PrizmaBetGüncelGirişAdresiHızlıveGüvenilirErişim!

Mide Kanserinin 10 Belirtisi

Mide kanseri belirtileri hakkında bilgi veren uzmanlar, erken tanının mide kanseri tedavisindeki başarı şansını artırdığını söyledi. 

Mide kanseri belirtileri hakkında bilgi veren uzmanlar, erken tanının mide kanseri tedavisindeki başarı şansını artırdığını söyledi.

Kilo Kaybı ve Mide Ağrısı

Erkeklerde kadınlara göre daha fazla görülen mide kanseri tüm dünyada en sık görülen kanserler içinde dördüncü sırada geliyor. Midenin tüm kısımlarında görülebilen mide kanseri ülkemizde genellikle midenin gövde kısmında görülüyor. Mide kanseri çoğu zaman hiçbir belirti vermeden sinsi bir şekilde ilerleyebiliyor. Öyle ki en yaygın erken belirtileri olan açıklanamayan kilo kaybı veya mide ağrısı bile kanser ilerleyene kadar ortaya çıkmayabiliyor. Kişiye ve hastalığın evresine göre tedavi planlaması yapılan mide kanserinde uygulanan sıcak kemoterapi yöntemi tedavi başarısını artırılabiliyor. Memorial Ataşehir Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’nden Doç. Dr. Ferhat Ferhatoğlu, mide kanserinin nedenleri ve tedavi yöntemleri hakkında konuştu.

MİDE KANSERİNİ TETİKLEYEN ETKENLER 

Mide kanseri görülme riski ülkemizde daha fazla

Mide kanseri tüm dünyada en yaygın görülen kanserlerden biridir. Ülkemizde erkeklerde en sık görülen kanserler içinde ikinci, kadınlarda ise en sık görülen kanserler içinde dördüncü sıradadır. Mide kanseri (gastrik kanser olarak da bilinir) kanser hücrelerinin midede kontrolsüz bir şekilde büyümesi ile ortaya çıkmaktadır. Tüm dünyada görülen kanserler içinde 4. sırada bulunan mide kanseri, midenin tüm bölümlerinde oluşabilmektedir. Ancak ülkemizde görülen mide kanserleri en çok midenin gövde kısmı yani midenin en geniş bölümünde oluşmaktadır. Mide kanseri vakalarının yaklaşık %95’i mide iç zarında başlayarak yavaş ve sinsi bir şekilde ilerlemektedir. Bu nedenle hızlı bir şekilde tedavi edilmesi gerekmektedir. Tedavi edilmediği takdirde kötü huylu kitle büyür ve mide duvarlarında daha derin tabakalara ilerler. Ayrıca bu tümör karaciğer ve pankreas gibi yakındaki organlara yayılabilir. Mide kanseri riski tüm bireylerde vardır. Ancak 65 yaş üzerinde, erkeklerde, Doğu Asya, Güney veya Orta Amerika, Doğu Avrupa’da ve genellikle ülkemizde doğu bölgesinde bu riskin arttığı gözlemlenmektedir.

Obezite ve sigara mide kanseri oluşma riskini arttırabilir

Mide kanseri, mide hücrelerimizin DNA’sında genetik bir mutasyon (değişiklik) olduğunda oluşmaktadır. DNA, hücrelere ne zaman büyüyeceklerini ve ne zaman öleceklerini söyleyen bir koddur. Mutasyon nedeniyle hücreler hızla büyür ve sonunda ölmek yerine bir tümör oluşturur. Kanser hücreleri sağlıklı diğer organları ele geçirebilir ve vücudumuzun diğer bölgelerine yayılabilir (metastaz). Ailede mide kanseri öyküsü, gastroözofageal reflü, gastrit, mide ülseri veya mide polipleri, meyve ve sebzenin az, yağlı, tuzlu, tütsülenmiş veya salamura yiyeceklerin fazla tüketilmesi sigara ve obezite kanser riskini arttıran önemli faktörlerdir.

Sinsi bir şekilde ilerleyen mide kanserinin bu belirtileri bile geç ortaya çıkabilir

Mide kanseri genellikle erken evrelerde herhangi bir belirti vermez. Hatta mide kanserinin en yaygın erken belirtileri olan açıklanamayan kilo kaybı veya mide ağrısı bile genellikle kanser ilerleyene kadar ortaya çıkmaz. Mide kanserinin en önemli belirtileri şunlardır;

  1. İştahsızlık
  2. Yutma güçlüğü
  3. Yorgunluk veya halsizlik
  4. Bulantı ve kusma
  5. Açıklanamayan kilo kaybı
  6. Mide ekşimesi ve hazımsızlık
  7. Siyah dışkı (dışkı) veya kan kusma
  8. Yemekten sonra şişkinlik veya gaz hissi
  9. Genellikle göbek deliğinizin üzerinde mide ağrısı
  10. Küçük bir öğün veya atıştırmalık yedikten sonra bile tokluk hissi

Sıcak kemoterapi (Hipertermi Tedavisi) mide kanseri tedavi başarısını artırıyor

Tüm kanser türlerinde olduğu gibi mide kanserinde de erken tedavi büyük önem taşımaktadır. Endoskopi mide kanserini teşhis etmek için kullanılan en önemli yöntemdir. Mide kanseri tanısı ile kanserin tipi belirlendikten sonra uygulanacak tedaviye karar verilir. Mide kanseri tedavisi multidisipliner yaklaşımı gerektirmektedir. Uzman ekip çalışması ve tam donanımlı bir hastane ile başarı sağlanabilmektedir. Mide kanseri tedavisinde kansere neden olan tümörün uygun şekilde çıkarılması tedavinin en önemli kısmını oluşturur. Ameliyatla hastanın midesinin bir bölümü ya da tümü alınabilir. Midesinin tümü alınan hastalarda, bağırsaktan yeni mide yapılır ve hasta bundan sonraki yaşamını normal bir şekilde devam ettirebilir. Bu şekilde yaşayan hastalara az ve sık yemeyi gerektiren diyet önerileri sunulur. Bazı hastalarda mide alındıktan sonra kanserin şekline göre doktorun belirlediği şekilde ışın ya da ilaç tedavisi uygulanabilir. Mide kanserinin evresine göre değişiklik gösteren tedaviler sırasında eğer tümör lenf bezlerine sıçramış ise mutlaka kemoterapi uygulanır. Özellikle ikinci evreden başlayan mide kanserinde operasyon öncesi verilen kemoterapi tedavisi, operasyon sonrasındaki etkinliği arttırmak için çok önemlidir. Ayrıca mide kanseri tedavisinde “Hipertermik karın içi kemoterapi ve karın içine basınçlı kemoterapi uygulanması” yöntemleri ile karın içerisine yayılmış kanser hücreleri hedef alınır ve   uygun hastalarda başarılı sonuçlar elde edilir. Sıcak kemoterapi son 20-30 ve basınçlı kemoterapi ise 10 yıldır yatygın olarak uygulanan tedavi yöntemleridir. İlk kez kadın kanserleri üzerinde uygulanan bu yöntemler son dönemlerde kalın bağırsak ve mide kanserlerinde de sık sık uygulanmaktadır. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Alzheimer Genç Yaşta Başlarsa Ne Olur?

Genç yaşta başlayan Alzheimer daha agresif olabilir! Fiziksel aktivite ve diyet seçimleri genç yaşta Alzheimer riskini düşürebilir!  

Genç yaşta başlayan Alzheimer daha agresif olabilir! Fiziksel aktivite ve diyet seçimleri genç yaşta Alzheimer riskini düşürebilir!

Genç yaşta başlayan Alzheimer hastalığını, genellikle 65 yaşından önce başlayan ve genetik faktörlerin rol oynadığı bir Alzheimer hastalığı formu olarak tanımlayan uzmanlar, genç yaşta başlayan hastalığın, Alzheimer’ın klasik belirtilerinin erken yaşta görülmesine ve daha hızlı ilerlemesine neden olduğunu söylüyor.  Bazı nadir vakalarda 30’lu yaşlarda belirtilerin görülebildiğine dikkat çeken Nöroloji Uzman Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Tanı anında daha az bilişsel bozukluğa sahip olsalar da, çalışmalar genç başlangıçlı Alzheimer hastalığıyla yaşayanların beyinlerinde daha hızlı değişiklikler olduğunu göstermiştir. Bu, durumun geç başlangıçlı Alzheimer hastalığından daha agresif olabileceğini gösterir.” dedi. Prof. Dr. Sultan Tarlacı ayrıca bazı araştırmalara göre, genetik olarak Alzheimer riski altında olanların daha aktif olarak ve beslenme şekline dikkat ederek genç yaşta Alzheimer hastalığına yakalanma riskini düşürebileceklerini ifade etti. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Nöroloji Uzman Prof. Dr. Sultan Tarlacı, genç yaşta başlayan Alzheimer hakkında bilgi verdi.

ALZHEİMER TEDAVİ EDİLEBİLİR Mİ ? 

Dikkat azlığı ve mekânsal farkındalıkta azalma genç yaşta başlayan Alzheimer’ın ilk belirtileri olabilir!

Genç yaşta başlayan Alzheimer hastalığı hakkında bilgi birikimi artmış olsa da, bu hastalığın altında yatan mekanizmalar hakkında hâlâ birçok soru olduğuna işaret eden Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Genç yaşta Alzheimer hastalığı, genellikle 65 yaşından önce başlayan ve genetik faktörlerin rol oynadığı bir Alzheimer hastalığı formudur. Bu hastalık, Alzheimer’ın klasik belirtilerine erken yaşta yol açar ve genellikle daha hızlı ilerler.” diye konuştu.  Takip ettikleri Alzheimer hastaları arasında şu anda 44 yaşında bir kadın hasta olduğunu dile getiren Prof. Dr. Sultan Tarlacı, şöyle devam etti,  “40 yaşlarında başlamış ve oldukça yıkıcı bir duruma gelmiş. Öncelikle belirtiler çok daha erken başlayabilir. Bazı nadir vakalarda 30 kadar erken yaşlarda bile görülebilir, ancak genellikle 50-64 yaşları arasında teşhis edilir. Alzheimer hastalığı olan kişilerde hastalığın ilk belirtisi olarak hafıza kaybı sıklıkla görülürken, genç yaşta başlayan Alzheimer hastalığı olan kişilerde daha az dikkat, el hareketlerini taklit etme becerisinde azalma ve mekânsal farkındalıkta azalma gibi başka belirtiler de görülme eğilimi vardır. Araştırmalar, duyusal ve hareketle ilgili bilgileri işlemekle görevli beyin bölgelerinin (parietal korteks olarak adlandırılır) daha fazla hasar belirtisi gösterdiğini bulmuştur. Ayrıca, öğrenme ve hafızada önemli bir beyin bölgesi olan hipokampüste geç başlangıçlı Alzheimer’a kıyasla daha az hasar vardır”

Genç başlangıçlı Alzheimer hastalarının beyinlerinde daha hızlı değişiklikler oluyor… 

“Tanı anında daha az bilişsel bozukluğa sahip olsalar da, çalışmalar genç başlangıçlı Alzheimer hastalığıyla yaşayanların beyinlerinde daha hızlı değişiklikler olduğunu göstermiştir.” diyen Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Bu, durumun geç başlangıçlı Alzheimer hastalığından daha agresif olabileceğini gösterir. Ayrıca erken başlangıçlı Alzheimer hastalığı olan kişilerin geç başlangıçlı olanlara göre yaklaşık iki yıl daha kısa bir yaşam beklentisine sahip olmalarının nedenini de açıklayabilir” dedi.

Daha sağlıklı bir yaşam tarzıyla hastalığa karşı dayanıklılık güçlendirilebilir…

Demans aile geçmişi olan veya riskleri konusunda endişe duyan kişilere genetik test yaptırabileceğine değinen Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Bu, hatalı genlerin varlığını doğrulayacaktır. Bu testler, semptomlar gösterenler veya gelecekteki prognozlarını bilmek isteyenler için yapılabilir” şeklinde konuştu. Bazı araştırmaların, daha fazla risk altında olan kişilerin, genetiği değiştirmek mümkün olmasa da, daha sağlıklı bir yaşam tarzıyla hastalığa karşı dayanıklılığını güçlendirebileceği fikrini desteklediğine dikkat çeken Prof. Dr. Sultan Tarlacı, şöyle devam etti, “Bir çalışma , genetik olarak erken başlangıçlı Alzheimer’a yatkın olan kişilerin haftada iki buçuk saatten fazla egzersiz yaptıklarında, fiziksel olarak daha az aktif olanlara göre hafıza testlerinde daha iyi puan aldıklarını buldu. Daha aktif olmanın yanı sıra, diyet seçimleri genç yaşta Alzheimer riskini de düşürebilir. Yüksek düzeyde sebze, kuru meyve ve çikolata tüketen kişiler daha düşük riske sahiptir. Genç demanslarda depresyon sıktır ve tedavi edilmelidir. Bilişsel rehabilitasyon programları, hastaların bellek ve diğer bilişsel işlevlerini güçlendirmeyi hedefler. Bu programlar genellikle özel egzersizler ve stratejiler içerir. Hastalar ve aile üyeleri için destek grupları, psikolojik danışmanlık ve eğitim programları, hastalığın duygusal ve sosyal yönleriyle başa çıkmalarına yardımcı olabilir. Düzenli fiziksel egzersiz, genel sağlık durumunu iyileştirebilir ve bilişsel fonksiyonları destekleyebilir. Ayrıca, egzersiz sosyal etkileşimi teşvik edebilir. İlaçlar tek başına, hafıza ve bilişsel işlevlerin korunmasına yardımcı olabilir, ancak genellikle hastalığın ilerlemesini durdurmazlar. Etkileri kişiden kişiye değişebilir”

On vakadan birinin sorumlusu genetik… 

Genç yaşta ortaya çıkan Alzheimer hastalığının risk faktörleri ile geç yaşta ortaya çıkan Alzheimer hastalığının risk faktörlerinin benzer olduğunun altını çizen Prof. Dr. Sultan Tarlacı, sözlerini şöyle tamamladı: “Genç başlangıçlı Alzheimer hastalığının yaklaşık on vakasından birinde genetiğin rol oynadığı biliniyor. Şimdiye kadar, üç gen ( APP, PSEN1 ve PSEN2 ) genç başlangıçlı Alzheimer hastalığıyla ilişkilendirilmiştir. Genç Alzheimer hastalarının genetik özellikleri ve hastalığın biyolojik mekanizmaları üzerine yapılan araştırmalar, tedavi stratejilerinin kişiselleştirilmesine ve hedeflenmesine olanak tanıyabilir. Özellikle genetik mutasyonları hedefleyen tedavi yöntemleri geliştirilmesine katkıda bulunabilir. Genç yaşta Alzheimer hastalığının patofizyolojik mekanizmalarını anlamak, Alzheimer hastalığının genel patofizyolojisini daha iyi kavrayabilmemizi sağlar. Bu bilgi, hastalığın erken dönemlerini, ilerleyişini ve nasıl önlenebileceğini anlamak için önemli olabilir” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Biyopsi ile Erken Tanı Tiroid Kanserinde Hayat Kurtarabilir

Biyopsi ile erken tanı, tiroit kanserinde hayat kurtarabilir. Uzmanlar, tiroit kanserinin erken tanı ile iyi bir şekilde tedavi edilebileceğini açıkladı.

Biyopsi ile erken tanı, tiroit kanserinde hayat kurtarabilir. Uzmanlar, tiroit kanserinin erken tanı ile iyi bir şekilde tedavi edilebileceğini açıkladı.

Tiroit hastalıkları içinde tiroit kanserinin, son yıllarda hızla artarak en sık görülen ilk 5 kanserden biri olduğunu belirten Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Faruk Kutlutürk, “Tiroit kanserlerine biyopsi ile erken tanı konulabilmesi, hastalığın en iyi tedavi edilebilen kanser türleri arasına girmesine sebep olmuştur” dedi.  Kutlutürk, tiroit hastalıkları tanısında kullanılan tanı yöntemlerinden tiroit biyopsisi hakkında bilgilendirmede bulundu.

Troid En Çok Görülen 5 Kanser İçinde

Tiroit hastalıklarının oldukça sık görülmekte olup toplumda neredeyse her üç kişiden birini etkilediğine değinen Prof. Dr. Kutlutürk, “Tiroit hastalıkları içinde tiroit kanseri, son yıllarda hızla artarak en sık görülen ilk 5 kanserden biri olmuştur. Tiroit kanseri tanısı konulan hastaların artmasında radyasyona maruziyet gibi etkenler olduğu kabul edilmekle birlikte ultrasonografi gibi görüntüleme tekniklerinin yaygın kullanımı ve tiroit biyopsi uygulamalarının yaygınlaşması da etkili olmuştur” diye konuştu.

Triod Kanseri Erken Belirti Vermeyebilir

Tiroit kanserlerinin çoğunlukla tesadüfen tespit edildiğini söyleyen Prof. Dr. Kutlutürk, “Nadir görülen bazı formları (anaplastik, medüller tiroit kanseri gibi) hariç tiroit kanserlerinin çoğu hızlı büyümez ve erken belirti vermez. Tiroit kanserlerinin erken belirti vermemesi, sessizce büyümesine ve bir süre sonra da kitle etkisine bağlı olarak nefes darlığı, çarpıntı, daralma hissi gibi şikâyetlerin ortaya çıkmasına neden olur” dedi.

İyot Eksikliği, Radyasyon ve Genetik Faktörler Etkili

Risk faktörlerinden bahseden Prof. Dr. Kutlutürk, “Tiroit kanseri risk faktörleri arasında radyasyona maruziyet (Çernobil gibi), tiroit bölgesine radyasyon uygulanması, iyot eksikliği, ailesel yatkınlık ve genetik faktörler sayılabilir. Tiroit kanseri tanısı tespit edilen nodüllere biyopsi yapılması ile konulur. Tiroit nodülleri, tiroit bezi içerisinde tespit edilen büyüklükleri, sayıları, karakterleri farklı (solid/kistik, hipo/hiperekoik, şekli) iyi ve kötü huylu olabilen oluşumlardır. Tiroit nodüllerinin yüzde 90’ından fazlası iyi huyludur. Biyopsi ile nodülün iyi huylu olduğunun anlaşılmasıyla gereksiz ameliyatlar önlenir” diye konuştu.

Erken Tanı Önemli 

Tiroit biyopsisinin, poliklinik veya servis ortamında ultrasonografi eşliğinde yapıldığını aktaran Prof. Dr. Kutlutürk, “Ultrasonografi eşliğinde tiroit biyopsisi; şüpheli nodülden örnek alınmasına olanak sağlar ve kanama gibi istenmeyen durumların oluşmasını önler. Biyopsi sonrası hasta günlük aktivitelerine devam edebilmektedir. Tiroit biyopsisi sonrası alınan materyal patoloji uzmanları tarafından değerlendirmektedir. Biyopsi sonucunda patoloji raporu iyi huylu, şüpheli, kuvvetli kanser şüphesi veya kanser olarak gelebilir” dedi. Tiroit kanserlerine biyopsi ile erken tanı konulabilmesinin, hastalığın en iyi tedavi edilebilen kanser türleri arasına girmesine sebep olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kutlutürk, “Biyopsi ile erken tanı konulan ve etkili tedavi yapılan tiroit kanseri hastaları hayatlarına sağlıklı olarak devam edebilmektedir. Boyun bölgesinde ağrı, şişlik, nefes darlığı, ses kısıklığı, yutkunma güçlüğü olan hastalar tiroit açısından değerlendirilmeli ve nodül tespit edildiğinde biyopsi ile tanı ve tedavisi düzenlenmelidir” dedi. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Tesla’daki Yöneticiler Hastalık İzni Alan Çalışanlarını Kapı Kapı Dolaşıp Kontrol Ediyor!

Tesla’nın Berlin Gigafactory’sinde hastalık izni oranı Ağustos’ta %17’ye çıkarken, yöneticiler ev ziyaretlerine başladı.

Almanya’daki Tesla Gigafactory, hastalık izni oranının sektör ortalamasının üç katına çıkması nedeniyle farklı bir yaklaşım izliyor. Yöneticiler, çalışanların gerçekten hasta olup olmadığını doğrulamak için ev ziyaretleri gerçekleştirmeye başladı. Ancak bu uygulama çalışanları arasında pek de hoş karşılanmıyor.

2023 yılında Almanya genelinde hastalık izni oranı ortalama %6,1 iken, otomotiv sektöründe bu oran %5,2 oldu. Fakat Tesla‘nın Berlin Gigafactory’sinde bu oran, Ağustos ayında %17’ye kadar yükselmişti ve Eylül ayında %11 seviyelerindeydi. Bu yüksek oran yöneticilerin ilk etapta öfkeyle tepki vermesine ve işten çıkarma tehditleri savurmasına yol açtı. Tesis müdürü André Thierig, bazı çalışanların işe gelmek istemediği için diğerlerinin yükümlülüklerini yerine getirmek zorunda kaldığını ifade etti.

Çalışanların kapısını çalan Tesla yöneticileri devamsızlığı düşürebilecek mi?

Başlangıçta yönetim, %95’in üzerinde devamsızlık gösteren çalışanlara 1.000 € ödül teklif etti. Ancak bu yöntem de yeterince etkili olmayınca Thierig ve İnsan Kaynakları yöneticisi Erik Demmler, ev ziyaretlerine yöneldi. Kapı kapı dolaşarak çalışanların gerçekten hasta olup olmadığını kontrol eden yöneticiler bu durumun çalışanlar tarafından “şerefsizce” olarak nitelendirildiğini duydu.

IG Metall sendikası temsilcisi Dirk Schulze, bu tür ağır iş yüklerinin devamsızlığı artırdığını ve kalan çalışanlar üzerindeki baskıyı artırdığını belirtti. Schulze, eğer fabrika yönetimi gerçekten hastalık izni günlerini azaltmak istiyorsa, mevcut kısır döngüyü kırmaları gerektiğini vurguladı. Tesla’nın bu sorunları nasıl çözeceği ise merakla bekleniyor.

Kanser hakkında doğru sanılan 9 önemli yanlış!

Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özge Gümüşay, kanser hakkında doğru sanılan 9 yanlışı sıraladı, önemli uyarı ve önerilerde bulundu. 

Son yıllarda görülme sıklığı giderek yaygınlaşan, çağın korkutan hastalığı olmaya devam eden kanser oluşumunda genetik etkenlerin yanı sıra çevresel faktörler de büyük rol oynuyor. Sigara ve alkol kullanımından güneşin zararlı ışınlarına maruz kalmaya, sağlıksız beslenmeden hareketsizliğe, stresten yüksek dozda röntgen ışınları ve kimyasal maddelerle temasa dek bir çok etken kanserin görülme sıklığının artmasına neden oluyor. Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özge Gümüşay, kanser hakkında doğru sanılan 9 yanlışı sıraladı, önemli uyarı ve önerilerde bulundu.

Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özge Gümüşay, kanserin dünya genelinde önemli bir sağlık sorunu olmaya devam ettiğini belirterek “2023 yılında yayınlanan istatistiklere göre; erkeklerde hayat boyu kansere yakalanma olasılığı yaklaşık yüzde 41, kadınlarda yüzde 39’dur. Kanser tanısı alan kişiler tanıyı öğrendikten sonra kaygı, korkuya kapılıyor ve akıllarında pek çok soru oluyor. Toplumda kanser tanı ve tedavisinde doğru olmayan bazı inanışlar da bu süreci zorlaştırıyor” diyor.

1. “Alternatif tedavi” yöntemleri zararsız hatta yararlıdır: YANLIŞ!

DOĞRUSU: “Alternatif tedavi” olarak adlandırılan yöntemler ve bitkisel ürünler, kanser tedavisinde kullanılan tıbbi yöntemlerin yerini alamazlar ve hastalığın seyrini olumsuz etkileyebilirler. Kanser hastalarında en sık kullanılan alternatif tedavi bitkisel ilaçlardır. Bitkisel ürünler, kanser tedavisinin etkinliğini azaltabilir veya yan etkilerini artırabilir. Ayrıca, bazı bitkisel ürünlerin güvenilirliği ve kalitesi konusunda sorunlar olabilir. Bu nedenle kanser tedavisi sırasında onkoloji doktorunuzun önerisi olmadan bu tür ürünleri kullanmamalısınız.

2. Kanser tedavisi sürecinde sürekli istirahat gerekir: YANLIŞ!

DOĞRUSU: Yapılan çalışmalar; hastaların kemoterapi alırken kısa yürüyüşler gibi egzersiz yapmasının hem tedaviye uyumunu hem de tedavi başarısını artırdığını göstermektedir. Hastanın tedaviden sonraki günlerde halsizliği ve yorgunluğu olabileceğinden istirahat etmelerinde sakınca bulunmasa da, tedavi boyunca hareketsiz kalmamaya, kendilerini yormayacak şekilde egzersiz yapmaya dikkat etmeleri önerilir.

3. Sağlıklı yaşam tarzı kanseri tamamen önler: YANLIŞ!

DOĞRUSU: Kanser, hücrede gelişen bir anormallik sonucu kontrolsüz hücre çoğalmasıdır. Kanser gelişiminde çevresel ve genetik faktörler rol oynar. Bu nedenle kanser riskini tamamen ortadan kaldıramasak da, sağlıklı bir yaşam tarzına sahip olarak ve çevresel risk faktörlerini azaltarak kansere yakalanma riskini azaltabiliriz.

4. Biyopsi kanserin yayılımına neden olur: YANLIŞ!

DOĞRUSU: Kanser şüphesi ile başvuran hastadan alınan biyopsi, kanser tanısının konulmasında gerekli bir yöntemdir. Tanının yanı sıra hastalığın alt tipinin belirlenmesi, bazı ilaçların etkinliği için bir takım göstergelerin saptanması ve genetik testlerin uygulanması için de biyopsi yapılması şarttır. Biyopsi ile hastalığın yayılacağı inancı doğru değildir. Biyopsi yapılmadığı zaman tanı ve tedavi gecikir.

5. Kanser tedavisi sadece kemoterapi ve radyoterapiden ibarettir: YANLIŞ!

DOĞRUSU: Kanser tedavisinde kullanılan yöntemler, hastalığın türüne, evresine ve hastanın genel sağlık durumuna göre değişebilir. Kemoterapi ve radyoterapi, kanser tedavisinde kullanılan yöntemlerden sadece ikisidir. Bunun dışında hedefe yönelik ilaçlar, immünoterapi gibi tedaviler ile kanser tedavisinde yüz güldürücü sonuçlar elde edilmektedir. Kanser tedavisinde cerrahi müdahale, hastalığın türüne ve evresine göre uygulanmaktadır.

6. Kanser tedavisi sırasında hasta her istediği gıdayı tüketebilir: YANLIŞ!

DOĞRUSU: Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özge Gümüşay “Kemoterapi tedavisi sırasında ilaçlar ile etkileşimi olan greyfurt ve nar gibi bazı gıdaların tüketilmesi önerilmez. Genel olarak dengeli ve çeşitli bir beslenme, hastanın sağlığını ve bağışıklığını korumaya yardımcı olabilir. Kemoterapi tedavisi sırasında alkol kullanımından kaçınılmalıdır. Vitamin ve mineral takviyeleri de, kanser tedavisinin etkinliğini azaltabileceği veya yan etkilerini artırabileceği için vitamin ve mineraller gıdalardan doğal yolla alınmalıdır. Hastada vitamin eksikliği saptanması halinde kanser tedavisini veren onkoloji uzmanına danışmak gerekir” diyor.

7. Kanser tedavisi sırasında hastalar izole olmalıdır: YANLIŞ!

DOĞRUSU: Kanser tedavisi için verilen kemoterapi bağışıklık sistemini zayıflatır. Her tedavinin bağışıklık sistemine yan etkisi farklılık gösterir. Hastaların tedavi sırasında enfeksiyon riskini azaltmak için toplu taşıma gibi kalabalık yerlerde maske kullanımına dikkat etmesi, sık sık el yıkaması önem taşır. Ancak hastanın tedavi boyunca tamamen odasında izole olması gerekmez. Enfeksiyonu olmayan yakınları ile birlikte zaman geçirebilir. Hastanın sosyalleşmesi ve sevdikleri ile zaman geçirmesi tedavi sürecine uyuma ve psikolojik açıdan daha iyi hissetmesine yardımcı olacaktır.

8. Kanser tedavisi sonrasında hastalık tekrar edecektir: YANLIŞ!

DOĞRUSU: Kanser tedavisi sonrasında hastalığın tekrar edeceği şeklinde bir kaygıyla karamsarlığa kapılmamalıdır. Hastalığın tekrar etme riski olsa da bu risk oranı her hastada farklıdır. Hastalığın başlangıç evresi, tümörün alt tipi, tümörün davranışı ve hastanın aldığı tedaviler kanserin tekrarlama riskini belirler. Hastalar kanserin tekrarlama riskini azaltmak için doktorlarının önerdiği tedavileri almalı ve sağlıklı bir yaşam alışkanlığı oluşturmalıdır.

9. Kanser olan kişilerin aile üyeleri de kansere yakalanacaktır: YANLIŞ!

DOĞRUSU: Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özge Gümüşay “Kanserin kalıtsal olduğu düşünülse de, çoğu kanserin kalıtsal olmadığı bilinmektedir. Ailede kanser öyküsü fazla olan hastalarda kalıtsal yatkınlık genetik testler ile belirlenebilir. Kanser riskini artıran mutasyona sahip bireyler kanser gelişimi açısından yüksek riskli olup mutasyonun tipine göre özel tarama programlarına alınır” diyor.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Diyabet kadınları daha çok etkiliyor!

Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. İlhan Tarkun, “Diyabet Türkiye’de erkeklere göre kadınlarda yüzde 8 daha fazla görülüyor” dedi.

Pankreasın yeterli miktarda insülin hormonu üretmemesi ya da ürettiği insülin hormonunun vücutta etkili kullanılamaması durumunda gelişen diyabet, toplumda en hızlı artan kronik hastalıklardan biri. Biz de Pudra.com olarak, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü kapsamında, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. İlhan Tarkun’dan Türkiye’de kadınlarda çok daha fazla görülen şeker hastalığı hakkında bilgi aldık.

Geçtiğimiz 20-30 yılda dünyada diyabetten muzdarip hasta sayısının 2 kattan fazla arttığını ve diyabetin henüz klinik tablo ortaya çıkmadan yüzde 80 oranında engellenebildiğini söyleyen Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. İlhan Tarkun, “Tahminlere göre Türkiye 2045 yılında, dünyada erişkin toplumda en fazla diyabetlinin yaşadığı ilk 10 ülke arasına girecek. Diyabet Türkiye’de erkeklere göre kadınlarda yüzde 8 daha fazla görülüyor” açıklamasında bulundu.

Türkiye’de her 100 kişiden 16’sında diyabet olduğunu belirten Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. İlhan Tarkun, “Bu da yaklaşık 9 milyon diyabetli demek. Bu rakamın Türkiye’de 2045 yılında 13,4 milyona çıkacağı tahmin ediliyor. Dünyada ise diyabetli hasta sayısının 2030 yılında 643 milyon, 2045’te ise 783 milyona ulaşacağı öngörülüyor. Sık idrara çıkma, ağız kuruluğu, çok su içme, açlık hissi, cilt yaralarının geç iyileşmesi, kuru ve kaşıntılı bir cilt, ellerde ve ayaklarda uyuşma ve karıncalanma gibi sıkıntılar yaşayan hastaların diyabet şüphesiyle kan şekeri ölçümü yaptırması önemli” dedi.

Kan şekeri ölçümünden korkmak tedaviyi olumsuz yönde etkiliyor
Açlık şekeri 100 mg/dl, tokluk şekeri (yemeğe başladıktan iki saat sonra) ise 140 mg/dl üzerinde bulunursa kişinin diyabet açısından risk altında olduğunu belirten Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. İlhan Tarkun, “Diyabetik bireylerde kan şekerinin düzenlenmesi ve tedavi etkinliğinin değerlendirilmesinde kendi kendine kan şekeri takibi çok önemli. Bu ölçümlerin sıklığı, diyabet tipine ve hastanın özelliğine göre değişiyor. Bazı hastalarda haftada 1-2 kez ölçüm yeterli olurken bazı hastalar günde 7-8 ölçüme ihtiyaç duyabiliyor. Her defasında parmak delinmesinin neden olduğu acı, korku ve sosyal fobi gibi bazı etkenler, hastalarda kan şekeri ölçüm sıklığını azaltan ve dolayısıyla tedaviyi başarısız kılabilen önemli unsurlar haline geliyor” uyarısında bulundu.

Diyabetten kendinizi koruyun
Uluslararası Diyabet Federasyonu IDF’in araştırmasına göre Türkiye’de ailelerin önemli bir bölümünde diyabetli var. Buna rağmen her 5 kişiden 4’ü belirtileri fark edemiyor. Diyabet hastalığından korunmak için farklı ipuçları paylaşan Prof. Dr. İlhan Tarkun, “Diyabet, son yıllarda görülen böbrek yetmezliklerinin yarısının, 65 yaş altı körlük ve travma dışı nedenlere bağlı ampütasyonun en yaygın nedeni. Diyabetin önüne geçebilmek için bol bol hareket edin ama düzenli, sporu hiç bırakmayacak şekilde hayatınıza dahil edin. Sağlıklı beslenin. Sadece diyabet için değil, sağlıklı beslenme tarzı sizi pek çok hastalıktan koruyacak. Stresten uzak durun. Sevdiğiniz hobilerle uğraşmak sizi stresten korur. Kendinizi ihmal etmeyin. Sağlık kontrollerinizi aksatmayın. Unutmayın, diyabeti erken yakalamak tedavisini de kolaylaştırır” dedi.

Dijital çağ, diyabetin hem sebeplerinden biri hem de çözümü
Günümüzde cep telefonu ve tabletlere indirilen çeşitli mobil uygulamaların da diyabeti kontrol etmek için kullanıldığına değinen Prof. Dr. İlhan Tarkun, “Diyabet hastalarının yüzde 90’ı Tip 2 diyabet hastası ve bu durumun oluşmasında genetik yatkınlık önemli bir faktör ancak faktör genetik olsa bile, diyet ve sağlıksız yaşam tarzı hastalığı tetikleyebiliyor. Şişmanlık ile hareketsiz yaşam tarzı sonucunda diyabet her geçen gün artıyor. Dijital çağa geçişle birlikte hareketsiz yaşam ve sağlıksız beslenme daha da artmış durumda. Çocuklar oyun yerine bilgisayar başında vakit geçiriyor. Erişkinler arasında da televizyon ve bilgisayar başında, hareketsiz ve sağlıksız atıştırmalar ile geçirilen zaman artıyor. Diyabetin görülme sıklığının artışı açısından dijital çağın olumsuz yansımalarından yakınsak da diyabetin takip ve tedavi kısmında yaşanan teknolojik gelişmeleri görmezden gelmek de mümkün değil” açıklamasında bulundu.

İLGİLİ HABERLERİMİZ:

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Epilepsi hakkında merak edilen her şey!

26 Mart Dünya Epilepsi Farkındalık Günü’nde Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Ayhan Öztürk, epilepsi (sara) hastalığına en çok sorulan sorulara yanıt verdi.

Yaşam tarzında değişim yapmanın tedavisinde büyük önem arz ettiği epilepsi, bugün halen belli çevreler tarafından tam olarak anlaşılabilmiş bir hastalık değil. Halk arasında sara olarak bilinen, ancak “sara nöbetlerinde” yapılması gerekenler hakkında yeterince bilgi sahibi olunmayan bu hastalık hakkında size rehber niteliğinde bir haber hazırladık.

Halk arasında “sara” olarak tanımlanan epilepsi, halen yeterince açıklığa kavuşmuş bir hastalık değil. Epilepsi nöbetlerinde çok dikkatli olunması gerekiyor. Hastayı sarsmak veya bir şeyler koklatmak gibi uygulamaların yapılmaması da önemli. Çünkü sadece birkaç dakika süren epilepsi nöbetinde yapılacak uygulamalar hasta için hayati önem taşıyor. 26 Mart Dünya Epilepsi Farkındalık Günü’nde Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Ayhan Öztürk, epilepsi (sara) hastalığına en çok sorulan sorulara yanıt verdi.

Nörolojik bir hastalık olan epilepside en önemli bulgunun nöbet geçirme şeklinin olduğunu belirten Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Ayhan Öztürk: “Kişi hayatının herhangi bir döneminde, bir defaya mahsus olmak üzere epileptik nöbet geçirebilir ancak bu nöbet bir daha hiç olmayabilir veya değişen sıklıkla tekrarlayabilir. Bu nedenle epilepsi hastalığı, aslında “tekrarlayan” nöbetleri tanımlamak için kullanılır.” diyerek epileptik nöbetlerde en sık görülen bulguları ve ilk yardım için takip edilecek adımları anlattı.

Epilepsi, nörolojik bir hastalık

Epilepsi beyindeki sinir hücrelerinin artmış uyarılabilirliğindeki problemden kaynaklanan tekrarlayıcı ve geçici anormal elektriksel deşarjlar sonucu görülen nörolojik bir hastalıktır.

Nöbet geçirme şekli bulgu için önemli

Bir epilepsi hastasının nöbetinde düşme, vücutta kasılma titreme, bilinç kaybı gibi bulgular görülebilirken özellikle çocukluk çağında sık karşılaşılan bazı epilepsilerde, farkındalık birkaç saniye kadar kapanabilir ve hasta donuk bakmaya başlar.

Epilepsi her yaşta ve her cinsiyette görülebilir

Epilepsi her yaşta görülebilmekle birlikte 20’li yaşlar öncesi ve 60’lı yaşlar sonrasında görülmesi daha sıktır. Epilepsi hastalığı, erkek ve kadınlarda ırk ayrımı olmaksızın eşit olarak görülmektedir. Kişi hayatının herhangi bir döneminde, bir defaya mahsus olmak üzere epileptik nöbet geçirebilir ancak bu nöbet bir daha hiç tekrarlamayabilir veya değişen sıklıkla tekrarlayabilir. Bu nedenle epilepsi hastalığı aslında “tekrarlayan” nöbetleri tanımlamak için kullanılır.

Herhangi bir sebep tespit edilemeyebilir

Epilepsi hastalığı tanısı almış bireylerin yaklaşık olarak yarısında herhangi bir sebep tespit edilemeyebilir. Belli grup hastada ise gebelikte olan beyin gelişim problemleri, doğum sırasındaki nedenler, beyin enfeksiyonları, beyin tümörleri, beyin damar hastalıkları, bazı ilaçlar, zehirlenmeler, aşırı alkol alımı gibi nedenler nöbetlere neden olabilmektedir.

Epilepsinin iki türü var.

Generalize epilepsiler, beynin tüm bölgelerini etkileyen nöbetlerdir. En yaygın görülen alt tipi absans epilepsilerdir. Çocukluk çağında sık karşılaşılan absans epilepsilerde, farkındalık birkaç saniye kadar kapanabilir.

Diğer bir alt tip olan atonik nöbetlerdeyse tüm kaslarda ani bir gevşeme olurken tonik nöbetlerde atonik nöbetlerin aksine tüm kaslar kasılır ve hasta kesilen bir ağacın devrilmesi gibi aniden yere düşer. Fokal epilepsiler ise beynin bir kısmını etkileyen nöbetlerdir.

Epilepsi bölgesi beynin hangi fonksiyonuyla ilgiliyse nöbet sırasında o bölgeye ait belirti ve bulgular gözleniyor.

Epileptik nöbetlerde en sık görülen bulgular

  • Vücutta meydana gelen ani kasılmalar
  • Şuur kaybı
  • Çok seri bir biçimde baş sallama hareketi
  • Kol ve bacaklarda bir türlü kontrol edilemeyen sallantılar
  • Hızlı bir şekilde göz kırpmak
  • Sabit bir noktaya bakmak
  • Kısa bir süre seslere ya da konuşmalara tepki verememek
  • Korku, anksiyete veya dejavu gibi psikolojik belirtiler

Nöbet öncesi bazı bulgular görülebilir

Bazı alt gruplarda öncü belirtiler görülür. Bunlara “aura” adı verilir. Beynin hangi alanının anormal elektriksel aktiviteyle ilgili olduğunu gösteren bu belirtileri ise şu şekilde sıralayabiliriz;

  • Uyuşma
  • Hoş olmayan kokular alma
  • Görme veya duyma değişiklikleri
  • Ani korku hissi
  • Mide bulantısı veya midede baskı hissi

Epilepsi nöbetleri genellikle birkaç dakika sürer
Bu süre zarfında nöbet geçiren kişiyi güvende tutmak öncelikli hedef olmalıdır.

İlk yardım için takip edilecek adımlar

  • Nöbet bitene ve kişi tamamen uyanana kadar kişiyle birlikte kalmalı ve solunum yollarının açık olduğundan emin olmalısınız.
  • Nöbetten sonra kişinin güvenli bir yerde oturmasına yardım etmelisiniz.
  • Uyanan ve iletişim kurabilen kişiye basitçe ne olduğunu anlatmalısınız.
  • Nöbeti geçiren kişinin rahatlaması için onunla sakince konuşmayı denemelisiniz.
  • İlk yardımı yapan kişi olarak çevrenizdeki diğer insanları da sakinleştirmelisiniz ve
  • Kişinin eve veya güvenli bir ortama dönmesi sağlamalısınız.

Epilepsi nöbeti sırasında bunları yapmayın

  • Paniğe kapılmayın, bağırıp çağırıp korku içinde sağa sola koşturmayın.
  • Hasta dilini ısırmadıysa ağzını, çenesini açmaya çalışmayın.
  • Dişlerinin arasına parmak sokmaya çalışmayın.
  • Dişlerinin arasına kaşık ve benzeri nesneler koymaya çalışmayın.
  • Kasılan kol ve bacağı durdurmaya çalışmayın.
  • Hastayı sarsmayın ve bir şeyler koklatmaya çalışmayın.

Nöbetler genellikle acil tıbbi müdahale gerektirmez ancak aşağıdaki durumlarda acil yardım istenebilir:

  • Hasta daha önce hiç nöbet geçirmemişse,
  • Hasta, nöbetten sonra uyanmakta veya nefes almakta güçlük çekiyorsa,
  • Nöbet 5 dakikadan uzun sürdüyse,
  • Hasta, ilkinden kısa bir süre sonra ikinci bir nöbet geçiriyorsa,
  • Nöbet sırasında yaralanırsa,
  • Nöbet suda olursa ve
  • Hastanın diyabet, kalp hastalığı gibi bir sağlık problemi varsa ya da hamileyse acil yardım istenmelidir.

Kontrolsüz nöbetler hayatı olumsuz etkileyebilir

Kontrolsüz nöbetler hayatı olumsuz etkileyebilmekle birlikte hatta hayatı tehdit edebilmektedir. Nöbetler anksiyete ya da depresyona da sebebiyet verebilir. Bu süreçte hastaların moralini yüksek tutması ve stresten uzak durması özellikle önemlidir.

Epilepsinin tedavi sürecinde dikkat edilmesi gerekenler

Epilepsi hastalarının yaşam tarzında yapacakları değişiklikler tedavi sürecine olumlu yansıyabilmektedir. Bu doğrultuda yapılması gereken yaşam tarzı değişikliklerini şu şekilde özetleyebiliriz:

  • Aşırı alkol tüketiminden kaçınmak.
  • İlaçları doğru ve doktorunuzun söylediği şekilde almak.
  • Nikotin kullanımından uzak durup, sigarayı bırakmak.
  • Uykuyu yeterli düzeyde almak. Zira uyku eksikliği ve yetersiz uyku nöbeti tetikleyebilir.
  • Egzersiz yapmak.

Tanı koymada nöbeti gören kişinin ayrıntılı ve dikkatli olarak dinlenmesi önemli

Epilepsi hastalığı tanısını tek başına koyduran bir test yoktur. Tanı koymada en önemli nokta hastanın nöbeti hakkında etrafındakilerin verdiği bilgidir. Özellikle nöbeti gören kişinin ayrıntılı ve dikkatli olarak dinlenmesi gereklidir. Sonrasında yapılan ayrıntılı genel ve nörolojik muayene ardından bazı kan tetkikleri ve EEG (elektroensefalografisi) istenir. Tanı konulmasında en önemli tetkiklerden birisi EEG’dir. Beyin Bilgisayarlı Tomografi (BT) veya Beyin Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) epilepsi nöbetlerine neden olan olayların ya da yapısal bozuklukların ortaya konmasında yardımcı olur.

Epilepsi tedavi edilebilen bir hastalıktır

Tedavinin en önemli amacı nöbetlerin durdurulmasıdır. Tedavide çeşitli ilaçlar kullanılır ve ilaç seçimine karar verirken nöbetin tipi, atakların sıklığı, hastanın yaşı, eşlik eden diğer hastalıkların varlığı önem taşımaktadır. Hastaların çok büyük kısmında ilaç tedavisi ile nöbetler kontrol altına alınır. Belli bir grup ilaç tedavisine dirençli uygun hastada cerrahi tedavi ile de başarılı sonuçlar elde edilmektedir.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Estetik çok yakında yapay zeka ile seviye atlayacak!

Ünlü Estetik Cerrah Doç. Dr. Andaç Aykan, yapay zeka ile seviye atlayan estetik cerrahi teknolojilerini ve bizi yakın zamanda bekleyen gelişmeleri anlattı.

Ünlü Estetik Cerrah Doç. Dr. Andaç Aykan’a göre yakın zamanda “Genetik testler sayesinde kişiye özel tedavi planları yaygınlaşacak, üç boyutlu bio printing ile doku yenileme gerçekleşecek ve Mikroiğneleme ve Plazma Enerjisi ile iyileşme süresi kısalacak…

Dünya estetikte resmen çağ atladı. Andaç Bey, 20 yaş geriye götüren estetiğin sırrı nedir?

Doç. Dr. Andaç Aykan: Estetik cerrahide 20 yaş daha genç görünmenin sırrı, son yıllarda büyük gelişme gösteren teknoloji ve tekniklerin kullanımıdır. Modern ameliyat teknikleri ile endoskobik cihazların yüz estetik ameliyatlarına dahil edilmesi doğal ve etkili sonuçlara ulaşmamızı sağlıyor.

Cerrahi işlemlerin yanında cilt kalitesini arttıran dolgu ve mezoterapi ürünlerinin kullanımı ile cilt sıkılığını düzelten BBL (Broad Band Light) ve Altın İğne, Radyofrekans gibi teknolojilerin de kombine edilmesi en üst düzey sonuçları ortaya çıkarıyor.

Ne değişti de bu derece inanılmaz sonuçlar alınabiliyor? Eskiden estetik korkuturdu. Şimdi aksine doğru ellere güvenle teslim edebiliyor insanlar kendilerini. Ve bazı sonuçlar özellikle sizde gördüklerim gerçekten çok doğal.

Doç. Dr. Andaç Aykan: Estetik cerrahide 20 yaş gençleştirme gibi inanılmaz sonuçlar, gelişmiş teknolojiler ve tekniklerin, kişiselleştirilmiş yaklaşımlar esas alınarak deneyimli bir Estetik ve Plastik cerrahi uzmanı tarafından uygulanması ile ortaya çıkabilir.

Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanları cerrahi dışı (non-invaziv) uygulamalar ile estetik yüz cerrahisi uygulamalarını bir arada yapma yetkisine ve kabiliyetine sahiptir. Dolayısıyla yüz estetiğine bütünsel bir şekilde yaklaşıp, hastanın istekleri temel alınarak doğal sonuçlar ortaya çıkarabiliyoruz. Yani hastanın ihtiyaçlarına göre tedavi seçenekleri belirleniyor ve uygulanıyor.

Bunların yanında son yıllarda daha iyi ve güvenli malzemelerin kullanıma girmesi, radyofrekans, mikro-iğneleme gibi yüksek teknoloji cihazların kullanıma girmesi eskiye göre daha etkili ve kalıcı sonuçların ortaya çıkmasını sağladı.

Açık iletişim, detaylı ön görüşmeler ve tedavi sonrası takip ve destek, iyileşme süreçlerinin rahat geçmesini sağlıyor. Bu faktörlerin birleşimi, estetik cerrahi alanındaki ilerlemelerle birlikte, hastaların kendilerini daha güvende hissetmelerini ve estetik işlemlere olan güvenin artmasını sağladı.

Size en çok yabancılar geliyor. Sizi farklı kılan nedir?

Doç. Dr. Andaç Aykan: Uluslararası düzeyde tanınırlığımız ve başarılarımız, bizi dünya çapında tercih edilen bir klinik haline getirdi. Tedavi sürecinin her aşamasında hastalarımızla açık ve sürekli iletişimde bulunarak, onların isteklerini ve endişelerini dikkate alıyoruz. Bu faktörler, estetik cerrahide öne çıkmamızı ve ülkemiz içinden gelen hasta ve danışanlarımızın yanında yabancı hastaların da bizi tercih etmesini sağlayan ana unsurlardır.

Son dönemde hangi aletler, yöntemler sizi bile şaşırttı. Hangi yöntemler büyük fark yarattı diyebilirsiniz.

A.A. Yüz estetiğinde kullanılan endoskobik cihazların gelişimi ve klasik tedavi yaklaşımlarına kombine edilmesi önemli konularda avantajlar sağladı.

Dışarıdan görünmeyecek şekilde saçlı deri içerisinde yapılan sadece 2-3 cm’lik bir cilt kesisinden girilerek tüm alın, kaş, göz çevresi, orta yüz gibi alanlara net bir görüş açısıyla müdahale etmemizi sağlıyor. Bu cihazların bünyesinde bulunan kamera sistemleri net bir görüş açısı sağlıyor, böylece damar sinir gibi önemli anatomik yapıların hasarlanma riski belirgin ölçüde azalıyor.

Yine bu sistemler sayesinde derin ve kapalı yüz alanlarında kemik tıraşlaması gibi zor müdahaleler daha kolay yapılabiliyor. Tabi ki küçük bir kesiden girilip ilave yerlerden cerrahi kesi yapılmadığı için işlem sonrası daha konforlu ve hızlı bir iyileşme süreci yaşanıyor.

Cerrahi dışı yani non-invaziv tarafta ise yeni nesil BBL Işık tedavisi ve Altın İğne Radyofrekans cihazlarındaki gelişmeler dikkat çekmekte. Son yıllarda bu cihazların çıkan yeni versiyonları ile daha hızlı, etkili ve güvenli sonuçlar alıyoruz.

Bu teknolojiler özellikle cilt kalitesinde kesin ve net bir artış sağlıyor. Altın İğne Radyofrekans uygulamaları, cilt altı kolajen üretimini arttırarak cilt elastikiyetini ve kalınlığını artıyor, gözenekleri küçültüyor. BBL ışık tedavileri ise cilt lekelerini tedavi ederken daha parlak, homojen bir deri görünümü sağlıyor.

Yine non-invaziv yaklaşımlar arasında yer alan modern ve optimize edilmiş Mezoterapi ürünleri ile yakın zamanda kullanıma giren Kalıcı-geçici dolguları bir arada içeren yeni nesil dolgular cilt kalitesinin arttırılmasında fark yaratan ürün ve uygulamalar arasına girmiş durumda.

Sizin özellikle dikkat ettikleriniz, önem verdiğiniz hususlar neler?

A.A.: Cerrahi prosedürler ve diğer estetik uygulamalar sırasında sterilizasyon ve hijyen kurallarına titizlikle uyuyorum ve tüm ekipmanların ve malzemelerin steril olduğundan emin oluyorum. Alanımdaki en son teknolojileri ve yenilikleri takip ederek hastalarıma en güncel ve etkili çözümleri sunmak için ulusal ve uluslararası konferanslara katılıyor, sürekli eğitimler alıyor ve yeni teknikleri öğrenerek kendimi sürekli geliştiriyorum. Her hastaya özel olarak yaklaşarak, onların beklentilerini karşılamaya ve estetik yolculuklarını başarılı bir şekilde tamamlamalarına yardımcı olmaya büyük önem veriyorum.

Sizce iki sene içinde hangi yenilikleri görmeye başlayacağız?

A.A.: Estetik cerrahi ve medikal estetik alanında sürekli olarak yenilikler ve gelişmeler yaşanmakta. Önümüzdeki iki yıl içinde bu alanda hangi yeniliklerin ortaya çıkabileceğine dair bazı öngörülerim var:

ESTETİKTE DİKKAT ÇEKECEK YENİLİKLER

Genetik ve Biyoteknoloji: Genetik testler ve biyoteknolojik gelişmeler sayesinde, kişiye özel tedavi planları daha da yaygınlaşacak. Genetik yapı ve bireysel biyolojik özellikler göz önünde bulundurularak, en uygun tedavi yöntemleri belirlenebilecek.

Yapay Zeka ve Makine Öğrenimi: AI ve makine öğrenimi algoritmaları, bireysel hasta verilerini analiz ederek en uygun estetik çözümleri önerebilecek. Bu teknolojiler, tedavi sonuçlarının tahmin edilmesinde ve kişiselleştirilmiş planların oluşturulmasında önemli rol oynayacak.

Mikroiğneleme ve Plazma Enerjisi: Bu kombinasyon, cilt yenileme ve sıkılaştırma tedavilerinde daha fazla kullanılacak. Cilt üzerindeki etkileri artırırken iyileşme süresini kısaltacak.

Biyolojik Dolgular ve Büyüme Faktörleri: Biyolojik olarak uyumlu ve vücut tarafından emilebilen dolgular, daha doğal ve uzun süreli sonuçlar sağlayacak. Ayrıca, büyüme faktörleri ve kök hücre tedavileri, cilt yenileme ve onarım süreçlerini hızlandıracak.

Kök Hücre Tedavileri: Kök hücrelerin kullanımıyla cilt ve doku yenilenmesi daha da ileri seviyelere taşınacak. Bu tedaviler, yaşlanma belirtilerini geciktirmede ve cilt kalitesini artırmada etkili olacak. Şu an kullanımda olan daha olgunlaşmış (çok genç olmayan) MKH (Mezenkimal Kök Hücre)’lerin yerine daha genç ve etkili Alloblast ismi verilen Kök Hücrelerin kullanımı yaygınlaşacak.

Biyoprinting: Üç boyutlu bioprinting (biyo-baskı) teknolojisi, estetik cerrahide kullanılan doku mühendisliği uygulamalarını daha da geliştirecek. Özellikle yara onarımı ve doku yenileme gibi alanlarda büyük ilerlemeler sağlanacak.

Gelişmiş Lazer ve Ultrason Teknolojileri: Yeni nesil lazerler ve ultrason cihazları, daha etkili ve hassas tedavi imkânı sunacak. Cilt sıkılaştırma, kırışıklık giderme ve leke tedavileri gibi alanlarda daha iyi sonuçlar elde edilecek.

Nanoteknoloji: Nanoteknoloji ile geliştirilen yeni ürünler ve cihazlar, cilt bakımında devrim yaratacak. Bu teknolojiler, cilt altına daha derinlemesine nüfuz ederek etkilerini artıracak.

Minimal İnvaziv Prosedürler: Daha az travmatik ve hızlı iyileşme süresi gerektiren prosedürler yaygınlaşacak. Bu, hastaların günlük yaşamlarına daha hızlı dönmelerini sağlayacak. Mezoterapi yaklaşımları sayısı botoks ve dolgu uygulamalarını geçecek.

İyileşme Sürecini Destekleyen Ürünler: Ameliyat sonrası iyileşmeyi hızlandıran ve komplikasyon riskini azaltan yeni ürünler ve tedavi yöntemleri geliştirilecek.
Bu yenilikler, estetik cerrahi ve medikal estetik alanında daha güvenli, etkili ve kişiye özel tedavi seçenekleri sunacak. Bu sayede, hastalar daha doğal ve tatmin edici sonuçlar elde ederken, iyileşme süreçleri de daha rahat ve hızlı olacak. Estetik cerrahideki bu ilerlemeler hem doktorlar hem de hastalar için heyecan verici bir geleceği işaret ediyor.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Keneler şimdi de zombi virüsü mü yayıyor?

İnsanoğlu minicik kenelerden çektiğini, ne arsız arsız vızıldayarak uykumuzu bozan sivrisineklerden ne de utanmazca bütün dünyaya yayılmış etli etli çirkin ve kocaman hamamböceklerinden çekmemiştir. Bilim insanları şimdi kenelerle yayılan yeni bir virüs keşfetti.

Kenelerin sinsice ve fark ettirmeden deri altına kafasını sokup günlerce bir insanın kanını emmesi, sonunda kurbanın ölümcül Kırım Kongo Kanamalı Ateş hastalığına yakalanmasına bile sebep olabiliyor. Dolayısıyla hepimiz kenelerden çekiniyoruz.

Ancak kenelerin daha da büyük bir soruna yol açabileceği keşfedildi. Doğru müdahale edildiğinde Kırım Kongo Kanamalı Ateş’ini iyileştirmek ve hastaları kurtarmak mümkün. Peki ama zombi olmaktan geri dönüş mümkün mü?

Çin’deki bilim insanları, insanları ve diğer hayvanları enfekte edebilen kene kaynaklı yeni bir virüs keşfettiklerine inanıyor. Şu ana kadar sadece bir avuç insan vakası tespit edilmiş olsa da, virüsün bizi hasta edebileceği ve potansiyel olarak beynimizi istila edebileceği görülüyor.

Bu hafta başında yayınlanan New England Journal of Medicine makalesinde ayrıntılı olarak açıklanan bulgulara göre, bu virüsün bilinen ilk kurbanı, Haziran 2019’da Jinzhou kentindeki bir hastaneye ateş, baş ağrısı ve birden fazla organda işlev bozukluğu belirtileri ile başvuran 61 yaşındaki bir adamdı. Beş gün önce, İç Moğolistan’daki (Kuzey Çin civarında) bir sulak alan parkını ziyaret ederken keneler tarafından ısırılmıştı. Ayrıca ilk antibiyotik tedavisine yanıt vermemiş, bu da viral bir enfeksiyonun sorumlu olduğunu göstermişti.

Bilim insanları hastanın kanını test ettiklerinde daha önce hiç görülmemiş bir viral etkenle karşılaştılar. Yeni nesil genetik dizileme, gizemli virüslerinin Nairoviridae ailesindeki orthonairovirus cinsine ait olduğunu ve Kırım-Kongo kanamalı ateş virüsü gibi diğer kene kaynaklı virüslerle yakın akraba olduğunu ortaya çıkardı. Buldukları virüse Sulak Alan virüsü ya da WELV adını vermeye karar verdiler.

Beyin enfeksiyonu yapan virüs

WELV hastaları ateş, şişmiş lenf düğümleri ve baş dönmesi gibi çeşitli spesifik olmayan semptomlar yaşama eğilimindeydi. Bu hastaların bazılarında doku hasarı ve kan pıhtılaşması belirtileri görüldü ve bir hasta hastalığı nedeniyle komaya girdi. Bu hastada ayrıca nörolojik enfeksiyon belirtileri görüldü ve omurilik sıvısında beyaz kan hücreleri arttı. Neyse ki tespit edilen tüm hastalar sonunda iyileşti. Ancak araştırmacılar farelere ilk hastalarından ve kenelerden topladıkları WELV suşlarını verdiklerinde, virüsün beyne ulaşabildiğini ve bu hayvanlarda ölümcül enfeksiyonlara neden olduğunu gördüler.

Özet olarak söylemek gerekirse, kene gördüğünüz yerden koşarak kaçın. Ancak, buldukları her virüsle biyolojik silah geliştirmek için koşa koşa laboratuvarlara kapanan silah endüstrisi bu yeni keşfedilen virüsü geliştirerek gerçekten zombi virüsü üretebilir mi? Bu fantastik soru da aklımızın bir köşesinde kalsın.

Özel sağlık sigortasında fiyat artışları yüzde 300’ü buldu

Trafik poliçelerinden sonra özel sağlık poliçelerindeki artış da tüketiciyi zorluyor. 3-4 katına çıkan fiyatları değerlendiren sektör temsilcileri yüksek enflasyon artan hastane fiyatları ve kur belirsizliğini işaret etti. En düşük 10 bin TL olan…

CEMRE NUR KARACA

Özel sağlık sigortalarındaki fiyat artışı tüketici şikayetlerini de beraberinde getirdi. Şirketten şirekete fiyat oranları değişse de artışlar 3-4 katı buluyor. Hatta 4 katından fazla poliçe ücreti talep eden şirketlerden söz ediliyor. Örneğin en düşük 10 bin TL olan sağlık sigortası poliçesi 35 bin liraya kadar çıkabiliyor. En yüksek 80 bin TL olan poliçe, 150-160 bin TL’ye kadar yükseliyor. Tedavi şekline ve hasta yaşına göre 20 bin TL olan poliçe 150 bin liraya kadar ulaşabiliyor.

Fiyat artışını değerlendiren sektör temsilcileri zarar ettikleri için poliçelere zam yapmak zorunda kaldıklarını söyledi.

“Yüksek enflasyon ve kur artışı sektörü olumsuz etkiledi”

Yüksek enflasyon ve belirsiz kurun sektörü olumsuz etkilediğini söyleyen Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Türkiye Sigorta Acenteleri İcra Komitesi Başkanı Levent Korkut, “11 İldeki deprem ve sonucunda yaşanan olumsuzluklar, pandemi, döviz kurundaki artışlar, yüksek enflasyon, personel maliyetleri ve genel maliyetlerdeki artış poliçelerin fiyatını yukarıya çekti” dedi.

Hastane fiyatlarında da ciddi artışlar yaşandığına dikkat çeken Levent Korkut, “Hastane fiyatları da 3-4 kat artmış durumda. Tedavi ve ameliyat gibi alanların fiyatları da çok yükseldi haliyle sigortacılık sektörü de zarar ettiği için zam yapmak durumunda kaldı” açıklamalarında bulundu.

“Yüzde 8’e yakın cayma yaşanıyor”

Gelir kaybı olan tüketicilerin cayma haklarını kullandıklarını belirten Korkut, “SGK’ya bağlı çalışanlara ya yatarak ya da tamamlayıcı sağlık sigortası olarak paketler öneriyoruz. Normalde cayma talebi yüzde 15’leri buldu, ancak düşük poliçelere geçen tüketiciyle birlikte cayma oranı yüzde 8 civarında” dedi.

Özel hastanelere yabancı hasta talebi çok arttı”

Poliçelerde 4 katından fazla zam yapan firmaların da olduğunu söyleyen Aksigorta Genel Müdürü Uğur Gülen, ”Minimum 3-4 kat daha bile yükseğe çıkan fiyatlar bunun en büyük sebebi medikal ürünlerdeki yüksek enflasyon ve hastanelerdeki yabancı hastaların artışı” dedi.

Uğur Gülen, “Her sektörde olduğu gibi burada da arz talep oranı devreye giriyor. Özel hastanelere muazzam bir yabancı hasta talebi var. Bu kadar yüksek hasta talebi olunca da özel hastaneler kapasitelerini buraya ayırmaya başladı. Dolayısıyla da fiyatları yükselttiler” açıklamasında bulundu.

Düşük faiz yüksek kur politikası sektörü zor durumda bıraktı”

2022 Kasım ayında başlayan düşük faiz, yüksek enflasyon ve yüksek kur politikasının sektörü zor duruma düşürdüğünü söyleyen Gülen, “Sigorta sektörü poliçelerden zarar etmeye başladı. Sektörün en önemli kâr alanı sigorta ve mali gelir. Yaşanan ekonomik durumdan dolayı mali gelirden zarar edince mecburen sigorta tarafından yani poliçelerden kâr elde etmeye çalışıyoruz.” dedi.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!