olmadığını belirlemenize yardımcı olabilir. Psikoterapilerde davranış terapisi yaklaşımı uygulanır. Öfke yönetimini ayrıca aşağıdakilerden bazılarını uygulayarak kendiniz de yapabilirsiniz.

  • rahatlama teknikleri
  • evde öfke kontrolü egzersizleri
  • destek grupları

Travma İle İlişkili Bozukluklar

Travma için bilgi mi arıyorsunuz? Travma İle İlişkili Bozukluklar makalesine göz atın ve Travma hakkında daha fazla bilgi edinin

Travma Sonrası Stres Bozukluğu

Travmayı anlamaya ve uygulamaya yönelik pozitif etkisi olması nedeniyle ilk ve geniş bir bozukluk olarak görülmektedir. TSSB, travma yaşayan kişilerin stres ve ilişkili bozukluk veya sorunları daha net bir şekilde ifade eden durumların başında görülmektedir. Herhangi bir kişiye TSSB tanısı koyabilmek için o kişinin travmatik bir olay yaşaması gerekmektedir. TSSB belirtilerinden biri kişinin travmatik durumu tekrardan yaşamasıdır. Kişi yaşanılan travmatik olayı elinde olmadan rahatsız edici bir şekilde anımsaması, olayla ilgili rüyalar görmesi, yaşadığı olayı sanki tekrardan yaşıyormuş gibi hissederek geriye dönüşler yaşaması ve travmayı hatırlatan uyaranlar ile karşılaşarak olumsuz fizyolojik tepkiler göstermesi durumlarıdır. İkinci bir belirti kişinin travmatik anımsama yaratan uyaranlardan kaçınması ve genel tepki verme seviyesinde azalma görülmesidir. Kişi travmatik olayı hatırlatan düşüncelerden uzaklaşmak için yoğun bir çaba göstermesi kişide sıkıntı, çaresizlik gibi durumlara neden olur bu da kişinin travmanın anlatımını zorlaştırmaktadır. Kişi travmatik olayı hatırlatan yer, durum ve kişilerden kaçınmaktadır. Kişinin duygularında hissizlik ve duyguları duyumsama yetisinde azalmalar görülmektedir. Daha önceden ilgi duyulan etkinlik ve hobilere karşı ilgisizlik ya da katılım da azalmalar görülmektedir. Aynı zamanda çevresindeki insanlardan uzaklaşma ve onlara karşı yabancılık duyma görülmekte, kişi için bunun sebepi yaşamış olduğu olayı çevresindekilerin yaşamamış olması ve bundan dolayı onu anlamıyacakları düşüncesidir. Üçüncü bir belirti ise travmatik olay sonrası kişide uyarılmışlık belirtilerinin görülmesidir. Bu belirti de travmatik olayla ilgili uyaranların bedende ve beyinde yarattığı bir genel uyarılmışlık hali görülmektedir. Bu da kişide uyuma da güçlük uykuyu sürdürmede zorlanma, sürekli tetikte olma hali, ani öfke patlaması, çabuk sinirlenme ve işlerine yoğunlaşma da güçlü gibi sorunlar yaşamasına neden olmaktadır. Akut Stres Bozukluğu Travmatik olaydan sonra dört hafta içerisinde başlayan iki ile otuz gün boyunca ortaya çıkan ve kaybolan stres belirtisi olarak tanımlanmaktadır. Herhangi bir kişiye akut stres bozukluğu tanısı koymak için kişide en az üç disosiyatif(çözülme) belirti görülmesi gerekmektedir. Bu belirtiler dalgınlık, tepkisizlik, yabancılaşma, benlik dışına çıkma, uyuşukluk, ve benzeri belirtileridir. Diğer bir yandan da sanki travma tekrarlanarak yaşanmaktadır. Kişinin gözlerine tekrarlı bir şekilde gelen travmatik görüntüler, yanılsamalar, travmayı anımsatan durumlar ile sıkıntı içine girme gibi durumlar olmaktadır. Bununla beraber her stres durumunu bozukluk olarak görmemek gerekir bozukluk yaşanılan travmanın yaygınlığına göre daha ender olmaktadır.

Disosiyatif Bozukluk

Disosiyatif bozukluk travmatik olaylarda bireyin bellek ve kimlik sorunun ortaya çıkması durumu olarak tanımlanmaktadır. Genellikle çocukluk yıllarında yaşanan kötü olaylar sonucu ortaya çıkmaktadır. Çocuğun kendisinden yaşça büyük veya fiziksel olarak güçlü olan insanların kötü muamele ve istismar edici olayları karşısında çocuk güçsüz ve çaresizidir. Çocuk bu olayların üstesinden gelebilmek için disosiasyon başvurur tehlike anında çocuğun olay yerinden kaçması ya da kopması durumudur. Diğer bir anlam da tehlike anında tepki verme biçimi olarak ifade edilmektedir. Yani çocuğun başa çıkmakta zorlandığı olaylar(cinsel saldırı, istismar, şiddete uğrama veya bu duruma şahit olma, fiziksel bütünlüğe tehdit, işkence vb.) karşısında verdiği tepki biçimi olarak ta ifade edilmektedir. Disosiyatif bozukluklar genellikle etrafındaki insanları üzmek istemeyen ve onlara hayır demekte zorlanan insanlarda sık olarak görülmektedir. Bu da çevresi ile sözel olarak iletişim kurmakta zorlanan ve sıkıntılarını paylaşmayan insanların sorunlarını bilinç değişikliği ile bir yandan farklı bir şekilde dile getirmeye çalıştıkları düşünülmektedir. Majör Depresyon Hemen hemen bütün ruhsal bozuklar da görülen majör depresyon travmadan sonra da görülebilmektedir. Ayrıca, TSSB ile birlikte en sık görülen bozukluklardan biridir. Majör depresyon iki hafta süren çökkün durum veya ilgisizliğin yanı sıra depresif belirtilerin bulunması şeklinde tanımlanmaktadır. İki hafta boyunca depresif belirtilerin en az dört tanesi görülmektedir. Bu depresif belirtiler; depresif olan kişinin ya da başkasının durumu bildirmesi, ilgilendiği etkinliklere karşı artık eskisi gibi ilgilenmeme ve zevk almama, beslenmenin düzensiz olması aşırı derecede kilo alımı ya da kilo kaybı olması, aşırı uyuma ihtiyacı hissetme uykusuzluk olma hali, yorgun bitkin hissetme ya da enerji kaybı yaşaması durumu, kendini değersiz olarak görme ya da suçluluk duygularının içerisinde olma, bir konu üzerinde düşünme ya da düşüncelerini yoğunlaştırma da azalma, çoğu zaman ölümü düşünme, herhangi bir tasarı kurmaksızın tekrarlayan intihar düşüncesi, intihar girişiminde bulunma ya da intihar üzerine bir tasarının olması ve psikomotor ajitasyonun olması gibi belirtiler majör depresyonun oluşumuna neden olmaktadır.