PrizmaBetGüncelGirişAdresiHızlıveGüvenilirErişim!

Erteleme davranışı ile baş etme

Bu makale, erteleme davranışını inceleyen yabancı kaynaklardan küçük bir çeviri derlemesidir. Erteleme davranışının, “neden yapmalıyım?” gibi soyut durumlara odaklanmaktansa “nasıl yapabilirim?” gibi somut adımlara odaklanarak bir ölçüde aşılabildiği görülmüştür.

İş yerinde veya okulda, günlük hayatınızda, belirli bir zamana kadar yerine getirilmesi gereken bir görevi son ana kadar erteleyenlerden misiniz? O zaman gelin bunun sebeplerine ve neler yapabileceğimize dair çözümlere bir göz atalım.

Erteleme davranışını basitçe 3 başlık altında toplayabiliriz. Hemen hemen her durumda aynı tepkiyi gösterdiğimiz “kronik erteleme”, sadece belirli durumlara özgü gösterdiğimiz bir tutum olan “durumsal erteleme” ve okulu, üniversiteleri ve yapılması gereken ödevleri, tamamlanması gereken projeleri kapsayan “akademik erteleme”.

Belirli bir bitiş tarihi olan görevleri yapmayı ertelemek, son ana bırakmak aslında ilk başta akademik ortamlarda araştırılmaya ve çalışılmaya başlanmıştır. Bu nedenle literatürdeki çoğu araştırma akademik erteleme ve kişilik özellikleri üzerinedir. Buna karşın Türkiye’de erteleme ile ilgili yapılan çalışmalar daha yakın tarihe dayanmakta. Tuckman’ın “erteleme skalası” 2013 yılında Bilge Uzun Özer ve Mesut Saçkes tarafından Türkçeye uyarlanmış ve geçerlik, güvenlik çalışmaları yapılmıştır. Türkiye’de yine akademik erteleme ile ilgili yapılan bir başka çalışmada mükemmeliyetçilik, başarısızlıktan korkma ve anksiyete erteleme davranışı ile büyük ölçüde ilişkili bulunmuştur (N. Kutlu Abu & G. Saral, 2016).

Erteleme davranışı ile ilgili Choi ve Moran’ın (2009) Kanadalı üniversite öğrencileri arasında yaptığı çalışmada “büyük beşli” olarak çevirebileceğimiz kişilik özelliklerini (açıklık, sorumluluk alabilen, dışadönük, uyumlu, duygusal olarak dengeli) araştırmıştır. Çalışmaya göre duygusal denge ve dışadönüklük kişilik özelliklerinin erteleme davranışını iyi yönde etkilediği bulunurken, beklendiği üzere, sorumluluk duygusu yüksek olarak belirlenen kişilerde erteleme davranışıyla ilgili belirgin bir ilişki bulunamamıştır. Bu araştırma bize aslında psikolojide sürekli tekrar edilen şeyi yeniden söylemektedir: herhangi bir davranışın bir tek sebebi ya da bir tek yordayıcısı yok.

Peki bütün bunlar; mükemmelliyetçi kişilik özelliği, anksiyete, başarısızlık korkusu ve dışadönüklük vs., erteleme davranışımıza etki edip belki de bizi görevleri son ana bırakma ya da yerine getirmeme gibi tekrar strese sokacak durumda bırakırken ne yapmalıyız? Örneğin, durumsal ertelemelerde o durumla ilgili yanlış bilişlerimizin buna sebep olabilme ihtimali ortada dururken, bunu değiştirebilir miyiz? Sebeplerini artık az çok biliyoruz, peki bunu çözebilir miyiz?

İşte bu noktada McCrea ve arkadaşlarının (2008) yaptığı çalışma imdadımıza koşuyor.

Bu çalışma erteleme davranışına başka bir bakış açısı getiriyor ve onu kişilik özelliklerinden ve akademiden kurtarıp tamamen görevin kendisine odaklanıyor. Görevin zorluğunun erteleme davranışını artırdığı aşikar fakat bu durumda bile bu davranışı azaltacak şey: görevi somutlaştırmak. Örneğin, katılımcıların bir kısmına “banka hesabı açmak” gibi bir görevi yerine getirmeleri için “bu eylemi hangi adımlarla, nasıl yaparsınız” diye sorarken diğer bölümüne “bu eylemi neden yapmalısınız, iyi yanları ve kötü yanları nelerdir?” diye daha soyut sorular soruluyor ve banka hesabı açma eylemini yerine getirdikten sonra bir email atmalarını istiyor. Araştırma sonuçlarına göre, yerine getirecekleri görevi somut adımlarla düşünüp tarif edenler, göreve daha soyut bakış açısıyla yaklaşanlara göre belirgin şekilde daha az erteleme davranışı göstermiştir (McCrea ve ark., 2008).

Bu araştırma bize, aslında görevin teslim ediliş biçiminin de erteleme davranışını etkilediğini göstermektedir. Yerine getirilecek görevin anlamı üzerinde yoğunlaşmaktansa bu görevi yerine getirmenin somut adımlarını sıralamak erteleme davranışını azaltmaktadır. Üstelik zor görevlerde bile somut adımları sıralamak, bu zorlayıcı durum üzerinde kontrol sahibi olduğumuzu hissettirdiğinden göreve karşı pozitif bir bakış açısı kazanmamıza ve zamanında harekete geçmemize yol açabilir.

Bütün bu araştırmalar göz önünde bulundurulduğunda, erteleme söz konusu olduğu zaman “neden?” yerine “nasıl?” sorusunu kendimize daha fazla sormamız gerek gibi görünüyor. Sürecin bizim için anlamı ve zorluğu üzerine yoğunlaşmaktan o kadar bunalıyoruz ki, atmamız gerek somut adımlara ve en sonunda da göreve odaklanamıyoruz. Aslında bu soru soyut düşünme şekli yerine daha somut düşünme şekli kazanmak adına da iyi bir egzersiz olabilir.

KAYNAKÇA

ABU, N. K., & SARAL, D. G. (2016). The reasons of academic procrastination tendencies of education faculty students. The Online Journal of New Horizons in Education-January, 6(1).

Choi, J. N., & Moran, S. V. (2009). Why not procrastinate? Development and validation of a new active procrastination scale. The Journal of social psychology, 149(2), 195-212.

McCrea, S. M., Liberman, N., Trope, Y., & Sherman, S. J. (2008). Construal level and procrastination. Psychological science, 19(12), 1308-1314.

Özer, B. U., Saçkes, M., & Tuckman, B. W. (2013). Psychometric properties of the Tuckman Procrastination Scale in a Turkish sample. Psychological reports, 113(3), 874-884.