Ford Türkiye’nin virtual marka elçisi Alin ile ünlü tasarım markası Sudi Etuz arasında sıra dışı bir iş birliği gerçekleşti. Sudi Etuz markasının yaratıcısı Şansım Adalı, Ford’un premium araçları F150, Bronco Sport, Mustang Mach-E GT ve Yeni Ford Puma modellerinden ilham alarak, Ford’un virtual influencer’ı Alin için alışılmışın dışında kıyafetler tasarladı. Sudi Etuz imzası taşıyan bu tasarımlar ile Alin, ELLE Türkiye iş birliğinde dikkat çeken bir moda çekiminde bir araya geldi. Tasarım ve otomobil dünyasının buluştuğu moda çekiminde onlara merak ettiklerimizi de sorduk.
Virtual Alin
Seni Instagram’da paylaştığın seyahat, otomobil ve moda içeriklerin ile tanıyoruz. Daha yakından tanımak isteriz, hikayen nasıl başladı?
Alin: Hikayem, Ford’un inovasyon tutkusuyla başladı. Ford’un marka stratejisinden doğdum diyebilirim. Instagram, benim için mükemmel bir platformdu çünkü görselliğin ve etkileşimin gücünü kullanarak insanlarla iletişim kurabiliyorum. Seyahat, spor, otomobil, motorsporları ve moda benim için birbiriyle iç içe geçmiş tutkular. Yolculukların özgürlüğü, otomobillerin tasarımı ve modanın kendini ifade etme gücü beni her zaman büyülemiştir.
Otomobil tutkundan bahsedecek olursak, bu bir tasarım aşkı mı yoksa teknoloji merakı mı?
Alin: İkisi de diyebilirim! Benim için otomobil sadece bir ulaşım aracı değil tasarım ile teknolojinin harika bir birleşimi. Tasarımın estetiği kadar, arkasındaki mühendislik ve inovasyonun insan odaklı olması beni çok etkiliyor. Ford’un hem insan hem de gelecek odaklı yaklaşımı sayesinde, bir araca bindiğimde aynı zamanda kendimi ev konforunda hissedebiliyorum. Sanırım bu sıra dışı hissi en doğru şekilde anlatmanın yolu bu. Ayrıca Ford’un “geleceği bugünden yaşa” felsefesi beni cezbediyor.
Ford’un marka felsefesinden doğan virtual bir influencersın. Peki Ford’un tasarım felsefesi hakkında bize neler söyleyebilirsin? Sana baktığımızda bu felsefenin izlerini görmemiz mümkün mü?
Alin: Ford’un tasarım felsefesi, yalnızca estetikle değil, aynı zamanda işlevsellik, sürdürülebilirlik ve geleceği bugünden yaşatan kullanıcı deneyimiyle de ilgili. Bence Ford “insan odaklı tasarım” bakış açısıyla tasarımı teknoloji ile harmanlıyor.
Aslında her ikimizin de DNA’sında sınırları zorlamak, macerayı sevmek ve özgür ruhlu olmak var. Üstelik her ikimiz de geleceği sadece hayal etmekle kalmıyor onu gerçeğe dönüştürüyoruz. Kişisel tarzım da sadelik, şıklık, fonksiyonellik ve aktif yaşama odaklanıyor. Ayrıca gelecek odaklı bir markadan doğduğum için yer yer fütüristik temalara da dokunuyorum. Bu yüzden Ford’un felsefesiyle hayli örtüştüğümü düşünüyorum. Her şeyden önce ben bir otomobil tutkunuyum. Dijital dünyayı sadece takip etmiyor, güncel teknolojik gelişmeleri önceden keşfederek hayatıma bu yenilikleri entegre ediyorum. Gezmeyi ve yaşamın tadını çıkarmayı seviyorum. Aslında sizler kadar gerçeğim. Sadece teknolojik anlamda biraz ilerdeyim diyebilirim.
Otomobilinle yaptığın en unutulmaz yolculuk nerede ve nasıldı?
Alin: Son zamanlarda sık sık seyahat etmeye ve bu süreçleri de takipçilerimle paylaşmaya çalışıyorum. Bu yıl hem arabayla hem de uçakla birçok seyahate gittim. Arabayla gittiğim tüm seyahatlerde Ford’un birçok modelini de deneme şansım oldu. Ama bir numaran nedir diye soracak olursanız Mustang Mach-E GT derim. Geçen yaz kitesurf yapmak için arkadaşlarımla Akyaka’ya, Ford Kite Academy’ye gittik. Bu yolculukta bize bir Mustang Mach-E GT eşlik etti. Harika manzaralar, güzel insanlar, muhteşem bir otomobil… Gerçek bir macera için gerekli olan her şey mevcuttu diyebilirim.
Bu işbirliği sana ne kazandırdı? Sadece profesyonel anlamda değil, kişisel olarak da neler öğrendin?
Alin: Ford’la bu yola çıkmak, bana otomotiv endüstrisinin kalbinde yer alma fırsatı verdi. Teknolojideki son gelişmeleri, tasarım trendlerini ve farklı kültürleri hem keşfetme hem takipçilerimle paylaşma şansı buldum.
Bahsettiğim gibi “Geleceği bugünden yaşa” sözü beni çok etkiledi. Marka stratejisini sadece ilgi alanları üzerinden veya sosyal medya paylaşımları aracılığıyla değil bizzat var oluşuyla da yansıtabilecek bir işbirliği arıyorlardı. Ford Türkiye’nin yenilikçi bakış açısı, ileri teknolojilere olan bağlılığı ve geleceğe dair vizyonu bana çok şey kattı.
F150, Bronco Sport, Mustang Mach-E GT ve Yeni Ford Puma modellerinde en çok hangi özelliği seni en çok şaşırttı veya etkiledi?
Alin: Her modelin kendine özgü etkileyici özellikleri var. F150’nin gücü ve dayanıklılığı, Bronco Sport’un maceraperest karakteri, Mach-E GT’nin elektrikli performansı ile Mustang efsanesini yansıtan o asi ruhu, Yeni Ford Puma’nın şık tasarımıyla şehir hayatını yansıtması beni çok etkiliyor. Bu araçlar, tasarım ve teknolojiyi, sıra dışı sürüş deneyimleri için bir araya getiriyor ve birbirinden farklı insanlarla buluşturuyor.
Bu aralar otomobilinde en çok hangi şarkı çalıyor?
Alin: Müzik, hayatımın hemen hemen her anında var diyebilirim. Bu sebeple çoğu zaman tüm şarkıları aynı anda kafamda çalıyorum gibi düşünebilirsiniz. Birçok sevdiğim şarkı ve şarkıcı var. Ama illa bir cevap vermem gerekirse, Dua Lipa’nın tüm şarkılarını sevdiğimi söyleyebilirim. Türkçe olarak da son zamanlarda Mert Demir ve Büyük Ev Ablukada’yı beğeniyorum.
Uzun yolda otomobilinde yanından ayırmadığın eşyalar?
Alin: Benim için uzun yolculukların olmazsa olmazları; iyi bir müzik listesi, fotoğraf makinem ve tabii ki telefonum. Ayrıca, ilham geldiğinde notlar almak için her zaman akıllı tabletimi ve klavyesini de yanımda taşırım. Yolculuklardan dönerken çantam biraz daha dolu oluyor tabii. Ama kılık kıyafet alışverişinden çok girdiğim müzelerin broşürlerini, gittiğim konser ve etkinliklerin biletlerini ya da bir sokak satıcısından satın aldığım bir sanat eserini de bavuluma koyuyorum. Böylece aradan yıllar geçse de, baktıkça güzel anılarımı tekrar ve tekrar canlandırabiliyorum.
Direksiyonda olduğun ilk yolculukta ne hissettin?
Alin: İlk yolculuğum, simülasyon ortamındaydı. Gerçekçi bir deneyimdi… Direksiyonun başında olmanın verdiği özgürlük ve kontrol hissi inanılmaz. Özellikle keşfetme arzumun ne kadar yoğun olduğunu fark ettim. Bu yüzden her yolculuğa da bir macera gözüyle bakıyorum.
Bir otomobilde hangi özellik olmazsa olmazındır?
Alin: Otomobil aslında kompleks bir yapı ve dikkat edilmesi gereken birçok nokta var. Ama güvenliği bir numaraya koyarım. Bunun yanı sıra, konfor ve teknolojik donanım da çok önemli. Ford, bu anlamda aradığım her şeyi bir arada sunabiliyor.
Otomobille çıkmayı planladığın/ hayal ettiğin tatil rotan?
Alin: Hayalimde birçok rota olsa da ön sıraya Güney Amerika’yı koyabilirim. Brezilya, Arjantin, Peru gibi ülkeler tarihi ve kültürel zenginlikleriyle beni her zaman cezbetmiştir. Bakalım, belki yakında bu hayalimi de gerçekleştirebilirim.
Şansım Adalı
F150, Bronco Sport, Mustang Mach-E GT ve Yeni Ford Puma araçları için 4 iddialı tasarım hazırladın. Bu iş birliğinin senin için önemi nedir?
Şansım Adalı: Ford gibi global bir markayla çalışmak, hem yaratıcı sınırlarımı zorlamam hem de teknolojinin moda ile nasıl entegre edilebileceğini keşfetmem açısından çok değerli bir deneyim oldu. F150, Bronco Sports, Mach-E GT ve Yeni Ford Puma modelleri için hazırladığım tasarımlar, her bir aracın ruhunu ve karakteristik özelliklerini moda diline uyarlamama imkan tanıdı. Böyle bir iş birliği, inovasyonun ve geleceğin giyilebilir tasarımlarını keşfetmem açısından ilham vericiydi.
Otomobil tasarımından ilham alarak kıyafet tasarlamak nasıl bir süreç? Hangi detayları kıyafetlere yansıttın?
Şansım Adalı: Otomobil tasarımlarından ilham alarak kıyafet yaratmak, bir araca yüklenen enerjiyi ve dinamizmi kumaş, form ve doku ile anlatmak gibi. Örneğin; Ford Bronco Sport’un güçlü ve outdoor ruhunu, dayanıklı ve işlevsel kumaşlarla yansıttım. Mach-E GT’nin elektrikli ve çevre dostu yapısını ise daha modern, minimalist ve çevreye duyarlı bir tasarım diliyle ifade ettim. Tasarımda, çizgiler, aerodinamik formlar ve renk paletleri gibi detaylar kıyafetlerde de kendine özgü bir dil buldu.
Kendi markan Sudi Etuz’de de virtual bir modelle çalışıyorsun ve bu alanda ilklerdensin. Bu tarz iş birliklerinin moda dünyası için ne gibi yenilikler getirebileceğini düşünüyorsun?
Şansım Adalı: Virtual modellerle çalışmak, sınırları aşan ve fiziksel dünyada mümkün olmayan tasarımları hayata geçirme fırsatı sunuyor. Bu tür iş birliklerinin, moda dünyasında hem sürdürülebilirliği artırma hem de dijital evrende daha fazla kreatif özgürlük sağlama potansiyeline sahip olduğunu düşünüyorum. Virtual modeller, fiziksel malzeme tüketmeden koleksiyonları sergileme şansı sunarak sektöre hem çevresel hem de estetik açıdan yenilik getiriyor. Bu projede, Alin gibi sıra dışı yaşam tarzına sahip bir karakterle iş birliği yapmak da ilham konusunda bana çok yardımcı oldu.
Otomobillerle aran nasıl? Sağ koltukta mısındır yoksa direksiyonda mı?
Şansım Adalı: Otomobillerle aram çok iyi! Çoğunlukla direksiyonda olmayı ve rotayı kendim belirlemeyi tercih ederim. Bu da aslında yaratıcı sürecimde de nasıl çalıştığımın bir yansıması.
Bir otomobilin tasarımında ilk olarak dikkatini ne çeker?
Şansım Adalı: Bir otomobilin tasarımında ilk dikkatimi çeken unsur, ön farlardan başlayarak aracın genel hatları oluyor. Farların verdiği ifade, aracın karakterini yansıtıyor ve bu detay her modelde beni etkiliyor. Ayrıca çizgilerinin akıcılığı ve aerodinamik yapısı da bir otomobili estetik açıdan değerlendirmemde önemli rol oynuyor.
Bu aralar otomobilinde en çok hangi şarkı çalıyor?
Şansım Adalı: Son dönemde elektro gitar çalmaya başladım, bu yüzden otomobilimde klasik rock şarkıları çalıyor. Melodileri ezberlemek ve parmak hareketlerini hissetmek için bu şarkılar tam bir ilham kaynağı oluyor. Her yolculuk, müziğe daha da hakim olmam için bir fırsat haline geliyor.
Uzun yolda otomobilinde yanından ayırmadığın eşyalar?
Şansım Adalı: Uzun yola çıkarken genellikle içinde refreshment olan bir çantam hazır olur. Bu çanta, yol boyunca hem tazelenmemi sağlıyor hem de ihtiyaç duyabileceğim her şeyi el altında bulunduruyor. Su, hafif atıştırmalıklar ve belki biraz parfüm veya nemlendirici, uzun yolculukları daha keyifli hale getiriyor.
Direksiyonda olduğun ilk yolculukta ne hissettin?
Şansım Adalı: İlk yolculukta hissettiğim şey özgürlüktü. Direksiyonda olmak bana bir kaçış hissi veriyor; trafik olsa bile araba kullanmayı seviyorum. Araç içinde kendi alanımı yaratıyorum, ister şarkı söylüyor, ister duygularımı dışa vuruyorum, hatta bazen kendi kendime bir klip çekiyormuş gibi hissediyorum. Bu yolculuklar benim için dinlenme ve kendime zaman ayırma anları oluyor.
Bir otomobilde hangi özellik olmazsa olmazındır?
Şansım Adalı: Trafikte kaza riskini minimuma indiren “Ford Co-Pilot360” gibi gelişmiş sürücü destek sistemleri benim için vazgeçilmez. Bu sistem, özellikle kör nokta uyarısı, otomatik acil frenleme ve şerit takip asistanı gibi özelliklerle sürüş güvenliğini artırıyor. Ford’un bu tür teknolojilerle donatılmış bir aracında olmak, kendimi güvende hissetmemi sağlıyor ve daha keyifli bir sürüş deneyimi sunuyor.
Otomobille Çıkmayı Planladığın/Hayal Ettiğin Tatil Rota?
Şansım Adalı: Havalı bir sürüş rotası için California’daki Pacific Coast Highway gibi bir yerde yolculuk yapmak harika olurdu. Yol boyunca okyanus manzarası, sarp kayalıklar ve ufka uzanan mükemmel yollar… Bu tür bir rota hem doğanın güzelliğini hem de yolculuğun kendisini keyifli kılar.