Volkswagen Hindistan’a 1,4 Milyar Dolarlık Vergi Kaçakçılığı Bildirimi – Reuters
Reuters’in bildirdiğine göre, Alman otomobil üreticisi Volkswagen’in Hindistan’daki yan kuruluşuna, Hint yetkilileri tarafından yaklaşık 1,4 milyar dolar tutarında ithalat vergisinden kaçındığı iddiasıyla bir vergi kaçakçılığı bildirimi gönderildi. İddia, Audi, VW ve Skoda gibi markalar için ithal edilen otomobil parçalarının, tam araçlar için geçerli olan tam vergi oranı yerine, daha düşük bir gümrük vergisi uygulanması için ayrı parçalar olarak beyan edilmesi üzerine yoğunlaşıyor.
30 Eylül tarihli bildirimde, Volkswagen’in Hindistan birimi olan Skoda Auto Volkswagen India’nın, tamamen demonte (CKD) birimler kuralları kapsamında %30-35 ithalat vergisine tabi olması gereken neredeyse tam araçları demonte halde ithal ettiği iddia ediliyor. Ancak şirketin bu ithalatı yanlış beyan ederek sadece %5-15 vergi ödediği öne sürülüyor. Hint hükümetinin soruşturması, şirketin Skoda Superb ve Kodiaq, Audi A4 ve Q5 ile VW’nin Tiguan SUV modellerini de içeren araçlar için daha yüksek vergilerden kaçınmak amacıyla farklı sevkiyat konşimentoları kullandığını gösteriyor.
Maharashtra’daki Gümrük Komisyonu Bürosu’ndan gelen 95 sayfalık bildirime göre, Volkswagen 2012’den bu yana ithalat vergileri ve ilgili harçlar için yaklaşık 2,35 milyar dolar ödemesi gerekirken sadece 981 milyon dolar ödemiş. Reuters tarafından incelenen ancak kamuya açık olmayan bildirimde, lojistik düzen vergi ödemekten kaçınmak için yapay bir düzenleme olarak tanımlanıyor.
Haberin ardından Volkswagen hisseleri Frankfurt borsasında %2,13’e varan oranda düştü. Şirketten iddia edilen kaçakçılığa ilişkin bir açıklama yapması istendi ve 30 gün içinde bildirime yanıt vermesi talep edildi. Bu durum, kaçırılan vergilere ek olarak cezalar ve faiz ücretlerine yol açabilir. Toplam olarak, suçlu bulunursa Volkswagen, kaçırılan miktarın %100’üne eşdeğer cezalar da dahil olmak üzere 2,8 milyar dolara kadar ödeme yapmak zorunda kalabilir.
Skoda Auto Volkswagen India, tüm yasa ve yönetmeliklere uyduğunu belirten bir açıklama yayınladı ve yetkililerle tam işbirliği yapacağını vaat etti.
Vergi bildirimi, Volkswagen’in Maharashtra’da elektrikli araçlar (EV’ler) ve hibrit araçların üretimi için 1,8 milyar dolarlık yatırım planladığı bir dönemde geldi. Bu yatırım planlarına ve grubun finans şefinin ifade ettiği olumlu görünüme rağmen, Volkswagen Hindistan otomotiv pazarında hala küçük bir oyuncu konumunda.
Bildirimde ayrıca, Hint soruşturmacıların 2022’de Volkswagen’in tesislerinde arama yaptığı, belgelere el koyduğu ve şirketin Hindistan Genel Müdürü Piyush Arora’yı sorguya çektiği, ancak Arora’nın inceleme altındaki sevkiyat uygulamaları için bir açıklama yapamadığı belirtildi.
Hint yetkililerinin bildiriminde, Volkswagen Hindistan’ın dahili yazılım kullanarak araçlar için toplu siparişler verdiği, ardından bu siparişin ana bileşenler veya parçalara ayrıldığı bir modus operandi açıklandı. Bu parçalar birkaç gün boyunca farklı konteynerlerde sevk edildi ve ayrı ayrı faturalandırıldı, bu da iddiaya göre ödenecek vergileri azaltmak içindi. Volkswagen’in bu yöntemi operasyonel verimlilik için kullandığı savunması bildirimde reddedildi ve lojistiğin sürecin önemsiz bir parçası olduğu vurgulanarak şirketin bir lojistik firması olmadığı belirtildi.
Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, “Almanya ile sığınmacı/mülteci anlaşması yapıldı, 200 sığınmacı Türkiye’ye gönderildi” iddialarının doğru olmadığını açıkladı. İletişim Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada “Türkiye ile Almanya arasında ‘yasal ikamet hakkı olmayan Türk vatandaşlarının’ iddia edildiği gibi toplu bir şekilde gönderilmesine ilişkin bir anlaşma yapılması kesinlikle söz konusu değil” denildi.
Sosyal medyada, bir havalimanına ait video paylaşılarak Türkiye ile Almanya arasında varılan anlaşma doğrultusunda kaçak göçmenlerin Türkiye’ye sınırdışı edildiği ileri sürüldü. Görüntülerin ve iddiaların sosyal medyada yayılması üzerine Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’den açıkama geldi.
‘SIĞINMACILAR TÜRKİYE’YE GÖNDERİLDİ’ İDDİASI
Açıklamada, Alman basınında, bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan, “Almanya ile sığınmacı/mülteci anlaşması yapıldı, 200 sığınmacı Türkiye’ye gönderildi” iddialarının doğru olmadığı belirtildi. Alman basınında, “Almanya ile Türkiye’nin anlaşmaya vardığı, bu anlaşma kapsamında yasal ikamet izni olmayan 13 bin 500 Türk vatandaşının Türkiye’ye gönderilebileceği” şeklinde yanıltıcı haberlerin servis edildiği hatırlatılan açıklamada, bu iddiaların Dışişleri Bakanlığı ve Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nce yalanlandığı aktarıldı.
‘MANİPÜLASYON KAMPANYASI BAŞLATILDI’
İddiaya dayanak gösterilen haberlerde, “yabancı sığınmacıların Türkiye’ye gönderilmesine” ilişkin bir iddia yer almamasına rağmen, bazı çevrelerin “yabancı sığınmacı/mültecilerin Türkiye’ye gönderileceği” yönünde bir manipülasyon kampanyası başlattığına dikkat çekilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
‘ANLAŞMA YAPILMASI KESİNLİKLE SÖZ KONUSU DEĞİL’
“Türkiye ile Almanya arasında ‘yasal ikamet hakkı olmayan Türk vatandaşlarının’ iddia edildiği gibi toplu bir şekilde gönderilmesine ilişkin bir anlaşma yapılması kesinlikle söz konusu değil. Halihazırda var olan anlaşmalar kapsamında yasal oturma izni olmayan Türk vatandaşları, Almanya’da hukuki çerçevede tüm haklarını kullandıktan sonra (itiraz süreçleri ve benzeri) Türk Dışişleri yetkililerinin de onayıyla ferdi olarak kabul edilebilmektedir. Yasal oturma hakkı bulunmayan üçüncü ülke (Suriye, Afganistan ve benzeri) vatandaşlarının, toplu veya ferdi olduğuna bakılmaksızın hiçbir şekilde Türkiye’ye gönderilmesinin kabul edilmesi de kesinlikle söz konusu değildir. Ayrıca, ‘200 sığınmacı Türkiye’ye gönderildi’ iddiasıyla paylaşılan görüntülerin, FETÖ’nün propaganda hesapları tarafından kurgulanıp servis edildiği belirlenmiştir.”
Frankfurt-Hahn Havaalanı’nda kaydedildiği tespit edilen görüntülerde, yolcuların bindiği hava yolu şirketinin, yakın tarihte Almanya’dan Türkiye’ye uçuşu bulunmadığının vurgulandığı açıklamada, kamuoyunu manipüle etmeye yönelik iddialara itibar edilmemesi istendi.
New York Belediye Başkanı Eric Adams’ın bağış ve hediye kabul ettiğine yönelik soruşturmada “Türk yetkili” kilit rolde. İşte iddianamedeki Türkiye bağlantılarının ayrıntıları.
ABD’de New York’un Demokrat Partili Belediye Başkanı Eric Adamshakkında Türkiye bağlantılı bir soruşturma açıldı.
New York Güney Bölge Mahkemesi tarafından kamuoyuna açıklanan iddianamede, Adams’ın Türk yetkili ve iş insanlarından yasadışı bağış ve hediye kabul ettiği ve buna karşılık Türk yetkililere çeşitli konularda yardımcı olduğu iddia ediliyor. ABD’de vatandaş olmadan, dolayısıyla oy kullanma hakkına sahip olmadan bir siyasi kampanyaya doğrudan veya dolaylı olarak bağış yapılamıyor.
İddianame söz konusu Türk vatandaşlarının isimlerini vermiyor. Türk oldukları belirtilen bu kişiler, iddianamede, “İşadamı-1”, “İş adamı-2”, “İş adamı-3”, “İş adamı-5”, “İş kadını”, “Organizatör”, “Havayolu Yöneticisi” ve “Türk yetkili” olarak tanımlanıyor. “İşadamı-4” ise iddianamede Adams’a bağış yapan farklı bir etnik topluluğun üyesi olarak geçiyor.
Eric Adams’ın New York’a bağlı Brooklyn İlçe Belediye Başkanı olduğu 2014’ten bu yana yabancı iş insanları ve bir Türk yetkiliden yasadışı avantajlar sağladığı savunulan iddianamede, 2018’de New York Belediye Başkanlığına adaylığını koymasının ardından ise Adams’ın yasadışı kampanya bağışları ve değerli şeyleri kabul etmek bir yana bunu kendisinin de talep ettiği öne sürülüyor.
Adams, iddianameye göre, yasa dışı kampanya bağışlarını “temsili” ya da “saman bağışçılar” üzerinden kabul etti. Böylece, bir kişinin ya da bir şirketin bir adaya yapabileceği bağış miktarını kısıtlayarak seçilmiş yetkililer üzerindeki gücünü sınırlamak üzere tasarlanmış yasalardan kaçıldı. Saman bağışçı, kendi adına bağış yapmak için başka bir kişinin parasını yasadışı olarak kullanan kişi olarak tanımlanıyor.
Adams’ın yasadışı bu bağışlar sayesinde 2021’deki belediye başkanlığı kampanyası için kamu fonlarından yaklaşık 10 milyon dolar aldığı iddia ediliyor.
İş adamı-1: ABD’de şubesi olan Türk üniversitesinin sahibi
İddianameye göre, Adams’ın yasadışı bağış ve hediye kabul etmesi 2015’te Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyaretlerle başladı.
İlk ziyareti Ağustos 2015’te oldu. Seyahat, New York’taki Türk Başkonsolosluğu tarafından düzenlendi. Adams’ın masraflarının bir kısmı Türk Konsolosluğu, bir kısmı da İstanbul merkezli bir Türk üniversitesi tarafından karşılandı.
Aralık 2015’teki ikinci gezi ise Türk elçiliğinde görevli üst düzey bir yetkili (Türk Yetkili) ve Türk iş insanlarını politikacılarla ve nüfuzları şirketlerine fayda sağlayacak diğer kişilerle tanıştırmak için etkinlikler organize eden bir Türk Organizatör tarafından düzenlendi.
İki seyahat için de Adams’a THY’den ücretsiz business class bilet verildi.
İstanbul merkezli Türk üniversitesinin sahibi ve başkanı ise iddianamede “İş adamı-1” olarak geçiyor ve söz konusu üniversitenin bir Amerika şubesi olduğu belirtiliyor.
İstanbul merkezli Bahçeşehir Üniversitesi’nin Washington’da bir şubesinin bulunduğu biliniyor.
O tarihte Bahçeşehir Üniversitesi’ni ziyaret etmişti
Bahçeşehir Üniversitesi’nin web sitesinde yer alan bilgilere göre Eric Adams, Ağustos 2015’te Brooklyn Belediye Başkanı olduğu dönemde kardeş şehir protokolü imzalamak üzere geldiği İstanbul’da, Bahçeşehir Üniversitesi’ni ziyaret etti.
Adams heyeti ile düzenlenen toplantı sonrasında Bahçeşehir Üniversitesi’nde Hükümet Liderlik Okulu’nun (HLO) her yıl düzenlediği Yerel Yönetimler Akademisi’ne katılacak iki öğrenciden birine Brooklyn Belediyesi, bir diğerine ise Brooklyn Belediye Başkanı Eric Adams adına burs verilmesi kararlaştırıldı. Ayrıca Adams’a desteklerinden dolayı “HLO Fahri Öğretim Görevlisi Sertifikası“nın yanı sıra “BAU Hükümet Liderlik Okulu (HLO) Danışma Kurulu Üyeliği Belgesi“ verildi.
İddianameye göre “İş adamı-1”, 2015 yılındaki İstanbul buluşmasının ardından 2018’de Adams ile Brooklyn’de bir araya geldi. Brooklyn’de bir iş girişiminde bulunmayı düşünen ve Adams üzerinden kendi statüsünü yükseltmeyi amaçlayan “İş adamı-1”, daha sonra Adams’ın 2021 kampanyasına yasadışı katkılarda bulundu.
Bahçeşehir Üniversitesi, Türk iş insanı Enver Yücel’e ait. DW Türkçe’nin mail üzerinden ulaştığı Bahçeşehir Üniversitesi kurumsal iletişim yetkilileri, söz konusu iddialara ilişkin yanıt vermedi.
İş kadını: St. Regis İstanbul’un sahibi Demet Sabancı
İddianamede varlıklı Türk bir iş kadınının da sahibi olduğu lüks bir otelde Eric Adams’a çok sayıda ücretsiz veya yüksek indirimli konaklama imkânı sağlandığı ve Adams’ın 2021 kampanyasına katkı sağladığı öne sürülüyor. Bu otelin adının ise St. Regis İstanbul olduğu iddianamede yer alıyor. St. Regis İstanbul ise Demet Sabancı Çetindoğan ve eşi Cengiz Çetindoğan’ın sahibi olduğu Demsa Group’a ait.
“St. Regis İstanbul’un sahibi, Adams’a kendini hoş göstermeye çalışan bir iş kadınıdır” ifadelerinin yer aldığı iddianamede, Adams’ın Temmuz ve Ağustos 2017’de İstanbul’a bir yakını ve temsilcisiyle birlikte yaptığı seyahatte St. Regis İstanbul’un Bentley Suiti’nde kaldığı, iki gecelik rezervasyonun 7 bin dolar civarı tutması gerekirken 600 dolardan daha az bir ödeme yaptığı iddia ediliyor. Bu indirimi ise yine iddianamede geçen Türk Organizatörün ayarladığı savunuluyor.
DW Türkçe’nin Demsa Group’a mail üzerinden sorularını ilettiği Demet Sabancı, iddialara ilişkin bir açıklama yapmadı.
Türkevi binasına yangın ruhsatı iddiası
Adams’ın ayrıca New York’taki Türkevi binasının güvenlikle ilgili denetlemelerden geçmeden açılmasını sağladığı iddia ediliyor.
İddianameye göre, Eylül 2021’de Türk Yetkili, borcunu ödeme sırasının kendisine geldiğini belirterek Adams’a New York İtfaiye Departmanına (FDNY) baskı yapmasını, Türk konsolosluk binasının yangın denetimi olmaksızın Türkiye Cumhurbaşkanı’nın yüksek profilli bir ziyareti için zamanında açılmasını kolaylaştırmasını istedi. Türk Yetkili tarafından 2021 ve 2022 yıllarında ayarlanan ücretsiz seyahatler ve diğer rüşvetler karşılığında Adams talimatları yerine getirdi.
İddianamede “Adams’ın FDNY üzerindeki baskısı nedeniyle, FDNY’nin gökdelenin yangın güvenliğine ilişkin değerlendirmesinden sorumlu yetkiliye, bunu kabul etmemesi halinde işini kaybedeceği söylenmiş ve Adams’ın araya girmesinin ardından gökdelen Türk Yetkilinin istediği şekilde açılmıştır” ifadeleri yer aldı.
IC İçtaş İnşaat ve ABD’li inşaat şirketi Tishman ortaklığında New York’ta inşa edilen 36 katlı Türkevi binası, 20 Eylül 2021’de açılmıştı. Türkevi’nde, Türkiye New York Başkonsolosluğu, Türk Ataşelikler, BM Türkiye Daimi Temsilciliği, KKTC Temsilciliği ve T.C. Merkez Bankası New York Temsilciliği bulunuyor.
ABD Büyükelçiliğinden Özel’in açıklamasına yanıt
Bu arada CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in New York Belediye Başkanı Adams ile ilgili rüşvet suçlamalarını ABD’nin Ankara’da Büyükelçiliği ile ilişkilendiren açıklamasına ABD’den yanıt geldi.
DW Türkçe’nin, Adams ile Türk yetkililer arasında kurulduğu iddia edilen ilişkinin yeni Büyükelçilik binasının inşa edildiği Atatürk Orman Çiftliği arazisine karşılık bir jest olup olmadığının sorulması üzerine ABD’li bir yetkili şu yanıtı verdi:
“ABD’nin Türkiye ile ortaklığının önemli bir yatırımını temsil eden ve hem ABD vatandaşlarına hem de Türk kamuoyuna hizmet veren, son teknolojiye sahip yeni ABD’nin Ankara Büyükelçiliği ile gurur duyuyoruz. Bu tesisin inşasında yürürlükteki tüm Türk yasa ve yönetmeliklerine uyulmuştur.”
Özel, New York’taki Türkevi’nde yaptığı açıklamada şöyle demişti:
“Burada böyle bir bina yapılırken, Türkiye, ABD’de rüşvet vermeye ihtiyaç duyacak bir ülke değil. Ama hepimizin gurur duyduğu bu binanın kazandırılması sürecinde bir jest gördüysek, fazlasını ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’ne tahsis edilen o muhteşem alan için yapmışızdır.“
THY’ye ilişkin iddialar
İddianamede “Türk Yetkilinin” Adams’a çok sayıda saman bağışı yapılmasını sağladığı, Adams ve yakın çevresinin Türk Hava Yolları (THY) şirketiyle Türkiye, Fransa, Çin, Sri Lanka, Hindistan ve Macaristan’a ücretsiz veya indirimli seyahat etmelerini ayarladığı yazıyor.
Türk yetkili ve diğer Türk vatandaşlarının ayrıca Adams ve beraberindekilerin Türkiye’de bulundukları süre boyunca, diğer şeylerin yanı sıra, zengin otellerde ücretsiz odalar, üst düzey restoranlarda ücretsiz yemekler ve ücretsiz lüks eğlenceler sağladıkları öne sürülüyor.
Adams’ın THY’den ekonomi sınıfından aldığı biletlerin de ücretsiz bir şekilde ‘business class’a yükseltildiği savunuluyor.
İddianameye göre Adams, 2015 yılında Türkiye’ye ilk seyahatini gerçekleştirmesinin ardından, Türk Yetkili Adams’ı Türk havayolu şirketinin New York bölgesindeki genel müdürü (Havayolu Yöneticisi) ile tanıştırdı. Adams, 2016 yılında ve 2017 yılında iki kez olmak üzere, üç ayrı seyahatte Türk Hava Yollarından ücretsiz ve yüksek indirimli lüks uçak seyahati elde etti. Adams ayrıca 2021 kampanyası için, diğerlerinin yanı sıra Türk Yetkili ve Havayolu Yöneticisi tarafından kolaylaştırılan saman bağışları talep etti ve bu bağışları kabul etti.
THY yetkilileri konuyla ilgili DW Türkçe’nin gönderdiği sorulara yanıt vermedi.
“Türk yetkili bağış yapanların listesini istedi”
İddianamede 22 Haziran 2018 tarihinde Adams’ın, 2021 kampanyası için düzenlenen bir bağış toplama etkinliğine katıldığı belirtilerek “Diğerlerinin yanı sıra Havayolu Yöneticisi de etkinliği organize etti ve etkinliğe katıldı. Etkinliğin ardından Türk Yetkili, Adams’ın personeline bir mesaj göndererek “22 Haziran toplantısına katılanların listesini” istedi. Bunun üzerine Adams’ın çalışanı Türk Yetkiliye 15 bin dolardan fazla bağış toplayan çeşitli kişilerin isimlerini içeren listeyi gönderdi” deniliyor.
İddianameye göre Adams’ın bağış toplama etkinliğinin 22 Haziran 2018 tarihli tanıtım broşüründe, etkinliğin ev sahiplerinden biri olarak “Havayolu Yöneticisinin” havaalanı taşımacılığı işiyle uğraşan bir arkadaşı (İş adamı-2) gösteriliyor. “İş adamı-2”, Adams personeliyle paylaştığı bir dizi mesajda, bir iş ortağı aracılığıyla saman bağışına aracılık ettiğini belirtiyor. Söz konusu ortağın nihayetinde kendi adına 3 bin dolar bağışta bulunduğu ve kendisini işsiz olarak tanımladığı belirtiliyor.
İş adamı-3: Adams’ın 2019’da İstanbul’da tanıştığı kişi
İddianameye göre Eric Adams, Ocak 2019’da yasa dışı yabancı bağış talebiyle İstanbul’a yaptığı ziyarette Türk “Organizatör” tarafından “İş adamı-3” ile tanıştırıldı. “Türk Yetkili”, Adams personeli aracılığıyla, Adams’ı o sırada görevi kötüye kullanma şüphesi altında olan İş adamı-3’ten bağış almaktan vazgeçirmeye çalıştı.
İddianamede buna rağmen Adams’ın, İş adamı-3 ile bir toplantı gerçekleştirdiği, söz konusu iş insanının, Adams’ın 2021 kampanyasına 50 bin dolar veya daha fazla katkıda bulunmayı kabul ettiği yazıyor. Ancak bağışlar gerçekleşmeden önce İş adamı-3’ün Türkiye ve ABD’deki yasal sorunlarının kamuoyuna yansıdığı, Adams’ın görüşmeyi reddetmesiyle İş adamı-3’ün 2021 kampanyasına katkıda bulunmadığı belirtiliyor.
İş adamı-4: New York’tan bir inşaatçı
İddianamede geçen “İşadamı-4” ise New York bölgesinde bir inşaat şirketi işleten bir iş insanı. Adams’ın kendisinden saman bağışı talep ettiği ve aldığı öne sürülen iddianamede, “İş adamı-4, New York’taki Türk toplumunun bir parçası olmamasına rağmen, Türk Yetkili ve Organizatörün 2021 kampanyasına yasadışı katkılarda bulunmaya teşvik ettiği çok sayıda Türk vatandaşı ve Türk Amerikalı ile benzer nedenlerle katkıları talep edildi ve bağış alındı. İşadamı-4, New York’taki farklı bir etnik topluluğun önde gelen bir üyesiydi ve Adams’ın temsilcileri tarafından kendisine, saman katkılarının İşadamı-4’ün etkisini ve topluluğunun Adams nezdindeki itibarını artıracağı söylendi” ifadeleri yer alıyor.
İddianameye göre İşadamı-4, Adams’a 10 bin dolar bağış yapmayı kabul etti. Ancak ABD yasalarına göre 2 bin dolardan fazla bağış yapamayacağı için Adams’ın çalışanlarının talimatı doğrultusunda şahsen 2 bin dolar katkıda bulundu ve 20 çalışanından dördüne 2021 kampanyasına yaptıkları 2 bin dolarlık katkıları için geri ödeme yaptı.
İş adamı-5: Türk yetkili adına bağış toplayan inşaatçı
İddianamede geçen “İş adamı-5” ise New York’taki Türk toplumunun önde gelen bir üyesi olarak tanımlanıyor.
New York bölgesinde bir inşaat şirketi işleten İş adamı-5’in Mayıs 2021’de Adams’a saman bağışı yapmayı kabul ettiği ve bu bağışı ise Türk Yetkilinin emriyle yaptığı iddianamede yer alıyor.
Şubat 2021’de Adams, Türk Yetkili, Havayolu Yöneticisi, Adams’ın çalışanı ve Adams bağış toplayıcısının bir yemekte bir araya geldiği öne sürülen iddianamede Türk Yetkilinin bu yemekte Adams’a 2021 kampanyasını destekleyeceğini taahhüt ettiği belirtiliyor.
Bunun ardından düzenlenen daha büyük bir yemeğe İş adamı-5’in de katıldığı, yemeğin ardından İş adamı-5’in Türk toplumundaki diğer kişileri de dahil ederek bir bağış etkinliği düzenlediği yazıyor. Planlanan bağış toplama etkinliğinden bir gün önce Türk Yetkilinin İş adamı-5’e elindeki çeki gönderdiği ve İş adamı-5’in de Türk Yetkiliye “Şu an itibariyle kendilerine ulaşan çeklerin 17 bin olduğunu” teyit eden bir mesaj gönderdiği ifade ediliyor.
İddianameye göre Mayıs 2021’de düzenlenen etkinliğe Türk Yetkili katılmadı ancak birkaç ek bağış çekini teslim etmesi için şoförünü gönderdi. Etkinlikte İş adamı-5’in inşaat şirketinin 10 çalışanı da Adams’a kişi başı 1250 dolar bağış yaptı. Adams çalışanları, Türk Yetkiliye bağış kampanyasında toplanan bağışların bir listesini gönderdi.
“FBI ajanlarına yalan söyledi”
İddianamede 2 Kasım 2023 tarihinde, Federal Soruşturma Bürosu Özel Ajanları’nın (FBI), diğer yerlerin yanı sıra Adams’ın çalışanı, bağış toplayıcısı ve İş adamı-5’in konutlarında arama emri çıkardığı, bu isimlerin her birinin Adams ile işledikleri suçları gizlemek için harekete geçtiği belirtiliyor.
İş adamı-5’in FBI ajanlarına verdiği ifadede kendisinin ve çalışanlarının Adams’ın 2021 kampanyasına katkıda bulunduğunu, kampanya kapsamında bağış toplaması hakkında Türk Yetkili ile konuştuğunu kabul ettiği ancak düzenlediği saman bağışları gizlemek için yalan söylediği öne sürülüyor.
Savcılık hediye ve seyahat indirimlerinin 100 bin doları aştığını ve Adams’ın sahte belgelerle bunları örtbas ettiğini savunuyor.
Gelecek yıl yapılacak seçimlerde yeniden New York Belediye Başkanlığı görevine aday olmaya hazırlanan Adams ise konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “hikayenin kendi versiyonunu“ anlatacağı ve savunmasını yapacağı için mutlu olduğunu söyledi.
Milli Savunma Bakanlığı (MSB) kaynakları, Yunan basınında çıkan “F-35 programına tekrar dahil edilme karşılığında S-400’lerin İncirlik’te ABD kontrolünde bulundurulacağı” iddialarına yanıt verdi.
Yapılan açıklamada, “S-400 ve F-35 konusunda her iki ülkenin de tutumunda bir değişiklik bulunmamaktadır” ifadeleri kullanılarak, iddialar yalanlandı.
YUNAN BASININDAN S-400 İDDİASI
Yunan Kathimerini Gazetesi’nde yer alan haberde, ABD’li yetkililerin Türkiye’ye S-400 hava savunma sistemi ile ilgili yeni bir teklif sunduğu, F-35 satışının önündeki engeli kaldırmak için Rus yapımı S-400’lerin ‘yumuşak’ bir şekilde devre dışı bırakılmasını önerdiği iddia edildi. Haberde, S-400’lerin İncirlik’e sevk edileceği de öne sürüldü. Bu iddialar üzerine Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, açıklamalarda bulundu.
“F-35 VE S-400 KONUSUNDA TUTUM DEĞİŞİKLİĞİ YOK”
MSB kaynakları, “F-35 programına tekrar dahil edilme karşılığında S-400’lerin İncirlik’te ABD kontrolünde bulundurulacağına” ilişkin iddiaları kesin bir dille yalanlayarak, “Bu konuda üçüncü ülkeler tarafından yapılan algı oluşturma amaçlı haberlere itibar etmemek, ihtiyatlı yaklaşmak gerekir. Şuan için S-400 ve F-35 konusunda her iki ülkenin de tutumunda bir değişiklik bulunmamaktadır” dedi.
”MÜTTEFİKLER KISITLAMA VE YAPTIRIM UYGULAMAMALI”
MSB, müttefik ülkelerin birbirlerine karşı kısıtlama veya yaptırım uygulamasının doğru olmadığını belirterek, “Beklentimiz müttefiklerimizin ittifakın ruhuna ve ortak güvenlik perspektifine uygun karar alarak örtülü-örtüsüz tüm kısıtlamaların kaldırılmasıdır” değerlendirmesinde bulundu.
American Eagle, Amazon’a karşı Aerie ticari markaları nedeniyle dava açtı
Son yaşanan hukuki bir gelişmede, tanınmış giyim ve aksesuar perakendecisi American Eagle Outfitters, online perakende devi Amazon’a karşı dava açtı. Manhattan federal mahkemesinde açılan davada, Amazon’un American Eagle’ın “Aerie” ve “Offline by Aerie” ticari markalarını ihlal ettiği iddia ediliyor. Şikayette özellikle, American Eagle’ın izinsiz kullanıldığını iddia ettiği Amazon platformundaki sponsorlu reklamlar ve arama sonuçlarına dikkat çekiliyor.
American Eagle, Amazon’un eylemlerinin kasıtlı olduğunu ve tüketicileri Aerie ürünlerinin Amazon’un web sitesinde satın alınabileceğine inandırmak için yanıltmayı amaçladığını iddia ediyor. Perakendeci, Amazon’un bu taktiği kendi platformuna trafik çekmek ve American Eagle’ın Aerie markalı ürünleri yerine rakip ürünlerin satışını teşvik etmek için kullandığını savunuyor.
American Eagle, iddia edilen ihlale yanıt olarak, mahkemeden Amazon’un Aerie ticari markalarını herhangi bir sponsorlu reklamda veya arama sonucunda kullanmasını derhal durdurmak için bir mahkeme kararı talep ediyor. İlave olarak, dava iddia edilen ticari marka ihlalleri için üç katı ve cezai tazminat ile diğer belirtilmemiş çözüm yollarını talep ediyor.
Bu hukuki eylem, geleneksel perakendeciler ile Amazon gibi genişleyen online pazaryerleri arasındaki süregelen gerilimi vurguluyor. Bu davanın sonucu, dijital perakende alanında ticari markaların nasıl korunacağı ve uygulanacağı konusunda etkilere sahip olabilir.
Reuters bu makaleye katkıda bulundu.
Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.
Galatasaray Kulübü Başkanı Dursun Özbek karaborsa iddiaları hakkında konuşurken, flaş ifadeler kullandı.
Galatasaray Kulübü Başkanı Dursun Özbek, karaborsa bilet iddiaları hakkında Fenerbahçe’ye göndermede bulundu.
FENERBAHÇE VE KATİL BENZETMESİ
Dursun Özbek, Fenerbahçe’nin Galatasaray’a zarar vermek için şikayette bulunduğunu söylerken “Bu mesele, Galatasaray halka açık bir şirket olduğu için zarar vermek için ortaya atılan bir mesele. Önemli bir rakibimizin, bu dedikodulara istinaden, Maliye’ye İçişleri Bakanlığı’na THY’ye aklına gelen her yere şikayet etmiş. Rakip kulübün iddiaları çerçevesinde; katil, cinayetin işlendiği yere ilk gelir. Katil burada biraz geç geldi. Önce konuşuldu, sonra ortaya çıktı. Bu bile nereden neşet ettiğini ortaya çıkarıyor. Biraz aynaya bakmak lazım. Bunu iddia eden kişilerin, portallara girince en başta Fenerbahçe – Galatasaray maçının karaborsa biletleri ortaya çıkıyor. Dursun Özbek: “Bu işe rakip takımın karışması, mercilere bizi şikayet etmesi, bu işin nereden neşet ettiğinin daha büyük delili. Yaptığımız maçlarda bizle baş edemeyen rakibimiz, bu konuyu bunlara yapıştırırsak düşüncesini kamuoyuna sunuyorum. Elinizde delil yoksa rakip takım hakkında da böyle bir şikayette bulunmamanız lazım” ifadelerini kullandı.
“KARABORSA İLE TRANSFER OLUR MU!”
Karaborsa bilet gelir ile transfer yapıldığı yönündeki iddialara cevap veren Dursun Özbek “Maç günü bizim 10 bin bilet satma hakkımız var. Bu 10 bin biletin yüzde 92’si Passolig vasıtasıyla satılıyor. Dolayısıyla biz 10 bin biletin, 700-800 tanesini kurumlara veriyoruz. Futbolcuların aileleri gelmek istiyor, başka kurumlardan bilet talepleri geliyor. Bunlar Passolig üzerinden yapılıyor. Bilet operasyonunda, bileti alıp elden şu paraya satmak mümkün değil. Bu öyle bir dedikodu silsilesi haline geldi ki birileri dedi ki, bu karaborsa parasıyla transfer yapıyorlar dediler. Böyle bir şey olabilir mi Allah aşkına! 58 milyon euro karaborsadan para kazanılıyor, Galatasaray buradan transfer yapıyor. Ben bütün stadyumu karaborsa yapsam senelik geliri 56-57 milyon euro. Bir senelik gelirimiz bu kadar zaten.” dedi.
“ELLERİNDE BELGE YOK, KONUŞUYORLAR”
Açıklamalarına devam eden Dursun Özbek “Bu dedikoduların net cevabını yargı verecek. Konuşanlar savcılığa çağrılıyor. Bu konuyu Ahmet, Mehmet, Hasan, Hüseyin, konuşuyor. Onlara çağrı yapıyorum. Yanlarına gittim. ‘Bunu konuşuyorsun ama neye dayanarak, ben bu kulübün başkanıyım bana söyle, sen de Galatasaraylısın’ dedim. Ellerinde bilgi belge yok ama bu konuşmalar durmuyor. Bu bana gelmediğine göre ben gideyim hukuka başvurayım, savcılığa gittim, ‘Böyle böyle iddialar var, ben halka açık bir şirketim, bu kulübüme zarar veriyor, böyle anılmak hoşumuza gitmiyor, bu insanları çağırın sorun Savcım’ dedim. Bilgi belge istiyorum vermiyorlar. Savcılığa gidip ‘Eğer bu iddialar doğru değilse gereğini yapın’ dedim. Biz bu iddiaların peşine düştük, doğrusunun ortaya çıkması için… ‘Bir şüphe varsa yüzde 80-90 olarak değerlendirin’ dedik.” açıklamasını yaptı.
YOUNG BOYS MAÇI BİLETLERİ YANITI
Yönetimin böyle bir şey yapmayacağını vurgulayan Dursun Özbek “Yönetim içinden birinin karaborsaya bulaşacağına dair şüphem yok. Bilet ve kombine satışından sorumlu kişinin görevini değiştirmedik. Passolig vasıtasıyla satılıyor biletler. Kombineler de devir hakkı veriyorduk insanlara, 7 sefer falan devretme hakkı vardı. En son yaptığımız değişiklikle bunu 3’e indirdik. Devredeceğin kişilerin TC’lerini de önceden ver dedik. Bu değişikliği yaptık. Onun dışında Passolig ile bir görüşme yaptım. Burada Galatasaray’ın hedef olmasının sebebi her maçın 50 bin kişiye oynanması. Saniyelerle bitiyor maç. Young Boys maçında yeniden satış olduğu için o kadar bilet kaldı. 8 bin civarında. Herkes tatildeydi çünkü. Fenerbahçe maçında 700 civarında yeniden satış vardı. Dedikodunun ne sınırı vardır ne sonu. Rizespor maçını 45 bin kişiye oynadık. Böyle bir sıkıntının olduğu maçlar belli, büyük maçlar, Avrupa maçları, derbiler. Biz bu işin sıkı takipçisiyiz.” dedi.
“GELEN BELGEYİ SONUÇLANDIRDIK”
Karaborsa ile ile ilgili bir kişinin belge getirdiğini söyleyen Dursun Özbek “Karaborsa ile ilgili gelen belgeyi araştırdık ve sonuçlandırdık. Konuyla ilgili bana gelen belgeyi ben dibine kadar araştırdım, buldum. İç soruşturmayı yaptık. Bizle ilgili bir şey yok. Tövbe böyle bir şey yok tövbe.” açıklamasını yaptı.
ALİ YÜCE’NİN İSTİFASI
Galatasaray’da karaborsa iddiasının ardından Ali Yüce’nin istifası hakkında sorulan soruyu yanıtlayan Dursun Özbek “Ali Yüce neden istifa ettiğini açıkladı. Young Boys maçı öncesi yapılan açıklama nedeniyle istifa etti. Haksız buldu. Ali benim oğlum kadar sevdiğim biri, hala öyledir. Babası çok iyi arkadaşım, babasının ağabeyiyim okuldan. Hem babası Ahmet hem oğlu Ali ile ilgili sevgim hiç eksilmemiştir.” ifadelerini kullandı.
Bir internet sitesinin, vatandaşların tüm bilgilerine erişmeye izin verdiği iddia edildi.
Kişisel verilerin çalınması maalesef günümüzün en büyük problemlerinden biriydi. Sık sık bu tarz haberlerle karşılaşıyorduk. Daha birkaç hafta önce ortaya atılan bir iddiada 108 milyon yurttaşın verilerinin ele geçirilmiş olabileceği görülmüştü.
Şimdi ise yeni bir iddia gün yüzüne çıktı. Sosyal medyada dolaşan iddialarda bir sitenin vatandaşların verilerini sergilediği öne sürüldü.
İddiaya göre sitede vatandaşların tüm bilgileri sorgulanabiliyor
Turhan Bozkurt tarafından yapılan paylaşıma göre bu siteye VPN ile girilebiliyor. Girdiğinizde ise size Telegram’a katılmanızın zorunlu olduğu bilgisi veriliyor ve kayıt olmanız isteniyor. Kayıt olmadan siteye erişim sağlanamıyor. Tehlikeli olduğu için siteyi paylaşmıyoruz ve bu tarz yerlere kayıt olmanızı kesinlikle önermiyoruz.
İddiaya göre sitede Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ait veriler bulunuyor. Farklı türden bilgiler sorgulanabiliyor. Vatandaşların birçok farklı türden verisinin yer aldığı ve bu yapıya 188 bin civarında üyenin dahil olduğu öne sürülüyor.
İddiaya göre veriler arasında TC kimlik numaralarından telefon numaralarına, aile bilgilerinden kimlik fotoğraflarına, eğitim bilgilerinden ikâmetgah bilgilerine kadar birçok bilgi yer alıyor. Bozkurt, paylaşımında verileri test ettiğini ve doğru çıktığını ifade etti.
iPhone 16 Pro’nun ekranı her ne kadar 120Hz desteklese de iOS 18 ile birlikte yalnızca 80Hz’de çalıştığı gözlemlendi.
Apple’ın iPhone serisinde Pro modellerine özgü 120Hz ekran yenileme hızı, Android telefonlar arasında yaygın olan bir özellik hâline gelse de iPhone tarafında nispeten daha geç geldi. Dahası bugün ortaya çıkan yeni bir iddia, Apple’ın iPhone 16 Pro’da bile 120Hz yenileme hızını düzenli olarak veremediğini ortaya koyuyor.
Sektörün önde gelen bazı isimlerine göre iOS 18’in özellikle bazı iPhone modellerinde ekran yenileme hızını düşürdüğü iddia ediliyor. Sızıntılarıyla tanınan Ice Universe, iOS 18’in yenileme hızını çoğunlukla 80Hz ile sınırladığını ve sadece zaman zaman 120Hz’e ulaştığını iddia ediyor. Çinli sosyal medya platformu Weibo’da paylaşılan bir videoda bu iddia daha da somutlaşmış durumda. Sun Bin 1990 adlı kullanıcı, iOS 18 yüklü bir cihazda ekran yenileme hızının 80Hz’de sabit kaldığını gözler önüne seriyor.
Apple, iPhone 16 Pro’nun yenileme hızını neden düşürüyor?
Don't confuse the elegance and fluency of animation. For example, the animation of iOS 18 is still elegant, but it is not smooth. Anyone can feel that iOS 18 still limits the refresh rate of most scenes to 80Hz. For Android users who are used to 120Hz, iOS 18 looks really not… pic.twitter.com/5RHeTWzHf8
Yenileme hızı, özellikle akıcı kaydırma ve hızlı tempolu oyunlar oynayanlar için oldukça önemli bir etken. 120Hz ekranlar içeriğin daha akıcı görünmesini sağlarken, 80Hz gibi daha düşük bir hıza düşüldüğünde fark ciddi ölçüde hissedilebiliyor. Kullanıcıların yüksek fiyatlı iPhone 16 Pro gibi cihazlardan beklentisi hâliyle 120Hz’in tüm avantajlarını tam anlamıyla deneyimlemek yönünde ancak Apple’ın bu hızı 80Hz’e sınırlandırma sebebi büyük olasılıkla pil tasarrufu ile ilgili.
Bildiğiniz üzere yüksek yenileme hızının daha fazla enerji tükettiği biliniyor ve Apple’ın iOS 18 ile birlikte yenileme hızını 80Hz ile sınırlamasının pil ömrünü uzatmak amacıyla alınmış bir karar olabileceğini düşündürüyor. Yine de bu aşamada bu iddiaların tamamen doğru olup olmadığı henüz net değil.
Bazı uzmanlar, yenileme hızını ölçerken kullanılan araçların hatalı olabileceğini öne sürüyor. Örneğin ünlü tasarımcı Ian Zelbo, Sun Bin 1990’ın ölçümlerinin güvenilir olmadığını belirtiyor. İddiaların doğruluğu şimdilik daha fazla kullanıcının iOS 18 güncellemesini deneyimlemesiyle netleşecek.
Peki siz benzer bir sorun yaşıyor musunuz? Düşüncelerinizi aşağıdaki yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.
OPPO, yeni telefonu A60 ile oldukça iddialı. Dayanıklılığıyla dikkat çeken OPPO A60’ı tüm detaylarıyla inceledik ve elbette “bahsedilen” zorlu testlerden de geçirdik. Peki, sonuç ne oldu? İşte OPPO A60 incelemesi…
Zaman zaman markalar bazı telefonlarıyla ilgili büyük iddialarda bulunuyorlar ve bu da genellikle sağlamlığı noktasında oluyor. OPPO’nun da yeni telefonu A60 ile böyle bir iddiası var. OPPO, A60’ın kırılmadığını iddia ediyor. Bizim de en çok Instagram’daki paylaşımı gördükten sonra dikkatimizi çekti bu arada, onu da söyleyelim. OPPO’nun Instagram hesabından paylaştığı reklam filminde, bu telefon ile duvara çivi çakılıyor. Şimdi elbette buradaki duvar hangi malzeme, çivi beton çivisi mi bilemiyoruz, ancak gerçekten böyle bakıldığında fazlasıyla etkileyici görünüyor. Biz de dedik ki markaya, biz bunun bir benzerini yapalım, bakalım telefon gerçekten dayanıklı mı, OPPO da hay hay diyerek telefonu gönderdi. Buna geleceğiz, ancak en sonda geleceğiz, zira telefon şimdilik bize sağlam lazım. Önce sağını solunu sizlere anlatayım, OPPO A60 sağlamlığı dışında başka ne özellikleriyle iddialı, bize neler sunuyor, ona bir bakalım.
OPPO A60 Tasarımı ve Ekranı Nasıl?
Öncelikle OPPO A60, uygun fiyatlı kategoride yer alıyor ve giriş/orta segment arası bir yere konumlanıyor. Tasarımıyla da göze hoş görünen telefonun elimizdeki rengi Gece Moru, ancak Dalga Mavisi renk seçeneğiyle de bulabiliyorsunuz telefonu. 186 gram ağırlığında ve 7.7 mm kalınlığında bu arada. Yine telefonun IP54 su ve toz dayanıklılık sertifikasına sahip olduğunu söyleyelim. Yani su sıçramalarında zarar görmüyor, ancak bu suya daldırabileceğiniz anlamı taşımıyor, yani telefonu suya sokmayın.
Gövdesi plastik malzemeden oluşuyor. Bu telefonun sağlamlığı konusunda yardımcı oluyor elbette. Cam malzemeden olsa çabuk kırılırdı pek tabii ancak plastik malzemeyi çatlatmak için biraz uğraşmanız gerekir. Gerçi OPPO, ekranın sağlamlığıyla iddialı ancak burada da bir koruma bandının kullanılmış olduğunu görüyoruz. Ekran sağlamlığını bu da nispeten artırıyordur; söylediğimiz gibi, bunu az sonra test edeceğiz.
Telefonun ekranı 6.67 inç boyutunda. Yüzde 89.9 ekran gövde oranına sahip olması gayet iyi. Kenar çerçeveleri gayet ince. Sağ kenarda parmak izi sensörü entegreli güç butonu, hemen üzerinde de ses butonları yer alıyor. Ekranın üst ve alt kenarlarına hoparlörler yerleştirilmiş; stereo ses duymak güzel. Bu özellikle cihazı yan tutarak video seyrettiğinizde veya oyun oynarken seyir keyfini artırıyor.
Bu arada 6.67 inç büyüklüğündeki bu ekran 1604×720 piksel çözünürlük sunan bir IPS LCD panelden oluşuyor. Çözünürlük sınıfı için kabul edilebilir gibi olsa da, elbette artık 720p ekran görmesek iyi olur. Fakat güzel haber, yelefonun ekran yenileme hızını 60Hz ve 90Hz şeklinde ayarlayabiliyorsunuz. Ekranın parlaklığı da 950 nit seviyesiine ulaşabiliyor. Telefonun ekranla ilgili bir diğer iddiası da ıslak elle kullanımlarda da çalıştığı yönünde. Bunu da ekran testi sırasında deneyeceğiz.
Peki, OPPO A60 hangi teknik özelliklere sahip ve kullanıcısına nasıl bir performans sağlıyor?
OPPO A60 Performansı Nasıl?
Telefon Snapdragon 680 işlemciyle geliyor. 6 nm’lik teknolojiyle üretilen bu işlemci nispeten eski, 2021 yılında çıkmıştı ancak hala tercih edilen bir seçenek. 8 çekirdeğe sahip ve giriş/orta seviye için fazlasıyla yeterli bir tercih olduğunu söyleyebiliriz. Bu işlemci hala gerek web dolaşım gerek genel telefon kullanımında fazlasıyla güvenilir. Ancak elbette önümüzdeki yıllar için bu tek başına yeterli olmayabilirdi. OPPO’nun buna desteği Trinity Engine optimizasyonu oluyor. Trinity Engine, işlemci, RAM ve depolama alanlarında telefona ekstra performans kazandıran bir dokunuş. Bununla işlemci, telefonun nerede neye ihtiyacı olduğunu anı anına takip ediyor ve gereken kaynakları o işleme tahsis ediyor. Bu sayede takılan, donan, geciken uygulamaların önüne geçilmiş.
Yine telefonun 8GB RAM’e sahip olduğunu düşünürsek, modern uygulamaları takılmadan çalıştırmanız için gayet yeterli. Ayrıca telefonunuzda birden çok uygulama açtığınızda 8 GB’lık RAM’in yetersiz kaldığını düşünürseniz, ekstra sanal RAM yardımı alabiliyorsunuz. Genişletilmiş RAM özelliği sayesinde depolama alanının bir bölümünü RAM modülü gibi kullanabiliyorsunuz.
Bu arada oyun oynamayı sevenlere de güzel bir haberimiz var, telefonun GPU’su 1115 MHz hızında çalışan Adreno 610 işlemciye dayanıyor. Bu GPU günümüzün en hızlı grafik işlemcisi sayılmaz ancak oyun performansının iyi olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla seviyesine göre A60 oyun oynamak isteyenleri de üzmeyecek. PUBG’yi rahatlıkla oynayabiliyorsunuz. Yine telefonun 128 GB veya 256 GB’lık dahili depolama alanıyla geldiğini de hatırlatalım.
Yani baktığımızda OPPO’nun A60 ile ile iddialı olduğu bir nokta da performans konusunda. Cihazın 4 sene boyunca “akıcılık hissini” kaybetmeyeceğini vurguluyor. Yani kullanıcıların 4 sene boyunca “yeni gibi” bir telefon hissi yaşayacağını söylüyor. Üstelik, bu 48 aylık, yani 2 yıllık “akıcılık korumasını” laboratuarlarında test ederek doğruladığını da söylüyor. Bunu bugün doğrulayamayacağız, ancak telefonun böyle bir iddiası var, onu da söylemiş olalım.
OPPO A60 Pil Ömrü Ne Kadar?
Bu işlemcinin güç tüketimini iyileştirmeye odaklı bir desteği de var. Böylece OPPO A60 normal tempoda gün boyuca şarj ihtiyacı duymadan çalışabiliyor. Telefonun 5000 mAh’lık pil kapasitesi yaklaşık 15 saatlik video oynatmanıza imkan veriyor. Aynı zamanda OPPO pilin 4 sene boyunca sorunsuz çalışacağı iddiasında. Ancak tabii yine de Li-ion pillerin boşaldıkça ömrünün kısaldığını unutmayın ve telefonun bataryasını yüzde 20’nin altına inmeden şarj etmeye özen gösterin. Piliniz ne kadar uzun süre dolu kalırsa, ömrü o kadar uzun olacaktır. Bu arada telefonun kutusunda yer alan şarj adaptörünün de 45W gücünde olduğunu söyleyelim.
OPPO A60 Kamera Özellikleri Nedir?
Peki, fotoğraf ve videolar çekmeyi sevenler için telefonun kameraları ne sunuyor? OPPO A60’ın ana kamerası 50 MP çözünürlüğe sahip. Arka yüzdeki ikinci kamera ise 2 MP çözünürlükte. Ultra geniş açılı kamerası yok, zaten çok iddialı değil bu yönüyle telefon, ancak gün ışığı çekimlerinde iyi bir iş çıkarıyor.
Arka kamerayla video çekmek istediğinizde maksimum 1080P çözünürlüğünde ve 30 fps hızında video kaydı yapabiliyorsunuz. Ön yüzdeki selfie kamerası ise 8 MP çözünürlük sunuyor. Bu çözünürlük biraz zayıf kalsa da, telefonun giriş
seviyesini düşünürsek, yeterli olduğunu söyleyebiliriz.
Yine ön kamerayla da video çekiminde 30 fps hızında 1080P çözünürlükte kayıt alabiliyorsunuz. Bu arada, ön ve arka kameralar aynı anda kayıt alabiliyor, böylece hem telefonun önünü hem de arkasını aynı video içinde bölünmüş ekranda gösteren çift açılı videolar çekebilirsiniz. Bu özellik, vlog veya canlı yayınlar yapmak isteyenler için çok kullanışlı bir özellik.
Ve, evet, bunu da anlattıktan sonra şimdi geldik en can alıcı noktaya. Ben OPPO A60 kırılır diyorum, OPPO yetkileri kırılmaz diyor. O halde buyursunlar…
OPPO A60 Sağlamlık Testi
OPPO’nun iddiası ekranın kırılmayacağı yönünde. Zira bu telefon için MIL-STD 810H sertifkasını almış, yani düşme ve darbe gibi zorlu durumlara dayanıklı yapıda olduğu test edilmiş. Şimdi bu telefonun ekranıyla reklam filminde duvara çivi çakılmış ancak dediğim gibi orada kullanılan malzemeden emin değiliz. Dolasıyla gayet organik bir test yapıcaz ve duvara değil, ağaca çivi çakıcaz. Bu arada ağaca zarar vermemesi açısından çivi bakır malzemeden onu da söyleyelim. Şimdi buna bakacağız, açıkçası ben telefonun bir noktada kırılacağı düşüncesindeyim elbette, ancak sonuna kadar da zorlamayacağız. Sonuçta derdimiz telefonu kırmak değil, ekranı kırılmadan bu çiviyi çakabiliyorsak zaten testi geçmiş olacak. O halde çakmaya başlayalım…
OPPO A60 ile yapılan testleri hemen yukarıdaki videomuzda görebilirsiniz.
Sonuç
Evet, sonuç ortada. OPPO A60, gerçekten dendiği kadar sağlam bir telefon. Elbette testler çeşitlendirilir, ancak temelde bir telefonun ekranı ile çivi çakmayacağınızı da düşünürsek, önemli olan ekrana gelebilecek darbelerde ne kadar dayanabileceği zaten. Yani günün sonunda elinizde düşmelere, darbelere karşı gayet dayanıklı bir telefon var. İnceleme boyunca anlattığımız diğer yanlarıyla da zaten gayet başarılı bir model olmuş. Fiyatı da 11.999 TL şeklinde. Bu anlamda uygun fiyatlı ve sağlam bir telefon satın almak isteyenler tercih edebilir.
Not: Bu incelemedeki ürün OPPO Türkiye tarafından tedarik edilmiştir.
Vitalik Buterin’in Gemini’ye 15 milyon dolar gönderdiği iddiasına, Ethereum Vakfı’ndan açıklama geldi.
Vitalik Buterin’in Gemini’ye 15 milyon dolar gönderdiği iddiasına, Ethereum Vakfı’ndan açıklama geldi.
Zincir üstü verileri inceleyen ve bulgularını X platformundan paylaşan PeckShield, Ethereum kurucusu Vitalik Buterin hakkında bir iddia ortaya attı. PeckShield, Buterin’in Gemini borsasına yaklaşık 15 milyon gönderdiğini iddia etti. PeckShield’in iddiası, zincir üstü işlemde, vitalik.eth adlı cüzdanın yapmış olduğu transfere dayandırıldı.
PeckShield’in Vitalik Buterin hakkında yaptığı paylaşım, kısa sürede ilgi çekti. Buterin’in, Gemini’ye 15 milyon dolar gönderdiği iddiası, kripto yatırımcılarına Ether (ETH) alımı yapılacağını düşündürttü.
Ancak bir Ethereum Vakfı sözcüsü, Cointelegraph’a konuyla ilgili açıklamalarda bulundu. Ethereum Vakfı, bu transferin, Buterin’in Ethereum Name Services’inin (vitalik.eth) bir hayır kurumunun yapmış olduğu işlemi imzalamasından başka bir şey olmadığını belirtti. Vakfa göre, 15 milyon dolar Buterin’in cüzdanından hiçbir zaman çıkmadı.
Buterin, 14 Ekim tarihinde, kendisine bağlı hayır kurumu olan Kanro’dan 15 milyon dolarlık USDC aldı ve bu varlığı yeni bir multisig cüzdanına aktarmak için işlem onayı verdi. Zincir üstü verilere bu transfer, sanki Vitalik Gemini’ye para yatırmış gibi göründü. Ancak transfer, basit bir multisig hamlesi olarak gösterildi.
Kanro, Buterin’in finanse ettiği bir biyo-teknoloji yardım kuruluşudur.
Diğer taraftan, Lookonchain, Buterin’in üç gün önce Coinbase’e yaklaşık 500.000 dolar transfer ettiğini tespit etmişti. Buterin, Eylül ayında 3,9 milyon dolardan fazla varlığını hareket ettirdi.