Epilepsi hakkında merak edilen her şey!

26 Mart Dünya Epilepsi Farkındalık Günü’nde Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Ayhan Öztürk, epilepsi (sara) hastalığına en çok sorulan sorulara yanıt verdi.

Yaşam tarzında değişim yapmanın tedavisinde büyük önem arz ettiği epilepsi, bugün halen belli çevreler tarafından tam olarak anlaşılabilmiş bir hastalık değil. Halk arasında sara olarak bilinen, ancak “sara nöbetlerinde” yapılması gerekenler hakkında yeterince bilgi sahibi olunmayan bu hastalık hakkında size rehber niteliğinde bir haber hazırladık.

Halk arasında “sara” olarak tanımlanan epilepsi, halen yeterince açıklığa kavuşmuş bir hastalık değil. Epilepsi nöbetlerinde çok dikkatli olunması gerekiyor. Hastayı sarsmak veya bir şeyler koklatmak gibi uygulamaların yapılmaması da önemli. Çünkü sadece birkaç dakika süren epilepsi nöbetinde yapılacak uygulamalar hasta için hayati önem taşıyor. 26 Mart Dünya Epilepsi Farkındalık Günü’nde Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Ayhan Öztürk, epilepsi (sara) hastalığına en çok sorulan sorulara yanıt verdi.

Nörolojik bir hastalık olan epilepside en önemli bulgunun nöbet geçirme şeklinin olduğunu belirten Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Ayhan Öztürk: “Kişi hayatının herhangi bir döneminde, bir defaya mahsus olmak üzere epileptik nöbet geçirebilir ancak bu nöbet bir daha hiç olmayabilir veya değişen sıklıkla tekrarlayabilir. Bu nedenle epilepsi hastalığı, aslında “tekrarlayan” nöbetleri tanımlamak için kullanılır.” diyerek epileptik nöbetlerde en sık görülen bulguları ve ilk yardım için takip edilecek adımları anlattı.

Epilepsi, nörolojik bir hastalık

Epilepsi beyindeki sinir hücrelerinin artmış uyarılabilirliğindeki problemden kaynaklanan tekrarlayıcı ve geçici anormal elektriksel deşarjlar sonucu görülen nörolojik bir hastalıktır.

Nöbet geçirme şekli bulgu için önemli

Bir epilepsi hastasının nöbetinde düşme, vücutta kasılma titreme, bilinç kaybı gibi bulgular görülebilirken özellikle çocukluk çağında sık karşılaşılan bazı epilepsilerde, farkındalık birkaç saniye kadar kapanabilir ve hasta donuk bakmaya başlar.

Epilepsi her yaşta ve her cinsiyette görülebilir

Epilepsi her yaşta görülebilmekle birlikte 20’li yaşlar öncesi ve 60’lı yaşlar sonrasında görülmesi daha sıktır. Epilepsi hastalığı, erkek ve kadınlarda ırk ayrımı olmaksızın eşit olarak görülmektedir. Kişi hayatının herhangi bir döneminde, bir defaya mahsus olmak üzere epileptik nöbet geçirebilir ancak bu nöbet bir daha hiç tekrarlamayabilir veya değişen sıklıkla tekrarlayabilir. Bu nedenle epilepsi hastalığı aslında “tekrarlayan” nöbetleri tanımlamak için kullanılır.

Herhangi bir sebep tespit edilemeyebilir

Epilepsi hastalığı tanısı almış bireylerin yaklaşık olarak yarısında herhangi bir sebep tespit edilemeyebilir. Belli grup hastada ise gebelikte olan beyin gelişim problemleri, doğum sırasındaki nedenler, beyin enfeksiyonları, beyin tümörleri, beyin damar hastalıkları, bazı ilaçlar, zehirlenmeler, aşırı alkol alımı gibi nedenler nöbetlere neden olabilmektedir.

Epilepsinin iki türü var.

Generalize epilepsiler, beynin tüm bölgelerini etkileyen nöbetlerdir. En yaygın görülen alt tipi absans epilepsilerdir. Çocukluk çağında sık karşılaşılan absans epilepsilerde, farkındalık birkaç saniye kadar kapanabilir.

Diğer bir alt tip olan atonik nöbetlerdeyse tüm kaslarda ani bir gevşeme olurken tonik nöbetlerde atonik nöbetlerin aksine tüm kaslar kasılır ve hasta kesilen bir ağacın devrilmesi gibi aniden yere düşer. Fokal epilepsiler ise beynin bir kısmını etkileyen nöbetlerdir.

Epilepsi bölgesi beynin hangi fonksiyonuyla ilgiliyse nöbet sırasında o bölgeye ait belirti ve bulgular gözleniyor.

Epileptik nöbetlerde en sık görülen bulgular

  • Vücutta meydana gelen ani kasılmalar
  • Şuur kaybı
  • Çok seri bir biçimde baş sallama hareketi
  • Kol ve bacaklarda bir türlü kontrol edilemeyen sallantılar
  • Hızlı bir şekilde göz kırpmak
  • Sabit bir noktaya bakmak
  • Kısa bir süre seslere ya da konuşmalara tepki verememek
  • Korku, anksiyete veya dejavu gibi psikolojik belirtiler

Nöbet öncesi bazı bulgular görülebilir

Bazı alt gruplarda öncü belirtiler görülür. Bunlara “aura” adı verilir. Beynin hangi alanının anormal elektriksel aktiviteyle ilgili olduğunu gösteren bu belirtileri ise şu şekilde sıralayabiliriz;

  • Uyuşma
  • Hoş olmayan kokular alma
  • Görme veya duyma değişiklikleri
  • Ani korku hissi
  • Mide bulantısı veya midede baskı hissi

Epilepsi nöbetleri genellikle birkaç dakika sürer
Bu süre zarfında nöbet geçiren kişiyi güvende tutmak öncelikli hedef olmalıdır.

İlk yardım için takip edilecek adımlar

  • Nöbet bitene ve kişi tamamen uyanana kadar kişiyle birlikte kalmalı ve solunum yollarının açık olduğundan emin olmalısınız.
  • Nöbetten sonra kişinin güvenli bir yerde oturmasına yardım etmelisiniz.
  • Uyanan ve iletişim kurabilen kişiye basitçe ne olduğunu anlatmalısınız.
  • Nöbeti geçiren kişinin rahatlaması için onunla sakince konuşmayı denemelisiniz.
  • İlk yardımı yapan kişi olarak çevrenizdeki diğer insanları da sakinleştirmelisiniz ve
  • Kişinin eve veya güvenli bir ortama dönmesi sağlamalısınız.

Epilepsi nöbeti sırasında bunları yapmayın

  • Paniğe kapılmayın, bağırıp çağırıp korku içinde sağa sola koşturmayın.
  • Hasta dilini ısırmadıysa ağzını, çenesini açmaya çalışmayın.
  • Dişlerinin arasına parmak sokmaya çalışmayın.
  • Dişlerinin arasına kaşık ve benzeri nesneler koymaya çalışmayın.
  • Kasılan kol ve bacağı durdurmaya çalışmayın.
  • Hastayı sarsmayın ve bir şeyler koklatmaya çalışmayın.

Nöbetler genellikle acil tıbbi müdahale gerektirmez ancak aşağıdaki durumlarda acil yardım istenebilir:

  • Hasta daha önce hiç nöbet geçirmemişse,
  • Hasta, nöbetten sonra uyanmakta veya nefes almakta güçlük çekiyorsa,
  • Nöbet 5 dakikadan uzun sürdüyse,
  • Hasta, ilkinden kısa bir süre sonra ikinci bir nöbet geçiriyorsa,
  • Nöbet sırasında yaralanırsa,
  • Nöbet suda olursa ve
  • Hastanın diyabet, kalp hastalığı gibi bir sağlık problemi varsa ya da hamileyse acil yardım istenmelidir.

Kontrolsüz nöbetler hayatı olumsuz etkileyebilir

Kontrolsüz nöbetler hayatı olumsuz etkileyebilmekle birlikte hatta hayatı tehdit edebilmektedir. Nöbetler anksiyete ya da depresyona da sebebiyet verebilir. Bu süreçte hastaların moralini yüksek tutması ve stresten uzak durması özellikle önemlidir.

Epilepsinin tedavi sürecinde dikkat edilmesi gerekenler

Epilepsi hastalarının yaşam tarzında yapacakları değişiklikler tedavi sürecine olumlu yansıyabilmektedir. Bu doğrultuda yapılması gereken yaşam tarzı değişikliklerini şu şekilde özetleyebiliriz:

  • Aşırı alkol tüketiminden kaçınmak.
  • İlaçları doğru ve doktorunuzun söylediği şekilde almak.
  • Nikotin kullanımından uzak durup, sigarayı bırakmak.
  • Uykuyu yeterli düzeyde almak. Zira uyku eksikliği ve yetersiz uyku nöbeti tetikleyebilir.
  • Egzersiz yapmak.

Tanı koymada nöbeti gören kişinin ayrıntılı ve dikkatli olarak dinlenmesi önemli

Epilepsi hastalığı tanısını tek başına koyduran bir test yoktur. Tanı koymada en önemli nokta hastanın nöbeti hakkında etrafındakilerin verdiği bilgidir. Özellikle nöbeti gören kişinin ayrıntılı ve dikkatli olarak dinlenmesi gereklidir. Sonrasında yapılan ayrıntılı genel ve nörolojik muayene ardından bazı kan tetkikleri ve EEG (elektroensefalografisi) istenir. Tanı konulmasında en önemli tetkiklerden birisi EEG’dir. Beyin Bilgisayarlı Tomografi (BT) veya Beyin Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) epilepsi nöbetlerine neden olan olayların ya da yapısal bozuklukların ortaya konmasında yardımcı olur.

Epilepsi tedavi edilebilen bir hastalıktır

Tedavinin en önemli amacı nöbetlerin durdurulmasıdır. Tedavide çeşitli ilaçlar kullanılır ve ilaç seçimine karar verirken nöbetin tipi, atakların sıklığı, hastanın yaşı, eşlik eden diğer hastalıkların varlığı önem taşımaktadır. Hastaların çok büyük kısmında ilaç tedavisi ile nöbetler kontrol altına alınır. Belli bir grup ilaç tedavisine dirençli uygun hastada cerrahi tedavi ile de başarılı sonuçlar elde edilmektedir.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Estetik çok yakında yapay zeka ile seviye atlayacak!

Ünlü Estetik Cerrah Doç. Dr. Andaç Aykan, yapay zeka ile seviye atlayan estetik cerrahi teknolojilerini ve bizi yakın zamanda bekleyen gelişmeleri anlattı.

Ünlü Estetik Cerrah Doç. Dr. Andaç Aykan’a göre yakın zamanda “Genetik testler sayesinde kişiye özel tedavi planları yaygınlaşacak, üç boyutlu bio printing ile doku yenileme gerçekleşecek ve Mikroiğneleme ve Plazma Enerjisi ile iyileşme süresi kısalacak…

Dünya estetikte resmen çağ atladı. Andaç Bey, 20 yaş geriye götüren estetiğin sırrı nedir?

Doç. Dr. Andaç Aykan: Estetik cerrahide 20 yaş daha genç görünmenin sırrı, son yıllarda büyük gelişme gösteren teknoloji ve tekniklerin kullanımıdır. Modern ameliyat teknikleri ile endoskobik cihazların yüz estetik ameliyatlarına dahil edilmesi doğal ve etkili sonuçlara ulaşmamızı sağlıyor.

Cerrahi işlemlerin yanında cilt kalitesini arttıran dolgu ve mezoterapi ürünlerinin kullanımı ile cilt sıkılığını düzelten BBL (Broad Band Light) ve Altın İğne, Radyofrekans gibi teknolojilerin de kombine edilmesi en üst düzey sonuçları ortaya çıkarıyor.

Ne değişti de bu derece inanılmaz sonuçlar alınabiliyor? Eskiden estetik korkuturdu. Şimdi aksine doğru ellere güvenle teslim edebiliyor insanlar kendilerini. Ve bazı sonuçlar özellikle sizde gördüklerim gerçekten çok doğal.

Doç. Dr. Andaç Aykan: Estetik cerrahide 20 yaş gençleştirme gibi inanılmaz sonuçlar, gelişmiş teknolojiler ve tekniklerin, kişiselleştirilmiş yaklaşımlar esas alınarak deneyimli bir Estetik ve Plastik cerrahi uzmanı tarafından uygulanması ile ortaya çıkabilir.

Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanları cerrahi dışı (non-invaziv) uygulamalar ile estetik yüz cerrahisi uygulamalarını bir arada yapma yetkisine ve kabiliyetine sahiptir. Dolayısıyla yüz estetiğine bütünsel bir şekilde yaklaşıp, hastanın istekleri temel alınarak doğal sonuçlar ortaya çıkarabiliyoruz. Yani hastanın ihtiyaçlarına göre tedavi seçenekleri belirleniyor ve uygulanıyor.

Bunların yanında son yıllarda daha iyi ve güvenli malzemelerin kullanıma girmesi, radyofrekans, mikro-iğneleme gibi yüksek teknoloji cihazların kullanıma girmesi eskiye göre daha etkili ve kalıcı sonuçların ortaya çıkmasını sağladı.

Açık iletişim, detaylı ön görüşmeler ve tedavi sonrası takip ve destek, iyileşme süreçlerinin rahat geçmesini sağlıyor. Bu faktörlerin birleşimi, estetik cerrahi alanındaki ilerlemelerle birlikte, hastaların kendilerini daha güvende hissetmelerini ve estetik işlemlere olan güvenin artmasını sağladı.

Size en çok yabancılar geliyor. Sizi farklı kılan nedir?

Doç. Dr. Andaç Aykan: Uluslararası düzeyde tanınırlığımız ve başarılarımız, bizi dünya çapında tercih edilen bir klinik haline getirdi. Tedavi sürecinin her aşamasında hastalarımızla açık ve sürekli iletişimde bulunarak, onların isteklerini ve endişelerini dikkate alıyoruz. Bu faktörler, estetik cerrahide öne çıkmamızı ve ülkemiz içinden gelen hasta ve danışanlarımızın yanında yabancı hastaların da bizi tercih etmesini sağlayan ana unsurlardır.

Son dönemde hangi aletler, yöntemler sizi bile şaşırttı. Hangi yöntemler büyük fark yarattı diyebilirsiniz.

A.A. Yüz estetiğinde kullanılan endoskobik cihazların gelişimi ve klasik tedavi yaklaşımlarına kombine edilmesi önemli konularda avantajlar sağladı.

Dışarıdan görünmeyecek şekilde saçlı deri içerisinde yapılan sadece 2-3 cm’lik bir cilt kesisinden girilerek tüm alın, kaş, göz çevresi, orta yüz gibi alanlara net bir görüş açısıyla müdahale etmemizi sağlıyor. Bu cihazların bünyesinde bulunan kamera sistemleri net bir görüş açısı sağlıyor, böylece damar sinir gibi önemli anatomik yapıların hasarlanma riski belirgin ölçüde azalıyor.

Yine bu sistemler sayesinde derin ve kapalı yüz alanlarında kemik tıraşlaması gibi zor müdahaleler daha kolay yapılabiliyor. Tabi ki küçük bir kesiden girilip ilave yerlerden cerrahi kesi yapılmadığı için işlem sonrası daha konforlu ve hızlı bir iyileşme süreci yaşanıyor.

Cerrahi dışı yani non-invaziv tarafta ise yeni nesil BBL Işık tedavisi ve Altın İğne Radyofrekans cihazlarındaki gelişmeler dikkat çekmekte. Son yıllarda bu cihazların çıkan yeni versiyonları ile daha hızlı, etkili ve güvenli sonuçlar alıyoruz.

Bu teknolojiler özellikle cilt kalitesinde kesin ve net bir artış sağlıyor. Altın İğne Radyofrekans uygulamaları, cilt altı kolajen üretimini arttırarak cilt elastikiyetini ve kalınlığını artıyor, gözenekleri küçültüyor. BBL ışık tedavileri ise cilt lekelerini tedavi ederken daha parlak, homojen bir deri görünümü sağlıyor.

Yine non-invaziv yaklaşımlar arasında yer alan modern ve optimize edilmiş Mezoterapi ürünleri ile yakın zamanda kullanıma giren Kalıcı-geçici dolguları bir arada içeren yeni nesil dolgular cilt kalitesinin arttırılmasında fark yaratan ürün ve uygulamalar arasına girmiş durumda.

Sizin özellikle dikkat ettikleriniz, önem verdiğiniz hususlar neler?

A.A.: Cerrahi prosedürler ve diğer estetik uygulamalar sırasında sterilizasyon ve hijyen kurallarına titizlikle uyuyorum ve tüm ekipmanların ve malzemelerin steril olduğundan emin oluyorum. Alanımdaki en son teknolojileri ve yenilikleri takip ederek hastalarıma en güncel ve etkili çözümleri sunmak için ulusal ve uluslararası konferanslara katılıyor, sürekli eğitimler alıyor ve yeni teknikleri öğrenerek kendimi sürekli geliştiriyorum. Her hastaya özel olarak yaklaşarak, onların beklentilerini karşılamaya ve estetik yolculuklarını başarılı bir şekilde tamamlamalarına yardımcı olmaya büyük önem veriyorum.

Sizce iki sene içinde hangi yenilikleri görmeye başlayacağız?

A.A.: Estetik cerrahi ve medikal estetik alanında sürekli olarak yenilikler ve gelişmeler yaşanmakta. Önümüzdeki iki yıl içinde bu alanda hangi yeniliklerin ortaya çıkabileceğine dair bazı öngörülerim var:

ESTETİKTE DİKKAT ÇEKECEK YENİLİKLER

Genetik ve Biyoteknoloji: Genetik testler ve biyoteknolojik gelişmeler sayesinde, kişiye özel tedavi planları daha da yaygınlaşacak. Genetik yapı ve bireysel biyolojik özellikler göz önünde bulundurularak, en uygun tedavi yöntemleri belirlenebilecek.

Yapay Zeka ve Makine Öğrenimi: AI ve makine öğrenimi algoritmaları, bireysel hasta verilerini analiz ederek en uygun estetik çözümleri önerebilecek. Bu teknolojiler, tedavi sonuçlarının tahmin edilmesinde ve kişiselleştirilmiş planların oluşturulmasında önemli rol oynayacak.

Mikroiğneleme ve Plazma Enerjisi: Bu kombinasyon, cilt yenileme ve sıkılaştırma tedavilerinde daha fazla kullanılacak. Cilt üzerindeki etkileri artırırken iyileşme süresini kısaltacak.

Biyolojik Dolgular ve Büyüme Faktörleri: Biyolojik olarak uyumlu ve vücut tarafından emilebilen dolgular, daha doğal ve uzun süreli sonuçlar sağlayacak. Ayrıca, büyüme faktörleri ve kök hücre tedavileri, cilt yenileme ve onarım süreçlerini hızlandıracak.

Kök Hücre Tedavileri: Kök hücrelerin kullanımıyla cilt ve doku yenilenmesi daha da ileri seviyelere taşınacak. Bu tedaviler, yaşlanma belirtilerini geciktirmede ve cilt kalitesini artırmada etkili olacak. Şu an kullanımda olan daha olgunlaşmış (çok genç olmayan) MKH (Mezenkimal Kök Hücre)’lerin yerine daha genç ve etkili Alloblast ismi verilen Kök Hücrelerin kullanımı yaygınlaşacak.

Biyoprinting: Üç boyutlu bioprinting (biyo-baskı) teknolojisi, estetik cerrahide kullanılan doku mühendisliği uygulamalarını daha da geliştirecek. Özellikle yara onarımı ve doku yenileme gibi alanlarda büyük ilerlemeler sağlanacak.

Gelişmiş Lazer ve Ultrason Teknolojileri: Yeni nesil lazerler ve ultrason cihazları, daha etkili ve hassas tedavi imkânı sunacak. Cilt sıkılaştırma, kırışıklık giderme ve leke tedavileri gibi alanlarda daha iyi sonuçlar elde edilecek.

Nanoteknoloji: Nanoteknoloji ile geliştirilen yeni ürünler ve cihazlar, cilt bakımında devrim yaratacak. Bu teknolojiler, cilt altına daha derinlemesine nüfuz ederek etkilerini artıracak.

Minimal İnvaziv Prosedürler: Daha az travmatik ve hızlı iyileşme süresi gerektiren prosedürler yaygınlaşacak. Bu, hastaların günlük yaşamlarına daha hızlı dönmelerini sağlayacak. Mezoterapi yaklaşımları sayısı botoks ve dolgu uygulamalarını geçecek.

İyileşme Sürecini Destekleyen Ürünler: Ameliyat sonrası iyileşmeyi hızlandıran ve komplikasyon riskini azaltan yeni ürünler ve tedavi yöntemleri geliştirilecek.
Bu yenilikler, estetik cerrahi ve medikal estetik alanında daha güvenli, etkili ve kişiye özel tedavi seçenekleri sunacak. Bu sayede, hastalar daha doğal ve tatmin edici sonuçlar elde ederken, iyileşme süreçleri de daha rahat ve hızlı olacak. Estetik cerrahideki bu ilerlemeler hem doktorlar hem de hastalar için heyecan verici bir geleceği işaret ediyor.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Özel sağlık sigortasında fiyat artışları yüzde 300’ü buldu

Trafik poliçelerinden sonra özel sağlık poliçelerindeki artış da tüketiciyi zorluyor. 3-4 katına çıkan fiyatları değerlendiren sektör temsilcileri yüksek enflasyon artan hastane fiyatları ve kur belirsizliğini işaret etti. En düşük 10 bin TL olan…

CEMRE NUR KARACA

Özel sağlık sigortalarındaki fiyat artışı tüketici şikayetlerini de beraberinde getirdi. Şirketten şirekete fiyat oranları değişse de artışlar 3-4 katı buluyor. Hatta 4 katından fazla poliçe ücreti talep eden şirketlerden söz ediliyor. Örneğin en düşük 10 bin TL olan sağlık sigortası poliçesi 35 bin liraya kadar çıkabiliyor. En yüksek 80 bin TL olan poliçe, 150-160 bin TL’ye kadar yükseliyor. Tedavi şekline ve hasta yaşına göre 20 bin TL olan poliçe 150 bin liraya kadar ulaşabiliyor.

Fiyat artışını değerlendiren sektör temsilcileri zarar ettikleri için poliçelere zam yapmak zorunda kaldıklarını söyledi.

“Yüksek enflasyon ve kur artışı sektörü olumsuz etkiledi”

Yüksek enflasyon ve belirsiz kurun sektörü olumsuz etkilediğini söyleyen Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Türkiye Sigorta Acenteleri İcra Komitesi Başkanı Levent Korkut, “11 İldeki deprem ve sonucunda yaşanan olumsuzluklar, pandemi, döviz kurundaki artışlar, yüksek enflasyon, personel maliyetleri ve genel maliyetlerdeki artış poliçelerin fiyatını yukarıya çekti” dedi.

Hastane fiyatlarında da ciddi artışlar yaşandığına dikkat çeken Levent Korkut, “Hastane fiyatları da 3-4 kat artmış durumda. Tedavi ve ameliyat gibi alanların fiyatları da çok yükseldi haliyle sigortacılık sektörü de zarar ettiği için zam yapmak durumunda kaldı” açıklamalarında bulundu.

“Yüzde 8’e yakın cayma yaşanıyor”

Gelir kaybı olan tüketicilerin cayma haklarını kullandıklarını belirten Korkut, “SGK’ya bağlı çalışanlara ya yatarak ya da tamamlayıcı sağlık sigortası olarak paketler öneriyoruz. Normalde cayma talebi yüzde 15’leri buldu, ancak düşük poliçelere geçen tüketiciyle birlikte cayma oranı yüzde 8 civarında” dedi.

Özel hastanelere yabancı hasta talebi çok arttı”

Poliçelerde 4 katından fazla zam yapan firmaların da olduğunu söyleyen Aksigorta Genel Müdürü Uğur Gülen, ”Minimum 3-4 kat daha bile yükseğe çıkan fiyatlar bunun en büyük sebebi medikal ürünlerdeki yüksek enflasyon ve hastanelerdeki yabancı hastaların artışı” dedi.

Uğur Gülen, “Her sektörde olduğu gibi burada da arz talep oranı devreye giriyor. Özel hastanelere muazzam bir yabancı hasta talebi var. Bu kadar yüksek hasta talebi olunca da özel hastaneler kapasitelerini buraya ayırmaya başladı. Dolayısıyla da fiyatları yükselttiler” açıklamasında bulundu.

Düşük faiz yüksek kur politikası sektörü zor durumda bıraktı”

2022 Kasım ayında başlayan düşük faiz, yüksek enflasyon ve yüksek kur politikasının sektörü zor duruma düşürdüğünü söyleyen Gülen, “Sigorta sektörü poliçelerden zarar etmeye başladı. Sektörün en önemli kâr alanı sigorta ve mali gelir. Yaşanan ekonomik durumdan dolayı mali gelirden zarar edince mecburen sigorta tarafından yani poliçelerden kâr elde etmeye çalışıyoruz.” dedi.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız! 

Erkek Hemşireden Yoğun Bakımdaki Hastaya Cinsel İstismar İddiası !

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Göğüs Hastalıkları Yoğun Bakım Ünitesinde kanser hastasına cinsel istismar olayı ile gündeme geldi. 

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Göğüs Hastalıkları Yoğun Bakım Ünitesinde kanser hastasına cinsel istismar olayı ile gündeme geldi.

Alınan bilgiye göre hastanede görevli bir sağlık çalışanı, yöneticisine Göğüs HAstalıkları Yoğun Bakım Ünitesinde çalışan bir erkek hemşirenin, 61 yaşındaki kanser hastasına cinsel saldırada bulunduğunu ihbar etti. Diğer hemşirelerin de görüşünü alan Sağlık Bakım Müdürü olayı polise bildirdi. Şikayet üzerine erkek hemşire E.K, ekipler tarafından gözaltına alındı. Yoğun Bakımda cinsel istismara uğradığı öne sürülen hasta ise bir kaç gün sonra hastanede yaşamını yitirdi. İzmir Adli Tıp Kurumunda yapılan otopsinin ardından cenaze ailesine teslim edildi. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

20 Yıl Sonra Tanı Alan Hastalar Var

Herediter Anjioödem hakkında, tanısı 20 yıl sonra konulabilen hastalar olduğu bildirdi.

Herediter Anjioödem hakkında, tanısı 20 yıl sonra konulabilen hastalar olduğu bildirdi.

Tüm dünyada 16 Mayıs tarihinde kutlanan “Dünya Herediter Anjioödem Günü” kapsamında Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği (AİD) Herediter Anjiyoödem Hastaları Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği (HAÖDER) ile Ankara’daki kahvaltı etkinliğinde buluştu.

Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği ve HAÖDER Hasta ve Hekimleri Buluşturdu

Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği ve HAÖDER, Dünya Herediter Anjioödem Günü etkinlikleri kapsamında, Ankara’da hastaları ve hekimleri kahvaltı etkinliğinde buluşturdu. Katılımcılar hem baharın coşkusunu açık alanda aktiviteler yaparak yaşadılar hem de nadir görülen Herediter Anjioödem hastalığı ile ilgili önemli bilgiler edindiler. Deri ve iç organlarda, tekrarlayan şişliklerin oluşması ile karakterize nadir görülen kalıtsal bir hastalık olan Herediter Anjioödem (HA) adında “Herediter” sözcüğü hastalığın kalıtsal yönünü, “Anjioödem” sözcüğü ise oluşan şişlikleri ifade ediyor. Toplumda her 10 bin kişide 1 görüldüğü için nadir kabul edilen bu hastalıkta “anjioödem” olarak isimlendirilen şişlikler gırtlakta olduğunda hastanın nefes almasını güçleştirerek ölüme neden olabiliyor. Şişlikler barsak duvarındaki olduğunda barsak düğümlenmesi ile karıştırılarak gereksiz ameliyatlara sebebiyet verebiliyor. Ülkemizde şu an tanı konmuş herediter anjioödemli hasta sayısının yaklaşık 500 kadar olduğunu belirten AİD Başkanı Prof. Dr. Dilşad Mungan, “Ancak ülkemizde yaklaşık 1500 kadar hasta olduğu düşünülmektedir; akraba evliliğinin yaygın olması nedeni ile hasta sayısı daha fazla da olabilir. Rakamlardan anlaşılabileceği gibi Türkiye’de bu hastaların büyük çoğunluğu henüz tanı almamıştır. Çünkü Anjioödem atakları sıklıkla ″alerji” ile karışabilir ve sanki bir alerjiymiş gibi tedavi edilir ise hastanın hayatı tehlikeye girebilir. Çünkü alerji ilaçları bu hastalığın tedavisinde etkili değildir ve yaşamı tehdit eden atakları durduramazlar” diye konuştu.

“Hekimlerin Aklına Gelmeyen Bir Yetim Hastalıktır”

Hastaların yaklaşık olarak yarısının hayatlarında en az bir defa solunum yolunda tıkanma yaşadığını ifade eden Mungan, “En korkulan atak şekli budur; çünkü tanı almamış hastalar doğru tedavi edilmediklerinde yaklaşık her 4 kişiden 1’i atak sırasında hayatını kaybeder. Ölüm riskini ortadan kaldırmak için yapılabilecek en iyi şey hastaların doğru tanı almasını sağlamaktır. Ülkemizde bir herediter anjioödem hastası yakınmaları başladıktan ortalama 20 yıl sonra tanı almaktadır. Bunun en önemli nedeni tanının hekimlerin aklına gelmemesidir. Bu yüzden “yetim” hastalık sınıfında kabul edilir” dedi. Bu hastalıktan kuşku duyulduğunda tarama testi olarak kompleman-4 düzeyleri bakılması gerektiğini hatırlatan Mungan bu testin hem ucuz hem de ülkemizin hemen her yerinde mevcut olduğunu ifade ederek şunları söyledi: “Kompleman-4 düzeyi düşük saptanan hastalarda tanıyı doğrulamak için “C1 İnhibitör düzeyi” ve “C1 inhibitör fonksiyonunun bakılması gerekir.”

“Bu. Hastalık Okul ve İş Hayatındaki Başarıyı Önlüyor

“Hastaların neredeyse tümü bu hastalığın okul ve iş hayatında başarılı olmalarını engellediğini düşünmekte ve belirsizliğin getirdiği ciddi psikolojik sorunlar ile karşı karşıya bulunmaktadırlar. Hastalığın ataklarını her türlü travma, stres, enfeksiyon başlatabileceği gibi bazı hormonlar ve ilaçlar da tetikler. Tanısı konan hastalarda bu hormonların, ilaçların kullanılmaması ve hastanın travmalardan kaçınması gerekir. Ancak her zaman atakları tetikleyen bir etmen saptanamayabilir.” Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği, hastalığın hekimlerce daha iyi tanınması için hem bağımsız olarak hem de Sağlık Bakanlığı ile ortaklaşa eğitimler ve bilgilendirme toplantıları düzenliyor. Bunun amacı hastalık farkındalığının hem toplumda hem de hekimler arasında arttırılması. Her yıl Dünya herediter anjioödem günü olan 16 Mayıs ve takip eden haftada bir araya geliyoruz. Ülkemizde bu amaçla kurulan hasta destek grupları Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği ile iş birliği halinde çalışarak hastalığa karşı farkındalık yaratmaya çalışıyor. Sonuç olarak Türkiye’de hekimlerin ve toplumun duyarlılığının artması ile HEREDİTER ANJİOÖDEM hastalarının doğru tanı ve tedaviye ulaşmaları mümkün olabilecek Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği hem bağımsız eğitim ve bilgilendirme etkinlikleri ile hem de Sağlık Bakanlığı ile gerçekleştireceği ortaklaşa çalışmalar kapsamında hastaların doğru tanı ve tedaviye ulaşmasını kolaylaştırmaya devam ediyor. (BSHA)

Multipl Skleroz Hakkında Doğru Sanılan 8 Hatalı Bilgi!

Multipl Skleroz, etkisini sinir sisteminde gösteren ve ataklarla gelişen kronik bir sinir sistemi hastalığı olarak tanımlanıyor.

Multipl Skleroz, etkisini sinir sisteminde gösteren ve ataklarla gelişen kronik bir sinir sistemi hastalığı olarak tanımlanıyor. Vücudu dışarıya karşı korumakla görevli olan bağışıklık sistemi kendi hücrelerini tanıma özelliğine sahip. Ancak bilinmeyen bir etken nedeniyle sistem bozulursa, bağışıklık sistemi özellikle sinir iletimini sağlayan beyin ve omurilikteki hücrelere karşı saldırı düzenliyor. Sinir hücreleri arasındaki iletimi sağlayan miyelin kılıfının hasarı sonucunda da Multipl Skleroz oluşuyor. MS hastalığının dünya çapında 2 milyondan fazla, ülkemizde de yaklaşık 50 bin kişiyi etkilediği tahmin ediliyor. Bu hastalık güçsüzlük, uyuşma, yürüme bozukluğu, dengesizlik ve görme bozukluğu gibi durumlara yol açtığı için hastaların günlük yaşamlarını olumsuz etkileyebiliyor. Aslında günümüzde erken teşhis, doğru tedavi, düzenli takip ve yaşam tarzında yapılan değişiklerle MS hastaları uzun ve kaliteli bir yaşam sürebiliyor. Acıbadem Altunizade Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Ezgi Yakupoğlu, ancak Multipl Skleroz ile ilgili toplumda doğru sanılan hatalı bilgilerin teşhis ve tedavi açısından gecikmelere yol açtığına dikkat çekerek, “Bu gecikme de hastaların günlük yaşam aktivitelerinin olumsuz etkilenmesine ve hastalığın daha kötü seyretmesine neden olabiliyor. Dolayısıyla MS hastalığının belirtilerini bilmek ve zamanında hekime başvurmak çok önemlidir” diyor. Nöroloji Uzmanı Dr. Ezgi Yakupoğlu, toplumda Multipl Skleroz hakkında doğru sanılan hatalı bilgileri anlattı; önemli öneriler ve uyarılarda bulundu! 

Multipl Skleroz erken dönemde teşhis edilemez. YANLIŞ!

DOĞRUSU: Multipl Skleroz, nöroloji hekimlerine doğru zamanda başvurulduğu takdirde, ayrıntılı bir hasta hikayesi ve muayene ile gerekli tetkikler sonrasında, erken dönemde rahatlıkla teşhis edilebiliyor. Kol ve/veya bacaklarda güçsüzlük ile uyuşma, dengesizlik, yorgunluk, çift görme ve görme bulanıklığı, konuşma bozukluğu gibi yakınmalar, Multipl Skleroz’un sık görülen belirtilerinden. Dolayısıyla bu yakınmalarda zaman kaybetmeden hekime başvurmak, hastalığın erken teşhis edilmesinde kilit rol üstleniyor. 

Kontrol altına alınamayan bir hastalıktır. YANLIŞ! 

DOĞRUSU: Toplumdaki yaygın inanışın aksine, Multipl Skleroz günümüzde ilaç tedavisiyle kontrol altına alınabiliyor. MS hastalığına yönelik, ataklar sırasında ve uzun dönem koruyucu olarak etki eden ilaç seçenekleri mevcut. Son yıllarda artan çalışmalar doğrultusunda, hastalığın seyrine veya hastanın bireysel özelliklerine göre çok sayıda ilaç seçeneklerinden yararlanılıyor. Nöroloji Uzmanı Dr. Ezgi Yakupoğlu, ilaçların enjeksiyon ve tablet formu olmak üzere iki gruba ayrıldıklarını belirterek, “Seçilecek olan ilaçlarda hastaya özgü bireysel özellikler ve tercihler göz önünde bulunduruluyor. Düzenli bir takiple birlikte ilaçlar arasında geçişler yapılabiliyor ve bu sayede yöntemler çok daha etkili olabiliyor” diyor. 

Her MS hastası tekerlekli sandalyeye mahkumdur. YANLIŞ!

DOĞRUSU: Multipl Skleroz; klinik izole sendrom, ataklarla seyreden ve ilerleyici seyreden olmak üzere temelde 3 alt gruba ayrılıyor. Klinik izole sendrom ile ataklarla seyreden MS iyi seyirli oluyor ve hastalarda yüzde 85 gibi yüksek bir oranda görülüyor. Kötü seyirli olan ilerleyici tip MS ise hastaların yüzde 15 oranını etkiliyor. Dolayısıyla uygun tedavi ve düzenli takiplerle çoğu hastanın bulguları rahatlıkla kontrol altına alınabiliyor. Böylece hastalar etkin tedaviyle günlük yaşamlarına sorunsuz bir şekilde devam edebiliyor.

Genetik geçişli bir hastalıktır. YANLIŞ!

DOĞRUSU: Ailesel bir geçiş söz konusu olsa da Multipl Skleroz’un genetik geçişli bir hastalık olduğu net olarak kanıtlanmamış. Genetik ve çevresel etkenler hastalığın gelişiminde birlikte rol alıyor. Ailesinde MS olan bir kişi normal popülasyona göre daha riskli olmakla birlikte bu durum hastalığın genetik geçişli olduğunu göstermiyor. Sigara, diyet, güneş ışığına fazla maruz kalmak, stres, D vitamini eksikliği ve geçirilmiş enfeksiyonlar çevresel etkenler arasında yer alıyor.

Multipl Skleroz hastaları yazın dışarı çıkmamalıdır. YANLIŞ! 

DOĞRUSU: Multipl Skleroz’un semptomları yoğun egzersiz veya ısı artışı durumlarında şiddetlenebiliyor. Nöroloji Uzmanı Dr. Ezgi Yakupoğlu,  ancak bu durumun hastaların yaz aylarında asla dışarı çıkamayacakları anlamına gelmediğine işaret ederek, “Hastalar, saunaya gitmemek veya tatillerde sıcakların çok yoğun yaşandığı ayları tercih etmemek gibi önlemlerle aşırı sıcak ortamlardan olabildiğince kaçınarak, günlük hayatlarına devam edebilirler. Günlük hayatın içinde olmak aynı zamanda psikolojik olarak da destek sağladığı için hastalığın tedavisinde de önem taşıyor.” bilgisini veriyor.   

MS hastası kadınların hamile kalmaları sakıncalıdır. YANLIŞ!

DOĞRUSU: Hormonal denge açısından farklı özellikler taşımak gibi bazı etkenler nedeniyle kadınlarda erkeklere nazaran iki kat fazla görülen MS, özellikle 20-40’lı yaşlar arasındaki doğurganlık çağında gelişiyor. Dolayısıyla MS hastası kadınların en büyük endişelerinden biri, anne olma şansını yitirmek oluyor. Nöroloji Uzmanı Dr. Ezgi Yakupoğlu, Multipl Skleroz’un hamile kalmaya ve doğum yapmaya kesinlikle engel oluşturmadığını vurgulayarak, “Hastalık aktivitesini kontrol altına alan ilaçlar sayesinde hastalar hem doğum yapabiliyor hem de emzirebiliyorlar. Bu noktada önemli olan asıl konu, hastaların hamilelik planlamalarını kendilerini takip eden nöroloji hekiminin kontrolünde yapmalarıdır.” bilgisini veriyor. 

Multipl Skleroz’da egzersiz yapmaktan kaçınılmalıdır. YANLIŞ! 

DOĞRUSU: Multipl Skleroz hastaları kendilerini diğer kişilere göre daha yorgun hissedebiliyorlar. Ancak bu sorunla başa çıkmak için yapılabilecek en önemli şey düzenli egzersiz yapmaktır. Zira egzersiz sağladığı faydaların yanı sıra hareketsiz kalmanın yol açabileceği pek çok sorunu önlemesi açısından da değer taşıyor. “Kaliteli bir yaşam için MS hastalarına düzenli egzersiz yapmaları, sağlıklı beslenmeleri ve sigara içmemeleri konusunda mutlaka gerekli bilgilendirmeler yapılıyor” diyen Dr. Ezgi Yakupoğlu, sözlerine şöyle devam ediyor: “Ancak egzersizin hem sıklığı hem de tipi açısından hasta ve doktor mutlaka iletişim halinde olmalıdır. MS hastaları için en ideal egzersiz türleri ise yürüyüş, yüzme ve bisiklet gibi aerobik egzersizleridir.” diyor. 

Multipl Skleroz hastaları çalışamaz. YANLIŞ!

DOĞRUSU: MS hastalarının çok büyük bir kısmı günlük yaşamlarına aynı şekilde devam edebiliyor ve işlerini rahatlıkla yapabiliyorlar. Nöroloji Uzmanı Dr. Ezgi Yakupoğlu, “Önemli olan, doktor ile hasta arasında güven içeren bir iletişimin kurulması ve düzenli takiplerin yapılmasıdır” diye konuşuyor. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Çınarlar ve gençler, Gündüz Yaşam Merkezi’nde buluştu

Karşıyaka’da yaşayan Alzheimer hastaları ve yakınlarına hizmet veren Karşıyaka Belediyesi Gündüz Yaşam Merkezi, İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Nedim Uysal Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencilerini misafir etti.

Karşıyaka’da yaşayan Alzheimer hastaları ve yakınlarına hizmet veren Karşıyaka Belediyesi Gündüz Yaşam Merkezi, İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Nedim Uysal Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencilerini misafir etti. Merkezde Alzheimer hastası çınarlar ile bir araya gelen 10. sınıf öğrencileri, sergiledikleri vals gösterisi ile göz doldurdu.

BİRLİKTE DANS ETTİLER

Nesiller arası iletişim ve etkileşimi artırmak, müziğin gücünden de faydalanarak Alzheimer hastası bireylerde olumlu duygular uyandırmak amacıyla düzenlenen etkinlik sayesinde yaş almış büyükler sosyalleşme imkanı buldu. İleri yaştaki büyükler ile lise öğrencileri birlikte dans ederek keyifli anlar yaşadı. Büyükler ile sohbet de eden gençler; merkezde zaman geçirme fırsatı buldukları için mutlu olduklarını dile getirdi.

“İYİ Kİ VARSINIZ”

Bir hasta yakını da etkinlik sayesinde hastaların sosyalleşme fırsatı bulduğunu belirterek “Hastalarımız çok mutlu oldu. Her ne kadar unutsalar dâhi bir an yaşadıkları o mutluluğu sağlayan, olmazsa olmaz dediğimiz herkese sonsuz teşekkürler, iyi ki varsınız” diye konuştu. Etkinliğe İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Nedim Uysal Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü Aslı Akı, okul öğretmenleri Gonca Yavaş ve Çimen Yalçın, Türkiye Alzheimer Derneği İzmir Şube Başkanı Belgin Karavaş ile hasta ve hasta yakınları da katıldı.

DAHA KALİTELİ BİR YAŞAM İÇİN

Türkiye Alzheimer Derneği İzmir Şubesi iş birliğiyle hizmet sundukları merkezde, Alzheimer hastaları ve yakınlarının yaşam kalitelerini iyileştiren çalışmalar yapmaya devam edeceklerini vurgulayan Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay “Son yıllarda görülme sıklığı gittikçe artan Alzheimer hastalığı, dünyanın en büyük sağlık sorunlarından biri haline geldi. Bu hastaları sosyalleştirmek ve bazı tedavi programlarına almak gerekiyor ki onları da normal yaşama katalım. Dolayısıyla bu alanda daha fazla hizmet verilmesi gerektiğini düşünerek, geçtiğimiz yıl Dünya Alzheimer Günü’nde merkezimizin açılışını gerçekleştirdik. Aylar içerisinde çok sayıda hasta ve hasta yakını merkezimizden yararlanma imkanı buldu, eğitim ve etkinliklerimize katıldı. İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Nedim Uysal Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencilerinin ziyareti de hem çınarlarımızın sosyalleşmesi hem de gençlerimizin farkındalık kazanması anlamında çok yararlı bir etkinlik oldu. Her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Erken teşhiste yapay zeka desteği

Bilim insanları, meme kanserinin vücutta yayılıp yayılmayacağını erken tahmin edebilmek için bir yapay zeka modeli geliştirdi.

King’s College of London’daki bilim insanları tarafından yürütülen ve Journal of Pathology by Breast Cancer Now’da yayımlanan bir araştırma, onkologların agresif meme kanseritürlerinin, hastanın lenf düğümlerindeki değişikliklere dayalı olarak yayılıp yayılmayacağını tahmin edebilecek bir yapay zeka modeli geliştirdiğini ortaya koydu. Araştırmacılar, üçlü negatif meme kanseri (TNBC) olan kadınların lenf düğümlerindeki bağışıklık tepkisini analiz etmek için yapay zeka kullanmayı, böylelikle hastalığın yayılma olasılığının daha iyi ölçebilmeyi umuyor.

Lenf düğümleri, vücudun enfeksiyon ve hastalıklarla savaşmasına yardımcı olmak için kritik önemde olan vücuttaki doku yığınları olarak biliniyor. Bunların bağışıklık tepkisinin erken analiz edilmesi ise hayati önem taşıyor. Meme kanseri hücreleri yayılmaya başladığında hastalar genel olarak daha yoğun tedavi sürecine geçmek zorunda kalabiliyor.

350 HASTADA DENENDİ

Yapay zeka modeli üzerinde çalışan bilim insanları ise kanser hücrelerinin bağışıklık tepkilerine göre yayılıp yayılmayacağını tahmin etmenin mümkün olduğuna inanıyor. Söz konusu model, yaklaşık 350 hasta tarafından biyobankalara bağışlanan 5 binden fazla lenf nodu üzerinde test edildi.

patronlardunyasi.com

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Bipolar Bozukluk

Bipolar Bozukluk için bilgi mi arıyorsunuz? Bipolar Bozukluk makalesine göz atın ve Bipolar Bozukluk hakkında daha fazla bilgi edinin

Atak ortaya çıkmadan bazı belirtiler görülür, örneğin uyku bozuklukları başlar; böyle durumlara karşı ailenin uyanık olması, hastanın doktorunu hasta hakkında bilgilendirmesi, hastaya erken müdahale edilip erken şekilde tedavi edilmesi açısından önemlidir.

ÇEVREMİZDE bulunan bazı insanların gelirlerinin çok üstünde harcamalar yaptıklarını ve borç yükü altına girdiklerini görüyor veya duyuyoruz. Bu gibi hesapsız yapılan aşırı harcama davranışının altında psikolojik sorunlar yatmakta olabilir. Bu kişiler, yapmış oldukları aşırı harcamaların bir rahatsızlık sonucu olduğunu bilmiyor veya yapmış oldukları davranışların normal olduğunu iddia ediyor olabilirler.

“Bipolar bozukluk” olarak tanımlanan bu hastalığın mani döneminde, hastalar kendilerini çok mutlu, enerjik, kıpır kıpır ve yerinde duramayan bir ruh hâlinde hissettikleri için aşırı para harcama, cebindeki parasını dağıtma, bankadan krediler çekip başkalarının ihtiyaçları için harcama, gayrimenkullerini satışa çıkarma gibi davranışlar gösterebilirler. Sonuç olarak bu durumdan sadece kişinin kendisi değil, aile ve çevresindeki insanlar da etkilenir. Aile içinde çatışma ve anlaşmazlıklar yaşanır.

Mani döneminde para harcama davranışı çok fazla artar; bazen öyle borçlar yaparlar ki atak geçtikten sonra, “Ben ne yapmışım? Bu harcamaları ben mi yaptım?” diye pişmanlık duyarlar.

Bipolar bozukluk nedir?

Bipolar bozukluk, diğer bir adıyla “manik depresif bozukluk”, kişinin ruh hâli, enerjisi, konsantrasyonu ve günlük yapılan aktivitelerini yerine getirme becerisini etkileyen psikolojik bir rahatsızlıktır.

Bipolar bozukluk, kısaca “maniden depresyona kadar uzanan ruh hâlindeki aşırı değişiklikler” olarak tanımlanır. Zaman zaman bu kişilerin ruh hâlinde iniş ve çıkışlar olduğu gibi, bu kişilerin normal ruh hâlinde oldukları dönemler de olabilir. Diğer bir adıyla “iki uçlu duygu durum bozukluğu” yani “çift ruh hâli değişimi” de diyebiliriz buna.

Bipolar bozukluk, süresi uzun ve karmaşık bir duygu durum hastalığıdır. Manik, hipomanik ve depresif ataklar olarak ortaya çıkabilir. Hasta olmayan insanların ruh hâllerinde (anî) iniş çıkışlar olmaz. Fakat bipolar bozukluk tanısı almış hastaların ruh hâllerinde, gündelik hayatlarını etkileyecek şekilde iniş çıkışlar olduğu gözlenebilir.

Bipolar bozukluk neden kaynaklanır?

Kesin nedeni bilinmemekle birlikte, ailede, birinci derecede yakın akrabalarda varsa görülme oranı yüzde 25’tir. Genetik olması önemli olmakla birlikte tek sebep bu değildir. Tek yumurta ikizlerinden birinde bipolar bozukluk varsa, diğer ikizde bu hastalığın görülme olasılığı yüzde 45’e, hatta yüzde 60’a kadar yükselmektedir. Yapılan araştırmalar, bu hastalığın beyindeki bazı biyokimyasal maddelerdeki bir dengesizliğin sonucu olduğunu düşündürmektedir.

Bipolar bozukluk, genellikle 15-24 yaş arasında görülür ve genellikle yaşam boyu sürer. Her yaşta görülebilir (7’den 77’ye) ama en sık 20’li yaşların başında başlar. Kadın ve erkek arasında görülme sıklığı açısından bir fark yoktur. Bu hastalığın dönemlerine göz atacak olursak, bir tanesi taşkınlık (mani), diğeri ise çökkünlük (depresyon) dönemleridir. Hastalığın birbirine zıt iki evresi vardır.

Mani veya taşkınlık dönemi, duygu durumun çok yükseldiği, hastanın aşırı coşkulu ve mutlu olduğu dönemlerdir. Bu dönemde hastanın zihninde abartılı düşünceler âdeta yarış içinde olur. Ayağı yere basmayan projeler, büyük fikirler, kendini aşırı enerjik hissetme, uyku ihtiyacında azalma, bir iki saatlik uyku ile ayakta kalabilme, hatta uykuya ihtiyacı olmadığını söyleme, sonunu düşünmeden önemli kararlar alma eğilimi, çok fazla para harcama, süratli araba kullanma gibi belirtileri örnek olarak verebiliriz.

Bipolar bozukluğun mani dönemi belirtileri şunlardır: Sürekli heyecanlı hissetmek, aşırı derecede enerjik hissetmek, iyimserlik, az uyumak, düşünce değişimindeki hız, hızlı konuşmak, cinsel istekte artış, dikkat dağınıklığı, iştah problemi, alkol ve uyuşturucu kullanmak…

Bipolar bozukluğun depresyon dönemi belirtileriyse şunlardır: Enerji düşüklüğü, ümitsizlik hissi, unutkanlık, iştah problemleri, hiçbir şeyden zevk alamamak, yorgunluk, aileden ve yakın çevreden uzaklaşmak, kendini değersiz hissetmek, içe kapanıklık…

Mani döneminde bazı hastalar müthiş fikirlerinin olduğunu, harikulâde işler yapacaklarını söyleyerek tedavi olmayı reddedebilirler. Dürtüsel hareket ettikleri için alacakları yanlış kararlar veya uygunsuz iş anlaşmaları, hasta ve ailesini sıkıntıya sokmaktadır. Depresyon döneminde ise mani döneminin tam zıddı bir ruh hâli gözlemlenir. Bu dönemde üzüntü, ağlama, değersizlik, suçluluk gibi problemler ortaya çıkabilir. Buna ek olarak, intihar girişiminde bulunabilirler.

Ailenin de bu hastalık hakkında bilgi sahibi olması gerekir. Hastaya nasıl davranmaları gerektiği ve yaşanması muhtemel durumlar karşısında nasıl tedbirler alınması gerektiğini öğrenerek, hem kendileri bilinçlenmiş olacak, hem de hastanın davranışlarının bir hastalık sonucu olduğunu kabul edip bilinçli şekilde yaklaşmış olacaklardır. Bu hastalık hakkında evde aile, okulda öğretmen, iş yerinde işveren bilgi sahibi değilse, hastanın hayatı daha da zorlaşıyor. Hasta, kendisinden beklenti içinde olan insanların beklentisini yerine getiremez ve böylece sırtındaki yük ağırlaşır, bu yükün altında ezilir. Yaşamış olduğu başarısızlıkların hastalığından dolayı olduğunu anlattığı zaman ise öğretmeni veya işvereni kendisine inanmayabilir. Bu durumda hasta kendisini işe yaramaz, hiçbir şeyi beceremeyen biri olarak görüp içine kapanır.

Bu hastalığa sahip olmak veya bu hastalığı yaşıyor olmak, kimsenin hatası ya da suçu değildir. Kendinizi ya da bir başkasını suçlamayın! “Böyle bir hastalık var ve bununla yaşamaya alışmalıyım” diyerek, kabullenip bilinçli hareket edildiği sürece üstesinden gelinemeyecek sorun yoktur. Burada hastanın ailesine de sorumluluk düşüyor. Onu anlamaya çalışmak, destek olmak, sevildiğini hissettirmek çok önemli! Çünkü bu hastalar çok kırılgan oluyor, çevrelerindeki insanların kendilerini anlamadıklarını, kendilerinden beklenti içinde olduklarını, örneğin “Bir an önce okulunu bitirip iş bul, bir işe girip düzenli çalış” gibi istek ve beklentileri olduğunu söylüyorlar. Atak dönemlerinde bu beklentiler kişiyi çok zorluyor.

Bipolar bozuklukta tedavi yöntemleri

Bipolar bozukluk tedavisi, kişinin yaşına ve durumuna bakılarak farklı tedavi plânıyla uygulanmaktadır. Bu plân psikiyatrist eşliğinde yapılmalıdır.

Bu hastalığın tedavisinde asıl önemli olan, koruyucu tedavidir. Çünkü ataklar geçicidir ama tekrarlama riski her zaman vardır. Ataklar başlamadan belirtilerin tanınması ve zaman kaybetmeden doktor ile iletişime geçilmesi, koruyucu tedavide esastır.

Bipolar bozukluğun manik, ağır depresif, intihar riski ve ciddî saldırganlık eğilimi olan dönemlerinde mutlaka hastanın hastaneye yatırılarak tedavi olması gerekir. Hasta ve çevresi açısından bu durum önem taşımaktadır.

Tedavideki temel amaç, kişinin duygu durumunu stabil hâle getirebilmek, duygu durumunu dengeleyebilmektir. Yani mani ve depresyon ataklarını engelleyebilmektir. Veya bir şekilde atak gerçekleşmişse o atağı tedavi etmektir.

Takip ve tedavi sürecinde ailenin rolü büyüktür. Ailenin hastalık hakkında bilgi sahibi olması, hastaya gereken sosyal desteği sağlayabilmesi çok önemlidir. Atak ortaya çıkmadan bazı belirtiler görülür, örneğin uyku bozuklukları başlar; böyle durumlara karşı ailenin uyanık olması, hastanın doktorunu hasta hakkında bilgilendirmesi, hastaya erken müdahale edilip erken şekilde tedavi edilmesi açısından önemlidir.

Ve sevgi, en güçlü ilâçtır!

Sağlıklı, mutlu ve huzurlu günler dilerim…

Atopik Dermatit

Kardiyoloji için bilgi mi arıyorsunuz? Atopik Dermatit makalesine göz atın ve Kardiyoloji hakkında daha fazla bilgi edinin

Atopik Dermatit

Allerjik hastalıklar grubundan bir hastalıktır.

Çocukluk çağında oldukça sık görülür

Anne, baba veya kardeşinde astım, allerjik rinit ve özellikle atopik dermatit olan çocuklarda daha sık görülür ancak ailede allerjik hastalık öyküsü olması şart değildir.

Genetik faktörlerle çevresel faktörlerin etkileşimi sonucu ortaya çıkar.

%40’ında bir allerji görülebilir.

En sık süt, yumurta gibi besin allerjileri görülür.

Zamanla bu çocukların %50’sinde astım, %75’inde allerjik nezle gelişebilir.

Hastalığın Belirtileri

En önemli bulgusu kaşıntıdır. Gün içinde aralıklı olarak ortaya çıkmakla birlikte geceleri daha fazladır.

Kaşıntı terlemeyle, deriyi tahriş eden maddelerle temas veya duyarlı olunan allerjen ile karşılaşma sonucu hatta duygusal stresler ile artış gösterir.

Bu durum hem hasta hem ailesi için hayat kalitesiniönemli ölçüde olumsuz etkiler.

Diğer bir önemli bulgusu yaşa göre tipik dağılım gösteren egzamatöz döküntüdür.

Bebeklerde en sık yanaklarda, kol ve bacakların dış yüzlerinde görülür.

Büyük çocuklar ve erişkinlerde ise kol ve bacakların iç yüzlerinde görülür.

Bu döküntüler kırmızı, pütürlü ve sıklıkla da suludur.

Bez bağlama bölgesi ve koltuk altında görülmez.

Ciltte kuruluk hemen hemen her hastada vardır. Tedavinin ilk hedefi ciltteki bu kuruluğun giderilmesidir.

Diğer bulgular:

  • Kulak arkasında çatlak ve yarıklar

  • Kıl diplerinde belirginleşme

  • Cilt enfeksiyonlarına eğilim

  • Meme ucunda egzema

  • Gözlerin altında katlantılar,

  • Yüzde beyaz lekelenmeler

  • Saçta konak

Tanı

Tanı için öykü ve fizik muayene yeterlidir.

Özel bir laboratuvar testi yoktur.

Laboratuvar altta yatan allerjinin olup olmadığının taranması için kullanılır.

Tedavi ve Önlemler

Koruyucu önlemler

  • Bilinen allerjen varsa mutlaka sakınılmalıdır.

  • Sıcaklık ve nem oranındaki ani değişimlerden kaçınılmalıdır.

  • Terleme önlenmeli, sıcak havalarda serin ortamlarda bulunulmalıdır.

  • Yünlü, tüylü, peluş ve naylon giyecekler, battaniyeler ve oyuncaklardan uzak durulmalı, bol kesim pamuklu giysiler tercih edilmelidir.

  • Toz detarjan ve yumuşatıcıdan kaçınılmalı çamaşırlar öncelikle saf granüllü sabun veya allerjen-kimyasal içeriği düşük sıvı deterjanlarla yıkanmalı, mutlaka çift durulama yapılmalıdır.

  • Cildi tahriş eden deterjanlar, kimyasal maddeler, parfümlü, renkli sabun ve şampuanlar kullanılmamalıdır.

  • Cilt uzun süre ve özellikle güneşin dik geldiği öğle saatlerinde doğrudan güneş ışına maruz kalmamalıdır.

  • Uzun süren duşlardan kaçınılmalı, duş süreleri 5-10 dk’yı geçmemeli ve duştan hemen sonra cilt tamamen kurutulmadan ve nemini kaybetmeden nemlendiriciler uygulanmalıdır.

  • Çok sık öpmekten kaçınılmalıdır.

Tedavi

  • En önemli unsur cildin nemlendirilmesidir.

  • Nemlendiriciler ihtiyaca göre günlük 2-4 defa uygulanmalıdır.

  • Egzemalı bölgeye kısa süreli (5-10 gün) steroidli kremler kullanılabilir. Banyodan hemen sonra ve nemlendiricilerden önce yalnızca egzemalı alana uygulanmalıdır.

  • Steroidli kremler kesinlikle doktorunuz önerisi olmadan, doktorunuz önerdiği süre dışında kullanılmamalıdır.

Basit önlemler altında kontrol altına alınamazsa veya belirli bir allerjene bağlı olduğu düşünülüyorsa mutlaka Çocuk Allerji bölümünün takibine girilmelidir.

Hastaların %40 ila 60’ında hastalık zaman içerisinde kendiliğinden geçebildiği unutulmamalıdır.