Çocuklar için alerji testleri nelerdir?

Çocuklarda alerjiyi tespit etmek için Prick testi, Patch testi, Kanda spesifik-IgE antikor testi ve gıda alerji testleri yapılabiliyor.

Çocuğun detaylı hikayesinin alınması alerji tanısını koymak için en önemli adım. Ardından aile öyküsü alınıyor, ailesel yatkınlıkla ilgili ipuçları aranıyor. Ancak çocuklarda alerjiyi kesin olarak tespit etmek için prick testi, patch testi (yama testi) gibi bazı testler var. İşte çocuklarda alerjiyi kesin olarak tespit edebilmek ve tedavisine başlamak için yapılabilecek alerji testleri..

Çocuklarda alerjiyi tespit etmek için dört ana grupta toplayabileceğimiz alerji testleri var. Bunlar Prick testi, Patch testi, Kanda spesifik-IgE antikor testi ve gıda alerji testleri olarak sıralanıyor. Gelin bu testlere daha detaylı bir şekilde bakalım.

ÇOCUKLARA YAPILABİLECEK ALERJİ TESTLERİ

1) PRICK TESTİ NASIL YAPILIR?

Bazı ilaçlar prick testinin sonuçlarını değiştirebildiği için test yapılmadan önce ailenin hekimi bilgilendirmesi gerekiyor. Testi aşamaları şu şekilde:

  • Hastanın cildinde 20-30 saniye kadar alerjen değerlendirilir.
  • Deri bütünlüğü aralıklı olarak hafifçe bozulur.
  • Bölgenin üzerine damlatılan alerjene reaksiyon oluşup oluşmadığı görülmesi için 30 dk beklenir.
  • Oluşan kızarıklığın çapına göre reaksiyon verilen alerjen belirlenir.

2) PATCH TESTİ (YAMA TESTİ) NASIL YAPILIR?

Prick testi ile sonuç alınamamışsa patch testine başvuruluyor. Bu test ağırlıkla egzamaya neden olan alerjenlerin tanısında kullanılıyor. Testin aşamaları şu şekilde:

  • Hastanın sırtına üzerinde alerjenler olan bir bant yapıştırılır.
  • Hasta 2 gün boyunca izlenir.
  • Kızarıklık olan yerlerdeki maddeye alerji geliştirip geliştirmediği tespit edilir.

3) KANDA SPESİİK-IGE ANTİKOR TESTİ NASIL YAPILIR?

  • Kanda spesifik-IgE antikor testi yapabilmek için hastadan kan alınması gerekiyor.
  • Ardından kanda Spesifik-IgE antikoru değeri saptanıyor.

Kanda spesifik-IgE antikor testi, prick testi kadar güçlü olmasa da alerji varlığını ve tedaviye cevabını ölçmede kullanılabiliyor.

4) GIDA ALERJİ TESTLERİ NASIL YAPILIR?

Besin alerjileri için deriden hem de kandan alerji testi yapılması gerekiyor. Deri testleri, kan testlerine göre daha iyi sonuç verir. Üstelik sonuçlar 20-30 dk içinde belli olur.

Besin alerjileri testlerinde ise altın standart besin provokasyon testidir. Bu testi eliminasyon testi olarak açıklayabiliriz.

Besin eliminasyonunda,

  • Çocuğa besin alerjisi yapma potansiyeli yüksek olan besinler, çocuğun beslenmesinden çıkarılır.
  • Düzelme olup olmamasına göre alerji olup olmadığı belirlenir.
  • Çocukta düzelme olursa, ikinci aşamada çocuğa alerji yaptığı düşünülen besinler tekrar verilir.
  • Şikayetler başlarsa, alerjen kesin olarak belirlenmiş olur.
  • Çocuğun beslenmesinden bu besin tamamen çıkarılır.

Alerjik şok (anaflaksi) gibi, alerjenin çok hızlı bir şekilde etki ettiği durumlarda ise besin alerjisi değerlendirmesi deri testi, hastanın bulguları ve kanda spesifik-IgE değerlendirmesi ile verilir.

ALERJİ TESTLERİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

Sadece test sonuçlarına bakarak kişinin tüm alerji nedenlerinin bulunması mümkün değil. Uzmanla doğru iletişim, yeterli bilgilendirme ve takip çok önemli. Örneğin bazı ilaçlar testlerin sonuçlarını değiştirebildiği için test öncesinde ailenin hekimi mutlaka bilgilendirmesi gerekiyor.

Ayrıca, çocuklara yetişkinlere yapılan test teknikleri ve alerjenlerle test yapılırsa, yanlış teşhis ihtimali fazla. Bu nedenle testlerin mutlaka çocuk alerji doktorları tarafından yapılması önemli.

Bir diğer önemli nokta ise test panelinde seçilen alerjenlerin çok doğru seçilmesi ve testin doğru tekniklerle yapılması gerekiyor. Bu nedenle alerji testleri mutlaka bir çocuk alerji uzmanı tarafından yapılmalı, uzman kişilerce değerlendirilmeli ve çapraz reaksiyonlar konusunda bilgili olunması gerekiyor.

BU HABERLER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Menopozda Beslenme

Sağlıklı Beslenme için bilgi mi arıyorsunuz? Menopozda Beslenme makalesine göz atın ve Sağlıklı Beslenme hakkında daha fazla bilgi edinin

Menopoz döneminde kadınlarda oluşma riski yüksek olan şişmanlık, kalp-damar hastalıkları ve osteoporoz gibi hastalıkların gelişimini engelleyen, koruyucu veya tedavi edici bir beslenme programı gereklidir.

Menopozda yeterli ve dengeli beslenme ve düzenli fiziksel aktiviteyle ideal vücut ağırlığının sürdürülmesi; kemik ve kalp sağlığının korunması, diyabet, kanser riskinin azaltılması ve menopoz sorunlarının giderilmesi açısından önem taşır.

ÖNERİLER

  1. Sebzeler, meyveler, tam tahıllar ve kalsiyumdan zengin; enerji, kafein ve yağdan fakir, yeterli vitamin ve mineral içeren bir diyet uygulanması önerilmektedir. Her öğünde, dört besin grubundaki besinler (süt grubu, et grubu; yumurta-kuru baklagiller, taze sebze ve meyve grubu, tahıl grubu) bireyin gereksinmesine uygun miktarlarda tüketilmeli ve besin çeşitliliği sağlanmalıdır.

  2. Karbonhidrat tüketiminde kompleks, posa içeriği yüksek ve vitamin&mineral yönünden zengin olanlar (tam buğday ekmeği, çavdar, yulaf, bulgur, karabuğday, tam buğday unundan makarna, kurubaklagiller, sebzeler, meyveler) tercih edilmelidir.
    Örneğin; beyaz ekmek yerine tam tahıllı ekmekler, beyaz pirinç yerine bulgur tüketimi tercih edilmelidir. Sadece boş kalori sağlayan ve hiçbir faydalı besin öğesi içermeyen her türlü basit şekerli üründen, çay şekerinden vs. uzak durulmalıdır.

  3. Posa tüketimi arttırılmalıdır.Meyveler (elma, armut, çilek vb), sebzeler, kuru fasulye, yağlı tohumlar, sert kabuklu yemişler (ceviz, fındık vb.), pirinç, yulaf, arpa kepeğindeki “suda çözünen posa” kolesterolü düşürür, kan glikozunu düzenler. Buğday kepeği, mısır kepeği, tam buğday unundan yapılmış ekmeklerdeki tahıllar ve sebzelerdeki “suda çözünmeyen posa” ise kabızlığı önler, bağırsak faaliyetlerinin düzenlenmesi açısından önem taşır. Günlük posa tüketimi 25-30 gram olmalıdır. Bununla birlikte çok yüksek posalı diyetin enerji, yağ, protein ve mineral emilimini azaltacağı unutulmamalıdır. Yeterli posa alımının sağlanmasında kurubaklagil yemeklerinin haftada en az 2-3 kez tüketilmesi gereklidir. Sebze ve meyve tüketimi arttırılmalıdır. Ekmek ve tahıl grubu besinlerden kepekli, rafine edilmemiş olanları tercih edilmelidir.

  4. Vitaminler, mineraller ve fitokimyasallardan zengin olan sebze ve meyvelerin tüketimi arttırılmalıdır.Besin öğesi olmayan fitokimyasalların (karotenoidler, flavonoidler, isoflavonoidler, polifenoller vb.) kronik hastalıklara karşı karşı koruyucu etkisi bulunmaktadır.

Bir kurubaklagil çeşidi olan soyada bulunan östrojen benzeri madde olan fitoöstrojenlein, osteoporoza karşı koruyucu etkisinin olduğu düşünülmektedir. Bazı çalışmalar soya sütü, tofu, tempeh, miso gibi isoflavon içeren besinlerin östrojen benzeri aktivite gösterdiğini ve vücutta eksilen östrojen seviyelerini düzenlemeye yardımcı olduğunu saptamıştır. Soya fasulyesi ve diğer soya ürünlerinin yoğun olarak tüketildiği Japonya’da menopoza bağlı “ter basması” ve diğer belirtilerin Kuzey Amerika kıtasına oranla %30 daha az yaşandığını ortaya koymaktadır. Ailesel meme kanseri geçmişi olanların soya ve ürünlerini tüketmeden önce doktora danışmaları daha doğru olacaktır. Çoğu uzman menopoz döneminde günde 40-80 mg “izoflavon” tüketmenin menopoz belirtilerini hafiflettiği konusunda birleşmektedir. Bu miktarda izoflavon için yarım kase haşlanmış soya fasulyesi karşılayabilmektedir.

  1. Sebze ve meyve tüketiminin kemik mineral yoğunluğunu koruyucu etkisi de vardır. Menopoz sonrası kadınlarda günde toplam 400 gramın üzerinde sebze ve meyve tüketilmesi önerilmektedir. Her öğünde ve öğün aralarında farklı bir sebze ve meyve tüketilerek çeşitlilik sağlanmalıdır. Sebze tüketimi veya bitkisel kaynaklı protein tüketimi, kemikte yüksek mineral yoğunluğu ile ilişkili bulunmuştur.

  2. Toplam proteinin %25-30’u hayvansal kaynaklı, %70-75’i bitkisel kaynaklı olmalıdır. Aşırı protein tüketiminden kaçınılmalıdır. Çünkü yüksek proteinli diyet idrarla kalsiyum atımını arttırır ve osteoporoz için önemli bir risk faktörüdür.Aşırı fosfor tüketiminden kaçınılmalıdır.Fosforun fazla alımı kemiklerden kalsiyum ve magnezyum kaybı yapabilmektedir. Proteinli besinler genelde fosfordan da zengindir.Protein yeterli düzeyde alınırsa aşırı fosfor alımı da önlenir.Düşük protein alımında da idrarda kalsiyum atımının arttığı bilinmektedir.Protein alımı için, kaliteli protein kaynakları tercih edilmelidir. Örneğin yoğurt, kefir gibi probiyotik içerikli süt ürünleri, fındık, badem, kuru incir ve yeşil yapraklı sebzeler de iyi birer kalsiyum kaynağıdır.

  1. Magnezyum ve bor içeriği yüksek besinler tercih edilmelidir. Bu mineraller osteoporoz (kemik erimesi) riskini azaltmada yardımcıdır. Elma, armut, üzüm, hurma, kuru üzüm, baklagiller ve kuru yemişler iyi kaynaklarıdır..

  2. Düşük yağlı ve düşük kolesterollü besinler tüketilmelidir,doymuş ve trans yağların tüketimi azaltılmalıdır. Diyet enerjisinin % 7’sinden azı doymuş yağlardan, %1’inden azı trans yağ asitlerinden sağlanmalı, diyetin kolesterol içeriği günlük 300 mg’ın altında tutulmalıdır. LDL kolesterol yüksek olan, diyabet ve/veya kardiyovasküler hastalığı olan bireylerde ise diyetle alınan kolesterolün 200 mg’ın altında olması uygundur. Diyetle doymuş hayvansal yağların ve katı margarinlerin tüketimi, kan kolesterol düzeylerini arttırır, kalp-damar hastalıklarına zemin hazırlar.Ayrıca yüksek yağlı diyet meme kanseri riskinin artışıyla ilişkilidir. Yemek ve salatalarda bitkisel sıvı yağlar (zeytinyağı ve ayçiçek, mısırözü yağı vb.) tercih edilmelidir. Çoklu doymamış yağ asitlerinden özellikle omega-3 yağ asitleri içeriği nedeniyle, haftada en az iki kez balık yenilmelidir. Omega 3’ün osteoporozdan koruyucu etkisinin de olabileceği düşünülmektedir.

  3. Kemik sağlığı ve iskelet sisteminin devamlılığı için kalsiyum, magnezyum, D ve K vitamini içeren besin kaynakları arttırılmalıdır. Kalsiyum menopoz döneminde de kemik sağlığının korunmasında önemli rol oynar. Ayrıca, kan basıncının düzenlenmesinde de rolü vardır. Kadınlarda menopozu takiben östrojen yetersizliği, idrarla kalsiyum atımında artış, bağırsaklardan kalsiyumun emilimindeki azalma, besinler ile yeterli kalsiyumun alınamaması kemik kaybının nedenlerindendir. Menopoz öncesi kemik yoğunluğu kaybı, her 10 yılda %3-5 iken, menopoz sonrası bu oran yılda %1-3 arasındadır. Yeterli kalsiyumun ve D vitamininin alınması kemik mineral kaybını azaltır, kemik sağlığının korunmasını sağlar.Kalsiyumun en iyi kaynakları süt ve süt türevleridir (yoğurt, peynir, çökelek vb). Yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller ve pekmez de kalsiyumdan zengindir.
    Besinlerle günlük D vitamini gereksinmesi karşılanamadığından, güneş ışınlarından yeterince yararlanılmalıdır (15-30dk/gün). Gerekli olan durumlarda doktor tavsiyesine göre kalsiyum ile birlikte D vitamini desteği önerilebilmektedir.

  4. Tuz tüketimi azaltılmalı, az tuzlu besinler tercih edilmelidir. Günlük tuz tüketiminin 5 gramın altında olması önerilmektedir. Sofrada yemeklere tuz eklemesi yapılmamalıdır. Aşırı tuz tüketimi; hipertansiyon, kalp-damar hastalıkları ve idrarda kalsiyum atımında artış sonucunda osteoporoza neden olabilmektedir. Tuzun günde 9 gram tüketilmesinin osteoporoz için risk faktörü olduğu düşünülmektedir. Menopoz sonrası kadınlar, tuz ve sodyumu orta düzeyde tüketmelidir. Tuzun ödem artırıcı etkisi vardır ve bu hormonaldeğişimlerin olduğu dönemde aşırı tuz tüketiminden kaçınılmalıdır.

  5. Sıvı tüketimi arttırılmalıdır. Günde 2500 mL sıvı tüketilmesi önerilmektedir. Gereksinmeyi karşılamak için günde 8-10 bardak su tüketilmesi uygundur. Mineral içeriği yüksek sert suların içilmesi tercih edilmelidir. Taze sıkılmış meyve suları, süt, ayran ve çorbalar uygun sıvı kaynaklarıdır ve aynı zamanda diğer besin öğelerini de içerirler. Kahve, çay ve kola gibi kafeinli içecekler orta derecedetüketilmeli, bitki çayları tercih etmelidir. Kafein, sık idrara çıkmaya neden olduğundan bireyin sıvı gereksinmesini arttırır. Ayrıca aşırı kafein, kemik yıkımını arttırdığından osteoporoz oluşumuna neden olabilmektedir. Çayın yemeklerle birlikte içilmesi, demirin emilimini azaltabileceğinden yemeklerden bir saat önce veya sonra, açık ve limonlu olarak içilmelidir.

  6. Alkol ve sigaradan kaçınılmalıdır.Alkol ve sigara bazı vitamin ve minerallerin vücutta kullanılmasına olumsuz etkide bulunmaktadır. Alkol tüketimi, kemik oluşum hücrelerini harap eder ve kalsiyum emilimini bozar.Sigara ise östrojen metabolizmasının etkileyerek kemiklerdeki mineral içeriğinin azalmasına neden olabilmektedir. Ayrıca kan kortizol düzeyini arttırarak 25-hidroksi D vitamininin aktif şekli 1.25 dihidroksi D vitaminine dönüşümünü azaltır. Aynı zamanda kandaki C vitamini düzeyini ve serum östrojen düzeyini de düşürür. Bu nedenle osteoporoz oluşumundaki risk faktörlerindendir. Yapılan bir araştırmada, sigara içen kadınların içmeyenlere göre menopoza iki yıl erken girdiği görülmüştür.

  7. Depresyon, sinirlilik ve uykusuzluğa karşıtriptofan aminoasidi içeren besinler önerilmektedir. Triptofan, ruh halini, uyku ve iştahı düzenleyen serotonin salınımını sağlar. Hindi eti, süt, peynir, yumurta, muz, yulaf ve kurubaklagillerde bulunmaktadır.

  8. Beden Kitle indeksi 25’in altına düşmemelidir, aşırı incelikten kaçınmalıdır.Çünkü menopozdan sonra vücut, yağ dokusundakiöstrojenden de yararlanmaktadır.

MENOPOZ DÖNEMİNDE TÜKETİLMESİ GEREKENBESİNLER

  1. Kalsiyum içeriği yüksek besinler: süt ve süt türevleri (yoğurt, peynir, çökelek vb). Yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller, pekmez, fındık, badem, kuru incir

  2. Esmer pirinç, Buğday kepeği, mısır kepeği, çavdar, tam buğday unundan yapılmış tahıllı ekmekler, tam buğday unundan makarna, karabuğday, yulaf vb. kompleks karbonhidratlar

  3. D vitamini kaynakları: Yağlı balıklar (somon,ton,uskumru..), yumurta, süt ve süt ürünleri

  4. Soya ürünleri: Soya sütü, tofu, miso, tempeh

  5. Magnezyum ve bor içeriği yüksek besinler: Elma, armut, hurma, kuru üzüm, baklagiller ve yağlı tohumlar

  6. Potasyumdan zengin besinler: Muz, avokado, fasulye, patates, ıspanak, kereviz, lahana, mercimek, mantar, domates, kayısı, yoğurt

  7. Omega-3 kaynakları: Ceviz, keten tohumu, balık yağı, kanola yağı, soya yağı, fındık yağı, kabak çekirdeği, semizotu, ıspanak, Brüksel lahanası

  8. C vitamini zengini besinler: Kivi, çilek, portakal, kavun, nar, yaban mersini, ahududu, greyfurt, elma, yeşil&kırmızı biber, kuşkonmaz, tatlı patates, domates, limon, taze rezene, soğan, karnabahar

  9. Yeterli sıvı: Mineral içeriği yüksek sert sular

  10. Triptofan kaynakları: Tahıllardan; kırmızı/kahverengi pirinç, yulaf, buğday, mısır, arpa, et grubundan; hindi göğsü, tavuk göğsü, somon, ton balığı, uskumru, süt, yumurta, peynir, kuru yemişlerden; fındık, ceviz, antep fıstığı, kaju, badem, kestane, meyvelerden; muz, ananas, çilek, avokado, elma, portakal, böğürtlen, kurubaklagillerden; kuru fasulye, soya fasulyesi, barbunya fasulyesi, maş fasulyesi, nohut, tohumlardan ise; kabak, çemen, susam, keten tohumu ve ayçiçeği tohumları.

MENOPOZ DÖNEMİNDE KAÇINILMASI GEREKEN BESİNLER

  1. Yüksek tuz-sodyum içeren besinler, sofra tuzu, salamuralar, turşu

  2. Alkol ve alkollü meşrubatlar

  3. Kafein içeren içecekler; aşırı kahve, çay, kola

  4. Sigara

  5. Doymuş hayvansal yağlar; tereyağı, iç yağı, kuyruk yağı ve trans yağ içeren margarinler

  6. Kızartmalar, kavurmalar

  7. Sucuk, salam, sosis vb. şarküteri ürünleri

  8. Yüksek şeker, yağ, krema, mayonez ve katkı maddeleri içeren işlenmiş gıdalar, fastfood ürünleri, hamur işleri, gofretler, cipsler

Karbon ayak izinizi azaltmak için 9 beslenme önerisi

Küresel ısınmaya bağlı olarak meydana gelen iklim değişikliğini bir nebze de olsun değiştirmek bizim elimizde. Hayatımızda yapacağımız bir kaç küçük değişikliğin gezegenimize etkisi çok büyük olacaktır. Bu nedenle her birey bu değişikliklerin farkında olmalı ve hayatına bir şekilde adapte etmelidir. Bu yazıda size karbon ayak iznin azaltılmasında beslenme başlığı altında yapılabilecek değişikliklerden bahsettim.

Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini bir nebze de olsun azaltmak için birçok kişi elinden geleni yapmaya çalışıyor. Küresel ısınmanın etkilerini tamamen ortan kaldırmak mümkün olmasa da etkilerini azaltmak bizim elimde. Bu etkileri azaltmak adına karbon ayak izimizi mümkün olduğu kadar düşürmeye çalışabiliriz.

Karbon ayak izimizi düşürmek sadece daha az araç kullanmak, elektrik kullanımını azaltmakla sınırlandırılmamalıdır. Giydiğimiz kıyafetlerden yediğimiz besinlere kadar birçok süre karbon ayak izi ile ilgilidir.

Karbon ayak izini azaltmanın birçok yöntemi olsa da bu yazıda size bunun beslenme ile ilgili bölümünden bahsedeceğim.

  1. Besin İsrafına Son Verin

Besin israfı, sera gazı emisyonuna önemli ölçüde katkıda bulunur. Bunun nedeni, atılan yiyeceklerin çöplüklerde ayrışması ve özellikle güçlü bir sera gazı olan metan salmasıdır.

100 yıllık bir süre içinde metanın küresel ısınma üzerinde karbondioksitten 34 kat daha fazla etkiye sahip olduğu tahmin edilmektedir. Şu anda gezegendeki her insanın ortalama olarak yılda 194-389 kg besini israf ettiği tahmin edilmektedir.

Besin israfını azaltmak, karbon ayak izinizi azaltmanın en kolay yollarından biridir. Öğünleri önceden planlamak, kalan yemekleri saklamak ve yalnızca ihtiyacınız olanı satın almak, yiyecek tasarrufunda alınabilecek önlemlerdendir.

  1. Plastik Kullanımını Sınırlandırın

Plastik kullanımını azaltmak, çevre dostu bir yaşam tarzına geçişin önemli bir parçasıdır.

Plastik ambalajlar, torbalar ve saklama kapları; tüketiciler ve gıda endüstrisi tarafından yiyecekleri paketlemek, nakletmek, depolamak ve taşımak için yaygın olarak kullanılmaktadır.

Tek kullanımlık plastikler, sera gazı emisyonlarını arttırmaktadır. Bu nedenle kullanımı azaltılmalı hatta tamamiyle bırakılmalıdır.

Daha az plastik kullanmak için;

  • Taze ürünler satın alırken plastik poşetler ve plastik ambalajlar kullanmak yerine kağıt veya kumaş ürünler tercih edilebilir.
  • Alışverişe çıkarken kendi plastik poşet yerine kendi kumaş/kağıt çantanızı kullanabilirsiniz.
  • Plastik su şişelerinin yerine yeniden kullanılabilecek cam ürünler tercih edilebilir.
  • Yiyecekleri cam kaplarda saklayabiirsiniz.
  • Genellikle strafor veya plastikle paketlendiğinden, daha az paketli yiyecek satın almaya çalışabilirsiniz.
  1. Et tüketimini Azaltabilirsiniz

Yapılan araştırmalar, et tüketimini sınırlanmanın karbon ayak izinizi azaltmanın en iyi yollarından biri olduğunu göstermektedir.

16.800 Amerikalı üzerinde yapılan bir çalışmada, en fazla sera gazı salan diyetlerin; sığır eti, dana eti, domuz eti ve diğer geviş getiren hayvanlardan elde edilen etleri içerenler olduğunu göstermiştir.

Bu durumun nedenini ise; hayvancılık üretiminden kaynaklanan emisyonların dünyanın insan kaynaklı sera gazı emisyonlarının %14,5’ini temsil etmesinden ötürüdür.

Et yemeklerinizi günde bir öğünle sınırlandırmayı, haftada bir gün et yememeyi veya vejetaryen/vegan yaşam tarzlarını deneyebilirsiniz.

  1. Bitkisel Protein Kaynaklarına Yönelebilirsiniz

Daha fazla bitkisel protein tüketmek, sera gazı emisyonlarınızı önemli ölçüde azaltır.

Yapılan bir çalışmada düşük sera gazı emisyonuna sahip kişilerin hayvansal protein yerine daha fazla oranda yağlı tohumlar ve bitkisel bazlı protein tükettikleri görülmüştür.

55.504 kişiyle yapılan bir araştırma, günde ortalama 50-100 gram et tüketen kişilerin günde ortalama 100 gramdan fazla tüketenlere göre önemli ölçüde daha düşük karbon ayak izine sahip olduğunu bildirmiştir.

Bir porsiyon et yaklaşık 85 gramdır. Her gün düzenli olarak kuru baklagillerden, yağlı tohumlardan, bitkisel kaynaklı proteinlerden tüketmek karbon ayak izinizi düşürmeye yardımcı olacaktır.

  1. Süt Ürünlerini Azaltabilirsiniz

Süt ve süt ürünlerini azaltmak, karbon ayak izinizi azaltmanın başka bir yoludur.

2.101 Hollandalı yetişkin üzerinde yapılan bir çalışma, süt ürünlerinin bireysel sera gazı emisyonlarına, hayvansal kaynaklı etin ardından en büyük katkıyı yapan ürün olduğunu ortaya koymuştur.

Peynir üretiminde çok fazla süt kullanıldığı için, et, yumurta, tavuk gibi hayvansal ürünlerden daha fazla oranda sera gazı emisyonu ile ilgilidir.

Daha az peynir tüketebilir ve hayvansal süt yerine bitkisel sütler tercih edebilirsiniz.

  1. Lif Tüketiminizi Arttırın

Beslenme düzeninizdeki lif miktarını arttırmanın birçok sağlık yararı olmasının yanında, karbon ayak izinizi de düşürmeye yardımcıdır.

16.800 Amerikalı üzerinde yapılan bir araştırma, sera gazı emisyonlarının en düşük olduğu diyetlerin lif açısından zengin bitkisel gıdalardan yüksek, doymuş yağ ve sodyumdan düşük olduğunu bildirmiştir.

Lif oranı yüksek besinler tok kalmanıza yardımcı olduğu gibi, ağır karbon yükü olan besinlerin alımını da sınırlandırır.

Ayrıca daha fazla lif tüketimi sindirim sağlığını geliştirir, bağırsakta bulunan yararlı bakterileri besler, kilo vermeye yardımcı olur, kalp damar hastalıklarına ve diyabete karşı koruyucudur.

  1. Kendi Ürününüzü Yetiştirebilirsiniz

Kendi ürünlerinizi yetiştirmek, stresin azalması, beslenme kalitesinin artması ve duygusal olarak daha iyi hissetmekle ilişkilendirilmiştir.

Büyüklüğünden bağımsız olarak herhangi bir şey yetiştirmek karbon ayak izini azaltmada etkilidir. Bunun nedeni ise, meyve ve sebze yetiştirmenin plastik ambalaj kullanımını ve uzun mesafelerde taşınan ürünlere bağımlılığınızı azaltmasındandır.

Organik tarım yöntemleri uygulamak, yağmur suyunu geri dönüştürmek ve kompost yapmak (doğal atıkların geri dönüştürülebilmesi ve toprağın yeniden zenginleştirilebilmesi) çevreye karşı olumsuz etkileri azaltır.

  1. Kalori Alımını Sınırlandırın

İhtiyaç duyduğunuzdan daha fazla kalori tüketmek, kilo alımını ve buna bağlı hastalıkları teşvik edebilir. Dahası, daha yüksek sera gazı emisyonlarıyla bağlantılı olabilir.

3.818 Hollandalı üzerinde yapılan bir araştırma, sera gazı emisyonu daha yüksek olanların, düşük sera gazı yayan diyetleri uygulayanlara göre yiyecek ve içeceklerden daha fazla kalori tükettiklerini göstermiştir.

Aynı şekilde, 16.800 Amerikalı üzerinde yapılan bir araştırma, daha yüksek sera gazı emisyonuna sahip kişilerin, daha düşük emisyona sahip insanlardan 2,5 kat daha fazla kalori tükettiklerini kaydetmiştir.

Kalori ihtiyacınız boyunuza, yaşınıza ve aktivite seviyenize bağlıdır. Çok fazla kalori tüketip tüketmediğinizden emin değilseniz, bir diyetisyene danışabilirsiniz.

Kalori alımınızı düşürmek için şeker, gazlı içecek, fast food ve unlu mamuller gibi besin açısından fakir, kalori açısından zengin gıdaları azaltmak yararlı olacaktır.

  1. Yerel Satıcıları tercih Edin

Yerel satıcıları desteklemek, karbon ayak izinizi azaltmanın çok iyi bir yoludur. Yerel satıcılardan alışveriş yapmak; uzak mesafelere taşınan gıdaya olan bağımlılığınızı azaltır, taze meyve ve sebze alımınızı artırarak karbon emisyonlarınızı dengelemeye yardımcı olabilir.

Mevsimi olan besinleri tüketmek ve organik yetiştiricileri desteklemek, karbon ayak izinizi en aza indirmenin farklı yollarındandır. Bunun nedeni, mevsim dışında üretilen besinlerin genellikle ithal edilmesi veya ısıtmalı seralara duyulan ihtiyacı arttırmakta bu durum da enerjiyi tüketimini arttırmaktadır.

Ayrıca, yumurta, kümes hayvanları ve süt ürünleri gibi yerel, sürdürülebilir şekilde üretilmiş hayvansal ürünlere geçiş yapmak karbon ayak izinizi azaltabilir.

Sonuç olarak diyetinizde yapacağınız bir takım değişikler karbon ayak izinizi azaltmada oldukça yardımcı olacaktır. Çevremizdekileri de bu konuda bilinçlendirmek çok önemlidir. Değişime öncelikle kendimizle başlayarak bu konuda başkalarına da örnek olabiliriz. Daha az hayvansal gıdalar tüketmek, daha az plastik kullanmak, daha çok taze ürünler tercih etmek ve gıda israfını azaltmak gibi basit değişikliklerle büyük başarılar elde edilebilir.

21 Adımda Yüksek Kalorili Beslenmek

Sağlıklı Beslenme için bilgi mi arıyorsunuz? 21 Adımda Yüksek Kalorili Beslenmek makalesine göz atın ve Sağlıklı Beslenme hakkında daha fazla bilgi edinin

  1. Şekere dikkat

Şeker tüketimi, son zamanların en büyük bağımlılıklarından biridir. Çikolata, kek, kurabiye,bal, reçel, marmelat gibi besinlerden gelen basit şekerin vücudumuza verdiği zarar tahimininizden daha fazladır. Bu sebeple bu besinleri tüketmek yerine; meyve, sebze ve süt ürünleri gibi vücudun ihtiyaç duyduğu besin öğeleri bakımından zengin, bununla birlikte kendinizi iyi hissetmenizi sağlayacak gıdaları tüketmelisiniz.

  1. Fazla yağlı besinlere ihtiyacınız yok

Besinlerin içinde bulunan doğal yağ haricinde vücudumuzun bundan daha fazlasına ihtiyacı yoktur. Fast food tarzı besinlerde bolca bulunan yağ, o öğününüzü bir kalori bombası haline dönüştürebilir. Tercihlerinizi doğru yaparak gereksiz kalori almayı engelleyebilirsiniz.

  1. Su için

Her öğünden önce bir bardak su içmek masadan daha az kalori alarak kalkmanıza yardımcı olur. Midenizi dolduran su yemekten sonra daha uzun süre tok hissetmenizi sağlar ve diğer öğüne kadar iştahınızı azaltır. İki öğün arasında 2-3 bardak su içerek vücudun susuz kalmasını önleyebilirsiniz.

  1. Proteini arttırın

Protein içeriği yüksek besinler karbonhidrat ve yağlara göre daha çok tok tutar, iştahı azaltır.

  1. Duygusal açlık

Stresli ve sıkıntılı anlarında meydana duygusal açlığın temelinde çeşitli psikolojik sorunlar vardır. Bu duygu bir anda meydana gelir ve gidermek için kontrolü kaybedip hareket ederseniz pişmanlık yaşayacağınızı unutmamalısınız. Böyle anlarda midenizi dinleyip doğru kararı vermeye çalışmalısınız.

  1. Kuruyemişlere dikkat

Kuru yemişler yani yağlı tohumlar oldukça besleyici ve sağlık için yararlıdır. Bununla birlikte100 gramı ortalama 560-610 kkal enerji verir. Porsiyon kontrolü yapılmazsa fazla kalori almanıza sebep olabilirler.

  1. Kahvaltı

İyi bir kahvaltı sizi gün boyu tok tutabilir.Kahvaltı yapmadan güne başlarsanız metabolizmanın uyku halinden günlük yaşama adapte olması zorlaşır. Metabolizma hızınız azalır ve kilonuz artabilir.

8. Kendinizi aç bırakmayın, öğün atlamayın

Aç kalmanın kilo vermenize bir katkısı olmadığı gibi bir süre sonra diyetinizi bozmanıza ve daha çok kalori almanıza yol açabilir. Yeme ataklarının çoğunun sorumlusu budur.

  1. Lifli gıdalar dostumuz

Lif içeriği yüksek sebze-meyveler daha uzun süre tokluk hissedilmesini sağlayarak ve kan şekerindeki ani oynamaları engelleyerek yüksek kalorili besinlere eğilimi azaltır.

  1. Düzenli uyku

İhtiyacınız olandan daha az uyuyorsanız beyniniz sizi enerji deposu olduğunu bildiği pasta, çikolata gibi yiyeceklere yönlendirecektir.

  1. Alkolü sınırlayın

Alkol yüksek kalori içeriğine sahiptir. Bununla birlikte sunumları itibariyle ve yanında yenilen besinlerle bu kalori daha da artabilir. Bunun yanı sıra alkol kan şekerini düşürerek aşırı düzeyde açlığa sebep olur.

  1. Pişirme şeklinizi değiştirin

Yemeklerinizi hazırlarken kızartma yerine haşlamanız veya fırında pişirmeniz kalorinin azalması için doğru bir adımdır.

  1. Salata soslarına dikkat

Sağlıklı ve düşük kalorili bir öğün yapmak istediğinizde uzun süre tok tuttuğu için salata mükemmel bir alternatiftir. Bu noktada dikkat edilmesi gereken içine katılmış olan salata soslarıdır. Bunlar gizli bir kalori kaynağı olmakla birlikte genelde yüksek yağ içeriğine sahiptirler. Salata tüketiminde buna dikkat edilmeli, limon ve az miktarda zeytinyağı ile tüketilmelidir.

  1. Kahve tercihi

Vanilyalı, karamelli ve şekerli lezzetler.. “Sadece bir fincan kahve içiyorum” diye düşünülmemelidir. Starbucks’tan alacağınız kremalı bir adet büyük boy whitechocolatemocha’nın içinde 608 kalori vardır. Bunun yerine alacağınız yarım yağlı/yağsız sütle yapılmış bir filtre kahve hem sizi daha zinde tutacak hem de daha sağlıklı bir tercih olacaktır.

  1. Karbonhidrat bağımlılığından uzak durun

Kış aylarında kilo alma eğilimimiz daha fazladır ve vücudumuz ısı dengesini sağlamak için yağlanma eğilimine geçer. Bu durumda kendinizi koca bir dilim pasta ya da bir tabak soslu makarna yani karbonhidrat yerken bulabilirsiniz. Sıcak çikolata, salep ve kremalı kahvelerde kışın en sık tercih edilen kalorili içeceklerin başında gelir. Şeker size kısa süren bir rahatlık, geçici bir neşe verebilir. Ancak etkisi geçtikten sonra kendinizi daha kötü, yorgun ve suçlu hissedebilirsiniz.

  1. Alternatiflere yönelin

Canınız bol ketçap-mayonezli patates kızartması çekmiş olabilir. Böyle durumlarda alternatifler üretmek sizin için yüksek kalorili besinlerden kaçıs yolu olacaktır. Örneğin patateslerinizi fırına atabilir, yanına ise yoğurt ve baharatlardan oluşan bir sos hazırlayabilirsiniz.

  1. Diyet ürünlere aldanmayın

Bazı “light” olarakkarşımıza çıkan tatlandırıcılı paketli yiyeceklere, şekerin yokluğunu hissettirmemek için sıklıkla normalden fazla yağ eklenir. Bu gerçeğin farkına varmadan, gönül rahatlığıyla yediğiniz o yiyeceklerle ekstradan kalori alabilirsiniz.

  1. Etiket okuyun

Paketine uzaktan baktığınızda masum gözüken birçok yiyecek aslında düşündüğünüz gibi değildir. Aldanmamanız ve doğru tercih yapabilmeniz için ambalajlarda yer alan besin değerleri tablosunu ve içindekiler kısmını dikkatli okumalısınız. Bu şekilde daha seçici olabilirsiniz.

  1. Meyve suyu yerine meyvenin kendisini tüket!

1 bardak portakal suyunu elde etmek için 3 adet portakal sıkmak gerekir. Yani 1bardak portakal suyu ile 3 portakalın kalorisini almış olursunuz. Bunun yerine 1 portakalın kendisini yediğinizde, hem aldığınız kalori azalacak, hem de meyvenin posasını da tüketmeniz sayesinde daha uzun süre tok kalacaksınız.

  1. Hazır fastfood tarzı yiyeceklere hayır

Bu besinlerin içerisindeki doymuş yağ oranının fazlalığı ve bununla birlikte çok yüksek kalori içerikleri ile tercih edilmemeleri gerekir.

  1. Yürüyüş yapın

Yürüyüş yapmak, hem vücudunuz için gerekli hareketi size sağlayacak, hem de mental sağlığınıza iyi gelecektir. Kafanızdan günlük sıkıntıları, rutin işleri atmanızı sağlayabileceği için, aklınızdan çıkaramadığınız o pastanın düşüncesinden de uzaklaşabilirsiniz.

Yaz mevsimine fit girmenin tüyoları

Yaz süresince fit kalmanın altın kuralı | Sürdürülebilir beslenme

 Dengeli beslenme rutini oluşturun
 Vücudu uzun süre aç bırakmayın
 Mevsim sebzelerine önem verin
 Metabolizmayı hızlandıran bitki çayları için
 Düzenli su içme alışkanlığı kazanın
 Fiziksel aktiviteleri artırın
 Yaz meyveleriyle selüliti durdurun
 Probiyotikleri sofranızdan eksik etmeyin

Yaz mevsimine sayılı haftalar kaldı. Kilo verme sürecine girenler için önemli tavsiyelerde bulunan Diyetisyen Banu Samur, “Öncelikle sürdürülebilir olmayan diyetlerden uzak durun” dedi. Sıcak günlere uygun giysilerini dolaplardan çıkarmaya hazırlananlar, kış süresince alınan kiloları vermek isteyenler için Diyetisyen Banu Samur, klasik kilo verme yöntemleri yerine bilinçli ve sürdürülebilir beslenme programları tavsiyesinde bulunuyor. Banu Samur, diyet yapmaya hazırlananlar için şunları söyledi;

Sürdürülebilir Beslenme

Öncelikle sürdürülebilir olmayan dönemsel, düşük kalorili diyetler yerine daha uzun vadede sürdürülebilir ve hayat tarzı olarak uygulanabilecek gerçekçi, sağlıklı, dengeli bir diyet programı benimsemeliyiz. Özellikle süt ve ürünleri, et- kuru baklagiller-yumurta-peynir, ekmek-tahıl ve meyve-sebze gruplarını dengeli bir şekilde içeren bir beslenme rutini oluşturulmalıdır. Bu programlar bir beslenme uzmanından destek alarak yaşam tarzınıza uygun ve rutininizi destekleyici bir şekilde kişiye özel planlanmalıdır.

Aç kalmak zayıflatmaz

Zayıflamak için yapılan en büyük yanlışlardan birinin vücudu saatlerce aç bırakmaktır “Bu metabolizmamızın yavaşlamasına neden olur. Son yapılan çalışmalarda vücudu uzun süre aç bırakmanın kalp krizi ve inme riskini arttırdığı bulunmuştur. Uzun süreli açlık hali, vücudumuzda kas yıkımına neden olur. Bu da kanda ürik asidin artmasına ve koma ve ölümle sonuçlanabilecek ketozis
durumuna neden olabilir. Fazla kilolarımızdan kurtulmanın en önemli noktalarından biri de midemize 2.5-3 saatte bir besin aldığımız aralıklı beslenme şeklidir. Liften zengin beslenin Lif diğer adıyla posanın en çok sebze, meyve, kurubaklagil ve tahıllarda bulunduğunu belirterek;Posa kolesterolü düşürür, kan şekerini dengeler. Posanın en önemli özeliklerinden biri de kişiyi uzun süre tok tutar. Özellikle akşam yemeklerinde bol mevsim yeşillikleriyle yapılan bir salata bulundurulması metabolizmamızı hızlandırarak sağlıklı bir şekilde zayıflamamızı sağlar. Ekmek, diyet yapmaya karar verdiğimizde ilk vazgeçtiğimiz besin oluyor. Çünkü genellikle en çok tüketilen besindir. Oysa ekmek yiyerek de zayıflamak mümkün. Öğünlerimizden ekmeği çıkardığımızda tokluk hissi oluşmadan sofradan kalkarız. Çabuk acıkırız ve bir sonraki öğünde ekmek yemesek de diğer besinlerle daha fazla kalori alırız. Bu da diyette zaman kaybından başka bir şey demek değildir. Ekmeksiz bir diyet yeterli karbonhidrat almamamıza neden olabilir. Bunun sonucunda yağ hücreleri yerine kas hücreleri parçalanır. Fazla kilolarımızdan sağlığımızı kaybetmeden kurtulmamız en doğrusudur. Karbonhidrat ve lif kaynağı olan tam tahıllı ekmek tüketimi hem enerji verir hem de tok tutarak diyette motivasyonumuzu arttırır.

BİTKİ ÇAYI
Şekersiz tüketilen bitki çayları iştahı azaltmada yardımcı olur. Yeşil çay ve beyaz çayın metabolizma hızlandırıcı etkisinden yararlanmak için günde 2-3 kupa kadar tüketilmesi gerekiyor.

SU TÜKETİMİ
Bir insanın su ihtiyacı günde en az 2-2,5 litredir. Ancak gün içerisindeki yoğunlukla su içmeyi unutabiliyoruz. 1-1.5 litrelik şişeler edinin ve yanınızdan ayırmayın. Su içmekten hoşlanmıyorsanız suyunuza nane, karanfil, limon atarak aroma kazandırabilir, içimini kolaylaştırabilirsiniz. Öğünlerinize başlamadan önce mutlaka 1 bardak su içip öyle başlayın. Yapılan araştırmalarda yeterli su tüketmenin metabolizmayı hızlandırdığı görülmüştür.

FİZİKSEL AKTİVİTE
Sağlıklı ve dengeli bir beslenme rutinini fiziksel aktivite ile desteklemek bu dönemde süreci hızlandırmak için oldukça önemli. Sağlıksız kilo alımını önlemek, fazla kilolardan kurtulmak veya var olan kilonun korunumu için haftanın birkaç günü 60 ila 90 dakika arası fiziksel aktivite yapılması önerilmektedir. Fiziksel aktivitenin varlığı aynı zamanda kronik hastalıklardan korunmada da önemli ve ihmal edilmemesi gereken bir noktadır.

UYKU DÜZENİ
Yetersiz uyku açlık-tokluk hormonlarımız olan ghrelin-leptinin salınımlarını etkileyerek besin alımında bozukluklara ve sonucunda da kilo artışına neden olabilir. Olumsuz sonuçların doğmaması için yetişkinlerin günlük 7-9 saat, 65 yaş üstünün 7-8 saat aralığında uyumaları önerilir.

4- SELÜLİTLERE KARŞI
Tek besin merkezli, mucize adı altında uygulanan beslenme tarzları sağlık açısından büyük risk teşkil etmekle beraber görünüm açısından da ciltte sarkıklar, kırışıklıklar gibi olumsuz sonuçlara neden olur. Bu olumsuz sonuçlar vücutta selülit görünümünde de artışa neden olur. Cilt bağ dokusunu iyileştirici ve yağ oluşumunu en aza indirgeyici bazı besinler de selülit tedavisinde beslenmeye eklenebilir. Bu besinlerden bazıları kivi, portakal, greyfurt, üzüm, kiraz, ananas ve tam buğday ürünleridir.

5-PROBİYOTİKLER
Yapılan araştırmalar probiyotiklerin kilo kontrolü ve bağırsak sağlığı üzerinde olumlu sonuçlarını ortaya koymuştur. Özellikle çalışmanın sonuçları arasında Lactobacillus ailesinin bazı türlerinin bel çevresi öncelik olmak üzere bölgesel kilo kaybında da etkileri de bulunmaktadır. Kilo kaybı sürecini hızlandırmak ve desteklemek amacıyla yoğurt, kefir, kombu çayı, lahana ve salatalık turşusu gibi probiyotik kaynaklarının tüketimi ile desteklenmelidir.

Besin zehirlenmesi belirtilerinde karın ağrısına dikkat!

Besin zehirlenmesi sıklıkla karşılaştığımız rahatsızlıklar arasında sık sık karın ağrısı yaşıyorsanız dikkat!

Yaz aylarında artış gösteren ve bir çok kişinin sıklıkla şikayetçi olduğu sağlık sorunları arasında baş gösteriyor. Tükettiğimiz besinlerin saklanması veya yemek yerken tükettiğimiz besinlere titizlikle davranmakta fayda var. Besin zehirlenmesi yaşadığınızı anlamak için belirtileri ve dikkat edilmesi gereken besinler için Liv Hospital Gastroentereloji Uzmanı Prof. Dr. Binnur Şimşek önemli uyarılarda bulundu!

Gıda zehirlenmeleri riski yaz aylarında artıyor. Mikroorganizmalar sıcak havalarda çok daha kolay ve kısa sürede çoğalabiliyor. Mikroorganizma sayısı arttıkça ise hastalığın hızı ve etkileri de aynı şekilde artış gösteriyor.

Besin Zehirlenmesi Belirtileri Neler?

Besin zehirlenmeleri çoğunlukla hafif geçirilmekle birlikte ölümcül de olabilen yaygın bir hastalıktır. Mikroorganizmalar (bakteri, virüs veya parazitler gibi) ve toksinlerle kontamine olmuş yiyecek veya içeceklerin tüketilmesi sonucunda ortaya çıkar. Bir yiyecek veya içeceğin kontamine olduğunu söylemek zordur çünkü görüntü, koku veya tatta herhangi bir değişiklik meydana gelmemiş olabilir. Ayrıca besinlerin her noktasında toksin veya mikroorganizma aynı miktarda bulunmayabilir ve bu nedenle aynı yemekten tüketen her kişide zehirlenme bulguları aynı düzeyde olmayabilir. Klinik bulguları halsizlik, karın ağrısı, ishal, kusma ve ateştir; çoğunlukla 1-3 gün sürer ve pek çok insan bir hafta içinde tamamen iyileşir. Daha nadiren kanlı ishal, kas ağrısı, tansiyon düşüklüğü ve nörolojik bulgulara da yol açabilir.

Sıklıkla Karşılaşılan Bakteriler Neler?

Besinlerle bulaşan ve zehirlenmeye neden olan bakteriler arasında en sık rastlanılanlar sırasıyla campylobacter, salmonella, clostridyum perfringens, stafilococus aureus, E. coli, clostridyum botilinum ve basillus cereus’ tur. Campylobacter’ler sıklıkla çiğ kümes hayvanları, pastörize edilmemiş süt, kırmızı et ve arıtılmamış sudan bulaşabilir. Salmonella bakterisine bağlı zehirlenmeler ise, pastörize edilmemiş süt, yumurta, çiğ et ve kümes hayvanlarının tüketimi ile meydana gelmektedir.

Clostridyum perfringens olarak bilinen bakteri topraktan, kirli sulardan, konserve yiyeceklerden ve kontamine etlerden bulaşır. E. coli pastörize edilmemiş süt ve süt ürünü, kontamine et, kontamine suyla yıkanmış sebze ve meyvelerin tüketimi ile bulaşır. Stafilococ bakterisi ise, insanda burun ve deride bulunur ve derideki sivilce, iltihaplı yaralar veya kesiklerde bulunabilir; hijyenik çalışılmayan restoranlarda bulaşımı sıktır ve çoğunlukla süt ve krema içeren ürünler, tatlılar, salatalar ve et yemekleri ile bulaşabilir. Basillus cereus bakterisi pirinç, makarna, sütlü tatlılar ve kremalı yiyecekler ile bulaşmaktadır.

Basilli dizanteriye yol açan bakteri ise kirli sular ve bununla yıkanmış tüm sebze ve meyveler, ayrıca tavuk ve balık ile bulaşabilir ve ateş, karın ağrısı ve kanlı ishalle kendini gösterir. Besin zehirlenmesi gibi bir klinik tabloya yol açmasa da, kontamine su ve gıdalarla bulaşabilen, midede ve onikiparmak bağırsağında iltihap, ülser ve hatta midede kanser yapabilen bir başka bakteri Helicobacter pylori’dir.

Çiğ ve Az Pişmiş Besinlere Dikkat!

İyi pişirilmemiş veya çiğ tüketilen etler ve et yemekleri aynı zamanda birçok paraziter infeksiyonun (barsak solucanı, amipli dizanteri) gelişmesi için risk taşıır. Daha nadir görülmekle birlikte hepatit A virüsü ile infekte kişiler, hastalığı yani sarılık bulgularının ortaya çıkmadan önceki döneminde iyi yıkanmamış elleri ile yiyecekleri kontamine edebilirler ve bulaştırıcı olabilirler.

Besin Zehirlenmesinden Korunmal İçin Nelere Dikkat Etmeli?

-Besinleri güvenilir yerlerden satın almaya özen gösterilmelidir. Özellikle yaz aylarında dışarıda ve açıkta satılan yiyeceklerin tüketiminden kaçınılmalıdır.

-Hijyen kurallarına uyulduğundan emin olunan ve sirkülasyonu hızlı mekanlar yemek için tercih edilmelidir.

-Her türlü gıda maddesi satın alırken etiket bilgisi okunmalı, üretim, son kullanma tarihi ve saklama koşullarına dikkat edilmelidir.

-Pastörize edilmemiş süt ve süt ürünleri kesinlikle kullanılmamalıdır.

-Kırık, çatlak, dışkı ile kirlenmiş yumurta satın alınmamalı, yumurtalar kullanılmadan hemen önce mutlaka yıkanmalıdır.

-Konserve satın alırken, alt ve üst kapakları şişkin, kutusu hasar görmüş, kapağı gevşemiş ve son kullanma tarihi geçmiş olanlar kesinlikle satın alınmamalıdır.

-İçme sularının güvenilir kaynaklardan satın alınmasına özen gösterilmeli, güvenilirliğinden emin olunmadığında kaynatıldıktan sonra içilmelidir.
Sebze ve meyveler iyice yıkandıktan sonra tüketilmelidir.

-Dondurulmuş besinler, buzdolabı sıcaklığında veya mikrodalga fırında çözdürülerek kullanılmalı, çözdürme işlemi oda sıcaklığında veya kalorifer, soba üstüne bırakılarak kesinlikle yapılmamalıdır.

-Mümkünse yemekler günlük olarak hazırlanmalı, artan yemeklerde yeniden ısıtma söz konusu olacaksa bir kereden fazla tekrar ısıtma işlemi yapılmamalıdır.

-Kırmızı et, tavuk, balık, süt ve ürünleri gibi kolay bozulabilen riskli besinler uygun süre ve sıcaklıklarda pişirilmeli, pişmiş yemekler oda sıcaklığında 1 saatten fazla bekletilmemelidir.

-Pişirdikten sonra hemen tüketilmeyecek yemekler, hızla soğutularak yeniden servis edilene kadar buzdolabında saklanmalıdır.

-Özellikle çiğ et, yumurta ve kümes hayvanları gibi besinleri hazırladıktan sonra eller iyice yıkanmalı, bu tür riskli besinler ile pişirilmeden tüketilecek sebze ve meyveleri hazırlarken ayrı doğrama tahtası ve bıçaklar kullanılmalıdır.

-Tahıl, kurubaklagil gibi kuru gıdalar nemsiz, kuru ve 15°C -20°C arasındaki sıcaklıklarda muhafaza edilmelidir.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Diyette başarısızlığın nedenleri hep aynı egzersizi yapmayın!

Diyet yaparken bir türlü amacınıza ulaşamıyor, istediğiniz gibi kilo veremiyorsanız bunun nedeni alışkanlıklarınız olabilir! İşte diyette başarısızlığın nedeni!

Kilo vermek için diyet yapmaya başladınız, ancak bir türlü diyetinizden istediğiniz sonucu alamıyorsunuz. Bunun nedeni egzersiz yapmanıza rağmen abur cuburları hayatınızdan çıkaramamanız, hep aynı egzersizi yapmanız ve besin değeri düşük yiyecekler yemeniz olabilir. Diyette yapılan hatalar bunlarla sınırlı değil. İşte diyette başarısızlığın nedenleri…

Spordan sonra yediklerinize dikkat edin

Gün içerisinde egzersiz yaptıktan sonra istediğimiz yiyecekleri tüketebileceğimizi düşünüyoruz. Ancak yüksek kalorili sağlıksız atıştırmalıklar tüm çabalarınızı bir anda geçersiz sayılabilir. Ve her güne bir adım bile ilerleme göstermeden başlarsınız.

Hep aynı egzersizi yapmayın

Aynı hızda koşmak gibi belirli bir egzersiz şeklini çok sık yaptığınızda, daha az kalori yakarsınız. Çünkü, aynı egzersizi sık sık tekrarladığınızda, vücudunuz bu egzersize adapte oluyor ve kalp atış hızınız sabit kalıyor. Bu yüzden her gün farklı antrenmanları denemeye çalışın. Çeşitlilik ve tutarlılık beraberinde başarıyı da getirecektir.

Mesele sadece kalori değil

Yiyeceklerin kalorisini hesaplamak mantıklı bir yol olabilir. Ancak bunu sadece kilo odaklı düşünmemeye çalışın. Sağlığınız için yiyecek seçimlerinize, besin değerlerine ve güvenilir gıdalar olmasına dikkat etmenizde fayda var.

Sandığınız kadar çok yağ yakmamış olabilirsiniz

Egzersizlerimizde yaktığımız kalori miktarını genellikle abartırız. Ne kadar yağ yaktığınızı doğru analiz ettiğinizden emin olun. Ardından her gün almanız ve vermeniz gereken kalori miktarına karar verin. Bu sayede fast-food ve sağlıksız atıştırmalıklara daha az yer vermiş olursunuz.

Vücudunuzda farkı hissedersiniz

Sağlıksız ve dengesiz beslendiğinizde, vücudunuzda da etkilerini kısa sürede fark edersiniz. Bu tarz beslenme şekli, gün içinde enerji kaybı, halsizlik, daha sık hastalanma gibi belirtileri de beraberinde getirir. Sağlıklı ve mutlu bir yaşamı hak ediyorsunuz, öyleyse kendinize iyi bakın!

Besin değeri yüksek yiyecekleri tercih edin

Her kalori eşit değildir, çünkü besin yoğunluğu buradaki en çok dikkat etmeniz gereken noktalardan biridir. Kilo verme ve sağlık hedeflerinizi desteklemek için besin değeri yüksek yiyecekleri hedefleyin. Sağlık için yemeye başlarsanız, antrenmanlarınızda nasıl göründüğünüz, hissettiğiniz ve nasıl performans gösterdiğiniz konusunda muazzam bir fark göreceksiniz!

Bir uzmana danışın

Yağsız proteinli yiyecekler, sebze ve meyveler, ideal bir diyetin en önemli parçaları olabilir. Ancak yine de size neyin iyi geldiğine emin olmak için güvenilir bir diyetisyenle birlikte planlama yapmanız çok önemli. Böylelikle doğru egzersizle doğru besinleri bir araya getirebilir, kısa sürede ilerleme gösterebilirsiniz.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Hamilelikte Sağlıklı Beslenme

Sağlıklı Beslenme için bilgi mi arıyorsunuz? Hamilelikte Sağlıklı Beslenme makalesine göz atın ve Sağlıklı Beslenme hakkında daha fazla bilgi edinin

Hamilelik döneminde annenin yeterli ve dengeli beslenmesi hem annenin sağlığını
uzun süre korur hem de bebeğin sağlıklı doğması ve sağlıklı gelişmesi açısından
önemlidir. Bebek, ihtiyacı olan besinin tümünü annesinden alır. Besinler anneden bebeğe
plasenta yoluyla geçer.

Hamilelik boyunca alınması gereken enerji miktarı ortalama 2200-2500 kalori
civarında olmalıdır. Ve bu enerji ihtiyacının karşılanması için tüm besin gruplarından
tüketilmeli. Yani anne adayı, süt grubu, et grubu, sebze ve meyve grubu, ekmek ve
tahıl grubu ve yağ grubu gibi başlıca besin gruplarının hepsinden uzmanın
tavsiye ettiği oranlarda tüketmelidir. Bu dönemde, kalsiyum, demir ve çinko gibi
minerallerin, B12, A, C ve D vitaminlerinin ve folik asit tüketiminin önemi de artıyor.
Dolayısıyla bu gibi mineral ve vitaminler açısından zengin besin kaynaklarının
tüketimi de büyük önem kazanıyor.

Sağlıklı bir hamilelik geçirme ve sağlıklı bir bebeğe sahip olmada bilinçli beslenmenin
önemi büyük. Hamilelik dönemindeki beslenme sırasında her mevsim dikkat edilmesi
gereken noktalar;

  • Zengin kalsiyum kaynağı olan süt, yoğurt ve peynir tüketilmedir.
  • Her gün 1 adet yumurta ya da 1 porsiyon etli sebze, kuru baklagil yemeye
    özen gösterilmelir.
  • Kuru baklagil ve bulgur karışımı yemekleri C vitamini açısından zengin sebze
    ve meyvelerle beraber tüketilmelidir.
  • Zengin vitamin kaynağı olan taze, sebze ve meyveleri düzenli olarak
    mevsimine uygun olanlar her gün yenilebilir.
  • Sebzelerin, makarna ve kuru baklagillerin haşlama sularını dökmeyin, bunlar
    değerlendirilebilir.
  • Şeker yerine demir açısından zengin olan pekmez seçilebilir.
  • Yiyecekleri hazırlarken ellerinizin temizliğine büyük özen gösterin. Sebze ve
    meyveleri iyice yıkayın, gerekirse sirkeli suda bekletilebilir.
  • Kansızlığı önlemek amacıyla yemeklerle birlikte çay içmeyin, eğer çok içmek
    istiyorsanız yemekten 1-2 saat sonra ve açık olarak tercih edilebilir.
  • Hazır meyve suları, kolalı ve gazlı içecekleri mümkünse hiç tüketilmemelidir. Taze
    meyve suyu yerine meyvenin kendisini yemeyi tercih edebilirsiniz.
  • Çiğ ve füme et ve balıkları, katkı maddeleriyle hazırlanmış salam, sucuk
    ve sosisleri hatta hazır gıdalar tercih edilmemelidir.
  • Sigara ve alkolü tamamen unutulmalıdır. Sigara dumanı olan yerlerde bulunulmamalıdır.
  • Zencefil,kimyon
  • Çilek
  • Tahıl
  • Yoğurt
  • Üzüm Suyu
  • Domates,havuç,kırmızı biber
  • Somon
  • Kırmızı et
  • Kırmızı Lahana
  • Aloe vera
  • Anason
  • Ginkgo, Gingseng
  • Biberiye
  • Ahududu yaprağı,
  • Fesleğen
  • Ihlamur ,kuşburnu, zencefil, papatya hariç bitki çayları
  • Yaban mersini
  • Köpek balığı,
  • Kılıç balığı,
  • Kral uskumru,
  • Levrek
  • Turna

Kolajen günde kaç defa kullanılır? #Odeonbet

Kolajen günde kaç kere kullanılır, kolajen yararları nelerdir, reçetesiz satılır mı, kolajen besini, kolajen kilo aldırır mı? Karşılıklar burada. Xwonbet, Yapbahsini, Yasalbahis, Youwin, Yukobet, Zetbahis, Zeusbet, Zigzag777, Betboobet, Bethepbet, Betkupa, Betticket, Betustra, Prizmabet

Kolajen kullanımı yaygınlaşıyor, sıhhat ve hoşluk için tercih ediliyor. Pekala, kolajen günde kaç defa kullanılır; öğrenmek ister misiniz? Özel haberimizde hem sorunuza yanıt veriyor hem kolajen hakkında ayrıntılı bilgiler sunuyoruz; okumaya devam ediniz.

Kolajen hakkında merak edilenleri açıklıyoruz.

Vücutta doğal olarak üretilen kolajen ölçüsü, yaşlanmaya bağlı olarak azalıyor. Bu durumda, dışarıdan besin desteği olarak kolajen içiliyor. Farklı formlardaki kolajenlerin günlük kullanım formu değişiyor.

Hangi kolajen günde kaç kere kullanılır?

Kullandığınız markaya nazaran değişebilir.

Bildiğiniz üzere kolajen çeşitliliği var. Tablet kolajen, toz yahut sıvı kolajen olarak piyasada bulabilirsiniz. Cinsine nazaran günlük ölçüsü belirleniyor. Örnek vermek gerekirse;

  • Tablet kolajen günde 2-3 kez
  • Toz kolajen günde 1 kez
  • Sıvı kolajen günde 1 kez

Kullanımı tavsiye edilmektedir. Elbette bu durum, satın aldığınız kolajen markasına nazaran değişmektedir. Kimileri, günde 3 tablet içmenizi isterken, kimileri 2 adet kâfi bulmaktadır. Bunun için kutu üzerindeki bilgileri dikkatlice okumanızda yarar var.

Kolajen bulunan besinler nelerdir?

Doğal besinler kolajen üretimini artırır

Saç, cilt, kemik, kas ve eklem sıhhatinde kıymetli rol oynayan kolajeni doğal besinlerde bulabilirsiniz. Bunlar, üretim ölçüsünü artırmak için yararlı olmaktadır. Ana çizgileriyle kolajen bulunan besinler

  1. Sarımsak
  2. Hindi eti
  3. Tavuk eti
  4. Yumurta beyazı
  5. Ahudu
  6. Böğürtlen
  7. Portakal
  8. Kemik suyu
  9. Limon
  10. Ispanak
  11. Greyfurt

En çok kolajen içeren besinlere örnek olarak gösterilebilir. Destek kullanırken randıman gücünü artırmak için bu besinlere günlük beslenmenizde yer verebilirsiniz. Örneğin, kahvaltıda yumurta beyazıyla omlet yapabilir, orta öğünde portakal yiyebilirsiniz.

Kolajen kilo aldırır mı?

Kolajen kullanımı kilo üzerinde tesiri var.

Merak edilen hususlardan biri, kolajenin kilo üzerindeki tesiridir. Tüm dünyada, obezite tedavisi ve ülkü kiloya ulaşma diyetlerinde kolajen desteğine yer verilmektedir. Yani, kilo aldırmaz; aksine kilo vermeyi daha kolay hale getirebilir. Ayrıyeten, pek çok çalışma kilo verirken sarkmaları önlemek için kolajenin faydalı olduğunu gösteriyor.

Hangi kolajen ne işe fayda?

İhtiyacınıza nazaran kolajen kullanabilirsiniz.

Piyasa yaygın olarak üç tip kolajen formu bulunmaktadır. Bunlar, bedende farklı alanlarda vazife almakta ve kişi gereksinimine nazaran tercih etmektedir. Örneğin, eklem ve kemik sıhhati için dayanak gerekenler Tip2 kolajen alabilir. Saç ve cilt için Tip 1 ve 3 kolajen seçebilir. Elbette, hepsini bir ortada sunan Tip123 kolajen kullanmak da yararlı olur.

Kolajen günde kaç kere ve kaç yaşında kullanılır?

Senede iki yahut üç defa yapabilirsiniz

Bir diğer merak edilen mevzu, kolajene başlama yaşıdır. Uzmanlar, 30 yaş ve üzeri ise uygun olduğunu bildiriyor. Kolajen günde kaç defa içilir sorusuna karşılık vermiştik, yaşı kaç olursa olsun günlük doz, markanın önerdiği biçimdedir. Bir noktanın altını çizelim: Bireyde makûs beslenme alışkanlıklarına bağlı olarak fazla kilo varsa, yaşlanma da süratli olabilir. Bu yüzden 25 yaş ve sonrası da kolajen kullanabilmektedir.

Kolajen günde kaç kere kullanılır ve tesiri nedir?

Etkisini nizamlı içerek görmeye başlarsınız

Bu alanda otoriteler 3 aylık tertipli içmeyi tavsiye etmektedir. Her gün aksatmadan önerilen dozda kolajen almalı ve 3 aylık kürü tamamlamalısınız. Ayrıyeten, yaşa nazaran kür tekrar sıklığı belirlenmektedir. Örneğin, 50 yaşına kadar senede 2 defa, 50 yaşından sonra senede 3 defa kolajen kürü yapabilirsiniz.

Kolajen reçetesiz alınır mı?

Besin desteği grubundadır.

Kolajen ilaç değil bir besin desteği olduğu için reçetesiz alınabilir. Eczaneler, büyük marketler ve internet satış sitelerinde çeşitli kolajenler bulunmaktadır. Lakin, reçetesiz satılsa da kolajenin sizin sıhhat durumunuza uygun olması gerekir. Böbrek ve diyabet hastaları, kanser geçmişi olan şahıslarda kolajen kullanımı risklidir. Bu yüzden, satın almadan evvel kesinlikle doktora danışmalısınız.

Kolajen yoğurtla yenir mi?

Önerilen biçimde kullanmakta yarar var.

Toz kolajen kullanıyorsanız, birtakım yiyecek ve içeceklerin içine karıştırıp içmek isteyebilirsiniz; pek doğal. Yoğurt, su, meyve suyu, ayran, kahve üzere seçenekler olabilir. Lakin, burada en yanlışsız bilgiyi kolajen markası verir. Örneğin, bir marka sade su ile tüketmenizi önerirken, bir diğeri yoğurtla yemenizi tavsiye edebilir.

Kolajen günde kaç defa kullanılırsa yararları nelerdir?

Bütünsel uygunluk hali için faydalıdır.

Saç dökülmesinin azalması ve yeni saçların çıkması, kemik ve eklemlerin güçlenmesi, ciltteki kırışıkların azalması, kas kütlesinin çoğalması, iştah istikrarının sağlanması üzere alanlarda kolajen yararları bilinmektedir.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet isimli bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir adedidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, muteber ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en değerli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan karşılaşmaları üyeler bir fiyata katlanmadan istedikleri vakit takip edebiliyor. Böylelikle hem heyecanlı hem de çıkarlı bir bahis tecrübesi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol üzere tanınan spor kısımlarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için yalnızca siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız kafidir.

Prizmabet ayrıyeten üyelerine bol ölçüde bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te birinci üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu üzere farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve karınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim kaideleri da hayli makul düzeydedir.

Prizmabet para yatırma ve çekme süreçleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin üzere farklı usullerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme süreçleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa müddette hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme süreçlerinde rastgele bir komite yahut kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı takviye hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı takviye grubu sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun yahut teklifinizi iletebilir ve anında tahlil bulabilirsiniz. Prizmabet canlı dayanak takımı profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en güzel bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de çıkarlı bir bahis tecrübesi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için şimdiki giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!