Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu

DEHB’li çocuklarda stres ve kaygı seviyeleri azaltmak için tedaviler mevcuttur. Davranış terapileri, ilaçlar ve alternatif tedaviler gibi farklı seçenekler bulunmaktadır. Davranış terapileri, çocuklara stres ve kaygı yönetimi becerileri öğretmeyi amaçlar. İlaçlar, semptomları kontrol altında tutar ve çocukların günlük aktivitelerine odaklanmalarına yardımcı olur. Alternatif tedaviler, yoga, meditasyon, masaj gibi doğal yöntemleri içerebilir.

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu, yani DEHB, yaygın bir nörogelişimsel bozukluktur. Bu bozukluk, dikkat eksikliği, hiperaktivite ve dürtüsellik davranışları ile belirginleşir. DEHB’nin başlıca belirtileri, dikkat süresinin kısalığı, dikkat dağınıklığı, hiperaktivite ve dürtüselliktir.

DEHB’nin nedenleri çeşitli olabilir. Genetik faktörler, beyin işlevleri, çevresel faktörler ve gelişimsel faktörler bu bozukluğun olası nedenleri arasındadır.

  • Genetik Faktörler: DEHB’nin gelişiminde genetik faktörler önemli bir rol oynayabilir. Yapılan araştırmalar, ebeveynlerde DEHB olan çocukların DEHB geliştirme olasılığının daha yüksek olduğunu göstermiştir.
  • Beyin İşlevleri: Beyin işlevlerindeki farklılıkların DEHB ile ilişkisi vardır. Özellikle, frontal lobun işleyişindeki bozukluklar DEHB ile bağlantılı olabilir.
  • Çevresel Faktörler: Beslenme, stres seviyeleri ve aile dinamikleri gibi çevresel faktörler DEHB ile ilişkili olabilir.
  • Gelişimsel Faktörler: Erken çocukluk dönemi boyunca, DEHB’nin gelişimindeki gelişimsel faktörler de önemlidir. Örneğin, gebelikte annenin maruz kaldığı toksik maddeler DEHB riskini artırabilir.

DEHB’nin görülme sıklığı dünya genelinde artmaktadır. 5-17 yaş arasındaki çocukların %5-10’u DEHB tanısı almaktadır. Bu bozukluğun tedavisinde ilaçlar, terapi, davranış değiştirme teknikleri ve yaşam tarzı değişiklikleri kullanılır.

DEHB Nedir?

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), bireylerin dikkat ve odaklanma sorunları, aşırı hareketlilik ve kontrolsüzlük gibi belirtiler gösterdiği bir nörogelişimsel bozukluktur. Bu belirtiler genellikle çocukluk çağından başlar ve yaşam boyu devam edebilir.

DEHB’nin belirtileri genellikle dikkat dağınıklığı, organize olamama, kolayca sıkılma, unutkanlık, huzursuzluk, aşırı hareketlilik, dürtüsellik ve kontrolsüzlük gibi sorunlarla ilişkilidir. Bu belirtiler, bireylerin iş, okul ve sosyal ilişkilerinde zorluk yaşamasına neden olabilir.

DEHB tanısı, bir bireyin gösterdiği belirtilerin belirli bir süredir devam etmesinin yanı sıra, diğer faktörlerin (örneğin, zeka veya eğitim seviyesi) etkisi olmadan, yaşına ve cinsiyetine uygun bir değerlendirme yoluyla konulur.

DEHB, genellikle birçok faktörün birleşimi sonucu ortaya çıkar. Bu faktörler arasında genetik, beyin işlevleri, çevresel faktörler ve gelişimsel faktörler bulunur. Çocukların DEHB geliştirme riskini artırabilecek birkaç gen tanımlanmış olsa da, tam olarak belirlenmiş bir gen veya gen dizisi henüz bulunamamıştır.

Beynin önemli işlevleri arasında dikkat, bilişsel kontrol ve motivasyon yer alır. Çalışmalar, DEHB olan bireylerin beyin işlevlerinde farklılıklar olduğunu göstermiştir. Örneğin, DEHB olan bireylerin beyinlerinin bazı bölgelerinde düşük aktivite seviyeleri gözlemlenirken, diğer bölgelerde yüksek aktivite seviyeleri gözlemlenmektedir. Bu farklılıklar, DEHB belirtileriyle ilişkilidir.

Çevresel faktörler de DEHB gelişiminde rol oynayabilir. Örneğin, beslenme, stres seviyeleri ve aile dinamikleri gibi faktörler DEHB’nin riskini artırabilir veya azaltabilir. Bununla birlikte, çevresel faktörlerin tam olarak nasıl ve ne şekilde DEHB ile ilişkili olduğu henüz tam olarak anlaşılmamıştır.

Sonuç olarak, DEHB birçok faktörün birleşimi sonucu ortaya çıkan nörogelişimsel bir bozukluktur. Tanı ve tedavisi için bir uzmanla görüşmek önemlidir.

DEHB’nin Nedenleri

DEHB’nin olası nedenleri arasında genetik faktörler, beyin işlevleri, çevresel faktörler ve gelişimsel faktörler yer almaktadır. Genetik faktörler, DEHB geliştirme riskini arttıran genetik özellikleri içerir. Yapılan araştırmalar, ailenin DEHB olan bir bireyin olması durumunda, diğer üyelerin de aynı rahatsızlığa yakalanma olasılığının yüksek olduğunu göstermektedir.

Beyin işlevleri de DEHB ile ilişkili olabilir. Beynin frontal korteks ve striatum gibi bölgelerindeki farklılıklar DEHB belirtileriyle bağlantılı olabilir. Ayrıca beyin kimyasındaki dengesizlikler de DEHB’ye yol açabilir.

Çevresel faktörler de DEHB ile ilişkili olabilir. Beslenme, stres seviyeleri, aile dinamikleri gibi faktörler, çocukların DEHB’ye yakalanma riskini artırabilir. Örneğin, annenin hamilelik sürecinde sigara içmesi, çocuğun DEHB geliştirme riskini artırabilir. Stresli bir ev ortamı veya sürekli olarak yaşanan stresli olaylar da DEHB’yi tetikleyebilir.

Sonuç olarak, DEHB’nin nedenleri karmaşık ve çok faktörlüdür. Genetik, beyin işlevleri, çevresel faktörler ve gelişimsel faktörler gibi farklı etkenler bir arada DEHB’nin oluşumuna katkıda bulunabilir. Ancak, DEHB’yi önleyen veya tedavi eden kesin bir yöntem henüz bulunamamıştır.

Genetik Faktörler

DEHB’nin genetik faktörleri oldukça karmaşıktır. Ancak, bilim adamları son yıllarda bu konuda önemli ilerlemeler kaydetmişlerdir. Genetik faktörlerin DEHB geliştirme riskini arttırdığı, ancak tek başına bu faktörlerin DEHB’ye neden olmadığı bilinmektedir.

Araştırmalar, DEHB’si olan bir kişinin, ailesinde DEHB bulunan başka birinin varlığı durumunda DEHB geliştirme riskinin daha yüksek olduğunu göstermektedir. Ayrıca, DEHB’si olan bir kişide, genetik yatkınlıkla ilişkili bir beyin proteininin yokluğuna rastlanılmıştır.

Ancak birçok farklı genin DEHB geliştirme riski ile ilişkili olduğu belirtilmektedir. Son yıllarda yapılan bazı araştırmalar, DEHB’si olan çocuklarda dopamin taşıyıcı genlerinde anormallikler olduğunu buldu. Dopamin taşıyıcı genler, yaşamsal bir kimyasal olan dopaminin beyindeki hareket, motivasyon, zevk alma ve dikkat gibi işlevlerinde önemlidir.

Ayrıca, DEHB’si olan çocukların, dopamin gibi kimyasalların beyindeki etkilerini düzenleyen genlerdeki mutasyonlarla ilgili olduğuna dair bir teori bulunmaktadır. Ancak, her çocukta bu genetik anormalliklerin olmasa da DEHB geliştirme riski vardır.

Toparlayacak olursak, genetik faktörlerin DEHB’nin geliştirme riskini arttırdığı fakat tek başlarına bu faktörlerin DEHB’ye neden olmadığı belirtilmektedir. Dopamin taşıyıcı genlerindeki anormallikler, DEHB’si olan çocuklarda bulunmuştur. Ancak, her çocukta bu genetik anormallikler olmasa da DEHB geliştirme riski bulunmaktadır.

Beyin İşlevleri

DEHB olan çocukların beyinlerinde belirli farklılıkların olduğu bilinmektedir. Özellikle ödül sistemleri, dikkat, problem çözme ve duygu yönetimi ile ilgili beyin bölgelerinde değişiklikler görülmektedir. Beyindeki dopamin ve noradrenalin gibi nörotransmitterlerin düzeyleri de DEHB’li çocuklarda normalden farklı olarak değişebilir.

Bazı araştırmalar, DEHB’li çocukların beyinlerinde prefrontal korteks, bazal gangliyonlar, talamus, amigdala ve hipokampus gibi belirli beyin bölgelerindeki yapısal ve fonksiyonel farklılıkların olduğunu göstermektedir. Özellikle prefrontal korteks, dikkat, planlama, problem çözme, duygu yönetimi ve sosyal davranışlarla ilgilidir ve DEHB’li çocuklarda bu bölgede belirli değişiklikler görülebilir.

Bununla birlikte, beyindeki farklılıkların DEHB’nin nedeni veya sonucu olduğu henüz bilinmemektedir ve araştırmalar devam etmektedir. Ayrıca, beyindeki değişikliklerin tedaviye nasıl yanıt verdiği de araştırılmaktadır.

Çevresel Faktörler

DEHB’nin çevresel faktörlerle olan bağlantısına dair yapılan araştırmalar sonucunda, beslenme, stres seviyeleri ve aile dinamiklerinin DEHB semptomlarını tetikleyebildiği gözlemlenmiştir. Özellikle, yüksek kalorili ve şekerli gıdaların tüketimi ile DEHB arasında güçlü bir bağlantı bulunmuştur. Beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesi, DEHB semptomlarının kontrol edilmesine yardımcı olabilir.

Stres seviyeleri de bir başka çevresel faktör olarak öne çıkmaktadır. Çocukların maruz kaldığı aile içi anlaşmazlıklar, maddi sıkıntılar, okul başarısızlıkları, arkadaşlık sorunları gibi stres faktörleri DEHB belirtilerini şiddetlendirebilir. Stres yönetimi teknikleri, çocukların bu faktörlere maruz kaldıklarında DEHB semptomlarını kontrol etmelerine yardımcı olabilir.

Son olarak, aile ortamı da DEHB semptomlarını tetikleyebilecek bir diğer çevresel faktördür. Aile içi çatışmalar, yetersiz ebeveynlik becerileri, disiplin problemleri gibi durumlar çocukların DEHB belirtilerini artırabilir. Bu nedenle, ebeveynlerin DEHB hakkında bilgi sahibi olması ve çocuklarına uygun bir destek sağlaması önemlidir. Aile terapisi, ebeveynlik beceri eğitimi ve psikolojik destek, DEHB olan çocukların ailelerine yardımcı olabilir.

Gelişimsel Faktörler

DEHB’nin gelişimsel faktörleri hakkında bilgi sahibi olmak, bu bozukluğun nedenlerini daha iyi anlamak açısından önemlidir. Erken çocukluk dönemi boyunca DEHB gelişiminde rol oynayan faktörlerden bazıları şunlardır:

– Doğum öncesi, doğum ve bebeklik döneminde yaşanan stres faktörleri: Hamilelik sırasında annenin yaşadığı stres, erken doğum, bebeğin düşük doğum ağırlığı veya prematüre doğum DEHB riskini artıran faktörler arasında yer alır.

– Beyin gelişimi: Beynin frontal lob bölgesi, DEHB ile ilişkili bir bölgedir ve bu bölgenin gelişimi sırasında yaşanan aksaklıklar, DEHB riskini artırabilir.

– Gelişim dönemi: Çocukluk döneminde yaşanan stresli olaylar, evdeki düzensizlik ve aile içi problemler gibi faktörler, DEHB’nin gelişiminde önemli bir etkiye sahip olabilir.

– Beslenme: Araştırmalar, yetersiz beslenmenin, özellikle demir eksikliğinin, DEHB riskini artırdığını göstermektedir.

Erken çocukluk dönemi boyunca DEHB’nin gelişimine ilişkin bu faktörlerin yanı sıra, genetik faktörler, beyin işlevleri ve çevresel faktörler de DEHB’nin oluşumunda rol oynar. Ancak bu faktörlerin etkisi her çocukta farklı olabilir ve DEHB geliştirme riski olan bir çocukta sadece bir faktör varsa bile, bu durum DEHB gelişimine katkıda bulunabilir.

Bu nedenle, DEHB’nin gelişimsel faktörlerini anlamak, çocukların sağlıklı gelişimlerini desteklemek ve DEHB gelişimini en aza indirmek için önemlidir.

DEHB’nin Çocuklarda Görülme Sıklığı

DEHB, dünya genelinde en sık görülen nörogelişimsel bozukluklardan biridir. Her yıl dünya genelinde milyonlarca çocuk DEHB teşhisi almaktadır. Bu durum, DEHB’nin tanı ve tedavisinin önemini bir kez daha ortaya koymaktadır.

DEHB sıklıkla erkek çocuklarda daha yaygın olmasına rağmen, kız çocuklarda da görülme olasılığı vardır. Ülkeden ülkeye ve araştırmadan araştırmaya farklılık göstermekle birlikte, DEHB’nin dünya genelinde yaklaşık %5 ile %12 arasında bir oranda yaygın olduğu tahmin edilmektedir.

DEHB’nin çocuklarda yaygın olma nedenleri arasında genetik faktörler, beyin işlevleri, çevresel faktörler ve gelişimsel faktörler bulunmaktadır. Bu faktörler, DEHB’nin farklı yaş gruplarındaki çocukları etkilemesine ve her çocuğun tedavi sürecinin kişiselleştirilmesine neden olabilir.

DEHB’nin sıklığındaki bu artış nedeniyle, çocukların DEHB’nin erken belirtilerini tanımlayabildiği ve gerekli tedaviye erken başladığı takdirde, uzun vadede daha iyi sonuçlar alabilecekleri önemlidir. Bu nedenle, ebeveynlerin ve sağlık çalışanlarının çocuklarda DEHB belirtilerini tanımlayabilecek bilgi ve becerilere sahip olmaları gerekmektedir.

DEHB’nin Etkileri

DEHB, çocukların yaşamlarını birçok farklı şekilde etkileyebilir. Bu etkiler öğrenme süreçleri, sosyal ilişkiler ve kaygı düzeyleri gibi alanlarda görülebilir. DEHB olan çocuklar genellikle okulda zorluk yaşarlar, konsantrasyon eksikliği ve hiperaktivite nedeniyle derslerinde olması gereken başarıyı sağlayamazlar. Ayrıca, sosyal etkileşimlerinde de zorluk çekebilirler ve arkadaş edinme konusunda sıkıntı yaşayabilirler.

DEHB tanısı konmuş bir çocuk için, tedavi seçenekleri mevcuttur. İlaç tedavisi, terapi ve destek grupları gibi yöntemler, DEHB semptomlarının hafifletilmesine yardımcı olabilir. İlaç tedavisi, birçok çocuk için semptomları azaltabilir, ancak bu tedavi tüm çocuklara uygun olmayabilir. Terapi, özellikle davranışçı terapi DEHB’li çocukların davranışlarını yönetmelerinde yardımcı olabilir ve aileleri de bu konuda eğitebilir. Destek grupları, DEHB ile başa çıkmakta zorlanan çocuklar ve aileleri için moral ve destek sağlayabilir.

Her durumda, çocukların kendilerini ve DEHB’yi anlamaları ve kabul etmeleri önemlidir. Bilinçli bir şekilde DEHB ile yaşayarak ve tedavi yöntemlerini özümseyerek çocuklar, başarılı ve mutlu bir yaşam sürdürebilirler.

Öğrenme Güçlükleri

DEHB olan çocuklar, öğrenme süreçlerinde çeşitli güçlüklerle karşılaşabilirler. Dikkat dağınıklığı ve hiperaktivite, sınıf içinde odaklanmakta zorlanmalarına neden olabilir. Bu da öğrenme sürecini olumsuz yönde etkiler. Ayrıca, impulsivite, öğrenilen materyali doğru bir şekilde pekiştirmelerini zorlaştırabilir.

DEHB olan çocuklar, öğrenme sürecindeki güçlükler nedeniyle akademik performanslarını düşürebilirler. Zaman yönetimi ve organizasyon becerilerinde de sıkıntı yaşayabilirler. Bu nedenle, öğretmenler ve ailelerin destekleri, DEHB olan çocukların öğrenme süreçlerinde daha başarılı olmalarını sağlayabilir.

Yardım alınmaması durumunda, DEHB olan çocukların öğrenme güçlükleri ilerleyebilir ve okulda başarısızlığa neden olabilir. Bu nedenle, DEHB olan çocuklar için özel eğitim programları ve stratejileri uygulamak, öğrenme sürecindeki zorlukları azaltabilir.

Öğretmenler, öğrenme materyallerini daha ilgi çekici ve interaktif hale getirerek, DEHB olan çocukların dikkatlerini çekmelerine yardımcı olabilir. Ayrıca, ev ödevlerini kısa tutmak ve verimli öğrenme ortamları yaratmak, öğrenme sürecinde başarının artmasına yardımcı olabilir.

Sonuç olarak, DEHB olan çocukların, öğrenme güçlükleri ile karşı karşıya kalabileceklerini bilmek önemlidir. Ancak, gerekli müdahalelerle bu güçlükler aşılabilir ve öğrenme sürecinde başarılı olunabilir.

Sosyal İlişkiler

DEHB, çocukların sosyal ilişkileri üzerinde de etkili olabilir. Bu bozukluğa sahip çocuklar, arkadaşlık, sosyal etkileşim ve aile ilişkileri konusunda zorluklar yaşayabilir. Bunun nedeni, DEHB’nin çocukların dikkat sürelerini, dürtü kontrolünü ve davranışlarını etkilemesidir.

Yapılan araştırmalar, DEHB’nin çocukların karşılaştığı sosyal sorunlarla doğrudan bağlantılı olduğunu gösteriyor. Örneğin, DEHB’li çocuklar, akranlarıyla ilişkilerinde zorluklar yaşayabilirler. Hiperaktif davranışlar ve dikkat eksikliği nedeniyle, diğer çocuklarla birlikte çalışmakta veya oyun oynamakta zorluk yaşayabilirler. Ayrıca, çocuklar DEHB nedeniyle arkadaşlarını kaybedebilir ya da yenisini edinmekte zorlanabilirler.

Bununla birlikte, DEHB olan çocuklarla çalışarak, onların sosyal becerilerini geliştirmek mümkündür. Bazı terapistler, çocukların davranışlarını düzenlemek ve sosyal becerilerini geliştirmek için bilişsel davranış terapisi veya oyun terapisi gibi teknikleri kullanır. Ayrıca, okul müdürleri ve ebeveynler, DEHB’li çocukların öğrenme süreçlerine daha fazla uyum sağlamalarına yardımcı olabilecek özel eğitim programları sunabilirler.

  • DEHB olan çocuklarla çalışmanın, sosyal ilişkilerini geliştirmede önemli bir rol oynadığı.
  • DEHB nedeniyle, çocukların arkadaşlık, sosyal etkileşim ve aile ilişkileri konusunda zorluklar yaşayabilecekleri.
  • DEHB’li çocukların, diğer çocuklarla birlikte çalışmada veya oyun oynamada zorluklar yaşayabilecekleri.
  • Bazı terapistlerin, DEHB’li çocukların sosyal becerilerini geliştirme konusunda bilişsel davranış terapisi veya oyun terapisi gibi teknikleri kullanabilecekleri.
  • Ebeveynlerin, DEHB’li çocukların öğrenme süreçlerine daha fazla uyum sağlamalarına yardımcı olabilecek özel eğitim programları sunabilecekleri.

Stres ve Kaygı

DEHB olan çocuklar, normal gelişim gösteren çocuklara kıyasla daha yüksek seviyelerde stres ve kaygı yaşayabilirler. Çocuklar, çeşitli nedenlerle strese ve kaygıya maruz kalabilirler ancak DEHB, bu durumu daha da kötüleştirebilir. Stres ve kaygı, DEHB semptomlarını daha da kötüleştirebilir ve tedavi sürecini zorlaştırabilir.

Stres ve kaygı seviyeleri yüksek olan DEHB’li çocuklar, genellikle uyku problemleri, öfke patlamaları, dikkat eksikliği ve dürtüsellik gibi semptomlar yaşarlar. Bu semptomlar, çocukların günlük yaşamlarını olumsuz etkileyebilir ve okul başarısızlığı, aile problemleri ve diğer sosyal ve duygusal sorunlarla ilişkili olabilir.

DEHB’li çocuklarda stres ve kaygı seviyeleri azaltmak için tedaviler mevcuttur. Davranış terapileri, ilaçlar ve alternatif tedaviler gibi farklı seçenekler bulunmaktadır. Davranış terapileri, çocuklara stres ve kaygı yönetimi becerileri öğretmeyi amaçlar. İlaçlar, semptomları kontrol altında tutar ve çocukların günlük aktivitelerine odaklanmalarına yardımcı olur. Alternatif tedaviler, yoga, meditasyon, masaj gibi doğal yöntemleri içerebilir.

Stres ve kaygı, DEHB’nin yönetilmesinde önemli bir faktördür. Aileler, çocukların günlük yaşamında stres faktörlerini azaltmak için stratejiler geliştirebilirler. Bu stratejiler arasında düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek, uyku düzenini korumak ve sakin bir ev ortamı yaratmak yer alabilir.

Sonuç olarak, DEHB olan çocukların stres ve kaygı seviyeleri yüksek olsa da, çeşitli tedaviler ve stratejilerle bu durum yönetilebilir.

DEHB’li çocuklar okulda beklenin altında performans gösterebilir

Psikoloji için bilgi mi arıyorsunuz? DEHB’li çocuklar okulda beklenin altında performans gösterebilir makalesine göz atın ve Psikoloji hakkında daha fazla bilgi edinin

Etiketlemeler çocukların özgüvenlerinin düşmesine neden olur.

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’nun (DEHB) çocukların yaşam kalitelerine, gelişim seviyelerine, akademik hayatlarına ve sosyal ilişkilerine olumsuz etkileri olduğunu söylüyor. Bu çocukların okulda beklenenin altında performans gösterdiklerini belirten Uzman Klinik Psikolog Elvin Akı Konuk, ayrıca çevreden olumsuz tepkiler aldıklarını ve ‘yaramaz, uyumsuz, tembel’ gibi etiketlenmelere maruz kaldıklarına dikkat çekiyor. “Bu etiketlemeler çocukların özgüvenlerinin düşmesine ve kendilerini kötü görmelerine neden olur.” diyen Konuk aileleri uyarıyor: “Çocukların kendi ihtiyaçları ve çevresi arasında dengeli ilişkiler kurması ve sürdürmesi, sağlıklı gelişen bir benlik kavramı ile mümkündür.”

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Elvin Akı Konuk, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’na sahip çocukların, eğitim ve sosyal hayatlarında ne gibi sorunlarla karşılaşabileceklerine dair açıklamalarda bulundu. Konuk, bu çocukların aileleri ve eğitimcilerinin çocuklara davranışlarına ilişkin de önerilerini sıraladı.

Ders sayısı ve zorluk derecesinin artmasıyla performansta hızlı düşüş görülebilir.

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’nun (DEHB) çocukların yaşam kalitelerine, gelişim seviyelerine, akademik hayatlarına ve sosyal ilişkilerine olumsuz etkileri olduğuna dikkat çekerek sözlerine başlayan Uzman Klinik Psikolog Elvin Akı Konuk, “Okulda beklenenin altında performans gösterirler. Aynı zamanda zekadan bağımsız olarak çocuğun öğrenmesinde dikkatle ilgili yaşadıkları sorunlar derslerde öğrenmeyi de güçleştirir. Dikkat sorunu olan çocuk verilen yönergeleri tam anlayamaz ve dersi takip etmekte oldukça zorlanır. Benzer şekilde derslerinin, ödevlerinin başında saatlerce oturmalarına rağmen bir görevi yapmakta zorlandıkları için ödevini tamamlayamadan masadan kalkarlar. Unutkan ve dalgın olurlar. Sıklıkla ders araç gereçlerini, gündelik kullandığı eşyaları kaybederler. Ödev ve sorumlulukları konusunda uygun planlama yapamazlar, öncelikleri belirlemekte güçlük yaşarlar. Yaş ilerledikçe ders sayısı ve derslerin zorluk derecesinin artması ile akademik performansta hızlıca düşme görülebilir.” açıklamasında bulundu.

Kurallara uymakta zorlandıkları için akranlarıyla sorunlar yaşayabilirler

Hareketli ve dürtüsel olan çocukların ise dikkat sorunları eşlik etsin ya da etmesin sınıfta ders süresince oturmakta zorlandıkları ve sürekli hareket ihtiyacı duydukları için dersi takip edemeyeceklerini kaydeden Konuk, “Çok konuşup, hem kendilerinin hem de sınıftaki arkadaşlarının derse olan dikkatini bozabilirler. Sabırsızdırlar ve isteklerini bekletmekte, ertelemekte oldukça zorlanırlar. Arkadaşlarının oyunlarını böldükleri, düşünmeden hareket ettikleri ve kurallara uymakta zorluk yaşadıkları için akranlarıyla sıklıkla sorunlar yaşayabilirler.” dedi.

“Etiketlemeler çocukların özgüvenlerinin düşmesine neden olabilir”

Okul ortamında yaşanan bu tarz sorunların çocukları sadece akademik yönden olumsuz etkilemeyeceğinin altını çizen Konuk, “Sıklıkla çevreden olumsuz tepkiler almasına, sosyal ortamlardan dışlanmasına sebep olmakla birlikte ebeveynleri, öğretmenleri veya arkadaşları tarafından yaramaz, dalgın, sakar, uyumsuz, tembel gibi etiketlenmelere de maruz kalırlar. Bu etiketlemeler çocukların özgüvenlerinin düşmesine ve kendilerini kötü görmelerine neden olur. Oysa ki çocukların kendi ihtiyaçları ve çevresi arasında dengeli ilişkiler kurması ve sürdürmesi, sağlıklı gelişen bir benlik kavramı ile mümkündür.” şeklinde konuştu.
Çocuğun yerine ödev yapmak yerine çalışmanın planlamasına destek olunmalı
“Bu etiketlenmeyi önlemek ve çocuğu desteklemek adına öğretmenlerin ve ebeveynlerin rehberliği ve yönlendirmeleri oldukça önemli.” diyen Uzman Klinik Psikolog Elvin Akı Konuk, “Çocuğun günlük yaşantısında açık, anlaşılır rutinler oluşturmak ve rutinlere uyum sağlamak gerekir. Özellikle çocuk ödevlerini tek başına yapmakta zorlanıyor ise yardımcı olunmalı. Ancak bu yardım çocuğun yerine ödev yapmak değil, ödev yapmanın ve ders çalışmanın planlamasını desteklemek ve anlamadığı konularda destek olmak şeklinde olmalı.” uyarısında bulundu.

Sınıfta ön sıralara yakın, dış uyaranların az olduğu bir sırada oturtulmalılar

Ödev yapmakta zorlanan çocuklar için ödevlerin küçük parçalara bölünerek ek süre tanınması tavsiyesinde bulunan Konuk sözlerini şöyle tamamladı:

“Sınıf ortamında ise DEHB’li çocukların ön sıralara yakın, dış uyaranların az olduğu bir sırada oturmaları dikkatlerinin mümkün olduğunca daha az dağılmasını sağlayacaktır. Derste çocuğun hareket ihtiyacını karşılayabileceği sınıf içi sorumluluklar verilebilir. Olumlu her davranışı için çocuğa özel olumlu geribildirim sunulmalıdır. Sosyal açıdan okul ortamında desteklemek, grup çalışmalarına katılım göstermesini sağlamak, arkadaşlarıyla ilişki ve iletişimlerinin de artmasını sağlayacaktır.”

ÇOCUKLARIN RÜYALARI LEGO YARATICILIĞI İLE BULUŞUYOR #prizmabet

LEGO Group, yeni teması LEGO DREAMZzz ile çocukların rüyalarının sınırsız yaratıcı gücünü hayata geçiriyor.

LEGO Group bugün, çocukların rüyalarındaki yaratıcılığı, destansı çizgi film ve ürün yelpazesiyle hayata geçiren yepyeni teması LEGO DREAMZzz’i ilk kez gözler önüne seriyor.

Dünya genelinde 23.000’den fazla çocuk ile yapılan Dreams Research (Rüyalar Araştırması) sonuçlarına göre, her on çocuktan yedisinin (%69) günlük yaşamlarında stres veya yalnızlık gibi karmaşık duygular yaşadığını ve neredeyse her dört çocuktan birinin (%24) bunun nedeni olarak dünyadaki veya sosyal medyadaki olayları gösterdiğini ortaya koyuyor. Öte yandan uyku uzmanları, rüyaların çocukların karmaşık duygularını anlamlandırma ve hayal güçlerini harekete geçirmelerinde önemli bir rol oynayabileceğini belirtiyor. Araştırmaya katılan çocukların üçte ikisi (%68) rüyaların onlar için önemli olduğunu ve gün içinde daha yaratıcı olmalarına yardımcı olduğunu söylüyor. Türkiye’de araştırmaya katılan çocukların beşte dördü (%78) rüyaların önemli olduğunu düşünürken, yüzde 85’i ise mutlu rüyaların daha yaratıcı olmalarına yardımcı olduğu söylüyor.

LEGO DREAMZzz temasında rüyalara odaklanan bu yaratıcılık tutkusu hayata geçirilirken, LEGO Group 15 Mayıs’ta başlayacak yeni çizgi film öncesinde, dünyanın dört bir yanından binlerce çocukla içerik ve oyuncakları bir deneyim testine çıkarıyor. Çizgi film lansmanını ise çocukları hayal gücüyle çalışan sürücü koltuğuna geçiren inanılmaz bir eğlence ve oyun deneyimi yaratan ürün yelpazesi izleyecek.


Rüya evrenine adım atın

LEGO DREAMZzz serileri, okul arkadaşları olan Mateo, Izzie, Cooper, Logan ve Zoey’nin gizli bir ekibe katılıp, Rüya Evreni’ne yolculuk etmek için hayal güçlerini kullanmayı ve zalim Kabus Kral’ı yenmeyi öğrenirken yaşadıkları maceraları anlatıyor

15 Mayıs’ta 10 bölümlük çizgi filmle LEGO severlerle buluşacak LEGO DREAMZzz’in temasına uygun yeni ürün yelpazesi, Ağustos 2023’ten itibaren raflarda yerini alırken, çizgi filmin yeni bölümleri de yayınlanacak.

LEGO DREAMZzz Kreatif Direktörü Cerim Manovi konuyla ilgili şöyle diyor “LEGO DREAMZzz, rüya görmenin harika dünyasını kutlayan ve aynı zamanda rüyalar gerçeğe dönüştüğünde, sıradan çocuklar olağanüstü hale geldiğinde ve yaratıcılık bir süper güç olduğunda neler olduğunu keşfeden ilk konseptimiz” ve ekliyor: “Çocukların en çılgın rüyalarını hayata geçirmek için kendilerini güçlü hissetmelerinin yanı sıra rüya görürken yaratıcı hayal güçlerinin gerçek potansiyelinin tadını çıkarmalarını istiyoruz – ve bu sadece bir başlangıç.”

Dreams Research (Rüyalar Araştırması), yaratıcılık konusunda rüyaların önemini gösteriyor

LEGO DREAMZzz, LEGO Group tarafından 29 farklı ülkeden 6-12 yaş arası çocuklarla yapılan kapsamlı ve global ölçekli bir araştırma ile geliştirildi. Araştırmada çocukların hayal güçleri, rüyaların psikolojisi ve duyguların anlamlandırılmasındaki öneminin yanı sıra problem çözme ve yaratıcı deneyler açısından oyunun önemi de ele alındı.

Araştırma, stres veya yalnızlık gibi karmaşık duygular yaşayanların neredeyse beşte birinin (%22), bunun sonucunda daha fazla kabus gördüğünü ortaya koydu. Çocukların yarısından fazlası (%55) kabusların, rüya ve gerçek dünyanın açıkça çarpışabileceği bir yer olan okul da dahil olmak üzere günlerinin geri kalanını da etkilediğini söylüyor.

Öyle ki, çocukların %63’ü oyun oynayarak geçirdikleri zamanın rüyalarını etkilediğini belirtiyor. Çocukların büyük çoğunluğu (%86), rüya görürken olumlu duygular yaşıyor ve birçoğu uyandıklarında bunun etkilerinden faydalandıklarını belirtiyor. Çocukların yaklaşık üçte ikisi (%68), mutlu rüyaların gündüzleri daha yaratıcı olmalarına yardımcı olduğunu belirtirken, neredeyse aynı oranda çocuk (%64) uyanık oldukları zamanlarda da fikirler düşündüklerini ifade ediyor. Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye’deki çocukların yüzde 34’ü rüya görmediklerinde ya da gördükleri rüyaları hatırlamayınca sabah uyandığında daha olumsuz duygular hissediyor.

Araştırmada LEGO Group ile birlikte çalışan Psikolog ve Davranışsal Uyku Uzmanı Dr. Shelby Harris, konuyla ilgili olarak şunları söylüyor: “Çocuklar doğal olarak rüya görürler ve deneycilerdir, ancak yaşları ilerledikçe toplumsal baskılar onları sınırlamaya ve hayal güçlerini kısıtlamaya başlar. Rüya görmek, genellikle dünyanın dört bir yanındaki çocuklar tarafından mutlulukla karşılanan evrensel bir fenomendir. Günlük hayatta stres ve taleplerin arttığı günümüz dünyasında özgür oyun oynama ve yaratıcılığı teşvik etmek önemlidir. Araştırmalar, özgür oyun oynama zamanına erişimi olan çocukların rüya görme sıklıklarının arttığını ve bunun sonucunda kendilerini daha mutlu, yaratıcı hissettiklerini açıkça gösteriyor. LEGO DREAMZzz gibi çocuklara rüyalarımızdaki öğelerin gerçek dünyada nasıl kullanılabileceğini gösteren ve yaratıcı potansiyelin tümüne ulaşmalarına yardımcı olan içerikler görmek harika.”

LEGO DREAMZzz serisinin ilk iki bölümü, 15 Mayıs’tan itibaren LEGO Youtube kanalına ek olarak Netflix ve Amazon Prime’dan da izlenebilecek.

LEGO Group’un hayal yaratıcısı ekibine katılın

LEGO DREAMZzz, lansmanını kutlamak adına LEGO Group, dünyada bir ilke imza atarak çocuklar için ‘Hayal Yaratıcısı Ekibi’ne katılma fırsatı sunuyor. Seçilecek katılımcılar, çeşitli LEGO DREAMZzz atölyelerine katılmak üzere LEGO Group’un ana merkezi Danimarka’ya davet edilecek.

Hayal Yaratıcısı olarak çocukların buradaki rolü, rüyaların yaratıcılığını LEGO Group içinde desteklemek ve hayal kurmanın gençler için olumlu ve yaratıcı etkilerini dünyanın dört bir yanına yaymak.

6-12 yaş arası çocuklar, kendi yaptıkları bir LEGO tasarımının görseli ya da çizimi yanı sıra rüyalarında gördükleri bir figürün veya taşıtın LEGO yapım parçalarından oluşan halini göndermeleri için desteklenerek rüyalarındaki yaratıcılığı sunmaya teşvik edilecekler. Başvuruların ayrıca, gönderdikleri içeriğin ne olduğuna dair bir tanım, yaptıkları her neyse onun ne anlama geldiği ve neden rüyalarında onları heyecanlandırdığını anlatan kısa bir açıklama da içermesi gerekiyor.

Başvurular 20 Mayıs-20 Haziran tarihleri arasında resmi olarak başlıyor. Daha fazla bilgiye LEGO.com/dreamzzz adresinden ulaşabilirsiniz.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!