Tupperware Brands Corporation (NYSE:TUP), ABD’li bir iflas hakiminden varlıklarını borç verenlere satma onayını aldı. Bu hamle, şirketin operasyonlarının çoğunu koruyarak iflastan çıkmasına olanak tanıyacak. Delaware, Wilmington’daki ABD İflas Hakimi Brendan Shannon tarafından onaylanan bu karar, 818 milyon dolarlık borcunu ödeyebilecek bir alıcı bulmakta zorlanan gıda saklama ve mutfak ürünleri devi için stratejik bir çıkış yolu olarak geliyor.
Gıda saklama kapları ve mutfak eşyalarıyla tanınan şirket, iflas başvurusundan önce bir alıcı arayışındaydı ancak mahkeme sürecinde Tupperware’in avukatı Spencer Winters’ın açıkladığı gibi, önemli borcunu karşılayacak bir teklif çekmeyi başaramadı.
Satın alan konsorsiyuma Stonehill Capital Management Partners ve Alden Global Capital liderlik ediyor. Mahkeme belgelerinde ayrıntılandırıldığı üzere, bu yatırım firmaları yılın başlarında Tupperware’in borcunu önemli bir indirimle satın almıştı. Borç verenlerin satın alma paketi, 23,5 milyon dolar nakit ve 63 milyon dolardan fazla borç affını içeriyor.
Satışa ABD, Kanada, Meksika, Brezilya, Çin, Kore, Hindistan ve Malezya gibi kilit pazarlardaki Tupperware markası ve varlıkları dahil. İflas sonrası Tupperware, bazı bölgelerdeki operasyonlarını sonlandırmayı ve geçen hafta CEO Laurie Ann Goldman’ın bir açıklamada belirttiği strateji doğrultusunda “dijital öncelikli, teknoloji odaklı ve varlık açısından hafif” bir iş modeline geçmeyi planlıyor.
Orlando merkezli şirket, geçen ay varlıklarını açık artırmayla satma niyetiyle Chapter 11 koruması başvurusunda bulunmuştu. Ancak borç verenler başlangıçta Tupperware’in satış stratejisine karşı çıkarak varlıkları doğrudan satın almayı tercih ettiklerini belirttiler. Bu anlaşmazlık, bir anlaşmaya varılana kadar borç verenlerin iflas sürecinin başlarında Tupperware’in nakit erişimini kesmesine yol açtı.
Mahkemenin onayıyla Tupperware artık üzerinde anlaşılan satışı gerçekleştirmeye hazır, bu da şirketin gelecekteki iş operasyonlarını yeniden yapılandırması ve istikrara kavuşturması yolunda önemli bir adım olarak görülüyor.
Reuters bu makaleye katkıda bulundu.
Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.
Pizza Hut’ın ABD’de 127 restoran işleten franchise’ı EYM Pizza LP, Illinois, Indiana, Georgia, Güney Carolina ve Wisconsin’deki şubelerini kapatma kararı aldı. EYM Pizza’nın kardeş şirketi EYM Chicken, Illinois, Indiana ve Wisconsin’deki 25 KFC restoranını kısa zaman önce kapatmıştı.
Pizza Hut Franchise’ı EYM Pizza, 127 mağazanın tamamını satma kararı aldı. Finansal olarak krize giren EYM Pizza, yeniden yapılandırma sürecine girdi ve alacaklıların kurtarılmasını maksimize etmek için National Franchise Sales ile anlaşmaya vardı.
TEMMUZ AYINDA İFLAS BAŞVURUSUNDA BULUNDU
Ünlü pizza zincirinin franchise’ı EYM Pizza, temmuz ayında iflas başvurusunda bulunmuştu. Pizza Hut franchise’ı EYM Pizza LP, finansal yeniden yapılandırma sürecinin bir parçası olarak Illinois, Indiana, Georgia, Güney Carolina ve Wisconsin’deki 127 mağazasının tamamını satıyor.
İKİ ALACAKLI LİSTELENDİ
EYM’nin iflas başvurusunda iki alacaklı listelendi. Bunlar arasında 21 milyon dolardan fazla borcu olan Manufacturers Bank ve yaklaşık 2,25 milyon dolar borcu olan Pizza Hut yer aldı.
NFS Varlık Kurtarma Ekibi baş danışmanı Alan Gallup, iflas süreci ile ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“National Franchise Sales, EYM Pizza LP ve iştirakleriyle bu zorlu dönemde yol almaya kendini adamıştır. Amacımız, bu süreçten etkilenen tüm taraflar için sorunsuz bir geçiş sağlamak ve değeri en üst düzeye çıkarmaktır.”
PİZZA HUT DAVA AÇTI
EYM’nin iflas süreci, Pizza Hut’ın franchise sahibine hoşgörü süresi tanındıktan sonra bile telif ücretlerini zamanında ödemediği gerekçesiyle dava açmasının ardından hızlandı.
EYM hakkında daha önce Pizza Hut’a karşı sadakat yükümlülüğünü ihlal etme ve diğer iddialar nedeniyle dava açmıştı fakat dava reddedildi ve Pizza Hut’ın kendi davasının önü açılmış oldu.
25 KFC RESTORANINI ANİDEN KAPATTI
Ağustos ayında, EYM Pizza’nın kardeş şirketi EYM Chicken, Illinois, Indiana ve Wisconsin’deki çeşitli pazarlardaki yaklaşık 25 KFC restoranını aniden kapattı. Her ikisi de Denny’s ve Panera şubelerinin de franchise’ını veren EYM Group’a ait. Bu KFC mağazaları, şubeler yeni sahiplerine kavuşana kadar kapalı kalacak.
Barry Silbert, bir altcoin projesinden bahsederek ABD piyasasına girmesine yönelik beklentilerini açıkladı. İşte detaylar…
Kripto para dünyasında son zamanlarda yankı uyandıran olaylar, Digital Currency Group (DCG) CEO’su Barry Silbert ve Gemini Trust Co.’nun kurucularından Cameron Winklevoss arasında giderek büyüyen bir gerilimi gözler önüne seriyor. İkili arasında uzun süredir devam eden bu anlaşmazlık, kripto sektöründeki büyük şirketler arasındaki çatışmaların ve yasal süreçlerin nasıl ciddi sonuçlar doğurabileceğini gösteriyor. Özellikle DCG’nin bir yan kuruluşu olan Genesis Global Capital’in iflası, bu çatışmanın fitilini ateşleyen başlıca sebeplerden biri oldu. Bu sırada Silbert, bir altcoin projesinden bahsederek ABD piyasasına girmesine yönelik beklentilerini açıkladı. İşte detaylar…
Silbert’ın odağında altcoin TAO var
Son günlerde Barry Silbert, Twitter’da Bitcoin ile olan geçmişini ve yeni token TAO ile yaşadığı zorlukları dile getirdi. Bitcoin’e erken dönemde erişimin ne kadar zor olduğundan bahseden Silbert, bugünlerde aynı zorlukları TAO’yu edinme sürecinde yaşadığını belirtti. Silbert’e göre, TAO token’ının potansiyeli oldukça yüksek ve Coinbase gibi büyük borsalarda listelenmesi, hem piyasadaki görünürlüğünü hem de likiditesini artırarak oyunu tamamen değiştirebilir. TAO, zaten Kraken ve Binance gibi dev borsalarda yer alıyor, ancak Coinbase gibi ABD merkezli bir platformda yer almak, özellikle ABD pazarında ciddi bir etki yaratabilir.
Silbert’in Bitcoin ile olan bu yolculuğu, 2013 yılında Grayscale Bitcoin Trust’ı kurmasına kadar uzanıyor. Grayscale, kripto paraları daha geniş kitlelere ulaştırmak ve yatırımcılara kolay erişim sağlamak için önemli bir adım oldu. Benzer bir stratejiyi TAO için de uygulamak isteyen Silbert, bu token’ın altcoin dünyasında ön plana çıkacağına inanıyor.
Genesis iflası ve yasal soruşturmalar
Ancak, Silbert’in ve şirketi DCG’nin üzerindeki baskılar sadece TAO’nun geleceğiyle sınırlı değil. Genesis Global Capital’in iflası ve bu süreçte yaşananlar, Winklevoss kardeşlerin Silbert ve DCG’yi dolandırıcılıkla suçlamasına yol açtı. Özellikle Gemini Earn adlı programın çöküşü, bu suçlamaların merkezinde yer alıyor. Genesis, kullanıcılarına %8’e varan getiri sağlayan bir yatırım programı sunuyordu. Ancak, 2022’nin ortalarında yaşanan kripto para piyasasındaki büyük dalgalanmalar, Genesis’in bilançosunda milyarlarca dolarlık bir boşluk oluşturdu.
Bu boşluk, özellikle hedge fonu Three Arrows Capital’in çöküşünden ve ardından gelen FTX skandalından kaynaklanıyordu. Üçüncü taraf şirketlerin iflasları ve dolandırıcılık iddiaları, Genesis’in bu boşluğu kapatamamasına neden oldu ve şirketin iflas başvurusunda bulunmasıyla sonuçlandı. Winklevoss kardeşler, bu süreçte Silbert ve DCG’nin mali durumu yanlış yönlendirdiğini iddia ediyorlar ve bu suçlamalar şu anda ABD’nin çeşitli yasal kurumları tarafından mercek altına alınmış durumda.
SEC ve FBI’ın soruşturmaları: Silbert’in geleceği?
Winklevoss, DCG ve Genesis’in mali işleyişiyle ilgili şikayetlerini, ABD’nin doğu yakasındaki Brooklyn Savcılığına taşıdı. Bu süreçte ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC) ve FBI da olaya dahil oldu. Genesis’in iflası ve Gemini Earn programının kullanıcılarına sunduğu yüksek getirilerin kaynağının sorgulanması, SEC’in Genesis ve Gemini’ye kayıt dışı menkul kıymet satışı yaptıkları gerekçesiyle dava açmasına yol açtı. Cameron ve Tyler Winklevoss kardeşler, bu iddiaları kesin bir dille reddederken, Barry Silbert ve DCG de herhangi bir yasadışı faaliyette bulunmadıklarını savunuyorlar.
Ancak, federal kurumların Silbert ve DCG üzerindeki baskısı artarak devam ediyor. Henüz Silbert’e veya DCG’ye yönelik resmi bir suçlama yapılmamış olsa da, soruşturmaların büyüklüğü ve kapsamı, bu sürecin ne kadar ciddi olduğunu gösteriyor. Özellikle kripto sektöründe bu kadar büyük çaplı bir soruşturma, sektördeki diğer oyuncuların da endişeyle takip ettiği bir durum. DCG’nin, işleyişinin tamamen yasal olduğunu savunmasına rağmen, yaşanan bu gelişmeler Silbert’in geleceğini belirsiz bir hale getiriyor.
Mahkemeden çıkan karara göre Celsius Network, altcoin’lerini Bitcoin (BTC) ve Ethereum’a (ETH) dönüştürecek.
Mahkemeden çıkan karara göre CelsiusNetwork, altcoin’lerini Bitcoin (BTC) ve Ethereum’a (ETH) dönüştürecek.
Terrakrizi döneminde iflas eden Celsius, yeniden yapılanma ve iflas süreci kapsamında hukuksal süreçlerine devam ediyor. Mahkemeden gelen son onay ile birlikte Celsius, stopaj ve saklama hesapları haricindeki elinde bulunan altcoin’leri BTC ve ETH‘ye çevirecek. Bu onay, Celsius’un alacaklılarına geri ödeme yapmasının önünü açacak.
Celsius, Altcoin’leri Dönüştürmek için Onay Aldı
İflas eden kripto kuruluşu Celsius Network, altcoin’leri Bitcoin (BTC) ve Ethereum’a (ETH) dönüştürmek için mahkemeden onay aldı. Bu onay ile birlikte Celsius‘un elindeki altcoin’leri satarak BTC ve ETH’ye geçmesi bekleniliyor.
Geçtiğimiz yılın bahar döneminde yaşanan Terra krizi, tüm kripto piyasasını etkisi altına almıştı. Bu dönemde iflas eden kripto kuruşları, milyonlarca dolarlık borç yükümlükleriyle karşı karşıya kaldılar. Bu şirketlerden birisi olan Celsius, bir yıldır iflas süreçlerini sürdürüyor.
Celsius‘un iflas sürecinde Fahrenheit konsorsiyumunun ortaya çıkması önemli bir dönüm noktası oldu. Fahrenheit’in satın alma girişimleri, Celsius’un yeniden yapılanma süreçlerini başlattı.
Celsius‘un alacaklılarına ödemeyapmayabaşlaması beklenilirken, mahkemeden geçtiğimiz gün yeni bir onay geldi. Mahkeme, Celsius’un stopaj ve saklama hesaplarındaki varlıklar haricindeki altcoin’leri ETH ve BTC’ye dönüştürmesine izin verdi. İflas eden kripto kuruluşunun elinde 170 milyon dolara yakın altcoin olduğu tahmin ediliyor. Celsius varlıkları arasında, yüklü olarak MATIC, ADA, SOL, LINK, DOT ve LTC bulunuyor.
SEC kripto yatırımcılarına duyarlılığını gösteren şok bir karar aldı
Investing.com – ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC), iflas sürecindeki kripto şirketi BlockFi’nin kullanıcılarına daha hızlı ödeme yapabilmesi adına önemli bir karar aldı.
SEC, yatırımcılara yapılacak ödemelerin azami seviyede gerçekleşmesi ve hızlandırılması için BlockFi’ye faaliyetlerinden dolayı verdiği cezadan feragat etmeyi kabul etti.
SEC, iflas mahkemesine sunduğu bildirimde yatırımcılara ödeme yapılana kadar iflas eden kripto kredi şirketine kestiği cezadan kalan 30 milyon doları talep etmeyeceğini beyan etti. SEC, geçen senenin ilk çeyreğinde BlockFi’ye kripto kredi ürününü düzenleyici izni olmadan sunması ve satışıyla ilgili olarak 50 milyon dolar para cezası vermişti.
BlockFi, bu cezayı kabul ederek SEC ile anlaştıktan sonra tutarın bir kısmını ödedi. Ancak ilerleyen aylarda FTX’in ani çöküşü ticari ilişki içinde bulunduğu BlockFi’yi de derinden etkiledi ve şirket Kasım 2022 döneminde iflasını açıklamak zorunda kaldı.
BlockFi, iflas başvurusunda bulunduktan sonra SEC, hızlı bir aksiyon alarak alacağını genel teminatsız alacaklar olarak görülmesi iddiasında bulunarak adını alacak listesinde ilk sıralara yazdırmıştı. Bu da bireysel alacaklıların listenin alt sırasında yer alması anlamına geliyordu.
Geçen ay New Jersey İflas Mahkemesi, BlockFi’nin kripto cüzdanlarında bulunan 300 milyon dolarlık fonun kullanıcılara geri ödenebileceği kararını verdi. Diğer yandan şirketin iflas sürecini yöneten yetkililer, Temmuz ayında mahkemeye sunmak adına yeni bir yeniden yapılandırma planı hazırladı. Bu planda BlockFi’nin FTX ve risk sermayesi iştiraki Alameda’dan 1 milyar dolarlık alacağı üzerinde durulurken bu tutarın tahsili durumunda alacaklıların fonlarını büyük ölçüde geri alabileceği belirtildi.
Benzer bir süreci yöneten FTX kayyumu ise şirketin K5 Global, Olympus Capital ve SGN Albany’den toplamda 800 milyon dolar olan alacağını tahsil etmek için bastırıyor.
SEC tarafından Binance’e açılan davanın etkileri sürerken CZ’nin “FTX Token (FTT) satmadık” söylemi birçok teoriyi beraberinde getirdi.
SEC tarafından Binance’e açılan davanın etkileri sürerken CZ’nin “FTX Token (FTT) satmadık” söylemi birçok teoriyi beraberinde getirdi.
ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’nun (SEC) Binance’e Menkul Kıymetler Yasası’nı ihlal ettiği gerekçesiyle açtığı davanın negatif yansımaları bitmiş değil. CZ‘ye çeşitli suçlamalarda bulunan SEC, ilgili dava dosyasından 10’dan fazla kripto para birimine yer vererek, bunları menkul kıymet şeklinde nitelendirmişti.
Her geçen gün daha karmaşık bir hal alan olaya CZ cephesinden yanıt gecikmedi. Twitter hesabından çarpıcı bir paylaşım yapan CZ, “Binance, BTC veya BNB satmadı. Hatta hala FTT’miz de var” dedi. Piyasada böylesine bir kaos ortamı hakimken, CZ’nin aylar önce iflasını açıklamış FTX borsasının token’ını tutma sebebi merak edildi.
Kötü Bir Örneği Ele Alıp Güven Verme Çabası mı?
SEC ile başı derde giren Binance, davanın başlama sürecinden bu yana büyük oranda kullanıcı kaybetti. Bir borsanın gelir sağlayabilmek adına başlıca kriterlerden olan kullanıcı kavramının azalması, Binance ve CZ’yi direkt olarak tehlikeye soktu. Twitter’daki paylaşımlarıyla Binance kullanıcıları ve diğer kripto yatırımcılarına güven vermeye çalışan CZ, “Binance, BTC veya BNB satmadı. Hatta hala FTT’miz de var” ifadesini kullandı.
Binance’in 11 Kasım 2022’de iflas bildirisi yapan FTX’in token’ı FTT’yi portföylerinde neden hala yer verdikleri, yatırımcıların kafasında soru işareti yarattı. FTX’in likidite yaşadığı ve iflas yolunda olduğu zamanlarda açıklama yapan CZ, “FTX’i satın alabiliriz” şeklinde bir açıklama yapmıştı.
Fakat ne CZ ne de Binance, bu konu hakkında eylemde bulundu. Son zamanlarda SEC baskısı, borsaların likidite bulamaması gibi sorunlar yaşanırken, CZ’nin olayları farklı bir şekilde değerlendirip FTT örneğini vermesi, psikolojik bir iyileştirme çabası gibi görünüyor.
Kripto tarihin kaotik olaylarından birine değinerek açıklama yapan CZ, bu olaya rağmen FTT satmadığını vurgulayıp, diğer altcoin’ler adına güven tazelemek istemiş olabilir. Twitter’daki paylaşımlarında oluşturduğu 4 trendi ile fud haberlere aldırış etmemeyi ve sektöre güvenmeye devam edilmesini vurgulayan CZ, en kötü örneklerden biri olan FTT çöküşüne rağmen Binance’in token satış gerçekleştirmediğini vurgulayarak yatırımcılara panik havası oluşturmamaya çalışıyor.
FTX Borsası Sahalara Geri Dönebilir: Olası Bir CZ ve Binance Desteği
Reuters’ın yayınladığı bilgilere göre 2022 Kasım’da iflasını açıklayan FTX, 2023’ün 2.çeyreğinde borsayı yeniden faaliyete geçirmeyi planlıyor. Amerika Birleşik Devletleri Delaware Bölgesi İflas Mahkemesinde 12 Nisan’da yapılan bir duruşmada, Sullivan Cromwell’in FTX’i temsil eden avukatları, borsanın yaklaşık 7,3 milyar dolarlık varlığı geri kazandığını söyledi. Bu raporlar ile birlikte FTX’in tokeni FTT fiyatında yüzde 120’lik ani bir artış gözlemlendi.
Borsa alacaklılarının Mart ayında yaptığı bir dosyalamada, FTX’in Kasım 2022 itibarıyla yaklaşık 4,8 milyar dolarlık planlanmış varlığa sahip olduğunu ve varlıklarla ilgili bir soruşturmanın devam ettiğini bildirdi. Hukuk ekibine göre FTX, operasyonlarını yeniden başlatmayı değerlendirmeye alacak. Ayrıca FTX CEO’su John Ray’in Ocak ayında verdiği bir röportajda FTX’i canlandırmayı hedeflediğini söylemişti.
Bütün bu durumları göz önünde bulundurduğumuzda CZ ve Binance, tekrardan faaliyete geçebilecek bit FTX üzerinde hakimiyet kurup, şirketi bünyesine katmak isteyebilir. Zamanında Binance’e rakip olarak görülen ve piyasada büyük bir heyecan yaratan FTX’in çok düşük ihtimalle de olsa tekrardan Binance’e kafa tutabileceğini düşünürsek CZ ve Binance, FTX’i bünyesine katıp kripto sektöründe daha güçlü bir pozisyona gelebilir.
FTX faaliyetlerinin başlayabileceğinden dolayı token’ı satmadığını belirterek, projede güven sağlamak istemiş olabilir. Böylece kripto yatırımcıları, FTT’ye daha pozitif bakabilir. Kripto endüstrisindeki karışıklığa bir de FTT konusunu ekleyen CZ, kafaları karıştırdı. Binance ve CZ’den FTT ve FTX ile ilgili adımlar gelebileceği kripto toplulukları tarafından yakınen takip ediliyor.
FTX, iflas davasında yer alan müşteri isimlerini tüm dava dosyalarından çıkarmak için mahkemeden onay aldı.
FTX, iflas davasında yer alan müşteri isimlerini tüm dava dosyalarından çıkarmak için mahkemeden onay aldı.
Geçtiğimiz gün ABD’li bir yargıç, iflas davasında FTX’in lehine bir karar verdi. Hukuksal süreçlerle mücadele eden FTX, mahkemeden, müşterilerinin isimlerinin dava dosyalarından çıkarılmasını talep etti. ABD İflas Yargıcı John Dorsey, bu talebi mantıklı buldu ve haklı gerekçelerle FTX müşterilerinin isimlerini dava süreçlerinden çıkardı.
FTX müşterilerinin adları, ABD İflas Mahkemesi’nde açıklanmayacak.
ABD İflas Yargıcı John Dorsey, FTX’in bireysel müşteri adlarının iflas dosyalarından çıkarılmasına karar verdi. Yargıç Dorsey, bu kararın gerekçesi olarak, en önemli konunun müşteri güvenliği olduğunu söyledi.
Dorsey, FTX’in talebi üzerine müşteri adları konusundaki süreci değerlendirdi. Yargıç, müşterilerinin adlarının dava dosyasında yer alması ve hukuksal süreçlerde sergilenmesinin riskli olabileceğini belirtti. Dorsey’egöre, aksi halde insanlar dolandırıcılık ve kimlik hırsızlığı riskine girebilir.
Yeniden yapılanma ve hizmetlerini tekrar başlatma planları yapan FTX, iflas sürecinde de olumlu adımlar atıyor. Müşterileri konusunda mahkemeye talepte bulunan borsa, lehine karar aldı. Dorsey, müşterilerin herhangi bir dolandırıcılığa kurban gitmeyeceğinden emin olmak istediklerini söyledi.
Dahaöncemahkeme, müşteri adları konusunda 3 aylık bir gizlilik kararı vermişti. Geçtiğimiz gün ise mahkemeden çıkan karar, müşteri adlarının dava süresince gizli kalması yönünde oldu.
Eski Signature Bank yöneticisi, milyonlarca hisse senedini cebe indirdiği iddia edilirken, bankasının iflasının suçunu kripto paralara yüklemeye çalıştığı için eleştirildi.
Eski Signature Bank yöneticisi, milyonlarca hisse senedini cebe indirdiği iddia edilirken, bankasının iflasının suçunu kripto paralara yüklemeye çalıştığı için eleştirildi.
Amerika Birleşik Devletleri Senatörü Cynthia Lummis, 16 Mayıs’ta Senato Bankacılık Komitesi’nde yapılan bir oturum sırasında, iflas eden bankanın eski başkanı Scott Shay’e, bankasının iflasına neyin yol açtığına dair hazırladığı ifadeyle ilgili olarak ateş püskürdü.
Senatör Warren, SVB ve Signature Bank Yöneticilerini Eleştirdi
Shay ifadesinde, bankanın 2018 yılında dijital varlık sektöründe dalgalanma yaşandığı için 2022 yılında dijital varlık mevduatlarını önemli ölçüde azalttığını belirtti.
Dijital varlık sektörüyle güçlü bağları olan bankanın iflasının ardından bankasına düzenleyiciler tarafından el konulduğunu ve bunun da Signature Bank’tan 16 milyar dolar çekilmesine yol açtığını söyledi.
Shay’in ifadelerine yanıt veren Lummis: “Görünüşe göre, dijital varlıklarla uğraşan belirli mevduat sahiplerine ve düzenleyicilere karşı çok fazla suçlama var. Ancak kendiniz herhangi bir suçu kabul etmediniz” dedi. Shay, senato duruşmasında dijital varlıkları suçlamayı reddederken Lummis, ifadeniz sırasında bu terimi 10 kez kullandınız diye yanıt verdi.
Duruşmanın bir başka bölümünde Senatör Elizabeth Warren, Silikon Vadisi Bankası (SVB) CEO’su Gregory Pecker ve Signature Bank’tan Shay’i bankaları pervasızca iflas ettirdikten sonra milyonları sakladıkları iddiasıyla eleştirdi.
Senatör Warren yaptığı konuşmada: “Şu anda yasalar Bay Becker ve Bay Shay gibi kişilerin kendilerine on milyonlarca dolar ikramiye ve hisse senedi opsiyonu ödeyebileceğini ve bankalar battığında Bay Becker ve Bay Shay’in tüm parayı ellerinde tutabileceğini söylüyor, bu düpedüz yanlıştır” ifadelerini kullandı. Warren konuşmasına şöyle devam etti: “Eğer bunu düzeltmezsek, bu milyarlarca dolarlık bankaların her CEO’su risk almaya ve bankaları batırmaya devam edecek. Böyle bir durumda herkes bunun bedelini ödemek zorunda kalacak.”
Warren, bu paraları geri alabilecek bir yasa tasarısı sunmak için Bankacılık Komitesi’nde iki partili bir grup içinde çalıştığını belirtti.
Nisan ayında, New York Finansal Hizmetler Departmanı (NYDFS) müfettişi Adrienne Harris’in, Signature Bank’in çöküşü için kriptoyu suçlamanın gülünç olduğunu söylediği bildirildi. NYDFS, ABD ekonomisini sistem riskinden koruduğunu iddia ederek 12 Mart’ta Signature Bank’ın kontrolünü ele aldı. Banka, kripto dostu Silvergate Bank ve SVB’nin iflasını takip eden son başarısız banka oldu.
CHP’nin hesabına nazaran başkanlık sistemine geçilen 2018’den bugüne toplamda 538 bin esnaf iflas etti. Bu, 44 kentin nüfusundan fazla.
CHP Genel Lider Yardımcısı Veli Ağbaba, toplu esnaf iflaslarına ait basın açıklaması açıklaması yayınladı.
Ağbaba, bu yılın birinci üç ayında meslekten ve sicilden terkini yaparak iflas eden esnaf sayısının en az 35 bin 777 olduğunu belirtti.
CHP’li yönetici, birinci üç ayda meslekten terkinini yapan esnaf sayısının 7 bin 67, sicilden terkinini yapan esnaf sayısının ise 28 bin 707 olduğunu kaydetti.
Ağbaba, 35 bin 774 esnaf iflasının, 2019’dan bu yana en yüksek üç aylık esnaf iflası oldu.
BAŞKANLIK SİSTEMİYLE KIYASLADI
Ağbaba, açıklamasında şunları kaydetti: “AKP Genel Lideri Erdoğan 2018 seçimlerin öncesinde ‘Siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle, şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz’ demişti. Başkanlık sistemiyle dünyanın en büyük 3 iktisadı ortasına gireceğimiz argüman edilmişti. 5 yıllık toplam iflas nüfusu 583 binin altında alan 44 ilin nüfusundan daha fazladır.
Lakin Türkiye son 5 yılda tarihinin en büyük ekonomik krizin yaşarken, küçük esnafımızda bu krizden hissesini almış oldu. Öve öve bitirilemeyen başkanlık sisteminde ortadan geçen 5 yıldan bugüne tam 583 bin 314 esnaf iflas ederek ekmek teknesini kaybetmiş oldu.
SEÇİM VAADLERİ NELER?
14 Mayıs seçimlerinden çabucak sonra esnaflarımız nefes alabilmesi için, ekmek teknelerini kaybetmemeleri için yapacağımız birinci iş bankalara ve kredi kefalet kooperatiflerine olan borçlarının faizleri silinecek. Ayrıyeten işyeri kira ödemelerinde stopaj oranını sıfırlayacağız.
Esnafımızın emekli olabilmesi için en son 2000 – 2008 ortası için uygulanan geriye yanlışsız borçlanma hakkını, ticari sicil kayıtlarına ve esnaf odalarına bağlı kalınan müddetleri göz önünde bulundurarak tanıyacak, 9 bin gün prim eşitsizliğine de son vereceğiz.”