Bir dönem, Habertürk’te belgesel kuşağında yapımcı ve yönetmen olarak görev alan başarılı isim Didem Şahin’in acı haber geldi. Şahin, kansere yenik düştü.
Kanser tedavisi gören ünlü Yapımcı ve Yönetmen Didem Şahin, dün gece yarısı hayatını kaybetti. 2010-2013 yıllarında Habertürk’ün belgesel kuşağında Yapımcı ve Yönetmen olarak görev yapan başarılı ismin acı haberini İBB Medya İlişkileri Koordinatörü ve Basın Danışmanı Ceren Akdağ verdi. Akdağ, acı haberi “Didem Şahin, dün gece yarısı Hakkın Rahmetine kavuştu. Tüm basın camiasının, sevenlerinin hepimizin başı sağolsun. Zaten melektin” notunu düştüğü paylaşımla duyurdu.
Didem Şahin kimdir?
Almanya doğumlu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi, Radyo TV ve Sinema Bölümü’nden mezun olduktan sonra, İngiltere’ye giderek Birkbeck Üniversitesi’nde senaryo eğitimi aldı. Daha sonra British Council Bursu ile yüksek lisansını Belgesel Film Yapımı ve Yönetimi üzerine Londra’daki Brunel Üniversitesi’nde tamamladı. Yapım, yönetim ve kameramanlığını üstlendiği ilk belgesel filmi ‘Beyrut’a gittiğimi anneme söylemeyin’ (2007) 4. Uluslararası Bodrum Film Festivalide SİYAD (Sinema Yazarları Derneği) tarafından En İyi Türk Belgesel Filmi seçildi. 2. Altın Salkım Kıbrıs Belgesel Film Festivalinde, Profesyonel Kategoride Övgüye değer bulundu (2008). Ayrıca belgesel, 44.Altın Portakal Film Festivali ve 15. Adana Altın Koza Film Festivali de dahil olmak üzere bir çok film festivalinde gösterildi. Merkezi Londra’da bulunan One World Trust organizasyonu, Brunel Üniversitesi ve Eskimez Film tarafından desteklenmiş olan ‘Lady Muhtar’ Belgeselini Haziran 2009’da tamamladı. Film yurtiçinde ve yurtdışındaki bir çok festivalde gösterildi.
Berlin Film Festivali kapsamında düzenlenen ‘Berlinale Talent Campus’ün 2010 yılı programına belgesel yönetmeni olarak seçilen Didem Şahin’in futbol & siyaset ilişkisini irdelediği ‘Benim Ali Sami Yen’im’ Belgeseli (Haziran 2011) 1. Uluslararası Spor Filmleri Festivali TV Kategorisinde 1. oldu ve Milano Uluslararası Spor Filmleri Festivalinde gösterildi. Belgesel 48. Antalya Altın Porakal Film Festivali, Mimarlık ve Kent Filmleri Festivali dahil bir çok film festivalinde finalist oldu. ‘Benim Ali Sami Yen’im’, Habertürk TV de iki bölüm halinde yayınlandı. 7 bölge 14 bölüm olarak hazırlanan Ekoloji Konulu ‘Son 7 Adım’ Belgeseli’nin, Borneo Yağmur Ormanları bölümünü pilot olarak çekti. Didem Şahin, No Sochi! Belgeselini (2013) Al Jazeera TV’ye çekti. Uluslararası Al Jazeera Belgesel Film Festivali’ne yarışma filmi olarak seçilen belgesel, ulusal ve uluslararası birçok mecrada gösterildi.
Ayşecik filmleri ve Cüneyt Arkın ile oynadığı Battalgazi filmi ile Yeşilçam’ın önde gelen isimlerinden biri olan yakışıklı jön Sertan Acar şimdilerde bambaşka
Yeşilçam’ın önemli isimlerinden biri olan özellikle 1970’li yıllarda Cüneyt Arkın, Yıldız Kenter gibi usta isimlerle birlikte rol alan Yeşilçam’ın yakışıklısı Sertan Acar, yaklaşık 8 filmde oynadıktan sonra hayali olan hekimliği yapabilmek için kariyerinin en parlak döneminde sinemayı bıraktı. Şimdilerde insanlardan uzak doğa ile başbaşa olan 74 yaşındaki Sertan Acar’ın yıllar içindeki değişimine bakın…
Cüneyt Arkın ile Battalgazi filminde rol alan ve Battalgazi’nin oğlunu oynayan Sertan Acar, Ayşecik filmleri ile de sevilmişti. Diş hekimliği için sinemayı bırakan Yeşilçam’ın yakışıklı jönü Sertan Acar, şimdi Kocaeli’nin Kandıra ilçesinde hayvanlar ve doğayla iç içe yaşıyor.
Daha sonra Kocaeli’nin Kandıra ilçesine bağlı Kerpe’ye taşınan Acar, burada kendisini doğaya bıraktı. Acar, kurduğu otelde insanları misafir etmenin yanı sıra, burada çeşitli hayvanların bakımını yapıyor.
Havanın güzel olduğu zamanlarda ise teknesiyle birlikte denize açılan Acar, hobi olarak balıkçılıkla ilgileniyor. Sertan Acar ve eşi Meral Acar, şöminenin karşısında kahvelerini yudumlayıp sohbet ederek, hayvanlarla ve doğayla iç içe yaşıyor.
Hekim olmak için sinemayı bıraktı
Türk sinemasına nasıl başladığını anlatan Sertan Acar, neden oyunculuğu bıraktığını da verdiği bir röportaj ile anlatmıştı…
“İlk filmim Ayşecik. Ediz Hun gibi Yeşilçam’dakilerin çoğu rahmetli oldu Sadi Alışık gibi. İzzet Günay ile oynadık, Cüneyt Arkınla baba ve oğlu oynadık. Ama çoğu vefat etti. Yeşilçam farklı bir olay. Yeşilçam’dan olmaktan da gurur duyuyorum. O zaman diş hekimliğinde okuyordum. 1973-1974 senesinde baktım okulda zorluk çekiyorum, mezun olamayacağım sinemayı bırakmaya karar verdim.”
Serkan Acar kimdir: 1948 yılında dünyaya geldi. Eski Fenerbahçeli futbolcu Serkan Acar’ın kardeşidir.
971 yılında Yeşilçam’da oyunculuk yapmaya başlayan Sertan Acar, kısa süren kariyerinin bir Türk filmini andırdığını şöyle anlatıyor:
“Ayşecik yani Zeynep Değirmencioğlu, o zamanlar abimin (Serkan Acar) flörtüydü. Ses mecmuası en yakışıklı futbolcu yarışması yapmış ve abim de birinci olmuştu. Ondan sonra filmcilerin dikkatini çekti ve abime film teklifi geldi. Ardından Zeynep’in karşısında oynayacak kişi olarak Haydarpaşa’da bir deneme çekimi yaptı. Bu deneme çekiminde de Zeynep, abime aşık oluyor. Böylelikle flörtleri başladı. Sonrasında ben de Zeynep ile tanıştım.
Zeynep Değirmencioğlu denize düştü ben kurtardım
İstanbul Üniversitesi’nin Beyazıt kampüsündeki Hukuk Fakültesi’nde Zeynep’in amcasının oğlu okuyordu. Onunla da arkadaş olduk. Ben o zamanlar diş hekimliğinde birinci sınıftım. Bir aralık ayında, Zeynep ve kuzeni beni üniversitenin çay partisine davet etti. Karaköy iskelesinden Kadıköy vapuruna binerken Zeynep, bir anda denize düştü. Ben de onu denizden çıkarıp kurtardım. Babası Zeynep’e onu kimin kurtardığını sorduğunda o da olayı anlatıyor ve ‘Serkan’ın kardeşi’ diyor.
Cüneyt Arkın sette bana karşı abi gibiydi
İlk kez sete çıktığında oyunculuğa dair hiçbir şey bilmediğini belirten Sertan Acar, “İlk filmim ‘Bahar Çiçeği’ydi, Ediz Hun, Zeynep Değirmencioğlu ve ben başroldük. Hava harp okulu öğrencisi olarak Zeynep’in flörtü olarak rol aldım” diyor.
İzlerken nefesinizi kesecek aksiyon filmlerini sizler için derledik!
Hafta sonu dışarıda eğlenceli vakit geçirmek istiyor ama bir yandan da kendinizde o enerjiyi bulamıyorsanız, patlatın mısırları bu hafta sonu evde film keyfinin tadını çıkarın! İzlerken nefesinizi kesecek birbirinden güzel aksiyon filmlerini sizler için derledik.
1. JOHN WICK 4 (IMDb- 8.2)
4 filmden oluşan bu seriyi mutlaka izlemesiniz. Filmin 4. serisinde John Wick, High Table olarak bilinen suç örgütünü yenmenin bir yolunu keşfeder. Ancak özgürlüğünü kazanmadan önce, dünya çapında güçlü ittifaklar kuran ve John‘un eski arkadaşlarını düşmana çeviren yeni düşmanı The Marquis’le yüzleşmesi gerekiyor. Aksiyona doyamayacağınız bu filme bayılacaksınız!
2. EXTRACTION (IMDb- 6.7)
Bir uyuşturucu baronunun kaçırılan oğlunu kurtarmak için Bangladeş’e gönderilen sert kiralık katil, kendisini iç hesaplaşmalarla dolu bir yaşam mücadelesinin içinde bulur. Aksiyon, tempo, kovalamacanın bir an bile düşmediği inanılmaz sürükleyici bir film. Mutlaka izlemeniz gereken filmlerin başında geliyor.
3. NOBODY (IMDb- 7.4)
John Wick serisinin senaristi Derek Kolstad’ın senaryosuna imza attığı Nobody, evlerine giren hırsızlara karşı koymaması ailesi ve çevresinde hayal kırıklığı yaratan Hutch’ın, bu olay sonrası bastırdığı içgüdü ve yeteneklerini serbest bırakmasıyla gelişenleri konu ediniyor. Oyuncu bakımından oldukça zengin bir kadroya sahip olan Nobady filmi John Wick tarzında filmleri sevenlerin oldukça keyif alacağı bir film olacaktır.
Riri, yeni aksiyon imalinde Şirine’yi seslendirecek ve sinema için yeni müzikler yaratacak.
Rihanna, Paramount Animation’ın yeni canlı aksiyon üretimi “Şirinler” sinemasında, “Şirine” karakterini seslendirecek. Süperstar, perşembe günü Las Vegas CinemaCon’daki etkinlikte sürpriz bir halde görünerek duyuruyu yaptı. Güzele rolü için “Bu bir zevk, animasyon yapmak benim için eğlenceli bir yolculuk” dedi.
Şarkıcı, Paramount Animation önderi Ramsey Naito ile birlikte Caesar’s Palace sahnesinde “Şirin Baba rolünü almaya çalıştım lakin olmadı” diye latife yaptı. Rihanna’nın başrol oynayacağı (seslendireceği), orjinal müzikler yaratacağı ve seslendireceği, yaklaşan projenin yapımcılığını üstleneceği ortaya çıktı.
Geniş bir denim pelerin giyen Riri, ikinci çocuğuna hamileliğinin üçüncü üç aylık devranında olduğunu da doğruladı.
Rihanna daha önce dünya çapında gişede 380 milyon doların üzerinde hasılat yapan DreamWorks animasyon sineması “Home”a ses vermişti. Canlı aksiyon sinemaları ortasında “Battleship”, “This Is the End”, “Valerian and the City of a Thousand Planets”, “Ocean’s 8” ve “Guava Island” yer alıyor.
Belçikalı sanatçı Peyo’nun çizgi romanlarına dayanan küçük mavi yaratıklar kabilesi, daha önce Sony Pictures’da on yıldan uzun bir süre önce başlayan çağdaş bir seriden yararlanıyordu.
Önceki Şirineler ortasında Demi Lovato ve Katy Perry yer alıyor. Cinderella, The Secret of NIMH ve Alice in Wonderland’de karakterleri seslendiren Lucille Bliss, 1980’lerin TV dizisinde Şirine’yi seslendirdi. Lakin Rihanna da işin içindeyken, “Work, work, work, work, work, work” müziğini “Smurf, Smurf, Smurf, Smurf, Smurf, Smurf” olarak duyma ihtimali çok yükseldi.
Film 14 Şubat 2025’te sinemalarda olacak. Senaryoyu Pam Brady yazdı ve sinema üretimcileri Chris Miller ve Matt Landon sinemanın ortak yöneticiliğini üstleniyor. Sinemanın ismi de artık açıklanmadı.
‘The Hunger Games’ sinema serisinin acımasız cihanına geri dönmeye hazır mısınız? Bu bilim kurgu kainatta geçecek olan yeni sinema ‘The Ballad of Songbirds and Snakes,’ Suzanne Collins’in birebir isimdeki romanından uyarlanıyor. Katniss Everdeen’in istekli olmasından yıllar evvelce başlayan sinema, 18 yaşındaki Coriolanus Snow karakterinin yükselişini konu alıyor. Tom Blyth tarafından canlandırılan Coriolanus Snow, 10. Açlık Oyunları için istekli olan 12. Mıntıka’dan Lucy Gray Baird’in (Rachel Zegler) mentorü oluyor.
Aşağıda bilmeniz gerekenleri görebilirsiniz…
YENİ SİNEMA NE VAKİT VİZYONA GİRECEK?
‘The Ballad of Songbirds and Snakes’ sineması 17 Kasım 2023’te vizyona girecek.
FİLMİN KONUSU NEDİR?
Açlık Oyunları sinemalarındaki kıssadan 64 sene önce başlayan ‘The Ballad of Songbirds and Snakes’ hikayesi, Başkan Snow’un nasıl bir diktatör olarak ortaya çıktığını anlatıyor. Genç bir Coriolanus’u, bir vakitler gururlu olan ve savaş sonrası bir Kongre Binası’nda gözden düşen Snow ailesininin son umudu olarak görülüyor. Ömrü tehditte olan Snow, yoksul 12. Mıntıka’dan istekli olan Lucy Gray’e mentor olmayı bir çıkış yolu olarak görüyor. Hoş ve kötülük içgüdülerine karşı uğraş eden Snow, Lucy Gray’i kullanarak ailesinin şanını geri almayı umuyor.
KADRODA KİMLER VAR?
Daha önce ‘West Side Story’ sineması ile seyircileri etkileyen Rachel Zegler, Lucy Gray karakterini canlandırırken, Coriolanus Snow karakterini ise Tom Blyth canlandırıyor.
Kadroda yer alan öteki isimler ise Dr. Volumnia Gaul karakteri olarak Viola Davis, Casca Highbottom olarak Peter Dinklage, Tigris Snow olarak Hunter Schafer ve Lucky Flickerman olarak Jason Schwartzman. Artık karakterleri belirtilmese de sinemada yer alacak oyuncular ortasında Burn Gorman, Fionnula Flanagan, Ayomide Adegun, Ashley Liao ve Isobel Jesper Jones üzere isimler var.
Serinin orijinal ‘Catching Fire’ ve ‘Mockingjay Part 1’ ve ‘Part 2’ sinemalarının yöneticiliğini üstlenen Francis Lawrence, ‘The Ballad of Songbirds and Snakes’ sinemasında yeniden yönetici koltuğunda oturacak. Michael Lesslie ve Michael Arndt’ın senaryosunu üstlendiği sinemada, uyarlanan romanın müellifi Suzanne Collins ise Mika Saito, Jim Miller ve Tim Balen ile birlikte üretim kümesinde yer alıyor.
FRAGMAN YAYINLANDI MI?
28 Nisan’da sinemanın birinci fragmanı, Panem’i ülkeyi yok eden kanlı bir iç savaşın sona ermesinden sonra güzelleşme sancıları içinde gösteriyor. Fragman ayrıyeten Coriolanus ve Lucy Gray’in akıl hocası-öğrenci bağını de yansıtıyor. Lucy bir noktada geleceğin genç başkanına “Hepimizin içinde doğal bir düzgünlük var. Bu çizgiyi aşıp berbatlığa gidebiliriz ya da geçemeyiz,” diyor.
2008-2010 yılları ortasına damgasını vuran Aşk-ı Memnu, yine ekranlara dönüyor. “Bihter” ismiyle tekrar çekilecek olan sinemanın başrolleri Farah Zeynep Abdullah ve Boran Kuzum’un set paylaşımları büyük ilgi gördü., bahisnow, betist, Tumbet, Turkbet, Ultrabet, Vdcasino, Vegabet, Venusbet, Vforbahis, Wcasino, Wettenbet, Winxbet, Wonodds, Wsbets, Prizmabet,
2008-2010 yılları ortasına damgasını vuran Aşk-ı Memnu, tekrar ekranlara dönüyor. “Bihter” ismiyle tekrar çekilecek olan sinemanın başrolleri Farah Zeynep Abdullah ve Boran Kuzum’un set paylaşımları büyük ilgi gördü.
Başrollerinde Kıvanç Tatlıtuğ, Beren Saat, Selçuk Metot, Hazal Kaya ve Nebahat Çehre‘nin yer aldığı, Halit Ziya Uşaklıgil‘in ölümsüz yapıtı Aşk-ı Memnu yayınlandığı 2008 – 2010 ortası periyoda damgasını vuran üretimler ortasında yer almıştı. İzleyiciyi ekran başına kilitleyen ve günümüzde hala izlenmeye devam eden dizi “Bihter” adıyla sinema olarak tekrar izleyicisiyle buluşuyor. Çekimlerine başlanan sinemanın başrol oyuncuları Farah Zeynep Abdullah ve Boran Kuzum‘dan set paylaşımları geldi.
Bihter
O ROLLERİ GENÇ OYUNCULAR ÜSTLENECEK
1975‘te yayınlanan versiyonunda Yeşilçam‘ın ünlü oyuncusu Müjde Ar‘ın, 2008 üretiminde ise başarılı oyuncu Beren Saat‘in yer aldığı Aşk-ı Memnu‘nun tekrar yayınlanacak Bihter adlı sinemasında ise Bihter rolünde genç oyuncu Farah Zeynep Abdullah yer alacak. Büyük merakla beklenen sinemada Kıvanç Tatlıtuğ ile özdeşleşen Behlül karakterini ise genç oyuncu Boran Kuzum üstlenecek.
Aşkı Memnu Bihter
“BİHTER… YAKINDA”
Büyük merakla beklenen sinemanın başrol oyuncularından set paylaşımları gelmeye başladı. Yeni Bihter ve Behlül rolünü üstlenen genç oyuncular Farah Zeynep Abdullah ve Boran Kuzum set ortasında hazırlanırken çekildikleri kareleri toplumsal medya hesapları üzerinden“Bihter… Yakında”notuyla paylaştı. O kareler kısa müddet içinde beğeni ve yorum yağmuruna tutuldu.
Farah Zeynep Abdullah ve Boran Kuzum
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK GÖRÜNTÜ:
Murat Yıldırım’dan kızı Miray ile bayram paylaşımı! Öpmelere doyamadı
Marvel Sinematik Kozmosu 30 sineması aşkın yükü altında gözle görülür bir formda ezilmeye, genel kitle vaktinde büyük bir coşkuyla keşfettikleri yepisyeni bir dünyayı eskitmeye başladı. Kimsenin sinemasının fragmanı çıkana kadar ismini duymadığı markalarla milyonlarca dolar gişe yapan cihan, eşek üzere çalıştırıp az para verdiği CGI işçilerinin fazla mesai süsleyip püslemelerine karşın izleyicileri tatmin etmez, bütçesini amorti edemez bir hale geldi. Disney Plus’a içerik basma gerekliliği sinematik cihan makinasının dişlilerini kötü aşındırdı, en başta DC’nin yaptığı daha düşük kalite sinemalar ortamı güzel sulandırdı; The Boys gerçeği üstün kahramanlara müspet bakış açımızı sağlam bombaladı. Tekrar de biz birtakım insan, o önden ismi sanı bilinmeden birinci kere sinema salonlarında karşımıza çıkıp içimize işleyen bir serinin, Guardians of the Galaxy’nin çift rötarlı vedasını bekliyoruz.
Ağlamıyorum gözüme rakun tüyü kaçtı
Tabii bu veda yalnızca Guardians of the Galaxy’nin vedası olmayacak. Yüksek meblağlara karşı ekibe transfer olan James Gunn da “bu Guardians ekibinin” MCU sahnesinden inişiyle Kevin Feige’nin buyruğundan ayrılıp temelli olarak DC formasını geçirecek üzerine. Lakin gitmeden kozmosta olmasa bile izleyicisi üzerinde tesirini bırakmak istiyor üzere duruyor. Her ne kadar “En çok yapmak istediğim, en şad olduğum proje The Suicide Squad” demiş olsa bile ismini dillerimize dolayan, disfonksiyonel ailelerden fırlayıp gelenlerimize elin atarlı rakunuyla empati kurduran GotG’un yeri kalbinde illa başka olsa gerek. En büyük başarılarından birisi o rakunu ciddiye almamızı sağlamakken, tam da Rocket Raccoon’un öyküsünü anlatmak için vaktinde 3-5 toplumsal medya paylaşımı için kovulduğu Marvel Studios kapısından son bir sefer girmiş James Gunn.
İşte bunu öğrenmek benim için değişik oldu. Endgame’de farklı bir vakit çizgisinden gelen öbür Gamora ile kendi tanıdığı, bildiği sevdiceğini kaybeden bizim Peter ortasındaki romantizmin yine oluşumuna ve Infinity Saga boyunca gözlerimizin yollarda aradığı Adam Warlock’un nihayet teşrifine odaklanacağını düşünüyordum sinemanın. Guardians ile birinci tanışmamızın üzerinden geçen 9 yılın akabinde Groot da nihayet tekrar yetişkinliğe adımını atacak, bu da sinemanın bonusu olacaktı. Bunlar zati olacakken sinemanın temel olayının vaktinde doğal ömrünün çok da uzun olmadığını kendi ağzıyla söyleyen Rocket’in kıssasını işin içine zevcesi su samuru Lylla’yı da katarak kapatmak olması benim beklemediğim lakin tam da James Gunn’dan beklenecek bir hareket.
Superman’in mirasından evvel Guardians’ın mirası
Hakkının verilmesi gereken kıymetli konuların sayısı bu halde ikiden üçe çıkınca, “Film çok şişer mi?” korkusu da insanın içinde yeşeriyor haliyle. Malum çizgi romanlar uzun form bir anlatım kullanırken sinema sinemaları kısa, öz ve isabetli olmak zorunda. İki medyum ortasındaki geçişler düzgün yapılamadığında da uzun tutulduğu halde kelamını yerinde edemeyen sinemalar karşımıza çıkabiliyor. Guardians of the Galaxy Vol. 3 de 2 saat 29 dakikalık müddetiyle nispeten uzun Marvel sinemalarından olacak. Lakin James Gunn kendi ağzıyla garanti veriyor “Tek bir saniyesi bile boşa gitmeyecek; yağı yok, kemiği yok” diyerek. Sinemanın test gösterimlerinde çok olumlu yansılar almış olması da haklılığını ispatlar üzere.
Guardians of the Galaxy Vol. 3’ü 2017’den bu yana bekliyoruz. Pandemisiydi, James Gunn’ın Disney’den kovulup geri gelmesiydi derken sinemayla kavuşmamız haddinden fazla uzun sürdü. Bu kadar vakitte serinin gazı biraz azaldı, genel izleyici kitlesinin üzerine çöken Marvel yorgunluğu da gişesinden net yiyecek. Lakin kendi adıma konuşursam, Doctor Strange 2’nin ağzımda bıraktığı makûs tat ve kalitesiz hizmet sunulduğu halde olanca süratiyle artan bilet fiyatlarına karşın bir Marvel sineması beni sinemaya sokacaksa, o sinema GotG Vol. 3 olacak. Ayrıyeten “bilip sevdiğimiz MCU” için bir kapanış sineması olarak da Endgame’i değil, yeniden GotG Vol. 3’ü kabul edeceğim sanıyorum. Sonrasında Feige bir biçimde rotayı düzeltmezse, daima birlikte DC sularına kayarız diyorum.
Hi Evolutionary?
Ronan ve Ego’nun akabinde, üçlemenin final berbatı de Thanos ve Galactus’un yanına pembeli morlu bir öteki cani olan High Evolutionary olacak. Çizgi romanlarda esasen bir insan olan ve kafayı deney yapmakla, yapay yoldan evrim hızlandırmakla bozan High Evolutionary’nin sinemada çok öbür ve tahminen de kozmik bir kökene sahip olması mümkün, çünkü James Gunn çizgi romandan aldığı öğeleri apayrı formlarda kullanmayı seviyor. Esasen tekrar bir şeylerini değiştirdiğini ve High Evolutionary’yi sinemada Rocket Raccoon’un yaratıcısı olarak kurguladığını fragmanlarda görebiliyoruz. Rocket’in hakkında “Bir şeyleri mükemmelleştirmek üzere bir kederi yoktu, halihazırda aldıkları halden nefret ediyordu sadece” dediğini görüyoruz. Bundan ve James Gunn’ın kıssalarını yazarken ailevi sorunlara odaklanmayı pek sevmesinden yola çıkarak High Evolutionary’yi çok denetimci bir ebeveyn üzere kurgulayacağı iddiasında bulunabiliriz. Chukwudi Iwuji’nin hızını gösterebilmek ismine olağanda robot üzere bir tipi olan karakteri sinemada, hızına etten bir maske geçirmiş üzere tasarlamalarına şapkamızı da çıkardık mı, sinemaya tam manasıyla hazırız demektir.
The Mükemmel Mario Bros. Movie tüm vakitlerin en yüksek gişe yapan imaj oyun uyarlaması olmak üzere.
Box Office Mojo verilerine göre 5 Nisan’da gösterime giren sinema şimdiye kadar dünya genelinde $437,946,600 hasılat yaptı.
Şu anki rekor 2019 tarihli Pokemon: Detective Pikachu’da, o sinemanın topladığı tüm hasılat $449,762,638 idi. Yani buradan da rahatça göreceğiniz üzere Mario sineması birkaç gün içerisinde rekorun yeni sahibi olacak. Önümüzdeki günlerde sinemanın 500 milyon dolar barajını geçeceğine kesin gözüyle bakılıyor.
Filmde Mario’yu seslendiren Chris Pratt bunun birkaç sinemadan oluşan bir projenin birinci bölümü olabileceğini söylemişti. Şimdiden elde ettiği gişe başarısına bakacak olursak devamının da gelmesi kaçınılmaz diyebiliriz.
Sürpriz! Dua Lipa, Barbie sinemasında Deniz Kızı olarak karşımıza çıkıyor.
Barbie’ler geldi ve Dua Lipa kalabalığına ortasında yer alıyor. Greta Gerwig’in yaklaşan Barbie sinemasının resmi toplumsal medya hesapları, sinema boyunca Barbie’lerin, Ken’lerin ve sıradan insanları oynayan aktörleri sergileyen bir dizi karakter posteri yayınladı.
27 yaşındaki müzikçi Dua Lipa, yeni sinemada denizkızından ilham alan bir Barbie bebeği olarak yer alıyor. Ve görünüşe nazaran, Lipa’nın yaklaşan sinemada görünmesiyle ilgili söylentileri doğruluyor.
Aralık ayında hayranlar, resmi Barbie sineması Instagram hesabı müzikçiyi kısa bir mühlet takip ettiğinde Lipa’nın projeye dahil olduğu konusunda spekülasyon yapmaya başlamıştı.
Lipa’nın deniz kızı Barbie’si de dahil olmak üzere, Barbie sinemasının toplumsal medya hesapları başrolde Margot Robbie, Ken rolünde Ryan Gosling, lider Barbie rolünde Issa Rae ve diğer bir Ken rolünde Simu Liu’nun yer aldığı 24 karakter posteri yayınladı.
Barbie bebek 1959’da piyasaya çıktığından beri ikonik karakter doktorluktan astronota uzanan 200’den fazla mesleğe sahip oldu. Sinemada de her Barbie varyasyonu bir mesleğe yahut ömür stiline bağlı üzere görünüyor; Lipa bir deniz kızı; Mackey’nin Barbie’si “fizik alanında Nobel Ödülü’ne sahip”.
Başkan Barbie rolünde yıldız Issa Rae var; model ve aktör Hari Nef, Dr. Barbie rolünde; gazeteci Barbie rolünde Ritu Arya; Yüksek Mahkeme Yargıcı Barbie rolünde Ana Cruz Kayne; HBIC rolünde Margot Robbie (sorumlu Barbie başkanı). Herkes için bir Barbie vardır. Canlandırıcı olan şey, her karakterin gıpta ile bakılan, yüksek güçlü bir mesleğe sahip olmasına karşın, hiçbirinin sıkıcı güç ekipleri giymemiş olmasıdır. Her görünüm, pembenin yüksek feminen tarzıyla karşımıza çıkıyor.
Tabii ki, karşımızda Ryan Gosling, Ncuti Gatwa, Scott Evans ve Simu Liu da dahil olmak üzere pek çok Ken var. Ken bebeklerinin hiçbirinin mesleklerinden bahsedilmiyor ve “O Ken”, “O da Ken” ve “Yine Ken” yazıyor.
Bu ortada America Ferrara, Ariana Greenblatt, Will Ferrell, Connor Swindells ve Jamie Demetriou posterlerde insan olarak tanıtılırken, sinemanın anlatıcısı Helen Mirren.
55 yaşındaki Ferrell, daha evvel Kasım 2022’de Wall Street Journal Magazine’e verdiği bir röportajda Barbie markasının sahibi oyuncak şirketi Mattel’in CEO’sunu oynayacağını söylemişti.
Barbie’nin Aralık ayında yayınlanan bir teaser fragmanında, 77 yaşındaki Mirren’in 2001: A Space Odyssey üslubunda anlatımı yer alıyordu.
Müzik mesleğine ek olarak oyunculuk mesleğindeki seyahati ile anılmaya başlayan Lady Gaga, 2019’daki ‘Joker’ sinemasının devamı olarak çekilen ‘Joker: Folie a Deux’ sinemasında yer alıyor. Daha evvel Margot Robbie tarafından canlandırılan Harley Quinn karakteri olarak karşımıza çıkan Lady Gaga, Batman’in düşmanı Joker’in sevgilisi rolünde olacak.
25 Şubat’ta yayınlanan fotoğraflarda Manhattan sokaklarında görülen Gaga, mahkemenin önünde minimal palyaço makyajı ile görülüyor. Elmas desenli korsesini siyah bir küçük etekle tamamlayan Gaga, tekrar elmas desenli bir külotlu çorap ile merdivenlerden aşağı yürüyor. Sarı saçlarını geriye yanlışsız tarayan Gaga’nın etrafını ise “Free Joker” pankartlı protestocular sarıyor.
En son 2021’de ‘House of Gucci’ filming Patrizia Reggiani rolü ile karşımıza çıkan Lady Gaga, Brendan Gleeson, Catherine Keener ve Zazie Beets ile birlikte artık ise ‘Joker: Jolie a Deux’ sinemasında olacak. The Hollywood Reporter’ın haberine nazaran müzikal formatında olacak olan yeni sinemada Lady Gaga’nın müzikleri da olacak. Aşağıda sinema hakkında bildiklerimizi görebilirsiniz.
‘JOKER: FOLIE A DEUX’ SİNEMASI NE VAKİT VİZYONA GİRİYOR?
‘Joker: Folie A Deux’ sineması 4 Ekim 2024’te vizyona girecek.
JOKER SİNEMASININ KONUSU
Todd Phillips’in ‘Joker’ kozmosunun devamı olarak tasarlanan yeni sinema, Gotham City’nin üstün kahramanı Batman’e pek değinmiyor, bunun yerine Joker’in nasıl ortaya çıktığına odaklanıyor. Devam sineması için şimdi pek fazla detay olmasa da sinemanın ismi, birebir aileden iki kişinin tıpkı yahut benzeri zihinsel bozukluğu yaşadığı bir duruma atıfta bulunuyor. Çizgi romanlarda Harley Quinn ve Joker, Quinn’in psikiyatrist olarak çalıştığı Arkham Asylum akıl hastanesinde tanışıyorlar. Kısa bir mühlet içinde Joker’e aşık olan Harley Quinn, hayli çalkantılı bir bağlantıya başlıyor. Joaquin Phoenix ile karşılıklı oynayacak olan Lady Gaga, rolüne alışmış üzere görünüyor.
Birçok sefer New York sokaklarında görüntülenen Gaga, karakterini daha yakından tanımamız için geçtiğimiz günlerde Instagram sayfasından bir fotoğraf paylaşmıştı. Sinema çekimlerinin sona erdiğini belirten Gaga, silinmiş ve akmış palyaço makyajı ile Margot Robbie’nin canlandırdığı Harley Quinn karakterinden çok daha karanlık bir karakteri izleyeceğimizin işaretini verdi.
