“Kamudaki Sağlık Personeli Adalet Bakanlığı’na Bağlansın mı?” Tartışması

Hekim Birliği Sendikası, #hekimeşiddetedurde kampanyası başlattı. Sendika yetikileri, “Sağlık Bakanlığı sağlık birimlerinin Adalet Bakanlığı’na bağlanmasını mı beklemektedir” diye sordu. 

Hekim Birliği Sendikası, #hekimeşiddetedurde kampanyası başlattı. Sendika yetikileri, “Sağlık Bakanlığı sağlık birimlerinin Adalet Bakanlığı’na bağlanmasını mı beklemektedir” diye sordu.

Hekim ve sağlık profesyonellerinin bağlı olduğu örgütler, sağlıkta şiddetin bitmesi için Sağlık Bakanlığı’nı daha fazla önlem almaya davet etti. Hekim Birliği Sendikası hekimeşiddetedurde’ etiketiyle başlatılan kampanyasında çarpıcı bir ifadeye imza attı. Sendikanın X hesabından yapılan açıklamada,  Sağlık Bakanlığı, devletin resmi kurumunda koruyamadığı hekim ve sağlık çalışanlarına uygulanan şiddet konusunda hızlı reaksiyon verecek yasal düzenlemeleri hayata geçirecek midir? Yoksa, kamudaki sağlık birimlerini, görevi başında olmasa bile personeline uygulanan şiddette hızlı yargı süreci ile tutuklanmasına imkan veren yasaları kullanan Adalet Bakanlığı’na bağlanmasını mı beklemektedir?” ifadelerine yer verildi. 

Sağlık Bakanlığı Sağlıkta Şiddeti Önlemek İçin Yasal Düzenlemeleri Hayata Geçirecek mi ?

Sendikanın açıklamasında, “Aile Sağlığı Merkezleri; koruyucu sağlık hizmetlerinin verildiği, kronik rahatsızlıklarının takibinin yapıldığı ve acil servislerin yeşil alanda muayene ettiği hastaların, %97’sinin tedavisinin yapılabileceği bir sağlık birimidir. Aile Sağlığı Merkezleri; işe gitmek istemeyenlerin rapor alacağı, yivsiz tüfeklerden sürücü olur raporlarına kadar 400’e yakın rapor verilen sağlık birimleri olmamalıdır. Her kurumun isteyeceği sağlık raporu farklı olmaktadır. Bu nedenle kurumlar talep ettikleri rapor ile ilgili Sağlık Bakanlığı’ndan bilgi almalıdır. Kurumların talep ettikleri raporlar veya kişilerin heyet raporları için her ilde “Sağlık Rapor Merkezleri” kurulmalıdır. Eskişehir Tepebaşı’nda ASM’de kadın hekimin sahte rapor talebini reddetmesi üzerine darp edilmesi, sahte raporu almanın hak’mış gibi algılanmasından kaynaklanmaktadır. Aile hekimleri görevlerini, kendilerine tanımlanan sınırlar içerisinde RESMİ olacak şekilde yapmaktadır. Aile Sağlığı Merkezleri’nde, gebe takibi ve muayenesi yapılırken HASTA MAHREMİYETİ’ne dikkat edilir. Mersin Toroslar’da ASM’de, gebe muayenesi yapılırken çocuğuna aşı yaptırmak için gelen ailenin, hasta mahremiyeti sebebiyle babanın odaya girmemesi talep edildiği için, hemşire ve aile hekimi darp edilmiştir. ASM’lerde şiddete uğrayan aile hekimi, hemşire, ebe ve ASM çalışanları sizlerin sağlığı için görev yapmaktadırlar. ASM’deki herkes, bir insan ve onların da bir ailesi var. Sizlerin sağlığı için var gücüyle çalışan Aile Hekimleri ve ASM çalışanlarına uygulanan şiddetin amacı nedir?  Sağlık Bakanlığı, devletin resmi kurumunda koruyamadığı hekim ve sağlık çalışanlarına uygulanan şiddet konusunda hızlı reaksiyon verecek yasal düzenlemeleri hayata geçirecek midir? Yoksa, kamudaki sağlık birimlerini, görevi başında olmasa bile personeline uygulanan şiddette hızlı yargı süreci ile tutuklanmasına imkan veren yasaları kullanan Adalet Bakanlığı’na bağlanmasını mı beklemektedir?” bilgileri yer aldı. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) 

Sağlık Bakanlığı Beyaz Reform Hayal Kırıklığı Yarattı

Hekimler, Sağlık Bakanlığı teşvik ödemelerinin aksadığını belirterek, Bakan Koca zamanında başlayan Beyaz Reform uygulamalarının hayal kırıklığı yarattığını söyledi. 

Hekimler, Sağlık Bakanlığı teşvik ödemelerinin aksadığını belirterek, Bakan Koca zamanında başlayan Beyaz Reform uygulamalarının hayal kırıklığı yarattığını söyledi.

Hekimsen X hesabından yaptığı açıklamada, “Sağlık Bakanlığı’nın, rutin haline getirdiği Ek Ödeme Bordro Sistemi (EKOBS)’ni geç açması, hekim ve sağlık çalışanlarının teşvik ek ödemelerinin hesaplanması ve hesaplarına belirsiz zamanlarda geçmesi nedeniyle oluşan çilesi bitmiyor. Halbuki Sn.Fahrettin Koca döneminde hazırlanan BEYAZ REFORM’da teşvik ek ödemeler için bir takvimi oluşturulmuştu.Bu takvime göre, her ayın 14’ünde EKOBS’un açılması gerekiyordu.Ancak BEYAZ REFORM hala hayal kırıklığı yaşatmaya devam etmektedir. Her ay ne zaman ve ne kadar yatacağı belli olmayan teşvik ek ödemeler nedeniyle, Hekim ve sağlık çalışanlarının şahsi ödemelerindeki aksamalar ve özellikle okulların açıldığı Eylül ayında mağduriyetler daha da artmaktadır. Hekimlerimiz emeklerinin karşılığını, emekliliğe yansıyan tek kalem ve net maaş olarak almak istemektedir” ifadelerine yer verdi. 

@saglikbakanligi
@drmemisoglu

Hekimler Yurt Dışına Göçüyor!

Hekimlerin önemli bir oranı yurt dışına göç ediyor. Türk Tabipler Birliği, yurt dışına çıkış için 2023 yılında 3 bin 50 hekimin iyi hal belgesi aldığını açıkladı. 

Hekimlerin önemli bir oranı yurt dışına göç ediyor. Türk Tabipler Birliği, yurt dışına çıkış için 2023 yılında 3 bin 50 hekimin iyi hal belgesi aldığını açıkladı.

Hekimler Güvenli ve Şiddetten Uzak Bir Ortam İçin Yurt Dışına Gidiyor

Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi Başkanı Alpay Azap, doktorların bir çok sorunlu boğuştuğunu söyledi. “Sağlık Bakanlığı tüm bu aksaklıkları hekimler üzerinden çözmeye çalışıyor” diyen Azap, “Halbuki hekimler bu sorunların kaynağı değil, mağduru. Yanlış politikalarla iyice bozulan sağlık ortamında hekimler de büyük sorunlar yaşıyor. Hekime yönelik şiddet halk sağlığını tehdit eder bir noktaya ulaştı. Hekimler artık şiddet görme olasılıklarının olduğu branşları tercih etmiyor, klinisyenler risk alacak işlemlerden haklı olarak kaçınıyorlar, branş ve meslek değiştirenler artıyor. Hatta gelecek güvencesi ve şiddetsiz ortamda mesleğini yapabilmek adına yurtdışına gitmeye çalışıyor. 2023 yılında TTB’nin verdiği iyi hal belge sayısı 3.050. Toplumun maddi manevi emeği ile yetişmiş, nitelikli insan gücünü kaybediyoruz. Bu hekimlerle de sınırlı değil, hemşire, fizyoterapist gibi pek çok meslek mensubu bu yolu tercih ediyor. Sağlık ortamı kan kaybediyor”

Tıp Eğitimi Nitelikli Değil

Tıp eğitimi deseniz, o ayrı bir sorunlar yumağı. Bugün Türkiye’de hekim yetiştiren lisans programı sayısı 140! Bunların çoğunun nitelikli bir eğitim verecek altyapı ve kadroya sahip olmadığını tahmin etmek zor değil. Uzmanlık eğitimi daha da beter. Eğitim veren birimlere plansız bir şekilde eğitilebilecek sayıdan çok fazla sayıda uzmanlık öğrencisi alındı. Durum o kadar vahim ki, birkaç öğretim üyesinin olduğu kliniklerde onlarca asistan var. Hekimlerin özlük hakları her geçen gün geriye gidiyor. Emekli hekimler, özel sektörde çalışan hekimler, üniversitede çalışan hekimler… Kısaca tüm hekimler farklı boyutlarda olsa da ciddi maddi sorunlar yaşıyor. Daha önemlisi yaptıkları işten sonuç alamadıklarını, hastalarına faydalı olamadıklarını gördükçe mesleki açıdan da tatmin olamıyorlar meslekten soğuyorlar. Hekimlerin ruh sağlığı bozuluyor. Tükenmişlik, mesleğe yabancılaşma yaygınlaşıyor. Sorunları artırmak mümkün ancak bu sorunlarla her gün zaten boğuşmakta olan hekim arkadaşları sıkmamak adına burada bırakayım. Bütün yaşadığımız sorunların kaynağında ise Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın yarattığı üç ana sorun var: (1) Sağlık hizmetinin niteliğinin değil niceliğinin öncelenmesi, (2) Hekim emeğinin değersizleştirilmesi, (3) Hekimlerin örgütsüzleşmesi.

TTB Üç Ana Sorunu Merkez Alarak Faaliyetlerini Sürdürecek

Türk Tabipleri Birliği (TTB) olarak önümüzdeki dönemde bu üç ana sorunu merkezine alan bir faaliyet yürütmeyi planlıyoruz. Eşit, ücretsiz, ulaşılabilir ve nitelikli bir sağlık hizmeti için ilk yapılması gereken birinci basamak sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesidir. Sağlık sistemi başarılı ülkelerin hepsinin başarısının arkasında yatan birinci basamak sağlık hizmetlerinin güçlü olmasıdır. Koruyucu hekimliği önceleyen güçlü bir birinci basamak, toplumun daha sağlıklı olmasını sağladığı gibi ikinci ve üçüncü basamaklardaki gereksiz yığılmayı engelleyerek gerçekten ileri değerlendirme ve takip ihtiyacı olan hastalara yeterince zaman ve emek ayrılmasını sağlayacaktır. Bu sağlık otoritesinin birinci önceliği olmalıdır. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

“Serbest Hekimler, Kamuya ve Özele Mahkum Edilmek İsteniyor!”

Kaynak, “6 Ekim Yönetmeliği ile hedeflenen, hekimleri kamu ve zincir özel hastanelere mahkum ederek, bir kölelik düzeni oluşturmaktır” dedi. 

Serbest hekimlik, muayenehane sahibi hekimler, 6 Ekim Yönetmeliği olarak anılan, Özel Hastaneler Yönetmeliği’nde 2022 yılı sonu ve 2023 yılı başında ve ortasında yapılan düzenlemelerle ‘hasta ameliyat edemez’ duruma geldi. İzmir Tabip Odası Başkanı Op. Dr. Süleyman Kaynak, Samsun’daki plastik cerrahların 3 aydır ameliyat yapamamaları sorununun ülke genelinde de yaşandığına tüm ülkede bu sorunun büyüyeceğine dikkat çekti. Kaynak, “6 Ekim Yönetmeliği ile hedeflenen, hekimleri kamu ve zincir özel hastanelere mahkum ederek, bir kölelik düzeni oluşturmaktır” dedi. 

Bilim Sağlık Haber Ajansı (BSHA) konuyla ilgili mayıs ayı ortasında Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan ‘bir ilde ameliyat yapamayan serbest hekim Sağlık Bakanlığı’ndan izin alarak başka bir ilde ameliyat yapabilir’ düzenlemesiyle yeniden gündeme gelen, 6 Ekim kısıtlamalarından etkilenen Samsun’daki 6 plastik cerrahın 3 aydır ameliyat yapamamasını, bu cerrahlardan 30 yıldır ilde görev yapan bir plastik cerrahi profesörünün yurt dışında çalışma kararı almasını gündeme getirdi. 

Serbest Hekimlerin Sorunu Büyüyerek Devam Edecek!

Peki diğer illerde muayenehane hekimleri ‘6 Ekim’ ve sonrasındaki yönetmelik ve düzenlemelerden nasıl etkileniyor. İzmir Tabip Odası Başkanı Op. Dr. Süleyman Kaynak ile görüştük. Kaynak, 6 Ekim Yönetmeliğinin iptali için meslek örgütlerinin yargıya gerekli başvuruları yaptıklarını, ancak yürürlüğe konulan ve belli tarih aralıklarında yapılan düzenlemelerle devamlılığı sağlanan uygulamaya ilişkin değerlendirmede bulundu. Tabip Odası Başkanı Kaynak, yaşanan sorunun Samsun özelinde gündeme geldiğini ancak sorunun tüm Türkiye’deki serbest hekimlerin sorunu olduğunu vurguladı. 

Hekimlik Kölelik Haline Sokulmaya Çalışılıyor

Kaynak, “İzmir’de özel hastane ve tıp merkezi sayısı oldukça çok ancak İzmir’de de serbest hekimler ameliyat yapmakta sıkıntı çeken muayenehane hekimi var. Burada asıl problem tüm ülkede insanların hekim seçme ve sağlığa ulaşım hakkının engellenmesidir. Bütün Türkiye’de bu problem giderek büyüyecek bir problemdir. Asıl hedef hekimlere kamu hastaneleri ve özel zincir hastaneler dışında bütün çalışma alanlarını kapatmaktır. Muayenehane, küçük ölçekli sağlık kuruluşlarını ortadan kaldırmak amaçlanmaktadır. Ortada iki sistem kalacak; bir tanesi kamu hastaneleri bir tanesi de zincir hastaneler. Bu böyle olunca da hekim buralar dışında çalışma olanağını kaybettiğinde ne olacak? Kamuda veya özel zincir hastanelerde işçi olarak çalışmak zorunda kalacak. Çalışma hakları, özlük hakları ile ilgili bir hak talep edemeyecek, ettiği zaman kovulacak, cezalandırılacak, mobbinge uğrayacak. Hekimlik; kamuda ve özel sektör dışındaki tercihler ortadan kaldırılarak, alternatifsiz bir kölelik haline sokulmaya çalışılıyor. Bu şekilde sağlık sistemi asla yürümez” dedi. 

Sağlık Alanında Yapılanlara Karşı Güvensizlik Hakim!

Türkiye’nin zor bir süreçten geçtiğine vurgu yapan Kaynak, “Devlet yönetiminde bulunan kamu idaresine güvenin sarsıldığı bir süreçteyiz. Sağlık alanında da bu güven büyük oranda sarsılmıştır. Hekimler ve sağlık çalışanları sağlıkta şiddet, mobbing ile uğraşırken bir yandan da hekimlere yönelik geçtiğimiz aylarda TBMM Sağlık Komisyonu’nda görüşülen kanun tasarısında çok ağır yaptırımlar getirilmeye çalışıldı. Hekimin bir ameliyatı veya tıbbi müdahalesi sonucunda, ölüm veya sakatlık olmasa bile bir hasta eğer zarar gördüğünü iddia ediyorsa burada ilgili hekimin meslekten men edilmesiyle ilgili bir düzenleme hayata geçirilmeye çalışıldı. Bu kabul edilemez. Yapılmak istenilen şey hekimliğin, köle durumuna sokulmak istenmesidir. Hekimleri ölesiye çalıştırmak amacındalar. Bütün dünyada, sağlık endüstrisi yaklaşık 12 trilyon dolardır. Buradan hareketle hükümetler; özel sektör ve bütün sistemin içinde yer alan büyük aktörler yüksek kazançlar sağlayacaklarını fark ettiler. Bu parayı kazanmak için hekim, hemşire ve alanda çalışan insan gücüne mahkumlar. Bu nedenle de bu iş gücünü köleleştirmenin peşindeler” açıklamasında bulundu. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) 

Yeşilçam’ın yakışıklısı Sertan Acar’ın son haline bakın kendini çiftliğe kapattı

Ayşecik filmleri ve Cüneyt Arkın ile oynadığı Battalgazi filmi ile Yeşilçam’ın önde gelen isimlerinden biri olan yakışıklı jön Sertan Acar şimdilerde bambaşka

Yeşilçam’ın önemli isimlerinden biri olan özellikle 1970’li yıllarda Cüneyt Arkın, Yıldız Kenter gibi usta isimlerle birlikte rol alan Yeşilçam’ın yakışıklısı Sertan Acar, yaklaşık 8 filmde oynadıktan sonra hayali olan hekimliği yapabilmek için kariyerinin en parlak döneminde sinemayı bıraktı. Şimdilerde insanlardan uzak doğa ile başbaşa olan 74 yaşındaki Sertan Acar’ın yıllar içindeki değişimine bakın…

Cüneyt Arkın ile Battalgazi filminde rol alan ve Battalgazi’nin oğlunu oynayan Sertan Acar, Ayşecik filmleri ile de sevilmişti. Diş hekimliği için sinemayı bırakan Yeşilçam’ın yakışıklı jönü Sertan Acar, şimdi Kocaeli’nin Kandıra ilçesinde hayvanlar ve doğayla iç içe yaşıyor.

Daha sonra Kocaeli’nin Kandıra ilçesine bağlı Kerpe’ye taşınan Acar, burada kendisini doğaya bıraktı. Acar, kurduğu otelde insanları misafir etmenin yanı sıra, burada çeşitli hayvanların bakımını yapıyor.

Havanın güzel olduğu zamanlarda ise teknesiyle birlikte denize açılan Acar, hobi olarak balıkçılıkla ilgileniyor. Sertan Acar ve eşi Meral Acar, şöminenin karşısında kahvelerini yudumlayıp sohbet ederek, hayvanlarla ve doğayla iç içe yaşıyor.

Hekim olmak için sinemayı bıraktı

Türk sinemasına nasıl başladığını anlatan Sertan Acar, neden oyunculuğu bıraktığını da verdiği bir röportaj ile anlatmıştı…

“İlk filmim Ayşecik. Ediz Hun gibi Yeşilçam’dakilerin çoğu rahmetli oldu Sadi Alışık gibi. İzzet Günay ile oynadık, Cüneyt Arkınla baba ve oğlu oynadık. Ama çoğu vefat etti. Yeşilçam farklı bir olay. Yeşilçam’dan olmaktan da gurur duyuyorum. O zaman diş hekimliğinde okuyordum. 1973-1974 senesinde baktım okulda zorluk çekiyorum, mezun olamayacağım sinemayı bırakmaya karar verdim.”

Serkan Acar kimdir: 1948 yılında dünyaya geldi. Eski Fenerbahçeli futbolcu Serkan Acar’ın kardeşidir.

971 yılında Yeşilçam’da oyunculuk yapmaya başlayan Sertan Acar, kısa süren kariyerinin bir Türk filmini andırdığını şöyle anlatıyor:

“Ayşecik yani Zeynep Değirmencioğlu, o zamanlar abimin (Serkan Acar) flörtüydü. Ses mecmuası en yakışıklı futbolcu yarışması yapmış ve abim de birinci olmuştu. Ondan sonra filmcilerin dikkatini çekti ve abime film teklifi geldi. Ardından Zeynep’in karşısında oynayacak kişi olarak Haydarpaşa’da bir deneme çekimi yaptı. Bu deneme çekiminde de Zeynep, abime aşık oluyor. Böylelikle flörtleri başladı. Sonrasında ben de Zeynep ile tanıştım.

Zeynep Değirmencioğlu denize düştü ben kurtardım

İstanbul Üniversitesi’nin Beyazıt kampüsündeki Hukuk Fakültesi’nde Zeynep’in amcasının oğlu okuyordu. Onunla da arkadaş olduk. Ben o zamanlar diş hekimliğinde birinci sınıftım. Bir aralık ayında, Zeynep ve kuzeni beni üniversitenin çay partisine davet etti. Karaköy iskelesinden Kadıköy vapuruna binerken Zeynep, bir anda denize düştü. Ben de onu denizden çıkarıp kurtardım. Babası Zeynep’e onu kimin kurtardığını sorduğunda o da olayı anlatıyor ve ‘Serkan’ın kardeşi’ diyor.

Cüneyt Arkın sette bana karşı abi gibiydi

İlk kez sete çıktığında oyunculuğa dair hiçbir şey bilmediğini belirten Sertan Acar, “İlk filmim ‘Bahar Çiçeği’ydi, Ediz Hun, Zeynep Değirmencioğlu ve ben başroldük. Hava harp okulu öğrencisi olarak Zeynep’in flörtü olarak rol aldım” diyor.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!