PrizmaBetGüncelGirişAdresiHızlıveGüvenilirErişim!

Yazın Diyet Yapanlar Seri Üzgün: Kışın Daha Fazla Yemek Yeme İsteğimizin Altındaki Sebepleri Açıklıyoruz

Soğuk havalar bastırınca kendinizi birdenbire daha sık aç hissediyor musunuz? Ya da kış aylarında canınız daha çok karbonhidratlı ve kalorili yiyecekler mi çekiyor? Eğer cevabınız “evet” ise, yalnız değilsiniz!

Kış aylarında daha fazla yemek yeme isteği, çoğumuzun ortak bir deneyimi. Peki, bu isteğin altında yatan nedenler ne?

Neden soğuk havalarda buzdolabını daha sık ziyaret ediyoruz?

Vücut ısısını korumak için enerji ihtiyacımız var.

Kış aylarında havalar soğuduğunda, vücudumuzun temel bir görevi var: iç ısısını korumak. Vücut, sabit bir sıcaklıkta kalabilmek için daha fazla enerji harcıyor ve bu da enerji ihtiyacımızı arttırıyor. Özellikle dışarıda uzun süre vakit geçiriyorsanız, vücut daha fazla kalori yakıyor ve bu kaybı telafi etmek için sw yemek yeme isteği artıyor.

Bilimsel araştırmalar, soğuk havalarda vücut ısısını korumanın metabolizmayı hızlandırabileceğini ve dolayısıyla daha fazla enerji gereksinimine yol açabileceğini gösteriyor.

Bu süreçte karbonhidrat ve yağ gibi enerji kaynaklarına daha çok ihtiyaç duyuluyor. Vücut, özellikle yağ depolamayı tetikleyerek uzun vadede soğuğa karşı korunmayı amaçlıyor. Bu da bizi daha çok yemek yemeye yönlendiriyor.

Güneş ışığının azalması ve serotonin seviyesi de etkili.

Kışın günlerin kısalması ve güneş ışığının azalması, ruh hâlimizi de etkiliyor. Güneş ışığı, serotonin adı verilen mutluluk hormonunun üretimini destekliyor ancak kış aylarında güneş ışığından yeterince yararlanamıyoruz.

Sonuç olarak, serotonin seviyeleri düşüyor ve bu durum, bazı kişilerde mod düşüklüğüne ve hatta “kış depresyonu” olarak bilinen mevsimsel duygudurum bozukluğuna yol açabiliyor.

Serotonin seviyeleri düştüğünde ise beynimiz bu açığı kapatmak için karbonhidrat isteğiyle devreye giriyor. Karbonhidratlar, beyinde serotonin üretimini artıran bir etki yaptığından özellikle kış aylarında daha fazla makarna, ekmek ve tatlı gibi karbonhidratlı yiyeceklere yöneliyoruz.

Kısacası beynimiz, modumuzu iyileştirmek için bu yiyecekleri âdeta bir ilaç gibi görüyor.

Evrimsel adaptasyona bağlı yağ depolama eğilimimiz var.

İnsanlık tarihine baktığımızda, kış ayları tarihsel olarak kıtlık ve zor yaşam koşullarıyla ilişkilendiriliyor. Evrimsel süreçte atalarımız, kışın hayatta kalmak için vücutlarında yağ depolama eğilimine girmişti.

Soğuk aylarda da enerjiye daha fazla ihtiyaç duyulduğu için insan vücudu bu dönemlerde daha fazla yağ biriktirip enerji depolamaya programlanmış durumda.

Evrimsel adaptasyon, modern dünyada da etkisini sürdürüyor. Günümüzde market rafları dolu olsa bile vücudumuzun eski alışkanlıklarını bırakması kolay olmuyor.

Kışın daha fazla kalori alma eğilimi, belki de atalarımızın zor koşullara hazırlık içgüdüsünün bir yansımasıdır.

Sosyal ve kültürel faktörleri de göz önüne almak lazım.

Yazın sıcağında özellikle yemekli organizasyonları azaltabiliyoruz. Yapsak bile zaten yenilenler daha fresh yiyecekler oluyor. Ama soğuk günlerde evde daha fazla vakit geçirdiğimiz için aile ve arkadaşlarla yapılan yemekli buluşmalar da artıyor.

Kültürel olarak sıcak yemekler, çorbalar ve bol kalorili yiyecekler de kışın vazgeçilmezi hâlinde.

Hatta bazı yiyeceklerin sıcak ve doyurucu olması psikolojik bir rahatlama sağlayarak duygusal yeme davranışlarını da tetikleyebiliyor.

Fiziksel aktivite azalıyor.

Kış aylarında hava koşulları genellikle spor yapmayı da zorlaştırıyor. Soğuk, yağmur, kar derken açık havada yapılan yürüyüşler ya da spor aktiviteleri azalıyor.

Bu da daha az enerji yakmamıza ve buna bağlı olarak metabolizmamızın biraz yavaşlamasına neden oluyor. Bu dönemde hareketsiz kalmak da yemek yeme isteğimizi artıran bir diğer faktör.

Evde geçirilen uzun saatler geçirip hele bir de televizyon karşısına geçtik mi atıştırmalıklarla vakit geçirme isteğimiz de artıyor. Daha az hareket ettiğimiz için de enerjimizi harcayamıyoruz ve böylelikle alınan kaloriler vücutta depolanıyor.

Tüm bunlara rağmen dengeli ve sağlıklı beslenmeye özen gösterirseniz, kışın tadını çıkarırken formda kalmanız da mümkün.

Keyifli ve sağlıklı bir kış dileğiyle!

Kaynaklar: WebMD, Everyday Health, The University of Queensland, The Guardian

 

Aksa’nın hedefi 2030 sonuna kadar 5 milyar dolarlık yatırım

Aksa Enerji, 2030 Global Stratejisi kapsamında mevcut gelişimini ve gelecek hedeflerini yıllık Analist Toplantısı’nda aracı kurumlar ve portföy yönetim şirketleri ile paylaştı.

Aksa Enerji üst yönetiminin liderliğinde gerçekleşen toplantıda, Aksa Enerji Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Cemil Kazancı, “2030 yılı sonuna kadar 5 milyar dolar tutarında yatırımla, kurulu gücümüzü 3 katına çıkartarak 1,1 milyar dolar FAVÖK yaratmak hedefi ile ilerliyoruz. Güçlü ve yenilikçi stratejimizle bu hedefimize ulaşacağımıza güvenimiz tam” diye konuştu.

Türkiye’nin en büyük halka açık serbest elektrik üreticisi Aksa Enerji; kurumsallaşma, globalleşme ve sürdürülebilir yüksek büyüme odaklı 2030 Global Stratejisi kapsamında önemli adımlar atmaya devam ediyor.

26 Eylül Perşembe günü, Four Seasons Bosphorus’ta düzenlediği Analist Toplantısı’nda yeni yatırım ve büyüme planlarını paylaşan Aksa Enerji, 2030 yılı itibarıyla, Avrupa ve Amerika’da yeni pazarlara açılarak varlık gösterdiği alanı 2 kıtadan 4 kıtaya ulaştıracak ve toplam kurulu gücünü de 7 bin 850 MW ile 3 katına yükseltecek. Gerçekleştireceği yenilenebilir enerji yatırımlarıyla toplam kurulu gücündeki yenilenebilir enerji payını ise %28 seviyesine ulaştıracak.

Aksa Enerji Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Cemil Kazancı; “Enerji sektörü, iklim değişikliği nedeniyle yeniden şekillenirken; Aksa Enerji, bu dönüşümün sadece bir parçası değil, öncüsü olma kararlılığını sürdürüyor. Bugün geldiğimiz noktada, enerjiye erişimi daha güvenilir ve sürdürülebilir kılma misyonuyla hareket ediyoruz. 2030 Global Stratejimiz ise geleceğin enerji ihtiyaçlarına çözüm sunma vizyonumuzu yansıtıyor.

Bu doğrultuda Aksa Enerji olarak yatırımlarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. Şu anda stratejimiz kapsamında 4 ayrı lokasyonda devam eden yatırımlarımız var. Özellikle yenilenebilir enerji alanında yoğunlaşacak yeni yatırım kararlarımızla birlikte hedefimize ulaşmak için daha da hızlanacağız” açıklamasını yaptı.

Bu çerçevede 2030 stratejileri kapsamında 5 milyar dolar yatırım ile 1.1 milyar dolar FAVÖK hedefine ulaşma konusunda iddialı olduklarını söyleyen Cemil Kazancı, “Önümüzdeki dönemde kurulu gücümüzü 7 bin 850 MW’a çıkaracak ve küresel pazarlardaki varlığımızı 2 kıtadan 4 kıtaya genişleteceğiz. Portföyümüzdeki yenilenebilir enerjinin payını yüzde 28’e yükseltirken, Aksa Enerji olarak çevresel sorumluluklarımızın bilinciyle daha sürdürülebilir bir dünya için çalışacağız. Tüm bu atılımları 5 milyar dolar değerinde güçlü bir yatırımla mümkün kılacağız” şeklinde konuştu.

Global hedeflerinin ardında güçlü bir mali yapının mevcut olduğunu belirten Cemil Kazancı, “Gelecek dönemde de bu yapıyı koruyarak Şirketimizin sağlam temeller üzerinde büyümesini sağlayacağız. FAVÖK marjımızı 25 puan artışla yüzde 52 seviyesine yükselteceğiz. Aynı zamanda garantili gelir sözleşmelerimizle riski minimize ederek uzun vadeli başarıya odaklanacağız.

Aksa Enerji olarak geleceğin enerji dünyasına yön vermeye devam edeceğiz. Bu doğrultuda belirlediğimiz stratejik hedefler; sadece bugünün değil, yarının enerjisini de şekillendirmek için attığımız adımlardır. Bulunduğumuz her yerde insana ve çevreye değer katmayı; bunu yaparken de ülkemizi her anlamda güçlendiren çalışmalara imza atmayı sürdüreceğiz” dedi.

YATIRIMLARINI YENİLEBİLİR ENERJİ İLE GÜÇLENDİRİYOR

Aksa Enerji 2030 Global Stratejisinde yatırımların önemli bir bölümü, yenilenebilir enerji projelerine ve daha az karbon salımı yapan doğal gaz santrallerine olacak. Bu yatırımlarla Şirketin sahip olduğu enerji yelpazesine depolamalı rüzgâr, güneş gibi yeni nesil ve yeni teknolojili kaynaklar dahil edilecek. Bu güçlü hamlelerle Aksa Enerji hem Türkiye hem de global ölçekte büyümesini çevreye ve insana saygı odağında sürdürecek.

patronlardunyasi.com

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

En Çok Tercih Edilen El Kurutma Makinesi Modelleri

En Çok Tercih Edilen El Kurutma Makinesi Modelleri Nelerdir? El kurutma makinesi modelleri nasıl seçilir?

Modern işletmelerin hijyen ve sürdürülebilirlik ihtiyaçlarını karşılamak için el kurutma makinası modelleri, sadece bir gereklilik değil, aynı zamanda bir stratejik yatırım haline gelmiştir. İşletmelerin bu alandaki tercihlerinde, verimlilik, hijyen ve enerji tasarrufu gibi faktörler ön plana çıkmaktadır. Excel Dryer, bu ihtiyaçlara cevap veren yenilikçi modelleriyle sektörde kendine sağlam bir yer edinmiştir. Şimdi, işletmelerin neden bu markayı ve özellikle belirli modelleri tercih ettiğine yakından bakalım.

Hız ve Performans: Xlerator El Kurutma Makinesi

Xlerator, yüksek performans arayan işletmelerin vazgeçilmez tercihlerinden biridir. Bu model, sadece 10 saniyelik kurutma süresiyle rakiplerinden ayrılır. Özellikle yoğun trafik alanlarında, hızın kritik bir öneme sahip olduğu durumlarda Xlerator, zamandan tasarruf sağlar. Ancak bu hızın yanında enerji verimliliği de ön plandadır; cihaz kullanım başına düşük enerji tüketimiyle çevre dostu bir çözüm sunar.

Xlerator’ın tercih edilmesinin bir diğer nedeni ise hijyen konusundaki başarısıdır. Opsiyonel olarak sunulan HEPA filtre sistemi, havadaki mikrop, bakteri ve virüsleri etkili bir şekilde filtreler. Bu sayede, özellikle sağlık tesisleri ve gıda endüstrisinde hijyen standartlarını en üst düzeye çıkarır. Ayrıca, sensörlü el kurutma makinesi teknolojisi sayesinde, cihaz sadece gerektiğinde çalışarak enerji israfını önler ve kullanıcıya temassız bir deneyim sunar.

İnce Tasarım ve Verimlilik: ThinAir El Kurutma Makinesi

Mekan tasarımında alan tasarrufu ve estetik görünüm ön planda olan işletmeler için ThinAir el kurutma makinası ideal bir çözümdür. Duvara monte edilebilen ince yapısı, cihazın dar alanlarda bile etkili bir şekilde kullanılmasına olanak tanır. Ancak bu ince tasarımın ardında, yüksek performans ve verimlilik yatar. ThinAir, sadece 14 saniyede elleri kuruturken enerji tüketimini minimumda tutar.

Bu modelin bir diğer öne çıkan özelliği, kullanıcı deneyimini kişiselleştirebilmesidir. Ayarlanabilir hız ve ısı seçenekleri, farklı kullanım senaryolarına uyum sağlamasını kolaylaştırır. Bu esneklik, çeşitli sektörlerdeki işletmelerin farklı ihtiyaçlarına uygun çözümler sunar. Sensörlü el kurutma makinesi teknolojisi ile donatılan ThinAir, kullanıcıların ellerini algılayarak otomatik olarak çalışır ve böylece hem hijyenik hem de kullanışlı bir deneyim sunar.

Neden Excel Dryer?

Excel Dryer, sadece kaliteli ürünler sunmakla kalmaz, aynı zamanda sürdürülebilirlik ve çevre dostu çözümler konusunda da öncüdür. Xlerator ve ThinAir modelleri, çevreye duyarlı işletmelerin ilk tercihleri arasında yer alır. Bu makineler, düşük enerji tüketimleri ve uzun ömürlü yapıları sayesinde işletmelere hem maliyet avantajı sağlar hem de çevresel etkilerini minimize eder.

Markanın sektördeki başarısının bir diğer nedeni ise inovasyona verdiği önemdir. Excel Dryer, sürekli olarak yeni teknolojiler geliştirerek, kullanıcıların beklentilerini aşan ürünler sunar. El kurutma makinası kategorisinde sunduğu çözümler, sadece bugünün değil, geleceğin ihtiyaçlarını da karşılamak üzere tasarlanmıştır.

Sonuç: Doğru Tercih, Uzun Vadeli Kazanç

İşletmeler için el kurutma makinası modelleri, uzun vadeli bir yatırım olarak değerlendirilmelidir. Excel Dryer’ın sunduğu Xlerator ve ThinAir modelleri, bu yatırımı en verimli ve etkili şekilde kullanmanızı sağlar. Hız, hijyen, enerji tasarrufu ve kullanıcı memnuniyeti gibi faktörler, bu modellerin tercih edilme nedenlerinin başında gelir. Uzun vadeli düşünüyorsanız, sensörlü el kurutma makinesi tercihlerinde Excel Dryer’ın bu yenilikçi çözümleri size en uygun seçenekleri sunar.

 

Microsoft, Yapay Zeka İçin Nükleer Santral İnşa Edecek! Three Mile Island Nükleer Santralini Yeniden Açıyor

Microsoft, Three Mile Island nükleer santralini yeniden açarak yapay zeka projeleri için 835 megavat enerji elde edecek.

Microsoft, yapay zeka projeleri için kapatılmış olan Three Mile Island nükleer santralini yeniden faaliyete geçirmek üzere 20 yıllık bir anlaşma imzaladı. Anlaşma kapsamında Microsoft, santralin üreteceği 835 megavat enerjinin tamamına erişim sağlayacak. Düzenleyicilerin onayıyla birlikte, santral 2028 yılında tekrar faaliyete geçecek.

Three Mile Island santralinin sahibi Constellation, Microsoft ile imzaladığı enerji satın alma anlaşmasını duyurdu. Anlaşma, Microsoft’un veri merkezlerinin temiz enerji ile çalışmasını sağlamak için önemli bir adım olarak görülüyor. 2019 yılında ekonomik sebeplerle kapatılan santral, 1979 yılında ABD tarihinin en ciddi nükleer kazasının yaşandığı birimin hemen yanında bulunuyor.

Microsoft yapay zeka için 837 megavat temiz enerji hedefliyor

Santral, yeniden faaliyete geçtiğinde 837 megavat enerji üretebilecek ve bu miktar 800.000’den fazla evin enerji ihtiyacını karşılayabilecek kapasitede. Microsoft, bu enerjiyi veri merkezlerinde ve yapay zeka projelerinde kullanarak temiz enerji hedeflerine ulaşmayı planlıyor.

Constellation, santrali yeniden açmak için 1.6 milyar dolar yatırım yapacak ve gerekli onayları almak için Nükleer Düzenleme Komisyonu ile eyalet ve yerel ajanslardan izin alacak. Ayrıca, santralin işletme süresini en az 2054 yılına kadar uzatmayı planlıyorlar.

Şirket yenilikçi enerji çözümleriyle hem enerji ihtiyacını karşılamayı hem de çevresel etkisini azaltmayı hedefliyor.

Gelecekte Pencerelerin Yerini Alacak Şeffaf Güneş Panellerinin Devrimsel Teknolojisi (Gökdelenler Birer Enerji Santraline Dönüşebilir!)

Yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş yapmak çevresel kaygıları azaltma konusunda büyük bir rol oynuyor. Gelecekte pencerelerin yerini alabilecek şeffaf güneş panelleriyse sürdürülebilir enerji kaynaklarına geçişi kökünden değiştirme potansiyeline sahip. Nasıl mı? Bu içerikte anlatıyoruz.

Düşünün ki sabahları odanızın penceresinden içeri süzülen güneş ışığı sadece iç mekanınızı aydınlatmakla kalmıyor, aynı zamanda evinizin enerji ihtiyacını da karşılıyor.

Bu fikir size bilim kurgu gibi gelse de devrimsel bir teknoloji olan şeffaf güneş panelleri sayesinde çok da uzak olmayan bir gelecekte bu gerçek olabilir.

Şeffaf güneş panelleri, Michigan State Üniversitesi’ndeki araştırmaların önderliğinde geliştirildi.

2014 yılında Richard Lunt’un şeffaf güneş hücreleri geliştirme fikri üzerinde çalışmaya başlamasıyla şeffaf güneş panellerinin ilk adımının atıldığı biliniyor.

Araştırma ekibinin, ultraviyole ve kızılötesi ışınları elektriğe dönüştürebilecek malzemeler üzerine yoğunlaştığı ve bu malzemelerin ışığın gözle görülmeyen kısımlarını emerek enerjiye çevirebildiği söyleniyor.

Günümüze kadar gelişerek devam eden çalışmalar sonucunda elde edilen şeffaf güneş panellerinin, Amerika merkezli Ubiquitous Energy firması tarafından ticari olarak üretmeye başlanması planlıyor.

Bu firma, gökdelenlerin tabanından tavanına kadar şeffaf güneş panelleri yerleştirmeyi hedefliyor.

Böylece, yüksek hacimli üretime geçildiğinde şehirlerdeki büyük binaların devasa enerji kaynaklarına dönüşmesi amaçlanıyor.

Dünyadaki milyarlarca metrekarelik cam yüzeyi düşündüğümüzde, şeffaf güneş panellerinin potansiyeli daha da ortaya çıkıyor.

Amerika’da, bu panellerin ülkenin enerji ihtiyacının %40’ını karşılayabileceği tahmin ediliyor ve bu oranın çatılardaki güneş panelleri ile birleştirildiğinde %100’e bile ulaşabileceği belirtiliyor.

Peki bu paneller nasıl çalışıyor?

Şeffaf güneş panelleri, sıradan cam gibi görünse de sıradan camlardan farkı, ultraviyole (UV) ve kızılötesi (IR) ışınları emerek bunları elektrik enerjisine dönüştürebilmesi.

Geliştirilen devrimsel teknolojiyle, şeffaf paneller âdeta bir cam gibi görünür ışığın büyük bir bölümünü geçirir ancak sıradan bir camın aksine enerjiyi arka planda toplar.

Bu teknoloji sayesinde, ışığın görünmeyen dalga boylarını kullanarak enerji üretmek mümkün hâle geliyor.

Özetle, şeffaf güneş panelleri, şehirlerin daha sürdürülebilir hâle gelmesi ve karbon ayak izlerini azaltması için kritik rol oynayacak bir teknoloji gibi görünüyor.

Kaynak:World Economic Forum

İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz:

Ne NVIDIA Ne OpenAI, Yapay Zekânın Ekmeğini Enerji Firmaları Yedi!

Yapay zekâ ile birlikte NVIDIA dünyanın en değerli firmalarından biri haline gelse de hisseleri en çok değerlenen firmalar enerji yatırımları oldu.

Özellikle ChatGPT ile birlikte yapay zekâ uygulamaları geniş kitlelere yayılmaya başladı, hatta yapay zekâ ile yapılmış çikolata, içecek gibi ürünler bile gördük. Bu yükselişle birlikte NVIDIA hisseleri âdeta uçuşa geçmişti. Yatırımcılar özellikle yarı iletken üreticilerinin hisselerini âdeta kapışmıştı. 

Öte yandan yapay zekânın teknik altyapısının ayakta kalması için çok büyük oranda su ve elektriğe de ihtiyaç duyuluyor. Bu durum da enerji yatırımlarının hisselerine yansıyor. S&P 500’ün en çok kazandıran hissesi de enerji sektöründe faaliyet gösteren Vistra Corp oldu.

Büyük veri merkezleri enerji ihtiyacını körüklüyor

Vistra Corp hisseleri yüzde 180’lik bir artışla yılın en çok yükselen hissesi oldu. NVIDIA hisseleri ise aynı dönemde yüzde 134’lük bir artış yaşadı. Özellikle nükleer enerji yatırımları, veri merkezlerinin enerji ihtiyacını karşılamak için anlaşmalar yapıyordu. Microsoft da Constellation ile 20 yıllık elektrik satın alma anlaşması yapmıştı. 

Üretken yapay zekânın kullanımının artması ile birlikte enerji kullanımı gittikçe arttı. Öte yandan ChatGPT’ye sorulan tek bir soru, Google’da yapılan bir aramaya kıyasla çok daha fazla enerji tüketiyor. Bu da Vistra gibi firmaların gelecekte daha çok kazanç elde edebileceği anlamına geliyor. 

Yapay zekânın yakın gelecekte bir yere kaybolmayacağını göz önüne alırsak gelecekte ya yapay zekâ için daha fazla enerjiye ihtiyaç duyulacak ya da daha verimli sistemlere geçiş olacak. 

Temiz enerji hamlelerine rağmen fosil yakıtlara bağımlılık devam ediyor

Yönetim danışmanlık şirketi McKinsey’nin yakın zamanda yayınladığı bir rapora göre, fosil yakıtlar küresel enerji arzının önemli bir parçası olmaya devam edecek. Bu öngörü elektrikli araçların beklenenden daha yavaş benimsenmesi ve temiz enerji …

Yönetim danışmanlık şirketi McKinsey’nin yakın zamanda yayınladığı bir rapora göre, fosil yakıtlar küresel enerji arzının önemli bir parçası olmaya devam edecek. Bu öngörü elektrikli araçların beklenenden daha yavaş benimsenmesi ve temiz enerji teknolojilerinin yaygınlaştırılmasındaki zorluklar göz önünde bulundurularak oluşturuldu.

Fosil yakıtlar 2050’ye kadar küresel enerji arzına hakim olacak

McKinsey raporunda fosil yakıt tüketiminin 2025-2035 yılları arasında bir plato seviyesine ulaşacağı öngörülüyor. Ancak temiz kaynaklara doğru küresel dönüşüm sürecinde enerji güvenilirliğinin sağlanması amacıyla bu sektöre yapılan yatırımların devam etmesi bekleniyor.

Çalışmada ayrıca küresel enerji talebinde önemli bir artış öngörülmekte olup, 2050 yılına kadar bu talebin yüzde 18’e kadar çıkabileceği, gelişmekte olan ekonomilerin bu büyümeyi yönlendirmede önemli bir rol oynayacağı belirtiliyor. Rüzgar ve güneş enerjisi gibi düşük karbonlu enerji kaynaklarının 2050 yılına kadar küresel elektrik üretiminin yüzde 65-80’ini oluşturması bekleniyor.

Güneş enerjisinin düşük maliyeti nedeniyle hızla büyümesi beklenirken, hidrojen ve karbon yakalama gibi diğer teknolojiler bazı engellerle karşı karşıya. Yavaş dağıtım, yüksek maliyetler ve yetersiz politika desteği bu teknolojilerin küresel iklim hedeflerine ulaşmak için gereken hızda yaygınlaşmasını engelliyor.

Nükleer enerjinin büyümesi, düzenleyici engeller, kamu güvenliği endişeleri ve nükleer atıkların yönetimindeki zorluklar nedeniyle kısıtlanmaktadır. Politika ve kamuoyunda bir değişiklik yapılmadığı takdirde nükleer enerjinin enerji dönüşümüne katkısı kısa ve orta vadede sınırlı kalabilir.

Raporda ayrıca, küresel enerji dönüşümünün hızlanmasının önündeki en büyük engellerden birinin karbonun halihazırdaki düşük fiyatı olduğu vurgulanıyor. McKinsey raporu, karbon yakalama, kullanma ve depolama gibi teknolojilerin benimsenmesini teşvik etmek için karbon fiyatının önemli ölçüde artırılması gerektiğini öne sürüyor.

Bu fiyat ayarlaması yapılmadan karbonsuzlaşma çabalarının hızlandırılması ve küresel iklim hedeflerine ulaşılması zor olacak. Çalışmada ayrıca küresel enerji dönüşümünün büyük ölçüde lityum, nikel ve kobalt gibi ham maddelerin bulunabilirliğine bağlı olduğu belirtiliyor. Düşük karbonlu teknolojiler için olmazsa olmaz olan bu malzemelerin tedariği, uzun geliştirme süreleri ve belirsiz talep nedeniyle sınırlıdır.

Bu durum yatırımcıların yeni madencilik ve işleme projelerini meşrulaştırmasını zorlaştırıyor. Jeopolitik gerginlikler ve iç enerji güvenliği endişeleri tedarik zincirlerini daha da karmaşık hale getiriyor. Buna karşılık ülkeler, kritik malzemeler için paralel tedarik zincirleri geliştiriyor ve bu durum daha temiz enerji kaynaklarına geçişi yavaşlatabilir.

Dünyanın en büyük redoks akış depolama sistemi kuruluyor

İsviçre, enerji depolama teknolojilerinde devrim niteliğinde bir projeye ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Flexbase şirketi tarafından duyurulan projeye göre, Laufenburg kasabasında 500 MW kapasiteli bir redoks akışlı batarya enerji depolama …

İsviçre, enerji depolama teknolojilerinde devrim niteliğinde bir projeye ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Flexbase şirketi tarafından duyurulan projeye göre, Laufenburg kasabasında 500 MW kapasiteli bir redoks akışlı batarya enerji depolama tesisi inşa edilecek. Laufenburg, kısmen İsviçre’de, kısmen Almanya’da yer alan, Ren Nehri kıyısında bulunan stratejik bir konumda bulunuyor.

İsveç’e türünün en büyüğü kurulacak

Bu yeni enerji depolama tesisi, piyasada yaygın olarak kullanılan lityum-iyon bataryalardan farklı olarak yanma riski veya zamanla bozulma riski taşımıyor. Ayrıca, lityum veya kobalt gibi kritik ham maddelere de ihtiyaç duymuyor. Flexbase, bu projenin dünya çapında en büyük redoks akışlı depolama tesisi olacağının altını çizerken inşaat faaliyetlerinin 2025 yılında başlamasını hedefliyor.

Şirket, aynı zamanda yapay zeka için bir veri merkezi inşa etmeyi de planlıyor. Yeni teknoloji merkezi, 20.000 metrekarelik bir alana inşa edilecek. Enerji depolama tesisi, veri merkezinin büyük ölçüde yeşil enerji kullanmasına olanak sağlayacak ve aynı zamanda şebekeyi de dengeleyecek. Öte yandan Flexbase’in bu konumu seçmesi tesadüf değil. Teknoloji merkezi ve depolama tesisi, Fransa, Almanya ve İsviçre’nin elektrik şebekelerini birleştiren orijinal bağlantı noktası olan “Laufenburg Yıldızı”nın tam üzerine inşa edilecek. 1958 yılında faaliyete geçen bu şebeke düğümü, Avrupa’nın yeşil elektriğini dağıtma açısından halen büyük önem taşıyor.

Bilmeyenler için akış bataryası veya redoks akış bataryası, kimyasal enerjiyi elektrik enerjisine dönüştüren ve bu enerjiyi sıvı elektrolitler içerisinde depolayan bir tür batarya konumunda. Geleneksel bataryalarda enerji, katı elektrotlarda depolanırken, akış bataryalarında enerji, sıvı haldeki elektrolitlerin içindeki aktif maddelerin redoks (indirgeme ve oksidasyon) reaksiyonları sayesinde depolanıyor. Bu sayede bataryanın kapasitesi, elektrolit tanklarının büyüklüğüne göre kolayca ölçeklendirilebilir.

Türkiye, rüzgar ve güneş enerjisinde 2030 hedeflerini aşacak

Uluslararası sivil toplum kuruluşları Climate Analytics ve NewClimate Institute, küresel ısınmayı 1,5 dereceyle sınırlandırmak için kilit ülkelerde rüzgar ve güneş enerjisinde gereken artış hızını hesapladı. Bu kapsamda, dünyadaki mevcut rüzgar …

Uluslararası sivil toplum kuruluşları Climate Analytics ve NewClimate Institute, küresel ısınmayı 1,5 dereceyle sınırlandırmak için kilit ülkelerde rüzgar ve güneş enerjisinde gereken artış hızını hesapladı.

Bu kapsamda, dünyadaki mevcut rüzgar ve güneş enerjisinin yüzde 70’inden fazlasını oluşturan 11 ülkede, ulusal düzeyde ihtiyaç duyulan rüzgar ve güneş enerjisi kurulu gücü analiz edildi. Türkiye, Çin, ABD, Hindistan, Avustralya, Brezilya, Almanya, Endonezya, Meksika, Nijerya ve Güney Afrika analiz edilen ülkeler oldu.

Analizde Türkiye’ye ilişkin bulgulara göre, ülkenin 2024 Eylül ayı itibarıyla 18 GW seviyesinde olan güneş enerjisi kapasitesinin 2028’de 39 GW‘a ulaşacağı öngörülürken, 12 GW‘lık rüzgar enerjisi kapasitesinin 18 GW‘a yükseleceği öngörülüyor. Türkiye’nin Ulusal Enerji Planı’nda 2030’a kadar güneş enerjisi kurulu gücünün 33 GW‘a, rüzgar enerjisi kurulu gücünün ise 18 GW’a ulaşma hedefi bulunuyor.

Dolayısıyla, Türkiye’nin 2030’a ilişkin mevcut rüzgar ve güneş enerjisi hedeflerini büyük bir farkla aşacağı öngörülüyor. Analize göre, bu durum Türkiye’nin temiz enerji dönüşümü ve iklim değişikliğiyle mücadele için güneş ve rüzgar enerjisinde daha iddialı hedefler koyabileceğini gösteriyor.

2030’a kadar güneş ve rüzgar enerjisinin 3 katına çıkması gerekiyor

Küresel sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırma hedefiyle uyumlu olması için Türkiye’nin rüzgar ve güneş enerjisinden elektrik üretiminin 2030’a kadar günümüz seviyesinin 3 katına çıkması gerekiyor. Bu da söz konusu dönemde güneş ve rüzgar enerjisi kapasitesinin sırasıyla 62 GW ve 27 GW‘a yükseltilmesini gerektiriyor. Türkiye’nin bu kapasite artışını gerçekleştirmesi durumunda 2035’e yönelik ulusal hedeflerine 5 yıl erken ulaşabileceği hesaplanıyor.

Climate Analytics Kıdemli İklim ve Enerji Analisti Neil Grant, analize ilişkin değerlendirmesinde, “Türkiye’nin mevcut politika planları, 1,5 derece hedefiyle uyumlu ve gereken hıza ulaşmak için kolaylıkla biraz daha hızlanabilir. Ülke, bol yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanmak için harika bir konumda.” ifadelerini kullandı.

Güneş enerjisi, 2050’de dünya elektriğinin yarısından fazlasını karşılayacak

Küresel iklim hedeflerinin gerçekleştirilebilmesi için rüzgar ve güneş enerjisinin Türkiye dahil söz konusu 11 ülkede ise 2030’a kadar mevcut hızından 5 kat, 2035’e kadar 8 kat daha hızlı büyümesi gerekiyor.

Bu ülkelerde kısa vadede rüzgar enerjisi kilit bir rol oynarken, güneş enerjisinin 2050 itibarıyla temel elektrik kaynağı haline gelmesi ve küresel elektrik üretiminin yarısından fazlasını karşılaması bekleniyor.

Çin, küresel hedeflere ulaşma yolunda kilit öneme sahip bir ülke konumunda. Rüzgar ve güneş enerjisinde 2030 hedeflerini 6 yıl erken başaran ve kurulu gücünü 1,2 TW‘a yükselen Çin’in mevcut hızını sürdürmesi halinde 4,5 TW kapasiteye ulaşma ihtimali bulunuyor. ABD’nin ise rüzgar ve güneş enerjisi kapasitesini 2030’a kadar 5 kat büyüyerek 1,4 TW‘a yükseltmesi gerekiyor.

Uçuş’a hazır, odağında 580 milyar dolarlık pazar var

Mobilite pazarında 3 yılda milyar dolarlık piyasa değeri yaratmayı hedefleyen Vestel, hızla büyüyen elektrikli araç pazarının 580 milyar dolarlık kısmından pay alacak. Vestel Mobilite, yakın zamanda dünyaca ünlü bir havayolu şirketinin 300 adet filosunun ekranını üretecek.

Nurdoğan ARSLAN ERGÜN

Vestel Şirketler Gru­bu’nun elektrikli araç şarj istasyonları, oto­motiv elektroniği ve enerji de­polama sistemleri alanların­daki faaliyetlerini yürüten Vestel Mobilite, yeni yatırım­lar ve işbirliklerini duyurma­ya hazırlanıyor.

Almanya’nın Hannover kentinde düzenle­nen IAA Transportation Fua­rı’nda mobilite ürün ve çözüm­lerini sergileyen şirket, özel­likle 8 dakikada şarj imkânı sunan 720 Kw güç çıkışlı istas­yonlarıyla dikkat çekti. Vestel CEO’su Ergün Güler, bu ürünle Vestel’in dünyadaki 3 şirket­ten biri olduğunu söyledi. He­def ise 1000 Kw güç çıkışlı şarj istasyonu da üreterek dünya­daki 2 şirketten biri olmak.

Elektrikli araç pazarının 2030’da 3 trilyon dolara ulaşa­cağını kaydeden Ergün Güler, sadece Vestel’in faaliyet gös­terdiği elektrikli araç kompo­nentleri, elektrikli araç şarj istasyonları ve enerji batar­ya depolama çözümleri alanı­nın 2030’da 580 milyar dolara ulaşmasının beklendiğini be­lirtti.

Amaçlarının 580 milyar dolarlık pazardan pay almak olduğunu ifade eden Güler, “Bugün geliştirdiğimiz ürün ve teknolojilerle bu alanda faa­liyet gösteren şirketin çok öte­sinde bir konumdayız. Kimi üreticiler 300kW’lık şarj is­tasyonlarını bile ürün gamla­rına daha yeni eklemeyi plan­larken Vestel bugün 720kW güç çıkışlı çok hızlı şarj istas­yonlarını üretip, ihraç edi­yor. 2025’in ilk çeyreğinde de 1MW güç çıkışlı şarj istasyon­larını satışa sunmayı planlıyo­ruz” dedi.

Vestel ekranları gökyüzüne de çıkacak

Vestel Mobilite, yakın za­manda dünyaca ünlü bir hava­yolu şirketinin 300 adet filo­sunun ekranını üretimine de başlayacak. Otomotiv alanın­da Vestel’in araç içi ekran çö­zümünde mini LED ekran tek­nolojisini kullanarak canlı ve parlak renkler sunduğunu, bu sayede de pazarda önemli bir fark yarattığını söyleyen Er­gün Güler, “Bugün hem sürü­cülere hem de yolculara en iyi kullanıcı deneyimini sunmak için araç içi eğlence ve bilgi ekranlarını aynı kokpitte bir­leştirerek yekpare bir ekran ürettik. Buradan edindiğimiz tecrübe ile yakın zamanda ha­vacılık sektörüne de girece­ğiz. Uçak içi eğlence ekranla­rı için çalışmalarımız başladı, çok yakın zamanda buradaki iş birliklerimizi de duyuracağız” açıklamasını yaptı.

“Otomotiv artık tüketici elektroniği oldu”

Vestel’in tüketici elektro­niği alanında yıllara dayanan bilgi birikimi ve tecrübesini, bu alana yaptıkları yatırım­larla birleştirince ortaya güç­lü bir yapı çıktığını söyleyen Güler, “Bu yapı sayesinde ge­lecek üç yıl içinde Vestel Mo­bilite’nin piyasa değerini mil­yar doların üzerine çıkarma­yı hedefliyoruz” diye konuştu. Öte yandan Boston Consul­ting Group’un tahminlerine göre 2030’a kadar dünya ge­nelinde elektrikli araç satış­ları, toplam araç satışları­nın %40-45’ini oluşturacak.

Bu artışla beraber elektrik­li araç komponentleri paza­rı da 2030’a kadar 440 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşacak. Elektrikli araç şarj soket sayı­sının ise 124 milyona ulaşma­sı bekleniyor. Bu da yaklaşık 42 milyar dolarlık bir pazar büyüklüğü anlamına geliyor. Ergün Güler, “Otomotiv artık tüketici elektroniği oldu. Biz de tüketici elektroniği alanın­da yıllardır Uzakdoğu gibi hız­lı, Avrupa ve Japonya gibi seri üretim yapıyoruz” dedi.

Vestel’in TOGG yerli oto­mobil projesindeki ortaklı­ğıyla, bugün büyük dönüşüm yaşayan otomotiv sektörün­deki etkinliğini daha da artır­dığını söyleyen Güler, “Bugün TOGG’un en ilgi çeken nokta­larından olan yekpare ekranı­nı Vestel üretiyor. Elektronik sektöründeki bilgi birikimi­mizi tamamen buraya aktar­dık. Hedefimiz elektrikli araç üreticilerinin birinci seviye tedarikçisi olmak” ifadeleri­ni kullandı. TOGG’daki ekran tecrübesini global markalar­la pekiştireceklerini dile geti­ren Güler, ekran deneyimini genişleteceklerini belirtti.

İleri teknoloji ürünleri IAA’da görücüye çıktı

Vestel CEO’su Ergün Güler, Almanya’nın Hannover kentinde düzenlenen IAA Transportation fuarının, mobilite sektörünün geleceğine yön veren bir konumda olduğunu belirterek, “Böylesi büyük bir organizasyonda ülkemizi mobilite alanında temsil etmekten büyük mutluluk duyuyoruz” dedi. Vestel, bu yıl iklim değişikliğiyle mücadele ve yeni teknolojiler üzerine yoğunlaşan fuarda, mobilite sektörüne yönelik yazılım, ekran ve şarj çözümleriyle yer aldı.

5MWh’lık üniteler pazara sunulacak

Dünyada güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik depolama çözümlerinin hızla yaygınlaştığını vurgulayan Ergün Güler, “Vestel, çevreci çözümleriyle enerji maliyetlerinde de önemli tasarruf sağlamak amacıyla konut, ticari/endüstriyel ve yenilenebilir güneş/ rüzgâr enerji santralleri için enerji depolama sistemleri üretiyor. Hem konut hem de toplu kullanım için bu alanda ilk 75kWh ve 300kWh’lık ürünleri pazara Vestel sürmüştü. Bu yıl da güneş/rüzgâr enerji santralleri için 5MWh’lik depolama ünitelerini piyasaya süreceğiz” açıklamasını yaptı.

“Çip üretimi için TOGG benzeri yapı kurulabilir”

Vestel Mobilite olarak çip sektörünün yazılım geliştirme tarafında olduklarını açıklayan Ergün Güler, “Çipin kendisini yapmak milyarlarca dolar yatırım gerektiriyor. Bunu tek şirketin yapması için kaynak yok. Ancak çip üretimi için TOGG benzeri bir yapı kurulabilir” dedi.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!