PrizmaBetGüncelGirişAdresiHızlıveGüvenilirErişim!

Alman üretim sektörü ekonomik zorluklarla boğuşmaya devam ediyor, zayıf talep nedeniyle işten çıkarmalar hızlandırıldı

Alman ekonomisindeki zayıf görünüm ve yapısal sorunlar nedeniyle, Alman şirketlerin maliyetleri düşürmek ve rekabet gücünü korumak için fabrika kapatma ve işten çıkarma planları artıyor.

Fortune 500 Avrupa listesinde yer alan Alman şirketleri, bu yıl çoğunluğu ülkenin imalat sektöründen olmak üzere 100 binden fazla çalışanı işten çıkarmayı planladıklarını duyurdu.

Kovid-19 sonrası ekonomide yaşanan zorluklara bağlı olarak artan maliyet ve düşen karlılıkla mücadele etmek için büyük çaplı işten çıkarmaya giden şirketler arasında, Bosch, Volkswagen, Thyssenkrupp, Deutsche Bahn ve Siemens de bulunuyor.

Avrupa’nın en büyük ekonomisi olan Almanya’nın bel kemiğini oluşturan şirketler, artan enerji fiyatları ve ihracata bağımlı Almanya ekonomisinde özel bir sorun olan dış talepteki düşüşe bağlı sert makroekonomik rüzgarlarla mücadele etmekte zorlanırken, ülke bu yıl üst üste ikinci kez negatif ekonomik büyüme ortamına hazırlanıyor.

ALMAN SANAYİSİ ZAYIFLIYOR

Alman ekonomisi, özellikle bölgedeki diğer ülkelere oranla daha büyük bir rol oynayan imalat sektöründeki kalıcı zayıflık nedeniyle kırılganlığını koruyor.

Yılın ikinci çeyreğinde yüzde 0,3 küçülen ülke ekonomisi, üçüncü çeyrekte yüzde 0,2 büyüme kaydederek teknik resesyona girmekten kurtuldu.

Ancak, imalat sektörü Alman ekonomisinin beşte birinden fazlasını oluşturuyor ve ihracata bağımlı olan Alman imalat sanayisi, küresel ekonomideki yavaşlamadan, artan Çin rekabetinden ve Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası yüksek enerji fiyatlarından olumsuz etkileniyor.

Almanya’da imalat sanayi Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) 2022’nin başından beri durgunluk içinde. Ülkede imalat sanayi PMI, uzun süredir faaliyetlerde büyümeyi gösteren 50 puan seviyesinin altında kalırken, ekonomide belirsizlikle fabrikalarda işten çıkarmalar artıyor.

Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası Avro Bölgesi’nde yükselen enflasyona karşı artan faiz oranları, Alman şirketlerin yatırım yapma arzusunu frenlerken, Çin ve Türkiye başta olmak üzere birçok ülkenin Almanya’dan ithal ettiği malları giderek daha fazla üretebilmesi Alman sanayisinin düşüşten kurtulmasını zorlaştırıyor.

BOSCH’UN 5 BİN 500 KİŞİYİ İŞTEN ÇIKARMA KARARI

Almanya’da rakamsal olarak büyük işten çıkarmalara son olarak, otomotiv sektörünün önemli tedarikçilerinden Bosch katıldı. Şirket, otomotiv biriminde dünya genelinde 5 bin 500 kişiyi işten çıkarma kararı aldı. Bosch, ilave olarak üretim tesislerinde kısa mesaiye gidileceğini açıkladı.

Alman otomotiv ve sanayi tedarikçisi Schaeffler, 5 Kasım’da otomobil üreticilerinden zayıf talep nedeniyle yeniden yapılanmaya giderek, 2 bin 800’ü Almanya’da olmak üzere Avrupa’da toplam 4 bin 700 kişiyi işten çıkaracağını duyurmuştu. Schaeffler, Avusturya ve İngiltere’deki fabrikaları kapatmayı da planlıyor.

Avrupa’nın en büyük otomobil üreticisi Volkswagen de 28 Ekim’de Almanya’da en az üç fabrikayı kapatma ve büyük çaplı işten çıkarma planladığını bildirmişti.

Şirket tarihindeki en büyük maliyet ve yapısal krizle mücadele eden Volkswagen, dün gece zorlu görüşmelerin ardından Almanya’da 35 bin kişiyi işten çıkarmak için sendika ile anlaşmaya vardı.

THYSSENKRUPP 11 BİN KİŞİYİ İŞTEN ÇIKARACAK

Alman çelik üreticisi ve teknoloji firması ThyssenKrupp’tan 25 Kasım’da yapılan açıklamada, çelik biriminde 2030’a kadar 5 bin kişinin işten çıkarılmasının planlandığı belirtilmişti.

Şirket, buna ek olarak ticari faaliyetlerin satışı veya dış hizmet sağlayıcılara devri yoluyla 6 bin kişinin daha işten çıkarılmasının planlandığını açıklamıştı. Alman çelik şirketi, üretim kapasitesinin 11,5 milyon tondan 8,7 ila 9 milyon ton seviyesine düşürülmesini de öngörüyor. ThyssenKrupp Steel Europe’un 27 bin çalışanı bulunuyor.

Kamyon üreticisi Daimler ağustosta yaptığı açıklamada, özellikle Almanya’daki fabrikalarını etkileyecek şekilde, işlerin dondurulacağını ve çalışanların çalışma saatlerinin azaltılacağını duyurdu.

Siemens AG Yönetim Kurulu Başkanı ve Üst Yöneticisi (CEO) Roland Busch, 14 Kasım’da şirketin, otomasyon işinde devam eden zayıflık nedeniyle dünya çapında işten çıkarma yapabileceğini bildirdi. İstihdam daralmasının dört haneli rakamların altında veya ortasında (5 bin) olacağını belirten Busch, henüz kesin bir rakam belirlenmediğini söyledi.

Almanya merkezli Deutsche Bank da birkaç yıl içinde maliyetlerini 500 milyon avro azaltmak amacıyla 800 kişiyi, işten çıkarma kararı aldı.

Diğer Alman otomobil üreticileri de şimdiye kadar işten çıkarmalar konusunda temkinli kalırken, kasım ayında Mercedes-Benz, önümüzdeki yıllarda yıllık maliyetleri birkaç milyar avro azaltmayı planladığını açıkladı. Şirket iş gücü azaltımının da bu stratejinin bir parçası olduğuna işaret etti.

Mercedes-Benz Group AG Mali İşler Direktörü (CF0) Harald Wilhelm 25 Ekim’de 3. çeyrek finansal sonuçlarının hedeflerini karşılamadığını belirterek, maliyetlere ve verimliliğe daha da fazla odaklanacaklarını kaydetti.

ALMANYA’DA ŞİRKETLERİN İSTİHDAM EĞİLİMİ AZALMAYA DEVAM EDİYOR

Almanya’da Alman Ekonomi Araştırma Enstitüsü (Ifo) İstihdam Barometresi, sipariş yetersizliği ve ekonomik krizin etkisiyle aralıkta Kovid-19 salgınının yaşandığı Temmuz 2020’den bu yana en düşük puana geriledi.

Ifo açıklamasında, “Ekonomik kriz özellikle sanayide personel planlamasına damgasını vuruyor. Neredeyse tüm sektörler işte çıkarma düşünüyor. Metal endüstrisi ve otomobil üreticileri ve tedarikçileri en çok etkilenenler.” ifadelerine yer verildi.

‘MADE IN GERMANY ALGISIYLA PAHALI BİR BİÇİMDE ŞHRAÇ ET’ BAŞLIKLI İŞ MODELİ ARTIK İŞE YARAMIYOR

Yapısal sorunların da ekonomiyi frenlediği Almanya’da, bir zamanlar oldukça başarılı olan “Ucuz enerji ve ara malı ithal et, bunları işle ve yüksek kaliteye sahip mal olarak ‘Made in Germany’ algısıyla pahalı bir biçimde ihraç et” başlıklı iş modeli artık işe yaramıyor.

Kovid-19 salgını, tedarik zinciri kesintileri, Rusya-Ukrayna Savaşı gibi son dönemde yaşanan çok sayıda kriz, Alman ekonomisinin zayıf yönlerini su yüzüne çıkarırken, ülkenin, jeopolitik sorunlar, iklim değişikliği, durgun ekonomi ve demografik zorlukların üstesinden gelme konusunda birtakım sorunlarla karşı karşıya bulunması da dikkati çekiyor.

Almanya’nın halen “kendi ürettiği bürokrasi, kurallar ve prosedürler altında da ezildiği” belirtiliyor.

Alman ekonomisi, “Çok az yatırım, çok fazla bürokrasi ve aşırı yüksek lokasyon maliyetleriyle” sıkışırken, iç ve dış siyasi çalkantıların ortasında Avrupa’da ve uluslararası alanda geride kalarak zemin kaybediyor. Tarihsel olarak küreselleşme ve ucuz enerji girdilerine dayanarak ücretlerin ve yaşam standartlarının yükselmesini sağlayan Alman büyüme modeli yapısal zorluklar ve jeopolitik risklerle karşı karşıya.

Küresel ticarette korumacılık artıp bir taraftan Rusya-Ukrayna Savaşı enerji maliyetlerini yükseltirken, Almanya’nın reel GSYH büyümesi Kovid-19’dan beri G7’de en alt sıralarında yer alıyor. Ekonomide ABD ve Çin’e ticari bağımlılık, yüksek enerji fiyatları, yatırım harcamalarının yetersizliği ve kötüleşen demografik koşullar gibi zorluklar söz konusu.

İhracata bağımlı olan ve ülkenin GSYH’nin neredeyse yüzde 30’unu oluşturan Alman sanayisi küresel ekonomideki yavaşlamadan, artan Çin rekabetinden ve Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan sonra yüksek enerji fiyatlarından olumsuz etkileniyor.

ÇİN, ‘YENİ ALMANYA’ OLDU

ING Küresel Makro Araştırma Başkanı ve Almanya Başekonomisti Carsten Brzeski, konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Sanayi üretiminin ekimde bir kez daha düşmesiyle Almanya’da sanayideki çöküşün sonu görünmüyor.” ifadelerini kullandı.

Brzeski bir notunda, “Çin’in ‘yeni Almanya’ haline geldiği bir dünyada, en azından imalatta, Almanya’nın ucuz enerji ve kolay erişilebilir büyük ihracat pazarlarından oluşan eski makro iş modeli artık işe yaramıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Carsten Brzeski, 2024’te neredeyse yüzde 5 azalan Alman sanayi üretiminde ekimde yaşanan düşüşün Alman ekonomisinde kış aylarında resesyon riskini artırdığını kaydetti.

Alman sanayisinin son birkaç yıldır tüm ekonominin sorunlarının en iyi örneği olduğunu ifade eden Brzeski, “Alman sanayisi konjonktürle ve yapısal rüzgarlar arasında sıkışıp kaldı ve ucuz enerji ve kolay erişilebilir büyük ihracat pazarlarından oluşan geleneksel makro iş modelinin artık işe yaramadığı gerçeğiyle yüzleşti. Bu nedenle, pandeminin başlamasından neredeyse beş yıl sonra, Alman sanayi üretimi hala pandemi öncesi seviyesinin yüzde 10’dan fazla altında.” açıklamasında bulundu.

Brzeski, “ABD’deki ‘komşunu dilendir’ ekonomi politikalarının modern ve potansiyel olarak daha agresif bir versiyonu sadece Alman ihracatına değil, şirketlerin üretimlerini ABD’ye taşımaları halinde Alman yatırımlarına da zarar verebilir. Buna bir de Almanya’nın en önemli ikinci ihracat ortağı Fransa’nın siyasi sıkıntıları eklenince, Alman sanayisinin görünümü, en azından kısa süreli bir konjonktürel toparlanmanın ötesinde, pek de iç açıcı görünmüyor.” değerlendirmesinde bulundu.

patronlardunyasi.com

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

ABD, Huawei işlemcisinde bulunan TSMC çipini sipariş eden Sophgo’yu kara listeye almayı planlıyor

ABD’nin, Çinli teknoloji şirketi Sophgo’yu kara listeye almayı planladığı bildirildi. Konuya yakın bir kaynağa göre, Biden yönetimi, Tayvanlı çip üreticisi TSMC’nin Sophgo’ya sağladığı bir çipin, Huawei’nin Ascend 910B işlemcisinde kullanıldığını tespit ettikten sonra harekete geçti.

Sophgo, Huawei’ye yardım ettiği gerekçesiyle ABD tarafından cezalandırılması planlanan son Çinli şirketlerden biri oldu. ABD Ticaret Bakanlığı, Sophgo’nun Varlık Listesi’ne eklenmesi için işlem başlattı. Bu listeye alınan şirketler, ABD’nin ulusal güvenlik ve dış politika çıkarlarına aykırı faaliyetlerde bulundukları gerekçesiyle ticaret kısıtlamalarına tabi tutuluyor. Listedeki şirketlere, lisans olmadan ABD teknolojisi ve ürünlerinin ihraç edilmesi yasaklanıyor.

Sophgo, daha önce yaptığı bir açıklamada, “Huawei ile hiçbir zaman doğrudan veya dolaylı bir ticari ilişki içinde olmadıklarını” ifade etmişti. Ancak, Sophgo’nun yerel yönetimlere ve devlet şirketlerine yapay zeka çipleri sağladığı tespit edildi. Bu çiplerin, Çin devlet üniversiteleri ve gözetim sistemlerini geliştirmek isteyen polis karakolları tarafından da kullanıldığı belirlendi.

ÇİPİN İZİNİ SÜRME

Teknoloji araştırma şirketi TechInsights, Huawei’nin Ascend 910B işlemcisini inceledi ve içinde TSMC tarafından üretilen bir çip buldu. Çipin, Sophgo’nun tasarımıyla eşleştiği ortaya çıktı. Bu gelişme üzerine TSMC, Sophgo’ya yönelik sevkiyatlarını askıya aldı. Şirket, 2020’den bu yana Huawei’ye çip tedarik etmediğini daha önce açıklamıştı.

ABD-ÇİN TEKNOLOJİ GERİLİMİ

ABD, Çinli teknoloji şirketlerinin ulusal güvenliğe tehdit oluşturduğunu gerekçe göstererek yaptırımları artırıyor. Huawei, 2019 yılında kara listeye alınmış ve o tarihten bu yana ABD’nin teknoloji ve ticaret kısıtlamalarına tabi tutulmuştu. Şimdi ise Huawei ile bağlantılı olduğu düşünülen Sophgo’nun da bu listeye eklenmesi gündemde.

ABD Ticaret Bakanlığı ve Sophgo, konuyla ilgili yorum yapmaktan kaçındı. Bu gelişme, ABD ile Çin arasındaki teknoloji geriliminin devam ettiğini ve Huawei’nin uluslararası tedarik zincirindeki etkisinin yakından incelendiğini gösteriyor.

patronlardunyasi.com

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Huawei’nin Çin pazarındaki artışı ilk kez Apple’ı geride bıraktı

Pazar araştırmacısı Canalys’in verilerine göre, Huawei’nin Çin’deki premium akıllı telefon satışları yüzde 34 oranında artış gösterdi. Böylelikle artış oranında şirket Apple’ı geride bıraktı.

Pazar araştırmacısı Canalys’in yeni rakamlarına göre, Huawei Technology’nin Çin’deki premium akıllı telefon satışları Eylül ayında sona eren çeyrekte yıllık bazda yüzde 34 artarak şirkete pazarın yüzde 33’ünü kazandırdı.

Apple, aynı dönemde Çin’deki iPhone sevkiyatlarında yüzde 5 düşüş yaşadı, ancak yine de yüzde 52 pazar payıyla premium akıllı telefon segmentinde lider.

Dünyanın en büyüğü olan Çin’in akıllı telefon pazarı, 2024’te beş yıl içinde ilk büyümesini gösterecek.

Rakamlar, Huawei’nin 2019’da başlayan ABD yaptırımlarının ardından geçen yıl sürpriz bir geri dönüşle piyasaya sürdüğü Mate 60 serisinin güçlü satışlarını yansıtıyor.

Katlanan telefonlara yoğun talep

Araştırma şirketi CINNO’nun Kasım ayındaki raporuna göre, Huawei ayrıca 3. çeyrekte yaklaşık 1,12 milyon katlanabilir telefon sevkiyatı gerçekleştirdi ve bir önceki yıla göre yüzde 97 artışla, Honor, Vivo, Xiaomi ve Samsung Electronics’in önünde Çin anakarasında katlanabilir telefonların en çok satanı konumunu korudu.

Canalys, yapay zeka donanımlı telefonlara olan talebin, üst düzey akıllı telefon segmentinin üçüncü çeyrekte dünya çapında yüzde 15 büyümesine yardımcı olduğunu söyledi.

Canalys rakamlarına göre, hafif satış düşüşüne rağmen Apple, iPhone 15 Pro Max’ın liderliğinde Çin’deki en iyi 10 akıllı telefon modelinin yarısını oluşturdu.

Huawei’nin Pura 70 serisi, çeyrek boyunca anakaradaki tüm üst düzey akıllı telefon modelleri arasında sevkiyatlarda altıncı sırada yer aldı.

Honor’un pazar payı yüzde 5

Honor, premium akıllı telefon pazarının yüzde 5’ini elinde tutarken, bunu hem Xiaomi hem de Samsung yüzde 3’erlik oranları ile takip ettiler.

Apple, Eylül ayında piyasaya sürülen iPhone 16’nın da desteğiyle yıllık yüzde 10’luk satış artışının ortasında, yüzde 63’lük bir payla küresel premium segmente hakim oldu.

Samsung, yüzde 21’lik küresel pazar payıyla 2. sırada yer aldı ve onu yüzde 8’lik Huawei izledi.

Huawei, Mate 70 serisini Kasım ayında piyasaya sürdü ve bir yönetici geçen hafta Çin’in devlete ait Securities Times gazetesine talebin “aşırı” olduğunu söyledi.

Huawei’nin tüketici iş grubu CEO’su He Gang, gazeteye, depozito gerektirmeyen telefon için yapılan rezervasyonların 6,7 milyonu aştığını söyledi.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız! 

Prizmabet giriş: ABD’den Çin’e yeni yapay zeka kısıtlamaları

ABD’de Biden yönetimi, Pekin’in teknolojik erişimini kontrol altına almak amacıyla, Çin’in çipler ve yapay zeka için hayati önem taşıyan bileşenlere erişimine yönelik yeni kısıtlamaları açıkladı.

ABD, Çin’in yapay zekâ teknolojilerindeki gelişimini yavaşlatmak için sınırlamaları artırıyor.

ABD Ticaret Bakanlığı, ABD firmaları tarafından yabancı tesislerde üretilenler de dahil olmak üzere yüksek bant genişliğine sahip bellek ve çip yapım ekipmanlarının satışına ek kısıtlamalar getirdi.

Bakanlık ayrıca ilk açıklamada isimlerini belirtmese de Pekin adına hareket etmekle suçladığı 140 Çinli kuruluşu daha kara listeye aldı.

ABD yönetimi, yıllardır gelişen ticari kısıtlamalarla, Çin’in ordusuna yardımcı olabilecek gelişmiş yarı iletkenler ve yapay zeka sistemleri konusundaki yurt içi gelişimini yavaşlatmayı hedefliyor.

ABD Sanayi ve Güvenlik Dairesi, kısıtlamalarla Çin’in askeri modernleşmesi için kritik önemdeki teknolojileri üretme kapasitesinin sınırlanacağını bildirdi.

ABD Ticaret Bakanı Gina Raimondo. konuyla ilgili yaptığı açıklamada “Bu adım, Biden-Harris Yönetiminin müttefikleri ve ortaklarıyla birlikte, Çin Halk Cumhuriyeti’nin ulusal güvenlik için risk oluşturan ileri teknolojilerin üretimini yerlileştirme becerisine zarar verme hedefli yaklaşımının doruk noktasıdır. Hiçbir yönetim, Çin’in askeri modernizasyonunu ihracat kontrolleri yoluyla stratejik olarak ele alma konusunda bu kadar sert olmamıştı.” ifadelerini kullandı.

 Prizmabet, online bahis ve oyun sektöründe önemli bir yer edinen bir platform olarak dikkat çekiyor. Spor bahislerinden canlı casino oyunlarına kadar geniş bir oyun yelpazesi sunan site, kullanıcılarına eğlenceli ve kazançlı bir deneyim vaat ediyor. Güvenlik ve adalet konusunda sıkı standartlara sahip olan Prizmabet, kullanıcılarının memnuniyetini önceliklendiriyor ve çeşitli promosyonlar ile daha da cazip hale geliyor. Mobil uyumluluğu sayesinde her yerden erişilebilen site, kullanıcı dostu arayüzü ile de her seviyeden oyuncuya hitap ediyor. Prizmabet, dinamik yapısı ve sürekli güncellenen oyun seçenekleri ile online bahis ve casino dünyasında öne çıkmayı başarıyor.

Çin’den küresel çelik üretimine darbe! Kritik ürünün ihracatı sınırlandırılıyor

Çin, dayanıklı çelik üretiminde kullanılan, otomotiv ve uçak sanayinden, inşaat ve madenciliğe kadar pek çok sektörü etkileyecek ‘tungsten’ ihracatını sınırlandırıyor. Küresel tungsten arz zincirinin yüzde 80’ini kontrol eden Çin’in bu kararı büyük yankı uyandırırken gözler ABD ve Güney Kore’li üreticilere çevrildi.

Çin, düşük fiyat politikası sayesinde dünya genelindeki tungsten arz zincirinin yüzde 80’ini kontrol ediyor. Çelik üreriminde kullanılan bu kritik maden, otomotivden uçak sanayisine, inşaattan madenciliğe pek çok sektör için büyük önem arz ediyor.

Ancak Çin, ihracatı sınırlandırmaya hazırlanırken gözler diğer tungsten tedarikçilerine döndü. Güney Kore Sangdong madenini yeniden açmaya karar verirken, Kanada merkezli Almonty Industries ise kapasiteyi yarı yarıya artırmayı hedefliyor.

1 Aralık’ta yürürlüğe girecek

CNBC-e’nin haberine göre, Çin tungsten ve diğer kritik mineralleri ihraç etmek isteyen şirketlerin lisans alması gerektiğini açıklarken yeni kuralların 1 Aralık’ta yürürlüğe gireceği öğrenildi. Bu adım, ABD ile Çin arasındaki artan gerilimle birlikte, Çin dışındaki tungsten kaynaklarına olan talebin artış gösterdiği bir dönemde geldi.

Tungsten fiyatları ve üretim tartışmaları

Madencilik stratejisti Christopher Ecclestone ise Çin’in tungsten kararı için geç kalındığını belirtiyor. Ecclestone tungsten fiyatlarının ton başına 335 dolar seviyesinde olduğunu, madenciliğin kârlı hale gelebilmesi için bu fiyatların yaklaşık 50 dolar artması gerektiğini belirtiyor.

Çin ihracatı sınırlarken, ABD de eylül ayında Çin tungstenine yüzde 25 ek gümrük vergisi uygulamaya başladı.

Güney Kore’den yeni maden adımı

ABD, 2015 yılından bu yana ticari tungsten üretimi yapmazken, Güney Kore’de dünyanın en büyük tungsten madenlerinden biri yeniden faaliyete geçmek üzere. Kanada merkezli Almonty Industries, Sangdong madeninde üretimi yeniden başlatmak için önemli bir adım attı. İlk aşamada, madenin 250 doğrudan ve 1.500 dolaylı iş yaratacağı tahmin ediliyor.

ABD ve tungsten üretimi: Alternatif kaynaklar aranıyor

ABD Jeolojik Araştırmalar Kurumu’na göre, ülkede tungsten üretimi yapılmıyor ancak Alaska, Arizona, Idaho ve Nevada ile beraber toplam 12 eyalette önemli tungsten yatakları bulunuyor.

Idaho’da, Kanadalı Demesne Resources şirketi, IMA tungsten madenini satın almak için 5,8 milyon dolarlık bir anlaşma imzalamaya hazırlanıyor. Şirket, madenin üretime 2024 baharında başlamasını planlıyor.

Uzmanlar, Çin içindeki ve dışındaki tungsten talebinin artmaya devam edeceğini ancak Güney Kore, Kazakistan, Avustralya ve İspanya’daki projelerle birlikte arzın önümüzdeki yıllarda dengeye kavuşabileceğini belirtiyor.

Talep düşüklüğü ve Çin etkisi Alman otomotiv üreticilerinin 2024 kâr tahminini düşürmeyi sürdürüyor

Alman ekonomisinin gücü olarak görülen otomotiv sektöründe üreticiler, elektrikli araçlara geçişin yüksek maliyetleri ile mücadele ederken Çin ve Avrupa’dan gelen zayıf talep ışığında maliyetleri düşürmek ve rekabet gücünü korumak için ciddi baskı altında.

Alman otomotiv sektöründeki kriz, düşük talep ve Çin etkisiyle gün geçtilçe biraz daha fazla büyüyor. Otomobil endüstrisinde çığır açan teknolojilerin son dönemde Çin ve ABD’den gelmesi Avrupa kamuoyunda tartışma konusu olurken, Çinli üreticilerin gittikçe artan rekabeti, Alman otomobil üreticisi Volkswagen’in tarihi işten çıkarma ve fabrika kapatma planları bu tartışmaları artırdı.

Volkswagen’in kararı Alman otomotiv sanayisinin içinde bulunduğu krizi derinleştirirken, otomotiv sektörü, yüksek vergi oranları, artan elektrik fiyatları, geniş bürokrasi nedeniyle ülkede rekabet gücünü kaybediyor. Otomotiv sektöründe fazla katma değer ve istihdamın Almanya’da kalması için siyasi irade çağrısı yapılırken, Alman siyasilerin Çin ile otomobil tarifeleri konusunda yaşanan anlaşmazlıklar, yüksek elektrik fiyatları ve Avrupa Birliği çevre düzenlemeleri konusunda manevra yapamaması dikkati çekiyor.

Ülkedeki toplam katma değerin yüzde 5’i

Alman otomotiv sektörü, ülkedeki toplam katma değerin yüzde 5’ini oluştururken istihdamın yüzde 3’ünü sağlıyor. Otomotiv üreticileri geçen yıl 272,6 milyar Euro değerinde ihracat yaptı. Haziran 2024’de ise sektörde tedarikçiler hariç yaklaşık 773 bin kişinin istihdam edildiği kayıtlara geçerken, sektörün istihdamı 2023’e göre yüzde 0,8 azaldı.

Sanayide çalışanların yaklaşık yüzde 14’ü otomotiv sektöründe. Bu da otomotiv sektörünü, 952 bin çalışanı olan makine mühendisliğinden sonra iş gücü açısından en büyük ikinci sanayi sektörü konumuna taşıyor. Bu arada, yaklaşık yüzde 13’lük payıyla ABD, Alman otomobil ihracatının en önemli pazarı, ABD’yi Birleşik Krallık ve Çin takip ediyor.

Trump etkisi Volkswagen, BMW ve Mercedes-Benz’in kârlarını ne kadar etkileyecek?

ABD ve Çin gibi ihracat pazarlarına olan bağımlılık Alman otomotiv üreticilerinin içinde bulunduğu krizi daha da kötüleştirirken, Donald Trump’ın yeniden başkan seçilmesiyle olası cezalandırıcı gümrük vergilerinin Volkswagen, BMW ve Mercedes-Benz’in kârlarını önemli ölçüde azaltabileceği belirtiliyor. Bu durumun sektör üzerindeki baskıyı daha da artırması ve derin istihdam kesintilerine sebep olması bekleniyor.

Çin-ABD ticaret savaşı küresel ekonomiyi kasıp kavuracak

ABD’de başkanlık yarışından zaferle çıkan eski başkan Donald Trump, Çin’e yönelik ek vergiler getireceğini açıklamıştı. Çin ise ABD’nin kendisine yönelik tutumunun kim başa gelirse gelsin değişmeyeceğini belirtiyordu. Ancak yeni dönem hem Çin’i hem de küresel ekonomiyi fazlasıyla etkileyecek. Uzmanlar iki dev arasında yeni bir ticaret savaşına işaret ediyor.

Donald Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşü, Çin’le ilişkilerde yeni gerilimin sinyallerini verirken, iki süper devin güç savaşının dünya ekonomisinde kökten değişime neden olabileceği konuşuluyor.

Trump, seçim kampanyalarında bile Çin’i hedef alırken, Çin ürünlerine yüzde 60’a kadar gümrük vergisi getireceğini söylemişti. Göreve başlar başlamaz da Kanada ve Meksika’dan ithal ürünlere yüzde 25, Çin’den ithal tüm ürünlere de başlangıç olarak yüzde 10 gümrük vergisi getireceğini duyurdu.

Küresel ekonomik krizler kapıda!

Trump, ilk başkanlık döneminde de Çin’e yönelik ağır gümrük vergileri getirmiş, Pekin yönetimi de benzer bir adımda bulununca iki ülke arasında ‘ticaret savaşı’ başlamıştı. Yeni dönemde bu savaşın daha da derinleşmesi beklenirken küresel ekonominin bu savaştan nasıl etkileneceği merak konusu. Uzmanlar birçok ülkede büyüme ve makro ekonomik dengelerin olumsuz etkileneceğini savunurken, küresel tedarik zincirinde ayrışmaya ve derin ekonomik sarsıntılara işaret ediyor.

ABD-Çin arasındaki ticaret savaşı

ABD ile Çin arasında bir ticaret savaşının başlangıcı olarak görülen gelişmeler, dönemin Başkanı Trump’ın, iki ülke arasında ticaret açığını ve Pekin yönetiminin rekabete aykırı sanayi teşvik politikalarını öne sürerek 2018 yılında Çin’den ithal edilen çelik ve alüminyum ürünlerine ilave gümrük tarifesi getirme kararıyla başladı.

Çin’in buna karşılık vermesi üzerine uluslararası kamuoyunda “ticaret savaşı” olarak adlandırılan, iki ülkenin yüz milyarlarca dolarlık dış ticaret alışverişleri için gümrük tarifelerini karşılıklı artırmasıyla tırmanan bir süreç yaşandı.

Taraflar, 2019’da ticari anlaşmazlıkları geçici olarak askıya almaya karar verirken, müzakereler sonunda 2020’de “Faz 1” olarak adlandırılan anlaşmayla tarife artışlarının bir bölümü rafa kaldırıldı. Anlaşmayla ABD, Çin’den 550 milyar dolarlık ithalatın 250 milyar dolarlık kısmı için gümrük vergilerini kaldırırken 300 milyar dolarlık kısmına yönelik tarifeleri sürdürdü.

Trump, Çin ile ekonomik rekabette, daha çok ABD aleyhine olan dış açığına odaklanan, dış ticaret kalemlerinde gümrük vergilerini artırma tehdidiyle Çin üzerinde baskı kurmaya çalışan bir yöntemi benimsedi.

Donald Trump döneminde ayrıca Çinli telekomünikasyon şirketi Huawei ve ZTE’ye getirilen kısıtlamalar, Çin ordusuyla bağlantılı şirketlere “Çin askeri şirketi” tanımlaması getirilerek yaptırım uygulanması, daha sonra Başkan Joe Biden döneminde teknoloji güvenliği alanındaki daha geniş kapsamlı tedbirlerin öncüsü oldu.

Ekonomik ayrışma

Trump’tan başkanlığı devralan Biden, önceki dönemdeki tarife artışlarını ve şirketlere yönelik kısıtlamaları muhafaza ederken, teknoloji alanında daha sistemli, korumacı ve ulusal güvenliğe odaklı bir yaklaşıma yöneldi.

Biden yönetimi, “yüksek çitli küçük bahçeler” olarak adlandırdığı stratejiyle, ABD’nin ulusal güvenliğini tehdit edebilecek kilit teknolojilerin transferini önlemek üzere belirli sektörlere ve tedarik zincirlerine odaklanan kısıtlayıcı ve korumacı tedbirler uyguladı.

Yeni Trump döneminin de ulusal güvenliği önceleyen ve ekonomik bariyerleri yükselten bir dönem olması bekleniyor. Ancak Biden döneminde, belirli alanlarda ekonomik bağımlılığa bağlı riskleri giderme (de-risking) yaklaşımı öne çıkarken, Trump döneminin stratejik ekonomik ayrışmayı (de-coupling) yoğunlaştıracağı öngörülüyor.

Trump, Çin ile ekonomik rekabet stratejisinde tarifeleri kullanarak, ABD’ye yatırım çekme, yerel imalat sanayisini canlandırmayı ve ekonomik güvenliği sağlamayı hedefliyor.

Gümrük tarifelerini artırılmasını savunan Trump ve destekçileri, Çin’deki devlet destekli sanayi politikasının adil rekabete zarar vererek Amerikalı üreticileri dezavantajlı konumda bıraktığını, bu sebeple gümrük vergilerinin, bu politikayı dengelemek üzere “karşı-tedbir” olarak uygulanmasını tercih ediyor.

ABD’nin küresel imalattaki payının 1980’lerde yüzde 25 iken 2020’lerde yüzde 10’a kadar gerilemesine işaret eden Trump ve destekçileri, 1992’de Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması’nı (NAFTA) imzalamasını ve Çin’in 2001’de dünya ticaret örgütüne üye olmasının bunda etkili olduğunu, serbest ticaretin imalat alanında ABD aleyhine bir durum yarattığını vurguluyor.

Çin’e karşı şahin tutum alan isimler kilit bakanlıklara aday

Trump’ın yeni kabinesinde ekonomi alanındaki kilit bakanlıklara Çin’e karşı şahin tutumlarıyla bilinen isimleri aday göstermesi de yeni dönemdeki politikalara ilişkin önemli ipucu olarak görülüyor.

Donald Trump’ın, Ticaret Bakanlığına aday gösterdiği, Wall Street’ten yatırım bankacısı Howard Lutnick, gümrük tarifelerini savunan bir isim olarak biliniyor.

Lutnick, bir röportajında ABD’nin 20. yüzyılın başındaki ekonomik büyümesinde ve refah artışında gümrük tarifelerinin önemli etkisi olduğuna işaret ederek, “Dünyanın geri kalanına tarife uygulamanız gerek. Onları dışarıda bırakacak ve imalatı yeniden ülkeye getireceksiniz.” ifadesini kullanmıştı.

Çin’i, ABD’de yaygın bir bağımlılık krizine yol açan fentanil maddesinin ana kaynağı olmakla suçlayan Lutnick, “Çin, ABD’ye göbeğinden saldırıyor.” diye konuşmuştu.

Trump’ın, Hazine Bakanlığına aday gösterdiği, yine Wall Street’ten gelen bir isim olan, yatırım fonu yöneticisi Scott Bessent de bir röportajında, “Diğer ülkeler ABD’nin açıklığını uzun zamandır istismar etti, biz de buna müsaade ettik. Tarifeler, nihayetinde Amerikan halkının arkasında durmanın bir aracı.” değerlendirmesinde bulunmuştu.

Bessent, ABD’nin Fox News televizyonu için kaleme aldığı görüş yazısında, ABD’nin pazarlarını dışa açarken bundan faydalanan Çin’in ekonomik büyümesinin ise “despotik bir rejimin varlığını pekiştirdiği” görüşünü paylaşmıştı.

– Tedarik zincirleri kökten değişebilir

Trump’ın ilk dönemindeki ticaret savaşı, Çin’in küresel ticaretteki konumunda önemli bir değişime yol açmadı. IMF rakamlarına göre, ülkenin küresel ticaretteki payı 2017-2019 yıllarında yüzde 9 ila 10 arasında seyrederken, Faz-1 anlaşmasının imzalandığı 2020’de yüzde 10,3’e yükseldi.

Öte yandan tarifeler, Çin’in dış ticaretindeki ABD payını azalmasına sebep olmasına rağmen ülkenin ABD’ye ihracatının parasal değeri arttı. Çin Gümrükler Genel İdaresi verilerine göre, ABD’de dış satım 2017’de 429,72 milyar dolar ile toplam ihracatın yüzde 18,9’unu oluştururken, 2023’te 500,24 milyar dolara ulaşmasına rağmen toplam ihracat içindeki payı yüzde 14,8’de kaldı.

Çin bu dönemde jeopolitik olarak yakın durduğu Rusya’nın yanı sıra, Güney Doğu Asya ve Orta Doğu ülkelerine ihracatını artırarak dış ticaretini çeşitlendirmeyi başardı. Ancak ABD hala Çin’in açık ara en büyük ticari ortağı konumunda bulunuyor.

Trump’ın önerdiği yüzde 60 gümrük tarifesinin uygulanması halinde, ilk yılında Çin’in toplam ihracatının yüzde 8, gayrisafi yurt içi hasılasının ise yüzde 2 azalacağı tahmin ediliyor. Bu durumun dünyadaki ekonomik büyümeyi de yüzde 0,8 azaltacağı öngörülüyor.

Tarifeler, Çin ile iş yapan ABD’li şirketleri tedarik zincirlerini başka yerlere kaydırmaya yönlendiriyor. Nitekim piyasa araştırma şirketi Medius’un anketine katılan Amerikan şirketlerinin yüzde 69’u bu yola başvurduklarını, bunlardan yüzde 94’ü ise bunda başarılı olduklarını bildirdi.

Öte yandan Çin şirketlerinin, ABD’nin ticari korumacılığına karşı kendi tedarik zincirlerini
oluşturmaya yönelik bir atılım içinde olacağını, bunun da küresel tedarik zincirlerinin ayrışmasına ve rakip tedarik zincirlerine yol açacağı öngörülüyor.

– Çin, ne yapacak?

Çin’in artan gümrük tarifelerine karşı ekonomik büyümeyi dengelemek için ekonomik canlandırma politikalarına ağırlık verebileceği değerlendiriliyor. Halihazırda yerel yönetimlerinde borç problemleri, gayrimenkul sektöründeki kriz ve zayıf iç talep nedeniyle büyüme için dış talebe ve ihracata dayanan ülke ekonomisinin tarifelerden olumsuz etkilenmesi kaçınılmaz görünüyor.

Bu arada, Çin’in jeopolitik olarak yakın durduğu ülkelerle ticaretini geliştirmeyi ve alternatif tedarik zincirlerinin oluşturulmasına ağırlık vermeyi sürdüreceği ve bu yolla stratejik ayrışmadan kaynaklanan riskleri gidermeye çalışacağı değerlendiriliyor.

Öte yandan Pekin yönetimi, ABD’nin yeni yönetimi ile birlikte çalışmaya da hazır olduğu mesajını veriyor.

Çin Devlet Başkanı Şi, ABD Başkanı Joe Biden ile 17 Kasım’da Peru’nun başkenti Lima’da düzenlenen Asya Pasifik İşbirliği (APEC) Zirvesi’nde yaptığı görüşmede, Çin ve ABD’nin, iki büyük ülke olarak birlikte var olmanın yollarını aramayı sürdürmesi gerektiğini belirtmişti.

Çin’in, ABD ile istikrarlı, sağlıklı ve sürdürülebilir ilişkiler kurma amacının değişmediğinin altını çizen Şi, “Çin, yeni ABD hükümetiyle diyaloğu sürdürmeye, işbirliğini genişletmeye, farklılıkları yöneterek Çin-ABD ilişkilerinde yumuşak geçiş sağlamaya hazırdır.” ifadesini kullanmıştı.

Şi, ekonomik ayrışmanın ve tedarik zincirlerini bozmanın çözüm olmadığını, ortak kalkınmanın ancak karşılıklı faydaya dayalı işbirliğiyle sağlanabileceğini vurgulayarak, “Yüksek çitli küçük bahçeler kurmak, büyük bir ülkenin izleyeceği yol olmamalı. İnsanlığın refahı yalnızca açıklıkla ve paylaşmayla gelişir.” değerlendirmesinde bulunmuştu.

Prizmabet giriş: Alman otomotiv sektöründeki kriz derinleşiyor

Bir dönem Alman ekonomisinin bel kemiği ve teknolojik yeniliğin sembolü olarak görülen Alman otomotiv sektörü, yapısal, teknolojik ve jeopolitik zorluklarla karşı karşıya bulunurken, Çin’de satışların düşmesi ve elektrikli otomobillere talep yetersizliği sektördeki krizi derinleştiriyor.

Alman otomotiv üreticileri, elektrikli araçlara geçişin yüksek maliyetleri ile mücadele ederken Çin ve Avrupa’dan gelen zayıf talep ışığında maliyetleri düşürmek ve rekabet gücünü korumak için ciddi baskı altında.

Son yıllarda otomobil endüstrisinde çığır açan teknolojilerin Çin ve ABD’den gelmesi Avrupa kamuoyunda tartışma konusu olurken, Çinli üreticilerin gittikçe artan rekabeti, Alman otomobil üreticisi Volkswagen’in tarihi işten çıkarma ve fabrika kapatma planları bu tartışmaları artırdı.

Volkswagen’in kararı Alman otomotiv sanayisinin içinde bulunduğu krizi derinleştirirken, otomotiv sektörü, yüksek vergi oranları, artan elektrik fiyatları, geniş bürokrasi nedeniyle ülkede rekabet gücünü kaybediyor.

Otomotiv endüstrisinin zayıflığı Alman yetkilileri düşündürürken, ekonominin büyüme hızını yavaşlatmaya devam edeceği değerlendiriliyor.

Otomotiv sektöründe fazla katma değer ve istihdamın Almanya’da kalması için siyasi irade çağrısı yapılırken, Alman siyasilerin Çin ile otomobil tarifeleri konusunda yaşanan anlaşmazlıklar, yüksek elektrik fiyatları ve Avrupa Birliği çevre düzenlemeleri konusunda manevra yapamaması dikkati çekiyor.

Otomotiv sektörü ülkede katma değerin yüzde 5’ini oluşturuyor

Alman otomotiv endüstrisindeki kriz, gözden kaçan trendlerin, yapısal sorunların ve jeopolitik risklerin karmaşık bir etkileşimiyle ortaya çıkarken, otomotiv endüstrisi bir zamanlar Alman ekonomisinin bel kemiğini oluşturuyordu.

Sektör, Almanya’da toplam katma değerin yüzde 5’ini oluştururken istihdamın yüzde 3’ünü sağlıyor. Gelir açısından ise açık ara en büyük sanayi sektörü.

Alman otomotiv üreticileri geçen yıl 272,6 milyar avro değerinde ihracat yaptı. Bu da toplam ihracatın yüzde 17,3’üne denk geliyor.

Haziran 2024 itibarıyla Alman otomotiv sektöründe tedarikçiler hariç yaklaşık 773 bin kişinin istihdam edildiği kayıtlara geçerken, sektörün istihdamı 2023’e göre yüzde 0,8 azaldı.

Sanayide çalışanların yaklaşık yüzde 14’ü otomotiv sektöründe. Bu da otomotiv sektörünü, 952 bin çalışanı olan makine mühendisliğinden sonra iş gücü açısından en büyük ikinci sanayi sektörü konumuna taşıyor.

Bu arada, yaklaşık yüzde 13’lük payıyla ABD, Alman otomobil ihracatının en önemli pazarı, ABD’yi Birleşik Krallık ve Çin takip ediyor.

Alman ekonomisi büyümede zorlanıyor

Yapısal sorunların da ekonomiyi frenlediği Almanya’da, bir zamanlar oldukça başarılı olan “Ucuz enerji ve ara malı ithal et, bunları işle ve yüksek kaliteye sahip mal olarak ‘Made in Germany’ algısıyla pahalı bir biçimde ihraç et” başlıklı iş modeli artık işe yaramıyor.

Kovid-19 salgını, tedarik zinciri kesintileri, Rusya-Ukrayna Savaşı gibi son dönemde yaşanan çok sayıda kriz, Alman ekonomisinin zayıf yönlerini su yüzüne çıkarırken, ülkenin; jeopolitik sorunlar, iklim değişikliği, durgun ekonomi ve demografik zorlukların üstesinden gelme konusunda birtakım sorunlarla karşı karşıya bulunması da dikkati çekiyor.

Almanya’nın halen “kendi ürettiği bürokrasi, kurallar ve prosedürler altında da ezildiği” belirtiliyor.

Alman ekonomisi, “Çok az yatırım, çok fazla bürokrasi ve aşırı yüksek lokasyon maliyetleriyle” sıkışırken, iç ve dış siyasi çalkantıların ortasında Avrupa’da ve uluslararası alanda geride kalarak zemin kaybediyor. Tarihsel olarak küreselleşme ve ucuz enerji girdilerine dayanarak ücretlerin ve yaşam standartlarının yükselmesini sağlayan Alman büyüme modeli yapısal zorluklar ve jeopolitik risklerle karşı karşıya.

Küresel ticarette korumacılık artıp bir taraftan Rusya-Ukrayna Savaşı enerji maliyetlerini yükseltirken, Almanya’nın reel GSYH büyümesi Kovid-19’dan beri G7’de en alt sıralarında yer alıyor. Ekonomide ABD ve Çin’e ticari bağımlılık, yüksek enerji fiyatları, yatırım harcamalarının yetersizliği ve kötüleşen demografik koşullar gibi zorluklar söz konusu.

İhracata bağımlı olan ve ülkenin GSYH’nin neredeyse yüzde 30’unu oluşturan Alman sanayisi küresel ekonomideki yavaşlamadan, artan Çin rekabetinden ve Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan sonra yüksek enerji fiyatlarından olumsuz etkileniyor.

Yılın ikinci çeyreğinde yüzde 0,3 küçülen ülke ekonomisi, üçüncü çeyrekte yüzde 0,2 büyüme kaydederek teknik resesyona girmekten kurtulmuştu.

Hükümet, ekonomide bu yıl yüzde 0,2 küçülme bekliyor. Ekonomi bu yıl da küçülürse 2023’te olduğu gibi G7 ekonomileri arasında daralan tek ülke olacak.

Ülkede Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile Yeşiller ve Hür Demokrat Parti’nin (FDP) oluşturduğu koalisyon hükümeti, iklim hedefleri, eyalet seçimlerindeki yenilgiler ve ekonomideki sıkıntılar nedeniyle yaşanan son tartışmaların ardından 6 Kasım’da dağılmıştı. Yaklaşık 20 yıl sonra ilk kez erken seçime gidecek olan ülkede seçim tarihi 23 Şubat olarak planlanıyor.

Bu arada ocak ayında yeniden ABD Başkanı olarak yemin edecek olan Trump, seçimi kazanırsa dış ticaret açığını azaltmak ve yerli üretimi desteklemek için gümrük vergilerini önemli ölçüde artıracağını açıklamıştı.

Analistler, Trump’ın AB ithalatına gümrük vergileri yoluyla daha fazla korumacı bir politika uygulamasının ihracata dayalı Alman ekonomisi için iyiye işaret olmadığını kaydediyor. ABD, Alman mallarının en büyük alıcısı konumunda ve Almanya’nın ihracatının yaklaşık yüzde 10’una sahip.

Çinli şirketler elektrikli hareketliliğe erken yatırım yaparken, Alman şirketler tereddütte kaldı

Alman otomotiv endüstrisi uzun süre geleneksel yanmalı motorlara bağlı kalarak, elektrikli hareketliliğe (elektromobiliteye) yatırım yapamaya tereddütle yaklaşırken, Tesla ve BYD gibi Çinli şirketler elektrikli hareketliliğe erken yatırım yaptı.

Uzmanlar, Alman otomotiv üreticilerinin, başarılı içten yanmalı motor modellerini ihraç etmeye odaklandığını belirterek, dönüşüm ihtiyacını hafife alan bu üreticilerin elektrikli hareketliliğe geçişi kaçırdığı kanaatinde.

Elektrikli araçlara geçiş, otomotiv sektörü için ülkede ve Avrupa Birliği (AB) nezdinde çeşitli düzenlemeler ve ham madde tedariki nedeniyle zorlu bir süreç içerisinde. Sektör, Asyalı üreticilerin hakim olduğu batarya teknolojisine büyük yatırımlar yaparken, artan maliyetlerle boğuşmak zorunda kalıyor.

Alman hükümetinin Ulusal Otomobil Platformu (NPM) tarafından yapılan bir çalışmaya göre, ülkenin yanmalı motorları bırakıp elektrikli otomobillere geçmesi de pahalıya mal olacak.

Elektrikli otomobile geçişle ülkede 2030’a kadar 410 bin kişinin işsiz kalması bekleniyor. Yaşanacak iş kaybının ana nedeni de elektrikli motorların petrolle çalışan motorlara göre daha az parça bulundurduğu için üretimde daha az işçiye ihtiyaç duyulması.

İçten yanmalı bir motora en az 1200 parça monte edilirken, elektrik motorunda yaklaşık 200 adet parça ile üretim yapılabiliyor. Otomobil üretiminin ve kullanılan parça sayısının düşmesi birçok otomobil parça tedarikçisini etkiliyor ve işçi çıkarılmasına sebep oluyor.

Elektrikli otomobil üretiminde katma değerin önemli bir kısmını oluşturan batarya hücresi üretiminde Alman otomotiv sektörünün geç kaldığı da ifade ediliyor.

Kriz tedarikçileri de vuruyor

Almanya’da otomotiv üreticilerinin içinde bulunduğu derin kriz, başta yedek parça olmak üzere tedarikçileri de olumsuz etkiliyor.

Tedarikçiler düşen
siparişler ve artan maliyetlerle karşı karşıya kalırken, birçoğu elektrikli hareketlilik gereksinimlerini karşılamak için işten çıkarmalar veya yeniden yapılanma planlıyor.

Son aylarda Volkswagen, Ford, ZF WABCO ve Continental, fabrikalarında binlerce işçinin işten atılacağı haberlerinin basında yer alması dikkati çekiyordu.

Alman otomotiv ve sanayi tedarikçisi Schaeffler, 5 Kasım’da 2 bin 800’ü Almanya’da olmak üzere Avrupa’da 4 bin 700 kişiyi işten çıkaracağını duyurmuştu.

23 Kasım’da otomotiv sektörünün önemli tedarikçilerinden Bosch, otomotiv biriminde 3 bin 800’ü Almanya’da olmak üzere, dünya genelinde 5 bin 500 kişiyi işten çıkaracağını açıkladı. Bosch, ilaveten üretim tesislerinde kısa mesaiye gidileceğini açıkladı.

Otomobil parça tedarikçisi Johann Vitz GmbH de 106 yıllık geçmişinin ardından iflas başvurusunda bulunarak yeniden yapılanma sürecine girdi.

İstihdam kaybının devam etmesi bekleniyor

Alman Otomobilciler Birliği de (VDA) elektrikli araçlara geçişin Alman otomotiv endüstrisine gelecek on yıl içinde 140 bin ek istihdama mal olacağını hesaplıyor.

Sektördeki istihdam yapısı “demografi ve karbonsuzlaşma” ile köklü bir dönüşümle karşı karşıya ve bu dönüşümün 2035’e kadar yaklaşık 190 bin kişinin iş kaybına yol açması bekleniyor.

VDA’nın yaptırdığı araştırmaya göre, 2035’e kadar sektördeki iş gücü arzı demografik nedenlerden dolayı yüzde 6,3 düşecek.

Almanya’da 2019-2023 döneminde istihdamda görülen 46 bin kişilik azalış temelde elektrikli araçlara geçişten kaynaklanırken, azalma eğilimi devam ederse 2035’e gelindiğinde otomotiv sektöründe istihdam sayısı yaklaşık 190 bin kişi düşecek.

Çin etkisi

Almanya’nın diğer büyük Avrupa ekonomilerine kıyasla Çin’e daha fazla bağımlı olması dikkati çekerken, Çin’in Almanya’dan satın aldığı otomobilleri daha fazla üretebilmesi ekonominin büyümesini zorlaştırıyor.

Çin, başta Alman otomobil üreticileri olmak üzere Alman şirketleri için hem satış hem de büyüme açısından büyük önem taşıyor. Alman şirketleri, küresel pazar için Çin’deki en son teknolojileri geliştiriyor ve test ediyor. Alman sanayisinde kullanılan ara ürünlerin çoğunluğunun Çin’den geldiği belirtiliyor.

Alman otomobilleri Çin’de yoğun talep görüyor. Alman otomotiv üreticileri Volkswagen, Daimler ve BMW gelirlerinin yüzde 30’dan fazlasını Çin’den gelmesi dikkati çekiyor.

Çin uzun zamandır Alman otomobil üreticileri için merkezi bir büyüme pazarı olurken, Mercedes, Audi ve BMW gibi markalar büyüyen Çin orta sınıfında büyük bir popülerliğe sahip.

Çinli üreticiler arayı büyük ölçüde kapatırken, BYD, Nio ve Geely Çin iç pazarına giderek daha fazla hakim oluyor ve artık Alman üreticilerin Çin’deki pazar payı önemli ölçüde düşüyor.

Son yıllarda Avrupa ülkelerinde satılan elektrikli otomobillerde Çin üreticilerinin payı hızla yükseliyor. Çin’de üretilen düşük fiyatlı ve sübvanse edilmiş elektrikli otomobillerin satışları rakiplerini geride bırakıyor.

Çin’de, BYD, SAIC ve Geely gibi markalar ile Tesla ve farklı Avrupa şirketlerin araçlarının üretimi yapılıyor.

Alman sanayisinin gittikçe zayıflaması, Çinli şirketlerin teknolojik olarak arayı kapatması hatta Uzak Doğulu şirketlerin yenilenebilir enerji ve otomotivde Almanları geride bırakması Almanya’da “Çin Şoku” olarak tartışılıyor.

Elektrikli araçlara yönelik zayıf talep

Alman üreticiler, elektrikli model sayılarını artırmalarına rağmen, talep beklentilerin altında kalması dikkati çekiyor.

Uzmanlar, devlet teşviklerinin yetersiz kalması, yüksek satın alma maliyetleri ve sürdürebilir olmayan şarj altyapısını buna neden olarak gösteriyor.

BYD gibi Çinli üreticilerin daha düşük üretim maliyetlerinden faydalanarak, daha ucuz ve teknolojilik araçlar sunması da Alman üreticileri olumsuz etkiliyor.

Çin’deki yavaşlama Alman otomotiv üreticilerini satışlarını olumsuz etkiliyor

Çin’deki yavaşlama Alman otomobil üreticilerin satışlarını da olumsuz etkilerken, üreticiler bu yıl için kar tahminini art arda düşürmek zorunda kalıyor.

Yüksek maliyetlerle mücadele eden Volkswagen (VW) Grubu’nun, temmuz-eylül döneminde net karı yıllık yüzde 64 düşerek 1,58 milyar avroya geriledi.

Grubun geçen yıl temmuz-eylül döneminde 4 milyar 894 milyon avro olan özel kalemler öncesi karı da bu yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 41,7 düşüşle 2 milyar 855 milyon avro oldu. Grubun, üçüncü çeyrekteki araç satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 8,3 düşerek 2 milyon 122 bine geriledi.

Volkswagen’in iştiraki Audi’nin yılın üçüncü çeyreğinde faaliyet kârı bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 91 düşerek 106 milyon avroya indi.

Yine Alman otomotiv üreticisi Mercedes-Benz’in karı üçüncü çeyrekte Çin’deki zayıf lüks otomobil satışları nedeniyle azaldı.

Şirketin temmuz-eylül döneminde düzeltilmiş faaliyet karı (FAVÖK), geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 48 azalarak 2 milyar 517 milyon avroya geriledi. Şirketin net karı ise yüzde 53,8 düşüşle 1 milyar 719 milyon avroya indi.

Diğer Alman lüks otomobil üreticisi BMW Group’un yılın temmuz-eylül döneminde karı Çin’deki satışların düşmesi ve araçların geri çağrılması nedeniyle yıllık yüzde 84 düşerek 476 milyon avroya indi.

Söz konusu dönemde şirketin en büyük pazarı olan Çin’deki (Mini markası dahil) araç teslimatlarının yüzde 29,8 azalarak 147 bin 691’e düşmesi dikkati çekti.

BMW, Çin’deki talebin durağanlaşması nedeniyle satışlarının etkilendiğini ve tüketici talebinin zayıf kaldığını bildirerek, bu yıl için satış tahminlerini aşağı çekmişti.

Alman otomotiv sektöründeki krizin diğer sebepleri

Almanya’daki üretim maliyetleri, yüksek enerji fiyatları ve ücretler nedeniyle diğer ülkelere kıyasla önemli ölçüde yüksek kalırken, düşük kar marjlı giriş seviyesi modellerin bu koşullar altında karlı bir şekilde üretilmesi zor oluyor.

Almanya’da birçok otomobil fabrikasının ortalama kapasite kullanımı üçte iki seviyesine düşerken, bu da tesislerin verimliliğini etkiliyor ve araç başına sabit maliyetleri artırıyor. Bu durumun Alman üreticilerin maliyet sorununu daha da kötüleştirdiğine ve ülke markalarının daha az rekabetçi hale getirdiğine vurgu yapılıyor.

Alman otomobil endüstrisinin bir diğer zayıf noktası da dijital teknolojilerin yavaş gelişmesi. Tesla’da standart olan otonom sürüş sistemleri veya yenilikçi bilgi-eğlence özelliklerin Alman modellerinde genellikle daha az teknolojik olduğu ifade ediliyor.

Avrupa’daki ekonomik durum otomotiv endüstrisi üzerinde önemli bir baskı oluştururken tüketicinin yüksek enflasyon sonrası tasarruf eğiliminde olması, artan belirsiz ortam ve zayıf ekonomik büyüme birçok tüketicinin yeni bir araba almak gibi büyük alımları ertelemesine neden oluyor.

Bu durum özellikle ürünleri Asyalı rakiplerine kıyasla pahalı olan Alman üreticileri etkiliyor.

Uluslararası ticari ilişkiler ilave riskler içerirken, ABD’de Donald Trump’ın yeniden başkan seçilmesiyle AB’den gelecek otomobillere olası cezalandırıcı gümrük vergilerinin, Çin’in AB’ye cevap olarak Avrupa’dan elektrikli otomobillere yönelik olası yeni vergilerin de durumu daha da kötüleştirebileceği belirtiliyor.

ABD ve Çin gibi ihracat
pazarlarına olan bağımlılık Alman otomotiv üreticilerinin içinde bulunduğu krizi daha da kötüleştirirken, Donald Trump’ın yeniden başkan seçilmesiyle olası cezalandırıcı gümrük vergilerinin Volkswagen, BMW ve Mercedes-Benz’in kârlarını önemli ölçüde azaltabileceği belirtiliyor.

Bu durumun sektör üzerindeki baskıyı daha da artırması ve derin istihdam kesintilerine sebep olması bekleniyor.

Kovid-19 pandemisi sırasında elde edilen güçlü karların ardından, birçok şirket marjlarına ilişkin gerçekçi olmayan beklentilerini sürdürürken, getiriler üzerindeki bu baskı, araştırma ve geliştirmeye yapılan uzun vadeli yatırımları tehlikeye atan aşırı kemer sıkma önlemlerine yol açıyor.

 Prizmabet, online bahis ve oyun sektöründe önemli bir yer edinen bir platform olarak dikkat çekiyor. Spor bahislerinden canlı casino oyunlarına kadar geniş bir oyun yelpazesi sunan site, kullanıcılarına eğlenceli ve kazançlı bir deneyim vaat ediyor. Güvenlik ve adalet konusunda sıkı standartlara sahip olan Prizmabet, kullanıcılarının memnuniyetini önceliklendiriyor ve çeşitli promosyonlar ile daha da cazip hale geliyor. Mobil uyumluluğu sayesinde her yerden erişilebilen site, kullanıcı dostu arayüzü ile de her seviyeden oyuncuya hitap ediyor. Prizmabet, dinamik yapısı ve sürekli güncellenen oyun seçenekleri ile online bahis ve casino dünyasında öne çıkmayı başarıyor.

Mobius Capital’dan Hardenberg Bloomberg HT’ye Türkiye ekonomisini değerlendirdi

Mobius Capital Partners Kurucusu ve Portföy Yöneticisi Carlos Hardenberg, “Türkiye’de tahvil tarafına daha fazla ilgi var. Bunda farklı faktörler rol oynuyor. Yatırımcıların borsa tarafına gelmesi için güvenin inşa edilmesi lazım, bu da biraz zaman alacak. Türkiye doğru bir politika uyguluyor ve reform adımları sürmeli.” dedi.

Bloomberg HT’ye konuşan Mobius Capital Partners Kurucusu ve Portföy Yöneticisi Carlos Hardenberg, ABD seçimleri sonrası küresel piyasalardaki son gelişmeleri ve Türkiye ekonomisini değerlendirdi.

Merakla beklenen ABD seçimleri geride kaldı. Trump’ın başkan seçilmesinin emtia üzerinde nasıl bir etkisi olacağını değerlendiren Hardenberg, büyük resme bakıldığında emtianın Çin ekonomisindeki talebe bağlı olarak şekillendiğini ve aynı zamanda ABD’nin ve küresel ekonominin de emtia üzerinde büyük bir rolünün olduğunu kaydetti.

“ABD seçimi sonrası tarifeler ve ticaret anlaşmaları ile alakalı olarak resim daha da netleşti.” diyen Hardenberg, ABD ekonomisinin Trump döneminde iyiye gitmesini beklediğini dile getirdi. Çin ekonomisinin de bir iyileşme patikasında olduğunu kaydeden Hardenberg. “Oradaki talebe baktığımızda emtia fiyatları önümüzdeki 12 ay boyunca güçlenecek ya da stabil gidebilir.” dedi.

Öte yandan Hardenberg, jeopolitik gelişmeler ve İsrail-İran arasındaki çatışmanın kısa vadede emtia fiyatları üzerinde belirsizlik getirebileceğini dile getirdi.

“Trump ilk başta Çin’e sert çıkacak sonrasında taviz verecek”

Trump’ın Çin ile ilişkisinin dünya ekonomisini nasıl etkileyeceği konusuna da değinen Hardenberg, Trump’ın Çin ile olan ilişkisinin bir şekilde küresel ekonomiyi etkileyeceğinin altını çizdi. “Trump’ın ilk başta tarife ve politikada sert çıkışlarının olacağını fakat sonrasında taviz vereceğini düşünüyorum.” diyen Hardenberg, bu konuda çok endişeli olmadığını söyledi.

“Türkiye’de tahvil tarafına daha fazla ilgi var”

Türkiye ekonomisi hakkındaki görüşlerini paylaşan Hardenberg, Türkiye ekonomisi ve para politikasının son 10 yılda adeta bir roller coasters (hız treni) gibi inişli çıkışlı olduğu benzetmesini yaptı. “Yeni yönetim Ortodoks politikaları benimsedi. Döviz rezervleri yükseliyor ve çok farklı reformlar var” diyen Hardenberg, şu anda yatırımcılar tarafında bir güven sarsılması olduğunu, bunun toparlanmasının zaman alacağını ve enflasyon düştükçe faizin de düşeceğini beklediklerini kaydetti.

“Türkiye’de tahvillere yabancı ilgisi var ancak Türk borsasında yabancı girişi çok düşük seviyelerde. Yabancıların Türk borsasına girmeden önce TCMB’nin faiz oranlarını düşürmeye başlamasını beklediğini düşünüyor musunuz?” sorusunu cevaplayan Hardenberg, Türkiye’de tahvil tarafına daha fazla ilgi olduğunu ve bunda da farklı faktörlerin rol oynadığını söyledi. “Yatırımcıların borsa tarafına gelmesi için güvenin inşa edilmesi lazım bu da biraz zaman alacak” diyen Hardenberg, Türkiye’nin doğru bir politika uyguladığını ve reform adımlarının sürmesi gerektiğini kaydetti.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız! 

‘Su kralı’nı da geride bırakıp Çin’in en zengini oldu

Hurun Araştırma Enstitüsünün yayımladığı “Çin Zenginler Listesi”nde Cang, 49,3 milyar dolar servetiyle ilk sırada yer aldı. Her iki popüler uygulamayı, 2012’de kurduğu çatı şirketi ByteDance bünyesinde geliştiren 41 yaşındaki Cang, ilk kez listede …

Hurun Araştırma Enstitüsünün yayımladığı “Çin Zenginler Listesi”nde Cang, 49,3 milyar dolar servetiyle ilk sırada yer aldı.

Her iki popüler uygulamayı, 2012’de kurduğu çatı şirketi ByteDance bünyesinde geliştiren 41 yaşındaki Cang, ilk kez listede birinciliğe yükseldi.

ABD Kongresinin, ByteDance’in Çin hükümetiyle bağlantılı olduğu iddiasını gerekçe göstererek TikTok’un devredilmesini, aksi takdirde yasaklanmasını öngören kararına karşın, dünya genelinde 200 milyon kullanıcıya yaklaşan şirketin global gelirleri son bir yılda yüzde 30 arttı.

Şirketin yönetimini 2021’de devretmesine karşın hala önemli bir hisseye sahip olan Cang’ın kişisel serveti de son bir yılda yüzde 43 yükseldi.

“SUK RALI” İKİNCİ SIRAYA DÜŞTÜ

Son üç yıldır listenin tepesinde yer alan, şişelenmiş doğal kaynak suyu şirketi Nongfu Spring’in kurucusu ve patronu Cong Şanşan, 47,9 milyar dolarlık servetiyle ikinci sıraya indi.

Oğlunun ABD vatandaşı olması ve rakip su şirketinin patronunun ölümünün ardından aralarındaki bazı anlaşmazlıklar nedeniyle kamuoyunda suçlanması, bu yıl Cong’un su işletmesinin gelirlerine önemli darbe vurdu. 71 yaşındaki iş insanının serveti son bir yılda yüzde 24 azaldı.

Cong, 2020’de Çinli internet şirketi Alibaba’nın kurucusu Jack Ma’yı geride bırakarak ilk kez listenin tepesine yerleşmişti.
Çin’in önde gelen internet ve teknoloji şirketlerinden, mesajlaşma uygulaması ve elektronik ödeme dahil çok sayıda işlevi yerine getiren uygulama platformu WeChat’i bünyesinde bulunduran Tencent’in kurucusu ve patronu Pony Ma Huatıng ise 44,4 milyar dolarlık servetiyle listede üçüncü sırada yer buldu.

WeChat’in kullanıcı sayısı 2023 sonunda 1,3 milyarı aşarken 53 yaşındaki Ma’nın serveti geçen yıla göre yüzde 13 arttı.

26 YILDA 18 İSİM LİSTEDE TEPEYE ULAŞTI

Şahsi serveti 5 milyar yuanı (yaklaşık 700 milyon dolar) aşan kişilerin yer aldığı listede, bu yıl 1094 kişi yer bulurken, listedeki kişi sayısı geçen yıla göre yüzde 12 azaldı. Listedekilerin toplam serveti 3 trilyon dolara ulaşırken servet miktarı ise yüzde 10 azaldı.

Cang Yiming, Hurun listesinin oluşturulduğu 26 yılda Çin’de listenin tepesine yükselen 18. isim oldu.
Hurun Enstitüsünün başkanı ve raporun baş araştırmacısı Rupert Hoogewerf, aynı dönemde ABD’de en zengin konumuna yalnızca 4 ismin yükseldiğine dikkati çekerek bunun Çin ekonomisinin dinamik yönüne işaret ettiğini vurguladı.

ABD’de 26 yılda Bill Gates, Warren Buffett, Jeff Bezos ve Elon Musk “en zengin” unvanını alan isimler olmuştu.
AA