PrizmaBetGüncelGirişAdresiHızlıveGüvenilirErişim!

Hidradenitis Suppurativa Nedir ve Nasıl Tedavi Edilir?

Için bilgi mi arıyorsunuz? Hidradenitis Suppurativa Nedir ve Nasıl Tedavi Edilir? makalesine göz atın ve hakkında daha fazla bilgi edinin

Hidradenitis suppurativa (HS), cilt altında ağrılı nodüller, apseler ve tünel oluşumları ile karakterize, kronik ve tekrarlayan bir cilt hastalığıdır. Bu hastalık genellikle koltuk altı, kasık, kalça ve göğüs altı gibi cildin sürtünmeye maruz kaldığı bölgelerde görülür. “Köpek memesi hastalığı” olarak da bilinir. HS, yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilecek şekilde ilerler ve genellikle uzun süreli tedavi gerektirir.

Hidradenitis Suppurativa’nın Nedenleri Nelerdir?

Hidradenitis suppurativa’nın kesin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, bazı faktörlerin bu hastalığın gelişiminde etkili olduğu düşünülmektedir. Bu faktörler arasında şunlar bulunur:

  • Genetik yatkınlık: HS, genetik bir eğilimi olan kişilerde daha sık görülür. Ailede bu hastalık öyküsü bulunan bireylerde HS gelişme riski artar.

  • Hormonlar: Hormonal değişiklikler, özellikle ergenlik döneminde ve kadınlarda adet dönemi boyunca hastalığı tetikleyebilir.

  • Sigara ve obezite: Sigara içmek ve fazla kilo, hidradenitis suppurativa’yı kötüleştirebilir.

  • Ter bezleri ve kıl foliküllerinin tıkanması: Ter bezlerinin ve kıl foliküllerinin tıkanması sonucu enfeksiyon gelişebilir, bu da HS’nin ortaya çıkmasına neden olabilir.

Hidradenitis Suppurativa’nın Belirtileri Nelerdir?

Hidradenitis suppurativa’nın belirtileri, hastalığın şiddetine ve evresine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. En yaygın belirtiler şunlardır:

  • Ağrılı nodüller: Cilt altında sert, ağrılı ve kızarık nodüller oluşur. Bu nodüller, HS’nin en belirgin semptomlarından biridir.

  • Apseler: İleri evre HS’de apseler oluşabilir. Bu apseler irinli olup sızıntıya neden olabilir.

  • Tünel oluşumu: Kronikleşen hastalık durumunda, cilt altında tünel şeklinde kanallar oluşur. Bu tüneller cilt yüzeyinde yara izlerine neden olabilir.

  • Yara izleri ve cilt hasarı: Sürekli tekrarlayan apseler ve enfeksiyonlar, ciltte kalıcı hasara ve izlere yol açabilir.

Hidradenitis Suppurativa Tedavi Yöntemleri

Hidradenitis suppurativa’nın tedavisi, hastalığın evresine ve şiddetine göre değişiklik gösterir. Tedavi seçenekleri, semptomları hafifletmeye, enfeksiyonları kontrol altına almaya ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatmaya odaklanır.

1. İlaç Tedavisi

İlaç tedavisi, hidradenitis suppurativa’nın semptomlarını hafifletmek için kullanılan yöntemlerden biridir. Antibiyotikler, iltihap önleyici ilaçlar ve retinoidler, bu hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır. Ancak ilaç tedavisi mutlaka doktor kontrolünde yapılmalıdır.

2. Cerrahi Müdahale

İleri evrelerde cilt altında oluşan tünel yapıları ve apseler cerrahi yöntemlerle tedavi edilebilir. Cerrahi müdahalede apseler boşaltılır, enfekte olan dokular temizlenir. Ancak cerrahi müdahale genellikle hastalığın ileri evrelerinde tercih edilir.

3. Lazer Tedavisi

Lazer tedavisi, hidradenitis suppurativa’nın daha hafif ve orta dereceli vakalarında kullanılabilir.

4. Yaşam Tarzı Değişiklikleri

Hidradenitis suppurativa’yı kontrol altına almak için yaşam tarzı değişiklikleri oldukça önemlidir. Sigaranın bırakılması, düzenli egzersiz ve sağlıklı bir diyet, hastalığın şiddetini azaltabilir. Ayrıca, sıkı kıyafetler giymekten kaçınmak ve hijyenin sağlanması da hastalığın seyrini olumlu yönde etkileyebilir.

Hidradenitis Suppurativa’nın Önlenmesi Mümkün mü?

Hidradenitis suppurativa’nın tamamen önlenmesi zor olsa da, bazı önlemlerle hastalığın şiddeti ve alevlenme sıklığı azaltılabilir. Hijyenin korunması, cildin kuru tutulması ve cildi tahriş edebilecek durumlardan kaçınılması önemli önlemler arasındadır. Ayrıca, sigara içmekten kaçınmak ve kilo kontrolü sağlamak da faydalı olabilir.

Hidradenitis Suppurativa Kendiliğinden Geçer mi?

Hidradenitis suppurativa, kronik bir hastalık olduğu için genellikle kendiliğinden geçmez. Tedavi edilmediğinde hastalık ilerler ve daha ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Bu nedenle erken teşhis ve tedavi büyük önem taşır.

Bireysel kimliğin yitirilmesine yol açan sorun: Tükenmişlik Sendromu

Psikoloji için bilgi mi arıyorsunuz? Bireysel kimliğin yitirilmesine yol açan sorun: Tükenmişlik Sendromu makalesine göz atın ve Psikoloji hakkında daha fazla bilgi edinin

Tükenmişlik Sendromu sıradan bir enerji düşüklüğü ile karıştırılmamalı..

Aşırı mükemmeliyetçi ya da ‘hayır’ diyemeyenlerde de olası bir sonuç

Tükenmişlik sendromunun bir çeşit psikolojik rahatsızlık olduğunu söyleyen uzmanlar bu sendromun özellikle 1970’li yıllarda Amerikalı bir psikoloğun iş ve meslek yaşantısı sonrasında geliştirdiği bir kavram olarak karşımıza çıktığı bilgisini veriyor. “Tükenmişlik sendromu günümüzde öncelikli iş, meslek hayatı ve hayatın birçok alanında karşımıza çıkabiliyor.” diyen Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz bu psikolojik rahatsızlığı “Tükenmişlik sendromu yaşayan kişiler, çevrelerine sağlayabilecekleri ya da verebilecek bir şeylerin kalmadığını hissederler. Günlük rutinlerini gerçekleştirme de zorlantı, isteksizlik, korku duyarlar. Karamsar bir bakış açısıyla birlikte sürekli bu kişilerin umutsuz hissetmesi söz konusudur. “ şeklinde tanımlıyor.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Etiler Tıp Merkezi Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz tükenmişlik sendromuyla ilgili açıklamalarda bulundu. Daha çok kimlerde görülebileceği ve hangi durumlarda tetiklenebileceğine değinen Beyaz, tükenmişilik sendromuna karşı önerilerini de sıraladı.

Bireysel kimliğin yitirilmesine yol açan zihinsel ve fiziksel tükenme durumu

Tükenmişlik Sendromu’nun kişinin ruh halini etkileyen ve sosyal hayatında kişiyi zorlayan psikolojik bir rahatsızlık olduğunu belirterek sözlerine başlayan Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, “İş hayatının getirmiş olduğu sorumluluklar, kişinin kaldırabileceği yükten daha fazla olduğunda, aile konusunda baskılanan, aile içerisinde fazla sorumluluk yüklenen kişilerde, bireyin normal şartlarda kariyerinden, arkadaşlıklarından veya aile etkileşimlerinden aldığı keyif duygusunu azaltan ve bireysel kimliğin yitirilmesine yol açan bir tür zihinsel ve fiziksel tükenme durumudur.” dedi.

Sıradan bir yorgunluk ya da enerji düşüklüğü ile karıştırılmamalı

Tükenmişlik sendromunun sıradan bir yorgunluk ya da enerji düşüklüğü ile karıştırılmaması gerektiğine dikkat çeken Beyaz, “Çok daha ağır ve ruhsal durumdur. Stresle başa çıkabilme ve günlük sorumluluklarını yerine getirebilme konusunda tükenmişlik sendromu yaşayan bireylerde zorlanma görülür. Ayrıca bu kişiler, çevrelerine sağlayabilecekleri ya da verebilecek bir şeylerin kalmadığını hissederler. Günlük rutinlerini gerçekleştirmede zorlantı, isteksizlik, korku duyarlar.” şeklinde konuştu.

Aşırı mükemmeliyetçi ya da ‘hayır’ diyemeyenlerde de olası bir sonuç

Kişisel faktörlerin de önemli bir etkiye sahip olduğunun altını çizen Beyaz, sözlerine şöyle devam etti:

“Yetiştirilme tarzı ve kişilik özellikleri bunlardan bir tanesi. A Tipi kişilik özellikleri dediğimiz aşırı mükemmeliyetçi, rekabetçi, hırsa sahip olma özelliği bulunan kişilerde karşımıza çıkıyor. Bunun dışında hayır demekte zorluk çeken, sınırlarını çizme noktasında sorun yaşadığını düşünen bireylerde tükenmişlik sendromu bir sonuçtur.”

Fiziksel, psikolojik ve davranışsal belirtiler ortaya çıkabiliyor

Tükenmişlik sendromunun belirtilerinin fiziksel, psikolojik ve davranışsal olarak ele alınabileceğini kaydeden Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, “Fiziksel belirtiler yorgunluk, bitkinlik, enerjisizlik, vücut ağrıları, bağırsak problemleri, kas ve eklem ağrıları, baş ağrısı, iştahta artış veya azalış, uyku düzeninin değişiyor olması, nefes alıp vermede zorlanma şeklinde karşımıza çıkabiliyor.” ifadelerini kullandı.

Psikolojik belirtiler arasında iş ve sosyal yaşantıda öfke patlamaları, ümitsizlik, çaresizlik, tatminsizlik, kişinin kendinden memnun olmayışı, özgüvensizlik, gerçekçi olmayan endişe ve şüphelerin ortaya çıkması, suçluluk ve düşmanlık hisleri olduğunu söyleyen Beyaz, davranışsal belirtileri de şöyle sıraladı:

“Davranışsal boyuttaki belirtiler arasında öfke patlamaları, kişinin sorumluluklarına karşı duyarsız olması, erteleme, öz bakımın düşüyor olması, kişinin kendisine özen göstermiyor olması gibi durumlar görülebiliyor.”

Tükenmişlik Sendromu’nun dört evresi

Tükenmişlik sendromunun dört aşaması olduğunu kaydeden Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz bu evreleri şöyle açıkladı:

“Birinci evre, sınırların zorlanması dediğimiz idealistik olarak adlandırılır. Bireyi fazla sorumluluk altına alır. Bu evre yorgunluk hissi ve enerji düşüklüğü oluşturmaya başlar.
İkinci evre, memnuniyetsizlik dediğimiz evredir. Birey yaptığı işerin sonucundan memnun olmaz. Çaba ve zaman harcayarak gerçekleştirdiği eylemlerin beklentisini alamaz. Alamadığı zaman ise duygusal bir buhrana girmeye başlayabilir.

Üçüncü evre, umutsuzluk evresidir. Bireyin zihninden yaşadığı olumsuz durumların hep devam edeceğine yönelik düşünceler geçmeye başlar. Yanı sıra kişi artan yükü sebebiyle; sinir nöbeti, öfke krizleri, tepkisizlik, uyku bozukluğu gibi semptomlar yaşamaya başlayabilir.
Dördüncü evre, tepkisizlik evresidir. Kişinin etrafında gerçekleşen olaylara karşı tepkisini yitirmesidir. Her şeyin kötüye gideceğine yönelik düşüncelerde olduğu için sorumluluklarını yerine getirememe durumuna gelir.”

Ulaşılabilir hedefler motivasyonu arttırır

“Kişinin kendisine iyi gelecek meşguliyetlere zaman ayırarak, stresten uzaklaşıp dinleneceği, tükenmişliğinin azalacağı önemli bir adım atabilir.” diyerek tükenmişlik sendromuna karşı öneride bulunan Beyaz sözlerini şöyle tamamladı:

“Gerek bir profesyonelden gerekse aile veya arkadaş çevresinden alınacak destekler fayda sağlar. Kişinin anlaşılıyor olması, sorunlarının çözüme yönelik karşılık buluyor olması bu semptomların azalmasında büyük bir öneme sahip. Kişinin ulaşılabilir hedefler belirliyor olması, motivasyonunu arttırır.”

The Last of Us’ta Salgının Üçüncü Evresi – Clicker’lar Kimlerdir?

Şşş.. sessiz olun!

Last of Us serisinde medeniyetin sonunu getiren Cordyceps adlı mantar, bulaştığı kişiyi zamanla insan olmaktan çıkarıp farklı bir kimliğe sokar. Mantar, henüz yolun başındayken konağın kısmende olsa hala insana benzediği düşünülebilir. İlk günler, konağın yüzünde ya da vücudunun herhangi bir yerinde hastalığın tezahürüne, daha doğrusu bir mantar oluşumuna rastlanmaz. Sadece dökülen saçlar, ten rengi ve kan çanağı olan gözler gibi belirtiler söz konusudur.

Haftalar sonrasında vücudun çeşitli yerlerinde, özellikle de yüzünün bir kısmında mantar korkunç bir biçimde büyümeye başlar. Konağın içerisinde sanki yeşeren bir ağaç varmışcasına bir takım uzayan dallar görülür. Enfekte olan kişi, hastalığın kendisine verdiği şekil doğrultusunda her geçen saniye insan olmaktan uzaklaşır.

Fakat bu sadece bir başlangıçtır. Çünkü Cordyceps’in yapacakları bununla da sınırlı kalmaz. Nitekim bu tedavisi olmayan müzmin hastalık yıllar sonra enfekte olanların yüzünde adeta bir çiçek gibi açılmaya başlayacaktır.

Cordyceps beyin enfeksiyonuna sebep olduktan sonra konağı bu aşamaya getirmesi yıllar sürer. Uzun bir süre mantara maruz kalan enfekteler ortalama bir insanı önemli ölçüde aşan bir güce sahip olur. Hastalık öylesine dehşet bir boyutta ilerlemiştir ki, çarpık ve yaralı bir yüzden geriye sadece pürüzlü dişlerden oluşan bir ağız bırakmıştır. Bu noktada konağın giymiş olabileceği kıyafetlerin çoğu genelde yırtılır çünkü her ne kadar mantar oluşumları konağın en çok yüzünde ortaya çıksa da, bir o kadar da bütün vücudunu kaplayan plakalar oluşturur. Ancak yazının başında da söylediğim üzere enfekte olan kişinin vücudunda oluşan bu şeyler gün geçtikçe daha da büyüyecek, insan gibi görünmesine dair hiç bir olanak bırakmayacaktır.

Kısaca vücudun çeşitli yerlerinde beliren bu çıkıntılar hastalığın bir sonraki evresinin (Bloater) erken aşamasıdır. Aynı zamanda enfeksiyonun bu evresi konağı canlı tutmak ve hastalığı daha fazla yayabilmek adına oldukça önem taşır. Vücudun birçok bölgesinde ortaya çıkan şeyler tabiri caizse bir zırh görevi görür. Dolayısıyla yeterince güçlü bir silahınız yoksa bir takırdayanı (ya da tıkırdayanı) kafasından dahi vurmanız istenilen sonucu vermeyecektir.

Fiziksel olarak böylesine ölümcül olmalarına rağmen aslında bütün takırdayanlar kördür. Mantar, ağız bölgesi hariç komple bütün bir yüzü kapattığı için göremezler. Fakat bu onlar tarafından fark edilmediğiniz anlamına da gelmez çünkü mantar yüzünden oluşan görme kaybı yerine, muazzam boyutta işitsel bir duyum kazanmışlardır. Çevresinde olan en ufak bir sesi rahatlıkla duyar ve gayet saldırgan bir biçimde hedefine doğru koşmaya başlar.

Ya da başka bir deyişle; en ufak bir tıkırtı sesi, onları takırdatacaktır…

Son derece tehlikeli olan takırdayanlar, koşucular ve izcilere kıyasla çok daha agresiftirler. Hastalık artık tamamen kendilerini bilinçsiz gibi gösterse de yine de bir zeka sahibi oldukları aşikardır. Avlarının yanlarında koştuğunu fark ederlerse o alanı asla terk etmezler ve hedeflerine ulaşana dek mevcutta yer alan her bir karışı kontrol ederler. Bununla birlikte doğrudan önlerinde olmadıkça ya da hareketsiz bir pozisyonda olunduğu sürece farkındalıkları yoktur. Bazı kaynaklar takırdayanların yüzü bir megafon şeklinde olduğu için ses kaynağının en iyi alınabildiği yerin takırdayanın kendi önü olduğunu söyler. Bu görüşe göre doğrudan önlerindeyken ses çıkarmak, takırdayanın başka bir yönünde ses çıkarmaktan çok daha ölümcüldür.

HBO Dizisi The Last of Us’taki Clicker’lar

Hiç şüphesiz Last of Us serisinde takırdayan evresinin ayrı bir yeri vardır. Sanırım bu yüzden HBO yapımı uyarlamada hemen ikinci bölümde bu evre işlenmiş. Oyundaki hikaye ile hemen hemen aynı düzlemde olan sahneler, bu evrenin ne denli tehlikeli olduğunu gözler önüne seriyor. Bu sahneler Ellie için bir noktada yeni bir keşif, Joel ve Tess için ise bir kabus oluyor.

Last of Us Serisine Gönderme Yapan Oyunlar

Last of Us serisinin olmazsa olmazı denilebilecek takırdayan evresine karşı bir çok popüler yapımda bir nevi saygı duruşu yapmıştır. En bilinen referanslardan birisi hikaye tabanlı Life is Strange adlı serinin ikinci oyunudur. Oyundaki ana karakterlerden birisi mantar bulaşan bir ağaca bakıp tıpkı bir takırdayan gibi der. Saygı duruşu dediğim yer ise bu diyalogtan sonra diğer çocuğun takırdayan sesleri çıkarmasıdır.

Bir diğer referans Dying Light serisinin ilk oyununda karşımıza çıkar. Oyunun bir bölümünde asansörden çıkan arkadaş her ne kadar bir sonraki evre olan şişkinler gibi iri cüsseli bir zombi de olsa kafa şekli yüzünden tıpkı bir takırdayan gibi bir izlenim bırakır.

The Last of Us’ta Salgının İlk Evresi – Runner’lar Kimlerdir?

The Last of Us’ta Salgının İkinci Evresi – Stalker’lar Kimlerdir?

Son olarak takırdayanların oyunlardan ziyade çizgifilmlere de konu olmuşluğu vardır.

Gumball adlı çizgi filmin parazit isimli bölümünde bir sahne bulunur. Hatta zombi şeklinin bir video oyunundan aldığından dahi bahsedilir.

Kabaca takırdayan deyip geçmeyin. Bu evrenin oyun içerisinde popüler olduğu kadar globalde de ün yapmış bir evre olduğu tartışılmaz bir gerçektir diyerek bir yazının daha sonuna gelmiş bulunduk. Okuduğunuz için teşekkürler!

Ayrıca bu yazıyı video olarak izlemek isterseniz o da hemen aşağıda:

Kaynak;

//thelastofus.fandom.com/wiki/Clicker

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!