PrizmaBetGüncelGirişAdresiHızlıveGüvenilirErişim!

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu

DEHB’li çocuklarda stres ve kaygı seviyeleri azaltmak için tedaviler mevcuttur. Davranış terapileri, ilaçlar ve alternatif tedaviler gibi farklı seçenekler bulunmaktadır. Davranış terapileri, çocuklara stres ve kaygı yönetimi becerileri öğretmeyi amaçlar. İlaçlar, semptomları kontrol altında tutar ve çocukların günlük aktivitelerine odaklanmalarına yardımcı olur. Alternatif tedaviler, yoga, meditasyon, masaj gibi doğal yöntemleri içerebilir.

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu, yani DEHB, yaygın bir nörogelişimsel bozukluktur. Bu bozukluk, dikkat eksikliği, hiperaktivite ve dürtüsellik davranışları ile belirginleşir. DEHB’nin başlıca belirtileri, dikkat süresinin kısalığı, dikkat dağınıklığı, hiperaktivite ve dürtüselliktir.

DEHB’nin nedenleri çeşitli olabilir. Genetik faktörler, beyin işlevleri, çevresel faktörler ve gelişimsel faktörler bu bozukluğun olası nedenleri arasındadır.

  • Genetik Faktörler: DEHB’nin gelişiminde genetik faktörler önemli bir rol oynayabilir. Yapılan araştırmalar, ebeveynlerde DEHB olan çocukların DEHB geliştirme olasılığının daha yüksek olduğunu göstermiştir.
  • Beyin İşlevleri: Beyin işlevlerindeki farklılıkların DEHB ile ilişkisi vardır. Özellikle, frontal lobun işleyişindeki bozukluklar DEHB ile bağlantılı olabilir.
  • Çevresel Faktörler: Beslenme, stres seviyeleri ve aile dinamikleri gibi çevresel faktörler DEHB ile ilişkili olabilir.
  • Gelişimsel Faktörler: Erken çocukluk dönemi boyunca, DEHB’nin gelişimindeki gelişimsel faktörler de önemlidir. Örneğin, gebelikte annenin maruz kaldığı toksik maddeler DEHB riskini artırabilir.

DEHB’nin görülme sıklığı dünya genelinde artmaktadır. 5-17 yaş arasındaki çocukların %5-10’u DEHB tanısı almaktadır. Bu bozukluğun tedavisinde ilaçlar, terapi, davranış değiştirme teknikleri ve yaşam tarzı değişiklikleri kullanılır.

DEHB Nedir?

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), bireylerin dikkat ve odaklanma sorunları, aşırı hareketlilik ve kontrolsüzlük gibi belirtiler gösterdiği bir nörogelişimsel bozukluktur. Bu belirtiler genellikle çocukluk çağından başlar ve yaşam boyu devam edebilir.

DEHB’nin belirtileri genellikle dikkat dağınıklığı, organize olamama, kolayca sıkılma, unutkanlık, huzursuzluk, aşırı hareketlilik, dürtüsellik ve kontrolsüzlük gibi sorunlarla ilişkilidir. Bu belirtiler, bireylerin iş, okul ve sosyal ilişkilerinde zorluk yaşamasına neden olabilir.

DEHB tanısı, bir bireyin gösterdiği belirtilerin belirli bir süredir devam etmesinin yanı sıra, diğer faktörlerin (örneğin, zeka veya eğitim seviyesi) etkisi olmadan, yaşına ve cinsiyetine uygun bir değerlendirme yoluyla konulur.

DEHB, genellikle birçok faktörün birleşimi sonucu ortaya çıkar. Bu faktörler arasında genetik, beyin işlevleri, çevresel faktörler ve gelişimsel faktörler bulunur. Çocukların DEHB geliştirme riskini artırabilecek birkaç gen tanımlanmış olsa da, tam olarak belirlenmiş bir gen veya gen dizisi henüz bulunamamıştır.

Beynin önemli işlevleri arasında dikkat, bilişsel kontrol ve motivasyon yer alır. Çalışmalar, DEHB olan bireylerin beyin işlevlerinde farklılıklar olduğunu göstermiştir. Örneğin, DEHB olan bireylerin beyinlerinin bazı bölgelerinde düşük aktivite seviyeleri gözlemlenirken, diğer bölgelerde yüksek aktivite seviyeleri gözlemlenmektedir. Bu farklılıklar, DEHB belirtileriyle ilişkilidir.

Çevresel faktörler de DEHB gelişiminde rol oynayabilir. Örneğin, beslenme, stres seviyeleri ve aile dinamikleri gibi faktörler DEHB’nin riskini artırabilir veya azaltabilir. Bununla birlikte, çevresel faktörlerin tam olarak nasıl ve ne şekilde DEHB ile ilişkili olduğu henüz tam olarak anlaşılmamıştır.

Sonuç olarak, DEHB birçok faktörün birleşimi sonucu ortaya çıkan nörogelişimsel bir bozukluktur. Tanı ve tedavisi için bir uzmanla görüşmek önemlidir.

DEHB’nin Nedenleri

DEHB’nin olası nedenleri arasında genetik faktörler, beyin işlevleri, çevresel faktörler ve gelişimsel faktörler yer almaktadır. Genetik faktörler, DEHB geliştirme riskini arttıran genetik özellikleri içerir. Yapılan araştırmalar, ailenin DEHB olan bir bireyin olması durumunda, diğer üyelerin de aynı rahatsızlığa yakalanma olasılığının yüksek olduğunu göstermektedir.

Beyin işlevleri de DEHB ile ilişkili olabilir. Beynin frontal korteks ve striatum gibi bölgelerindeki farklılıklar DEHB belirtileriyle bağlantılı olabilir. Ayrıca beyin kimyasındaki dengesizlikler de DEHB’ye yol açabilir.

Çevresel faktörler de DEHB ile ilişkili olabilir. Beslenme, stres seviyeleri, aile dinamikleri gibi faktörler, çocukların DEHB’ye yakalanma riskini artırabilir. Örneğin, annenin hamilelik sürecinde sigara içmesi, çocuğun DEHB geliştirme riskini artırabilir. Stresli bir ev ortamı veya sürekli olarak yaşanan stresli olaylar da DEHB’yi tetikleyebilir.

Sonuç olarak, DEHB’nin nedenleri karmaşık ve çok faktörlüdür. Genetik, beyin işlevleri, çevresel faktörler ve gelişimsel faktörler gibi farklı etkenler bir arada DEHB’nin oluşumuna katkıda bulunabilir. Ancak, DEHB’yi önleyen veya tedavi eden kesin bir yöntem henüz bulunamamıştır.

Genetik Faktörler

DEHB’nin genetik faktörleri oldukça karmaşıktır. Ancak, bilim adamları son yıllarda bu konuda önemli ilerlemeler kaydetmişlerdir. Genetik faktörlerin DEHB geliştirme riskini arttırdığı, ancak tek başına bu faktörlerin DEHB’ye neden olmadığı bilinmektedir.

Araştırmalar, DEHB’si olan bir kişinin, ailesinde DEHB bulunan başka birinin varlığı durumunda DEHB geliştirme riskinin daha yüksek olduğunu göstermektedir. Ayrıca, DEHB’si olan bir kişide, genetik yatkınlıkla ilişkili bir beyin proteininin yokluğuna rastlanılmıştır.

Ancak birçok farklı genin DEHB geliştirme riski ile ilişkili olduğu belirtilmektedir. Son yıllarda yapılan bazı araştırmalar, DEHB’si olan çocuklarda dopamin taşıyıcı genlerinde anormallikler olduğunu buldu. Dopamin taşıyıcı genler, yaşamsal bir kimyasal olan dopaminin beyindeki hareket, motivasyon, zevk alma ve dikkat gibi işlevlerinde önemlidir.

Ayrıca, DEHB’si olan çocukların, dopamin gibi kimyasalların beyindeki etkilerini düzenleyen genlerdeki mutasyonlarla ilgili olduğuna dair bir teori bulunmaktadır. Ancak, her çocukta bu genetik anormalliklerin olmasa da DEHB geliştirme riski vardır.

Toparlayacak olursak, genetik faktörlerin DEHB’nin geliştirme riskini arttırdığı fakat tek başlarına bu faktörlerin DEHB’ye neden olmadığı belirtilmektedir. Dopamin taşıyıcı genlerindeki anormallikler, DEHB’si olan çocuklarda bulunmuştur. Ancak, her çocukta bu genetik anormallikler olmasa da DEHB geliştirme riski bulunmaktadır.

Beyin İşlevleri

DEHB olan çocukların beyinlerinde belirli farklılıkların olduğu bilinmektedir. Özellikle ödül sistemleri, dikkat, problem çözme ve duygu yönetimi ile ilgili beyin bölgelerinde değişiklikler görülmektedir. Beyindeki dopamin ve noradrenalin gibi nörotransmitterlerin düzeyleri de DEHB’li çocuklarda normalden farklı olarak değişebilir.

Bazı araştırmalar, DEHB’li çocukların beyinlerinde prefrontal korteks, bazal gangliyonlar, talamus, amigdala ve hipokampus gibi belirli beyin bölgelerindeki yapısal ve fonksiyonel farklılıkların olduğunu göstermektedir. Özellikle prefrontal korteks, dikkat, planlama, problem çözme, duygu yönetimi ve sosyal davranışlarla ilgilidir ve DEHB’li çocuklarda bu bölgede belirli değişiklikler görülebilir.

Bununla birlikte, beyindeki farklılıkların DEHB’nin nedeni veya sonucu olduğu henüz bilinmemektedir ve araştırmalar devam etmektedir. Ayrıca, beyindeki değişikliklerin tedaviye nasıl yanıt verdiği de araştırılmaktadır.

Çevresel Faktörler

DEHB’nin çevresel faktörlerle olan bağlantısına dair yapılan araştırmalar sonucunda, beslenme, stres seviyeleri ve aile dinamiklerinin DEHB semptomlarını tetikleyebildiği gözlemlenmiştir. Özellikle, yüksek kalorili ve şekerli gıdaların tüketimi ile DEHB arasında güçlü bir bağlantı bulunmuştur. Beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesi, DEHB semptomlarının kontrol edilmesine yardımcı olabilir.

Stres seviyeleri de bir başka çevresel faktör olarak öne çıkmaktadır. Çocukların maruz kaldığı aile içi anlaşmazlıklar, maddi sıkıntılar, okul başarısızlıkları, arkadaşlık sorunları gibi stres faktörleri DEHB belirtilerini şiddetlendirebilir. Stres yönetimi teknikleri, çocukların bu faktörlere maruz kaldıklarında DEHB semptomlarını kontrol etmelerine yardımcı olabilir.

Son olarak, aile ortamı da DEHB semptomlarını tetikleyebilecek bir diğer çevresel faktördür. Aile içi çatışmalar, yetersiz ebeveynlik becerileri, disiplin problemleri gibi durumlar çocukların DEHB belirtilerini artırabilir. Bu nedenle, ebeveynlerin DEHB hakkında bilgi sahibi olması ve çocuklarına uygun bir destek sağlaması önemlidir. Aile terapisi, ebeveynlik beceri eğitimi ve psikolojik destek, DEHB olan çocukların ailelerine yardımcı olabilir.

Gelişimsel Faktörler

DEHB’nin gelişimsel faktörleri hakkında bilgi sahibi olmak, bu bozukluğun nedenlerini daha iyi anlamak açısından önemlidir. Erken çocukluk dönemi boyunca DEHB gelişiminde rol oynayan faktörlerden bazıları şunlardır:

– Doğum öncesi, doğum ve bebeklik döneminde yaşanan stres faktörleri: Hamilelik sırasında annenin yaşadığı stres, erken doğum, bebeğin düşük doğum ağırlığı veya prematüre doğum DEHB riskini artıran faktörler arasında yer alır.

– Beyin gelişimi: Beynin frontal lob bölgesi, DEHB ile ilişkili bir bölgedir ve bu bölgenin gelişimi sırasında yaşanan aksaklıklar, DEHB riskini artırabilir.

– Gelişim dönemi: Çocukluk döneminde yaşanan stresli olaylar, evdeki düzensizlik ve aile içi problemler gibi faktörler, DEHB’nin gelişiminde önemli bir etkiye sahip olabilir.

– Beslenme: Araştırmalar, yetersiz beslenmenin, özellikle demir eksikliğinin, DEHB riskini artırdığını göstermektedir.

Erken çocukluk dönemi boyunca DEHB’nin gelişimine ilişkin bu faktörlerin yanı sıra, genetik faktörler, beyin işlevleri ve çevresel faktörler de DEHB’nin oluşumunda rol oynar. Ancak bu faktörlerin etkisi her çocukta farklı olabilir ve DEHB geliştirme riski olan bir çocukta sadece bir faktör varsa bile, bu durum DEHB gelişimine katkıda bulunabilir.

Bu nedenle, DEHB’nin gelişimsel faktörlerini anlamak, çocukların sağlıklı gelişimlerini desteklemek ve DEHB gelişimini en aza indirmek için önemlidir.

DEHB’nin Çocuklarda Görülme Sıklığı

DEHB, dünya genelinde en sık görülen nörogelişimsel bozukluklardan biridir. Her yıl dünya genelinde milyonlarca çocuk DEHB teşhisi almaktadır. Bu durum, DEHB’nin tanı ve tedavisinin önemini bir kez daha ortaya koymaktadır.

DEHB sıklıkla erkek çocuklarda daha yaygın olmasına rağmen, kız çocuklarda da görülme olasılığı vardır. Ülkeden ülkeye ve araştırmadan araştırmaya farklılık göstermekle birlikte, DEHB’nin dünya genelinde yaklaşık %5 ile %12 arasında bir oranda yaygın olduğu tahmin edilmektedir.

DEHB’nin çocuklarda yaygın olma nedenleri arasında genetik faktörler, beyin işlevleri, çevresel faktörler ve gelişimsel faktörler bulunmaktadır. Bu faktörler, DEHB’nin farklı yaş gruplarındaki çocukları etkilemesine ve her çocuğun tedavi sürecinin kişiselleştirilmesine neden olabilir.

DEHB’nin sıklığındaki bu artış nedeniyle, çocukların DEHB’nin erken belirtilerini tanımlayabildiği ve gerekli tedaviye erken başladığı takdirde, uzun vadede daha iyi sonuçlar alabilecekleri önemlidir. Bu nedenle, ebeveynlerin ve sağlık çalışanlarının çocuklarda DEHB belirtilerini tanımlayabilecek bilgi ve becerilere sahip olmaları gerekmektedir.

DEHB’nin Etkileri

DEHB, çocukların yaşamlarını birçok farklı şekilde etkileyebilir. Bu etkiler öğrenme süreçleri, sosyal ilişkiler ve kaygı düzeyleri gibi alanlarda görülebilir. DEHB olan çocuklar genellikle okulda zorluk yaşarlar, konsantrasyon eksikliği ve hiperaktivite nedeniyle derslerinde olması gereken başarıyı sağlayamazlar. Ayrıca, sosyal etkileşimlerinde de zorluk çekebilirler ve arkadaş edinme konusunda sıkıntı yaşayabilirler.

DEHB tanısı konmuş bir çocuk için, tedavi seçenekleri mevcuttur. İlaç tedavisi, terapi ve destek grupları gibi yöntemler, DEHB semptomlarının hafifletilmesine yardımcı olabilir. İlaç tedavisi, birçok çocuk için semptomları azaltabilir, ancak bu tedavi tüm çocuklara uygun olmayabilir. Terapi, özellikle davranışçı terapi DEHB’li çocukların davranışlarını yönetmelerinde yardımcı olabilir ve aileleri de bu konuda eğitebilir. Destek grupları, DEHB ile başa çıkmakta zorlanan çocuklar ve aileleri için moral ve destek sağlayabilir.

Her durumda, çocukların kendilerini ve DEHB’yi anlamaları ve kabul etmeleri önemlidir. Bilinçli bir şekilde DEHB ile yaşayarak ve tedavi yöntemlerini özümseyerek çocuklar, başarılı ve mutlu bir yaşam sürdürebilirler.

Öğrenme Güçlükleri

DEHB olan çocuklar, öğrenme süreçlerinde çeşitli güçlüklerle karşılaşabilirler. Dikkat dağınıklığı ve hiperaktivite, sınıf içinde odaklanmakta zorlanmalarına neden olabilir. Bu da öğrenme sürecini olumsuz yönde etkiler. Ayrıca, impulsivite, öğrenilen materyali doğru bir şekilde pekiştirmelerini zorlaştırabilir.

DEHB olan çocuklar, öğrenme sürecindeki güçlükler nedeniyle akademik performanslarını düşürebilirler. Zaman yönetimi ve organizasyon becerilerinde de sıkıntı yaşayabilirler. Bu nedenle, öğretmenler ve ailelerin destekleri, DEHB olan çocukların öğrenme süreçlerinde daha başarılı olmalarını sağlayabilir.

Yardım alınmaması durumunda, DEHB olan çocukların öğrenme güçlükleri ilerleyebilir ve okulda başarısızlığa neden olabilir. Bu nedenle, DEHB olan çocuklar için özel eğitim programları ve stratejileri uygulamak, öğrenme sürecindeki zorlukları azaltabilir.

Öğretmenler, öğrenme materyallerini daha ilgi çekici ve interaktif hale getirerek, DEHB olan çocukların dikkatlerini çekmelerine yardımcı olabilir. Ayrıca, ev ödevlerini kısa tutmak ve verimli öğrenme ortamları yaratmak, öğrenme sürecinde başarının artmasına yardımcı olabilir.

Sonuç olarak, DEHB olan çocukların, öğrenme güçlükleri ile karşı karşıya kalabileceklerini bilmek önemlidir. Ancak, gerekli müdahalelerle bu güçlükler aşılabilir ve öğrenme sürecinde başarılı olunabilir.

Sosyal İlişkiler

DEHB, çocukların sosyal ilişkileri üzerinde de etkili olabilir. Bu bozukluğa sahip çocuklar, arkadaşlık, sosyal etkileşim ve aile ilişkileri konusunda zorluklar yaşayabilir. Bunun nedeni, DEHB’nin çocukların dikkat sürelerini, dürtü kontrolünü ve davranışlarını etkilemesidir.

Yapılan araştırmalar, DEHB’nin çocukların karşılaştığı sosyal sorunlarla doğrudan bağlantılı olduğunu gösteriyor. Örneğin, DEHB’li çocuklar, akranlarıyla ilişkilerinde zorluklar yaşayabilirler. Hiperaktif davranışlar ve dikkat eksikliği nedeniyle, diğer çocuklarla birlikte çalışmakta veya oyun oynamakta zorluk yaşayabilirler. Ayrıca, çocuklar DEHB nedeniyle arkadaşlarını kaybedebilir ya da yenisini edinmekte zorlanabilirler.

Bununla birlikte, DEHB olan çocuklarla çalışarak, onların sosyal becerilerini geliştirmek mümkündür. Bazı terapistler, çocukların davranışlarını düzenlemek ve sosyal becerilerini geliştirmek için bilişsel davranış terapisi veya oyun terapisi gibi teknikleri kullanır. Ayrıca, okul müdürleri ve ebeveynler, DEHB’li çocukların öğrenme süreçlerine daha fazla uyum sağlamalarına yardımcı olabilecek özel eğitim programları sunabilirler.

  • DEHB olan çocuklarla çalışmanın, sosyal ilişkilerini geliştirmede önemli bir rol oynadığı.
  • DEHB nedeniyle, çocukların arkadaşlık, sosyal etkileşim ve aile ilişkileri konusunda zorluklar yaşayabilecekleri.
  • DEHB’li çocukların, diğer çocuklarla birlikte çalışmada veya oyun oynamada zorluklar yaşayabilecekleri.
  • Bazı terapistlerin, DEHB’li çocukların sosyal becerilerini geliştirme konusunda bilişsel davranış terapisi veya oyun terapisi gibi teknikleri kullanabilecekleri.
  • Ebeveynlerin, DEHB’li çocukların öğrenme süreçlerine daha fazla uyum sağlamalarına yardımcı olabilecek özel eğitim programları sunabilecekleri.

Stres ve Kaygı

DEHB olan çocuklar, normal gelişim gösteren çocuklara kıyasla daha yüksek seviyelerde stres ve kaygı yaşayabilirler. Çocuklar, çeşitli nedenlerle strese ve kaygıya maruz kalabilirler ancak DEHB, bu durumu daha da kötüleştirebilir. Stres ve kaygı, DEHB semptomlarını daha da kötüleştirebilir ve tedavi sürecini zorlaştırabilir.

Stres ve kaygı seviyeleri yüksek olan DEHB’li çocuklar, genellikle uyku problemleri, öfke patlamaları, dikkat eksikliği ve dürtüsellik gibi semptomlar yaşarlar. Bu semptomlar, çocukların günlük yaşamlarını olumsuz etkileyebilir ve okul başarısızlığı, aile problemleri ve diğer sosyal ve duygusal sorunlarla ilişkili olabilir.

DEHB’li çocuklarda stres ve kaygı seviyeleri azaltmak için tedaviler mevcuttur. Davranış terapileri, ilaçlar ve alternatif tedaviler gibi farklı seçenekler bulunmaktadır. Davranış terapileri, çocuklara stres ve kaygı yönetimi becerileri öğretmeyi amaçlar. İlaçlar, semptomları kontrol altında tutar ve çocukların günlük aktivitelerine odaklanmalarına yardımcı olur. Alternatif tedaviler, yoga, meditasyon, masaj gibi doğal yöntemleri içerebilir.

Stres ve kaygı, DEHB’nin yönetilmesinde önemli bir faktördür. Aileler, çocukların günlük yaşamında stres faktörlerini azaltmak için stratejiler geliştirebilirler. Bu stratejiler arasında düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek, uyku düzenini korumak ve sakin bir ev ortamı yaratmak yer alabilir.

Sonuç olarak, DEHB olan çocukların stres ve kaygı seviyeleri yüksek olsa da, çeşitli tedaviler ve stratejilerle bu durum yönetilebilir.

Uzmanından genç çiftleri öneri: 2 yıl sonra çocuk sahibi olun!

Altınbaş Üniversitesinin düzenlediği, Yakın İlişkiler Sempozyumunda ‘Mutlu evlilik ve annelik duygusunun benzer ve ayrışan yönleri’ konusu tartışıldı. Prof. Dr. Öget Öktem Tanör, konuya ilişkin çarpıcı açıklamalara yer verirken, mutlu evlilik ve çocuk ile ilgili genç çiftlere tavsiyelerde bulundu., bahisnow, betist, Tumbet, Turkbet, Ultrabet, Vdcasino, Vegabet, Venusbet, Vforbahis, Wcasino, Wettenbet, Winxbet, Wonodds, Wsbets, Prizmabet,

Altınbaş Üniversitesinin düzenlediği, Yakın İlişkiler Sempozyumunda ‘Mutlu evlilik ve annelik duygusunun benzer ve ayrışan yönleri’ konusu tartışıldı. Prof. Dr. Öget Öktem Tanör, konuya ilişkin çarpıcı açıklamalara yer verirken, mutlu evlilik ve çocuk ile ilgili genç çiftlere tavsiyelerde bulundu.

Prof. Dr. Öget Öktem Tanör, aşk duygusunun nörobiyolojik altyapısının, teknolojinin gelişmesiyle ancak 2000’lerde araştırılmaya başlandığını kaydetti. İngiliz bilim insanı Semir Zeki ve ekibinin aşkı, bilimsel olarak anlamaya yönelik yaptıkları araştırmalarda romantik aşkta da anne sevgisinde de beyinde ortak bölgelerin harekete geçtiğinin tespit edildiğini anlattı. Prof. Dr. Öget Öktem Tanör, romantik aşklarda yüksek seyreden stres hormanlarının, 2 yıl sonunda düşmeye başladığını belirterek, “Çocuk yapmak isteyenler için en doğru zaman bu dönemdir. Çünkü aşık çiftlerde 2 yıl boyunca stres hormonları çok yüksektir. Onların gözü birbirinden başkasını görmez gerçekten. O nedenle çocuk yetiştirmek için 2 yıl sonrayı öneriyoruz. Stres hormonları biraz düşsün ki gözleri çocuklarını görebilesin, bebeklerini yetiştirebilsinler” değerlendirmelerini yaptı.

Evli çiftlere uzmanından tavsiyeler

“UZAKLARI YAKIN EDEBİLEN BİR MİLLETİZ”

Altınbaş Üniversitesi Gayrettepe Yerleşkesinde gerçekleştirilen sempozyumun açılış konuşmasını, İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Dilek Şirvanlı Özen yaptı.  Prof. Dr. Özen, pandeminin yakın ilişkilerimizi zorlaştırdığını, insanları birbirinden uzaklaştırdığın belirtti. Çoğumuzun pandemiden sonra bir araya gelemeyeceğini düşündüğünü ancak çok büyük bir problem yaşamadan insanların tekrar sarılmaya başlamasının mutluluk verici olduğunu söyledi. Kısa bir süre önce yaşadığımız deprem felaketinde hayatını kaybedenlere baş sağlığı, hayatta kalanlara sabırlar dileyen Prof. Dr. Özen, “Bu felaket bir kez daha gösterdi ki, böyle anlarda da uzakları yakın edebilen bir milletiz, acılar bizi birbirimize yakınlaştırabiliyor.” dedi.

“Evlendikten 2 yıl sonra çocuk yapın”

“ROMANTİK AŞK DA ANNE SEVGİSİ DE BİRBİRİNE BENZER”

Sempozyumda aşkın nöral temelleri hakkında konuşan Prof. Dr. Öget Öktem Tanör, aşkın insanlar için en kuvvetli, en coşkulu ve subjektif duygudurumlarından biri olduğunu belirtti. Bu anlarda beyinde neler olduğunun araştırılmasının ancak, Fonksiyonel Emar ve ped gibi cihazların kullanılmasıyla olabildiğini ifade etti. Bu noktada bilim insanı Semir Zeki’in İngiltere’de yaptığı bir araştırmanın bulgularına değindi. Prof. Dr. Tanör, “Buna göre birbirlerine deli gibi aşık çiftlere sevdikleri kişilerin resimleri gösteriliyor ve beyin fonksiyonları takip ediliyor. Bir de çok sevdikleri bir arkadaşlarının resmi gösteriliyor ve aradaki farklar inceleniyor. Aynı ekip, bir de anneler için bu çalışmayı yapıyor. Annelere kendi çocuklarının resmi ve sonrasında da yine çok sevimli başla bir bebek resmi gösteriliyor. Görüldü ki aşkın zirvesinde olan çiftler ile annelerin beyinlerinde aktif olan ortak alanlar mevcut. Emisyonel denilen bu beyin bölgeleri aktif hale geçtiğinde, ödül sistemi harekete geçiyor ve insanda ödül kazanmış gibi bir his oluşuyor. Tarif edilmez bir mutluluk duygusu eşlik ediyor insana. Aynı bölgelerin uyuşturucu madde kullanımlarında da aktifleştiğini ve bugün artık bunların bağımlılık yaratan bölgeler olduğunu biliyoruz.” açıklamalarını yaptı.

Bununla birlikte seratoninin de vücutta obsesyon nörozlarındaki kadar azaldığına dikkat çeken Prof. Dr. Tanör, “Bunun aşık kişideki etkisi boyuna sevdiğini düşünmesi, bütün günlük rutinlerini, kılık kıyafetini de ona göre ayarlamak istemesi olarak kendini gösteriyor. Tıpkı Cahit Külebi’nin bir şirinde söylediği gibi “Kamyonlar kavun taşır, ben boyuna onu düşünürdüm.” Aynen öyle, seratoninin azalması insanda, bir cins obsesyona neden olur.” diye konuştu.

Aşk doğum sancısı gibidir

“AŞK DOĞUM SANCISI GİBİ”

Aşık kişilerde Oksitosin ve Vazopressin hormanlarında da müthiş bir artış gözlendiğini dile getiren Prof. Dr. Tanör, bunların bağlılık hormonları olarak da bilindiğini kaydetti. “Oksitosin, düz kasların kasılmasını sağlar. Doğum bile bu kasların kasılmasıyla oluyor. Bu horman aşıklarda yüksek, doğuma benzer kaslarda kasılma hissediliyor.” İfadelerini kullandı. Vazopressinin de aşıklarda yüksek seviyelere çıktığını bunun da sarılma hissi verdiğini söyleyen Prof. Dr. Tanör, “Aşık çiftlerin el ele, kol kola gezmelerinin, annelerde de çocuğunu kucaklama hissinin kaynağı burası. Anne sevgisindeki fark ise dopamin salgısının olmaması ve hipotalamusun uyarılmaması. Bu da çiftlerin birbirine karşı duydukları cinsel çekimi ifade eder. Anne – çocuk ilişkisinde bu yok elbette. Annelerde farklı olarak aktif olan bir diğer bölge yüzleri değerlendiren bölüm. Bu bölüm, bebek henüz konuşamadığı için annede müthiş aktif. Çünkü anne, bebeğin yüzüne bakıp ihtiyaçlarını anlamak durumunda.” dedi.

“AŞKIN GÖZÜ KÖRDÜR DEYİMİ BİLİMSEL OLARAK DA GERÇEK”

Prof. Dr. Tanör, ilginç bir bulgu olarak, her iki durumda da sevdiğini görenlerde ya da bebeğini gören annelerde çalışmayı durduran beyin bölgeleri olduğuna dikkat çekti. “İnsanların iç yüzünü görme işlevi olarak ifade edebileceğimiz “Zihin teorisi”, bu noktada işlevsiz kalıyor. Aşkın gözü kör gerçekten. Bir insanın, negatif özellikleri açık olan birine deli gibi âşık olduğunu gördüğünüzde aklını kaybetmiş dersiniz. Evet gerçekten de aşık kişi, aklının zihin teorisi kısmını kaybetmiştir. Kusurları, gerçekleri görmez ve sevdiği kişi yüceltilir.” şeklinde değerlendirme yaptı.

Evli çiftlere uzmanından tavsiyeler

“ROMANTİK AŞK, 2 YIL SONRA OLGUN AŞKA DÖNÜŞMELİ”

Prof. Dr. Tanör, romantik aşktan, olgun aşka geçiş için çiftlere bazı önerilerde de bulundu. “Eğer aşık çiftler birbirlerine ilk 2 yıl boyunca “çiçek yetiştirir” gibi özen göstermiş ve ayrı bir dostluk kurabilmişlerse, stres hormonları düştüğünde durumları olgun aşka dönüşür. Ruhsal birlikteliğe dönüşen ilişkilerde, filmi birlikte izlemenin keyfi, birlikte seyahat etmenin tadı bambaşka hissedilir. Zihinsel teori bu olgun aşklarda çalışmaya başlıyor, karşınızdakinin kusurlarını görüyorsunuz ama onu olduğu gibi kabul edebiliyorsunuz.” seklinde konuştu. Son olarak da uzun ve sağlıklı ilişkilerin kurulabilmesi için de iletişim halinde olunması, anlaşmazlıkların üstünün örtülmemesi gerektiğini hatırlattı. “Çiftler birbirleriyle sen diliyle suçlayıcı tarzda değil, ben diliyle konuşmalı. Sen böyle yaptığımda ben çok üzülüyorum gibi kendi hislerini paylaşmaya yönelmeli ve çiftler arasında bir arkadaşlık duygusu geliştirebilmeli.” diyerek tavsiyelerde bulundu.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Uzmanından genç çiftlere öneri: 2 yıl sonra çocuk sahibi olun!

Altınbaş Üniversitesinin düzenlediği, Yakın İlişkiler Sempozyumunda ‘Mutlu evlilik ve annelik duygusunun benzer ve ayrışan yönleri’ konusu tartışıldı. Prof. Dr. Öget Öktem Tanör, konuya ilişkin çarpıcı açıklamalara yer verirken, mutlu evlilik ve çocuk ile ilgili genç çiftlere tavsiyelerde bulundu., bahisnow, betist, Tumbet, Turkbet, Ultrabet, Vdcasino, Vegabet, Venusbet, Vforbahis, Wcasino, Wettenbet, Winxbet, Wonodds, Wsbets, Prizmabet,

Altınbaş Üniversitesinin düzenlediği, Yakın İlişkiler Sempozyumunda ‘Mutlu evlilik ve annelik duygusunun benzer ve ayrışan yönleri’ konusu tartışıldı. Prof. Dr. Öget Öktem Tanör, konuya ilişkin çarpıcı açıklamalara yer verirken, mutlu evlilik ve çocuk ile ilgili genç çiftlere tavsiyelerde bulundu.

Prof. Dr. Öget Öktem Tanör, aşk duygusunun nörobiyolojik altyapısının, teknolojinin gelişmesiyle ancak 2000’lerde araştırılmaya başlandığını kaydetti. İngiliz bilim insanı Semir Zeki ve ekibinin aşkı, bilimsel olarak anlamaya yönelik yaptıkları araştırmalarda romantik aşkta da anne sevgisinde de beyinde ortak bölgelerin harekete geçtiğinin tespit edildiğini anlattı. Prof. Dr. Öget Öktem Tanör, romantik aşklarda yüksek seyreden stres hormanlarının, 2 yıl sonunda düşmeye başladığını belirterek, “Çocuk yapmak isteyenler için en doğru zaman bu dönemdir. Çünkü aşık çiftlerde 2 yıl boyunca stres hormonları çok yüksektir. Onların gözü birbirinden başkasını görmez gerçekten. O nedenle çocuk yetiştirmek için 2 yıl sonrayı öneriyoruz. Stres hormonları biraz düşsün ki gözleri çocuklarını görebilesin, bebeklerini yetiştirebilsinler” değerlendirmelerini yaptı.

Evli çiftlere uzmanından tavsiyeler

“UZAKLARI YAKIN EDEBİLEN BİR MİLLETİZ”

Altınbaş Üniversitesi Gayrettepe Yerleşkesinde gerçekleştirilen sempozyumun açılış konuşmasını, İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Dilek Şirvanlı Özen yaptı.  Prof. Dr. Özen, pandeminin yakın ilişkilerimizi zorlaştırdığını, insanları birbirinden uzaklaştırdığın belirtti. Çoğumuzun pandemiden sonra bir araya gelemeyeceğini düşündüğünü ancak çok büyük bir problem yaşamadan insanların tekrar sarılmaya başlamasının mutluluk verici olduğunu söyledi. Kısa bir süre önce yaşadığımız deprem felaketinde hayatını kaybedenlere baş sağlığı, hayatta kalanlara sabırlar dileyen Prof. Dr. Özen, “Bu felaket bir kez daha gösterdi ki, böyle anlarda da uzakları yakın edebilen bir milletiz, acılar bizi birbirimize yakınlaştırabiliyor.” dedi.

“Evlendikten 2 yıl sonra çocuk yapın”

“ROMANTİK AŞK DA ANNE SEVGİSİ DE BİRBİRİNE BENZER”

Sempozyumda aşkın nöral temelleri hakkında konuşan Prof. Dr. Öget Öktem Tanör, aşkın insanlar için en kuvvetli, en coşkulu ve subjektif duygudurumlarından biri olduğunu belirtti. Bu anlarda beyinde neler olduğunun araştırılmasının ancak, Fonksiyonel Emar ve ped gibi cihazların kullanılmasıyla olabildiğini ifade etti. Bu noktada bilim insanı Semir Zeki’in İngiltere’de yaptığı bir araştırmanın bulgularına değindi. Prof. Dr. Tanör, “Buna göre birbirlerine deli gibi aşık çiftlere sevdikleri kişilerin resimleri gösteriliyor ve beyin fonksiyonları takip ediliyor. Bir de çok sevdikleri bir arkadaşlarının resmi gösteriliyor ve aradaki farklar inceleniyor. Aynı ekip, bir de anneler için bu çalışmayı yapıyor. Annelere kendi çocuklarının resmi ve sonrasında da yine çok sevimli başla bir bebek resmi gösteriliyor. Görüldü ki aşkın zirvesinde olan çiftler ile annelerin beyinlerinde aktif olan ortak alanlar mevcut. Emisyonel denilen bu beyin bölgeleri aktif hale geçtiğinde, ödül sistemi harekete geçiyor ve insanda ödül kazanmış gibi bir his oluşuyor. Tarif edilmez bir mutluluk duygusu eşlik ediyor insana. Aynı bölgelerin uyuşturucu madde kullanımlarında da aktifleştiğini ve bugün artık bunların bağımlılık yaratan bölgeler olduğunu biliyoruz.” açıklamalarını yaptı.

Bununla birlikte seratoninin de vücutta obsesyon nörozlarındaki kadar azaldığına dikkat çeken Prof. Dr. Tanör, “Bunun aşık kişideki etkisi boyuna sevdiğini düşünmesi, bütün günlük rutinlerini, kılık kıyafetini de ona göre ayarlamak istemesi olarak kendini gösteriyor. Tıpkı Cahit Külebi’nin bir şirinde söylediği gibi “Kamyonlar kavun taşır, ben boyuna onu düşünürdüm.” Aynen öyle, seratoninin azalması insanda, bir cins obsesyona neden olur.” diye konuştu.

Aşk doğum sancısı gibidir

“AŞK DOĞUM SANCISI GİBİ”

Aşık kişilerde Oksitosin ve Vazopressin hormanlarında da müthiş bir artış gözlendiğini dile getiren Prof. Dr. Tanör, bunların bağlılık hormonları olarak da bilindiğini kaydetti. “Oksitosin, düz kasların kasılmasını sağlar. Doğum bile bu kasların kasılmasıyla oluyor. Bu horman aşıklarda yüksek, doğuma benzer kaslarda kasılma hissediliyor.” İfadelerini kullandı. Vazopressinin de aşıklarda yüksek seviyelere çıktığını bunun da sarılma hissi verdiğini söyleyen Prof. Dr. Tanör, “Aşık çiftlerin el ele, kol kola gezmelerinin, annelerde de çocuğunu kucaklama hissinin kaynağı burası. Anne sevgisindeki fark ise dopamin salgısının olmaması ve hipotalamusun uyarılmaması. Bu da çiftlerin birbirine karşı duydukları cinsel çekimi ifade eder. Anne – çocuk ilişkisinde bu yok elbette. Annelerde farklı olarak aktif olan bir diğer bölge yüzleri değerlendiren bölüm. Bu bölüm, bebek henüz konuşamadığı için annede müthiş aktif. Çünkü anne, bebeğin yüzüne bakıp ihtiyaçlarını anlamak durumunda.” dedi.

“AŞKIN GÖZÜ KÖRDÜR DEYİMİ BİLİMSEL OLARAK DA GERÇEK”

Prof. Dr. Tanör, ilginç bir bulgu olarak, her iki durumda da sevdiğini görenlerde ya da bebeğini gören annelerde çalışmayı durduran beyin bölgeleri olduğuna dikkat çekti. “İnsanların iç yüzünü görme işlevi olarak ifade edebileceğimiz “Zihin teorisi”, bu noktada işlevsiz kalıyor. Aşkın gözü kör gerçekten. Bir insanın, negatif özellikleri açık olan birine deli gibi âşık olduğunu gördüğünüzde aklını kaybetmiş dersiniz. Evet gerçekten de aşık kişi, aklının zihin teorisi kısmını kaybetmiştir. Kusurları, gerçekleri görmez ve sevdiği kişi yüceltilir.” şeklinde değerlendirme yaptı.

Evli çiftlere uzmanından tavsiyeler

“ROMANTİK AŞK, 2 YIL SONRA OLGUN AŞKA DÖNÜŞMELİ”

Prof. Dr. Tanör, romantik aşktan, olgun aşka geçiş için çiftlere bazı önerilerde de bulundu. “Eğer aşık çiftler birbirlerine ilk 2 yıl boyunca “çiçek yetiştirir” gibi özen göstermiş ve ayrı bir dostluk kurabilmişlerse, stres hormonları düştüğünde durumları olgun aşka dönüşür. Ruhsal birlikteliğe dönüşen ilişkilerde, filmi birlikte izlemenin keyfi, birlikte seyahat etmenin tadı bambaşka hissedilir. Zihinsel teori bu olgun aşklarda çalışmaya başlıyor, karşınızdakinin kusurlarını görüyorsunuz ama onu olduğu gibi kabul edebiliyorsunuz.” seklinde konuştu. Son olarak da uzun ve sağlıklı ilişkilerin kurulabilmesi için de iletişim halinde olunması, anlaşmazlıkların üstünün örtülmemesi gerektiğini hatırlattı. “Çiftler birbirleriyle sen diliyle suçlayıcı tarzda değil, ben diliyle konuşmalı. Sen böyle yaptığımda ben çok üzülüyorum gibi kendi hislerini paylaşmaya yönelmeli ve çiftler arasında bir arkadaşlık duygusu geliştirebilmeli.” diyerek tavsiyelerde bulundu.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Çocuklarda dikkat eksiliği ve hiperaktivite bozukluğu

Hiperaktivite kavramı son zamanlarda ailelerin ve eğitmenlerin sıklıkla duymaya başladığı bir kavram olmaya başladı.

Hiperaktif çocuklar genellikle yerinde durmayan, sırasında oturamayan, sırası gelmeden konuşan, ayaklarını sallayan, yemek ve ders çalışmak gibi eylemler için masa başında oturamayan çocuklar için kullanılan bir kavramdır. Bununla birlikte hiperaktiviteye dikkat eksikliği de eşlik edebilmektedir. Dikkat eksikliği olan çocuklar bir konu üzerinde dikkatlerini toparlamakta ve çevrelerinde yer alan uyaranları regüle etmekte zorlanırlar; çevrelerindeki uyaranlar dikkatlerini hızlıca dağıtabilir. Yönergeleri izleyemezler ve günlük yaşamlarında unutkanlık görülür.

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunda sıklıkla karşımıza çıkan durumlar:

1. Çocuklar kıpırdamadan oturmakta zorlanırlar.
2. Genellikle eğitmenler tarafından zorlayıcı çocuk olarak nitelendirilirler.
3. Sessiz olmaları söylendiğinde konuşmayı sonlandıramazlar.
4. Kıyafetlerini, ayakkabılarını ve oyuncaklarını hızlıca eskitirler.
5. Akranlarıyla anlaşmakta ve akranlarından gelen olumsuz geri bildirimleri
fark etmekte zorlanırlar.
6. Saldırgan davranışları olabilir, diğerlerinin özeline zorla ve izinsiz
girebilirler.

Çocukluk Döneminde Cinsel Kimlik

Çocuk Psikolojisi için bilgi mi arıyorsunuz? Çocukluk Döneminde Cinsel Kimlik makalesine göz atın ve Çocuk Psikolojisi hakkında daha fazla bilgi edinin

Erken Bebeklik döneminin bitimiyle fallik dönem sonrasında yani 4 yaş gibi
çocuklar artık cinsel kimliklerinin bilinçli olarak farkında olurlar.
Anne baba eğer fiziksel bir dış görünüşten bir sıkıntı görmüyorsa; doğuştan ya da
sonra oluşan, cinsiyetine uygun davranış ya da oyunlara yönelmemeyi tercih
ediyor ve aksi davranış sergiliyorsa çocuk doktoruna götürülebilir.

Sonrasında psikolog eşliğinde erkek bebek için babadan kız bebek için anneden
ve tabi ki anne ve babadan da eş oranda destek beklenir. Bu şekilde devam
etmeli. Ergenlik bitimine kadar cinsel kimlik desteklenmelidir. Her ne kadar bize
şu dönemlerde sempatik gözükmeye çalışılsa da aslında çocuklarımızı kendimiz
bir ikileme itiyor yanlışa yol gösteriyor olabiliriz.Ve karmaşa yaşayan bireylerin hayatları, deneyimlerinden bildiğim, psikolojik durumları gerçekten ciddi anlamda etkilenmektedir. Hayat hiç kolay olmuyor. Bize gösterilenler birer simge.

Oyunlar cinsiyetsizdir her çocuk her oyunu oynar fakat oyunlar onların hayatlarına dair birer prototiptir. Bilinç dışındakileri oyunlaraaktarırlar. Gerekse oyunlar gerekse gerçek hayat eğitimleri her zaman çocukdüşünülerek ilerlemeli. Çünkü cinsel kimlik vardır. Çocukta da vardır. 2 yaş itibariyle nasıl mahremiyet eğitimi vermeliysek çocuklarımıza iç çatışmalar yaşamayacağı öğretilerde bulunmalıyız. Bunlar önemli ve geç kalınmaması gereken durumlardır. ( bahsettiklerim erkek mavi giyer kızlar araba ile oynamaz demek kesinlikle değil. Tabi ki oynar ve sosyal yaşam
becerilerini geliştirecek oyunları ve her oyunu da oynamalı. Bir erkek bebeğin
evcilik setiyle yemek yapması çok çok normal ve olması gereken bir durumdur.
Bir kız bebeğin araba ile oynayıp toplara olan ilgisi de çok çok normaldir.)

19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nda gezilecek yerler nerelerdir? 19 Mayıs’ta ne yapılır?

Tarihimizde önemli bir yer edinen 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nda çoluk çocuk toplanıp şehir içinde keyifli bir gezi planı oluşturabilirsiniz. İster mavi ve yeşilin buluşma noktası haline gelen doğa harikalarına ister kültürel zenginliğiyle sizleri derinden etkileyecek tarihi mekanları listenize ekleyebilirsiniz. Peki 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nda gezilecek yerler nerelerdir? İşte yanıtlar…, bahisnow, betist, Tumbet, Turkbet, Ultrabet, Vdcasino, Vegabet, Venusbet, Vforbahis, Wcasino, Wettenbet, Winxbet, Wonodds, Wsbets, Prizmabet,

Tarihimizde önemli bir yer edinen 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nda çoluk çocuk toplanıp şehir içinde keyifli bir gezi planı oluşturabilirsiniz. İster mavi ve yeşilin buluşma noktası haline gelen doğa harikalarına ister kültürel zenginliğiyle sizleri derinden etkileyecek tarihi mekanları listenize ekleyebilirsiniz. Peki 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nda gezilecek yerler nerelerdir? İşte yanıtlar…

Ülkemizin tarihinde dönüm noktası olan 19 Mayıs 1919 tarihi, hem Atatürk’ün Samsun’a ayak bastığı gün hem de “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak her yıl kutlanmaktadır. 7’den 70’e herkesin coşkuyla kutladığı bu özel gün resmi tatil olduğu için aileniz ve sevdiklerinizle birbirinden güzel seyahat rotaları çizebilirsiniz. Özellikle şehir içerisinde gezilecek onlarca yer arasından kişisel zevklerinize hitap edecek seçenekleri araştırarak işe başlayabilirsiniz. Peki 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nda nerelere gidilebilir? Gelin, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nda gezip görülmesi gereken yerlere doğru ufak bir yolculuğa çıkalım.

  • EMİRGAN KORUSU

Baharın cıvıl cıvıl etkisi kendini yaz mevsiminin sıcacık kollarına yavaş yavaş bırakırken adeta saklı bir cevher olan bir rotayla sizleri tanıştırmak istiyoruz. Rengarenk lalelerin ahenkle dans ettiği Emirgan Korusu, 19 Mayıs’ta mutlaka gitmeniz gereken yerlerin başında yer alıyor.

Emirgan Korusu

İstanbul’un Sarıyer ilçesinde bulunan Emirgan Korusu, özellikle kahvaltı severler tarafından yoğun ilgi görüyor. Korunun içerisinde yer alan Sarı Köşk, Pembe Köşk veya Beyaz Köşk‘te mükellef bir kahvaltı sofrasıyla 19 Mayıs tatilini değerlendirebilirsiniz. Öte yandan rengarenk çiçeklerin mis kokulu atmosferinde bol bol yürüyüş yapabilir, fotoğraf çekebilir ve ruhunuzu dinlendirebilirsiniz. 

Emirgan Korusu Sarı Köşk

  • DOLMABAHÇE SARAYI

Boğaziçi sularının duru güzelliğini gözler önüne seren Dolmabahçe Sarayı, 1956 yılında Osmanlı Padişahı Sultan Abdulmecid tarafından yaptırılmıştır. Görkemli mimarisi ve köklü tarihiyle İstanbul’un gözbebeği haline gelen saray, Atatürk’ün son günlerini geçirdiği mekan olması sebebiyle manevi açıdan da önem arz etmektedir. 

Dolmabahçe Sarayı

Barok, Rokoko ve Ampir özelliğindeki motiflerin ağırlıklı olarak kullanıldığı Dolmabahçe Sarayı’na 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nda giderek tarihe doyabileceğiniz güzel bir gezi gerçekleştirebilirsiniz. 

Dolmabahçe Sarayından kareler

  • İSTANBUL AKVARYUM

Çocuklarıyla eğlenceli vakit geçirmek ya da içindeki çocuğu mutlu etmek isteyenler için harika bir önerimiz var! Suyun bilinmezliğini gün yüzüne çıkaran İstanbul Akvaryum, 17 bin nüfusa sahip deniz hayvanlarıyla hem bilgilendiren hem de eğlendiren bir gezi rotası çiziyor. 2 yaşa kadar çocukların ücretsiz girebildiği, diğer çocukların ise yaş gruplarına göre ücretlendirildiği akvaryum, 19 Mayıs tatilinde mutlaka gezebileceğiniz yerler arasında bulunmalı.

İstanbul Akvaryum

Karadeniz’den Pasifik Okyanusu’na kadar uzanan iklimlerin yanı sıra akvaryumda bir adet de yağmur ormanı yer alıyor.

İstanbul Akvaryumundan kareler

  • NAKKAŞTEPE MİLLET BAHÇESİ

İstanbul’da gezilecek yerler denildiğinde elbette listenizde Nakkaştepe Millet Bahçesi‘ne de yer vermelisiniz. Bir dinlence alanı olmasının yanı sıra içerisinde pek çok aktivite alanı barındıran Nakkaştepe Millet Bahçesi, toplamda 50 bin m² alan üzerine kuruludur. İstanbul’un Üsküdar semtinde yer alan millet bahçesinde macera parkından piknik alanlarına kafelerden kamp alanlarına kadar vakit geçirebileceğiniz seçeneklere şans verebilirsiniz.

Nakkaştepe Millet Bahçesi

Aynı anda yaklaşık 2 bin 500 kişiye hizmet verebilen bu kompleks 19 Mayıs tatilinizde size ve çocuklarınıza çok iyi gelecek!

Nakkaştepe Millet Bahçesinden kareler

  •  BARIŞ MANÇO MÜZESİ

Türkiye’nin en sevilen sanatçılarından biri olan Barış Manço’nun yaşadığı, eserlerini ürettiği evi, günümüzde Barış Manço Müzesi olarak ziyaretçilerine kapılarını aralıyor. İstanbul’un Kadıköy ilçesinde yer alan ev, sevilen sanatçının “Bir insan en son ne zaman bahsedilmekten vazgeçilirse, o zaman ölmüş sayılır” sözünden yola çıkarak 2010 yılında müzeye dönüştürülmüştür.

Barış Manço Müzesi

Özellikle çocuklu ailelerin 19 Mayıs tatilinde gidebileceği yerler arasında bulunan müzede son derece nostaljik bir yolculuğa çıkabilirsiniz.

Barış Manço Müzesinden kareler

19 MAYIS GENÇLİK VE SPOR BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN!

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile ilgili bilinmesi gerekenler

Yıllardır kutladığımız bu bayramla ilgili bilinmesi gerekenler nelerdir?

Çocukken heyecanla bugünü bekleyip çeşitli aktivite ve gösterilerle kutladığımız, ezberlediğimiz marşları son ses koro halinde zevkle söylediğimiz 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı hakkında bilmeniz gerekenleri hiç düşündünüz mü? İşte sizlere 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı hakkında bilinmesi gerekenleri derledik.

  • Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk ulusal bayramıdır. Türkiye’de 1921′” den itibaren “23 Nisan Milli Bayramı adıyla kutlanmaya başlandı. Kanunî adı “Çocuk Bayramı” olmasa da çocuklara neşeli bir gün geçirtme ve Himaye-i Etfal Cemiyeti’ne gelir yaratma amacıyla 1927’den itibaren çocuk bayramı olarak kutlanmaya başlandı.

  • Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’nun UNESCO’nun 1979’u Çocuk Yılı olarak duyurmasının ardından, TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği’ni başlatması ile bu bayram uluslararası düzeye taşındı.

  • 1921’de çıkarılan 23 Nisan’ın Milli Bayram Addine Dair Kanun ile, Türkiye’nin ilk ulusal bayramı olmuştur. Bayram, kanunen halen Osmanlı saltanatı hüküm sürdüğü bir dönemde ortaya çıktı. 23 Nisan 1922’de Ankara’da yapılan ilk kutlamalarından itibaren çocukların ön plana çıktığı bir bayram oldu.

  • 1979 yılında düzenlenmeye başlayan TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği, 23 Nisan’ı tüm dünya çocuklarının kutladığı bir bayram haline getirmeyi amaçlayan bir şenliktir. İlkine yalnızca SSCB, Irak, İtalya, Romanya, ve Bulgaristan’ın katıldığı şenlik, günümüzde yaklaşık 50 ülkenin çocuklarının katılımıyla düzenlenmektedir.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Yaygın Anksiyete Bozukluğu

Anksiyete için bilgi mi arıyorsunuz? Yaygın Anksiyete Bozukluğu makalesine göz atın ve Anksiyete hakkında daha fazla bilgi edinin

Yaygın anskiyete, sürekli sıkıntı ve gerginlik halidir. Günümüzde artan bir rahatsızlıktır çünkü sürekli orada deprem oluyor, burada bombalar patlıyor, dünyada çatışmalar oluyor. Bugün ona yarın bana dediğimiz anların sayısı artıyor. Buda kaygıyı artıran sebeplerin tetiklenmesine sebep oluyor. Çocukluktan beri hatta daha öncesine gidersek taş devrinden süre gelen “her an öldürülebilirim” kaygının temelini sarsan düşünce biçimidir.

Preödipal dönem dediğimiz yani bebeklik dönemin de kendisine bakan bakıcısında çocukluk döneminde aynı sorunlar varsa bebek bunu sünger gibi emer. Fark etmeden çocuk bu duyguyla büyür. Büyüdüğünde bu kontrol duygusu diğer kaygı dinamiği az olan akranlarına oranla daha fazla olanlarda görülür. Mesela, sürekli bir şeyleri kontrol ediyorsun; bir gün bakıyorsun çocuk hastalanmış, farkediyorsun ki hastalığı kontrol edemiyorsun. Istediğin kada iyi bak çocuk hasta olabilir, bu durum anksiyete yaratıyor. Çocuğuna çok iyi bakıyorsun, bakıyorsun komşunun çocuğu ölmüş yarın seninki de ölebilir istediğin kadar iyi bak bir garantisi yok: bu tarz olumsuz durumlar alt yapısını kaygıya yatkın olan kişilerde anksiyete yaratıyor.

Örneğin, çocuğunu kontrol ediyorsun, kocanı kontrol ediyorsun, yeni bir çocuk yapıyorsun onu da kontrol edebiliyorsun, 3 tane kişi var ve rahatsın. Sonra çocuk okula gidiyor, öğretmeni kontrol etmen lazım; iyi eğitim verebiliyor mu diye, arkadaşları kontrol etmen gerekiyor; iyi arkadaş mı kötü arkadaş mı diye. Kontrol edeceğin kişi sayısı artıyor. Çocuk büyüyor ve üniversiteye gidiyor, ben filanca kişiyle evleneceğim diyor; gelin ya da damat kişisini kontrol etmen gerekecek sonra torunları… kontrol edilecek kişi sayısı artıyor. Başlangıçta kişi sayısı az olduğundan seni rahatsız etmiyor fakat kişi sayısı arttıkça kontrol edilecek kişi sayısı arttığından rahatsızlık boyutuna ulaşıyor. Burda ki örnekte gördüğümüz gibi belirsizlik aslında kaygının düşmanı. Bilmediği herşey kişiyi rahatsız ediyor. O zaman kaygı yaşıcağın iyi halide kötü halide önden bilme isteği diyebiliriz.

Hastalığı veya ölümü kontrol edemediğini farkettiğinde anksiyete artar. Çünkü bu durumla nasıl baş edebileceğini bilememe hali kaygının pimi çekilmiştir.

Bazen çocukluktaki anne-babanın çatışmaları da anksiyete yaratabilir. Mesela anne sürekli anksiyöz, çocuk o duyguyu taşıyor olabilir. Devamlı kullanılmayacak zaten ilaç 2-3 ay sonra duyguları yatışır bırakabilir ilaçları. Amaç terapinin biraz ilerlemesini sağlamaktır. Baş etme yönteminin öğrenince zaten ilaca gerek duymayacaktır.

Soru: hocam depresyon ile yaygın anksiyete birbirinden kesin ayrılabilir mi?

Cevap: evet ayrılabilir. Depresyonda çökkünlük, mutsuzluk, enerjisi düşüklüğü ve hayattan keyif almama vardır. Anksiyetede enerji yüksektir; ya bir şey olursa, ya ben çok kötüyüm gibi panik hali görülür. Huzursuz ve kıpır kıpırlardır. Depresyon mahsun mahsun bakar.

Bazen yaşamadığımız olaylardan da etkileniriz. Mesela bir yerde patlayan bomba sizi tetikleyebilir. Yaanılan bir deprem … Burda tanıdığın var mı diye sorduğumda genelde hayır cevabını alırım. O zaman siz kiminle ilgili ilk aklınıza kötü birşey olsa kime olurdu?“ ya babam ölürse diye korkuyorum, annem ölürse diye korkuyorum.” Burada çocuğunlukla 2 duygu vardır: ya babam ölürse diye korkuyorum hem de babamı ben öldürürsem diye korkuyorum. Yani buradaki kaygıların çoğu ödipal dönemde kendi cinsi olan rakip ebeveny ilişkileri geliyor.

Mesela ışıd militanı kafa kesiyor, sen de izliyorsun. Biri birine zarar verdiğini görünce rahatsız hissetmek bir miktar normal. Gerçeklik ile ilgili kısım kalır, fakat yaşamadığı halde düşünce yaşanmış kadar etkili ise o zaman çocukluğundan yansıttığın şeylere bakarız.

Günlük hayatta birileri ile patlamalar gibi konuları konuşuyorum çoğu kişinin durumu berbat. 1. Kendi travmaları var, 2. Ailenin travmaları var, 3. Taş devrinden gelen travmalar var: yandaki kabile gelip bizim kabileyi öldürdü, bu nesilden nesile geçti. Bunları konuşmak anksiyeteyi azaltır. Bugün ve burada olamama halidir. Anksiyete ben ya hep geçmişteyim yada hep gelecekte demenin diğer ismidir.

Bunları konuşmak aynı zamanda sosyal açıdan da iyidir. Çünkü benim beynimde bu varsa ben de bunu bir yerlere yansıtırım. Geçmişteki travmayı bende kendi çocuğuma ya da çevreme yansıtırım. Bu zinciri danışanın bozması sosyal açıdan da iyidir. Bu nesilden nesilden aktarılan zinciri 1 kişi, 2 kişi kırar sonra onlar da çevrelerine bundan bahsederler böyle çalışmalar uzun vadede dünya barışına katkı sağlar. Çünkü insanlar birini öldürüyor ama öldürdüğü kişi o değil ya kendisi ya da çocukluktaki birisi ya da daha geri travmalardan birisi mesela 600.000 yıl önceki travmalar bugün ortaya çıkabilir.

Beynimiz netlik ister, belirsizliği sevmez. Yine de hayatta belirli olan hiçbir şey yoktur. 1 dk sonra tavan çöker ve hepimiz ölürüz. Biz sanarız ki bu tavan hiç çökmez. Ya da şuan evde çocuğun çoktan ölmüştür sen yaşıyor sanıyorsundur. Aslında hayatta belirli olan tek bir şey vardır o da günün birinde öleceksin. Bu bilginin seni rahatlatması gerekir eğer rahatlatmazsa çocukluğunda belirsizlikler ile anıların vardır bunlara bakman gerekir. Belirsizlik diyince senin aklına neler geliyor? Belirsizlikle ilgili senin yaşadığın anılar var ya da belirsizlikle fazla meşgul ebeveynler var. Annen dövecek mi yoksa sevecek mi seni, nötr bakıyorsun. Ya da annen, kocam başka bir kadına gidecek mi gitmeyecek mi diye düşünüyor, belirsizlik var. Sen annenin duygusunu alıyorsun. Biz her şey bizim kontrolümüzde zannederiz aslında ama çok azdır.

Korkuları konuştun ama ondan sonra yine korkuları kalır çünkü ülkende savaş var biri seni öldürebilir. O korkunun kalması sağlıklıdır, çünkü o korku seni tehlikeden korur, gerçektir. Bizim burada dediğimiz korkmamak, umursamaz olmak değil hayal ile gerçeği ayırt edebilmektir. Gerçek bir problem varsa ve korkmuyorsan burda sorun vardır. Ama gerçek bir sorun yok o zaman da korkuyorsun o zaman bu korku gerçek bir korku değil alt sebeplerne bakmalıyızıdır. Bizim işimiz tamamen gerçekle ilgildir. Çocukluk anılarını temizledikçe bu insanlarda bir miktar korku kalır.

Savaş gibi durumlarda kişi bu duyguda kaldığından bedenine yansır. Mesela reel bir korkusu var öldürülebilir ve konuştuk çocukluk ile ilgili değil o zaman ara ara beyin bunu reddettikçe eft yapacağım. Korku arttıkça bedene yansır ve bedensel hastalıklar meydana gelebilir. Bedensel hastalıklar aslında başlangıçta iyi bir şeydir, uzun vadede tehlikeldir. Bedensel rahatsızlıklar sayesinde onlarca ruhsal rahatsızlıktan korunuyorum, eroin gibidir. Eroini de başlangıçta içmek iyi bir şeydir. Eroin içersin ve o gün iyi hissedersin, problemlerini unutursun. Orta ve uzun vadede ise eroin sana zarar verir, giderek beynin uyuşur, ruhsal ve bedensel hastalıkların olur, yakın ilişkilerin bozulur. Bu hastlıklar da böyledir, kısa vadede iyidir. Ama sonrasında sürekli belinden, başından şikayet ettiğinde yakın ilişkilerin bozulur. Ya da sürekli mızlandığın için negatifi çağırırsın. Ruhsal acı bedensel acıdan daha kötüdür. Bedensel acıyı lokalize edersin; tam şurası ağrıyor diyebilirsin ama ruhsal acıyı tanımlayamazsın, derin bir acıdır. O yüzden beynimiz haz ilkesiyle çalışır bedene yansıtır.

Hayır diyemeyen ebeveyni çocuğu yönetiyor!

Psikiyatri için bilgi mi arıyorsunuz? Hayır diyemeyen ebeveyni çocuğu yönetiyor! makalesine göz atın ve Psikiyatri hakkında daha fazla bilgi edinin

Çocuğunuz evin küçük hükümdarı olmasın!

Gevşek disiplin ortamında büyüyen çocuk sınırsız, sorumsuz ve doyumsuz karaktere sahip oluyor ve bu çocukların ilk sorunları genellikle anaokulu döneminde ortaya çıkıyor. Bu tarz büyüyen çocuklar diğer arkadaşlarıyla uyum sağlayamıyor, paylaşmayı bilmiyor ve eleştiriye tahammülsüzlükleriyle dikkat çekiyor. Ergenlikle birlikte benmerkezci olma eyleminde oluyor ve yalnız kalıyor. Eleştiriye tahammülsüz oldukları için de öğrenemiyor, kendilerini geliştiremiyor ve hep tüketen kişilikler ortaya çıkıyor. Çocukların “Evin küçük hükümdar” ları olduğu bu aile modelinin “çocukerkil” aileler olarak tanımlandığını belirten Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü-Psikiyatr Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu açmaza düşmemek için ailelere özgürlük ve sorumluluk dengesini kurmanın doğru yolları hakkında önerilerde bulunuyor.

Hayır diyemeyen ebeveyn çocuğu tarafından yönetiliyor…

Psikiyatr Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ufak bir durumda tepki gösteren, kavga eden, eşya fırlatan çocukları son zamanda çok sık gördüğünü söyleyerek. “İnsan ilişkilerinde kişisel sınırları öğrenemeyen bir çocuk tipi ortaya çıktı. Sadece anne-babadan değil her yerden bilgi bombardımanı altında kalan, sorgulayan çocuk tiplerini görmeye başladık. Anne-baba yetersiz kalıp çocuğa hayır demeyi öğrenemezse çocuk anne-babayı yönetmeye çalışıyor. Günümüzde çocuklar anne-babaya baskın olmaya çalışıyorlar. Bu özgürlük düşkünlüğü, popüler kültürün bize sunduğu bir kavram. Bu zamanın ruhu diyebileceğimiz bir durum. Milenyum çağı diyoruz, dijital kuşak diyoruz.” dedi.

‘Biz sıkıntı çektik o çekmesin, biz zor elde ettik o kolay etsin’ yaklaşımı doğru değil!

Annelik-babalık tasavvurunun da değiştiğini ifade eden psikiyatrist Tarhan “Anne baba çocuğu üzmemek için her dediğine evet diyor. Eski kuşaklar yokluk içinde olgunlaşıyordu. Şimdiki kuşakların varlık içinde olgunlaşması gerekiyor. Varlık içinde olgunlaşmak daha zor. Ebeveynler çocuklarına ‘biz sıkıntı çektik o çekmesin, biz zor elde ettik o kolay etsin’ tarzında gereğinden fazla imkân sunma ihtiyacı hissediyor. Böyle olunca yoklukla tanışmamış bir nesil ortaya çıkıyor. Hatta öyle ki, ebeveynler çocuklarının üzüntüyle, hayal kırıklığıyla karşılaştırmamayı annelik-babalık zannediyor. Hâlbuki ikisi de hayatın bir gerçeği ve çocuğun bunu öğrenmesi gerekiyor.” uyarısında bulundu.

Anne baba kolaya kaçarsa çocuk nerede duracağını öğrenemiyor

Tarhan, kararların aile içerisinde oturup konuşularak alınması gerektiğini ifade ederek “Çocuğun fikrini sormak önemlidir. Mesela tatile giderken. Ama en sonunda lider anne ve babadır. Çocuğun dediği doğruysa ona da uyulması gerekir. Bir tartışma kültürü içinde çocuk haklıysa anne-baba gerekçesine göre çocuğu doğrulayabilir. Öte yandan çocuğun anlamsız bir şekilde ısrarcılığı nedeniyle ya da duygu sömürüsü yapması halinde anne baba ‘aman olay çıkarmasın, böyle bir problemle uğraşmayayım, onu ikna etmeyle uğraşmayayım’ diyerek kolaya kaçıyor. Böyle durumlarda çocuk sınırını, nerede duracağını öğrenemiyor.” dedi.

Disiplinde kar yağışı modellemesi…

Anne ve babanın ortak kararlılık ve tutarlılıkla hareket etmesi gerektiğini hatırlatan Psikiyatr Tarhan “Gereğinden fazla özgür yetişen çocuklar şımarık ve saygısız olma eyleminde oluyor. Hatta bazen bazı şeyleri mızmızlık yaparak, küserek elde ediyor. Bunu bir sorun çözme metodu gibi öğreniyor. Anne baba başını okşayarak hayır diyemiyor çocuğa. Böyle aile ilişkileri kuralsız ortamlarda oluyor. Mesela anne farklı, baba farklı söylerse, anne akşam ayrı, sabah ayrı söylerse tutarsızlık yaşanıyor. Onun için disiplin, nasihat gibi durumlar kar yağışı gibi olur. Yavaş ve devamlı olursa tutar. Fırtına gibi bir gün var, diğer gün olmazsa tutmaz. Bunun için kararlı, disiplinli bir ortam oluşturulması gerekir. Anne ve babanın gerekçeleri ile hayır demeyi bilmesi gerekiyor. Onun için emir vermek yerine seçenek sunmak, nasihat vermek yerine de örnek olmak çok önemli.” şeklinde önerilerde bulundu.

Kişiliği övmek farklı, davranışı övmek farklıdır

Çocuğa övgüyle yaklaşmanın duygusal gelişimi açısından önemli olduğunu vurgulayan Tarhan “Çocuğun kişiliğini değil, davranış aşamalarını övmek gerekiyor. Yani çocuğa ‘sen çok başarılısın, gayet iyisin, dünyanın en yakışıklı çocuğusun’ dediğin zaman evet etiketliyorsun. Ama ‘çalışkansın ne güzel odanı topladın ne güzel ödevini yaptın’ gibi davranış aşamaları ve çabaları övülürse çocuğa pekiştirici bir yaklaşım sergilenmiş olur. Eğer kişiliğini översek çocuk bencil olur, büyüklük duygusuna kapılır. Böyle çocuklar değişime kapalı ve inatçı oluyorlar, kendilerini geliştiremiyorlar.” dedi.

Çocukerkil ailelerin evlatları doyumsuz oluyor!

Çocukerkil ailelerin evlerinde çocuğa göre kurallar düzenlendiğini, çocuk istek odaklı olunduğu gözlemlerini paylaşan Tarhan “Her şeyi çocuğa göre düzenleyen çocukerkil ailelerin evlatları doyumsuz oluyor, çocuk 2 kişilik sevgi alıyor yine doymuyor. Bu çocuklar istediği olmadığında tepki gösteriyor, sık sık arkadaşlık değiştiriyor, evlendiği zaman evliliğini yürütemiyor, akademik zekâsı başarılı oluyor ama duygusal ve sosyal beceride başarısız oluyorlar. Ders çalışmak istemiyor, bir müddet sonra okul reddi başlıyor. Bakıyorsun elinde devamlı internet. Bu durum internet ve ekran bağımlılığına kadar gidiyor.” şeklinde olası süreci tarifledi.;

İyi çocuk yetiştirmek, bilgiye boğmak değildir!

Anne baba proje çocuk büyütüyor ama karakter gelişimini atlıyor diyen Tarhan, “Ebeveynlerin çocuğun teknik, mesleki gelişimine önem verdiği gibi karakter gelişimine de önem vermesi gerekiyor. Karakter gelişimi için de çocuğun, nerede duracağını ve sınırlarını bilmesi, sorumluluk sahibi olması çok önemlidir. Her çocuğun yaşına uygun alabileceği sorumluluklar vardır. İyi çocuk yetiştirmek onu sadece bilgiye boğmak değildir. Asıl olan çocuğun bilgiyi kendisinin bulmasını sağlamaktır. Çocuğa seçenekler sunun. Mesela çocuğun önüne 3-4 tane tişört koyup birinin daha cazip olmasını sağlayıp, birini seçtirerek, çocuğa ‘ben seçtim’ özerklik duygusunu yaşatan anne baba da kontrolü de kaybetmemiş olur.” şeklinde örnekledi.

İdeal anne-baba çocuğa iç denetim öğretir

Çocuğun durması gereken yeri zamanla kendi öğrenebileceğinin altını çizen Prof. Dr. Nevzat Tarhan “Çocuk duruma göre, ortama göre ne zaman konuşabileceğini, ne zaman konuşamayacağını yaşına uygun bir şekilde başarır. Ama fazla bastırılmış ailelerde iç denetim de fazla oluyor. Bu sefer tam tersi özgüveni olmayan, ‘benim kişiliğim budur’ diyemeyen çocuklar ortaya çıkıyor. Bunu düzeltelim derken de çocukerkil gibi modeller hayatımıza giriyor. Doğru seçimleri yapma, mantıklı karar verme bir yetenektir ve sonradan öğrenilir. Çocuğun yaşına göre dikkat değiştirme yöntemi uygulayarak yaklaşmalıyız. 0 – 5 yaş arası çocuklarda, istediği değil de, dikkati değiştirilirse, ilgi duyduğu başka bir konuya geçilirse, çocuk, anneyle babayla zıtlaşma yöntemini öğrenmemiş oluyor.” dedi.;

Çocuk anne babanın farklı düşündüğünü hissederse bu farklılığı kullanıyor

Problem çözme becerisini çocuğa kazandırmanın yöntemleri olduğunu söyleyen psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan “Çocuğun doğru seçimlerle, özgürlük ve sorumluluk dengesini öğrenmesi gerekiyor. Mesela çocuğa evin içinde yapılandırılmış bir özgür alanı bırakalım ve orada özgürce oynasın, dağıtsın. Ama tekrar toplasın. Evin her tarafına aynı şeyi yapmayı öğretirseniz bu durumda kuralsızlığı öğretmiş oluyorsunuz. Ya da eve misafir geldiğinde nasıl davranacağını anne babaya bakarak gözlemleyerek öğreniyor. Anne babanın ortak dil kullanılması çok önemli. Farklılıklar varsa tercihi ne yönde ise bazen annesinin, bazen babasının dediğine göre hareket ediyor ve o fikir farklılığını kullanmış oluyor.” dedi.

İstek-ihtiyaç dengesi ve doyum erteleme becerisi öğrenmeli!

Çalışan annelerden de örnek veren Tarhan “Çalışan anne çocuğa zaman ayıramadım diye çocuğunun duygu sömürüsü yapmasına izin veriyor. İhtiyacı olmadığı halde çocuğun her istediğini alıyor. Bu sefer de ihtiyaç istek dengesi gözden kaçıyor. Annenin çocuğa büyük insan gibi anlatması, ama büyük insan davranışı beklememesi gerekir. Böyle bir durumda ‘bak evde aynı oyuncaktan var, ama şundan yok, bunu alabiliriz ya da eğer sen şu anda dayanmaya tahammüllü olmayı başarırsan, sana yarın daha büyük bir şey alacağım, hafta sonu şuraya gideceğiz’ gibi, çocuğa doyum erteleme becerisi öğretilir. Doyum erteleme becerisi öğretildiği zaman çocuk daha büyük bir isteği elde etmek için isteğini erteler. Bunlar çocuğun öğrenebildiği davranışlardır ve ben çocuğuma bu beceriyi nasıl kazandırırım diye anne babanın zaman ayırıp, kafa yorması gerekir.” dedi.

Reklam sektörü çocukerkil aile kavramına çanak tutuyor

Çocukların tüketim toplumu unsurlarının da radarına takıldığını söyleyen Tarhan “Şu anda reklam sektörü çocuğu muhatap almış durumda. Çocuklar şimdiden geleceğin tüketicisi olarak görülüyor. Bakıyorsunuz, çoğu zaman satın alma davranışlarında, çocuğu etkileyecek mesajlar veriyorlar. Mesela tatil firmaları çocuğu çok iyi kullanıyor.” tespitini yaparak reklamlarda çocuğun salt kendi tercihlerine göre karar vermiş olarak değil ailesi ile konuşarak karar verme halinin öne çıkarılması gerektiğini vurguladı.

Çocuğun güveneceği, sırtını dayayabileceği ebeveynlere ihtiyacı var

“Ailede zor beğenen inatçı bir çocuk kişilik ortaya çıkarsa orada sorun var demektir” uyarısında bulunan Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatr Prof. Dr. Nevzat Tarhan sözlerini şöyle tamamladı:
“Çocuk, her istediğini yaparsa annesinin iyi olduğunu zannediyor, hâlbuki çocuğun kendi yönettiği anne babaya değil, güveneceği, sırtını dayayabileceği ebeveynlere ihtiyacı var. Çocuk doğası gereği güçlü bir anne baba görmek ister. Ebeveynlerin gerekçeleriyle çocuğa hayır deme becerisine sahip olması gerekir. Hevesleriyle değil rasyonel davranan çocuk yetiştirmek için anne babalara önemli görevler düşüyor”

ÇOCUKLARIN RÜYALARI LEGO YARATICILIĞI İLE BULUŞUYOR #prizmabet

LEGO Group, yeni teması LEGO DREAMZzz ile çocukların rüyalarının sınırsız yaratıcı gücünü hayata geçiriyor.

LEGO Group bugün, çocukların rüyalarındaki yaratıcılığı, destansı çizgi film ve ürün yelpazesiyle hayata geçiren yepyeni teması LEGO DREAMZzz’i ilk kez gözler önüne seriyor.

Dünya genelinde 23.000’den fazla çocuk ile yapılan Dreams Research (Rüyalar Araştırması) sonuçlarına göre, her on çocuktan yedisinin (%69) günlük yaşamlarında stres veya yalnızlık gibi karmaşık duygular yaşadığını ve neredeyse her dört çocuktan birinin (%24) bunun nedeni olarak dünyadaki veya sosyal medyadaki olayları gösterdiğini ortaya koyuyor. Öte yandan uyku uzmanları, rüyaların çocukların karmaşık duygularını anlamlandırma ve hayal güçlerini harekete geçirmelerinde önemli bir rol oynayabileceğini belirtiyor. Araştırmaya katılan çocukların üçte ikisi (%68) rüyaların onlar için önemli olduğunu ve gün içinde daha yaratıcı olmalarına yardımcı olduğunu söylüyor. Türkiye’de araştırmaya katılan çocukların beşte dördü (%78) rüyaların önemli olduğunu düşünürken, yüzde 85’i ise mutlu rüyaların daha yaratıcı olmalarına yardımcı olduğu söylüyor.

LEGO DREAMZzz temasında rüyalara odaklanan bu yaratıcılık tutkusu hayata geçirilirken, LEGO Group 15 Mayıs’ta başlayacak yeni çizgi film öncesinde, dünyanın dört bir yanından binlerce çocukla içerik ve oyuncakları bir deneyim testine çıkarıyor. Çizgi film lansmanını ise çocukları hayal gücüyle çalışan sürücü koltuğuna geçiren inanılmaz bir eğlence ve oyun deneyimi yaratan ürün yelpazesi izleyecek.


Rüya evrenine adım atın

LEGO DREAMZzz serileri, okul arkadaşları olan Mateo, Izzie, Cooper, Logan ve Zoey’nin gizli bir ekibe katılıp, Rüya Evreni’ne yolculuk etmek için hayal güçlerini kullanmayı ve zalim Kabus Kral’ı yenmeyi öğrenirken yaşadıkları maceraları anlatıyor

15 Mayıs’ta 10 bölümlük çizgi filmle LEGO severlerle buluşacak LEGO DREAMZzz’in temasına uygun yeni ürün yelpazesi, Ağustos 2023’ten itibaren raflarda yerini alırken, çizgi filmin yeni bölümleri de yayınlanacak.

LEGO DREAMZzz Kreatif Direktörü Cerim Manovi konuyla ilgili şöyle diyor “LEGO DREAMZzz, rüya görmenin harika dünyasını kutlayan ve aynı zamanda rüyalar gerçeğe dönüştüğünde, sıradan çocuklar olağanüstü hale geldiğinde ve yaratıcılık bir süper güç olduğunda neler olduğunu keşfeden ilk konseptimiz” ve ekliyor: “Çocukların en çılgın rüyalarını hayata geçirmek için kendilerini güçlü hissetmelerinin yanı sıra rüya görürken yaratıcı hayal güçlerinin gerçek potansiyelinin tadını çıkarmalarını istiyoruz – ve bu sadece bir başlangıç.”

Dreams Research (Rüyalar Araştırması), yaratıcılık konusunda rüyaların önemini gösteriyor

LEGO DREAMZzz, LEGO Group tarafından 29 farklı ülkeden 6-12 yaş arası çocuklarla yapılan kapsamlı ve global ölçekli bir araştırma ile geliştirildi. Araştırmada çocukların hayal güçleri, rüyaların psikolojisi ve duyguların anlamlandırılmasındaki öneminin yanı sıra problem çözme ve yaratıcı deneyler açısından oyunun önemi de ele alındı.

Araştırma, stres veya yalnızlık gibi karmaşık duygular yaşayanların neredeyse beşte birinin (%22), bunun sonucunda daha fazla kabus gördüğünü ortaya koydu. Çocukların yarısından fazlası (%55) kabusların, rüya ve gerçek dünyanın açıkça çarpışabileceği bir yer olan okul da dahil olmak üzere günlerinin geri kalanını da etkilediğini söylüyor.

Öyle ki, çocukların %63’ü oyun oynayarak geçirdikleri zamanın rüyalarını etkilediğini belirtiyor. Çocukların büyük çoğunluğu (%86), rüya görürken olumlu duygular yaşıyor ve birçoğu uyandıklarında bunun etkilerinden faydalandıklarını belirtiyor. Çocukların yaklaşık üçte ikisi (%68), mutlu rüyaların gündüzleri daha yaratıcı olmalarına yardımcı olduğunu belirtirken, neredeyse aynı oranda çocuk (%64) uyanık oldukları zamanlarda da fikirler düşündüklerini ifade ediyor. Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye’deki çocukların yüzde 34’ü rüya görmediklerinde ya da gördükleri rüyaları hatırlamayınca sabah uyandığında daha olumsuz duygular hissediyor.

Araştırmada LEGO Group ile birlikte çalışan Psikolog ve Davranışsal Uyku Uzmanı Dr. Shelby Harris, konuyla ilgili olarak şunları söylüyor: “Çocuklar doğal olarak rüya görürler ve deneycilerdir, ancak yaşları ilerledikçe toplumsal baskılar onları sınırlamaya ve hayal güçlerini kısıtlamaya başlar. Rüya görmek, genellikle dünyanın dört bir yanındaki çocuklar tarafından mutlulukla karşılanan evrensel bir fenomendir. Günlük hayatta stres ve taleplerin arttığı günümüz dünyasında özgür oyun oynama ve yaratıcılığı teşvik etmek önemlidir. Araştırmalar, özgür oyun oynama zamanına erişimi olan çocukların rüya görme sıklıklarının arttığını ve bunun sonucunda kendilerini daha mutlu, yaratıcı hissettiklerini açıkça gösteriyor. LEGO DREAMZzz gibi çocuklara rüyalarımızdaki öğelerin gerçek dünyada nasıl kullanılabileceğini gösteren ve yaratıcı potansiyelin tümüne ulaşmalarına yardımcı olan içerikler görmek harika.”

LEGO DREAMZzz serisinin ilk iki bölümü, 15 Mayıs’tan itibaren LEGO Youtube kanalına ek olarak Netflix ve Amazon Prime’dan da izlenebilecek.

LEGO Group’un hayal yaratıcısı ekibine katılın

LEGO DREAMZzz, lansmanını kutlamak adına LEGO Group, dünyada bir ilke imza atarak çocuklar için ‘Hayal Yaratıcısı Ekibi’ne katılma fırsatı sunuyor. Seçilecek katılımcılar, çeşitli LEGO DREAMZzz atölyelerine katılmak üzere LEGO Group’un ana merkezi Danimarka’ya davet edilecek.

Hayal Yaratıcısı olarak çocukların buradaki rolü, rüyaların yaratıcılığını LEGO Group içinde desteklemek ve hayal kurmanın gençler için olumlu ve yaratıcı etkilerini dünyanın dört bir yanına yaymak.

6-12 yaş arası çocuklar, kendi yaptıkları bir LEGO tasarımının görseli ya da çizimi yanı sıra rüyalarında gördükleri bir figürün veya taşıtın LEGO yapım parçalarından oluşan halini göndermeleri için desteklenerek rüyalarındaki yaratıcılığı sunmaya teşvik edilecekler. Başvuruların ayrıca, gönderdikleri içeriğin ne olduğuna dair bir tanım, yaptıkları her neyse onun ne anlama geldiği ve neden rüyalarında onları heyecanlandırdığını anlatan kısa bir açıklama da içermesi gerekiyor.

Başvurular 20 Mayıs-20 Haziran tarihleri arasında resmi olarak başlıyor. Daha fazla bilgiye LEGO.com/dreamzzz adresinden ulaşabilirsiniz.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!