PrizmaBetGüncelGirişAdresiHızlıveGüvenilirErişim!

Erkek Hemşireden Yoğun Bakımdaki Hastaya Cinsel İstismar İddiası !

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Göğüs Hastalıkları Yoğun Bakım Ünitesinde kanser hastasına cinsel istismar olayı ile gündeme geldi. 

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Göğüs Hastalıkları Yoğun Bakım Ünitesinde kanser hastasına cinsel istismar olayı ile gündeme geldi.

Alınan bilgiye göre hastanede görevli bir sağlık çalışanı, yöneticisine Göğüs HAstalıkları Yoğun Bakım Ünitesinde çalışan bir erkek hemşirenin, 61 yaşındaki kanser hastasına cinsel saldırada bulunduğunu ihbar etti. Diğer hemşirelerin de görüşünü alan Sağlık Bakım Müdürü olayı polise bildirdi. Şikayet üzerine erkek hemşire E.K, ekipler tarafından gözaltına alındı. Yoğun Bakımda cinsel istismara uğradığı öne sürülen hasta ise bir kaç gün sonra hastanede yaşamını yitirdi. İzmir Adli Tıp Kurumunda yapılan otopsinin ardından cenaze ailesine teslim edildi. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

20 Yıl Sonra Tanı Alan Hastalar Var

Herediter Anjioödem hakkında, tanısı 20 yıl sonra konulabilen hastalar olduğu bildirdi.

Herediter Anjioödem hakkında, tanısı 20 yıl sonra konulabilen hastalar olduğu bildirdi.

Tüm dünyada 16 Mayıs tarihinde kutlanan “Dünya Herediter Anjioödem Günü” kapsamında Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği (AİD) Herediter Anjiyoödem Hastaları Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği (HAÖDER) ile Ankara’daki kahvaltı etkinliğinde buluştu.

Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği ve HAÖDER Hasta ve Hekimleri Buluşturdu

Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği ve HAÖDER, Dünya Herediter Anjioödem Günü etkinlikleri kapsamında, Ankara’da hastaları ve hekimleri kahvaltı etkinliğinde buluşturdu. Katılımcılar hem baharın coşkusunu açık alanda aktiviteler yaparak yaşadılar hem de nadir görülen Herediter Anjioödem hastalığı ile ilgili önemli bilgiler edindiler. Deri ve iç organlarda, tekrarlayan şişliklerin oluşması ile karakterize nadir görülen kalıtsal bir hastalık olan Herediter Anjioödem (HA) adında “Herediter” sözcüğü hastalığın kalıtsal yönünü, “Anjioödem” sözcüğü ise oluşan şişlikleri ifade ediyor. Toplumda her 10 bin kişide 1 görüldüğü için nadir kabul edilen bu hastalıkta “anjioödem” olarak isimlendirilen şişlikler gırtlakta olduğunda hastanın nefes almasını güçleştirerek ölüme neden olabiliyor. Şişlikler barsak duvarındaki olduğunda barsak düğümlenmesi ile karıştırılarak gereksiz ameliyatlara sebebiyet verebiliyor. Ülkemizde şu an tanı konmuş herediter anjioödemli hasta sayısının yaklaşık 500 kadar olduğunu belirten AİD Başkanı Prof. Dr. Dilşad Mungan, “Ancak ülkemizde yaklaşık 1500 kadar hasta olduğu düşünülmektedir; akraba evliliğinin yaygın olması nedeni ile hasta sayısı daha fazla da olabilir. Rakamlardan anlaşılabileceği gibi Türkiye’de bu hastaların büyük çoğunluğu henüz tanı almamıştır. Çünkü Anjioödem atakları sıklıkla ″alerji” ile karışabilir ve sanki bir alerjiymiş gibi tedavi edilir ise hastanın hayatı tehlikeye girebilir. Çünkü alerji ilaçları bu hastalığın tedavisinde etkili değildir ve yaşamı tehdit eden atakları durduramazlar” diye konuştu.

“Hekimlerin Aklına Gelmeyen Bir Yetim Hastalıktır”

Hastaların yaklaşık olarak yarısının hayatlarında en az bir defa solunum yolunda tıkanma yaşadığını ifade eden Mungan, “En korkulan atak şekli budur; çünkü tanı almamış hastalar doğru tedavi edilmediklerinde yaklaşık her 4 kişiden 1’i atak sırasında hayatını kaybeder. Ölüm riskini ortadan kaldırmak için yapılabilecek en iyi şey hastaların doğru tanı almasını sağlamaktır. Ülkemizde bir herediter anjioödem hastası yakınmaları başladıktan ortalama 20 yıl sonra tanı almaktadır. Bunun en önemli nedeni tanının hekimlerin aklına gelmemesidir. Bu yüzden “yetim” hastalık sınıfında kabul edilir” dedi. Bu hastalıktan kuşku duyulduğunda tarama testi olarak kompleman-4 düzeyleri bakılması gerektiğini hatırlatan Mungan bu testin hem ucuz hem de ülkemizin hemen her yerinde mevcut olduğunu ifade ederek şunları söyledi: “Kompleman-4 düzeyi düşük saptanan hastalarda tanıyı doğrulamak için “C1 İnhibitör düzeyi” ve “C1 inhibitör fonksiyonunun bakılması gerekir.”

“Bu. Hastalık Okul ve İş Hayatındaki Başarıyı Önlüyor

“Hastaların neredeyse tümü bu hastalığın okul ve iş hayatında başarılı olmalarını engellediğini düşünmekte ve belirsizliğin getirdiği ciddi psikolojik sorunlar ile karşı karşıya bulunmaktadırlar. Hastalığın ataklarını her türlü travma, stres, enfeksiyon başlatabileceği gibi bazı hormonlar ve ilaçlar da tetikler. Tanısı konan hastalarda bu hormonların, ilaçların kullanılmaması ve hastanın travmalardan kaçınması gerekir. Ancak her zaman atakları tetikleyen bir etmen saptanamayabilir.” Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği, hastalığın hekimlerce daha iyi tanınması için hem bağımsız olarak hem de Sağlık Bakanlığı ile ortaklaşa eğitimler ve bilgilendirme toplantıları düzenliyor. Bunun amacı hastalık farkındalığının hem toplumda hem de hekimler arasında arttırılması. Her yıl Dünya herediter anjioödem günü olan 16 Mayıs ve takip eden haftada bir araya geliyoruz. Ülkemizde bu amaçla kurulan hasta destek grupları Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği ile iş birliği halinde çalışarak hastalığa karşı farkındalık yaratmaya çalışıyor. Sonuç olarak Türkiye’de hekimlerin ve toplumun duyarlılığının artması ile HEREDİTER ANJİOÖDEM hastalarının doğru tanı ve tedaviye ulaşmaları mümkün olabilecek Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği hem bağımsız eğitim ve bilgilendirme etkinlikleri ile hem de Sağlık Bakanlığı ile gerçekleştireceği ortaklaşa çalışmalar kapsamında hastaların doğru tanı ve tedaviye ulaşmasını kolaylaştırmaya devam ediyor. (BSHA)

Multipl Skleroz Hakkında Doğru Sanılan 8 Hatalı Bilgi!

Multipl Skleroz, etkisini sinir sisteminde gösteren ve ataklarla gelişen kronik bir sinir sistemi hastalığı olarak tanımlanıyor.

Multipl Skleroz, etkisini sinir sisteminde gösteren ve ataklarla gelişen kronik bir sinir sistemi hastalığı olarak tanımlanıyor. Vücudu dışarıya karşı korumakla görevli olan bağışıklık sistemi kendi hücrelerini tanıma özelliğine sahip. Ancak bilinmeyen bir etken nedeniyle sistem bozulursa, bağışıklık sistemi özellikle sinir iletimini sağlayan beyin ve omurilikteki hücrelere karşı saldırı düzenliyor. Sinir hücreleri arasındaki iletimi sağlayan miyelin kılıfının hasarı sonucunda da Multipl Skleroz oluşuyor. MS hastalığının dünya çapında 2 milyondan fazla, ülkemizde de yaklaşık 50 bin kişiyi etkilediği tahmin ediliyor. Bu hastalık güçsüzlük, uyuşma, yürüme bozukluğu, dengesizlik ve görme bozukluğu gibi durumlara yol açtığı için hastaların günlük yaşamlarını olumsuz etkileyebiliyor. Aslında günümüzde erken teşhis, doğru tedavi, düzenli takip ve yaşam tarzında yapılan değişiklerle MS hastaları uzun ve kaliteli bir yaşam sürebiliyor. Acıbadem Altunizade Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Ezgi Yakupoğlu, ancak Multipl Skleroz ile ilgili toplumda doğru sanılan hatalı bilgilerin teşhis ve tedavi açısından gecikmelere yol açtığına dikkat çekerek, “Bu gecikme de hastaların günlük yaşam aktivitelerinin olumsuz etkilenmesine ve hastalığın daha kötü seyretmesine neden olabiliyor. Dolayısıyla MS hastalığının belirtilerini bilmek ve zamanında hekime başvurmak çok önemlidir” diyor. Nöroloji Uzmanı Dr. Ezgi Yakupoğlu, toplumda Multipl Skleroz hakkında doğru sanılan hatalı bilgileri anlattı; önemli öneriler ve uyarılarda bulundu! 

Multipl Skleroz erken dönemde teşhis edilemez. YANLIŞ!

DOĞRUSU: Multipl Skleroz, nöroloji hekimlerine doğru zamanda başvurulduğu takdirde, ayrıntılı bir hasta hikayesi ve muayene ile gerekli tetkikler sonrasında, erken dönemde rahatlıkla teşhis edilebiliyor. Kol ve/veya bacaklarda güçsüzlük ile uyuşma, dengesizlik, yorgunluk, çift görme ve görme bulanıklığı, konuşma bozukluğu gibi yakınmalar, Multipl Skleroz’un sık görülen belirtilerinden. Dolayısıyla bu yakınmalarda zaman kaybetmeden hekime başvurmak, hastalığın erken teşhis edilmesinde kilit rol üstleniyor. 

Kontrol altına alınamayan bir hastalıktır. YANLIŞ! 

DOĞRUSU: Toplumdaki yaygın inanışın aksine, Multipl Skleroz günümüzde ilaç tedavisiyle kontrol altına alınabiliyor. MS hastalığına yönelik, ataklar sırasında ve uzun dönem koruyucu olarak etki eden ilaç seçenekleri mevcut. Son yıllarda artan çalışmalar doğrultusunda, hastalığın seyrine veya hastanın bireysel özelliklerine göre çok sayıda ilaç seçeneklerinden yararlanılıyor. Nöroloji Uzmanı Dr. Ezgi Yakupoğlu, ilaçların enjeksiyon ve tablet formu olmak üzere iki gruba ayrıldıklarını belirterek, “Seçilecek olan ilaçlarda hastaya özgü bireysel özellikler ve tercihler göz önünde bulunduruluyor. Düzenli bir takiple birlikte ilaçlar arasında geçişler yapılabiliyor ve bu sayede yöntemler çok daha etkili olabiliyor” diyor. 

Her MS hastası tekerlekli sandalyeye mahkumdur. YANLIŞ!

DOĞRUSU: Multipl Skleroz; klinik izole sendrom, ataklarla seyreden ve ilerleyici seyreden olmak üzere temelde 3 alt gruba ayrılıyor. Klinik izole sendrom ile ataklarla seyreden MS iyi seyirli oluyor ve hastalarda yüzde 85 gibi yüksek bir oranda görülüyor. Kötü seyirli olan ilerleyici tip MS ise hastaların yüzde 15 oranını etkiliyor. Dolayısıyla uygun tedavi ve düzenli takiplerle çoğu hastanın bulguları rahatlıkla kontrol altına alınabiliyor. Böylece hastalar etkin tedaviyle günlük yaşamlarına sorunsuz bir şekilde devam edebiliyor.

Genetik geçişli bir hastalıktır. YANLIŞ!

DOĞRUSU: Ailesel bir geçiş söz konusu olsa da Multipl Skleroz’un genetik geçişli bir hastalık olduğu net olarak kanıtlanmamış. Genetik ve çevresel etkenler hastalığın gelişiminde birlikte rol alıyor. Ailesinde MS olan bir kişi normal popülasyona göre daha riskli olmakla birlikte bu durum hastalığın genetik geçişli olduğunu göstermiyor. Sigara, diyet, güneş ışığına fazla maruz kalmak, stres, D vitamini eksikliği ve geçirilmiş enfeksiyonlar çevresel etkenler arasında yer alıyor.

Multipl Skleroz hastaları yazın dışarı çıkmamalıdır. YANLIŞ! 

DOĞRUSU: Multipl Skleroz’un semptomları yoğun egzersiz veya ısı artışı durumlarında şiddetlenebiliyor. Nöroloji Uzmanı Dr. Ezgi Yakupoğlu,  ancak bu durumun hastaların yaz aylarında asla dışarı çıkamayacakları anlamına gelmediğine işaret ederek, “Hastalar, saunaya gitmemek veya tatillerde sıcakların çok yoğun yaşandığı ayları tercih etmemek gibi önlemlerle aşırı sıcak ortamlardan olabildiğince kaçınarak, günlük hayatlarına devam edebilirler. Günlük hayatın içinde olmak aynı zamanda psikolojik olarak da destek sağladığı için hastalığın tedavisinde de önem taşıyor.” bilgisini veriyor.   

MS hastası kadınların hamile kalmaları sakıncalıdır. YANLIŞ!

DOĞRUSU: Hormonal denge açısından farklı özellikler taşımak gibi bazı etkenler nedeniyle kadınlarda erkeklere nazaran iki kat fazla görülen MS, özellikle 20-40’lı yaşlar arasındaki doğurganlık çağında gelişiyor. Dolayısıyla MS hastası kadınların en büyük endişelerinden biri, anne olma şansını yitirmek oluyor. Nöroloji Uzmanı Dr. Ezgi Yakupoğlu, Multipl Skleroz’un hamile kalmaya ve doğum yapmaya kesinlikle engel oluşturmadığını vurgulayarak, “Hastalık aktivitesini kontrol altına alan ilaçlar sayesinde hastalar hem doğum yapabiliyor hem de emzirebiliyorlar. Bu noktada önemli olan asıl konu, hastaların hamilelik planlamalarını kendilerini takip eden nöroloji hekiminin kontrolünde yapmalarıdır.” bilgisini veriyor. 

Multipl Skleroz’da egzersiz yapmaktan kaçınılmalıdır. YANLIŞ! 

DOĞRUSU: Multipl Skleroz hastaları kendilerini diğer kişilere göre daha yorgun hissedebiliyorlar. Ancak bu sorunla başa çıkmak için yapılabilecek en önemli şey düzenli egzersiz yapmaktır. Zira egzersiz sağladığı faydaların yanı sıra hareketsiz kalmanın yol açabileceği pek çok sorunu önlemesi açısından da değer taşıyor. “Kaliteli bir yaşam için MS hastalarına düzenli egzersiz yapmaları, sağlıklı beslenmeleri ve sigara içmemeleri konusunda mutlaka gerekli bilgilendirmeler yapılıyor” diyen Dr. Ezgi Yakupoğlu, sözlerine şöyle devam ediyor: “Ancak egzersizin hem sıklığı hem de tipi açısından hasta ve doktor mutlaka iletişim halinde olmalıdır. MS hastaları için en ideal egzersiz türleri ise yürüyüş, yüzme ve bisiklet gibi aerobik egzersizleridir.” diyor. 

Multipl Skleroz hastaları çalışamaz. YANLIŞ!

DOĞRUSU: MS hastalarının çok büyük bir kısmı günlük yaşamlarına aynı şekilde devam edebiliyor ve işlerini rahatlıkla yapabiliyorlar. Nöroloji Uzmanı Dr. Ezgi Yakupoğlu, “Önemli olan, doktor ile hasta arasında güven içeren bir iletişimin kurulması ve düzenli takiplerin yapılmasıdır” diye konuşuyor. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Çınarlar ve gençler, Gündüz Yaşam Merkezi’nde buluştu

Karşıyaka’da yaşayan Alzheimer hastaları ve yakınlarına hizmet veren Karşıyaka Belediyesi Gündüz Yaşam Merkezi, İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Nedim Uysal Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencilerini misafir etti.

Karşıyaka’da yaşayan Alzheimer hastaları ve yakınlarına hizmet veren Karşıyaka Belediyesi Gündüz Yaşam Merkezi, İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Nedim Uysal Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencilerini misafir etti. Merkezde Alzheimer hastası çınarlar ile bir araya gelen 10. sınıf öğrencileri, sergiledikleri vals gösterisi ile göz doldurdu.

BİRLİKTE DANS ETTİLER

Nesiller arası iletişim ve etkileşimi artırmak, müziğin gücünden de faydalanarak Alzheimer hastası bireylerde olumlu duygular uyandırmak amacıyla düzenlenen etkinlik sayesinde yaş almış büyükler sosyalleşme imkanı buldu. İleri yaştaki büyükler ile lise öğrencileri birlikte dans ederek keyifli anlar yaşadı. Büyükler ile sohbet de eden gençler; merkezde zaman geçirme fırsatı buldukları için mutlu olduklarını dile getirdi.

“İYİ Kİ VARSINIZ”

Bir hasta yakını da etkinlik sayesinde hastaların sosyalleşme fırsatı bulduğunu belirterek “Hastalarımız çok mutlu oldu. Her ne kadar unutsalar dâhi bir an yaşadıkları o mutluluğu sağlayan, olmazsa olmaz dediğimiz herkese sonsuz teşekkürler, iyi ki varsınız” diye konuştu. Etkinliğe İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Nedim Uysal Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü Aslı Akı, okul öğretmenleri Gonca Yavaş ve Çimen Yalçın, Türkiye Alzheimer Derneği İzmir Şube Başkanı Belgin Karavaş ile hasta ve hasta yakınları da katıldı.

DAHA KALİTELİ BİR YAŞAM İÇİN

Türkiye Alzheimer Derneği İzmir Şubesi iş birliğiyle hizmet sundukları merkezde, Alzheimer hastaları ve yakınlarının yaşam kalitelerini iyileştiren çalışmalar yapmaya devam edeceklerini vurgulayan Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay “Son yıllarda görülme sıklığı gittikçe artan Alzheimer hastalığı, dünyanın en büyük sağlık sorunlarından biri haline geldi. Bu hastaları sosyalleştirmek ve bazı tedavi programlarına almak gerekiyor ki onları da normal yaşama katalım. Dolayısıyla bu alanda daha fazla hizmet verilmesi gerektiğini düşünerek, geçtiğimiz yıl Dünya Alzheimer Günü’nde merkezimizin açılışını gerçekleştirdik. Aylar içerisinde çok sayıda hasta ve hasta yakını merkezimizden yararlanma imkanı buldu, eğitim ve etkinliklerimize katıldı. İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Nedim Uysal Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencilerinin ziyareti de hem çınarlarımızın sosyalleşmesi hem de gençlerimizin farkındalık kazanması anlamında çok yararlı bir etkinlik oldu. Her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Erken teşhiste yapay zeka desteği

Bilim insanları, meme kanserinin vücutta yayılıp yayılmayacağını erken tahmin edebilmek için bir yapay zeka modeli geliştirdi.

King’s College of London’daki bilim insanları tarafından yürütülen ve Journal of Pathology by Breast Cancer Now’da yayımlanan bir araştırma, onkologların agresif meme kanseritürlerinin, hastanın lenf düğümlerindeki değişikliklere dayalı olarak yayılıp yayılmayacağını tahmin edebilecek bir yapay zeka modeli geliştirdiğini ortaya koydu. Araştırmacılar, üçlü negatif meme kanseri (TNBC) olan kadınların lenf düğümlerindeki bağışıklık tepkisini analiz etmek için yapay zeka kullanmayı, böylelikle hastalığın yayılma olasılığının daha iyi ölçebilmeyi umuyor.

Lenf düğümleri, vücudun enfeksiyon ve hastalıklarla savaşmasına yardımcı olmak için kritik önemde olan vücuttaki doku yığınları olarak biliniyor. Bunların bağışıklık tepkisinin erken analiz edilmesi ise hayati önem taşıyor. Meme kanseri hücreleri yayılmaya başladığında hastalar genel olarak daha yoğun tedavi sürecine geçmek zorunda kalabiliyor.

350 HASTADA DENENDİ

Yapay zeka modeli üzerinde çalışan bilim insanları ise kanser hücrelerinin bağışıklık tepkilerine göre yayılıp yayılmayacağını tahmin etmenin mümkün olduğuna inanıyor. Söz konusu model, yaklaşık 350 hasta tarafından biyobankalara bağışlanan 5 binden fazla lenf nodu üzerinde test edildi.

patronlardunyasi.com

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Bipolar Bozukluk

Bipolar Bozukluk için bilgi mi arıyorsunuz? Bipolar Bozukluk makalesine göz atın ve Bipolar Bozukluk hakkında daha fazla bilgi edinin

Atak ortaya çıkmadan bazı belirtiler görülür, örneğin uyku bozuklukları başlar; böyle durumlara karşı ailenin uyanık olması, hastanın doktorunu hasta hakkında bilgilendirmesi, hastaya erken müdahale edilip erken şekilde tedavi edilmesi açısından önemlidir.

ÇEVREMİZDE bulunan bazı insanların gelirlerinin çok üstünde harcamalar yaptıklarını ve borç yükü altına girdiklerini görüyor veya duyuyoruz. Bu gibi hesapsız yapılan aşırı harcama davranışının altında psikolojik sorunlar yatmakta olabilir. Bu kişiler, yapmış oldukları aşırı harcamaların bir rahatsızlık sonucu olduğunu bilmiyor veya yapmış oldukları davranışların normal olduğunu iddia ediyor olabilirler.

“Bipolar bozukluk” olarak tanımlanan bu hastalığın mani döneminde, hastalar kendilerini çok mutlu, enerjik, kıpır kıpır ve yerinde duramayan bir ruh hâlinde hissettikleri için aşırı para harcama, cebindeki parasını dağıtma, bankadan krediler çekip başkalarının ihtiyaçları için harcama, gayrimenkullerini satışa çıkarma gibi davranışlar gösterebilirler. Sonuç olarak bu durumdan sadece kişinin kendisi değil, aile ve çevresindeki insanlar da etkilenir. Aile içinde çatışma ve anlaşmazlıklar yaşanır.

Mani döneminde para harcama davranışı çok fazla artar; bazen öyle borçlar yaparlar ki atak geçtikten sonra, “Ben ne yapmışım? Bu harcamaları ben mi yaptım?” diye pişmanlık duyarlar.

Bipolar bozukluk nedir?

Bipolar bozukluk, diğer bir adıyla “manik depresif bozukluk”, kişinin ruh hâli, enerjisi, konsantrasyonu ve günlük yapılan aktivitelerini yerine getirme becerisini etkileyen psikolojik bir rahatsızlıktır.

Bipolar bozukluk, kısaca “maniden depresyona kadar uzanan ruh hâlindeki aşırı değişiklikler” olarak tanımlanır. Zaman zaman bu kişilerin ruh hâlinde iniş ve çıkışlar olduğu gibi, bu kişilerin normal ruh hâlinde oldukları dönemler de olabilir. Diğer bir adıyla “iki uçlu duygu durum bozukluğu” yani “çift ruh hâli değişimi” de diyebiliriz buna.

Bipolar bozukluk, süresi uzun ve karmaşık bir duygu durum hastalığıdır. Manik, hipomanik ve depresif ataklar olarak ortaya çıkabilir. Hasta olmayan insanların ruh hâllerinde (anî) iniş çıkışlar olmaz. Fakat bipolar bozukluk tanısı almış hastaların ruh hâllerinde, gündelik hayatlarını etkileyecek şekilde iniş çıkışlar olduğu gözlenebilir.

Bipolar bozukluk neden kaynaklanır?

Kesin nedeni bilinmemekle birlikte, ailede, birinci derecede yakın akrabalarda varsa görülme oranı yüzde 25’tir. Genetik olması önemli olmakla birlikte tek sebep bu değildir. Tek yumurta ikizlerinden birinde bipolar bozukluk varsa, diğer ikizde bu hastalığın görülme olasılığı yüzde 45’e, hatta yüzde 60’a kadar yükselmektedir. Yapılan araştırmalar, bu hastalığın beyindeki bazı biyokimyasal maddelerdeki bir dengesizliğin sonucu olduğunu düşündürmektedir.

Bipolar bozukluk, genellikle 15-24 yaş arasında görülür ve genellikle yaşam boyu sürer. Her yaşta görülebilir (7’den 77’ye) ama en sık 20’li yaşların başında başlar. Kadın ve erkek arasında görülme sıklığı açısından bir fark yoktur. Bu hastalığın dönemlerine göz atacak olursak, bir tanesi taşkınlık (mani), diğeri ise çökkünlük (depresyon) dönemleridir. Hastalığın birbirine zıt iki evresi vardır.

Mani veya taşkınlık dönemi, duygu durumun çok yükseldiği, hastanın aşırı coşkulu ve mutlu olduğu dönemlerdir. Bu dönemde hastanın zihninde abartılı düşünceler âdeta yarış içinde olur. Ayağı yere basmayan projeler, büyük fikirler, kendini aşırı enerjik hissetme, uyku ihtiyacında azalma, bir iki saatlik uyku ile ayakta kalabilme, hatta uykuya ihtiyacı olmadığını söyleme, sonunu düşünmeden önemli kararlar alma eğilimi, çok fazla para harcama, süratli araba kullanma gibi belirtileri örnek olarak verebiliriz.

Bipolar bozukluğun mani dönemi belirtileri şunlardır: Sürekli heyecanlı hissetmek, aşırı derecede enerjik hissetmek, iyimserlik, az uyumak, düşünce değişimindeki hız, hızlı konuşmak, cinsel istekte artış, dikkat dağınıklığı, iştah problemi, alkol ve uyuşturucu kullanmak…

Bipolar bozukluğun depresyon dönemi belirtileriyse şunlardır: Enerji düşüklüğü, ümitsizlik hissi, unutkanlık, iştah problemleri, hiçbir şeyden zevk alamamak, yorgunluk, aileden ve yakın çevreden uzaklaşmak, kendini değersiz hissetmek, içe kapanıklık…

Mani döneminde bazı hastalar müthiş fikirlerinin olduğunu, harikulâde işler yapacaklarını söyleyerek tedavi olmayı reddedebilirler. Dürtüsel hareket ettikleri için alacakları yanlış kararlar veya uygunsuz iş anlaşmaları, hasta ve ailesini sıkıntıya sokmaktadır. Depresyon döneminde ise mani döneminin tam zıddı bir ruh hâli gözlemlenir. Bu dönemde üzüntü, ağlama, değersizlik, suçluluk gibi problemler ortaya çıkabilir. Buna ek olarak, intihar girişiminde bulunabilirler.

Ailenin de bu hastalık hakkında bilgi sahibi olması gerekir. Hastaya nasıl davranmaları gerektiği ve yaşanması muhtemel durumlar karşısında nasıl tedbirler alınması gerektiğini öğrenerek, hem kendileri bilinçlenmiş olacak, hem de hastanın davranışlarının bir hastalık sonucu olduğunu kabul edip bilinçli şekilde yaklaşmış olacaklardır. Bu hastalık hakkında evde aile, okulda öğretmen, iş yerinde işveren bilgi sahibi değilse, hastanın hayatı daha da zorlaşıyor. Hasta, kendisinden beklenti içinde olan insanların beklentisini yerine getiremez ve böylece sırtındaki yük ağırlaşır, bu yükün altında ezilir. Yaşamış olduğu başarısızlıkların hastalığından dolayı olduğunu anlattığı zaman ise öğretmeni veya işvereni kendisine inanmayabilir. Bu durumda hasta kendisini işe yaramaz, hiçbir şeyi beceremeyen biri olarak görüp içine kapanır.

Bu hastalığa sahip olmak veya bu hastalığı yaşıyor olmak, kimsenin hatası ya da suçu değildir. Kendinizi ya da bir başkasını suçlamayın! “Böyle bir hastalık var ve bununla yaşamaya alışmalıyım” diyerek, kabullenip bilinçli hareket edildiği sürece üstesinden gelinemeyecek sorun yoktur. Burada hastanın ailesine de sorumluluk düşüyor. Onu anlamaya çalışmak, destek olmak, sevildiğini hissettirmek çok önemli! Çünkü bu hastalar çok kırılgan oluyor, çevrelerindeki insanların kendilerini anlamadıklarını, kendilerinden beklenti içinde olduklarını, örneğin “Bir an önce okulunu bitirip iş bul, bir işe girip düzenli çalış” gibi istek ve beklentileri olduğunu söylüyorlar. Atak dönemlerinde bu beklentiler kişiyi çok zorluyor.

Bipolar bozuklukta tedavi yöntemleri

Bipolar bozukluk tedavisi, kişinin yaşına ve durumuna bakılarak farklı tedavi plânıyla uygulanmaktadır. Bu plân psikiyatrist eşliğinde yapılmalıdır.

Bu hastalığın tedavisinde asıl önemli olan, koruyucu tedavidir. Çünkü ataklar geçicidir ama tekrarlama riski her zaman vardır. Ataklar başlamadan belirtilerin tanınması ve zaman kaybetmeden doktor ile iletişime geçilmesi, koruyucu tedavide esastır.

Bipolar bozukluğun manik, ağır depresif, intihar riski ve ciddî saldırganlık eğilimi olan dönemlerinde mutlaka hastanın hastaneye yatırılarak tedavi olması gerekir. Hasta ve çevresi açısından bu durum önem taşımaktadır.

Tedavideki temel amaç, kişinin duygu durumunu stabil hâle getirebilmek, duygu durumunu dengeleyebilmektir. Yani mani ve depresyon ataklarını engelleyebilmektir. Veya bir şekilde atak gerçekleşmişse o atağı tedavi etmektir.

Takip ve tedavi sürecinde ailenin rolü büyüktür. Ailenin hastalık hakkında bilgi sahibi olması, hastaya gereken sosyal desteği sağlayabilmesi çok önemlidir. Atak ortaya çıkmadan bazı belirtiler görülür, örneğin uyku bozuklukları başlar; böyle durumlara karşı ailenin uyanık olması, hastanın doktorunu hasta hakkında bilgilendirmesi, hastaya erken müdahale edilip erken şekilde tedavi edilmesi açısından önemlidir.

Ve sevgi, en güçlü ilâçtır!

Sağlıklı, mutlu ve huzurlu günler dilerim…

Atopik Dermatit

Kardiyoloji için bilgi mi arıyorsunuz? Atopik Dermatit makalesine göz atın ve Kardiyoloji hakkında daha fazla bilgi edinin

Atopik Dermatit

Allerjik hastalıklar grubundan bir hastalıktır.

Çocukluk çağında oldukça sık görülür

Anne, baba veya kardeşinde astım, allerjik rinit ve özellikle atopik dermatit olan çocuklarda daha sık görülür ancak ailede allerjik hastalık öyküsü olması şart değildir.

Genetik faktörlerle çevresel faktörlerin etkileşimi sonucu ortaya çıkar.

%40’ında bir allerji görülebilir.

En sık süt, yumurta gibi besin allerjileri görülür.

Zamanla bu çocukların %50’sinde astım, %75’inde allerjik nezle gelişebilir.

Hastalığın Belirtileri

En önemli bulgusu kaşıntıdır. Gün içinde aralıklı olarak ortaya çıkmakla birlikte geceleri daha fazladır.

Kaşıntı terlemeyle, deriyi tahriş eden maddelerle temas veya duyarlı olunan allerjen ile karşılaşma sonucu hatta duygusal stresler ile artış gösterir.

Bu durum hem hasta hem ailesi için hayat kalitesiniönemli ölçüde olumsuz etkiler.

Diğer bir önemli bulgusu yaşa göre tipik dağılım gösteren egzamatöz döküntüdür.

Bebeklerde en sık yanaklarda, kol ve bacakların dış yüzlerinde görülür.

Büyük çocuklar ve erişkinlerde ise kol ve bacakların iç yüzlerinde görülür.

Bu döküntüler kırmızı, pütürlü ve sıklıkla da suludur.

Bez bağlama bölgesi ve koltuk altında görülmez.

Ciltte kuruluk hemen hemen her hastada vardır. Tedavinin ilk hedefi ciltteki bu kuruluğun giderilmesidir.

Diğer bulgular:

  • Kulak arkasında çatlak ve yarıklar

  • Kıl diplerinde belirginleşme

  • Cilt enfeksiyonlarına eğilim

  • Meme ucunda egzema

  • Gözlerin altında katlantılar,

  • Yüzde beyaz lekelenmeler

  • Saçta konak

Tanı

Tanı için öykü ve fizik muayene yeterlidir.

Özel bir laboratuvar testi yoktur.

Laboratuvar altta yatan allerjinin olup olmadığının taranması için kullanılır.

Tedavi ve Önlemler

Koruyucu önlemler

  • Bilinen allerjen varsa mutlaka sakınılmalıdır.

  • Sıcaklık ve nem oranındaki ani değişimlerden kaçınılmalıdır.

  • Terleme önlenmeli, sıcak havalarda serin ortamlarda bulunulmalıdır.

  • Yünlü, tüylü, peluş ve naylon giyecekler, battaniyeler ve oyuncaklardan uzak durulmalı, bol kesim pamuklu giysiler tercih edilmelidir.

  • Toz detarjan ve yumuşatıcıdan kaçınılmalı çamaşırlar öncelikle saf granüllü sabun veya allerjen-kimyasal içeriği düşük sıvı deterjanlarla yıkanmalı, mutlaka çift durulama yapılmalıdır.

  • Cildi tahriş eden deterjanlar, kimyasal maddeler, parfümlü, renkli sabun ve şampuanlar kullanılmamalıdır.

  • Cilt uzun süre ve özellikle güneşin dik geldiği öğle saatlerinde doğrudan güneş ışına maruz kalmamalıdır.

  • Uzun süren duşlardan kaçınılmalı, duş süreleri 5-10 dk’yı geçmemeli ve duştan hemen sonra cilt tamamen kurutulmadan ve nemini kaybetmeden nemlendiriciler uygulanmalıdır.

  • Çok sık öpmekten kaçınılmalıdır.

Tedavi

  • En önemli unsur cildin nemlendirilmesidir.

  • Nemlendiriciler ihtiyaca göre günlük 2-4 defa uygulanmalıdır.

  • Egzemalı bölgeye kısa süreli (5-10 gün) steroidli kremler kullanılabilir. Banyodan hemen sonra ve nemlendiricilerden önce yalnızca egzemalı alana uygulanmalıdır.

  • Steroidli kremler kesinlikle doktorunuz önerisi olmadan, doktorunuz önerdiği süre dışında kullanılmamalıdır.

Basit önlemler altında kontrol altına alınamazsa veya belirli bir allerjene bağlı olduğu düşünülüyorsa mutlaka Çocuk Allerji bölümünün takibine girilmelidir.

Hastaların %40 ila 60’ında hastalık zaman içerisinde kendiliğinden geçebildiği unutulmamalıdır.

Romatizmal Hastalıkların Belirtileri

Adale Romatizması için bilgi mi arıyorsunuz? Romatizmal Hastalıkların Belirtileri makalesine göz atın ve Adale Romatizması hakkında daha fazla bilgi edinin

Romatizmal hastalıkların en önemli bulgusu ağrı yakınmasıdır. Ağrı eklem bölgeleri, kaslar, omurga gibi bölgelerde olabilir. Bazen tek bir bölge etkilenirken bazen birden fazla bölgede semptomlar ortaya çıkar. Romatizmal ağrının bazı özellikleri:

Ağrının istirahat esnasında ortaya çıkması ve hareketle rahatlaması Gece uykusundan uyandırıp hareket etme ihtiyacı doğurması

Sabah kalkınca yoğun olup gün içinde azalmaya meyil etmesidir. Eklemde Tutukluk veya Katılık

Ağrının yanısıra eklem ve omurga bölgelerinde görülen sertlik yani tutukluk hissi de önemli bir bulgudur. Bu açıdan hasta sabah kalkınca eklemlerini oynatmada zorluk çeker, eğilip kalkmada güçlük yaşar ve hareketle bu tutukluk kısmen rahatlar. Sabah tutukluğu olarak da bilinen bu durum iltihaplı romatizmalarda yarım saat ve üzerinde devam eder ve bazı hastalarda 3-4 saat kadar sürebilir.

Eklem Şişliği

Eklem bölgelerinde olan ve ağrıya eşlik eden şişliklerdir. Bu şişlikler ısrarcı olup genellikle altı hafta veya daha uzun süre devam ederler. El ve ayak eklemleri gibi küçük eklemlerin yanısıra diz ve ayak bileği gibi büyük eklemler de etkilenebilir.

Omurga Ağrısı

Omurga ağrısının varlığı da romatizmal hastalık seyri esnasında sık ortaya çıkan bulgulardandır. Hareketle azalan, istirahat veya dinlenmeyle artan, en az yarım saat süren omurga tutukluğunun eşlik ettiği omurga ağrılarında iltihaplı omurga hastalıkları akla gelmelidir.

Entezit

Entezit denilen kas ve tendonun kemiğe yapıştığı bölgelerde ağrı veya şişlik gibi bulgular da romatizmal hastalıklar açısından uyarıcıdır. Entezite en güzel örnek Aşil tendonu (topuk) ve ayak tabanlarında olan ağrılardır. Hasta özellikle hareketsiz kaldığında (en belirgin sabah kalkınca olmaktadır) ayaklarının üzerine basmada güçlük çeker ve zaman içerisinde rahatlama görülür.

Diğer Bulgular

Romatizmal hastalıkların seyrinde çeşitli organ sistemleri de etkilenebilir. Göz bu açıdan önemli bir hedef organdır. Kuru göz varlığı, gözde üveit ve sklerit gibi tutulumlarda romatoloji hekimince ayırıcı tanı yapmaya ihtiyaç duyulabilir.

Sedef hastalığı olan bireylerde veya sedef hastalığı olan aile bireylerine sahip kişilerde iltihaplı romatizma sıklığı artmış olup bu hastalardaki açıklanamayan omurga ve eklem ağrılarında romatizmal hastalıklar akla gelmelidir.

Ağız ve cinsel bölgede yarası olan ve bu bulguların tekrar ettiği hastalarda Behçet hastalığı, açıklanmayan ateş, tekrarlayan karın veya göğüs ağrısı veya kalp zarı iltihabı olan kişilerde ailevi Akdeniz ateşi hastalığı araştırılmalıdır.

Ellerinde soğukla tetiklenen ve beyazlaşma, morarma ve sonrasında kızarma gibi ardışık bulgular olan kişilerde Rayno hastalığı, açıklanamayan ve tekrarlayan düşük yapan gebelerde ve tekrarlayan pıhtılaşma bozukluğu bulunanlarda antifosfolipid sendromu, ciltte güneşle tetiklenen döküntü, eklemde ağrılı şişlik olan kişilerde kelebek hastalığı (lupus) düşünülebilir.

Sonuç olarak romatizmal hastalık semptomları çok çeşitli olup farklı organ ve dokularda etkilenmeye neden olabilir. Bu nedenle açıklanamayan eklem, omurga, kalça ağrılarında ve organ sistemi tutulumlarında romatoloji hekim muayenesi ve ayırıcı tanısı gerekmektedir.

Türkiye Sağlıkta Kalite Sistemi, tüm sağlık kuruluşlarında devreye giriyor

Sağlık Bakanlığı, tüm sağlık kuruluşlarında hasta ve çalışan güvenliği ile memnuniyetine yönelik standartları içeren Türkiye Sağlıkta Kalite Sistemi’ni hayata geçiriyor.

Bakanlıkça hazırlanan Sağlıkta Kalitenin Geliştirilmesi ve Değerlendirilmesine Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, bugünkü Resmi Gazete’de yayımlanarak, yürürlüğe girdi.

Yönetmeliğe, kurumsal yapısı Bakanlıkça tanımlanan, sağlıkta kalite standartları, kalite göstergeleri, kalite değerlendirmeleri, rehberler ve Türkiye Klinik Kalite Programı’ndan oluşan Türkiye Sağlıkta Kalite Sistemi kapsamında belirlenen standartlar yansıtılırken, bu standartların uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar da düzenlendi.

Buna göre, kamu ve özel sektöre ait hastaneler, tıp merkezleri, ağız ve diş sağlığı merkezleri, birinci basamak sağlık kuruluşları, tıbbi laboratuvarlar gibi tüm sağlık kurum ve kuruluşları, Türkiye Sağlıkta Kalite Sistemi kapsamında, sağlıkta kalite standartlarına uygun düzenlemeler yapacak.

Kurum ve kuruluşlar, hasta ve çalışan güvenliğini, memnuniyetini merkeze alan standartların tamamını içeren Sağlıkta Kalite Standartları (SKS) doğrultusunda öz değerlendirmelerini yapacak. Bu değerlendirmeden elde edilecek veriler, ilan edilen takvime göre Bakanlıkça oluşturulan elektronik sisteme kaydedilecek ve bu çerçevede gerekli görülen iyileştirme faaliyetleri yürütülecek.

SAĞLIKTA KALİTE STANDARTLARINA İLİŞKİN REHBERLER YAYIMLANACAK

Sağlık kurum ve kuruluşlarının uygulaması gereken sağlıkta kalite standartları ve bunlara ilişkin rehberler, Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünce hazırlanıp, internet sitesinden yayımlanacak. Ayrıca SKS konusunda uzaktan ya da yüz yüze eğitim faaliyetleri düzenlenecek.

Sağlık kurum ve kuruluşlarındaki kalite çalışmalarını koordine etmek, izlemek, değerlendirmek ve raporlamak amacıyla il sağlık müdürüne bağlı olacak şekilde “il kalite koordinatörlüğü”, sağlık kurum ve kuruluşlarında ise “kalite yönetim birimleri” kurulacak.

Yönetmelikte, hastaneler için kalite yönetiminden sorumlu birimlerin yapılanması ve görevlendirilecek personel sayısına ilişkin detaylar da düzenlendi.

SAĞLIK KURULUŞLARINA “KALİTE, HASTA VE ÇALIŞAN GÜVENLİĞİ” PUANI

Bakanlık, sağlıkta kalite standartları doğrultusunda sağlık kurum ve kuruluşlarında ölçme ve değerlendirme faaliyetini yerine getirecek. Ölçme ve değerlendirme süreci Bakanlıkça oluşturulan elektronik sistem aracılığıyla yönetilecek.

Değerlendirmeler, belli tarihlerde ve gerekli hallerde sağlık kuruluşuna haber vermeden yapılabilecek.

Kalite değerlendirmeleri, Sağlıkta Kalite Standartları Ölçme, Değerlendirme ve Puanlandırma Sistematiği’ne uygun olacak.

Sağlık kurum ve kuruluşlarına ilişkin kalite puanı ile kurumsal hizmetler ve hasta, çalışan güvenliği puanı, puanlandırma sistematiğine göre hesaplanacak. Ölçme ve değerlendirme sonuçları, faaliyetin tamamlanmasını takiben en geç 10 gün içinde Bakanlıkça oluşturulan elektronik sistem üzerinden sağlık kurum ve kuruluşlarına iletilecek.

KALİTE İYİLEŞTİRME EYLEM PLANLARI HAZIRLANACAK

Sağlık kurum ve kuruluşları, değerlendirmeler sonucunda “kısmen karşılanıyor” ve “karşılanmıyor” olarak tespit edilen standart ve göstergelere yönelik kalite iyileştirme eylem planlarını hazırlayacak.

Sağlık kurum ve kuruluşlarının ilgili yılda aldıkları kalite puanları, takip eden değerlendirme tarihine kadar geçerli olacak.

95 VE ÜSTÜ KALİTE PUANI ALAN SAĞLIK KURULUŞLARI İLAN EDİLECEK

Yönetmeliğe göre, sağlıkta kalite değerlendirmesi sonucunda 95 ve üstü kalite puanı alan sağlık kurum ve kuruluşları, Bakanlık veya genel müdürlük internet sitesinden ilan edilecek. Ayrıca bu sağlık kurum ve kuruluşlarına, Bakanlıkça SKS logo kullanım hakkı ve ilgili mevzuatı çerçevesinde plaket veya başarı belgesi verilecek.

Ayrıca uluslararası akreditasyonu yapılan standartlar kapsamında akreditasyon belgesi alan sağlık kurum ve kuruluşları, belgenin geçerli olduğu süre boyunca, sağlıkta kalite değerlendirmelerinden muaf tutulacak.

Kalite değerlendirmelerinde görev alacak sağlıkta kalite değerlendiricilerine yönelik eğitimler verilecek.

Patronlardunyasi.com

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Laparoskopik cerrahi

Laparoskopi cerrahın cilt ve karın duvarında büyük bir kesi yapmadan, karın içini görmesini ve cerrahi işlerini yapabilmesini sağlayan bir cerrahi tekniktir. Anahtar deliği cerrahisi veya Minimal invazif cerrahi gibi isimler de söylenmiştir. Bir santimetrelik kesiden karına yerleştirilen laparoskop adı verilen ince tüp şeklindeki ışıklı kamera sistemi ile karın içinin görüntüsü bir televizyon monitöründe görülür.

Geleneksel açık cerrahi yöntemine üstünlükleri şunlardır:

  • Hastanede kalış süresi kısadır ve iyileşme hızlıdır
  • Ameliyatta görüş daha fazladır, kanama azalır, sonrasında ağrı azdır.
  • Skar dokusu (yara izi) oluşumu azdır.

Laparoskopi hem gerekli hallerde karın içini görüp tanı koymayı sağlar hem de gereken tüm cerrahi işlemlerin yapılmasını sağlar.

Laparoskopi genel anestezi ile yapılır, hasta ameliyatta bilinçli değildir ve ağrı duymaz.

İşlem için göbek deliği çevresindeki bir kesiden kamera ayrıca işleme göre 2 veya 3 adet yarım santimetrelik deliklerden de cerrahi aletler karına yerleştirilir. Kamera yerleştirilince karın içerisi karbondioksit gazı ile şişirilerek cerrahın etrafı görmesi ve işlem yapması kolaylaştırılır.

Çoğu hasta ertesi gün taburcu olur.

Laparoskopik cerrahi ile yaptığım işlemler

Tanısal işlemler

İnfertilite, kronik kasık ağrısı veya tanısı konulamayan yeni başlamış ağrı hallerinde görerek tanı koymak için laparoskopi yapılır

Tedavi için

  • Yumurtalık kistlerinin çıkarılması endometrioma(çikolata kisti, Dermod kist, kistadenomlar, paratubal kistler en sık görülenlerdir
  • Hidrosalpinks cerrahisi, tüp çevresi ve pelvisteki yapışıklıkların tedavisi
  • Önceden bağlanmış tüplerin açılması( tüp ligasyonu reversal)
  • Dış gebelik tedavisi
  • Miyomların çıkarılması( miyomektomi),
  • Rahimin( histerektomi) ve yumurtalıkların (ooferektomi) çıkarılması
  • Rahim sarkması cerrahisi :sakrokolpopeksi-sakrohisteropeksi (genç kadınlarda rahimi almadan asma işlemi) lateral süspansiyon, pektopeksi, uterosakral ligament plikasyonu
  • İdrar kaçırma ve vajen ön duvar sarkması ameliyatları (sistosel) Laparoskopik Burch, Para vaginal onarım
  • Rektosel ve enterosel ameliyatları (vajen arka duvar sarkmaları) Rektopeksi ,Culdoplasti
  • Servikal yetmezliği olanbazı hastalarda abdominal serklaj işlemi

Bu ameliyatların hepsi açık yöntemle de yapılabilir ancak laparoskopinin hastaya sağladığı konfor nedeniyle laparoskopi için ciddi risk taşıyan nadir hastalar dışında tümünü laparoskopi veya robot yardımlı yapmaktayım.

Robot yardımlı ameliyatlar da kapalı ameliyat türüdür. Burada hastanın karın duvarına 0.8 cm’lik deliklerden kamerayı ve 3 adet cerrahi aleti taşıyacak robot kollarını bağlamaktayız. Bu ameliyatta cerrah hastadan birkaç metre uzaktaki konsolda (üst resümde) ekrandaki görüntü üzerinden robot kollarını yöneterek işlem yapar . Laparoskopiye üstünlüğü görüş alanı daha geniştir, daha rahat el hareketi yapılabilir, deneyimli yardımcı gereği kalmaz. Dezavantajları hastaya bağlanma ve ayrılma işlemleri ameliyat süresini biraz uzatır. Hem cihaz hem de sarf malzemesi oldukça pahalıdır.