REDDEDİLME KORKUSUNU YENMEK İÇİN 10 İPUCU

Acı veren bir duruma dönüşebilen reddedilme ile nasıl başa çıkılır?

Reddedilmek acı verir, bundan kaçmanın bir yolu yok. Çoğu insan, özellikle önemsediği insanlarla bağlantı kurmak ve bir yerlere ait olmak ister. İş, flört veya arkadaşlık olsun, reddedilmek ve istenmediğinizi düşünmek hoş bir deneyim değildir.

Bu acı, oldukça derinlere işleyebilir. Aslında, reddedilme beyinde fiziksel ağrıyı tetikleyen aynı bölgeleri aktive eder. Bu nedenle, birçok insanın reddedilmekten neden korktuğunu anlamak kolaydır. Bir veya birkaç kez yaşadıysanız, ne kadar acı verdiğini hatırlarsınız ve tekrar yaşanmasından endişe edersiniz.

Ancak reddetme korkusu, sizi risk almaktan ve büyük hedeflere ulaşmaktan alıkoyabilir. Neyse ki, bu korkuyu aşmak kesinlikle mümkündür. İşte size başlamanız için bazı ipuçları…

1
HERKESİN BAŞINA GELDİĞİNİ UNUTMAYIN

Unutmayın, herkes bu durumu yaşar. Uzmanlara göre, reddedilme oldukça karşılaşılan bir deneyimdir ve reddedilme korkusu çok da yaygındır. Çoğu insan hayatlarının bir noktasında büyük veya küçük şeylerle en az birkaç kez reddedilme deneyimi yaşar, örneğin:

• Bir arkadaşın buluşma teklifine yanıt vermemesi
• Bir tarih için reddedilme
• Bir arkadaşın partisine davet edilmeme

Bir şey istediğiniz gibi gerçekleşmediğinde iyi hissettirmez, ancak yaşamın tüm deneyimleri umduğunuz gibi sonuçlanmaz. Reddetmenin hayatın normal bir parçası olduğunu, herkesin bir noktada bununla yüzleşeceğini hatırlamak, ondan daha az korkmanıza yardımcı olabilir.

2
DUYGULARINIZI KABUL EDİN

Reddedilme, kaynağı ne olursa olsun, yine de acı verir. Diğer insanlar, olanları pek önemsemeyebilir ve bunun üzerinden gelmenizi teşvik edebilirler. Ancak acı özellikle reddetme konusunda daha duyarlıysanız, uzun sürebilir.

Reddetme, utanç ve garip hisler gibi rahatsız edici duyguları da içerebilir. Başkaları size nasıl hissettiğinizi söyleyemez, sadece siz söyleyebilirsiniz. Reddetmeyle ilgili duygularınızla yüzleşmeye başlamadan önce, onları kabul etmek önemlidir. Kendinize gerçekten incinmiş olduğunuz halde umursamadığınızı söylemek, bu korkuyla üretken bir şekilde yüzleşme fırsatınızı inkar etmenize neden olur.

3
KENDİNİZİ GELİŞTİRME FIRSATI ARAYIN

İlk başta öyle görünmeyebilir ancak reddedilme, öz keşif ve gelişme fırsatları sunabilir. Örneğin, gerçekten istediğiniz bir iş için başvuruda bulunur ve harika bir mülakat yaparsınız, ancak işi alamazsınız. Bu sizi başta yıkabilir. Ancak özgeçmişinizi bir kez daha gözden geçirdikten sonra, bazı becerilerinizi geliştirmenin ve yeni bir yazılım türünü öğrenmenin size zararı olmayacağına karar verirsiniz. Birkaç ay sonra, bu yeni bilginin daha önce nitelikli olmadığınız daha yüksek ücretli pozisyonlara kapılar açtığını fark edersiniz.

Korkunuzu bir büyüme fırsatı olarak yeniden çerçevelemek, istediğiniz şeyler için denemeyi kolaylaştırabilir ve başarısız olursanız da acıyı azaltabilir. Kendinize “Bu işe yaramayabilir, ancak işe yaramazsa, anlamlı bir deneyim yaşayacağım ve daha fazla bilgi sahibi olacağım” diyerek destek olun.

Romantik reddedilme konusunda, bir partnerde gerçekten ne aradığınızı gözden geçirmek, reddedilme korkularınızla başa çıkmanıza yardımcı olabilir. Ayrıca, size baştan uygun olan birini bulma yolunda sizi yönlendirebilir.

4
OLUMSUZ ÖZ ELEŞTİRİYE DİRENİN

Reddedildikten sonra kendinizi eleştirmeye meyilli olmak kolaydır. “Bu işi berbat edeceğimi biliyordum”, “Yeterince hazırlanmadım”, “Çok fazla konuştum”, “Çok sıkıcıyım” gibi şeyler söyleyebilirsiniz. Ancak bu, reddedilmenin tamamen sizin hatanız olduğu inancınızı pekiştirir, halbuki belki de hiçbir şekilde sizinle ilgisi olmayabilir. Eğer birinin, yeterince iyi olmadığınız için sizi reddedeceğine inanıyorsanız; bu korku sizinle birlikte ilerleyebilir ve kendini gerçekleştiren bir duruma dönüşebilir.

Olumlu düşünce her zaman durumları istediğiniz şekilde sonuçlandırmaz, ancak perspektifinizi iyileştirmeye yardımcı olabilir. Kendinizi teşvik ettiğinizde ve desteklediğinizde, kendi hedeflerinizi gerçekleştirme potansiyelinize daha fazla inanırsınız.

Ve eğer işler istediğiniz gibi gitmezse; aynı durumda bir sevdiğinize ne söyleyecekseniz kendinize de aynısını söyleyerek öz şefkat pratiği yapın.

5
KENDİNİZE DEĞERİNİZİ HATIRLATIN

Reddedilme oldukça korkutucu olabilir. Örneğin, biriyle birkaç kez buluştuysanız ve aniden mesajlara cevap vermezse, sizi yeterince çekici bulmadığından endişe duyabilirsiniz. Ancak reddedilme genellikle sadece ihtiyaçların uyuşmamasıyla ilgilidir.

Ghosting asla iyi bir yaklaşım değildir. Ancak bazı insanlar iyi iletişim becerilerinden yoksundur veya “İyi ve sevimlisin, ama tam olarak bir şey hissetmedim” demenin seni incitebileceğini düşünür. Oysa aslında dürüstlüğü gerçekten takdir edersiniz.

Özgüveninizi ve kendi değerinizi geliştirmek, sevgiye layık olduğunuzu hatırlamanıza yardımcı olabilir ve onu aramaya devam etmekten daha az korkmanıza yol açar.

Deneyin:
• Kendinizle gurur duyduğunuz üç zamanı anlatan bir paragraf yazın
• Kişisel değerlerinizi uyguladığınız beş yolu listeleyin
• Bir partner olarak sunabileceğiniz şeyleri kendinize hatırlatın

6
GERÇEKTEN NEYDEN KORKTUĞUNUZU ANLAMAYA ÇALIŞIN

Reddedilme korkunuzun arkasındaki gerçek nedenleri keşfetmek, özel endişelerinizi ele almanıza yardımcı olabilir. Belki romantik reddedilmekten korkuyorsunuz çünkü yalnızlık hissetmek istemiyorsunuz. Bunun farkına varmak, güçlü arkadaşlıklar geliştirmeyi de önceliklendirmenize yardımcı olabilir ve yalnızlığa karşı sizi koruyabilir.

Ya da belki potansiyel işverenler tarafından reddedilme konusunda endişe duyuyorsunuz çünkü maddi güvencesizlik hissediyorsunuz ve bir B planınız yok. İstediğiniz işi hemen bulamama durumunda, birkaç olası stratejiyi belirlemek yardımcı olabilir.

7
OLAYLARI PERSPEKTİF İÇİNDE TUTUN

Reddedilmeye karşı daha duyarlıysanız ve bunun için endişelenerek çok zaman harcıyorsanız, pek çok
kötü durum senaryosu hayal edebilirsiniz.

Örneğin, tercih ettiğiniz yüksek lisans programına kabul edilmediyseniz, başvurduğunuz tüm programların sizi reddedeceğinden endişe etmeye başlayabilir ve gelecek yıl tekrar denemek zorunda kalacağınızı düşünebilirsiniz.

Ama sonra gelecek yıl da reddedileceğinizden endişelenmeye başlarsınız, bu da istediğiniz işe girmenizi ve kariyerinizde ilerlemenizi imkansız hale getirir. Bu da ev sahibi olma ve aile hayali gibi hayallerinizi gerçekleştirmek için mali olarak yeterince istikrarlı olmanızı engeller ve böyle devam eder.

Bu tür olumsuz düşünce döngüsüne felaket senaryoları yaratma denir ve genellikle gerçekçi değildir. Birkaç uygulanabilir yedek plan yapmayı veya ana korkularınıza karşı bazı karşı argümanlar geliştirmeyi düşünün.

8
DESTEK AĞINIZA DAYANIN

Sizi önemseyen insanlarla zaman geçirmek, gerçekten istendiğinizi teyit etmek açısından önemlidir. İyi bir destek ağı, hedeflerinizi gerçekleştirmeye çalışırken sizi teşvik eder ve çabalarınız başarılı olmasa bile sizi rahatlatır. Sevdiklerinizin her durumda yanınızda olduğunu bilmek, reddedilme olasılığını daha az korkutucu hale getirebilir.

9
KORKUNUZLA YÜZLEŞİN

Elbette, kendinizi ortaya koymazsanız, reddedilme yaşamazsınız. Ancak muhtemelen hedeflerinize de ulaşamayacaksınız. İstediğiniz şeyin peşinden gitmek size başarıyı deneyimleme şansı verir. Reddedilme yaşayabilirsiniz ama sonra tekrar yaşamayabilirsiniz.

Uzmanlar, bir “korku hiyerarşisi” veya reddedilme korkunuzla ilgili adımların bir listesini oluşturmanızı ve her seferinde bir adım üzerinde çalışmanızı öneriyor. Bu, maruz bırakma terapisinin bir parçasıdır. Bunu kendiniz deneyebilirsiniz, ancak bir terapist de bir liste oluşturmanıza ve üzerinde çalışmanıza yardımcı olabilir.


10
BİR UZMANA DANIŞIN

Reddedilme korkuları uzun süreli etkilere sahip olabilir. Bu etkiler arasında okul veya işte büyük fırsatlara yönelmenizi engelleme de bulunur. Bu korkuyu, kendi başınıza yenmek mümkün olsa da profesyonel destek bazen faydalı olabilir. Reddedilme korkunuz aşağıdaki durumlara neden oluyorsa, bir terapiste başvurmayı düşünme zamanı olabilir:
• Anksiyete veya panik ataklara neden oluyorsa,
• İstemek istediğiniz şeylerden sizi alıkoyuyorsa,
• Günlük yaşamınızda sıkıntıya yol açıyorsa.

SONUÇ OLARAK
Reddedilme canınızı yakabilir ve kendinizden şüphe duymanıza neden olabilir. Ancak ondan korkmak sizi sınırlayabilir ve hayatın sunabileceği birçok şeyi deneyimlemenizi engelleyebilir. Reddedilmeye, değiştiremeyeceğiniz bir şey yerine bir gelişme fırsatı olarak bakmayı seçmek, bu olasılıktan daha az korkmanıza yardımcı olabilir.

Acı genellikle zamanla geçer ve bu acı da istisna değildir. Bir yıl veya hatta birkaç ay sonra, çok da önemli olmayabilir. Eğer bu korkuyu aşmakta zorlanıyorsanız, bir terapist size rehberlik edebilir.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

NETFLİX TÜRKİYE HAZİRAN AYI TAKVİMİ BELLİ OLDU

Netflix Türkiye’in Haziran takvimi resmi olarak açıklandı. Peki bu ay Netflix’te neler izleyeceğiz?

Yepyeni filmler ve diziler bu ay da izleyiciyle Netflix’te buluşuyor. Haziran ayında, ‘Merve Kült’ ile moda düşkünü, özgür ruhlu Merve’nin peşine takılırken ‘Sen İnandır’ın hikayesiyle eski defterlere ve çocukluk aşklarına gömülüyoruz. Charlie Brooker’ın uzun zamandır beklenen antolojisi Black Mirror ve başrolünde Henry Cavill’ın yer aldığı The Witcher ise yepyeni sezonlarıyla geri dönüyor. Ayrıca Extraction’ın devam filmi Extraction 2’de Chris Hemsworth’ün canlandırdığı Tyler Rake, bizleri hayatımızın macerasına davet ediyor. İşte Haziran ayında Netflix’te yayınlanacak diziler, filmler…

NETFLİX HAZİRAN AYI DİZİ PROGRAMI

Black Mirror: 6. Sezon

Charlie Brooker’ın uzun zamandır beklenen ve her bölümü bir farklılık içeren karanlık ve satirik antoloji dizisi geri dönüyor. Black Mirror’ın altıncı sezonu, tüm sezonların içinde en sürprizli, en sınıflandırılamaz ve en beklenmedik olanı.

The Witcher: 3. Sezon: 1. Kısım (29/06/2023)

Mutasyona uğramış bir canavar avcısı olan Rivyalı Geralt, insanların çoğunlukla yaratıklardan daha uğursuz olduğu, karmaşa içindeki bir dünyada kaderine doğru yol alıyor.

Valeria: 3. Sezon (02/06/2023)

Yeni aşk üçgenleri. Yeni yaşam evreleri. Yeni yaşlara adım atılan doğum günleri. Dört arkadaş her şeyi yine hep birlikte yaşıyor.

Manifest: 4. Sezon: 2. Kısım (02/06/2023)

Ölüm Günü yaklaşırken 828 sefer sayılı uçuşun yolcuları ve onların yakınları, çağrılarını çözümlemek için zamanla yarışarak kendilerini bekleyen korkunç geleceği önlemeye çalışır.

The Days (01/06/2023)

Fukushima santrali sorumluları ve çalışanları, eşi benzeri olmayan ölümcül bir nükleer felaketle karşı karşıya kaldı. Onlar birer kahraman mı, yoksa suçlu mu?

Never Have I Ever: 4. Sezon (08/06/2023)

Lisenin son senesi nihayet başlıyor. Üniversite başvuruları, kimlik krizleri ve bitmek bilmeyen aşklarla uğraşan Devi ve arkadaşları acaba gelecekle yüzleşmeye hazır mı?

Human Resources: 2. Sezon (09/06/2023)

Tek gecelik ilişkilerin ve ofis aşklarının eksik olmadığı İnsan Kaynakları’nda çalışan yaratıklar, yeni bir grup insan için ellerinden ve pençelerinden geleni yapıyor.

Titans: 4. Sezon (25/06/2023)

Metropolis’te onları ve dünyayı yok etmeye kararlı, güçlü ve ölümcül bir tarikatla karşılaşan Titanların eve dönüş yolu engellerle doludur.

Love Is Blind: Brezilya: 3. Sezon (07/06/2023)

Bu kabinlerde gerçek aşk filizlenebilir mi? Camila Queiroz ve Klebber Toledo, doğru kişiyi arayan yeni Brezilyalı bekârların aşkı bulmasına yardım ediyor.

NETFLİX HAZİRAN AYI FİLM PROGRAMI

Merve Kült (09/06/2023)

Moda düşkünü, özgür ruhlu Merve evinden çıkarılma riskiyle karşı karşıya kalınca, para bulmak için bir flört uygulaması geliştirir. Ama çekici patronunun başka planları vardır.

Sen İnandır (23/06/2023)

İki işgüzar büyükanne, torunlarına sözde tesadüfi bir karşılaşma ayarlayınca çocukluk aşkları depreşir ve eski defterler açılır.

Extraction 2 (16/06/2023)

Ölümün eşiğinden dönen oldukça yetenekli komando Tyler Rake tehlikeli bir görev daha alır. Görevi, acımasız bir gangsterin esir alınan ailesini kurtarmaktır.

Run Rabbit Run (28/06/2023)

Küçük kızının başka bir insanın anılarına sahip olduğunu iddia etmesi, bekâr bir anneyi ailesinin acı dolu geçmişiyle yüzleşmek zorunda bırakır.

Rich in Love 2 (02/06/2023)

Paula, Amazon bölgesinde gönüllü doktorluk yapmaya devam etmek için Rio de Janeiro’dan ayrılınca Teto, anlık bir kararla onun peşinden gitmeye kalkar ve ardından işler karışır.

Penceremden: Aramızdaki Deniz (23/06/2023)

Bir yıl ayrı kalan Raquel ve Ares, ateşli bir sahil gezisinde buluşur. Dostça flörtlerle ve yeni güvensizliklerle karşılaşan ikilinin aşkları, her şeyin üstesinden gelebilecek mi?

HAZİRAN AYI NETFLIX YAPIMI İÇERİKLER

Amy Schumer: Emergency Contact (13/06/2023)

Amy Schumer, bu cüretkâr ve samimi stand-up gösterisinde yüzüne lazer yaptırma, doğum sonrası cinsellik, bebeğine isim verme kâbusu, çiğnenebilir Viagra gibi konulara değiniyor.

Nimona (30/06/2023)

Üstüne korkunç bir suç atılan şövalye, şekil değiştiren bir genç kızdan yardım alarak masumiyetini kanıtlamaya çalışır. Peki ama ya bu kız, öldürmeye ant içtiği canavarsa?

Zamanda Tutsak (13/06/2023)

Tatilde ıssız bir sahile gelen aile, buranın yaşlanmayı hızlandırdığını ve ömürlerini bir güne indirdiğini görünce dehşete kapılır.

New Amsterdam 3. Sezon (01/06/2023)

Amerika’nın en eski hastanelerinden birinin yeni direktörü Dr. Max Goodwin, mevcut durumu değiştirmek ve hastaların hayatını kurtarmak için işe koyulur.

Kafatası Adası (22/06/2023)

Güney Pasifik’teki gemi kazasından kurtulan keşif grubu, adayı yöneten dev goril Kong’un da aralarında olduğu korkunç yaratıklarla karşılaşır.

Katil Avcıları: 3. Sezon (23/06/2023)

Gerçek dedektifler soğukkanlı katilleri, onları durdurmak için verdikleri amansız mücadeleleri ve suçluları adalete teslim eden cesur insanları anlatıyor.

Black Clover: Sword of the Wizard King (16/06/2023)

Büyü yapamayan aslan yürekli bir genç, Büyücü Kral olmaya çalışmaktadır. Sürgün edilmiş dört eski Büyücü Kral ise Yonca Krallığı’nı yok etmek için geri döner.

My Little Pony: Bir İz Bırak: 4. Sezon (06/06/2023)

Hain Opaline, Pony’lerin Sevimli İşaretlerini çalarak en güçlü Kanatlı Tekboynuz olmayı kendine görev edinir. Yele 5’lisi çok geç olmadan onu durdurabilecek mi?

Tour de France: Zincirleri Kırmak (08/06/2023)

Gözyaşları ve zaferlerle dolu bu dizi, dünyanın en zorlu bisiklet yarışının 2022 ayağında mücadele eden bisikletçi takımlarını konu alıyor.

Gezegenimiz II (14/06/2023)

Gezegenimizdeki büyük göçleri konu alan bu doğa belgeseli dizisinde, Dünya genelinde hareket hâlinde olan milyarlarca hayvanın gizemini çözün.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Yalnızlaşan Toplum Psikolojisi

Psikoloji için bilgi mi arıyorsunuz? Yalnızlaşan Toplum Psikolojisi makalesine göz atın ve Psikoloji hakkında daha fazla bilgi edinin

Psikiyatrist Victor Frankl’in bir gece geç vakitte telefonu çalar, telefonun karşı tarafındaki ses, hayatına son vereceğini ama biraz konuşmak istediğini söyler. Frankl uzunca bir süre dinler karşıdakini…

YALNIZLIK her insanın zaman zaman yaşadığı bir duygudur. Plandemi ile birlikte insanlar daha çok yalnızlığa itildi ve yalnızlaştırıldılar. Öyle ki, aynı evin içindeki ayrı ayrı odalarda yaşam sürer olduk. Daha önce özel günlerde bir araya gelen insanlar, düğün, bayram, cenaze, doğum günü gibi etkinlikleri artık dijital ortamda yapmaya başladılar. Kız isteme merasimi veya tez savunması dahi…

İlk başlarda teknolojinin nimetleri kolaylıkmış gibi düşünülse de, duygu eksik olduğu için, insan, yaptığı işten zevk almamaya başlıyor. Çünkü hep birlikte olmanın verdiği huzur, paylaşmanın, sarılmanın, içilen bir çayın, paylaşılan mutluluğun veya hüznün hissettirdiği “duygu” eksik. Yalnızlaşmaya doğru giden insan canlısının arasına mesafeler ve kurallar girdi, böylece daha da yalnızlaştırıldı.

Sosyal açıdan bakıldığında, insan paylaşmaya, birlikte yaşamaya ve birlikte bir şeyler yapmaya eğilimli bir varlıktır. Farabî’ye göre “insan, başka insanın yardımı olmadan, yalnızlık içinde bütün mükemmelliklere erişemez; insan, diğer insanlarla komşuluğa ve birliğe gerek duyar”. Farabî bu düşüncesiyle insan canlısı için birlik ve beraberliğin önemine vurgu yapmıştır.

Önceleri “komşuluk” diye bir kavram vardı; insanlar birbirlerinin dert ve mutluluklarını sahiplenirlerdi. Anlatıp rahatlarlardı. Sorunlar hemen çözülmese de paylaşmanın ferahlığı olurdu. Şimdilerde ise insanlar yan komşularını tanımıyor, selâm vermek, hatta karşılaşmaktan imtina ediyorlar. Hâlbuki insanın beklediği bir güler yüz, bir tatlı dil. Bunda bile cimrileşti insanoğlu.

İnsan, fıtrat olarak paylaşmaya eğilimli bir varlıktır. Sevinçleri kadar üzüntülerini de paylaşmak ister. Paylaşıldığında sevinç artarken üzüntü azalır. İnsan dara düştüğünde bir başkasından destek alır, onun telkinleriyle teselli bulur ve hayata daha olumlu bakmaya başlar; bu paylaşım, ona yalnız olmadığını hissettirir. Günümüzde insan bunu yapamadığı ve sorununu paylaşacak, kendisine yol gösterecek birini bulamadığı için bir kerede olsa herhangi bir psikoloğun kapısını çalıyor. Bu durum insanlara destek olmak açısından bizim için iyi bir durum olsa da yalnızlıklarına şahit olmak üzücü.

Örneğin geçtiğimiz günlerde, kapısının önünde oturan bir teyzenin yanından geçerken dönüp hatırını sordum ve şaşırdığını gördüm. “Acaba dediğimi mi anlamadı?” diye düşünürken, yüzünde hem bir şaşkınlık, hem de mutluluk ifadesi belirdi. Kocaman gülümseyerek, “İyiyim, sen nasılsın?” diye karşılık verdi.

“Elhamdülillah, Müslümanız” diyoruz ama Müslüman gibi yaşamıyoruz. Selâm vermenin sünnet olduğunu bilip uygulamadığımız gibi… O teyze, biri tarafından fark edildiği ve hatırı sorulduğu için mutlu oldu. Ben de onun yüzü güldüğü için mutlu oldum. Özellikle yaşlılar, kendilerini çok yalnız hissediyorlar. “Artık işe yaramadığım için arayıp soranım yok” diye düşünüyorlar. Oysa yalnızlık sadece bizim değil, dünyanın yaşamış olduğu bir sorundur. Plandemi sürecinde, hızlı küresel dijitalleşme sonucunda özellikle gençlerin ve yaşlıların ciddî bir yalnızlık sorunu yaşadıkları bilinmektedir. Hatta bu konu ile ilgili 2018 yılında İngiltere’de ve 2021 yılında da Japonya’da birer “Yalnızlık Bakanlığı” kurulmuştur.

“Psikolojik açıdan yalnızlığın tanımı nedir?” diye bakacak olursak, insanın temel psikolojik ihtiyaçları olan bağlanma, bağlılık, aidiyet, birliktelik ve yakınlık gibi hisleri kimseye karşı hissedememe durumu olduğunu söyleyebiliriz. Yani insanın, çevresinde bunları yaşayacağı kimsenin olmadığı hissine kapılmasıdır. Bu hisse eşlik eden düşünme biçimi, “Ben değerli ve sevilmeye lâyık biri değilim” gibi, diğer insanlardan kendini aşağı ve zayıf görme gibi düşüncesinin eşlik ettiği bir duygu biçimidir.

Yalnızlık çeşitleri nelerdir?

Engin Geçtan, “İnsan Olmak” kitabında yalnızlığı şu şekilde sınıflandırmıştır:

“Kişi, kendini toplumdan soyutlaştırarak yalnızlaşır. Tek başına yaşayan insanlar yalnızlık hissederler.

Çevre tarafından dışlanma nedeni ile yalnızlık, çevre ile olan ilişkileri asgarî düzeye indirerek yalnızlık…

Gerçek yalnızlık, kişinin kendisini anlaşılmamış hissetmesi ve kimsesiz olduğunu düşünmesidir. Geçici olan yalnızlık, kişinin kendi seçimi ve kendi isteği ile yapıcı ve üretici anlamdaki olumlu olan yalnızlık çeşididir…”

Sağlıklı yalnızlık nedir?

Kişinin kendi isteğiyle, geçici ve bir şeyler üretmek için bir süreliğine inzivaya çekilmesidir sağlıklı yalnızlık. Bu sürecin kişiye yapıcı üretkenlik kazandırdığı bir gerçektir. Bazen insan kendisi ile baş başa kalmak, hesaplaşmak ister. Kitap okumak ve yazmak için yalnız kalma isteği, resim yapan ressamın yalnızlığı veya itikâfa çekilen, dua eden insanın yalnızlığı huzur verir. Bunlar insana fayda sağlayan, yapıcı ve huzur veren istisnai durumlardır.

Tekrar yalnızlığa dönecek olursak… Yalnızlık, muhabbeti öldürür. Etrafında başarısını, mutluluğunu paylaşacak kimsesinin olmaması, insanı bir yerde duygusuz biri hâline getirir. Normal bir insanın haz duyduğu şeyler, o kişiye anlamsız ve basit gelir. Bunlar kişinin sağlıklı bir hayat sürmesine engel olduğu gibi, kişiyi bunalıma sürükleyip dönülmez hatalar yapmasına sebep olur. Aile içerisinde bencilce davranışların ve “Ben böyle istiyorum” veya “Benim seçimlerim” gibi bencilce düşüncelerin sonucu, bu kişilerde yalnızlığa mahkûmiyet oluşturur. Kendi elleri ile sonlarını hazırlamış olur bu kişiler. Bu kişilerde iç görü olmadığı için, yine karşı tarafı suçlayarak yalnızlıkları ile yaşamaya devam ederler.

Sosyal destek, psikolojide önemli bir kavramdır. Sosyal desteği, “Bireyin zor durumda olduğu veya başa çıkamadığı bir stres hâlinde çevresindeki insanların ona yardımcı olması” şeklinde tanımlayabiliriz. Bu bize yalnız olmadığımızı, önemsendiğimizi, sevildiğimizi, saygı duyulduğumuzu ve diğerleri ile aramızda bir bağ olduğunu hissettirir. Dinimiz, insanları biriliğe ve beraberliğe teşvik ediyor ve bizlere “sıla-i rahim” dediğimiz akrabalık ve dostluk ilişkilerini emrediyor. Bunlar insanı yalnızlılıktan uzaklaştıran, birlik ve beraberliğe götüren, kişiye iyi gelen davranış ve duygulardır.

Yalnızlık duygusundan kaçışta insanların sığındığı alanlar

Sağlıksız ilişkilere girmek veya bunu sürdürmek: Kronik yalnızlık çekenler normalde ilişki kurmak istemeyecekleri kişilerle iletişimde kalabiliyorlar. Kişide yalnızlık duygusu şiddetli olduğu zaman, ikili ilişkilerde, hiç düşünmeden, karşısındaki kişi ile uyumlu bir birlikteliği olup olmayacağı konusunda sorgulama olmaksızın ve de düzgün, güvenilir, sorumluluklarının bilincinde ve farkında olup olmadığına bakmadan, karşısına çıkan kişi ile temelsiz, sevgi ve saygının olmadığı bir birlikteliğe doğru yol alabilirler. Terk edilme ve tekrar yalnız kalma korkusuyla, istemeseler dahi kendilerine sunulan her şeye “Evet” demek zorunda hissederler. Aradan bir süre geçtikten sonra kendilerine mutluluk vermeyen, tek taraflı fedakârlık ile giden bu ilişki, artık onlar için dayanılmaz olur. Bir taraftan yalnız kalmaktan korktuğu için ayrılamaz, diğer taraftan mutsuz hayatına devam eder.

Maddeye sığınmak: Yalnızlık duygusundan kaçış veya bu duyguyu bastırmak için insanlar, zaman zaman alkol veya bağımlılık yapan diğer maddelere sığınıyorlar. Acıyı daha az hissetmenin yolunun uyuşmak olduğunu düşünüyorlar. Maddenin tesirinden kurtulunca gerçekle tekrar baş başa kalıyorlar. Madde kullanımının hem maddî, hem manevî bakımdan ağır sonuçları oluyor ve bununla zaman içerisinde karşılaşıyorlar. Bazen de durum içinden çıkılmaz bir hâl almaya başlayınca psikolojik destek almaya geliyorlar. İçinde bulundukları çıkmazdan kurtulmak istedikleri ve çaba gösterdikleri zaman çok güzel ve olumlu sonuçlar alıyoruz. Burada niyet ve istekli olmak önemli. “Madde kullanmaya devam edeyim, kafam karışınca da ara sıra psikolojik destek almaya giderim” düşüncesi ile yola çıkanlarla ilerleme olmuyor. Bu tek taraflı kürek çekmeye benziyor ve ne ileri gidebiliyorsunuz, ne geri. Önemli olan, madde kullanımına hiç başlamamak.

Yorucu işler ile zihni ve bedeni meşgul etmek: “Ne kadar çok kendimi yorar veya zihnimi meşgul edersem, içimdeki boşluğu doldurur ve unuturum” düşüncesi ile bu yola başvuruyorlar. Bastırılan duygular, yüzleşilmeyen her duygu, bir süre sonra hem fiziksel, hem psikolojik sorunlar olarak karşınıza çıkıyor. Zihninizi ve bedeninizi yormak yerine psikolojik destek almak, ileride karşılaşacağınız sağlık sorunlarını önleyecektir. Kedisi ile birlikte yaşayan bir danışanım, kedisini kaybettikten sonra bu yalnızlık duygusu ile baş etmenin yolunu, “Kendimi ağır, yorucu işlere verirsem bu duygudan kurtulurum sandım” diyerek açıklıyor örneğin. Çok çalışıyor ve hem bedenen, hem zihnen çok yoruluyor. Sonuç olarak, hem beden, hem de ruh sağlığı ile ilgili sorunlar yaşıyor.

“Yalnızlık, yaşamda bir an/ Hep yeniden başlayan/ Dışından anlaşılmaz.

Ya da kocaman bir yalan/ Kovdukça kovalayan/ Paylaşılmaz.

Bir düşün’de beni sana ayıran/ Yalnızlık paylaşılmaz/ Paylaşılsa yalnızlık olmaz.” (Özdemir Asaf)

Psikiyatrist Victor Frankl’in bir gece geç vakitte telefonu çalar, telefonun karşı tarafındaki ses, hayatına son vereceğini ama biraz konuşmak istediğini söyler. Frankl uzunca bir süre dinler karşıdakini. Kapatmaya yakın, “Vazgeçtim” der arayan kişi, “Gecenin bu geç saatinde bir insan beni bu kadar süre dinleyebiliyorsa, bu dünyada hâlâ ümit var demektir”. (Victor Frankl, 1967)

Zamanın su gibi akıp geçtiği, mutluluğun, iyiliğin paylaştıkça çoğaldığı şu kısa dünya hayatında her zaman bir ümit ve çıkış yolu vardır.

Zihin, Menzili Korumak Değil, Geliştirmek İçin Çalışmalı

Psikiyatri için bilgi mi arıyorsunuz? Zihin, Menzili Korumak Değil, Geliştirmek İçin Çalışmalı makalesine göz atın ve Psikiyatri hakkında daha fazla bilgi edinin

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 19 Mayıs Atatürk’ü anma Gençlik ve Spor Bayramı vesilesiyle gençlere yönelik önemli mesajlar verdi. 19 Mayıs’ın gençlere armağan edilmesinin ciddi bir vizyon göstergesi olduğunu kaydeden Tarhan, toplumsal ideallere sahip olmanın önemine dikkat çekti. Gençler sadece kendileri için çalışmamalı diyen Tarhan, “Genç arkadaşlarımın kişisel değil, yaşadığı toplumlarla ilgili idealleri olsun. Bir insanın çabası gayreti ne ise, kapasitesi ve gücü odur. Gücü, gayreti, çabası eğer yaşadığı toplumsa, insanlıksa o derece büyük işler yapar. Asıl ideal sağlam bir nesil yetiştirmek olmalıdır. Binalar yapmak yerine sağlam nesil yetiştirmeye odaklanmamız gerekiyor.” dedi. Zihni, menzili korumak değil, geliştirmek için çalıştırılmalı diyen Tarhan, vizyon olabilecek şeyi hayal etmeden yapabileceklere odaklananların ikinci adam olacağını da söyledi.

Yeniliği yakalayabilme ve geleceği inşa edebilme kapasitesi olan gençlerin yeni bir vizyonla hayata bakmalarını sağlamanın çok önemli olduğunu belirten Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Gençliğe bu bayramın armağan edilmesi Atatürk’ü Anma ve Gençlik Bayramı olarak anılması aslında ciddi bir vizyonun göstergesidir. ‘Gençliği iyi, doğru, güzele yönlendiren toplum geleceğini iyi, doğru, güzele yönlendirmiştir’ diye bir söz vardır. Asıl ideal sağlam bir nesil yetiştirmektir.” dedi.

Zihnimizi menzili korumaya değil, menzili geliştirmeye yönelik çalıştırmamız gerekiyor…

Kuşaklar arasında çatışmaların geçmişte Mısır papirüslerinde, Hitit tabletlerinde hep var olduğuna işaret eden Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu normaldir ama statükocu olanlar bunu anlayamıyorlar. Belli bir kuşakta da statükocu olmayanlar gençliği daha iyi anlıyorlar, daha iyi örnek olup yönlendirebiliyorlar.” dedi. Tarhan sözlerini şöyle sürdürdü: “Mesela Hz. Ali’nin bir sözü vardır, ‘çocuklarınızı yaşadığınız çağa göre değil, onların yaşayacağı çağa göre yetiştirin.’ Müthiş bir öngörüdür. Çocukları bu şekilde yetiştirmemiz ve kendimizi buna hazırlamamız gerekiyor. İnsanoğlu konforunu bozmamak için alıştığından ayrılmıyor. Eğer kendini başarılı, yeterli görüyorsa, devamlı menzili korumaya yönelik zihnini çalıştırıyor. Hâlbuki akıl çağında yaşıyoruz, böyle bir zamanda zihnimizi menzili korumaya değil, menzili geliştirmeye yönelik çalıştırmamız gerekiyor. Statükocu kişilikler bir müddet sonra anakronik dediğimiz kronolojide bozulmuş bir zihne sahip oluyor. Kendisi burada ama zihni geçmiş çağda yaşıyor. Anakronik kişiler çocukluk döneminde oturup kalırlar hiç büyümek istemezler. Çocuklukla vedalaşmak gerekiyor, gençlikle vedalaşmak gerekiyor ve böyle büyümek gerekiyor. Bunu yapamıyorlar.” dedi.

Ya hep ya hiç’e gitmeyelim

Prof. Dr. Nevzat Tarhan Cumhuriyetin kuruluşunda yaşanan zorluklara da değinerek, Osmanlı’yı yok sayan yaklaşımı eleştirdi. Tarhan, “Osmanlıyı artılarıyla eksileriyle birlikte alıp onunla vedalaşıp yeni bir Cumhuriyet kurmamız gerekiyor. Anlaşmadığımız için çatışma toplumunda şu anda kimlik karmaşası sürüp duruyor. Erzurumluların bir sözü var ‘tulumcu’ derler yani ‘ya hep ya hiç’,‘ya bizim gibi olsun’ derler ‘ya da tam karşımda olsun.’ Bu yaklaşımlar bu çağa ve insanın psikolojik sağlığına da ruhsal sağlamlığına da uygun değil. Çünkü sadece siyah beyaz yok. Gri alanlar da var. Evren böyle ihtimallerle çalışıyor. Bu nedenle ‘ya hep ya hiç’e gitmeyelim gençler. Cumhuriyeti kuran bakış açısı bu. Geçmişin artılarını da eksilerini de görelim ama geleceğe bakalım, geçmişe takılı kalmayalım.” diye konuştu.

Hakikati ararken bilim yöntem sunar

Bilimsel sağlamlık sayesinde insanların kolay ikna edilebildiğini ifade eden Tarhan, “Mustafa Kemal, ‘Benim manevi mirasım akıl ve bilimdir’ diyor. Bence en güzel sözü budur. Dogmatik bağlılığı değil, bilimsel kanıta göre bağlılığı savunuyor. Bu, çağın doğrusunu yakalamaktır. Bunun için de gençler üzerinde kabul görüyor. Bugün de buna ihtiyacımız var. Bilim yöntem sunar, hakikati ararken bu yöntemleri kullanırsan kanıta dayalı gitmiş olursun. Kullanmazsan sadece dogmatik olarak bağlandın denir, inandırıcı olmaz. Bilimsel sağlamlık çağındayız. Bilimsel sağlamlığı sunduğun zaman insanları ikna etmek kolay oluyor. Cumhuriyetin kuruluşunda da bu vizyonla hareket edildi, İstanbul’daki meclisi dağıtıp aynısını Ankara’ya kurdular, bu geçişte vizyon çok önemliydi.” diye konuştu.

Cumhuriyetin kuruluşundaki dinamiğin doğru bir şekilde analiz edilmesi gerektiğini belirten Tarhan, “Tarihçilerin ideolojik ön yargıları değil objektif değerlendirmeleri Cumhuriyete olan saygınlığımızı daha da arttıracak. Bu nedenle sağlam bir tarih bilincine sahip olmak demek, insanın kendi özgeçmişini, kişiliğini tanıması demek. Hepimizin özgeçmişinde güçlü yönlerimiz, zayıf yönlerimiz var. Hatalarımız var. Önemli olan hatalardan ders çıkarıp geleceğe bakabilmek. Bu nedenle 19 Mayıs’ta Atatürk’ü Anma Gençlik Bayramı derken arkadaki bu anlam boyutuna bakmamız önemli. Anlamaya çalışmak, bugün de yaşasaydı ne yapardı diye düşünmek gerekiyor.”

Bir insanın çabası gayreti ne ise, kapasitesi ve gücü odur

İyilik kötülük mücadelesinin Hz. Adem’den beri devam ettiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan gençlere şu tavsiyelerde bulundu: “Böyle bir dönemde gençlere en önemli tavsiyem, sadece kendileri için çalışmasınlar. Kişisel idealleri değil, yaşadığı toplumlarla ilgili idealleri olsun. Bir insanın çabası gayreti ne ise, kapasitesi ve gücü odur. Çabası, gayreti kendi egosuysa sınırlıdır. Gücü, gayreti, çabası eğer yaşadığı toplumsa, insanlıksa o derece büyük işler yapar. Onun için ideali bizi aşmalı, aşkın bir ideali olmalı. Böyle idealler gençleri daha büyük, daha önemli küresel işler yapmaya iterler. Varoluşla ilgili problemlerini de çözmüş olurlar.”

İdealist, sağlam nesil yetiştirmekten daha büyük bir fabrika mı vardır?

Gelişmiş ülkelerde bütçenin büyük bir kısmının Ar-Ge’ye ayrıldığını belirten Tarhan “Bütçenin çoğu gençlikle ilgili konuları, gençliği kazanmaya gidiyor. İdealist, sağlam nesil yetiştirmekten daha büyük bir fabrika mı vardır? Daha büyük bir köprü mü vardır? Yol mu vardır? Sağlam bir nesil yetiştirmek asıl idealdir. Binalar yapmak yerine sağlam nesil yetiştirmeye odaklanmamız gerekiyor. Bunun olması için muhakkak bununla ilgili vizyon, misyon, değerler belirlenmelidir. Vizyon: Bir insanın olabileceği şeyleri hayal etmesi, misyon: Yapabileceği şeylere odaklanmak. Onun için yani vizyon olabilecek şeyi hayal etmeden yapabileceklere odaklanırsan sadece iyi bir ikinci insan olursun, ikinci adam olursun.” dedi.

Lider olmak istiyorsan vizyonunu belirlemelisin

Tarhan, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı vesilesiyle gençlere liderliğin yolunu tanımladı: “Bir lider olmak, kendini aşmak istiyorsan yani hayatta iz bırakarak giden bir insan olmak istiyorsan muhakkak önce vizyonunu belirlemelisin. Vizyonda ego ideali ve geleceğini planlamak vardır. Takım çalışması gerekir. Tek başına dâhiler başarılı olamıyor ama ekip kuranlar olabiliyor. Bununla birlikte etik değerlerinin de olması gerekiyor. Samimi olmak, içten olmak, doğal olmak, insanları sevmek, dürüst, çalışkan olmak, sözünün eri olmak, açık ve paylaşımcı olmak… Bunların hepsi etik değerlerdir. Takım çalışması bu zamanın en önemli ruhudur.” dedi.

İnsanın tek rakibi kendisidir

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, gençlerin çok daha güzel bir hayatı olması için sözlerini yine önerilerle tamamladı:

“Aslında insanın tek rakibi kendisidir. Kendi içimizdeki tembellik, üşengeçlik, vizyonsuzluk bizim rakibimizdir. Onun için gençler kendilerini başkalarıyla kıyaslamasın, başka rakiplerle hiç uğraşmasınlar. Kendilerine bir hedef koysunlar, kendilerindeki olumsuz duygularla rekabet etsinler ve onları yenip geçsinler. Böyle hedefe ulaşırlar. Amerikalıların güzel bir sözü vardır; ‘No pain, no gain’ diye. Yani ‘sancı, acı, çile yoksa kazanç yok’. Kolaya kaçmasın gençler. Hayatta psikoloji yasası var. Hayat mükafatını zorluklara tahammül edenlere veriyor. Başı dik dolaşmaktan, onurlu yaşamaktan daha güzel bir şey var mı? Bunun için emeğinle kazanacaksın. Hiç kimse parazit olmaya çalışmasın. Alın teriyle kazansınlar. Çok daha güzel bir hayatları olur.”

”Emine’nin hayalleri yarım kaldı”

New York metrosunda tanımadığı bir kişi tarafından hareket eden trenin önüne atılan Türk vatandaşı Emine Yılmaz Ersoy ağır yaralandı. Özsoy’un boynunu kırıldığını ve yürüme ihtimalinin çok zor olduğunu söyleyen eşi, “O saldırgan bir insanın hayatını tamamen elinden aldı” dedi.

New York metrosunda giderek artan saldırıların son kurbanı olan Türk vatandaşı Emine Yılmaz Özsoy’un eşi hayat arkadaşının boynunun kırıldığı saldırıya ilişkin, “Çok değerli, önü açık bir insan. Hayallerinin, gerçekleştirmek istediği şeylerin peşinden koşturan eşim Emine’nin hayatının geriye kalan kısmını elinden aldılar” dedi.

Uluslararası sivil toplum örgütünde çalışan New York doğumlu Özsoy, iIlüstrasyon sanatçısı eşinin pazar günü Manhattan’daki metro istasyonunda tanımadığı biri tarafından uğradığı saldırı sonucu boynunun kırıldığını, vücudunu hareket ettiremediğini ve yürüme ihtimalinin zor olduğunu anlattı. Uzun yıllar İstanbul’da yaşadığını ve eşiyle 2017’de tekrar New York’a taşınıp yeni bir hayata başlangıç yaptıklarını ifade eden Özsoy, “Güzel günlerimiz oldu ama pazar günü acı bir trajedi yaşadık ve o (saldırgan), bir insanın hayatını tamamen elinden aldı.” dedi.

Olay günü işiyle ilgili Florida’da bulunduğunu dile getiren Özsoy, eşinin başından geçenleri polisin kendisini araması sonucu öğrendiğini ve doktorla konuştuğunda durumun ne kadar ciddi olduğunu anladığını belirtti.

SALDIRGANI TANIMIYOR

Saldırının eşinin sabahın 06.00’sında işe gitmek için kullandığı metro istasyonunda tanımadığı, hiç hayatında muhatap olmadığı bir insan tarafından yapıldığını, saldırganın kollarından tutup hareket eden trene doğru iterek ciddi şekilde yaralanmasına sebep olduğunu anlatan Özsoy “Hiç alakamız yok bu kişiyle. Neden bilmiyorum ama bir şekilde Emine’yi seçti. Neden böyle bir şey yaptı? Neden bu güzelim insanın hayat yolculuğunu elinden aldı bilmiyorum.” ifadelerini kullandı.

Acılı eş, saldırganın gözaltında olduğunu belirterek, New York Bölge Savcılığının bizzat takip ettiği dava sonucu ömür boyu hapis cezasına çarptırılacağı beklentisini paylaştı.

New York’un giderek daha güvensiz olduğunu kaydeden Ferdi Özsoy, aslında çok özel bir yer olan ve insanların hayallerinin peşinden geldikleri şehrin, bu özelliğini son 3 senedir yavaş yavaş yitirdiğini söyledi. New York’taki güvenlik zaafına dikkati çekerek, özellikle metro ve otobüs durakları gibi mekanların artık güven vermediğini, insanların gündelik hayatlarında korkuyla yaşadıklarını anlatan Özsoy, New York metrosunda son zamanlarda insanların saldırılara maruz kalmasının şehir sakinlerinde hayal kırıklığı oluşturduğunu söyledi.

KOVİD DAHA DA ARTTIRDI

Kovid-19 salgınıyla özellikle son 3 yıldır şehirdeki güvenlik sorununun giderek daha kötü hal aldığına işaret eden Özsoy, “Belediye başkanının bizi arayıp kontrol etmesini umuyordum. Bu, sadece karıma değil tüm New Yorklulara karşı bir şiddet eylemidir.” dedi.

HAYATA TUTUNMAYA ÇALIŞIYOR

Eşinin çok zor bir ameliyat geçirdiğini ve hayata tutunmaya çalıştığını söyleyen Özsoy, doktorun 35 yaşındaki eşi için “Ameliyat masasında kalp atışı da tansiyonu da hiçbir şekilde oynamadı. O, gerçekten bir savaşçı ve o masadan kalkmayı Emine kendisi başardı.” dediğini aktardı. Eşinin, doktorların beklentisinin aksine ameliyattan sonraki gün kollarını az da olsa oynatabildiğini ve ikinci gün konuşmaya başladığını belirten Özsoy, onun bu zorlu süreci atlatabilmesi için moralini yüksek tutmaya çalıştıklarını ifade etti. Özsoy, eşinin sanatçı kişiliğinin de etkisiyle çok güçlü bir iradeye sahip olduğunu, yaşananları atlatıp ayağa kalkacağına inandığını dile getirdi.

YARDIM KAMPANYASI BÜYÜK İLGİ GÖRDÜ

İş arkadaşı tarafından “Gofoundme” isimli internet sitesinde Emine Özsoy için başlatılan yardım kampanyası yoğun ilgi gördü. Yardım yapanların arasında Türk vatandaşları kadar ABD’li ve diğer ülke vatandaşları da yer aldı. Özsoy, yardımların hastane masraflarından ziyade eşinin bundan sonra uzun ve meşakkatli bir çaba gerektirecek hayatını kolaylaştırmak için gerekli olduğuna işaret etti.

SANATIYLA YAŞAYACAK

Marmara Üniversitesi Resim Öğretmenliği Bölümünden mezun olan eşinin hayatını sanatını icra etme odaklı şekillendirdiğini, bu ideallerle New York’ta birçok dergi ve gazetede illüstratör olarak üretimde bulunduğunu söyleyen Özsoy, “En son Londra’da açılacak bir sergisi olacaktı, ona gitmeyi planlıyordu. Daha geçen hafta güzel bir restoranda oturup bunları konuşuyorduk. Onu yaşatan şey sanatıydı ve onu yaşatacak şey yine sanatı olacak.” ifadelerini kullandı.

patronlardunyasi.com

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

İntihar

Psikoloji için bilgi mi arıyorsunuz? İntihar makalesine göz atın ve Psikoloji hakkında daha fazla bilgi edinin

İntihar girişiminde bulunmuş ama sonuçlanmamış kişilerin tedavisi için sadece intihar vakalarının olduğu rehabilitasyon merkezlerine ihtiyaç vardır. Hem hastaya, hem ailesine psikolojik destek verilmelidir. Okullarda öğrencilere ve velilere bilgilendirici seminerler verilmesinin de faydalı olacağı kanaatindeyim.

KİŞİNİN bilerek ve isteyerek kendi eli ile gerçekleştirmiş olduğu bir eylemdir intihar. Literatürün geneline bakıldığında, intihar için şu tanım karşımıza çıkmaktadır: “İntihar, ölme niyeti ve amacıyla, sonucunun ölüme yol açacağına inanılan bir yöntemle, hayata son vermeye karar verilmesi ve bu kararın uygulamaya geçirilmesidir.” (Ağılkaya, 2010)

Mükemmel hayat yoktur. Mükemmel insan yoktur. İnsanoğlu bunu bildiği hâlde niçin tatlı canına kıymak ister? İntihar aslında bir kaçıştır; kendinden ve sırtındaki yüklerden kurtulma isteğidir. İntihar bir yardım çığlığıdır, imdattır. Aslında kişi bunun sinyallerini çevresindeki insanlara verir. Görmek için göz, duymak için kulak lâzım. Çevre sağır ve kör ise, duyan ve gören olmuyor.

İntihar davranışı/terimi, düşünce ile başlayıp ölümle sonuçlanan bir davranış yelpazesi ve sürecini anlatıyor.

Tamamlanmış intihar, ölümle sonuçlanmış olaydır. İntihar girişimi, kişinin kendisini öldürmek için yaptığı girişimdir. İntihar düşüncesi ise, kişinin kendisini öldürmeyi düşünmesi ve bu yönde plânlar yapması olarak tanımlanır. İntihar küresel anlamda ciddî bir halk sağlığı problemidir. Her yıl bir milyona yakın insan intihar etmektedir (DSÖ).

Yine Dünya Sağlık Örgütü’nün istatistiklerine göre, 100 bin nüfus başına intihar edenlerin sayısı dünyada ortalama 10,5 kişidir. Yüksek gelirli ülkelerde bu sayı 11,5’e yükseliyor. Bu oran Türkiye de ise 100 bin kişi başına ortalama 7,2 olarak bildirilmiştir. Bunlar kamuoyu ile paylaşılan rakamlar ama gerçekte bu sayının bize söylenenden çok daha fazla olduğu tahmin edilmektedir.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun en son yayımladığı 2018 yılı verilerine baktığımız zaman, 2018’de toplamda 3 bin 118 kişi intihar ederek hayatına son vermiş görünüyor. Bunun yüzde 75,6’sını erkekler, yüzde 24,4’ünü ise kadınlar oluşturmuş. Bu sayının her yıl arttığı bilinmektedir. Plandemi ile birlikte bu sayıda daha fazla artış olduğu bilinse de TÜİK son rakamları açıklamadı.

Erkek intihar oranlarının kadınlara kıyasla daha fazla olduğu biliniyor. Özellikle refah seviyesi yüksek ülkelerde intihar eden erkeklerin sayısı kadınların üç katını buluyor. DSÖ’ye göre dünya çapında intiharların yüzde 79’u düşük ve orta gelirli ülkelerde gerçekleşse de en yüksek intihar oranına refah seviyesi yüksek ülkelerde rastlanıyor.

Peki, kişiyi intihara iten sebepler nelerdir? Bunun çeşitli nedenleri vardır. İntihara teşebbüs eden kişi birilerine duyduğu öfkeyle intikam almak, ders vermek, cezalandırmak amacıyla intihara başvurmakta ya da yaşanan yoğun çaresizlik hissi, buna eşlik eden yalnızlık nedeni ile bu eylemi gerçekleştirmektedir. Kişi kendisini çıkmaz bir sokakta hissettiği için farklı alternatif çözümler üretemeyebilir. Başka bir seçenek yokmuş, tek yol buymuş gibi düşündüğü için intiharı seçebilir.

Birinci tip intiharda kişi, çevresindekileri korkutmak için, onlardan ilgi ve yardım sağlamak amacıyla veya sevgi elde etme çabasıyla, bir nevi mesaj vermek için intiharı seçmektedir. Bu intiharlar bir tür yardım arama yolu olarak da görülmektedir.

İkinci tip intiharlarda ise bireyin amacı gerçekten de kendini öldürmektir. Bu amaçla intihar, en çok psikiyatrik bozuklukları olan bireylerde görülmektedir. Gerçek intiharlarda en yüksek risk grubunu depresyon hastaları oluşturmaktadır. (Apaydın ve Ark, 2016)

İntihar eden kişilerde yüksek oranlarda depresif semptomlar görülmesi ve yapılan çalışmalarda ölümle sonuçlanan intiharların yüzde 70’inin depresyonlu hastalara ait olduğu bilinmektedir. (Adlî Tıp Dergisi, 2004)

Kişinin intihar kararı almasında işsizlik, geçim sıkıntısı, kronik hastalıklar gibi zorlu hayat koşulları kadar “yalnızlık” gibi psikolojik nedenlerin etkisi büyüktür. İntihar girişiminde bulunan birçok kişinin amacının ölüm değil, iletişim kurmak, yardım istemek ve içinde bulunduğu ve hoşnut olmadığı durumu değiştirmek olduğu bilinmektir. İntiharı inceleyen bazı araştırmacılar intiharın sebebini çevresel faktörlerde görürken, kimi araştırmacılarsa psikolojik yahut ailevî sorunlarla ilişkilendirmişlerdir.

Güçlü aile bağları, toplumsal sorunların oluşmasını büyük ölçüde önlemektedir. Aile paylaşımdır, aile güvendir, aile sevgidir. Bunlar olmayınca veya zayıf olunca, kişi tek başına ne yapacağımı şaşırmış bir şekilde ortada kalıyor. Mutluluğunu paylaşacağı kimsesi yok ise, üzüldüğünde derdini anlatıp bir iki teselli cümlesi bulacağı ailesi veya arkadaşı yok ise, bunların eksikliği kişiyi ya madde alışkanlığına götürüyor ya da dönülmez bir yola saptırıyor.

Aile bağları zayıflamış bir toplum, temelden sarsılmış bir binaya benzer. Birkaç sarsıntıdan sonra yıkılması kaçınılmaz olur. Aile içerisinde çözülemeyen problemler, temelde olması gereken sevgi, şefkat, güven, aidiyet duygusundan yoksun yetişen bireyler, içlerindeki boşluğu kapatmak için, ihtiyaçları olan sevgiyi farklı yollardan aramaya başlıyorlar. Aileye olan bağlılık azaldıkça başka bağımlılıklar ortaya çıkıyor ve bu bağımlılıkların ileri boyutu intihar oluyor. Aile ve sevgi, iki önemli unsur; bunları kaybeden insan, kendini ve geleceğini kaybetmiş oluyor.

Çocuğu paraya boğarak, her istediğini yerine getirerek iyi anne-baba olunmuyor. Çocuğun istek ve ihtiyaçlarını birbirinden ayırmak gerekir. Sevgi harici her isteği karşılanmış bir ergene, temel ihtiyacı olan sevgi, güven ve aidiyet duygusu verilmemişse aile içerisinde problemler yaşanması kaçınılmazdır. Sorunlu çocuk yoktur, sorunlu ebeveyn vardır.

İntihar hakkında doğru bilinen yanlışlar nelerdir?

“Kişiye intihar düşüncesi olup olmadığını sormak, onun aklına intihar fikrini sokar ve intihar etmesine neden olur” gibi bir yanlış düşünce mevcuttur. İntihar davranışı bir yardım çağrısıdır. Bunu bilip kabul etmek gerekir. İntihar düşünceleri hakkında soru sormak, kişinin yardım istemesine ve bu duygularını konuşarak duygusal yükünü boşaltmasına yardımcı olur. İntihar fikirlerini konuşma fırsatı bulan kişi, intiharın kısır döngüsünden kurtulmuş ve rahatlamış olur. İntihardan bahseden kişi bunu yapmaz, o ancak dikkat çekmeye çalışıyordur.

Doğrusu, kendi hayatına son veren kişilerin yaklaşık yüzde 80’i daha önce çevresindeki kişilere intihar niyetlerinden bahsetmişlerdir. Bir kişi intihar hakkında konuştuğunda mutlaka ciddiye alınmalıdır. Bir kişi kendini öldürmeyi gerçekten istiyorsa, onu kimse engelleyemez.

Doğrusu, intihar eden insanlar çoğunlukla ölmeyi değil, sahip oldukları hayatı yaşamak istememektedirler. Amaç, yaşadıkları derin acıya son vermektir.

İntiharların ortak özellikleri şunlardır: Dayanılmaz ruh acısı her intiharın ortak uyaranıdır. İntihardaki ortak amaç, çözüm arayışıdır. İntihardaki ortak hedef, bilincin sonlandırılmasıdır. Bireydeki doyurulmamış psikolojik ihtiyaçlar, intihardaki ortak duygudur. İntihara karşı ortak içsel tutum, ambivalanstır. Daralma, intihardaki ortak bilişsel durumdur. Kaçma, intiharlardaki ortak tepkidir. Kendini öldürme niyetinin ötekine iletimi, intihardaki ortak kişiler arası tepkidir.

Yaşanan problemler karşısında insanoğlunun kendisini zaman zaman çaresiz hissettiği anlar olmuştur. Böyle zamanlarda yardım alacak, sorunlarını paylaşacak birilerinin olmaması, insanları dönülmez bir yola sürükleyebiliyor. İntiharla Mücadelede Danışmanlık Ağına Tutun (İMDAT) Projesi böyle bir ihtiyacı fark edip Türkiye’nin 81 ili, Almanya, Azerbaycan ve Kıbrıs’tan gönüllü psikolog ve psikolojik danışmanlar ile intihar düşüncesi olan bireylere destek vermek amacıyla yola çıkmıştır. Bir yıl boyunca çeşitli eğitimler alan meslektaşlarımız, gönüllü olarak destek vermektedirler.

Devletimizin intiharları önleme konusunda acilen bir girişimde bulunması gerektiğini düşünmekteyim. İntihar girişiminde bulunmuş ama sonuçlanmamış kişilerin tedavisi için sadece intihar vakalarının olduğu rehabilitasyon merkezlerine ihtiyaç vardır. Hem hastaya, hem ailesine psikolojik destek verilmelidir. Okullarda öğrencilere ve velilere bilgilendirici seminerler verilmesinin de faydalı olacağı kanaatindeyim.

İntihar sadece intihar edenin ya da o ailenin sorunu değildir. Hepimiz fert fert sorumluyuz. Okulda öğrenciden, komşumuzdan, iş arkadaşımızdan veya akrabamızdan… Bunun için duyarlı olmamız gerekiyor. Çevremizde son zamanlarda içine kapanmış, konuşmayan, düşünceli, durgun ya da sevdiği eşyalarını etrafındaki insanlara dağıtan, gitmekten ve bir daha dönmemekten bahseden insanlar varsa, onlarla konuşmak, onları dinlemek, destek olmaya çalışmak, yardım alması için cesaretlendirmek gerekir.

İntihar önlenebilen bir davranıştır; yeter ki uzatılan eli tutmasını bilelim.

Vitamin ilişki, bizi daha iyi bir versiyonumuza götürür

Psikoloji için bilgi mi arıyorsunuz? Vitamin ilişki, bizi daha iyi bir versiyonumuza götürür makalesine göz atın ve Psikoloji hakkında daha fazla bilgi edinin

Arkadaşınızın başarısıyla gurur duyuyorsanız “Vitamin İnsansınız”

Çevremizdeki insanları seçerken ‘benim ihtiyaçlarımı ne kadar önemsiyor, sınırlarıma, isteklerime ne kadar saygı duyuyor’ diye düşünmek gerektiğini belirten uzmanlar alınan verilen dengesinin daha keyifli ilişkiler yaşamamızı sağlayabileceğini söylüyor. Vitamin ilişkilerin, bizi olduğumuzun daha iyi bir versiyonuna götürdüğünü belirten Uzman Klinik Psikolog Dr. Aslı Başabak Bhais, ilişkilerin kişilerin birbirini değiştirmeden, uygun olmayan, hoşlarına gitmeyen davranışları belirterek, sınırları koruyarak sürdürülmesi gerektiğini vurguluyor.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Dr. Aslı Başabak Bhais hayatımızdaki vitamin ilişkilerin nasıl olması gerektiğine dair açıklamalarda bulundu.

Vitamin ilişki, bizi daha iyi bir versiyonumuza götürür

Sağlıklı yani ‘Vitamin ilişki’ denilen ilişkilerde kişilerin karşı tarafın ihtiyaçlarını gözettiklerini belirterek sözlerine başlayan Uzman Klinik Psikolog Dr. Aslı Başabak Bhais, “Bu kişiler isteklerinizi, ihtiyaçlarınızı, duygularınızı önemserler. Bir kaygınız olduğunda bu kaygıyı önemserler. ‘Bunda da üzülecek ne var aman boş ver’ demezler. Sizinle oturup ilgilenirler, dinlerler, iyi hissetmeniz için çabalarlar. Hayatta bir adım atmak istediğinizde bu konuda sizi desteklerler, cesaret verirler. Empati ve dinleme becerileri yüksektir. Açık iletişimdedirler. Kendileri de neden hoşlandığını neden hoşlanmadığını söyler, sizin de söylemenizi bekler. Söylediğinizde de oturup konuşup bir uzlaşmaya varırlar. Vitamin ilişki, bizi olduğumuzun daha iyi bir versiyonuna götüren kişilerle yaşanan ilişkidir.” dedi.

Alınan verilen dengesi daha keyifli ilişkiler yaşamamızı sağlayabilir

Sosyal ilişkinin anlamının aslında sosyal destek olduğunu ifade eden Bhais, “Hayatı daha tatlı, güzel, neşeli, eğlenceli ve keyifli kılmaktır aslında. Hayatın kaotik süreçleri bizleri yıpratıyor. Hayat memnuniyetimiz düşüyor, psikolojik sıkıntılar artmaya başlıyor. Bu yüzden çevremizdeki insanları seçerken ‘benim ihtiyaçlarımı ne kadar önemsiyor, sınırlarıma, isteklerime ne kadar saygı duyuyor, ben bu kişinin isteklerine ne kadar saygı duyuyorum’ diye düşünmek gerekiyor. Hem alınana hem de verilene bakıyor olmak daha ılımlı ve ilişkiler yaşamamızı sağlayabilir.” tavsiyesinde bulundu.

Arkadaşınızın başarısıyla gurur duyuyorsanız, siz vitamin insansınız

“Toksik insanlarda kıskançlık duygularının daha fazla olmasını bekleriz.” diyen Uzman Klinik Psikolog Dr. Aslı Başabak Bhais, “Siz başarı elde ettiğinizde bu kişiler bunu kıskanabilirler, bunu bir meydan okuma, kendisine verilen bir yetersizlik mesajı olarak görebilirler. Ama vitamin insanlar bunlardan gurur duyarlar. Arkadaşınızın başarısıyla gurur duyuyorsanız, onun adına seviniyorsanız, bu sizin iyi bir arkadaş ve vitamin insan olduğunuzu gösteriyor. Bunun için de aslında empati, öz güven gerekiyor. Başkasının başarısının beni tehdit etmediğini düşünmem için kendime güvenmem gerekiyor. Aksi takdirde o başarı beni tehdit ediyordur. ‘Eyvah o yaptı ben yapamadım, eyvah o benden daha iyi’ gibi bir kaygı ortaya çıkacaktır.” ifadelerini kullandı.

Kişiler birbirini değiştirmeye çalışmadan ilişkileri sürdürebilmeli

Bhais, “Kişilerin birbirini değiştirmeden, uygun olmayan, hoşlarına gitmeyen davranışları belirterek, sınırları koruyarak ilişkileri sürdürebilmesi gerektiğini vurguladı ve sözlerine şöyle devam etti:

“Örneğin ben arkadaşımla her buluşmamızda yarım saat bekliyorum. Bu kişinin diğer alanlarda benden alıp verdikleri denkse, bana verdiği güven, değer, şefkat duygusu iyiyse ve tek kötü yanı geç kalmaksa kendimi ona göre ayarlayabilirim. Bir sonraki buluşmalar için ben de geç çıkarım. Ama eğer ben karşı tarafı değiştirmeye çalışırsam, ‘sen nasıl bunu yaparsın, ben kaç zamandır bekliyorum, hiç mi değer vermiyorsun’ gibi sözler söylersem bu bana zarar verir. Hem sınırlarımı korumuyor, hem karşı tarafın değiştiremeyeceği bir şeyi değiştirmesi için çabalıyor, hem de onu değiştiremediğim için öfkeleniyor olurum.”

Bütün ilişkilerde bireysel sınırlarımızı korumalıyız

İlişkilerde aslında bireysel sınırlarımızı korumamız gerektiğini söyleyen Bhais, “Bireysel sınırları sorgulamayı şu şekilde ifade ediyor “‘Ben ne istiyorum? Bana ne iyi geliyor? Bu yaptığım şey benim ne kadar ihtiyacım? Bana bir zararı var mı? Bu zararı göze alabilir miyim?’ Bütün ilişkilerde aslında bu başlıklar ve bu değerlendirme kriterleri üzerinden gittiğimizde, anne babayla olan ilişkiler dahil sınırları koruyabildiğimizde, sınır ihlalleri olduğunda ve bunu net bir şekilde ifade edebildiğimizde çok daha huzurlu ilişkiler kuruyoruz.” açıklamasında bulundu.

Sınır kavramını bilmeden hayata başlıyoruz

Türk toplumu olarak bireysel sınırlarımızın fazla olmadığını kaydeden Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Dr. Aslı Başabak Bhais, “Hatta toplum olarak bireysel sınırlar çizmenin kötü bir davranış olduğunu bile düşünülebiliyoruz” diyerek sözlerini şu ifadelerle tamamladı:

“Biz Türk toplumu olarak genellikle birlikte karar vermeyi seviyoruz. Böyle olunca o sınırlar kayboluyor. Kişi gelecekte hangi okula gidip hangi mesleği yapmak istiyor, hayatını kiminle birleştirmek istiyor, hangi şehirde yaşamak istiyorsa bunların hepsine kendisinin karar vermesi gerekiyor. Tersi olunca sınır kavramını bilmeden hayata başlıyoruz. İlerleyen yaşlarla birlikte edinilen deneyimler sonrası, kişi olgunlaşmaya geçiyor, sınırları koruyamamanın verdiği zararı görüyor ve kendini biraz daha korumaya çalışıyor.”

Tesla, Yapay Zeka Eğitimli Robotlarını Güncelledi #prizmabet

Tesla artık sabit bir şekilde yürüyebilen, eşyaları toplayabilen ve nesneleri tanıyabilen robotlarını sergileyen yeni görüntüler yayınladı.

Tesla artık sabit bir şekilde yürüyebilen, eşyaları toplayabilen ve nesneleri tanıyabilen robotlarını sergileyen yeni görüntüler yayınladı. 

Paylaşılan video, şirketin CEO’su Elon Musk tarafından şirketin hissedarlar toplantısında sunuldu. Videoda, Tesla Bot projesinde yapılan bazı önemli iyileştirmeler sergilendi. Bu iyileştirmeler arasında gelişmiş motor kontrolü, insan tarafından izlenen hareketlere dayalı yapay zeka eğitimi ve nesne manipülasyon yetenekleri yer aldı. 

Twitter Kullanıcıları, Robotlar ile İlgili Görüşlerini Dile Getirdi

Yeni yükseltme ile birlikte gelen en büyük özellik ise insansı robotların Tesla personeline ihtiyaç duymadan düz bir çizgide yürüyebilmesi oldu. 

Videoda, Teslarobotunun nesneleri bir yerden alıp başka bir yere yerleştirerek insan benzeri görevler yaptığı görüldü. Bu eylem, botun yapay zekasının insan deneyimleri kullanılarak nasıl eğitilebileceğini gözler önüne serdi. 

İnsansı robotlar ilk kez Ekim ayında Tesla AI Day 2022’de tanıtılmıştı. 

O zamanlar robot, iç kısmı görünecek şekildeydi ve sadece ileriye doğru yürüyebiliyordu. Daha eksiksiz olan başka bir versiyon da gösterilmişti ancak ayakta durmak için personelin yardımına ihtiyaç duyuyordu.

Twitter üzerinden paylaşılan gönderiye kullanıcılardan çeşitli tepkiler geldi. Bazı kullanıcılar şirketin yeni adımını kutlarken, bazıları da robotu sokakta gördükleri takdirde dövmekle tehdit etti. 

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Bilim insanlarından büyük keşif: #prizmabet 3D baskı ile kalp geliştirmenin yolu açıldı

3D yazıcılar artık arabalarımızı, konutlarımızı ve hatta yiyeceklerimizi yapma halimizi değiştiriyor. Artık de Stanford Üniversitesi’ndeki bilim insanlarının çalışmaları sayesinde, organ …

3D yazıcılar artık arabalarımızı, konutlarımızı ve hatta yiyeceklerimizi yapma biçimimizi değiştiriyor. Artık de Stanford Üniversitesi’ndeki bilim insanlarının çalışmaları sayesinde, organ nakli için gereken organları bekleyen hastaların yazgısını değiştirebilirler.

Mark Skylar-Scott ve biyomühendis grubu, canlı kalp dokusunu 3 boyutlu olarak basmalarına müsaade veren bir teknik geliştirdi. Gaye, gelecekte kalp kapakçıkları ve ventriküller üzere bir hastayla birlikte hakikaten büyüyebilecek çok kıymetli modülleri basma yeteneğine ulaşmak olarak belirtiliyor.

Araştırmacıların da belirttiği üzere, ABD’de yaklaşık 100 çocuktan biri kalp kusuru ile doğuyor. Nakil alabilmelerine karşın, bu nakiller beden tarafından 20 yahut 30 yıl sonra reddedilebiliyor. Bir hastanın kendi hücrelerini kullanarak yeni bir organın biyobaskı ile oluşturulması bu hadiseleri azaltabilir.

Skylar-Scott, “Bu tezli bir amaç, lakin bunun üzere bir projeye başlamak için birçok temel yapı taşının yerinde olduğuna inanıyoruz” diyor.

Kullanılan teknik, organ gibisi yapılar oluşturmak için canlı hücreleri kullanan bir süreç olan biyobaskıya bir örnek olarak verilebilir. Biyobaskı tarifi yeni bir kavram olmasa da, ekseriyetle çok yavaş bir süreci içeriyor ve ekseriyetle her seferinde bir hücrenin yazdırılmasını gerektiriyor. Bu yüzden saniyede 1.000 hücre yazdırılsa bile, tek bir insan kalbi oluşturmak bin yıldan fazla sürüyor.

Skylar-Scott ve grubu, organoid ismi verilen, binlerce hücreden oluşan kümelerle baskı yaparak süreci hızlandırabildikleri bir sistem geliştirdi. Yapılan açıklamada “bunların milyonlarcasını alıp, daha sonra yazıcıdan yazdırabileceğimiz bir insan kök hücre mayonezine yoğunlaştırıyoruz” deniliyor.

Hücreler yazdırıldıktan sonra, içlerinde kan damarı ağlarının basılabileceği genel doku halini alıyor.

Şimdiden takım, temel olarak kendi başına sıvı pompalayabilen, insan damarına misal tüp gibisi bir yapı basmayı başardı. Bir sonraki adım, mevcut bir kalbe aşılanabilecek fonksiyonel bir bölme üzere daha büyük bir yapı basmak olacaktır. Skylar-Scott, beş yıl kadar kısa bir gelecek içerisinde, bu teknik kullanılarak basılan bir kalp kapağının bir insan hastaya yerleştirilebileceğini düşündüğünü söyledi, fakat muhtemelen büsbütün basılmış bir kalbe en az yirmi yıl uzaktayız.

Dünyanın “en uzak yeri” neresi? #prizmabet Öteki insanlardan en uzakta olacağınız yer, yani Point Nemo…

Dünyadaki öteki insanlardan uzağa gitmek üzere bir isteğiniz olursa, gitmeniz gereken yer belirli: Point Nemo… Pekala lakin Dünyanın en uzak noktası olarak da tanımlanan Nemo Noktası (Point Nemo) nerede?

Çalan telefonlar, ödenecek faturalar, bağıran çocuklar üzere çağdaş hayatın olağan durumları, bazen her şeyi bırakıp biraz başınızı dinleme isteği uyandırabilir. Yalnızca bir hafta sonu kaçamağı ya da tatil bile kâfi olmayabilir ve insanlardan olabildiğince uzağa gitmek isteyebilirsiniz.

RealLifeLore, bu türlü bir isteğiniz olursa gitmeyi deneyebileceğiniz kusursuz nokta için bir görüntü seyahat rehberi hazırladı. Bu görüntü, Güney Afrika’dan 2.700 kilometre uzakta, Güney Atlantik Okyanusu’ndaki volkanik Tristan Da Cunha adalarını tanıtıyor. Bu adalar, yalnızca 264 kişi olsa da, insanların yaşadığı dünyanın en uzak noktası olarak biliniyor. Öteki bir deyişle burada yaşayan beşerler, kendilerine en yakın beşerden en uzakta yaşayanlar olarak biliniyor. Fakat bu adalarda bir havaalanı bulunmuyor.

Yeterli gelmedi mi? Point Nemo’yu deneyin!

Eğer aradığınız etrafta hiç bir insan olmaması ise, bu defa Point Nemo’ya gitmeyi düşünebilirsiniz. Latince “hiç kimse” manasına gelen “Nemo”, tıpkı vakitte Jules Verne’in Kaptan Nemo karakterine de atıfta bulunur. Nemo noktasındaki bir kişi, Dünya üzerindeki en yakın beşerden 2.689 kilometre uzaklıkta olacaktır. Başka bir deyişle Point Nemo, Pasifik Okyanusu’nda bir noktadır ve Dünya’nın insanlardan en uzak yeridir.

İşin berbat kısmı ise, bu noktada kara bulunmaması. Muhtemelen uçsuz bucaksız denizde bir gemide oturmanız gerekecek. Bu nokta o kadar uzak ki, orada bulunduğunuzda, muhtemelen size en yakın beşerler, şayet o sırada üstünüzden geçiyorlarsa, Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaki astronotlar olacaktır.

Point Nemo (Nemo Noktası) işte tam olarak burası…

Bu noktadan gemi nakliye rotaları bile geçmiyor ve hatta, rastgele bir kişinin bu noktaya ulaştığı en süratli müddet 15 gün, 10 saat ve 37 dakika olarak biliniyor.