Dil nedir?

Dil; işitme, görme ve diğer duyu merkezlerinden gelen algıları birleştiren bir duyusal işlevle, konuşma ve yazma şeklinde dışa vuran bir motor işlevinin birleşimidir. Beyin, önceden belirlenmiş genetik bir programa göre gelişir ve doğum sonrası, konuşulan bir dilin varlığıyla çevresel etkileşime açılır, farklı bir dinamik kazanır ve beyinde dil örgütlenmesi gerçekleşir.

Dil; işitme, görme ve diğer duyu merkezlerinden gelen algıları birleştiren bir duyusal işlevle, konuşma ve yazma şeklinde dışa vuran bir motor işlevinin birleşimidir. Beyin, önceden belirlenmiş genetik bir programa göre gelişir ve doğum sonrası, konuşulan bir dilin varlığıyla çevresel etkileşime açılır, farklı bir dinamik kazanır ve beyinde dil örgütlenmesi gerçekleşir.

Dilin Gelişimi

Dil gelişimi; biyolojik, nörolojik, psikososyal, psikoseksüel ve bilişsel gelişim bir arada ve birbirini yakından etkileyerek oluşmaktadır. Dil gelişimi doğumdan itibaren hızla başlar ve bu da gelişim ve öğrenme sürecinin önemli bir parçasıdır. Tüm bebekler dili öğrenmeye öncelikle kullanılan dildeki sesleri öğrenmekle başlarlar.

Dil Gelişim Basamakları

Bebekler dil gelişimi için doğuştan donanımlı olup duymaya karşı son derece hassastırlar. Doğumdan sonraki birkaç gün içinde bombardıman şeklinde gelen tüm sesler arasından insan sesini hatta annelerinin sesini ayırt edebilirler. Yeni doğanın temel sesli davranışı olan ağlama, doğumdan sonraki ilk aydan başlayarak farklılaşır, ağrı ve açlık ağlamaları yaşamın ilk haftasında ayırt edilmeye başlar. Ağlama ve huzursuzluk seslerinin yanı sıra ilk bir ay içinde hoşnutluk sesleri belirmeye başlar. Ağlama şiddet ve sıklığı gelişim içinde giderek azalırken; bebeğin ses kalitesinde ilk bir yılda belirgin değişimler olur. Buna göre bebek doğumdan iki aylık döneme kadar olan zamanda öncelikle refleks ağlamalar ve geğirme, öksürme ve esneme gibi sesler üretir. Bebeğin ağlamasının onu duyan erişkin üzerinde etkisi olmasına karşın, bebek henüz erişkinlerin dikkatini çekmek amacıyla ağlamayı kullanmamaktadır. Bu dönemde ağlama daha çok açlık, soğuk ya da sıkıntı gibi içsel durumlara verilen içgüdüsel bir yanıttır.

2-5 aylar arasında bebek, konuşma ve iletişim düzeyinde önemli iki davranışı gösterir. Bunlardan biri öncelikle sosyal etkileşimde ortaya çıkan hoşnutluk ifade eden konuşma benzeri sesler olan “gıgıldama” sesleri, diğeri ise gülümsemedir.

4-8 aylardaki diğer dönem ses oyunu dönemi olarak belirtilir. Agulama dönemi olarak da bilinen bu dönemde bebek sesli ve sessiz harfler içeren tek heceler (ba-ba, de-de, ma-ma vb.) üretir. Bebek bu ses oyununu erişkinle iletişimini başlatmak ve yanıt olarak kullansa da genelde bu oyunu tek başına oynamayı tercih eder. Bu durum, bebeğin yeni ses üretme becerisinin bir pratiği olarak da değerlendirilebilir.

Yaklaşık 5 aylık iken sessiz harflerin kullanımı ve ses taklidi, 11. ayda ise kelimelerin taklit edilmesi başlar. Taklit etme davranışı bebeğin dil gelişimi ve sosyal becerileri kazanması için önemli bir belirleyicidir. Normal gelişim gösteren bebeklerin ilk anlamlı sözcük çıkarmayı öğrenmeden önce sesi taklit etme becerisine gereksinim duydukları belirtilmektedir.

İlk kelimeler 8-18 ay arasında ortalama 12. ayda çıkarken, 2. yaş ile çocuğun kelime haznesi 200’e ulaşmaktadır. Öncelikle isimler, sonra fiil, sıfat ve zarfların kullanımı başlar ve dili bir düzen içinde öğrenirler. Dil gelişimi sembolik oyunlar ve taklit ile iç içedir.

İlk yılın sonuna doğru çoğu bebek kelime kullanmaya başlar. Bebeğin kendine özgü olan ve 4 ya da daha fazla heceli, gerçek kelime içermeyen cümle benzeri sözler kullanır. Çok heceli kelimelerin çoğu, 18 aya dek tek heceler, tek heceli kelimeler şeklinde çıkar. Bu sınırlılık yalnız tek heceli kelime kullanma eğilimi ile açıklanamayan gelişimsel bir sınırlılıktır. Bu dönemde çocuklar çok heceli kelimeleri de tek hece ile (örneğin, piyano için po) ifade ederler. İki yaşına kadar kullandığı kelimelerin %70’i tek hecelidir.

Çocuğun bu ilk kelimesinin ardından hızlı bir dil gelişimi beklemek de yanlış olur. Çocuk bu aşamadan sonra da sesleri birbirinden ayırma, vurgulama, kelimelerin anlamlarını kavramaya başlama ve yeni kelimeler öğrenmeye devam edecektir. Konuşma seslerinin ayırıcı niteliklerini algılama yolundaki gelişmesine devam edecek belli seslerin akustik özellikleri açısından farklı olsalar bile aynı anlama geldiklerini anlayacaktır. Dil gelişimi ilerledikçe çocuk ister fısıldansın, ister yüksek sesle söylensin, ister erkek, kadın ve çocuk tarafından söylensin belli bir kelimenin hep aynı anlama geldiğini kavrar.

Çocuk söz dizimi kurallarını 2-3 yaşından itibaren kazanmaya başlar. 18 aylıktan itibaren görebildiği nesneler için kullanılan tek kelimeleri ya da adlandırmaları anlayabilse de çocuğun iki kelimenin ifade ettiği anlamı kavraması 2. yılı bulur, böylece örneğin “kamyonu it” denildiğinde o nesneye bir eylem uygulayacağını anlayabilir.

Dil gelişimindeki bu sıralama değişmezken bu gelişimin hızı fizyolojik ve genetik özellikler, cinsiyet, algısal, bilişsel ve nörolojik gelişim, sosyal çevre ve etkileşim, aile-çocuk arasındaki sözel iletişim düzeyi, sosyoekonomik ve sosyokültürel özellikler gibi etmenlerden etkilenebilmektedir.

Duyusal İşlemlemenin Dil Gelişimine Etkisi

Duyusal işlemleme, bedenden ve çevreden gelen uyarımları işlemleyip günlük yaşam içinde yanıt oluşturmanın temel basamağıdır. Takdil duyu (dokunma duyusu) ağız içi farkındalığında, jest ve mimik kullanımda etkin rol oynamaktadır. Proprioseptif duyu (vücut farkındalık duyusu) ses üretimi, oral motor gelişim ve ifade edici dil performansını etkilemektedir. Vestibüler duyu (denge, hareket hızı ve baş pozisyon duyusu) odaklanma, alıcı dil becerileri ve dikkat gelişim performansını etkilemektedir. İşitsel duyu ile sesin yönünü fark etme, sesi ayırt etme, tonlama, sesleri arka planda işlemleme sürecinde önemli rol almaktadır. Görme duyusu ile nesnelerin şeklini, rengini ve konumunu ayırt ederek isimlendirme ve yönerge alma becerine yardımcı olmaktadır. Duyusal ihtiyacı uygun giderilmeyen çocuklarda dil gelişimi için uygun katılım isteği sağlamakta güçlük çekmektedir. Sürekli hareket isteği olan çocuklarda yönerge almakta güçlük çekmektedir. Kalabalık ortamlardan rahatsız olan ve tek başına oyun isteği olan çocuklarda oyun becerilerinde sorun yaşadığından dolayı dil gelişimi için gerekli olan tekrar etme ve dili işlevsel kullanmada güçlük çekmektedir. İşitsel duyu hassasiyeti olan çocuklarda sesin yönünü, sesin şiddetini algılamakta güçlük çekebilmektedirler.

Dil gelişim sorunlarında dil konuşma terapistine ve ergoterapiste değerlendirme için başvurabilirsiniz.

Karacan, E. (2000). Bebeklerde ve çocuklarda dil gelişimi. Klinik Psikiyatri, 3(4), 263-268.

Çiftpinar, B. (2012). İkinci dil öğreniminde beyin temelli kurgusal yaklaşım. İlköğretim Online, 11(1), 107-117.