Resmi Gazete’de bugün (12.09.2023)
Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelik, genelge ve tebliğler..
Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelik, genelge ve tebliğler..
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Ağustos enflasyon verisine dair “Enflasyonla mücadelenin biraz zaman alacağınız biliyoruz. Enflasyonla mücadelede kesinlikle kararlıyız” mesajı verdi.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Ağustos enflasyon verisinin ardından enflasyonla mücadelede kararlılık mesajı verdi.
Şimşek X hesabından konuya ilişkin olarak yaptığı açıklamada “Enflasyonla mücadelenin biraz zaman alacağını biliyoruz. Geçiş dönemindeyiz. Enflasyonu kontrol altına almak ve daha sonra düşürmek için ne gerekiyorsa (parasal sıkılaşma, kredi politikası ve gelirler politikaları) yapacağız. Sonuçta sabretmemize deyecek. Enflasyonla mücadelede kesinlikle kararlıyız.” değerlendirmesini yaptı.
Bugün açıklanan verilere göre tüketici enflasyonu Ağustos’ta aylık yüzde 9,09, yıllık yüzde 58,94 oldu. Enflasyon böylece yılın en yüksek seviyesine çıktı.
01 02 03 04 05 06 07 08
Dünyanın en büyük pil metali üreticisi Albemarle Avustralyalı lityum şirketi Liontown’u satın almak için teklifini yüzde 20 oranında artırarak 4,3 milyar ABD dolarına çıkardı. Teklif sonrası Liontown’un anlaşmayı kabul etmeyi değerlendirdiği…
Avustralyalı lityum maden şirketi Liontown Resources Ltd., dünyanın en büyük pil metali üreticisi Albemarle Corp.’tan 6,6 milyar Avustralya doları değerinde (4,3 milyar ABD doları) yeni bir satın alma teklifini kabul etmeye istekli olduğunu söyledi.
Liontown’dan Pazartesi günü yapılan açıklamada, Albemarle’a yaptığı nakit teklifini son kez yüzde 20 oranında artırması sonrası inceleme aşamasına izin verildiğini açıkladı. Avustralyalı madencilik şirketinin hisseleri Sidney’de yüzde 8,8 artış göstererek Mart ayından bu yana en büyük yükselişini kaydetti.
Yapılacak olası bir anlaşmanın, yeni kurulan veya daha önce az bilinen şirketlerin hisse fiyatlarının metale yönelik artan talebin ortasında 10 kattan fazla arttığı Avustralya lityum sektöründeki çarpıcı yükselişi güçlendirmesi bekleniyor.
Yaşanan lityum yarışı madencilik ağır topları, pil üreticileri ve Rio Tinto’dan Tesla’ya kadar otomobil üreticilerinin erken aşama veya üretim öncesi projeleri olan firmalarla anlaşma peşinde koşmasını sağlıyor.
Perth merkezli Liontown, dünyanın en büyük lityum ihracatçısı olan Avustralya’daki en umut verici erken aşama lityum projelerinden birine sahip. Şirket Tesla ve Ford Motor gibi devlerler tedarik anlaşmalarına sahip.
Halihazırda Avustralya’daki lityum madenlerinde hisselere sahip ve ülkede bir işleme tesisi bulunan ABD merkezli Albemarle, Liontown’un tüm özsermayesini hisse başına 3 Avustralya dolarından satın almayı teklif etti. Şirket Mart ayında hisse başına 2,50 Avustralya doları teklif etmişti.
Elektrikli araç pillerinin önemli bir bileşeni olan lityum fiyatları geçtiğimiz yılın sonlarında görülen zirve seviyesinden yarı yarıya oranında düşmüştü. Bu bazı madencilerin hisse değerlerinde düşüşe neden olmuş ve daha temiz enerjiye geçişin önemli bir parçası olan anlaşma faaliyetlerinin artmasına yardımcı oldu.
Wilsons Advisory analistleri Sam Catalano ve James Karakatsanis tarafından anlaşmayla ilgili geçilen bir bilgi notunda “Bir anlaşmaya varılması ihtimali önemli ölçüde arttı. Bu teklif, lityum sektörünü destekleyen temellerin sağlam kaldığına ve sektördeki son hisse fiyatlarındaki zayıflığın bir dizi satın alma fırsatı sunduğuna dair önemli bir gösterge olarak görülmeli” ifadeleri kullanıldı.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in, 9-10 Eylül’de Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de düzenlenecek G20 Liderler Zirvesi’ne katılmayacağı bildirildi.
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mao Ning, Pekin’de düzenlenen günlük basın toplantısında yaptığı açıklamada, zirvede ülkesini Başbakan Li Çiang’ın temsil edeceğini duyurdu.
G20’yi küresel ekonomik ve finansal işbirliği için önemli bir forum olarak gördüklerini belirten Mao, zirvede Çin heyetine bu kez Başbakan Li Çiang’ın başkanlık edeceğini, G20’nin uluslararası ekonomik işbirliği ve küresel kalkınma açısından rolünü vurgulayacağını kaydetti.
Şi, G20 liderler zirvelerinin yıllık düzenli gerçekleştirildiği 2008’den bu yana toplantılara bizzat katılmayan ilk Çin Devlet Başkanı olacak.
Sözcü Mao, AA muhabirinin, bu tercihin sebebine dair sorusuna yanıt vermekten kaçınırken Çin’in zirveden beklentilerine ilişkin, “Umarız G20, dünya ekonomisinde baskıların hissedildiği, kalkınmada yeni zorlukların ortaya çıktığı bir dönemde ekonomik toparlanma ve sürdürülebilir büyüme için mutabakat sağlar, ortak refah ve kalkınma mesajı verir.” dedi.
Şi’nin zirveye katılmayacağına dair haberler, daha önce Batı ve Hint basınında yer almıştı. Zirvenin organizasyonunda yer alan diplomatik kaynaklara dayandırılan haberlerde, Çin heyetinin hazırlık toplantılarında Ukrayna Savaşı’ndan ekonomik yükün gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında paylaşımına, iklim değişikliğinden sağlığa kadar çok sayıda konuda bir zirve uzlaşmasına karşı itirazlarını dile getirdiği öne sürülmüştü.
Çin, Hindistan’ın ev sahipliğindeki zirveyi baltalamak mı istiyor?
Bazı Hint gözlemciler, Çin’in aralarındaki sınır ihtilafının yol açtığı anlaşmazlıklardan dolayı “Hindistan’ın ev sahipliğindeki zirveyi baltalamaya çalıştığı” görüşünü dile getirmişti.
Himalayalar’da bulunan ihtilaflı sınır bölgelerindeki gerginliklerin çözümüne yönelik görüşmeler sürse de Pekin ile Yeni Delhi arasında bu konudaki güvensizlik devam ediyor.
Çin Devlet Başkanı Şi, Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile Zirve kapsamında yaptığı gayriresmi görüşmede, görüşmelerin devamı ve bölgedeki gerilimin düşürülmesi konusunda mutabakata varmıştı.
Görüşmenin ardından yapılan ortak açıklamada, iki liderin, “(sınır ihtilafına ilişkin) diyalog ivmesinin sürdürülmesi, askeri ve diplomatik kanallardan müzakerelere devam edilmesinde uzlaştığı” belirtilmişti.
Modi, görüşmede iki ülke arasındaki sınır bölgelerini ayıran Fiili Kontrol Hattı’na uyulmasının Çin-Hindistan ilişkilerinin normalleşmesi için “şart” olduğunu vurgularken Şi, tarafların, “ikili ilişkilerdeki genel çıkarları akılda tutarak sınır sorununu uygun şekilde ele alması gerektiğini” vurgulamıştı.
Gözlemciler, verilen mesajlardan, görüşmenin ilan edildiği gibi “mutabakattan” çok, bir “restleşmeye” işaret ettiği değerlendirmesinde bulunmuştu.
BRICS, G20’ye karşı mı?
Öte yandan, 22-24 Ağustos’ta Güney Afrika’nın Johannesburg kentinde düzenlenen BRICS Zirvesi’nde Çin’in savunduğu genişleme politikasıyla, Suudi Arabistan, Arjantin, Birleşik Arap Emirlikleri, İran, Mısır ve Etiyopya’nın olduğu 6 yeni üye topluluğa davet edilmişti.
Çin’in G20’ye devlet başkanı düzeyinde katılmamasının, BRICS’in genişleme kararının hemen ardından gelmesi, Pekin’in yeni dünya düzenine ilişkin tavır değişikliğinin sinyalini veriyor olabilir.
Yükselen ekonomilerle gelişmiş ekonomileri bir araya getiren G20, gelişmekte olan ülkelerin küresel yönetimde sesini duyurduğu önemli bir forum işlevi görüyor.
BRICS üyesi Brezilya Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika dışında, Türkiye, Endonezya, Arjantin, Meksika ve Suudi Arabistan gibi yükselen ekonomiler grubun üyesi.
Genişlemenin ardından Pekin yönetiminin BRICS’i, Batı öncülüğündeki G7 ve hatta G20’ye karşı alternatif olarak konumlandırmak istediği yorumları yapılmıştı.
ABD ile süregelen gerilimler
ABD Başkanı Joe Biden ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Kasım 2022’de Endonezya’nın Bali Adası’nda düzenlenen zirvede yaptıkları görüşmede, iki ülke arasında artan ekonomik ve jeopolitik rekabeti “sorumlu şekilde yönetme” konusunda mutabakata varmıştı.
Önceki ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Ağustos 2022’de Çin ile egemenlik ihtilafı içindeki Tayvan’ı ziyaret etmesinin ardından kopma noktasına gelen ilişkilerde iletişim kanallarının yeniden kurulması konusunda görüş birliği sağlanmıştı.
Fakat aradan geçen zamanda, şubatta Çin’e ait yüksek irtifa balonunun ABD hava sahasına girmesinin yarattığı kriz ve ABD’nin teknoloji alanında Çin’e getirdiği yeni kısıtlamalarla siyasi gerilim artarak devam etmişti.
Şi’nin G20’ye katılmayarak çok taraflı bir platformda ABD lideri ile üst düzey temastan kaçınması, iki ülke arasında soğuk savaş bulutlarının henüz dağılmadığını da gösteriyor.
İngiltere’de yüksek faiz oranları ve borçlanma maliyetleri nedeniyle gelecek yıl toplam 28 bin şirketin iflas edebileceği bildirildi.
Merkezi Londra’da bulunan Ekonomik ve İş Araştırmaları Merkezi’nden (CEBR) yapılan açıklamada, ülkede yılın ikinci çeyreğinde toplam 6 bin 342 şirketin iflas ettiği hatırlatılarak, kuruluşun veriler üzerinden yapılan modellemelerine göre, ülkede 2024 yılının her bir çeyreğinde 7 bin şirket olmak üzere yılın tamamında toplam 28 bin şirketin iflas riskiyle karşılaşabileceği kaydedildi.
İngiltere Merkez Bankası’nın (BoE) faiz artırım politikasının bir yansıması olduğu belirtilen açıklamada, “Eğer büyük çaplı yatırımlar yüksek borçlanma maliyetleri nedeniyle ertelenirse ve şirketler iflas etmeye devam ederse, bunun ekonomi üzerinde malzeme tedarikçilerinden işini kaybedecek işçilere kadar hissedilecek etkileri olacaktır” ifadesine yer verildi.
İngiliz hükümetinin Temmuz ayında açıkladığı verilere göre, ülkede bu yılın ikinci çeyreğinde iflas eden şirket sayısı 6 bin 342 ile 2009 yılından bu yana en yüksek seviyesine ulaşmıştı.
Geçen ay, İngiltere Merkez Bankası (BoE), politika faizini 25 baz puan artırarak yüzde 5,25 seviyesine yükseltmişti.
Böylece politika faizi son 15 yılın en yüksek seviyesinin ulaşmıştı.
İngiltere Merkez Bankası, enflasyon hedefini yüzde 2 seviyesinde tutmaya devam ediyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ile Soçi’de görüşmelerde bulunuyor. Rus lider Türkiye ile gaz merkezi görüşmelerine dair “Umarım ki yakında sonuçlanır” ifadesini kullandı. Erdoğan ise açıklamasında “Merkez Bankası başkanlarımızın…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Rusya Devlet Başkanı Putin ile Soçi’deki görüşmesi başladı.
Putin görüşme öncesi yaptığı açıklamada Türkiye’den Rusya’ya tarım sevkiyatlarının artırılabileceğini söyledi. Putin gaz merkezi görüşmelerine dair ise “Umarım ki yakında sonuçlanır” ifadesini kullandı.
Erdoğan ise açıklamasında “Merkez Bankası başkanlarımızın görüşecek olmalarının, ikili ilişkilerde yerli para birimine adım atma noktasında önemli olduğuna inanıyorum” ifadesini kullandı.
Erdoğan ile Putin görüşmesinin en önemli gündem maddesi, 17 Temmuz’da Rusya’nın çekildiği Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması olacak.
Rusya-Ukrayna Savaşındaki son gelişmelerin de ele alınacağı görüşmede, başta enerji, ticaret, ekonomi ve turizm olmak üzere, iki ülke arasındaki ilişkiler de masaya yatırılacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ile Soçi’de görüşmelerde bulunuyor. Rus lider Türkiye ile gaz merkezi görüşmelerine dair “Umarım ki yakında sonuçlanır” ifadesini kullandı. Erdoğan ise açıklamasında “Merkez Bankası başkanlarımızın…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Rusya Devlet Başkanı Putin ile Soçi’deki görüşmesi başladı.
Putin görüşme öncesi yaptığı açıklamada Türkiye’den Rusya’ya tarım sevkiyatlarının artırılabileceğini söyledi. Putin gaz merkezi görüşmelerine dair “Umarım ki yakında sonuçlanır” ifadesini kullandı.
Putin ayrıca Erdoğan ile Ukrayna krizini görüşeceklerini belirterek “Tahıl anlaşmasını gündeme getireceksiniz, biz bu görüşmelere açığız” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise açıklamasında “Tahıl koridoruna dair yapacakları görüşmeden sonra Putin’le dünyaya verilecek mesaj, özellikle az gelişmiş Afrika ülkelerine yönelik bir adım, çok önemli olacak” dedi.
Erdoğan ayrıca “Merkez Bankası başkanlarımızın görüşecek olmalarının, ikili ilişkilerde yerli para birimine adım atma noktasında önemli olduğuna inanıyorum” ifadesini kullandı.
Erdoğan ile Putin görüşmesinin en önemli gündem maddesi, 17 Temmuz’da Rusya’nın çekildiği Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması olacak.
Rusya-Ukrayna Savaşındaki son gelişmelerin de ele alınacağı görüşmede, başta enerji, ticaret, ekonomi ve turizm olmak üzere, iki ülke arasındaki ilişkiler de masaya yatırılacak.
Almanya’nın ihracatı, küresel ekonomideki durgunluğun etkisiyle Temmuz’da aylık yüzde 0,9 azaldı.
Almanya Federal İstatistik Ofisi (Destatis), Almanya’nın Temmuz ayına ilişkin dış ticaret verilerini açıkladı.
Buna göre, ülkede mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış ihracat, Temmuz’da bir önceki aya kıyasla yüzde 1,5 düşüş beklentisine karşın yüzde 0,9 azalarak 130,4 milyar euro oldu. Böylece Almanya’da ihracat üç ay sonra yeniden gerilemiş oldu.
Temmuz’da ithalat ise yüzde 1,4 artarak 114,5 milyar euroya yükseldi.
Böylece Almanya’nın mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış dış ticaret fazlası 15,9 milyar euro oldu. Temmuz 2022’de söz konusu fazla da 4,2 milyar euro olarak kayıtlara geçmişti.
Temmuz 2022’ye göre ihracat yüzde 1 ve ithalat da yüzde 10,2 geriledi.
Almanya’da Temmuz ayı ihracatının 71,9 milyar eurosu Avrupa Birliği (AB) ülkelerine yapıldı. Ülke ithalatının 61,7 milyar euroluk bölümü de AB’den geldi.
Haziran ayına göre AB ülkelerine yapılan ihracat yüzde 0,5 ve bu ülkelerden yapılan ithalat yüzde 2,9 arttı.
Destatis verilerine göre, Almanya’nın, en önemli ticaret ortağı Çin’e ihracatı Haziran ayına kıyasla yüzde 1,2 artarak 8,3 milyar euro oldu. Söz konusu dönemde Almanya’nın diğer önemli ticaret ortağı ABD’ye ihracatı yüzde 5,2 artarak 13,5 milyar euroya yükseldi.
Almanya’nın Rusya’ya ihracatı Temmuz’da yüzde 2,2 artarak 700 milyon euroya yükseldi. Rusya’dan ithalat ise yüzde 15,7 gerileyerek 200 milyon euroya düştü.
Çin, Alman ekonomisini zorluyor
Analistlere göre, zayıflayan ihracat göz önüne alındığında, Avrupa’nın en büyük ekonomisine sahip Almanya’nın yılın ikinci yarısında yeniden resesyona girme riski giderek artıyor.
ING Küresel Makro Araştırma Başkanı ve Almanya Başekonomisti Carsten Brzeski, konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Ticaret, artık Alman ekonomisinin eskiden olduğu gibi güçlü ve dirençli bir büyüme itici gücü değil, daha çok bir engeldir.” ifadesini kullandı.
Brzeski, tedarik zincirlerindeki sürtüşmeler ve daha parçalı bir küresel ekonominin bu durumu etkilediğini belirterek, “Çin’in daha önce Almanya’dan satın aldığı malları giderek daha fazla üretebilmesini de ekleyin” değerlendirmesinde bulundu.
Alman ekonomisi, geçen yılın son çeyreğinde yüzde 0,4 ve yılın ilk çeyreğinde yüzde 0,1 küçülürken, yılın ikinci çeyreğinde büyüme gösterememişti.
Son yıllarda yaşanan Kovid-19 salgını, tedarik zinciri kesintileri ve Rusya-Ukrayna savaşı gibi çok sayıdaki kriz, Alman ekonomisinin zayıf yönlerini su yüzüne çıkarırken, Çin başta olmak üzere birçok ülkenin Almanya’dan ithal ettiği malları giderek daha fazla üretebilmesi ve yüksek enflasyonla artan faizler Alman ekonomisinin büyümesini daha da zorlaştırıyor.
Yavaşlayan küresel büyüme, sanayi üretimdeki düşüş, tüketicilerin yükselen enflasyonla baş etme çabası da Alman ekonomisini olumsuz etkiliyor.
Mühendislerin siparişleri düşüyor
Bu arada, ihracatta güçlü olan Alman makine mühendisliği şirketleri müşterilerinden gelen siparişlerin zayıflamasıyla mücadeleye devam ediyor.
Alman Mühendisler Derneği (VDMA), Temmuz’da yurt dışından gelen siparişlerin geçen yılın aynı ayına göre yüzde 11 düştüğünü bildirdi.
VDMA Başekonomisti Ralph Wiechers, konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Şirketler hala satışlarında artış kaydediyor. Ancak yeterli sayıda yeni siparişin bulunmaması nedeniyle sipariş birikimi, dolayısıyla üretim ve satış için kalan tamponlar giderek azalıyor” ifadesini kullandı.
Reuters’ın haberine göre, Mısır özel bir anlaşmayla yaklaşık yarım milyon ton Rus buğdayı satın aldı.
Dünyanın en büyük buğday ithalatçılarından biri olan Mısır’ın devlet tahıl satın alma kurumu, özel bir anlaşmayla iskontolu olarak yaklaşık yarım milyon ton Rus buğdayı satın aldı.
Reuters’ın dört kaynağa dayandırdığı haberine göre, Mısır, Ukrayna’daki savaşın ithalatı sekteye uğratmasının ardından geçen yıl ihaleler yerine doğrudan alımlara yönelmeye başlamıştı.
Bir ticari kaynak, Emtia Tedarik Genel Kurumu’nun (GASC) Cuma günü ticaret şirketi Solaris’ten maliyet ve navlun bazında (C&F) ton başına yaklaşık 270 dolar fiyatla yaklaşık 480 bin ton Rus buğdayı satın aldığını belirtti.
Reuters’a konuşan kaynaklar, fiyatın Rus hükümetinin yurt içi buğday fiyatlarını kontrol etmek için belirlediği gayriresmî taban fiyatın altında olabileceğini söylediler.
Diğer Rus buğday tedarikçileri taban fiyat olduğuna inandıkları ton başına 265 dolarlık gemide teslim fiyatını ve ton başına 270 doları aşan bir C&F fiyatını Cuma günü teklif etmişlerdi.
Ticari kaynaklar, taban fiyatın yasal olarak bağlayıcı olmadığını ancak tedarikçilerin Rusya Tarım Bakanlığı’nın talimatlarına uymalarının beklendiğini belirttiler.
Rusya’nın asgari taban fiyatının seviyesi konusunda piyasada netlik bulunmuyor.
Geçen hafta yapılan bir ihalede tüm Rus tedarikçiler FOB bazında ton başına 270 dolar olarak belirlenen taban fiyat üzerinden teklif vermiş, C&F fiyatları ise ton başına 286,25 dolar ile 291 dolar arasında değişmişti.
Ukrayna’daki savaşın ülkenin buğday ihracatını sekteye uğratmasının ardından Mısır, ağırlıklı olarak nispeten ucuz olan Rus tahılına bel bağlamıştı.